Ağaçlandırma Yönetmeliğinde Yapılan Değişiklik Üzerine....
Doç. Dr. Aynur Aydın COŞKUN
İ.Ü. Orman Fakültesi
Çevre ve Orman Hukuku Anabilim Dalı
34473 Bahçeköy İstanbul
0 212 226 17 99
0 212 226 11 00/25394
aynur90@istanbul.edu.tr
Giriş
1982 Anayasasının, ormanların korunması ve geliştirilmesini amaçlayan 169. maddesinin ağaçlandırma faaliyetleri açısından somutlaşması, 6831 sayılı Orman Kanununun 57-63. maddelerindeki hükümlerle olmuştur. Orman sahasını artırmak maksadıyla yapılacak ağaçlandırma faaliyetleri hakkındaki hükümlerin uygulama usul ve esaslarını göstermek için de ağaçlandırma yönetmeliği yürürlüğe girmiştir. Yürürlüğe giren Ağaçlandırma Yönetmeliği1 çeşitli değişikliklere uğramış ve konuyla ilgili en son değişiklik geçtiğimiz Nisan ayında yürürlüğe girmiştir. Bu Yönetmelik düzenlemesi ile, 2003 tarihli Yönetmeliğin 17 maddesi değiştirilmiş ve Yönetmelik metnine 1 geçici madde eklenmiştir. Yapılan bu değişikliklerin bazıları, geçen süre içinde yargı kararları ile iptal edilen ve bu nedenle metinden çıkartılması zaruri olan terimlere ilişkindir2. Bir kısmı 5531 sayılı mesleki yetki Kanununda orman mühendislerine tanınan hak ve yetkilere bağlı olarak uyumlulaştırma amacıyla yapılan değişikliklerdir. Diğer değişiklikler ise, ağaçlandırma, imar ihya ve erozyon kontrolü faaliyetlerinin usul ve esaslarında köklü değişiklikler getiren düzenlemelerdir. Bu çalışmada, söz konusu faaliyetlerin esasını etkileyen değişikliklerin incelenmesi ve getirebileceği muhtemel etkilerin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Yönetmelikte Değişen Hükümlerin İncelenmesi3
Ağaçlandırma Yönetmeliğinin amacı, Yönetmelikte, "yapılacak ağaçlandırma, erozyon kontrolü, mera ıslahı, ağaç ıslahı, tohum üretimi, fidanlık, enerji ormanı tesisi ve imar ihya çalışmalarına ilişkin esasları düzenlemektir" şeklinde belirlenmiştir. 2009 değişikliği ile "enerji ormanı tesisi" madde hükmünden çıkarılmış, "rehabilitasyon" çalışmaları amaca dahil edilmiştir. Yönetmeliğin kapsamı belirleyen 2. maddesi de, yapılan bu değişikliğe uyumlandırılmış burada da "karma orman kurma" çalışmaları kapsam dışına çıkarılmıştır.
Değişikliğin 3. maddesi ile, 6831 sayılı Orman Kanununun "orman sınırları dışında olan ve ağaçlandırılması zorunlu olan yerlerde Orman Genel Müdürlüğünce (OGM) hazırlanacak plan çerçevesinde ağaçlandırma yapılmasını" öngören 61. maddesi hukuki dayanaklar arasından çıkarılmıştır.
Yönetmeliğin "Tanımlar" başlıklı 4. maddesinde, bazı tanımlar çıkarılmış, bazıları eklenmiş ve bazıları da değiştirilmiştir. "Orman İdaresi" ve "enerji ormanı" tanımı kaldırılmıştır. Ağaçlandırma ve fidanlık tanımları değiştirilmiştir. Değişiklikle, il Müdürlüğü, Bölge Müdürlüğü, Ormancılık Büroları, Hangar depo, B tipi tali orman yolu, mücbir sebep, rehabilitasyon tanımları getirilmiştir. Tanımların genişletilmesi, ifadeleri açıklamaları, olası çelişki ve boşlukları ortadan kaldırmaları açısından yerinde bir düzenleme olmuştur. Yapılan değişikliklerin uygulamada getireceği sonuçlar ve Yönetmeliğin ruhuna uygunluğu açısından incelenmesi şüphesiz ki gereklidir. Bu incelemede hemen göze çarpan noktaları şu şekilde sıralamak mümkündür.
