Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Ötenazi

Yazan : Fatih Ulu [Yazarla İletişim]

ÖTENAZİ


FATİH ULU



ANKARA 2010

KISALTMALAR CETVELİ

a.g.e. : adı geçen eser
A.Ü.İ.F.D. : Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
çev. : çeviren
sf : sayfa
S.Ü.H.F.D. :Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
U.Ü.İ.F.D. : Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
Yar. CGK. : Yargıtay Ceza Genel Kurulu




I.GİRİŞ
Son yıllarda ötenazi, birçok ülkede ilgi odağı olmuş ve tartışılmaya başlanmıştır. Bunun nedeni tıp biliminin oldukça ilerlemesi ve insan yaşamının tıp aracılığıyla uzatılabilmesidir.1
Bu çalışmada ötenazinin tanımı, tarihçesi, çeşitli ayrımları, felsefi, dini, anayasal boyutları hakkında bilgi verilmiş ve ayrıca tıbbi etik, mukayeseli hukuk ve Türk hukuku bakımından ötenazi üzerinde durulmuştur.

II.ÖTENAZİ KAVRAMI
Ötenazi etimolojik olarak Yunanca eu=güzel ve tanasios=ölüm kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuştur.2
Ötenazinin çok çeşitli tanımları yapılmıştır. Genel olarak ötenazi ölümün kaçınılmaz olduğu ve tıp biliminin verilerine göre iyileştirilmesi mümkün olmayan veya dayanılmaz acılar içinde olan kişinin tıbbi yollarla öldürülmesi veya tıbbi yardımın kesilerek ölüme terk edilmesi halidir.3
Bir başka tanıma göre ötenazi, tedavi ve tahammülü imkansız acıların kesilmesi için ölümün bir an önce gerçekleştirilmesidir.4

III.ÖTENAZİNİN TARİHÇESİ
İntiharın meşruiyeti ve ötenazi ilk olarak antik çağda tartışılmaya başlanmıştır ve ilk örnekleri de antik Yunan ve Roma devrindedir. Ötenazinin ilk örneklerinde yatan düşünce, soylu insanın kendini hastalıklı bir beden içinde görmekten ve görülmekten kaçınma ya da yaşlılığın getirdiği titreklik ve bunaklığın hâkimiyetine girmekten kurtulma isteğidir, soylu insan için bu durumda yaşamak onuru ile bağdaşmamaktadır. Bu nedenle ölme kararı ya da yaşam ve ölüm arasındaki seçim pek çok düşünür tarafından tartışılmıştır.5
Günümüzden 2500 yıl öncesine dayanan Hipokrat’ın yemininde “Talep olsa dahi hiç kimseye öldürücü zehir vermemeye veya tavsiye etmemeye” söz verilmiştir.
18. yüzyılda Napoleon’un askerlerinden yaşamına son vermek için kendisine öldürücü bir ilaç sağlamalarını istediğinde, “hekimlerin görevinin insanları öldürmek değil tedavi etmek olduğu” cevabını aldığı bilinmektedir.6
Almanya’da Hitler döneminde ise ötenazi çarpıtılarak kötüye kullanılmıştır. Hitler, “Yaşaması faydasız ve bünyesi bozuk insan toplumdan atılmalıdır” diyerek binlerce insanın ölümüne sebep olmuştur. Hatta halkın düşüncesini bu sosyal yapıya hazırlamak için bir film yapılmış ve bu ötenazi mantığa uygun bir şekilde halka takdim edilmiştir. Hitler’in bu düşüncesinin temeli “Hasta toplum için bir parazittir. Belirli bir durumdan sonra daha uzun yaşaması uyun değildir” diyen alman düşünür Nietzche’ye dayanmaktadır.7
20. yüzyılda tıp oldukça ilerlemiş, insan ömrünün uzatılması ve hastaya yaşam desteği verilmesi konusunda önemli gelişmeler yaşanmıştır. İradi ötenazi ilk defa 1980 li yılların ortalarında Hollanda’da mahkemelerce koyulan şartlara ve tıp bilimince koyulan koşullara uygun olmak suretiyle açık şekilde ve cezai takibat konusu yapılmaksızın uygulanmaya başlanmıştır.8
Türk tarihi bakımındansa ötenazinin gerek uygulamada gerek düşünce olarak uzun bir geçmişinin olduğunu söylemek oldukça güçtür. Çünkü Türklerin uzun zamandır benimsediği İslamiyet’e göre insan, yaşamına devam etme veya son verme gibi bir özgürlüğe sahip değildir.9 İslam inancına göre hayır ve şer Allah’tan gelir; hayır, şer ve kadere inanmak gerekir, nefsin Allah’ın çizdiği yazgı (kader) dışında sürdürülmesi en büyük günahlardandır.10
Ülkemizde aktif ötenazi talep olmasına rağmen uygulanmamakta fakat pasif ötenazinin uygulandığı görülmektedir.

IV. ÖTENAZİNİN ÇEŞİTLİ AYRIMLARI

A. Aktif Ötenazi – Pasif Ötenazi – Dolaylı Ötenazi ve Asiste İntihar
Bu ayrım ötenazi eyleminin gerçekleştirilmesinden hareketle yapılmıştır.
Aktif ötenazi, iyileşmesi tıbben mümkün görülmeyen bir hastanın acı ve ıstıraplarına son vermek için rızası üzerine olumlu bir eylem ile tıbbi yollardan yaşamının sona erdirilmesidir.11 Burada genelde hastaya yüksek dozda morfin, potasyum klorid, v.b. ani ölüm yapacak özellikte bir ilaç enjekte edilmektedir.12
Pasif ötenazi, hastanın bir müddet daha yaşamasını sağlayan yaşam destekleyici tedaviyi sona erdirerek hastayı ölüme terk etmek olarak kabul edilmektedir.13 Pasif ötenazi uygulamada daha çok hastayı yaşama bağlayan tıbbi cihazların kapatılması olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin gastronomi tüpünün çekilmesi, respiratörün çekilmesi gibi.14
Dolaylı ötenazi ise, hekimin hastanın acısını azaltmak üzere kullandığı ve kullanılmasının tıp bilimi tarafından öngörüldüğü bir ilacın kaçınılmaz bir yan etkisi olarak hastanın yaşamının kısalması durumudur.15
Dolaylı ötenazi açısından bazı şartların gerçekleşmesi gerekir. Bunlar: esas amacın acının hafifletilmesi olması, hastanın aydınlatılarak bu uygulamaya rıza göstermiş bulunması, ölümün kaçınılmaz ve yakın olması, tedavi ile sonuçları arasında uygun bir dengenin bulunmasıdır.16
Asiste intihar veya başka bir deyişle hekim yardımlı intihar, hastalığının iyileşmeyeceğini tahmin eden veya kendisine öyle bilgi verilen hastanın talebi üzerine hekimin hastaya kendini öldürebilmesi için gerekli bilgi ve malzemeyi sağlamasının ardından öldürücü enjeksiyon yapma işleminin bizzat hasta tarafından gerçekleştirilmesidir.17 Asiste intiharın istemli ötenaziden farkı, istemli ötenazide öldürücü müdahale hekim tarafından yapılırken asiste intiharda hekimin ortam ve şartları hazırlaması ile bizzat hasta tarafından yapılmasıdır.

