Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Belediye Başkanının Belediyeye Karşı Açacağı Davayla İlgili Soru(N)Lar

Yazan : Av.M.Lamih Çelik [Yazarla İletişim]

BELEDİYE BAŞKANININ BELEDİYEYE KARŞI AÇACAĞI DAVAYLA İLGİLİ SORU(N)LAR

Av.M.Lamih ÇELİK
Şanlıurfa Belediyesi Hukuk İşleri Müd.V.

(Yerel Yönetim ve Denetim Dergisinin Mart 2009 cilt 14 sayı 3 s.16-20 de yayınlanmıştır.)

Bu çalışmamızda belediye başkanının kendi belediyesine karşı dava açması ve davada belediyenin temsil edilmesi konularına açıklık getirmeye çalışacağız. 5393 sayılı Belediye kanununun 23.maddesinde[1]belediye meclisinin iptali amacıyla belediye başkanının kendi belediyesine karşı dava açması hali düzenlenmiştir.Aynı yasanın 43.maddesinde[2] ise bu davada belediyenin nasıl temsil edileceği sorununa açıklık getirilmiştir.

· Belediye meclisinin ısrar kararı ne demektir?

Belediye başkanı alınan meclis kararlarını eğer hukuka aykırı görürse gerekçesinde belirterek 5 gün içinde yeniden görüşülmek üzere meclise iade edebilir.(5393 s.k. m.23) Belediye başkanı eğer 5 günlük süreyi geçirdikten sonra iade edemez,iade etse bile 5 günlük süre geçmekle[3] artık karar kesinleşmiş olur.

Belediye başkanının meclise iade ettiği kararlar belediye meclisi üye tam sayısının salt çoğunluğuyla ısrar edilirse yani başkanın gerekçeleri yerinde görülmezse karar kesinleşir ve ikinci kez meclise iade edilemez.Ancak eğer meclis iade edilen kararda kısmen bir değişiklik yaparsa bu ısrar kararı olmayıp yeni bir karar niteliğinde olduğundan belediye başkanı 5 gün içinde yeniden iade etme yetkisini kullanabilir.Belediye başkanının bu iade yetkisi cumhurbaşkanının veto yetkisini akla getirmektedir[4], ancak belediye başkanının kısmen iade yetkisi yoktur yani meclis kararının bir kısmını hukuka aykırı bulsa bile o kararın tamamını meclise iade eder yoksa hukuka uygun bulduğu ve itiraz etmediği kısmı kesinleşmiş sayılmaz.

Belediye meclisi iade gerekçelerini görüşüp iade edilen kararda ısrar kararı olduğu , Meclis üye tam sayısı ve oylamaya katılan üye sayısı da belirtilmelidir. Meclis üye tam sayısının salt çoğunluğunun altında bir oyla ısrar ederse yeterli oy çoğunluğu sağlanmadığından belediye başkanın iade gerekçeleri yerinde görülmüş ve meclis kararında ısrar etmediği sonucuna varılmalıdır. Örneğin 37 üyeli bir belediye meclisinde başkan sayıya dahil edildiğinden 38 üyenin salt çoğunluğu 20 üyedir.Israr kararı18 üye ile alınsa bile karar hukuken geçerli bir niteliğe sahip değildir. Başka bir örnek vermek gerekirse; 9 kişilik bir belediye meclisinde başkanla beraber 10 üye bulunur. Burada salt çoğunluk 6 dır. Başkanın bulunduğu tarafın oyu 5 olsa bu karar ısrar kararı sayılmaz. Başkanın oyu normal oylamalarda eşitlik halinde üstünlük sağlar.

Belediye meclisinin sık sık belediye başkanının taleplerin red etmesi ve kararında ısrar etmesi nedeniyle İçişleri Bakanlığı, 5393 sayılı Belediye Kanununu 30.maddesine dayanarak ,belediye meclisinin, kendisine kanunla verilen görevleri süresi içinde yapmayı ihmal etmesi ve bu durumun belediyeye ait işleri sekteye veya gecikmeye uğrattığı gerekçesiyle meclisin feshi için Danıştay'a başvurabilir mi?

