Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Paranın Karası: Karaparanın Makro Ekonomik Etkileri

Yazan : İnönü Akgün Alp [Yazarla İletişim]
Mali Suçlar Araştırma Uzmanı

Yazarın Notu
Makale, Maliye Dergisi'nin 134. sayısynda (Mayıs-Ağustos 2000 sayısı) yayımlanmıştır.

**“Zorluk yeni fikirlerde değil, eskilerinden kurtulmakta ortaya çıkar”
(John Maynard Keynes)
*
Giriş
Küreselleşme ve finansal piyasaların liberalizasyonu, dünya ekonomisi üzerinde birçok olumlu etki yaratmasına rağmen, bu süreç bazı maliyetleri de beraberinde getirmiştir. Sermaye hareketleri üzerindeki sınırlamaların ve kontrollerin kaldırılması ve piyasaların deregülasyonu, uluslararası bir nitelik taşıyan karapara aklamayı da kolaylaştırmıştır.
Bu çerçevede IMF’nin uyguladığı politikalarla FATF’in uyguladığı politikalar arasında bir çelişkinin bulunduğu bazı yazarlarca ileri sürülmekte, IMF’nin serbestleştirmeyi savunduğu, FATF’in karaparanın aklanmasının önlenmesine yönelik olarak ülkelere tavsiye ettiği politikaların ise daha çok bu serbestiyi sınırlandırır nitelikte olduğu iddia edilmektedir.
Bu argümana verilebilecek iki cevap vardır: Birincisi FATF’in 23 numaralı tavsiyesidir. Bu tavsiyeye göre, “ülkeler, sermayenin serbest olarak dolaşımını engellemeden, para aklamak amacıyla nakdin veya hamiline menkul kıymetlerin aklama amacıyla başka ülkelere gönderilmesine olanak vermemek için, sınırlarda gerekli gözetim ve denetim sistemini kurmalıdır. ”
Karapara aklamayı gözlemek; döviz işlemlerinin kontrolünden ziyade bu işlemler hakkında bilgi edinilmesini gerektirmektedir. Söz konusu işlemler hakkında bilgi edinilmesine yönelik olarak izlenecek prosedürler ise, döviz işlemlerinin kontrolü için izlenen yöntemlerden tamamen farklıdır. Zira döviz işlemlerine yönelik bilgi edinilmesi halinde sermaye hareketinin sınırlandırılması söz konusu değildir.
FATF ve IMF tavsiyelerinin çatıştığı yönündeki argümana verilebilecek ikinci cevap ise karaparanın ülke ekonomisi üzerindeki olumsuz etkileridir ve karaparanın aklanmasıyla mücadeleye yönelik düzenlemelere gitmenin pek çok ekonomik nedeni vardır.
Ekonomi literatüründe “saklı” veya “kayıtdışı” ekonomi üzerinde pek çok çalışma bulunmasına rağmen, suçla ilgili çalışmaların pek azı “karapara aklama” ile ilgilidir. Kayıtdışı ekonomi, yeraltı ekonomisi, suç ekonomisi gibi isimler altında yapılan çalışmalar dünyadaki “kara” ekonominin boyutu üzerine eğilmiş, ancak sağlıklı ve kesin verilere ulaşmak mümkün olmadığından ortaya çıkan rakamlar bir öngörü olmaktan öteye gidememiştir. Tahminlerdeki bu çeşitlilik ise, üzerinde uzlaşılmış bazı tahminlerin daha çok zikredilmesine yol açmıştır. En çok zikredilen tahmine göre dünyadaki “kara” ekonominin boyutu, dünya GSMH’sinin %2’si ila %5’i arasındadır.
Bu boyuttaki bir ekonominin göstereceği ilk etki, piyasaları bozması ve istikrarsızlık getirmesi şeklinde ortaya çıkmakta, bu durum IMF’nin ülkeler bazında yaptığı çalışmalarda da açıkça görülmektedir.
Para talebinde istikrarsızlık ve para talebinin öngörülemezliği
Pek çok karapara aklama faaliyeti uluslararası bir nitelik taşıdığından, aklayıcı ülke seçimi yaparken bazı hususları göz önünde bulunduracaktır. Bu hususlardan en önemlilerini şu şekilde sıralamak mümkündür: Karapara aklama ile ilgili düzenlemelere sahip olmaması veya gevşek düzenlemelere sahip olması, banka veya müşteri sırrına sahip bankacılık sisteminin varlığı, büyük miktarda nakdin dikkat çekmeyeceği nakit bazlı bir ekonomik sistem, şirket kurmanın kolay olması, ekonomik faaliyetlerin kayıt altına alınmamış olması... Aklayıcının yakalanma ihtimalini azaltan akla gelecek her türlü düzenlemeyi de bu listeye eklemek mümkündür.