Yönetmelikte "imar ihya" tanımlaması mevcutken, değişiklikle benzer bir faaliyeti tanımlayan "rehabilitasyon" kavramı eklenmiştir. Ağaçlandırma sahalarında elde edilen ürünlerin muhafaza edildiği, her türlü hava hallerinde çalışanların sığınabileceği, malzemelerin saklandığı temelsiz, toprak veya beton zemin üzerine yapılan geçici yapıları ifade etmek üzere getirilen "hangar -depo" tanımı getirilmiştir.
Yönetmelikte oldukça geniş olarak, "Yetişme muhiti verileri dikkate alınarak, toprağı en iyi ve en ekonomik şekilde değerlendirmek, ekonomiye girdi sağlamak amacıyla; Bakanlık birimlerince onaylanan projesine dayalı ağaç, ağaççık ve alt tabakasında otsu bitkilerin yer aldığı yeni tesis ile bu türlere biyolojik bağımsızlıklarına kavuşuncaya kadar yapılan bakım işlerini içine alan orman kurma çalışmaları" şeklinde ifade edilen ağaçlandırma tanımı değişikliğe uğramıştır. Değişiklikle, "Saha etüdünden başlayarak proje, tohum temini, fidan üretimi, arazi hazırlığı, dikim ve bakım faaliyetlerinin tümünü"ifade eden çalışmalar olarak nitelendirilmiştir. Değişen tanımdan da görüleceği üzere, ağaçlandırma faaliyetlerinin amacı metinden çıkarılmıştır. Bunun yanı sıra, ağaçlandırılan alanın bakımının ne zamana kadar yapılacağı konusu da belirsiz hale getirilmiştir. Nitekim, Yönetmelikte türlerin biyolojik bağımsızlıklarını kazanıncaya kadar geçen sürede yapılması öngörülen bakım işlemleri ağaçlandırma faaliyeti içinde yer alırken değişiklikle ile bu süre ortadan kaldırılmıştır.
Bir diğer değişiklik de "fidanlık" tanımında yapılmıştır. Eski Yönetmelikte "fidanların üretildiği fidanlıklar" olarak ifade edilen tanım yerine "orman bitki türlerinin üretildiği fidanlıklar" biçiminde bir tanımlamaya gidilmiştir.
Değişiklikte 3. Bölüm " Kamu Kurum ve Kuruluşları ile Gerçek ve Tüzel Kişilerce Yapılacak Ağaçlandırma, Erozyon Kontrolü, İmar-İhya ve Orman Fidanlık Çalışmalarında; Tespit-İzin, Başvuru- Projelendirme, Saha Teslimi ve Saha Büyüklüğü Devlet Ormanlarında Tespit ve İzin" başlığını taşır. Burada, enerji ormanı kurma çalışmaları Yönetmeliğin kapsamı ve amacındaki değişikliğe bağlı olarak başlıktan çıkarılmış, bölüm başlığına "orman fidanlık çalışmaları" eklenmiştir.
Üçüncü bölümde yer alan 8. maddede yapılan değişiklik içerik ve kapsam olarak çok önemlidir. Bu maddede, "Devlet ormanlarında özel ağaçlandırma, özel erozyon kontrolü ve özel imar-ihya çalışmalarına konu yerlerin tespit ve izin işlemlerinde esas alınacak hususlar" belirlenmiştir. Maddede ilk değişiklik başlığında olmuş ve Yönetmelikte "erozyon kontrolü" olarak ifade edilen kavram, değişiklikte başına özel kelimesini almış ve "özel erozyon kontrolü" şekline dönüştürülmüştür. Burada yer alan erozyon kontrolü faaliyetinin, madde 4 de yer alan tanımlar kapsamında, tıpkı ağaçlandırma ve imar ihya terimlerine yapıldığı gibi açıklanması gerekliliği ortadadır.