Danıştay konuya ilişkin kararında;”… Belediyenin karar organı olan belediye meclisinin, belediye başkanı tarafından meclise getirilen her istemi uygun görmesi beklenemez. Belediye meclisi, gündem konularını belde halkının yararına olup olmadığı, belediyenin mali durumu gibi yönlerden de inceleyerek kararını vermelidir. Bu çerçevede yapılan bir değerlendirme sonucunda belediye başkanının istemlerini de kabul etmeyebileceği tabiidir. Belediye başkanının istemine aykırı karar alınması, her şartta belediye meclisinin kendisine kanunla verilen görevleri süresi içinde yapmayı ihmal etmesi ve bu durumun belediyeye ait işleri sekteye veya gecikmeye uğratması olarak değerlendirilemez.

Olayda, …… Belediye Meclisinin, beldede katı atık ve atık sularla ilgili kanalizasyon projesi yaptırılması ve uygulatılması işi için belediye başkanına yetki verilmesi isteminin 3 kabul oyuna karşılık 7 oyla iki defa reddettiği, bu oylama durumunun sabit hale geldiğinden bahisle meclisin kendisine kanunla verilen görevleri süresi içinde yapmayı ihmal ederek belediyeye ait işleri sekteye ve gecikmeye uğrattığı ileri sürülmekte ise de meclisin aldığı bu kararların belediye işlerini nasıl sekteye veya gecikmeye uğrattığı somut olarak ortaya konulamadığı gibi, bu meclis kararları aleyhine idari yargıya başvurabilme yolu bulunmasına karşın, bu yetki de kullanılmamıştır.

Bu durumda, belediyenin seçilmiş karar organı olan belediye meclisinin feshi koşullarının gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır.” Denilmektedir.
(Dava Daireleri Kurulu :E.2007/1073 K: 2007/1688 ,T: 13.9.2007)[5]

Belediye başkanı hangi koşullarda iptal davasını açabilir?

“Belediye başkanı, meclisin ısrarı ile kesinleşen kararlar aleyhine on gün içinde idarî yargıya başvurabilir.”Bu ifade tarzından belediye başkanının böyle bir başvuruyu yapıp yapmamakta serbest olduğu sonucu çıkmaktadır.Diğer bir ifadeyle,belediye başkanı, belediye meclisinin ısrar kararı aleyhine idari yargıya başvurma konusunda bağlı yetki değil,takdir yetkisi ile karşı karşıyadır.Takdir yetkisi söz konusu olduğundan belediye başkanı davayı açtıktan sonra davasından vazgeçebilir,çünkü başvurunun geri alınması veya vazgeçilmesini engelleyen bir düzenleme belediye kanununda mevcut değildir.

Belediye başkanının takdir yetkisinde olduğunu ifade ederken bu yetkinin dileği gibi mutlak ve sınırsız bir yetkiye sahip olduğunu yani açıkça hukuka aykırı olan bir karara karşı dava açıp açmamakta serbest olduğunu ifade etmek istemiyoruz. Kuşkusuz açıkça bir kanun maddesine veya yönetmelik maddesine aykırı olan belediye meclis kararının iptali için belediye başkanı dava açmak zorundadır.

Usulüne uygun alınan meclisin ısrar kararının iptali için belediye başkanı idare mahkemesinde 10 gün içinde[6] dava açmalı ve yürütmenin durdurulması talebinde bulunulmalıdır.Davanın açılmış olması meclis kararının yürütülmesinin durdurmadığından mahkemeden yürütmenin durdurulması kararı alınıncaya kadar meclis kararının gereği yerine getirilmelidir.Belediye başkanın açtığı bu tür davaların daha hızlı sonuçlandırılması için usule ilişkin farklı bir düzenlemenin yapılmamış olması büyük bir eksikliktir. İdari yargının işleyişi dikkate alındığından dava sürecini kısaltan özel bir düzenlemenin getirilmesi zorunludur.

