Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Tehdit Ve Cebir Kullanma Cürmü

Yazan : Tuğçe Karaçoban
İstanbul Bilgi Üniversitesi 4. Sınıf öğrencisi

Yazarın Notu
Makale Eylül 2002 tarihlidir.

İÇİNDEKİLER


GİRİŞ


BİRİNCİ BÖLÜM
Hürriyet Aleyhinde Cürümler



1 ) Hürriyet Kavramı
2 ) Kavramsal Açıdan Hürriyet Aleyhinde Cürümler
3 ) Hürriyet Aleyhinde Cürümler
3.1 Siyasi Hürriyet Aleyhinde Cürümler
3.2 Din Hürriyeti Aleyhinde Cürümler
3.3 Mesken Masuniyeti Aleyhinde Cürümler
3.4 Sırrın Masuniyeti Aleyhinde Cürümler
3.5 İş ve Çalışma Hürriyeti Aleyhinde Cürümler
3.6 Şahıs Hürriyeti Aleyhinde Cürümler.


İKİNCİ BÖLÜM
Şahıs Hürriyeti Aleyhinde Cürümler



1 ) Fasıl Hakkında Genel Açıklamalar
2 ) Kavramsal Açıdan Şahıs Hürriyeti Aleyhinde Cürümler
3 ) Şahıs Hürriyeti Aleyhinde Cürümler
3.1 Hürriyeti Tahdit
3.2 Memurların İşlediği Hürriyeti Tahdit
3.3 Şehvet Hissi veya Evlenme Niyeti Olmaksızın Küçükleri Kaçırma ve Alıkoyma
3.4 Haksız Üst Arama
3.5 Bir kimseyi Haksız Olarak Ceza veya Tevkif Evinde Tutma
3.6 Kanunsuz Hapsolunan Kimseyi Tahliye Ettirmeme
3.7 Mahkum veya Tutuklulara Keyfi Muamelede Bulunma veya Şiddet Kullanma
3.8 Cebir Kullanma
3.9 Tehdit
3.10 Tehdit ile Menfaat Temini.




ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Tehdit


1 ) Genel olarak Tehdit Kavramı
1.1 Şiddet ve Tehdit Kavramlarının Karşılaştırılması
1.2 Şiddet Kavramının Tanımı
1.3 Tehdit Kavramının Tanımı

2 ) Mukayeseli Hukukta Tehdit Cürmü
2.1 Eski Kanunlarda Tehdit Cürmü
2.2 Tarihi Gelişim
2.3 Anglo Sakson Hukuk Sisteminde Tehdit Cürmü
2.3.1 KKTC Ceza Kanununda Tehdit Cürmü
2.3.1.1 KKTC Ceza Kanununun Tarihi Gelişimi
2.3.1.2 "Ağır Suç" , "Hafif Suç" Ayırımı
3 ) Genel Olarak Türk Ceza Kanununda Tehdit Cürmü
3.1 Tehdit Cürmünün Sınıflandırılması
3.1.1 Cebir Kullanma Cürmü
3.1.2 Tehdit Cürmü
3.1.3 Cebir Kullanma Cürmü ve Tehdit Cürmünün Karşılaştırılması
3.2 Korunan Hukuki Yarar.


DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Cebir Kullanma Cürmü


1 ) Cebir Kullanma Cürmünün Mahiyeti
1.1 Hükmün Yardımcı Niteliği- İlkenin Uygulanması
1.2 Hükmün Uygulama Alanının Düzenlenmesi
2 ) Cürüm Tipinin Özellikleri
3 ) Cebir Kullanma Cürmünün Manevi Unsuru
3.1 Meşru Fiil
3.2 Ahlaka Aykırı Fiil
3.3 Suç Teşkil Eden Fiil
4 ) Cebir Kullanma Cürmünün Maddi Unsuru
4.1 Zor Kullanma ve Tehdit
4.2 Koşul
5 ) Cebir Kullanma Cürmünün Mağduru
6 ) Cebir Kullanma Cürmünün Faili
7 ) Cebir Kullanma Cürmünün Şiddet Sebepleri
7.1 Maksadın Husulü
7.2 Tanınmayacak Hal
7.3 Silah
7.4 Birkaç Kişi
7.5 İmzasız mektup
7.6 Hususi İşaretler
7.7 Gizli Cemiyetler
7.8 Diğer Haller
8 ) Cebir Kullanma Cürmünün Özel Görünüş Şekilleri
8.1 Teşebbüs
8.2 İştirak
8.3 İçtima
8.3.1 Mürekkep Suç Kuralları
8.3.1.1 Türk Ceza Kanunu m. 174
8.3.1.2 Türk Ceza Kanunu m. 179
8.3.1.3 Türk Ceza Kanunu m. 308
8.3.1.4 Türk Ceza Kanunu m. 414
8.3.1.5 Türk Ceza Kanunu m. 495
8.3.2 Fikri İçtima Kuralları
9 ) Muhakeme Hukuku Açısından Cebir Kullanma Cürmü.


BEŞİNCİ BÖLÜM
Tehdit Cürmü


1 ) Tehdit Cürmünün Mahiyeti
1.1 Çeşitli Görüşler
2 ) Cürüm Tipinin Özellikleri
3 ) Tehdit Cürmünün Manevi Unsuru
4 ) Tehdit Cürmünün Maddi Unsuru
4.1 Zarar Mefhumu
4.1.1 Sair tehdidat(191.m./f. 3)
4.2 Vukuf Şartı
5 ) Tehdit Cürmünün Mağduru
6 ) Tehdit Cürmünün Faili
7 ) Tehdit Cürmünün Şiddet Sebepleri
7.1 Maksadın Husulü
7.2 Tanınmayacak Hal
7.3 Silah
7.4 Birkaç Kişi
7.5 İmzasız mektup
7.6 Hususi İşaretler
7.7 Gizli Cemiyetler
8 ) Tehdit Cürmünün Özel Görünüş Şekilleri
8.1 Teşebbüs
8.2 İştirak
8.3 İçtima
8.3.1 Mürekkep Suç Kuralları
8.3.2 Gerçek İçtima Kuralları
8.3.3 Fikri İçtima Kuralları
8.3.4 Müteselsil Suç Kuralları
9 ) Muhakeme Hukuku Açısından Tehdit Cürmü


ALTINCI BÖLÜM
Şartla Salıverme Yasası ve 1997 Ceza Kanunu Tasarısı


1 ) 1997 Ceza Kanunu Tasarısı Açısından Tehdit Cürmü
2 ) Şartla Salıverme Yasası Kapsamında Tehdit Cürmü.



YEDİNCİ BÖLÜM
Yargıtay Kararlarında Tehdit Cürmü


1 ) Şartlı Tehdit Cürmü (188.m.)
2 ) Tehdit Cürmü (191.m.)



SONUÇ & KANAATİM

















KISALTMALAR



a.g.e. : Adı geçen eser

c. : cilt

CD. : Ceza Dairesi

CGK. : Ceza Genel Kurulu

f. : fıkra

İBK. : İçtihadı Birleştirme Kararı

KKTC: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

RG. : Resmi Gazete

TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi

vb. : ve benzeri

vd. : ve devamı

YCGK : Yargıtay Ceza Genel Kurulu

YKD. : Yargıtay Kararları Dergisi









GİRİŞ



Konumuz genel olarak, "Tehdit" cürmünün incelenmesidir. Ceza Kanunu' nun, ikinci kitabının, ikinci babı " Hürriyet Aleyhinde Cürümler" ' i düzenlemektedir. Bu bap, altı fasıldan oluşmuştur ve bu fasıllardan üçüncüsü, "Şahıs Hürriyeti Aleyhine Cürümler" başlığını taşımaktadır. Şahıs Hürriyeti Aleyhine Cürümler, kendi içinde alt başlıklara ayrılmak suretiyle, tehdit cürmünü de içine alarak; hukuken koruma altına alınan temel hak ve özgürlüklere sahip olan bireyler olmanın iç huzurunu kaybettirmemek amacını pekiştirmiştir. Anayasa ile daha sıkı koruma altına alınan hak ve menfaatlerden biri olan; hareket serbestisi ve serbest irade ile karar alma, alınan bu kararlar doğrultusunda hareket edebilme, bireyin iç huzurunun ve kendini güvende hissetme duygusunun, dış etkilerle bozulmasının önlenmesi ve cezalandırılması amacını bünyesinde barındıran bu fasıl, bireyin iç hürriyeti aleyhine işlenen cürümlerden olan "tehdit" ve "şartlı tehdit " cürümlerini de hükme bağlamıştır.
Bu hükümlerle korunmak istenen, iç hürriyet olduğu için; önce hürriyet kavramını biraz tanımak, ardından bap ve fasıllar hakkında genel bilgilere ulaşmak, tehdit suçunun tarihsel kökenine bakmak, diğer hukuk sistemlerinde neden ve nasıl düzenlendiğini görmek, bizatihi suçun kendisini mercek altına almak, unsurlarını, mahiyetini, failini ve mağdurunu kavramak, Yargıtay kararları ile pekiştirmek ve eleştirisel bir bakış açısı kazanmak, tehdit suçunun irdelenmesi için gerekmektedir.
Ben de, bu gerekler ışığında, tehdit suçunu anla(t)manın adımlarını, bu sıra ile atacağım.
Ocak 2002.










BİRİNCİ BÖLÜM


Hürriyet Aleyhinde Cürümler









-Hürriyet Kavramı


-Kavramsal Açıdan Hürriyet Aleyhinde Cürümler


-Hürriyet Aleyhinde Cürümler









Hürriyet Aleyhinde Cürümler


1 ) Hürriyet Kavramı


Ceza Kanunumuzun, ikinci kitabının ikinci babı "Hürriyet Aleyhine İşlenen Cürümler" başlığı altında, belirli konulardaki serbest irade ile hareket edebilme imkanını kısıtlayan fiilleri saymış, bunları cürüm addetmiş ve bu fiillere cezai yaptırımlar öngörmüştür. Ceza Kanunumuzda, hürriyet aleyhinde cürümler başlığı altında saydığımız fillerin cürüm addedilmesiyle, korunan muhtevanın, bizatihi hürriyet kavramının kendisi olduğunu görmekteyiz. Korunan "hürriyet" olduğuna göre, öncelikle hürriyet kavramı üzerinde durmamız gerekmektedir. Hürriyet kavramı esas itibariyle, bir sınırsızlığı ifade etmektedir. Dış iradeler tarafından belirlenecek sınırlardan bağımsız bir irade tecellisidir. Hürriyet kavramının, klasik ve geniş anlamı, tatbiki olmaktan çok moral bir değer taşımaktadır. Bu geniş anlamıyla hürriyet, hukuk üstü bir anlayış gerektirmektedir. Hürriyet kavramı, zaman içinde, çeşitli sistemlerin, ideolojilerin etkilerini bünyesinde barındırmış ve değişik anlam ve kapsamlara bürünmüştür. Hürriyetler, sadece anayasalar tarafından düzenlenmekle kalmamış, ihlallerine karşı koruyucu tedbirler de alınmıştır. Hukuki bakımdan, sübjektif bir hak olarak değil, devlet düzenini ve hürriyetçi rejimi ilgilendiren bir kavram olarak korunmaktadır. Bu bakımdan, hürriyet doğrudan doğruya ceza hukukunu ilgilendiren bir kavramdır. Ceza hukuku bakımından hürriyet, kanun koyucunun iradesi ile hareket alanı olarak belirlenmiş bir sahaya, diğer bir kuvvetin müdahalesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Böylelikle, hürriyetin, klasik, geniş tanımı olan sınırsızlık, terk edilmiş ve hürriyetlerin devlet tarafından tanzimi imkanı doğmuştur. 1 Pek çok suç fiilinin, hürriyetlerle yakından ilişkisi bulunmakta ve bir çok suç fiili doğrudan doğruya bazı menfaatlere yönelik saldırılardan ibaret olmaktadır. Hürriyet kavramına, zaman içinde farklı görüşlerle ele alındığı gibi ayni zaman içinde dahi farklı ideolojilere, sistemlere göre, değişik anlam ve kapsamlar yüklenmiştir. Böylece, hukuki anlamda hürriyet kavramının da tanımı çeşitlilik arz etmektedir. Montesquieu' ya göre hürriyet, yasaların müsaade ettiği her şeyi yapma hakkıdır.2 Bluntschli' ye göre, hukukun sınırları içinde kendi iradesini yerine getirme yetkisidir3. En etkin hürriyet tanımı ise kanımca, Manzini' nin tanımlamadır; hürriyet kavramı kendi başına gayet geniş, nisbi, gayrimuayyen bir niteliktedir. Hürriyet soyut olarak düşünülürse, hukukun yarattığı bir kavram değildir fakat hukuktan önce var olan bir durumdur. Hürriyet, ferdin, şahıs olması için gerekli ilk ve normal koşuldur. Hürriyet devletten bağımsız değildir. Ceza hukukunda hürriyet kavramı, bir başkasının hareketiyle, ihlal edilen, saldırıya uğrayan hak ve menfaat anlamındadır. Korunan kişi hürriyeti ya da kişisel hürriyet, hür, serbest bir şekilde düşünme, irade etme ve bu iradeye uygun davranabilme serbestisidir.4

2 ) Kavramsal Açıdan Hürriyet Aleyhinde Cürümler

Ceza Kanunumuzun, ikinci kitabının ikinci bab' ı "Hürriyet Aleyhine İşlenen Cürümler" başlığı altında, altı fasıl halinde düzenlenen, bireyin irade özgürlüğünü, etki altında kalmaksızın kullanabilmesini engellemeye yönelik olan bir müeyyidelendirme sistemidir5. Hürriyetler bakımından, anayasalarımızı da nazara alarak bir açıklama yapmamız gerekirse, 1961 ve 1982 Anayasalarının kamu hürriyetlerini siyasi iktidarın kısıtlamalarına karşı önlem almak yönünde iradeleri mevcuttur. Bu amaç 1961 Anayasasında daha belirgindir. 1982 Anayasası bu özgürlüklere bir çok kısıtlama ve istisna getirmiştir. Aslında bütün anayasaların amacı, kamu hürriyetlerini siyasi iktidara karşı korumaktır. Anayasaların temelde var oluş nedeni budur. Geçen yüzyılın özgürlük anlayışı, özgürlüklere insanların doğuştan sahip olduğu yolundaydı, buna mukabil günümüzde özgürlüklerin kaynağının hukuk olduğu ve devletle birey arasındaki ilişkileri ilgilendiren bir hak konumuna geldiğini görmekteyiz. Günümüzde, özgürlükler, özgürlükçü devlet anlayışının temel niteliğini oluşturmaktadır. İşte bu nedenledir ki, özgürlüklere karşı işlenen suçların artık bireylere karşı işlenen suçlar değil, devletin özgürlükçü niteliğine karşı yani bir anlamda devlete karşı işlenen suçlar olduğu savunulmakta ve hürriyete karşı işlenen suçların, hürriyetçi düzene karşı dolayısıyla anayasal hürriyetlere karşı işlenen suçlar olduğu savına dayanılmaktadır. Bu gerekçeden yola çıkılarak, denilmektedir ki, hürriyete karşı suçlar, devletin temel nizamlarından birine karşı yani devlete karşı işlenmiş suçlardandır.6
Bu noktada, öğretide iki farklı görüş bulunmaktadır. Baskın görüş, ceza kanunumuzun, bireylerin irade özgürlüğünü kısıtlayacak fiillerle meydana getirdikleri cürümleri, hürriyet aleyhine suçlar bölümünde cezalandırmakta olduğunu, ceza kanunumuzun temel hak ve hürriyetler açısından getirdiği korumanın, Anayasanın 17. ve devamı maddelerinde garanti altına alınan temel hak ve özgürlüklere göre daha dar olduğunu, özellikle ekonomik ve sosyal hak ve özgürlükler açısından Ceza Kanunumuzun getirdiği korumanın oldukça yetersiz kaldığını düşünmektedirler.7 Zira, kanunumuzun, ikinci babını hürriyet aleyhine işlenen cürümlere ayırmış ve bu babı Devletin Şahsiyetine karşı cürümler ile Devlet İdaresi aleyhinde işlenen cürümler arasında düzenlemiş olduğunu, Kişiler Aleyhinde işlenen cürümleri dokuzuncu babda düzenlediğini, kişi hürriyetine ait olan bu suçların, dokuzuncu babdan oldukça uzak ve farklı nitelikte suçların düzenlendiği yerde tespit etmesi, kanunun ilk kabul edildiği zamanlarda dahi eleştirildiği, gerekçesiyle görüşlerini desteklemektedirler.8 Böylece, kanunun hürriyetleri, kişisel açıdan ele almakta ve hürriyet aleyhinde cürümleri, bu hürriyete sahip fertler aleyhine işlenmiş, kabul etmekte olduğunu, fakat böyle olunca bu suçların neden şahıslar aleyhine işlenen cürümler bölümünde yer almadığı ve Devletin Şahsiyetine Karşı Cürümler bölümünden sonra gelecek derecede önemli ve bağımsız bir bölüm teşkil ettiklerini izahın imkansız hale geldiğini, ileri sürmektedirler.9 Kanımca da, kanunda, ileri sürülen nedenlerden dolayı, sistematik bakımından çelişki mevcuttur. Nitekim, 1931 yılında İtalyan Ceza Kanununda yapılan bir değişiklikle, hürriyet aleyhine işlenen suçlar, şahsa karşı suçlar bölümünde düzenlenmiştir. Günümüz, hürriyet anlayışı ile, sistematiğin, böyle bir çelişkiye neden olması yadırganmaktadır.

3 ) Hürriyet Aleyhinde Cürümler

Türk Ceza Kanununun ikinci kitabının ikinci babında yer alan hükümler ve bunların ihdas ettiği suçlar, bireylerin yararlanmakta bulundukları bir kısım hak ve hürriyetleri korumak üzere sevk edilmiş bulunmaktadırlar. 1982 Anayasası'nın 17-34. m. arasında yer alan haklar, hürriyetler, ceza kanununun bu babında korunmakta bulunan haklara ve hürriyetlere nazaran daha geniştir. Zira, ceza kanununda yer alan haklar ve hürriyetler arasında sosyal ve ekonomik hak ve hürriyetlerin bir çoğu yer almamaktadır. Buna mukabil, Türk Ceza Kanunu'nun ayrıca himaye ettiği hak ve hürriyetlerden bir kısmı sistemimizde özel bir takım hükümlerle ve kanunlarla korunma altına alınmaktadır. Sözgelimi, basın hürriyeti ile ilgili hükümler Basın Kanunu ve Basın mevzuatı ile korunmaktadır.
Türk Ceza Kanununun ikinci kitabının ikinci babı, Hürriyet Aleyhine İşlenen Cürümler' i içermekte ve altı fasıl halinde sıralamaktadır:
3.1 Siyasi Hürriyet Aleyhinde Cürümler, Türk Ceza Kanunu, m. 174,
3.2 Din Hürriyeti Aleyhinde Cürümler; dini işlerin yahut ibadet veya ayinin icrasını men ve ihlal suçu, Türk Ceza Kanunu, m. 175, f. 1, din ve mezheplerden birini tezyif ve tahkir etmek, . 175, f. 3, devletçe tanınmış dinlerden birini tahkir maksadı ile mabetlerde bulunan eşyalara zarar vermek, ruhani memurlar hakkında şiddet istimal etmek veya onlara karşı hakaret etmek ve dil ile tecavüz etmek, ibadethanelerdeki abideleri veya bu gibi eşyayı veya kabristanlardaki mahkukatı bozmak, mezarları tahrip etmek, bunları kirletmek, ölünün naaş ve kemikleri hakkında hakaret yapmak veya tahkir maksadı ile yahut sair gayrimeşru bir maksatla veya sair bir maksatla ölünün naaşının veya kemiklerinin bir kısmını veya bütününü almak.
3.3 Mesken Masuniyeti Aleyhinde Cürümler; konut dokunulmazlığını ihlal, Türk Ceza Kanunu, m. 193, f. 1, memurların vazifelerini suistimal ile konut dokunulmazlığını ihlal etmeleri, m.194, f. 1. Ticarethane veya idarehane gibi hususi mahallerin usulsüz olarak aranması, m. 193, f. 3.
3.4 Sırrın Masuniyeti Aleyhinde Cürümler; kendisine gönderilmemiş bir mektup, telgraf veya kapalı bir zarfı kasten açmak veya başkasına ait bu şeyleri ele geçirmek, m. 195, kendisine gönderilmemiş bir posta ve telgraf muhaberatını ortadan kaldırmak,m. 196, kendisine gönderilen mektup veya telgrafı, gönderenin rızası hilafına neşir ve işaa ile bu yüzden zarara sebep olmak, m. 197, mevki veya san'at icabı ifşasında zarar melhuz olan sırları meşru bir sebep olmadan ifşa etmek, m. 198, posta ve telgraf memurlarının bu tür evrakı zapt etmeleri, açmaları veya telefon ve telefon mükamelerinin mahremiyetini ihlal etmeleri, m. 200, telgraf, posta, telefon dairesinde çalışan müstahdemlerin, muharebe evrakından birini ortadan kaldırmaları, m. 200, f. 2.
3.5 İş ve Çalışma Hürriyeti Aleyhinde Cürümler; cebir ve şiddet veya tehdit ile san'at ve ticaret serbestisini tahdit veya men etmek, cebir ve şiddet veya tehdit ile işçiyi veya işverenleri yahut ticaret ve san'at sahiplerini, yövmiyeleri azaltıp çoğaltmaya veya başka şartlarla mukavele kabulüne icbar maksadı ile bir işin tatiline veya nihayet bulmasına sebebiyet vermek veya tatilin devamına amil olmak, belirtilen maksatla cebir ve şiddet veya tehdit olmaksızın işyerini işgal etmek Türk Ceza Kanunu, m. 201, f. 1, 2, 3.
3.6 Şahıs Hürriyeti Aleyhinde Cürümler10




