Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Bankada Unutulan Para Ve Mevduata İlişkin Yargıtay Kararları Işığında Hukuki Değerlendirme

Yazan : Av. Musa Taçyıldız [Yazarla İletişim]
AVUKAT

Makale Özeti
BANKADA UNUTULAN PARA VE MEVDUATA İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA HUKUKİ DEĞERLENDİRME

BANKADA UNUTULAN PARA VE MEVDUATA İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA HUKUKİ DEĞERLENDİRME


1- HESAP YÖNTEMİ:

a) YARGITAY 11.Hukuk Dairesi Esas: 2009/ 15074, Karar: 2011 / 7765 sayılı ilamının incelenmesi:

Hesap yönteminin nasıl olacağına ilişkin fazlaca Yargıtay kararı olmamakla birlikte; yol gösterici olacağı kesin olan bir adet Yargıtay kararına rastlanmıştır.

YARGITAY 11.Hukuk Dairesi Esas: 2009/ 15074, Karar: 2011 / 7765 ve Karar Tarihi: 27.06.2011 olan ilamında özetle;
Davacı vekili, müvekkilinin dedesi Orhan T. tarafından ...... Bankası Koşuyolu şubesine 04.02.1977 tarihinde müvekkili adına 500 TL para yatırıldığını….
Mahkemece, davacı vekili duruşmada maddi zararının dava tarihi itibari ile 8.000 TL olduğunu beyan ettiğinden, kısmi dava olarak açılan davanın mahkemenin görev sınırları içerisinde kaldığı kabul edilerek yargılamaya devam edilmiş olup, davacının Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2004/465 esas sayılı dosyada açtığı alacak davasında 05.06.2006 tarihli ilamına istinaden davalı bankanın ağır kusurlu bulanarak 500 TL asıl alacağın davanın açıldığı 12.04.2004 tarihinden itibaren % 48 ve sonrasında değişen oranlarda avans faiziyle tahsiline karar verildiği, kararın Yargıtayca onanarak kesinleştiği, bilirkişi incelemesine göre davacının munzam zarar istemi ile ilgili olarak 06.05.2009 tarihli ek bilirkişi raporunun iki seçenekli düzenlendiği, birinci seçenekte Şubat 1977'de 500 TL'nin dava tarihindeki satın alma değerinin 43,66 TL olarak hesaplandığı, ikinci seçenekte ise hesap açılışı tarihi ile dava tarihi arasında geçerli en yüksek bir yıl vadeli mevduat faiz oranları üzerinden hesaplama yapıldığı takdirde 640 TL munzam zarar hesaplandığı, dava tarihindeki satın alma değerinin nazara alınması gerektiği kanaatiyle davanın kısmen kabulüne, 46.33 TL munzam zararın dava tarihinden itibaren avans faiziyle tahsiline, şartlan oluşmayan manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Alacaklının alacağını geç alması nedeniyle bundan oluşan zararını BK'nın 105. maddesi hükmü kapsamında talep etmesi mümkündür. Buna göre, ayrıca ve daha yükseği kanıtlanamadıkça, veyahut tahsil edilecek paranın sarfedileceği amaç ve yer açıkça belli olmadıkça veya somut olarak zararın ispat edilememesi hallerinde mahkemece munzam zararın tespit edilebilmesi için yapılacak iş şu olmalıdır. Borçlunun temerrüde düştüğü tarihten veya somut olayda olduğu gibi paranın tahsil edilememesi nedeniyle dava tarihine kadar tahsil ettiği (ve varsa tahsil etmekten imtina ettiği) faiz alacağı bulunup, ardından her yıl itibarı ile gerçekleşen yıllık enflasyon artış oranını, bu oranın eşya fiyatlarına yansıma durumu (TEFE-TÜFE oranları), bir yıllık vadeli mevduat ve Devlet Tahvilleri'ne verilen faiz oranlan, Türk Lirası karşısında döviz kurlarına ilişkin değişiklik listeleri davacıdan istenmek, gerektiğinde bunları ilgili resmi kurul veya kuruluşlardan araştırmak, bu sahada uzman bilirkişi görüşünden de yararlanılmak suretiyle, bu süre içerisindeki para değerinin düşmesi, alım gücü azalması nedeniyle alacaklının maruz kaldığı zarar miktarının yukarıda değinilen unsurlar toplanıp ortalamaları bulunarak belirlenmesi gerekirse somut olayın özellikle dikkate alınarak bulunacak miktarın BK'nun 42-43 üncü maddeleri çerçevesinde mahkemece değerlendirmeye tabi tutulması, bundan sonra bulunan bu zarar miktarından davacının tahsil ettiği (veya etmesi gereken) faiz alacağı düşülerek hasıl olacak sonuç çerçevesinde hüküm kurulması gerekirken, anılan ilkelere aykırı olarak ve değerlendirme, karşılaştırma ve hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayalı hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”
Denilmektedir.

