Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Mesuliyet Sigortası

Yazan : Av. Hüsna Yıldırım [Yazarla İletişim]
Avukat

Makale Özeti
6762 sayılı TTK ve 6102 sayılı TTK'nda mesuliyet sigortası

SİGORTA KAVRAMI

İnsanoğlunun yaşamı sosyolojik, ekonomik ve teknolojik evrim içinde, kendisinin bedenine ve mallarına karşı oluşan tehlikelerle doludur. Bu tehlikeler yeryüzünün tabi olduğu fiziki şartlardan kaynaklanan hava koşulları, deprem, yangın şeklinde ortaya çıkmaktadır. Tüm bu riskler insanoğlunun yaşamını önemli ölçüde tehdit eder niteliktedir. Tehlikenin gerçekleşmesi sonucu oluşan durum kişi için ekonomik yıkım haline gelebilmektedir. Tamda bu nokta da sigorta ileriyi görerek önlem alma ve bu tehlikelere karşı yardımlaşma düşüncesinden doğmaktadır. Bu anlamda sigorta aynı veya benzer tehlikelere maruz kalan kişiler topluluğunda rizikonun gerçekleşmesi sonucu ortaya çıkacak ihtiyacın belirli bir para (prim) karşılığında giderilmesine yönelik olarak bağımsız bir hukuki talep hakkına sahip olunmasıdır. Daha basit bir anlamda sigorta, zarar doğuran bir olayın sonuçlarının sigorta şirketi tarafından üstlenilmesidir.1

2- SİGORTA HUKUKU VE BÖLÜMLERİ

Sigorta ilişkisini ve sigortacılıkla uğraşan kuruluşların çalışmalarını düzenleyen hukuk kurallarının bütününe ve bu kuralları bir sistem içinde inceleyen hukuk dalına sigorta hukuku adı verilir.2 Sigorta hukuku , özel sigorta hukuku ve sosyal sigorta hukuku olmak üzere ikiye ayrılır. Özel sigorta, münferit kişilerin özel çıkarlarının çeşitli tehlikelere karşı güvence altına alınması için kendi istekleriyle meydana getirdikleri bir riziko teminatıdır.3 Özel sigorta türleri, öncelikle kara ve deniz sigortası olmak üzere iki ana gruba ayrılır, daha sonra çeşitli açılardan alt gruplara ayrılır. Biz burada sadece özel sigorta türü olarak Mesuliyet Sigortasını inceleyeceğiz.

3- MESULİYET SİGORTASININ DÜZENLENİŞİ

6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda mesuliyet sigortasına özel bir kısım ayrılmış değildir. Mesuliyet sigortasına ilişkin hükümler 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunun’ nda dağınık halde bulunmaktadır. 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 1269. maddesinde menfaat sahipleri gösterilirken, mesuliyet sigortasındaki menfaat sahiplerine de değiniliştir. Yine aynı kanunda rizikonun gerçekleşmesi halinde ihbar mükellefiyetini düzenleyen 1292. madde de, mesuliyet sigortasının türüne göre ihbar mükellefiyetinin başlangıç tarihi belirlenmiştir.Yangın sigortası dolayısıyla 1309. ve 1310. maddelerde mesuliyet sigortasına yer verilmiştir. Hırsızlık dolayısıyla mesuliyet sigortasına da 1320. madde de değinilmiştir. Kaza dolayısıyla mesuliyet sigortası 1335 ve 1336. maddelerde düzenlenmiştir. Bunlar dışında 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununda mesuliyet sigortasına ilişkin hükümlere rastlanmamaktadır.
Bununla birlikte 818 Sayılı Borçlar Kanunun 112. maddesinde mesuliyet sigortasın ilişkin işverenin mali sorumluluk sigortasına hüküm bulunmakla birlikte , 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanununun 132. maddesinde hava taşıyıcısının akdi mesuliyeti; 138. maddesinde de hava aracı işleten hakkında mecburi mesuliyet sigortası düzenlenmiştir.
1ÇEKER , s. 2
2 KENDER, s. 21
3 ÇEKER, s. 7

6085 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 50 ile 56. maddelerinde düzenlenmiştir. Günümüzde ise 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85-111. maddelerinde mesuliyet sigortasının, zorunlu ve ihtiyari mali mesuliyet sigortalarının düzenlendiği görülmektedir.

Dağınık halde bulunan bu kanuni düzenlemeler haricinde, sigorta genel şartlarına ilişkin düzenlemelere bakılarak mesuliyet sigortası türlerine ilişkin tespitlerde bulunmak mümkündür.4 Sigorta genel şartları, sigorta poliçesine ekli ve her sigorta dalı için ayrı ayrı, önceden hazırlanmış sözleşme şartlarıdır.5 Sigortacılık Kanunun da bu genel şartların kim tarafından düzenleneceği belirtilmiş olmamakla birlikte, Müsteşarlıkça onaylanması gerekmektedir.6 TTK’na göre ise, genel şartların zahmetsizce okunabilecek tarzda basılmış olması gerekmektedir.7

Bu hükümlerin dağınık halde bulunması ihtiyaçlara cevap vermekten uzaktır. Nihayet 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda mesuliyet sigortası ayrıca düzenlenmiştir.8 Yeni düzenlemenin ihtiyaçlara cevap vermesi beklenmektedir. Bu yeni düzenlenmeye ilişkin detaylara değineceğiz.

4- MESULİYET SİGORTASI KAVRAMI

Mesuliyet sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere verebileceği zararlardan ötürü bu zararın giderilmesi için sigorta ettirenin malvarlığındaki azalmayı önlemeye yöneliktir. Bu sigorta türü sadece sigorta ettirenin korunması değil, sigorta ettirenin eyleminden kaynaklanan zararlardan 3. kişilerin zararlarının giderilmesi amaçlanmaktadır. Mesuliyet sigortası ile sigorta ettirenin sorumluluğu bertaraf edilmemektedir. Bu sigorta türü ile hem sigorta ettirenin sorumluluğu kabul edilmekte ve sigorta ettiren , kendi fiilinin malvarlığını azaltıcı sonuçlarına karşı korumakta, hem üçüncü şahsın zararlarının giderilmesi suretiyle korunması amaçlanmaktadır. Mesuliyet sigortasında sigorta ettiren, malvarlığında meydana gelmesi muhtemel bir eksilmeye karşı kendisini güvence altına alır.9 Bir doktorun, yanlış teşhis sonucunda hastasının sağlam böbreğini ameliyatla alması, hatalı imalat sonucunda patlamaya neden olan bir tüpgazın verdiği zararın üretici firma tarafından karşılanması veya denetim görevini ihmal ederek yerine getirmeyen ve binanın hatalı şekilde inşa edilmesine neden olan yapı denetim şirketinin bu binanın çökmesi sonucunda ortaya çıkan zararı tazmin etmesi oldukça zordur. Bu çerçevede yapılacak bir sorumluluk sigortası, hem üçüncü kişilerin uğrayacağı zararların sigorta şirketince telafi edilmesine hem de bu tür işleri yapan kişilerin tazminat ödemek suretiyle mağdur olmalarını engelleyecektir.10
Sorumluluk sigortasında, belli bir değer sigorta güvencesi altına alınmadığı ve bu tür sigortada malvarlığının tümünün belli rizikolara karşı güvence altına alınma amacı olduğu ve buna göre aktif sigortasına has bir özellik olan sigorta değeri

4 Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları ,1992
Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası Genel Şartları , 1991
Asansör Kazalarında Üçüncü Kişilere Karşı Mali Mesuliyet Sigortası , 1959
5KENDER , s. 29
6 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu 11. Madde
7 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu 1266. Madde
8 1473. Madde ve devamı
9 BOZER , s. 119
10 ÇEKER , s. 168

bu tür sigorta da bulunmayacağı düşünülmektedir.11 Gerçektende bu tür sigorta ile sigorta ettirenin aktif değil, ileride ortaya çıkması muhtemel zararlar yani pasifler sigorta teminatı altına alınmaktadır.
Sorumluluk sigortası hukuki himaye sigortasından farklıdır. Hukuki himaye sigortasında, sigortacılar sadece yargılanma masraflarını üstlenmekte, bundan fazlasını , yani üçüncü kişilerin mahkeme tarafından hükmedilen tazminat taleplerini karşılamayı vaad etmemektedir. Bu son duruma ilişkin himayeyi ise, sorumluluk sigortası sağlamaktadır. Bir başka deyişle, hukuki himaye sigortasında, sigortalanan olayın gerçekleşmesi halinde sadece, yapılacak yargılama masrafları karşılanmaktadır. Üçüncü kişi tarafından mahkeme önünde veya dışında ileri sürülen talepler ise karşılanmamaktadır. Buna karşılık sorumluluk sigortasında , esasen sigortalının sorumluluğunu gerektiren olay nedeniyle doğan borçları, yani üçüncü kişi tarafından talep edile asıl alacak, faizleriyle ve masraflarıyla birlikte karşılanmaktadır. Sonuç olarak sorumluluk sigortası, sigortalının pasifinde bir takım yeni borçların doğması ihtimaline karşı bir sigorta himayesi sağlarken , hukuki himaye sigortası zaruri masraflara karşı bir sigorta himayesi sağlamaktadır.12
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu 1473. maddesinde ‘ sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa ,sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.’ ifadesiyle mesuliyet sigortasını düzenlemiştir. Her nekadar kanun koyucu kanun maddesindeki altı çizili bölümde zarar gören ifadesini kullanmış bulunsada, bu ifade yerinde olmayıp, zarar gören yerine sigorta ettiren ifadesinin kullanılmasının daha isabetli olacağı düşünülmektedir. Söz konusu düzenlemeye göre , sigorta ettirenin sorumluluğunu gerektiren bir olay olmalı, bu olay sonrasında zarar doğmalı ve sigorta ettirenin bir sorumluluğu söz konusu olmalıdır.