İKİNCİ BÖLÜM


Şahıs Hürriyeti Aleyhinde Cürümler








-Fasıl Hakkında Genel Açıklamalar


-Kavramsal Açıdan Şahıs Hürriyeti Aleyhinde Cürümler


-Şahıs Hürriyeti Aleyhinde Cürümler






Şahıs Hürriyeti Aleyhinde Cürümler

1 ) Fasıl Hakkında Genel Açıklamalar

Türk Ceza Kanununun ikinci kitabının ikinci babının, üçüncü faslı, Şahıs Hürriyeti Aleyhinde Cürümleri düzenlemiş ve 179- 192. m. arasında hükme bağlamıştır. Hemen hemen tüm ceza kanunları, tehdit, hürriyeti tahdit, konut dokunulmazlığını ihlal gibi suç tiplerini tanımlamıştır ancak fark suç tiplerinin sistematiği ve kapsamları açısından farklılık arz etmektedir. Bazı ceza kanunu sistematiklerinde, Türk Ceza Kanununda olduğu gibi, tehdit, hürriyeti tahdit, konut dokunulmazlığını ihlal… gibi cürüm çeşitleri aynı fasılda ya da birbirini takip eden fasıllarda sıralanmaktadırlar, buna mukabil bazı sistematiklerde ise örneğin, küçüğün kaçırılması veya alıkonulması fiilini aile aleyhine cürümler babında düzenlenmektedir. Türk Ceza Kanununun ikinci kitabının ikinci babının, üçüncü faslındaki suçların bir kısmı, bireylerin hareket serbestilerine dokunmadan, onların serbestçe karar verme hürriyetlerini ihlal eder, öğretide bu fiillere " İç hürriyet Aleyhine İşlenen Cürümler" adını veriyoruz. Diğer kısım ise, bireylerin hareket serbestisini ortadan kaldırır, bu tür suçlara ise öğretide "Dış hürriyet aleyhinde işlenen cürümler" adı verilmektedir. İç hürriyet Aleyhine İşlenen Cürümlere, örnek olarak, cebir kullanma cürmü, m. 188, verilirken Dış hürriyet aleyhinde işlenen cürümlere örnek olarak hürriyeti tahdit cürmü, m. 179, verilebilir.11

2 ) Kavramsal Açıdan Şahıs Hürriyeti Aleyhinde Cürümler

Şahıs hürriyeti, dar anlamda şahıs hürriyeti ve geniş anlamda şahıs hürriyeti, olmak üzere iki farklı anlam taşımaktadır. Dar anlamda şahıs hürriyeti, bireylerin diledikleri gibi hareket etmelerini ifade etmekte iken geniş anlamda şahıs hürriyeti, bütün kamu hürriyetlerini ifade eder. Ceza Kanununun ikinci kitap ikinci babının üçüncü faslında esas olarak dar anlamda düzenlenmiş olan şahıs hürriyetine, yönelmiş olan ihlaller, cürümler hükme bağlanmıştır. Bu cürümler; şahsın fiziki veya dış hürriyetine karşı, yani hareket etme hürriyetine karşı olan cürümler ve şahsın psişik veya moral yahut iç hürriyetine yani irade hürriyetine karşı olan cürümlerdir. Ceza Kanunumuz bu düzenlemeleriyle kişinin hareket hürriyetini ve irade hürriyetini korumaktadır. 12 1926 tarihli Ceza Kanunumuz, 1889 İtalyan Ceza Kanununu iktibas edilmek suretiyle hazırlanmıştır. Türk kanun koyucusunun bu konudaki görüşlerini, kaynak kanunundan farklı olan hususlara dair gerekçeleri bilememekteyiz. Ancak, hürriyete karşı suçlarla ilgili ayırımı, genel hatları itibariyle, kaynak kanunundan farklı değildir.13

3 ) Şahıs Hürriyeti Aleyhinde Cürümler


Ceza Kanununun ikinci kitap ikinci babının üçüncü faslında, "Şahıs Hürriyeti Aleyhinde Cürümler" başlığı altında, aşağıdaki fiiller cürüm addedilmiş ve ceza öngörülmüştür;
3.1 Hürriyeti Tahdit, bir kimseyi gayrimeşru surette kişi hürriyetinden mahrum etme, Ceza Kanunu m. 179, f. 1.
3.2 Memurların İşlediği Hürriyeti Tahdit, memurun bir kimseyi şahsi hürriyetinden mahrum etmesi, m.181, f. 1.
3.3 Şehvet Hissi veya Evlenme Niyeti Olmaksızın Küçükleri Kaçırma ve Alıkoyma, 15 yaşına girmeyen küçük bir çocuğun kendi rızası ile kaçırılması veya tutulması, m. 182, f. 1.
3.4 Haksız Üst Arama, kanında yazılı haller dışında bir kimsenin üzerini aramak için emir vermek,m. 183.
3.5 Bir kimseyi Haksız Olarak Ceza veya Tevkif Evinde Tutma, m.184.
3.6 Kanunsuz Hapsolunan Kimseyi Tahliye Ettirmeme, m.185.
3.7 Mahkum veya Tutuklulara Keyfi Muamelede Bulunma veya Şiddet Kullanma, m.186.
3.8 Cebir Kullanma, şartlı tehdit, m. 188.
3.9 Tehdit, adi tehdit, m.191.
3.10 Tehdit ile Menfaat Temini, şantaj.14







ÜÇÜNCÜ BÖLÜM


Tehdit






-Genel olarak Tehdit Kavramı


-Mukayeseli Hukukta Tehdit Cürmü


-Genel Olarak Türk Ceza Kanununda Tehdit Cürmü








Tehdit
1 ) Genel olarak Tehdit Kavramı

Sözlük anlamı ile tehdit, bir kimseye, bir işi yaptırmak amacı ile iradesi üzerinde cebri tesir yapmak, göz dağı vermek, gözünü korkutmaktır. Bu genel anlamı ile tehdit, bireylere tanınmış, iç ve dış hürriyetlerin varlığını ihlal edici fiillerden oluşmakta ve böylece hukuk düzeni tarafından çeşitli vasıtalarla korunan, hürriyet alanlarına müdahaleler gerçekleşmiş olmaktadır.

1.1 Şiddet ve Tehdit Kavramlarının Karşılaştırılması :

" Cebir", "şiddet" ve "tehdit" kavramları, ceza kanunumuzda sık sık yer almasına rağmen yanlış anlaşılmakta ve isabetsiz kullanılmaktadır. Kanunumuzda bu terimler, bazen ayrı ayrı bazense birlikte kullanılmaktadırlar. O halde, öncelikle, bu terimler arasındaki ilişkiyi tespit etmek gerekmektedir. Kanunumuzda, cebir, şiddet ve tehdit terimlerinin kullanıldığı hallerde, kaynak kanunda, "violenza e minaccia" terimleri yer almaktadır. O halde, kanunumuzdaki cebir kavramının, maddi ve manevi cebiri kapsayan genel bir terim olarak kullanıldığı; şiddet teriminin maddi cebir karşılığı olan İtalyanca' daki "violenza" terimini, tehdit teriminin manevi cebir karşılığı olan "minaccia" terimini karşıladığı anlaşılmaktadır. Böylece, cebir kavramı kullanıldığında, gerek şiddetin gerekse tehdidin kast edildiği, buna mukabil, kanunda sadece şiddet terimi kullanıldığı hallerde, bunun tehdidi de kapsamadığı çıkarımı yapılabilir, yani tehdit maddi cebir anlamında şiddet değildir.15 Cebir , genel bir kavramdır, cebre maruz kalanın iradesini zorlayan veya onun hareket özgürlüğünü sınırlayan bir davranıştır. Bu tanımlar ışığında, cebir kavramı içinde iki ayrı tanım bulunmaktadır. "Maddi cebir" şekli ile şiddet, "Manevi cebir" şekli ile de tehdit.16

1.2 Şiddet Kavramının Tanımı(maddi cebir):

Sözlük anlamı, yeğinlik, sertlik olan şiddet kavramı, hukuki anlamda, kaynak kanunundan, ceza kanunumuza bazen "şiddet",ceza kanunu, m. 193, f. 2 bazen ise "cebrü şiddet" , ceza kanunu m. 175, f. 2, olarak çevrilmiştir. Cebir, zorlayış özelliği ile kişinin iradesi dışı bir hareketi gerçekleştirmesine yönelecektir. Kaynak kanuna uygunluğu bakımından, cebir kavramını kullanmanın daha doğru olduğu görülmektedir. 17
Maddi cebir olarak adlandırdığımız, şiddet, özü itibariyle gerçek veya varlığı farz edilen bir engeli bertaraf etmek için fiziki enerji kullanılmasıdır. Şiddet şahıslara veya şeylere yönelik olabilir, eğer şiddet şahıslara yönelikse, "Şahsi Şiddet", şeylere yönelikse "Ayni Şiddet" söz konusu olur.18 Şiddet, şahıslar üzerinde maddi tazyik husule getiren faaliyetlerdir. Bu tazyikin, şiddet derecesi ne olursa olsun, istenilen neticeyi tevlide elverişli olması yeterlidir ve şiddet mevcut demektir. Bu nedenle, somut olayın şartlarına göre değerlendirilmek koşulu ile bazen bir kimsenin omuzuna elini koymak bile şiddet manası taşıyabilir. İtmek, fena kokulu gazlar kullanarak hak sahibini o mahalden uzaklaştırmak, hareket serbestisinden mahrum etmek gibi haller şiddet sayılabilmektedir.19

1.3 Tehdit Kavramının Tanımı (manevi cebir):

Genel olarak, tehditten maksat, özgürlüğünü sınırlamasına rıza göstermesi için, mağdurun veya bir yakınının ağır ve haksız bir zarara uğratılacağının, mağdura bildirilerek korkutulmasıdır.20 Öğretide, manevi cebirle tehdidin aynı tanıma tekabül edip etmedikleri konusu ihtilaflıdır. Bazı müellifler; manevi cebirle tehdidin aynı tanım içinde değerlendirilemeyeceğini, tehdidin, unsur ve niteliklerini kazanmamış bir manevi cebir hali olduğunu ileri sürmektedirler. Buna mukabil, bazı müellifler ise, her iki kavramın aynı anlama geldiği veya incelenen cürümler bakımından, fiilin vasfı olarak tehdit niteliği almış olan manevi cebirin şart olduğunu düşünmektedirler.21 Bir kimseye, gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan gelecekteki bir zararı, kötülüğü muhtemel olarak göstermeyi, haber vermeyi ifade eder. Bir kötülüğün sadece gerçekleşebileceği imkanını ifade etmek tehdit durumunu oluşturmaz, failin bunu gerçekleştirebileceğini mümkün göstermesi gerekmektedir. Eğer bu şart yoksa, kötülük veya zarar failin iradesine bağlı değilse tehditten değil uyarıdan söz edilir. Bir doktorun hastasına, "morfin almaya devam edersen hayatını kaybedersin" şeklindeki sözleri tehdit fiilini oluşturmaz. Çünkü bu sözler uyarı niteliğindedir. Hastanın morfin kullanması doktorun iradesinde değildir. Tehditle, muhtemel gösterilen kötülük hayata yönelik olabilir. Ancak, bu şart değildir. Tehdit, fiziki bütünlüğe, hürriyete, iffete, şerefe yönelik de olabilir. Tehdit fiilinin, gerçekleşmesi ancak hukuken korunan bir menfaate yönelik olmalıdır.22 Tehdit, şahsa taallûk edebileceği gibi, bir hak veya hukuken tanınmış bir menfaat de tehdit konusu olabilir. İkna ve telkin hudutlarını aşmayan sözler tehdit değillerdir. Hak sahibinin, ağır bir zararla tehdit edilmesi şart değildir, tehdidin objektif ağırlığı, kanunun tasrih ettiği yerlerde aranır, Türk Ceza Kanunu, m. 191.23
Tehdit ve şiddet zaman itibariyle de farklıdırlar. Tehditte, gelecekteki bir kötülükten, şiddette ise hareketin yapıldığı anda başvurulan bir kötülükten söz etmekteyiz. Tehdit ve şiddet mağdura doğrudan doğruya bir zarar vermek, meşru menfaatine zarar vermek veya tehlikeye koymak için yapılır. Bazense, mağdurun iradesini zorlamak ona bir şey yapması veya yapılmasına göz yumması için yapılır. Birinci türdeki, doğrudan doğruya şiddet, genellikle özel suçları oluşturur. Kişinin başvurduğu şiddet, mağdurun hayatına yönelikse adam öldürme cürümünden, fiziki bütünlüğe yönelikse müessir fiilden söz edilebilecektir. Failin başvurduğu şiddet mağdurun, özgürlüğüne yönelikse, hürriyetten mahrum etme cürümüne, eğer şiddet, mağdurun malvarlığına yönelikse, başkasının malvarlığına zarar cürmü oluşur. İkinci tür, şiddet, tehdit, mağdurun iradesini zorlamaya yöneliktir. Bazen suçun kurucu unsurunu, bazense bazı suç tiplerinin ağırlaştırıcı nedenini oluşturur. Örneğin, yağma, adam kaldırma, ırza geçme fiillerindeki cebir, suçun kurucu unsurunu oluştururken, cezaevinden kaçma, konut dokunulmazlığını ihlal durumlarında ağırlaştırıcı nedenleri oluşturur.24

2 ) Mukayeseli Hukukta Tehdit Cürmü

2.1 Eski Kanunlarda Tehdit Cürmü:

Türk Ceza Kanunu' nun kaynak kanun olan, 1889 Zanardelli Kanunu, sadece sınırlı sayıda bazı kişi hürriyetlerini koruma altına almış, bu hürriyetlere karşı belirli araçlarla gerçekleştirilen saldırıları cezalandırmıştır. Zira, 19. yüzyılın sonlarında, henüz sosyal ve ekonomik hakların, günümüzde olduğu gibi, belirlenmiş olmadığı düşünülmektedir. 1889 İtalyan Ceza Kanunu, hürriyet aleyhine cürümleri, ikinci kitabın ikinci babında, altı fasıl halinde düzenlemektedir. Şahıs Hürriyeti Aleyhine cürümlerin bulunduğu, üçüncü fasılda, bireylerin tüm faaliyet alanlarında serbest ve özgür iradeleri ile hareket edebilmeleri istenmiştir. Şahıs hürriyetleri, iç ve dış olmak üzere iki ayrı cepheden oluşmakta ve korunmaktadır. Kanunda elbette böyle bir ayırım yoktur. 1889 İtalyan Ceza Kanunu' nun, 145. m. esaret, 146. m. hürriyeti tahdit, 149. m. usulsüz arama, 150. m. mahkumlara kötü muamele, 151. m. usulsüz tutuklama cürümleri, hedefleri açısından değerlendirilecek olursa, fertlerin dış hürriyetlerine, bir başka deyişle fiziksel hürriyete karşı işlenmiş suçlardır. Buna mukabil, 1889 İtalyan Ceza Kanunu m. 154, cebir kullanma ve tehdit ile m. 156 daki tehdit fiilleri, hedefi itibariyle iç hürriyete, başka bir deyişle moral hürriyete karşı işlenmiş olmaktadır.25
1930 İtalyan Ceza Kanunu, hürriyetin kendisini himaye konusu yapmamıştır. Sadece, hürriyet kavramının ifade ettiği hukuki menfaat korunma altına alınmıştır. İtalyan Ceza Kanunu, hürriyet aleyhine işlenen cürümleri, şahıslar aleyhine işlenen cürümler içinde kanunun 12. Başlığının üçüncü bölümünde düzenlemiştir. Ayrıca, bu kanun, fert hürriyeti ile ferdi kişiliği kavram olarak birbirinden ayırt etmiştir. Fert hürriyetini genel anlamda kullanmış ve isteyebilme bu isteğe göre hareket edebilme olarak nitelendirmiştir. Buna mukabil, şahıs hürriyetini, ferdi ilişkiler içinde gerçekleşen, devlet tarafından tanınmış olduğundan bahisle devleti ilgilendiren haklar olarak tanımlamıştır. Bu genel ilkelerden hareket ederek, 1930 İtalyan Ceza Kanunu, ferdi hürriyetle ilgili cürümleri, şu tasnife tabi tutmuştur;
- Bireysel kişilik aleyhine işlenen cürümler, kölelik, esirlik…
- Kişi hürriyeti aleyhine işlenen cürümler, hürriyeti tahdit, haksız tutuklama…Bu başlık altında, kişinin fiziksel hürriyeti himaye edilmektedir.
- Bireyin moral hürriyeti aleyhine işlenen cürümler. Cebir kullanma, tehdit…
- Konut dokunulmazlığı aleyhine cürümler
- Sırrın dokunulmazlığı aleyhine cürümler.
Kabul edilen bu tasnif, isabetli sayılmaktadır.261930 Kanunu, bir tek fert hürriyeti aleyhine işlenen cürümleri kabul etmekle, prensip olarak, tek bir hürriyet kabul etmiş olmaktadır. 1889 Kanununda olduğu gibi, ferdi çeşitli hürriyet kalıplarını benimsememiştir.27
Sardunya Ceza kanununda, tehdit fiilleri, iki ayrı cephede değerlendirilmektedir. Bir kısmı, emniyeti umumiye aleyhine cürümlere ait kitapta, bir kısmı ise kabahatler kısmında düzenlenmekte idi. İlk kısımda bahsedilen, sözlü ve yazılı ölüm ve yangın gibi büyük zarara sebep olacak tehditlerden başka bir işi ifa etmeyi amir olan tehditler de düzenlenmekte idi. İkinci kısımda, düzenlenen tehditler ise, hiç bir emir veya şartı olmayan tehditlerdi. 156. m. bu kısım için verilecek örneklerdendir. 156. m ,f. 1, kanunda yazılı haller dışında, bir kimsenin ağır ve haksız bir zarara uğratılacağı beyanı ile tehdit halini, f.2, ise diğer tehdit hallerini hükme bağlamaktadır. Tehdit fiilinin, niyet unsuru açısından bakılınca, hukuki nazariyatça kabul edilen prensip itibariyle, tehdit fiilinin taammüden, tasarlayarak meydana gelmesi gerekmektedir.. Tehditte yapılacağı beyan edilen zarar haksız olmalıdır. 156. m. hükmünden anlaşılan, tehdit fiiliyle, tehdit edilen kimsenin korkmuş olmasının şart olmadığıdır. 28
Türk Ceza Kanunu' nun 188. m. ile düzenlenen cebir suçu, kökenini İtalyan Ceza Kanunu m. 154, f. 1 teşkil etmektedir. Özel cebir suçunun, temel kavramı ilk kez karşımıza Roma Hukukunda yapılan bir ayırımla çıkmaktadır. Ancak bu ayırım, günümüz hukuk düzenlerince kabul edilebilecek nitelikte bir ayırım değildir. Özel cebir suçu, kaynağı itibariyle yeni zamanlara ait bir suçtur. Özel cebir kavramının, modern anlamını, 19. yüzyıl Alman hukuk kültürü ve öğretisinin ürünüdür.29
Fransız Ceza Kanunu açısından, tehdit suçunu incelediğimizde, 1960 yılında değiştirilmiş olan, 114-122. m., anayasaya karşı keyfi müdahalelerde bulunulmasını suç saymaktadır. Tehdit suçunun düzenlenmesi bakımından, fail şiddet, tehdit veya diğer bir takım araçlarla mağdurun karar verme, faaliyette bulunma hürriyetine müdahalede bulununca, cebir suçu teşekkül etmektedir. 184.m. şuur serbestisine haiz olmayan müdaafasız bir kadının veya bir çocuğun kaçırılması suçunu kapsamaktadır. Böylece fail, mağduru, hareket etme, faaliyette bulunma ve karar verme hürriyetlerinden yoksun hale getirmektedir. Tehdit, konut dokunulmazlığını ihlal suçları da, mağdurdaki güvenlik ve huzur duygusunu bertaraf ettiği ve böylece hürriyet duygusunu ihlal ettiği gerekçesi ile hürriyet aleyhinde işlenen suçlardan sayılmıştır.
İsviçre Ceza Kanunu ise, cürümleri sıraladığı ikinci kısmının dördüncü faslında, "Hürriyet ve barışa karşı suçlar" başlığı altında, on bir ayrı başlık düzenlemiştir. Çocuk ve büyüklerin bedenen ve sağlıkları bakımından zarara sokulmaları niyetiyle kaçırılarak bir hizmete zorlanmaları, genel olarak bir yere götürülüp hürriyetlerinden yoksun hale getirilmeleri, bir kimsenin cebir veya hile ile askerliğe veya cebri niteliği olan bir işe sevk edilmesi ve ülke dışında gayrı ahlaki maksatla sömürülecek bir tehlike altına sokulması, cebir veya tehditle bir kimsenin bir şey yapmaya veya yapmamaya zorlanması, şantaj, kanunsuz tehdit, konut dokunulmazlığını ihlal…30

