KISALTMALAR
A.Ş. : Anonim Şirket
BK. : Borçlar Kanunu
E.: Esas
HD. : Hukuk dairesi
HGK. : Hukuk Genel Kurulu
İİK. : İcra ve İflâs Kanunu
K. : Karar
md. : Madde
Bkz. : Bakınız
s. : Sayfa
TTK. : Türk Ticaret Kanunu
TTKT. : Türk Ticaret Kanunu Tasarısı
Vers. : Versiyon
v.s. : Vesaire
GİRİŞ
Özel Hukuk alanında mevcut bulunan bir çok tüzel kişi türleri (Dernek, Kooperatif, Anonim şirket, Şahıs Şirketleri v.s); ekseriyetle bir ihtiyacın cevabı olarak, kendiliğinden ortaya çıkmış ve yasaya girmişlerdir. Oysa sunumumun konusu olan Limited Şirketler; kendiliğinden değil tamamen kanun koyucunun bir eseri olarak ortaya çıkmışlardır.
İlk defa Alman Kanun Koyucusunun yarattığı bu şirket türü ile; küçülmüş bir anonim şirkete benzeyen, ancak sorumluluğu ve sermaye unsurunun sınırlı olduğu bir şirket tipi yaratılmak istenmiştir.[1]
Limited Şirketler, diğer ticaret şirketleri gibi, ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanırlar (TTK. md. 512). Bu andan itibaren şirket; ticaret sicilindeki işletme konusuyla sınırlı olarak, her türlü hukukî işlem ve faaliyette bulunabilir. Tescil ile hukuki kişilik kazanan şirket, bu tarihten itibaren yalnızca Türk Ticaret Kanunun’da sayılan nedenlerle sona erebilecektir.
6762 Sayılı Ticaret Kanunumuzda genel hükümlerde değil; her bir şirket türü için ayrı ayrı sona erme sebeplerinin düzenlenmesi tercih edilmiştir. Bu durum ticaret şirketlerinin birbirinden farklı hukuki özelliklere sahip olmalarından kaynaklanır. Şahıs şirketlerine ve Sermaye şirketlerine ait karma özellikler taşıyan limited şirketlerin sona erme sebepleri Kanun’un 549. maddesinde 5 bent halinde sayılmıştır.
Limited Şirketlerin sona erme sebepleri ve tasfiye aşamasının inceleneceği bu sunumumda; öncelikle limited şirketin genel tanımı ve unsurları üzerine değinildikten sonra; sona erme sebepleri ve tasfiye süreci, Türk Ticaret Kanunu Tasarısındaki sona erme sebepleri ve tasfiye süreci konuları Yargıtay Kararları ışığında incelenecektir.
BİRİNCİ BÖLÜM
LİMİTED ŞİRKETİN TANIMI ve NİTELİKLERİ
1. LİMİTED ŞİRKETİN TANIMI
Türk Ticaret Kanunumuzun 503. maddesine göre, “iki veya daha fazla hakikî veya hükmî şahıs tarafından bir ticaret unvanı altında kurulup, ortaklarının mesuliyeti koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile mahdut ve esas sermayesi muayyen olan şirkete limited şirket denir.”
Kanunumuzun tarifine göre limited şirketlerin ana unsurları;
· Kurulabilmesi için iki veya daha fazla gerçek veya tüzel kişinin katılımı.(Şahıs Unsuru)
· Bir ticaret unvanı altında toplanılması. (Unvana Sahip Olma Unsuru)
· Ortaklarının koymayı taahhüt ettikleri sermaye payı ile sınırlı olarak sorumlu olmaları.(Sınırlı Sorumluluk Unsuru)
· Şirket sermayesinin belirli olması.(Sermaye Unsuru)
Fakat limited şirketleri tanımlayabilmek için sadece kanunda belirtilen unsurlarla yetinmek mümkün değildir.[2] Borçlar Kanunu md. 520 ve Ticaret Kanunun diğer maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, şöyle bir tanım yapmak daha uygun olacaktır. Limited şirket, en az iki ve en fazla elli gerçek veya tüzel şahsın, sigortacılık dışında belli bir iktisadi maksat ve konu ile uğraşmak üzere bir ticaret unvanı kullanmak şartıyla, yazılı bir akitle kurulabilen, esas sermayesi muayyen ve şirket borçlarından dolayı ortaklarının sorumlulukları yalnızca taahhüt ettikleri sermaye payı ile sınırlı olan şirkettir.[3]
Bu konuya dair Türk Ticaret Kanunu Tasarısının 573. Maddesinde, mehaz kanunun 503. Maddesindeki tanımdan kısmen farklılaşan bir düzenlemeyle limited şirketler tanımlanmıştır.[4] Tasarı limited şirketi tanımlamaktan ziyade onun nitelik ve özelliklerini tanıtmayı amaçlamıştır.[5] Tasarı ile mehaz kanundaki tanımda temelde farklılaşan noktalar şunlardır;
o Limited Şirketlerin tek kişilik kurulmalarına imkan tanınmıştır. Ancak böyle bir durumda tek ortak hiçbir şekilde şirket tüzel kişiliğinin kendisi olamaz. ( TTK Tasarı md. 574/3)
o Ortakların şirket borçlarından şahsi olarak sorumlu olmadıkları, sadece taahhüt ettikleri sermaye payları ile sorumlu oldukları ve ayrıca şirket esas sözleşmesinde ön görülmesi şartıyla ortakların ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerinden de sorumlu olabileceği düzenlenmiştir. Böylece ortakların sorumluluğu konusunda ek ödeme ve yan edim kavramları açıkça kanuna alınmıştır.
o Limited Şirketler içinde geçerli olan şirketin esas sözleşmede yer alan konu ve faaliyetlerle sınırlı olması kuralı (Ultra Vires İlkesi) kaldırılarak, Şirketlerin Ekonomik ve iktisadi faaliyetler dışına çıkmamak kaydıyla ana sözleşmede yer almasa bile faaliyette bulunabilecekleri belirtilmiştir.
Sonuçta; Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ışığı altında sunum konum olan Limited Şirket şu şekilde tanımlanabilir:
“ Limited Şirket bir veya daha fazla gerçek veya tüzel kişi tarafından, bir ticaret unvanı altında yasak olmayan her türlü ekonomik amaç ve konular için kurulabilen, esas sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olup bu payları kıymetli evrak niteliğinde olmayan senetlere bağlanabilen, ortakların sorumlulukları taahhüt ettikleri esas sermaye payları ve şirket sözleşmesinde yer alması koşulu ile ek ödeme ve yan edim yüküm yükümlülükleriyle sınırlı olan tüzel kişiliğe sahip bir ticari şirkettir.”[6]
2. LİMİTED ŞİRKETİN UNSURLARI
a. Ortakların Sayısı ve Nitelikleri ( Şahıs Unsuru)
Mevcut kanunumuz, limited şirketlerde, ortak sayısı hakkında minimum ve maksimum sınırı belirlemiştir. TTK md. 504 gereği limited şirkette, ortak sayısı ikiden az ve elliden çok olamaz. Çünkü elliden fazla ortağının bulunması durumunda, şirket işlerinin aksayacağı düşünülmektedir.
Ne tasarıda ne de mehaz kanunda ortak sayısına getirilen maksimum sınırın aşılması durumunda ne yapılacağı veya ne tür bir yaptırımın uygulanacağı belirtilmemiştir. Bu durum doktrinde tartışmalara sebep olmaktadır ancak bu zamana kadar sorun Yargıtay önüne de getirilmemiştir. Yıldız; kanunda yer alan azami ortak sınırının gerekli bile olmadığını savunurken,[7] Moroğlu; sınırın aşılması durumunda en geç 1 ay içinde kanuni hadde indirilmemesi veya şirketin tür değiştirmemesi veya birleşme-ayrılma işlemlerine başlanmaması halinde şirketin infisah (kendiliğinden fesih) edeceği kanaatindedir.[8]
Bunlara ek olarak İmregün ve Tekil; Ticaret Kanunu md. 504/2 fıkrasının kıyasen uygulanabileceğini bu sebeple, münasip bir müddet içinde eksiklerini gidermeyen şirkette, ortaklardan birinin veya şirket alacaklısının talebi ile mahkemenin ihtiyati tedbirle birlikte şirketin feshine karar verebileceği kanaatindedir.[9] Arslanlı/Domaniç ve Çevik de kıyasın caiz olduğunu ancak böyle bir durumda, mahkemeden fesih talep etme yetkisinin -şirket alacaklılarının menfaati söz konusu olmadığından- sadece ortaklarda olduğunu savunmaktadır.[10]
Kanaatimce kanunda yer alan ve emredici olan azami ortak bulundurma sınırının aşılması halinde; şirketin infisah olması ticari güven ilkelerine zarar verici nitelikte olduğundan, Moroğlu’na katılmam mümkün değildir. Fakat TTK md. 504/2’nin kıyasen uygulanması ve ortaklarla birlikte şirketten alacaklı olan alacaklıların da mahkemeden şirketin feshini talep edebilmesi yerinde olacaktır. Ancak böyle bir durumda maddedeki ‘münasip bir müddet’ tabiri subjektif bir ölçüt olduğundan sorun çıkaracaktır. Zannımca bir limited şirketin 50 kişiden fazla ortağının bulunması, o şirketi piyasa koşullarında, kar zararın ortaklar arası paylaşımında veya şirketin ilişki içine girdiği üçüncü kişiler karşısında güven eksikliğine neden olabilecek seviyeye getirmişse, münasip bir müddet kavramı oluşmuş demektir. Ve bu aşamada şirket alacaklıları da dahil ortaklarında şirketin feshi için mahkemeye başvurabilecekleri düşünülmelidir.
Limited şirketlerde, Medeni haklarını kullanma ehliyetine sahip her gerçek veya kamu-özel tüzel kişileri ortak olabilirler. Bu sebeple, bir tüzel kişilik niteliğine sahip olmayan, adî şirketin limited şirket ortağı olamayacağı ortadadır. Fakat bunun dışında sermaye payı sahipleri esas sözleşmeye, limited şirkete ortak olacak kişilerin nasıl bir niteliğe sahip olması gerektiği konusunda şartlar koydurabilirler.[11]
b. Ticaret Unvanı ( Unvan Unsuru )
Limited şirket tanımı gereği bir ticaret unvanı altında faaliyet gösterir. TTK md. 18 e göre tacir sayılan limited şirketler, ticaret unvanı seçmeye ve bu unvanı tescil ettirmeye mecburdurlar. (TTK md. 20) Tescil edilen bu unvanla bir limited şirket işlemlerini yapar, üçüncü kişilerle muhatap olur.
