Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale İik. M. 67 Anlamında İtirazın İptali Davası Ve İnkar Tazminatı

Yazan : Aydın Musaballı [Yazarla İletişim]
Stajyer Avukat

Yazarın Notu
Makale Haziran 2003'de yazılmıştır.

A ) GENEL BİLGİ
İİK. Madde 67

Takip talebine itiraz edilen ve itirazın kaldırılması için mercie müracaat etmek istemeyen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, umumi hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, ret veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

Alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılması talebinde bulunmazsa bir daha ilamsız takip talebinde bulunamaz.

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.

İcra takibinde bir itiraz vukuunda, itirazla duran giriş muhakemesini harekete geçirebilmek için alacaklının bu itirazı bertaraf ettirmesi gerekir. Alacaklı, elinde itirazın kesin kaldırılmasına elverişli borç ikrarını havi bir belge yahut muvakkatten kaldırmayı sağlayacak adi bir senet yoksa, itirazın iptali davası açmak zorundadır.
Elinde adi bir senet veya belirli bir para borcu ikrarına havi adi senet veya resmi belge vs. varsa, alacaklı itirazın muvakkaten veya kesin kaldırılması ile dava açmak arasında bir seçimlik bir dava hakkına sahiptir.
Bu seçim hakkını kullanarak, itirazın iptali için mahkemede dava açmış olan alacaklı, artık itirazın kesin kaldırılması yoluna (m.68-68a) başvuramaz. Fakat önce itirazın kaldırılması yoluna başvuran alacaklı bu yolu bırakarak, mahkemede itirazın iptali davası açabilir.
İlk önce itirazın kaldırılması yoluna başvuran, fakat tetkik merciince bu talebi reddedilen alacaklı m. 67/1 deki bir senelik süre içinde mahkemede itirazın iptali davası açabilir.
Bu son faraziyeye karşı bir görüş de vardır. İtirazın kaldırılmasını tetkik merciinden isteyen, fakat bu istemi reddedilen alacaklı artık İİK. m. 67.’e dayanarak itirazın iptalini isteyemez. Ancak genel hükümler çerçevesinde alacak davası açabilir. (Prof. Dr. Saim Üstündağ, İcra Hukukunun Esasları, İst. 2000, sh.131/ 13.HD. 1979, YKD. 1980/1; sh. 87)
İtirazın iptali davası Türk doktrinine ve İsviçre Federal Mahkemesine göre maddi hukuk anlamında bir eda davasıdır. Ancak doktrinde bu davanın niteliğinin bir tahsil davası (Postacıoğlu, Kuru-Arslan-Yılmaz) veya bir tespit davası (Çağa) olduğu yönünde de görüşler vardır.
B ) DAVANIN AÇILMASI
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir eda davasıdır. Bu nedenle dava normal bir hukuk davası gibi açılır.
Dava, takip alacaklısı(davacı) tarafından takip borçlusuna(davalı) karşı açılır. Davacı alacaklı, bu davada;
1. Davalı borçlunun dava konusu alacağı ödemeye mahkum edilmesini,şartları varsa icra inkar tazminatına hükmedilmesini;
2. Borçlunun itirazının iptaline ve alacağın tahsiline karar verilmesini
talep eder.
Alacaklı, dava dilekçesinde açıkça borçlunun itirazının iptaline karar verilmesini istememiş olsa dahi, borçlunun itirazını haksız bulan mahkemenin, hem borçlunun itirazının iptaline, hem de alacağın tahsiline karar vermesi gerekir.
B.1) İtirazın İptali Davasında Görev ve Yetki
Yetkili mahkemenin tayininde HUMK. kurallarının uygulanıp uygulanmayacağı konusu Türk doktrinin de tartışmalıdır.
Prof. Üstündağ’a göre itirazın iptali davası yetki bakımından genel hükümlere tabi olmamalıdır. Alacaklı yetkili icra dairesini belirli ölçüler içinde seçtiğine göre, gerektiğinde mahkemeye gidildiğinde de aynı ölçülere sadık kalmalıdır. Bu nedenle, örneğin takibi borçlunun ikametgahı yeri icra dairesinde başlatan alacaklı; davayı da aynı yerin mahkemesin de açmak zorunda olmalıdır. Aksi halde, takip ile davanın aynı yerde gerçekleştirilmesinde ki faydalar zedelenmiş olacaktır. (Prof. Dr. Saim Üstündağ, İcra Hukukunun Esasları, İst. 2000, sh. 132)