2.2 Tarihi Gelişim:

Bireylerin, güvenlik duygusunu ve iç huzurunu ihlal ederek, özgür iradesi ile karar verme ve serbestçe hareket edebilme yetisini tehlikeye sokan, tehdit fiili, günümüz hukuk sistemlerinin bir çoğunda, cürüm addedilmiş ve kendisine cezai sonuçlar bağlanmıştır. Farklı, sistem ve ideolojilerin, bakış açıların ürünü olmalarına rağmen, farklı kitap ve başlıklar altında toplanmalarına rağmen, pek çok kanun tehdit cürmünü düzenlemektedir. Örneğin, İsviçre Ceza Kanunu m. 180,"Hürriyet aleyhinde cinayet veya cünhalar"; Federal Alman Ceza Kanunu, m. 241 ve Yunan Ceza Kanunu, m. 333, "Kişi hürriyetine karşı suçlar"; Brezilya Ceza Kanunu, m. 147, "Kişi hürriyeti aleyhinde cürümler"; 1974 Avusturya Ceza Kanunu , m. 107," Hürriyete karşı suçlar"; 1930 İtalyan Ceza Kanunu, m. 612, ferdi hürriyet aleyhinde cürümler faslının "Ferdin ahlaki hürriyeti aleyhinde cürümler" kısmı; 1889 İtalyan Ceza Kanunu m. 156 ve Türk Ceza Kanunu m. 191, "Hürriyet aleyhinde işlenen cürümler" başlığı altında hükme bağlamıştır. Buna mukabil, bazı kanunlar, tehdit suçuna, daha başka başlıklar ve cürüm tipleri arasında yer vermişlerdir. Örneğin, Danimarka Ceza Kanunu, m. 266, "Ferdin huzur ve şerefine karşı saldırılar"; İsveç Ceza Kanunu fasıl 4, m.5, "Hürriyet ve huzur aleyhinde suçlar; 1810 Fransız Ceza Kanunu m.105 vd, "Şahıs aleyhine cürüm ve cünhalar";1994 Fransız Ceza Kanunu, m. 222, "Şahıs aleyhine tecavüzler"; 1938 Avusturya Ceza kanunu "Kamu düzenini ihlal eden suçlar".
Genel itibariyle tehdit cürmü, bir tehlike suçu niteliğindedir ve bu nedenle mağdurun iç huzurunun bozulmasıyla amacı güdülerek kötülük yapılacağının, zarar verileceğinin bildirilmesi suçun oluşması için yeterli sayılmaktadır. Diyebilmekteyiz ki, suçun oluşması için suçla korunan hukuki yararın, zarara uğraması gerekmez. Bu düşünüşe katılan kanunlar, suçun tamamlanması bakımından hareket sonucu mağdurun korku ve endişeye düşüp düşmediğine önem vermezler ve"haksız bir zarar ile" , "ağır ve haksız bir zarar" ibaresini kullanırlar. Örneğin, Türk Ceza Kanunu, m. 191, f. 1; 1889 İtalyan Ceza Kanunu m.156, f. 1; Uruguay, Meksika, Venezuela Ceza Kanunları. Bazı Ceza Kanunları ise tehdit cürmünün gerçekleşmesini, fille mağdurdaki güven duygusunun, iç huzurun fiilen etki altında kalması şartını ararlar ve " mağdurun güvenlik duygusunun ve iç huzurunun bozulmaması halinde teşebbüsten bahsedilir", vb. ibareler kullanılmıştır. Üçüncü grup bazı kanunlarsa, tehdit cürmünün gerçekleşmesini, hareketin, kendi veya başkalarının hayat, sağlık ve huzuru bakımından ciddi korku yaratmaya elverişli olup olmamasına bağlı tutarlar. Örneğin, Danimarka Ceza Kanunu, m. 266, Bulgar Ceza Kanunu, m. 144. Nihayet, son gruptaki bazı ceza kanunları ise, ancak gerçekleşmesinin muhtemel olması durumunda tehdit fiilini cezalandırmaktadırlar. Örneğin, Paraguay Ceza Kanunu, m. 281, Küba ve Sosyal Müdafaa Kanunu, m. 190.31

2.3 Anglo Sakson Hukuk Sisteminde Tehdit Cürmü

Türk Ceza Kanunu, hukuk sisteminin bütününde olduğu gibi, Kıta Avrupası Hukuk Sistemini benimsemiştir ve İtalya, Almanya, İsviçre ve diğer Avrupa devletlerinden iktibas edilmiştir. Anglo Sakson hukuk sisteminde tehdit cürmünün nasıl düzenlendiğine göz atacak olursak;
-Failin, yapmayı planladığı, yasa dışı nitelikte olan, başka birini incitmek, korkutmak, için deneme yapmak ya da üçüncü bir kişiyi bunu gerçekleştirmesi için tutmak, azmettirmek fiili, "battery", battery fiilini yapma iradesi, isteği ise "assault", olarak adlandırılmaktadır. Assault, kavramını yorumlarken, çerçevesini genişletmek için, derhal-aciliyet görüşü ele alındı ve bu anlamda genişleyen çerçeve, tehdit fiilini de içerir hale geldi. Fail, tehdidini gerçekleştirmeye muktedir olmasa dahi, ihlal gerçekleşmiş sayılmaktadır. Bu durumda, kullanılan ölçütün, failin, mağduru, tehdit ettiği fiili yapacağına inanmasını mı sağlamaya çalışıyor, yoksa fail bunu yapmayı gerçekten planlıyor mu. Fail, aslında içinden ne geçiriyor, iradesi ne yönde. Örneğin, fail, oyuncak ya da boş bir silahı mağdura doğrultmuş olsun, mağdur, eğer, bu silahın boş ya da oyuncak olduğunu biliyorsa, ihlal gerçekleşmemiş olacaktır, çünkü vurulmayacağını, saldırının gerçekleşmeyeceğini bilmektedir. Buna mukabil, mağdur, korkarsa, tehdidin varlığına kanaat getirir, inanırsa bir tehlikenin var olduğuna ya da gerçek bir silahsa mağdura doğrultulan, bu durumda "actus reus" vardır, zira olayda mağdur korkmakta, iradesi kısıtlanmakta, zorlanmakta bu nedenlerle zarar görmektedir. Daha önceki, dönemlerde, bir çok müellif, sadece sözlerin bir saldırı gerçekleştirmeye muktedir olmadığını ileri sürmektelerdi. Fakat yavaş yavaş yerleşen bir diğer görüş ise, tehdit vari kelimeler bir yana, sadece sessizlik bile assault olmaya yeterlidir. Örneğin, bu yönde bir karar şu şekilde tezahür etmiştir; Kanada'da bir adam, kolunun üstüne ceketini atmış ve tiyatro gişesine gidip, "silahım var, tüm parayı bana ver" demesi ihlal, saldırı olarak kabul edilmemiştir ancak, adam kolunun altında silah varmış gibi, hareket ettirseydi kolunu, sonuç farklı yönde olacaktı denmiştir. İngiltere' de artık herkes, hiç bir söz ile tehdidin, saldırı fiiline denk bir zarar meydana getirecek öneme haiz olmadığı konusunda mütabık.. Eğer bir kişi, köşeyi döndüğünde, karşısında hareket eden bir soyguncu görse, soyguncu, mağdura "eller yukarı "dese bu neden bir saldırı olmasın sorusu çok tartışılmıştır. Böyle durumlar gerçekleştiğinde, "sözle saldırı olmaz" görüşü hüküm ifade etmemektedir. Zira, bu görüş, karanlıkta, kimsenin kimseyi göremediği durumlarda yetersiz ve cevapsız kalmaktadır. Lakin, hareketlerin görülmediği, sözlerin duyulabildiği ortam ve koşullarda, tehdit bizzatihi saldırı fiili olmaktadır.
-Çalmak amacıyla güç kullanımı veya güç kullanma tehdidinde, güç tanımlanmış değildir, çoğu zaman jüri üyelerinin takdirine bırakılır. Yan kesicilik cürümünde kullanılan güç, bu anlamdaki güç değildir. Fakat cürüm yağma, soygun olursa , güç kullanımı ya da güç kullanma tehdidi var sayılır. Burada bahsedilen güç, eşyayı almak için kullanılan güç değil de gücü, eşyayı alırken, mağdurun gösterdiği direnişi aşmak için kullanma durumudur. Bu suç, çalmak için güç kullanıldığında ya da mağdura, ona karşı güç kullanılacağını düşündürtmek isterse oluşur. Güç kullanma tehdidi, söylenebileceği gibi ima da edilebilir. Tehdidin oluşması için, kullanılan gücün ya da güç kullanma tehdidinin bir assult oluşturması gerekmiyor.
- Kişi üzerinde kullanılmasında, mesela, soygunun bir çok örneğinde, fail malın sahibine yönelik güç kullanır ya da güç kullanmakla tehdit eder. Fakat, saldırı bununla sınırlı değildir. Eğer güç, çalmak amacıyla kullanılır ta da tehdit edilirse, bu sefer soygun suçu oluşmuş olur. Mesela, 1963 'te vuku bulan bir tren soygununda, kullanılan tek güç, tren görevlisi üzerinde oluşmuştur. Yasalara göre, sadece bekçinin ses çıkarmamasını sağlamaya yönelmiş olan bu güç kullanımı soygun fiilinin gerçekleşmiş olması için yeterli olmuştur. Üzerinde güç kullanılan kişinin, malla doğrudan ilgili olup olmaması önemsenmemektedir. Fabrikanın alarm kutusundan sorumlu olan bekçinin üzerinde güç kullanılması, direk soygun fiili oluşturmaya yeterli sayılmıştır.
- Öldürme tehdidi, 1861 yılında konulan bir hükümle, yazılı bir şekilde ölüm tehdidinde bulunmak suç addedilmiştir. 1977 yılında, bu kural daha da genişletiliyor. " Eğer bir kişi, başkasını tehdit ederse, söylediği sözün doğruluğuna karşı tarafın inanmasını sağlarsa, isterse, 10 seneyi geçmeyecek şekilde cezalandırılır". Fetus, üçüncü bir kişi sayılmamaktadır ve bu yüzden daha doğmamış bir çocuğu öldürmeye yönelmiş bir tehdit, tehdit suçunu oluşturmamaktadır. Eğer, tehdit, çocuk doğduktan sonra yöneltilmiş olsaydı karar elbette ki mukabil bir karar olacaktı. Fetus' a yönelen tehdit fiilini suç addetmek, henüz hamile olmayan bir kadına ilerde çocuğun olursa onu öldürmekle tehdit etmeyi de suç addetmek kadar anlamsız olacaktı. Tehdit, her şekilde yapılabilmektedir, ima edilebilir, söylenebilir. Meşru müdafaa sırasında yapılan tehdit, oluşmuş sayılmaz.
- Malı yok etme ve tahrip etme tehdidi, 1971 yılında, hiç bir özürü olmadan, başkasına, yapacağına inanmasını isteyerek, üçüncü bir şahsı ya da onun malını tahrip ya da yok etmek tehdidi, üçüncü bir şahsı ya da ya da onun hayatını tehlikeye atacak bir şekilde herhangi bir malını yok etmek ya da tahrip etme tehdidi, 10 yıl hapis cezası ile müeyyidelendirilir.
- Rıza ve tehdit,eğer bir güce tabi tutulacağını, kaçamayacağını, belirten tehdit sonucu, bir kadın susarsa, susması rıza gösterdiği anlamına gelmez. İnce nokta şudur ki, yapılan tehdidin, kadının mücadele etmesinin bir anlamı olmayacağı, aksine zararına sonuç doğurabileceği yönünde olmasıdır. Bir kadının, boğazına bıçak dayandıktan sonra, cinsel birlikteliğe zorlanması, tecavüzdür. Evlenme vaadiyle kadının cinsel birlikteliği kabul etmesi durumu çok farklıdır, kadının rızası söz konusudur. Ancak, araya bir çizgi koymakta fayda vardır, zira, şiddet içerenlerin dışındakileri de tehdit saysak, sınırları kaldırmış,işin içinden çıkılmaz bir hale gelmiş oluruz. Sınırı şöyle belirleyebiliriz, aynı yaş ve karakteristik özelliklere sahip kadınların da karşı koyamayacağı durumlarda tehdit suçunun oluştuğunu kabul etmeliyiz.32

2.3.1 KKTC Ceza Kanununda Tehdit Cürmü:


KKTC, hukuk sistemi, Türk Cumhuriyeti hukuk sisteminden farklıdır. Türk hukuk sistemi, Kıta Avrupası hukuk sistemi adı verilen sistem iken, KKTC hukuk sistemi, Anglo Sakson hukuk sistemini benimsemektedir. KKTC Ceza Kanunu, "Fasıl 154" adı verilen ve Anglo Sakson hukuk sisteminin, iktibas edilmesiyle oluşturulmuş farklı bir sistemdir.

2.3.1.1 KKTC Ceza Kanununun Tarihi Gelişimi

Sayın avukat, FERİDUN, Oktay' ın ( Barrister-at-Law ) bahis etmiş olduğu ve KKTC Ceza Kanunu olan Fasıl 154 'ün gerekçe ve madde metinlerinde görüldüğü kadarı ile, KKTC kanunlarının oluşumu kısaca şöyle tezahür etmiştir; Kıbrıs bir İngiliz kolonisi iken, kanunları vazolunmuş ve dolayısıyla Anglo- Sakson sistemini benimsemiştir. İngiltere'de kendi kendini yıllar boyunca kabul ettirmiş, Common Law' un kodifiye edilerek evvela İngiliz kolonilerinden Hindistan' a uygulanmış bir ceza yasasından alınmıştır ve Kıbrıs' a da gerekli değişiklikler yapılarak uygulanmıştır. Koloni idaresi 1960 'da sona ermiş fakat bu yasa ve diğerleri 16.8.1960 tarihinde bağımsız bir cumhuriyet olarak özgürlüğüne kavuşan yeni cumhuriyetin anayasasında geçerli olarak kabul edilmiştir. 1963 'ten sonra gelişen olaylardan sonra da var olan hukuk kuralları Anayasalarınca da kabul edilmiş ve yürürlükte kalmaya devam etmiştir. Bu sistem farkı nedeniyle, KKTC ve Türk Cumhuriyeti yasalarında ve yargılama usulünde büyük farklar bulunmaktadır. Fasıl 154 (KKTC Ceza Yasası) ve diğer yasalar İngilizce'den tercüme edilmişlerdir ve KKTC Meclisi tarafından tasvib edilmişlerdir, aynı meclis herhangi bir uyuşmazlık ve çelişki halinde, kaynak kanunun lafzının ve ruhunun yani İngilizce metnin esas alınacağını hükme bağlamıştır."Tefsir" başlığı altında, 3.m., uyarınca, "Bu yasa, İngiltere' de geçerli olan hukuki tefsir ilkeleri uyarınca tefsir edilir ve bu yasada kullanılan deyimler, metinlerine uygun olduğu derecede ve açıkca başka biçimde öngörülmedikçe, İngiliz Ceza Yasasının o deyimlere verdiği anlam uyarınca kullanılmış sayılır ve onlar uyarınca yorumlanır." Bu nedenledir ki, KKTC Ceza Kanununda, tehdit suçunu incelemek, kaynak kanunda tehdit suçunu incelemeye eş değer olacaktır.
Fasıl 154' te, yani KKTC Ceza Kanununda, tehdit ayrı bir suç olarak, ayrı bir başlık altında düzenlenmemiştir. Çeşitli suçlarla ilgili olarak bahsi geldikçe, bir tali suç olarak ele alınmıştır.

2.3.1.2 "Ağır Suç" , "Hafif Suç" Ayırımı

"Ağır suç", "Hafif suç" ayırımı , verilebilecek cezaların, miktarı ile ilgili tanımlardır. Tefsir, m. 4, bu ayırımı tanımamaktadır. "Ağır suç, yasaların ağır suç olarak belirttiği veya hafif bir suç olduğu belirtilmemişse, sabıkaların kanıtlanması gerekmeden, ölüm veya üç yıldan fazla hapislikle cezalandırılan bir suçu anlatır". Aynı hüküm uyarınca, "Hafif suç, ağır olmayan bir suçu anlatır". Tehdit suçu, KKTC Ceza Yasasınca, ayrı bir suç olarak düzenlenmiş değildir. Tali bir suçtur ve aşağıdaki maddelerle ele alınmıştır;
91.m : "Şiddet Kullanma Tehdidi"
Her kim,
a) Başka bir kişiyi tehdit veya rahatsız etmek kastıyla bir konutu kırıp girme tehdidinde bulunur veya konuta zarar verirse, veya
b) Bir konutta bulunan herhangi bir kişiyi korkutmak kastıyla silah atar veya huzur ve sükunu bozarsa, veya
c) Bir kişiyi yasalarca işlemeye mecbur olmadığı herhangi bir fiili işlemesine veya o kişinin yasalarca işlemek hakkına sahip olduğu bir fiili işlemekte kusur etmesine sebep olmak kastıyla başka bir kişinin şahsına, onuruna veya malına veya o kişinin ilgisi olan herhangi bir kişinin şahsı veya onuruna zarar getirmekle tehdit ederse,
Hafif bir suç işlemiş olur ve 3 yılı geçmeyen bir hapis cezası ile cezalandırılır.
98.m : "Kuvvet veya korku yolu ile seçimlerin engellenmesi"
Her kim, herhangi bir çeşit kuvvet, şiddet veya korku yolu veya bu yasa gereğince cezaya tabi bir suç teşkil eden bir fiil ile herhangi bir kamu seçimini önlemeye, men etmeye, rahatsız etmeye teşebbüs ederse, hafif bir suç işlemiş olur.
216. m. "Yazılı Öldürme Tehdidi"
Her kim, içeriğini bildiği halde herhangi bir kişiyi ölümle tehdit eden bir yazı almasına doğrudan doğruya veya dolayısıyla sebebiyet verirse, ağır bir suç işlemiş olur ve 7 yılı geçmeyen hapis cezası ile cezalandırılır.
287.m. "Yazılı tehditle mal isteme"
Her kim, başka bir kişiden, bir şey koparmak veya kazanmak kasdiyle içeriğini bildiği bir yazıyı bir kişinin almasına sebep olur ve o yazıda o kişiden makul ve muhtemel bir neden olmaksızın herhangi bir şey talep eder ve talebin yerine getirilmemesi halinde gerek fail gerek başka biri tarafından, herhangi bir kişiye herhangi bir zarar veya ziyan yapılacağı yolunda tehditelr bulunursa ağır bir suç işlemiş olur ve 14 yılı geçmeyen hapis cezası ile cezalandırılır.
288. m. "Tehditle, herhangi bir şeyi zorla almaya teşebbüs", 230.m. "Yakma Tehdidi" vb. düzenlemelerle, kimi zaman tehdit hafif kimi zamansa ağır bir suç halini almıştır.33

3 ) Genel Olarak Türk Ceza Kanununda Tehdit Cürmü

"Cebir" , "Şiddet" ve "Tehdit" terimleri kanunumuzun pek çok maddesinde bazen suçun unsuru olarak; örneğin, m. 188, 254/1, 255, 258, 416/1, 429/1; bazen şiddet sebebi olarak; örneğin m. 277, 298/2-3, 299/2, 414/2; öngörülmüş bulunmaktadır. 34

3.1 Tehdit Cürmünün Sınıflandırılması:

Bireyin iç hürriyetine, irade özgürlüğüne karşı işlenen suçlar esas itibariyle iki tanedir.
Cebir Kullanma cürmü, "Şartlı Tehdit" ve Tehdit cürmü "Basit Tehdit"35. Çok defa, "tehdit" suçu ile "cebir kullanma" suçu, karıştırılmaktadır. Bu iki suç tipi, bazı müşterek hususlar arz etmektedirler zira bu iki suç da mağdurun psikolojisinde aynı etkiyi yapmakta, her iki suçta da, bireyin iç hürriyeti, istediği gibi hareket etmeye karar verme ve istediği gibi hareket etme hürriyeti ortadan kaldırılıyor. Fakat, fark şudur ki, ilkinde, sadece tehdit kafi sayılmış, ikincisinde ise bir gaye için maddi veya manevi cebir kullanılması şart koşulmuştur. Tatbikatta, tehdit suçuna, "Basit Tehdit", cebir kullanma suçuna da "Şartlı tehdit " adı verilmekte olduğundan, bu iki cürüm şeklini de incelemek durumunda olacağız.36

3.1.1 Cebir Kullanma Cürmü

Ceza Kanunumuzda, irade özgürlüğü objektif olarak korunmaktadır. Ceza Kanunumuzun 188.m ile de kimsenin bir başkasının iradesine tabi olmamasını sağlamayı amaçlayan bir hükümdür.

