Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Örgütlü Suçlarla Mücadele Alanında Uluslararası Ve Ulusal Çabalar

Yazan : Ergin Ergül [Yazarla İletişim]
Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü Tetkik Hakimi

Yazarın Notu
Makale Şubat 2002 tarihlidir.

Bilindiği üzere, tüm dünyada, son 20 yıl içinde örgütlü suçun olağanüstü şekilde gelişme kaydettiğine tanık olunmaktadır. Bu bağlamda sadece, örgütlü suç bağlantılı şiddet, tehdit, sahtecilik, dolandırıcılık, yasadışı her türlü kaçakçılık, rüşvet, karapara aklama suçlarının sayısal artışı şeklinde nicel değil, özellikle, profesyonelleşme, rasyonelleşme, uluslararasılaşma biçiminde niteliksel bir gelişme söz konusudur.

Bu gelişmenin nedenleri çok çeşitli ve karmaşıktır. Başlıca nedenler olarak, ekonomik ve malî liberalleşme ve küreselleşme; kişilerin ve malların hareketliliği; iletişim teknolojisindeki gelişme; ülkeler arası yeni bağımlılıklar; ulusal sınırların açılması, hatta terkedilmesi; devletlerin kendi ülkelerindeki egemenliklerinin bir bölümünü yitirmeleri özellikle belirtilmelidir.

Ülkemizde de ekonomik ve sosyal dalgalanmalar suç gruplarının faaliyetleri için zemin oluşturmuştur. Ekonomik, teknolojik gelişme ve küreselleşmeye paralel olarak ülkemizdeki organize suç örgütlerinin faaliyet alanlarını genişlettiği ve yeniden yapılanmaya giriştikleri gözlenmiştir. Ülkemizde, turizm, inşaat, arazi, ihale, oto kiralama, at yarışları, vakıflar, şirketler ve otel sektöründe faaliyet gösteren suç örgütleri; çek, senet, haraç alma, karaborsa, arazi yolsuzluğu, rüşvet, karapara aklama, silah ve mühimmat kaçakçılığı, fidye karşılığı adam kaçırma silahla yaralama, para karşılığı cinayet ve şantaj suçlarında faaliyetlerini sürdürme çabası içindedirler.

Bu yazıda, Ülkemizde örgütlü suçlulukla mücadelede görev alan birimlerin sahip oldukları başlıca hukukî araçların bir dökümünü yapmaya çalışacağız.

1.Ülkemiz örgütlü suçluluğun en önemli görünümü olan uyuşturucu kaçakçılığı alanında, BM bünyesinde hazırlanan 1961 Tek, 1971 Psikotrop Maddeler ve bu alanda en yeni uluslararası belge olan 19 Aralık 1988 tarihli "Uyuşturucu ve Psikotrop Maddeler Kaçakçılığına Karşı BM Sözleşmelerini (22.11.1995 tarih ve 4136 sayılı kanunla ve 32.maddesinin 2 ve 3. fıkralarına çekince koymak suretiyle) ve son olarak da, "Uyuşturucu Maddelere Dair 1961 tarihli Tek Sözleşmenin Tadiline İlişkin Protokolü (28.5.2001 tarih ve 2001/2577 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile) onaylamıştır.

2."Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi" (SASMUS) ve " Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek Kara, Deniz, ve Hava Yoluyla Göçmen Kaçakçılığına Karşı Protokol" ve "Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek İnsan Kaçakçılığının, Özellikle Kadınların ve Çocukların Ticaretinin Önlenmesine, Durdurulmasına ve Cezalandırılmasına İlişkin Protokol" 13.12.2000 tarihinde ülkemiz tarafından imzalanmıştır.

"SASMUS", organize suçlarla mücadelede ilk uluslararası düzenlemeyi teşkil etmekte, sözleşme karapara aklama, insan kaçakçılığı gibi değişik alanlarda yasadışı faaliyetlerde bulunan uluslararası suç örgütleri ile mücadelede uluslararası çabaları engelleyen hukuki boşlukları kapatmayı amaçlamaktadır. Ayrıca, sınıraşan örgütlü suç grubunu tanımlamakta, buna iştirak, yolsuzluk ve adaletin engellenmesi gibi eylemlerin suç sayılmasını ve adli işbirliği ve yardımlaşmanın kolaylaştırılmasını öngörmektedir.

