Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Kadına Yönelik Şiddet,4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun Yönetmelik Yargıtay Kararları Ve Uygulama Sorunları

Yazan : Av.Habibe Yılmaz Kayar [Yazarla İletişim]
Avukat

Makale Özeti
20 yüzyılın sonunda kadına karşı şiddet konusu nihayet hükümetlerin gündem maddesi olarak bir zemin kazanmış ,kadınların evrensel hukuku sayılan Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi(CEDAW) 1979 yılında şiddet konusuna yer vermeden yürürlüğe girmiş,ancak seksenli yıllardaki gelişmeler karşısında CEDAW Komitesi 19 nolu genel tavsiye kararı ile kadına karşı şiddeti ayrımcılıkla ilişkilendirerek devletleri şiddeti önleme konusunda sorumlu kılmıştır. Türkiye'de bu gelişmeler sonrasında 1998 de 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun ile ilk kez ,doğrudan kadına yönelik şiddet konusunda düzenleme yapılmıştır.

Önemli Not;
4320 sayılı yasa 6284 sayılı yasayla yürürlükten kaldırılmış olup yürürlükteki yasa için aşapıdaki linki takip ediniz.

:http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=71881

Kadına Yönelik Şiddet,4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun Yönetmelik Yargıtay Kararları Ve Uygulama Sorunları


İÇERİK:

A-Giriş
B-19 nolu Tavsiye Kararı(11.oturum,1992) Kadınlara Yönelik Şiddet,
Arkaplan
Genel Yorumlar
Haklar ve özgürlükler
Anlaşmanın Belirli Maddelerine dair Yorumlar
C-19.nolu Tavsiye Kararına Göre Aile İçi Şiddeti Yenmek İçin Alınacak Tedbirler
D- Ulusal Düzenleme:4320 sayılı yasa;
Yasanın Uygulanması
Şiddete Maruz Kalmada ve Şiddet ihtimalinde İzlenecek Yol
Şiddet Uygulayan
Mağdur
Aile Mahkemesine Başvuru Biçimleri
Yetkili Mahkeme
Görevli Mahkeme
Alınabilecek Tedbir örnekleri
Tedbirlerin Özellikleri
Usul
İspat
Tedbirin diğer sonuçları
Harç
Süre
Yaptırım
E-4320 Sayılı Yasada yapılan son değişiklikler,değişmeyenler,
F:Eleştiriler,Öneriler
G-Sonuç:
H-Ekler:
1-4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun 1998:
Yasa Metni
Genel Gerekçe
Madde Gerekçeleri
2-4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunda 2007 yılında yapılan değişiklik
Yasa Metni
Genel Gerekçe
Madde Gerekçeleri
3-4320 Sayılı Yasa ile ilgili Yargıtay Kararları
Hukuk
Ceza
4- Kadınlara Yönelik Şiddet,Töre Ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi İçin Genelge
5-Ailenin Korunmasına Dair Kanunun Uygulanması Hakkında Yönetmelik

6-Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi

A-GİRİŞ:
Ulusal ve uluslararası güvenceye bağlanmış hak ve özgürlüklerden kadınların yararlanmasını ve becerisini engelleyen en önemli etken kadına çeşitli biçimlerde yönelmiş şiddettir.Bu şekliyle şiddet;en büyük ayrımcılık şeklidir.

Kadına yönelik şiddet ulusal ve bazı coğrafyalarda görülen bir olay değildir.Bütün toplumlarda yaygındır.Aile bağı içindeki kadınlar aile içi şiddet uygulayan kişilerce tecavüz,,dayak,diğer cinsel ve ruhsal saldırı türlerine maruz bırakılmaktadır.Ekonomik güç bakımından daha dezavantajı durumda olan kadınlar şiddet ortamında kalmaya zorlanmaktadır.Şiddetten uzaklaşma yollarını bilememekte,bilse bile bir çok engel ile karşılaşmaktadır.

Şiddet sadece temel hakların ihlali olmayıp kadınların fiziksel ve ruhsal sağlıklarını etkilemekte,kadın ve erkek arasındaki fiili eşitsizliği derinleştirmekte her alandaki yaşama katılma haklarını ve becerisini ihlal etmektedir. ( B.M Genel Tavsiye No:19 (11.oturum,1992)

Diğer yandan kadına yönelik şiddet, ayrımcılığı ve eşitsizliği sürekli hale getirmekte olup kadının hayatının denetlenmesinde başvurulan evrensel bir araçtır .

Aile içi şiddetin mahrem bir konu olarak değerlendirilmesi,aile kurumunun insan hakları karşısında aşırı değerli görülmesi kadına yönelik şiddetin yakın zamanlara kadar gözle görünmezliğine yol açmıştır.

Toplumsal örgütlenişteki mevcut adaletsizlikler ve işleyişler de bu görünmezliği normal hale getirmiştir.Kadının sadece ev de değil, toplumsal yaşamın her alanında yaygın biçimde şiddete maruz kaldığı,savaşlarda ilk mağdur oldukları gerçeğinin dile getirilmesi ancak yakın geçmişte kadın hareketi aktivistlerinin ısrarlı ve yorucu çalışmalarının bir sonucu olarak gerçekleşmiştir.