Kanunda “hukuka aykırı gördüğü “ ifadesinden belediye başkanı ancak mevzuata aykırı olan meclis kararlarının iptali için dava açabilir.Bu durumda kanaatimce belediye başkanı kamu yararına aykırı olduğu gerekçesiyle iptal davası açamaz.Aynı şekilde açılan iptal davasında idare mahkemesi de hukukilik denetimi ile sınırlı olacak ve yerindelik denetimi yapamayacaktır.Çünkü İdari Yargılama Usulü Kanununun 2.maddesine göre,mahkemeler yerindelik denetimi yapamazlar.Nitekim belediye kanunun 23.maddesine göre belediye başkanı,kamu yararına uygun olmadığı veya faydalı olmayacağı için değil ancak hukuka aykırı ise bir meclis kararını iade edebilir.Dolaysıyla belediye başkanına verilmeyen bu yetkinin idari yargı tarafından kullanılabileceği düşünülemez.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda idari dava türleri açıkça belirtilmiştir. İdari Yargılama Usulü Kanununun 2’nci maddesinin 1’inci fıkrasının (a) bendinde iptal davaları; “İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptali için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan” davalar olarak tanımlanmıştır.Bu davalar,hukuka aykırı idari işlemleri ortadan kaldırmak suretiyle idarenin hukuka bağlılığını sağlama ve bu şekilde hukuk düzenini koruma amacını taşır.Ancak idari işlemlere karşı iptal davası açabilme,davacı açısından,diğerleriyle birlikte,menfaat ihlali koşuluna bağlanmıştır.Yani menfaat ihlali,iptal davası açabilmenin ön koşulu sayılmıştır.[7] Bu duruma kısaca “menfaat yoksa dava da yoktur” denilmektedir.Bu noktada belediye başkanının açtığı iptal davasında menfaat ihlalinin varlığının şart olup olmadığı sorusu akla gelmektedir.
Danıştay, meclis kararında kabul oyu kullanan kişilerin iptal davasında dava ehliyeti olmadığını ancak konunun mecliste görüşülmesi sırasında toplantıya katılmaması ya da karşı oy kullanılması durumunda olumsuz iradenin ortaya konulmuş olması nedeniyle dava açmakta meşru kişisel menfaatin oluştuğunu kabul etmektedir.[8] Ancak bize göre belediye başkanı kararda kabul oyu kullansa bile 5 günlük inceleme süresinde hukuka aykırı olduğunu tespit ederse iade etme ve ısrar sonucunda iptal davası açma yetkisinin varlığı kabul edilmelidir.Aksi halda Belediye başkanına karardan sonra verilen 5 günlük ikinci bir düşünme ve inceleme süresi anlamsız hale gelir.Belediye başkanı iade ettiği kararda kabul oyu kullandığı bu nedenle meşru kişisel menfaatin oluşmadığından dava ehliyeti yönünden davanın reddine karar verilmemesi gerekir.Menfaat ihlali şartı aranmadığı takdirde davayı açan belediye başkanının bu sıfatını dava devam ederken kaybetmesi halinde bile davanın idare mahkemesince karara bağlanması gerekir.Ancak menfaat ihlali şartı aranırsa Danıştay[9] menfaat ihlalinin davanın açıldığı tarihte bulunmasının yeterli olmadığı ve davanın sonuçlanıp kesinleşmesine kadar bulunması gerektiği görüşünde olduğundan iptal davası devam ederken belediye başkanlığı seçimini kaybetmesi halinde davacının belediye başkanı sıfatı sona ermesiyle menfaat ihlali de sona ereceğinden idare mahkemesi ehliyet yönünden davayı red veya karar verilmesine yer olmadığı gibi bir karar verme durumunda olacaktır.Bu nedenlerle biz açılacak iptal davasında menfaat ihlali koşulunun aranmaması,eğer menfaat ihlali şartı aranacaksa bile sadece dava açılırken bulunmasının yeterli görülmesi gerektiğini savunuyoruz.

· Belediye başkanına karşı belediyeyi kim temsil edecektir.?

