Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Sosyal Güvenlik Hukukunun Kişi, Zaman Ve Yer Bakımından Uygulanması (İsteğe Bağlı Sigortalı, Genel Sağlık Sigortalısı, Sigortalının Yakınları, Sigortalılığın Başlangıcı, Sona Ermesi Ve Bunların Bildirilmesi, İşyeri Ve Kapsamına Giren Diğer Yerler)

Yazan : Yusuf Güleşci [Yazarla İletişim]
Melikşah Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Araştırma Görevlisi

Makale Özeti
Bu çalışmamızda öncelikle 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun kişiler bakımından uygulanmasının özel hallerini incelenecektir. Bunlardan isteğe bağlı sigortalı ile genel sağlık sigortalısı kavramları üzerinde durulacaktır. Sigortalı olabilmenin şartları, sigortalılığın başlangıcı – sona ermesi, primlerin ödenmesi üzerinde durulacaktır. Daha sonra Kanun’da yer olan “sigortalının yakınları” deyimi üzerinde durulacaktır. Hak sahipleri olarak da adlandırılan bu kavramının kapsamı üzerinde durulacaktır. Daha sonra kişi itibariyle uygulamanın diğer bir kapsam alanı olan sigortalının yakınları üzerinde durulacaktır. Kavramların Kanun’daki ifade biçimleri ve kapsamına aldığı kişiler açıklanmaya çalışılacaktır. Çalışmamızın ikinci kısmında ise Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası’nın zaman bakımından uygulanması üzerinde durulacaktır. Sigortalılığın başlangıcı, sona ermesi ve bunların bildirilmesi üzerinde durulacaktır. Varsa uyulmaması halinde öngörülen yaptırımlarına da değinilecektir. Son bölümde ise, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası’nın yer bakımından uygulanması üzerinde durulacaktır. Bu bölümde işyeri ve kapsamına giren diğer yerler açıklanmaya çalışılacaktır. İşyerinin bildirilmesi ve bildirilmemesi halinde öngörülmüş olan yaptırıma değinilecektir.

SOSYAL GÜVENLİK HUKUKUNUN KİŞİ, ZAMAN VE YER BAKIMINDAN UYGULANMASI
(İsteğe Bağlı Sigortalı, Genel Sağlık Sigortalısı, Sigortalının Yakınları, Sigortalılığın Başlangıcı, Sona Ermesi ve Bunların Bildirilmesi, İşyeri ve Kapsamına Giren Diğer Yerler)


GİRİŞ

Bu çalışmamızda öncelikle 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun kişiler bakımından uygulanmasının özel hallerini incelenecektir. Bunlardan isteğe bağlı sigortalı ile genel sağlık sigortalısı kavramları üzerinde durulacaktır. Sigortalı olabilmenin şartları, sigortalılığın başlangıcı – sona ermesi, primlerin ödenmesi üzerinde durulacaktır.

Daha sonra Kanun’da yer olan “sigortalının yakınları” deyimi üzerinde durulacaktır. Hak sahipleri olarak da adlandırılan bu kavramının kapsamı üzerinde durulacaktır.

Daha sonra kişi itibariyle uygulamanın diğer bir kapsam alanı olan sigortalının yakınları üzerinde durulacaktır. Kavramların Kanun’daki ifade biçimleri ve kapsamına aldığı kişiler açıklanmaya çalışılacaktır.

Çalışmamızın ikinci kısmında ise Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası’nın zaman bakımından uygulanması üzerinde durulacaktır. Sigortalılığın başlangıcı, sona ermesi ve bunların bildirilmesi üzerinde durulacaktır. Varsa uyulmaması halinde öngörülen yaptırımlarına da değinilecektir.

Son bölümde ise, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası’nın yer bakımından uygulanması üzerinde durulacaktır. Bu bölümde işyeri ve kapsamına giren diğer yerler açıklanmaya çalışılacaktır. İşyerinin bildirilmesi ve bildirilmemesi halinde öngörülmüş olan yaptırıma değinilecektir.


I. KİŞİLER BAKIMINDAN UYGULAMANIN ÖZEL DURUMLARI

A. İSTEĞE BAĞLI SİGORTALI

1. GENEL OLARAK


Sosyal güvenlik hukukunun en önemli özelliklerinden biri de sigortanın zorunlu olmasıdır1. Ancak sosyal güvenlik sistemimizde zorunluluk ilkesinin istisnası kabul edilen “isteğe bağlı sigorta uygulaması” da mevcuttur2. İsteğe bağlı sigortanın en önemli özelliği, zorunlu sigortalılığın aksine, bu sigortalılık ilişkisinin aksine, bu sigortalılık ilişkisinin kurulup kurulmamasını sigortalının iradesine bırakmış olmasıdır3.

İsteğe bağlı sigorta4, zorunlu sigortalılık niteliğini yitirmiş ya da daha önce zorunlu sigorta kapsamında bulunmayan kimselerle belirli koşullarla, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları bakımından sosyal güvenlik haklarını devam ettirebilmelerine olanak sağlayan bir uygulamadır5.

İsteğe bağlı sigorta 5510 sayılı Kanun’un 50. maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre “İsteğe bağlı sigorta; kişilerin isteğe bağlı olarak prim ödemek suretiyle uzun vadeli sigorta kollarına ve genel sağlık sigortasına tabi olmalarını sağlayan sigortadır”.

İsteğe bağlı sigorta ile herhangi bir nedenle çalışmaya ara veren sigortalıların veya herhangi bir sosyal güvencesi olmayan kişilerin sigorta primlerini ödeyebilmeleri için isteğe bağlı sigorta sistemi getirilmiştir6.

Son olarak şunu belirtelim ki, 5510 sayılı Kanun isteğe bağlı sigortayı özendirmektedir. Bunun sebebi de özellikle sosyal güvenlik kurumlarının takip etmekte zorlandıkları sigortalıları kendi isteğiyle sigortalı yapma düşüncesidir. Diğer bir husus da kısmi süreli çalışan kimselerin zorunlu olarak sigortalıkları dikkate alındığında emekli olabilmeleri için çok fazla beklemelerinin önüne geçmektir7.

2. İSTEĞE BAĞLI SİGORTALI OLMANIN ŞARTLARI

İsteğe bağlı sigortalı olmanın şartları Kanun’da öngörülmüştür. Buna göre, İsteğe bağlı sigortalı olabilmek için Türkiye'de ikamet edenler ile Türkiye’de ikamet etmekte iken sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülkelerdeki Türk vatandaşlarından;

a) Bu Kanuna tâbi zorunlu sigortalı olmayı gerektirecek şekilde çalışmamak veya sigortalı olarak çalışmakla birlikte ay içerisinde 30 günden az çalışmak ya da tam gün çalışmamak,

b) Kendi sigortalılığı nedeniyle aylık bağlanmamış olmak,

c) 18 yaşını doldurmuş bulunmak,

d) İsteğe bağlı sigorta talep dilekçesiyle Kuruma başvuruda bulunmak,
şartları aranır.

Buna göre, isteğe bağlı sigorta için önceden sigortalılık niteliğine sahip olmak veya belirli bir süre sosyal güvenlik kurumuna bir prim ödeme şartı da aranmamıştır8.