Tasarı ve mehaz kanun aynı doğrultudadır. Değişiklik bulunmamaktadır. Tescil edilecek ticaret unvanının çekirdeğinde, işletme konusunun ve ‘Limited Şirket’ kelimelerinin gösterilmesi gerekir. Eğer unvanda gerçek şahıs isim ve soyismi varsa limited şirket ibaresi kısaltılmış olarak yazılamaz. ( TTK md. 45) Ayrıca Limited Şirketin unvanı Türkiye’nin herhangi bir sicil dairesinde tescil edilmiş ise, aynı unvan başka bir tüzelkişi tarafından kullanılamaz. ( İstisna: Şirket unvanında gerçek bir şahıs ad soyadı varsa unvan üzerindeki hakkın himayesi ilgili sicil dairesi çevresi ile sınırlıdır.)[12]
c. Esas Sermaye ( Sermaye Unsuru )
Limited Şirket kurucuları şirket amacını gerçekleştirebilmek için, malvarlıklarından bir kısmını hisseli olmak kaydıyla şirkete vermek durumundadır. Ortakların şirkete vermeyi taahhüt ettikleri bu hisselerin toplamı Sermayeyi oluşturur. Yani esas sermaye, ortakların esas sermaye paylarının (Hisselerinin) toplamından meydana gelen sabit bir meblâğı ifade etmektedir. Bu tutar, şirket alacaklıları için bir güvence teşkil etmektedir.[13]
Sermayenin şirket ana sözleşmesine yazılması şarttır. Yine esas sermaye sabit bir meblâğı ifade ettiği için, esas sermayenin artırılması veya azaltılması için de sözleşme değişikliği yapılması gerekmektedir. Kanun koyucu, limited şirketin esas sermaye miktarının asgarî sınırını belirlemiş (5.000,00 YTL) ve fakat azamî sermaye miktarı konusunda bir sınırlama öngörmemiştir.
Türk Ticaret Kanunu tasarısında md. 580 ile limited şirketlerin esas sermaye asgari sınırının 25.000,00 YTL olacağı ve bu tutarın kuruluşta ödenmesinin mecburi olacağı düzenlenmiştir. Tasarıya getirilen bu hükümle alacaklıların korunması amaçlanmıştır. TTKT md. 581/1 ile gelen bir diğer yenilikse; limited şirkete nakit sermayenin dışında ayni sermayenin de konabilmesinin mümkün olduğunun kanunda yazmasıdır. Böylece yasal olarak sermayede nakitten başka diğer ayni haklarda konabilecektir. Ancak şirket sermaye tutarının nakit olarak ifade edilmesi zorunludur. Yine bununla birlikte tasarıda hizmet edimleri, şahsi emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacakların limited şirkete sermaye olarak verilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.[14]
d. Esas Sermaye Payı ( Hisse )
Esas sermaye payı, ortağın limited şirkete koyacağı sermaye miktarının nakitle ifadesini anlatır. Her ortak, şirketin esas sermayesine koymayı taahhüt ettiği esas sermaye payı ile katılmaktadır. Tamda bu durumda esas sermaye payı ile ortaklık payı kavramlarını birbirinden ayırmalıyız. Esas sermaye payı ortağın şirket sermayesine kendi açısından koymayı taahhüt ettiği nakit miktarı anlatırken, ortaklık payı her ortağın şirketteki hak ve yükümlülüklerinin tamamını ifade eder. Her ortağın ancak bir ortaklık payı bulunur.
Limited şirketlerin esas sermayesi, anonim şirketlerden farklı olarak, pay ile değil ortak sayısına bölünme esasına dayandığı için, ortağın taahhüt ettiği sermaye ne olursa olsun her ortak ancak bir paya sahip olabilmektedir.[15]
Limited şirkette ortakların koyacakları sermaye en az yirmi beş Yeni Türk Lirası ve katları şeklinde olmalıdır. Ortakların koyacakları sermaye birbirinden faklı olabilir. Devir için bölme ve mirasın taksimi hariç, her ortağın sermaye payı bölünmez bir bütündür (TTK .md. 507/2). Esas sermaye payı devredilebilir ve miras yoluyla geçebilir (TTK. md. 518/2). Ancak, kıymetli evraka bağlanamaz. Esas sermaye payını içeren senetler, sadece, bir ispat aracı olabilir (TTK. md. 518/3). Tasarı esas sermaye konusunda mehaz ticaret kanununa bir yenilik getirmemiştir.[16]
e. Ortakların Sorumluluğu ( Sorumluluk Unsuru )
Limited şirketin borçlarından dolayı sadece şirketin malvarlığı ile sorumluluğu bulunmaktadır. Yine limited şirket ortakları için sınırlı sorumluluk ilkesi geçerlidir. Yani, bir ortağın borcu, yalnızca şirkete karşı ve esas sermaye payını ödemekten ibarettir. Ortaklar, sermaye koyma taahhüdünü yerine getirdikleri ölçüde, mesuliyetten kurtulurlar. Dolayısıyla limited şirketin borçlarından dolayı, alacaklıların doğrudan doğruya ortaklara başvuru hakkı bulunmamaktadır. Alacaklılara karşı Limited Şirket bütün malvarlığı ile sınırsız sorumludur.[17]
Sınırlı sorumluluk ilkesinin istisnaları mevcuttur:
v Sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen ortağın şirketten çıkarılması ve payının paraya çevrilmesine rağmen, açığın kapanmaması durumunda, şirket sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen ortağın; pay defterine kaydedildiği tarihten önce beş yıl içindeki pay defterine kayıtlı bütün selefleri, aradaki farktan dolayı şirkete karşı ikinci derecede mesul olurlar. (TTK md. 531) Ancak, burada, seleflerin sorumluluğu, aslî sorumluluk değil ikinci derecede sorumluluktur. Yani, şirket, öncelikle, alacağını ortağın malvarlığından tahsil etmeye çalışmalı, buna rağmen, alacak karşılanamadığı takdirde, çıkarılan ortağın seleflerine başvurmalıdır.
v Yine şirket ortakları koydukları sermaye payını geri aldıkları ve haksız yere bir kar yahut faiz ödemesi mevcut olduğunda; ortaklar aldıkları para nispetinde sorumludurlar. (TTK md. 532)
v Şirket ortaklarından her biri, kendi sermaye paylarını eksiksiz olarak şirkete ödemiş olsalar bile, şirketin mevcut olan bir kamu borcundan dolayı ortaklar ikinci dereceden ve şirkete koydukları esas sermaye payı miktarınca sorumludurlar. (AATUHK md. 35) Yani, kamu borçlarından dolayı, idare, öncelikle, şirkete başvurmalı, alacağın şirket malvarlığından karşılanamadığı oranda, şirket ortaklarına sermaye payı miktarıyla sınırlı olmak kaydıyla yönelmelidir.
v Şirketin tescilinden önce, şirket namına herhangi bir muamele yapılmış ise, bu muameleleri yapanlar şahsen ve müteselsilen mesul olurlar (TTK. md. 512/2). Fakat, bu taahhütlerin şirket namına yapıldığı açıkça bildirilmiş ve şirketin ticaret siciline tescilinden sonra üç ay içinde, bu taahhütler şirket tarafından kabul olunmuşsa, muameleyi yapanlar mesuliyetten kurtulurlar ve yalnızca şirket mesul olur (TTK. md. 512/3).
3. LİMİTED ŞİRKETİN HUKUKÎ NİTELİĞİ
Limited Şirketler sermaye unsuru daha belirgin ancak şahıs şirketi özellikleri de mevcut olan Karma Nitelikte şirketlerdir. Bunlar sermaye ve sorumluluk konularında anonim şirketlere, ortaklar arasındaki münasebetlerde şahıs şirketlerine yaklaşmaktadırlar.[18] Gerçekten de Türk Ticaret Kanunu’nda, limited şirketlerle ilgili olarak, zaman zaman anonim şirketlerle ilgili hükümlere, zaman zaman adî ve kollektif şirketlerle ilgili hükümlere atıflar yapılmıştır.
4. LİMİTED ŞİRKETE UYGULANACAK HÜKÜMLER
Limited Şirketle ilgili bir uyuşmazlık durumu hasıl olduğunda, hangi hukuk kurallarının nasıl bir sırayla uygulanacağı aşağıda incelenmiştir.
a) Limited Şirketlerle ilgili bir uyuşmazlıkta öncelikle Türk Ticaret Kanununda yer alan veya başka kanunlarda yer alan ticari hükümlerin uygulanması gerekir. Bu sebeple ilk olarak uygulanacak hükümler TTK md. 503-556 arasındaki emredici niteliğe sahip olan kurallardır.
b) Kanuna ve ahlaka aykırı olmadığı sürece limited şirketlerde ortakların sözleşme özgürlüğü ilkesi gereği kararlaştırdıkları şirkete dair esas sözleşme hükümleri uyuşmazlıkta ikinci sırada uygulanacak hükümler arasındadır.
c) Emredici normların kapsamına girmeyen ve şirket ana sözleşmesinde de hüküm bulunmayan hallerde, TTK da mevcut limited şirketlere dair emredici nitelikte olmayan düzenleyici hükümle uygulanacaktır.
d) Somut durum hakkında düzenleyici hükümlerde de bir norm yoksa, TTK md. 136-152 arasındaki tüm ticaret şirketlerine uygulanacak olan genel esaslara bakılacaktır. Bahsi konu bu genel esaslar uygulanırken, ilgili genel hükmün şirket türünün çeşidi ve yapısına uygun olup olmadığına bakılması gerekir. Dolayısıyla bazı durumlarda şirket doğasına aykırı olan genel hükümlerden yararlanamayabiliriz.
e) Ticaret Kanununda bulunan genel ticari hükümler de sorunu çözmeye yetmiyorsa, TTK md. 1 gereği bu defa olaya uygulanabilecek ticari bir örf veya adetin mevcut olup olmadığına bakılır.
f) Bu türde bir ticari teamül ve örf de mevcut değilse, Borçlar Kanunun 520-541 maddeleri arasındaki limited şirket nev’ine uygun düşecek adi şirketlere dair hükümler uygulanır.
g) Borçlar Kanununda da gerekli hükümler bulunamadığında; Medeni Kanundaki md. 45, 47, 49 v.s limited şirket tipine uyabilecek hükümlere başvurulacaktır.