5393 sayılı Belediye Kanunun 43.maddesine göre;Belediye başkanının kendisinin,… belediye ile ihtilâflı olduğu durumlarda dava açılması ve bu davada belediyenin temsili, meclis birinci başkan vekili, bulunmadığı takdirde ikinci başkan vekili veya bunların yetkilendireceği kişiler tarafından yerine getirilir.[10]

Bu düzenleme ile memur statüsünde çalışan avukatın kendi sicil ve disiplin amiri olan belediye başkanına karşı davada yer almasının önüne geçilmiştir. Davanın her iki tarafında seçilmiş kişilerin bulunması sağlanmıştır.Belediye başkanının iade gerekçesine katılarak kabul oyu kullanan dolaysıyla alınan kararın hukuka aykırı olduğunu ifade eden başkan vekillerinin belediyeyi temsile zorlanması da doğru olmamıştır.Meclis başkan vekilleri böyle bir davada belediye meclis kararının hukuka uygun olduğunu savunarak kendileriyle çelişkiye düşmüş olacaklardır.5393 sayılı Belediye kanunun 43. maddesine göre meclis başkan vekilleri belediyenin temsil edilmesi için bir başkasına yetki verebileceği ifade edilmiştir.Bu düzenlemeye istinaden meclis başkan vekili,belediyede görevli müdür,memur,başkan yardımcısına bu yetkiyi veremez. Avukatlık Kanunun 35. maddesi gereğince yetkiyi ancak baroya kayıtlı bir avukata yetki verebilir.[11] Bu durumda Meclis başkan vekilinin vekaletname verdiği avukat belediyeyi mahkemede temsil edeceğinden bu avukatın ücreti nasıl belirlenecek ve statüsü ne olacağı sorunuyla karşılaşmaktayız.

5393 sayılı Belediye Kanunun 49 uncu maddesinin üç, dört ve beşinci fıkralarındaki düzenlemeler ile Belediyeler avukat kadrosu bulunmayan veya işlerin azlığı nedeniyle kadrolu personel istihdamına ihtiyaç duyulmayan durumlarda, tam zamanlı sözleşmeli personelden ayrı olarak bu hizmetlerin yürütülmesi amacıyla, haftanın ya da ayın belirli gün veya saatlerinde kısmî zamanlı olarak sözleşme ile serbest avukat “yıllık sözleşme ile “çalıştırılabileceklerdir. Ancak bu durumun 49.maddede yer alan düzenlemeye uymadığı çok açıktır.Meclis başkan vekili, kanunun kendisine verdiği yetkiye istinaden belediyeyi savunmak amacıyla avukat tuttuğundan avukatın harcadığı emeğin karşılığı limit dahilinde olmak şartıyla doğrudan temin ile (4734 s.k m. 22/h )[12] ödenebilir.

· Neden Meclis başkan vekili belediyenin mevcut memur veya sözleşmeli avukatına vekalet vermemeli?

5393 sayılı belediye kanunun 43.maddesindeki düzenleme olmasaydı belediyeyi memur veya sözleşmeli avukatları temsil edecekti.Ancak böyle bir düzenleme getirilerek memur avukatın sicil ve disiplin amiri olan belediye başkanına karşı davaya girmesi engellendiği gibi işe alma ve sözleşmenin yenilenmesinde yetkili başkana karşı sözleşmeli avukatın davaya girmesi de engellenmek istenildiğinden belediyenin sözleşmeli avukatlarına vekaletname veremeyeceği görüşündeyim.Ayrıca belediye avukatlarının başkana karşı yeterli kadar belediyeyi savunmadığı duygusuna kapılabilir.[13]

· Belediye meclisi bu davada uzlaşma yetkisini kullanabilir mi?

5393 sayılı Belediye kanunun 15.maddesinin (k) bendine göre “Vergi, resim ve harçlar dışında kalan dava konusu uyuşmazlıkların anlaşmayla tasfiyesine karar vermek” Belediyenin yetkileri ve imtiyazları arasında yer almaktadır. Yine aynı yasanın 18.maddesinin h) bendine göre” Vergi, resim ve harçlar dışında kalan ve miktarı beşbin YTL'den fazla dava konusu olan belediye uyuşmazlıklarını sulh ile tasfiyeye, kabul ve feragate karar vermek.” Belediye meclisinin görev ve yetkileri arasındadır.Beşbin YTL’den az olanlar için ise 34.maddesinin (f) bendine göre Belediye encümeni aynı şekilde görevli ve yetkilidir.