B. İstemli (Volonter) Ötenazi – İstem Dışı (Nonvolonter) Ötenazi – İstemsiz (İnvolonter) Ötenazi
Bu ayrım da ötenazinin kişinin iradesine bağlı olup olmamasına göre yapılmıştır.
İstemli (volonter) veya bir başka deyişle iradi ötenazi, hastanın temyiz kudretine sahip ve bilinci açık iken hata, hile, tehdit ile sakatlanmamış ve özgürce açıklanan isteği doğrultusunda yapılan ötenazidir.18 İstemli ötenazinin gerçekleşmesi için bazı koşullara ihtiyaç vardır19:
Temyiz Kudreti: Olayları sağlıklı bir şekilde değerlendirip serbestçe karar verme ve bu karar doğrultusunda hareket edebilme yeteneğidir.20 Şuuru kapalı, akıl hastası, mental geriliği olan kişiler temyiz kudretine sahip değildir.
Aydınlatılmış Onam (Rıza): Hastaya tedaviye devam etmek, reddetmek ya da durdurmak konusunda karar verebilmek için, içinde bulunduğu durum, bu durumla ilgili olası tedavilerin etkileri, yararları, olası zararları, tehlikeleri ve sonuçları, tedaviyi reddetmesi durumunda hastalığın yaratacağı sonuçlar ve sonrasında gelişecek olaylarla ilgili bütün gerçeklerin hastaya anlatılarak bilgilendirilmesi ile hastanın seçtiği yönteme ilişkin izin alınmasıdır.
İstemlilik: Hiçbir etkinin altında kalmadan serbestçe karar verebilmektir. Maddi veya manevi herhangi bir baskı altında kalmadan hile, hata, tehdit olmaksızın verilen kararlar istemlidir.
İstem dışı (nonvolonter, gönüllü olmayan) ötenazi hastanın rızasının alınamadığı durumlarda kanuni temsilcisinin veya yakınlarının ya da bunlar bulunmadığı zaman varsayılan rızasına dayanarak gerçekleştirilebilen ötenazi türüdür. Hastanın ötenazi hakkındaki fikrinin kendisi tarafından ifade edilemediği bilinç kaybının olduğu, koma, bitkisel hayat veya psikolojik sebeplerle oluşan zihinsel kapanıklılık durumlarında uygulanan ötenazi türü irade dışı ötenazidir.21
İstemsiz (involonter) ötenazi ise kişinin ne sarih ne de varsayılan rızasına dayanılmaksızın hatta onun rızası hilafına ölümcül hasta veya sakat oluşu nedeniyle gerçekleştirilen ötenazi türüdür.22 Aslında bu tür ötenaziyi ötenazi türleri arasında saymamak daha doğrudur. Bu tür bir uygulama cinayetten başka bir şey değildir ve bir hukuk devletinde kabul edilemez. Bu ötenazi türünü “cinai ötenazi” olarak tanımlayanlar da vardır.23 Almanya’da Hitler döneminde gönülsüz ötenazi çok yoğun olarak uygulanmış ve binlerce insan bu yolla öldürülmüştür.

C. İç Ötenazi – Dış Ötenazi
İç ötenazi veya bir başka deyişle self ötenazi, kişinin kendi isteği ile ölümüne razı olmasıdır. Bu tür ötenazi intihara benzemekte ise de intiharda kişi kemdi bildiği yöntem ve yollarla hayatına son verirken self ötenazide irade hastadan gelmekle beraber öldürücü eylem hekim tarafından yerine getirilmektedir.24
Dış ötenazi ise kendisine kanunen bu konuda yetki verilmiş kimselerin iradesi alınmak suretiyle üçüncü bir kişinin ölümünün sağlanması halidir. Hasta yakınlarının iradesine bağlı olarak gerçekleşen irade dışı ötenazi veya mahkeme kararına dayanan iradi ötenazi, dış ötenazinin bir görüntüsüdür.25

D. Kazai Ötenazi – Medikal Ötenazi
Ötenaziye izin verilen ülkelerin bir kısmında ötenazi bir mahkeme kararına gerek göstermektedir. Buna kazai (yargısal) ötenazi denmektedir. Asiste intiharın yasal olarak yasaklanmadığı bazı ülkelerde ise sadece hekim kararı ile ötenazinin (medikal ötenazi) gerçekleştirilmesi yeterli görülmektedir. Mesela Hollanda’da mahkeme kararı olmaksızın hekimin bir başka meslektaşı ile yapacağı istişare sonucunda alacağı karar ile ötenaziye karar verilmektedir.26

V. ÖTENAZİNİN KOŞULLARI
Her şeyden önce ötenaziden bahsedebilmek için yaşayan bir insan, yani beyin ölümü gerçekleşmemiş bir kişi gerekir. Burada beyin ölümü ve bitkisel hayatı birbirine karıştırmamak gerekir. İkisi farklı olgulardır:
Bitkisel hayattaki insanda beynin korteks denen tabakası ölmüştür. Bu kısım hafıza, zeka, kişilik gibi özelliklerin kontrol edildiği kısımdır. Buna karşılık beyin ölümü olayında ise, beyin sapı denilen ve hayati organların kendi kendine çalışmalarını birtakım hayati refleks fonksiyonlarını yürüten kısım çalışmaya devam etmektedir. Örneğin kalp atmakta, solunum gerçekleşmekte, sindirim sistemi çalışmaktadır.27 Bitkisel hayat sürecinde hastanın iyileşme olanağı mevcuttur. Oysa beyin ölümü durumunda korteks ile birlikte beyin sapı da ölmüştür ve hastanın iyileşme olanağı yoktur. Tabir caizse hasta artık dönülmez bir yola girmiştir. Beyin ölümü gerçekleşen kişi tıbben ve hukuken ölüdür. Dolayısıyla bitkisel hayat sürecinde ötenazi mümkün iken beyin ölümü gerçekleşen kişi için ötenazi söz konusu olamaz.
Bundan başka ötenazinin koşulları doktrinde şu şekilde sıralanmıştır:28
? Ötenaziden bahsedebilmek için öncelikle bir hasta olması gerekir. ‘Hastalık’ kavramı geniş anlamda anlaşılmalıdır.
? Mevcut hastalık tedai edilemez olmalıdır. Yani tıbbın bugün gelmiş olduğu düzey itibariyle söz konusu hastalığın tedavisinin gerçekleştirilememesi gerekmektedir. Tedavi edilemez hastalıklar arasına aslında tedavi edilebilen fakat herhangi bir nedenle kötüleşmenin meydana geldiği ve söz konusu sebepten dolayı iyileşmesi imkânsız olan hastalıklar da girer.
? Söz konusu hastalık dayanılmaz bir ıstırap vermelidir. Acıların devamlı olamsı şart olmayıp kuvvetli olmaları yeterlidir.
? Hastanın uygulanacak ötenaziye onay vermesi gerekir. Bu onay sarih veya zımni olabilir. Hastanın onayının alınmasının mümkün olmadığı hallerde kanuni temsilcisi veya yakınları onay vermelidir.
? Öldürme fiili hastanın ıstırabından bir an önce kurtulmasını temin amacıyla gerçekleşmiş olmalıdır.