3.Sınıraşan örgütlü suçla mücadelenin önemli bir boyutunu da yolsuzluk, rüşvet ve uluslararası ticari işlemlerde rüşvetin önlenmesi ve cezalandırması oluşturmaktadır. Uluslararası ticari işlemlerde rüşvet özellikle gelişmekte olan ülkelerin ekonomik kalkınma ve demokratikleşme çabalarına engel olmaktadır.

4.OECD üyeleri arasında oluşan görüş birliği çerçevesinde OECD Bakanlar Konseyi'nin 1997 mayıs ayındaki toplantısında, yolsuzlukla koordineli bir şekilde mücadele amacıyla uluslararası bir sözleşme hazırlanmasına karar verilmiştir. Gerekli çalışmaların 1997 yılı içinde tamamlanmasını müteakip "Uluslararası Ticari İşlemlerde Yabancı Kamu Görevlilerine Verilen Rüşvetin Önlenmesi Sözleşmesi" 17 Aralık 1997 tarihinde Paris'te imzalanmıştır. Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 30 ülke tarafından imzalanan Sözleşme, 15 Şubat 1999 tarihinde yürürlüğe girmiş ve imza atan ülkelerin çoğunluğu tarafından onaylanmış bulunmaktadır.

Sözleşme rüşvet verme ya da rüşvet sözü verme suçu ile ilgili olup rüşvet alma suçunun cezalandırılması her ülkenin kendi iç mevzuatına bırakılmıştır.Türkiye ise, bu sözleşmeyi 1 Şubat 2000 tarih ve 4518 sayılı yasa ile onaylamıştır(R.G. 6 Şubat 2000, No:23956).

Adalet Bakanlığınca anılan Sözleşmenin iç hukuka uyarlanmasına ilişkin olarak hazırlanan ve T.C.K.'nun 211. maddesindeki rüşvet tanımını yabancı kamu görevlilerine de genişleten yasa tasarısı komisyonlardan geçerek TBMM gündemine alınmıştır. Yasa ayrıca T.C.K'nun 211-220. maddelerinde düzenlenen rüşvet suçlarını da karapara aklama suçunun öncül suçları arasına almaktadır.

5.Yolsuzluk ve rüşvetle mücadele konusu Avrupa Konseyi'nin de öncelikleri arasında yeralmaktadır. Avrupa Konseyi tarafından Malta'nın başkenti La Valetta'da 1994 yılında gerçekleştirilen 19. Avrupa Adalet Bakanları Konferansı'nda alınan karar doğrultusunda bünyesinde, "Rüşvete Karşı Çok Yönlü Mücadele Grubu" oluşturulmuş ve bu grubun çalışmaları sonucunda,
-"Yolsuzluğa Karşı Eylem Programı"
-"Yolsuzluğa Karşı Ceza Sözleşmesi"
-Ulusal düzeyde alınacak tedbirler için 20 maddelik yönlendirici ilkeler belgesi ( Kasım 1997'de yapılan 101. Dönem Bakanlar Komitesi'nde onaylanmıştır.)
-Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu Anlaşması,
"Yolsuzluğa Karşı Özel Hukuk Sözleşmesi"
hazırlanmıştır.

Yolsuzluğa Karşı Ceza Sözleşmesi" ile "Yolsuzluğa Karşı Özel Hukuk Sözleşmesi" 27 Eylül 2001 tarihinde ülkemiz tarafından imzalanmıştır.

5.Ülkemizin Yolsuzlukla mücadele konusunda giderek artan çabaları çerçevesinde, Adalet Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Başbakanlık Teftiş Kurulu, İçişleri Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı temsilcilerinden oluşan "Etkin Yönetim ve Yolsuzlukla Mücadele Yönlendirme Komitesi" ve bir "çalışma grubu" oluşturulmuştur. 21 Eylül 2001 tarihinde Ankara'da uluslararası bir konferans düzenleyen bu komite, Türkiye'nin IMF'ye sunduğu ekonomik programda söz verdiği etkin yönetim ve yolsuzlukla mücadele Türkiye eylem planını hazırlamıştır.

6.Örgütlü suçluluğun can damarı ise, karaparanın aklanmasıdır. Ülkemiz karapara ile mücadele alanında faaliyet gösteren en önemli uluslararası birim olan "Mali Eylem Görev Gücü (İng.FATF, Fr.GAFI)nün üyesidir.