5- MESULİYET SİGORTASININ TARİHSEL GELİŞİMİ

Son yüzyılda teknolojinin gelişmesi ve bunun birlikte getirdiği tehlikeler, sorumluluk hukukunun gelişmesiyle birlikte, sorumluluk sigortasının da gelişmesini zorunlu hale getirmiştir. Sanayileşmenin getirdiği bir risk olan çevre kirliliği dahi günümüzde sorumluluk sigortası kapsamına alınmış bulunmaktadır. 13
Başlangıçta sigorta ettirenin, kendi kusurlu davranışlarından kaynaklanan üçüncü kişilere verdiği zarar nedeniyle kendi malvarlığındaki azalmayı önemeye yönelik bu sigorta türü önceleri ahlaki prensiplere aykırı görülmüşse de sonraları bu sigorta türünün sadece sigorta ettirenin değil, üçüncü kişilerin oluşan zararların giderilmesine ve onları korumaya yönelik toplumsal fayda ve amaçları da dikkate alınarak, toplumda ilgi ve kabul görmüş ve yerleşerek bugün çağımızda sigorta sektöründe sorumluluk sigortası alması gereken yeri almış bulunmaktadır.

11 KENDER , Mesuliyet Sigortasının Mahiyeti ve Türleri, Mesuliyet Sigortaları Semineri Tebliği III , s. 10 vd.
Ankara 1977
12ŞENOCAK , s. 90
13YONGALIK , s. 157
Ülkemizde ise, sorumluluk sigortaları yaygın olarak ancak 1953 yılında yürürlüğe giren önceki 6085 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile uygulamaya girmiş, işçilerle ilgili sosyal sigortalar mevzuatında da işverenlerin mali sorumlulukları düzenlenmiş, nihayet teknolojinin ülkemizde de yaygınlaşması ve bunun getirdiği rizikoların fazlalaşması üzerine sözleşmeye dayalı sorumluluk sigortası ülkemizde de sigorta sektöründe yaygınlaşmaktadır.14

6- MESULİYET SİGORTASININ HUKUKİ MAHİYETİ

Mesuliyet sigortasında sigorta ettiren, malvarlığında meydana gelmesi muhtemel bir eksilmeye karşı kendisini güvence altına alır. Riziko, sigorta ettirenin malvarlığında eksilme ihtimalinin mevcudiyetidir. Bu sigorta türünde sigorta ettirenin menfaat ilgisi esas alınmıştır. Mesuliyet sigortası bir tür zarar sigortasıdır. Ancak bu sigorta türünü sırf zarar sigortası olarak sınıflandırmak doğru değildir.15 Gerçektende mesuliyet sigortası ile sigorta ettirenin malvarlığının pasif kısmı güvence altına alınmıştır. Zarar sigortasıda malvarlığı sigortalarındandır. Bu bakımdan mesuliyet sigortasının sırf zarar sigortası olarak tek bir kıstasa göre ayırmak doğru değildir.

Mesuliyet sigortası ile sigorta ettirenin malvarlığında meydana gelmesi muhtemel eksilme güvence altına alınmaktadır(6762 sayılı TTK md. 1310,1311,1335). Zarara uğrayan üçüncü şahıs, sigorta sözleşmesi ile ilgili olmamakla birlikte mesuliyet sigortasından yararlanır. Sırf bu sebeple mesuliyet sigortası üçüncü şahıs lehine sigorta olarak nitelendirilemez. Bu sigorta ile sigorta ettirenin malvarlığında meydana gelmesi muhtemel eksilme güvence altına alınır. Üçüncü kişi kural olarak doğrudan doğruya sigortacıya başvurma imkanı bulmakta ve bu suretle maruz kaldığı zararı giderebilmektedir. Üçüncü şahsın bu hakkının kaynağı kanundur. Başka bir deyişle, üçüncü şahsın sigortacıya başvurma imkanına sahip olması, mesuliyet sigortasının üçüncü şahıs lehine sözleşme biçiminde nitelendirilmesi sonucunu doğurmaz, üçüncü şahsın bu hakkı kanundan doğmaktadır.16 Bu husus sorumluluk sigortasında doğrudan dava hakkı başlığı altında 6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu 1478. maddesinde düzenlenmiştir.
Sigorta ettirenin alacaklıları sigorta tazminatından yararlanamazlar(6762 Sayılı TTK. Md. 1310). Çünkü, üçüncü şahsın hakkı, sosyal amaç sebebiyle himaye edilmektedir. Sigortacı, sigorta ettirenin malvarlığında muhtemel eksilmeyi sigortayla güvence altına almakta, fakat zarara maruz kalan üçüncü şahsın menfaati de önemli bir yer işgal etmektedir. Bu yönden, özellikle mecburi mesuliyet sigortaları, sosyal bir amaca hizmet eder. Mesuliyet sigortasının bu niteliği onu mal sigortalarından ayırmaktadır.17
Mesuliyet sigortasında uzun süre kusura dayanan sorumluluk ilkesi hakim olmuştur. Buna göre, bir kimsenin sorumlu olabilmesi için esasen , meydana gelen zararın kendi kusurlu hareketinin sonucu olması gerekir. Sigota hukukunun ana ilkesi olan ve 6762 sayılı TTK’nun 1278. maddesinde düzenlenen, sigorta ettirenin kastından kaynaklanan rizikolar sebebiyle oluşan zararlar hiçbir şekilde sigorta güvencesi altına alınamayacağı ilkesi sorumluluk sigortalarında da uygulanmalıdır. Yine yangın dolayısıyla sorumluluk sigortasını düzenleyen 6762 sayılı TTK’nun 1301. maddesinde

14 ULAŞ , s. 635
15KENDER , s. 192
16 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu 1292. madde
17 BOZER , s. 119
ancak sigorta ettirenin kusurlu davranışlarından kaynaklanan zararların sigorta güvencesi altında olduğu da açıkça belirtilmiştir. Ancak bu hüküm 6762 sayılı TTK’nun 1264. maddesinde yer almadığından aksine sözleşme yapılmak suretiyle kusursuzluk halinde dahi oluşan zararın sigorta güvencesi altında olduğu karalaştırılabilir.18 Sorumluluk sigortası poliçesi genel şartlarında kasten ika olunan veya bilerek sebebiyet verilen zarar ve ziyan taleplerinin güvence dışında bırakıldığı hükme bağlanmıştır. Sorumluluk sigortasında sigortalının kastına ilişkin 6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 1477. maddesinde de sigortacının, sigortalının, sorumluluk konusu olayı kasten gerçekleştirmesinden doğan zararlardan sorumlu olmayacağı hükme bağlanmıştır. Tazminat borcunu kusura dayandırmak hem adalete uygundur hem şahısları, hareketlerinde tedbirli olmaya davet eder. Ancak kusur ilkesi tek başına uygulandığında çoğu zaman yetersiz kalmıştır.Bu sebeble kusur ilkesinin yanında kusura dayanmayan sorumluluk ilkesine de zaman içinde yer verilmiştir. Kusura dayanmayan sorumluluk ilkesine göre, bir kimse kusurlu olmasa dahi, kendi fiilleriyle sebebiyet verdiği zararı tazmin etmelidir. Gerçektende, kusursuz sorumluluktan kaynaklanan zararların da genel sorumluluk sigortası güvencesi altına alınması gerektiği kabul edilmektedir.19
Rizikonun kasten oluşturulduğu veyahut kusursuz bir eylemden kaynaklanması nedeniyle rizikonun sigorta güvencesi dışında bırakıldığı yönündeki savunmanın sigortacı tarafından ileri sürülmesi halinde bu hususun ispat külfeti, 6762 sayılı TTK’nun 1281/2 nci maddesi hükmü gereğince sigortacıya aittir. Nitekim, Yargıtay kararlarında bu konu, ‘ ….Davalı sigortacının selefi olan taşıyıcıya ait araçta kusur bulunmadığına ilişkin bir açıklama bulunmaması karşısında kusursuzluğun ispat külfeti davalı sigorta şirketine ait olup, davalı tarafta bu yükümlülüğünü yerine getirmediğine göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanması gerekmiştir.’ gerekçesiyle bu ilke vurgulanmış bulunmaktadır.20

8- MESULİYET SİGORTASI AYRIMI

Mesuliyet sigortasını değişik yönlerden ayrıma tabi tutmak mümkündür. Buna göre; mesuliyet sigortası genel sorumluluk sigortası ve motorlu kara taşıt araçları sorumluluk sigortası olarak ikiye ayrılmış ve genel sorumluluk sigortası ise özel sorumluluk sigortası ve ticari işletme ve mesleki faaliyete dair sorumluluk sigortaları olmak üzere ikiye ayrılmıştır.21 Bir yönden de mesuliyet sigortası, mecburi mesuliyet sigortası ve ihtiyari mesuliyet sigortası olmak üzere ikiye ayrılır 22 :

İhtiyari mesuliyet sigortasında sigorta ettiren, bu sözleşmeyi yapıp yapmamakta tamamen serbesttir. Sigorta ettiren, malvarlığında meydana gelmesi muhtemel eksilmeye karşı kendisini güvence altına almak istiyorsa, bu sözleşmeyi yapar. İhtiyari mesuliyet sigortasında sosyal amacın ön plana geçmiş olması keyfiyeti, nispeten daha az bir değer taşımaktadır. Bununla beraber, bazı defilerin ileri sürülmemesi hususunda, bu gibi mesuliyet sigortalarında da, zarara maruz kalan üçüncü şahıs için sigorta ettirene oranla, daha imtiyazlı bir durum yaratılmıştır.(6762 sayılı TTK 1310. md.)

