Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale 4588 Sayılı Yetki Yasasının İptali Ve Doğurduğu Hukuki Sonuçlar

Yazan : Murat Uysal [Yazarla İletişim]
A.Ü. Hukuk Fakültesi, 4. Sınıf Öğrencisi

Yazarın Notu
Makale Ocak 2001 tarihlidir.

Anayasa Mahkemesi, 05.10.2000 tarih ve E:2000/45, K:2000/27 sayılı kararıyla 4588 sayılı "Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Teşkilat, Görev ve Yetkilerine İlişkin Konularla Kamu Personeli Arasındaki Ücret Dengesizliklerinin Giderilmesi ve Kamu Mali Yönetiminde Disiplinin Sağlanması İçin Yapılacak Düzenlemeler Hakkında Yetki Kanunu"nun iptaline karar vermiştir. Ardından 28.10.2000 tarih, 24214 sayılı Resmi Gazetede iptal kararını yayımlamıştır. Yetki Yasasının iptali sebebiyle bu yetki yasasına dayanarak çıkarılan KHK'lerin durumu tartışmalıdır. Bu konuda Anayasada herhangi bir hüküm bulunmaması ortaya çıkan durumun yorum ve içtihat yoluyla çözülmeye çalışılması sonucunu doğurmaktadır. Bu yazıda bu durumla ilgili hukuki uygulamalara ilişkin görüşler dile getirilmeye çalışılacak, hukuki metinlerin içeriklerine değinilmeyecektir. KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME MÜESSESESİ Kanun Hükmünde Kararname müessesesi 1924 Anayasasında bulunmamaktadır, 1961 Anayasasının da ilk halinde mevcut değildir. 22.09.1971 tarih ve 1488 sayılı yasa ile 1961 Anayasasının 64. maddesinde yapılan değişiklikle bu müessese hukukumuza girmiştir. 1982 Anayasasında KHK'ler olağan ve olağanüstü KHK'ler olarak düzenlenmiştir. Anayasa m. 87 ve 91 olağan KHK'leri, m. 121 ise olağanüstü KHK'leri, düzenleme altına almaktadır. Olağan KHK'ler bir yetki yasasına dayanırken, olağanüstü KHK'ler yetki yasasına dayanmazlar. Olağan KHK'ler Bakanlar Kurulunca, olağanüstü KHK'ler ise Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca çıkarılabilmektedir. Ayrıca, olağan KHK'ler anayasa yargısına tabi iken, olağanüstü KHK'lerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesinde dava açılamamaktadır. Yetki Yasası: Anayasa m. 87 Bakanlar Kuruluna belli konularda KHK çıkarma yetkisinin TBMM tarafından verilebileceğini düzenlemiştir. 91. madde ise KHK'lerin düzenlenmesi ve yürürlüğe girmesini hükme bağlamıştır. Madde 91/1, KHK'lerin hangi alanlarda düzenlenebileceğini belirtmiştir. Yetki kanunu ile ilgili madde 92/2'ye göre yetki kanunu, çıkarılacak KHK'nin amacını, kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere KHK çıkarma yetkisi yürütmeye yasama tarafından verilen ve sınırları yasama tarafından çizilen bir yetkidir. KHK'ler aksine bir hüküm içermedikçe Resmi Gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe girerler. KHK'ler Resmi Gazetede yayımlandıkları gün TBMM'ne sunulur. Anayasa m. 91/8 "Yayımlandıkları gün TBMM'ne sunulmayan kararnameler bu tarihte, TBMM'ce reddedilen kararnameler bu kararın Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte, yürürlükten kalkar" hükmünü amirdir. Bu hükümlerin bir arada incelenmesi sonucunda da görüleceği üzere yasama organının yetkileri sınırlanmamaya çalışılmış; yürütme, KHK gibi kanun gücünde olan bir düzenleme getirirken yasama tarafından kontrol altına alınmıştır. KHK'ler konusunda genel açıklamalarımızı yaparken Anayasanın 7. maddesinden de bahsetmek yerinde olacaktır. Anayasa m. 7'de "Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez" denilmektedir. Bazı hukukçular tarafından