Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Avrupa Birligi'nde Haklarin Tükenmesi İlkesinin Uygulanmasi Ve Konuya İlişkin Rekabet Kurulu'nun 24485 Sayılı Kararı

Yazan : Damla Ömür Toy [Yazarla İletişim]

Yazarın Notu
Makale Haziran 2002 tarihlidir.

A. GENEL BİLGİLER / TEMEL KAVRAMLAR

Serbest Dolaşım İlkesi

Avrupa Topluluğu’nu Kuran Anlaşma’nın (bundan böyle sadece Anlaşma denilecektir) temel hedefi, tüm ekonomik faaliyet alanlarını kapsayacak şekilde malların, hizmetlerin, kişilerin ve sermayenin serbest dolaşımına imkan tanıyan bir ortak/tek pazar oluşturulmasıdır. Bu çerçevede, Anlaşma’nın 28 nci maddesi ile (eski 30 ncu madde) ithalata, 29 ncu maddesi ile de (eski 34 ncü madde) ihracata getirilen miktar sınırlamaları ve eşetkili tüm önlemler yasaklanmaktadır. Bununla birlikte, Anlaşma’nın 31. maddesi (eski 37 nci madde) malların serbest dolaşımını sağlamayı amaçlayan sistemin istisnalarını, yani malların serbest dolaşımının hangi nedenlerle kısıtlanabileceğini göstermektedir. Bu çerçevede “sınai ve ticari mülkiyetin koruması” malların serbest dolaşımı ilkesine istisna teşkil edebilecek nedenler arasında sayılmaktadır.

Anlaşma’nın 31 nci maddesinin tam metni şu şekildedir: “28 ve 29 ncu madde hükümleri, kamu ahlakı, kamu düzeni, kamu güvenliği, insan ve hayvan sağlığı ile hayatının korunması, bitkilerin muhafazası, sanatsal, tarihi ve arkeolojik değere sahip ulusal varlıkların korunması ve sınai ve ticari mülkiyetin korunması nedenleriyle ihracat, ithalat veya transit geçişe yasaklama veya sınırlama getirilmesine engel teşkil etmez. Bununla birlikte, öngörülen yasaklama veya kısıtlamalar üye devletler arasında ne keyfi bir ayrımcılığa neden olmalı, ne de gizli bir kısıtlama aracı olarak kullanılmalıdır. “



Sınai ve Ticari Mülkiyet Hakları

Sınai ve ticari mülkiyet kavramı ile telif hakkı, patentler, faydalı modeller, ticaret ve hizmet markaları, endüstriyel tasarımlar, coğrafi işaretler başta olmak üzere tüm fikri ve sınai mülkiyet hakları kastedilmektedir. Bu çerçevede, patentli, markalı veya endüstriyel tasarımlı bir malın, sahibinin izni olmadan ticarete sunulması, pazarlanması, taklit edilmesi, çoğaltılması veya üretilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, Anlaşma’nın 31 nci maddesi ile, patent veya marka sahibine tanınan inhisari nitelikteki (tekel niteliğindeki) mutlak hakkın malların serbest dolaşımı kuralı çerçevesinde ortadan kaldırılması olasılığının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.

Yukarıda kısaca açıklanan temel prensibe koşut olarak, fikri ve sınai mülkiyet haklarının Anlaşma’nın rekabet kurallarını düzenleyen 81 ve 82 (eski 85 ve 86) ncı maddelerine tabi tutulduğu da gözardı edilmemelidir. Başka bir anlatımla, fikri ve sınai mülkiyet haklarına ilişkin işlemlerin, rekabeti sınırlayıcı anlaşma, uyumlu eylem ve kararlar çerçevesinde değerlendirilmesi mümkündür.

Sınai ve Ticari Mülkiyet Konusunda Topluluk Mevzuatı

Sahibine mutlak yetkiler tanıyan sınai ve ticari mülkiyet hakları Topluluk içerisinde esas itibariyle üye devletlerin ülkesel mevzuatına tabi tutulmaktadır. Sınai ve ticari mülkiyet konusunda Avrupa Birliği genelinde tam bir uyumlaştırmanın sağlanması bugüne kadar öngörülmemiştir. Bu çerçevede topluluk mevzuatı ile, ulusal düzenlemeler karşısında alternatif ve/veya tamamlayıcı niteliği haiz kurallar ihdas edilmesine özen gösterilmektedir. Örneğin, 20 Aralık 1993 tarih ve 40/94 sayılı Konsey Yönetmeliği1 uyarınca “Topluluk Markası” olarak nitelenen sisteme işlerlik kazandırılmıştır. Bununla beraber, “Topluluk Markası” ulusal marka sistemlerinin yerine almamış, yalnızca işletmelere alternatif bir seçenek olarak sunulmuştur.


