Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Karbon Ayak İzi, Bu Konudaki Yasal Zorunluluklar Ve 01 Ekim 2023 Tarihi İtibariyle Sektördeki Yasal Yükümlülüklere İlişkin Hukuki Değerlendirmeler (01 Ekim 2023 Tarihine Dikkat)

Yazan : Av. Erdinç Laflı [Yazarla İletişim]
Avukat&Arabulucu

1-) Karbon Ayak İzi Nedir?

Kurum, kuruluş ve kişilerin etkinlikleri veya üretim faaliyetleri sonucunda salınan toplam sera gazı “karbon ayak izi” olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir ifadeyle; Karbon Ayak İzi birim karbondioksit cinsinden ölçülen, üretilen sera gazı miktarı açısından insan faaliyetlerinin (ulaşım, ısınma, elektrik tüketimi, satın alınan ürünler vb.…) çevreye verdiği zararın ölçüsüdür.

Karbon ayak izi ölçütü iki ana parçadan oluşur: doğrudan (birincil) ayak izi ve dolaylı (ikincil) ayak izi. Birincil ayak izi, enerji tüketimi ve ulaşım (söz gelimi araba ve uçak) dahil olmak üzere fosil yakıtlarının yanmasından ortaya çıkan doğrudan CO2 emisyonlarının, ikincil ayak izi ise kullandığımız ürünlerin tüm yaşam döngüsünden bu ürünlerin üretimi ve en sonunda bozulmalarıyla ilgili olan dolaylı CO2 emisyonlarının ölçüsüdür.


2-) Karbon Ayak İzine İlişkin İç ve Milletler Arası Hukuktaki İlgili Mevzuat Nedir?

- 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması” başlıklı 56. maddesinin 1. fıkrasına göre, “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir”. 56. maddesinin 2. fıkrası ise “Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir”. 56. maddesinin 3. fıkrası ise “Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir” şeklinde hüküm altına alınmıştır.

- İklim değişikliği ile mücadele kapsamında, ülkemizin de 24 Mayıs 2004 yılında katıldığı Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS), uluslararası alanda atılan ilk ve en önemli adımdır. Bu kapsamda, 2015 yılında Paris’te düzenlenen BMİDÇS 21. Taraflar Konferansı’nda Paris Anlaşması kabul edilmiştir. Ülkemiz, Paris Anlaşması’nı, 22 Nisan 2016 tarihinde, New York’ta düzenlenen Yüksek Düzeyli İmza Töreni’nde 175 ülke temsilcisiyle birlikte imzalamış olup 6 Ekim 2021 tarihinde onayladığımız Anlaşma 10 Kasım 2021 tarihinde yürürlüğe girmiş ve bu süreçte ülkemizin 2053 karbon-nötr hedefi açıklanmıştır.

- 12 Aralık 2015 tarihinde kabul edilen ve 4 Kasım 2016 tarihinde yürürlüğe giren Paris Anlaşması, küresel iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir dönüm noktasıdır. Türkiye, yeni iklim rejiminde finans ve teknoloji desteklerine erişim talebinin karşılanması kaydıyla 2015 yılında Paris Anlaşmasını kabul etmiş ve 22 Nisan 2016’da anlaşmayı GELİŞMEKTE OLAN ÜLKE olduğunu sözlü olarak dile getirerek imzalamıştır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN, 21 Eylül 2021 tarihinde Birleşmiş Milletler 76. Genel Kurulunda Paris Anlaşmasını onaylayacağımızı açıklamıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız 27 Eylül 2021 tarihinde gerçekleşen Kabine Toplantısı’nın ardından yaptıkları konuşmada ise 2053 net sıfır emisyon hedefimizi açıklamıştır. Bu açıklamaların ardından 2016 yılında imzalamış olduğumuz Paris Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun 7 Ekim 2021 tarihli ve 31621 sayılı Resmî Gazetede yayımlanmıştır. Ayrıca, Paris Anlaşması’na ilişkin Onay Belgesi ve Ulusal Beyanımız 11 Ekim 2021 tarihinde Anlaşma Depoziteri olan Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine tevdii edilmiştir. Anlaşma’nın 30 günlük depoziter süresi 10 Kasım’da sona ermiştir ve bu tarihte Türkiye Paris Anlaşmasına taraf olmuştur.

