HUKUK İNFAZ SİSTEMİ
( TAKİP YOLLARI )
I - İCRA İFLAS KANUNUNDA TAKİP YOLLARI :
Hususi (özel) hukuk infaz sistemimizin ilke ve esaslarını vaz eden İcra İflas Yasamızı, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında 5275 sayılı kanuna benzetebilir ve onun özel hukuk alanındaki karşılığı olarak kabul edebiliriz.
Takip yolları uygulamalarında icra mahkemesine verilen güç görev, “ yargılama yapmadan karar vermektir ”. Verilecek karar, ara kararı veya nihai karar olabilir. Takibi sürdüren karar; alacaklı taleplerinin “infazı”, borçlu taleplerinin (itirazlarının) “reddi” kararıdır. Takibi durduran karar; alacaklı taleplerinin “reddi”, borçlu taleplerinin (itirazlarının) “infazı” kararıdır. Bu kararlar, taraflar arasında servet trasferleri gerçekleştirebilecek önemdedir. Dikkatsizliğin, yanlışlığın ve isabetsizliğin çaresi ve telafisi yoktur. Bu sebeple takip hukuku uygulamaları, en riskli, en çok bilgi ve en çok deneyim isteyen uygulama alanıdır.
Nitekim, 09/06/1932 tarihli 2004 sayılı İcra İflas Kanununun, 06/06/1985 tarihli 3222 sayılı yasa ile kaldırılan, sonra 17/07/2003 tarihli 4949 sayılı yasa ile tekrar yürürlüğe konulan 14/2 maddesinin, “icra ve iflas işlerine ait Yargıtay kararlarının tamamının düzenli olarak yayımlanması” hükmü de, takip hukukunun hukuk eğitiminin ve uygulayıcılığının zirvesi olduğu gerçeğinin kabulü ve teyidi olarak yorumlanabilir.
İİK' nun takip yolları düzenlemelerinde, takip dayanağı belgenin niteliği, ispat kudret ve kabiliyeti ile borçlunun sıfatı (İİK m.43) esas alınmıştır.
A) İLAMLI İCRA TAKİP YOLU :
1) İlamların İcrası (İİK m.24 – 41).
İlam, taraflara verilen imzalı ve mühürlü mahkeme kararı suretidir (HUMK m.392/ son cümle). Takip ilamın icra dairesine tevdii ile başlar (İİK m.35)
2) İlam Mahiyetini Haiz Belgelerin İcrası (İİK m.34, 38, 149/1-149/a)(1)
İlamların ve ilam hükmündeki belgelerin icrasında bütün icra daireleri yetkilidir, ayrıca ikametgah değişikliğinde takip dosyasının yeni ikametgah icra dairesine nakli de mümkündür (İİK m.34,38).
B) İLAMSIZ İCRA TAKİP YOLLARI :
İlamsız icra takip yollarının genel hükümleri İİK M.42-73. maddelerinde düzenlenmiştir.
1) Haciz Yolu ile Takip :
a ) Haciz Yolu ile (Genel) Takip (İİK m.46 , 74 -144) :
Bu takip yolu için İİK'nun 46. maddesi başlığına müsteniden “Genel Haciz Yolu” terimi kullanılabilir.
Genel haciz yolunun; mal beyanı, haciz, paraya çevirme, tediye veya paylaştırma safhalarına ilişkin hükümleri; iflas yolu hariç diğer takip yollarında da, takiplerin başlangıcında veya ileri aşamalarında (İİK m.270,150/f,152) uygulandığından, yasanın bu takip yoluna ait hükümleri de, takip hukukunun genel hükümleri mahiyetinde ve değerindedir.
b) Haciz Yolu ile Kambiyo Senetleri hakkında ( Özel) Takip (İİK m.168-170/b):
Bu takip yolu için İİK' nun 6.Bap III. Kısım ve bu kısmın (A) bölümünün başlıklarına müsteniden “Özel Haciz Yolu” terimi kullanılabilir.
Kambiyo senetlerinde (ticari senetlerde) hak, senette tecessüm etmiş olduğundan, yasal düzenlemede ticari senetlerin, şekle bağlılık, mücerretlik, müteselsil mesuliyet, imzaların istiklali, beyanların istiklali, emniyet, tedavül, sürat ve kolaylıkla paraya çevrilme prensiplerinin gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır.