7.Karapara aklamanın cezalandırılması ve suç gelirlerinin zapt ve müsaderesi alanında en gelişmiş sözleşme olan "Suçtan kaynaklanan Gelirlerin Aklanması, Araştırılması, Ele Geçirilmesi ve El konulmasına İlişkin Sözleşme" de ülkemiz tarafından 27 Eylül 2001 tarihinde imzalanmıştır.

19 Aralık 1996'da yürürlüğe giren 4208 sayılı "Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine İlişkin" yasa ile, karapara aklama suçu Türk mevzuatına girmiştir. Buna göre, başta silah, uyuşturucu madde kaçakçılıkları, eski eser, organ ticareti, mevsuf dolandırıcılık ve vergi kaçakçılığı olmak üzere genelde örgütlü olarak işlenen suçların da yeraldığı çok sayıda suç faaliyetinden elde edilen gelirlerin aklanması cezalandırılmaktadır.

Bu yasa ile, karapara aklama alanında uzman kuruluş olarak doğrudan Maliye Bakanına bağlı "Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı"ve bir koordinasyon birimi olarak değişik kurumların üst düzey yöneticilerinden oluşan "Mali Suçlarla Mücadele Koordinasyon Kurulu" kurulmuştur. Yasa ayrıca, kontrollü teslimat, mali işlemlerde kimlik tespiti ve şüpheli işlemlerin bildirimi uygulamalarının ana ilkelerini düzenlenmiştir.

Bakanlar Kurulumuzca;

2.7.1997 tarihinde, Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmelik,

Mali Suçlarla Mücadele Koordinasyon Kurulunun Çalışma Esas ve Usûlleri Hakkında Yönetmelik,

15 Eylül 1998 tarihinde "Kontrollü Teslimat Uygulaması Esas ve Usûlleri" Hakkında Yönetmelik,

yürürlüğe konulmuştur.

Mali Suçları Araştırma Kurulu da;

31 Aralık 1997 tarihinde Kimlik Tespitine İlişkin Usûl ve esasları belirleyen 1 sıra nolu,

Şüpheli İşlemlerin Bildirim Usûl ve Esaslarını belirleyen 2 Sıra nolu tebliğlerini,

Yayınlamıştır.

Buna göre bankalar ve finans kurumları 2 milyar Türk lirasını aşan belli işlemlerde kimlik tespiti yapmak ve buna ilişkin belgeleri beş sene süre ile saklamak,

23 başlık halinde sayılan kişi ve kurumlar ise, yasadışı yollardan elde edildiğine dair herhangi bir bilgi, şüphe ya da şüpheyi gerektirecek parasal veya para ile temsil edilebilen değerlerle ilgili işlemleri 10 gün içinde mali suçları Araştırma Kurulu Başkanlığına bildirmekle yükümlüdürler.

Adalet Bakanlığı da da, ilki 25.7.1997 diğeri ise 28.5.1999 olmak üzere Cumhuriyet Savcılıklarından kanunun uygulanmasında gereken titizliğin gösterilmesini talep etmiştir.

8.23 Haziran 1999'da yürürlüğe giren yeni Bankalar Yasasına göre, bankaların kimlik bilgilerini ve vergi numaralarını bildirmeyen müşterilerine hesap açmaları ve bankacılık hizmeti vermeleri yasaklanmıştır.

30 Temmuz 1999 tarih ve 4422 sayılı "Çıkar Amaçlı Suç Örgütleri İle Mücadele Kanunu" ile, ülkemiz de modern anlamda bir mafya tipi suçlulukla mücadele kanununa sahip olmuştur. Batı ülkelerindeki ve ülkemizdeki deneyimler normal ceza usulü kuralları ile örgüt suçlarıyla mücadelenin mümkün olmadığını ya da başarı şansının çok az olduğunu gösterdiğinden anılan yasa çıkar amaçlı örgüt kurma suçunu cezalandırmanın yanısıra çıkar amaçlı suç örgütü ve diğer bazı örgütlü suçlarla, terör suçlarını ortaya çıkarmak için bir çok yeni tedbiri mevzuatımıza sokmuştur. Sözkonusu tedbirler, iletişimin dinlenmesi veya tespiti, gizli izleme, kayıt ve verilerin incelenmesi, gizli görevli kullanılması, hak ve alacaklara el koyma ve devlete intikal, tanığın ve görevlilerin korunması uygulanması,yurtdışına çıkma yasağı,ve gizliliğin ihlali, yetkililerin sorumluluğu ve cezalandırılmasına ilişkin bulunmaktadır.