1982 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Milletlerarası andlaşmaları uygun bulma” başlıklı 90/son maddesinde “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz”. (7 Mayıs 2004 tarihli 5170 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun’un 7. maddesi) “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır” hükmünü içermektedir. Bu hüküm uyarınca Ülkemizin de taraf olduğu Paris Anlaşması hükümleri iç hukuk bakımından da bağlayıcı mahiyettedir.

- Ayrıca İklim değişikliği ile mücadele ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması amacıyla küresel olarak atılan adımlar, Avrupa Birliği (AB) tarafından 11 Aralık 2019 tarihinde açıklanan Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) ile hız kazanmıştır. Ülkemiz de bu mutabakat hükümlerini kabul etmiş olup, bu konuda ilgili Bakanlıklar ve sektörlere ait yükümlülüklerinin yerine getirilmesi için iç hukuka ilişkin çeşitli mevzuat hükümleri getirmiştir.

- 7 Ekim 2021 tarihli ve 31621 sayılı Resmî Gazete ile yayımlanan 7335 Paris Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun ile “Türkiye Cumhuriyeti adına 22 Nisan 2016 tarihinde imzalanan Paris Anlaşması’nın beyan ile onaylanması uygun bulunmuştur” hükmü getirilmiştir.

- Ayrıca Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın önemli bir parçasını teşkil eden Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması'na (SKDM) ilişkin (AB) 2023/956 sayılı Tüzük AB Resmî Gazetesi’nde 16 Mayıs 2023 tarihinde yayımlanmıştır.

- 29 Haziran 2011 tarihli ve 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamesi,

- 17 Mayıs 2014 tarihli ve 29003 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Hakkında Yönetmelik,

- 22 Temmuz 2014 tarihli ve 29068 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Sera Gazı Emisyonlarının İzlenmesi ve Raporlanması Hakkında Tebliğ,


3-) 7 Ekim 2021 tarihli ve 31621 sayılı Resmî Gazete ile yayımlanan 7335 Paris Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun ile “Türkiye Cumhuriyeti adına 22 Nisan 2016 tarihinde imzalanan Paris Anlaşması’nın beyan ile birlikte Ülkemizin de taraf olduğu Paris Anlaşması Nedir?