Prof. Kuru ise mehaza uygun olarak icra takibinin, takip yeri mahkemesine yetki kazandırmadığı, aksine itirazın iptali davasında yetkili mahkemenin HUMK. m. 9 vd. hükümlerine göre belirleneceğini savunur.
Görevli mahkeme takipte itiraza uğramış olan alacak miktarına göre belirlenir ve davada bu mahkemenin tabi olduğu usule göre halledilir. Görevli mahkemenin tayininde HUMK. m. 1-8 hükümlerine göre belirlenir. Mahkemenin görevi belirlenirken talep edilen alacakla birlikte istenen faiz, icra inkar tazminatı ve giderler dikkate alınmaz.
B.2) İtirazın İptali Davasını Açmada Süre
Alacaklı, itirazın iptali davasını itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde açabilecektir. Bu bir yıllık süre içinde açılan dava teknik anlamda bir itirazın iptali davasıdır ve ancak bir yıl içinde davanın kazanılması halinde borçlunun itirazı iptal edilmiş olur.
Alacaklı, bir yıl içinde itirazın iptali davası açmaz ise, yaptığı ilamsız takip düşer. Fakat bir yıllık süreyi geçiren alacaklının genel hükümlere göre alacağı dava etmek hakkı saklıdır. Yani alacağı zamanaşımına uğramadığı müddetçe, genel hükümlere dayanarak genel mahkemelerde dava açabilir. Ancak alacaklı böyle bir dava neticesinde alacağı hüküm ile düşmüş olan ilamsız takibe devam edilmesini isteyemez, yalnızca elindeki ilama dayanarak ilamlı takip yoluna başvurabilir.
Bir yıl içinde itirazın iptali davası açılması ile, derdest olan ve itiraz üzerine durmuş bulunan icra takibi iptal edilmiş olmaz; bilakis takip durmakta devam eder. Davayı kazanan alacaklı, mahkemeden alacağı ilam ile itiraz üzerine durmuş ilamsız takibe devam edilmesini isteyebilir. Dava devam ettiği sürece, m. 78’deki bir yıllık haciz isteme süresi işlemez.
C ) YARGILAMA USULÜ
İtirazın iptali davası yargılama usulü bakımından genel hükümlere, yani HUMK’na tabidir.
Borçlu bu davaya karşı vereceği cevapta, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olduğu itiraz sebepleri ile bağlı değildir. Borçlu, cevap layihasında ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakmaksızın, bütün itiraz sebeplerini bildirmelidir. Borçlu itiraz ederken bildirdiği bir itiraz sebebini itirazın iptali davasında da ileri sürmelidir. Aksi halde davaya bakan mahkeme, o itiraz sebebini kendiliğinden göz önüne alarak inceleme konusu yapamaz.
Mahkeme HUMK’daki ispat kuralları çerçevesinde delilleri inceler ve değerlendirir, İİK. m. 68’deki belgelerle sınırlanmış değildir.
İtirazın iptali davası sırasında, takibin aslında batıl olduğu görülürse (mesela, takip eşler arasında olduğu için batıldır. ), itirazın iptali davasına bakan mahkeme acaba bu konuda da karar verebilir mi?
Bu konuda Prof. Dr. Saim Üstündağ ve Prof. Dr. M. Kamil Yıldırım kitaplarında takibin sıhhati hakkında karar vermekle görevli olan tetkik mercii daha önce takibin sıhhati hakkında bir karar vermemiş ise, itirazın iptali davasına bakan mahkemenin takibin batıl olup olmadığı hakkında ortaya çıkan ihtilafı çözebileceğini, bekletici mesele yapmak zorunda olmadıkları fikrindediler.
Borçluya karşı iptal davası açıldıktan sonra hakkında iflas kararı verilir ve bu karar kesinleşirse, önceki iptal davasının akıbeti ne olacaktır?
Bu durumda iptal davası düşmez, davaya ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonra devam edilir (Kuru-Arslan-Yılmaz). Yargıtaya göre, burada İİK. m. 193’e göre takip düşer. İptal davasına artık kayıt kabul davası olarak devam edilebilir, ancak inkar tazminatına hükmedilemez.( Prof. Dr. Saim Üstündağ, İcra Hukukunun Esasları, İst. 2000, sh.131, dipnot 315’deki Yargıtay kararı(19. HD. 29/5/1997, YKD. 1998/9) )
D ) DAVANIN SONUÇLARI
Maddi hukuk bakımından, iptal davasında verilen hüküm, esas hakkında maddi ve şekli anlamda kesin hüküm niteliğini kazanır.
İtirazın iptali davası iki şekilde sonuçlanabilir.