İKİNCİ BÖLÜM
LİMİTED ŞİRKETİN SONA ERME SEBEPLERİ
Limited Şirketler; kanunda, şirket mukavelesinde, haklı sebeplerle mahkeme kararıyla veyahut ta ortaklar genel kurulu kararı ile sona erer. Türk Ticaret Kanunu Tasarısı mehaz kanunumuzdaki sona erme sebeplerini aynen benimsemiş, bunun yanında ‘organsızlık nedeniyle fesih’ ve ‘haklı nedenlerle fesih’ sebeplerini hükümde ayrıntılı olarak değinilmiştir.[19]
1. ŞİRKET ANA SÖZLEŞMESİNDE ÖNGÖRÜLEN SEBEPLERDEN BİRİNİN GERÇEKLEŞMESİYLE [20]
Limited şirketin kuruluşunda ortaklar, şirket ana sözleşmesine; kanunda sayılan sona erme sebeplerinden farklı olarak, kendi belirleyecekleri çeşitli sona erme sebeplerine ilişkin hükümleri koyabilirler. Şirket ana sözleşmesinde yazılı olan fesih sebeplerinden biri gerçekleştiğinde şirket kendiliğinden infisah eder. Bunun için mahkemeden ayrıca bir fesih kararı almaya gerek yoktur. Veya şirket ortakları Kanunun emredici hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla, belirli bazı fesih sebeplerinin şirketin infisahında geçerli olmayacağına karar verebilirler. Örneğin; şirket müddetinin bitmesi, şirket amacının gerçekleşmesi, ortaklardan birinin hacir altına alınması v.s
a) Şirket Amacının Elde Edilmesi Veya Elde Edilmesinin İmkânsız Hâle Gelmesi İle Sona Erme:
Şirket amacının elde edilmesi veya elde edilmesinin imkânsız hale gelmesi, şirketin varoluş nedeninin de ortadan kalkmasına yol açar. Bu sebeple de şirket infisah eder. Her ne kadar bu durum Ticaret Kanununda sona erme sebebi olarak sayılmasa da, Borçlar Kanunun 535/1. maddesinde hükme bağlanmıştır. O nedenle, bu durum, salt adî şirket için değil, bütün şirketler için geçerli bir sona erme nedeni olarak kabul edilmelidir.[21]
Bu sona erme türünün varlığından söz edebilmek için, şirket kurulduktan ve üçüncü kişilerle ilişkiye girildikten sonra, şirket amacının imkansız hale gelmesi gerekir. Zira şirket kurulmadan önce var olan imkânsızlık nedenleri, zaten şirketin tüzel kişilik kazanmasına engel olacaktır. Ve dolayısıyla bu şekilde imkansızlık nedenleri var olmasına rağmen kurulan bir şirket yokluk( keenlemyekun) yaptırımına tabi olacaktır.[22]
Şirketin kuruluş aşamasında imkansızlık nedenleri içermesinin hukuki yaptırımları konusunda diğer bir görüş ise yokluk yaptırımı yerine ‘şirketin tasfiyesini gerektiren özel bir butlan hali’ olarak yorumlamışlardır. Çünkü şirketin yok sayılması şirketin faal olduğu sırada yaptığı işlemlerin geçerliliği konusunda soruna yol açacağından, butlan yaptırımı daha uygun görülmüştür.[23]
Yargıtay’ın içtihadına göre; ...’şirketin infisah etmesine neden olan imkansızlığın, herhangi bir ortağın kusurundan kaynaklanmasının sona erme bakımından önemi yoktur....’[24]
Şirketin infisah etmesine neden olacak imkansızlık hali herkes için kabul edilebilir nitelikte (objektif), mutlak ve devamlı olmak zorundadır. Yani şirketin o dönem için ekonomik dar boğaza girmesi amacın elde edilmesini imkansız hale gelmesi durumuna girmez.
İmregün, Borçlar Kanununda yer alan bu sona erme sebebinin uygulamada pek sık rastlanılmayacağı kanaatindedir. Çünkü şirket gayesinin gerçekleşmesinin imkansız olduğu bir durumda ortaklar şirketin konusunu değiştirerek infisahı önleyebilirler.[25] Bende bu görüşe katılıyorum. Ticari hayatta devamlılık unsuru önemli olduğundan, şirketlerin amaçlarını elde etmeleri veya imkansız hale gelmesi pek rastlanan bir konu değildir.
b) Ortaklardan Birinin Ölümü Veya Gaipliğine Karar Verilmesi:
Limited şirketlerde, ortaklardan birinin ölümü veya gaip olması halinde, şirketin sona erip ermeyeceğine dair açık bir hüküm bulunmamaktadır. Borçlar Kanunumuzun 535/2. maddesine göre Adi Şirketlerde ortakların mirasçıları ile şirketin devamına dair evvelce yapılmış bir sözleşme mevcut değilse; ortaklardan birinin ölümü şirketin sona ermesine neden olur. Ayrı bir sözleşmede veya esas sözleşmede ortağın ölümü halinde şirketin son bulmayacağı hükmü varsa, ölenin miras hissesi nispetinde yerine mirasçıları geçer ve halef olurlar. Bu durumun limited şirketler için de geçerli olup olmadığını tartışmak gerekmektedir.
Bir şirketin oluşmasında ve devamında ortakların kişisel nitelik ve özellikleri önem arz ediyorsa; bu ortaklardan birinin ölümü ile şirketin son bulması, şahıs şirketlerinin doğal sonucudur. Ancak Sermaye şirketlerinde, bu tür bir sona erme sebebi ile karşılaşmak olanaksızdır. Çünkü bir sermaye şirketi kurulduğunda önemli olan ortakların sermaye paylarıdır. Dolayısıyla limited şirketlerde kural olarak ortaklardan birinin ölümüyle şirket sona ermez.[26]
Fakat özellikle ortakların güvene dayanarak kurdukları limited şirketlerde, şirket esas sözleşmesine ortaklardan birinin ölümünün şirketin sona ermesine neden olacağı hükmü konabilir. Bu şart gerçekleştiğinde şirket sona erecektir.[27]
Veya şirkete her ortağın varisini almak istemeyen ortaklar esas sözleşmeye koyacakları bir hükümle geçişi ortakların onayına bırakabilir ve hatta yasaklayabilirler. Böyle bir durumda TTK md.521/2 gereği; ortaklar ölen ortağın varislerine şirkete başvuru tarihinden itibaren 1 ay içinde murisin sermaye payını gerçek değeri üzerinden alacak üçüncü bir kişi göstermeleri gerekir. Bu süre içinde payı satın alacak kişi gösterilmezse, ölen ortağın varisleri şirket ortağı sıfatını kazanır.
c) Ortaklardan Birinin Kısıtlanması :
Tıpkı ortaklardan birinin ölmesi durumunda olduğu gibi; ortaklardan birinin kısıtlanması konusunda şirketin sona ermesine neden olup olmayacağı Türk Ticaret Kanunu’nda, düzenlenmemiştir. Bu durum adî şirketi sona erdiren bir sebep olarak Borçlar Kanunun 535/3. maddesinde yer almaktadır. Bu sebep nedeniyle adi şirketin sona ermesi için; ortağının kısıtlanmasına dair mahkeme kararının kesin olması şarttır. Diğer ortaklar, şirketin devam etmesini, kabul ederlerse ve vesayet makamları da uygun bulursa, şirketin devam etmesi mümkündür.
İnceleme konumuz olan Limited Şirketin bir sermaye şirketi olması dolayısıyla, ortaklardan birinin kısıtlanması halinde kural olarak şirketin feshine yol açmaz.
Fakat özellikle ortakların güvene dayanarak kurdukları limited şirketlerde, şirket esas sözleşmesine ortaklardan birinin kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla kısıtlanması halinde şirketin sona ereceğine dair, hüküm konabilir. Bu şart gerçekleştiğinde şirket sona erecektir.[28]
d) Feshi İhbar :
Bu sona erme sebebi de Türk Ticaret Kanunu’nda, düzenlenmemiştir. Bu durumda, Türk Ticaret Kanunu’nun 138. maddesinin yollamasıyla, Borçlar Kanunundaki adî şirketlerin feshi ihbarla sona ermesinin düzenlendiği 535/6. maddesinin, limited şirketler için geçerli olup olmadığını incelemek gerekecektir. İlgili yasa hükmüne göre bir adi şirketin, ortaklarının feshi ihbar beyanını karşı tarafa ulaştırmasıyla ( Belirli süreli adi şirketlerde sürenin bitiminden 6 ay öncesinden fesih ihbarının karşı tarafa ulaştırılması gerekir.) şirkete son verebilmesi için;
· Şirket esas sözleşmesiyle ortaklara tek taraflı fesih yetkisi tanınmış olmalı veya,
· Şirket belirsiz süreli olarak kurulmuş olmalı veya da,
· Şirketin ortaklardan birinin hayatı süresince kurulmuş olması gerekir.
Limited şirketler, yasal düzenleme gereği belirsiz süreli bir şekilde kurulamadığı için, limited şirketin feshi ihbarla sona ermesi için ancak şirket esas sözleşmesine bir hüküm konularak; ‘ortaklardan birine veya bir kısmına belli şartların gerçekleşmesi veya genel-şartsız olarak’ feshi ihbar gönderme hakkı tanınabilir. Esas sözleşmeye konulacak olan bu türlü bir hükümde fesih bildirimi belli şekil şartlarına ve süreye tabi tutulabilir. Şirket esas sözleşmesinde konulacak bu sona erme hükmü ile; şirket ortağı mahkemeye başvurmadan, yapacağı bir feshi ihbarı ile şirketin feshini isteyebilir. [29]
Feshi ihbar konusunda Yargıtay, bir kararında, ......”şirket sözleşmesinde ortaklara verilmiş olan yetkiye dayanarak, sürenin bitiminden bir ay önce şirketin feshini ihbar eden, limited şirket ortağının kötü niyetli sayılmaması gerektiğine ve bu hâlin feshi ihbar eden ortağın şirketten çıkarılmasını gerektiren haklı bir sebep olarak değerlendirilemeyeceğine ortağın ana sözleşmede yer alan hakkını kullandığına, aslında somut olayda davalının fesih ihbarında bulunması ve davacı ortağında fesih yerine diğer ortağın payını devralmak şeklindeki iradesini mahkemeye yansıtması; iki ortağı bulunan bu şirketin iki ortak tarafından yürütülemeyeceği ve esasen sona erdirme iradelerini zımni yoldan ortaya koyduklarını gösterir. Bu sebeple şirketin Feshine....” karar vermiştir.[30]
Sonuç olarak limited şirketlerde ortağın ölümü, kısıtlanması veya feshi ihbar hakkının bulunması ile fesih sebepleri ticaret kanununda sayılmamasına rağmen; şirket ana sözleşmesine konulacak bir hüküm ile bu sebeplerle de şirketin sona ermesi sağlanabilir.
e) Sürenin Sona Ermesi
Limited Şirket kuruluş ana sözleşmelerinde bulunması gereken zorunlu kayıtlardan birisi de şirketin faaliyet süresidir. ( TTK md. 506/1-bend 5) Bu hüküm karşısında, Türk Hukuku’nda, belirsiz süreli limited şirket kurulmasının mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.[31] Şirket ana sözleşmesinde süre hakkında bir hüküm yer almazsa, tescil talebinin ticaret sicili memuru tarafından reddi gerekir. Böyle bir durumda ise şirketin ortakları arasındaki ilişkinin adi şirket hükümlerine göre çözülmesi gerekir.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 12/06/1974 Tarih, 1971/702 E. ve 1974/401 K. Sayılı içtihadı)[32]
Limited şirket için süre, tüzel kişiliğin kazanıldığı andan itibaren başlar. Belirlenen sürenin bitmesinden önce, şirket sürenin uzatılmasına dair bir kara almadıkça; sürenin bitmesiyle şirket infisah durumuna geçer.[33] Ancak bu konudaki sona ermeye dair Ticaret Kanununda herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Şirketin kuruluşu için, sürenin zorunlu olarak belirlenmesi gerektiğini belirten kanun koyucunun, sürenin bitiminde ne olacağını düzenlememesi eksiklik teşkil etmektedir.[34]
Sürenin dolmasıyla birlikte her bir ortak şirketin devamını istemiyorsa, şirketin sona ermiş sayılmasını ve tasfiyesinin başlatılmasını talep edebilir. Eğer sürenin sonunda ortaklar şirketin devam etmesini istiyorlarsa, süre bitmeden yapılacak bir ortaklar genel kurulunda; oy birliği ile alınacak kararla şirket süresinin ne miktarda uzayacağının ( Belirsiz bir süreye karar verilemez.) belirtilmesi ve bunun esas sözleşmeye değişikliğinin yapılmasıyla şirketin sona ermesi önlenir. Yargıtay içtihatları da bu yöndedir; ....’şirket süresinin bitmesinden sonra da alınacak bir genel kurul kararı ile sürenin uzatılması mümkündür....’[35]
Fakat süresi bitmiş olmasına rağmen, süre uzatma kararı almamış ve buna rağmen faaliyetlerine devam etmiş olan limited şirketin durumu ne olacaktır? Şirket, sürenin bitmesinden itibaren sona ermiş mi olmaktadır, yoksa, faaliyetlerine devam etmiş olması, şirketi, belirsiz süreli şirket hâline mi dönüştürmüştür?
