Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Üst İşveren-Alt İşveren İlişkilerinin Hukuki Neticeleri Ve İlgili Yargıtay Kararları

Yazan : S.Cenani Yalkın [Yazarla İletişim]

Makale Özeti
Üst İşveren-Alt İşveren İlişkilerinin Hukuki Neticeleri

KONU: İŞVEREN VE ALT İŞVEREN(TAŞARON) İLİŞKİSİ HK.

4857 sayılı yeni iş kanunu,asıl işveren-alt işveren tanımında daraltıcı etkiye sahip bir düzenleme yapmıştır.Buna göre,bir işyerinde yürütülen mal ve hizmet üretimine ilişkin'asli işin bir bölümünde' veya'yardımcı işlerinde'iş alan diğer işverenler,işçilerini sadece bu işyerinde çalıştırdıklarında asıl işveren-alt işveren ilişkisi doğmuş olacak,buna karşı işyerinde yürütülen asli ve yrdımcı işler dışında iş alan bir işveren,örneğin işyerinde bir ek inşaat yapılması işini alan diğer işverenin alt işveren kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmayacaktır.Ayrıca yasaya göre,asıl işverenin alt işverenden iş alabilmesi,işyerinin gereklerine ve teknolojik nedenlere bağlanmıştır.Diğer yandan bir işyerinde asıl işveren-alt işveren ilişkisinin doğumu için.asıl işin 'bir bölümünde'iş alınmasının anlamının,ayni bölümde asıl işverenin artık işçi çalıştırmayacağı,işçilerin bölünme suretiyle bir kısmının asıl işverence,diğer kısmının alt işverence yürütülmesine madde düzenlemelerinin imkan vermediği konusunun da göz önünde tutulmasıdır.
Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin madde şartlarına göre doğmuş olmasının en önemli sonucu her iki işverenin,alt işverenin işçilerine karşı birlikte sorumlu olmasıdır.Bu sorumluluk,alt işverenin işçisinin o işyeriyle ve orada çalıştığı süreyle sınırlı olup,alt işverenin işçilerinin iş kanunundan,iş sözleşmesinden ve alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinin kapsamaktadır.
Diğer taraftan madde düzenlemesinde,asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırmaya devam ettirilmesi suretiyle haklarının kısıtlanamayacağı veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamayacağı hükme bağlanmıştır.Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem göreceklerdir.Yine kanuna göre işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez.
Yargıtay bu hususta bir genel kurul kararında aynen'..Bir işte veya bir bölümünde veya eklentilerinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran üçüncü kişiye aracı(alt işveren)denir.İşverenden alınan iş,işverenin sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir nitelik taşımaktaysa özellikle alınan işin görüldüğü yer ayrı ve bağımsız bir işyeri olarak değerlendirilecek nitelikte ise,işi alan kimse aracı değil işverendir...'hükmü vermiştir.
506 sayılı sosyal sigortalar yasasında da asıl işveren-alt işveren tanımı yapılarak aynen'Sigortalılar üçüncü kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bununla sözleşme yapmış olsalar bilebu kanunun iş verene yüklediği ödevlerden dolayı,aracı olan kişi ile birlikte asıl işveren de sorumludur..'denilmiştir.


S.Cenani YALKIN
DANIŞMAN

T.C.
YARGITAY
Dokuzuncu Hukuk Dairesi
Esas No
: 2004/20368
Karar No
: 2005/12913
Tarih
: 11.04.2005

ÜST İŞVEREN - ALT İŞVEREN
ÜST İVERENİN İŞÇİLİK ALACAKLARINDAN DAYANIŞMALI OLARAK SORUMLU OLMASI
ÖZET:
Dosya içeriğinden; davacının çalıştığı işyerinin asıl işverenin Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü olduğu, diğer davalı şirketlerin bu işyerinde alt işveren sıfatı ile dekabaj iş aldığı ve davacının alt işverenin işçisi olarak münhasıran bu işyerinde çalıştığı anlaşılmıştır. Böyle olunca davacının dava konusu alacağından davalılardan asıl işveren Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü de 1475 Sayılı Yasanın 1/ son maddesi gereğince sorumludur.
Dava: Davacı, kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai, ücret ile hafta ve genel tatil gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı Çukurova AŞ. ile davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı Çukurova'nın tüm, davacının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