VI. DİNLER AÇISINDAN ÖTENAZİ

A. İslamiyet
İslam’da insan hayatına büyük önem verilmiş, insanın yaşaması ve yaşatılması temel amaç olarak benimsenmiştir. Bu nedenle insan hayatı söz konusu olduğunda yasaklanan birçok şey mubah kılınmıştır.
Allah’ın özenerek yarattığı insanın, savaş hali, nefis müdafaası veya yetkili kurum ve makamların karara bağladığı bir cezanın infazı gibi haklı ve meşru bir sebep olmaksızın hayatına son verilmesi yasaklanmış, gerek başkasının canına kıyma, gerekse intihar en büyük günahlar arasında sayılmıştır.29 İnsanın hayatı hiçbir gerekçe ile ihlal edilemez. Kur’an ve sünnette belirlenen durumlar hariç hiçbir sebep onu önemsiz kılamaz. Çekilen acı ve ıstırabın şiddeti ne olursa olsun hayata son vermeyi haklı kılacak meşru bir gerekçe olarak kabul edilemez. Dolayısıyla hastanın acı ve ıstıraplarına son vermek, hasta yakınlarını bakım ve tedavi masrafları gibi sıkıntılardan kurtarmak gibi nedenler insanın hayatına son vermek için meşru bir sebep olarak kabul edilemez.30 Hatta İslam’da ölmeyi dilemek bile yasaklanmıştır. Nitekim bir hadis-i şerif ile: “Sizden hiçbiriniz başınıza gelen bir musibetten dolayı sakın ölümü temenni etmesin. Eğer bunu yapmaya mecbur ise, o takdirde Allah’ım benim için yaşamak hayırlı olduğu müddetçe beni yaşat, ölüm benim için hayırlı olduğu zaman beni öldür, desin” buyrulmuştur.31
İslam hukuku terminolojisinde kullanılan şekliyle ötenazi, Allah hakkını ihlal eden bir fiildir. Çünkü Kur’an ve sünnetin haksız yere öldürülmesini yasakladığı bir insanın yaşamına son verilmek suretiyle Allah’ın koyduğu bir yasak çiğnenmektedir. Böyle bir eylemin müeyyidesi niteliğine göre had veya kısas cezasıdır.32
Ötenazi aynı zamanda kul hakkını ihlal eden bir fiildir. Çünkü öldürülen kişinin yaşam hakkı elinden alınmakta, ayrıca onun geride bıraktığı eş ve çocukları ile diğer yakınları destekten mahrum kalmakta, ayrıca onlar maddi ve manevi birçok zarara katlanmak zorunda kalmaktadır. Böyle bir fiilin müeyyidesi ise zarar gören değerlerin telafisi için diyet ödemektir.33
İslam ceza hukukuna göre bir kimsenin kendi aleyhinde işlenecek bir suça razı olması bu suçun işlenmesini meşru hale getirmez. Ancak aleyhinde suç işlenen kişi ve yetkili yakınları öldürme, dövme ve yaralama suçlarında cezayı bağışlayabilirler. Bu durumda da devlet gerekli görürse tazir cezası verebilir. Buna rağmen bağışlamanın kapsamı konusunda İslam hukukçuları arasında mezhepler bakımından bazı ufak farklılıklar vardır. 34 Şafilerden bir kısmının ve İmam Malik’in görüşüne göre öldürülmesini isteyen kişiyi katledenin cezası kısastır. Ötanazi olayında da doktor hastayı onun talebine istinaden de olsa isteyerek ve amaçlayarak öldürmüş olacağı için aynı hükme tabi olacaktır. Bir kısım İslam hukukçuları da mağdurun veya yakınlarının izninin şüphe meydana getireceğini öne sürerek kısas cezasının uygulanmayacağını, yalnız diyet cezasının lazım geldiğini kabul etmişlerdir. Çoğunluk tarafından kabul edilen diğer bir görüşe göre ise kısas düştüğü gibi diyet de düşer. Çünkü maktulün veya yakınlarının izni bir hakkın önceden kullanılması demektir. Bu nedenle af ve feragatin mümkün olduğu müeyyidelerden olan diyetin ödeme yükümlülüğü kalkar.35

B. Hıristiyanlık
Hıristiyanlık da ötenaziyi kabul etmemiştir. Hıristiyanlık dünyasının ruhani liderliğini üstlenen papa başkanlığında toplanan 5.5.1980 tarihli II. Vatikan Ekumenik Konsüller Bileşiminde ötenazi üzerine bir deklarasyon (beyanname) yayınlanmıştır. Deklarasyon ile piskoposlara, hizmetinden sorumlu oldukları müminlere bu konuda doğru öğretiyi vermelerinde yardımcı olmak ve onlara çok ciddi bir konu olan ötenaziyle ilgili olarak sivil yetkililere sunabilecekleri fikri doküman sağlamak amaçlanmıştır.36
Buna göre, insan yaşamı bütün iyiliklerin temelidir ve insanın her faaliyetinin ve bütün toplumun gerekli kaynak ve şartıdır. Birçok insan, hayatı kutsa bir şey olarak algılar ve hiç kimsenin yaşamını kendi rızası ile yok etmemesi fikrini taşır. Ancak müminler yaşamayı daha büyük bir şey olarak açıkçası Tanrı sevgisinin bir hediyesi olarak algılar ki insanlar bu hediyeyi muhafaza etmek ve verimli kılmak ile yükümlüdür.37

C. Musevilik
Musevilik de ötenaziyi Allah’ın iradesine karşı çıkmak olarak görür ve reddeder.38 Musevilikte insanın Tanrı tarafından yaratıldığı ve hayatın tanrı tarafından bahşedildiğinden hareketle kişinin sanki hayatı kendi yarattığı ve hayata sahipmiş gibi davranması beklenemez. Tanrı tarafından bahşedilen hayat, yine Tanrı tarafından, Tanrı’nın dilediği anda kişiden alınacaktır. Bu sebeple kişinin kendi hayatını alması meşru değildir. İnsanın Tanrı suretinde yaratıldığı inancı Musevilikte de bulunmaktadır ve bu da hayatın ve insanın özel bir kutsallığı barındırdığı fikrini desteklemekte ve ötenaziye bu anlamda da karşı çıkmaktadır.39

D. Diğer Dinler
Diğer büyük dinlerin çoğunda da ötenazi reddedilmiştir. Örneğin Budizm bütün yaşamların kutsal olduğunu öngörür. Bir Budist rahip için hayvan ya da bitki yaşamı ile insan yaşamı arasında büyük bir fark yoktur. Budist rahip, insan yaşamına gösterdiği saygı kadar, insan olmayan canlıların yaşamına da saygı gösterir. Ona göre masum sinekleri öldürmemek için suyu içmeden önce süzmeli, sinekleri yanlışlıkla solumamak için maske takılmalıdır.40 Ancak Budizm ümitsiz hastalık durumunda istemli ötenaziye izin verir. Buda Diyaloglarında, iki kutsal kişinin çaresiz hastalıktan kurtulmak için intihar ettiklerinden söz edilir ve bu Nirvana’ya ulaşmak için engel değildir. Doğu dinlerinden Şintoizm’de de durum aynıdır. Çin’de Konfüçyüs ahlakı da aynı şeyi savunur.41,