2) Rehinin Paraya Çevrilmesi Yolu ile Takip (İİK m.145-148, 149/b-153)
3) İflas Yolu ile Takip (İİK m.43, 154-166, 171-256)
a) İflas Yolu ile Adi Takip (İİK m.155-166)
b) İflas Yolu ile Kambiyo Senetleri hakkında (Özel) Takip (İİK m.171-176/b)
Bu takip yolu için İİK' nun 6.Bap III. Kısım ve bu kısmın (B) bölümünün başlıklarına müsteniden “Özel İflas Yolu” terimi kullanılabilir.
İİK' nun 177-178.maddelerinde, başlatılmış cebri icra takibi olmasa bile (doğrudan doğruya) iflasa tabi borçlunun iflasının istenebileceği haller düzenlenmiştir.
4) Kiralar Hakkında Hususi Hükümler ve Kiralanan Gayrimenkullerin Tahliyesine İlişkin Takip Yolu (İİK m. 269- 276)
II) TAKİP YOLUNUN DEĞİŞTİRİLMESİ :
İİK'nun 43/2 ve 147/2. maddelerinde takip yolunun değiştirilebilmesine izin verilmiştir, sair hallerde mümkün değildir.
III - İLAMLI İCRA TAKİP YOLUNDA TAKİBİN BAŞLAMASI :
A - Genel Mahkeme Hükümlerinin İcrası :
1) Hukuk Mahkemeleri Hükümlerinin İcrası :
HMUK' da değişiklik yapılmasına ilişkin 5236 sk.nun 426/J-2 ve 433/2 maddelerinde (değişiklikten önce 443/4. maddesinde) sayılan istisnalar dışında, ilamların kesinleşmeden icrası ilkesi kabul edilmiştir.
HMUK'nun 426/J-1, 433/1 (değişiklikten önce 443/1) ve İİK'nun 36. maddelerine göre (bölge adliye mahkemesinden), Yargıtay’dan, HMUK' nun 449. maddesine göre mahkemesinden, İİK.nun 33. maddesine göre icra mahkemesinden, İcranın geri bırakılmasına dair karar getirilmedikçe ilamın icrası gerekir (İİK m. 32). Hükmün, yargılama giderleri ile ilgili hüküm fıkrası (ferileri) hakkında da yasal durum aynıdır.
2) Ceza Mahkemelerinin Şahsi Haklara, Yargılama Giderleri ile Vekalet Ücretlerine İlişkin Hükümlerinin İcrası:
Ceza Mahkemesi hükmü, yargılama giderleri ve ücreti vekalete ilişkin hüküm fıkraları da dahil olmak üzere, kesinleşmedikçe, genel hükümler dairesinde icra olunamaz (5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun m.4)
B - İcra Mahkemesi Kararlarının İcrası :
1) İcra Hukuk Mahkemeleri Kararlarının İcrası:
Takip hukukuna müteallik temyiz, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunundaki şartlar dairesinde yapılır. Kararın temyizi , satıştan başka (satışa kadar) icra muamelelerini durdurmaz, satışı durdurur (İİK.m.364/2,3).(2)
Mahiyeti gereği icra mahkemesinin ihalenin feshi şikayetleri hakkında verdiği kararlardan, ihaleyi kesinleştiren, daha açık anlatımla şikayeti red ve tescili temin eden kararlarının icrası için kesinleşmeleri gerekir (İİK m.134/son).
Diğer kararlarının ve bu cümleden olarak ihalenin feshi şikayetlerini kabul ve ihaleyi fesheden kararlarının icrası için kesinleşmeleri gerekmez (İİK m.364/3),
İİK.nun 169a/6, 170/3,4, 68/7, 68a/8, maddelerine göre, icra mahkemesince verilen tazminat kararının icrası, menfi tesbit ve istirdat davası açılması halinde tehir olunur (3).
İcra Mahkemesi kararları hakkında özel hüküm konusu birkaç istisna (İİK.m. 97/14, 269c/3, 276/3 ve 4.12.1957 günlü 1957/10-25 S. İBK.) dışında, İİK.nun 36. maddesi hükmü de uygulanmaz.