Dosya içeriğinden; davacının çalıştığı işyerinin asıl işverenin Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü olduğu, diğer davalı şirketlerin bu işyerinde alt işveren sıfatı ile dekabaj iş aldığı ve davacının alt işverenin işçisi olarak münhasıran bu işyerinde çalıştığı anlaşılmıştır. Böyle olunca davacının dava konusu alacağından davalılardan asıl işveren Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü de 1475 Sayılı Yasanın 1/ son maddesi gereğince sorumludur. Buna rağmen mahkemece yazılı şekilde anılan kurum hakkındaki davanın reddedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

Davacının kıdem tazminatı ve izin ücreti istekleri bir yıldan az çalıştığı gerekçesi ile reddedilmiş ise de; dosyadaki bilgi ve belgelerden özellikle tanık beyanlarından davacının 16.03.2002 - 07.04.2003 tarihleri arasında davalı işyerinde kesintisiz çalıştığı, hizmet süresinin bir yıldan fazla olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre dava konusu kıdem tazminatı ve izin ücreti isteklerinin kabulü gerekirken reddine karar verilmesi hatalıdır.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11.04.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.



T.C.
YARGITAY
Dokuzuncu Hukuk Dairesi
Esas No
: 2004/17098
Karar No
: 2004/17431
Tarih
: 08.07.2004

ÖZET:
Asıl İşveren-alt işveren ilişkisinde muvazaanın tesbiti halinde işveren niteliği taşımayan kişinin davacıya yaptığı 05.11.2003 tarihli fesih ihbarının hukuki bir değeri yoktur. Bu durumda 31.12.2003 tarihinde işyerinde fiilen alınmamak suretiyle, iş sözleşmesinin asıl işveren tarafından feshedildiğinin ve davanın bu tarihten itibaren bir aylık yasal süre içerisinde açıldığının kabulü gerekir. Öyle olunca da fesih ile ilgili deliller toplanmalı, işin esasına girilerek karar verilmelidir.
Dava: Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir. Yerel Mahkeme, davayı reddetmiştir.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı, dilekçesinde davalılardan TKS AŞ. İşyerinde adıgeçen işverenin işçisi olarak çalıştığını, işyerinde daha önce işçi olarak çalışan ÖO isimli şahsın muvazaalı şekilde alt işveren olarak gösterildiğini, Ö.O.'nun işveren olmadığını, 05.11.2003 tarihinde ÖO tarafından yapılan önel vermek suretiyle hizmet akdinin feshi ile ilgili tebligatın geçerli olmadığını, işveren olarak TKS A.Ş. tarafından fesih ile ilgili bir tebligat olmadığını, 31.12.2003 tarihinde işyerine alınmamak sureti ile fiilen hizmet akdinin işveren anonim şirket tarafından sona erdirildiğini iddia ederek feshin geçersizliğini ve işe iadesini talep ve dava etmiştir.

Davalı TKS AŞ. Davacının teşeron işçisi olduğunu ve davanın bir aylık yasal süre içinde açılmadığını bu nedenle davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Davalı ÖO ise, TKS AŞ tarafından taşeronluk sözleşmesinin yenilenmeyeceğinin bildirildiğini bu nedenle davacıyı ve arkadaşlarını işten çıkardığını bildirmiştir.

Mahkeme; 05.11.2003 tarihli ÖO tarafından yapılan yazılı fesih bildirimine değer vererek davanın süresinde açılmadığını kabul ederek reddine karar vermiştir.

Mahkemece, muvazaa konusundaki deliller toplanmadan yazılı şekilde red karan verilmesi hatalıdır. T. Holding AŞ Hukuk Müşavirliğince Ö.O'ya yazılan 04.11.2003 tarihli ve 29500 sayılı noter ihtarnamesindeki açıklamalardan aralarındaki alt işverenlik sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunun getirdiği hükümler nedeniyle yenilenmeyeceği bildirilmiştir. Gerek bu açıklamalardan ve gerekse taraflar arasında yapılan sözleşmelerden işin bir bölümünün verilmesi niteliğinde olmayıp işçi temin etmek mahiyetinde olduğu izlenimini vermektedir. Ö.O'nun, AŞ'nin eski bir işçisi olması da dikkat çekicidir. Öncelikle bu deliller hep birlikte değerlendirilmeli, davalılar arasında mavuzaanın mevcut olup olmadığı kesin olarak saptanmalıdır.