Bu konuda doktrinde 2 farklı görüş bulunmaktadır. Arslanlı/Domaniç’e göre TTK md. 138 yollamasıyla böyle bir durumda BK 536/3. maddesinin uygulanması ve şirketin süresinin belli olmayan bir süre için uzadığının kabulü gerekir. Bu durumda limited şirket süresiz hale gelecek ve infisah etmeyecektir.[36] Yargıtay’ın kimi içtihatları da bu yöndedir: .......’süresi bitmiş olmasına rağmen faaliyetine devam eden şirket süresiz hale gelmiş olmakla birlikte şirket genel kurulunda yeni bir süre öngörülüyorsa, sürenin belli bir müddet uzatılması yolunda bir karar alması gerekir....’[37] Ticaret hayatının devamına kolaylık sağladığı için bu görüşe katılıyorum.
Süresi sona ermesine rağmen faaliyetine devam eden şirketlerin durumu ile ilgili doktrinde savunulan diğer görüş ise, şirket ana sözleşmesinde belirlenen sürenin bitmesinin ardından şirketin infisah edeceği ve tasfiye haline gireceğidir. Çünkü yasa koyucu TTK md. 506/1-5 gereği limited şirketin kuruluş aşamasında dahi belirsiz süreli olmasına izin vermemiştir. Bu şekildeki bir emredici norm karşısında TTK md. 138 ‘in uygulanması ile şirketin belirsiz süreli hale getirilmesi uygun değildir.Yasa koyucu 506/1-5 de getirdiği emredici kuralın dışında 649. maddede de bu kural haricindeki sona erme sebeplerini saymıştır.[38]
f) Şirket Ana Sözleşmesinde Yer Alan Diğer Sona Erme Sebepleri :
Limited şirketin esas sözleşmesinde yer alabilecek sona erme nedenleri yukarıda belirtilenlerle sınırlı değildir. Şirket ortaklar, Kanunun emredici hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla, belirledikleri bir veya birden fazla şartın gerçekleşmesi durumunda, şirketin sona ereceğine kararlaştırabilirler. Örneğin ortaklardan birinin iflas etmesi halinde şirketin sona ereceğine ilişkin bir hüküm konabilir. Veya şirketin 2 yıl üst üste zarar etmiş olmasını sona erme sebebi olarak sayabilir v.s.
Ortakların şirket ana sözleşmesine koydukları hükümler gereği şirketin sona ermesinin gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda uyuşmalık çıkarsa; bu durum Asliye Ticaret Mahkemesinde açılacak bir tespit davası ile açıklığa kavuşabilir. Davanın kabulü halinde karar açıklayıcı olur ve geriye etkili olarak şirket sona erer.[39]
2. ORTAKLAR GENEL KURULU KARARI İLE LİMİTED ŞİRKETİN SONA ERMESİ :
Şirketin faaliyetinin devamı sırasında ortaklar genel kurulunca gerekli görüldüğü hallerde, şirketin feshine karar verilebilir. Bu yetki sadece genel kurula verilmiştir. Bu hakkın şirketin başka organlarına devri mümkün değildir. Yine kanun koyucu fesih kararının öneminden dolayı; TTK md. 549/2 gereği, ‘esas sermayenin dörtte üçüne sahip olan ortakların dörtte üçünün çoğunluğuyla verecekleri fesih kararının şirkete son vereceğini’ hükme bağlamıştır. Bu oy oranının şirket esas sözleşmesiyle ağırlaştırılması mümkün ise de (oybirliği gibi) hafifletilmesi mümkün değildir. Ortaklar genel kurul kararı ile alınan fesih kararında muhalif kalan diğer ortaklar iptal davası açabilirler.[40]
Tasarıda bu sona erme türü hakkında getirilen yenilik; fesih kararı alabilmek için ortaklar genel kurulunun, ‘esas sermayenin en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunanların tamamının salt çoğunluğunun fesih için olumlu oy kullanmaları’ gerektiğini hükme bağlamıştır. ( TTKT md. 621/1-b)
3. ŞİRKETİN İFLÂSI NEDENİYLE SONA ERMESİ:
Mahkeme tarafından şirketin iflasına karar verilmesi halinde şirket infisah eder. Mahkemece verilecek olan bu iflas kararının kesinleşmesi ile şirket sona erer. İflas kararı kesinleşmeden şirketin sona ermesi mümkün değildir.[41]
İflas kararı üzerine iflas dairesi şirketin iflas ettiğini ticaret siciline ilan ve tescil ettirir. Bundan sonra icra ve iflas kanunu hükümlerine göre şirketin tasfiyesi gerçekleştirilir. İflas eden şirketin tasfiye sürecinde tüzel kişiliği devam eder. Ancak organların temsil yetkisi kısıtlanır.[42]
Limited şirketin iflâsına ilişkin, hem Türk Ticaret Kanunumuzda (TTK. md. 546, 324) hem de İcra ve İflâs Kanunumuzda (İİK md. 177-178) hükümler mevcuttur. Limited şirketin genel olarak 2 şekilde iflası talep edilebilir:
a. Şirketin Takipli İflası :
Bu türde Limited şirketin iflasının talep edilmesi için; alacaklı olanların, şirkete icra takibine geçmesi ( genel iflas yoluyla takip veya kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla takip) ve bu takibe dayanarak şirketin iflasını talep etmesi gerekir. Şirketi icraya koymak için; Limited şirketin, muaccel para veya teminat borcunu ödememesi yeterli olmaktadır. Borçlu şirketin somut malvarlığının veya ekonomik durumunun iflas yoluyla takip açısından icraya başvurmada hiçbir önemi yoktur. Önemli olan şeklen alacaklı ile borçlu şirket arasında bir borç ilişkisinin mevcut olmasıdır.[43]
b. Şirketin Doğrudan Doğruya İflası :
Doğrudan doğruya iflâsta, iflas talep eden tarafın öncelikle şirket aleyhine icra takibi yapması gerekmez. Şirketin alacaklısı veya borçlu şirket yetkililerinin belli sebeplerin bulunması hâlinde, doğrudan ticaret mahkemesine başvurarak şirketin iflâsını istemeleridir. Doğrudan doğruya iflasa başvurabilmek için gerekli sebepler; herhangi bir şekle (Borç-alacak ilişkisine) dayanmayıp, maddî ve borçlu şirketin malvarlığı durumuna veya borçlu şirketin belli bir takım davranış tarzına dayanmaktadır.
Alacaklıların, doğrudan doğruya şirketin iflasını isteyebileceği sebepler, (İİK md.177)
· Borçlunun yerleşim yerinin belli olmaması, (Borçlu şirketin esas sözleşmede bir merkezinin olmasına rağmen; faaliyetlerini yürüttüğü merkezi yerinin belli olmaması ve şirkete tebligat yapılamaması.)
· Borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacıyla kaçması, (Borçlu şirketin taahhütlerinden kurtulmak amacıyla hiçbir şube bırakmadan merkezini yurt dışına taşıyıp, tâbiyet değiştirmesi.)
· Şirketin alacaklılarını ihlal eden muamelelerde bulunması. Örneğin bilançonun gerçeğe aykırı düzenlenmesi, ortakların koymuş oldukları sermaye paylarının geri ödenmesi, şirketin aktiflerinin paraya çevrilmesinin zorlaştırılması, cezayı gerektiren hileli işlemler v.s
· Borçlunun mallarını saklaması.
· Borçlunun ödemelerini tatil etmiş olması. Yani borçlu şirketin belirgin hale gelmiş ödeme güçlüğü (aciz) nedeniyle muaccel borçlarını ödememe durumudur. Ödemelerin tatil edilmiş olması durumu; şirket temsilcileri tarafından bu yönde yapılacak duyuru, şirkete ait iş yerlerinin kapatılması, şirket mallarının borca karşılık olmak üzere değerinden çok aşağıya satılması gibi bazı davranışlardan da anlaşılabilir.[44]
· Borçlu şirketin ilama (mahkeme önünde yapılan sulhler de dahil olmak üzere) dayanan alacağı ödememiş olması. Bu durumda mahkeme hükmünün kesinleşmiş olması aranmamaktadır.
Borçlu şirketin, doğrudan doğruya kendi iflasını isteyebileceği sebepler, (İİK md.178/1, md. 179)
· Borçlunun aciz halinde olduğunu bildirerek yetkili Asliye Ticaret Mahkemesinden iflasını istemesi. ( İhtiyari İflas) Borçlu hakkında yapılan takibin sonuçsuz kalması aciz haline karine teşkil eder. Limited şirketin aciz halinde olması nedeniyle, şirketin kendi iflasını isteyecek olan organ ortaklar genel kuruludur.
· Alacaklının yaptığı haciz sonucunda borçlu şirketin elinden mallarının yarısından fazlasının çıkması ve bu durumda vadesi bir sene içinde muaccel olacak diğer borçlarını şirketin ödeyemeyecek olması halinde şirket derhal aczini bildirerek iflasını istemeye mecburdur. ( Zorunlu İflas)
· Denetçiler tarafından çıkarılan bilanço raporunda pasiflerin aktiflerden fazla olduğunun ve borca batıklığın anlaşılması halinde şirket müdürleri şirketin iflasını istemek zorundadır. ( TTK md. 556) (Zorunlu İflas)
4. HAKLI SEBEPLERLE MAHKEME KARARIYLA LİMİTED ŞİRKETİN SONA ERMESİ (ORTAKLARDAN BİRİNİN TALEBİ ÜZERİNE MAHKEME KARARIYLA SONA ERME) :
Ortaklardan birinin talebi üzerine, haklı sebeplerin varlığı halinde mahkeme şirketin feshine karar verebilir. (TTK md. 549/1-4) Bu hüküm sayesinde limited şirketin sözleşmeyle belirlenmiş süresi dolmadan önce de ortaklara şirketi sona erdirme imkanı tanınmıştır.
Böyle bir dava açılması halinde şirketin feshini istemeyen ve haklı sebepleri olan diğer ortaklar, davacı ortağın şirketten çıkarılmasını karşı dava ile talep edebilirler.(TTK md. 551/3) Zaten eğer ortaklardan biri, sermaye payının karşılığını alarak şirketten ayrılabiliyorsa; şirketin sona erdirilmesini isteme konusunda objektif bir çıkarı olmayacaktır.
Bahsi geçen duruma dair emsal Yargıtay Kararları da aynı yöndedir. ‘.......Davacı, Davalı şirket ortağı tutuklandığı ve bu sebeple mali-idari işlerin aksadığı haklı sebebiyle şirketin feshini talep etmiştir. Ancak bahsedilen haklı fesih sebebinin çoğu davalının tutuklanması nedeniyle şahsından kaynaklandığı için, bu durum şirketin feshi için objektif bir çıkar oluşturmayacağından davalının ortaklıktan çıkarılması yerinde olacaktır....’[45]
‘....... Haklı sebeplere dayalı olarak şirketten çıkma veya şirketin feshinin talep edildiği durumlarda talepçinin iyi niyet kurallarına riayet etmek kaydıyla bu haklarını kullanabilecekleri.....’[46]
Kaldı ki yukarıda bahsedilen içtihatlar ışığında, Türk Ticaret Kanunu Tasarısına da mehaz kanundaki hükme ek olarak; ‘haklı sebeplerle şirketin feshinin istendiği durumlarda mahkeme talep yerine davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşecek kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.’ ibaresi eklenmiştir.( TTKT md. 636/3) Böylece uygulama yasaya yansımıştır.
