Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Türk Anonim Ortaklıklar Hukukunda Sözü Edilen Tek Borç İlkesi

Yazan : Levent Köse [Yazarla İletişim]
Avukat - Bilgi Üniversitesi Ekonomi Hukuku Anabilimdalı yüksek lisans programı öğrencisi

Türk Anonim Ortaklıklar Hukukunda Sözü Edilen Tek Borç İlkesi
ve
Doktrin ve Tasarının İlkeye Bakışı
1- Türk Ticaret Hukukunda Ortaklık Kavramının Sınıflandırmaları ve Anonim Ortaklığın Bu sınıflandırmalar İçerisindeki Yeri
Ticaret hukukunda ortaklık kavramını Türk Hukuku bakımından çeşitli ayrımlara ve sınıflandırmalara sokmak mümkündür. Bu ayrımlardan biri de Kişi ortaklıkları ve Sermaye ortaklıkları şeklinde yapılan ayrımdır. Ayrımın temelinde Ticaret Ortaklıklarının paydaşlarının ortaklıktan doğan borçlarının ve haklarının sınırının çizilmesinde kişisel temelin mi baz alınacağı sermaye temelinin mi baz alınacağı ayrımı yatmaktadır. Fakat Türk Ticaret Kanunu (Çalışmanın devamında kanun olarak anılacaktır.) Türk Ticaret Kanunu Tasarısının (Çalışmanın devamında Tasarı olarak anılacaktır.) aksine bu açıdan bir sınıflandırmayı öngörmemiştir. Kanunun 2. kitabı olan Ticaret Şirketleri Kitabının Genel esaslar kısmının ilk maddesi olan 136. madde hükmü sadece ticaret şirketlerini saymak ile yetinmiş ancak bunları herhangi bir sınıfladırmaya tabi tutmamıştır.
Ve fakat tasarıda doktrinde kabul gören bu ayrım hüküm bazında ele alınmış ve 124. maddenin 2. fıkrası şahıs ve sermaye şirketleri ayrımına yer vermiştir. Bu hüküm kanunlaştırma anlamında yeni bir hüküm olmakla beraber doktrin açısından yeni bir fikir değildir. Hükmün lafzı açık bir şekilde anonim ortaklıkların; limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit ortaklıklar ile birlikte sermaye ortaklığı sayıldığını belirtmiştir.

2- Ortaklık Kavramı Unsurlarından Sermaye Unsuru
Ortakların sermaye koyma borcu adi ortaklık açısından Borçlar Kanununun 521. maddesinde düzenlenmiştir. Madde ‘Her şerik, nakit, alacak, veya diğer mal veya say olarak bir sermaye koymakla yükümlüdürler.’ diyerek ortağın sermaye koyma borcunu belirtmiştir.
Tasarıda açıkça sermaye şirketi olarak telaffuz edilen anonim ortaklıklarda ise kanun 405. madde ile sermaye koyma borcu başlığı altında konuyu düzenlemiştir. Madde hükmü ortaklığın sermaye koyma borcunun hüviyetini belirlerken esasında tek borç ilkesine de yer vermiş olmaktadır.
Tasarı kanunun 405. maddesi hükmünü bir takım değişikliklere uğratmış olsa da özü itibari ile korumuştur. Tasarının 480. maddesi anılan maddedin yeni halidir. Hükmün gerekçesi yapılan değişikliğin nedenini açıklamak ile beraber esasında Tek Borç İlkesinden bir cayma olmadığından da bahsetmektedir.
3 -Tek Borç İlkesi; Kavram ve Yorumlar
Tasarıda açıkça sermaye şirketi olarak zikredilen anonim ortaklıkta paydaşların sadece tek borcu sözkonusudur; bu borç paydaşın koymayı taahhüt ettiği sermaye borcunun ifasıdır. Bu borca ilişkin olarak doktrin tek borç ilkesi tanımını yapmaktadır. Anonim ortaklıklardaki sermaye ile sınırlı sorumluluk ilkesi gereğince ve yukarıda açıklandığı üzere limited ortaklıkların aksine emredici hükümler ile de korumaya alındığından cihetle doktrinde anonim ortaklığa “tek borç ortaklığı” adı da verilmektedir.