Muvazaanın saptanması halinde işveren niteliği taşımayan, fesih tarihinde AŞ. İşyerinde çalışmadığı için işveren vekili olduğunun da kabulü mümkün olmayan Ö.O'nun 05.11.2003 tarihinde davacıya yaptığı fesih ihbarına hukuki bir değer vermek mümkün değildir. Bu durumda da 31.12.2003 tarihinde işyerine fiilen alınmamak sureti ile hizmet akdinin TKS AŞ. tarafından feshedildiğinin ve bu durumda davanın bir aylık yasal süre içerisinde açıldığının kabulü gerekir. Böyle bir sonuca varılması halinde fesih ile ilgili deliller toplanmalı, işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile süre aşımı sebebi ile davanın yazılı şekilde reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08.07.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.


TTSİS

ÇVTSD/2005-03

T.C.
YARGITAY
Dokuzuncu Hukuk Dairesi
Esas No
: 2004/01126
Karar No
: 2004/11275
Tarih
: 11.05.2004

İŞ (HİZMET) SÖZLEŞMESİ
ASIL İŞVEREN; ALT İŞVEREN
İHBAR VE KIDEM TAZMİNATI
FAZLA ÇALIŞMA VE İZİN ÜCRETİ
ÖZET:
Somut olayda asıl işverenler arasında yapılmış bir işyeri devri yoktur. Davacı işçi alt işverenin görevlendirmesi üzerine; asıl işverene ait işyerinden alınarak başka bir asıl işveren nezdinde çalıştırılmıştır. Birlikte sorumluluğa gidilebilmesi için o işyeri ile ilgili bir yükümlülüğün doğması gerekir. İhbar tazminatı da, asıl işveren ile alt işveren arasında paylaştırılırsa da ücret alacağı ise çalıştırılan süreye bağlı olarak alt işverenden tahsili cihetine gidilmelidir.
Taraflar arasındaki ihbar ve kıdem tazminatı, fazla çalışma ve izin ücreti, ücret ile icra inkar tazminatının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde temyizen incelenmesi 1. T… İnşaat 2. P… inşaat avukatlarınca istenilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


Davacı işçi, 01.08.1998 - 18.11.2000 tarihleri arasında davalılardan E… inşaat AŞ'nin taşeron, T… İnşaat AŞ'nin asıl işveren olduğu T. İ… Bankasının Genel Müdürlüğü inşaatı işyerinde çalışmış, iş sözleşmesi feshedilmeksizin 20.11.2000-16.01.2001 arası çalışmalarını bu defa T. V… Bankası inşaatı işyerinde aynı asıl işveren ve aynı taşeron işçisi olarak çalışmalarını sürdürmüştür. Davalılardan T. İ... Bankasının ihale makamı olduğu dosya içindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Bu nedenle dava konusu işçilik haklarından sorumlu olmayacağı açıktır.
Davacı işçi daha sonra 16.01.2001 - 21.02.2001 arası yine aynı taşeronun işçisi olarak davalılardan P… İnşaat AŞ'nin asıl işveren olduğu bir başka inşaat işyerinde çalışmıştır. İş sözleşmesi haklı bir neden olmaksızın işverence 21.02.2001 tarihinde feshedilmiştir.

Bu davada, asıl işverenler ile taşeron ve bir kısım çalışmaların geçtiği işin ihale makamı davalı gösterilmiş ve ihbar, kıdem tazminatları ile ödenmeyen işçilik hakları talep edilmiştir. Mahkemece ihale makamı yönünden davanın reddine karar verilmiş, diğer davalılar yönünden isteklerin kısmen kabulü cihetine gidilmiştir.