18 ULAŞ , s. 491
19 ULAŞ , s. 491
20 Özel Daire’nin 30.11.1989 gün, 1988/9152 Esas ve 1989/6765 Karar sayılı kararı
21 KENDER , Mesuliyet Sigortasının Mahiyeti ve Türleri, Mesuliyet Sigortaları Semineri Tebliği III , s. 12 vd.
Ankara 1977
22 BOZER , s. 120
Mecburi mesuliyet sigortasında ise, sigorta ettiren sözleşme yapmak mecburiyetindedir. Bu sigortalarda, üçüncü şahsın menfaatinin korunması esas alınmıştır. Sigorta sözleşmesi dolayısıyla söz konusu olan himayenin aksamaması amacıyla, sigortacının üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği defiler daha fazla bir titizlikle sınırlanmıştır. Mecburi mesuliyet sigortasında zarar gören şahsın sigortacıya doğrudan doğruya başvurma hakkı kabul edilmiştir. Ancak, mecburi mesuliyet sigortası için söz konusu olan bu özellikler, ihtiyari mesuliyet sigortaları için de geçerlidir.23
Başka bir yönden mesuliyet sigortaları iki kısma ayrılır: Bir kısım mesuliyet sigortalarında zarara maruz kalacak olan şahıs bilinmektedir. Mesela kiracının, oturmakta olduğu evi, ev sahibinin tazminat istemlerine karşı sigortalaması halinde, zarara uğrayacak olan kimse bellidir. Ayrıca bu gibi mesuliyet sigortalarında sigorta ettiren için menfaat değerini saptamak mümkündür. Sigorta değeri, sigorta ettirenin işgal ettiği binanın veya dairenin kıymeti kadardır. Sigorta bedelinin sigorta değerine eşit olması ve bu eşitliğin bozulması sonucu ortaya çıkan müesseseler (aşkın sigorta, çifte sigorta, menfaat değeri altında sigorta), sigorta ettirenin menfaat ilgisi, tazminat esası, bu tür mesuliyet sigortaları için de söz konusu olur.24
Başka bir kısım mesuliyet sigortalarında ise, zarara uğrayacak kimseleri ve sigorta ettirenin malvarlığında meydana gelmesi muhtemel eksilme miktarını önceden tespit etmeye imkan yoktur. Kara nakil araçları mesuliyet sigortasında da zarara uğrayacak kimseleri ve bunların maruz kaldıkları zarar miktarını önceden bilmek imkanı yoktur.25
Mesuliyet sigortaları bir başka yönden daha ayrıma tabi tutulur. Bazı mesuliyet sigortalarında sigortacı, sigorta ettiren adına davanın yürütülmesini üzerine almıştır. Başka bir kısım mesuliyet sigortalarında da sigorta ettiren davayı kendisi yürütür.
Nihayet mesuliyet sigortaları zarar gören üçüncü şahsa doğrudan doğruya müracaat imkanını tanıyan veya tanımayan sigortalar biçiminde ikiye ayrılır.
Bir kısım mesuliyet sigortalarında sigorta ettirene, dava yoluna gitmeksizin zarara maruz kalan üçüncü şahıslarla anlaşmak imkanı tanınmış olduğu halde, başka bir kısım mesuliyet sigortalarında sigorta ettirene bu imkan verilmemiştir. Sigortacı, sigorta ettirenin dava sonucunda mahkum olduğu meblağı öder.

9- MESULİYET SİGORTASINDA RİZİKO

Mesuliyet sigortasında sigorta ettiren, üçüncü şahıslara karşı mesuliyetini doğuracak olaylar sonucunda malvarlığında meydana gelmesi muhtemel bir eksilmeye karşı kendisini güvence altına aldığından riziko da, sigorta ettirenin malvarlığında eksilme ihtimalinin mevcudiyetidir.
Mesuliyet sigortalarında zararı doğuracak olay baştan belirlenemediği için, sigorta genel şartlarında zararı oluşturan rizikolar yerine, sigorta güvencesi dışında bırakılan riziko ve hasarların sayıldığı görülmektedir.26
Sigorta poliçesindeki genel ve özel şartlarla sigorta güvencesi dışında bırakılan rizikolar nedeniyle üçüncü kişilere verilen zararlardan dolayı sigorta ettirenin sigortacıya başvurmayacağı hallerde, zarar gören üçüncü kişilerin de sigortacıya başvurma hakkının bulunmadığı Yargıtay kararlarında vurgulanmıştır.27

23 BOZER , s. 120
24 ULAŞ , s. 154
25 BOZER , s. 121
26 ULAŞ , s. 490
27 Özel Dairenin 25.04.1989 gün, 1988/5101 Esas ve 1989/2606 Karar sayılı kararı
‘….Ancak davalı sigorta vekili cevap dilekçesinde müvekkili ile diğer davalı arasında düzenlenen sorumluk sigorta poliçesinin özel şartlarında yer alan ve poliçe teminatı dışında kalan halleri düzenleyen 6. maddesindeki 5 ve 15 nci bendlerine dayanarak taşınan yükde meydana gelen hasarın(rizikonun) sigorta poliçesi teminatı dışında kaldığını, bu nedenle gerek sigorta ettirene, gerekse zarar görene karşı sorumluluklarının doğmadığını savunarak davanın bu yönden de reddini istemiş bulunmaktadır.
Gerçekten de diğer sigorta nevilerinde olduğu gibi, sorumluluk sigortalarında da sigortacı, sigorta poliçesine eklenen özel koşullarla bazı hallerin sigorta teminatı dışında kalmasını sigorta ettirenle kararlaştırabilir. Böyle bir durumda asıl menfaati poliçeyle teminat altına alınan sigorta ettirenin sigortacıya başvuramayacağı durumlarda, kendisine doğrudan doğruya sigortacıya başvurma hakkı tanınan zarar gören üçüncü kişi ile onu halefinin de sigortadan tazminat isteme hakkı aynı koşullarla sınırlandırıldığının kabulü ile onun da sigortacıya başvuramayacağı sonucuna varılmalıdır.
O halde, mahkemece bu savunma doğrultusunda da inceleme yapılarak hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeyle karar tesisi
doğru görülmediğinden kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.’

Fransız hukukunda sorumluluk sigortasında rizikoya ilişkin hükme bakıldığında ise, sorumluluk sigortalarında , sigortacı , sözleşmede öngörülen zarar verici olgu dolayısıyla zarar gören üçüncü kişi sigorta ettirenden tahkim veya adli yargı yoluna başvurarak talepte bulunmadıkça, edimle yükümlü tutulamayacağı öngörülmüştür.mahkeme kararları ve doktrin bu kuralın emredici olmadığını, tarafların riziko hususunda istedikleri esası benimsemekte serbest bulunduklarını kabul etmektedir.28

6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu 1473. maddesinde sorumluluk sigortasının konusu ve kapsamı düzenlenmiştir. Buna göre; sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder. Sigortacının sigorta ettiren ile, sigorta sözleşmesinde belirledikleri rizikonun sözleşme süresi içinde gerçekleşmesi halinde tazminat ödemesi gerektiği hükme bağlanmıştır.


10- MESULİYET SİGORTASINDA RİZİKONUN GERÇEKLEŞTİĞİ ZAMAN VE İHBAR MÜKELLEFİYETİ

İhbar mükellefiyeti sigorta ettirenin rizikoyla ilgili ve rizikonun gerçekleşmesinden sonraki görevidir.Mesuliyet sigortasında rizikonun gerçekleşme anı ya da rizikonun gerçekleştiği zamanının belirlenmesi; zamanaşımının başlangıç tarihi, rizikonun gerçekleşmesinden sonra yapılan ihbar mükellefiyetinin tabi olduğu sürenin başlangıcı ve sigorta süresinin son bulduğu tarihi saptamak hususunda önemli rol oynar.
Mesuliyet sigortalarında rizikonun gerçekleştiği zamanı belirlemek hususunda değişik görüşler ileri sürülmüştür.29
Bir görüşe göre; mesuliyet sigortalarında riziko, sigorta ettirenin sorumluluğunu gerektiren olayın meydana geldiği anda gerçekleşmiş sayılır. Bu görüşü mesuliyet sigortası ile bağdaştırmaya imkan yoktur. Çünkü mesuliyet sigortasında, sigorta ettirenin malvarlığında meydana gelmesi muhtemel eksilme güvence altına alınmıştır.


