Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Kat Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmesinden Doğan Uyuşmazlıklar Ne Zaman Ticaret Mahkemesinde Görülür?

Yazan : Nezih Sütçü [Yazarla İletişim]
Avukat

KAT KARŞILIĞI İNŞAAT YAPIM SÖZLEŞMESİNDEN DOĞAN UYUŞMAZLIKLAR NE ZAMAN TİCARET MAHKEMESİNDE GÖRÜLÜR?

Av. Nezih SÜTÇÜ(1)

İnceleme konumuz, TTK’nun yürürlüğe girdiği 1.7.2012 tarihinden (TTK m 1534) sonra kat karşılığı inşaat yapım sözleşmeleri ile ilgili olarak açılacak davaların ticaret mahkemelerinde görülme şartlarının belirlenmesidir.

Eski düzenlemedeki karmaşıklığın2 büyük ölçüde giderildiği görülmektedir. Söz konusu karmaşıklığa girilmeden, sadece yeni düzenlemeler dikkate alınarak değerlendirme yapılacaktır.

Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir (TTK m 11/1).

Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir (TTK m 3).

Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir (TTK m 12/1).

Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava sayılır (TTK m 4/1).

Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi, tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir (TTK m 5/1).

Yukarıdaki hükümler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, hem yüklenici, hem de arsa sahibinin ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticaret mahkemelerinde görülecektir. Eğer davanın görüldüğü yerde ticaret mahkemesi yoksa, davacının dava dilekçesinde, davanın asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla açıldığını belirtmesine gerek olmaksızın davaya devam edilecektir (TTK m 5/4).3 Sonuç olarak;


1. Kat karşılığı inşaat sözleşmesinin her iki tarafı da tacir ve

2. Dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili olması

durumunda (TTK m 4 ve TTK m 5), bir başka anlatımla bu iki şartın birlikte gerçekleşmesi halinde, ticaret mahkemeleri görevli olabilecektir.4 Aksi halde dava asliye hukuk mahkemesinde görülmelidir.

* “….davanın arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklandığı ve yüklenici şirketin ticari faaliyeti ile ilgili olduğu, taraflardan birisi için ticari iş niteliğinde olan sözleşmelerin diğer taraf içinde ticari iş sayılacağı gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine istem halinde dava dosyasının yetkili ve görevli Ankara Nöbetçi Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir…. Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tazminat ve tescil istemine ilişkin olup, mahkemece, davanın ticari dava olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. 26.06.2012 tarih ve 6335 sayılı Kanunla değiştirilen 6100 sayılı TTK'nın 5. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olup, asliye ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu düzenlenmiştir. Bir yerde asliye ticaret mahkemesi bulunduğu takdirde, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve anılan yasanın 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ve özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı da hüküm altına alınmıştır. Somut olay, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, anılan bu tür uyuşmazlıklar 6102 sayılı TTK'nın 4. maddesinde tahdidi olarak sayılan ticari davalardan değildir. Bu durumda, mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.”5

Fakat, bu şartlar mevcut olduğu halde, dava asliye hukuk mahkemesinde açılır ve o yargı çevresinde de asliye ticaret mahkemesi yoksa, görevsizlik kararı verilmeden asliye hukuk mahkemesince davaya devam olunur.

Eski düzenlemede, eğer davanın değeri, sulh hukuk mahkemesinin görev kapsamı içindeyse, ticari davaya da sulh hukuk mahkemesinde ticari hükümler dikkate alınarak bakılırdı. Fakat, yeni düzenlemede, malvarlığı haklarına ilişkin davalara, miktar-değer dikkate alınmaksızın asliye hukuk mahkemelerinde bakılacağından (HMK m 2/1), bu tür davalarda sulh hukuk mahkemesi görevli olmayacaktır.

Ayrıca son düzenlemede, ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine de ticaret mahkemelerinde bakılacağı hüküm altına alınmıştır (TTK m 4; TTK m 5).