Bu kararın da Yargıtay; yıllık enflasyon artış oranını, bu oranın eşya fiyatlarına yansıma durumu (TEFE-TÜFE oranları), bir yıllık vadeli mevduat ve Devlet Tahvilleri'ne verilen faiz oranlan, Türk Lirası karşısında döviz kurlarına ilişkin değişiklik listeleri nazara alınarak; bu süre içerisindeki para değerinin düşmesi, alım gücü azalması nedeniyle alacaklının maruz kaldığı zarar miktarının yukarıda değinilen unsurlar toplanıp ortalamaları bulunarak belirlenmesi gerektiğini belirtmektedir.

Bilirkişilerin hesaplarının nasıl yapması gerektiği konusunda yol gösterici bir karardır.


b) YARGITAY 11.Hukuk Dairesi Esas: 2016/ 14029 Karar: 2018 / 5414 sayılı ilamının incelenmesi:

Bu karar Hesap yönteminden ziyade faiz açısından yol göstericidir.

YARGITAY 11.Hukuk Dairesi Esas: 2016/ 14029 Karar: 2018 / 5414 Karar Tarihi: 18.09.2018 olan ilamında özetle;
"Davacı vekili, müvekkilinin anneannesi ... tarafından davacı adına 1978 yılında davalı banka nezdinde hesap açıldığını, bu hesaba bir çok kez para yatırıldığını, müvekkilinin bu hesaptan 2008 yılında haberdar olduğunu ileri sürerek, şimdilik 6.500 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili banka nezdinde davacının bildirdiği şekilde bir hesabın bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; davacı adına, davalı banka nezdinde açılmış olan bir hesabın bulunduğu, davacı tarafın buna ilişkin olarak banka hesap cüzdanı ibraz ettiği, ibraz edilen banka mevduat hesap cüzdanı örneğinden, hesabı açan kişinin ... isimli şahıs olduğu, bu kişinin davacının anneannesi olup olmamasının da sonuca bir etkisi bulunmadığı, söz konusu hesabın kapatıldığı ya da tasfiye edildiği yönündeki ispat külfetinin davalı bankaya ait olduğu ancak bu hususun ispat edilmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 44,73 TL’nin tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı banka nezdinde bulunan vadeli mevduat hesabındaki paranın tahsili istemine ilişkindir. Dava dosyasında yer alan ve davacı tarafından sunulan hesap cüzdanındaki verilere göre, davacıya ait hesabın bir yıllık vadeli mevduat hesabı olduğu açık olup, vade bitiminde de aynı süreyle ve o tarihteki cari faiz işletilmek suretiyle yenilendiği ve hesabın bu şekilde işbu dava tarihine değin tevali etmiş olduğu kabul edilmelidir. Davacının dava tarihi itibariyle davalı bankadan isteyebileceği tutarın çoğun içinde azı da vardır ilkesi gözetilerek, davalı bankanın yıllık mevduat hesaplarına uyguladığı cari mevduat faiz oranları ile dava tarihi itibariyle vadeyi bozan bir durum söz konusu ise bu hususun davalı banka uygulaması da gözetilerek belirlenmesi, anapara ve akdi faiz toplanarak bulunacak miktara dava tarihinden itibaren temerrüt faizi işletilmesi yolunda hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı gerekçelerle karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”
Denilmektedir.