Gerçekten de insan haklarına ilişkin uluslararası bildirge ve anlaşmalar; başlangıçta temel hakları tanımlamış ve dezavantajlı gruplara/cinslere/yaşlara/işlere göre bir ayrım başlangıçta gözetilmemiştir.Kadın konusu ise bunda ayrık bir özelik göstermemektedir.

Uluslararası Kadın Hareketinin yorulmaz mücadelesiyle bu zulüm sistemi görünürlük kazanmış ve yavaş da olsa kadına karşı ayrımcılık ve şiddet konularındaki bilinçlenme ilk kez 1993 de Viyana da toplanan Dünya İnsan Hakları Konferansında uluslararası hukuka yansıyabilmiştir.

Böylece 20 yüzyılın sonunda kadına karşı şiddet konusu nihayet hükümetlerin gündem maddesi olarak bir zemin kazanmış ,kadınların evrensel hukuku sayılan Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi(CEDAW) 1979 yılında şiddet konusuna yer vermeden yürürlüğe girdiğinden ,ancak seksenli yıllardaki gelişmeler karşısında CEDAW Komitesi 19 nolu genel tavsiye kararı(1992) ile kadına karşı şiddeti ayrımcılıkla ilişkilendirerek devletleri şiddeti önleme konusunda sorumlu kılmıştır. (Prof.Yakın Ertürk)

B-GENEL TAVSİYE NO:19 (11.oturum,1992)
Kadınlara Yönelik Şiddet

Arkaplan

Alıntı:
1-Cinsiyete dayalı şiddet,kadınların erkeklerle eşit temelde hak ve özgürlüklerden yararlanma becerisini ciddi şekilde kısıtlayan bir ayrımcılık şeklidir

2-1989 yılında, komisyon,devletlere,değerlendirmek üzere sunulan raporların şiddet ve önlemler hakkında bilgi içermesi gerektiğini tavsiye etmiştir.

3
-1991 yılındaki 10. Oturumda,11.oturum 6 maddenin ve kadın sömürüsü,cinsel suiistimal ve kadına karşı şiddet ile ilgili diğer maddeler üzerinde tartışma ve çalışmaya hasredilmesine karar verilmiştir .Bu konu,Genel Kurulun 18 Ekim 1990 tarihli 45/155 no'lu önergesi ile toplantıya çağırdığı 1993 yılı Dünya İnsan Hakları Konferansında belirlenmiştir.

4-Komite, taraf devletlerin hiçbirinin raporunun kadınlara karşı ayrımcılık,cinsiyete dayalı şiddet ve temel özgürlükler ve insan hakları ihlalleri arasındaki yakın bağlantıyı yeterince yansıtmadığı sonucuna varmıştır.

5
-Komite,kongreye rapor sunumunda ve politikalarını gözden geçirmede cinsiyete dayalı şiddet ile ilgili olarak aşağıdaki komite yorumlarını göz önüne almalarını üye devletlere önermiştir.

Genel Yorumlar

Alıntı:
6-Kongre, 1.maddede kadınlara yönelik ayrımcılığı tanımlamaktadır. Ayrımcılık tanımı kadına kadın olduğu için yöneltilen veya kadınları etkileyen cinsiyete dayalı şiddeti kapsar. Bu fiziksel,zihinsel ve cinsel zarar ve acı çektiren bu tür eylemlerle tehdidi içermektedir. Cinsiyete dayalı şiddet,açıkça şiddetten söz etmediğine bakılmaksızın sözleşmenin özel hükümlerini ihlal edebilir.

7-İnsan hakları sözleşmesi, genel uluslararası hukuk bağlamında kadınların insan hak ve temel özgürlüklerinden yararlanılmasını etkisizleştiren ya da ihlal eden cinsiyete dayalı şiddet anlaşmanın 1.maddesi anlamında ayrımcılıktır.

Bu haklar ve özgürlükler;

Alıntı:
a) Yaşam hakkı

b) İşkenceye, zalimane, insanlık dışı veya onur kırıcı davranış veya cezalandırmaya maruz kalmama

c) Ulusal ya da uluslararası silahlı çarpışma zamanında,insani normlara göre eşit korunma

d) Kişi güvenliği ve özgürlüğü hakkı

e) Yasalar önünde eşit korunma

f) Aile içinde eşitlik

g) Elde edilebilir en yüksek standartta fiziksel ve zihinsel sağlık

h) Tam ve elverişli çalışma koşulları haklarını içermektedir.

(Hükümetlerin Sorumluluğu)
Alıntı:
8)Anlaşma, kamu otoritelerince gerçekleştirilen şiddete uygulanmaktadır. Bu tip şiddet eylemleri anlaşma ihlaline ek olarak,devletin uluslararası insan hakları hukuku ve diğer sözleşmeler kapsamındaki yükümlülüklerini de ihlal edebilir.