VII. FELSEFİ AÇIDAN ÖTENAZİ
Antik çağ, ilk defa intiharın meşruiyetinin tartışılmaya başlandığı bir dönemdir. Antik Çağ’ın ünlü filozoflarının birçoğu, örneğin Eflatun, Aristo ve Zeno, kentin (polisin) kaynaklarını tüketen, tedavisi olmayan hastalıklara sahip hasta yetişkinlerin gönüllü olmasalar dahi öldürülmelerinin veya bakımsızlıktan ölmelerine yol açmanın, yani pasif olarak ölmelerini sağlamanın uygun olduğunu iddia etmişlerdir. Eflatun, ideal toplum=sağlıklı toplum anlayışından hareketle ideal toplumu gerçekleştirmek üzere ötenaziyi önermekte bir sakınca görmemiştir.42 Aristoteles, intihara ne dini ne de bireysel bir sorun olarak bakmıştır. Ona göre intihar devlete karşı bir saldırıdır. Aristoteles bireyden çok devlet ve onun çıkardığı yasalara kayıtsız şartsız itaat üzerinde durmaktadır. Çünkü ona göre vatandaş olabildiğince uzun süre üretken kalmalıdır. Hatta yeni doğmuş sakat çocukların öldürülmesinin de yasal olmasını savunarak üretkenlik üzerine kurulu devletçi bakış açısını doğrulamaktadır.43 Pitagoras ise bütün felsefesini dini temeller üzerine kurarak yaşamı ve ölümü açıklamaya çalışmıştır. Ölümden sonra ruhun yaşamaya devam ettiğini savunmaktadır. Pitagoras’ın felsefesi üç temele dayanır. Birincisi Tanrı vardır, ikincisi insanın temel görevi her zaman tanrı’nın emirlerine itaat etmektir, üçüncüsü Tanrı’nın emirlerine itaat kişinin dünyevi yaşamı zamanından önce terk etmesini yasaklamaktadır. Bu nedenle intihara karşı çıkmaktadır.44 Sokrates ise iki durumda intiharı haklı bulmaktadır. Bunlardan birincisi tedavisi mümkün olmayan bir hastalık durumu, ikincisi ise sürekli sakatlık durumudur.45
Hıristiyanlığın yükselişi ile birlikte ötenazi hakkındaki olumlu görüşler azınlığı oluşturmaya başlamıştır. Çünkü yukarıda da belirtildiği gibi Hıristiyanlığa göre ötenazi büyük bir suç kabul edilmiştir. Immanuel Kant, insanın hayatını sona erdirme yetkisinin olmadığı görüşündedir.46 Francis Bacon 17. yüzyılda pozitif bilimlerle insan hayatını uzatmanın yollarını bulunması veya ümitsiz durumda olup acı çekenlerin ıstıraplarına son vermeyi yani ötanaziyi son çare olarak öneren ilk düşünürlerdendir.47 Ötenazi konusunda en çarpıcı isimlerden birisi ünlü filozof David Hume olmuştur. “İntihar Üzerine” isimli denemesinde kişinin sefil bir hayatı sırf yaratıcısını mutlu etmek için sürdürmeye çalışmasını öngören dini görüşe karşı çıkar ve kişilerin otonomilerine ve özgürlüklerine vurgu yapar. Ünlü filozof Nietzche ise istemsiz ötenazinin en önemli savunucularındandır. Nietzche’ye göre “Hasta toplum için bir parazittir. Belli bir durumdan sonra yaşaması uygun değildir. Yaşama zevki kaybolduktan sonra boş yere ömür sürmek, doktorların ve pratik müdahalelerin esiri olmak anlamsızdır. O halde yaşama hakkını toplumun tahkir nazarları arasından çekmelidir.”48 Yakın çağ ütopyacılarından Tomas More da ötenaziyi kabul ederken toplumsal sağlık üzerinde durduğu gibi kişinin bireysel yararını da göz önüne almıştır. Hastanı rızası alınmak suretiyle rahiplerin hazırladığı ilçala hayatına acısız şekilde son veren hasta, ölümü kabul etmekle aynı zamanda Tanrı’nın iradesine de uymuş bulunmaktadır.49
Avustralyalı felsefeci Peter Singer 1979 yılında “Practical Ethics” adlı önemli bir esere imza atmıştır. Yahudi olduklarından dolayı Singer’in ebeveyni Nazilerden kaçmak zorunda kalmış ve büyük ebeveynleri Naziler tarafından öldürülmüştür. Singer şunu sorar: “öldürme neden itiraz edilebilir bir şeydir? Bir kimse yaşam kutsaldır deyince o bununla insan yaşamını kasteder. Ancak neden insan yaşamı özel bir değere sahip olmalıdır?” Singer insanı şöyle tanımlar: ”bir insan ebeveyni tarafından üretilen bir fetüsün varoluşunun ilk anından itibaren bir insan olduğunu itiraf eder ve bu durum en ciddi ve çaresiz halde bitkisel hayattaki insan için de geçerlidir.”50 Cenin ve yeni doğmuş çocuk kuşkusuz insan türünün örneğidir ancak bunlardan hiçbiri şuur sahibi değildir, gelecek duygusu ve başkaları ile ilişki içinde bulunma yeteneğine sahip değildir. Bu itibarla Singer, bu tanım dışında tutulabilen cenin, yeni doğmuş çocuk ve bu yeteneklerini sonradan kaybeden diğer hastalar bakımından ötenaziyi kabul edilebilir görmüştür.51 Singer’in bu görüşleri felsefe, tıp ve teoloji alanındaki değişik birçok bilim adamı tarafından eleştirilmiştir.52
Günümüzde de ötenazi, felsefe, tıp, hukuk ve din alanındaki bilim adamları tarafından tartışılmaktadır.

VIII. TIBBİ ETİK AÇISINDAN ÖTENAZİ
Tıp bilimi hızla ilerlemekte ve önceden tedavisi bilinmeyen hastalıkların tedavisindeki yeni gelişmeler sonucunda günümüz insanı hastanelere daha çok başvurmakta ve tedavi olanaklarını sonuna kadar kullanmaktadırlar. Dolayısı ile geçmişte evde gerçekleşen ölüm olayları artık büyük oranda hastanelerde gerçekleşmektedir.53
Dünyanın her yerinde sağlık ekibi yaşamı ve sağlığı korumayı ilke edinerek bu amaca hizmet etmek için Hekimlik Andı (Hipokrat yemini) ve Hemşirelik Andı ile yemin ederek göreve başlamıştır.54
Hipokrat Yemini’nde aktif ötenazi yasağının yer alması nedeniyle hekimin ötanazi uygulayamayacağı sıkça savunulan bir savdır. Hipokrat yemininde şöyle demektedir: “Benden ağı (zehir) isteyene onu vermeyeceğim gibi, böyle bir hareket tarzını tavsiye dahi etmeyeceğim. Bunun gibi bir gebe kadına çocuk düşürmesi için ilaç vermeyeceğim.”55
Hipokrat, ötenazi yasağı getirdiği için ötenazi karşıtları tarafından bir deha olarak görülmüştür. Patrick Derr’e göre, Hipokrat, tıbbın, toplumun cellâdı olma rolünü üstlenmesi ve öldürmeyi istisnasız olarak reddetmesi gerektiğini fark etmiştir. Margaret Mead ise “Hipokrat ile birlikte, büyü ve tıp tarihinde ilk defa, şifa verenler kesin olarak öldürmeyi reddettiler ve yine ilk defa kara büyü ile beyaz büyü, şifa verenlerle (şamanlarla) öldürenlerin (büyücü hekimlerin) rolleri birbirinden ayrıldı.56
Kişinin kendi özerkliğine verdiği önem nedeniyle hasta haklarının gelişmesi tıp mesleğinin kurallarının da gözden geçirilmesine neden olmuştur. Artık hekim karar verirken hastanın yaşama ve ölüme bakışını da öğrenmek ve hastanın istekleri doğrultusunda hareket etmekle yükümlüdür. Hekim, aktif ötenazi uygulamaktan kişisel nedenlerle kaçınmakta özgürdür, fakat aktif ötenazi uygulayan hekimin tııp mesleği etiğine aykırı davrandığını söylemek güçtür. Yine tüm tıbbi yardımlara rağmen hastanın tedaviyi reddetmesi karşısında, ölümcül bir durum dahi olsa, hekimin müdahale etmeme yükümlülüğü ise kaçınılmaz bir görevdir. Bu ne tıp mesleğinin etiği ile ne de Hipokrat Yemini ile çatışır görünmemektedir57
Hekimin, hastanın yararına olduğunu düşündüğü bir durumda pasif ötenaziye izin verilebileceği Dünya Tıp Asamblesi tarafından kabul edilmiştir. Ancak bu, her hekimin ya da hemşirenin hasta yararına diyerek ötenazi uygulaması anlamını taşımaz.58 Tedainin uzun süre hasta bireye hiçbir yarar sağlamadığı durumlarda sonlandırılması, hastaya zarar vermekten kaçınma, saygınlığına ve yaşam kalitesine zarar vermeme ilkeleri doğrultusunda etik yönden doğru kabul edilir.59