8.madde, hangi alanlarda özel ağaçlandırma, özel erozyon kontrolü ve özel imar ihya yapılabileceğini açıklamakta bunlara ilişkin usul ve esasları ortaya koymaktadır. Yönetmelikte, bu tür çalışmalara konu edilebilecek ve edilemeyecek olan alanları saymak suretiyle 2 fıkra şeklinde yer alan düzenlemenin kapsamı genişletilmiş ve 5 fıkra haline gelmiştir. İlk 3 fıkra izin verilebilecek alanları son 2 fıkra ise bu çalışmalara konu edilemeyecek alanları düzenlemektedir. Yapılan değişikliğe genel bir bakış atıldığında, ağaçlandırma, imar ihya ve erozyon kontrolü çalışmalarına konu olabilecek alanların genişlediği izlenimi doğmaktadır.
Nitekim, 2003 Yönetmeliğinde,
* Turizm alanı olarak ilan edilen yerler
* Tarihi arkeolojik ve birinci derece doğal sit alanları
* Deniz kıyı kenar çizgisi içerisinde ve bitişiğinde kalan alanlar
* Bakanlar Kurulu kararıyla muhafazaya ayrılan ve ilan edilen yerler
* Toprak muhafaza karakteri taşıyan yerler
* 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu kapsamında ilan edilen yerler
* Amenajman planlarında; bozuk orman, orman toprağı, orman içi açıklık olarak görünmesine rağmen verimli orman niteliğini kazanmış alanlar
* Verimli orman bütünlüğü içinde kalan 10 hektardan küçük orman içi açıklıklar ve bozuk orman alanlarının bu faaliyetlere konu edilemeyeceğine hükmolunmuştur.
2009 değişikliğine bakıldığında en önemli farklılığın burada olduğu anlaşılmaktadır. Yapılan değişiklikle;
* Turizm Alan ve Merkezleri ile Kültür Turizm Koruma ve Gelişim Bölgeleri kapsamındaki alanlar
* Bakanlar Kurulu kararıyla muhafazaya ayrılan ve ilan edilen yerler
* Toprak muhafaza karakteri taşıyan yerler
* 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu kapsamındaki yerler
* 2872 sayılı Çevre Kanunu'na göre "Özel Çevre Koruma Bölgesi" olarak ilan edilen yerlerin
söz konusu faaliyetlere konu edilebileceğine hükmolunmuştur. Bu önemli değişikliği birarada görmek açısından aşağıdaki tablo kolaylaştırıcı olacaktır.
2003 Yönetmeliği Alanlar
İzne Konu
Olmaları
2009 Yönetmelik Değişikliğinde Alanlar
İzne Konu Olmaları
Turizm alanı olarak ilan edilen yerler
Konu edilemez
Turizm alanı olarak ilan edilen yerler
Konu Edilebilir.
Bakanlar Kurulu kararıyla muhafazaya ayrılan ve ilan edilen yerler
Konu Edilemez
Bakanlar Kurulu kararıyla muhafazaya ayrılan ve ilan edilen yerler
Konu Edilebilir
Toprak muhafaza karakteri taşıyan yerler
Konu Edilemez
Toprak muhafaza karakteri taşıyan yerler
Konu Edilebilir
2873 sayılı Milli Parklar Kanunu kapsamında ilan edilen yerler
Konu Edilemez
2873 sayılı Milli Parklar Kanunu kapsamında ilan edilen yerler
Konu Edilebilir
Tarihi arkeolojik ve birinci derece doğal sit alanları
Konu Edilemez
HÜKÜM YOK
-------------
Deniz kıyı kenar çizgisi içerisinde ve bitişiğinde kalan alanlar
Konu Edilemez
Deniz kıyı kenar çizgisi içerisinde (bitişiğinde ifadesi kaldırıldı) kalan alanlar
Konu Edilemez
Amenajman planlarında; bozuk orman, orman toprağı, orman içi açıklık olarak görünmesine rağmen verimli
orman niteliğini kazanmış alanlar
Konu Edilemez
Amenajman planlarında; bozuk orman, orman toprağı, orman içi açıklık olarak görünmesine rağmen verimli
orman niteliğini kazanmış alanlar
Konu Edilemez
Verimli orman bütünlüğü içinde kalan
10 hektardan küçük orman içi açıklıklar ve bozuk orman alanlarının
Konu Edilemez
HÜKÜM YOK
-----------
2872 sayılı Çevre Kanunu'na göre "Özel Çevre Koruma Bölgesi" olarak ilan edilen yerler
Konu Edilebilir.