Kanunumuzda limited şirketi sona erdirecek haklı sebebin tanımı veya nelerin haklı sebep sayılacağı belirtilmemiştir. Ancak TTK md.187’de kollektif şirketler açısından haklı sebep tanımı yapılmış ve haklı sebeplere örnekler verilmiştir. Kanundaki bu hükümden limited şirketler için de yararlanılabilir.[47] Bundan yola çıkarak Haklı sebep; “ Ortakların bir araya gelmesini sağlayan maddi ve kişisel birliktelikleri ortadan kaldıran, böylece şirketin amacına ulaşmasını olanaksız kılan ya da ciddi biçimde güçleştiren veya bu amacı tehlikeye sokan nedenlerdir.”[48] Ortağın birinin şahsında beliren subjektif nedenler ise, haklı sebeple sona erme nedeni değil daha ziyade çıkarma sebebi olmalıdır.
Haklı sebepler, ortaklar arasındaki ilişkilerden kaynaklanabileceği gibi, bir ortak ile şirket arasındaki ilişkiden veya bizzat şirketin durumundan da kaynaklanabilir.[49] Haklı sebeple şirketin feshinin mahkemeden istenebileceği bazı hallere örnek;
· Limited şirket faaliyetinin tamamen durmuş olması.
· Ortaklar arasındaki ciddi anlaşmazlıklar.
· Ortağın esas sermaye borcunu ödemede temerrüdü.
· Şirketin kuruluş gayesinin gerçekleştirmesine imkan kalmaması.
· Şirketin devamlı olarak kar sağlayamaması.
· Ortakların rekabet yasağını ihlal etmeleri.
· Ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sona ermesi.
· Şirket yönetimindeki yolsuzluklar.
· Şirket kararlarının ve sözleşmenin sürekli ihlali.[50]
Haklı sebeplerin bulunması halinde her ortağın mahkemeye başvurarak şirketin sona erdirilmesini talep hakkı vardır. Ancak fesih sebebini meydana getiren kusurlu şirket ortağının, bu davayı açma hakkı yoktur. Mahkeme, davacı ortağın kusurlu olduğu sonucuna varırsa, haklı sebebe dayanarak şirketin feshedilmesi talebini reddetmelidir. Ancak, her iki tarafın ortak kusurlarından haklı sebep meydana gelmişse, bu hâl şirketin haklı nedenle fesih sebebi olarak kabul edilmelidir.[51]
Haklı sebeple şirketin feshi talebi davasının açılabilmesi için belli bir süre yoktur. Haklı sebep devam ettiği sürece fesih davası açılabilir. Limited şirketlerdeki haklı sebeple şirketin feshini talep etme davasında, şirketin tüm ortaklarının davada, davacı veya davalı olarak gösterilmesi gerekir. [52]
Bu şekilde bir dava açıldıktan sonra; davacı ortağın iddialarının gerçek olup olmadığını, şirketin son bulması için haklı bir sebep olup olmadığını mahkeme kendisi takdir eder. Hakim davacının sebeplerinin somut ve gerçek olduğu sonucuna varırsa şirketin feshine karar verir. Şirket mahkeme kararının kesinleştiği tarihte son bulur.
5. KANUNDA ÖNGÖRÜLEN DİĞER HALLERLE LİMİTED ŞİRKETİN SONA ERMESİ :
TTK md. 549/1-5 gereği limited şirketler diğer dört bentte belirtilen sebepler dışında, kanunun çeşitli yerlerinde belirtilen diğer sebeplerle de son bulurlar. Bunlar:
a. Şirket Sermayesinin Kısmen Kaybı ve Borca Batıklığı ( TTK md. 546)
Esas sermayenin yarısı kaybedilmiş veya şirketin aciz halinde bulunduğu şüphesini uyandıran durumlar mevcut ise (TTK md. 546); Müdürler aktiflerin satış fiyatları esas alınmak üzere bir ‘ara bilanço’ düzenleyerek, durumu ortaklar genel kuruluna bildirmek zorundadır. Ara bilanço neticesinde esas sermayenin 2/3’nün karşılıksız kaldığının anlaşılması halinde; ortaklar genel kurulu sermayenin tamamlatılması ( ortaklardan ek ödeme veya sermaye paylarının eksilen kısım kadar eş zamanlı düşürülmesi. ) veya kalan 1/3 sermaye ile yetinme kararı vermedikçe şirket feshedilmiş (infisahın tespiti davası açılır.) sayılır. (TTK md. 324/2, A.Ş hükümlerine yapılan gönderme ile.[53])
Yine limited şirketin borca batık olduğu (yani aktiflerinin şirket borçlarını karşılamaya yetmemesi) durumunda müdürler durumu derhal mahkemeye bildirmeye mecburdurlar. (TTK md. 324/2) Bu durumda mahkeme şirketin iflasına hükmeder. Eğer şirketin sermaye kaybının ve borca batıklığının ıslahı (iyileştirme projesi düzenlenmesi suratiyle) mümkün görülüyorsa, müdürlerin veya alacaklıların talebi ile mahkemeden iflasın ertelenmesine karar verilmesi talep edilebilir. Bu halde mahkeme envanter tazmini veya bir yediemin tayini gibi, şirket mallarının muhafazası için gerekli tedbirleri alır. Şirkete kayyım atanır. ( İflasın ertelenmesi kurumu İİK md. 179.)
Şirketin borca batık durumda olduğu anlaşıldığında, iflas talebiyle birlikte iflasın ertelenmesi de istenebilir.[54] İflasın ertelenmesini şirket müdürleri ile şirket alacaklıları isteyebilir. Diğer ortakların şirketin borca batık durumda olduğunu bildirme veya iflasın ertelenmesini isteme hakları bulunmamaktadır. Talep olmadan mahkemece re’sen iflasın ertelenmesine karar verilemez.[55]
İflasın ertelenmesi talebinin reddi veya erteleme süresi sonunda şirketin borca batıklık durumunun iyileşmemesi halinde, mahkeme şirketin iflasına karar verir.
b. Birleşme ve Bölünme İle Sona Erme ( TTK md. 151)
Pek çok ekonomik sebepler nedeniyle, limited şirketin bütün aktif ve pasifleriyle birlikte diğer bir şirket tarafından devralınması veya iki ila daha fazla ticari şirketin birleşerek yeni bir ticaret şirketi kurmaları neticesinde şirketlerin birleşmeleri meydana gelir. Ve şirketler infisah ederler. Bu durumda katılma suretiyle birleşmede, katılan şirketler sona erer. Yeni bir şirket adı altında birleşmede ise, birleşen eski tüm şirketler sona erer.
TTK md. 147 gereği birleşen şirket türlerinin aynı olması gerekir. Bir limited şirket usulen birleştiğini ilan eder. Bu ilanın ardından 3 ay içinde eski şirket alacaklılarının duruma itiraz etmemesi veya itirazın mahkemece reddedilerek kararın kesinleşmesi durumunda, birleşme hüküm ifade edecektir.( TTK md. 150) Ve bu durumda birleşen şirketler infisah edecektir. Ticaret unvanları bu tarihten sonra sicilden silinecektir.[56] Borçlar kanunu genel hükümler uyarınca (BK md. 179) birleşen şirketlerde, yeni şirket eski şirketin hak ve borçlarından; şirketin birleşmesinin ticaret siciline tescilinin yapılması itibariyle 2 yıl boyunca müteselsilen sorumludurlar.
Limited Şirketin türünün (nev’inin) değişmesi; şirketi sona erdiren bir sebep değildir. Çünkü şirket türünün değişmesi ile birlikte, aktif ve pasifleri varlığını devam ettirmekte yeni şirket eskisinin devamı sayılmaktadır. Bu sebeple tür değiştiren bir şirket tasfiye aşamasına girmez.[57]
Limited şirketlerin bölünmesine dair mevzuatımızda yeterli bir düzenleme yoktur. Doktrinde tam bölünen bir şirketin infisah olup olmayacağı konusunda görüş birliği bulunmamaktadır. Bu durumun ortadan kalkması için kanun koyucu Türk Ticaret Kanunu Tasarısıyla, Limited Şirketlerin Bölünmesi olarak ayrıntılı düzenlemiştir. Buna göre ‘bir ortaklık tam ve kısmî olarak bölünebilir. Tam bölünmede, ortaklığın tüm malvarlığı bölümlere ayrılır ve diğer ortaklıklara devrolunur. Bölünen ortaklığın ortakları, devralan ortaklıkların ortaklık paylarını ve haklarını iktisap ederler. Tam bölünüp devrolunan ortaklık infisah eder ve unvanı ticaret sicilinden silinir.’ ( TTKT md. 159)
c. Şirket Ortaklarından Birinin İflası Veya Esas Sermaye Payına (Ortaklık Payına) Haciz Konulması Sebebiyle Şirketin Sona Ermesi : (TTK md.522)
Ortaklardan birinin iflas etmesi halinde iflas dairesi, ortaklardan birinin şahsi alacaklısının ortağın payını haczettirmiş olması halinde alacaklı kişi; en az 6 ay önceden diğer tüm ortaklara göndereceği fesih ihbarnamesi ile şirketin feshini isteyebilir. (TTK md. 522/1) Bu sebepten dolayı şirketin infisah edebilmesi için tek şart, fesih ihbarnamesi gönderildikten sonraki 6 ay boyunca ortağın iflas durumunun veya borçlunun şahsi borcunun devam etmesi ve şirket infisahının diğer ortaklar tarafından önlenememiş olmasıdır.
Şirketin bu sebeplerle infisah olmasını istemeyen diğer ortaklar; 6 ay içinde, şirketin feshinin talep edilmesine neden olan ortağı şirketten çıkarmak veya iflas dairesi ile alacaklının parasını ödemek suretiyle şirketin infisahını önleyebilirler. ( TTK md. 523) İflasa sebep olan ortağın borcunu ödeyen şirketin yapılan ödeme nedeniyle borçlu ortağa rücu hakkı mevcuttur.
Şirketin infisahının önlememesi ve sona erme sebebinin devam etmesi durumunda şirketin nasıl sona ereceğine dair doktrinde iki görüş bulunur. Bir görüşe göre şirket aleyhine fesih davası açılması gerekir.[58] Benim de benimsediğim diğer bir görüşe göre ise şartlar sağlandığında şirket kendiliğinden sona ereceğinden, fesih davası yerine olsa olsa infisahın tespiti davası açılabileceğidir.[59]
d. Ortağın Sermaye Koyma Borcunda Temerrüde Düşmesi Nedeniyle: (TTK md. 529 ve 140)
Limited Şirketlerde ortaklar taahhüt ettikleri sermaye tutarınca şirkete karşı sorumludurlar. Ortakların koymayı taahhüt ettikleri sermayenin ödenmesi ertelenemez ve ortaklar bu borçtan ibra edilemez. Zira şirket sermayesinin ve dolayısıyla şirket alacaklılarının korunması amaçlanmıştır.[60]
Ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmediği durumlarda, şirket ifa davası, tazminat davası veya sermaye olarak konan eşyaların muhafazası için tedbir talep edebilir. Borcunu yerine getirmeyen ortak temerrüt faizi ve ana sözleşmede hüküm konulmuşsa cezai şartı ödemekle yükümlüdür. (TTK md. 529/1)
Sermaye borcunu yerine getirmeyen ortak; herhangi bir ihtara gerek kalmadan mütemerrit duruma gelir.[61] Şirketin ortaktan tazminat talebinde bulunabilmesi için, ortağın temerrüde düşmesi ve şirketin ortağa tazminat talebini de içinde barındıran bir ihtar çekmesi gereklidir.