IX. ÖTENAZİNİN ANAYASAL BOYUTU
Anayasal bir hak olarak yaşama hakkı temel hak ve hürriyetlerin en başında gelir. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin ikinci maddesi de bunu güvence altına almıştır. Bireyler kural olarak temel hak ve hürriyetleri kullanma veya kullanmama konusunda özgürdür. Kimse kimseyi bir hakkını kullanması ya da kullanmaması konusunda zorlayamaz.
T.C. 1982 anayasası da temel hak ve özgürlükler arasında saydığı yaşama hakkını (madde 17/1)anayasanın sözü ve özü itibariyle dokunulmaz, devredilemez ve vazgeçilemez bir hak olarak nitelendirmiştir. Bu özelliklerin temeli, temel hak ve özgürlüklerin “kişiye bağlı haklardan olma” niteliğine dayandırmıştır (madde 12/1).60
İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin yaşama hakkını güvence altına alan ikinci maddesinin ikinci fıkrası hükmünün aynı zamanda bir negatif statü hakkını da kapsayıp kapsamadığı, yani bu hükmün aynı zamanda yaşamın sonunun birey tarafından bizzat belirlenmesi anlamında bir hakkı içerecek şekilde anlaşılıp anlaşılamayacağı tartışmalıdır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ise bu soruyu olumsuz yanıtlamıştır. AİHM’ye göre yardım alarak ölmek sözleşmenin ikinci maddesinin ikinci fıkrası hükmünden çıkarılamaz. Yani yaşam hakkından ölüm hakkı gibi bir negatif statü hakkı türetilemez.61 Diane Pretty’nin başvurusu üzerine karara konu olan olayda, 43 yaşındaki hasta sinir sisteminden ilerlemiş ve iyileştirilemez türden bir hastadır. Boynundan aşağısı felç olan bu hasta anlaşılır şekilde konuşamamakta ve bir sonda vasıtasıyla beslenmektedir. Doktorlar tarafından yalnızca birkaç ay daha yaşaması beklenmektedir. Hastalığın son evresi AİHM’ye göre son derece ıstıraplı ve aşağılayıcıdır. Buna rağmen AİHM başvuruyu reddetmiştir. Diane Pretty, eşinin intiharına, İngiltere ve Galler’de yasak ve cezalandırılır bir eylem olan yardım edilmesini istiyordu.62

X. HUKUKİ AÇIDAN ÖTENAZİ

A. Genel Olarak
İnsan yaşamı hukukun varlığına sebebiyet vermiştir. Hukuk da varlığına sebebiyet verdiği insanın yaşamına büyük önem vermiştir. Bu nedenle hayatın hukuk normlarının güvencesi altına alınması kişinin olduğu kadar toplumun da menfaatlerini korumak ve kollamak bakımından zorunlu görülmüştür.
Dünyada ötenazi yoğun olarak tartışılmakta ve ülkelerin hukuk düzenlerinde çeşitli yasal düzenlemeler yapılmaktadır.

B. Ötenazi Suç Teşkil Eder Mi?
Ötenazinin suç teşkil ettiğini savunan yazarlar olduğu gibi, ötenazinin suç olmadığı görüşünde olan yazarlar da vardır. Ötenaziyi suç kabul edenler de kendi içinde ötenazinin kasten adam öldürme suçu olduğu görüşünde olanlar ve ötenazinin ayrı ve bağımsız bir suç olduğu görüşünde olanlar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

1. Ötenaziyi Suç Sayanlar
Burada söz konusu ötenazi türü aktif ve pasif ötenazidir. Dolaylı ötenazi suç kabul edilmemektedir.

a. Ötenazinin Kabulüne Karşı Argümanlar
İnsanın Değeri: Ötenaziyi insanın değeri açısından reddeden bir görüşe göre insanlığın gelişim hastaların öldürülmesi suretiyle değil, onların tıbbi bakım görmeleriyle gerçekleşebilir.63
Kötüye Kullanılma Tehlikesi: Ötenazinin kabulüne yönelik en büyük eleştiri bu yöndedir. Yaşama ilişkin korumanın gevşetilmesinden çekinilmektedir. Örneğin hasta, kimseye yük olmamak için yakınlarının, ötenazi kararının vaktinde verilip verilemeyeceği hususundaki baskısı altına girebilecektir. Böylelikle hastalıklı ve ağır zararlar görmüş yaşam için tehlikeler doğabilecektir. Ya da bir an önce mirasa konma, bakım yükümünden kurtulmaya çalışma gibi çeşitli nedenlerle hastanın ölümünü isteyen yakınlarının ricalarını kabul ile şifası umulmayan bir hastayı öldürecek doktorlar bulunabilir veya bizzat yakınları hastayı öldürebilirler.64
Yaşam Korumasının Göreli Bir Hale Gelmesi: Yaşam hakkı mutlak bir haktır. Ancak tersinden bakıldığında yaşam hakkından ölüm hakkı gibi bir negatif statü hakkı türetilemez.65
Tıbbi Yönden Eleştiri: Bu yaklaşıma göre tıpta hata olasılığı daima olduğundan hastalığın şifasız olduğunun kesin bir şekilde tespitine imkân yoktur. Doktorların hayatlarından ümit kestikleri hastaların iyileştikleri her zaman görülmektedir. Bu bakımdan iyileşmesi imkânsız gibi görülen bir hastaya ötanazi uygulanması hiçbir surette kabul edilemez. Tıbbi yönden ötanaziye getirilen diğer bir eleştiri de ötanaziye müsaade edilmesinin tıbbi araştırmalar ve tıbbın gelişmesi için engelleyici olduğudur. Ayrıca, tıbbi gelişme ve yeni ilaçların keşfedilme olanağının da ötanaziye engel teşkil ettiği de söylenmektedir.66
Yığılma Tehlikesi: Ötenazinin genel olarak kabul edilmesiyle, bunun genel olarak hissedilir biçimde görülmeye başlandığı gibi yayılması eğiliminden çekinilmektedir. Umutsuz vakaların diğerlerinden ayrılması sorununun bertaraf edilmesi güçtür ve zamanla bu kapsama girecek olayların genişlemesine yol açabilecektir. Modern tıp hukukunun sorunları arasında da yığılma argümanı günceldir.67
Dini Yönden Eleştiri: Yukarıda da belirildiği gibi dini bakımdan da ötenaziye karşı çıkılarak, insana hayat veren Allah’ın onu almak hakkına da sahip olduğu belirtilmiştir.
Hastanın İradesinin Sıhhati: Ötenaziye hastanın iradesi yönünden yaklaşan bir görüşe göre ötenazi talebinde bulunan kimsenin akli melekelerinin bozulmuş olması ve bu itibarla geçerli bir rızaya ehil olmaması ihtimal dahilindedir. Çünkü en güçlü içgüdülerden olan kendini koruma içgüdüsüne aykırı olan bu hareket dengesizliğin bulunduğuna işaret eder.68

b. Ötenazinin Kasten Adam Öldürme Suçu Olduğu Görüşü
Yukarıda sayılan argümanlara dayanarak ötenazinin kasten adam öldürme suçu olduğu ileri sürülmüştür. Ülkemizde Yargıtay da bu görüştedir.69 Arjantin, Belçika, Brezilya, Bulgaristan, Yugoslavya, İsveç, Sovyet Rusya, Çekoslovakya, Macaristan, İtalya (1889) ceza kanunlarında ötenaziye yer vermeyerek ötenaziyi kasten adam öldürme suçu saymışlardır.70

c. Ötenazinin Ayrı ve Bağımsız Bir Suç Olduğu Görüşü
Ötenazinin ayrı ve bağımsız bir suç olduğu görüşünü savunanlara göre, her ne kadar ortada kasten adam öldürme suçu varsa da, talep üzerine öldürme ve ötanazi fiili ile kasten adam öldürme suçu arasında nitelik ve suçun saiki bakımından büyük fark vardır. Talep ile veya acıma duygusunun etkisiyle adam öldürenler “tehlikeli suçlu” değildirler. Bu fiilleri icra edenler diğer suçlarda olduğu gibi ahlaki redaet yoktur. Talep üzerine veya mağdurun içinde bulunduğu durumdan etkilenerek fiili işlemişlerdir. Bununla beraber bu gibi suçları işleyenlerin de tamamen cezasız bırakılmaları doğru değildir. Bu nedenle bunların adam öldürme suçunun cezasına oranla daha hafif bir ceza ile cezalandırılmalarını sağlamak için kanunlara ayrı ve bağımsız hüküm koymak yerinde olur.71