B. SINAİ VE TİCARİ MÜLKİYET HAKLARININ TÜKETİLMESİ PRENSİBİ

Tükenme İlkesi

Anlaşma’nın 31 nci maddesi ile öngörülen sınai ve ticari mülkiyet haklarına ilişkin istisnanın –hükümde öngörülen keyfilik ve gizli kısıtlama dışında- başka bir sınırı olup olmadığı noktasında zamanla bir tartışma çıkmıştır.

Rekabet Kurulu’nun 6 Ağustos 2001 tarih ve 24485 sayılı kararında2 da belirtildiği üzere; “fikri ve sınai mülkiyet hakları sahipleri, yıllar boyunca kendi yarattıkları mallar üzerinde azami korumayı sağlamayı hedeflemiş, buna karşın malı satın alan kişiler de, satın aldıkları malı dilediği şekilde kullanmak istemişlerdir. Karşılıklı çıkar çatışmaları neticesinde, serbest ticaret ile fikri mülkiyetin korunması; kamu yararı ile kişisel kullanım özgürlüğü arasında dengeyi temin etmek amacıyla fikri mülkiyet haklarının tükenmesi ilkesi ortaya çıkmıştır.”

Bilindiği üzere, sınai ve ticari mülkiyet hakları, ilgili olduğu ürünün üretimi ve ilk satışı konusunda sahibine tekelci bir hak verir. Hak sahibi, ilgili ürünü istediği gibi üretip satabilir, kendi izni olmadan başkalarının o ürünü üretip satmasını engelleyebilir. Ancak, ürün bir kez hukuki yoldan ve rıza ile hak sahibinin elinden çıktıktan sonra bu ürünü iktisap etmiş kişilerce malın ticaretinin yapılması, yani alınıp satılması engellenememektedir. Diğer bir deyişle, belirli bir malın ilk iradi satışından sonra fikri mülkiyet sahibinin sözkonusu mal üzerindeki tekelci ilk satım hakkı tükenmekte, artık malın dolaşımına müdahale edememektedir. Bu noktada, fikri mülkiyet haklarının tamamının değil, yalnızca malın satım yoluyla el değiştirmesini (yeniden satışını) kısıtlayan hakların tükendiği vurgulanmalıdır.

Örneğin, marka, bir işletmenin mal veya hizmetlerini bir diğer işletmenin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlayan (kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi ve ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen) her türlü işaret olarak tanımlanmaktadır. Bu çerçevede, tescilli bir marka, diğer işletmeler tarafından üretilen/ticarete sunulan mal ve hizmetlerin aynı işareti kullanarak pazara sürülmesine engel teşkil etmektedir.

Bununla birlikte, markalı ürünün belirli bir piyasada rızai olarak gerçekleştirilen ilk satışı, marka hakkının (fikri ve sınai mülkiyet hakkının) tükenmesi sonucunu doğurur. Bu aşamadan sonra, marka sahibinin, ilgili ürünün dolaşımını veya yeniden satışını (fikri ve sınai mülkiyet haklarından doğan inhisari yetkiye dayanarak) sınırlandırması mümkün değildir. Fikri ve sınai mülkiyet haklarının tükenmesi ilkesi ülkesel, bölgesel veya uluslararası düzeyde uygulanabilir.

Ülkesel tükenmede, ilk rızai satım hangi ülkede yapılmış ise, fikri ve sınai mülkiyet hakkının o ülkede tükenmesi esastır3. Bu uygulama çerçevesinde, fikri ve sınai mülkiyet hakkı yalnızca o ülke bakımından tükenir ve malın dolaşımı yalnızca o ülke içinde serbestleşir. Ürünün bir üçüncü ülkede rızai olarak satışa sunulmuş olması, fikri ve sınai mülkiyet hakkının tanındığı münhasır yetkiyi ortadan kaldırmaz.

Bölgesel tükenmede ise, birkaç ülkenin toprakları tek bir bölge olarak kabul edilmekte ve fikri mülkiyet hakları bu bölge içerisinde tükenmektedir4.

Uluslararası tükenmede ise, ürünün herhangi bir şekilde rızai olarak piyasa sürülmüş olması, fikri mülkiyet haklarının tükenmesi için yeterli addedilmektedir.