9) Bununla beraber anlaşma kapsamında ayrımcılığın hükümetler tarafından ya da onlar adına gerçekleştirilen eylemlerle sınırlandırılmadığı vurgulanmaktadır. Örn. 2(e) maddede anlaşma, taraf devletleri herhangi bir teşebbüs,organizasyon ya da birey tarafından kadınlara yöneltilen ayrımcılığı ortadan kaldıracak uygun tüm önlemleri almaya davet etmektedir. Genel uluslar arası hukuk ve insan hakları özel sözleşmeleri bağlamında devletler hak ihlallerini önleme ve şiddet hareketlerini soruşturma ve cezalandırmakta başarısızlığından ve tazminattan sorumlu olabilecektir.]

Anlaşmanın Belirli Maddelerine dair Yorumlar

Alıntı:
Madde 2 ve 3

10)Anlaşma,5 ve 16 maddelerdeki özel yükümlülüklere ilaveten ayrımcılığın tüm şekillerini ortadan kaldıracak geniş bir yükümlülük tesis etmektedir.

Madde 2 (f), 5 ve 10 (c)

11)Kadına,erkeklere göre ikinci sınıf ya da kalıplaşmış role sahip olduğu gözüyle bakan geleneksel düşünce tarzı aile içi şiddet ve suiistimal, zoraki evlilik,kadın sünneti gibi zorlama ve şiddet içeren yaygın uygulamayı sürdürmektedir. Bu tip önyargı ve uygulamalar kadınların koruma ve kontrolünün bir şekli olarak cinsiyete dayalı şiddeti haklı göstermektedir. Kadınların fiziksel ve ruhsal bütünlüğüne yönelik bu tip şiddet hareketleri kadınları insan hakları ve temel özgürlüklerine eşit katılım ve bilgiden yoksun bırakmaktadır. Bu yorum var olan ya da tehdit niteliğindeki şiddete işaret etmekteyken cinsiyete dayalı şiddet biçimlerinin temel sonuçları kadınların ikinci sınıf rolünü sürdürmesine ve politik alanda,eğitimde ve iş fırsatlarına düşük seviyede katılımını sürdürmektedir

12)Bu davranışlar pornografinin yayılmasına ve kadınların birey olmaktan çok seks objeleri gibi görülmelerine ticari sömürüsüne ve giderek cinsiyete dayalı şiddete katkıda bulunur.

Madde:6

13) M:6 gereğince taraf devletlerin kadın ticaretinin ve kadınların sömürüsünün tüm şekillerini bastıracak önlemler almalarını gerektirmektedir.

14)Yoksulluk ve işsizlik kadın ticareti koşullarını arttırmaktadır. Bu ticaretin yerleşik şekillerine ilaveten cinsel sömürünün seks, turizmi, gelişmekte olan ülkelerdeki yerli iş gücünün gelişmiş ülkelerde çalışmak için. işe alınması, gelişmekte olan ülkelerden ve yabancı uluslardan kadınlarla anlaşmalı evlilikler gibi yeni şekilleri bulunmaktadır. Bu uygulamalar kadınların haklardan eşit yararlanması ve onların hakları ve saygınlığı ile bağdaşmamaktadır. Bu uygulamalar kadını suistimal etmekte ve ayrı bir şiddet tehlikesine maruz bırakmaktadır.

15)Yoksulluk ve işsizlik,genç kızlarla beraber birçok kadını da fahişeliğe zorlamaktadır. Yasadışı olabilen,statüleri marjinal olmaya eğilimli olan fahişeler özellikle şiddete maruz kalabilmektedirler. Tecavüz ve diğer şiddet biçimlerine karşı eşit yasal korumaya ihtiyaçları vardır.

16)Savaşlar, silahlı çatışmalar özel koruma ve ceza tedbirleri gerektiren kadın ticareti,cinsel şiddet ve yaygın fahişeliğe yol açmaktadır.

Madde 11

17)Kadınlar işyerlerinde cinsel taciz gibi cinsiyete dayalı ayrı bir şiddete maruz kaldıklarında çalışma eşitliği ciddi olarak zarar görebilmektedir.

18)Cinsel taciz,fiziksel temas ve yakınlaşmalar gibi hoş olmayan cinsel nitelikli davranışlar,cinsel içerikli sözler, söz ve hareketlerle pornografi ve cinsel istek gösterisini içermektedir. Bu davranış onur kırıcı olabilmekte ve sağlık ve güvenlik sorunu yaratabilmektedir. Kadınların, karşı çıkmaları halinde işvereniyle ilişkisinde kendisi için dezavantaj olacağına inandıkları makul sebeplerin varlığı ayrımcılıktır.

Madde 12

19) Taraf devletlerin 12 madde uyarınca sağlık güvencesine girişte eşitliği sağlamaları gerekmektedir. Kadınlara yönelik şiddet onların sağlığını ve yaşamını riske atmaktadır.

20)Bazı devletlerde kültür tarafından devam ettirilen geleneksel uygulamalar ve çocuk ve kadın sağlığına zarar veren gelenekler vardır. Bu uygulamalar, erkek çocuğun tercih edilmesi kadın sünneti, jenital sakatlık, hamile kadınlara besin sınırlamasını içermektedir.