2- OLUMSUZ YARGITAY KARARLARI :

a) YARGITAY 11.Hukuk Dairesi Esas: 2015/ 7371 Karar: 2016 / 2136 sayılı ilamının incelenmesi :

Bu kararda özetle; 1971 yılında 100.000 TL olan paranın 2014 yılında; 27.376 TL olduğu karara bağlanmış ve bu karar da Yargıtay tarafından onanmıştır.

YARGITAY 11.Hukuk Dairesi Esas: 2015/ 7371 Karar: 2016 / 2136 ve Karar Tarihi: 29.02.2016 olan ilamında özetle;
“Mahkemece, idda, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, muris adına kayıtlı 259 no'lu hesaba ait 827962 numaralı vadeli mevduat hesap cüzdanı ve davalı bankaya ait 41824 numaralı hesap ekstresine göre 11.06.1976 tarihinde 239.000 TL olan ana paranın, 16.12.2012 dava tarihi arasında bir yıl vadeli mevduat faiz oranları üzerinden davalı bankaca tahakkuk ettirlen işlemiş faizleri ile birlikte 27.376,69 TL'ye baliğ olduğu, dava tarihi itibariyle davacıların 27.376,69 TL alacaklı bulundukları, davalı bankanın TCMB'e bildirdiği en yüksek faiz oranlarının altında kalacak şekilde bir yıl vadeli mevduat hesaplarına fiilen uyguladığı oranların esas alınması gerektiği, bu itibarla davacıların en yüksek mevduat faizi uygulanması talebinin yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 27.376,69 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp veraset ilamındaki hisseleri oranında davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir…
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, taraf vekillerinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA”
denilmektedir.

b) YARGITAY 11.Hukuk Dairesi Esas: 2013/ 16744 ve Karar: 2014 / 5059 sayılı ilamının incelenmesi:

Bu kararda özetle; 1980 yılında 1.000 TL olan paranın 2013 yılında; 96,33 TL olduğu karara bağlanmıştır.

YARGITAY 11.Hukuk Dairesi Esas: 2013/ 16744 Karar: 2014 / 5059 ve Karar Tarihi: 17.03.2014 olan ilamında özetle;
“Davacı vekili, müvekkilinin 25.04.1979 tarihinde doğumundan hemen sonra babasının davalı bankanın...nolu küçük adına cari hesap cüzdanı ile hesabı açtırdığını, hesapta 1980 yılında 1.000 TL bakiye olduğunu…
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafın hamili bulunduğu hesap cüzdanı ile bankada mevduatı bulunduğu hususunu ispatladığı, hesap tarihinde yürürlükte bulunan 7129 sayılı Yasa hükümleri gereğince davalı banka tarafından davacının isim hüviyet ve malik adresi ile mevduatının faizi ile birlikte bağlı olduğu miktar gösterilmek sureti ile tanzim edilecek bir cetvelin merkez bankasına tebliğ olunduğu olgusu ispatlanamadığı gibi mevduat alacağının zaman aşımına uğrayacağı olgusunun mevduat sahibinin adresine tebliğ edilmiş olduğu hususunun da ispatlanamadığı, bu itibarla mevduat alacağının zaman aşımına uğramadığı, halen talep edilebilir durumda bulunduğu, faiz yürütülerek yapılan hesaplama neticesinde 1.000 eski TL mevduat alacağının 96,33 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 96,33 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Somut uyuşmalıkta mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 96,33TL alacağın davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş olmasına göre, davalı vekilince karara yönelik olarak yapılan temyiz isteminin kabul edilen alacağın yukarıda anılan Kanun hükümleri uyarınca temyiz sınırının altında kalması nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.”
Denilmektedir.