2. Ötenaziyi Suç Saymayanlar
Ötenazi uygulayan kimseye herhangi bir ceza verilmemesini savunan ve intihar ile ötenaziye birbirlerine yakın kavramlar olarak kabul eden bir görüşe göre, intiharı cezalandırılmayan kanun, söz konusu fiilin başkasına yaptırılmasını da cezalandırmamalıdır. Kimsenin yardımı olmadan intihar edenin hareketi ile üçüncü bir kişinin hareketi arasında hiçbir fark yoktur.72
Ötenazinin cezalandırılmaması gerektiği manevi unsur bakımından da savunulmuştur. Faildeki kastın mağdura acı ve ıstırap çektirmek, ona zarar vermek olmadığı, tam tersine onun ıstıraplarına son vermek olduğu belirtilmiştir.73
Yine, ötenazinin cezalandırılamayacağı merhamet hissiyle de açıklanmaya çalışılmıştır. Bu düşünceye göre, iyileşmesi mümkün olmayan bir hastalığa yakalanıp acılar içinde kıvranan bir hastanın öldürülmesi bir insani görevdir. Gerçek insanlık kişilerin acılarından kurtarılmasını gerektirir.74
Ötenazinin cezalandırılmaması gerektiği görüşüne toplumsal açıdan da yaklaşılmıştır. Bu görüşe göre sağlıklı bir toplum için hasta veya sakat kişiler toplumdan atılmalıdır. Bu, neslin bozulmaması ve hasta kişiler için boşuna kaynak kullanılmaması için gereklidir. Bu düşünce, “Hasta, toplum için bir parazittir” diyen Nietzche’ye dayanmaktadır. Böyle bir görüşü kabul etmek mümkün değildir.

C. Mukayeseli Hukukta Ötenazi
Ötenazi, dünyanın birçok ülkesinde tartışılmış ve hukuk düzenlerinde yasal düzenlemelere gidilmiştir. Dünyada ötenazi genel olarak hukuka uygun kabul edilmemektedir. Aktif ötenazi, sadece Hollanda, Belçika ve Lüksemburg’da yasaldır.
Alman hukukunda ötenazi ayrı bir suç olarak kabul edilmiştir. Alman ceza kanununun “talep üzerine öldürme” başlıklı 216. maddesi şöyledir:75
(1) Öldürülenin açıkça ifade ettiği ve ciddi talebi üzerine öldürmeye yönlendirilen kişi altı aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) bu suça teşebbüs cezalandırılır.
Bununla beraber Alman hukukunda dolaylı aktif ötenazinin uygulanması cezalandırılmamaktadır.76
Ötenazinin en yaygın olarak uygulandığı ülke Hollanda’dır. Hollanda 2001 yılında ötenaziyi yasallaştırmış ve bazı şartları taşımak kaydıyla hukuka uygun kabul etmiştir. Hollanda ceza kanunun ötenaziye ilişkin 293. maddesi şöyledir:77
(1) Bir kimsenin yaşamını, bu kişinin açıkça ifade ettiği ve ciddi talebi üzerine sona erdiren kişi on iki yıla kadar hapis veya beşinci kategoriden para cezası ile cezalandırılır.
(2) Birinci fıkrada belirtilen fiil, bu işlemin icrası sırasında Talep Üzerine Yaşama Son Vermenin ve İntihara Yardımın Kontrolü Hakkında Kanun’un 2. maddesinde belirtilmiş bulunan dikkat ve özen kriterine uygun davranış ve Ceset ve Defin İşleri Hakkında Kanun’un 7. maddesinin 2. fıkrası gereği kent yönetiminin otopsi hekimine haber vermiş olan bir hekim tarafından işlenmiş ise cezalandırılmayacaktır.
Hollanda’da aktif ötenazinin kabulü için bazı şartlar aranmaktadır. Bunlar: 1. Hastanın dayanılmaz acılar içinde olması, 2. Hastanın ölüm isteğini açıkça dile getirmesi ve ikinci bir hekimin de görüşünün alınması, 3. Hastanın yaşamına uygun tıbbi yöntemle (acısız) son verilmesidir.78
Ötenaziyi hukuka uygun kabul eden başka bir ülke de Belçika’dır. Belçika, 2002 yılında çıkardığı yasayla ötenaziye izin vermiştir. Ötenazinin uygulanabilmesi için hastanın 18 yaşından büyük olması, bu talebini bilinçli ve kendi iradesiyle yapması, bu isteğini düşünerek yapması ve birkaç defa yansıtması şart koşulmaktadır. Ayrıca hastanın fiziki veya psikolojik açıdan, tıbbi olarak sürekli ve dayanılmaz acı çekiyor olması, hastalık sürecinde çaresiz bir aşamada bulunması gerekmektedir. Ötenazi uygulayacak doktorun hastayla derinlemesine görüşmesi, sağlık durumu hakkında ayrıntılı bilgi vermesi, ötenaziden başka çare kalmadığı konusunda hastayla mutabakat sağlaması da koşullar arasındadır. Hastanın ötanazi talebinde bulunması ve uygulanması arasında en az bir ay geçmesi ve özel bir komisyonun nihai kararı vermesi de gerekmektedir. Yasaya göre Belçika’daki insanlar arzu ederlerse, sağlıklı günlerinde bir yazılı vasiyetname hazırlayarak Ammansız bir hastalığa yakalandıkları veya bir kaza sonucu bilinçsiz kaldıkları, kurtuluş ümidi bulunmadığı durumlarda ötenazi uygulanmasını isteyebilmektedirler.79
İngiltere’de ötenaziye ilişkin bir düzenleme yoktur. İngiliz hukukunda ötenazi kabul edilmemiştir ve şüpheli durumlar sıkı şekilde denetlenmiştir. Ancak mahkemelerin zaman zaman ötenaziye karar verdikleri görülmektedir.80
Amerika Birleşik Devletleri’nde ise federal anayasada ötenazi, kasten adam öldürme suçu sayılmaktadır. Bununla birlikte ötenazi uygulaması eyaletten eyalete değişmektedir. Örneğin California eyaletinde “California Doğal Ölüm Yasası” hekime durumu ümitsiz olan yetişkin hastalarda hayatı sürdürücü tedaviyi yarıda kesme, yani pasif ötenazi yetkisi tanımaktadır. Oregon eyaletinde “Onuruyla Ölüm Yasası” çıkarılmıştır. Bu yasayla hekim destekli intihar hukuka uygun kabul edilmiştir.81