2) İcra Ceza Mahkemeleri Karar ve Hükümlerinin (4) İcrası:
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında 5275 sayılı kanun hükümlerine göre infaz edilir (İİK m.353,354).
C ) İdare Mahkemeleri Kararlarının İcrası :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Hakkında Kanununun 28/1 ve 28/2. maddeleri hükümlerine göre, idare mahkemelerince iptal davalarında verilen kararların genel hükümler dairesinde icrası için kesinleşmeleri gerekir, tam kaza davalarında ise gerekmez.
D - İcranın Yargıtay Tarafından Geri Bırakılması ( İİK'nun 36. maddesi prosedürü):
1) İİK' nun 36. maddesi, yukarıda açıklanan istisnalar dışında icra mahkemesi kararları hakkında, ayrıca nafaka kararları hakkında (HMUK m.426/J-1 son cümle, m.433/1 son cümle, değişiklikten önce m.443/3) uygulanamaz.
2) Sair kararlar hakkında İİK' nun 36. maddesi düzenlemesine göre:
İcra emrinde veya itirazın iptali hükmüne göre düzenlenen ödeme muhtırasında verilen süre dolmadan,
Tehiri icra talepli temyiz başvurusunu belgelemek, yeterli haczin mevcudiyeti veya deponun gerçekleştirilmesi halinde Yargıtay'dan icranın geri bırakılması kararı alınmak üzere icra dairesinden mühlet istemek,
Depo ve yeterli haciz mevcut değil ise, yeterli teminatı göstermek, kabul için icra mahkemesine arzedilmesini talep etmek, teminatın icra mahkemesince kabulünü takiben Yargıtay'dan icranın geri bırakılması hakkında karar alınmak üzere icra dairesinden mühlet istemek,
İcra dairesince verilecek mehil kararını takip ve tebellüğ etmek, daha sonra Yargıtay’dan istenilen icranın geri bırakılması kararının, mehil içinde dava dosyasına intikal etmesini, (hükmü temyiz edilen mahkeme veya icra dairesi aracılığı ile veya doğrudan doğruya Yargıtay’ın ilgili dairesi nezdinde) takip ve temin etmek,
Mehil isteyen tarafından yerine getirilmesi gereken usul işlemleridir.
3) Bu prosedüre karşı tarafın her hangi bir surette iştiraki söz konusu olmadığı gibi, prosedürün işletilmesi ile ilgili hiçbir görevi de yoktur.
4) Muhik sebeplerin mevcudiyeti halinde, verilen süre dolmadan, sebepleri açıklanarak, belgeleri ibraz edilerek icra dairesine veya şikayet yolu ile icra mahkemesine başvuru halinde ek mehil alınabilecektir.
5 ) Mehil kararı, icranın geri bırakılması kararının alınamayışı veya sürenin dolması halinde kendiliğinden mürtefi olacaktır.
Temyiz edilen kararın onanması ile, mehil kararı mürtefi olmuştur. Takip devam edecek, mahcuzlar satılıcak veya depo edilen para alacaklıya ödenecek veya teminat paraya çevrilecektir.
Karar bozulması ile, icra muameleleri olduğu yerde durmuştur (İİK m.40/1). Bozmanın mahiyetine göre teminatın geri verilip verilmeyeceğine, temyiz edilen kararı vermiş olan mahkeme tarafından kesin olarak karar verilecektir.
6 ) İİK' nun 36/1.maddesi kanun yollarının, istinaf ve temyiz aşamalarında uygulanabilecek bir hükümdür (HMUK m.426/J-1,433/19. Tashihi karar aşamasında uygulanamayacaktır (HMUK m.440-441).
IV- HACİZ YOLU TAKİPLERİNDE TAKİP AŞAMALARI :
1) Takibin (Takip Talebinin) Kesinleşme Süreci :
a) Yetki İtirazı Yönünden:
Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte ( esas hakkındaki itirazın arz edileceği itiraz merciine) yapılır (İİK m.50/2-ilk cümle)
Önce “icra dairesinin yetkisi konusu” karara raptolunur (İİK m.50/2- ikinci cümle).