28 ÜNAN , s. 42
29 BOZER , s. 122
Kazanın medyana gelmesi, sigorta ettirenin malvarlığında eksilme olması demek değildir. Kaza sonucunda sigorta ettirenin tazminat ödemeye mahkum olup olamayacağı belli değildir. Kazanın sigorta ettirenin sorumluluğunu gerektirmesi mümkündür. Bu itibarla, kazanın meydana geldiği zamanı, rizikonun gerçekleştiği zaman telakki etmek hatalıdır.30
Başka bir görüşe göre riziko; sigorta ettirenin rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği zaman gerçekleşmiş olur. Bu görüş kabul edildiği takdirde , rizikonun gerçekleştiği anı tayin etmek çok güçtür. Ayrıca birinci görüşte ileri sürülen sakıncalar burada da mevcuttur.
Başka bir görüşe göre; mağdur tarafından sigorta tazminatı talebinde bulunulmuş olmasıyla riziko gerçekleşmiş sayılır. Mağdurun istemde bulunması, sigorta ettirenin malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmiş olmasını ifade etmez.
6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu rizikonun gerçekleştiği zaman açık olarak belirtilmemiştir. Ancak riziko gerçekleştikten sonraki ihbar mükellefiyetinin başlangıcını tayin eden aynı kanunun 1292. maddesinden yararlanılarak rizikonun gerçekleştiği zamanı tespit etmek mümkündür. Anılan maddeye göre; üçüncü şahsın sigortalıya dava açması halinde sigortacıyı sigortalısının savunmasına yardıma zorunlu tutan sorumluluk sigortalarında, sigortalının tebligat üzerine davayı öğrendiği tarihin, riziko tarihi olarak kabulü gerekir. Sigorta ettirenin üçüncü kişiye vereceği tazminatın sigortacı tarafından ödenmesini öngören sorumluluk sigortalarında ise, hakkındaki mahkeme kararının kesinleştiğini öğrendiği veya dava olmaksızın veya davanın sonucu beklenilmeden zarar gören üçüncü kişiye sigortalı tarafından ödeme yapılmış olması halinde bu ödeme tarihinin riziko tarihi olarak kabulü gerekir. Nitekim Yargıtay kararında,
‘…6762 Sayılı Türk Ticaret Kanununda rizikonun gerçekleştiği zaman açık bir şekilde belirtilmemiştir. Ancak, TTK.’ nun 1292. maddesinden yararlanılarak rizikonun gerçekleştiği zamanı, sorumluluk sigortası türlerine göre, rizikonun gerçekleştiği zaman, sigortacının sigorta ettirenin savunmasını yapmaya mecbur değilse, sigorta ettirenin üçüncü şahsa tazminat ödemeye mahkum eden ilamın sigorta ettiren tarafından öğrenildiği veya davanın sonucunu beklemeksizin sigorta ettiren üçüncü şahsa ödemede bulunduğu tarihtir.’ denilmek suretiyle bu ilke benimsenmiştir.31
Sorumluluk sigortasında riziko tarihinin belirlenmesi, ihbar yükümlülüğünün başladığı tarih ile zamanaşımı süresinin başlangıç tarihinin saptanması bakımından önem taşımaktadır. 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 1292. maddesinde sorumluluk sigortasının türüne göre saptanacak olan rizikonun gerçekleştiğinin öğrenilmesinden itibaren sigorta ettiren beş gün içerisinde sigortacıya bildirme (ihbar) etmeye zorunlu bulunmaktadır.
Sigorta poliçesi genel şartlarında da, rizikonun gerçekleşmesi halinde sigorta ettiren durumu beş gün içerisinde sigortacıya bildirme (ihbar) yükümlülüğü getirilmiş, sigorta ettiren aleyhinde dava açılması halinde ise, bunu derhal bildirme yükümlülüğü getirildiği gibi, bu konuda sigortacının yazı ile isteyeceği bilgi ve belgeleri de sekiz gün içerisinde sigortacıya gönderme yükümlülüğü altında olduğu hükme bağlanmıştır.32 Yine aynı genel şartların 7/2 maddesinde ihbarda belirtilmesi gereken hususlar; kazanın yeri, tarihi, saati, kazanın sebebi ve hangi şartlar altında meydana geldiği, kazanın yol açtığı zararlar(eşya ve şahıs zararları), zararın vüsati ve son olarak zarara maruz kalanlar olarak belirtilmiştir.
İhbar görevinin ihlali durumunda ise, hangi sonucun söz konusu olacağı üçüncü şahıslara karşı mal mesuliyet sigortasının 10. maddesinde hükme bağlanmıştır. Buna göresigorta ettiren, riziko halinde kendisine düşen görevlere aykırı davrandığı takdirde, bunda kusurunun bulunmadığını ispat etmedikçe sigortacı tazmin yükümlülüğünden kurtulur.


30 BOZER , s. 123
31 Özel Daire’de 22.12.1983 gün ve 1983/5302-5827 sayılı kararı
32 Üçüncü Şahıslara Karşı Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları Md. 7-8


Bu düzenleme 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun riziko anından sonra söz konusu olan
görevlerin ihlaline bağlanan yaptırımlarla uyum halinde değildir. Aynı kanunun 1292. maddesinin 3. fıkrasında, görevin ancak kasten yerine getirilmemesi halinde sigortacının sorumluluktan kurtulacağını (kanundaki ifade ile ‘ sigorta ettirenin sigorta haklarını kaybedeceğini’ ) , kusur halinde ise tazminattan indirim yapılabileceğini öngörmüştür. 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1264/3 ‘e göre, bu hüküm emredicidir. Buna aykırı şartlar sigorta ettiren lehine olsa dahi geçersizdir.

Riziko sonrasında ihbar göreviyle ilgili Alman hukukuna bakıldığında üçüncü şahısa karşı sorumluluk sigortası ve AHB( Alman Sorumluluk Sigortası Genel Şartları)33 zarar olgusu esasına dayandıkları ve bundan dolayı rizikoyla ilgili ihbar görevi (sigorta ettirenin üçüncü kişiye verdiği) zarar anından itibaren söz konusu olacağı belirtilmiştir.34 Sadece zarar durumu değil, bunu izleyen bazı aşamalarında ( özellikle tazminat talebinin) sigortacıya bildirilmesi gerekir. Alman hukukunda VVG35 pr. 153. 1 uyarınca sigorta ettiren üçüncü kişiye karşı sorumluluğuna yol açabilecek nitelikteki olguları( Tatsachen) bir hafta içinde sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Burada tartışılması gereken olguların ne olduğudur. Alman hukukcu JOHANNSEN, olgudan maksatın sorumluluğa yol açabilecek davranış olduğunu düşünmektedir. Ancak AHB’ye göre , bildirilmesi gereken olgunun sorumluluğa yol açabilecek davranış değil, zarar olgusudur. Bu noktada da sigorta ettirenin sorumluluğa yol açabilecek olguları bilmek zorunda olup olmadığı, sigorta ettirenin kusursuz olduğu düşüncesi onu ihbar yükümlülüğünden kurtarıp kurtarmayacağı düşünülebilir. Ancak Alman hukukuna göre, sigorta ettiren sorumluluğuna yol açabilecek olguları kural olarak bilmek zorundadır. Kusuru olmadığı hissine kapılmış olması sigorta ettireni ihbar yükümlülüğünden kurtarmamaktadır. Sırf sorumluluk doğuracak davranışın gerçekleştiğini bildirmenin yeterli olmadığını bunun yanında sigortacıya zarar hususunda araştırma yapma imkanını verecek bilgileri de içermesi gerektiği öngörülmüştür.36

Nihayet 6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu 1475. maddesinde mesuliyet sigortasına özel olarak, bilirim yükümlülüğü başlığı altında ihbar mükellefiyetini düzenlemiştir. Buna göre; sigortalı sorumluluğunu gerektirecek olayları, on gün içinde sigortacıya bildirmelidir. Sigortalı kendisine yöneltilen istemi, aksi kararlaştırılmadıkça derhal sigortacıya bildirir. Bu bildirim üzerine veya zarar görenin sigortacıya doğrudan başvurması halinde ise 1427. maddenin uygulanması öngörülmüş, bu madde ise, sigortacının tazminat ödeme borcunun doğduğu belirtilmektedir. 1475. maddenin son fıkrasında ise, bildirim yükümlülüğünün ihlali düzenlenmiştir. Bildirim yükümlülüğünün ihlali halinde aynı kanunun 1446. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrası uygulanacaktır. Anılan maddenin ikinci fıkrasına göre, rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirimin yapılmaması veya geç yapılması, ödenecek tazminatta veya bedelde artışa neden olmuşsa, kusurun ağırlığına göre, tazminattan veya bedelden indirim yoluna gidilir. Üçüncü fıkra ise, rizikonun gerçekleştiğini daha önce fiilen öğrenmişse, ikinci fıkra hükmünden yararlanamayacağı öngörülmüştür.