Anonim ortaklığın günümüzde ihtiva ettiği önemi ve ticaret hayatı içerisindeki konumu incelenirse tek borç ilkesinin önemi daha iyi anlaşılabilir. Anonim ortaklık günümüzde sermayenin daha etkin kullanımı ve ticari hayatın yarattığı risklerin küçük sermaye sahiplerini korkutmaması amacıyla kullanılmakta olan bir ticaret hukuku müessesesidir. Bu açıdan amacına limited ortaklıktan daha yakın olduğunu söyleyebiliriz. Nihayetinde iki istisnai hüküm olsa dahi yukarıda bahsi geçen Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun 35. maddesi ve Vergi Usul Kanununun 10. maddesi limited ortaklık paydaşlarının şahsi sorumluluğuna gidilebilmesinin önünü açmaktadır.
Yukarıda bahsedilen nedenlerden dolayı anonim ortaklığın paydaşlarının limited ortaklığın paydaşlarına nazaran sorumluluklarının daha dar olduğunu söylemek yanlış olmaz. Paydaşlar ortaklık borçlarından dolayı sadece koymayı taahhüt ettikleri sermaye miktarları oranında sorumludurlar. Ancak bu sorumluluk şahsi malvarlıklarının tamamını içine alan bir sorumluluktur. Bu bağlamda, pay sahipleri, tek borç ilkesi gereğince, anonim ortaklıklarda sermaye ile sınırlı olarak ortaklık alacaklılarına sorumlu konumda iken, ortaklığa karşı taahhüt ettikleri sermaye tutarı ile kendi malvarlıkları ile sınırsız sorumlu konumdadırlar.
Kanun ve tasarının anılan hükümlerinin emredici nitelikte oldukları maddelerin gerekçelerinde de belirtildiğinden veçhile aksinin gerek genel kurul kararı ile gerekse de esas sözleşme ile kararlaştırılması mümkün değildir.
Kanunun 405. maddesinin 3 fıkrası ayrıca ek bir yükümlülük öngörmektedir. Bu ek yükümlülük tasarının 480. maddesinin 4. fıkrasında korunmuştur.Ayrıca tasarının ilgili maddesi ‘Kanunda öngörülen istisnalar dışında’diyerek bir diğer istisnanın da önünü açmaktadır.Bu istisna tasarının 376. maddesinde düzenlenmiş olan Bilanço zararlarına ilişkin olan hükümdür.
Doktrinde kanunun 405. maddesinin lafzından ileri gelen bir ikilik yaşanmıştır. Zira maddede ‘fazla bir şey ödemeye’ tanımı; hükmün başındaki ‘sermaye koyma borcu’ ve ‘ödeme’ kelimesinin geçmesi dar tanımlamalara yol açmıştır Ancak anonim ortaklığın günümüzde ihtiva ettiği önem ve ilkenin uygulanmasının emredici niteliğe büründüğü de göz önüne alındığında böyle dar bir yorumun doğruluğu tartışma götürür bir şekle bürünmektedir. ‘Fazla bir şey ödeme’ tanımı sadece sermaye koyma borcu olarak algılanmamalıdır. Zira aksi bir yorum yapılması sermaye koyma borcunun içinde sayılmayacak diğer yükümlülüklerin de ortaktan istenebilmesinin önünü açacaktır ki bu durum bir sınırlı sorumluluk amacı taşıyan anonim ortaklığı bu sınırdan çıkarıp şahsi ortaklık hüviyetine bürünmesi sonucuna dahi götürebilir. Aksine çoğu geçersiz olan veya ikili sözleşmeler ile ayakta tutulabilen diğer yükümleri de içine alacak şekilde geniş bir şekilde yorumlanmalıdır. Bu tarz yükümlülüklere örnek vermek gerekirse; anonim ortaklıktan mal alma, anonim ortaklığa mal satma, hisse senetlerini devir özellikle belirli bir fiyattan satma mecburiyeti gibi yükümlülükler gösterilebilir.
Uygulamada ise bu tarz yükümlülüklerin Türk hukukunda Hissedarlar sözleşmesi adıyla anılan ancak uluslararası terminolojide değişik adlandırmaları olsa da yaygın kullanılan ismi ile ‘shareholders agreement’ olan atipik sözleşme ile yürütülmeye çalışıldığı görülmektedir. Hissedarlar sözleşmesi esas sözleşmeye girecek veya girmiş olan kimi hükümlere yer verdiği gibi ; esas sözleşmeye girmesi mümkün olmayan hükümlere yer vermesi açısından da bir yan düzen getirdiği açıktır.