Maden arama ruhsatı kapsamında bulunan ancak, Bakanlıkça muvafakat veya izne konu edilmemiş alanlar
Konu Edilebilir
Girişte de belirtildiği üzere, normlar hiyerarşisine göre, Yönetmeliğin yasal dayanağı 6831 sayılı Orman Kanunu ve 1982 Anayasasıdır. Kanunun 57. maddesi, ağaçlandırma faaliyetlerinin amacını, "orman sahasını artırmak" olarak açıklamış ve ağaçlandırma yapılabilecek alanları belirlemiştir. Buna göre;
* orman sınırları içinde yangın ve çeşitli sebeplerle meydana gelmiş açıklıklarda
* verimsiz, vasıfları bozulmuş ve amenajman planlarında toprak muhafaza karakteri taşımadığı halde muhafazaya ayrılmış orman alanlarında
* Devlete ait olup orman yetişme muhiti şartları bakımından elverişli olan yerlerde
ağaçlandırma yapılabilecektir.
Kanunun düzenlemesi ile Yönetmeliğin düzenlemesi uyumlu görünmektedir. 2009 değişikliği ile getirilen 8. maddenin a fıkrası da Kanuna uyma çabasındadır. Ancak, 8. maddenin b ve c fıkralarında sayılan ve turizm alan ve merkezlerini, korunan alanları, özel çevre koruma bölgelerini ve hatta toprak muhafaza karakteri taşıyan yerleri potansiyel özel ağaçlandırma, erozyon kontrolü ve imar ihya uygulamalarına konu edilebilir hale getiren Yönetmelik düzenlemesinin Kanunun ruhuna ve amacına uygunluğu tartışmaya açıktır. Bu konunun dikkatle el alınması ve Anayasa ve Yasaya aykırılık açısından ciddiyetle ele alınması gereklidir.
"Sahipli Yerlerde Tespit ve İzin" başlığını taşıyan 10. madde de değişikliğe uğramıştır. Gerçek ve tüzel kişilerin, kendi arazilerinde giderleri kendileri tarafından karşılanmak üzere herhangi bir izne gerek olmaksızın ağaçlandırma yapabileceğini belirleyen maddede, kişilerin özel ağaçlandırma, özel imar ihya faaliyetlerinin yanına özel erozyon kontrolü faaliyeti de eklenmiştir. Daha önce de belirtildiği üzere, Yönetmelikte tanımı yer almayan bu faaliyetle kastedilenin, tıpkı diğer faaliyetlerde olduğu gibi açıklanması gereklidir. Ayrıca, Yönetmelik yapılan değişiklikle, "söz konusu sahanın en az yarım hektar büyüklüğünde olması gerekir" hükmünü, "söz konusu sahanın en küçük parçasının 0,5 hektar büyüklüğünde olması gerekir" şekline dönüştürmüştür. Burada "sahanın en küçük parçası" ifadesi de tartışmaya açık, belirsizlik yaratabilecek bir tanımlamadır. Özellikle Kanunun uygulamasında somutlaştırıcı olan Yönetmeliklerde anlam güçlüğü yaratacak ifadelerden kaçınmak, uygulamanın kolay ve doğru gerçekleştirilebilmesi açısından son derece önemlidir.