33 AHB ( Allgemeine Versicherungsbedingungen für die Haftplichtversicherung) Alman Sorumluluk Sigortası Genel Şartları
34 ÜNAN , s. 186
35 VVG ( Versicherungsvertragsgesetz) Alman Sigorta Sözleşmeleri Kanunu
36 ÜNAN , s. 187

11- MESULİYET SİGORTASINDA TAZMİNATIN KAPSAMI

Sorumluluk sigortasında zarar kavramı cismani zarar, mal zararı ve mal varlığı zararı olmak üzere üç ana başlığa ayrılmaktadır.31 Sigorta ettirenin eylemi sonucu üçüncü kişinin yaralanması veya ölümü sonucu doğmuş ise buna cismani zarar, sigorta ettirenin eylemi sonucu oluşan riziko ile üçüncü kişinin mal varlığı içerisinde belli bir eşyada hasar meydana gelmiş ise buna mal zararı, nihayet zarar belli bir mala değilde, üçüncü şahsın malvarlığı üzerinde zarar meydana getirilmesi haline ise mal varlığı zararı denilmektedir. Mal varlığı zararına örnek olarak avukatın ihmali nedeniyle müvekkilinin davasını kaybetmesi sonucu müşterisinin altına gireceği mali yükümlülük olarak gösterilmektedir.37
Cismani zarar kapsamında üçüncü kişinin ölümü, ölüm halinde destekten yoksun kalmayla birlikte, yaralanma ve buna bağlı uzuv tatili veya işten kalma hallerinde üçüncü kişinin gerçekten uğradığı zararlar hastane, doktor, bakım, ilaç giderleri, kazanç kaybı gibi giderlerde hesap edilmekte ve sorumluluk sigortası yapan sigortacı poliçede gösterilen azami limit dahilinde bu zararı gidermekle yükümlü bulunmaktadır. Mala ilişkin sorumuluk sigortasında ise sigortacı, üçüncü kişilerin sigorta ettirenin eyleminden kaynaklanan zararlarında da gerçek zararı gidermekle yükümlüdür.38
Sorumluluk sigortasının tazminatın ödenmesiyle ilgili diğer mal sigortalarından bir başka özelliği de, poliçede gösterilen sorumluluk limitinin sigorta süresi içerisinde birbirinden farklı zamanlarda meydana gelen her zarar için ayrı ayrı geçerli olmasıdır. Zararın ödenmesine kadar poliçede gösterilen koşullar çerçevesinde taraflardan biri fesih hakkını kullanmadığı takdirde sigorta süresi içerisinde oluşan bir başka riziko da sigorta güvencesi altında olmaktadır.38 Ancak, birden fazla zarar ve zarar gören aynı olayda ortaya çıkmışsa sigortacının toplam sorumluluk miktarı, poliçede gösterilen limitle sınırlı kalmaktadır.39
Sigorta ettirenin eyleminden kaynaklanan ve üçüncü kişilerde oluşan manevi zararlar sorumluluk sigortasının güvencesi altında değildir. Yargıtay ‘ın ‘ Sorumluluk sigortası teminatı kapsamı dışında kalan manevi tazminattan davalı sigorta şirketinin sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.’ şeklindeki kararında bu ilke dile getirilmiştir.40 Yargıtay’ ın burada kapsam dışında kalan konulardan kastı poliçede istisna edilen rizikolardır.
Yine Yargıtay’ın 08.05.1984 tarihli 1984/1950 esas numaralı 1984/2703 sayılı kararında ‘ Hasarın poliçe kapsamı dışında tutulan rizikolardan doğduğunu sigortacı kanıtlamalıdır. Kapsam dışı olduğu kanıtlanmadıkça, gerçekleşen riziko, poliçe kapsamında görülerek zarar miktarı hesaplanır.’ diyerek rizikonun kapsam dışında olduğunu ispat külfetini sigortacıya yüklemiştir.41
6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunun 1477. maddesinde ise, sigortacı, sigortalının, sorumluluk konusu olayı kasten gerçekleştirmesinden doğan zararlardan sorumlu olmayacağı hükme bağlanmıştır. Bununla birlikte 6762 sayılı kanundan farklı olarak yeni kanun 1480. maddesinde sigortacının , zarar görene ödeyeceği sigorta tazminatını, sigorta sözleşmesinden doğan alacakları ile takas edemeyeceğini belirtilmiştir.

37 KENDER , Mesuliyet Sigortaları Semineri III s. 12
38 ULAŞ , s. 494
39 SERGİCİ , Mesuliyet Sigortası Türleri( Seminer Tebliği) III s. 69
40 Özel Daire’nin 20.04.1998 gün ve 1987/7577 esas ve 1988/2573 sayılı kararı
41 Özel Daire’nin 08.05.1984 tarihli 1984/1950 esas ve 1984/2703 sayılı kararı

12- MESULİYET SİGORTASINDA ZARAR GÖRENİN DAVA HAKKI

Sigorta ettirenin eyleminden dolayı zarar görenlerin doğrudan sigortacıya karşı dava açma haklarının bulunmadığı kabul edilmektedir.42 Buna göre; kanunda veya sözleşmede aksine hüküm bulunmadıkça sigortacının muhatabının sigorta ettiren olduğu, zarar gören üçüncü kişinin ise ancak zarar sorumlusu olarak sigorta ettirene karşı dava ve talep hakkının olduğu belirtilmektedir.
Başka bir kısım yazarların görüşüne göre ise, sorumluluk sigortasında üçüncü kişilerin doğrudan sigortacıya karşı talep ve dava hakkının mevcudiyetini halefiyet, başkası lehine şart, havale, eksik teselsül, alacağın temliki, üçüncü şahıs hesabına sigorta gibi hukuki müesseselere dayanarak kabul etmektedir.43
6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1310. maddesinde yangın dolayısıyla sorumluluk sigortasında, zarar gören üçüncü kişiye doğrudan sigortacıya karşı dava hakkı tanındığı gibi, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 112 ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddelerinde zarar gören üçüncü kişilere doğrudan sigortacıya karşı talep ve dava haklarının mevcut olduğu açıkça kabul edilmiştir.
Yargıtay’ın bu konudaki görüşüne gelince ise, adeta kökleşmiş olarak nitelendirilen bir kararında, sigorta ettirenin eyleminden kaynaklanan zararlarda üçüncü kişilerin sorumluluk sigortasının türü dikkate alınmaksızın sigortacıya karşı doğrudan talep ve dava haklarının mevcut olduğu kabul edilmektedir. Bununla ilgili vermiş olduğu kararda;
‘…Sorumluluk sigortalarında zarar görenin veya halefinin sorumluluk sigortası yapan sigortacıya doğrudan doğruya başvurabileceği Dairemizin kökleşmiş içtihatları ile kabul edilmiş bulunmasına…’ gerekçesine yer vererek bu görüşünü sürdürmekte olduğunu vurgulamaktadır.44
6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 1478. maddesi doğrudan dava hakkını düzenlemiştir. Buna göre; zarar gören, uğradığı zararın sigorta bedeline kadar olan kısmının tazminini, sigorta sözleşmesi için geçerli zamanaşımı süresi içinde kalmak şartıyla, doğrudan sigortacıdan isteyebileceğini belirtmiştir. Zarar görenin sigortacıya doğrudan dava hakkını kullanabilmesi için sigorta ettirenin sorumluluğu söz konusu olmalıdır.

13- MESULİYET SİGORTASINDA HALEFİYET

Halefiyet, sigortacının ödediği tazminat oranında sigortalının haklarına halef olmasıdır. Sigortacı rizikonun gerçekleşmesi sonucunda sigortalının zararını tazmin eder. Ancak, bu zarar, üçüncü bir kişinin kusurlu bir davranışından kaynaklanmışsa bu kişiye karşı dava açılarak tazminat istenebilir. Halefiyet ilkesine göre sigortacı ödediği tazminat dolayısıyla sigortalının haklarına sahip olur ve üçüncü kişiye karşı doğrudan doğruya dava açabilir(6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 1301, 1361). Halefiyet kuralının uygulanabilmesi için öncelikle sigortacı ile zarar gören arasında bir sigorta ilişkisinin mevcut olması daha sonra zarar görenin dava hakkının bulunması ve son olarak sigorta tazminatının ödenmiş olması gerekmektedir.45 Bu kural mal ve sorumluluk sigortalarında uygulanmakla birlikte sorumluluk sigortalarında, sigortacının halefiyete dayalı rücu davası açıp açamayacağı tartışma konusu olmuştur. Bir kısım görüşe göre; sorumluluk sigortalarında sigorta ettirenin kusurundan kaynaklanan zararlar dolayısıyla kendi mal varlığında oluşması muhtemel eksilmeler güvence altına alındığına, dolayısıyla zarara sebebiyet veren bizzat sigorta ettirenin