Bu Anlaşma’nın Tarafları, Farklı ulusal koşullar ışığında, hakkaniyet ilkesi, ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ve tarafların görece kabiliyetleri dahil olmak üzere Sözleşme’nin ilkeleri rehberliğinde Sözleşme’nin hedefine ulaşmak amacıyla, Mevcut en iyi bilimsel bilgiye dayanarak iklim değişikliğiyle ilgili acil tehdide karşı etkili ve ileriye dönük mücadele ihtiyacını kabul ederek, Sözleşme ’de belirtildiği şekilde, özellikle iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı hassas durumda olan Gelişmekte Olan Ülkelerin özel ihtiyaçları ve koşullarını da ayrıca kabul ederek, Teknolojiye fon sağlanması ve teknoloji transferi konusunda en az gelişmiş ülkelerin özel ihtiyaçları ve koşullarını dikkate alarak, Tarafların sadece iklim değişikliğinden değil, iklim değişikliğine karşı alınan tedbirlerin etkilerinden de etkilenebileceğini kabul ederek, İklim değişikliği eylemleri, müdahaleleri ve etkileri ile sürdürülebilir kalkınmaya adil erişim ve yoksulluğun ortadan kaldırılması arasındaki yapısal ilişkiyi vurgulayarak, Gıda güvenliğinin güvence altına alınması ve açlığın sona erdirilmesinin temel öncelik olduğunu ve gıda üretim sistemlerinin iklim değişikliğinin olumsuz etkileri karşısında özel olarak hassas durumda olduğunu kabul ederek, Ulusal düzeyde tanımlanmış kalkınma öncelikleri doğrultusunda, işgücünün adil geçişi ile onurlu ve nitelikli işler oluşturmanın gerektirdiği şartları dikkate alarak, İklim değişikliğinin insanoğlunun ortak bir endişe konusu olduğunu ve Tarafların, iklim değişikliğinin ele alınması için eyleme geçerken insan hakları, sağlık hakkı, yerli halklar, yerel topluluklar, göçmenler, çocuklar, engelli bireyler ve hassas durumdaki kişilerin hakları ve kalkınma hakkının yanı sıra toplumsal cinsiyet eşitliği, kadınların güçlendirilmesi ve kuşaklar arası adalet konularına yönelik sorumluluklarına saygı göstermeleri, bunları teşvik etmeleri ve dikkate almaları gerektiğini de göz önünde bulundurarak, Sözleşme ‘de atıfta bulunulan sera gazı yutak ve rezervuarlarının uygun şekilde korunmasının ve geliştirilmesinin önemini kabul ederek, Okyanuslar dahil olmak üzere tüm ekosistemlerin bütünlüğünü sağlamanın ve bazı kültürler tarafından Toprak Ana olarak kabul edilen biyolojik çeşitliliği korumanın önemine dikkat çekerek ve iklim değişikliğiyle mücadele için eyleme geçerken “iklim adaleti” kavramının bazıları için önemine dikkat çekerek, Bu Sözleşme ‘de belirtilen konularda eğitim, öğretim, kamu farkındalığı, kamunun katılımı, kamunun bilgiye erişimi ve her seviyede işbirliğinin önemini teyit ederek, İklim değişikliğiyle mücadelede Tarafların ilgili ulusal mevzuatları doğrultusunda devletin ve çeşitli aktörlerin her seviyede katılımının önemini kabul ederek, 2 Anlaşma ’ya Taraf olan gelişmiş ülkelerin liderlik ettiği sürdürülebilir yaşam tarzı ve sürdürülebilir tüketim ve üretim eğilimlerinin iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol oynadığını da ayrıca kabul ederek anlaşmaya varmıştır.


4-) 7 Ekim 2021 tarihli ve 31621 sayılı Resmî Gazete ile yayımlanan 7335 Paris Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun ile “Türkiye Cumhuriyeti adına 22 Nisan 2016 tarihinde imzalanan Paris Anlaşması’nın beyan ile birlikte Ülkemizin de taraf olduğu Paris Anlaşması’nın Temel Amacı Nedir?

Paris Anlaşması’nın amacı, iş bu anlaşmanın 2. maddesinde “Hedefi dahil olmak üzere Sözleşme’nin uygulanmasını geliştirmek amacıyla bu Anlaşma, sürdürülebilir kalkınma ve yoksulluğun ortadan kaldırılması çabaları bağlamında iklim değişikliği tehdidine yönelik küresel müdahaleyi aşağıda belirtilenler aracılığıyla güçlendirmeyi amaçlamaktadır: İklim değişikliği risk ve etkilerini önemli ölçüde azaltacağı bilinciyle, küresel ortalama sıcaklıktaki artışı sanayileşme öncesindeki seviyeye göre 2°C'nin oldukça altında tutmak ve sıcaklık artışını sanayileşme öncesi dönemdeki seviyelerin 1,5°C üzeri ile sınırlandırmak için çaba göstermek; Gıda üretimini tehdit etmeyecek şekilde, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine uyum sağlayabilme kabiliyetini artırmak, iklim değişikliğine direnci geliştirmek ve düşük emisyonlu kalkınmayı teşvik etmek; Finans akışlarını, düşük sera gazı emisyonları ve iklim değişikliğine dirençli kalkınmaya yönelik eğilimle tutarlı hale getirmek. Bu Anlaşma, farklı ulusal koşullar ışığında, hakkaniyet, ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ilkesi ve tarafların görece kabiliyetlerini yansıtacak şekilde uygulanacaktır “şeklide hüküm altına alınmıştır.