Şimdi bu şartları tek tek inceleyelim:

a. Türkiye ‘de İkamet Etmek

Ancak Kanun’un 5. maddesinin (g) bendine göre Ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçileri 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır ve bunlar hakkında kısa vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası hükümleri uygulanır. Bu sigortalıların uzun vadeli sigorta kollarına tabi olmak istemeleri halinde, 50 nci maddenin ikinci fıkrasındaki Türkiye’de yasal olarak ikamet etme şartı ile aynı fıkranın (a) bendinde belirtilen şartlar aranmaksızın haklarında isteğe bağlı sigorta hükümleri uygulanır.

b. 18 Yaşını Doldurmuş Bulunmak

Kanun açıkça 18 yaşını doldurma şartını aradığı için 18 yaşından önce kazai olarak elde edilen rüşt yeterli olmayacaktır9.

c. Zorunlu Sigortalı olmamak veya Ay İçinde 30 Günden Az Çalışmak

İsteğe bağlı sigortalı olabilmek için, sigortalılığın başlangıcı tarihinde 5510 sayılı Kanun m. 4/f.1 b.(a), (b) ve (c) ile 506 sayılı Kanun geçici m. 20’ye tabi sandıklarda sigortalı olarak çalışmasının bulunmaması gerekir. Zorunlu sigortalılık ilişkisi bulunanların isteğe bağlı sigortalı olması mümkün değildir10.

Ancak isteğe bağlı sigortalı olabilmek için zorunlu sigorta ilişkisinin bulunmaması koşuluna m. 4/f.1 b.(a) kapsamında sigortalı olarak çalışanlar için önemli bir istisna getirilmiştir. Buna göre 30 günden az çalışan ya da tam gün çalışmaması sebebiyle ay içindeki gün sayısı 30 günden az olan sigortalıların isteğe bağlı sigorta primi ödemek suretiyle eksik sürelerini tamamlayabilme imkânı tanınmıştır 11.

d. Kendi Sigortalılığı Nedeniyle Aylık Almamak

Sigortalının isteğe bağlı sigortalı olabilmesi için Kurumdan kendi çalışmalarından dolayı aylık almaması gerekir.

Kanun’da açıkça “kendi sigortalılığı nedeniyle” aylık bağlanması denildiği için ölüm aylığı almakta olan kişi isteğe bağlı sigortalı olabilecektir. Aynı şekilde kurumlardan kendi sigortalılıklarından dolayı ya da başka nedenlerle gelir almakta olanlar da isteğe bağlı sigortadan yararlanabileceklerdir12.

e. Kuruma Başvuru

İsteğe bağlı sigortalı olabilmek için Kuruma13 başvurmak zorunludur. Bu başvuru ilk kez isteğe bağlı sigorta olmak isteyenler için “İsteğe Bağlı Sigorta Giriş Bildirgesi” ile yapılır. Daha önce isteğe bağlı olup ancak bu ilişkisi kesilen ve isteğe bağlı sigortalı olmak isteyen sigortalıların ise isteğe bağlı sigorta talep dilekçesi ile başvurmaları yeterlidir.

Yargıtay da verdiği bir kararında isabetli olarak yazılı başvuru olmasa da isteğe bağlı sigortalılık iradesi ortaya koyacak şekilde prim ödemesi sürdürülmüş Kurum da yıllarca buna ses çıkarmamışsa, bu durumun yazılı başvuru yerine geçeceği görüşündedir14.

3. İSTEĞE BAĞLI SİGORTALILIĞIN BAŞLANGICI

İsteğe bağlı sigortalılık, müracaatın Kurum kayıtlarına intikal ettiği tarihi takip eden günden itibaren başlar (m.51/f.1).

Kişinin isteğe bağlı sigortaya başvurduğu tarihte, aynı zamanda m.4 çerçevesinde zorunlu sigortalılığını gerektiren bir çalışmanın varlığı, isteğe bağlı sigortanın iptali sonucunu doğuracaktır. Bu durumda, zorunlu sigortalılıkla çakışan isteğe bağlı sigortaya ilişkin ödenen primler iade edilecektir15.

4. İSTEĞE BAĞLI SİGORTALILIĞIN SONA ERMESİ

İsteğe bağlı sigortalılık;

a) İsteğe bağlı sigortalılığını sona erdirme talebinde bulunanların, primi ödenmiş son günü takip eden günden,

b) Aylık talebinde bulunanların, aylığa hak kazanmış olmak şartıyla talep tarihinden,

c) Ölen sigortalının ölüm tarihinden, itibaren sona erer (m.51/f.4).

Şimdi bu durumları tek tek inceleyelim.

a. Sigortalının Talepte Bulunması

İsteğe bağlı sigorta ilişkisinin kurulması ilgilinin isteğine bağlı olduğu gibi, bu ilişkinin sona erdirilmesi de ilgilinin yazılı talebi ile mümkündür.

Kendi istekleri ile isteğe bağlı sigortalılıkları sona erdirilmiş olanların, yeniden isteğe bağlı sigortaya devam edebilmeleri için tekrar Kuruma yazılı başvuruda bulunmaları gerekmektedir16.

b. Aylık Bağlanması İçin Talepte Bulunmak

İsteğe bağlı sigorta ilişkisi sürerken aylık bağlanması veya toptan ödeme için talepte bulunanların sigortalılıkları, aylığa veya toptan ödemeye hak kazanmış olmak koşulu ile talep tarihinden itibaren sona erdirilir.

Ancak gerekli prim ödeme gün sayısını tamamlamadığı için aylık talebi reddedilenlerin yeniden talepte bulunmaları aranmaksızın isteğe bağlı sigortalılık ilişkisi devam ettirilir17.

c. Yurt Dışında İkamet Etmeye Başlamak

d. Zorunlu Sigortaya Tabi Bir İşte Çalışmaya Başlamak

İsteğe bağlı sigortalılık, kişinin Kanun’un m. 4/f.1(a), (b) ve (c) bentlerine tabi olarak zorunlu sigortalı olmayı gerektiren bir işte çalışmaya başladığı tarihten bir gün önce sona erer.

e. Sigortalının Ölümü

İsteğe bağlı sigorta ilişkisini sona erdiren bir diğer hal de, sigortalı kişinin ölmesi halidir. Aynı şekilde sigortalı kişinin gaipliğine karar verilmesi halinde de aynı sonuç meydana gelecektir.

f. Sigortalının Yurt Dışındaki Çalışmasının Sona Ermesi

Ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalışmak üzere götürülen işçi, uzun vadeli sigorta kollarına tabi olmak üzere isteğe bağlı sigorta yaptırılmışsa, yurt dışındaki çalışmalarının sona ermesi halinde isteğe bağlı sigortalılıkları da aynı tarihte sona erecektir.

Bu kişiler eğer isteğe bağlı sigorta ilişkisine devam etmek istiyorlarsa tekrar talepte bulunulması gerekir18.

5. PRİMLER VE ÖDENMESİ

İsteğe bağlı sigorta da prim, kazancın % 32’sidir. Bunun % 20’si malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi, % 12’si ise genel sağlık sigortası primidir (m. 52/f.1).

Söz konusu sigorta primi, isteğe bağlı sigortalının m. 82 gereğince belirlenen esas kazancının alt ve üst sınırı arasında kalmak kaydı ile sigortalı tarafından günlük kazanç ve prim ödeme gün sayıları üzerinden ödenecektir19.

İsteğe bağlı sigortalılığın devamı açısından her ay kesintisiz 30 gün üzerinden prim ödemek zorunludur. Fakat 30 günden az çalışması olan ya da tam süreli çalışamayan sigortalıların ödenmesi gereken prim gün sayısı, zorunlu sigortalı olarak Kuruma bildirilen süreyi 30 güne tamamlayan süre kadar olacaktır.

İsteğe bağlı sigortalı olanlar, bakmakla yükümlü olunan kişi olsa dahi, 60’ıncı maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılır ve genel sağlık sigortası primini de ödemekle yükümlüdürler (m.52/f.2). Yani, isteğe bağlı sigortalının bir başka sigortalı üzerinden sağlık yardımından yararlanıyor olması, isteğe bağlı sigorta kapsamında genel sağlık sigortası primi ödeme yükümünü ortadan kaldırmamaktadır20.

Yabancı ülke vatandaşlarından Türkiye’de yerleşik olma hali bir yılı doldurmadıkça genel sağlık sigortası primi alınmaz ve bu kişiler genel sağlık sigortalısı sayılmaz (m.52/f.2).