3.1.2 Tehdit Cürmü

Hukuki konusu ihtilaflıdır. Tehdit geleceğe ilişkin olarak, gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olarak, haksız ve ağır bir zarara uğrayacağını mağdura hissettirmek suretiyle, iç hürriyetin kısıtlanması, iç huzur ve güvenlik hissinin zedelenmesidir.37

3.1.3 Cebir Kullanma Cürmü ve Tehdit Cürmünün Karşılaştırılması

Daha önce de belirttiğimiz gibi, Türk Ceza Kanunun 191. m. düzenlenen tehdit suçu ile 188.m. ile düzenlenen cebir kullanma suçu, karıştırılmaktadır. Bu suç tipleri, önemli ölçüde ortak nitelikler taşımaktadırlar, zira her ikisi de bireyin iç hürriyeti aleyhine işlenen cürümlerden sayılmaktadırlar, mağdurun psikolojisinde aynı tesiri uyandırırlar fakat, tehdit suçunun varlığı için, tehdit kafi sayılmıştır, örneğin, "seni yaşatmam" sözü, m. 191.anlamında, tehdit suçunun oluşması için yeterlidir. Buna mukabil, cebir kullanma cürmünün oluşması için, belirli bir amaç için maddi veya manevi cebir kullanılması gerekmektedir. Örneğin, onu bana vermezsen seni yaşatmam sözü ile suçun oluşması bir şarta bağlanmaktadır. Tatbikatta, 188.m. anlamında cebir kullanma suçuna, "Şartlı Tehdit" , 191.m. anlamında, tehdit suçuna, "Basit Tehdit" adı verilmektedir. Zor kullanmak suçunda, kanun, tehdit suçunun aksine, ağır ve haksız bir zarara uğratmaktan bahsetmektedir. Zor kullanma suçunda, tehdidin vasıta olarak kullanılmasıyla, tehdit suçunun ayırımına varmak çoğu zaman güçtür. Yargıtay'ın ayırım gerekçelerinden biri ile vardığı ayırım şu yöndedir;
4.CD. 10.10.1951, e. 7688, k. 7701
"İcbar veya men'in haksız olması yani parmak hakkını haiz olduğu şeyin yapılmasını men veya yapmamak hakkı olan şeyi yapmaya icbar için olması m. 188 in esas unsuru olduğu ve tahliye edilerek ayrılmış olan ve dolayısiyle eve tekrar gitmek hakkını haiz bulunmayan mağdurun girdiği takdirde öldüreceğini tazammun eden sözlerin mağduru yapmak hakkını haiz olduğu şeyi yapmaktan men edemeyeceği gözetilmeden 191.m yerine ,188. m. ile karar verilmesi yolsuzdur." 38
Tehdidin, 188. m anlamında emredici cebir ve tehdit suçundan ayrıldığı en önemli nokta, 191.m. anlamında tehdidin, hiç bir emir ve şartı kapsamamasıdır. Tehditte, emredici veya şartlı bir nitelik bulunmamaktadır.39
Şahsın bozulan hürriyetinin, güvenlik duygusunu da içeren iç hürriyeti olduğu, öncelikle hürriyet duygusunun sarsıldığı kabul edilmektedir ancak, buna rağmen tehdit cürümlerini düzenleyen, 188. ve 191.m. birbirlerinden ayrılmaktadırlar, zira bu iki suç tipinin yapılarında önemli farklar bulunmaktadır. 188. m. açısından, tehdit araçtır, burada, tehdit bir koşula bağlanarak, gerçekleşmesi ya da gerçekleşmemesi durumlarında tehdit konusu beyanın muhatabı zorlaması sağlanmaktadır.40
Cebirden farklı olarak, tehditte kişi üzerinde maddi, fiziki bir etkide bulunulmamaktadır. Mağdur, saldırının gerçekleşeceği beyanıyla korkutulmaktadır.41 Diğer bir anlatımla, tehditte, ileriye dönük ve muhtemel, cebirde ise şimdiki zamana dönük zarar vermek söz konusudur. Ancak üçüncü kişi tarafından kullanılan cebir, mağdur açısından, tehdide dönüşebilir. Şartlı tehditte, yani cebir kullanma cürmünde, tehdit araç olarak kullanılmakta ve bu suç tipini, genel ve tamamlayıcı nitelikte suç tipi kılmaktadır.42

3.2 Korunan Hukuki Yarar :

Cebir kullanma cürmünün hukuki konusu, ferdin kendi başına karar alma ve bu aldığı karara göre hareket edebilme özgürlüğüdür. Yani, şahıs hürriyetidir korunma altına alınan, bireylerin kendi özgür düşünceleri doğrultusunda serbestçe ve meşru şekilde davranabilme hürriyetine yönelen ihlalleri, engellemek amacındadır. edilmektedir. O halde, korunmak istenen yarar, bireyin iç huzuru, hukuki güvenlik bilincidir. Bireyin, korkusuzca ve huzur içinde yaşaması da sonuçta onun karar verme özgürlüğü ile ilgili olduğundan, kanun bu suçları hürriyet aleyhine işlenen suçlar olarak düzenlemekte bir sakınca görmemiştir. Ancak, 191. m. anlamında tehdit, şartlı tehdit ve emredici cebir suçundan farklı olarak, mağdurun ağır ve haksız bir zarara uğratılacağı beyanı yeterli olup, bu suretle kişinin bir şey yapmaya veya yapmamaya mecbur bırakılması söz konusu değildir. Buna mukabil, tehdidin araç olarak kullanıldığı, 188.m. anlamında şartlı tehditte, bir kimsenin, bir şeyi işlemek veya işlenmesine müsaade etmek ya da o şeyi işlememek için, mecbur bırakılması suç sayılmaktadır. Böylece, şartlı tehdit, tehditten farklı olarak, bir kişinin iradesine uygun karar verme ve davranma özgürlüğünü koruma altına almaktadır.43













DÖRDÜNCÜ BÖLÜM


Cebir Kullanma Cürmü






-Cebir Kullanma Cürmünün Mahiyeti

-Cürüm Tipinin Özellikleri

-Cebir Kullanma Cürmünün Manevi Unsuru

-Cebir Kullanma Cürmünün Maddi Unsuru

-Cebir Kullanma Cürmünün Mağduru

-Cebir Kullanma Cürmünün Faili

-Cebir Kullanma Cürmünün Şiddet Sebepleri

-Cebir Kullanma Cürmünün Özel Görünüş Şekilleri
-Muhakeme Hukuku Açısından Tehdit Cürmü





Cebir Kullanma Cürmü

Türk Ceza Kanunu'nun, 188. m. de düzenlenen cebir kullanma cürmünün günümüze kadar, geçirmiş olduğu değişikliklere bakacak olursak,
- 8.4.1936 gün ve Esas no. 51 sayılı Adliye Encümeni Maztabası 3038 sayılı kanunun gerekçesi ile; bu madde encümence yapılan değişiklik de, m. de , bu maddenin, f. 3 üne atfolunmasından ibarettir. Bu itibarla bugünkü maddenin f. 2 sine "eğer cebrü şiddet" diye başlayan kısım satır başına alınarak, yeni bir 3. f. yapılmıştır. Başka türlü, m. 191 in anlaşılmasına imkan yoktur.
- Hükümetin 29.6.1971 gün ve 61-1215/8941 sayılı gerekçesi; tasarının 1. m. ile, 188.m ne eklemeler yapılmıştır. 1.f. da gayrimeşru olarak kamu hizmetlerinden faydalanmayı önlemek amacıyla bu hizmetlerin görülmesine tahsis edilmiş olan bina ve müştemilatına, girilmesi veya orada kalınmasına cebir ve şiddet veya tehdit veya eşya üzerinde zor kullanarak engel olunması keyfiyeti tecrim edilmektedir. Buradaki suç unsurlarını teşkil eden cebir, şiddet ile tehdit bir açıklamayı lüzumlu kılmayacak kadar, vazuh olup mahkeme içtihatlarımızda, hudut ve şümulu tayin edilmiştir. Eşya üzerinde zor kullanmaya gelince, kastedilen husus, herhangi bir eşyanın tahsis edildiği kullanma şeklini değiştirerek bilfarz barikatlar kurmak, hizmete tahsis edilmiş olan binaların kapılarına yığmak suretiyle, girişe mani olmak veya oradan çıkılmasına icbar etmek zor kullanma keyfiyeti maddi bir hadise olması itibariyle eşya üzerinde zor kullanıp kullanılmadığını mahkeme tespit edecektir. 2.f. da sadece cezalar arttırılmış, metin yalınlaştırılmıştır. 3. f. da önemli değişiklik yapılmamış, cezaların arttırılması, dilin yalınlaştırılması ve "bir kaç kişi" deyiminin uygulamada birliği sağlamak amacıyla "iki veya daha çok kişi" şeklinde değiştirilmesi ile yetinilmiştir. 4.f. ve 5. f. da cezalar arttırılmış ve dil yalınlaştırılmıştır. Yeni eklenen 7. f. ile öngörülen eylemlerin öğrenci olmayanlar ya da suçun işlendiği kurumun öğrencisi olmayanlar tarafından işlenmesi, etkinliği sağlamak amacıyla şiddet sebebi sayılmıştır.
- 8.3.1979 gün ve Esas no. 1/246 Karar no. 89 sayılı Millet Meclisi Adalet Komisyonu Raporu; Kişi özgürlüğüne karşı işlenen suçlar faslında yer alan, 188. m. de yapılan değişiklik ilke olarak yerinde mütalaa edilmiş ve dil yönünden düzeltmeler yapılmıştır…
Hükümetin teklifindeki metnin 3. ve sonuncu f. daki "iki veya daha çok kişi" ibaresi Adalet Komisyonunca "birkaç kişi" olarak düzeltilmiş veya kanun metnine de bu ibare aynen muhafaza olunmuştur.44

1 )Cebir Kullanma Cürmünün Mahiyeti

Türk Ceza Kanunun 188. m. de düzenlenen bu hüküm, kişinin ruhi huzur ve güvenlik duygusunu bir şey yapmak ya da yapmamak yönündeki irade serbestisini himaye maksadı ile konulmuştur. 45 Bazı müellifler, cebir kullanma suçunun, "suç işleme kararı" yönünün cezalandırılmasından ibaret olduğunu, bu itibarla bu suçun sadece suç kararlarının cezalandırılmaması gerektiği ilkesinin bir istisnasını oluşturduğu düşüncesindedirler. Ancak bu görüş isabetsizdir. Cebri kullanma cürmünün oluşması için, maddi veya manevi cebrin, tehdidin kullanılmış olması şart olduğundan, bu durum ise suç kararını aşan bir nitelikte olduğundan, bu görüşe katılmak isabetli olmayacaktır. 188.m. fertlerin özgür iradeleri ile kendi kendilerine karar verme ve hareket edebilme hürriyetlerine karşı olan saldırıları cezalandırır. Bireylerin, bir şey yapması veya yapmaması veya bir şeyin yapılmasına izin vermesi için maddi veya manevi cebir kullanmak o kimsenin istediği gibi karar verme ve hareket edebilme hürriyetini ortadan kaldırır.46

1.1 Hükmün Yardımcı Niteliği- İlkenin Uygulanması:

Cebir kullanma cürmünü düzenleyen 188. m. yardımcı bir suç hükmü niteliğindedir, bu hükümde genel bir suç söz konusudur. Tamamlayıcı bir tazyik vasıtası olarak düzenlenen bu hüküm, 188. m. deki cebir kavramının kapsamına giren, belli başlı bir fiilin cezalandırılması için konulmuştur. Böylelikle, bu belirli fiilin kurucu unsuru, başka bir kanun hükmü tarafından, özel olarak düzenlenmemiş ise veya münferit bir suçun şiddet sebebi olarak özel şekilde düzenlenmemişse, 188.m. hükmü uygulanır. Ceza Kanunu, doğrudan doğruya, şahsi irade özgürlüğünü zorlayan herhangi bir fiili, cezasız bırakmamaya çalışmaktadır. O halde, bir fiil, Türk Ceza Kanunu tarafından, özel biçimde düzenlenmiş ise, cezasız kalması endişesi söz konusu olmayacak ve 188.m. hükmüne baş vurmak gerekmeyecektir. Özel öngörme söz konusu değilse 188.m. hükmü, her fiil için geçerli olan genel bir hüküm olma özelliğini gösterecektir.

1.2 Hükmün Uygulama Alanının Düzenlenmesi:

188. m. hükmü genel bir hüküm niteliğindedir ancak, kanunun lafzında açık, seçik bir biçimde " kanunun başka ceza vermediği hallerde" ibaresi yer almamaktadır. Ancak, hükmün amacı, korumak istediği alan, ferdin iç hürriyetine yönelen tüm saldırılardır. Bu itibarla, ferdin iç hürriyetine yönelmiş saldırının varlığını kabul edersek özel surette cezalandırmadığı ileri sürülerek, cezasız kalması sonucuna varmak, kanunun amacına aykırı düşecektir. Böylece, 188.m. özel hükümlerle düzenlenmemiş ve korunmamış tüm özgürlüğe ilişkin hakların korunması konusunda uygulama alnı bulacak nitelikte bir normdur.
- Özel norm, genel norm ilişkisinin bulunmadığı durumlarda, genel norm olarak, 188. m. hükmü uygulanacaktır. Bu hükmün, en geniş ve belirgin uygulama alanı budur.
- Özel norm, genel norm ilişkisi var olsa bile, özel normların düzenlenmediği durumlarda, alanlarda, genel norm uygulanabilir. Bu nedenle, 188.m., sınıflandırılmayan ve başkaca bir özel başlık altında düzenlenmeyen, ağır ya da hafif nitelikte olsun, tüm fiiller söz konusu olduğu takdirde uygulanır.
- Cebir kullanma hükmünün uygulanmayacağı hallere bakacak olursak, "nitelikli zorlamalar", özel cebir hükmü genel ve yardımcı nitelik taşıdığından, cebir iradesi şahsa, amaca, netice doğurmaya yönelik bir fiil sebebiyle, kanun tarafından, özel bir şekilde düzenlenmiş durumlarda, 188. m. , uygulama alanı dışında kalacaktır. "şahısla ilgili sebep" açısından, failin ya da mağdurun belirli kişisel sıfatı ya da görevi kanun tarafından suçun bir kurucu unsuru veya şiddet sebebi olarak öngörülmüşse, cebir kullanma suçu, bu fiilin kavram itibariyle içinde yer alacak ve 188.m hükmü, özel hükme yer verecek, özel hüküm öncelikli ilkesi uyarınca uygulanamayacaktır. "Amaçla ilgili sebep "açısından, failin amacından ötürü iradenin zorlanması fiili, kanun tarafından özel olarak düzenlenmişse, 188. m. uygulanamayacaktır. "Sonuca ilişkin sebep" açısından ise, fail mağdura karşı cebir uygulamasında özel bir aracı kullanmış veya sonuç husule getirmiş olup da bu husus kanun tarafından, öngörülmüşse, 188. m. uygulanamayacaktır.47
Bu açıklamalar doğrultusunda, eğer bir fiil kanunda özel bir hükümle, ayrıca suç sayılmış ise, o hüküm uygulanır. Müstakil suç mevcut değilse, tamamlayıcı hüküm olan 188. m. uygulanacaktır. Şiddet ve tehdit, bir çok hükümlerde başka suçların unsuru veya şiddet sebebi sayılmışlardır. Bu hallerde, ait olduğu hükümler uygulanır.48

2 ) Cürüm Tipinin Özellikleri

188.m. ile düzenlenen, şartlı tehdit suçu, tehlike suçlarındandır. Suçun gerçekleşmesi için, failin amacına ulaşması şart değildir. Suç, genel ve tamamlayıcı niteliktedir. Böylece, cebir ve tehdidin, kanunun özel olarak öngördüğü belirli amaçlar için kullanılması durumunda, başka suçlar söz konusu olur. Ayrıca, bu suç, bağlı hareketli bir suçtur. 49 Bağlı hareketli suç, kanundaki tarifin ancak belirli bir hareketle ihlal edilebildiği, neticenin meydana gelmesinde şu ya da bu hareketle ihlal arasında fark gözettiği, suç tipidir. İhlal edecek hareket kanunda gösterildiğine göre yapılan hareketin, tarife tıpa tıp uygun olması gereklidir. Kanunun yasakladığı netice başka bir hareketle meydana getirilirse, fiil kanuni tarife uygun olmayacağı için o suç vücut vermeyecektir.50

3 )Cebir Kullanma Cürmünün Manevi Unsuru

Suçun manevi unsuru, "kast" tır. Bu itibarla, failin, bilerek ve isteyerek, hükümde belirtilen baskı vasıtaları cebir ve tehditten birini kullanarak, mağduru bir şeyi yapmaya veya yapmamaya veya yapılmasına izin vermeye mecbur etmesi gerekmektedir. Fail, bu baskıyı, bilerek ve isteyerek yapmış olmalıdır.51 Suçun, özel kastla işlenebileceği ileri sürülmüş ise de burada arananın genel kast olduğunu düşünmek daha isabetlidir. İleride inceleyeceğimiz , maddi unsurun görünüş biçimleri olan yapma, yapmama, yapılmasına müsaade etme özel amaç olarak yorumlanmamalıdır. Faildeki kastın, hem cebir ve tehdide hem de mağdurdan gerçekleştirilmesi istenen davranışa yönelik olmalıdır.52 Cürüm kastı, suçun manevi unsurunu teşkil etmekte ise de meydana gelen olaylarda, bu kastın, şüphe bırakmayacak derecede ve mahiyette olması gerekmektedir. Fail tarafından düşünülerek cürmün icrasına niyet ettiği hususunda şüphe kalmaması gerekmektedir. Bu nedenle, taammüt bulunmadıkça, tatbikatta hükmün uygulanmasına imkan yoktur.53
O halde, aranan genel kast olduğuna, maddi veya manevi cebirle mağduru zorlamak bu kastı oluşturduğuna göre, failin, mağdurun yapmasını veya yapmamasını istediği hareketin niteliği üzerinde durulmalıdır.54

3.1 Meşru Fiil:

Böyle bir durumda da suçun oluşmasına bir engel yoktur. Bu gibi hallerde, mağdurun gayrimeşru olmayan bir şeyi yapmasına engel olmak maksadı ile mağdur üzerinde cebir kullanan fail bu suçu işlemiş olur.55 Tehdit suçunda, tasarlama unsurunun varlığını kabul eden uygulama ile etmeyen uygulama arasında çıkan uyuşmazlık;
18.1.1993 gün ve 5/1 sayılı İBK ile bir tercihe gidilmemiş ve durumun netleşmesi için zamana bırakılmıştır. İBK yazılan karşı oydaki isabetsiz gerekçe şöyledir;"…. Tehdit cürmü ile birlikte yargılanan sözle sövme suçu da öfke sırasında işlendiği halde, bu suçla ilgili olarak kurulan hükmü bozmamış ancak tehditten kurulan hükmü öfke suç kastını kaldırır gerekçesi ile bozmuştur. Üstelik….kararlarında hukuka aykırılık ve hukuka uygunluk nedenleri açısından konuya yaklaşan …tersine sövme cürmünde yıllardan beri özel kasıt aranmaktadır."56

3.2 Ahlaka Aykırı Fiil:

Failin mağdur tarafından yapılmasına veya yapılmamasına engel olmak istediği şey, ahlaka aykırı bir fiil olabilir. Hukuki bir müeyyide ile yasaklanmamış olan fiilleri men etmek maksadı ile hareket etmiş olması failin sorumluluğunu kaldırmayacaktır. Kanunilik prensibi uyarınca da, kanun tarafından suç olarak addedilmemiş fiili, toplum düzeni ya da kişisel değerler nazara alınmak suretiyle ahlaka aykırı olması nedeniyle, iç hürriyeti kısıtlayacak şekilde mağduru men etmek, faili haklı çıkarmayacaktır.