Paralel İthalat

Üçüncü bir ülkede fikri ve sınai mülkiyet hakkı sahibinin rızası ile pazara sunulan bir malın, yasal prosedüre uygun olarak yerel pazara ithali “paralel ithalat” olarak tanımlanmaktadır5. Paralel ithalatın temel nedeni, iki ülke arasında mevcut fiyat farkıdır. Markalı mal sahibi, maliyete dayanan (örneğin işgücünün veya sair giderlerin daha pahalı olması gibi) nedenlerle veya pazar stratejisi çerçevesinde (örneğin herhangi bir ülkede pazar payını artırmak amacıyla) aynı ürün için fiyat farklılaştırmasına gidebilecektir. Bu durumda, paralel ithalatçılar tarafından, fiyatı ucuz olan ülkeden alınan mal, pahalı olan ülkeye ithal edilecektir.

Paralel ithalatın geçerliliği iki farklı hukuki yaklaşımla açıklanabilir. Bu çerçevede, öncelikle, fikri ve sınai mülkiyet haklarının bölgesel tükenme ilkesine göre, malın bölge içinde ilk rızai satışı, aynı malın bölge içinde yer alan tüm ülkelerde üçüncü kişilerce yeniden satışını mümkün kılmaktadır.

İkinci olarak, konunun yukarıda değinildiği gibi rekabet hukuku açısından da değerlendirilmesi mümkündür. Gerek Türkiye’de 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun, gerek AB’de Avrupa Topluluğu’nu kuran Anlaşma hükümleri uyarınca, rakip teşebbüslerin piyasa girişlerinin engellenmesi ve faaliyetlerinin zorlaştırılmasını amaçlayan eylemler yasaklanmıştır. Paralel ithalatın engellenmesi de bu sonuçları doğurması açısından yukarıda değinilen hüküm kapsamında değerlendirilebilmektedir.

Avrupa Toplulukları Adalet Divan (ATAD) içtihadına göre, herhangi bir yetkili bayi ağına dahil olmayan bağımsız tacirlerin, Topluluk içerisinde piyasa sürülen sıfır kilometre taşıtları satın alarak, bunları paralel ithalat yoluyla ticarete sunması Anlaşma’nın rekabet hukukuna ilişkin hükümleri bakımından geçerli bir uygulamadır6.

Rekabet Kurulu’nun da, yukarıda atıfta bulunulan 6 Ağustos 2001 tarihli kararının sonuç bölümünde şu ifadelere yer verilmektedir: “Türkiye’de markası tescil edilmiş bir malın, marka sahibi ya da yetkili satıcısı tarafından Türkiye’de piyasaya sunulmasını müteakip7, üçüncü kişilerce yasal prosedüre uygun olarak ithal edilmesine (paralel ithalat) engel olunamayacak, Türkiye’de piyasa sunulmuş olan markalı bir malın yasal olmayan bir şekilde üçüncü kişilerce yurda sokulması halinde marka sahibinin veya yetkili satıcının (gerek Türk Ticaret Kanunu gerekse diğer kanunlar çerçevesinde) yasal haklarını kullanması paralel ithalatın engellenmesi veya dolayısıyla rekabet ihlali olarak değerlendirilmeyecektir.”

Topluluk Uygulaması

Marka hukuku incelendiğinde, 89/104 sayılı Konsey Direktifi’nin 7 nci maddesinin ilk fıkrasında fikri ve sınai mülkiyet haklarında bölgesel tükenme ilkesinin benimsendiği görülmektedir. Buna göre, üye devletler tek bir bölge olarak kabul edilmekte, fikri ve sınai mülkiyet hakları tek bir bölge (yani Avrupa Birliği) içinde tükenmektedir. Başka bir anlatımla, hak sahibinin rızası ile (Avrupa Birliği içinde) yapılan ilk satışı takiben, hak sahibinin tekelci ilk satış hakkı tükenmiş olmakta, ilgili ürün Topluluk içinde serbest dolaşım uygulamasına tabi tutulmaktadır.

Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, marka hakkı sahibinin ilgili ürünün yeniden satışına haklı gerekçelerle karşı çıkabileceği belirtilmektedir. Sözkonusu haklı gerekçelere örnek olarak ürünün ilk satışını müteakip değiştirilmesi veya tadil edilmesi gösterilmektedir. Bu durumda, hak sahibinin, ürünün yeniden satışına engel olması imkan dahilinde olup, ATAD içtihadı da bu yöndedir8.

Ayrıca, bölgesel tükenme uygulaması, üçüncü ülkelerden (bölge dışından) ithal edilen markalı ürünler için geçerli değildir. Halen karara bağlanmamış olan, Zino Davidoff/A&G Imports, Levi Strauss&Co, Levi Strauss (UK) Ltd/Tesco Stores, Tesco plc ve Costco Wholesale UK Ltd davalarında9, raportör Christine Stix-Hackl, markalı ürünlerin üçüncü ülkelerden paralel ithalatında ulusal yargı organlarının, olay bazında (case by case), marka hakkı sahibinin rızasını araştırmaları gerektiğini ifade etmektedir.