İtiraz mercileri, haciz yolu ile genel takipte icra dairesi, haciz yolu ile kambiyo senetleri hakkında özel takipte icra mahkemesidir.
İcra dairesine yapılmış olan ve karşı tarafca kabul edilmeyerek icra mahkemesinden kaldırılması istenen itirazlar ile, icra mahkemasine yapılan yetki itirazları, hadise biçiminde (İİK m.18, HMUK m.222-225, 427/1, İİK m.363-364) veya nihai kararla ( İİK m.50/2, 68, 168/1-5) çözümlenir (5).
b) Usule İlişkin (Yargılama Hukukuna ve Takip Hukukuna Müstenit ) Diğer Şikayetler Yönünden:
Takip talebine (takibe) karşı; Taraf ve takip ehliyetine, takip yoluna, Türk Lirası karşılığı gösterilmeyen yabancı para alacağı takibine karşı yapılan şikayetler gibi, yapılacak olan bütün şikayetlerin arz edilmesi gereken merci (İİK m.16) icra mahkemesidir.
Şikayetler yetkili icra mahkemesi tarafından incelenerek çözümlenecektir.
2) Ödeme Emrinin Kesinleşme Süreci :
Takibin bu aşamasında, icra dairesinin yetkisi ve takip talebinin kabulü ile ilgili uyuşmazlık yoktur veya icra dairesinin ve icra mahkemesinin yetkileri belirlenmiş, takip de iptal edilmemiştir.
Ödeme emrinde usulsüzlüğe, eksikliğe, belge aslının tevdiine, örneğinin gönderilmesine, yabancı para alacağının Türk Lirası karşılığının gösterilmeyişine ilişkin şikayetler gibi,
Ödeme emrine karşı yapılan takip hukuku usulüne (takip hukukunun şekli hükümlerine) (6) ilişkin şikayetlerin incelenip karara bağlanması aşamasına gelinmiştir.
Bu şikayetlerin sunulacağı merci yine icra mahkemesidir (İİK m.16)
Bu konuda ödeme emrine karşı yapılmış şikayet bulunmaması veya ödeme emrinin iptali isteminin red edilmesi halinde,
a ) Haciz yolu ile genel takipte, icra dairesine yetkiye ve esasa (borca) itiraz yapılmamış ise, ödeme emri kesinleşecek ve takip durmaksızın devam edecektir.
b ) Kambiyo senetlerine mahsus özel haciz yolu ile takipte, itiraz makamı değiştirilerek esasa itirazların takibi durdurması önlenmiş olduğundan, yetkiye ve esasa (borca) itiraz yapılmış olsa dahi, ödeme emri kesinleşecek ve takip devam edecektir.
Takibin geçici durdurulması veya devam ettirilmesi keyfiyeti, esasın incelenmesi safhasında icra mahkemesince talep üzerine, gerektiğinde resen ara kararı ile belirlenecektir.
3) Esasın (İtirazın Kaldırılması İsteminin veya Borca İtirazın) İncelenmesinde Dayanak Belgelerinin ve Mukabil Belgelerin Değerlendirilmesi :
İcra mahkemesinin bu konudaki görevi, açıklanmaya çalışıldığı gibi yetkiye itiraz, takip talebine ve ödeme emrine karşı da şikayet yapılmaması veya itiraz ve şikayetlerin bazen ara kararı, bazen de nihai kararla sonuçlandırılmasından sonra başlayacak, belgeler incelenip değerlendirilecektir. İtirazın kaldırılması veya borcaz itirazın reddi kararı, takibi mal beyanı ve haciz safhasına ulaştıracaktır.
4 ) Mal Beyanı :
İcra İflas Kanununun 74 ve 75. maddeleride “mal beyanı, ” 76. maddesinde ise, hiç beyanda bulunmayan borçlu ile anılan maddelere uygun (usulüne uygun) mal beyanında bulunmayan borçlu hakkında uygulanacak “hapsen tazyik” yaptırımı düzenlenmiştir. Takip hukuku mevzuatı, usulüne ve gerçeğe uygun mal beyanının elde edilmesine yeterli ve elverişli olmaz ise, takibin daha sonraki safhalarını düzenleyen yasa hükümleri uygulanamaz, takipler infaza ulaşamaz. Bu sebeple İİK'nun 76. maddesi hükmü, takip hukukumuzun en önemli hükümlerinden birisidir. Korunan menfaat, alacaklının takibi devam ettirebilme, bir ileri aşamaya taşıyabilme hakkıdır. Bu sebeple İİK'nun cezai hükümlerine dair 16. babında yer almayıp, genel hüküm mahiyetinde olmak üzere 4. babın haciz yolu ile takip hükümleri arasında yer almıştır.