Görev konusu belirlenirken, ticari işletme kavramının net bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir. Kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin tarafı olan yüklenicinin tacir olduğu kabul edilmelidir. Çünkü, kat karşılığı inşaat yapım işi, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan, devamlı ve bağımsız olarak yürütülen bir faaliyet olduğundan (TTK m 11/1 kapsamında kaldığından), faaliyetin ticari işletme ölçeğinde gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.

Yüklenicinin yapı kooperatifi olduğu durumlarda da, ticari işletme ölçeğinde faaliyette bulunulduğu kabul edilmelidir. Bir an için yapı kooperatiflerinde gelir sağlamanın hedef tutulmadığı, karşılıklı yardım ve dayanışmanın (Kooperatifler Kanunu m 1) esas olduğu ileri sürülebilirse de, dolaylı da olsa kar sağlandığı ve kooperatiflerin ticaret şirketi olarak değerlendirildiği ve tacir oldukları dikkate alınmalıdır. Şöyle ki, TTK m 43 de (ETTK m 45 de) kooperatiflerin ticaret şirketi olduğunun belirtilmesi; TTK m 124 de (ETTK m 136 da) aynen “Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir” denilmesi; bunun yanında Kooperatifler Kanununa göre kooperatfilerin iflasa tabi olmaları (m 82), hüküm bulunmayan hallerde AŞ’lere ait hükümlerin uygulanması (m 98) hususları birlikte değerlendirildiğinde yapı kooperatiflerinin de tacir sayılması gerektiği sonucuna varılır. 6

21.4.2004 tarihinde 5146 sayılı Kanunla Kooperatifler Kanunu 1. maddesinde yapılan değişiklikle kooperatiflerin “teşekkül” olduklarına dair ibare yerine “ortaklık” ibaresi getirilmiştir. Bunun gerekçesi olarak tasarıda aynen “Kooperatifler Kanununun mevcut l’inci maddesinde kooperatifler "teşekkül" olarak tanımlanmıştır. Bilindiği gibi teşekkül, organizasyon anlamına gelmekte olup, literatürde genellikle kamu iktisadî teşebbüsleri için kullanılan bir kavramdır. Bu nedenle kooperatiflerin nitelikleri hukukî bakımdan tartışma konusu olmaktadır. Tasarı ile yapılan düzenlemede "teşekkül" kavramı yerine "ortaklık" kavramı kullanılarak kooperatiflerin gerçek kimliklerini kazanmaları sağlanmıştır.” denilmektedir.

Aynı şekilde, TTK m 124 gerekçesinde kooperatifin ticaret şirketi olup olmadığı konusundaki tartışmalara son vermek için, açıkça ticaret şirketi olarak belirtildiği açıklanmıştır.

TTK m 16 uyarınca ticaret şirketleri tacir sayıldığından, yapı kooperatiflerinin de tacir sayılması gerektiği konusunda bir tereddüt olmamalıdır.

Sonuç olarak kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin yüklenicisi her durumda ticari işletme ve tacir konumunda olacaktır. Arsa sahibinin de ticari işletme işleten tacir veya ticaret şirketi (limited, anonim, kollektif, komandit, kooperatif) ya da tacir sayılanlardan7 olduğu durumlarda, kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklara ticaret mahkemesinde bakılacaktır.

Tüm bunlar yanında tarafların tacir sıfatına sahip veya yapılan işin ticari iş olup olmadığına bakılmaksızın TTK m 4/a, b, c, d, e, f’ de belirtilen davalara ticaret mahkemesinde bakılacaktır. Örneğin TTK m 4/a uyarınca bu Kanunda düzenlenen hususlardan doğan davalar ticari dava sayılacağından ve kambiyo senetleri de TTK m 670-823 (ETTK m 582-735) arasında düzenlendiğinden, senedi tanzim edenlerin sıfatına bakılmaksızın, kambiyo senedinden doğan davalara ticaret mahkemelerinde bakılır.