Aklama sürecinde karaparanın ülke içine hangi nedenlerle girebileceği genel hatlarıyla söylenebilirse de, bu para girişinin hangi dönemlerde yoğunlaşacağını söylemek çok zordur. Hangi dönemlerde ülkeye girdiği ve hangi dönemlerde ülkeden çıktığı belirsiz olan bu para, kaçınılmaz olarak para talebinde istikrarsızlık doğuracaktır. Para talebindeki bu istikrarsızlık, para politikası belirleyicileri tarafından bu değişkenin öngörülemeyebilirliği sonucunu doğurmakta, bu durum ise para politikasının başarısını etkilemektedir.
Peter James Quirk tarafından 1996 yılında 19 sanayileşmiş ülke bazında İnterpol verileri kullanılarak yapılan ampirik çalışmada ortaya şu sonuç çıkmıştır: Yasadışı faaliyetlerdeki %10’luk bir artışla birlikte, para talebinde %10 ve her türlü mevduatı içeren geniş anlamda toplam para talebinde de %6’lık bir düşüş kaydedilmektedir.
Ancak Quirk aynı ampirik incelemeyi 1998 yılında Asya-Pasifik bölgesindeki 14 gelişmekte olan ülke bazında yaptığında, suç oranındaki artışın tedavüldeki yerli para talebini artırdığını görmüş, fakat bu artışın da anlamlı olmadığını belirtmiştir. Ancak suç oranındaki artış, geniş anlamda para talebini olumsuz etkilemektedir. Asya-Pasifik ülkelerinde suç oranındaki %10’luk bir yükselme, geniş anlamda yerli para talebinde %2’lik bir düşüşe neden olmaktadır.
Para talebindeki bu istikrarsızlık ise, yukarıda da değinildiği gibi, para politikasının etkinliğini azaltan bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.
Döviz, menkul kıymet ve gayrimenkul piyasasında istikrarsızlık
Yasal fonlar, temel ekonomik göstergelere göre hareket ederken, aklama sürecinde karapara, özellikle karapara aklama ile ilgili düzenlemelere sahip olmayan veya bu konuyla ilgili kontrollerin gevşek olduğu ülkelere yönelmektedir. Diğer bir deyişle, aklayıcılar rasyonel yatırımcılar gibi, getiri oranına göre değil, düzenleme ve denetim farklılıklarına göre ülke seçimi yapmaktadırlar.
Beklenmedik fon giriş ve çıkışları, bu paranın hem girdiği hem de çıktığı ülke piyasalarında dalgalanmalara ve istikrarsızlıklara neden olmaktadır.
Karapara aklama faaliyetinde, aklayıcıların karaparayı yasadışı kaynağından uzaklaştırmak amacıyla sık sık, bir para birimini diğer bir para birimine çevirdikleri görülmektedir. Bu çerçevede ülkeye döviz olarak giren karapara, ülke içerisinde yerli para birimine dönüştürüldükten sonra elde bir süre tutulması, orta vadede yerli paranın aşırı değerlenmesine yol açacak, bu durum ise muhtemelen ödemeler bilançosuna yansıyabilecek; ihracatı azaltıp ithalatı özendirdiği için toplam talebi kısıcı bir etki yaratabilecektir. Öte yandan döviz kurlarında yaşanan bu değişim, bir kur riski doğuracak; bu ise döviz üzerinden borçlananlar lehine, yerli para üzerinden borçlananlar aleyhine bir durum yaratacaktır. Bu durum sadece bankalar açısından değil, vadeli ödemelerin yaygın olduğu ticari sektörde de büyük sorunlara ve iflaslara yol açabilecektir.
Benzer bir istikrarsızlık hisse senedi piyasasında ortaya çıkabilecektir. Yasadışı kaynaklı bu sıcak para girişi borsayı ateşleyebilecek, bu para ülkeden çıkmaya karar verdikten sonra ise borsada ani düşüşlere rastlanabilecektir.