1- Davanın Reddi :
Mahkeme, alacaklının takip konusu yaptığı alacağının mevcut olmadığı sonucuna varırsa, itirazın iptali davasını reddine karar verir. Bu ret kararının kesinleşmesi ile, alacaklının başlamış olduğu icra takibi iptal edilmiş sayılır.
Alacaklı, bir alacak davası da açamaz; zira kesin hüküm buna engeldir.
Davanın reddine karar veren mahkeme, alacaklının kötü niyetle icra takibinde bulunduğu ve itirazın iptali davası açtığı kanısına varırsa, alacaklıyı borçluya bir tazminat ödemeye mahkum eder. Bu tazminat reddolunan alacak miktarının % 40’ından aşağı olamaz. Mahkemenin borçlu lehine tazminata hükmedebilmesi için, borçlunun cevap layihasında tazminat talebinde bulunmuş olması gerekir (İİK. m. 67/2) .
2- Davanın Kabulü :
Mahkeme, borçlunun borçlu olduğu kanısına varırsa, borçluyu borcu ve şartları varsa icra inkar tazminatı ödemeye mahkum eder ve borçlunun itirazının iptaline karar verir.
Davanın kabulü ile itiraz üzerine durmuş olan icra takibi yeniden canlandırılabilir.Takip alacaklısının haciz isteyebilmesi için ayrıca hükmün kesinleşmesi şart değildir. Bir yıl içinde haciz istenmelidir. İtirazın iptali davasının açılmasından, itirazın iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesine kadar geçen zaman, bu bir yıllık haciz isteme süresinin hesabına dahil edilmez.