3-ALTERNATİF YOL:

Tarafımızdan yapılan araştırmalar neticesinde; bankada unutulan vadeli hesap veya mevduatta bulunan paranın bankadan istenmesinde en pratik ve akılcı yol

Davanın açıldığı tarihte paranın güncel bedelinin bulunarak; bu güncel bedelin bankaya paranın yatırıldığı tarihten itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiz ile iadesini talep etmek olacaktır.

Ufak bir örnekle; 1971 yılında 30.000 TL yatırılmış olduğunda; 1971 yılında asgari ücretin 15.000 TL olduğu varsayımı ile; paranın 2019 yılına ait güncel değeri; 4.000 TL yapacaktır. Bu paraya 38 yıllık faiz uygulandığında yaklaşık 170.000 TL edecektir.

Tarafımızdan en pratik yolun bu olacağı düşünülmektedir. Zira; parada 6 sıfır atılması, ülkemizdeki paranın alım gücünün sürekli düşmesi, ekonomik krizler ve sair etkenler dikkate alındığında, paranın güncel değerinin düşük çıktığı görülmektedir.


4- PARANIN VADELİ HESAP OLUP OLMADIĞININ ÖNEMİ:

YARGITAY 11.Hukuk Dairesi Esas: 2017/ 2268 Karar: 2018 / 7849 ve Karar Tarihi: 12.12.2018 olan ilamında özetle;
“Davacı vekili, müvekkilinin Hollanda'da yaşadığını, 07.08.1989 tarihinde davalı banka şubesinde 7.778.000,00 TL'lik vadesiz mevduat hesabı açtırdığını, kısa bir süre sonra bu paranın 7.500.000,00 TL'sinin vadeli hesaba aktarıldığını, vadeli hesabındaki 7.500.000,00 TL'yi çekmek için davalı banka şubesine gittiğinde hesabında para olmadığının bildirildiğini, 03.12.2010 ve 07.02.2011 tarihli ihtarnamelerinden de sonuç alamadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 10.000,00 TL'nin faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle yatırılan 7.778.000,00 eski TL hesabın tespitine, 7.500.000,00 eski TL'sinin vadeli hesaba aktarıldığının tespitine, 7.500.000,00 eski TL'nin davalı bankanın vadeli mevduatlara uyguladığı cari mevduat hesabı oranına göre bileşik faiz yöntemiyle dava tarihine kadar ulaştığı değerin tespitine, bunun mümkün olduğu anda artırılmak üzere asgari 10.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren mevduata uygulanacak en yüksek faiz oranı ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, 18.09.1989 tarihinde vadeli olarak açılan hesabın 06.10.1989 tarihinde yapılan ödemeyle kapatıldığını, aradan 22 yıl geçmesi nedeniyle dava zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre, davalı bankanın hesaptaki paranın hesap sahibine veya hesap sahibinin yetkili kıldığı bir kişiye ödediğini ispat yükü altında olduğu ve davalı bankaca bu hususta delil olarak sunulan hesap ekstrelerinin imzasız olması nedeniyle, davalı bankanın söz konusu hesap ekstreleri ile bu ispat yükünü yerine getirmiş olmadığı fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 10.000,00 TL talep edildiği, bozmadan sonra ıslahın ise mümkün görülmediği gerekçesiyle davacının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile; 10.000,00 TL alacağın 17/05/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Dava, bankaya yatırılan mevduatın tespiti ve iadesi istemine ilişkindir. 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu 62.m. gereğince davalı banka mevduat sahibine hesapta bulunan parayı ödemekle yükümlü olup, talep edilmesine rağmen ödenmemesi halinde de ancak talep tarihinden itibaren temerrüt faizinden sorumludur. Bu durumda, mahkemece hesapta bulunan paranın güncellenmesinin yapılması doğru olmamıştır. O halde, davacının hesabının vadeli vadesiz olup olmadığı incelenerek davacının talep ettiği tarihte ulaştığı miktar bulunup bu miktara talep tarihinden faiz işletilerek hüküm verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.”
Denilmektedir.