42 KENDER , Mesuliyet Sigortaları Semineri III sh. 9.
43 ATABEK , Zarar Görenin Doğrudan Sigortacıya Müracaat Hakkı, Batıder 1977 C.6 , S.1 , s.3 vd.
44Özel Daire’nin 25.04.1989 gün ve 1988/5101 esas ve 1989/2606 sayılı kararı.
45 ÇEKER , s. 81
kendisi olacağı düşüncesinden hareketle bu tür sigortalarında 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1301. maddesinin 1. fıkrasına göre halefiyete dayalı rücu davası açamayacağını ileri sürmüştür.46Diğer bir kısım görüşe göre ise; zararın oluşmasında sigorta ettirenle birlikte üçüncü kişilerinde müteselsilen sorumlu olmaları halinde onların payına düşün miktarda sigortacının halefiyete dayalı rücu davası açabilmesinin mümkün olduğu kabul edilmektedir.47
Sigorta ettirenin kastından kaynaklanan zararlarda veya sigorta poliçesinde istisna edilen riziko ve hasarlar olduğu halde, sigortacının yanlışlıkla sigortalısına ödeme yapması halinde ödediği tazminat miktarını 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1301/2 nci maddesi koşulları çerçevesinde sigorta ettirenden rücu ederek alması mümkün bulunmaktadır. Ancak bunun halefiyete dayalı bir rücu davası olmadığı açıktır.48
Yargıtay kararlarına bakıldığında ise, sorumluluk sigortalarında da koşulların mevcut olması halinde halefiyete dayalı sigorta rücu davası açılmasının mümkün olduğu kabul edilmiştir. Özel dairenin vermiş olduğu kararda,
‘…TTK.’nun 1301/1 maddesinde düzenlenen halefiyet hali, mal ve mali sorumluluk sigortalarında söz konusu olup, kaza sigortalarında halefiyet ilkesinin uygulama olanağı yoktur…’ gerekçesine yer vererek sorumluluk sigortalarında da halefiyet ilkesinin koşullarının gerçekleşmesi halinde uygulanabileceği kabul edilmiştir.49
Nihayet 6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu 1481. maddesinde sorumluluk sigortalarında halefiyeti düzenlemiştir. Buna göre, sigortacı sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalı yerine geçerek, sigortalının gerçekleşen zararda dava hakkının bulunması halinde, dava hakkının tazmin ettiği bedel tutarında sigortacıya ait olduğunu öngörmüştür. Aynı maddenin 2. fıkrası ise sorumlulara karşı açılmış bir dava ya da takip olması halinde sigortacıya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, yaptığı ödemeyi ispat etmek kaydıyla halefiyet kuralı gereğince, dava ya da takibi kaldığı yerden devam ettirebilme yetkisi vermiştir. Bu maddenin son fıkrasında ise, sigortalının veya zarar görenin, sigortacının bu halefiyet hakkını ihlal edici bir nitelikte davranışta bulunması halinde sigortacıya karşı sorumlu olmalarını öngörmüştür.


14- MESULİYET SİGORTASINDA ZAMANAŞIMI

6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun sorumluluk sigortasını düzenleyen hükümlerinde zamanaşımı süresine ilişkin özel bir süre bulunmamaktadır. Bu nedenle aynı kanunun sigorta hukuku genel hükümleri arasında bulunan 1268. maddesine göre sebebsiz yere ödenmiş bulunan sigorta primini veya sigorta bedelinin geri alınması alacaklıları da dahil olmak üzere, sigorta sözleşmesinden doğan tüm talep hakları iki yıllık zamanaşımı süresine tabidir.
Yargıtay, sorumluluk sigortasında sigorta poliçesi koşullarına aykırı davranan sigortalısı aleyhine gereksiz yere ödemiş olduğu sigorta bedelinin geri alınması davasının zamanaşımı yönünden , 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1268. maddesine tabi olduğunu,

46 ULAŞ , s. 651
47 ARKAN , Yeni Kararyolları Trafik Kanunu’nun Sigorta Garanti Fonuna İlişkin Hükümleri Üzerinde Bir
İnceleme, Sigorta Hukuku Dergisi C. I S. 3 , s. 280 vd.
48 ULAŞ , s. 502
49 Özel Daire’nin 28.03.1979 gün ve 1978/1051- 1629 sayılı kararı
‘…TTK.’nun 1268. maddesi ile ilgili Adliye Encümeni gerekçesine göre söz konusu maddedeki zamanaşımına BK.’nun 66. maddesinin uygulanması mümkün bulunmamasına, Dairemizin müstekar içtihadının da bu yolda bulunmasına göre, olayda iki yıllık zamanaşımı süresi dolmuş bulunduğundan sigortacı tarafından sigortalısı aleyhine açılan davanın reddi doğrudur…’
gerekçesiyle açıklamıştır.50
6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 1482. maddesinde mesuliyet sigortasına ilişkin zamanaşımı süresi ayrıca düzenlenmiştir. Buna göre, sigortacıya yöneltilecek tazminat istemleri, sigorta konu olaydan itibaren on yılda zamanaşımına uğrar.
Yargıtay’ın bir başka kararında ise, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1268. maddesindeki iki yıllık zamanaşımı süresinin sigorta sözleşmesinin tarafları bakımından uygulanacağı, zarara maruz kalan üçüncü kişilerin talep ve dava haklarının genel hükümlere tabi olduğunu,
‘…TTK.’nun 1268. maddesi ile düzenlenen zamanaşımı süresi, sigorta sözleşmesinde taraf olanlar için geçerlidir. Davacı ise, sigorta sözleşmesinde taraf olmayıp, yangın nedeniyle zarar gören üçüncü kişidir ve davalıdan Ray Sigorta A.Ş.’ nin sorumluluk sigortası nedeniyle dava etmiştir. Davacı sigortacı akidi olan DDY. işletmesi tab’an dava edilmiş olması olaya asıl akdi ilişkinin tabi olduğu zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir ki, o da ardiyecilik sözleşmesinde 10 yıldır…’
gerekçesiyle açıklamıştır.51
Bununla birlikte Özel Daire’nin 27.04.1995 gün 1995/2462 esas ve 1995/3870 sayılı kararında, sigortacı, sigortalının halefi olduğundan onunla aynı zamanaşımı süresine tabidir olduğunu ve munzam zarara ilişkin istemlerinde kanundan doğduğu için on yıllık zamanaşımına tabi olduğunu belirtmiştir.52
Sorumluluk sigortasında zamanaşımı süresinin başlangıcı hakkında ise ihbarla ilgili 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1292. maddesinin hükmünden yararlanılmalıdır. Sigortacıya yapılan ihbar alacağın muaccel hale gelmesini sağlar. Buna göre zamanaşımı süresi başlangıç tarihi 818 sayılı BK.’nun 128. maddesi uyarınca alacağın muaccel olduğu tarihtir. Ancak, sigorta ettiren TTK.’nun 1292. maddesinde öngörülen süreler içerisinde ihbar görevini yerine getirmemiş, daha sonra ihbarda bulunmuşsa, kendi kusurlu davranışından yararlanması mümkün olmadığından zamanaşımı süresi 1292. maddedeki esaslara göre hesaplanmalıdır.53

15- MESULİYET SİGORTASINDA DEFİLER

Sorumluluk sigortasında sigortacının sigorta ettirene karşı ileri sürme hakkına sahip olduğu savunma defilerini, zarar gören üçüncü kişinin açtığı davada ileri sürülüp sürülemeyeceği konusunda 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ nda bir düzenlenme yoktur.
Yargıtay kararında bu soruna olumlu bir şekilde yaklaşmış ve sigortacının , sigortalısına karşı sigorta poliçesi genel veya özel şartlarında yer alan defilerini üçüncü kişilere karşı ileri sürebileceğini kabul etmiştir
Yasada bunu önleyen özel düzenlemeler bulunmamakla birlikte, sigortacı bu defilerini zarar gören üçüncü kişiye karşı ileri sürmesi mümkün olmayıp, sigorta tazminatını zarar görene ödedikten sonra üçüncü kişiye ileri sürmediği defilere dayanarak kendi sigortalısına rücu edebilecektir.