İsteğe bağlı sigorta priminin ilgili olduğu ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenmesi gerekir. Ait olduğu aydan itibaren en geç 12 ay içinde 89 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammıyla birlikte primi ödenmeyen süreler, sigortalılık süresinden sayılmaz. Bu 12 aylık süreden sonra ödenen primler 89 uncu maddenin üçüncü fıkrası hükümlerine göre iade edilir (m.52/f.3).

İsteğe bağlı sigortalıların zorunlu sigortalılık nedeniyle prim borcunun bulunması halinde, isteğe bağlı sigortaya tâbi ödenen primler öncelikle zorunlu sigortalılık nedeniyle Kuruma olan borçlarına mahsup edilir (m.52/f.4).

B. GENEL SAĞLIK SİGORTALISI

1. GENEL OLARAK


Genel sağlık sigortası, kişilerin öncelikle sağlıklarının korunmasını, sağlık riskleri ile karşılaşmaları halinde ise oluşan harcamaların finansmanını sağlayan sigortayı anlatır (m.3/f.8).

Genel sağlık sigortası esas olarak iş kazası ve meslek hastalıkları, hastalık ve analık sigortalarından doğan risklere karşı sağlık yardımlarını kapsamına almıştır.

Genel sağlık sigortası ile çalışanların primleri işverenleri tarafından, işveren olanların veya zengin olanların primleri kendileri tarafından, yoksul olanların primleri ise devlet tarafından yatırılmak suretiyle tüm vatandaşlarımız sağlık sigortası güvencesine kavuşacaktır21.

Genel sağlık sigortası, sigortalının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlıklı kalmalarını; hastalanmaları halinde sağlıklarını kazanmalarını; iş kazası ile meslek hastalığı, hastalık ve analık sonucu tıbben gerekli görülen sağlık hizmetlerinin karşılanmasını, iş göremezlik hallerinin ortadan kaldırılmasını veya azaltılmasını temin etmek amacıyla getirilmiş bir sigorta dalıdır (m.63)22.


2. GENEL SAĞLIK SİGORTALISI

Genel sağlık sigortasına kimlerin girdiği Kanun’un 60. maddesinde sayılmıştır23. Ancak kısaca genel sağlık sigortasından yararlanacak kişileri şu şekilde sıralayabiliriz:

a. Zorunlu sigortalılar ve bakmakla yükümlü oldukları kişiler,

b. İsteğe bağlı sigortalar ve bakmakla yükümlü oldukları kişiler,

c. Özel statüleri gereği genel sağlık sigortalısı kabul edilenler.

Genel sağlık sigortasından yararlanamayacak kişileri ise şu şekilde sıralayabiliriz:

a. Doğrudan genel sağlık sigortalısı sayılmayanlar,

b. Kısa ve uzun vadeli sigortalı olarak kabul edilmeyenler.

Yukarıdaki bilgilere ek olarak, genel olarak açıklamak gerekirse, Kanun genel sağlık sigortasına ilişkin hükümlerin uygulanacağı kişileri belirlerken, toplumun hemen hemen tamamını kapsam içine almaya çalışmıştır. Kanunun genel sağlık sigortası bakımından kapsama girebilmesinin temel ve ön şartı kişinin yerleşim yerinin Türkiye olmasıdır24.

Genel sağlık sigortasının kapsamına sosyal sigortalar, sosyal yardım, sosyal hizmet, sosyal tazmin kapsamında olanlar ve bunların kapsamında olmayan vatansız, sığınmacı ve başka bir ülkede sağlık sigortasından yararlanma hakkı bulunmayan kişiler GSS kapsamına alınmıştır. Böylelikle, kapsamda bir boşluk bırakılmamıştır25.

C. SİGORTALININ YAKINLARI (HAK SAHİPLERİ)

Kanun’un 3’üncü maddesinin 7’inci fıkrasında hak sahipleri şu şekilde tanımlanmıştır: “Hak sahibi: Sigortalının veya sürekli iş göremezlik geliri ile malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığı almakta olanların ölümü halinde, gelir veya aylık bağlanmasına veya toptan ödeme yapılmasına hak kazanan eş, çocuk, ana ve babasını” ifade eder.

Buna göre sigortalının yakınları içerisinde sigortalılar için hak sahipleri, genel sağlık sigortalısı için ise bakmakla yükümlü olduğu kişileri anlamak gerekecektir26. Sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortasında belirtilen bazı yardımlardan hâlihazırda çalışan sigortalılar (aktif sigortalı), kurumdan aylık almakta olan sigortalılar (pasif sigortalı) ve bunların yakınları (eş, çocuk, anne ve baba) yararlanacaklardır.

Genel sağlık sigortasında hak sahipliği terimi yerine bakmakla yükümlü olduğu olunan kişi terimi kullanılmıştır. Kanun’un yine aynı maddesinin 10’uncu fıkrasına göre “Bakmakla yükümlü olduğu kişi: Bu Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin (1) ve (2) numaralı alt bentlerinin dışında kalan genel sağlık sigortalısının, sigortalı sayılmayan veya isteğe bağlı sigortalı olmayan, kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olan;

a) Eşini,

b) 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim veya 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Meslekî Eğitim Kanununda belirtilen aday çıraklık ve çıraklık eğitimi ile işletmelerde meslekî eğitim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yaşını doldurmamış ve evli olmayan çocukları ile yaşına bakılmaksızın bu Kanuna göre malûl olduğu tespit edilen evli olmayan çocuklarını

c) Geçiminin sigortalı tarafından sağlandığı Kurumca belirlenen kriterlere göre tespit edilen ana ve babasını, ” ifade eder.

D. İŞVEREN, İŞVEREN VEKİLİ, GEÇİCİ İŞ İLİŞKİSİ KURULAN İŞVEREN VE ALT İŞVEREN

1. İŞVEREN


Kanun m. 12/f.1’e göre “4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentlerine göre sigortalı sayılan kişileri çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar işverendir”.

Buna göre 5510 sayılı kanun açısından işveren niteliği m. 4/f.1 (a) ve (c) bendi anlamında sigortalı çalıştırmanın bir sonucudur. Bu yüzden, işveren kavramı belirlenirken, her şeyden önce çalıştırdığı kişilerin maddede anılan kapsamda sigortalı olup olmadıkları belirlenmelidir27.

Maddeye göre işveren, bağımlı çalışan sigortalıları (4/a ve 4/c’li) çalıştıran gerçek veya tüzel kişileri ya da tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara denir28. İşverenin o işyerinin maliki olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır.

Yine 12’inci maddenin 3’üncü fıkrasına göre “4 üncü maddenin ikinci fıkrasının (a) bendine tâbi olanlar hakkında, işverenlerin bu Kanunda belirtilen yükümlülükleri, bunları çalıştıran işçi sendikaları ve konfederasyonları veya işveren tarafından; 4 üncü maddenin dördüncü fıkrasına tâbi olanlar hakkında, işverenlerin bu Kanunda belirtilen yükümlülükleri, bunları çalıştıran kamu idareleri veya eğitim gördükleri okullar tarafından yerine getirilir”.

4’üncü fıkraya göre de “2/7/1941 tarihli ve 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanuna göre çalıştırılanlar hakkında, işverenlerin bu Kanunda belirtilen yükümlülükleri, bunları çalıştırmaya yetkili makam tarafından yerine getirilir”. Çalıştırmaya yetkili makamlar ise Koruma ve İhtiyar Meclisleri’dir. Valilik ve Kaymakamlık ise sadece onama makamlarıdır29.

5’inci fıkraya göre ise “Ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutukluların işvereni, Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu, işveren vekilleri ise Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumunun sorumlu müdür ve amirleridir”.