3.3 Suç Teşkil Eden Fiil:

Failin, mağduru tehdit ederek, onu suç işlemekten vazgeçirmek için mağdur üzerinde cebir uygulaması durumunda ne olacağı öğretide ihtilaflıdır. Bazı müelliflerin, ileri sürdükleri daha isabetli olduğu düşünülen gerekçe uyarınca, hareket ve irade serbestisi hürriyetlerinin, kanunun men etmediği hareketler için olduğu, suç teşkil eden fiilleri işlemek hürriyeti olmadığı böyle bir serbestiyi tahdit edici hareketlerin de suç sayılmasına imkan olmayacağı bir hal söz konusudur.57

4 )Cebir Kullanma Cürmünün Maddi Unsuru


Şartlı tehdidin, maddi unsurunu ;
Mağdurun:
Bir şeyi yapmak, bir şeyi işlemesine müsaade etmek, o şeyi işlememeye mecbur etmek için,
Failin:
Zor kullanması, tehdit etmesi, yetkisi olmadan ve yasalara aykırı olarak bilgi verme, inancı, siyasi veya sosyal görüşünü açıklamasını istemesi… olarak açıklamaktayız.58
Bu itibarla, suçun maddi unsuru "zor kullanmak" veya "tehdit etmek" olacaktır. Her ikisinin de işlenme biçimi hukuki açıdan aynı değerdedir. Ancak adi tehditte farklı olarak, burada zor kullanma ve tehdide belli bir şartın yerine getirilmesine bağlı olarak baş vurulmaktadır.59
Maddi unsuru işlemek için kullanılacak baskı vasıtaları; şiddet ve tehdittir. Cürüm, bu baskı vasıtalarından biri kullanılarak işlendiği taktirde, oluşmaktadır. Fail mağduru, bir şey yapmaya veya yapmamaya veya bir şeyin yapılmasına müsaade etmeye cebir için kullanır. Şiddet, maddi cebirdir. Kullanılan şiddetin,mutlak cebri kapsaması gerekmemektedir. Failin fiili işlemede gayesinin, suçun oluşmasında bir önemi yoktur. Cürmü meydana getiren esas fiil, mağdurun karar ve hareket hürriyetini ihlal etmesidir. Bu nedenle, maddede gösterilen baskı vasıtalarından, cebir ve şiddet veya tehdit , biriyle mağdurun iradesine cebir kullanılan tüm hallerde ilke olarak 188. m. uygulama alanı bulacaktır.60

4.1 Zor Kullanma ve Tehdit:

Zor kullanma kavramından anlayacağımız, önemsiz olmayan fiziki güç kullanımıdır. Mağdurun karşı koymasını zorlaştıran veya ortadan kaldıran her etki bu kavramı ifade edecektir. İradenin oluşumu ve karar verme özgürlüğüne yönelik kaçınılmaz bir zorlamayı ifade eder. Zor kullanma, mağdurun vücuduna yönelmiş ve belirli önemde olmalıdır. Tehdit etmeden anlaşılması gereken ise, ileride bir kötülüğe uğratılacağının mağdura bildirilmesidir. Soyut bir zarar verme beyanından ziyade burada bu zarar belli bir davranış sergileme koşuluna bağlanmaktadır. Tehdidin ciddi olması gerekmektedir. Zira, bildirilen kötülük, mağduru tehditle amaçlanan davranışa sevk etmeye yönelik olmalıdır.


4.2 Koşul:

Fail tarafından, yapılması veya yapılmaması istenen şeyin aynı zamanda haksız olması da gerekmektedir. Eğer fail, mağdurdan haklı bir talebi yerine getirmesi için tehdide baş vurmuşsa bu koşulda basit tehdit söz konusu olur. Mağdurun iradesine aykırı olarak belirli bir davranışa zorlama söz konusu olmalıdır. Zorlama için baş vurulan araç ile bu yolla ulaşmak istenen sonuç arasında nedensellik ilişkisi bulunmalıdır.61

5 ) Cebir Kullanma Cürmünün Mağduru


Genel olarak denilebilir ki, cebir suçunda herkes bu suçun mağduru olabilir. Ancak, bu beyanla sorun açıklığa kavuşmamaktadır. 62 Kimlerin, bu cürmün mağduru olabilecekleri konusu, öğretide ihtilaflıdır. En isabetli yol, suçun mahiyetinden yola çıkmak ve suretle mağduru tespit etmek gerekmektedir. Bu suç, ferdin hürriyeti aleyhine işlenen suçlardan dır. O halde, kişi hürriyetinden hukuken faydalanan herkes bu suçun mağduru olabilir. Böylece, denilebilmektedir ki, tüzel kişilere karşı bu suç işlenemez. Belirli olmayan sayıdaki kimselerden oluşmuş topluluklar bu suçun mağduru sayılamazlar. Öte yandan, her gerçek kişi bu suçun mağduru olabilecek midir sorusu da mevcuttur. Küçüklerin, temyiz kudretine haiz olmayanların… bu suçun mağduru olamayacaklarını ileri süren müellifler vardır ancak bu görüş isabetli değildir. Bu suçla korunma altına alınan, başkasının iradesine tabi olmamadır, korunan iç hürriyettir ve elbette ki bu kişiler için de hareket ve irade serbestilerinin, rızaları hilafına, etki altına alınması ile geçerli olacaktır.63

6 ) Cebir Kullanma Cürmünün Faili

Bu suçun faili, herkes olabilecektir. Failin bazı zaman ve konumlarda suç işlemesi suçun varlığını ve yapısını değiştirmez ancak başka hükümlerin uygulanmasını gerektirebilir.64 Eğer fail bir memur olup da başvurduğu zorlama sonucunda bir menfaat elde etmişse, 188.m anlamında değil, artık 209. m. anlamında icbar suretiyle irtikap suçu oluşur.65

7 ) Cebir Kullanma Cürmünün Şiddet Sebepleri

7.1 Maksadın Husulü:

188. m., f. 2 ; "eğer o kimse tasavvur ettiği maksadı istihsal etmiş ise" denilmekte ve failin tasarladığı sonucun gerçekleşmesi halinde, f. 1 de gösterilen cezadan daha ağır bir ceza tayin edilmiş olduğu görülmektedir.66 Cezanın, ağırlaşmasına sebep olan, doğrudan doğruya, maksadın gerçekleşmiş olmasıdır. Emredici cebir, şekli suçlardandır ve bu itibarla kullanılan cebir veya tehdit ile güdülen gayenin elde edilmesi, suçun varlığı için aranan bir koşul değildir ancak niyet edilen şeyin meydana gelmesi, cezayı ağırlatıcı sebep olarak kabul edilmektedir. Gayenin elde edilmesinden, maksat, mağdura bir şeyin yaptırılması veya yaptırılmaması veya yapılmasına müsaade etmesinin sağlanmasıdır. Güdülen gayenin pek önemsiz olması durumu değiştirmez zira cezayı arttıran hal, yaptırılan şeyin önemi değil, mağdurun şahsi hürriyetinin kısıtlanmasıdır.67

7.2 Tanınmayacak Hal:

188. m., f. 3; Söz konusu bu ağırlatıcı sebebin gerekçesini, meydana getirdiği korku açısından ele alarak anlamak gerekmektedir. Kendini tanınmayacak hale getiren failin cebir suçunu işlemesi hali, fiili meçhule itmekte, failde çok yaman, cüretkar, ahlak sınırlarından uzak bir özelliğin mevcut olması, pasif süjede müdafaa imkanının azalmasına, failin saptanamaması durumlarına sebebiyet verebilmektedir. Meydana gelen meçhul durumun mağdur üzerinde oluşturduğu tereddüt veya aldatıcı bir görünüşün yol açtığı yanılgı, müdafaanın normal hızını kesmekte, etkisini baltalamaktadır. Tehlikelilik, failin göstermiş olduğu daha fazla tedbir ve kurnazlığa bağlı bulunmaktadır.68 Kendini tanınmayacak hale sokmak ibaresi ile kanun geniş sınırları ifade etmektedir. Failin kendisinden çok korkulan sesini taklit etmesi, topal, kör taklidi yapması, maske, takma sakal takması vb. durumları da kapsamaktadır. 69

7.3 Silah:

188. m., f. 3; Şartlı tehdit suçunun, korkutma aracı olan silahla işlenmesinin ağırlaştırıcı sebep olarak kabul edilmesi, cebir kullanma suçunu kolaylaştırması, faile daha büyük cesaret hissi vermesi öte yandan da mağdur açısından daha etkili bir korku hali yaratmasıdır. 70 Fiilin, silah ile işlenmiş olmasının bir suçun şiddet sebebi sayıldığı hallerde silah tabirinden ne anlaşılacağı, 189.m. ile düzenlenmiştir. Bu hüküm, kanunun silahı şiddet sebebi saydığı haller için hüküm arz edecektir. Bu nedenle, mesela silah ile işlenmiş olmak halinin bir suçun unsuru sayıldığı hallerde, 189.m hüküm ifade etmez. Cebir istimali suçunu silah ile işlemek hali şiddet sebebi sayıldığından bu madde hükmü tatbik edilecektir. Şiddet sebebinin uygulanabilmesi için, suçun silahla işlenmesi gerekmektedir. Bu itibarla, failin silahlı olması yeterli değildir. Somut olayın koşullarına göre değişik sonuçlar ifade edebilecek olan bu durum, yargıca olayın koşullarına göre takdir edilecektir.
CGK19.6.1978, 186/258, YKD. 979/7, s. 1043
"Tabancanın kabzası ile yaralama eyleminin herhangi bir künt cisimle vurmaktan farkı yoktur. Bu tür etkili eylemlerde suçun silah ile işlendiği kabul edilemez."
1. CD. 14.4.1959, esas 509; karar, 1187
"Mağdurun tabancanın boş olduğunu veya silahın kullanılmaya elverişli olmadığını bilmemesi sebebiyle bunun suça tesiri olamayacağına karar verilmiştir".
2. CD.26.11.1981, 724/7708.
"Yaralamakta kullanılmak üzere kırılarak saldırı veya savunmaya elverişli duruma getirilmediği takdirde şişe 189. m. ile sayılan silahlardan sayılmaz.71
189. m. ile açıklanan, silahtan maksat bu cürmü işlemeye elverişli nitelikte ve yeterlilikte her türlü aletlerdir.

7.4 Birkaç Kişi:

188. m., f. 3; Biden fazla kişi deyiminin anlamının ne olduğu konusu, kanun koyucu tarafından, açık edilmediği için, ihtilaflıdır. Ancak doktrin ve içtihatlarda,doktrin ve içtihatlarda "iki şahsın "yeterli olacağı konusunda mutabakat vardır.72 Cebir kullanma suçunda, bu şiddet sebebinin tatbiki için iki kişinin birleşmiş olması kafidir. Zira, ikiden fazla kişinin birleşmesinin şart olduğu halleri kanun koyucu saymıştır. Birleşme, cebir kullanma suçunun işleneceğini bilerek ve isteyerek fiilen bir araya gelen kimselerin topluluğudur.73

7.5 İmzasız mektup:

188. m., f. 3; İmzasız mektup, anonim yazı, imzasız yazı olarak kullanılmaktadır. İmzasız yazı ile işlenmiş şartlı tehdit suçunun, özel vahimliği, bilinmeyen kişi tarafından, tehdit suretiyle işlenen fiilden kaynaklanmaktadır. Gerçekten bu fiil, mağdur açısından büyük endişe, korku yaratacaktır, zira, tehdit edilen kişi herhangi bir kişi herhangi bir şahsı telakki etme, görme, açmazı içinde olduğu için, ne kendini savunabilmekte ne de faili yatıştırabilmektedir.74 Bu şiddet sebebinin uygulanabilmesi için, mağdur kendisine gelen mektubun kim tarafından gönderildiğini anlamamış olmalıdır. 75

7.6 Hususi İşaretler:

Bu halin de, şiddet sebebi sayılması isabetlidir. Zira, cebir ve şiddet veya ağır tehditlerle ve mesela ölümü temsil eden işaretlerle mağdura karşı yapılan tehdidin onun ruh hali üzerinde yaratacağı korku büyüktür. Bir kimseyi tehdit için kullanılan hususi işaretlerin niteliği, mağdur üzerindeki tesiri her olayın özelliğine göre takdir edilecektir.76

7.7 Gizli Cemiyetler:

"Var olan veya var sayılan bazı gizli cemiyetlerin, husule getirdikleri tehdit kuvvetinden istifade ile işlenmiş ise cezası arttırılır." Cemiyetin sadece gizli olması bu şiddet sebebinin tatbiki için yeterli değildir. Çünkü, kanun bütün gizli cemiyetlerden değil, bazı gizli cemiyetlerden söz etmektedir. Cemiyetin hem gizli hem de korkutucu şöhreti haiz bir topluluk olması gerekmektedir. Eğer, cemiyet gizli değilse, şiddet sebebi tatbik edilemez, çünkü mağdur, gizli olmayan cemiyet adına yapılan tehditler durumunda, gereken tedbirleri almak veya aldırtmak imkanlarına sahiptir.
3. CD.14.1.1949, esas 14437, karar 440.
"tedhişçi gizli teşekküller tarafından yazılan ve yazanın zabıta tahkikatı ile dahi anlaşılması her zaman mümkün olamayan mektuplar" ölçüsünü kabul etmiştir.

7.8 Diğer Haller:

Eşya veya kişiler üzerinde zor kullanmak, kamu hizmetlerinin görülmesini engellemek, Eğitim Kurumlarına ilişkin suçlar kanunumuza sonradan eklenmiştir.
8. CD. 26.11.1980, 5956/ 7077, YKD . 981/4, s. 521.
" Sanıkların özel kasta değinen ölçüler içinde yakıncılara karşı eğiti ve öğretim özgürlüklerini engellemek amacıyla davranıp davranmadıklarının açıklanması ve saptanması gerekir."77

8 ) Cebir Kullanma Cürmünün Özel Görünüş Şekilleri


8.1 Teşebbüs:

Cebir kullanma suçu, şekli başka bir deyişle tehlike suçudur. Fail, cebir veya tahditle kendi iradesini mağdura empoze ettiği anda suç tamamlanır. Cebir veya tehdit hareketinin kanunun göstermiş olduğu amaca doğrudan doğruya yönelmiş olması gerekir. Bu empoze etme hareketinin sonucu ne olursa olsun, önemi yoktur. Bilfiil bir neticenin oluşması şart değildir, bu suç zarar suçu da olabilir. Fiil, ani bir suçtur.78 Ani suç,79 doğan neticenin devam etmeyip derhal sona erdiği suçlardır. Suç, mağdurun, bir şey yapmaya veya yapmamaya zorlandığı veya tehdit edildiği anda tamamlanır. Failin mağdura istediğini yaptırması gerekmez, bu itibarla suç, neticesi harekete bitişik olduğu için, tam teşebbüse elverişli değildir.80 O halde, diyebiliriz ki, şartlı tehdit suçunda, tam teşebbüs mümkün değildir ancak, eksik teşebbüsün istisnai hallerde gerçekleşebileceği anlaşılmaktadır. Tehlike suçlarından olan tehdidin, nitelikli şekli olan 188. m., f. 5 deki halde icra hareketleri parçalanabildiğinden, eksik teşebbüs gerçekleşebilecektir.81 Tam teşebbüsün olmadığı açıktır ve eksik teşebbüsün kimi hallerde gerçekleştiği de kabul edilmelidir. Örneğin, cürüm mektupla işlenmiş olup da muhatabının eline geçmeden evvel elde edilmiş olması hali gibi failin bütün icrai hareketleri yerine getirmiş fakat elinde olmayan sebepler ile fiilini ikmal edememiştir.82 Mücerret kastın, cezalandırılmaması kesin bir ilkedir ancak, gizli ittifak, m. 171, tehdit gibi, m. 188, 191 bazı suçlarda henüz fiiliyata geçmemiş olduğu halde ceza verilmekte ve bu ilkenin istisnaları kabul edilmektedir.83

8.2 İştirak:

Şartlı tehdit suçu, iştirak açısından herhangi bir özellik göstermez. Bununla birlikte failin mağdurdan gerçekleştirmesini veya gerçekleştirmemesini istediği davranış ayrıca başka bir suçu oluşturuyorsa dolayısıyla faillik kurumunda yararlanarak faili işlettirilen bu suçtan dolayı cezalandırmak mümkündür. 84 Dolayısıyla fail, amacına erişmek için karar vermek olanağına sahip bulunmayan ve olayda hareketi kasıtlı olmayan diğer bir şahsı kullanabilir bu kimse çocuk veya akıl hastası olabilir , çocuk veya akıl hastasının işlenmesi istenen suçu işletmek için araç olarak kullanılması, şahsı üzerinde cebir kullanılan kişiye keza zorla işlettirilmesi gibi.85

8.3 İçtima Halleri:

8.3.1 Mürekkep suç kuralları

Cebir ve tehdidin, unsur veya ağırlatıcı neden olarak belirtildiği suçlarda , mürekkep suç kuralları gereğince, m. 78, failin bu suçtan değil, cebir ve tehdide unsur veya ağırlaştırıcı neden olarak yer verilen suçtan dolayı ceza verilmesi gerekmektedir.
Şartlı tehdit cürmünde, mürekkep suç kurallarının hangi suçlar bakımından nasıl uygulanacağını inceler ve bir kaç örnek vererek açıklama yaparsak;
8.3.1.1 Türk Ceza Kanunu, m. 174 uyarınca, Siyasi Hürriyet Aleyhinde işlenen Cürümlerde,
8.3.1.2 Türk Ceza Kanunu, m. 179 uyarınca, Şahıs Hürriyeti Aleyhinde İşlenen Cürümlerde,
8.3.1.3 Türk Ceza Kanunu, m. 308 uyarınca, Kendiliğinden İhkakı Hak Edenler cürümlerinde,86
8.3.1.4 Türk Ceza Kanunu, m. 414 uyarınca, Irza Geçme Cürmünde; ırza geçme cürmünde iki şekil vardır: Cebirle yani cebir ve tehdit ile bir kadın veya kız veya erkeği cinsel ilişkiye mecbur etmek; cebir ve şiddet olmaksızın ırza geçmek. Maddi cebir hali ile, on beş yaşını bitiren bir kimsenin cebir ve şiddet kullanmak suretiyle ırzına geçmek, manevi cebir hali ile yani on beş yaşını bitiren bir kimsenin tehdit kullanmak suretiyle ırzına geçmek şeklinde tezahür edecektir.87
8.3.1.5 Türk Ceza Kanunu, m. 495 uyarınca, Yağma cürmünde; yağma cürmünün hareketi, cebir ve tehdit kullanılarak malın alınmasıdır. Maddi cebrin, mağdurun üzerinde herhangi bir iz bırakması aranmış değildir. Kullanılan cebir ve şiddet 188. m. de gösterilen suçu teşkil eder nitelikte olursa, 78. m gereği mürekkep suçu oluşturur ve böylece içtima kuralları uygulanmaz. Cebir ve şiddet veya tehdit malın alınması anında ya da malın alınmasından sonra fiili tamamlamak ya da malı kaçırmak için kullanılmış olmalıdır. Özetle, yağma suçu aslında bir hırsızlık suçudur, ancak cebir ve şiddet veya tehdit ile işlenmekte ve bu halde yeni bir suç, yağma suçu oluşmaktadır. 88

8.3.2. Fikri İçtima Kuralları

Mürekkep suç kurallarına mukabil, failin bir şeyi yapması veya yapmaması için kullanılan cebir müessir fiil boyutuna ulaşmışsa, bu takdirde fikri içtima kuralları gereğince, en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı failin cezalandırılması gerekecektir.89

9 ) Muhakeme Hukuku Açısından Cebir Kullanma Cürmü


Günümüzde suçların kovuşturulması bir kamu görevidir. Bu itibarla, bu görev kamu adına, devlet tarafından yürütülür. Devlet tarafından, kamu adına yürütülen bu iddia faaliyeti, toplumsal iddia adını alır ve bu toplumsal iddianın yerine getirilmesi için devlet, özel makamlar kurmuştur. Türkiye ' de bu makamlara, Cumhuriyet Savcılığı adı verilir. Ancak toplumsal iddia ve bunun sonucu olarak kamu davası bugün Türkiye'de suçların kovuşturulmasında tek yol değildir, bunun yanında iki ayrı yol daha vardır. Bunlar; toplumsal iddia (kamu davası) ile ferdi iddianın birlikte bulunduğu müdahale yoluyla dava ve iddia faaliyetinin bizzat fert tarafından yapıldığı ve yürütüldüğü şahsi dava yollarıdır. Şahsi dava açmak ancak belli suçlarda kabul edilmiş ve ilgili yasalarda açık bir biçimde ve sınırlı sayı ilkesi içinde belirtilmiştir. Şahsi davalık suçların özelliği, bu suçların büyük bir bölümünün kovuşturulmasının şikayete bağlı olmasıdır Şahsi dava açılabilecek haller Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu' nda ayrıca sayılmıştır ancak 188.m. bu sayılanlar arasında yoktur.90
Cebir kullanma suçu, tehdit suçundan farklı olarak, re' sen kovuşturulabilir bir suç niteliğindedir. Türk Ceza Kanunu, m. 188, f. 3 deki ağırlatıcı sebepli fiil, Asliye Ceza Mahkemesinde, m.188, f. 4 deki maksadın husulü halindeki fiil, Ağır Ceza Mahkemesinde görülür.91















BEŞİNCİ BÖLÜM


Tehdit Cürmü






-Tehdit Cürmünün Mahiyeti

-Cürüm Tipinin Özellikleri

-Tehdit Cürmünün Manevi Unsuru

-Tehdit Cürmünün Maddi Unsuru

-Tehdit Cürmünün Mağduru

-Tehdit Cürmünün Faili

-Tehdit Cürmünün Şiddet Sebepleri

-Tehdit Cürmünün Özel Görünüş Şekilleri

-Muhakeme Hukuku Açısından Tehdit Cürmü






Tehdit Cürmü

1 ) Tehdit Cürmünün Mahiyeti

Türk Ceza Kanunu m. 191, f. 1 de, tehdit cürmünü düzenlemiştir. Bu suçun mahiyeti oldukça ihtilaflıdır.