5- ZAMANAŞIMI:

Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre; “bankadaki para, mevduat ve alacaklara ilişkin zamanaşımı süresi 10 yıldır. Ancak burada önem arz eden durum zamanaşımı süresinin başlangıç tarihidir. Bu noktada; 10 yıl sonra zamanaşımına uğraması, bankaca gerçekleştirilecek ilan tebligatının yapılması koşuluna bağlıdır.“

Daha basit bir anlatımla; bankadaki paranın zamanaşımına uğraması için, banka tarafından hesap sahibine bildirimde bulunması veya ilanen tebligat yapılması gerekmekte olup; zamanaşımı süresinin başlangıcı da bu tebligatın yapıldığı tarihte başlayacaktır.

Bu noktada; bankaların uygulamaları değerlendirildiğinde; bu bildirim yada ilanın yapılmadığı anlaşılmaktadır.

YARGITAY 11. Hukuk Dairesi Esas: 2004/820 Karar: 2004/9907 sayılı ilamında özetle:
“ Davacı adına hesabın açıldığı 28.4.1986 tarihinde yürürlükte bulunan 3182 sayılı Bankalar Kanunun 36 ncı maddesinde,her türlü mevduat son talep,işlem veya mudiin herhangi bir şekilde yazılı talimatı tarihinden başlayarak 10 yıl geçtiği halde,sahipleri tarafından aranmamış olan mevduatları,sahiplerinin mevcut adreslerine bir mektupla bildirildikten sonra, bu sürenin bitimini izleyen takvim yılı başından itibaren 6 ay içerisinde bankalarca sahiplerinin isim, kimlik adresleri gösterilmek suretiyle düzenlenecek bir cetvel ile Merkez Bankası'na devredileceği;aynı fıkranın 3 ncü bendinde ise,tutar ve değeri 1.500.000 TL'yi aşanların, Resmi Gazete ile ilan edileceği,bu ilandan itibaren 1 yıl içinde sahip veya mirasçıları tarafından aranmayan mevduat, emanet ve alacaklarının bu sürenin bitiminde Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu'na gelir kaydedileceği öngörülmüştür. Bu hüküm, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 4491 sayılı Bankalar Kanunu'nun 10/4 maddesiyle değiştirilmiş, adı geçen madde uyarınca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından 27.06.2001 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe konulan Bankalar Kuruluş ve Faaliyetleri Hakkındaki Yönetmeliğin 35 nci maddesinde, hak sahiplerinin uyarılmasının iadeli taahhütlü bir mektupla yapılması hüküm altına alınmış,1 yıllık süre ise 3 aya indirilmiştir.
Açıklanan yasa hükümleri karşısında bankalarda bulunan mevduat ve bu cümleden sayılan emanet ve alacakların 10 yıl sonra zamanaşımına uğraması, bankaca gerçekleştirilecek ilan tebligatının yapılması koşuluna bağlıdır. Başka bir anlatımla, sahipleri hakkında bu yönde uygulama yapılmadan banka nezdindeki hakları ve alacakları kendiliğinden zamanaşımına uğramaz. Esasen Dairemizin uygulamaları da bu yöndedir. O halde, mahkemece yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda araştırma yapılarak davacının talebinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığının tespiti ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde görülmediğinden kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir. “
denilmektedir.
Yargıtayın yerleşik uygulaması da bu yöndedir
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Bankada Unutulan Para Ve Mevduata İlişkin Yargıtay Kararları Işığında Hukuki Değerlendirme" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av. Musa Taçyıldız'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
22-04-2019 - 16:51
(1845 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 1 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 1 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
4358
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 2 saat 38 dakika 35 saniye önce.
* Ortalama Günde 2,36 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 17109, Kelime Sayısı : 2111, Boyut : 16,71 Kb.
* 1 kez yazdırıldı.
* 4 kez indirildi.
* 3 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 2077
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,05464292 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.