KHK'lerin kanun gücünde olması dolayısıyla yasama yetkisinin gasp edildiği yolunda görüşler ortaya atılmıştır. Ancak, yukarıda belirttiğimiz hükümler ve parlamenter rejimlerin işleyişi dikkate alındığında bu görüşlerin pek de isabetli olmadığı ortaya çıkacaktır. Şöyle ki, parlamenter rejimlerde kanun yapmanın belli usullere tabi kılınmış olması gecikmelere sebebiyet verebilmektedir. KHK'ler ile bu gecikmeleri bertaraf etmek, iktisadi ve sosyal şartlardaki değişime uymak amacına yöneliktir. Bu yolla çağdaş devlet anlayışının gereklerinden olan hızlı uyum sorununa bir çözüm getirilmiş olmaktadır. Sistemimizde yasama, yargı ve yürütme erkleri arasında ayrılık (=kuvvetler ayrımı=erkler bağımsızlığı) ilkesi elbette ki vazgeçilemez bir ilkedir. Ancak buradan yola çıkarak KHK'ler ile yasamanın yetkilerinin yürütmeye devredildiği ve Anayasanın 7. maddesine aykırı bir durum ortaya çıktığı sonucuna varılamaz. Ancak, KHK uygulamasının yaygınlaştırılması, kullanılma süreleri uzatılarak yetki yasasına süreklilik kazandırılması yasama yetkisinin devri anlamına gelir. Anayasanın başlangıç hükümlerinde, erkler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sırası anlamına gelmediği, belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasına dayanan çağdaş bir işbölümü ve işbirliği olduğu belirtilmiştir. Sonuç olarak KHK'ler yapısal bakımdan yürütme organı işlemi, işlevsel bakımdan ise yasama organı işlemi olduğunu söylemek mümkündür. ANAYASA MAHKEMESİNİN KARARI Anayasal denetim: Hukuk sistemimizde anayasal denetim, yargısal denetim şeklindedir. Yani yasaların denetimi yargı organlarınca yapılır. Bu görevi ülkemizde Anayasa Mahkemesi yerine getirir. Mahkemenin inceleme yapabilmesi için başvuru gereklidir. Eğer yargı organının re'sen yasamanın yapmış olduğu yasaları denetlemesi kabul edilecek olursa, bu durum, parlamenter rejimin esaslarından olan erklerin bağımsızlığı ilkesine ters düşer. Kanun koyucu KHK'lerin denetiminde daha esnek davranmıştır; şöyle ki, KHK'lerin şekil yönünden incelenmesinde, iktidar partisi meclis grubu ve ana muhalefet partisi meclis grubuna da başvuru imkanı verilmiş, süre de 60 gün olarak belirlenmiştir. Ayrıca KHK'ler şekil açısından denetlenirken, Anayasa Mahkemesi kanunların şekil açısından denetimiyle ilgili olarak getirilmiş olan kısıtlamalarla bağlı değildir. Herhangi bir yasa veya KHK'nin denetimini yapma yetkisi sadece Anayasa Mahkemesine aittir. Hiçbir makam, mercii ya da kişiye kendisini Anayasa Mahkemesinin yerine koyarak denetim yapma yetkisi verilmemiştir. 1946 REFİK GÜR olayı hatırlandığında Anayasa Mahkemesinin bu yetkisini kesinlikle devretmeyeceği de açıktır. Hukukumuzda somut norm denetimi uygulaması da mevcuttur. Yerel mahkemede uygulanan hukuk normunun anayasaya aykırılığı ileri sürülür, mahkeme de bunu ciddi görürse bekletici sorun yapar ve Anayasa Mahkemesine gönderir, KHK'ler açısından da bu durum geçerlidir. İptal Edilen Bir Yetki Yasasına Dayanarak Çıkarılan KHK'lerin Durumu: Konumuzu oluşturan 4588 sayılı yetki yasasının iptalinin ardından Ana Muhalefet Partisi bu yetki yasasına dayanarak çıkarılan 17 KHK'nin iptali için başvuruda bulunmuştur. Anayasa Mahkemesi bu KHK'leri iptal etmiştir. Bu iptal kararları incelendiğinde gerekçelerin konumuz açısından önemli olduğu görülecektir. Örneğin, Anayasa Mahkemesi 17.10.2000 tarih E:2000/52, K:2000/29 sayılı