E ) İİK. M. 67/2 ANLAMINDAKİ TAZMİNAT (İcra İnkar Tazminatı)
İtirazın iptali davasında borçlunun itirazında haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, ret veya hükmolunan meblağın % 40’ından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminata mahkum edilir (İİK. m. 67/2).
İnkar tazminatının alacaklıya teşmili 538 sayılı kanun ile gerçekleştirilmiştir.
A- İCRA İNKAR TAZMİNATININ ŞARTLARI
İcra inkar tazminatını borçlu bakımından tetkik edersek şu şartların varlığı aranır.
1- Geçerli İlamsız İcra Takibi Yapılmış Olmalıdır.
İcra inkar tazminatına, ancak para alacaklarından dolayı ilamsız icra yollarından birine (Genel haciz yolu, Rehnin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız takip ve Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip) gidilmiş olması halinde hükmedilir.
İnkar tazminatı, ilamsız icranın daha etkili olması için düşünülmüş bir tedbirdir müeyyidedir.
2- Borçlu Süresi İçinde Ödeme Emrine İtiraz Etmiş Olmalıdır.
Borçlu süresi içinde yani yedi gün içinde ödeme emrine itiraz etmemiş veya süresi geçtikten sonra itiraz etmiş ve bu nedenle ilamsız icra takibi kesinleşmiş ise, alacaklının artık iptal davası açmasında hukuki menfaati yoktur. Buna rağmen bu dava açılır ve mahkemece görülürse, bu davada borçlu icra inkar tazminatına mahkum edilemez.
3- Süresi İçinde Açılmış Bir İtirazın İptali Davası Bulunmalıdır.
Bir yıllık itirazın iptali davası açma süresi geçtikten sonra açılan normal bir alacak davasında, borçlu icra inkar tazminatına mahkum edilemez.
Şu halde, icra inkar tazminatı ancak bir yıllık süre içinde mahkemede açılan itirazın iptali davasında söz konusu olabilir. Davacı, bir yıl içinde mahkemede açtığı davayı açıkça itirazın iptali davası olarak nitelendirmemiş olsa dahi, mahkeme şartları varsa icra inkar tazminatına hükmeder.
İcra inkar tazminatı ancak alacağın esası hakkında açılan itirazın iptali davası ile birlikte istenebilir. Yoksa, icra inkar tazminatı yalnız başına bir davaya konu teşkil edemez.
4- Talep Şartı.
İtirazın iptali davasında inkar tazminatına hüküm verilebilmesi için tarafların bunu layihalarında açıkça istemiş olması gerekir, talep edilmemişse mahkemece resen icra inkar tazminatına hükmedilemez.



5- Borçlunun İtirazının Haksızlığına Karar Verilmesi.
İcra inkar tazminatının en önemli ve de en tartışmalı şartı budur. Burada önemli olan husus, itirazın ne zaman haksız sayılabileceğinin tespiti meselesidir.
Bu hususta Yargıtay önceki kararlarında şöyle demekte idi; “İnkar tazminatına hükmedebilmek için, anlaşmazlığın icra tetkik merciinde çözümlenecek nitelikte olması gerekir.” (4. HD. 25.5.1966 E. 65/5149, K. 2732_9. HD. 7.2.1984, YKD. 1984/6)
Bu düşünceye göre, itirazın tetkik merciinde kaldırılmasını sağlayabilecek vesikalara sahip olan alacaklı, icra tetkik merciine müracaat edecek yerde mahkemeye başvurursa, bu belgelere dayanarak alacağını hüküm altına aldırdığı taktirde, lehine inkar tazminatına da hükmolunacaktır. Aksi halde, alacaklı lehine hüküm alsa bile, inkar tazminatı talep edemeyecektir.
Diğer bir fikir ise doktrinde Postacıoğlu ve Kuru-Arslan-Yılmaz tarafından Yargıtayın çeşitli içtihatlarından esinlenilerek savunulmuştur. Buna göre, likit(muayyen, belirli) bir alacağa itiraz, bu alacak senede bağlanmamış olsa bile haksız sayılır.
Likit alacaklarda, alacağın miktarı bellidir; yani borçlu tarafından alacağın gerçek miktarını belirlemek için bütün unsurlar bilinmektedir veya bilinebilecek durumdadır. Bu durumlarda borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir.
Buna karşılık, likit olmayan alacaklarda, alacağın miktarı muayyen değildir; yani borçlu tarafından alacağın gerçek miktarını tespit edebilmek için bütün unsurlar bilinmemekte veya bilinememektedir. Alacağın gerçek miktarının tespiti için ya borçlu ile alacaklı bir anlaşmaya varacaklar veya böyle bir anlaşma olmazsa alacağın gerçek miktarı bir mahkeme ilamı ile tespit olunacaktır. Likit olmayan alacaklardan en sık görüleni haksız fiilden doğan alacaklardır. Böyle likit olamayan bir alacak için yapılan takip talebi ve gönderilen ödeme emri üzerine, borçlu ödeme emrine itiraz ederse itirazında haklıdır ve bu nedenle icra inkar tazminatına mahkum edilmez.
Gerçektende Yargıtaya göre de, “Alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmolunmasında kanun koyucunun amacı, mücerret borçlunun itirazını cezalandırmak değil, borçlunun borçlu olduğunu ve miktarını bildiği halde borcunu inkar etmesini, yani takibe karşı itirazda bulunmasını önlemeye çalışmaktır. Borçlunun borcunun miktarını bilmesi sübjektif bir unsur olan deruni haline göre değil, bilakis objektif surette yani bilebilecek, tayin edebilecek bir durumda olması açısından göz önünde tutularak tayin edilmelidir. Bu bakımdan borçlunun kötü niyetli veya iyi niyetli olup olmadığı araştırılmaz.”