Yönetmelikte "Başvuru ve Projelendirme" başlığını taşıyan 11. maddede, özel ağaçlandırma, özel erozyon kontrolü ve özel imar-ihya çalışması yapmak üzere saha tahsisi talebinde bulunan gerçek ve tüzel kişilerin uyması gereken usul ve esaslar belirlenmiştir. Değişiklikle, başvuru ve projelendirme konularını kapsayan madde içine, "izin önceliği" konuları da dahil edilmiş, madde anlaşılması güç ve karmaşık bir hale gelmiştir. Burada, esasta yapılan önemli değişiklik dikkat çekicidir. 2003 Yönetmeliğinin 13. maddesinde, ormanlık sahalarda saha tahsisinin öncelikle;
a) Sahanın mülki hudutları içerisinde bulunduğu köy, belde veya belediye tüzel kişiliklerine,
b) Köy halkının hane sayısının en az %51 inin üye olduğu tarımsal kalkınma kooperatiflerine,
c) Köy veya belde nüfusuna kayıtlı olup o yerde oturan gerçek kişilere,
d) Asli ve odun dışı orman ürününü hammadde olarak tüketen en yakın sanayi kuruluşuna,
e) 4122 sayılı Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolu Seferberlik Kanunu ile ağaçlandırma yapmak sorumluluğu verilen kamu kurum ve kuruluşlarına,
f) Köy veya belde nüfusuna kayıtlı halk tarafından kurulan ve o yerlerin yararına faaliyet gösteren dernek, vakıf ve gönüllü kuruluşlara,
g) Köy veya belde nüfusuna kayıtlı olup o yerde oturmayan gerçek kişilere,
h) Diğer gerçek ve tüzel kişilere yapılması öngörülmüştür.
Yapılan öncelik sıralamasından da görüleceği üzere, köy, belde ve belediye tüzel kişilikleri ilk sıradadır. Değişiklikle, müracaata konu sahanın orman olması durumunda, 4122 sayılı Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu'nun 4 üncü maddesinde sayılan kamu kurum ve kuruluşlarının müracaatlarının ilan edilmeksizin öncelikli olarak yerine getirilmesi öngörülmüştür. Bu kuruluşlar Kanunda şöyle sıralanmıştır:
* Başbakanlık (Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü vasıtasıyla)
* Millî Savunma Bakanlığı
* İçişleri Bakanlığı
* Millî Eğitim Bakanlığı
* Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
* Turizm Bakanlığı
* Çevre Bakanlığı
* Üniversiteler
* Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu
* Diyanet İşleri Başkanlığı
* Türkiye Elektrik Üretim-iletim Genel Müdürlüğü
* Karayolları Genel Müdürlüğü
* Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları
* Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
* Belediyeler
* Köy tüzel kişilikleri
* Odalar, Meslek Kuruluşları, Birlikleri, Sendikalar, Vakıflar, Dernekler, Spor Klüpleri, Gönüllü Kuruluşlar ve Benzeri Teşekküller
* Büyük işletmeler
Tüm bu kurumların ağaçlandırma talepleri, ilan şartı aranmaksızın öncelikli olarak yerine getirilecektir. Bu noktada iyi düşünülmeli ve oldukça fazla sayıda Kurum ve kuruluşa koşuluz olarak tanınan bu önceliğin yaratacağı olumlu ve olumsuz etkiler saptanmalıdır.
Değişiklik ile, "İzin Önceliği ve Saha Büyüklüğü" başlığını taşıyan 13. maddenin başlığı, "Saha Büyüklüğü" olarak değiştirilmiştir. Yukarıda bahsedildiği üzere izin önceliği konusu, madde 11 içinde düzenlenmiştir. Burada ağaçlandırma için verilecek saha büyüklüklerinde değişiklik öngörülmüştür.
Sahipli arazilerde 0,5 hektar, Hazine arazilerinde ise 2 hektar olan alt sınır aynı kalmış, orman alanlarında 3 hektar olan sınır 0.5 ha. a düşürülmüştür. Bir diğer ve önemli değişiklik, Orman alanlarında ve Hazine arazilerinde gerçek ve tüzel kişiliklere bir defada en fazla 300 hektar saha için özel ağaçlandırma izni verilebilmesi yolundaki maddenin, orman alanları için düzenlediği 300 hektarlık sınırın kalkması ve üst sınırı belirleme yetkisinin Bakanlığa bırakılmasıdır.