1.1 Çeşitli Görüşler

- İlk görüşe göre, tehditte, tehdide konu olan suça teşebbüs vasfı görürler. Pek isabetli bir görüş değildir. Zira, teşebbüsün şartları tehditte yoktur. Bir kimseyi, ölümle tehdit etmekle, icra hareketlerine başlanmış olunmaz. Ek olarak, tehdit edenin öldürmek niyeti de yoktur. Failin, tek gayesi mağdurda korku uyandırmaktır.
- İkinci görüşe göre, tehdit hakaret ve sövme olarak nitelendirilmelidir. Bu görüşte de isabet yoktur. Tehditte ne objektif ne de sübjektif bakımdan şerefi ihlal niyeti yoktur. Bir kimseyi tehdit etmekle onun iyi şöhreti yok edilmiş olmayacaktır.
- Üçüncü görüşe göre, bir emirle olmayan tehditte, özel suç vasfı görülmemektedir. Bu görüşün de isabetli olduğunu düşünemeyiz.
- Dördüncü bir görüşe göre, tehdit amme nizamına karşı suçlardan sayılmalıdır. Bu düşünce ile doğrudan doğruya zarar ile doğrudan doğruya olmayan zarar karıştırılmış olmaktadır. Doğrudan doğruya olmayan zarar bakımından, tehdit ammenin huzurunu değil, tehdit edilmiş olan ferdin huzurunu ihlal eder. Bu itibarla tehdidin, ferdi huzuru ihlal eden bir suç, ferdin iç hürriyetini azaltan bir fiildir. Tehdidi suç saymaya, kanunu sevk eden sebep bu fiilin mağdurun kendini daha az hür hissetmesine neden olmasıdır.
Netice itibariyle, bu suçun mahiyeti hakkında, şöyle düşünmek daha isabetli olacaktır. Tehdit ferdin iç huzurunu, hukuki emniyet güvenini ihlal ettiği için suç sayılmıştır. Bu suç, ferdin emniyet duygusunu kaldırmaktadır. Kaynak kanun da tehdidin iç huzuru ihlal eden ve bu nedenle hürriyeti tehdit eden bir fiil olduğu neticesine varmış ve bu suçu şahıs hürriyetine karşı suçlar kısmında yer almıştır.92 Açıktır ki, suçla korunan hukuki değer, bireylerin iç hürriyeti, huzuru, iç emniyetidir. 93

2 ) Cürüm Tipinin Özellikleri

Bazı suçlar açısından, cebir ve tehdide araç olarak baş vurulmaktadır. Bu hallerde tehdit, söz konusu suçlarda ya unsur ya da ağırlaştırıcı neden olarak ortaya çıkmaktadır. Bu suçlarda kişinin irade özgürlüğünün yanında suçun türüne göre değişebilen başka hukuki yarar söz konusudur. Bunun sonucu olarak, eğer cebir ve tehdit kullanılmasına rağmen istenilen maksada ulaşılmamışsa tehdit suçundan değil, ilgili suça teşebbüsten söz edilecektir ve ilgili suça teşebbüsten dolayı ceza verilecektir.
Bu suç tehlike suçu ve şekli bir suçtur.94

3 ) Tehdit Cürmünün Manevi Unsuru

Tehdit cürmü bilerek ve isteyerek işlenebilir. Diğer bir anlatımla, tehdit genel kastla işlenebilen bir fiildir. Fail, başkasını haksız bir zarar ile tehdit ettiğini bilecek ve bunu isteyecektir. Tehdit gayrimuayyen kast ile de işlenebilir.95 Failin mağduru kanunda yazılı hallerin dışında ağır ve haksız bir zarara uğratacağını beyan suretiyle, söz konusu fiili tehdit kastı ile icra etmiş olduğunun tespiti gerekmektedir. Aksi halde, failin tecelli edecek niyeti fiilin başka bir cürmü teşkil etmesini mümkün kılabilir.96
Tehdit genel kast ile işlenebilen bir suç olmakla birlikte, Yargıtay ve bazı müellifler, öfke anında kızgınlıkla söylenen sözlerin tehdit suçunu oluşturmayacağını düşünmektedirler. Bu anlayış uyarınca tehdit, tasarlayarak işlenebilecek bir suçtur. Buna mukabil, Yargıtay 4.CD. son kararlarında, tehdit suçunun oluşması için genel kastın yeterli olduğu görüşünü ileri sürmektedir. Bu görüş ayrılıkları sürmekte iken, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu, bu konuda daireler arasında tezahür eden görüş ayrılıklarından dolayı, İBK yoluna gitmeye gerek olmadığını bildirmiştir. (Yargıtay İBK. 5/1 RG 12.6.1993). Yargıtay görüşünün aksine, baskın görüş, öfke ile işlenen suçlarda kast unsurunun gerçekleşebileceğini, bu nedenle fiili işlediği sırada kızgınlığının etkisinde olan failin irade kabiliyetindeki azalma olsa olsa cezanın tayininde dikkate alınabilir.
Suçun oluşması bakımından önemli olan, yapılan fiilin bir kimseyi korkutma niyeti taşımasıdır. Bu nedenle, tehdit edenin bunu gerçekleştirme imkanının olup olmaması önem taşımadığı gibi saik de önemli değildir.97 Böylece, öğretinin katıldığı ve 4. CD nin de uyguladığı, genel kastın varlığı görüşünün zamanla uygulamaya yerleşmesi beklenmektedir. Ancak, tasarlamanın varlığını arayan 2. CD ve YCGK eski görüş ve uygulamadan henüz vazgeçmiş değillerdir.
2.CD. 16.6.1992, 6057/6412
"Kavgada fevren söylenen sözlerin karşı tarafta ciddi bir korku ve endişe yaratmayacağı düşünülerek unsurları oluşmayan tehdit suçundan sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken…"98

4 ) Tehdit Cürmünün Maddi Unsuru

"Bildirmek" sözcüğünün sözlük anlamı, bilgi vermek, anlatmak, ihbar etmektir. Bildirme fiili, söz, yazı, işaret veya başka türlü icrai hareketlerle yapılabilmektedir. Buna mukabil, Yargıtay, bildirmek ibaresinin ancak söylemek anlamında anlaşılacağını ileri sürmektedir.
4. CD. 7.11.1980, 6131/6154
" Gerek müştekinin hazırlıktaki ifadesine ve gerekse kamu tanığı …ve …un şahadetlerine göre, sanık müştekiye tehdidamiz hiç bir söz söylemeksizin tabancasını çekmiş ve faşist köpek diye hakaret etmiş bulunmasına nazaran, eylemin fiili tehdit niteliğinde bulunduğu gözetilmeyerek 191. m, f. son yerine 191. m., f.2 ile ceza tayini, bozmayı gerektirmiştir."
Bildirmek sözcüğünün söylemek olarak kabulü, uygulama alanını daraltacak sınırlama konumunda olacaktır. Ne şekilde gerçekleşirse gerçekleşsin, sözlü ya da fiili hareketlerle, suçun tamamlanması tehdidin mağdurun bilgisine ulaşmasına bağlıdır.99
4.1 Zarar Mefhumu:

Mağdurun bir hakkının yahut menfaatinin ihlal edileceği tehdidi bu suçtaki, zarar mefhumunu meydana getirir. Zararın mahiyetinin önemi yoktur. Zarar mülkiyete yönelik olduğu gibi manevi de olabilir. Ancak her koşulda, bir hak ya da hukuken koruma altına alınan menfaat söz konusu olmalıdır. Ruhani ve mistik bazı zararlarla tehdit suçu meydana gelmez. Ancak ve ruhani tehditler, din adamları tarafından sıfatlarından faydalanmak suretiyle yapılırsa tehdit suçu oluşmaz diyemeyeceğiz. Tehdidin konusu olan zararın gayrimuayyen olmaması lazımdır. Zararın muayyen olup olmadığının takdiri, somut olayın koşullarına göre saptanmak üzere hakime bırakılmalıdır.100
Uğratılacağı söylene zarar haksız olmalıdır. Böylece, hukuken kullanılmasına cevaz verilmiş bir yetkinin kullanılacağının bildirilmesi tehdit sayılamaz. Bundan başka, uğratılacağı bildirilen zarar ağır olmalıdır. Zararın mutlaka, mağdurun yaşamına ya da vücut bütünlüğüne yönelik olması gerekmez., mala yönelik zarar beyanı da bu suçu oluşturur. Öte yandan uğratılacağı bildirilen zarar, mağdurun yakınlık duyduğu üçüncü bir kişiye de yöneltilebilir. Önemli olan, üçüncü kişiye yapılan tehdidin mağduru korku ve endişeye düşürecek nitelikte olmasıdır.

4.1.1 Sair tehdidat

Ancak, 191. m. ,f. sonda "sair tehdidat" ifadesine yer verilmekte ve öğretide bu kavramın ağır olmayan fakat kişinin iç huzurunu bozacak mahiyette diğer kötülüklerin beyan edilmesini düzenlediği ileri sürülmektedir. Yargıtay kararlarında genellikle ölümle tehdidin m. 191/ f. 1' e, bunun dışındaki bir hukuki değere yönelik zarar beyanının ise 191. m/ f.3' e gireceği yönünde eğilimi vardır.101 Doktrinde 191. m. /f. 3 hükmünün müstakil bir suç mu yoksa tehdit suçunun hafifletici şeklini mi düzenlediği tartışmalıdır. Fakat, 191. m./ f. 3 manevi unsur bakımından olmasa da maddi unsur bakımından 191.m. f.1 'e göre farklılık arz etmektedir.102
Tehdit söz ile yazı ile olabileceği gibi temsili işaretlerle de olabilir. Hiç bir söz sarf etmeksizin sadece basit bir hareket dahi bu suç sayılabilmektedir. Önemli olan tehdidin korku uyandıracak olmasıdır. Tehditte kullanılan vasıtanın gerçekten elverişli olması şart değildir. Mağdurun korkmasına neden olması, mağdur tarafından elverişli olması yeterlidir. Eğer vasıtanın uğratılacağı söylene tehdidi meydana getirmeye elverişli olması şart koşulursa kanunun koruma altına aldığı gaye pek çok olayda korunamayacaktır.

4.2 Vukuf Şartı

Suç, tehdidin mağdurun bilgisine ulaştığı anda oluşmuş olur. Kanun tehdidin, mağdurun huzurunda oluşmasını şart koşmamıştır. Aranan şart, mağdurun tehditten haberdar olmasıdır. Bu itibarla mağdurun gıyabında fakat onun vukufuna ulaşmış tehditler de oluşmuş sayılmaktadır. Kanunun 188. m./ f. 3 de şiddet sebebi olarak imzasız mektupla tehdidi saymış olması gıyabi tehdidi suç telakki ettiğinin göstergesidir.
1.CD. 16.9.1935, esas 123, karar 113
"Gıyapta vaki olan tehdit cürmünün teşekkülü tehdidin mutazarrıra irsali kasdının tahakkukuna bağlıdır."103

5 ) Tehdit Cürmünün Mağduru


Mağdurun belirli veya belirlenebilir bir kişi olması gerekir. Aksi takdirde halk arasında korku ve panik yaratma suçunun uygulanması söz konusu olabilir. Ayrıca tehdidin yöneldiği kişinin tehdidi anlayabilecek ve algılayabilecek durumda olması gerekmektedir.

6 ) Tehdit Cürmünün Faili

Tehdit suçu, fail açısından bir özellik arz etmez.104


7 )Tehdit Cürmünün Şiddet Sebepleri

Türk Ceza Kanunu 191.m./ f. 2, bu suçun cezasının arttırılma nedenleri için, 188. m. /f. 3 uyarınca düzenlenen şiddet sebeplerine gönderme yapmaktadır. Cebir kullanma cürmü için yapılan açıklamalar aynen bu suç için de geçerlidir.

7.1 Maksadın Husulü
7.2 Tanınmayacak Hal
7.3 Silah
7.4 Birkaç Kişi
7.5 İmzasız mektup
7.6 Hususi İşaretler
7.7 Gizli Cemiyetler105

8 )Tehdit Cürmünün Özel Görünüş Şekilleri


8.1 Teşebbüs

Mücerret kastın cezalandırılmaması kuralının bir istisnası da bu suç açısından geçerli olacaktır. Gizli ittifak, suç işlemek için cemiyet teşkili, tehdit vb. bazı suçlarda henüz fiiliyata geçmemiş olduğu halde ceza verilmektedir.106 Tehlike suçu olan tehdit, kural olarak icra hareketlerinin tamamlanmasıyla oluşur. Ancak, ağır ve haksız zarara uğratılacağı beyanı çeşitli vasıtalarla gerçekleştiriliyorsa ve tehdide konu olan sözlerin mağdurun bilgisine ulaşması gerekleşmemişse eksik teşebbüs söz konusu olur. Gönderilen mektubun, mağdurun eline geçmeden kaybolması halinde eksik teşebbüs söz konusu olur.107 Ağır ve haksız zarara uğrayacağını mağdura bildirmek suretiyle ileride meydana gelebilecek bir tehlikenin normal bir insanda doğuracağı huzursuzluğun mağdurda da doğurulmasıyla suç tamamlanmış olur. Tehdit bir tehlike suçu olup hareketin neticeye bitişik olması nedeniyle tam teşebbüse müsait değildir.

8.2 İştirak

İştirak açısından bu suç bir özellik göstermez, iştirakın her şekli mümkündür.108

8.3 İçtima

8.3.1 Mürekkep suç Kuralları

Tehdit, ırza geçme, kaçırma ve alıkoyma gibi başka bir suçta unsur ya da ağırlatıcı neden olarak öngörülmekte ise mürekkep suçtan söz edilir.

8.3.2 Gerçek İçtima Kuralları

Tehdit suçu yanında mürekkep suç ilişkisine girmeyen bir başka suç da gerçekleşmişse, gerçek içtima kuralları uygulanacaktır.

8.3.3 Fikri İçtima Kuralları

Birden fazla fiil tek netice oluşturuyorsa bu taktirde fikri içtima söz konusu olacaktır. Mesela, aynı sözle hem tehdit hem de sövme suçunun işlenmesi durumunda fikri içtima söz konusu olacaktır.109

8.3.4 Müteselsil Suç Kuralları

Failin aynı suç işleme kararı ile birden fazla kimseyi veya aynı kişiyi birden fazla kereler tehdit etmesi halinde müteselsil suç hükümleri uygulanır.110

9 ) Muhakeme Hukuku Açısından Tehdit Cürmü

Türk Ceza Kanunu 188.m, cebir kullanma cürmünü muhakeme açısından incelerken, kamu davasının, bir suçun kovuşturulmasının tek yolu olmadığını, şahsi dava yolu adı verilen bir yolun daha mevcut olduğunu söylemiştik. Cebir kullanma cürmünün aksine, şahsi dava yolu tehdit cürmü için açıktır.
Şahsi dava, Muhakeme Hukuku sisteminde uygulanan özel bir yargılama yoludur. Bu davanın en temel özelliği, bu davanın suçtan zarar gören kişinin açıp yürüttüğü bir dava olmasıdır. Kamu adına görev yapan, savcı bu yargılamanın dışındadır. Şahsi davalık suçlarda, Sulh ve Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir.111
Şahsi davada iddia makamını savcı değil, suçtan zarar gören fert işgal eder. Suçtan zarar gören ferdin, iddia makamını işgal edebilmesi için reşit ve mümeyyiz olması gerekmektedir.112 Her suç açısından, şahsi dava yolu açık değildir, hangi suçlar için bu yola cevaz verildiği ve görevli mahkeme, Ceza Muhakemeleri Hukuku Kanunu 344.m. ile sayılan 8 bentte belirtilmiştir. 344 m., ilk bentte tehdit suçuna, şahsi dava yolunun açık olduğunu şu şekilde hükme bağlamıştır," Türk Ceza Kanunu 191. m/ f. sonda yer alan sair tehdit suçu" (Sulh Ceza). O halde, Ceza Kanunu 188. m. , cebir kullanma cürmünün yanı sıra, 191. m./f. 1 ve 2 de re'sen kovuşturulabilecek, şahsi dava hakkına kapalı olan hükümlerdir. Buna mukabil, 191.m / f. son, sair tehdit, şahsi dava yoluyla takip edilebilecek bir suç tipidir.113



















ALTINCI BÖLÜM


Şartla Salıverme Yasası ve 1997 Ceza Kanunu Tasarısı








-1997 Ceza Kanunu Tasarısı Açısından Tehdit Cürmü



-Şartla Salıverme Yasası Kapsamında Tehdit Cürmü.









Şartla Salıverme Yasası ve 1997 Ceza Kanunu Tasarısı


1 ) 1997 Ceza Kanunu Tasarısı Açısından Tehdit Cürmü

1997 Ceza Kanunu Tasarısı, artık yeni bir ceza kanununa ihtiyaç duyulduğu kanısı ile, 1926 tarihli Türk Ceza Kanunu'nu değiştirmek üzere hazırlanmış ve kanunlaşmayı beklemektedir. Tasarının genel gerekçesinde, şematize edilen yeni sistematik uyarınca, tehdit cürmü, dokuz bölümden oluşan ilk kitabın, beşinci bölümünde, "Hürriyete Karşı Suçlar" başlığı altında yer almıştır. Yürürlülükte bulunan Ceza Kanunumuzda, 191.m . ile hükme bağlanmış olan, tehdit cürmü, tasarının 153. m. numarası ile yer almaktadır. Yürürlülükteki kanuna mukabil, cebir kullanma, şartlı tehdit cürmü, tehdit cürmünden sonra düzenlenmektedir. Tasarının, madde gerekçeleri kısmında, 153. m. ilişkin olarak, bizatihi suç haline getirildiği, bu suçun varlığı için failin mağdurda ciddi bir korku meydana getirecek bir fiilide bulunmasının şart koşulduğu, Yargıtay'a paralel bir şekilde, bu suçun oluşması için taammüdün gerektiği, salt sözle değil, mektup, telefon vb. araçlar ile de bu suçun tezahür edebileceği, imzasız bir mektup veya özel işaretler kullanılarak kişinin tehdit edilmesi halinde meydana gelecek korku halinin varlığının kabul edildiği, gizli veya açık, var olan veya var sayılan örgütlerin oluşturdukları tehdit gücünün kişileri paniğe kapılacak surette korkutabilmesi sebebiyle ağırlatıcı sebep sayılmasının uygun olduğu…vb. hususlarının açıklığa kavuşturulduğu belirtilmiştir. Yürürlülükteki kanunun, 188. m. ile düzenlenmiş olan şartlı tehdit ya da cebir kullanma cürmü, tasarıda 154. m. de hükme bağlanmış ve gerekçede yapılan açıklamalarda, bu cürmün genel bir cürüm niteliğinde olmaya devam ettiği sonucuna varılabilmektedir.114
Tehdit ve şartlı tehdit cürümleri açısından, bu cürümlerin mahiyetleri, maddi ya da manevi unsurları, ayırımları vb. konularda var olan görüş ayrılıkları giderilmeye çalışılmıştır. Ancak, Yargıtay uygulamalarından çok da farklı bir görünüm değildir, mesela taammüd bu suçun varlığı için aranmaktadır. Sanırım, tek önemli değişiklik, bu cürmün, "Hürriyete Karşı Suçlar" başlığı ile önemine uygun bir şekilde, ilk kitabın ilk bölümlerinde yer almasıdır.