Bir istikrarsızlık da gayrimenkul fiyatlarında ortaya çıkabilmekte, bu varlıkların değerleri istikrarsız olarak artıp azalabilmektedir. Bu varlıkların değerinde görülen artış ve azalışlar ise, gayrimenkul sahiplerinin beklentilerini de etkilemekte; dolayısıyla bu piyasada şişirilmiş fiyatlarla karşılaşılabilmektedir.
Özetle, büyük miktarlara ulaşan “kirli” para, yöneldiği piyasada fiyatları şişirirken, çıktığı piyasada ani fiyat düşüşlerine neden olmaktadır.
Uzun dönemli büyüme oranında düşme
Bütün bu finansal istikrarsızlıklar reel ekonomiyi de olumsuz etkileyebilmektedir. Karapara aklama faaliyetinin yoğun olduğu ülkeye özellikle yabancı yatırımcılar daha zor gelecektir. Zira karaparanın mali sistemde yarattığı istikrarsızlıklar ekonominin kredibilitesini de etkileyecek, rasyonel girişimciler yatırım yaparken ülke riskini de göz önünde bulunduracakları için bu ülkeye gelmekten sakınca duyacaklardır. Dolayısıyla “kötü para, iyi parayı tedavülden kovar” şeklinde kabaca özetlenebilecek Gresham Kanunu, bir başka şekilde işlemeye başlayacak; karapara, yasal parayı tedavülden kovmaya başlayacaktır. Yasal paranın ülkeye girmekten kaçması ise yatırım oranının yükselebileceği kadar yükselmemesi sonucunu doğuracaktır. Bu durum ise uzun vadede, sürdürülebilir büyümenin düşmesi anlamına gelmektedir.
Quirk’in 1996 yılındaki çalışmasında ortaya çıkan sonuçlar da bu gerçeği doğrular niteliktedir. Quirk çalışmasında, karapara aklama ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi incelemiş, 1983-1990 yılları arasında suçtan elde edilen gelirler arttıkça, yıllık GSMH büyümesinde önemli düşüşler olduğu yönünde bulgulara rastlamıştır. Suç sayısı yükseldikçe büyüme oranında düşüş gözlenmekte; suç sayısında %10 yükselme, GSYİH’nın büyüme oranında %0,1 düşmeye yol açmaktadır.
Ayrıca yüksek meblağlardaki “kirli” paranın verimli yatırımlara yönelmediği, dolayısıyla ekonomik büyüme üzerinde etkili olmadığı yönünde bulgular da vardır. Örneğin ABD’de vergi kaçakçılığından elde edilen gelirlerin, riskli ve küçük iş alanlarına doğru kaydığını gösteren örnekler bulunmaktadır.
Bu çerçevede, büyük ölçüde finansal kaynağa ihtiyaç duyan ülkeler, ihtiyaç duydukları kaynakların niteliklerini de göz önünde bulundurmalıdırlar.
Gelir dağılımında bozukluk
Karapara aklama ayrıca gelir ve servet yoğunlaşmasına yol açarak gelir dağılımı üzerinde de olumsuz etkiler doğuracaktır. Karapara, uluslararası mali piyasalarda dolaştıktan, veya daha genel bir ifadeyle aklama sürecini geçirdikten sonra belirli bazı kişi veya grupların ellerinde toplanmaktadır. Bu yoğunlaşmanın vergi politikası yoluyla ne ölçüde giderileceği ise şüphelidir. Zira politika geliştirmek için gerekli olan sağlıklı veriler mevcut değildir. Ayrıca doğaldır ki bu yasadışı gelirin vergilendirilmesi için kayıtlı sisteme girmiş olması gerekir. Kaldı ki böyle bir politikanın başarısı da aklayıcıların vergilerini ödemelerine bağlıdır. Ayrıca Quirk’e göre aklanan para, vergiden kaçma eğilimindedir. Quirk bunu yasalara saygısızlığın kendi içerisinde bulaşıcı olmasına bağlamaktadır. Zira bir yasayı çiğnemek diğerlerini de çiğnemeyi kolaylaştırmaktadır.