İcra takipleri hakkında HMUK'nun 409/5.maddesi hükmünün uygulanamayışı, takiplerin maddi hukuk zaman aşımı süreleri dolana kadar, alacaklı tarafından yenilenebilmesi ve borçlunun başvurusuna kadar derdest tutulması sebebiyle, İİK m.78/5, 33, 33/a ve 71.maddeleri hükümlerine, ayrıca İİK'nun 76. maddesi hükmüne göre, hapsen tazyik istemi süre ile sınırlı değildir (7).
Amacı takibi haciz isteme safhasına götürebilmek olan hapsen tazyik talepleri, haciz ve satış talepleri gibi, aynı hukuki yardım sürecinin bir bölümüdür, ayrı hukuki yardım alanı söz konusu değildir. Hürriyeti kısıtlayıcı müeyyidesi sebebiyle icra ceza mahkemesine arz edilmesi, talebe değişik hüviyet ve mahiyet kazandırmaz, icra vekalet ücreti dışında ücret takdirini mucip hukuki yardım sayılamaz (Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi m.11/1).
5 ) Haciz, Paraya Çevirme (Satış), Tediye, Paylaştırma :
Takibin bu aşamasında İcra İflas Kanununun; hacze, hacze iştirak derecelerine, oluşan dereceler içindeki sıraların tesbitine (İİK m.100, 101, 206), ilave suretiyle yeni hacizlerin yapılmasına (İİK m.100/2, 104/1), satışa, icra dairesinin tamamlama hacizlerine (İİK m.139) ve sıra cetveline (İİK m.140, 206) ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
Sıra cetveli ilk icrai haczi uygulayan icra dairesi tarafından yapılacaktır.
Amme alacağı, eşya veya gayrimenkulun aynından doğan ve kanuni rehin hakkı oluşturan bir alacak ise, rehinli alacağa takaddüm edecek, diğer amme alacaklarına ilişkin hacizler ise, önceden uygulamış hacizlere iştirak edecek, satış bedeli alacaklılar arasında sıra cetveline göre değil, garameten (alacakları oranında) paylaştırılacaktır ( 6183 sk.m.21, İİK m.206/1).
V - TAKİP HUKUKUNDA SÜRELER, SÜRESİZ ŞİKAYET BAŞVURULARI, GECİKMİŞ İTİRAZ VE USULSÜZ TEBLİGAT ŞİKAYETLERİ :
Takip hukukunda haklar, kesin ve hak düşürücü mahiyetteki süreler içinde talep edildiği takdirde kabul görebilecektir. Sürelere riayet, hertürlü itiraz ve şikayet ile hertürlü başvurunun kabul edilebilmesinin ön şartıdır. (8)
Tek istisnası İİK' nun 16/2 maddesinde düzenlenen süresiz şikayet hakkıdır.
Süresiz şikayet başvuruları (İİK m. 16/2) ile, İtiraz sürelerinin geçmiş olması halinde söz konusu olan gecikmiş itiraz talepleri (İİK m. 65), ayrıca takipte ve takip işlemlerinde usulüne uygun ve geçerli tebligat bulunmadığına (Teb.k.m.32), sürelerin işlemeye başlamadığına ve sona ermediğine ilişkin şikayetler,
Takip hangi safhada ve hangi aşamada bulunursa bulunsun karşılaşılabilen, ancak incelemede ilk öncelik sırasını alan, bu sebeple hadise biçiminde ara kararı ile veya nihai kararla sonuçlandırılması gereken başvurulardır.