Ortağın şirketten çıkarılabilmesi için, 15 günden aşağı olmamak üzere tayin edilecek sürelerle 2 defa ihtar yapılmış olması gerekir. Bu ihtarlara rağmen sermaye borcunu ödemeyen ortak için; genel kurul kararının çoğunluk oyuyla şirketten çıkarılmasına karar verilir. Mütemerrit ortak bu kararın kendisine tebliğinden itibaren 3 ay içinde iptal davası açabilir. Yani esasında sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesi bir şirketin sona erme sebebi değil, çıkarılma sebebi olmasına rağmen; bu durumun şirketin feshi için haklı sebep sayılabileceği kabul edilmektedir.[62]
e. Kuruluşta Kanun Hükümlerine Aykırılık Bulunması Nedeniyle :
Şirketin kuruluşunda kanun hükümlerine aykırı hareket ederek; alacaklıların, ortakların ve kamunun menfaatleri önemli ölçüde ihlal edilmiş veya tehlikeye düşürülmüş olabilir. Bu durumda ne olacağı ve nasıl bir yaptırım uygulanacağına dair Türk Ticaret Kanununda herhangi bir düzenleme yoktur. Ancak tasarıda böyle bir durumda ilgili müdürlerin, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın, şirket alacaklısı ve ortakların; şirketin tescilinden itibaren 3 ay içinde mahkemeye müracaat ederek, şirketin feshini talep etme hakkı getirilmiştir.( TTKT md.644-353.)[63]
f. Ortak Sayısının Bire İnmesi Veya Zorunlu Organların Eksikliği Nedeniyle Şirketin Sona Ermesi: (TTK md. 504)
Sunumumuzun en başında da etraflıca anlatıldığı üzere; Şirketin kuruluşundan sonra faaliyette bulunduğu süre içinde ortakların sayısı ikiden aşağı iner, elliden yukarı çıkarsa veya şirketin zorunlu organlarından biri mevcut olmazsa, mahkemenin vereceği uygun bir süre içinde bu eksiklik giderilmediği taktirde, tek kişi kalan ortak veya şirket alacaklılarının talebi üzerine, asliye ticaret mahkemesi şirketin feshine karar verir. ( TTK md. 504/2) Davayı açmaya yetkili kimseler talepte bulunmadığı sürece şirketin tüzel kişiliği ve faaliyeti devam eder.[64] Dava sırasında mahkeme şirketin malları ve evrakları için gerekli tedbirleri alır. Fesih davası şirket aleyhine açılır. Yetkili mahkeme şirket merkezinin bulunduğu Asliye Ticaret Mahkemesidir. Mahkemenin vereceği münasip bir sürenin ardından eksiklikler tamamlanmamışsa hakim feshe karar verir. Mahkemenin fesih kararının kesinleşmesiyle şirket tasfiye içine girer.
Limited şirketin zorunlu organları; Ortaklar genel kurulu ve Müdürlerdir. Ortak sayısının 20’nin üzerinde olduğu şirketlerde murakıplar (Denetçilerde) zorunlu organdırlar. Ortaklar genel kurulunun mevcut olmaması ortak sayısının bire inmesi halinde söz konusu olur.
Yargıtay ‘..... Şirket müdürü ve yetkililerinin şirketi terk ettiklerini, şirket merkezinde defter ve kayıt bulunmadığını, kayyım olarak atanan kişinin ortaklar kurulunu bir türlü toplayamaması nedeniyle görevden istifa ettiğinin tespit edildiği bir davada, ortada fiilen bir şirket bulunmadığı gerekçesiyle, 504/2 hükmü yerine, Türk Ticaret Kanunu’n 549/4. maddesi uyarınca, şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesi gerektiğine karar vermiştir....’[65]
Türk Ticaret Kanunu Tasarı hükümlerinde artık 1 kişilik limited şirkete olanak tanındığı için, sadece organ yoksunluğu nedeniyle ‘ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir.’ hükmü getirilmiştir. ( TTKT md. 636/2)
g. Sanayi Ve Ticaret Bakanlığı’nın Talebiyle Sona Erme :
Limited şirketlerin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın talebi sonucu fesholunabilceğine dair mehaz kanunda bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak TTK md. 556’daki gönderme ile Anonim Şirket hükümlerindeki TTK md. 274/2 gereği; ‘Kanuna, esas sözleşme hükümlerine veya kamu düzenine aykırı işlemler ve faaliyetlerde bulunduğu anlaşılan şirketler aleyhine özel kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca fesih davası açılabilir.’Hükmü getirilmiştir. Görüldüğü üzere Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na şirketin işlemlerine karşı iptal davası açabilme tanınmamıştır. Fesih davası açma hakkı tanınmıştır.[66] Böylece şirket ortakları ve alacaklıları yanında Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın da şirket aleyhine fesih davası açabileceğinin kabulü gerekir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
LİMİTED ŞİRKETİN TASFİYESİ VE İŞLEMLERİ
Tasfiye; şirket malvarlığının paraya çevrilerek, 3. kişilerle şirket arasındaki ilişkilerin sona erdirilmesi ve varsa artan kısmın ortaklar arasında paylaşılma işlemlerinin tamamını ifade eder. Bütün bu işlemlerin tamamlanmasından sonra da şirketin hukuki varlığına son verilebilmesi için, şirketin ticaret sicilinden silinmesi gerekir.[67]
Sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ve şirketin tasfiye aşamasına girmesi durumu (Tasfiyeye giriş kararı)[68]; şirket müdürleri tarafından Ticaret Siciline tescil ve ilan ettirilir. ( TTK md. 550.) Tasarıda madde 637, tescil ve ilanı şu şekilde düzenlenmiştir. “Sona erme, iflâstan ve mahkeme kararından başka bir sebepten ileri gelmişse müdür, birden fazla müdürün bulunması hâlinde en az iki müdür, bunu ticaret siciline tescil ve ilân ettirir.” Müdürlerin bulunmaması halinde ticari mümessiller, mahkemece verilen iflas kararında tasfiye memurları veya davayı açanlar da bu ilanı yaptırabilirler.[69]
Tasfiye işlemleri yalnızca ticaret siciline tescil ettirmekle bitmemektedir. Vergi Dairesi, Bağ-kur, SSK gibi kurum ve kuruluşlarda da tasfiyeyle ilgili yapılacak olan pek çok işlemler de vardır.
Tasfiye, herhangi bir nedenle faaliyetine son veren, şirketin tüm hesaplarının kapatılmasıdır. Tasfiye süresince şirket ve şirketin yetkili organları hukuk düzenindeki yerini korur ancak, faaliyetleri tasfiyenin amacına uygun olarak sınırlandırılmıştır. Ve üçüncü kişilerin hak kayıplarının önüne geçmek için, tasfiye sürecinde olan şirketin unvanının yanına “Tasfiye Halinde Olduğu” ifadesi yazılır. Şirketin ortaklar genel kurulu yine işlemlerine devam etmektedir ancak yetki daha çok tasfiye memurlarındadır. Daha önce ekonomik kazanç sağlama amacında olan şirketin amacı artık varlığına hukuken son verme haline dönüşür. Tasfiye aşamasında şirketin mevcut bir karı olsa bile bunun dağıtılması mümkün değildir. Çünkü dağıtımın yapılması için, tasfiye işlemlerinin tamamlanması ve dağıtılabilir bakiyenin bulunması gerekir.[70]
İnfisahın ticaret siciline tescil ettirildiği tarih, tasfiyenin başladığı tarih sayılır. Tasfiye süreci, fesih veya infisah edilme halinin meydana gelmesinden başlar. İnfisahın Ticaret Siciline tescil ettirildiği tarih, tasfiyenin başlangıç tarihi olarak kabul edilir. İflas halinde ise, tasfiyenin başlangıcı ilgili mahkemenin iflas kararına göre belirlenir. Tasfiyenin son bulduğu tarih, son bilanço ve hesap durumunun gerekli kurumlarca onaylanıp, tasfiye memurlarının ibra edildiği genel kurul kararı tarihidir. Akabinde ticaret sicilinden kaydının silinmesi ile tüzel kişilik sona bulur.Yani tasfiyenin son bulduğu tarih; şirketin ticaret unvanının ticaret sicilinden terkinin tescil edildiği tarih değil, son bilanço ve hesap durumunun onaylandığı ve tasfiye memurlarının ibra edildiği tarihtir.[71][72]
Limited Şirketin Tasfiyesine dair hususlar; hem mehaz kanunumuz (md. 552) hem de Türk Ticaret Kanunu Tasarısında (md. 643) aynı doğrultuda düzenlenmiştir. Buna göre “Limited Şirketlerin tasfiyesinde esas itibariyle anonim şirket hükümleri uygulanır.” Kanunda yapılan bu gönderme ile TTK md. 441-450 arası hükümlerin incelenmesi gerekir.a. Tasfiye Memurunun Seçimi ve Azli :
Şirket ana sözleşmesinde veya ortaklar genel kurulunun kararıyla bir tasfiye memuru görevlendirilmedikçe; tasfiye işleri şirket yönetim kurulu tarafından yapılır. Şirketin sona ermesinin sebebi iflastan kaynaklanıyorsa, bu durumda İcra-İflas Hükümleri uygulanır ve tasfiye, iflas idaresi tarafından yürütülür. Tasfiye memurlarına belirli bir ücret verilir. (TTK md. 441/1) Seçilen tasfiye memurları, Yönetim kurulu üyeleri tarafından ticaret siciline tescil ve ilan ettirilir. Tasfiye memurları mahkeme tarafından görevlendirilmişse, yönetim kurulu üyelerinin onları sicile tescil ve ilan ettirmesine gerek kalmaz.( TTK md. 441/2)
Şirket ana sözleşmesinde yer alan durumlarla veya ortaklar genel kurul kararı ile tasfiye memurları her zaman azledilebilir ve her zaman yerlerine başkası atanabilir.( TTK md. 442/1) Ortaklar genel kurul haricinde pay sahiplerinden her birinin talebi ile haklı sebeplerin mevcudiyetinde; mahkeme tasfiye memurlarını azlederek yerine yenilerini görevlendirir. Bunlar kendi kendilerini tescil ve ilan ettirirler. (TTK md. 442/2) Mahkemenin verdiği bu karara karşı Temyiz Yolu açıktır.
b. Tasfiyede İzlenilecek Sıra :
· Tasfiye memurları, vazifelerine başlar başlamaz şirketin, tasfiyenin başlangıcındaki hal ve durumunu inceleyerek buna göre envanter defterleriyle bilânçosunu tanzim eder. Ve bu bilançoyu umumi heyetin tasdikine sunar.