Bu yan düzenin anonim ortaklık açısından nasıl bir sonuç doğuracağı ise tartışmalıdır. Hissedarlar sözleşmesi çoğu zaman adi ortaklık hükmünde tezahür etmektedir.Bu ilişkide iki ortaklık ortaya çıkmaktadır. Ortaklıklardan birini anonim ortaklık diğerini ise adi ortaklık oluşturmaktadır. Paydaşların bir üst ilişki ile oluşturdukları adi ortaklık ile adi ortaklığın taraflarına borç yüklenebilir. Adi ortaklığın yüklediği borçların tarafların arasında nispi bir şekilde tezahür edeceğinden bahisle 3. kişilerin ve anonim ortaklığın kişilikleri üzerinde doğmayacağını söylemeliyiz.
Fakat bu noktada anonim ortaklığın üst ilişkide yer alan adi ortaklığa taraf olup olmaması önem kazanmaktadır. Zira adi ortaklığa taraf olmaması borçlar hukuku anlamında zaten bir sorumsuzluk hali doğurmaktadır ve fakat adi ortaklığa taraf olması durumunda adi ortaklık içerisinde tezahür eden nispi ilişkinin içine girecek ve hak ve borçların kişiliğinde doğması borçlar hukuku kuralları gereği olacaktır.
Ancak esas sözleşmeye konulamayan hükümlerin konulması için bir yan düzen sağlayan hissedarlar sözleşmesine tek borç ilkesine aykırı hükümler konulması halinde hükümlerin kaderi ne olacaktır?
Bu durumda kanunun ve tasarınında ifade ettiği üzere emredici nitelikte olan hükümler devreye girmekte ve hissedarlar sözleşmesinin ek yüküm ifade eden hükümleri ortaklık hukuku bakımından hiç bir hukuki sonuç ortaya koymamaktadır. Ancak ortada bir nispi hukuk ilişkisi olduğu da ortadadır. Bu durumda nispi hukuk ilişkisi bakımından geçerli hukuki sonuçları yok saymak doğru olmayacaktır.
Adi ortaklık hükümlerinin borçlar hukuku anlamında hüküm doğurması kaçınılmazdır. Anonim ortaklığın da taraf olduğu hissedarlar sözleşmesinin tek borç ilkesine ayrıkılık teşkil eden hükümleri ise ortaklık hukuku bakımından geçerli olmayacaktır.
Tek borç ilkesinin lafzından hareketle paydaşların birbirleri arasında daha ağır borç veya borçlar altına girmeleri ise mümkündür. Zira Tek borç ilkesi paydaşın ortaklığa olan borcunun sınırını ifade etmektedir. Hissedarlar sözleşmesi ile taraflar arasında yüklenilen borçların edimi tabi ki istenebilir ancak bu borcun ifası için anonim ortaklığa başvurmak neticesiz bir talep olacaktır. Bu talebin sonuç vereceğini düşünürsek ticaret hukukunun ortaklık ile ilgili düzenlemelerini yok sayarak sözleşmenin ve dolayısıyla borçlar kanununun egemenlik alanına sokmuş olunacaktır.
Tasarının 480. maddesinin gerekçesi de hissedarlar sözleşmesi ile yaratılmak istenen yan düzenin önüne geçilmek istendiğini açıkça ortaya koymaktadır. Gerekçede yaratılmak istenen yan düzenin ortaklık uyumu ile bağdaşmayacak sorunlar ortaya çıkarabileceğini ve güçlü ortağın gücünü pekiştirebileceği zeminler yaratma olasılığı bulunduğu belirtilmektedir. Bu sonucun ise amacı küçük sermayeleri ekonomik hayata kazandırmak olan anonim ortaklık müessesesinin sac ayaklarından birini kıracağından şüphe yoktur. Tasarı hükmün emredici olmasından cihetle hissedarlar sözleşmesinin esas sözleşmenin uygulama alanına tecevüzünü önlediği ve emredici bir hüküm olması yüzünden hissedarlar sözleşmesinin belirli bölümlerini de sorgulanabilir hale getirebilir.Örneğin adi ortalık hükümlerinden anonim ortaklık lehine ayrıca bir borç öngörülmüş ve bu borç kanunda sayılan istisnalardan birinin içinde değil ise sözleşme hükmü hukukun emredici ilkelerine aykırılıktan geçersiz olacaktır.