50 Özel Daire’nin 05.07.1983 gün ve 1983/3357-3524 sayılı kararı
51 Özel Daire’nin 08.03.1979 gün ve 1979/495-1127 sayılı kararı
52 ÇEKER , s. 271
53 ULAŞ , s. 503

15- MESULİYET SİGORTASI TÜRLERİ

6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu sorumluluk sigortası türlerini yeterli biçimde düzenlememiştir. Bu kanunda yangın sorumluluk sigortası, hırsızlık dolayısı ile sorumluluk sigortası ve kaza sorumluluk sigortalarına değinilmiştir.
Bu kanun dışında, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda zorunlu ve ihtiyari mali sorumluluk sigortaları kapsamlı şekilde düzenlenmiştir.
Bunlara ek olarak yasada yer almayan ancak sigortacılık sektöründe sigorta poliçe genel ve özel şartları ile düzenlenmesi yapılan ürün (mamul) sorumluluk sigortası, tehlikeli maddeler ve tüpgaz sorumluluk sigortaları, taşıma sorumluluk sigortası sigorta türleri arasında bulunmaktadır.

a) Yangın Dolayısı İle Sorumluluk Sigortası
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1309 ve 1310. maddelerinde düzenlenmiştir. Uygulamada ayrı bir yangın dolayısı ile sorumluluk sigortası genel şartları düzenlenmemiştir. Yangın sigortası poliçesine Yangın ve İnfilak Mali Sorumluluğu Klozu eklenmesi suretiyle sigorta güvencesi altına alınmaktadır.
TTK.’nun 1310. maddesine göre, yangın rizikosundan zarar görenlere doğruda sigortacıya karşı talep ve dava hakkı tanınmıştır. Bu madde sigortacının, sigorta ettirene karşı ödemeye mecbur olduğu tazminatı tahsil selahiyeti münhasıran sigorta etiren kimsenin kendisine karşı mesul olduğu şahsa ait olduğu açık bir şekilde hükme bağlanmıştır.
Yargıtay’ın,
‘…Davacı, yangın nedeniyle hasara uğrayan 3. şahsa ait araç için henüz ödemede bulunmadan ve hakkında açılan dava derdest iken talep edebileceği hasar bedeli henüz belirli hale gelmemiştir. Dava hakkı henüz doğmamış olduğundan davanın reddi gerekir…’ şeklindeki gerekçesini belirtmek suretiyle vermiş olduğu kararda, dolaylı olarak sigorta ettirene de sigortacıdan ödediği tazminatı isteme hakkı bulunduğu sonucuna varılmıştır.54
Yine 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1309. maddesine göre, sigortacı, sigorta ettirenin kusurundan kaynaklanan yangın rizikosu ancak doğrudan doğruya oluşan hasarı ödemekle yükümlü olup, üçüncü kişinin dolaylı zararları sigorta kapsamı dışında kalmaktadır. Ancak aynı maddede sigorta sözleşmesine bu konuda açık hüküm konulmak suretiyle üçüncü kişilerin dolaylı zararları da sigorta güvencesi altına alınabileceği öngörülmüştür.

b) Hırsızlığa Karşı Sorumluluk Sigortası
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1320. maddesinde hırsızlık sigortası düzenlenmekle birlikte hırsızlık dolayısıyla hukuki sorumluluğa maruz kimselerin bu zararlarını güvence altına almak amacıyla hırsızlığa karşı sorumluluk sigortası da düzenlenmiştir.
Hırsızlık sigortasında, üçüncü kişiler tarafından, sigortalı eşya ve malların bulunduğu yerleri kırmak, zorlamak veya buralara tırmanmak, duvar açmak veya anahtar uydurmak veya o yerlere evvelden girip gizlenmek veya sigortalıya, müstahdemlere zor şiddet kullanmak veya onları tehdit etmek suretiyle çalınması rizikosu hırsızlığa karşı sigortanın kapsamını oluşturmaktadır.
Hırsızlık poliçesi genel şartlarında poliçede aksine hüküm bulunmadıkça, sigorta kapsamına sadece sigortalı veya onunla birlikte ikamet eden kimselere ait malların dahil olacağı belirtilmiştir.

54 Özel Daire’nin 22.12.1983 gün ve 1983/5302-5827 sayılı kararı

c) Asansör Kazalarına Karşı Sorumluluk Sigortaları
TTK.’nda düzenlenmemiş olmakla birlikte sigorta genel şartlarında düzenlenmiştir. Sigorta genel şartlarına göre bu sorumluluk sigortası türü, sözleşme ile daimi bakıma tabi olan ve marka, tip, kullanılış tarzı taşıma kapasitesi ile bulunduğu yerin adresi, poliçede gösterilen asansör ve asansörlerle ilgili olarak meydana gelebilecek kazalar sonucu üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek tazminat miktarlarını poliçede yazılı meblağlara kadar temin eder.
Bu sigorta ile üçüncü kişilerin asansör kazaları sebebiyle uğrayacakları zararları teminat altına alınmakla beraber bu sigorta poliçesine konulacak özel bir şart ile işveren bir hizmet veya vekalet ilişkisi ile bağlı kimselere ika olunacak bedeni zararlar da bu sigorta türü kapsamına alınabilmektedir.55
Bu sigorta türünün genel şartnamesine göre, asansöre taşıma kapasitesinin aşılması suretiyle oluşan rizikolar ile yangın, yıldırım, infilak ve deprem halleri ile harp ile her türlü harp olayları, istila, yabancı düşman hareketleri, nükleer olaylar, grev ve lokavt halleri sigorta güvencesi dışında bırakılmıştır.

d) Mamul (Ürün) Sorumluluğu Sigortası
Mamul(ürün) sorumluluğu sigortası, yapımcının ürettiği malı pazarlamak amacıyla elinden ve kontrolünden çıkardıktan sonra o üründeki imalatçının kusuru sebebiyle oluşan bedeni(cismani) ve mal zararları nedeniyle ortaya çıkan sorumluluğun sigortası tarafından üçüncü kişiler lehine sigorta güvencesi altına alınmasını ifade etmektedir.56
Bu sorumluluk sigortası türünde sadece kusurlu üretilen mamulden dolayı bedeni veya maddi zarar gören tüketici ve üçüncü şahıslar değil, seri üretim nedeniyle bundan büyük oranda zarar görecek olan yapımcı firmalar da ekonomik yıkımdan kurtulmak suretiyle faydalanmaktadır. Bu sigorta türünde rizikonun peşin saptanamaması nedeniyle uygulamada bu tür sigorta poliçelerinde riziko ve hasar istisnalar tesbit etme yoluna gidilerek sigorta güvencesi altına alınan riziko alanı daraltılma yolun gidilmiş bulunmaktadır. Bunlar şu şekilde sayılmaktadır.57
- Mamulün Kendisinde Oluşacak Hasar İstisnası: Yapımcının sorumluluğunda bilindiği üzere mamulün kendisindeki ayıptan doğan hasar akdi sorumluluk içerisinde kaldığından bu tür riziko ve hasarlar mamul sorumluluk sigortası güvencesinden istisna edilmiştir.
- Usul Hataları İstisnası: Malın üretiminde kullanılan projede, formülde, planda, tarifnamede, reklam malzemelerinde, basılı talimatlardaki yanlışlık veya noksanlık sonucu oluşan bedeni veya maddi zararla eylemli üretim hatasından kaynaklanmak koşulu ile sigorta güvencesinden ayrık tutulmuştur.
- Kusurlu Mamullerin Piyasadan Geri Çekilmesinden Doğan Riziko v Hasar İstisnası: Bu kurala göre, ayıplı olarak üretildiği anlaşılan mamulün piyasadan geri çekilmesi, muayenesi, onarım veya başka bir mamulle değişiminden kaynaklanan zararlar sigorta güvencesi kapsamı dışında bırakılmaktadır.
- Dolaylı Hasar İstisnası: Mamulün ayıplı üretilmesi sonucu oluşan hasarla birlikte dolaylı olarak ortaya çıkan zararlar (işyerinin geçici süre olarak kapanması gibi) aksine hüküm olmadıkça sorumluluk sigortası kapsamı içinde kabul edilmektedir. Bu dolaylı zararlar sigorta poliçesine konulacak bir istisna hükmü ile poliçe kapsamı dışında bırakılabilir.

55 ULAŞ , s. 511
56 ULAŞ , s. 664
57 ÇUMRALI , Mesuliyet Sigortaları Semineri III, 277 vd.
e) Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası
Parlayıcı, patlayıcı ve yakıcı maddeleri üreten, depolayan, nakleden veya satanların bu mesleki faaliyetleri nedeniyle, bu maddelerin doğrudan doğruya neden oldukları olaylar sonucu kusurları olsun olmasın üçüncü kişilere verilecek bedeni ve maddi zararlara karşı sorumluluklarını poliçe genel şartları çerçevesinde güvence altına alan bir sorumluluk sigortasıdır.58 Mevzuatımıza Bakanlar Kurulu’nun 91/2253 sayılı kararı ile getirilmiştir. Bu sigorta türüne ait genel şartlarda riziko tanımlanmamış fakat bu sigorta türü kapsamına giren maddelerin doğrudan doğruya neden oldukları olaylar sebebiyle verilen zararlar riziko kapsamında tutulmuştur. Diğer sigorta türlerinde olduğu gibi bu sigorta türünün genel şartlarında da sigorta ettirenin sözleşme kurulurken, sözleşme süresi içindeki ve rizikonun gerçekleşmesi halindeki ihbar yükümlülüğü(rizikonun gerçekleşmesinden itibaren beş gün içinde) ve sonuçları düzenlenmiştir.59