2 ) Şartla Salıverme Yasası Kapsamında Tehdit Cürmü


TBMM Adalet Komisyonu' nda, şartla salıverilmeye, dava ve cezaların ertelenmesine olanak tanıyan, yasa tasarısının, değiştirilmeden kabul edilmesiyle uygulamaya konulan bu yasa uyarınca; uygulanan infaz hükümleri uyarınca, çekmeleri gereken toplam cezalarından ya da toplam hükümlülük sürelerinden on yıllık indirim yapıldıktan sonra ceza süresi ya da hükümlülük süresi dolmuş olanlar, iyi halli olup olmadıkları gözetilmeksizin derhal; toplam cezaları on yıldan fazla olanlar ise tabi oldukları infaz hükümlerine göre fazla olan cezalarını çektikten sonra şartla salıverileceklerdir.
Şartla Salıverme Yasası, bazı suçları kapsam dışında tutmuştur. Kapsam dışında bırakılan suçlar; Devletin Şahsiyetine Karşı Cürümler, 125. m., Cumhurbaşkanına Fiili Tecavüz, 157. m., Savaş Sırasında Milli Menfaatlere Zarar, 161. m., Kanunun Cürüm Saydığı Neşriyatı Nakil Etmek, 162. m., Silahlı Cemiyet ve Çete Kurmak, 168. m. ,Devletin Şahsiyetine Karşı Gizli Örgüt Kurmak, 171.m. , Devlete Karşı Halkı Tahrik Etmek, 172. m., Şartlı Tehdit, Cebir Kullanma Cürmü, 188.m. , Tehdit, 191.m. , Yayın Yoluyla Tehdit, 192. m., vb…115
Görülüyor ki, tehdit cürmü, zaten hukuken çıkarılması isabetli olmayan, bu yasanın dışında bırakılmıştır.










YEDİNCİ BÖLÜM


Yargıtay Kararlarında Tehdit Cürmü







-Şartlı Tehdit Cürmü (188.m.)



-Tehdit Cürmü (191.m.)











Yargıtay Kararlarında Tehdit Cürmü


1 ) Şartlı Tehdit Cürmü (188.m.)

5. CD., 23.12.1943 tarih, 8973 esas, 7614 karar, ilamından;
"Gıyapta söylenen sözler tehdit suçunu ederse de silahla tehditte silahın, mağdura karşı çekilmesi veya çıkarılması maksut olmasına göre, gıyabında vaki tehdidin silahla tehdit olarak kabulü yolsuzdur."

2. CD., 18.5.1949 tarih, 5277 esas, 5386 karar, ilamından;
"…Sen bahçeye girersen seni oraya gömerim, şeklindeki tehdit 188. m/ f. 1' e girer."

4. CD., 15.6.1954 tarih, 3002 esas, 6165 karar, ilamından;
"Gıyaben işlenen tehdit suçunun tevekkünü için tehdidin mağdura isal kasdiyle yapılmış olması kafi olup bunun maznuna söylenmiş olması zaruri değildir."116

4. CD. , 25.5.1949, esas 6692, karar 7999;
" Eliyle vermesinden, mektubun sanık tarafından yazıldığının belli olmasına göre mektubun imzasız kabulüyle hükmün 1. f. yerine 3. f. nın uygulanması yolsuzdur."

4.CD. , 19.12.1951, esas 9818, karar 9818;
" Öldürülen babasının kabahati ne olduğu sualiyle başlaması, mektubun babası mağdur tarafından, öldürülmüş olan sanık tarafından yazıldığını açıkça göstermesine göre mektubu gönderenlerin kim olduğu belli olmamak ağır korku ve endişe tevlid etmek kabiliyetinde olan imzasız mektup sayılmasına imkan olmadığı gözetilmeden, 191. m/ f.2 nin uygulanması yolsuzdur."

4. CD. , 28.12.1953, esas 1135, karar 2215;
"Mağdura yazılan mektupta suç mevzuunu teşkil eden cümlelerin heyeti mecmuasının tehdit suçunu teşkil edeceği düşünülmeksizin, ayrıca hakaret kastını kabule saik olan sebepler karar yerinde izah edilmeden yazılı olduğu veçhile, 181.m/f.1 ve 482.m/f. 2 ile ceza tayini yolsuzdur."

4. CD. , 13.5.1954, esas 1205, karar 1678;
" Sanığın 15 metrede mesafeden gördüğü mağdura karşı üç gün evvel kardeşini dövmesinden duyduğu teessürle bir el ateş etmesi fiili tehdit mahiyetinde iken yaralamaya tem teşebbüs şeklinde mütalaa ve kabul olunması yolsuzdur."

YCGK. , 24.1.1955, esas 24, karar 26;
"İmzasız tehdit mektubunun gönderenin kim olduğu mağdurca bilinmemekte olmasına göre 188.m/ f.1 'e temas eden suç teşkil eder."117

4. CD. , 3.3.1993-1067/1664;
"….Ali, sen ne kadar kaçarsan kaç seni bir gün öldüreceğim…biçiminde kabul edilen sözlerin, 191. m/f.1 'e girdiği gözetilmeden yazılı şekilde 188.m /f.1 ile hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir."

8.CD., 2.4.1997-2634/6286;
" Sanıkların, müştekinin kamyoneti ile kendilerini istedikleri yere götürmeleri için şakağına silah dayamaları 188.m/ f.3 ' deki tehdit suçunu oluşturur."

4.CD., 4.11.1992-6018/6719;
" Mağdur sayısınca zorlama(tehdit) suçunun oluşacağı gözetilmeden eylemin müteselsil suç sayılarak yazılı şekilde 188.m/f. 1, 80.m. ile hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiştir."118

4.CD., 13.11.1951-8552/8552;
" 188. m. de yapmaya icbar edilmek istenen şeyi yapmamanın veya yapmamaya icbar edilen şeyi yapmanın mağdurun hakkı olması gerekmesine ve hadisede , karısı ile birlikte kaçtığı inancını besleyen Bedri' yi takiben İstanbul'da rastladığında ailemi sen saklıyorsun çıkarmazsan seni öldüreceğim sözleriyle tehdit etmekten ibarettir. Maznunun karısını gizlemenin mağdur için bir hak olmamasına göre unsurunun tahakkuk etmediği gözetilmeden 191. m/ f.1 yerine 188. m/ f.1 tatbiki yolsuzdur."

4. CD., 11.10.1952-8336/8798;
"Aralarındaki gayrimeşru münasebeti ailesine ifşa edeceğini bildirmenin tehdit suçunu en suretle teşkil ettiği belirtilmeden 188. m/ f.1 ile mahkumiyet kararı verilmesi yolsuzdur."

4.CD., 11.10.1952-8330/8801;
"Bir söz söylemeden arkadan silah atmak tehdit değil müessir fiile teşebbüs teşkil eder."

5.CD., 15.4.1953-1496/1365;
" Zorla kadın kaçırma sırasında kurtarmak isteyenleri silahla tehdit fiili 430.m. nin unsurlarından bulunduğu halde, 188.m. ile ayrıca ceza hükmedilmesi yolsuzdur."

1.CD., 11.3.1953-708/486;
"Silahla tehdit suçunun teşekkülü için fiilin taammütle icrası icap eder. Münakaşa neticesinde silah çekmekle ika edilen tehdit halinde 188.m/f. 3 tatbik edilemez."

4.CD., 12.11.1956-9637/14610;
" Maznumun anasına sattığı onun da kocasına hediye olarak verdiği babasından intikal eden saati, babalığına haber göndererek, saati göndersin aksi halde kendisini yok bilsin, demekten ibaret olan fiil kendiliğinden hak alma değil şartlı tehdit suçunu teşkil eder."119

4.CD., 9.3.1982-1229/1582;
" Şikayetçi suç konusu olan mektubun sanıktan geldiğini ilk bakışta anlayarak onun hakkında şikayette bulunmuştur. Mektup imzasız sayılamaz ve bu nedenle sanığın eylemi 188.m/f.1 kapsamına uyar."

4.CD., 21.10.1981-5375/6050;
" İşine son verilmesine üzülen sanık yakınıcıyı sıfat ve hizmetinden dolayı mektupla şartlı tehdit ettiğine göre eylemi, 188.m/f.1, 273.m. uyar."

8.CD., 13.10.1981-4754/5241;
"Öğretim özgürlüğünü daraltma suçlarında yargısal görüş, yoğunlaşmış özel bir kastla işlenmiş bulunması koşuluna bağlanmıştır. Öğreti de bu görüş doğrultusundadır."120

4.CD., 7.10.1985-7538/7584;
"Müşteki Ziraat Bankası müdürünün aleyhine işlenen suçta memur sayılamayacağı göz önüne alınmadan sanığa verilen cezanın 273. m. ile arttırılması doğru değildir."

4.CD., 21.101988-6142/6602;
" Sanığın kayınbabasına yazdığı mektupta yer alan kızını boşattırmazsan senin ölümün benim elimden olur, biçimindeki sözün kızının boşanmasını sağlamak şikayetçinin elinde olmaması nedeniyle, koşullu tehdit sayılamayacağına göre, sanığın eylemine 191.m/f.1 uygulanmalıdır."121

Askeri Yargıtay 2.CD., 4.11.1981-354/395;
" Siz faşistsiniz bu okula gelmeyeceksiniz gibi sözler sarfiyle mağdurun dövüldüğü kabul edilerek, 188.m./f.5-6 uyarınca hüküm verilmişse de olayın teneffüste oluşu , öğretmenin müdahalesi ile yatıştırıldığı, eğitimin engellenmediğinin anlamış olması ile, olaya 188.m./f.1 uygulanması gerekir."

Askeri Yargıtay 2.CD., 7.1.1981-15/12;
" 24.12.1979 günü Arpaçay Lisesinde Kahramanmaraş olaylarını protesto etmek amacıyla yapılan toplantıya katılmayan mağdur, Ş.Y.i bir gün sonra geldiği okulda sanıkları derse sokmamak için sen faşistsin, diğer arkadaşların gibi gideceksin diyerek üçüncü derse girmesine engel olup okuldan çıkardıkları sabit olduğuna göre, failler hakkında, 188.m./f. son uygulaması yerindedir."122

2 ) Tehdit Cürmü (191.m.)

2CD., 5.5.1982-2391/3040;
" Sanığın oğlu İbrahim'in , müştekiyi kahveden dışarı çağırıp bir meseleden tartıştıkları sırada, oraya gelen sanığın da tartışmaya katılarak orada bulunan diğer oğlu Turgut'a tüfeği getir bunu vuracağım, dediği, tanıkların anlatımlarından anlaşılmasına göre, bir tartışma ortamında fevren söylenen sözlerde, tehdit suçunun tasarlama unsurunun oluşmayacağı gözetilmeden, sanık hakkında yazılı biçimde 191.m/f.1 uyarınca mahkumiyet hükmü kurulması bozmayı gerektirmiştir."

2.CD., 19.1.1982-298/242;
" Sanığın kahvede gazete okumakta olan müştekinin yanına yaklaşarak, senin kanını akıtacağım, arkadaşımın intikamını alacağım demek suretiyle tehdit ettiği, iddiayı tanık beyanlarıyla sübuta erdiği halde, oluşa ve dosya münderecatına uymayan kabul ve gerekçe ile 191.m./f.1 yerine , f. son ile mahkumiyet kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir."123

4. CD., 20.2.1991-1066/152;
" Sanığa yükletilen suç idam edilmiş bir kişi resmi yaparak ve kan izleriyle birlikte göndererek özel işaretler yazılı tehditte bulunma eylemidir, müştekiye bu eylemin sanık tarafından ika edildiği toplanan delillerle anlaşıldığına göre mahkumiyet kararı yasaya uygundur."

4.CD., 15.2.1978-688/523;
" Tartışma sırasında kızgınlıkla söylenen sözler tehdit suçunu oluşturmaz, suçtan zarar gören Zirai Donatım Kurumu ajans şefi ceza kanunu uygulamasında memur sayılmaz."124

8.CD., 11.11.1982-4025/4586;
"Olayın köyde ve geceleyin gelişme biçimine, oluşa sanığın kendisini tanıtarak ateş ederken sarf ettiği sözlere göre eylemin 191.m/f.2 ye giren tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeden 264.m./f.7 nin uygulanması doğru değildir."

4.CD., 7.3.1970-1087/1143;
"Kavgada tehevvüren söylenen sözlerde tehdit suçunu taammüt unsuru yoktur."125



YCGK, 7.11.1995-4-293/322;
" Sanık suça konu sözleri bir yakınını kaybetmenin etkisi altında komşusundan beklemediği icapsız bir hareketi kınamak için ve buna bağlı olarak vuku bulan kavga nedeniyle söylemiştir. Söylenen sözler ürkütücü, korkutucu, sonuç alıcı boyutta ve ağırlıkta değildir."

YCGK, 3.5.1993-4-102/129;
"Bir olayda tehdit suçunun yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli ve olayda fail ile mağdurun içinde bulunduğu ortam söylenen sözler söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır."126

2.CD., 27.4.1938-312;
"Seni kovduracağım sözünün ağır ve haksız tehdit olarak kabulü yolsuzdur."

4.CD., 19.2.1954-11533/1912;
"Mektupların maznun tarafından gönderildiği mağdurlarca malum olduğuna göre imzasız sayılamayacağı cihetle 191.m/f.2 tatbikinde isabet bulunmaması nedeni bozmayı gerektirmiştir."

4.CD., 16.10.1953-8296/9950;
" Maznunun elindeki çakının ağzı açık olmadığına göre, fiilin adi tehdit suçunu teşkil ettiği düşünülmeden 191.m/f.2 ile mahkumiyet kararı verilmesi yolsuzdur."

4.CD., 30.9.1952-9903/8467;
" Karakolda hakaret sırasında tehevvüren sarf edilen sözlerin tehdit suçunu teşkil edemeyeceğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirmiştir."127

1.CD., 9.12.1977-3713/3720;
" Mağdurun olay yerinden ayrılmasından sonra onun arkasından elindeki silahla ateş eden sanık hakkında 191.m./f.2 gereğince silahla korkutma suçundan ceza vermek gerekir."


8.CD.,7.12.1977-5164/8746;
"Kavga bitip evine gönderildikten bir kaç dakika sonra balkona çıkarak silah atan sanığın eylemi, 551.m değil 191.m./f.son hükmüne uyar."128


















SONUÇ & KANAATİM

Hür irade ile karar alabilmek, alınan kararları hür olarak uygulayabilmek, bir başkası, öyle yapılması ya da yapılmamasını maddi veya manevi cebir ile dikte ettirdi diye hür uygulayıştan feragat etmemek; bu hakların hukuken korunma altına alınmasıyla ve yönelen ihlallerin suç addedilmesiyle mümkün olabilecektir. Zira, iç huzur ve kendini güvende hissetme duygusunun ihlali, şahıs hürriyetinin kıstaslarından olan hareket serbestisini yok edecek, başka bir deyişle bireyin iç hürriyetini kısıtlayacaktır.
Kanunumuz, bu kısıtlamaların tezahürüne müeyyideler öngörmüş ve yürürlülüğe girmesi beklenen 1997 Ceza Kanunu Tasarısı ile, bireyin iç hürriyetine verdiği önemi daha da pekiştirmiştir. Ceza Kanunumuz, her ne kadar, bazı hususlarla, bu cürmü ihtilaflı olmaktan kurtarabilecek netlikde olmasa da, iç ve dış hürriyete verdiği önem aşikardır. 1997 Ceza Kanunu Tasarısı, bu cürüm açısından uygulamadan farklı bir hüküm getirmemektedir ancak hürriyet aleyhine işlenen cürümlerin yerini sistematik açıdan daha başlara almak suretiyle, temsili de olsa, yürürlülükteki metinden biraz daha fazla önemsediğinin ip uçlarını vermektedir.
Çıkarılışı, yasalaşışı, içeriği, kanımca, pek hukuk anlayışına uygun düşmese de, şartla salı verme yasasında, tehdit cürmünün kapsam dışı bırakılması, geneli isabetli olmayan bu kapsam açısından dahi, birey hürriyetinin öneminden taviz verilemeyeceğinin işareti addedilebilecektir.
Tuğçe KARAÇOBAN.








KAYNAKÇA

ALİKAŞİFOĞLU, Kemalettin / DOĞU, Engin; Son Değişiklikleriyle İçtihatlı Notlu Türk Ceza Kanunu ve Polis Mevzuatı; Seçkin Yayınevi, Ankara 1998.

ARTUK, M. Emin / GÖKÇEN, Ahmet / YENİDÜNYA, Caner; Ceza Hukuku Özel Hükümler; Seçkin Yayınevi, Ankara 2000.

BAYTOK, Nazmi /AYAN, Şefik / ERGİL, Rahmi; Türk Ceza Kanunu; Işık Matbaacılık, Ankara 1958.

CİHAN, Erol; Cebir Kullanma Cürmü; Fakülteler Matbaası, İstanbul 1978.

ÇAĞLAYAN, M. Muhtar; Türk Ceza Kanunu Son Değişiklikleriyle Birlikte Gerekçeli Açıklamalı ve İçtihatlı; c. 2, Yetkin Yayınları, Ankara 1983.

DÖNMEZER, Sulhi; Kişilere ve Mala Karşı Cürümler; Beta Yayınevi, İstanbul 1998.

DÖNMEZER, Sulhi; Özel Ceza Hukuku Dersleri; İstanbul Üniversitesi Yayınları, İstanbul 1984.

DÖNMEZER, Sulhi; Ceza Hukuku Özel Kısım Genel Adap ve Aile Düzenine Karşı Cürümler; Filiz Kitabevi, İstanbul 1983.

DÖNMEZER, Sulhi; Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku Genel Kısım; c. 1, Beta Yayınevi, İstanbul 1997.

DÖNMEZER, Sulhi / YENİSEY, Feridun; Karşılaştırmalı Türk Ceza Kanunu ve 1997 Tasarısı ve Gerekçeler; Alkım Yayınları, İstanbul 1998.

EREM, Faruk; Türk Ceza Hukuku Şerhi Özel Hükümler; c. 2, Seçkin Kitabevi, Ankara 1993.

EREM, Faruk; Ümanist Doktrin Açısından Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler Özel Hükümler; c. 3, Seçkin Kitabevi, Ankara 1985.

EREM, Faruk / TOROSLU, Nevzad; Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler; Savaş Yayınevi, Ankara 2000.

ERSOY, Yüksel; Çalışma Hürriyetine Karşı Suçlar; Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 1973.

GÖZÜBÜYÜK, A. Pulat; Türk Ceza Kanunu Açıklaması; c. 1, Kazancı Yayınevi, Ankara 1976.

GÜNAY, Erhan; Ceza Davalarında Usul ve Esaslar; Seçkin Yayınevi, Ankara 1998.

İÇEL, Kayıhan / YENİSEY, Feridun; Karşılaştırmalı ve Uygulamalı Ceza Kanunları; Beta Yayınları, İstanbul 1999.


KAÇAK, Nazif; A’ dan Z’ye Yargıtay İçtihatları Külliyatı; c. 2, Adil Yayınevi, Ankara 1999.

KKTC Yasaları; c. 3, Fasıl 154.

KÖSEOĞLU, Cemal; Haşiyeli Türk Ceza Kanunu; Marifet Matbaası, İstanbul 1955.

KUNTER, Nurullah; Ceza Muhakemesi Hukuku; Kazancı Hukuk Yayınları, İstanbul 1986.

MAJNO; Ceza Kanunu Şerhi ve İtalyan Ceza Kanunu; c. 2, Sevinç Matbaası, Ankara 1978.

MALKOÇ, İsmail / GÜLER, Mahmut; Uygulamada Türk Ceza Kanunu Özel Hükümler; c. 2, Adil Yayınevi, Ankara 1996.

ODYAKMAZ, Nevzad; Uygulamalı Türk Ceza Yasası, Ceza İnfaz Yasası; Yasa Yayınları, İstanbul 1979.

ÖNDER, Ayhan; Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler; Beta Yayınları, İstanbul 1991.

ÖZEK, Çetin; Türk Ceza Kanununa Göre Hürriyet Aleyhinde Cürümlerin Genel Prensipleri; Sermet Matbaası, İstanbul 1964.

ÖZEL, Cevat; İçtihatlı Türk Ceza Kanunu; Arion Yayınevi, İstanbul 1955.

ÖZÜTÜRK, Nejat; Türk Ceza Kanunu Şerhi ve Tatbikatı; Filiz Kitabevi, İstanbul 1970.

SAVAŞ, Vural / MOLLAMAHMUTOĞLU, Sadık; Türk Ceza Kanunu’nun Yorumu; c. 2, Seçkin Yayınevi, Ankara 1995.