Madde 15 de yapılan değişiklik, enerji ormanı tanımının Yönetmelikten çıkarılmasına bağlı olarak maddenin yeniden düzenlenmesinden ibarettir.
Özel Orman Fidanlığı Tesisinde Uyulacak Esasları düzenleyen 16. maddede yapılan ilk değişiklik "Devlet ormanlarında özel orman fidanlığı kurulmasına izin verilmez" ve "Özel orman fidanlıkları 1 hektardan küçük olamaz" ifadelerinin madde metninden çıkarılmış olmasıdır. Alan büyüklüğü belirleme konusunda takdir yetkisi Bakanlığa bırakılmış, bu niteliklerin uygun vasıtalarla ve Bakanlık internet sitesinde ilan olunacağı ifade edilmiştir.
Yine 5531 sayılı Yetki Kanunu çerçevesinde, Hazine ve sahipli arazilerde müracaattan sonra, özel fidanlık uygulama projesi ormancılık büroları tarafından düzenleneceği hükmü ile de Yönetmelik Kanunla uyumlu hale getirilmiştir.
"Özel Ağaçlandırma, Özel Erozyon Kontrolü, Özel İmar-İhya ve Özel Fidanlık Sahalarında İnşaa Edilebilecek Tesisler" başlıklı 17. maddede çeşitli değişikliklere gidilmiştir. Bu maddede orman alanlarında, hazine arazilerinde ve sahipli arazilerdeki yapılaşma izni ele alınmıştır. Göze çarpan ilk ve en önemli değişiklik, "devlet ormanlarında yapılaşmaya izin verilemez" ifadesinin kaldırılmış olmasıdır. Yönetmelikte, 6831 sayılı Orman Kanunu 17. maddeye de paralel olarak, yapılaşma yasaklanmış, ancak bu yasağın istisnaları altında sayılmıştır. Bu istisnalar; B tipi ulaşım yolu, koruma ve üretim amaçlı taşınabilir konteynır, karavan ile sulama şartı öngörülen ağaçlandırma sahalarının su ihtiyacının karşılanması amacıyla taşınabilir su deposu veya toprak sulama havuzu, su isale hattı, su kuyusu ve elektrik tesisleridir. Değişiklikte, herhagi bir genel yasaklayıcı hüküm konulmadan, orman alanlarında tesis edilen özel ağaçlandırma, özel erozyon kontrolü ve özel imar-ihya sahalarında yapılabilecek tesislerin sayılması yoluna gidilmiştir. Bu tesisler; üretim, bakım ve koruma amaçlı konteyner/karavan ile hangar-depo, su deposu, sulama ve yangın havuzu, su isale hattı, su kuyusu, elektrik tesisleri ve B tipi tali orman yolu yapılmasıdır.
Bu iki madde karşılaştırıldığında, bu alanlarda yapılacak olan tesislere ekleme yapıldığı ve bazılarının kapsamlarının genişletildiği görülmektedir.