kararıyla, 06.07.2000 tarih ve 606 sayılı KHK'yi iptal etmiştir Kararın gerekçesi şöyledir: Dava konusu 606 sayılı KHK, 29.06.2000 günlü, 4588 sayılı Yetki Yasasına dayanılarak çıkarılmıştır. KHK'nin dayandığı Yetki Yasası…. iptal edilmiştir. Böylece 606 sayılı KHK, yasal ve anayasal dayanaktan yoksun kalmıştır. Yukarıda açıklandığı gibi Anayasanın 91.maddesine göre KHK'lerin Anayasaya uygun sayılabilmelerinin ön koşulu, bunların geçerli bir yetki yasasına dayandırılmaları olduğundan Yetki Yasasının iptali bu Yasaya göre çıkarılan KHK'leri Anayasaya aykırı duruma getirir. Görüldüğü gibi yüksek mahkeme, esastan inceleme yapmayıp sadece şekil açısından inceleyerek, KHK'yi, Yetki Yasasının iptal edilmiş olması dolayısıyla anayasaya aykırı bulmuş ve iptal etmiştir. Kanımızca Anayasa Mahkemesinin iptali istenen KHK için de ayrıca esastan inceleme yapması ve anayasaya aykırılık savını esastan yapılan incelemeye dayandırması gerekirdi. Anayasa Mahkemesinin bu gerekçeye dayanarak iptal kararı verebilmesi için bir dayanağı olması gerekir. Fakat Anayasanın hiçbir hükmünde "Yetki Yasalarının iptali halinde, bu yetki yasalarının varolduğu dönemde, bu yasalara uygun olarak çıkarılmış KHK'lerin esasının incelenmesine gerek kalmadan iptal edileceği yolunda" bir hüküm bulunmamaktadır. Aksine, amir hüküm niteliğinde olan Anayasa m.153/5 iptal kararlarının geriye yürümeyeceği hükmünü getirmiştir. Bu madde hükmü de dikkate alındığında Anayasa Mahkemesinin KHK'nin incelenmesinde esasa girerek inceleme yapması ve bu aşamada, eğer Anayasaya aykırılık varsa iptal kararı vermesi gerekirdi. Dayanak yönünden, bir yasanın yürürlükten kaldırılması, süresinin sona ermesi ya da iptal edilmesi arasında hiç bir fark yoktur. Bu üç halde de o yasaya dayanarak hukuki tasarrufta bulunulamaz. Ama yasa sona ermeden evvel doğan hukuki neticeler hayattadır ve varlığını devam ettirirler. Bu yasalara dayanarak yapılan tasarruflar hakkında hukuka aykırılık gerekçesi ile dava açılmışsa yasal dayanak yönünden değil, esastan inceleme yapılarak varsa aykırılık iptal edilir. İptal Kararının Yürürlüğe Gireceği Gün: Anayasa m.153 ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 53. maddesi hükümleri uyarınca Kanun, KHK veya TBMM İçtüzüğü ya da bunların belirli madde ve hükümleri iptal kararının Resmi Gazetede yayımlandığı gün yürürlükten kalkar. Ancak, Anayasa Mahkemesi, iptal kararı ile meydana gelecek olan hukuksal boşluğu kamu düzenini veya kamu yararını ihlal edici görürse, doldurulması için iptal kararının yürürlüğe gireceği günü ayrıca kararlaştırabilir. Anayasa Mahkemesine iptal kararlarının yürürlüğe girmesini erteleme yetkisinin verilmesinin sebebi, hukuk düzeninin korunmasında büyük öneme sahip olan hukuki güvenlik ilkesinin bir uzantısıdır. Hukuki Güvenlik İlkesi: Hukuki güvenlik ilkesi gereğince hukuka uygun olarak çıkarılmış bir Kanun ya da KHK'ye dayanarak yapılan işlemler korunurlar; aksi düşünülecek olursa bireylerin, kamu kurum ve kuruluşlarının veya diğer hukuk süjelerinin yapacakları işlemin her zaman ortadan kaldırılabilmesi riski doğacak ve hukuk düzeninin çıkmaza girmesi kaçınılmaz olacaktır; çünkü yapılacak işlemlerin iptal edilmesi ihtimali kişileri işlem yapmaktan alıkoyacaktır. Belirtildiği gibi KHK'ler yapısal bakımdan yürütme organı işlemidirler ve hukuka uygun olarak verilmiş bir yetkiye