6- Borçlunun Kötü Niyetle İtiraz Etmiş Olması Şart Değildir.
Borçlunun inkar tazminatı ile sorumlu olabilmesi için, kusurlu olması şart değildir. Ancak, ödeme emrine karşı itirazda bulunan kişi veli, vasi veya mirasçı ise borçlu hakkında icra inkar tazminatına hükmolunabilmesi için bunların kötü niyetinin ispatı gerekir.(İİK. m. 67/3)
B- İCRA İNKAR TAZMİNATININ MİKTARI
İcra inkar tazminatı “......... diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, ret veya hükmolunan meblağın” % 40’ından aşağı olamaz. Ancak bu tazminat yüzde kırktan fazla olabilir. Eğer alacaklı, zararının yüzde kırktan fazla olduğunu iddia ediyorsa, bu zarar fazlasını ispatla yükümlüdür.

538 sayılı kanun ile yapılan değişiklik sonucu, alacaklıda takibinde haksız ve kötü niyetli ise inkar tazminatı ile yükümlü tutulmuştur. Alacaklı haksız olduğunu bildiği veya bilmesi gerektiği halde takibe girişmişse, kötü niyetli sayılır ve bu durumun ispatı halinde de tazminata mahkum olur.
İnkar tazminatı, Borçlar kanunu anlamında bir tazminat olmayıp, borçlunun haksız yere itiraz etmesini önlemek için konulmuş bir müeyyidedir. Bu fikirden yola çıkan Prof. Dr. Baki Kuru inkar tazminatına da temerrüt faizi yürütülmesi gerektiği kanısındadır.
“.... nasıl ki asıl alacağın zamanında ödenmemesinden dolayı icra dairesi tarafından temerrüt faizi hesap ediliyorsa, mahkemenin inkar tazminatına hükmetmesi halinde, icra dairesi tarafından, inkar tazminatına mahkeme kararı verildiği andan itibaren alacağın ve/veya inkar tazminatının ödenmesi anına kadar temerrüt faizi yürütülmelidir. İnkar tazminatına faiz yürütülmemesi, inkar tazminatının niteliğine uymadığı gibi, borçlu olduğunu bilebile borcu inkar eden borçluyu, hak etmediği şekilde korumak anlamına da gelir. İnkar tazminatına temerrüt faizi yürütülmesi, inkar tazminatının konuluş gerekçesinin gereğidir. Burada ki temerrüt faizi asıl alacağa uygulanan faiz oranı olmalıdır.” ( Kuru-Arslan-Yılmaz, İcra ve İflas Hukuku, Ankara 1999, 12. Baskı sh.146, dipnot. 14)

Bilgilerinize sunarım, saygılarımla.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"İik. M. 67 Anlamında İtirazın İptali Davası Ve İnkar Tazminatı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Aydın Musaballı'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
18-04-2004 - 17:58
(7313 gün önce)
Makaleyi Düzeltin
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 38 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 26 okuyucu (68%) makaleyi yararlı bulurken, 12 okuyucu (32%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
124564
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 6 saat 47 dakika 22 saniye önce.
* Ortalama Günde 17,03 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 16416, Kelime Sayısı : 2123, Boyut : 16,03 Kb.
* 268 kez yazdırıldı.
* 4 kez arkadaşa gönderildi.
* 75 kez indirildi.
* 16 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 95
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04137802 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.