Madde 14

21)Kırsal bölgelerdeki kadınlar, birçok kırsal toplulukta devam eden ve kadını ikinci sınıf olarak gören geleneksel davranışlar nedeniyle cinsiyete dayalı şiddet riski altındadır. Kırsal toplumlardaki kızlar kasabalarda iş aramak için kırsal toplumdan ayrıldıklarında farklı bir şiddet riski ve cinsel sömürü altındadırlar.

Madde 16 (Ve madde 5)

22)Zorunlu sterilizasyon ve çocuk düşürme kadının ruhsal ve fiziksel sağlığını ters yönde etkilemekte ve kadınların hangi sıklıkla ve kaç çocukları olacağına karar verme hakkını çiğnemektedir.

23)Aile içi şiddet kadınlara yönelik şiddetin en gizli şekillerinden biridir. Tüm toplumlarda yaygındır. Aile bağı içinde her yaştaki kadın tecavüz,dayak,cinsel saldırının diğer şekilleri geleneksel davranışlarla sürdürülen diğer şiddet tiplerine maruz kalmaktadır. Ekonomik özgürlükten yoksunluk birçok kadını şiddet içeren aile bağı içinde kalmaya zorlamaktadır. Bu tür şiddet kadınların sağlığını riske atmakta ve onların eşit oranda sosyal yaşama ve aile yaşamına katılma becerisini ihlal etmektedir.
C-Özel Tavsiyeler: (11.oturum,1992)

Aile içi şiddeti yenmek için alınacak tedbirler arasında şunlar yer almalıdır:

Alıntı:
Bu yorumlar ışığında Kadınlara Yönelik Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Komitesi şunu tavsiye etmektedir.

(a) Taraf devletler toplumsal cinsiyet temelli şiddetin bütün biçimlerinin –gerek kamu gerek özel kişi tarafından yapılmış fiiller- üstesinden gelmek için uygun ve etkin tedbirler almalıdır;

(b) Taraf devletler aile içi şiddet ve taciz, tecavüz, cinsel saldırı ve diğer toplumsal cinsiyet temelli şiddete karşı yasaların tüm kadınlara etkin koruma sağlamasını ve bütünlük ve onurlarına saygıyı sağlamalıdır. Kurbanlar için uygun koruyucu ve destek hizmetleri sağlanmalıdır. Adli personel ve kanun uygulayıcılara ve diğer kamu çalışanlarına yönelik toplumsal cinsiyet duyarlılığı eğitiminin verilmesi Sözleşmenin etkin uygulanması için gereklidir;

(c) Taraf devletler şiddetin derecesi, nedenleri ve etkileri ve şiddeti önlemek ve uğraşmaya yönelik tedbirlerin etkinliğiyle ilgili istatistik toplanması ve araştırmayı teşvik etmelidir;

(d) Medyanın kadınlara saygı göstermesi ve saygıyı teşvik etmesi için etkin tedbirler alınmalıdır;

(e) Taraf devletler raporlarında kadınlara yönelik şiddeti kalıcılaştıran yaklaşım, gelenek ve uygulamaların doğasını ve yaygınlığını ve ortaya çıkan şiddet biçimlerini tanımlamalıdır. Raporda şiddeti yenmek için aldıkları tedbirler ve bu tedbirlerin etkisi de yer almalıdır;

(f) Bu yaklaşım ve uygulamaları yenmek için etkin önlemler alınmalıdır. Devletler kadın eşitliğini engelleyen önyargıların yok edilmesine yardımcı olacak eğitim ve kamu bilgi programları hazırlamalıdır;

(g) Trafik ve cinsel sömürüyü yenmek için özel önleyici ve cezai tedbirler gereklidir;

(h) Taraf devletler raporlarında tüm bu sorunları ve cezai tedbirler, fahişelik yapmış veya trafik edilmiş ve diğer cinsel sömürü biçimlerine maruz kalmış kadınları korumak için alınan koruyucu ve rehabilitasyon tedbirlerini de içeren tedbirleri açıklamalıdır;

(i) Etkin şikayet prosedürleri ve giderimler –tazminat dahil- sağlanmalıdır;

(j) Taraf devletler raporlarında cinsel baskıyla ilgili bilgi ve kadınları cinsel baskı ve çalıştıkları yerde diğer zor kullanma biçimlerinden korumak için alınan tedbirleri bildirmelidir;

(k) Taraf devletler aile içi şiddet, tecavüz, cinsel saldırı ve diğer toplumsal cinsiyete dayalı şiddet biçimlerine maruz kalmış kurbanlar için sığınak, özel eğitimli sağlık çalışanları, rehabilitasyon ve danışma gibi hizmetler oluşturmalı veya varolanları desteklemelidir;

(l) Taraf devletler bu tip uygulamaları yenmek için tedbirler almalı ve sağlık konularını rapor ederken Komite’nin kadın sünnetiyle ilgili tavsiyesini (tavsiye no. 14) dikkate almalıdır;