dayanarak Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılırlar. Bu yetkiyi veren yasanın iptal edilmesi, yetki yürürlükte iken yapılan KHK'nin iptali sonucunu doğuramaz. Eğer böyle bir sonuç kabul edilecek olursa, Bakanlar Kurulunun yapmış olduğu işlemin (KHK) hukuki güvenlik ilkesinden yararlanamaması söz konusu olacaktır ki, böyle bir durum Anayasa m.2'deki hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmaz. İptal Kararının Etkisi: İlgili kararın gerekçesinde Anayasa Mahkemesi, ayrıca, bir Yetki Yasasına dayanmadan çıkarılan KHK'ler ile dayandığı Yetki Yasası iptal edilen KHK'lerin anayasal konumlarının birbirinden farksız olduğunu belirtmiştir. Bu görüşe katılmak mümkün değildir, herhangi bir Yetki Yasasına dayanmadan çıkarılan bir KHK yok hükmündedir, yani aslında hukuka uygun olarak hiç doğmamıştır. Buna karşılık Yetki Yasasına dayanarak çıkarılan KHK'ler çıkarıldığı tarihte hukuka uygundur bu iki durumu birbirinden farksız görmek hukukun genel ilkeleriyle çelişir; çünkü yokluk ve iptal edilebilirlik hukuk dünyasında tamamen farklı sonuçlar doğurur. Anayasa Mahkemesi aynı Yetki Yasasına dayanan 611 sayılı KHK'nin iptaline ilişkin verdiği kararında, Anayasanın 2. m.deki "Hukuk devleti" ve 6.m.deki" Hiç kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz." hükümlerine dayanmıştır. Hukuk devleti ilkesi gereklerini yerine getirmenin ilk koşulu emredici hukuk kurallarına uygun davranmaktır. Anayasa m.153 hükmü hatırlandığında hukuk devleti ilkesine uymanın ilk koşulu iptal kararlarının geriye YÜRÜTÜLMEMESİ olmalıdır. Anayasanın 6.maddesinde ifadesini bulan "yetkisiz işlem yapamama" ilkesine göre ise Anayasa Mahkemesine Anayasa tarafından "Dayandıkları yetki yasası iptal edilen KHK'leri sadece bu nedenle iptal edebilme" yetkisi verilip verilmediği incelenmelidir. Bilindiği gibi KHK'ler ve Yetki Yasası ile ilgili hükümler Anayasanın 87 ve 91. maddelerinde düzenlenmiştir. Ne Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkilerini düzenleyen 148. madde de, ne de adı geçen 87 ve 91. maddelerde yüksek mahkemeye böyle bir yetki verilmemiştir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin kendi lehine böyle bir yetki alanı yaratması doğru değildir. KHK ile Yetki Yasası Arasındaki İlişki: Anayasa Mahkemesi kararında, KHK ile dayandığı Yetki Yasası arasında sıkı bir bağ olduğunu vurgulamıştır. KHK ile Yetki Yasası arasında bir bağ olduğu muhakkaktır, fakat KHK'nin varlığı için değil, doğumu için gerekli bir bağdır. Yani, KHK hukuk dünyasında etki doğurabilmek için bir Yetki Yasasına uygun olarak çıkarılmalıdır; hukuk dünyasında varlığını sürdürürken ise bağımsız bir yapıya sahiptir. KHK'lerin Resmi Gazetede yayınlandıkları gün yasama organına sunulmaları gerekmektedir, kanun koyucu kanun gücünde olan KHK'lerin salt yürütmenin iradesine tabi olmasını istememiş, yasamayı devreye sokarak denetimlerini sağlamak istemiş ve böylece de usulüne uygun olarak çıkarılan KHK'lerin bağımsız olarak geçerliliklerini sağlamıştır. Kanun koyucu hiç bir hükümde "Yetki Yasasının iptaline bağlı olarak Yetki Yasasına dayanan KHK'ler de yasal dayanaktan yoksun kalır" veya benzeri bir ifade kullanmamıştır. Yorumlama yöntemlerinden birisi de amaçsal (gai) yorum yöntemidir. Kanun koyucu böyle bir düzenlemeyi bilerek getirmemiştir. Çünkü KHK'lere Yetki Yasasından bağımsız bir nitelik kazandırmak istemiştir. Yukarıda