Hakim Fuat Köylüoğlu 18338
Üsküdar 1.İcra Mahkemesi
DİP NOTLAR
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
1
Takip hukukumuzda ilam mahiyetini haiz belgeler İİK' nun 38. maddesinde sayılmıştır. Ancak yasanın bu düzenlemesi tahdidi mahiyette değildir. Nitekim İİK' nun 38. maddesinde sayılmamasına rağmen, İİK' nun 149. maddesi uyarınca “kayıtsız şartsız para borcu ikrarını ihtiva eden ipotek akit tablusu”da, yüksek mahkememiz tarafından ilam mahiyetinde sayılmıştır (Yr. HGK nun 10.05.1969 günlü 1969/471969/559 sk). İİK' nun 38. maddesinde yer almamış bulunan, muhakemenin hitamında tefhim edilen ve duruşma tutanağına yazılan hüküm sonucu kısa kararlar ile (HUMK m.381/2), nafakaya dair ihtiyati tedbir kararlarının da (HUMK.m. 101/3) uygulamada veya yapılacak yasal düzenleme ile, ilam mahiyetinde belgelerden sayılmaları zorunludur. Bu gerçekleştiği takdirde uygulama ile, sadece ilamların değil, bütün mahkeme kararlarının yerine getirilmesinin geciktirilemeyeceğine dair Anayasamızın 138/4. maddesi hükmü arasındaki, ayrıca ihtiyati tedbir kararlarının icabında silahlı güç kullanılarak tatbik olunacağına dair HUMK.m. 106/1. maddesi hükmü arasındaki, çelişkiler ortadan kaldırılmış olacaktır.
2
Yargıtay12.HD.nin 05/03/2002 günlü 2002/3526-4486 sk.
“ Satışa esas olan takiple ilgili itiraz ve şikayetler ihale tarihinden öncedir. Bu konularla ilgili mercii kararları, ihale tarihinden sonra verilmiş olsa dahi satışa gidilmesi için İİK' nun 364/3. maddesine göre kesinleşmesi gerekir”.
3
İİK m. 72/4 . ve 5. maddelerinin, HMUK'nun 426/J-2, 433/2 (değişiklikten önce 443/4) maddesinde sayılanlardan ayrı bir istisna hükmü olup olmadığı konusu üzerinde durulmasında yarar vardır. İİK'nun 72/4 ve 5. maddeleri hükümlerinin, İİK'nun 68/7, 68a/8, 169a/6 ve 170/3. maddelerine benzer ve paralel düzenlemeler olduğu, İİK'nun 72/4 ve 5. maddelerinin, hükmün tamamını değil, tazminata ilişkin kısımlarının infazını, ayrıca (İİK'nun 40/2. maddesine benzer şekilde) icranın eski hale iadesini kesinleşme şartına bağladığı, İİK'nun 72/4. maddesinin ilk cümlesinde yer alan, ihtiyati tedbirin kalkacağı hükmü ile takibin devam edeceğinin ifade edilmiş olduğu, bu ifadenin de, yasa hükmünün açıklanan yorumunu teyit ettiği kabul edilebilir. Menfi tesbit ilamının kesinleşmeden infaz edilemeyeceğine ilişkin Yargıtay HGK'nun 07.11.1990 tarih 1990/12-446 E. 564 K.sayılı içtihadının, İİK.nun 72/4,5, 364/3 ve HUMK'nun 426/J-2, 433/2 ( değişiklikten önce 443) maddeleri hükümlerine ve İİK'nun benzer konulardaki düzenlemelerine uygunluğu ? ayrıca kanun koyucunun HUMK.nun anılan maddelerde saydığı istisnalar dışında, hiçbir düzenlemesinde ayrılmadığı “ilamların kesinleşmeden icrası” ilkesinden menfi tesbit davalarında niçin ayrılmış olduğu ? konusunun tartışılması gerekeceği düşünülmektedir.
4
5358 sayılı kanunla İİK' nun cezai hükümlere dair 16. babında yapılan düzenlemelerle, bir çok fiilin suç olmaktan çıkarılmasına rağmen, bazılarının çıkarılmaması ve bu suçlarla ilgili ceza yargılaması görevinin yine icra mahkemelerinde bırakılması, takip hukukunun mahiyet ve maksadına, ayrıca icra mahkemesinin asli görev ve işlevine uygun olmadığı gibi, ceza yargılamasının, takip sürecinde kararları ile rey ihsas eden icra mahkemesine yaptırılması, adil yargılanma hakkı açısından da sakıncalar içermektedir.