SMITH, John / HOGAN, Brian; Criminal Law; Butterworths, London 1996.

TANER, M. Tahir; Ceza Hukuku Umumi Kısım; İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, İstanbul 1949.

TEZCAN, Durmuş / ERDEM, M. Ruhan; Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku; Barış Yayınları, İzmir 2000.

TOROSLU, Nevzad; Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Özel Hukuku Kürsüsü Ders Notları; Betacopy, Ankara 1994.

UYGUN, Mehmet; Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararları; Adalet Yayınevi, Ankara 1997.

YELEKÇİ, İlhami / ÖZENÇ, Avni / YELEKÇİ, Memduh; Türk Ceza Kanunu ve Yönetmelikler; Yarıaçık Cezaevi Matbaası, Ankara 1971.

YURTCAN, Erdener; Şahsi Dava ve Uygulaması; Kazancı Hukuk Yayınları, Ankara 1989.

YURTCAN, Erdener; Ceza Avukatının El Kitabı; Kazancı Hukuk Yayınları, İstanbul 1999.

http://www.kanal7.com/arsk7/20001208/01.htm; 20.12.2001.










1 ÖZEK, Çetin; Türk Ceza Kanununa Göre Hürriyet Aleyhine Cürümlerin Genel Prensipleri; Sermet Matbaası, İstanbul 1964, s. 1, 2, 17.
2 MONTESQUIEU; Kanunların Ruhu; 11. Kitap, 3. Başlık ; ( naklen; CİHAN, Erol; Cebir Kullanma Cürmü; Fakülteler Matbaası, İstanbul 1978, s. 17. )
3 BLUNTSCHLI; Diritto Pubblico Universale, c. 2, kitap 12,s. 430; (naklen; CİHAN, Erol; Cebir Kullanma Cürmü; a.g.e. , s. 17.)
4 CİHAN, Erol; Cebir Kullanma Cürmü; a.g.e, s. 16-19.
5 TEZCAN, Durmuş / ERDEM, M. Ruhan; Ceza Özel Hukuku; Barış Yayınları Fakülteler Kitabevi, İzmir 2000, s. 14.
6 TOROSLU, Nevzad; Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Özel Hukuku Ders Notları; Betacopy, Ankara 1994, s. 65.
7 TEZCAN, Durmuş / ERDEM, M. Ruhan; Ceza Özel Hukuku; a.g.e., s. 15.
8 ÖNDER, Ayhan; Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler; Beta Yayınları, İstanbul 1991, s. 2.
9 EREM, Faruk / TOROSLU, Nevzad; Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler; Savaş Yayınevi, Ankara 2000, s. 79.
10 DÖNMEZER, Sulhi; Özel Ceza Hukuku Dersleri; Fakülteler Matbaası, İstanbul 1984, s.1-4.
11 ARTUK, M. Emin / GÖKÇEN, Ahmet / YENİDÜNYA, A. Caner; Ceza Hukuku Özel Hükümler; Seçkin Yayınevi, Ankara 2000, s. 135, 136.
12 TOROSLU, Nevzad; Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Özel Hukuku Ders Notları; a.g.e. , s. 73.
13 CİHAN, Erol; Cebir Kullanma Cürmü; a.g.e ; s. 29.
14 DÖNMEZER, Sulhi; Özel Ceza Hukuku Dersleri, a.g.e., s. 2.
15 PECORARO-ALBANİ, Antonio; Concetto di Violenza nel Diritto Penale; Milano, 1962, s. 38; (naklen;ERSOY, Yüksel; Çalışma Hürriyetine Karşı Suçlar; Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 1973, s. 114. )
16 TOROSLU, Nevzad; Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Özel Hukuku Ders Notları; a.g.e. , s. 67.
17 EREM, Faruk / TOROSLU, Nevzad; Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler; a.g.e., s. 84.
18 TOROSLU, Nevzad; Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Özel Hukuku Ders Notları; a.g.e. , s. ,68.
19 EREM, Faruk / TOROSLU, Nevzad; Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler; a.g.e., s. 84.
20 TEZCAN, Durmuş / ERDEM, M. Ruhan; Ceza Özel Hukuku; a.g.e. , s. 23.
21 ERSOY, Yüksel; Çalışma Hürriyetine Karşı Suçlar; a.g.e. , s. 114-115.
22 TOROSLU, Nevzad; Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Özel Hukuku Ders Notları; a.g.e. , s. ,68.
23 EREM, Faruk / TOROSLU, Nevzad; Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler; a.g.e. , s. 84-85.
24 TOROSLU, Nevzad; Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Özel Hukuku Ders Notları; a.g.e. , s. 69.
25 FLORIAN; Dei Delitti Contro la Liberta, vol. 2, parte 2, Milano, s. 309. ; ( naklen; CİHAN, Erol; Cebir Kullanma Cürmü; a.g.e, s. 26.)
26 CİHAN, Erol; Cebir Kullanma Cürmü; a.g.e. , s. 26-28.
27 ÖZEK, Çetin; Türk Ceza Kanununa Göre Hürriyet Aleyhine Cürümlerin Genel Prensipleri; a.g.e. , s. 42.
28 MAJNO; Ceza Kanununu Şerhi Türk ve İtalyan Ceza Kanunları; c. 2, Sevinç Matbaası, Ankara 1978, s. 124-127.
29 CİHAN, Erol; Cebir Kullanma Cürmü; a.g.e, s. 34-36.
30 DÖNMEZER, Sulhi; Özel Ceza Hukuku Dersleri, a.g.e., s. 5-7.
31 ARTUK, M. Emin / GÖKÇEN, Ahmet / YENİDÜNYA, A. Caner; Ceza Hukuku Özel Hükümler; a.g.e. , s. 201-204.
32 SMITH, John / HOGAN, Brian; Criminal Law, Butterworths, London 1996, s. 388, 389, 413-415, 471-475, 563, 717, 718.
33 KKTC Yasaları, c. 3, Fasıl 154.
34 ERSOY, Yüksel; Çalışma Hürriyetine Karşı Suçlar; a.g.e. , s. 114.
35 TOROSLU, Nevzad; Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Özel Hukuku Ders Notları; a.g.e., s. 83.
36 EREM, Faruk; Ümanist Doktrin Açısından Türk Ceza Hukuku; c.3. , Seçkin Kitabevi, Ankara 1985, s.250.

37 TOROSLU, Nevzad; Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Özel Hukuku Ders Notları; a.g.e., s. 89.
38 EREM, Faruk; Türk Ceza Kanunu Şerhi Özel Hükümler; c. 2, Seçkin Yayınevi, Ankara 1993, s. 1205.
39 GÖZÜBÜYÜK, A. Pulat; Türk Ceza Kanunu Açıklaması; c. 1, Kazancı Yayınevi, Ankara 1976, s. 761.
40 MALKOÇ, İsmail / GÜLER, Mahmut; Uygulamada Türk Ceza Kanunu Özel Hükümler; c. 2, Adil Yayınevi, Ankara 1996, s. 1344.
41 SÖZÜER,; İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, 1994, s.131; (naklen; TEZCAN, Durmuş / ERDEM, M. Ruhan; Ceza Özel Hukuku; a.g.e. , s.36.)
42 TEZCAN, Durmuş / ERDEM, M. Ruhan; Ceza Özel Hukuku; a.g.e. , s.36-37.)

43 LACKNER, 240 no. 1; (naklen; TEZCAN, Durmuş / ERDEM, M. Ruhan; Ceza Özel Hukuku; a.g.e. , s. 32. )
44 SAVAŞ, Vural / MOLLAMAHMUTOĞLU, Sadık; Türk Ceza Kanununun Yorumu; c. 2, Seçkin Yayınevi, Ankara 1995, s. 1733-1736.
45 ÖZÜTÜRK, Nejat; Türk Ceza Kanunu Şerhi ve Tatbikatı; c. 1, Filiz Kitabevi, İstanbul 1970, s. 637.
46 EREM, Faruk; Türk Ceza Kanunu Şerhi Özel Hükümler, a.g.e, s. 1205.
47 CİHAN, Erol; Cebir Kullanma Cürmü; a.g.e. , s. 38-44.
48 EREM, Faruk; Türk Ceza Kanunu Şerhi Özel Hükümler, a.g.e, s. 1205-1206.
49TEZCAN, Durmuş / ERDEM, M. Ruhan; Ceza Özel Hukuku; a.g.e. , s. 45.
50 DÖNMEZER, Sulhi / ERMAN, Sahir; Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku Genel Kısım; c.1, Beta Yayınevi, İstanbul 1997, s.362.
51 GÖZÜBÜYÜK, A. Pulat; Türk Ceza Kanunu Açıklaması; a.g.e., s.764.
52 TEZCAN, Durmuş / ERDEM, M. Ruhan; Ceza Özel Hukuku; a.g.e., s. 48.
53 ÖZÜTÜRK, Nejat; Türk Ceza Kanunu Şerhi ve Tatbikatı; a.g.e. , s. 639-640.
54 MALKOÇ, İsmail / GÜLER, Mahmut; Uygulamada Türk Ceza Kanunu Özel Hükümler; a.g.e. , s.1345.
55 EREM, Faruk; Türk Ceza Kanunu Şerhi Özel Hükümler; a.g.e., s.1208.
56 MALKOÇ, İsmail / GÜLER, Mahmut; Uygulamada Türk Ceza Kanunu Özel Hükümler; a.g.e., s. 1346.
57 EREM, Faruk; Türk Ceza Kanunu Şerhi Özel Hükümler; a.g.e., s.1208-1209.
58 MALKOÇ, İsmail / GÜLER, Mahmut; Uygulamada Türk Ceza Kanunu Özel Hükümler; a.g.e., s. 1345.
59 TEZCAN, Durmuş / ERDEM, M. Ruhan; Ceza Özel Hukuku; a.g.e. , s. 46.
60 GÖZÜBÜYÜK, A. Pulat; Türk Ceza Kanunu Açıklaması; a.g.e. , s.762-764.
61 TEZCAN, Durmuş / ERDEM, M. Ruhan; Ceza Özel Hukuku; a.g.e. , s. 46-48.
62 CİHAN, Erol; Cebir Kullanma Cürmü; a.g.e. , s. 48.
63 EREM, Faruk; Türk Ceza Kanunu Şerhi Özel Hükümler; a.g.e., s. 1207.
64 MALKOÇ, İsmail / GÜLER, Mahmut; Uygulamada Türk Ceza Kanunu Özel Hükümler; a.g.e. ,s. 1344.
65 TEZCAN, Durmuş / ERDEM, M. Ruhan; Ceza Özel Hukuku; a.g.e. , s. 46.
66 ÖZÜTÜRK, Nejat; Türk Ceza Kanunu Şerhi ve Tatbikatı; a.g.e. , s. 640.
67 GÖZÜBÜYÜK, A. Pulat; Türk Ceza Kanunu Açıklaması; a.g.e., s.766.
68 CİHAN, Erol; Cebir Kullanma Cürmü; a.g.e, s. 165.
69 EREM, Faruk/TOROSLU, Nevzad; Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler; a.g.e, s. 116.
70 CİHAN, Erol; Cebir Kullanma Cürmü; a.g.e, s. 158-159.
71 EREM, Faruk; Türk Ceza Kanunu Şerhi Özel Hükümler; a.g.e., s. 1213.
72 CİHAN, Erol; Cebir Kullanma Cürmü; a.g.e, s. 172.
73 EREM, Faruk; Türk Ceza Kanunu Şerhi Özel Hükümler; a.g.e., s. 1213-1214.
74 CİHAN, Erol; Cebir Kullanma Cürmü; a.g.e, s. 176.
75 MALKOÇ, İsmail / GÜLER, Mahmut; Uygulamada Türk Ceza Kanunu Özel Hükümler; a.g.e. ,s. 1349.
76 GÖZÜBÜYÜK, A. Pulat; Türk Ceza Kanunu Açıklaması; a.g.e., 768.
77 EREM, Faruk; Türk Ceza Kanunu Şerhi Özel Hükümler; a.g.e., s. 1215-1216.
78 CİHAN, Erol; Cebir Kullanma Cürmü; a.g.e, s. 191.
79 DÖNMEZER, Sulhi / ERMAN, Sahir; Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku Genel Kısım; a.g.e., s. 385.
80 TEZCAN, Durmuş / ERDEM, M. Ruhan; Ceza Özel Hukuku; a.g.e., s. 49.
81 SÖZÜER, Adem; Tehdit Suçu, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayıınları, 1994; (naklen; MALKOÇ, İsmail / GÜLER, Mahmut; Uygulamada Türk Ceza Kanunu Özel Hükümler; a.g.e. , s.1348 )
82 ÖZÜTÜRK, Nejat; Türk Ceza Kanunu Şerhi ve Tatbikatı; a.g.e. , s. 643-644.
83 TANER, M. Tahir; Ceza Hukuku Umumi Kısım; İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, İstanbul 1949, s. 264.
84 TEZCAN, Durmuş / ERDEM, M. Ruhan; Ceza Özel Hukuku; a.g.e., 49-50.
85 CİHAN, Erol; Cebir Kullanma Cürmü; a.g.e, s. 195.
86 TEZCAN, Durmuş / ERDEM, M. Ruhan; Ceza Özel Hukuku; a.g.e., 49.
87 DÖNMEZER, Sulhi; Ceza Hukuku Özel Kısım Genel Adap ve Aile Düzenine Karşı Cürümler; Filiz Kitabevi, İstanbul 1983, s. 52-53, 72.
88 DÖNMEZER, Sulhi; Kişilere ve Mala Karşı Cürümler; Beta Yayınevi, İstanbul 1998, s. 361-367.
89 TEZCAN, Durmuş / ERDEM, M. Ruhan; Ceza Özel Hukuku; a.g.e., s. 49.
90 YURTCAN, Erdener; Şahsi Dava ve Uygulaması; Kazancı Hukuk Yayınları, Ankara 1989, s. 1.
91 CİHAN, Erol; Cebir Kullanma Cürmü ; a.g.e. , s. 196-197.

92 EREM, Faruk; Türk Ceza Kanunu Şerhi Özel Hükümler; a.g.e., s. 1219.
93 MALKOÇ, İsmail / GÜLER, Mahmut; Uygulamada Türk Ceza Kanunu Özel Hükümler; a.g.e. , s. 1367.
94 TEZCAN, Durmuş / ERDEM, M. Ruhan; Ceza Özel Hukuku; a.g.e., s.31.
95 ARTUK, M. Emin / GÖKÇEN, Ahmet / YENİDÜNYA, A. Caner; Ceza Hukuku Özel Hükümler; a.g.e. , s. 209.
96 ÖZÜTÜRK, Nejat; Türk Ceza Kanunu Şerhi ve Tatbikatı; a.g.e. , s. 661.
97 TEZCAN, Durmuş / ERDEM, M. Ruhan; Ceza Özel Hukuku; a.g.e., s. 38-40.
98 MALKOÇ, İsmail / GÜLER, Mahmut; Uygulamada Türk Ceza Kanunu Özel Hükümler; a.g.e. , s. 1368.
99 ARTUK, M. Emin / GÖKÇEN, Ahmet / YENİDÜNYA, A. Caner; Ceza Hukuku Özel Hükümler; a.g.e. , s. 206.
100 EREM, Faruk; Türk Ceza Kanunu Şerhi Özel Hükümler; a.g.e. , s. 1220-1221.
101 TEZCAN, Durmuş / ERDEM, M. Ruhan; Ceza Özel Hukuku; a.g.e. , s. 33-34.
102ARTUK, M. Emin / GÖKÇEN, Ahmet / YENİDÜNYA, A. Caner; Ceza Hukuku Özel Hükümler; a.g.e. , s. 219-220.
103EREM, Faruk; Türk Ceza Kanunu Şerhi Özel Hükümler; a.g.e. , s. 1223-1224.
104 TEZCAN, Durmuş / ERDEM, M. Ruhan; Ceza Özel Hukuku; a.g.e. , s. 32
105 MALKOÇ, İsmail / GÜLER, Mahmut; Türk Ceza Kanunu Özel Hükümler; a.g.e. , s.1370.
106 TANER, M. Tahir; Ceza Hukuku Umumi Kısım; a.g.e., s. 264.
107ARTUK, M. Emin / GÖKÇEN, Ahmet / YENİDÜNYA, A. Caner; Ceza Hukuku Özel Hükümler; a.g.e. , s. 213.
107TEZCAN, Durmuş / ERDEM, M. Ruhan; Ceza Özel Hukuku; a.g.e. , s. 43.
108ARTUK, M. Emin / GÖKÇEN, Ahmet/ YENİDÜNYA, A. Caner; Ceza Hukuku Özel Hükümler; a.g.e. , s. 213.
109TEZCAN, Durmuş / ERDEM, M. Ruhan; Ceza Özel Hukuku; a.g.e., s. 43.
110ARTUK, M. Emin / GÖKÇEN, Ahmet / YENİDÜNYA, A. Caner; Ceza Hukuku Özel Hükümler; a.g.e. , s. 213.

111YURTCAN, Erdener; Ceza Avukatının El Kitabı; Kazancı Hukuk Yayınları, İstanbul 1999, s. 45-47.
112KUNTER, Nurullah; Ceza Muhakemesi Hukuku; Kazancı Matbaacılık Sanayii, İstanbul 1986,s. 189,196.
113 GÜNAY, Erhan; Ceza Davalarında Usul ve Esaslar; Seçkin Yayınevi, Ankara 1998, s. 841.
114 DÖNMEZER, Sulhi/ YENİSEY, Feridun; Karşılaştırmalı Türk Ceza Kanunu ve 1997 Tasarısı ve Gerekçeler; Alkım Yayınları, İstanbul 1998, s. , 437, 530-534.
115 http://www.kanal7.com/arsk7/20001208/01.htm; 20.12.2001.
116 KÖSEOĞLU, Cemal; Haşiyeli Türk Ceza Kanunu; Marifet Matbaası, İstanbul 1955, s. 193-194.
117 YELEKÇİ, İlhami/ ÖZENÇ, Avni/ YELEKÇİ, Memduh; Türk Ceza Kanunu ve Yönetmelikler; Yarıaçıkcezaevi Matbaası, Ankara 1971, s.105-107.
118KAÇAK, Nazif; A 'dan Z' ye Yargıtay İçtihatları Külliyatı; c. 2, Adil Yayınevi, Ankara 1999, s. 1658-1661.
119 BAYTOK, Nazmi / AYAN, Şefik / ERGİL, Rahmi; Türk Ceza Kanunu; Işık Matbaacılık, Ankara 1958, s. 155-156.
120 ALİKAŞİFOĞLU, Kemalettin / DOĞU, Engin; Son Değişiklikleriyle İçtihatlı Notlu Türk Ceza Kanunu ve Polis Mevzuatı; Seçkin Yayınevi, Ankara 1998, s. 197-198.
121 ÖZEL,Cevat; İçtihatlı Türk Ceza Kanunu; Arion Yayınevi, İstanbul 1995, s. 110.
122 SAVAŞ, Vural / MOLLAMAHMUTOĞLU, Sadık; Türk Ceza Kanununun Yorumu; a.g.e. , s.1570.
123 ÇAĞLAYAN, M. Muhtar; Son Değişiklikleriyle İçtihatlı Açıklamalı Türk Ceza Kanunu; c. 2 , Yetkin Yayınları, Ankara 1983, s. 455-459.
124 İÇEL, Kayıhan / YENİSEY, Feridun; Karşılaştırmalı ve Uygulamalı Ceza Kanunları; Beta Yayınları, İstanbul 1994, s.533-534.
125 BAYTOK, Nazmi / AYAN, Şefik / ERGİL, Rahmi; Türk Ceza Kanunu; a.g.e. , s. 200.
126 UYGUN, Mehmet; YGK Kararları; Adalet Yayınevi, Ankara 1997, s.154-155.
127KÖSEOĞLU, Cemal; Haşiyeli Türk Ceza Kanunu; a.g.e. , s. 200-202.

128 ODYAKMAZ, Nevzad; Uygulamalı Türk Ceza Yasası Ceza İnfaz Yasası; Yasa Yayınları, İstanbul 1979, s.218-219.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Tehdit Ve Cebir Kullanma Cürmü" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Tuğçe Karaçoban'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
17-04-2004 - 23:27
(7332 gün önce)
Makaleyi Düzeltin
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 17 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 9 okuyucu (53%) makaleyi yararlı bulurken, 8 okuyucu (47%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
20410
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 1 saat 8 dakika 17 saniye önce.
* Ortalama Günde 2,78 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 122900, Kelime Sayısı : 15748, Boyut : 120,02 Kb.
* 96 kez yazdırıldı.
* 43 kez indirildi.
* Henüz yazarla iletişime geçen okuyucu yok.
* Makale No : 65
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,06999707 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.