(m) Taraf devletler, doğurganlık ve üremeyle ilgili zor kullanmayı önlemek için tedbirler alınmasını sağlamalı ve kadınların doğurganlık kontrolüyle ilgili uygun hizmetlerin olmaması nedeniyle yasadışı kürtaj gibi güvenli olmayan tıbbi uygulamalar arayışına girmeye zorlanmamasını sağlamalıdır;

(n) Taraf devletler raporlarında bu sorunların büyüklüğünü belirtmeli ve alınan tedbirleri ve etkilerini açıklamalıdır;

(o) Taraf devletler şiddet kurbanları için hizmetlerin kırsal kesim kadınlarının da ulaşabilmesini sağlamalı ve gerektiğinde izole topluluklara özel hizmetler sağlamalıdır;

(p) Onları şiddetten korumak için alınacak tedbirler arasında eğitim ve iş olanakları ve ev içi hizmetlilerin çalışma koşullarının izlenmesi bulunmalıdır;

(q) Taraf devletler raporlarında kırsal kesim kadınlarının karşı karşıya olduğu riskleri, maruz kaldıkları şiddet ve tacizin derecesi ve doğasını, destek ve diğer hizmetlere yönelik ihtiyaçlarını ve erişimlerini ve şiddeti yenmek için alınan tedbirlerin etkinliğini belirtmelidir;

r) Aile içi şiddeti yenmek için alınacak tedbirler arasında şunlar yer almalıdır:

(i) Gerektiğinde cezalandırma ve aile içi şiddet olaylarında sivil giderimler

(ii) Kadın aile bireyinin öldürülmesi veya saldırıya uğraması durumunda namus savunmasının yasalardan çıkarılması

(iii) Aile içi şiddet kurbanlarının güvenliği ve emniyetini sağlamak için sığınak, danışmanlık ve rehabilitasyon programları gibi hizmetler

(iv) Aile içi şiddet suçluları için rehabilitasyon programları

(v) Ensest veya cinsel tacizin meydana geldiği aileler için destek hizmetleri

(s) Taraf devletler aile içi şiddet,cinsel taciz ve önleyici,cezalandırıcı ve iyileştirici tedbirlerin kapsamını rapor etmelidirler

(t)Taraf devletler kadınların cinsel şiddete karşı etkin korunması için gerekli diğer önlemler arasında yasal tüm önlemleri almalıdır.

(i) Aile içi tecavüz,cinsel saldırı,işyerindeki tacizleri içeren tüm şiddet biçimlerine karşı kadınları korumaya yönelik sivil çözümler ve cezai yaptırımları içeren etkili tedbirler

(ii) Kadınların ve erkeklerin rolü ile ilgili tutumu değiştirecek eğitim programlarını ve halkı bilgilendirmeyi içeren koruyucu tedbirler.

(iii) Barınma,danışma,rehabilitasyon ve şiddet tehlikesi altındaki ya da şiddet kurbanı olan kadınlar için destek hizmetleri içeren koruyucu tedbirler.

(u) Taraf devletler cinsiyete dayalı şiddetin tüm biçimlerini rapor etmeli ve bu raporlar mağdur kadınlar üzerinde bu şiddetin etkileri ve her şiddet biçiminin tekrarlanma oranı hakkında ulaşılabilecek tüm bilgiyi içermelidir.

(v)Taraf devletlerin raporları kadınlara yönelik şiddetin üstesinden gelmek üzere alınan koruyucu,önleyici yasal tedbirler ve bu tedbirlerin etkileri hakkında bilgi içermelidir.
4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun:

Kadına yönelik şiddetin görünür hale gelmesi,tanımlanması ve şiddetin önlenmesi konusunda hükümetlere sorumluluklar yüklenmesi ,aile içi şiddet konusunda özel yasaların çıkarılmasını gerekli kılmıştır.

4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun; aile içi şiddeti önleme /koruma sağlama amacına yönelik olarak, 1998 de yürürlüğe girmiştir ve yaklaşık dokuz yıllık bir uygulama sonrası eleştiriler de dikkate alınarak yasada bazı değişiklikler yapılmış ,5636 sayılı kanun ile 26/4/2007 Tarihinde kabul edilip 04.05.2007 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmıştır.

01.03.2008 tarihinde de kanunun uygulanması hakkında yönetmelik yayınlanmıştır.(Resmî Gazete Sayı : 26803)


Alıntı:
AİLENİN KORUNMASINA DAİR KANUNDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASI HAKKINDA KANUN

Kanun No. 5636 Kabul Tarihi : 26/4/2007

MADDE 1 – 14/1/1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun
1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 1 – Türk Medenî Kanununda öngörülen tedbirlerden ayrı olarak, eşlerden birinin veya çocukların veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinden birinin veya mahkemece ayrılık kararı verilen veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı olan veya evli olmalarına rağmen fiilen ayrı yaşayan aile bireylerinden birinin aile içi şiddete maruz kaldığını kendilerinin veya Cumhuriyet Başsavcılığının bildirmesi üzerine Aile Mahkemesi Hâkimi meselenin mahiyetini göz önünde bulundurarak re'sen aşağıda sayılan tedbirlerden bir ya da birkaçına birlikte veya uygun göreceği benzeri başka tedbirlere de hükmedebilir:

Kusurlu eşin veya diğer aile bireyinin;

a) Aile bireylerine karşı şiddete veya korkuya yönelik söz ve davranışlarda bulunmaması,

b) Müşterek evden uzaklaştırılarak bu evin diğer aile bireylerine tahsisi ile bu bireylerin
birlikte ya da ayrı oturmakta olduğu eve veya işyerlerine yaklaşmaması,

c) Aile bireylerinin eşyalarına zarar vermemesi,

ç) Aile bireylerini iletişim araçları ile rahatsız etmemesi,

d) Varsa silah veya benzeri araçlarını genel kolluk kuvvetlerine teslim etmesi,

e) Alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanılmış olarak şiddet mağdurunun yaşamakta olduğu konuta veya işyerine gelmemesi veya bu yerlerde bu maddeleri kullanmaması,

f) Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması.

Yukarıdaki hükümlerin uygulanması amacıyla öngörülen süre altı ayı geçemez ve kararda hükmolunan tedbirlere aykırı davranılması halinde tutuklanacağı ve hakkında hapis cezasına hükmedileceği hususu şiddet uygulayan eş veya diğer aile bireyine ihtar olunur.

Eğer şiddeti uygulayan eş veya diğer aile bireyi aynı zamanda ailenin geçimini sağlayan yahut katkıda bulunan kişi ise hâkim bu konuda mağdurların yaşam düzeylerini göz önünde bulundurarak daha önce Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre nafakaya hükmedilmemiş olması kaydıyla talep edilmese dahi tedbir nafakasına hükmedebilir.

Bu Kanun kapsamındaki başvurular ve verilen kararın infazı için yapılan icraî işlemler harca tâbi değildir."

MADDE 2 – 4320 sayılı Kanunun 2 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 2 – Koruma kararının bir örneği mahkemece Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi olunur. Cumhuriyet Başsavcılığı kararın uygulanmasını genel kolluk kuvvetleri marifeti ile izler.

Koruma kararına uyulmaması halinde genel kolluk kuvvetleri, mağdurların şikâyet dilekçesi vermesine gerek kalmadan re'sen soruşturma yaparak evrakı en kısa zamanda Cumhuriyet Başsavcılığına intikal ettirir.

Cumhuriyet Başsavcılığı koruma kararına uymayan eş veya diğer aile bireyleri hakkında Sulh Ceza Mahkemesinde kamu davası açar.

Fiili başka bir suç oluştursa bile, koruma kararına aykırı davranan eş veya diğer aile bireyleri hakkında ayrıca üç aydan altı aya kadar hapis cezasına hükmolunur.

Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin hususlar yönetmelikle düzenlenir."

MADDE 3 – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 4 – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


Uygulama

Tedbir kararı verilmesini gerektiren,toplumsal ve özel alanda meydana gelen şiddet biçimleri:

Alıntı:

1-Fiziksel
2-Cinsel
3-Ekonomik
4-Psikolojik zarar görme veya acı çekme
5-Tehtid
6-Baskı
7-Özgürlüğün keyfi engellenmesi
Davranışlarına maruz kalan aile bireyi şiddet nedeniyle tedbir talep edebilir.

Alıntı:
Yönetmelik Md.5 – (1) Aile bireylerinden biri fiziksel, cinsel, ekonomik veya psikolojik zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanması muhtemel olan, bu tip hareketlerin tehdidini, baskıyı ya da özgürlüğün keyfi engellenmesini de içeren, toplumsal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözel ve ekonomik nitelikte şiddet içeren davranışa maruz kalmaları hâlinde, şikâyet ve ihbar mercilerine müracaat etmek suretiyle tedbir talebinde bulunabilir
.

Kimler tedbirden yararlanabilir?


Alıntı:
1-Eşlerden biri
2-Çocuklar
3-Aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireyleri
4-Mahkemece ayrılık kararı verilen eşler
5-Yasal olarak ayrı yaşama hakkı olan eşler
6-Evli olmalarına rağmen fiilen ayrı yaşayan eşlerden biri

Alıntı:
Yönetmelik Md.2 eşlerden biri veya çocuklar veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinden biri veya mahkemece ayrılık kararı verilen veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı olan veya evli olmalarına rağmen fiilen ayrı yaşayan aile bireylerinden birisi


Şiddete Maruz Kalmada ve Şiddet ihtimalinde İzlenecek Yol:

Mağdurun başvurusu;

1-Mağdurun Aile Mahkemesine Doğrudan Başvurusu;
Şiddet mağduru veya şiddet ihtimali yaşayan aile bireyi ,karakola,jandarmaya veya savcılığa bir şikayet başvurusu yapmaksızın doğrudan Aile Mahkesine başvurarak tedbir kararı verilmesini isteyebilir.