5
Genel haciz yolu ile başlatılan takiplerde İİK'nun 67. maddesi uygulamalarında, takip ile takibe karşı yapılan itiraz ve şikayetler, yetkili (genel) mahkemeye dava olarak intikal edeceğinden, dava sonunda verilecek karar İİK' nun ilamların icrası hükümlerine göre icra edileceğinden, takip yetkisiz icra dairesinde başlatılmış olsa bile, ilamların icrasının her icra dairesinden talep edilebileceğini öngören İİK'nun 34. maddesi hükmüne göre, takip ilamlı icra takibine dönüşmüş, yetkisiz icra dairesi de yetkili hale gelmiş olacağından, yetkiye yapılmış olan itirazın pratik önemi ve konusu kalmayacaktır.
6
Maddi hukukun karşıtı olarak, yargılama hukukunu ifade için kullanılan şekli hukuk tanımlaması, takip hukukunun Şekli (Usuli) hükümlerinin açıklanmasında ve yorumlanmasında da kullanılmakla birlikte, takip hukukuna ait olan ve onu açıklayabilen bir tanımlama değildir.
7
İİK' nun 76. maddesine göre yapılan hapsen tazyik taleplerinde İİK'nun 347. maddesinde öngörülen şikayet süresi uygulanamaz. Bir genel hükmün uygulamasına; takip hukuku disiplinlerine aykırı fiillere karşı şikayet hakkını süreye bağlayan, bir icra ceza hükmüyle sınırlandırma getirilmiş değildir.
Bu hakkını kullanan alacaklının talebinin (şikayetinin), borçlunun haczi kabil mevcudunun, mevcut yetersiz ise geçim menbalarının öğrenilmesi değil de, borçlunun cezalandırılması olarak kabul edilerek, İİK'nun 347. maddesi uyarınca süreden red edilebilmesi ve bu suretle icra takibinin akamete mahkum edilebilmesi, incelenen yasa hükümlerinin lafzına ve ruhuna uygun bir yorum olamaz. Kaldı ki, İİK'nun 347. maddesinin uygulama alanı, kendisinin de içinde yer aldığı İİK'nun 16. Bap hükümleri ile sınırlıdır, bu husus 347. maddenin 5358 sayılı kanunla değişik metninde, “bu bapta yer alan fiillerden dolayı” hükmü ile açıkça ifade edilmiştir. İİK'nun 337/1. maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptalinden sonra, yeni yasal düzenlemenin de yapılmayışı sebebiyle, mal beyanında bulunmamanın tek yaptırımı İİK'nun 76. maddesi hükmü olduğundan, 16. bap içinde yer almayan İİK'nun 76. maddesine müstenit hapsen tazyik uygulamalarında İİK'nun 347. maddesinin uygulanabilme imkanı yoktur.
8
Süre (müddet) hakların kazanılması ve kaybedilmesinin önemli unsurlarındandır.
Hususi hukukumuzda ve yargılama hukukumuzda gün, hafta, ay ve sene olarak belirlenen müddetlerin hesabında, resmi takvim ve resmi masai saati esas alınmıştır (İİK m.19, BK m.76-77, TTK m.618, 664, 665, HMUK m.161-162, CMK m. 39). Ceza hukukumuzda ise müddetlerin hesabında TCK'nun 61/6. maddesi hükmüne göre gün 24 saat, ay 30 gündür.Yıl resmi takvime göre hesap edilir.
Maddi hukukda sürelerin; zamanaşımı süreleri (iktisabi veya ıskati), sukutu hak süreleri ve bazı talep hakları için öngörülmüş özel süreler olarak, yargılama hukukunda, kesin ve kesin olmayan süreler olarak, fark ve özellik göstermelerine karşılık; takip hukukunda yasa ile belirlenmiş olan sürelerin hepsi, icra daireleri ve icra mahkemeleri tarafından resen dikkate alınması gereken, kesin ve hak düşürücü nitelikte sürelerdir.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :
"Hukuk İnfaz Sistemi (Takip Yolları)" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Fuat Köylüoğlu'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (https://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
|
|