Yargıtay, kat karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden verilen kambiyo senedi nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine dair açılan davaya ticaret mahkemesinde bakılamayacağı görüşündedir.

* “Dava, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ön protokolünün geçersizliğinin, feshedildiğinin ve bu sözleşme uyarınca verilen bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı talebi, münhasıran kambiyo hukukuna dayanan sebeplerle menfi tespit istemini içermeyip temel ilişkiye dayandığı gibi, eser sözleşmesi niteliğindeki arsa payı karşılığı inşat sözleşmesi ön protokolünün geçersizliğinin ve feshinin tespitini de içermektedir. Dava, 14.09.2012 tarihinde açılmış olup, Mahkemece 6098 sayılı TBK'nın 470. vd. maddelerine de dayanan davanın, 6102 sayılı TTK'nın 4. maddesinde sayılan, diğer anlatımla bu maddede 818 sayılı TBK'na atıf yapan sözleşmelere ilişkin olmadığından mutlak ticari davalardan olmadığı ve davacının tacir sıfatının bulunmadığı, diğer anlatımla her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hukuk davası ( nispi ticari dava ) niteliğinde de olmadığı gözardı edilmiştir. Bu durumda, davanın mutlak ticari dava olmadığı dikkate alınarak, uyuşmazlığın esası incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.”8

Yukarıdaki karara katılmıyorum. Şeklen geçerli bir kambiyo senedine istinaden açılan davanın, tarafların sıfatına veya taraflar arasındaki temel ilişkiye bakılmaksızın ticaret mahkemesinde görülmesi gerekir. Çünkü, kambiyo senetleri TTK'da düzenlenmiştir (TTK m 670-823). TTK m 4 gereği bu kanunda öngörülen hususlardan doğan davaları ticari dava sayılır. TTK m 5 uyarınca da ticari davaların ticaret mahkemesinde görülmesi gerekir.9

Bedel karşılığı inşaat sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklara bakan Y. 15. HD. taraflardan birinin tacir olmadığı durumlarda, davanın ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğini kabul etmektedir.10 Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmelerin, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılacağına dair TTK m 19/2 hükmü dikkate alınarak verilen kararlara katılmıyorum. Çünkü, yeni düzenlemede (TTK m 4 de), açıkça, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yüklenici bakımından ticari iş niteliğindeki sözleşme, karşı taraf bakımından da ticari iş sayılır, ancak, uyuşmazlığın ticari dava olması ve ticaret mahkemesinde görülmesi için karşı tarafın da ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.


SONUÇ: Olağan halde, kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin yüklenicisi, ticari işletme ve tacir konumundadır. Arsa sahibinin de ticari işletme işleten gerçek kişi (tacir) veya ticaret şirketi (limited, anonim, kollektif, komandit, kooperatif) ya da tacir sayılanlardan11 olduğu durumlarda, kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklara asliye ticaret mahkemesinde bakılmalıdır. Arsa sahibinin tacir olmadığı hallerde ise asliye hukuk mahkemeleri görevli olacaktır.