anlatılanlar da göz önüne alındığında böyle bir sonuca ulaşmak hiç de zor değildir Dolayısıyla Yüksek Mahkemenin "KHK ile Yetki Yasası arasında geçerliliği sağlayan sıkı bir bağ olduğu" şeklindeki savına katılmak mümkün görülmemektedir. YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI SORUNU Yürürlüğün durdurulması kararları iptal kararından beklenen sonucun elde edilebilmesi için Anayasa Mahkemesi tarafından içtihat yoluyla hukukumuza sokulmuştur. Yürürlüğün durdurulması kararlarının hukuk dünyasına etkisi, bu karardan sonra ilgili yasaya dayanılarak herhangi bir işlem yapılamamasıdır. Anayasa Mahkemesi konumuzu oluşturan 4588 sayılı Yetki Yasasının iptalinin yanı sıra, 05.10 2000 tarih, 2000/5(YD) sayılı kararıyla iptal kararının Resmi Gazetede yayınlanmasına kadar geçecek süre içerisinde bu yetki yasasına dayanarak yapılan işlemlerin ileride doğuracağı giderilmesi güç ya da imkansız durum ve zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için Yetki Yasasının yürürlüğünün durdurulmasına karar vermiştir. Yüksek Mahkeme bu yetki yasasına dayanan KHK'ler hakkında ise yürürlüğün durdurulması kararı vermemiştir. Anayasa Mahkemesinin Yetki Yasasının yürürlüğünü durdurması sebebiyle KHK'lerin yürürlüğünü durdurma zorunluluğu yoktur. Fakat Anayasa Mahkemesi ret gerekçelerinde ileride giderilmesi güç ya da olanaksız zararlar doğmayacağını belirtmekle yetinmiş, bu zararların ne olabileceği yolunda ise herhangi bir açıklama yapmamıştır. Anayasa Mahkemesi, 28.10.2000 tarih ve 24214 sayılı Resmi Gazetede iptal kararını yayımlamış, dolayısıyla Yürürlüğün Durdurulması kararının bir işlevi kalmamıştır. Anayasa Mahkemesinin KHK'ler İçin Yürürlüğü Durdurma Kararı Verip Veremeyeceği Sorunu: Bilindiği gibi, mahkeme kanunlar için yürürlüğün durdurulması kararı vermektedir, KHK'ler de kanun gücünde olduklarına göre kanunlara uygulanan yetkinin KHK'lere de uygulanabilmesi gerekir. Yüksek mahkeme de vermiş olduğu 21.10.1993 tarih, E:1993/33, K:1993/40-2 sayılı kararıyla, KHK'ler için de yürürlüğün durdurulması kararı verebileceğini belirtmiştir. Yüksek Mahkeme, KHK'lere ilişkin vermiş olduğu çeşitli Yürürlüğün Durdurulması kararlarında yukarıda söz edilen kararın gerekçesine atıfta bulunmuştur. Bu karar 509 sayılı KHK'ye ilişkindir, mahkeme Yürürlüğün durdurulması kararının gerekçesinde; "Yasa kuralı gerekçeli iptal kararının yayımlanmasına kadar Anayasaya aykırılığına rağmen yürürlükte kalmakta, kimi zaman bu sürede yasaya dayalı işlemler yoğunlaşarak artmaktadır. Bu durum iptalden beklenen sonucun elde edilmesini engellemektedir" demektedir. Yüksek Mahkeme sonuç kısmında KHK'nin (509 sayılı KHK) uygulanması durumunda, PTT'nin haklarının karşı tarafa geçmiş olacağı ve bunun giderilmesi güç ya da olanaksız zararlar doğuracağından bahsetmektedir. Şimdi mahkemenin 31.10.2000 tarihinde iptal ettiği fakat Yürürlüğün Durdurulması istemini reddettiği 616 sayılı KHK incelenirse; 616 sayılı KHK ile "Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının kurulması ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması" öngörülmüştür. Dolayısıyla bu KHK'ye dayanarak başkanlık kurulabilecek ve kanun değişikliği yapılabilecektir. Kurulan başkanlık daha sonra iptal kararı yürürlüğe girince ortadan kalkmayacak, yapılan kanun değişiklikleri de hukuk dünyasında etkili olacaktır. Bu gibi bir durumda