Davalılardan T… İnşaat AŞ, davacının E… İnşaat AŞ işçisi olarak çalıştıktan sonra başka işyerlerinde de çalıştırıldığını, bu şekilde 1475 sayılı İş Kanununun 1/son maddesinde belirtilen "münhasıran o işyerinde veya eklentilerinde" çalıştırma şartının gerçekleşmediğini, bu nedenle asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunmadığı belirterek kararı temyiz etmiştir.

Somut olayda davacı işçi, sürekli olarak aynı taşerona bağlı olmakla birlikte uzun süre T… İnşaat AŞ'nin üstlendiği iki farklı inşaat işyerinde çalışmış, son olarak aynı taşeron nezdinde P… İnşaat AŞ. işyerinde kısa bir süre görev yapmış ve iş sözleşmesi bu işyerinde çalışırken feshedilmiştir. 1475 sayılı İş Kanununun 1/son maddesinde 'Bir işverenden belirli bir işin bir bölümünde veya eklentilerinde iş alan ve işçilerini münhasıran o işyerinde ve eklentilerinde çalıştıran diğer işverenin kendi işçilerine karşı o işyeri ile ilgili ve bu kanundan veya hizmet aktinden doğan yüklenimlerinden asıl işverenle birlikte sorumludur kuralına yer verilmiştir. Davacının iş sözleşmesi davalılardan T… İnşaat AŞ işyerinden ayrılışında feshedilmemiştir. Buna göre 16.01.2001 tarihinde davacı işçi ihbar ve kıdem tazminatları ile izin alacağına hak kazanmış değildir. Bu durumda taşeron yönünden dahi bu tarih itibarıyla anılan tazminat ve işçilik haklarını ödeme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Bir başka anlatımla 16.01.2001 tarihinde iş ilişkisi devam ettiğine göre anılan tazminat ve işçilik hakları henüz doğmamıştır. Asıl işveren-alt işveren ilişkisinde asıl işverenin sorumluluğu ise, alt işverenin o işyeri ile ilgili doğan yükümlülükleri ile sınırlı olduğundan davalı T… İnşaat AŞ'nin ihbar tazminatı ve ücretli izin alacağından işyeri devri söz konusu olmadığından ileride doğacak kıdem tazminatından 1475 sayılı Yasanın 14/2 maddesi gereğince sorumlu tutulması doğru olmaz. Mahkemece, dava konusu ihbar ve kıdem tazminatları ile izin alacağından davalı T.... İnşaat AŞ. sorumlu tutulmamıştır. Karar bu yönüyle isabetlidir.

Öte yandan davacının fazla çalışma ücretinden T… İnşaata ait işyerinde çalışılan süreyle sınırlı olarak asıl işveren konumundaki T… İnşaat AŞ. ile taşeron birlikte sorumlu tutulmalıdır. Gerçekten davacının alt işveren tarafından bir başka işyerinde görevlendirildiği 16.01.2001 tarihi itibarıyla bu alacak doğmuş durumdadır ve feshe bağlı olmayan bu işçilik alacağını yasa uyarınca asıl işveren ile alt işveren müştereken müteselsilen üstlenmiş durumdadır. Mahkemece anılan dönemle ilgili olarak yasaya uygun şekilde karar verilmiştir. Bu açıdan davalılardan T… İnşaat AŞ. nin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.


Davalılardan P… İnşaat AŞ.nin temyizine gelince:

Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

Mahkemece davacı işçinin alt işverenin değişik işyerlerinde geçen çalışmalarına göre hesaplanan ihbar ve kıdem tazminatları ile izin alacağından alt işveren ile birlikte davalılardan P… İnşaat AŞ. müştereken müteselsilen sorumlu tutulmuştur.
Kararı, davalılardan P… İnşaat AŞ. vekili ise, kendilerinin asıl işveren olduğu işyerinde davacı işçinin 16.01.2001 - 21.02.2001 tarihleri arasında yaklaşık bir ay çalıştığı halde başka işyerleri ve başka işverenler nezdinde geçen çalışmalardan sorumlu tutulmasının hatalı olduğu yönünde temyiz etmiştir.