2-Mağdurun Şikayeti;
Aile içi şiddete maruz kalmış aile bireyinin genel kolluk kuvvetlerine(Polis,Jandarma) Cumhuriyet Başsavcılığına şikayetini bildirmesi üzerine,Savcılık tedbir kararı verilmesi için Aile Mahkemesi Hakimliğine bildirmde bulunur.(Yönetmelik Md.5/2,4)

3-Mağdur Dışındaki Kişilerin İhbarı;İhbar; şikâyet ve ihbar mercilerine başka bir şahıs tarafından, olayın yazılı, sözlü veya başka bir şekilde bildirilmesi suretiyle de yapılabilir.(Yönetmelik Md.5/3)

Yapılacak İşlemler


Doğrudan Aile Mahkemesine Başvuruda;
Alıntı:
Başvuruyu alan Aile Mahkemesi, gereklilik üzerine duruşma günü tayin edilmeksizin,dosya üzerinden,şiddete ilişkin tıbbi rapor olmasını zorunlu saymaksızın ve derhal karar verme ilkesine uygun olarak gerekli tedbir kararını verir.

Bir başvuru olmaksızın görülmekte olan dava nedeniyle şiddet uygulandığının anlaşılması veya bunun yakın ihtimal olması durumunda da Aile Mahkemesi Hakimi res'en koruma kararı verebilir.

Kolluk Birimlerine(Polis/Jandarma) Şikayet Yolu İle Başvuruda
Alıntı:
b) Şikayeti alan genel kolluk şiddeti zapta geçerek gerekirse mağduru Adli Tıp Kurumu’na göndererek alınacak raporla birlikte de evrakı Cumhuriyet Savcılığı’na göndermek zorundadırlar.

İhbar Yolu İle
Alıntı:
Kolluk veya Savcılığa başka bir şahıs tarafından, olayın yazılı, sözlü veya başka bir şekilde bildirilmesi suretiyle de yapılan ihbarlar kayda alınır İhbar yapılan merci gerekli işlemi ivedilikle yapar.İhbar kolluk birimlerine yapılmışsa, düzenlenen evrak Savcılığa bildirilir.Savcılığa yapılmış ihbarlar,kayda alınarak Yine Aile Mahkemesine tedbir istemli olarak gönderilir.

Alıntı:
c) Kolluk tarafından bildirilen veya doğrudan Savcılığa başvuru yolu şiddetten haberdar olan Cumhuriyet Savcılığı eylem Türk Ceza Kanun’daki bir başka suçu içerse dahi, mutlaka 4320 sayılı yasa ile ilgili koruma kararının alınması talebi ile, evrakın onaylı bir örneği ile aile nüfus kayıt tablosunu ihbar yazısına ekleyerek ivedilikle aile mahkemesine gönderir.(Yönetmelik Md 5/4)

Görevli Mahkeme


Alıntı:
Başvuru yolu ve yöntemi hangi biçimde olursa olsun tedbir kararını sadece Aile Mahkemesince verilir.

Yetkili Mahkeme:[/


Alıntı:
(6) Koruma kararı en az masrafla, en çabuk ve en kolay ulaşılabilecek yer aile mahkemesinden istenebilir.Adli yargı sınırı yoktur.(Yönetmelik Md.5/6)

Alınabilecek Tedbir örnekleri :
Alıntı:
a) Aile bireylerine karşı şiddete veya korkuya yönelik söz ve davranışlarda bulunmaması,

b) Müşterek evden uzaklaştırılarak bu evin diğer aile bireylerine tahsisi ile bu bireylerin birlikte ya da ayrı oturmakta olduğu eve veya işyerlerine yaklaşmaması,

c) Aile bireylerinin eşyalarına zarar vermemesi,

ç) Aile bireylerini iletişim araçları ile rahatsız etmemesi,

d) Varsa silah veya benzeri araçlarını genel kolluk kuvvetlerine teslim etmesi,

e) Alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanılmış olarak şiddet mağdurunun yaşamakta olduğu konuta veya işyerine gelmemesi veya bu yerlerde bu maddeleri kullanmaması,

f) Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması.

Tedbirlerin Özellikleri ve İzlenmesi Diğer Sonuçları


Alıntı:
Aile Mahkemesi Hakimi sayılan tedbirlerden bir ya da birkaçına birlikte veya olayın özelliğine göre uygun göreceği benzeri başka tedbirlere de hükmedebilir.(Yönetmelik Md.6/1)

Usul

Alıntı:
Verilen kararda, hükmolunan tedbirlere aykırı davranılması hâlinde tutuklanacağı ve hakkında hapis cezasına hükmedileceği konusunda şiddet uygulayan eşe veya diğer aile bireyine tefhim veya tebliğ ile ihtarda bulunulur.(Yönetmelik Md.14/2)

İspat

Alıntı:
Tedbir kararı verilebilmesi için şiddetin gerçekleşmesi gerekmez.Şiddetin belgelenmesi aranmaksızın karar verilmelidir.Tehlike ve ihtimal yeterlidır.Şiddet mağdurunun ispat külfeti yoktur.(Yönetmelik Md.6/1)