4 - İlkenin istisnaları
(i) İlkenin ilk ve uygulamada en çok rastlanılan istisnası itibari değerden yüksek bedelle hisse senedi çıkarılması halinde görülür. Primli pay da diyebileceğimiz bu payların bedellerini pay sahipleri ödemekle mükelleftirler. Ve fakat bu bedel sermaye koyma borcundan sayılmadığı için sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen paydaşa uygulanan müeyyideler (ıskat) primi ödemeyen paydaşa uygulanmaz.
(ii) İkincil yükümlükler ise ikinci istisnayı oluştururlar.Bu yükümlülükler kanunun 405. maddesinin 3. fıkrasında ve tasarının 480. maddesinin 4. fıkrasında açıklanmıştır.
(iii) Doktrinde tartışmalı olmak ile beraber bağlılık yükümü de üçüncü istisna olarak belirtilebilir.
(iv) Dördüncü istisna ise r saklama yükümlülüğüdür.
(v) Bunların dışında tasarının 376. maddesinde belirtilen ve borca batık olma durumunu düzenleyen hükme göre eğer şirket sermayeyi tamamlama kararı alırsa tamamlama miktarı da paydaşlardan temin edilecektir ki bu da ortakların ortaklığa karşı olan bir başka borcunu ortaya çıkaracaktır.
5 - Sonuç
Yukarıda açıklandığı üzere tasarı ve kanun anonim ortaklığa günümüzde taşıdığı önem ve üstlendiği görevi göz önüne yaklaşmaktadır. Bu bakış açısı anonim ortaklığının bir sermaye şirketi olması temelinden ortaya çıkmakta ve küçük sermayenin ortaklıklara katılmasını amaçlamakta ve olabildiğince az zarar görmesini garanti altına almak istemektir.B u açıdan bakıldığında ortakların ileride sorumlu olacakları payı bilmeleri ve bu güven içinde ortaklığa katılmaları büyük önem arz etmektedir. Neticede tasarıda açıkça bir sermaye şirketi olarak sayılan anonim ortaklık için bu amaçlar olmazsa olmaz niteliktedir.
Bu amaçların gerçekleşebilmesi için gereken sacayaklarından birisi de tek borç ilkesidir. Nihayetinde anonim şirket paydaşının şirkete girme nedenleri somut olaya göre değişse de her zaman gözönünde tutulan özellik sınırlı sorumluluk ilkesidir. Paydaş böylece sorumlu olduğu miktarı bilerek hareket etmek ve bir zarar ortaya çıkması halinde malvarlığının sınırsız bir şekilde takip edilemeyeceğinin garantisini istemektedir.Limited ortaklıkta yukarıda belirtilen istisnaların aksine anonim ortaklıklar tek borç ilkesi altında bu garantiyi vermektedirler.
Kanunun 405. maddesi hükmünü lafzi anlamda değiştiren tasarının 480.maddesi hükmü de tek borç ilkesini ihtiva eden maddedir.Maddenin gerekçesi açıkça tek borç ilkesine yer verildiğini açıklamış ve hissedarlar sözleşmesi ile açığa çıkarılmaya çalışılan yan düzenin önünü kesmeyi amaçladığını açıkça ifade etmiştir.
Gerekçede yer verilen örnek ise dikkate değerdir. ‘Bu yan düzen güçlüye, hukukunu getirmek, hakimiyet kurmak, istediği an istediği fiyatla karşı tarafın paylarını almak veya paylarını satmak hakkını sağlamaktadır. Veto hakları da bu düzenin önemli silahıdırdenilerek yan düzenin yol açabileceği ortaklık demokrasisi ve uyumuna aykırı sonuçlaradikkat çekilmektedir.
Nihayetinde anonim ortaklığın limited ortaklık gibi karma bir düzenden ziyade kanunda öngörülen istisnalar dışında katıksız bir sermaye ortaklığı olması istenmiştir ve tek borç ilkesinin de bu anlamda emredici bir hüküm ile koruma altına alınmış olması gayet anlamlıdır.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Türk Anonim Ortaklıklar Hukukunda Sözü Edilen Tek Borç İlkesi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Levent Köse'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
19-09-2008 - 15:50
(5718 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 4 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 4 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
10930
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 1 gün 11 dakika 1 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,91 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 13387, Kelime Sayısı : 1600, Boyut : 13,07 Kb.
* 5 kez yazdırıldı.
* 6 kez indirildi.
* 1 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 902
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,02554893 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.