1 Bursa Barosu avukatı.
2 Konuyla ilgili eski düzenlemedeki detaylar için bkz. SÜTÇÜ, Uygulama ve Teoride Tüm Yönleriyle Kat Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmesi, Ankara, 2013, s. 1638 vd.
3 Bu konudaki Adalet Komisyonu Raporu şöyledir; “Özel ihtisas (ticaret) mahkemeleri bulunmayan yargı çevrelerindeki ihtisas konusu davalarda görev, genel olarak asliye hukuk mahkemelerinindir. Bu tür davalarda, davacının görev kuralına dayanmamış olması, -sözgelimi “Ticari davalara bakmakla görevli Asliye Hukuk Mahkemesi” ibaresinin dava dilekçesinde yer almamış olması, uygulamada davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddi sebebi sayılmaktadır. Bu pratik, yargılama hukukunun felsefesi ile bağdaşmadıktan başka görevin kamu düzeninden olması prensibi ile de uyumlu değildir. Ayrıca görev kuralının uygulanabilmesi için, iki ayrı mahkemenin (fiziki ayrılığın) bulunması gerekir. Ticaret mahkemesi bulunmayan yargı çevresinde, ticaret mahkemesi/asliye hukuk mahkemesi ikilisi değil, tek- mahkeme (asliye hukuk mahkemesi) vardır. Özünde ihtisas mahkemesi olmamasına karşın asliye mahkemesine bu görev, o yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesinin bulunmaması nedeniyle kendisine zorunlu olarak yüklenmektedir. Bu gibi Kanundan kaynaklanan sıfat birleşmelerine ve görev temerküzüne, taraflar aleyhine sonuç doğuran hükümler tertip olunamaz. Ayrıca geliştirilen usuli red pratiği, “makul süre” ölçütünde adil yargılanma hakkına da aykırıdır. Görev bakımından aslolan, davanın asliye hukuk mahkemesine açılmış olmasıdır. Önerilen modelin, yargı çevresinde bulunmayan tüm özel-ihtisas mahkemeleri yönünden genel kural olarak usulde (HMK’da) veya organik Kanunda (26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun) yer alması gerekir. Yasama organı, genel olarak karşılanmamış bu ihtiyacı, önündeki kısmi sorunda görmezlikten gelemez. Temenni edilen bu özel düzenlemenin genel bir ilkeye (düzenlemeye) dönüşmesidir. İfade edilen gerekçelerle, Tasarının çerçeve 2’ncimaddesinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yargı çevresindeki bir ticari davada görev kuralına dayanılmamış olmasının görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyeceği ve asliye hukuk mahkemesinin davaya devam edeceği yönünde düzenleme yapılmıştır. Tasarının çerçeve 2’nci maddesi kabul edilen önerge doğrultusunda ve çerçeve 1’inci madde ile değiştirilmesi öngörülen 6102 sayılı Kanunun 4’üncü maddesi ile uyumluluğun sağlanması amacıyla redaksiyona tabi tutularak Komisyonumuzca kabul edilmiştir”.
4 Bu durumda, nispi ticari dava söz konusu olmaktadır. Nispi ticari davalar, tarafların tacir olup, ticari işletmelerini ilgilendiren veya ticari sayılan hususlarla ilgili davalardır. Bu davaların nispiliği, tarafların sıfatına ve işin niteliğine göre ticari davaya dönüşüm imkanının bulunmasını ifade etmektedir.
5 Y. 23. HD. 26.2.2013, 393/1088.
6 YİBK 7.11.1945, 1944/8, 14.
7 TTK m 16 uyarınca, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.
8 Y. 23. HD. 19.3.2013, 239/1677.
9 Y. 19. HD, 12.2.2013, 879/2622.
10 Y. 9.4.2013, 1581/2461; Y. 15. HD. 23.5.2013, 1838/3333; Y. 15. HD. 6.6.2013, 1989/3700; Y. 15. HD. 6.6.2013, 1940/3702.
11 TTK m 16 uyarınca, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.




Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Kat Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmesinden Doğan Uyuşmazlıklar Ne Zaman Ticaret Mahkemesinde Görülür?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Nezih Sütçü'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
» Makale Bilgileri
Tarih
19-02-2014 - 01:25
(3721 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Henüz hiç değerlendirilmedi.
Okuyucu
8334
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 5 saat 2 dakika 50 saniye önce.
* Ortalama Günde 2,24 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 14885, Kelime Sayısı : 2061, Boyut : 14,54 Kb.
* 3 kez yazdırıldı.
* 2 kez indirildi.
* Henüz yazarla iletişime geçen okuyucu yok.
* Makale No : 1747
Yorumlar : 1
Biz hukukçular genelde maddeye ve içtihatlara takılı kalır gerekçeye bakmayız. Müvekkilimin yapı kooperatifi olması nedeniyle görev sorunu üzerinde yaptığım araştırmada bugüne kadar olmayan oldu elim ... (...)
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04714394 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.