4422 Sayılı 16. maddesine uyarınca sözkonusu tedbirler "Terörle Mücadele Kanunun kapsamına giren suçlarla, 21/7/1983 tarih ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, 10/7/1983 tarih ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun ve Türk Ceza Kanununun 403, 404 ve 406'ncı maddelerinde yer alan suçlar teşekkül halinde işlendiğinde de uygulanacaktır".

Anılan tedbirlere ilişkin kararların alınmasında ve bunların uygulanmasında uyulacak esas ve usûlleri belirleyen "4422 Sayılı çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik" de Bakanlar Kurulunun 9.11 2000 tarihli kararı ile kabul edilmiş ve 26 Ocak 2001 tarih 24298 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

Kişi hak ve özgürlüklerinin kısıtlandığı bu tedbirlere ilişkin hükümlerin düzenlenmesinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları yol gösterici olmuştur.

Yasa, çıkar amaçlı suç örgütünü tanımladıktan sonra, bu örgütün meydana getirilmesini, buna katılınmasını, bunun yönetilmesini bağımsız bir suç haline getirmektedir. Cezalandırma için örgütün bir suç işlemesi gerekmemektedir. Önemli bir özellik olarak, örgüt adına,örgüt amaçları doğrultusunda suç işlenirse,bu suçlarda ayrıca, yasada belirtilen cezalar arttırılmak suretiyle ceza tayin edilmektedir.

Bu suçun müeyyidesi örgütü kuranlar, yönetenler veya örgüt adına faaliyette bulunanlar veya üye olmadan bilerek hizmet yüklenenler için sadece bu nedenle üç yıldan altı yıla kadar, örgüte üye olanlar için ise, iki yıldan dört yıla kadar ağır hapis cezasıdır.

Bu yasanın müsadereye ilişkin hükmüne göre, suçun işlenmesine ayrılan, suçun işlenmesinde kullanılan veya suçtan doğan değer veya ürünlerin veya bunlar yerine geçen şeylerin ve müsaderesi gereken her türlü eşyanın gelirlerinin veya suçtan doğan her türlü yararın Devlete intikaline karar verilecektir.

Öte yandan, öngörülen suçlardan dolayı cezanın etkisini ve caydırıcı gücünü arttırmak maksadıyla 12. maddede kanunun kapsamına giren suçlarda paraya çevrilme ve cezanın ertelenmesi imkanlarının uygulanmayacağı belirtilmiştir.

9.Bu ulusal önlemlerin yanısıra Türkiye iki taraflı, bölgesel ve çok taraflı işbirliğine verdiği önem nedeniyle diğer devletlerle 40 tan fazla karşılıklı adlî yardım anlaşması ve son yıllarda bölgesel çerçevede çok taraflı pek çok anlaşma imzalamıştır.

10.Diğer taraftan, ortak eğitim etkinliklerinin taşıdığı önemden hareketle, Türkiye-Birleşmiş Milletler (UNDPC) işbirliği çerçevesinde uyuşturucu ve organize suçlarla mücadele alanında eğitim vermek üzere Ankara'da kurulan "Türkiye Uluslararası Uyuşturucu ve Organize Suçlarla Mücadele Akademisi" (TADOC) 26 Haziran 2000 tarihinde faaliyete geçmiş bulunmaktadır.

Örgütlü suçlarla mücadele tüm boyutlarıyla, ulusal planda ilgili tüm birimlerin, uluslararası planda ise Devletler arası idari, polisiye ve adli sıkı bir işbirliği içinde ve kesintisiz sürmesi gereken bir süreç olup, bu mücadelede ilerleme kaydetmeden ne tam işleyen bir hukuk devletine ne de sağlam bir ekonomiye sahip olmak olanaklı değildir.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Örgütlü Suçlarla Mücadele Alanında Uluslararası Ve Ulusal Çabalar" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Ergin Ergül'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
17-04-2004 - 23:11
(7314 gün önce)
Makaleyi Düzeltin
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 12 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 5 okuyucu (42%) makaleyi yararlı bulurken, 7 okuyucu (58%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
12475
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 1 saat 5 dakika 52 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,71 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 12937, Kelime Sayısı : 1539, Boyut : 12,63 Kb.
* 41 kez yazdırıldı.
* 1 kez arkadaşa gönderildi.
* 40 kez indirildi.
* 2 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 51
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,02837706 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.