Yönetmelikte öngörülen tesisler
Değişiklikle öngörülen tesisler
B tipi ulaşım yolu
B tipi tali orman yolu
koruma ve üretim amaçlı
taşınabilir konteynır,karavan
Koruma, üretim ve bakım amaçlı
konteyner/karavan
taşınabilir su deposu
Su deposu
toprak sulama havuzu
Sulama havuzu
su isale hattı
Su ihale hattı
su kuyusu
Su kuyusu
elektrik tesisleri
Elektrik tesisleri
Yangın havuzu
Hangar depo
Bu değişiklikler içinde özellikle yapılacak tesisin adı aynı kalsa bile başında yer alan "taşınabilir" ifadelerinin kaldırılmış olması dikkat çekicidir. Taşınabilir konteyner, karavan ve taşınabilir su deposunun başındaki taşınabilir ifade kaldırılınca bu tesislerin daimi olarak yapılabilmesinin önü açılmıştır. Burada, devlet ormanları içine yerleşme ve bina tesis yapma yasağına aykırı bir durum ortaya çıkmaktadır. Nitekim, geçici yapıların arazinin bütünleyici parçaları olmamaları nedeniyle yapılaşma esasları değişmekte, bu yapıların daimi olarak inşaası ile söz konusu yapılar orman alanının bütünleyici parçası haline gelmekte ve orman mülkiyetinin maddesel kapsamına dahil olmaktadırlar. Nitekim, yeni eklenen ve tam olarak işlevi anlaşılamayan hangar depo tanımına bakıldığında, geçici yapı olarak tanımlanan bu yapının, toprak veya beton zemin üzerine yapılabileceği öngörülmektedir. Beton zemin kavramı burada tartışmaya açılabilecek niteliktedir. Yapının tesis amacı, ağaçlandırma sahalarında elde edilen ürünlerin muhafaza edilmesi, her türlü hava hallerinde çalışanların sığınabilmesi ve malzemelerin saklanması olarak gösterilmiştir. Çalışanları tüm hava hallerinden koruma amacına yönelik yapılan bir deponun; sağlam, dayanıklı ve her türlü teçhizata sahip olması gerektiği açıktır. Bu geniş amaçlarla yapılacak olan bu tesisin genel yapılaşma yasağı kapsamında dikkatle ele alınması ve incelenmesi gereklidir. Aynı hassasiyet, sabit olarak yapılabilecek yangın havuzları, sulama havuzları ve su kuyuları için de gösterilmelidir.
Maddede söz konusu sahalarda yapılan tesisler, bu alanların üretim, bakım ve korunması amaçlı olarak gerçekleştirilecektir. Yönetmelikte olmayan "bakım" amacı buraya Değişiklik ile eklenmiştir. Daha önce de belirtildiği üzere bu bakım faaliyetinin ne zaman kadar süreceği tanımda yer almamaktadır. Yönetmelikte yapılan değişiklik öncesi, "biyolojik bağımsızlıklarını kazanma" bir sınır olarak gösterilmişse de bu süre değişik düzenlemede yer almamaktadır. Bu konu, detay olarak görülebilecek ancak üzerinde hassasiyetle durulması ve belirsizliğin giderilmesi gereken bir noktadır.
Yönetmelikte özellikle üzerinde durulması gerekli değişikliğin bu maddede yer aldığı açıktır. Orman alanları söz konusu olduğunda yapılaşma usul ve esasları, hep en çok tartışılan ve üzerinde mutabakata varılmasında güçlük yaşanan konular olmuştur. Ağaçlandırma sonucu elde edilecek sahalarda 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerinin uygulanacağı açıktır. Nitekim, Orman Kanunu'nun 57/3. maddesinde mülkiyeti hazinede kalmak üzere bu ağaçlandırmalar sonucu meydana gelecek ormanlardan "faydalanma" usulünün, Orman Kanununun özel ormanlara ait hükümlerine göre yürütüleceği ifade edilmiştir. Burada yer alan "faydalanma" ifadesinden zorlama bir yorumla, Orman Kanununun orman içi yapılaşmalara izin veren 17 ve 52. maddelerinde belirlenen usul ve esasların ağaçlandırma sahalarına da uygulanabileceği sonucuna ulaşılabilmektedir. Ancak, bu ifade kesinlikle orman arazisinden yapılaşma maksatlı faydalanma olarak düşünülmemelidir. Zira, burada ifade edilen "faydalanma" kavramı 4122 sayılı Milli Ağaçlandırma ve Seferberlik Kanununun 8. maddesinde "bu yolla kurulan ormanlardan elde edilen asli ve tali ürünlerin hak sahibi tarafından değerlendirilmesi" biçiminde açıkça ifade edilmiştir. Bu yorumun dışına çıkmak ve Orman Kanununun Yönetmelik karşısındaki tartışılmaz üstünlüğünü savunarak, Orman Kanununa uzanmak ve madde hükmünü yapılaşmaya izin verir biçimde yorumlamak kesinlikle mümkün değildir. Nitekim, 1998 tarihli Ağaçlandırma Yönetmeliğinde de aynı endişe sebebiyle konuyla ilgili açıklama getirilme gereği duyulmuştur. Ağaçlandırılacak sahaların tabi olacağı hükümler başlığını taşıyan 13. maddede " bu suretle tesis edilen sahalarda 6831 sayılı Orman Kanunu hükümleri uygulanacağı ancak bu yerlerde hiçbir suretle yapılaşmaya izin verilemeyeceği" ifade olunmuştur. Bu sahalarda 681 sayılı Orman Kanununun 17 ve 52. maddelerinin yapılaşmaya ilişkin hükümlerinin uygulanamayacağı da açıkça belirtilmiştir.