2. İŞVEREN VEKİLİ

İşveren vekili, işveren adına ve hesabına, işin veya görülen hizmetin bütününün yönetim görevini yapan kimsedir. Bu Kanunda geçen işveren deyimi, işveren vekilini de kapsar. İşveren vekili ve 4857 sayılı İş Kanununda tanımlanan geçici iş ilişkisi kurulan işveren, bu Kanunda belirtilen yükümlülüklerinden dolayı işveren ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur (m. 12/f.2).

Maddenin tanımına göre işveren vekili için iki unsur gereklidir. Birincisi, “işveren adına ve hesabına hareket etmek” ikincisi ise “görülen hizmetin bütününü yönetimi görevini yapmak”tır30. İşveren vekili olabilmek için bu iki unsurun birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

İş Kanunu’nda ise işveren vekili daha geniş tutulmuştur. Şöyle ki işveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimseler işveren vekili sayılmıştır. Örneğin işveren adına hareket eden bir insan kaynakları yöneticisi, atölye şefi ve benzeri kişiler İş Kanunu’na göre işveren vekili sayılmaktadırlar31. Ancak 5510 sayılı Kanun kendi kapsamı açsından işveren vekili olabilmek için işyerinin tümünü yönetmek yetkisine sahip olmak koşulunu aramıştır.

5510 sayılı Kanun’da daha çok 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’na paralel bir düzenleme yapıldığı görülmektedir. Nitekim Sendikalar Kanunu’na göre işveren vekili, işveren sayılan gerçek ve tüzel kişiler ve tüzel kişiliği olmayan kamu kuruluşları adına işletmenin bütününü sevk ve idareye yetkili olanlara denilir.

3. GEÇİCİ İŞ İLİŞKİSİ

4857 sayılı İş Kanunu m. 7’de geçici iş ilişkisi düzenlenmiştir. Buna göre geçici iş ilişkisi bir işverenin kendi işçisini, işçisinin de rızasıyla iş görme ediminin yanında ve yönetime bağlı bir biçimde yerine getirmek üzere nispeten geçici / kısa bir süre için bir başka işverene verilmesiyle oluşan ilişkidir32.

Geçici iş ilişkisinde işçinin iş görme borcu kendi işverenine karşı değil, ödünç verilen işçiye karşı yerine getirilmek durumundadır. Kural olarak da ücret de işçinin işvereni tarafından ödenir33.

İş Kanunu m. 7/f.3’e göre geçici iş ilişkisi kurulan işveren, işçinin kendisinde çalıştığı sürede ödenmeyen ücretinden, işçiyi gözetme borcundan ve sosyal sigorta primlerinden işveren ile birlikte sorumlu olacaktır. Buna göre sosyal sigortalar açısından da işçinin işvereni ile geçici iş ilişkisi kurulan işveren birlikte sorumlu tutulmuşlardır.

4. ALT İŞVEREN

a. Genel Olarak


Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir (İş K. m. 2/f.6).

Alt işverenin çalıştırdığı işçiler iş sözleşmesi ile asıl işverene değil, alt işverene bağlıdırlar34.

Alt işveren – asıl işveren ilişkisinde, asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur (İş K. m. 2/f.6).

5510 sayılı Kanun ise alt işvereni şöyle tanımlamaktadır. “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişiye alt işveren denir” (m. 12/f.6).

Alt işveren – asıl işveren ilişkisi bakımından yukarıda da görüldüğü üzere farklılıklar bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu, bazı noktalarda alt işveren kavramını daha dar tanımlamıştır. İş Kanunu’nda, asıl işin bir bölümündeki işlerin alt işverene yaptırılması bazı koşulların varlığına tabi kılınmış, işin niteliği açısından önemli sınırlamalar öngörülmüştür. Bazı durumlarda İş Kanunu açısından asıl işveren – alt işveren ilişkisi bulunmasa bile (örneğin asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında), 5510 sayılı Kanun açısından bu ilişki ve buna bağlı sonuçlar söz konusu olabilmektedir35. Sonuç olarak alt işveren kavramının 4857 sayılı İş Kanunu açısından daha dar bir kapsama tabi tutulduğu gözükmektedir.

b. Unsurları

5510 sayılı Kanun bakımından alt işverenden bahsedebilmek için iki unsura ihtiyaç vardır.

Birincisi, kendi adına sigortalı çalıştıran asıl işverenin varlığı gereklidir.

İkincisi ise, alt işverenin asıl işverene ait işi veya onun bir bölümünü üstlenmesi ve orada kendi adına sigortalı çalıştırması zorunludur36.

Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre, anahtar teslimi suretiyle bir bina inşaatının müteahhide yaptırılması durumunda, müteahhit alt işveren değil asıl işveren olur37. Ayrıca ihale makamından iş alınması durumunda da alt işverenlik değil asıl işveren durumu ortaya çıkacaktır.

Yargıtay’ın yine aynı konudaki başka bir kararına göre 5510 sayılı Kanun açısından alt işverenden söz edebilmek için, alt işverenin aldığı iş, işverenin asıl işinin bölüm veya eklentilerindeki işim bir kısmı olmalıdır. İşverenden alınan iş, işverenin sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir işyeri olarak nitelendirilebilecekse, işi alan kimse alt işveren değil asıl işveren sayılacaktır38.

5510 sayılı Kanun’un 12’inci maddesinin 6’ıncı fıkrasının son cümlesine göre sigortalılar, üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bunlarla sözleşme yapmış olsalar dahi, asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumludur.

c. Alt İşverenin Sosyal Sigorta Yükümlülüğü

Alt işveren, sigortalı çalıştırdığı andan itibaren 5510 sayılı Kanun açısından işveren sayılacaktır. Bu bağlamda alt işveren çalıştırdıkları sigortalıların “gerçek işvereni” sayılır. 5510 sayılı Kanun’un işverene yüklediği tüm yükümlülükler, m. 12/f.6 anlamında alt işverenin de yükümlülüğünü oluşturur. Bu konuda herhangi bir sınırlama yoktur39.

Hem 5510 sayılı Kanun (m. 12/f.6) hem de 4857 sayılı İş Kanunu (m. 2/f.6) asıl işvereni alt işveren ile birlikte işçilere karşı birlikte sorumlu tutmuştur.

Bu sorumluluğun kapsamına, sigortalıların 5510 sayılı Kanun’dan doğan taleplerinin yanı sıra işverenlerin bu Kanun’dan doğan diğer yükümlülükleri de girmektedir. Yani, Kanun’un işveren için öngördüğü tüm yükümlülükler alt işveren için de geçerli olacaktır.

Alt işveren ile asıl işveren bakımından düzenlenen sorumluluk türü “müteselsil sorumluluk”tur [BK. m. 50 – 51 (Yeni BK. m. 61 – 62)]. Müteselsil sorumluluk da borçlulardan her biri borcun tamamından sorumludur ve alacaklının borçlulardan dilediğine müracaat etme hakkı vardır.

Son olarak şunu belirtelim ki, asıl işverenin müteselsil sorumluluğu mali ve hukuki açıdan olup, cezai sorumluluğu içermez. Çünkü cezai sorumluluk kişiseldir. Bunun sonucu olarak, asıl işveren taşeronun fiilinden dolayı idari yönden sorumlu tutulamaz. Yargıtay da aynı kanaattedir40. Ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun konuya ilişkin olarak isabetli olmayan aksi yönde bir kararı da bulunmaktadır. Adı geçen karara göre, asıl işveren, müteselsil sorumluluk gereğince tali işverenin idari para cezasından da sorumludur. Bunu Kurum’a ödemiş ise, Kurum’dan geri alamaz ancak tali işverene rucü edebilir41.