· Tasfiye memurlarının alacakları tahsili ve aktifleri paraya çevirmesi. Aktiflerin tamamının paraya çevrilebilmesi için genel kurulun kararı gerekir. (TTK md. 443)
· Alacaklıların daveti ile borçların alacaklılara ödenmesini sağlama. ( TTK md. 445)[73] Şirket borçlarının şirket aktifinden fazla olması halinde; tasfiye memurları keyfiyeti derhal mahkemeye bildirirler; mahkeme iflasın açılmasına karar verir. ( TTK md. 446/2)
· Arta kalan aktiflerin; pay sahipleri arasında, ödedikleri sermayeler ve paylara bağlı olarak dağıtılması. ( TTK md. 447)
· Tasfiye defteri ve evraklarının saklanması.
· Tasfiyenin sona ermesi üzerine şirkete ait ticaret unvanının sicilden terkini, tasfiye memurları tarafından sicil memurluğundan talep olunur. İş bu talep üzerine terkin keyfiyeti tescil ve ilân olunur. Bu şekilde şirketin hukuk hayatındaki varlığı ortadan kalkar. ( TTK md. 449)
SONUÇ
Yukarıda ayrıntılı bir şekilde bahsedildiği üzere; Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunun ticari hükümler içeren belli bazı maddelerinde Limited Şirketlerin sona ermesine dair sebepler sayılmıştır. Bazı sona erme sebepleri ise kanunda yapılan atıflar nedeniyle Anonim ve Kolektif Şirket Hükümlerine göre değerlendirilmiştir. TTK md. 549 gereği beş ana başlık altında toplanan sona erme sebepleri, Türk Ticaret Kanunu Tasarısında da çoğunlukla değişikliğe uğramadan biraz daha sade bir dille düzenlenmiştir.
Yine Limited Şirketlerin tasfiye işlemleri de kanunda yapılan atıf gereği A.Ş’lerin tasfiye işlemleriyle aynı şekilde yürütülecektir. Kanaatimce kanun koyucunun Limited Şirketin sona erme sebeplerini tek bir madde başlığı altında toplamayıp, Ticaret Kanundaki kolektif şirket ve anonim şirket hükümlerine ve yine genel hükümlere atıflar yaparak düzenlemesi yerinde değildir. Ancak Türk Ticaret Kanunu tasarısında da gerek sona erme nedenleri ve gerek tasfiye işlemleri bölümlerinde eleştirilen bu düzenleme şekli kullanılmaya devam edilmiştir. Bunun yerine Limited Şirketlerin Sona erme sebeplerinin ve tasfiye kurumunun kanunun tek bir bölümünde tüm unsurlarıyla birlikte düzenlenmesi daha yerinde olacaktır.
KAYNAKÇA- ANSAY, Tuğrul, YONGALIK, Aynur, Bankacılar İçin Şirketler Hukuku Bilgisi, Ankara, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayınları, Yirminci Baskı 2004
· ARSLAN, İbrahim Şirketler Hukuku Bilgisi, Mimoza Yayınları, Konya 2006- ARSLANLI, Halil, DOMANİÇ, Hayri, Ticaret Kanunu Şerhi Cilt No: 3 Limited Şirketler Hukuku Uygulaması ve Hisseli Komandit Şirketler, İstanbul, 1989
- ARSLANLI, Halil, Ticaret Kanunu Şerhi, İkinci Kitap- Yedinci Fasıl, Limited Şirketler, Birinci Kısım, İstanbul: Fakülteler Matbaası,1962
- BAŞTUĞ, İrfan, Limited Şirkette Ortağın Çıkma ve Çıkartılması,İzmir, İzmir İktisadî ve Ticarî Bilimler Fakültesi Yayınları, 1966
- CERRAHOĞLU, M.Fadullah, Türk Ticaret Kanununa ve Yargıtay İçtihatlarına Göre Limited Ortaklıklar Hukuku, İstanbul: İstanbul İktisadî ve Ticarî İlimler Akademisi Yayınları, 1976
- ÇEVİK, Orhan Nuri, Limited Şirketler Hukuku ve Uygulaması Üçüncü basım, Ankara: Yetkin Yayınevi, 1994
- DOĞANAY, İsmail, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, Dördüncü basım, İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., 2004
- ERİŞ, Gönen, Açıklamalı-İçtihatlı En Son Değişikliklerle Birlikte Türk Ticaret Kanunu, Ticari İşletme ve Şirketler, Dördüncü Basım, Ankara, Seçkin Yayınevi, Cilt: 2, 2007
- GÖRGÜLÜ, M. Refik, Açıklamalı ve Uygulamaları ile Anonim Limited ve Holding Şirketlerin Kuruluşu ve Faaliyet Rehberi, İstanbul, 2004 Basım
- İMREGÜN, Oğuz, Kara Ticareti Hukuku Dersleri ,On Üçüncü basım, İstanbul: Filiz Yayınevi, 2005
- KARAYALÇIN,, Yaşar Ticaret Hukuku, II. Şirketler Hukuku, İkinci basım, Ankara: Sevinç Matbaası, 1973
- KURU, Baki, İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı İstanbul: 2006
- MOROĞLU, Erdoğan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı Değerlendirme Ve Öneriler 3. basım, Ankara 2005
- ÖCAL, Akar, ‘Limited Şirkette Süre’, Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal Tekinalp’e Armağan. Cilt no:1. İstanbul 2003.
- ÖZENLİ, Sosyal, Uygulamada Adî Ortaklık ve Neden Olduğu Davalar Ankara: Kazancı Hukuk Yayınları, 1988
- POROY, Reha, TEKİNALP, Ünal, ÇAMOÜLU, Ersin, Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, Onuncu basım, İstanbul: Arıkan Yayınevi 2007 Nisan
- PULAŞLI, Hasan, Şirketler Hukuku, Altıncı basım, Karahan Yayınevi, Adana, 2008)
- TEKİL, Fahiman, Limited Şirketler ve Kooperatifler Hukuku İkinci basım, İstanbul: 1994
- ÜSTÜNDAĞ, Saim, İflâs Hukuku, İstanbul: 2007)
- YILDIZ, Şükrü, Türk Ticaret Kanunu Tasarısına Göre Limited Şirketler Hukuku İstanbul, Arıkan Yayınevi, 2007
- Meşe İçtihat Bankası 1.8 Versiyon
[1]Halil ARSLANLI, Ticaret Kanunu Şerhi, İkinci Kitap- Yedinci Fasıl, Limited Şirketler, Birinci Kısım(İstanbul: Fakülteler Matbaası 1962), s. 1 ; Yaşar KARAYALÇIN, Ticaret Hukuku, II. Şirketler Hukuku, (İkinci basım, Ankara: Sevinç Matbaası 1973), s. 336. ; Fahiman TEKİL, Limited Şirketler ve Kooperatifler Hukuku (İkinci basım, İstanbul: 1994), s. 21.
[2] Orhan Nuri ÇEVİK, Limited Şirketler Hukuku ve Uygulaması ( Üçüncü basım, Ankara: Yetkin Yayınevi, 1994), s. 23 ; M.Fadullah CERRAHOĞLU, Türk Ticaret Kanununa ve Yargıtay İçtihatlarına Göre Limited Ortaklıklar Hukuku, (İstanbul: İstanbul İktisadî ve Ticarî İlimler Akademisi Yayınları,1976), s. 4 ; TEKİL, s. 23.
[3] Oğuz İMREGÜN, Kara Ticareti Hukuku Dersleri ( On Üçüncü basım, İstanbul: Filiz Yayınevi, 2005), s. 499 ; ÇEVİK, s. 23. ; Tuğrul ANSAY/ Aynur YONGALIK, Bankacılar İçin Şirketler Hukuku Bilgisi, (Ankara, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayınları, Yirminci Baskı 2004), s. 122.
[4] TTK Tasarısı md. 573 (1) Limited şirket, bir veya daha çok gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulur; esas sermayesi belirli olup, bu sermaye esas sermaye paylarının toplamından oluşur.
(2) Ortaklar, şirket borçlarından sorumlu olmayıp, sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdürler.
(3)Limited şirket, kanunen yasak olmayan her türlü ekonomik amaç ve konu için kurulabilir.
[5] Şükrü YILDIZ, Türk Ticaret Kanunu Tasarısına Göre Limited Şirketler Hukuku ( İstanbul, Arıkan Yayınevi, 2007), s. 67.
[6] Erdoğan MOROĞLU, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı Değerlendirme Ve Öneriler (3. basım, Ankara 2005), s. 257.
[7] YILDIZ, s. 70.
[8] MOROĞLU, s. 257.
[9] İMREGÜN, s. 501. ; Aynı görüşte TEKİL, s. 28.
[10] Halil ARSLANLI/Hayri DOMANİÇ, Ticaret Kanunu Şerhi ( Cilt No: 3 Limited Şirketler Hukuku Uygulaması ve Hisseli Komandit Şirketler, İstanbul, 1989) s. 80 ; ÇEVİK, s. 27.
[11] Hasan PULAŞLI, Şirketler Hukuku, (Altıncı basım, Karahan Yayınevi, Adana, 2008) s. 435. ; ARSLANLI, s. 28 ;
[12] ÇEVİK, s. 28.
[13] YILDIZ, s. 77. ; KARAYALÇIN, s. 341. ; PULAŞLI, s. 438. ; TEKİL, s. 28. ; Reha POROY/Ünal TEKİNALP/Ersin ÇAMOĞLU, Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, ( Onuncu basım, İstanbul: Arıkan Yayınevi 2007 Nisan), s. 875.
[14] YILDIZ, s. 78.
[15]YILDIZ, s. 79. ; KARAYALÇIN, s. 356. ; ARSLANLI, s. 63. ; POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, s. 876. ; TEKİL, s. 10. ; PULAŞLI, s. 439.
[16]E) Esas sermaye payları
TASARI MADDE 583 - (1)Şirket sözleşmesinde esas sermaye paylarının itibarî değerleri en az yirmibeş Türk Lirası olarak belirlenebilir. Şirketin durumunun iyileştirilmesi amacıyla bu değerin altına inilebilir.
(2) Esas sermaye paylarının itibarî değerleri farklı olabilir. Ancak, esas sermaye paylarının değerlerinin yirmibeş Türk Lirası veya bunun katları olması şarttır. Bir esas sermaye payının vereceği oyun, 618 inci madde uyarınca itibarî değere göre hesaplanması, esas sermaye payının bölünmesi değildir. Aynı hüküm bir hakkın veya yükümlülüğün itibarî değere göre belirlendiği durumlar için de geçerlidir.
(3) Bir ortak birden fazla esas sermaye payına sahip olabilir.
(4) Esas sermaye payları itibarî değerle ve bu değeri aşan bir bedelle çıkarılabilir.
(5) Esas sermaye payının bedeli şirket sözleşmesinde öngörüldüğü şekilde, nakit veya ayın olarak veya bir alacağın takası yoluyla yahut sermaye artırımında olduğu gibi, serbestçe kullanılabilecek özkaynakların esas sermayeye dönüştürülmesi yoluyla ödenir.
[17] KARAYALÇIN, s. 343. ; ARSLANLI, s. 9. ; YILDIZ, s. 82.
[18] ARSLANLI, s. 11. ; KARAYALÇIN, s. 344. ; POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, s. 875. ; PULAŞLI, s.435. ; CERRAHOĞLU, s. 2 ; Gönen ERİŞ, Açıklamalı-İçtihatlı En Son Değişikliklerle Birlikte Türk Ticaret Kanunu, Ticari İşletme ve Şirketler, ( Dördüncü Basım, Ankara, Seçkin Yayınevi, Cilt: 2, 2007) s.2613.