Anayasa Mahkemesi 24.01.2007 Tarih ve 2005/95 Esas 2007/5 Kararına[14] göre, belediye meclisi ve encümeni bu yetkiyi ancak parasal uyuşmazlıklarda kullanabilir ve uyuşmazlık konusu dava edilmiş olması şartı arandığından tarafları ve miktarı belli bir parasal uyuşmazlığın varlığı söz konusu olmalıdır. Parasal olmayan uyuşmazlıklarda belediyenin uzlaşma yapma yetkisinin olmadığı ortaya çıkmaktadır.
Sonuç olarak Belediye başkanının açtığı iptal davası parasal bir niteliği olmadığından belediye meclisi uzlaşma yetkisini kullanamaz.

Yararlanılan kaynaklar;
Gürsel Kaplan,”Yeni il özel idaresi kanununa göre il genel meclisi ve encümeni kararları üzerinde vesayet denetimi”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Yıl 2005, Cilt.54 , S. 3 s.121-155

Cemil Kaya,”İptal Davalarında Kişisellik Unsur Açısından Vakıfların Subjektif Dava Ehliyeti”,Terazi Hukuk Dergisi Mart/2009 S.31 s.21-31

Hüseyin Bilgin,”Danıştay Kararları Işığında İptal Davalarında Menfaatin Güncel Olması” ”,Terazi Hukuk Dergisi Şubat/2009 S.30 s.137-149

Kasım TURGUT,” Hukuka Aykırı Belediye Meclis Kararları Üzerinde İdari Vesayet Yetkisinin kullanılması” (http://www.icisleri.gov.tr/_icisleri/TurkIdareDergisi/UpLoadedFiles/95%20%20106%20kasimturgut.doc)
M.Lamih ÇELİK, “Belediye Meclisinin Uzlaşma Yetkisi” Yerel Yönetim ve Denetim Dergisi Ocak 2008 c.13 S.1 s.34-38

M.Lamih ÇELİK ,TBB Disiplin Kurulu Kararları ışığında Avukatlık Meslek Kuralları,Seçkin Yayıncılık,Ankara-2008



DİPNOTLAR;

[1] Meclis kararlarının kesinleşmesi
MADDE 23.-“ Belediye başkanı, hukuka aykırı gördüğü meclis kararlarını, gerekçesini de belirterek yeniden görüşülmek üzere beş gün içinde meclise iade edebilir.
Yeniden görüşülmesi istenilmeyen kararlar ile yeniden görüşülmesi istenip de belediye meclisi üye tam sayısının salt çoğunluğuyla ısrar edilen kararlar kesinleşir.
Belediye başkanı, meclisin ısrarı ile kesinleşen kararlar aleyhine on gün içinde idarî yargıya başvurabilir….”
komisyon raporunda;
Madde 23.- Madde ile, daha önce yürürlükte bulunan 1580 sayılı Belediye Kanununda belediye meclisi kararlarının kesinleşmesi için öngörülen onay sistemine son verilerek yeni yöntem benimsenmiştir. Belediye başkanı, hukuka aykırı gördüğü meclis kararlarının bir daha görüşülmesini isteyebilecek, buna gerek görmemesi durumunda karar kendiliğinden kesinleşecektir. Belediye başkanınca tekrar görüşülmesi istenen herhangi bir karar, belediye meclisinde üye tam sayısının salt çoğunluğuyla kabul edildiği takdirde kesinleşmektedir. Belediye başkanı, bu şekilde kesinleşen kararların iptali ve yürütülmesinin durdurulması için on gün içinde idarî yargı mercilerine başvurabilmektedir.
http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem22/yil01/ss944m.htm


[2] 5393 sayılı Belediye Kanunu İhtilâf hâli
MADDE 43.- Belediye başkanının kendisinin, birinci ve ikinci derecedeki kan ve kayın hısımlarının ve evlatlıklarının, belediye ile ihtilâflı olduğu durumlarda dava açılması ve bu davada belediyenin temsili, meclis birinci başkan vekili, bulunmadığı takdirde ikinci başkan vekili veya bunların yetkilendireceği kişiler tarafından yerine getirilir.