Dolayısıyla, Rekabet Kurulu’nun yukarıda atıfta bulunulan 6 Ağustos 2001 tarihli kararının, ATAD içtihatının ve Topluluk uygulamasının daha ilerisine gittiği ve üçüncü ülkelerden (sözkonusu kararda ithalat Singapur Serbest Ticaret Bölgesinde faaliyet gösteren bir şirketten yapılmıştır) gerçekleştirilecek paralel ithalata 4054 sayılı Rekabet Kanunu uyarınca izin verildiği görülmektedir.


Değerlendirme

Genel olarak, AB genelinde Avrupa Tüketiciler Derneği (The European Consumers’ Organisation) başta olmak üzere tüketici dernekleri uluslararası tükenme uygulamasının bölgesel tükenme uygulamasının yerini alması gerektiğini savunmaktadır10. Bu çerçevede, 89/104 sayılı Direktifin11 yürürlüğe girmesinde önce, Almanya, İsveç ve İngiltere gibi ülkelerde uluslararası tükenme ilkesinin geçerli olduğu, oysa bölgesel tükenme uygulamasına geçilmesi ile bu ülkelerde markalı ürün fiyatlarında artış kaydedildiği belirtilmektedir. Aynı şekilde, sözkonusu kuruluş tarafından hazırlanan raporda, markalı ürünlerin Avrupa’da ABD’ye oranla daha yüksek ücretlerle piyasaya sürüldüğü, bunun da marka hakkı sahiplerinin piyasaları dünya genelinde bölgelere ayırmasından kaynaklandığı vurgulanmaktadır.

Buna karşılık, International Chamber of Commerce tarafından 7 Ocak 2000 yılında yayınlanan araştırma sonuçları, araştırmaya katılan işletmelerin yaklaşık %68’nin marka ve patent haklarının uluslararası tükenme uygulamasına karşı olduklarını, bu uygulamaya taraftar olan işletmelerin oranının ise markalar için %23, patentler için de %20 ile sınırlı kaldığını ortaya koymaktadır.

Fikri ve sınai mülkiyet haklarının tükenmesi konusunda yapılan araştırma sonuçları aşağıda gösterilmektedir.




TOPLAM
(87 CEVAP)
KARŞI
TARAFTAR
GÖRÜŞÜ YOK
PATENT
% 67.8
% 20.7
% 11.5
MARKA
% 67.8
% 23
% 9.2
TELİF HAKKI
% 54
% 17.3
% 28.7


BÖLGELERE GÖRE
KARŞI
TARAFTAR
GÖRÜŞÜ YOK
AVRUPA
PATENT
% 76.6
% 12.5
% 10.9
MARKA
% 70.3
% 18.8
% 10.9
TELİF HAKKI
% 48.4
% 14.1
% 37.5
ABD
PATENT
% 63.6
% 18.2
% 18.2
MARKA
% 90.9
% 9.1
% 0
TELİF HAKKI
% 90.9
% 9.1
% 0
GÜNEY AMERİKA
PATENT
% 33.3
% 55.6
% 11.1
MARKA
% 33.3
% 55.6
% 11.1
TELİF HAKKI
% 56.6
% 33.3
% 11.1
ASYA
PATENT
% 0
% 100
% 0
MARKA
% 33.3
% 66.7
% 0
TELİF HAKKI
% 33.3
% 66.7
% 0