C. Türk Hukukunda Ötenazi
Ötenazi, ülkemizde hukuka uygun kabul edilmemektedir. Ötenazi uygulayan hekimin cezai sorumluluğu olduğu gibi, medeni hukuk sorumluluğu da vardır. Çünkü kişinin rızası ötenaziyi hukuka uygun hale getirmemektedir. Rızanın müdahaleyi hukuka uygun hale getirmesi için ahlaka, adaba ve hukuka aykırı olmaması gerekmektedir.82
Aktif ötenazi açısından, hastanın iyileşmesi konusunda hiçbir umut olmasa dahi, hekim öldürmek suretiyle müdahalede bulunmamalıdır. Çünkü yaşam üzerinde tasarruf hakkı başkalarına tanınmamıştır. Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi’nin 14. maddesine göre “hastanın hayatını kurtarmak ve sıhhatini korumak mümkün olmadığı hallerde dahi, hekim hastanın ıstırabını azaltmaya veya dindirmeye çalışmakla mükelleftir.”83
Hasta Hakları Yönetmeliği de ötenaziyi yasaklamıştır. “Ötenazi yasağı” başlıklı 13. maddesi şöyle demektedir: “Ötenazi yasaktır. Tıbbi gereklerden bahisle veya her ne suretle olursa olsun, hayat hakkından vazgeçilemez. Kişinin veya bir başkasının talebi olsa dahi kişinin hayatına son verilemez.”84
Dünya Tabipler Birliği’nin 1987 yılında Madrid’de kabul ettiği “Ötenazi Bildirgesi”ne göre, “bir hastanın yaşamını, kendi ya da çok yakınlarının izni ile de olsa sonlandırmak olan ötenazi etik değildir”. Bu itibarla, rıza bu gibi hallerde bir hukuka uygunluk nedeni olamaz ve bu tür bir öldürme doğrudan aktif ölüm yardımı olup, mağdurun talebi olsun veya olmasın hekim kasten öldürme suçundan dolayı sorumlu tutulur. Hekimin saiki kural olarak dikkate alınmadığından, hekimin bunu hastaya acıyarak yapması ancak TCK’ nın “takdiri indirim nedenleri” başlıklı 62. maddesinin uygulanarak cezanın 1/6 oranında indirilmesini sağlayabilir.85
Dolaylı ötenazi, başka tedavi yönteminin bulunmaması ve tıbbi müdahalenin hukuka uygunluğu açısından aranan diğer koşullar yerine getirilmesi şartlarıyla cezasızdır.86
Pasif ötenazi ise, hastanın rızası olmaksızın hekim tarafından tek taraflı olarak uygulandığı takdirde, hekim garantör olduğundan ihmal suretiyle öldürme söz konusu olur ve hekim kasten öldürme suçundan dolayı cezalandırılır.87 Bunun dışında pasif ötenazinin, hastanın tedaviyi ret hakkını kullanması söz konusu olduğundan cezalandırılmaması gerektiği savunulmakta88 ise de temel hak ve hürriyetlerin tanımından yola çıkıldığında pasif ötenaziyi de hukuka aykırı kabul etmek gerekir. Zira temel hak ve hürriyetler dokunulamaz, devredilemez ve vazgeçilemez haklardır. Mamafih, pasif ötenazinin tedaviyi ret hakkı çerçevesinde değerlendirilmesi ve ilgilinin rızası çerçevesinde hukuka uygun olması gerektiği görüşü modern tıbbın gelmiş olduğu nokta itibariyle sakıncalıdır. Çünkü bilim ve teknolojide önüne geçilemez hızda yaşanan gelişmeler sonucunda tıp dünyasında karanlıkta kalan birçok nokta aydınlığa kavuşmaktadır. İmkânsız görülen birçok şey kısa bir zamanda mümkün hale gelebilmektedir. Dolayısıyla modern tıpta kesin olarak çaresizlikten bahsetmek mümkün değildir. Ayrıca dayanılmaz kabul edilen ıstırap esnasında kişinin bu uygulamaya verdiği rıza ne ölçüde sağlıklı olacaktır.89 Dolayısıyla pasif ötenazi uygulayan hekime de kasten öldürmeden ceza verilmesi gerekir.
Eylem, hekim destekli intihar (asiste intihar) şeklinde olursa, intihara yardım suçuna vücut verir.90

XI. SONUÇ
Ötenazi; tıp, felsefe, hukuk ve din alanında birçok bilim adamı tarafından tartışılmaktadır. Türkiye’de de ötenazi tartışılmakla beraber yeterli düzeyde olmamış ve kapsamlı bir şekilde yasal düzenlemelere gidilememiştir.
Ahlaki yönden, dayanılmaz acılar çeken bir hastanın yaşamına son vermek yanlış görülmeyebilir ise de ötenaziye izin verilmesi durumunda ortaya çıkacak sonuçlardan dolayı ötenaziyi hukuka aykırı kabul etmek gerekir. Yine yukarıda sayılan birçok argüman karşısında pasif ötenaziye de cevaz vermemek gerekir.
Dayanılmaz acılar çeken bir hastaya ötenazi uygulayan hekime kasten adam öldürmeden dolayı ve hafifletici neden olmaksızın çok ağır bir ceza verilmesi ise orantısız olduğu gibi ceza adaleti ile de bağdaşmamaktadır. Bu durumu önlemek için birçok ülkede olduğu gibi ceza kanununa ötenazi konusunda ayrı bir hüküm konulmalı ve ötenazi uygulayan kişiye uygun bir ceza verilmesi gereklidir.

KAYNAKÇA

AKINCI, Şahin. İrade Muhtariyeti İlkesi ve Şahsiyet Hakları Açısından Ötenazi, Açlık Grevi ve Ölüm Orucu, S.Ü.H.F.D., Prof. Dr. Süleyman Arslan Armağanı, Konya 1998
ARTUK, Mehmet Emin/GÖKCEN, Ahmet/YENİDÜNYA, A.Caner. Ceza Hukuku Makaleleri, İstanbul 2002
AYAN, Mehmet/AYAN, Nurşen. Kişiler Hukuku, Konya 2007
CENTEL, Nur/ZAFER, Hamide/ÇAKMUT, Özlem. Kişilere Karşı işlenen Suçlar, cilt 1, İstanbul 2007
ÇOBANOĞLU, Nesrin. Yoğun Bakım Hastalarında Aydınlatılmış Onam, http://www.medicine.ankara.edu.tr/ba...Nesrin%20C.pdf, erişim tarihi:26.02.2010
GÜVEN, Kudret. Kişilik Hakları ve Ötanazi, Ankara 2000
HAKERİ, Hakan. Tıp Hukuku, Ankara 2007
Hasta Hakları Yönetmeliği. Resmi gazete, tarih: 01.08.1998, sayı 23420
İNCEOĞLU, Sibel. Ölme Hakkı (Ötanazi), İstanbul 1999
KAMAY, Behçet Tahsin. Ötanaziler, Ankara Barosu Hukuk Dergisi, cilt 8, sayı 93-94, 1952
KAYA, Ali. İslam Hukukuna Göre Ötanazi, UÜİFD, cilt 6, sayı 6, 1994
KUMAŞ, Gülşah. Adana İlindeki Çeşitli Hastanelerin Yoğun Bakım Ünitelerinde Çalışan Hemşirelerin Ötanazi Hakkındaki Düşünceleri, yüksek lisans tezi, Adana 2005
ROSENAU, Henning. Tıp Ceza Hukukunun Güncel Sorunları (Türk-Alman Tıp Hukuku Sempozyumu), Ankara 2008 , çev.: Ali İhsan Erdağ
SCHLÖGEL, Herbert. Ötanazi ve Teoloji, çev.: Osman Taştan, AÜİFD, cilt 43, sayı 1, 2002
TEPEHAN, Selma. Yoğun Bakım ve Servislerde Çalışan Sağlık Personelinin Ötanaziye Yaklaşımı, yüksek lisans tezi, İstanbul 2006,
TEZCAN, Durmuş/ERDEM, Mustafa Ruhan/ÖNOK, R. Murat. Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku Ankara 2010
ÖZBEK, Veli Özer. TCK İzmir Şerhi, Ankara 2010, cilt 1
ÜNVER, Yener. Türk Ceza Hukuku ve Avrupa, http://www.jura.uni-wuerzburg.defile...Dtt_UEnver.pdf, erişim tarihi:26.02.2010