5-) 7 Ekim 2021 tarihli ve 31621 sayılı Resmî Gazete ile yayımlanan 7335 Paris Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun ile “Türkiye Cumhuriyeti adına 22 Nisan 2016 tarihinde imzalanan Paris Anlaşması’nın beyan ile birlikte Ülkemizin de taraf olduğu Paris Anlaşması’nın Üye Ülkelere Yüklediği Yükümlülükler Nedir?

Paris Anlaşması’nın üye ülkelere yüklediği yükümlülükler, iş bu anlaşmanın 3. maddesinde “İklim değişikliğine karşı küresel mücadeleye yönelik ulusal katkılar doğrultusunda bütün Taraflar, Anlaşma’nın 2. Maddede belirtilen amacına ulaşmak için 4, 7, 9, 10, 11 ve 13. Maddelerde tanımlandığı üzere iddialı çabalar üstlenecek ve bunları tebliğ edecektir. Bu Anlaşma’nın etkili bir şekilde uygulanmasını sağlamak amacıyla, gelişmekte olan Taraf ülkelere destek verme ihtiyacı da göz önünde bulundurularak, tüm Tarafların çabaları zaman içerisinde bir ilerleme ortaya koyacaktır” şeklide hüküm altına alınmıştır.


6-) Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması Tüzüğü Kapsamında Yapılması Gereken Kurumsal Karbon Ayak İzi Raporlamasına Dair İş ve İşlemlerin Yapılması İçin Öngörülen Son Tarih Ne Zamandır?

Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın önemli bir parçasını teşkil eden Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması'na (SKDM) ilişkin (AB) 2023/956 sayılı Tüzüğü’nün “Geçiş döneminin kapsamı “başlıklı 32. maddesinde “Geçiş döneminin kapsamı 1 Ekim 2023 tarihinden 31 Aralık 2025 tarihine kadar olan geçiş döneminde, ithalatçının bu Tüzük kapsamındaki yükümlülükleri, bu Tüzük'ün 33, 34 ve 35. maddelerinde belirtilen raporlama yükümlülükleri ile sınırlıdır. İthalatçının bir Üye Devlet’te yerleşik olması ve (AB) 952/2013 sayılı Tüzük’ün 18. maddesi uyarınca dolaylı bir gümrük temsilcisi ataması ve dolaylı gümrük temsilcisinin bunu kabul etmesi durumunda, raporlama yükümlülükleri bu dolaylı gümrük temsilcisine de uygulanır. İthalatçının bir Üye Devlet’te yerleşik olmadığı durumda, raporlama yükümlülükleri dolaylı gümrük temsilcisine uygulanır” hükmü getirilmiştir.