II. ZAMAN BAKIMINDAN UYGULAMA

A. SİGORTALILIĞIN BAŞLANGICI


Sigortalılığın başlangıcı 5510 sayılı Kanun m. 7’de düzenlenmiştir. Madde 7’de 4(a)42, 4(b) ve 4(c)’liler için farklı farklı düzenlemeye gidilmiştir. Şimdi bunları ayrı ayrı inceleyelim.

1. 4 / (a)’lılar Bakımından

Sigorta hak ve yükümlülükleri 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar43 için çalışmaya, meslekî eğitime veya zorunlu staja başladıkları tarihten başlar.

Tarihin başlangıcı için hizmet akdinin yapıldığı tarih değil, fiilen çalışılmaya başlanılan tarih esas alınacaktır. Bu yüzden çalışma ilişkisi kurulmayan sigortalı işe giriş belgesinin verilmiş olması sigortalılık niteliliğinin doğmasına yol açmaz44.

2. 4 / (b)’liler Bakımından

Sigorta hak ve yükümlülükleri 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılanlardan (bağımsız çalışanlar),

* Gelir vergisi mükellefi olanlar ile şahıs şirketlerinden kolektif, adi komandit şirketlerin komandite ve komanditer ortakları ve donatma iştiraki ortaklarının vergi mükellefiyetlerinin başladıkları tarihten;

* Sermaye şirketlerinden limited şirket ortakları ile sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortaklarının, şirketin ticaret sicil memurluklarınca tescil edildikleri tarihten;

* Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortaklarının yönetim kuruluna seçildikleri tarihten;

* Gelir vergisinden muaf olanların ise esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı oldukları tarihten;

* Tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için tarımsal faaliyetlerinin kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca veya kendilerince, bir yıl içinde bildirilmesi halinde kaydedildiği tarihten, bu süre içinde bildirilmemesi halinde ise bildirimin Kuruma yapıldığı tarihten;

* Köy ve mahalle muhtarları için seçildikleri tarihten;

* 4 üncü maddenin üçüncü fıkrasında belirtilenler için ise lisans belgesine istinaden fiilen çalışmaya başladıkları tarihten itibaren başlar (m. 7/f.1 (b))

3. 4 / (c)’liler Bakımından

Sigorta hak ve yükümlülükleri 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar (kamu görevlileri) için, göreve başladıkları veya bu Kanunun 4 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının (d) ve (e) bentleri kapsamındaki45 okullarda öğrenime başladıkları tarihten itibaren başlar.


B. SİGORTALILIĞIN BİLDİRİMİ

Sigortalıların ve hak sahiplerinin sigorta yardımlarından yararlanabilmeleri, prim yükümlülüklerinin doğuşu ve takibi, sigortalıların ve sigortalı çalıştırılan işyerlerinin bildirimi ve tescili ile mümkündür. Kanunda kayıt sışı çalışmayı önlemek amacıyla, esas olarak sigortalı çalışmaya başlamadan önce sigortalının tescili öngörülmüş, ancak bazı istisnalar da tanınmıştır46.

5510 sayılı Kanun’un 8’inci maddesi sigortalıların bildirim usulünü düzenlemiştir. Kanun yine burada da 4(a), (b) ve (c)’liler için farklı düzenlemelere gitmiştir. Bu konuda ayrıca Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği47 düzenlenmiştir. Şimdi bunları ayrı ayrı inceleyelim.

1. 4 / (a)’lılar Bakımından

5510 sayılı Kanun’a göre bağımlı çalışanlardan iş sözleşmesi ile bulunanları veya böyle sayılanları yani 4 / (a)’lıları, işveren, çalışmaya, mesleki eğitime veya zorunlu staja başlamadan (sigortalılık başlangıcından) önce48 Kurum’a işe giriş bildirgesi49 ile bildirmekle yükümlüdür.

Ancak işveren tarafından sigortalı işe giriş bildirgesi;

a) İnşaat, balıkçılık ve tarım işyerlerinde işe başlatılacak sigortalılar için, en geç çalışmaya başlatıldığı gün,

b) Yabancı ülkelere sefer yapan ulaştırma araçlarına sefer esnasında alınarak çalıştırılanlar ile Kuruma ilk defa işyeri bildirgesi verilecek işyerlerinde; ilk defa sigortalı çalıştırmaya başlanılan tarihten itibaren bir ay içinde çalışmaya başlayan sigortalılar için, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren en geç söz konusu bir aylık sürenin dolduğu tarihe kadar,

c) Kamu idarelerince istihdam edilen 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa göre işsizlik sigortasına tabi olmayan sözleşmeli personel ile kamu idarelerince yurt dışı görevde çalışmak üzere işe alınanların, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren bir ay içinde Kuruma verilmesi halinde, sigortalılık başlangıcından önce bildirilmiş sayılır.

Kişinin Kurum’a bildirilmesine rağmen, fiili çalışma ilişkisi kurulmazsa sigortalılık niteliği de doğmaz. Bununla beraber, sonradan sigortalı çalışma ilişkisinin bulunmadığı tespiti yapılırsa, belirtilen hizmetlerin iptali, yapılan ödemelerin iadesi, idari para cezası ve cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulmaktadır50.

Bunun yanında sigortalılar da çalışmaya başladıkları tarihten itibaren en geç bir ay içinde, sigortalı olarak çalışmaya başladıklarını Kurum’a bildirirler. Ancak, sigortalının kendini bildirmemesi, sigortalı aleyhine bir sonuç doğurmayacağı aleyhine de delil teşkil etmez (m. 8/f.2).

2. 4 / (b)’liler Bakımından

5510 sayılı Kanun’a göre bağımsız çalışanlardan tarımsal faaliyette bulunanlar hariç olmak üzere, sigortalılık başlangıç tarihinden itibaren 15 gün içerisinde işe giriş bildirgelerinin51 düzenlenerek Kurum’a gönderilmesi gerekir. Tarımsal faaliyette bulunanlar için ise, kanunla kurula meslek kuruluşlarına kayıt tarihinden itibaren 1 ay içerisinde Kurum’a bildirilmesi gerekmektedir (m. 8/f.3)52.

Madde de görüldüğü üzere bu kişilerin sigortalı işe giriş bildirgelerini kendileri değil, kendi mevzuatına göre kayıt veya tescili yapan ilgili kurum, kuruluş ve birlikler, vergi daireleri ve esnaf sicil memurluğu Kurum’a vermekle yükümlüdürler. Bunun yanında tarımsal faaliyette bulunanlar bildirimlerini kendileri de yapabilirler53.

3. 4 / (c)’liler Bakımından

5510 sayılı Kanun devlet memurları (4 / (c)) için kayıt dışılık olmadığı için bu kişilerin Kurum’a bildirilmesi konusunda farklı bir yol izlenmiştir. Madde 8/f.4’ e göre 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişileri çalıştıracak işverenler, bu kapsamda ilk defa veya tekrar çalıştırmaya başlattıkları kişileri, 7 nci maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen sigortalılık başlangıcından itibaren, onbeş gün içinde sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirmekle yükümlüdürler. Aynı kamu idaresinin farklı birimleri arasındaki naklen tayin ve görevlendirmelerde bildirim yapılmaz.

Bunun yanında Kanun kamu idareleri ile bankalara önemli bir yükümlülük de getirmiştir. Kanun m. 8/f.5’e göre kamu idareleri ile bankalar, Kurum’ca sağlanacak elektronik altyapıdan yararlanmak suretiyle, Kurum’ca belirlenecek işlemlerde, işlem yaptığı kişilerin sigortalılık bakımından tescilli olup olmadığını kontrol etmek ve sigortasız olduğunu tespit ettiği kişileri, Kurum’a bildirmekle yükümlüdürler. Böylece 5510 sayılı Kanun kamu idareleri ile bankalara işlem yaptığı kişilerin sigortalılığını denetleme yetkisi vermiştir54. Ayrıca bu konuda 5510 Sayılı Kanunun 8 İnci Maddesinin Yedinci Fıkrasının Uygulanması Hakkında Tebliğ55yürürlüğe konulmuştur56. Ayrıca 18.11.2008 tarihli Kayıt Dışı İstihdam Genelge 2008/97 de yürürlüğe konulmuştur.