f) Tüpgaz Zorunlu Sorumluluk Sigortası
Bakanlar Kurulu’nun 91/2253 sayılı kararı ile likit petrol gazını tüpleyen firmalar doldurdukları türleri kullanmak üzere bulundukları yerde infilakı ,gaz kaçırması, yangın çıkarması sonucu meydana gelecek bedeni ve/veya maddi zararlar teminat altına alınmak üzere tüpgaz sorumluluk sigortası yaptırmak zorunda tutulmuşlardır.60
Bu sigorta türünde LPG tüplerinin kullanılması üzerine bulundukları yerlerde infilakı, gaz kaçırması, yangın çıkarması sonucu bedeni ve maddi zarar vermesi hali riziko kapsamında olmakla birlikte, zarar kasten neden olma sonucu tazminat istemi, sigorta ettirenin kendi zararları, savaş veya savaş niteliğindeki harekat , ihtilal, isyan, ayaklanma ve bunlardan doğan iç karışıklıklar nedeniyle meydana gelen zararlar ile nükleer atıklar veya bunların getirdiği askeri önlemlerin neden olduğu tüm kayıp ve hasarlar riziko teminatı dışında tutulmuştur.61

g) İşveren Sorumluluk Sigortası
İşveren sorumluluk sigortası genel şartlarında bu sigortanın kapsamı, iş yerinde meydana gelebilecek iş kazaları sonucunda işverene terettüp edecek hukuki sorumluluk nedeniyle işverene bir hizmet akdi ile bağlı ve Sosyal Sigortalar Kanunu’na tabi işçiler veya bunların hak sahipleri tarafından işverenden talep edilecek Sosyal Sigortalar Kurumu’nun sağladığı yardımların üstündeki dolaylı ikame edilecek rücu davaları sonunda ödenecek tazminat miktarını, poliçede yazılı meblağlara kadar temin edilmesi şeklinde kapsamı belirlenmiştir.62
İşveren sorumluluk sigortası ile esas itibariyle işçilerin işverene karşı hakları güvence altına alındığından ve işçi ile işveren arasındaki zararı tazminine ilişkin davalar 818 sayılı B.K.’nun 125. maddesinde belirtilen genel zamanaşımı süresine yani on yıllık zamanaşımına tabidir. Sigortacılık sektöründe işveren sorumluluk sigortası poliçe genel şartlarında da bu tür sigorta sözleşmesinden doğan tüm taleplerin on yıl zamanaşımı süresine tabi olduğunu kabul edilerek 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1268. maddesi hükmünden ayrılmıştır.63

58 ULAŞ , s. 669
59 Tehlikeli Madde Zararlarına Karşı Sorumluluk Sigortası Genel Şartnamesi md. 7,8,9
60 25.09.1991 gün ve 21002 sayılı R.G.
61 Tüpgaz Zorunlu Sorumluluk Sigortası Genel Şartnamesi md. 3
62 İşveren Sorumluluk Sigortası Genel Şartları md. 1.
63 İşveren Sorumluluk Sigortası Genel Şartları md. 9. ve 10.
h) Taşıma Sorumluluk Sigortası
Taşımacının, malları teslim aldığından itibaren varış mahallinde teslim edilinceye kadar taşınan yükün kaybından ve hasarından sorumluluğu olarak özetlenebilecek yükümlülüğünü rizikolara karşı sigorta ettirmesine taşıyanın sorumluluğu sigortası adı verilmektedir.64
Yargıtay kararlarına göre bu tür sorumluluk sigortalarında, taşıma sırasında malı hasar gören kişilerin taşıyıcının yaptırdığı sorumluluk sigortasına dayanarak doğrudan sigortacı aleyhine dava açabileceği belirtilmiştir.65
Yine bir Yargıtay kararında bu sigorta türünde taşıyıcının hukuki sorumluluğu sigortacı tarafından üstlenildiğinden, riziko ve hasar gerçekleşmesi halinde zarar görenin sigortacıya başvurabilmesi için taşıyıcının sorumluluğunu gerektiren bir rizikonun gerçekleşmiş olması zorunludur. Aksi halde; taşıyıcının zarardan sorumlu olmayacağından onun sorumluluk sigortacısı da böyle bir rizikodan sorumlu olmayacaktır. Bir başka deyişle taşıyıcının sorumluluktan kurtuluş beyyinesinden yararlandığı durumlarda sigortacıda bundan yararlanabileceği belirtilmiştir.66

i) Trafik Dolayısı İle Sorumluluk Sigortası
Trafik dolayısı ile sorumluluk sigortası, yapılmasının zorunlu olup olmamasına göre motorlu kara taşıt araçları zorunlu (mecburi) mali sorumluluk sigortası ve motorlu kara taşıt araçları isteğe bağlı (ihtiyari) mali sorumluluk sigortası şeklinde iki tür olarak yapılmaktadır.

Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası
Motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yapılması zorunlu kılınan sorumluluk sigortası türüdür.67 2918 sayılı Kara Yolları Trafik Kanunu’na göre yapılması zorunludur. Aynı kanunda zorunlu trafik sigortası yaptıracak olan kişiler, motorlu taşıt işletenler, çekici işletenler, motorlu taşıtlarla ilgili mesleki faaliyette bulunanlar, yarış düzenleyenler olarak sayılmıştır.
Bu sigorta türünde, sigorta konusu aracın neden olduğu kazalarda meydana gelen kazaları karşılar. 2918 sayılı Kara Yolları Trafik Kanunu’na göre, motorlu aracın işletilmesi, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarar uğramasına neden olan rizikoların zorunlu mali sorumluluk sigortasının güvencesi altında bulunduğunu hükme bağlamıştır. Tazminat kapsamı dışında kalan haller (manevi zarar gibi) zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında belirtilmiştir.
Zarar gören, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya başvurabilir ve sigortacı aleyhine dava açabilir.68 Sigortacının bu hakkını kulanabilmesi için, öncelikle zarar veren işletenle sigortacı arasında önceden yapılmış bir zorunlu mali sorumluluk sigortasının bulunması ve işleten veya işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu şahısların sorumluluklarının doğmuş olması gerekmektedir.69

64 ULAŞ , s. 687
65 Özel Daire’nin 08.11.1993 gün ve 1993/4310-7258 sayılı kararı.
66 Özel Daire’nin 08.11.1993 gün ve 1993/754-7231 sayılı kararı.
67 ULAŞ , s. 692
68 2918 sayılı Kara Yolları Trafik Kanunu md. 97
69 KUBİLAY, s. 113
2918 sayılı Kara Yolları Trafik Kanunu’na 109. maddesi hem işletenin hem de sigortacının tabi olduğu zamanaşımı süresini; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zarar ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar şeklinde düzenlemiş bulunmaktadır.
Tüm bunlarla birlikte6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 1483. maddesinde zorunlu trafik sigortalarına ilişkin sözleşme yapma zorunluluğu düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre, sigortacılar, kanunlardaki diğer hükümler saklı kalmak kaydıyla faaliyet gösterdikleri dalların kapsamında bulunan zorunlu sigortaları yapmaktan kaçınamazlar.

İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası
Sigorta genel şartlarına göre, sigortacı, poliçede gösterilen aracın kullanılmasından doğan ve Karayolları Trafik Kanununa ve Umumi hükümlere göre aracın işletenine terettüp eden hukuki sorumluluğu ve bu poliçe teminat kapsamında olmak şartıyla zorunlu mali sorumluluk sigortası hadlerinin üzerinde kalan kısmını poliçede yazılı hadlere kadar temin eder.70 İhtiyari mali sorumluluk sigortasının genel şartlarına göre , motorlu araçların kullanılmasından doğan işletenin sorumluluğu sigorta güvencesi altına alındığı açıkca vurgulanmıştır.71 Yargıtay kararlarına göre ihtiyari sorumluluk sigortası sigortacısının sorumluluğu, zorunlu mali mesuliyet sigortasından yapılan ödemenin yeterli olmadığı hallerde ortaya çıkar.72

2918 sayılı Kara Yolları Trafik Kanunu’na 109/1 maddesine göre, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.
İhtiyari mali sorumluluk sigortası, sigorta sözleşmesinde belirtilen sözleşme süresinin dolması , sigorta konusunun ortadan kalkması, fesih hakkının kullanılması, işletenin değişmesi, tarafların anlaşmaları, tarafların acze düşmeleri hallerinde sona ermektedir.73


70 İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları
71 İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları md. 1
72 Özel Daire’nin 15.10.2001 tarih ve E. 2001/005035 K. 2001/7952 sayılı kararı
73 İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Mesuliyet Sigortası" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av. Hüsna Yıldırım'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
» Makale Bilgileri
Tarih
26-08-2011 - 16:59
(4629 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 14 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 14 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
18036
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 10 saat 2 dakika 57 saniye önce.
* Ortalama Günde 3,90 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 59176, Kelime Sayısı : 7038, Boyut : 57,79 Kb.
* 4 kez yazdırıldı.
* 4 kez arkadaşa gönderildi.
* 6 kez indirildi.
* 3 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1381
Yorumlar : 2
Makaleniz bu alanda kafamızdaki soru işaretlerinin giderilmesi anlamında çok faydalı oldu.Başarılı çalışmanızdan dolayı tebrik ediyor,başarılarınızın devamını diliyorum.(...)
Kısa ve öz bir şekilde sigortalar hakkında verdiğiniz yararlı bilgiler ve mesleki bilginin paylaşımı için teşekkürler.(...)
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,05010509 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.