Yapılan açıklamalara göre, raporlama yükümlülüğü getiren geçiş dönemi 1 Ekim 2023 tarihinde başlayacaktır. Demir çelik, alüminyum, elektrik, gübre, çimento ve hidrojen sektörlerinde ve açıklanacak alt ürün gruplarında başlayacak SKDM uygulamasının, 2030 yılına kadar Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kapsamındaki diğer sektörlere teşmil edilmesine yönelik olarak Avrupa Komisyonu tarafından değerlendirme çalışmaları yapılması öngörülmektedir. Bu kapsamda, geçiş döneminde toplanacak verilere göre mali yükümlülükler başlamadan önce yapılacak tüm ikincil düzenlemelerle uygulamanın detaylarının belirlenmesi hedeflenmektedir. Diğer taraftan, AB’nin ETS revizyonuna ilişkin ön uzlaşı da 18 Aralık 2022 tarihinde sağlanmış olup ETS kapsamında dağıtılan serbest tahsisatlarını 2026 yılından itibaren aşamalı olarak azaltılacağı ve 2034 yılında sonlandırılacağı açıklanmıştır. Böylece SKDM kapsamında 2026 yılında mali yükümlülüklerin uygulanmaya başlanması öngörülmektedir. ETS kapsamında dağıtılan serbest tahsisatlarını sonlandırılmasıyla Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması kapsamına giren ürünlerin ithalatında ürünlerin içerisindeki gömülü emisyonlar için AB ETS’deki karbon maliyetinin tam olarak yansıtılması söz konusu olacaktır.


7-) Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması Tüzüğü Kapsamında, Geçiş Döneminde Kurumsal Karbon Ayak İzi Raporlaması Yapması Zorunlu Olan Sektörler Hangileridir?

Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın önemli bir parçasını teşkil eden Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması'na (SKDM) ilişkin (AB) 2023/956 sayılı Tüzüğü’nde “İlk kriterin kullanılması, kümülatif emisyonlar açısından aşağıdaki endüstriyel sektörlerin listelenmesini mümkün kılacaktır: demir ve çelik, rafineriler, çimento, alüminyum, organik temel kimyasallar, hidrojen ve gübre” sektörleri geçiş dönemi kapsamında hüküm altına alınmıştır.


8-) Kurumsal Karbon Ayak İzi Raporlamasına Tabi ve Zorunlu Olan Sektörlerin Uyması Gerekli Kurallara Uyulmamasının Yaptırımları/Cezaları Nelerdir?

Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın önemli bir parçasını teşkil eden Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması'na (SKDM) ilişkin (AB) 2023/956 sayılı Tüzüğü’nün “Yaptırımlar “başlıklı 26. maddesinde “Her yılın 31 Mayıs’ına kadar, bir önceki takvim yılında ithal edilen mallardaki gömülü emisyonlara karşılık gelen sayıda SKDM sertifikasını teslim etmeyen yetkilendirilmiş SKDM beyan sahibi, para cezası ödemekle yükümlüdür. Söz konusu para cezası, 2003/87/AT sayılı Direktif’in 16(3) maddesinde belirtilen fazla emisyon para cezası ile aynıdır ve söz konusu Direktif’in, malların ithal edildiği yılda uygulanan 16(4) maddesi uyarınca artırılır. Bu tür bir para cezası, yetkilendirilmiş SKDM beyan sahibinin teslim etmediği her SKDM sertifikasına uygulanır. Yetkilendirilmiş SKDM beyan sahibi dışında bir kişinin, bu Tüzük kapsamındaki yükümlülüklere uymadan Birlik gümrük bölgesine mal girişi yapması durumunda, söz konusu kişi para cezası ödemekle yükümlüdür. Bu tür bir para cezası etkili, orantılı ve caydırıcıdır ve özellikle söz konusu uygunsuzluğun süresi, ağırlığı, kapsamı, kasıtlı niteliği ve tekrarı ile kişinin yetkili makamla iş birliği düzeyine bağlı olarak, kişinin teslim etmediği her bir SKDM sertifikası için malın giriş yılında uygulanan, 1. paragrafta belirtilen cezanın üç ila beş katı kadar bir tutardır. Cezanın ödenmesi, yetkilendirilmiş SKDM beyan sahibini belirli bir yılda teslim edilmemiş olanlar kadar SKDM sertifikasını teslim etme yükümlülüğünden muaf tutmaz. Yetkili makam, Komisyon tarafından 19. madde uyarınca yapılan ön hesaplamaları da göz önünde bulundurarak, yetkilendirilmiş SKDM beyan sahibinin bu maddenin 1. paragrafında belirtildiği şekilde SKDM sertifikalarını teslim etme yükümlülüğüne uymadığını veya bir kişinin, bu maddenin 2. paragrafında belirtildiği şekilde bu Tüzük kapsamındaki yükümlülüklere uymadan Birlik gümrük bölgesine mal girişi yaptığını belirlerse, yetkili makam, duruma göre, bu maddenin 1 veya 2. paragrafı uyarınca para cezası verir. Bu amaçla, yetkili makam, yetkilendirilmiş SKDM beyan sahibine veya bu maddenin 2. paragrafının uygulandığı durumda, ilgili kişiye aşağıdaki bildirimlerde bulunur: (a) yetkili makamın, yetkilendirilmiş SKDM beyan sahibinin veya bu maddenin 2. paragrafında atıfta bulunulan kişinin bu Tüzük kapsamındaki yükümlülüklere uymadığı sonucuna vardığı; (b) vardığı sonucun gerekçeleri; (c) yetkilendirilmiş SKDM beyan sahibine veya bu maddenin 2. paragrafında atıfta bulunulan kişiye verilen para cezasının miktarı; (d) para cezasının ödenmesi gereken tarih; Gayriresmî tercüme (e) yetkilendirilmiş SKDM beyan sahibinin veya bu maddenin 2. paragrafında atıfta bulunulan kişinin para cezasını ödemek için yapması gereken işlem ve (f) yetkilendirilmiş SKDM beyan sahibinin veya bu maddenin 2. paragrafında atıfta bulunulan kişinin karara karşı başvuru hakkı. Para cezasının 4. paragrafın (d) bendinde belirtilen vadesinde ödenmemesi durumunda, yetkili makam, söz konusu para cezasının ödenmesini, ilgili Üye Devlet’in ulusal hukuku kapsamında kendisine sunulan tüm araçlarla güvence altına alır. Üye Devletler, 1 ve 2. paragraflarda atıfta bulunulan para cezalarına ilişkin kararları Komisyona iletir ve 5. paragrafta atıfta bulunulan nihai ödemeyi SKDM siciline kaydeder” şeklinde hükme bağlanmıştır.