[3] Danıştay 8.D. 09.02.2007 T. E.2006/5676 K.2007/612


[4] Yeni yasal düzenlemeye göre belediye başkanının, belediye meclisi karşısındaki konumu,Cumhurbaşkanının Türkiye Büyük Millet Meclisi karşısındaki konumuyla büyük bir benzerlik arz etmektedir.Şöyle ki;Anayasanın 89.maddesine göre,”Cumhurbaşkanı,Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edilen kanunları 15 gün içinde yayımlar.Yayımlanmasını uygun bulmadığı kanunları,bir daha görüşülmek üzere,bu hususta gösterdiği gerekçe ile birlikte aynı süre içinde,TBMM’ye geri gönderir.”
Cumhurbaşkanının,kanunların iptali için Anayasa Mahkemesine başvurabilme yetkisiyle belediye başkanının idari yargıya başvurma yetkisi de paralellik arz etmektedir.


[5]http://www.danistay.gov.tr/kararlar117.htm,E.T.:23.03.2009


[6] Bu sürenin son gününün resmi tatile rastlaması halinde süre,tatil gününü izleyen ilk çalışma gününün mesai bitimine kadar uzar.(İYUK m.8/2) İdare Mahkemesi her yıl 1 Ağustos ile 6 Eylül arası çalışmaya ara verirler,bu sürelerin son gününün,adli tatile rastlaması halinde ise süre 12 eylül tarihine kadar kendiliğinden uzar.(İYUK m.8/3)


[7] “…menfaat ihlali iptal davalarının esasının görülebilmesi için gerekli bir ön koşul olduğu açıktır.” DİDDGK,E.1982/350,K.1982/449,T.24.12.1982
“…Taraf ilişkisinin kurulması için gerekli olan kişisel,meşru ve güncel bir menfaat alakasının varlığı,davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı yerlerince belirlenmekte,davacının idari işlemle ciddi ve makil,maddi ve manevi bir ilişkisinin bulunduğunun anlaşılması,dava açma ehliyeti için yeterli sayılmaktadır.” D.6.D.E.2003/1712 K.2003/4221 T.09.07.2003 (Danıştay Kararları Dergisi S: 3 s.196)


[8] Danıştay 8.D. E. 2004/4729 K.2005/3142 T.22.06.2005(Danıştay Dergisi S: 111)


[9] D.6.D.E.1988/1816 K.1989/323 T.21.02.1989-D.6.D.E.1984/233 K.1984/2499 T.19.06.1984 (Danıştay Dergisi S: 56-57 s.237) Ancak Danıştay 10.Dairesine göre davanın açıldığı tarihte menfaat bağının yeterli olduğu davacının durumunda sonradan meydana gelen değişikliklerin dava açma ehliyetinin ortadan kaldırmayacağı görüşündedir.D.10.D.E.1997/6341,K.2000/1372 T.10.04.2000


[10]komisyon raporunda;
Madde 43.- Madde ile belediye başkanı ve yakınlarının, belediye ile ihtilaflı olduğu durumlarda, belediye adına başkana karşı dava açılması ve bu davada belediyenin temsil edilmesine ilişkin hususlar düzenlenmektedir. 1580 sayılı Kanunun önemli bir eksiği olan belediyenin kendi başkanına veya yakınlarına karşı temsili konusundaki belirsizlik ve bunun neden olduğu sakıncalar ortadan kaldırılmaktadır.
http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem22/yil01/ss944m.htm
Meclis başkan vekilinin diğer bir temsil görevi de belediye meclisinin feshi talebiyle Danıştay’a gönderilen dosyalarda savunmayı meclis başkan vekilinin yapmasıdır.(İYUK Ek madde 2) Yargı alanında benzer bir görevdeMahalli İdareler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliğinin 40.maddesinin 3.fıkrasında şöyle düzenlenmiştir;Kesin hesap meclisçe görüşülerek kabul edilir. Ancak kabul edilmeyen hususlar gerekçeleri belirtilmek suretiyle karara bağlanır. Konusu suç teşkil eden hususlar var ise meclis başkanlığınca yetkili mercilere iletilir. (RG: 10.03.2006-26104)