Bildirim yükümlülüğüne uyulmaması m. 102’ye göre idari para cezasının uygulanmasını gerektirir57.

Sigortalı çalıştırmaya başlandığının süresi içinde sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirilmemesi halinde, bildirgenin sonradan verildiği veya sigortalı çalıştırıldığının Kurumca tespit edildiği tarihten önce meydana gelen iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık halleri sonucu ilgililerin gelir ve ödenekleri Kurumca ödenir.

Ayrıca bu hallerde, Kurumca yapılan ve ileride yapılması gerekli bulunan her türlü masrafların tutarı ile gelir bağlanırsa bu gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri tutarı, 21 inci maddenin birinci fıkrasında yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın, işverene ayrıca ödettirilir (m 23/f.1-2).

Bağımsız çalışanlar (4 / (b)) hakkında bildirimde bulunulmaması halinde, bildirimde bulunulmayan sürede meydana gelen iş kazası, meslek hastalığı, analık halleri sonucu ilgililerin gelir ve ödenekleri Kurumca ödenmez (m. 23/f.3).

Ayrıca bildirimler e-bildirge yoluyla yapılmalıdır58.

C. SİGORTALILIĞIN SONA ERMESİ

Sigortalılık niteliliğinin sona ermesi durumu Kanun m. 9’da düzenlenmiştir.

1. 4 / (a)’lılar Bakımından

Sigortalılık niteliği, bağımlı çalışanlardan iş sözleşmesi bulunanlar için yani 4 / (a)’lılar bakımından sözleşmenin sona erdiği tarihte ortadan kalkar (m. 9/f.1).

Bu düzenleme ile, SSK uygulamasının aynen devam ettirildiği görülmektedir59.

2. 4 / (b)’liler Bakımından

Bağımsız çalışanlar için;

* Gelir vergisi mükellefi olanlar için, mükellefiyetlerini gerektiren faaliyetlerine son verdikleri tarihten,

* Gelir vergisinden muaf olanlar için, esnaf ve sanatkâr sicili kaydının silindiği veya aylık gelirin prime esas kazancın 30 katından az olduğu tarihten60,

* Şirket ve donanma iştiraki ortağı olanlar için, buralarla ilişkinin kesildiği, iflas veya tasfiyeye karar verildiği,

* Tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için, tarımsal faaliyetlerinin sona erdiği veya aylık ortalama gelirin prime esas kazancın 30 katından az olduğu tarihten,

* Köy ve mahalle muhtarlarının, muhtarlık görevlerinin sona erdiği tarihten,

* Herhangi bir yabancı ülkede ikamet eden ve o ülke mevzuatı kapsamında sigortalı olarak çalışmaya başladığı veya ikamet esasına bağlı olarak, o ülke sosyal güvenlik sistemine dahil olduğu tarihten itibaren sigortalılık nitelikleri sona erer.

3. 4 / (c)’liler Bakımından

Devlet memurlarının ise;

* Ölüm veya aylık bağlanmasını gerektiren hallerde görev aylıklarının kesildiği tarihi, yaş hadleri ile sıhhi izin sürelerinin doldurulması halinde ise bu süre ve hadlerin doldurulduğu tarihleri takip eden aybaşından,

* Diğer hallerde ise görevden ayrıldıkları tarihten itibaren sigortalılık nitelikleri sona erer(m. 9/f.1 (c)).

4. Bazı Özel Durumlar

a. Haklarında Bazı Sigorta Kolları Uygulanan Kişiler

5510 sayılı Kanun’un 5’inci maddesinde haklarında bazı sigorta kollarının uygulanacağı belirtilmiştir. Öncelikle kısaca bunları belirtecek olursak;

* Hizmet akdi ile çalışmamakla birlikte, ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutuklular,

* Aday çırak, çırak ve işletmelerde meslekî eğitim gören öğrenciler,

* Meslek liselerinde okumakta iken veya yüksek öğrenimleri sırasında zorunlu staja tabi tutulan öğrenciler

* Harp ve vazife malulleri,

* Türkiye İş Kurumu Kursiyerler,

* Ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçiler “kısmi istisnalar dışında sigortalı sayılanlar” olarak adlandırılmaktadır61.

Yukarıda sayılan kişiler, sigortalı sayılmalarını gerektiren halin sona ermesi ile birlikte sigortalılık nitelikleri de sona erecektir (m. 9/f.1 (d)).

b. Türkiye’nin Dış Temsilciliklerinde İstihdam Edilenler

Kamu idarelerinin dış temsilciliklerinde istihdam edilen ve temsilciliğin bulunduğu ülkede sürekli ikamet izni veya bu devletin vatandaşlığını da haiz bulunan Türk uyruklu sözleşmeli personelden, çalışmakta iken bulunduğu ülkenin sosyal güvenlik kurumu ile irtibatlandırılanlar ile uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri çerçevesinde, seçimini bu yönde kullananlar için sigortalandıkları tarihten itibaren sona erer (m. 9/f.1 (e)).

c. Hastalık ve Analık Hükümlerinin Uygulanmasında Sigortalılık

Hastalık ve analık hükümlerinin uygulanmasında sigortalılık;

* İlgili kanunlar gereği sigortalının ücretsiz izinli olması, greve iştirak etmesi veya işverenin lokavt yapması hallerinde, bu hallerin sona ermesini,

* Diğer hallerde ise birinci fıkrada belirtilen tarihleri, takip eden onuncu günden başlanarak yitirilmiş sayılır.

Bu düzenleme ile SSK uygulaması aynen devam ettirilmektedir62.

Sigortalılık niteliğinin sona ermesi durumunda kural olarak işverenler ve bağımsız çalışanlar için de kendileri ve faaliyete son verilmeye ilişkin bildirim yapılan kuruluş ya da vergi daireleri tarafından 10 gün içinde Kurum’a bildirim yapılmalıdır (m. 9/f.2).

III. YER İTİBARİYLE UYGULAMA

A. İŞYERİ


5510 sayılı Kanun esas itibariyle işyerlerinde uygulanır. Kanun’da da işyeri tanımı yapılmıştır. Kanun’da yapılan tanım 4857 sayılı İş Kanunu’nda yapılan işyeri tanımına paraleldir63.

Kanun’un 11’inci maddesinin ilk fıkrasına göre işyeri, sigortalı sayılanların maddî olan ve olmayan unsurlar ile birlikte işlerini yaptıkları yerlerdir64.

İşyerinde üretilen mal veya verilen hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen işyerine bağlı yerler, dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden veya meslek eğitimi yerleri, avlu ve büro gibi diğer eklentiler ile araçlar da işyerinden sayılır (m. 11/f.2)65.

Buna göre 5510 sayılı Kanun’a göre işyeri şunlardan oluşur;

* Asıl işyeri,

* İşyerine bağlı yerler,

* İşyerinin eklentileri,

* Araçlar.

B. İŞYERİNİN KURUMA BİLDİRİLMESİ

Çalışanların Kanun’dan doğan haklardan yararlanabilmeleri, bu Kanun’un istenildiği biçimde uygulanmasının sağlanması, işyerleri ile burada çalışan sigortalıların Kurum tarafından bilinmesine bağlıdır66.

İşveren, örneği Kurumca hazırlanacak işyeri bildirgesini en geç sigortalı çalıştırmaya başladığı tarihte, Kurum’a vermekle yükümlüdür. Şirket kuruluşu aşamasında, çalıştıracağı sigortalı sayısını ve bunların işe başlama tarihini, ticaret sicili memurluklarına bildiren işverenlerin, bu bildirimleri Kuruma yapılmış sayılır. Ticaret sicili memurlukları, kendilerine yapılan bu bildirimi en geç on gün içinde Kurum’a bildirmek zorundadır (m. 11/f.3).