Somut olayda asıl işverenler arasında yapılmış bir işyeri devri bulunmamaktadır. Davacı işçi alt işverenin görevlendirmesi üzerine bir asıl işverene ait işyerinden alınmış ve başka bir asıl işveren nezdinde çalışmaya başlamıştır. Bu nedenle davalı P… İnşaat AŞ. sadece kendi işyerinde geçen çalışmalar sebebiyle doğan işçilik haklarından sorumlu tutulmalıdır. Davacının kıdem tazminatı ve izin alacağına hak kazanılabilmesi için gereken bir yıllık çalışma şartı bu işyeri bakımından gerçekleşmemiştir. 1475 sayılı İş Kanununda asıl işveren ile alt işverenin birlikte sorumluluğuna gidilebilmesi için 'o işyeri ile ilgili' bir yükümlülüğün doğmuş olması gerekir. Bu nedenle davalı P… İnşaat AŞ'nin kıdem tazminatları ile izin alacağından sorumlu tutulması hatalı olmuştur.


Davacının P… İnşaat AŞ. işyerinde çalıştığı süre dikkate alındığında 2 haftalık ücreti tutarında ihbar tazminatı talep hakkı bulunmaktadır. Diğer taraftan alt işverene bağlı çalışılan süre gözetildiğinde ihbar tazminatı tutarı 8 haftalık ücreti üzerinden hesaplanması gerekir. Böyle olunca davacının 8 hafta olarak hesaplanan ihbar tazminatının alt işveren tamamından, P… İnşaat AŞ. ise 2 haftalık kısmından birlikte sorumlu tutulmalıdır. Bu şekilde çözüme gidilmesi, ihbar önelinin bölünmezliğini zedeleyen bir durum değildir. Zira, işçinin ihbar öneli bölünmemiş sadece sorumluluğun asıl işveren ile alt işveren arasında paylaştırılması uygulamasına gidilmiştir.

Davalılardan P… İnşaat AŞ'nin önceki asıl işverene ait işyerinde çalışılan dönem ile ilgili ücretten de sorumlu tutulması hatalı olmuştur. P… İnşaat AŞ. işyerinde çalışılan süreye göre hesaplanacak olan ücret alacağının anılan davalıdan tahsiline karar verilmelidir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten (BOZULMASINA),, Davalı yararına takdir edilen 375.000.000 TL. duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11.05.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.


YKD.2004/10

T.C.
YARGITAY
Dokuzuncu Hukuk Dairesi
Esas No
: 2004/31850
Karar No
: 2005/02487
Tarih
: 31.01.2005

ÖZET:
Taşeron işçilerinin asıl işçilerle aynı işi yaptıkları, uzmanlık gerektiren ve asıl iş olan soğutma sonu ve bant paketleme işinin taşeron firmalara verildiği, taşeron şirketlerin kuruluş sözleşmesinde bu işin öngörülmediği, asıl kuruluş amaçlarının temizlik işi olduğu, taşeron işçilerinin sendikaya üye olmaları üzerine iş sözleşmelerinin feshedildiği ve davalı gerçek işveren P.A.Ş. nin iş sözleşmeleri sona eren taşeron işçileri yerine aynı gün ve fazla sayıda işçi aldığı anlaşılmaktadır. Belirtilen bu maddi olgulara göre, davalı P.A.Ş. asıl ve gerçek işverendir.
Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği reddetmiştir.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü;

Davalı P.A.Ş. işyerinde diğer davalı alt işveren işçisi olarak, asıl işverenin işçileri ile birlikte aynı işte çalıştığını, davalılar arasında muvazaa ilişkisi bulunduğunu, sendikaya üye olması üzerine iş sözleşmesinin feshedildiğini belirten davacı feshin geçersizliğine, işe iadesine, işe başlatmama tazminatına, boşta geçen süre ücret alacağına ve sendikal tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, emsal davalarda davalı P.A.Ş. ile diğer davalı taşeron şirket arasında muvazaa olgusu kabul edilmesine rağmen, davacının dava dışı taşeron D. Ltd. Şirketi işçisi olduğu, ayrıca giriş tarihine göre 6 aylık kıdeminin bulunmadığı gerekçesi ile davanın husumetten reddine karar verilmiştir.