[11] “ İcra takibi borçlu Belediye Başkanlığı hakkında başlatıldığından, belediyeyi 5393 Sayılı Belediye Kanununun 38/c maddesi uyarınca Belediye Başkanı temsil eder. Belediye Başkanı kanundan doğan bu yetkisini kullanması için bir vekil atayabilir. Takip işlemi Avukatlık Kanunun 35. maddesi uyarınca adli işlem niteliğini taşıdığından bu vekilin baroda yazılı avukat olması gerekir. Belediye Başkanı bu yetkisini herhangi bir sözleşme veya yönetmelik ile su ve kanalizasyon işleri müdürüne devredemez. Takibe itiraz eden kişinin avukat olmadığı anlaşılmakla … Belediye Başkanını temsil yetkisi bulunmadığından adı geçen tarafından icra müdürlüğüne yapılan itirazda geçersizdir. “(12. HD 24.10.2005 T. E. 2005/21459 K. 2005/20711)

“5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi kanunun 18/h maddesine göre Büyükşehir belediyesini mahkemelerde davacı veya davalı sıfatıyla temsil etmek görevi ve yetkisi münhasıran Büyükşehir belediye başkanına aittir.Belediye Başkanı bizzat mahkemede bulunmak olanağına sahip değilse,yani belediyeyi kendisi temsil edemiyorsa,yetki verip kendi yerine görevlendireceği kişinin baroya kayıtlı bir avukat olması gerekir.Bu nedenle genel sekreter,belediye hizmetlerini belediye başkanı adına ve onun direktifi ve sorumluluğu altında yürütüyorsa da bu durum genel sekretere belediye adına mahkemelerde davacı veya davalı olma yetkisi vermez.Bu nedenle belediye adına temyiz dilekçesin genel sekreter imzaladığı görülmekle yetkisiz kişi tarafından yapılan temyiz talebinin yetki yönünden reddine karar verilmiştir.(Sayıştay Temyiz Kurulu Kararı 10.5.2005 gün ve 27866 nolu kararı-Sayıştay Dergisi sayı 57 s.171-172)


[12]4734 sayılı Kamu İhale Kanunu madde 22/h (Değişik: 20/11/2008-5812/8 md.) 8/1/1943 tarihli ve 4353 sayılı Kanunun 22 ve 36 ncı maddeleri uyarınca Türk veya yabancı uyruklu avukatlardan hizmet alımları ile fikri ve sınai mülkiyet haklarının ulusal ve uluslararası kuruluşlar nezdinde tescilini sağlamak için gerçekleştirilen hizmet alımları.


[13] Menfaati zıt olan diğer tarafın vekaletinin alınması halinde taraflardan her biri yeterli savunulmadığı duygusuna kapılır ki,bu da avukata duyulması gereken güveni kökten sarsar. (Anayasa Mahkemesi 15.10.2002 T. E.2001/309 K.2002/91-Resmi Gazete 12/12/2003-25314)“Avukatlık Yasası 38/b ve Meslek Kuralları 36.maddesi salt öğrenilen sırların önceki müvekkile karşı kullanılmasını önlemek için değil,karşılıklı güven ve sadakat nedeniyle de konulmuştur.Avukatlık ilişkisinin temelinde güven duygusu vardır.Avukata güvenerek davasını veya danışmada bulunan kimse,bir şekilde onu karşısında görmemelidir.” (TBB Disiplin Kurulu Kararı 05.09.20088 T. E.2008/199 K.2008/328)


[14] Resmi Gazete 29/12/2007- 26741
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Belediye Başkanının Belediyeye Karşı Açacağı Davayla İlgili Soru(N)Lar" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av.M.Lamih Çelik'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
26-08-2009 - 12:22
(5360 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Henüz hiç değerlendirilmedi.
Okuyucu
11955
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 9 saat 15 dakika 26 saniye önce.
* Ortalama Günde 2,23 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 34767, Kelime Sayısı : 3097, Boyut : 33,95 Kb.
* 2 kez yazdırıldı.
* 2 kez indirildi.
* Henüz yazarla iletişime geçen okuyucu yok.
* Makale No : 1082
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,15890408 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.