Ayrıca, şirketlerin nevilerinin değişmesi, birleşmesi veya diğer bir şirkete katılması durumunda, bu hususların ticaret siciline tesciline ilişkin ilân tarihini; adi şirketlerde şirkete yeni ortak alınması durumunda ise en geç yeni ortağın alındığı tarihi takip eden on gün içinde, işyeri bildirgesi ile Kurum’a bildirilmek zorundadır (m. 11/f.4).

İşyerinin faaliyette bulunduğu adresten başka bir ildeki adrese nakledilmesi, sigortalı çalıştırılan bir işin veya işyerinin başka bir işverene devredilmesi veya intikal etmesi halinde, işyerinin nakledildiği, yeni işverenin işi veya işyerini devraldığı tarihi takip eden on gün içinde, işyerinin miras yoluyla intikali halinde ise mirasçıları, ölüm tarihinden itibaren en geç üç ay içinde, işyeri bildirgesini Kuruma vermekle yükümlüdür (m. 11/f.5).

Valilikler, belediyeler ve ruhsat vermeye yetkili diğer kamu ve özel hukuk tüzel kişileri, yapı ruhsatı ve diğer tüm ruhsat veya ruhsat niteliği taşıyan işlemlerine ilişkin bilgi ve belgeler ile varsa bunların verilmesine esas olan istihdama ilişkin bilgileri, verildiği tarihten itibaren bir ay içinde Kuruma bildirmekle yükümlüdürler (m. 11/f.6).

Buna göre işyerlerinin tescili 4 şekilde yapılmaktadır.

* İşyeri bildirgesiyle,

* Şirket ilk kuruluşunda ticaret sicil memurluğunca yapılan bildirim üzerine tescil,

* SGK müfettişleri, SGK kontrol memurları ve genel bütçeye dahil daireler ve katma bütçeli idarelerin denetim elemanlarınca yapılan tespit üzerine tescil,

* İhale makamları, ruhsata tabi işlerde ruhsat veren merciler ve diğer resmi kuruluşlardan alınan bilgilere göre tescil.

C. BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜNE UYULMAMASI

İşyerini bildirme yükümlülüğüne aykırı davranılması sigortalılık hak ve yükümlülüklerini ortadan kaldırmaz. Ancak ilgililer hakkında idari para cezası hükmedilmesine neden olur.67

Nitekim 5510 sayılı Kanun m. 11/f.7’ye göre bildirme yükümlülüklerini yerine getirmeyenler hakkında, 102’inci maddenin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca idarî para cezası uygulanır. İdarî para cezası uygulanması, bu yükümlülüklerin yerine getirilmesine engel teşkil etmez.

11 inci maddesinde belirtilen bildirgeyi, Kurumca belirlenen şekle ve usule uygun vermeyenler veya Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde, anılan ortamda göndermeyenler veya bu Kanunda belirtilen süre içinde Kuruma vermeyenlere;

1) Kamu idareleri ile bilânço esasına göre defter tutmak zorunda olanlar için asgari ücretin üç katı tutarında,

2) Diğer defterleri tutmak zorunda olanlar için asgari ücretin iki katı tutarında,

3) Defter tutmakla yükümlü olmayanlar için bir aylık asgari ücret tutarında, idari para cezası uygulanır (m. 102/f.1 (b)).

DİPNOTLAR

1 “Mecburilik sosyal güvenlik şemsiyesinin temel prensiplerinden birisidir. Mecburilik iki bakımdan olur. Bunlardan birincisi kapsam, diğeri uygulama alanıdır. Sosyal sigorta kapsamına giren yerler ile kişiler sigortanın kuruluşu ile birlikte mecburi olarak ve doğrudan sigorta ile ilişkilendirilmiş sayılırlar. Onları arzu veya tercihleri sigorta ilişkisinde bir değer taşımaz”. Refik KORKUSUZ / Suat Uğur, Sosyal Güvenlik Hukukuna Giriş, Bursa 2010, s. 40.

2 Yalçın BOSTANCI, İsteğe Bağlı Sigortalılık, İstanbul 2004, s. 51.

3 Ali GÜZEL / Ali Rıza GÜZEL / Nurşen CANİKLİOĞLU, Sosyal Güvenlik Hukuku, İstanbul 2009, s. 170.

4 Bu konuda İsteğe Bağlı Sigorta İşlemleri Hakkında Tebliğ (1.7.2010 tarih ve 27628 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır) ve İsteğe Bağlı Sigortalılık İşlemleri, (20.10.2010 tarih ve Genelge 2010/117) yayınlanmıştır.

5 Can TUNCAY / Ömer EKMEKÇİ, Yeni Mevzuat Açısından Sosyal Güvenlik Hukukunun Esasları, s. 252.

6 Ali TEZEL / Resul KURT, En Son Tebliğ ve Yönetmelikler Doğrultusunda Sosyal Güvenlik Reformu Yorum ve Açıklamaları, Ankara 2009, s. 214.

7 M. Fatih UŞAN, Türk Sosyal Güvenlik Hukukunun Temel Esasları, Ankara 2009, s. 112.

8 UŞAN, s. 113.

9 TUNCAY / EKMEKÇİ, s. 254.

10 GÜZEL / OKUR / CANİKLİOĞLU, s. 174.

11 TUNCAY / EKMEKÇİ, s. 254.

12 GÜZEL / OKUR / CANİKLİOĞLU, s. 175.

13 “Kurum” deyiminden Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı anlaşılmaktadır. (m.3/f.2)

14 Y. 21. H.D., T. 21.12.1998, E. 8831, K.8939, Tekstil İşveren, Eylül 1999, s. 16.

15 UŞAN, s. 113.

16 GÜZEL / OKUR / CANİKLİOĞLU, s. 176.

17 TUNCAY / EKMEKÇİ, s. 259.

18 TUNCAY / EKMEKÇİ, s. 261.

19 UŞAN, s. 115.

20 TUNCAY / EKMEKÇİ, s. 257-258.

21 Sedat ÇAKICI, Yönetimin Yeniden Yapılandırılması Bağlamında Genel Sağlık Sigortası Uygulaması, Yüksek Lisans Tezi, Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sivas 2006, s. 158.

22 KORKUSUZ / UĞUR, s. 334.

23 Ayrıca bu konuda Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından çıkarılmış “5510 SAYILI KANUN GEREĞİNCE GENEL SAĞLIK SİGORTALISI SAYILANLAR, SAYILMAYANLAR, SİGORTALILIĞIN BAŞLANGICI, KURUMA BİLDİRİLMESİ HAKKINDA TEBLİĞ” de bulunmaktadır, S. 27011, RG. 28.10.2008.

24 Yalçın BOSTANCI, Sosyal Güvenlik Hukukunda Genel Sağlık Sigortası, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.16, S.1, Y.2008, s. 158.