Vergi hasılatının düşmesi ve bu düşüşle ortaya çıkan diğer sorunlar
Bu çerçevede karapara aklama faaliyetinin bir diğer etkisinin de vergi hasılatını düşürmesi olarak ifade etmek mümkündür. Kamu gelirleri içerisinde en önemli paya sahip olan vergilerden elde edilen hasılatın düşük olması ise, kamu gelirlerinin kamu giderlerinin karşılayamaması ihtimalini ortaya çıkaracak; bu ihtimalin gerçekleşmesi halinde ise bütçe açıkları baş gösterecektir. Kamu giderlerinin kamu gelirlerinden düşük olması, toplam arzın arttırılamaması halinde, fiyatlar genel düzeyinde artışa yol açabilecektir.
Öte yandan bütçe açığının ortaya çıkması ise bu açığın finansmanı sorununu gündeme getirecek; açığın finansmanı için akla gelebilecek yöntemlerin yürürlüğe konması ise diğer makro ekonomik sorunlara yol açabilecektir.
Mali kurumların bünyelerinde dengesizlik
Karaparanın aklanmasında bilmeyerek kullanılan mali kuruların aktif ve pasif yapılarında ani değişiklikler meydana gelebilecek, bu ise söz konusu kurumlar için bir risk ortaya çıkarabilecektir.
Bir kısır döngü...
Yasadışı faaliyetler ve bu faaliyetlerden elde edilen gelirlerin aklanması, sadece ekonomik değil aynı zamanda sosyo-politik etkiler de doğurmaktadır. Bu çerçevede bahsedilecek ilk etki, toplumsal dokuda ve sosyal ve ticari ahlak yapısında zayıflamanın ortaya çıkabilmesidir.
Suç ve suçluların yayılması ile birlikte, yasal ve kayıtlı sektörde faaliyet gösterenlerin, suç örgütlerinin idare ile bağlantılı olması konusundaki kanıları yaygınlaşabilecek, bu durum ise idareye olan güveni sarsacak ve toplumsal huzursuzluklara yol açacaktır. Almanya’da yaşanan son gelişme bunun tipik bir örneğini teşkil etmektedir.
Kamu yönetiminde yer alan bazı görevlilerinin bu şekildeki bağlantıları ise, suçla mücadelede etkinliği azaltan bir unsur olarak ortaya çıkabilmekte, böyle bir durumda ise yozlaşmaya yüz tutan bu sistem kendi kendini besler hale gelmektedir.
Ayrıca yasadışı faaliyetlerin yaygınlaşması ve idareye olan güvenin sarsılmasının bir yansıması olarak hukuk sistemine olan güven de azalabilecek ve hukuk sistemi sorgulanır hale gelebilecektir.
Sonuç
Kısa vadede karaparanın, ülkenin sermaye bilançosunu olumlu etkilemesi mümkün olmakla beraber, orta ve uzun vadede piyasalarda ortaya çıkan istikrarsızlıklar ve bu istikrarsızlıkların ülke riskini arttırması dolayısıyla yasal paranın kaçışı ve buna bağlı olarak büyüme oranındaki düşüşler, gelir dağılımında bozukluklar ve vergi hasılatının düşmesi gibi ekonomik etkilerin yanı sıra, bir süre sonra sağlıksız sistemin kendi kendini beslemeye başlaması ile neredeyse eşanlı olarak ortaya çıkan sosyo-politik etkiler, bazı çevrelerin “paranın karası olmaz” şeklinde özetlenebilecek iddialarına yeterli cevabı vermektedir :
“Paranın karası olur.”**

YARARLANILAN KAYNAKLAR
* Peter James QUIRK; “Macroeconomic Implications of Money Laundering”, IMF Working Paper No.96/66
* Peter James QUIRK; “Money Laundering: Muddying the Macroeconomy”; Finance & Development; March 1997
* Michel CAMDESSUS; “Money Laundering: the Importance of International Countermeasures” Paris;1998
* Yıldırım AKAR; Karaparanın Aklanması; SPK 1999
* Finance & Development – March 1997
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Paranın Karası: Karaparanın Makro Ekonomik Etkileri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı İnönü Akgün Alp'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
19-04-2004 - 11:50
(7312 gün önce)
Makaleyi Düzeltin
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 49 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 34 okuyucu (69%) makaleyi yararlı bulurken, 15 okuyucu (31%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
9436
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 7 saat 46 dakika 47 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,29 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 13182, Kelime Sayısı : 1541, Boyut : 12,87 Kb.
* 88 kez yazdırıldı.
* 116 kez indirildi.
* 7 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 116
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,03983092 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.