Yukarıda arz ve izah ettiğimiz üzere, belirtilen tarih ve belirtilen sektörlerde ilgili mevzuattaki bu hükümlere uyulmaması halinde bu cezalar ile karşı karşıya kalma tehdidi altında olmaları kaçınılmazdır. Bu konuda teknik ve bilimsel yetkinliğe sahip, bu konuda ilgili merciler tarafından sertifika sahibi uzmanlardan ve bu konuya ilişkin mevzuata hakim hukukçulardan destek alınmasını önemle tavsiye ederim.



















Naçizane yazımı, şimdiye kadar zaman ve emek ayırıp, sabır ile okuduğunuz için tüm içtenliğimle teşekkür ederim. Ayrıca Yüksek Mühendis olan Sevgili Eşim ve Hayat Arkadaşım başta olmak üzere, tüm kadın mühendislerin
23 HAZİRAN DÜNYA KADIN MÜHENDİSLER GÜNÜNÜ kutluyorum.



Saygılarımla…
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Karbon Ayak İzi, Bu Konudaki Yasal Zorunluluklar Ve 01 Ekim 2023 Tarihi İtibariyle Sektördeki Yasal Yükümlülüklere İlişkin Hukuki Değerlendirmeler (01 Ekim 2023 Tarihine Dikkat)" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av. Erdinç Laflı'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
18-08-2024 - 15:06
(54 gün önce)
Makaleyi Düzeltin
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Henüz hiç değerlendirilmedi.
Okuyucu
318
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 2 gün 20 saat 7 saniye önce.
* Ortalama Günde 5,78 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 18216, Kelime Sayısı : 2251, Boyut : 17,79 Kb.
* Henüz yazarla iletişime geçen okuyucu yok.
* Makale No : 2234
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,03415895 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.