25 Ayşen PUSATLI, Sağlık Sigortası, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2006, s. 183.

26 UŞAN, s. 116.

27 GÜZEL / OKUR / CANİKLİOĞLU, s. 180-181.

28 UŞAN, s. 117.

29 GÜZEL / OKUR / CANİKLİOĞLU, s. 181.

30 GÜZEL / OKUR / CANİKLİOĞLU, s. 182.

31 Nuri ÇELİK, İş Hukuku Dersleri, İstanbul 2009, s. 43.

32 Ercan AKYİĞİT, İş Hukuku, Ankara 2010, s. 107.

33 UŞAN, s. 118.

34 Haluk Hadi SÜMER, İş Hukuku, Konya 2010, s. 17.

35 GÜZEL / OKUR / CANİKLİOĞLU, s. 185.

36 GÜZEL / OKUR / CANİKLİOĞLU, s. 186.

37 YHGK., T. 24.05.1995, E. 9-273, K. 548. (GÜZEL / OKUR / CANİKLİOĞLU, s. 186’dan naklen)

38 Y. 10. HD., T. 13.03.1997, 2081/1995. (GÜZEL / OKUR / CANİKLİOĞLU, s. 186’dan naklen)

39 GÜZEL / OKUR / CANİKLİOĞLU, s. 187.

40 Y. 10. HD., T. 10.09.1988, K. 5238, E. 5445, YKD, Şubat 1999, s. 197-198.

41 YHGK., T. 12.06.1991, K. 10-277, E. 359, (GÜZEL / OKUR / CANİKLİOĞLU, s. 189’dan naklen)

42 4(a), 4(b) ve 4(c)’den kasıt, 5510 sayılı Kanun m. 4/f.1 (a), (b) ve (c)’dir.

43 “İş sözleşmesi ile çalışanlar ya da iş sözleşmesi ile çalışmasalar da sigortalılıkları hakkında Kanun’un iş sözleşmesi ile çalışanlar gibi muameleye tabi tuttuğu kimselerdir”.

44 UŞAN, s. 119.

45 d) Harp okulları ile fakülte ve yüksek okullarda, Türk Silâhlı Kuvvetleri hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken askerî öğrenci olanlar ile astsubay meslek yüksek okulları ve astsubay naspedilmek üzere temel askerlik eğitimine tâbi tutulan adaylar.
e) Polis Akademisi ile fakülte ve yüksek okullarda, Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okumaya devam eden öğrenciler. (m. 4/f.4 (d), (e))

46 TEZEL / KURT, s. 74.

47 Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği, S. 27579, RG. 12.05.2010.

48 5510 sayılı Kanun’da da tıpkı 506 sayılı Kanun gibi sigortalıların çalışmaya başlamadan önce Kurum’a bildirilmesi esasını benimsemiştir. Bunun sebebi olarak da geçmişteki kötüniyetli uygulamalar olarak gösterilmektedir. Zira eskiden sigortalının 1 ay içerisinde bildirilmesi esası benimsenmişken, bu süreye hiç uyulmadığı görülmüştür., UŞAN, s. 121.

49 Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin geçici 6’ıncı maddesine göre Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıları çalıştıranlar tarafından Kuruma yapılacak bildirimler, Kurum ile işveren, kamu idareleri ile kurum ve kuruluşların internet ve elektronik alt yapısı oluşturuluncaya kadar kâğıt ortamında yürütülür. Adi posta veya kargo ile gönderilen veya Kuruma doğrudan verilen işe giriş bildirgelerinde, bildirgenin Kurum kayıtlarına intikal ettiği tarih; taahhütlü, iadeli taahhütlü veya acele posta servisi olarak gönderilenlerde ise postaya verildiği tarih, bildirim tarihi olarak kabul edilir.

50 UŞAN, s. 121.

51 Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 11’inci maddesine göre Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılanlardan;
a) Ticari kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanların sigortalılıkları, bu mükellefiyetlerinin başlangıç tarihi itibarıyla başlar ve bu tarih vergi dairelerince,
b) Gelir vergisinden muaf olanların sigortalılıkları, esnaf ve sanatkâr sicil müdürlüklerine tescil tarihi itibarıyla başlar ve bu tarih esnaf ve sanatkâr sicil müdürlüklerince,
c) Şirket ortaklarından;
1) Kollektif şirket, adi komandit şirketlerin komandite ve komanditer ortakları ile donatma iştiraki ortaklarının sigortalılıkları, vergi mükellefiyetlerinin başladığı tarihte başlar ve bu tarih vergi dairelerince,
2) Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortaklarının sigortalılıkları, yönetim kurulu üyeliğine seçildikleri tarihte başlar ve bu tarih şirket yetkililerince,
3) Limited şirket ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortaklarının sigortalılıkları, şirketin ticaret siciline tescil edildiği tarihte başlar ve bu tarih ticaret sicil memurluklarınca,
4) Limited şirket ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortaklarından hisse devri alan yeni ortaklarının sigortalılıkları, ortaklar kurulunca devrin yapılmasına karar verildiği tarihte başlar ve bu tarih ortaklar kurulu kararının, hisse devrine ilişkin tanzim edilen noter devir sözleşmesinin, devrin yapıldığının işlendiği pay defterinin birer sureti veya devir ticaret sicil memurluğunca tescil edilmiş ise ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği nüshasının ibraz edilmesi kaydıyla şirket yetkililerince,
ç) Köy ve mahalle muhtarlarının sigortalılıkları, muhtar seçildikleri tarih itibarıyla başlar ve bu tarih il veya ilçe mülki amirliklerince onbeş gün içinde SGK’ya bildirilmesi gerekmektedir.

52 GÜZEL / OKUR / CANİKLİOĞLU, s. 149.

53 GÜZEL / OKUR / CANİKLİOĞLU, s. 149.

54 UŞAN, s. 122.

55 5510 Sayılı Kanunun 8 İnci Maddesinin Yedinci Fıkrasının Uygulanması Hakkında Tebliğ, S. 27011, RG. 28.10.2008.

56 Bu Tebliğin amacı, 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 8 inci maddesinin yedinci fıkrası gereğince bankalar ve kamu idareleri ile diğer kuruluşların, işlem yaptığı kişilerin sigortalılık bakımından tescilli olup olmadığını kontrol etme yükümlülüğü ve bu yükümlülüğe istinaden işlem yaptığı kişilerin kimlik bilgilerinin Kuruma bildirilmesi ile ilgili usul ve esasları düzenlemektir (27011 sayılı Tebliğ).

57 1) İşe giriş bildirgesini bu Kanunda belirtilen süre içinde ya da Kurumca belirlenen şekle ve usûle uygun vermeyenler veya Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu hâlde anılan ortamda göndermeyenler hakkında her bir sigortalı için asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanır.
2) İşe giriş bildirgesinin verilmediğinin, mahkeme kararından veya Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca yapılan tespitlerden ya da diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarının kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelerden veya bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden anlaşılması halinde bildirgeyi vermekle yükümlü olanlar hakkında her bir sigortalı için asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası uygulanır (m. 102/ f.1)

58 UŞAN, s. 123.

59 TEZEL / KURT, s. 81.

60 UŞAN, s. 124.

61 TEZEL / KURT, s. 83.

62 TEZEL / KURT, s. 83.

63 UŞAN, s. 125.

64 4857 sayılı İş Kanunu’na göre İşveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddî olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denir (m. 2/f.1).

65 4857 sayılı İş Kanunu’na göre İşverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve meslekî eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır (m.2/f.2).

66 GÜZEL / OKUR / CANİKLİOĞLU, s. 135.

67 UŞAN, s. 126.
---------------
Arş. Gör. Yusuf GÜLEŞCİ
Melikşah Üniversitesi Hukuk Fakültesi
İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku ABD
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Sosyal Güvenlik Hukukunun Kişi, Zaman Ve Yer Bakımından Uygulanması (İsteğe Bağlı Sigortalı, Genel Sağlık Sigortalısı, Sigortalının Yakınları, Sigortalılığın Başlangıcı, Sona Ermesi Ve Bunların Bildirilmesi, İşyeri Ve Kapsamına Giren Diğer Yerler)" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Yusuf Güleşci'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (https://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
26-08-2013 - 11:03
(4266 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Henüz hiç değerlendirilmedi.
Okuyucu
7366
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 1 saat 36 dakika 54 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,73 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 52842, Kelime Sayısı : 7540, Boyut : 51,60 Kb.
* 3 kez yazdırıldı.
* 6 kez indirildi.
* 2 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1690
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,05613208 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.