[19] A) Sona erme sebepleri ve sona ermenin sonuçları
TASARI MADDE 636 - (1) Limited şirket aşağıdaki hâllerde sona erer;
a) Şirket sözleşmesinde öngörülen sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesiyle.
b) Genel kurul kararı ile.
c) İflâsın açılması ile.
d) Kanunda öngörülen diğer sona erme hâllerinde.
(2) Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir. (Organsızlık Nedeniyle Fesih)
(3) Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir. (Haklı Sebeplerle Fesih)
(4) Fesih davası açıldığında mahkeme taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir.
(5) Sona ermenin sonuçlarına anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır.
[20] Bkz. TTK Tasarı Md. 577/1-m
[21] Sosyal Özenli, Uygulamada Adî Ortaklık ve Neden Olduğu Davalar (Ankara: Kazancı Hukuk Yayınları, 1988). s. 116;
[22] KARAYALÇIN, s. 154 ; ÖZENLİ, s. 116.
[23] POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, s. 809.
[24] Yargıtay 13. H.D 04/03/1982 tarih ve 1982/1092 E., 1982/1447 K. Sayılı dosyası. ( Meşe İçtihat Bankası 1.8 )
[25] İMREGÜN, s. 517.
[26] POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, s. 939.
[27]ARSLANLI/DOMANİÇ, s. 732. ; ÇEVİK, s. 562. ; POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, s. 940. ; CERRAHOĞLU, s. 191. ; İsmail DOĞANAY, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, (Dördüncü basım, İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., 2004), s. 1484. ; M. Refik GÖRGÜLÜ, Açıklamalı ve Uygulamaları ile Anonim Limited ve Holding Şirketlerin Kuruluşu ve Faaliyet Rehberi, (İstanbul, 2004 Basım) s. 654.
[28]ARSLANLI/DOMANİÇ, s. 732. ; ÇEVİK, s. 562. ; POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, s. 939. ; CERRAHOĞLU, s. 191. ; İrfan BAŞTUĞ, Limited Şirkette Ortağın Çıkma ve Çıkartılması, (İzmir, İzmir İktisadî ve Ticarî Bilimler Fakültesi Yayınları, 1966) s. 269. ; DOĞANAY, s. 1484. ; GÖRGÜLÜ, s. 654.
[29] POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, s. 939.
[30] Yargıtay 11. H.D 25/09/1985 Tarih, 85/3521 E. ve 85/4788 K. ( Bkz. ÇEVİK, s. 564.)
[31] ARSLANLI/DOMANİÇ, s. 726. ; Akar ÖCAL, ‘Limited Şirkette Süre’, Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal Tekinalp’e Armağan. (Cilt no:1. İstanbul 2003.) s. 607. ; BAŞTUĞ, s. 269. ; CERRAHOĞLU, s. 10.
[32] ARSLANLI/DOMANİÇ, s. 198. ; DOĞANAY, s. 1386. ; ÖCAL, s.607. ; Meşe İçtihat Bankası 1.8 Vers.
[33] ÇEVİK, s. 568. ; ÖCAL, s.608. ; ERİŞ, s.2796.
[34] ÖCAL, s.608
[35] Yargıtay 11. H.D 29/05/1986 Tarih, E.2763 ve K.1986/3319 ( Bkz. ÇEVİK, s. 569.)
[36] ARSLANLI/DOMANİÇ, s. 727. ; Aynı görüşte ÇEVİK, s. 568.
[37] Yargıtay 11. H.D 15/09/1986 Tarih,1985/3949 E. ve 1986/4422 K. Sayılı içtihat. (Bkz. ÇEVİK, s. 570.)
[38] ÖCAL, s.608. ; CERRAHOĞLU, s. 189. ; BAŞTUĞ, s. 269. ; Danıştay 3. Daire 29/12/1976 Tarih ve 791 E., 808 K. Sayılı istişari görüş bildirme kararı ( Bkz. ÇEVİK, s. 569.)
[39] POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, s. 939.
[40] ARSLANLI/DOMANİÇ, s. 511.
[41] ARSLANLI/DOMANİÇ, s. 733.
[42] ÇEVİK, s. 565.
[43] Baki KURU, İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı (İstanbul: 2006), s. 923. ; Saim ÜSTÜNDAĞ, İflâs Hukuku, (İstanbul: 2007), s. 3.
[44] KURU, s. 981. ; ÜSTÜNDAĞ, s. 38.
[45] Yargıtay 11. H.D 25/06/2002 Tarih 2002/5464 E. ve 2002/6568 K. ( ERİŞ, s. 2813)
[46] Yargıtay 11 H.D 10/11/1989 Tarih 1989/7616 E. ve 1989/6156 K. ( ERİŞ, s.2801 ); Aynı görüşte ‘.....Limited ortaklıktan çıkma hakkı olanın, bu hakkı kullanmayarak ortaklığın feshini istemesi iyi niyet kurallarıyla bağdaşmaz....’ Yargıtay 11. H.D 20/06/2002 Tarih 2002/3701 E. ve 2002/6332 K. ( ERİŞ, s. 2814)
[47] ARSLANLI/DOMANİÇ, s. 735,736.
[48] ÇEVİK, s. 563. ; ARSLANLI/DOMANİÇ, s. 736.
[49] DOĞANAY, s. 1175.
[50] ARSLANLI/DOMANİÇ, s. 736. ; DOĞANAY, s. 1484-1485. ; ÇEVİK, s. 563.
[51] DOĞANAY, s. 1175.
[52] “....Yargılama aşamasında pay devri yapılmak suretiyle şirkete yeni bir ortak girmiş ise, bu ortağın da davaya zorunlu dava arkadaşlığı nedeniyle katılımının sağlanması ve yargılamaya bundan sonra devam olunması zorunludur…” Y. HGK. 28.05.1997 T., E. 1997/11-314, K. 1997/40 ( Meşe İçtihat Bankası 1.8 Vers.)
[53]TTK md. 324 : Şirketin Mali Durumunun Bozulması Halinde: (1)Son yıllık bilançodan esas sermayenin yarısının karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, idare meclisi derhal toplanarak durumu umumi heyete bildirir.
(2) Şirketin aciz halinde bulunduğu şüphesini uyandıran emareler mevcutsa idare meclisi aktiflerin satış fiyatları esas olmak üzere bir ara bilançosu tanzim eder. Esas sermayenin üçte ikisi karşılıksız kaldığı takdirde, umumi heyet bu sermayenin tamamlanmasına veya kalan üçte bir sermaye ile iktifaya karar vermediği takdirde şirket feshedilmiş sayılır. Şirketin aktifleri şirket alacaklarının alacaklarını karşılamaya yetmediği takdirde idare meclisi bu durumu derhal mahkemeye bildirmeye mecburdur. Mahkeme bu takdirde şirketin iflasına hükmeder. Şu kadar ki; şirket durumunun ıslahı mümkün görülüyorsa idare meclisi veya bir alacaklının talebi üzerine mahkeme iflas kararını tehir edebilir. Bu halde mahkeme, envanter tanzimi veya bir yediemin tayini gibi şirket mallarının muhafazası içinlüzumlu tedbirleri alır.
[54] KURU, bu konuda özel bir parantez açarak; ‘tasfiye aşamasına girmiş bir şirket için iflasın ertelenmesi kurumunun talep edilemeyeceğini’ ifade etmektedir. KURU, s. 987. ; Bu görüşe katılmıyoruz. Kanaatimce tasfiye aşamasına girmiş bir şirketin ciddi bir iyileştirme projesinin varlığı halinde, fesih kararından dönerek iflasla birlikte iflasın ertelenmesini talep edebilmesi mümkündür. Böylece ticari şirketlerin ticaret hayatlarının devamı sağlanmış olur.
[55] POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, s. 812.
[56] KARAYALÇIN, s. 224. ; POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, s. 128.
[57] KARAYALÇIN, s. 231. ; POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, s. 121. ; ÇEVİK, s. 566. ; PULAŞI, s. 534. ; DOĞANAY, s. 660-661.
[58]KARAYALÇIN,s. 382 ve 387; TEKİL,438. ; ERİŞ, s. 2795.
[59] ARSLANLI/DOMANİÇ, s. 308. ; POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, s. 893. ; CERRAHOĞLU, s. 189. ; DOĞANAY, s. 1422.
[60] KARAYALÇIN,s. 365. ; POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, s. 910.
[61] ARSLANLI/DOMANİÇ, s. 386. ; POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, s. 911.
[62] ARSLANLI/DOMANİÇ, s. 737.
[63] YILDIZ, s. 289.
[64] ÇEVİK, s. 566.
[65] Y 11 HD. 08.05.2003 T., E. 12015, K. 4652 sayılı karar. ( ERİŞ, s. 2815 )
[66] POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, s. 816.
[67] İbrahim ARSLAN, Şirketler Hukuku Bilgisi, ( Mimoza Yayınları, Konya 2006) s. 302-305.
[68]TASFİYEYE GİRİŞ KARAR ÖRNEĞİ
1. Şirketin faaliyetine devam etmesinde fayda görülmediğinden tasfiye haline girmesine;
2. Şirket Müdürü …………........ ' ın tasfiyeye girinceye kadar yaptığı işlemlerden dolayı ibra edilmesine,
Tasfiye işlemlerini yürütmek üzere TC Uyruklu …………. adresinde ikamet eden ………… 'ın Tasfiye Memuru olarak atanmasına ve tasfiye ile ilgili olarak münferit imzası ile şirketi temsil ve ilzam etmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
[69] ARSLANLI/DOMANİÇ, s. 761. ; YILDIZ, s. 292.
[70] ARSLAN, s. 303.
[71] http://www.muhasebenet.net/makale_erol_akgul. (05/11/2008)
[72]TASFİYEYE SONU KARAR ÖRNEĞİ
Şirketimiz ………. tarihinde tasfiyeye girmiş olup, tasfiye kararı, ……….. tarihinde tescil edilmiştir. Alacaklılara çağrı ilanları (…… tarih ve …… ) (………. tarih ve ……. ),(……. tarih ve ……. ) sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetelerinde yayınlanmıştır.
1- Üçüncü ilanın yayınlanmasının üzerinden 1 yıl süre geçtiğinden , tasfiyenin sonuçlandırılması, tasfiye bilançosunun kabulü ile tasfiye memurunun ibra edilmesine,
2- Defter ve belgelerinin ……… ili ……. İlçesi ………………… ……… ….. adresinde mukim ………. 'e teslim edilmesine oy birliği ile karar verildi.
[73]ALACAKLILARA ÇAĞRI İLANI ÖRNEĞİ
TASFİYE HALİNDEKİ .................. LİMİTED ŞİRKETİ TASFİYE MEMURLUĞUNDAN
……… Ticaret Sicil Memurluğunda ........ /....... sicil numarası ile kayıtlı şirketimiz; ..... / ..... / ....... tarihinde tasfiyeye girmiş ve tasfiye kararı .... / ..... / ........ tarihinde tescil edilmiştir.
Şirketimizin borçlu ve alacaklılarının, ellerindeki belgelerle birlikte; bu ilanın üçüncü defa yayınlanmasından itibaren en geç bir yıl içinde .................... adresinde bulunan tasfiye memurluğuna müracaatları ilan olunur.
Tasfiye Memuru
Kaşe ve İmza
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :
"Limited Şirketlerin Sona Erme Sebepleri Ve Tasfiyesi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Özge Kaya'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (https://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
|
|