Somut uyuşmazlıkta, dava muvazaa olgusu nedeni ile gerçek işveren olduğu iddia edilen P.A.Ş. hakkında da açılmıştır. Dosya da ki delillere göre, davalı P.A.Ş.'nin davalı gösterilen M. Ltd. Şirketi yanında, dava dışı D. Ltd. Şirketi ile yaptığı sözleşmelerin muvazaaya dayandığı anlaşılmaktadır. Zira, taşeron işçilerinin asıl işçilerle aynı işi yaptıkları, uzmanlık gerektiren ve asıl iş olan soğutma sonu ve bant paketleme işinin taşeron firmalara verildiği, taşeron şirketlerin kuruluş sözleşmesinde bu işin öngörülmediği, asıl kuruluş amaçlarının temizlik işi olduğu, taşeron işçilerinin sendikaya üye olmaları üzerine, iş sözleşmelerinin feshedildiği ve davalı gerçek işveren P.A.Ş.'nin iş sözleşmeleri sona eren ve taşeron işçileri yerine, aynı gün daha fazla sayıda işçi aldığı, anlaşılmaktadır. Belirtilen bu maddi olgulara göre, davalı P.A.Ş. asıl ve gerçek işverendir. Davanın P.A.Ş. yönünden husumet nedeni ile reddi hatalıdır. Ayrıca kayıtlara göre davacı ilk kez 04.10.2002 tarihinde taşeron davalı M. Şirketi işçisi olarak işe alınmış, aralıksız çalıştırmasını sürdürürken, bu kez dava dışı D. Şirketi işçisi olarak 01.05.2003 tarihinde işe başlatılmıştır. İlk giriş tarihine göre, davacının işyerinde kıdemi 6 aydan fazladır. Davacı asıl ve gerçek işveren P.A.Ş. yönünden iş güvencesi kapsamında kalmaktadır. Davacı işçinin iş sözleşmesinin feshi geçerli nedenlere dayanmadığı gibi, sendikaya üye olması üzerine sendikal nedenle gerçekleştirilmiştir. Feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar vermek gerekmiştir.

4857 sayılı İş Kanununda düzenlenen ve fesih geçersizliğinin sonucuna bağlanan işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücret alacağı, davacının başvurusu ve davalının işe başlatmaması halinde uygulanması gereken tespit niteliğinde hükümler olduğundan, miktar belirtilmeksizin karar altına alınmalıdır. Ayrıca işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti talep olmasa da resen dikkate alınmalıdır. İşe başlatmama tazminatı fesin sendikal nedenle gerçekleştirilmesi nedeni ile 2821 sayılı Sendikalar kanununun 31/6 maddesi uyarınca bir yıldan az olamayacaktır. Keza tespit niteliğindeki bu hüküm nedeni ile karar harcı ve vekalet ücretinin maktu olarak takdiri gerekir.

4857 sayılı İŞ Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarda açıklanan gerekçe ile;


Kartal 1. İş Mahkemesinin 25.10.2004 günlü ve 689/668 sayılı kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

Davalı M. Ltd. Şirketi yönünden davanın (HUSUMET NEDENİ İLE REDDİNE),

Davalı P.A.Ş. yönünden (DAVANIN KABULÜ) ile Feshin (GEÇERSİZLİĞİNE) ve davacının (İŞE İADESİNE),

Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının sendikal fesih nedeni ile davacının 1 yıllık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,

Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalı P.A.Ş.'den tahsilinin GEREKTİĞİNE,

Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

Davacının yapmış olduğu, 20.00 YTL yargılama giderinin davalı P.A.Ş.'den tahsili ile davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,

Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 350.000 YTL ücreti vekaletin davalı P.A.Ş.'den alınarak davacıya verilmesine, Husumet nedeni ile retten dolayı davalı M. Ltd. Şirketi lehine takdir edilen 350.00 YTL ücreti vekaletin davacıdan tahsiline,

Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgisine iadesine, kesin olarak 31.01.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


T.C.
YARGITAY
Dokuzuncu Hukuk Dairesi
Esas No
: 2005/36137
Karar No
: 2005/39139
Tarih
: 12.12.2005

ASIL İŞVEREN
ALT İŞVEREN
ÖZET:
4857 sayılı Kanunun 2/son maddesi gereğince; asıl işverenin işçileri, alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz. Aksi halde, asıl işveren ile alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek, alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçileri sayılıp, bu şekilde işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında, asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez.
Davacı, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı iş sözleşmesinin davalı K… Nakliyat şirketi tarafından geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ise, diğer davalı A… şirketini davaya dahil ederek, daha önce bu şirketin işçisi olduğunu, davalılar arasındaki sözleşmenin muvazaaya dayandığını iddia etmiş ve dahili davalı hakkında da hüküm kurulmasını talep etmiştir.