1 İNCEOĞLU, Sibel. Ölme Hakkı (Ötanazi), İstanbul 1999, sf 13
2 TEPEHAN, Selma. Yoğun Bakım ve Servislerde Çalışan Sağlık Personelinin Ötanaziye Yaklaşımı, yüksek lisans tezi, İstanbul 2006, sf 8; KAYA, Ali. İslam Hukukuna Göre Ötanazi, UÜİFD, cilt 6, sayı 6, 1994, sf 133
3 GÜVEN, Kudret. Kişilik Hakları ve Ötanazi, Ankara 2000, sf 11
4 KAMAY, Behçet Tahsin. Ötanaziler, Ankara Barosu Hukuk Dergisi, cilt 8, sayı 93-94, sf 1
5 İNCEOĞLU, a.g.e., sf 17
6 GÜVEN, a.g.e., sf 6
7 KAMAY, a.g.e. sf 2; TEPEHAN, a.g.e., sf 15
8 GÜVEN, a.g.e., sf 8
9 KAYA, a.g.e., sf 145
10 GÜVEN, a.g.e., sf 11
11 KAYA, a.g.e., sf 140; İNCEOĞLU, a.g.e., sf 135; GÜVEN, a.g.e., sf 15
12 KUMAŞ, Gülşah. Adana İlindeki Çeşitli Hastanelerin Yoğun Bakım Ünitelerinde Çalışan Hemşirelerin Ötanazi Hakkındaki Düşünceleri, yüksek lisans tezi, Adana 2005, sf 5
13 İNCEOĞLU, a.g.e., sf 135; ARTUK, Mehmet Emin/GÖKCEN, Ahmet/YENİDÜNYA, A.Caner. Ceza Hukuku Makaleleri, İstanbul 2002, sf 9; TEPEHAN, a.g.e., sf 11
14 TEPEHAN, a.g.e., sf 11
15 HAKERİ, Hakan. Tıp Hukuku, Ankara 2007, sf 305
16 HAKERİ, Tıp Hukuku, sf 305
17 TEPEHAN, a.g.e., sf 12; KAYA, a.g.e., sf 144
18 GÜVEN, a.g.e., sf 13
19 TEPEHAN, a.g.e., sf 13; KUMAŞ, a.g.e., sf 4
20 AYAN, Mehmet/AYAN, Nurşen. Kişiler Hukuku, Konya 2007, sf 20
21 KUMAŞ, a.g.e., sf 4
22 TEPEHAN, a.g.e., sf 14; GÜVEN, a.g.e., sf 14
23 KAMAY, a.g.e., sf 2
24 GÜVEN, a.g.e., sf 16
25 GÜVEN, a.g.e., sf 17
26 GÜVEN, a.g.e., sf 17
27 TEZCAN, Durmuş/ERDEM, Mustafa Ruhan/ÖNOK, R. Murat. Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku Ankara 2010, sf. 226-227
28 ARTUK/GÖKCEN/YENİDÜNYA, a.g.e., sf 12
29 GÜVEN, a.g.e., sf 68
30 KAYA, a.g.e., sf 136
31 GÜVEN, a.g.e., sf 69
32 KAYA, a.g.e., sf 139
33 KAYA, a.g.e., sf 139
34 GÜVEN, a.g.e., sf 74
35 KAYA, a.g.e., sf 141
36 GÜVEN, a.g.e., sf 64
37 GÜVEN, a.g.e., sf 64
38 GÜVEN, a.g.e., sf 74
39 İNCEOĞLU, a.g.e., sf 36
40 İNCEOĞLU, a.g.e., sf 37
41 İNCEOĞLU, a.g.e., sf 56
42 GÜVEN, a.g.e., sf 74; İNCEOĞLU, a.g.e., sf 17
43 İNCEOĞLU, a.g.e., sf 22
44 İNCEOĞLU, a.g.e., sf 18
45 İNCEOĞLU, a.g.e., sf 20
46 GÜVEN, a.g.e., sf 75
47 TEPEHAN, a.g.e., sf 8
48 KAMAY, a.g.e., sf 2
49 TEPEHAN, a.g.e., sf 23
50 SCHLÖGEL, Herbert. Ötanazi ve Teoloji, çev.: Osman Taştan, AÜİFD, cilt 43, sayı 1, 2002, sf 294-295
51 GÜVEN, a.g.e., sf 76
52 SCHLÖGEL, a.g.e., sf 295
53 KUMAŞ, a.g.e., sf 28
54 KUMAŞ, a.g.e., sf 29
55 TEPEHAN, a.g.e., sf 37; İNCEOĞLU, a.g.e., sf 170
56 İNCEOĞLU, a.g.e., sf 171
57 İNCEOĞLU, a.g.e., sf 173-174
58 KUMAŞ, a.g.e., sf 28
59 ÇOBANOĞLU, Nesrin. Yoğun Bakım Hastalarında Aydınlatılmış Onam, http://www.medicine.ankara.edu.tr/ba...Nesrin%20C.pdf, erişim tarihi:26.02.2010
60 GÜVEN, a.g.e., sf 96
61 ROSENAU, Henning. Tıp Ceza Hukukunun Güncel Sorunları (Türk-Alman Tıp Hukuku Sempozyumu), Ankara 2008 , çev.: Ali İhsan Erdağ, sf 118
62 ROSENAU, a.g.e., sf 119
63 ARTUK/GÖKCEN/YENİDÜNYA, a.g.e., sf 15
64 ROSENAU, a.g.e., sf 118; ARTUK/GÖKCEN/YENİDÜNYA, a.g.e., sf 19-20
65 ROSENAU, a.g.e., sf 118
66 ARTUK/GÖKCEN/YENİDÜNYA, a.g.e., sf 15
67 ROSENAU, a.g.e., sf 119
68 ARTUK/GÖKCEN/YENİDÜNYA, a.g.e., sf 19
69 Yar.CGK, Esas no:2004/9-213, Karar no:2005/3: ‘…Beden bütünlüğü ile ilgili haklar üzerinde kişinin sınırsız tasarruf yetkisi yoktur. Beden bütünlüğüne zarar veren, kişinin toplumsal görevlerini yerine getirmesini engelleyecek eyleme ilişkin rıza, geçerli olamaz. Öğretide çoğunlukla mağdurun rızası takibi şikayete bağlı müessir fiil eylemlerinde geçerli kabul edildiği halde, re’sen kovuşturulan müessir fiil eylemlerinde geçerli kabul edilmemektedir. Bu suçta mağdurun rızasını kabul etmek bizi sonuçta ötenaziyi kabul etmeye kadar götürebilecektir ki Türk Hukukunda ötenazi, kasten adam öldürme şeklinde cezalandırılmaktadır.’
70 ARTUK/GÖKCEN/YENİDÜNYA, a.g.e., sf 20-21
71 ARTUK/GÖKCEN/YENİDÜNYA, a.g.e., sf 22
72 ARTUK/GÖKCEN/YENİDÜNYA, a.g.e., sf 25
73 ARTUK/GÖKCEN/YENİDÜNYA, a.g.e., sf 25
74 ARTUK/GÖKCEN/YENİDÜNYA, a.g.e., sf 25
75 ROSENAU, a.g.e., sf 121
76 ROSENAU, a.g.e., sf 121
77 ROSENAU, a.g.e., sf 121-122
78 TEPEHAN, a.g.e., sf 41
79 TEPEHAN, a.g.e., sf 42
80 KUMAŞ, a.g.e., sf 22; TEPEHAN, a.g.e., sf 45
81 TEPEHAN, a.g.e., sf 43; KUMAŞ, a.g.e., sf 22
82 AKINCI, Şahin. İrade Muhtariyeti İlkesi ve Şahsiyet Hakları Açısından Ötenazi, Açlık Grevi ve Ölüm Orucu, S.Ü.H.F.D., Prof. Dr. Süleyman Arslan Armağanı, Konya 1998, sf 733-766
83 HAKERİ, a.g.e., sf 304
84 Hasta Hakları Yönetmeliği. Resmi gazete, tarih: 01.08.1998, sayı: 23420
85 HAKERİ, a.g.e., sf 304-305
86 HAKERİ, a.g.e., sf 306
87 TEZCAN/ERDEM/ÖNOK, a.g.e., sf 155; HAKERİ, a.g.e., sf 306
88 HAKERİ, a.g.e., sf 306
89 ÖZBEK, Veli Özer/ TEPE, İlker. TCK İzmir Şerhi, Ankara 2010, cilt 1, sf 453
90 ÜNVER, Yener. Türk Ceza Hukuku ve Avrupa, http://www.jura.uni-wuerzburg.defile...Dtt_UEnver.pdf, erişim tarihi:26.02.2010, sf 377
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Ötenazi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Fatih Ulu'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
17-07-2011 - 18:35
(4667 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 17 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 17 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
48018
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 6 saat 35 dakika 55 saniye önce.
* Ortalama Günde 10,29 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 46889, Kelime Sayısı : 6408, Boyut : 45,79 Kb.
* 9 kez yazdırıldı.
* 20 kez indirildi.
* 3 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1369
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04802394 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.