SEKTÖRLERE GÖRE
KARŞI
TARAFTAR
GÖRÜŞÜ YOK
İLAÇ SEKTÖRÜ
PATENT
% 93.3
% 6.7
% 0
MARKA
% 86.6
% 6.7
% 6.7
TELİF HAKKI
% 60
% 6.7
% 33.3
KİMYASAL ÜRÜNLER SEKTÖRÜ
PATENT
% 100
% 0
% 0
MARKA
% 100
% 0
% 0
TELİF HAKKI
% 71.4
% 0
% 28.6
KOZMETİK ÜRÜNLER SEKTÖRÜ
PATENT
% 100
% 0
% 0
MARKA
% 100
% 0
% 0
TELİF HAKKI
% 0
% 0
% 100
BİLGİSAYAR VE YAZILIM SEKTÖRÜ
PATENT
% 50
% 0
% 50
MARKA
% 75
% 0
% 25
TELİF HAKKI
% 100
% 0
% 0
BİLİŞİM VE TELEKOMÜNİKASYON SEKTÖRÜ
PATENT
% 66.7
% 33.3
% 0
MARKA
% 83.3
% 16.7
% 0
TELİF HAKKI
% 83.3
% 16.7
% 0
BEYAZ EŞYA VE ELEKTRİKLİ EV ÜRÜNLERİ SEKTÖRÜ
PATENT
% 100
% 0
% 0
MARKA
% 100
% 0
% 0
TELİF HAKKI
% 75
% 0
% 25
OTOMOTİV SEKTÖRÜ
PATENT
% 100
% 0
% 0
MARKA
% 83.3
% 0
% 16.7
TELİF HAKKI
% 83.3
% 0
% 16.7
PERAKENDE SATIŞ SEKTÖRÜ
PATENT
% 0
% 75
% 25
MARKA
% 25
% 75
% 0
TELİF HAKKI
% 25
% 75
% 0
HUKUKİ DANIŞMANLIK SEKTÖRÜ
PATENT
% 55.6
% 27.8
% 16.6
MARKA
% 44.4
% 44.4
% 11.2
TELİF HAKKI
% 50
% 22.2
% 27.81 Council Regulation (EC) No 40/94 of 20 December 1993 on the Community Trade Mark ; Official Journal L 011 , 14/01/1994 p. 0001 – 0036.

2 Rekabet Kurulu Kararı Dosya Sayısı : D2/2/Ö.İ.-99/1 (Soruşturma) Karar Sayısı : 00-44/472-257 06.08.2001 Pazartesi – Sayı : 24485 (Asıl).
3 Örneğin, A ülkesinde tescil edilmiş markalı mal, ilk olarak B ülkesinde lisans verme yoluyla ticarete sunulmuş olsa dahi, A ülkesindeki fikri ve sınai mülkiyet hakkı sahibi, üçüncü bir kişinin B ülkesinde piyasa sürülen sözkonusu markalı malı satın alıp, bunları A ülkesine ithal etmesine engelleyebilecektir.
4 Bir önceki örnekten hareketle, A ve B ülkesinin aynı bölge içinde yer aldığını düşünürsek, malın ilk rızai satışının hangi ülkede (A veya B) gerçekleştirildiği tükenme ilkesi bakımından önem taşımamaktadır. A ve B ülkeleri tek bir bölge olarak kabul edildiğinden, markalı malın “bölge içinde” ilk rızai satışı, fikri mülkiyet hakının tüketilmesi için yeterli kabul edilecektir.
5 Fikri ve sınai mülkiyet haklarının tükenmesi ilkesinin ülkesel uygulanması halinde, hak sahibinin paralel ithalatı engellemesi teorik olarak mümkün olmakla birlikte, konunun rekabet hukuku açısından da değerlendirilmesi gerekmektedir.
6 Judgment of 15/02/1996, Nissan France and others ; Case C-309/94.
European Court Reports 1996, page I-0677
Judgment of 15/02/1996, Grand garage albigeois and others. Case C-226/94.
European Court Reports 1996 page I-0651

7 Böylelikle rızai ilk satış gerçekleşmiş olmaktadır.
8 10 Ekim 1978 tarih ve 3/78 sayılı Centrafarm v. American Home Products kararı. Centrafarm B.V. v American Home Products Corporation Case 3/78 [1978] ECR 1823, [1979] 1 CMLR 326
9 C-414/99, C-415/99, C-416/99
10 The European Consumers’ Organisation (BEUC) isimli kuruluşun 23 Şubat 2001 tarihli “Trade Marks - the principle of exhaustion, a BEUC Position “ başlıklı raporu. (Rapora www.beuc.org adresinden ulaşılması mümkündür)
11 First Council Directive 89/104/EEC of 21 December 1988 to approximate the laws of the Member States relating to trade marks Official Journal L 040 , 11/02/1989 P. 0001 – 0007.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Avrupa Birligi'nde Haklarin Tükenmesi İlkesinin Uygulanmasi Ve Konuya İlişkin Rekabet Kurulu'nun 24485 Sayılı Kararı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Damla Ömür Toy'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
17-04-2004 - 23:20
(7314 gün önce)
Makaleyi Düzeltin
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 17 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 10 okuyucu (59%) makaleyi yararlı bulurken, 7 okuyucu (41%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
9260
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 1 gün 12 saat 8 dakika 34 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,27 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 16648, Kelime Sayısı : 2021, Boyut : 16,26 Kb.
* 51 kez yazdırıldı.
* 2 kez arkadaşa gönderildi.
* 41 kez indirildi.
* 2 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 58
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04183507 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.