ileride giderilmesi güç zararlar doğacağı açıktır; Anayasa Mahkemesinin yürürlüğün durdurulması talebini reddettiği kararın gerekçesinden bir sonuca ulaşmak mümkün değildir; hukukun temel ilkelerinden birisinin de mahkeme kararlarının açık ve anlaşılır gerekçelerle yazılması olduğunu hatırlatmak tam bu noktada isabetli olacaktır. Yüksek Mahkeme, bu KHK'nin dayandığı Yetki Yasasının yürürlüğünü durdurmuştur. Bir Yetki Yasasının işlevi KHK çıkarılmasını sağlamaktır. Yani özelde zarar Yetki Yasasından ziyade KHK'ye dayanarak yapılan işlemlerden doğacaktır. Yetki Yasasının yürürlüğü durduruluyorsa, bu, aslında KHK çıkarılmasını engelleme amacı taşımaktadır. Hele ki Anayasa Mahkemesinin bizim katılmadığımız derecede KHK ile Yetki Yasasını birbirine bağladığı düşünülürse KHK için yürürlüğü durdurma kararı vermek zorunluluk taşımaktadır. SONUÇ Anayasa Mahkemesi kararlarının bütün hukuk düzenini etkileyen gücü dikkate alındığında, yetkilerin dar, sınırların geniş yorumlanması gerekmektedir. Bu noktadan hareketle Anayasa Mahkemesinin hukuki uygulamalarına ilişkin olarak getirilen eleştiriler dikkate alınarak, Yüksek Mahkemenin KHK denetimlerinde yetki genişletmesi yoluna gitmek yerine, Anayasanın lafzından hareket ederek esas denetimi yapması ve varsa anayasaya aykırılığa hükmetmesi kanımızca daha uygun olacaktır. Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. ÖZBUDUN, Ergun, Türk Anayasa Hukuku, 5. Baskı, Yetkin Yayınları, s. 203-209. 06.07.1993 Tarih, E:1993/16, K:1993/24, AMKD 29,cilt 1, s. 331 Kanunların şekil denetiminde Anayasa Mahkemesi,"teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları" ile sınırlandırılmıştır. 1946 yılında Akşehir hakimi Refik Gür önüne gelen bir davada uygulanacak olan kanunu Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle uygulamamış re'sen denetim yapma yoluna gitmiştir. Fakat bu kabul edilemez bir uygulama olarak görülmüş ve bir daha da böyle bir duruma rastlanmamıştır. Karar için bkz. 31.10.2000 tarih, 24216 sayılı Resmi Gazete. Aynı görüşü Anayasa Mahkemesinin E:1995/5, K:1996/1 sayılı kararına yazdıkları karşı oy yazısında Haşim KILIÇ ve Sacit ADALI da paylaşmışlardır. Karar için bkz. 07.11.2000 tarih 24223 sayılı Resmi Gazete Karar için bkz. 06.11.1993 tarih, 21750 sayılı Resmi Gazete. Diğer kararlara örnek olarak bkz. 1994/64-1,1994/53…sayılı kararlar. Karar için bkz. 10.11.2000 tarih, 24226 sayılı Resmi Gazete.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"4588 Sayılı Yetki Yasasının İptali Ve Doğurduğu Hukuki Sonuçlar" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Murat Uysal'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
17-04-2004 - 22:32
(7314 gün önce)
Makaleyi Düzeltin
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 18 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 8 okuyucu (44%) makaleyi yararlı bulurken, 10 okuyucu (56%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
5754
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 2 gün 1 saat 37 dakika 36 saniye önce.
* Ortalama Günde 0,79 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 18895, Kelime Sayısı : 2319, Boyut : 18,45 Kb.
* 38 kez yazdırıldı.
* 43 kez indirildi.
* 4 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 26
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04575706 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.