Davalı K… Nakliyat şirketi, davacı ile belirli süreli iş sözleşmesi yapıldığını, diğer davalıdan ihale ile taşıma işinin alındığını, alt-asıl işveren ilişkisi olmadığını savunmuş, ayrıca ödenen ihbar tazminatının geri ödenmesini istemiş, ancak karşı davasını harçlandırmamıştır.

Dahili davalı ise, davacıya kendi dönemindeki hizmet ile ilgili haklarının ödendiğini, davacının işçileri olmadığını belirtmiştir.

Mahkemece, "Davacının davalı K… Nakliyat şirketinin işçisi olduğunu, feshin geçersiz olduğunu, diğer davalı hakkında davanın süresinde açılmadığı" gerekçesi ile davalı K… Nakliyat şirketi hakkında davanın kabulüne, diğer dahili davalı hakkındaki davanın ise reddine karar verilmiştir.

Verilen kararı davacı vekili, dahili davalı hakkında red kararı verilmesi, davalı K… Nakliyat şirketi ise kendileri yönünden işe iadeye karar verilmesi yönünden temyiz etmişlerdir.

Dosya içeriğine göre, davacının dahili davalı işçisi olarak çalışırken iş sözleşmesinin 15.01.2004 tarihinde ihbar ve kıdem tazminatları ödenerek, feshedildiği, 16.01.2005 tarihinde davalı ve dahili davalı arasında taşıma işi konusunda sözleşme imzalandığı, dahili davalı şirketin asıl işinin de taşıma işi olduğu, davacının bu kez 16.01.2005 tarihinde taşıma işini ihale ile alan davalı işçisi olarak çalışmaya aynı yerde devam ettiği ve iş sözleşmesinin davalı şirketçe 01.11.2004 tarihinde ihbar tazminat ödenerek feshedildiği anlaşılmaktadır.

Belirtmek gerekir ki, 4857 sayılı İş Kanununun 2/son maddesi uyarınca "asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya ve devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez" Somut olayda davacı dahili davalı A… Ulaştırma Anonim Şirketi işçisi olarak çalışırken, iş sözleşmesi feshedilmiş ve adı geçen şirket, asıl işi olan taşıma işini bölerek alt işveren diğer davalı K… nakliyat şirketine vermiş bulunmaktadır. Yukarda belirtilen hükmün ihlal edildiği açıktır. Davacı baştan beri A… Ulaştırma Şirketinin işçisidir. O halde davalı K… Nakliyat Şirketi hakkında dava açılması ve mahkemece söz konusu şirket hakkında kabul hükmü kurulması hatalıdır. Diğer davalı hakkında usulüne uygun ve süresinde açılan bir dava da bulunmamaktadır. Böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekir.

4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;


Mahkemenin kararının (BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA),

Davanın (REDDİNE),

Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 40.00 YTL. yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı ya ödenmesine,

Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 400 YTL. ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 12.12.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

YKD.2006/02

TTSİS










Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Üst İşveren-Alt İşveren İlişkilerinin Hukuki Neticeleri Ve İlgili Yargıtay Kararları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı S.Cenani Yalkın'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
26-01-2008 - 06:01
(5936 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 4 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 3 okuyucu (75%) makaleyi yararlı bulurken, 1 okuyucu (25%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
28611
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 2 gün 7 saat 22 dakika 41 saniye önce.
* Ortalama Günde 4,82 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 30257, Kelime Sayısı : 3463, Boyut : 29,55 Kb.
* 8 kez yazdırıldı.
* 5 kez indirildi.
* 4 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 743
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,08109307 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.