"Uygulama, İzleme ve Denetim" başlıklı 18. maddede, "orman ve hazine arazilerinde saha tahsisinin/kira sözleşmesinin, sahipli arazilerde ise proje onayının bildirildiği tarihten itibaren en geç bir yıl içerisinde noter onaylı taahhütname ve saha teslim tutanağı il müdürlüğüne teslim edilerek işe başlanır" ifadesi yer almaktadır. Bu süreye uymamanın yaptırımı madde 19 da gösterilmiştir. Bu süreye uymayanlar önce ikaz edilecek, ardından 30 gün ek süre verilecek ve halen gereğini yerine getirmemiş olanların ise saha tahsisi ve uygulama projesi iptal edilecektir.
Bu Yönetmelik hükümlerine göre ağaçlandırılan sahalardaki "Planlama ve Faydalanma Esasları"nı düzenleyen 20. maddede yapılan değişiklik 5531 sayılı Mesleki Yetki Kanunu ile uyumlulaştırmadan ibarettir.
Kredilendirme Esaslarını belirleyen 21. madde, özel ağaçlandırma, özel imar-ihya ve özel orman fidanlıkları için talep halinde, Genel Müdürlükçe yayımlanmış olan Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Hizmetlerine İlişkin Usul ve Esaslara uygun olarak hibe veya kredi verilebileceğini düzenlemiştir. Buraya "hibe" kelimesi 2009 değişikliği ile eklenmiştir.
Yönetmeliğin Geçici 2. maddesinde, Yönetmeliğin yürürlük tarihinden önceki tesislere de, proje revizyonu yapılması ve ek taahhütname alınması şartıyla 17. maddede belirtilen tesisleri yapabilme hakkı tanınmıştır.
1 Türkiye’de ağaçlandırma çalışmaları 27.08.1984 tarih ve 18502 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Ağaçlandırma Yönetmeliğinin yürürlüğe girmesi ile başlamıştır. Daha sonra Yönetmelik, 1987, 1989, 1994, 1998, 2002, 2003, 2004, 2005, 2009 yıllarında değişikliklere uğramıştır.Ağaçlandırma Yönetmeliği 26/6/1994 tarih ve 21972 sayılı Resmi Gazete' de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Ağaçlandırma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik 22/10/1996 tarihli 22795 sayılı Resmi Gazete' de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Ağaçlandırma Yönetmeliği, 23 .02.1998 tarih ve 23267 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Ağaçlandırma Yönetmeliği, 09.10.2003 tarih ve : 25254 Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Ağaçlandırma Yönetmeliğinin Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik 7.7.2004 tarih ve 25515 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Ağaçlandırma Yönetmeliğinin Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik.30.04. 2009 tarih ve 27215 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
2 Enerji ormanı, karma orman
3 Metin içinde 2003 tarihi Yönetmelik, "Yönetmelik" olarak, 2009 tarihli Yönetmelik değişikliği ise "değişiklik" olarak ifade edilecektir.
1
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :
"Ağaçlandırma Yönetmeliğinde Yapılan Değişiklik Üzerine...." başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Aynur Aydın'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (https://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
|
|