Derhal Karar Verilme İlkesi

)
Alıntı:
Koruma kararlarının duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden, işin niteliği gereği en kısa sürede verilmesi esastır. Hâkim tarafından gerekli görülmesi durumunda taraflar dinlenebilir.(Yönetmelik Md.14/3)

Müşterek evin diğer eş,çocuk ve diğer aile bireylerine tahsisi


Alıntı:
Aile içi şiddete maruz kalan aile bireylerinden birisinin korunması amacıyla, hükmedilen kusurlu eş veya şiddet uygulayan diğer aile bireyi hakkında, müşterek evden uzaklaştırılarak bu evin diğer aile bireylerine tahsisi ile bu bireylerin birlikte ya da ayrı oturmakta olduğu eve, işyerlerine, gerektiğinde çocukların okullarına yaklaşmaması amacıyla hükmedilen tedbirdir.Yönetmelik Md.8/1

Müşterek konutun kira, elektrik, su, telefon, doğalgaz ve benzeri giderlerini karşılama yükümlülüğünün devamı


Alıntı:
Bu tedbirin uygulanması, kusurlu eş veya şiddet uygulayan diğer aile bireyinin, uzaklaştırıldığı konutun kira, elektrik, su, telefon, doğalgaz ve benzeri giderlerini karşılamaya devam etmesine engel değildir. Hâkim uzaklaştırılan kişinin bu tür yükümlülüklerinin devamına karar verebilir.(Yönetmelik Md.8/2)

Nafaka

Alıntı:
Şiddet uygulayan eş veya diğer aile bireyinin, aynı zamanda ailenin geçimini sağlayan yahut katkıda bulunan kişi olması hâlinde, hâkim, bu konuda mağdurların yaşam düzeylerini dikkate alarak, daha önce Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre nafakaya hükmedilmemiş olması koşuluyla herhangi bir talep olmasa dahi tedbir nafakasına hükmedebilir.Yönetmelik Md:16/1

Geçici velayet

Alıntı:
Şiddet uygulayan aile bireyinin müşterek konuttan uzaklaştırılması veya gerekli görüldüğü hallerde tedbir süresince çocukların korunması ve ihtiyaçları da dikkate alınarak velayet hakkının diğer eş tarafından kullanılmasına karar verilebilir.

Kaynaktan Nafakanın Tahsili

Alıntı:
Tedbir nafakasına ilişkin kararın bir örneği, mahkeme tarafından re’sen ilgili icra müdürlüğüne gönderilir. Nafaka ödemekle yükümlü kılınan kişinin herhangi bir sosyal güvenlik kurumu ile bağlantısı olması durumunda, nafaka, şiddet mağdurunun başvurusu aranmaksızın ilgilinin maaş ya da ücretinden icra müdürlüğü tarafından tahsil edilir.(Yönetmelik Md.16/2)

Adli Emanet

Alıntı:
Aile içi şiddete maruz kalan aile bireylerinden birisinin korunması amacıyla kusurlu eşe veya şiddet uygulayan diğer aile bireyine ait olan silâh veya benzeri araçların genel kolluk kuvvetlerine teslimi ve tedbir süresinin sonuna kadar adlî emanete alınmasıdır.(Yönetmelik Md.11)

Şiddet Uygulayan Aile Bireyinin Muayenesi ve Tedavisi

Alıntı:
(1)Muayene ve tedavi tedbiri, hâkim tarafından aile içi şiddete maruz kalan aile bireylerinden birisinin korunması için, kusurlu eşin veya diğer aile bireyinin bir sağlık kuruluşunda muayene veya tedavisinin sağlanması amacıyla hükmedilen tedbiri ifade eder.

(2) Hâkim, muayene ve tedavinin sağlanması için şiddet uygulayan kişilerin illerde İl Sağlık Müdürlüğüne, ilçelerde Sağlık Grup Başkanlığına başvurmasını kararında belirtir.

(3) Bu kişiler İl Sağlık Müdürlükleri Ruh Sağlığı Şubelerince veya Sağlık Grup Başkanlıklarınca resmî veya kendi istekleri üzerine özel sağlık kurumlarına sevk edilir. İlgilinin tedaviyi sürdürüp sürdürmediği ve yapılan işlemin sonucu İl Sağlık Müdürlüğü veya Sağlık Grup Başkanlığı tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilirYönetmelik Md.13/1


Harçtan muafiyet:

Alıntı:
Koruma kararı verilmesi için yapılan başvurular ve verilen kararın infazı için yapılan icraî işlemler harca tâbi değildir.(Yönetmelik Md.17/1)

Tedbirin Süresi


Alıntı:
Hâkim tarafından hükmedilecek tedbirlerin yerine getirilmesi amacıyla öngörülen süre altı ayı geçemez. Bu süre tedbir kararı verilebilecek yeni bir durumun meydana gelmesi hâlinde hâkim tarafından yeniden tedbir kararı verilmesine engel değildir.(Yönetmelik Md.14/1)

Yaptırım


İhlal halinde tutuklama ve 3-6 ay ceza kadar ceza istemli dava açılır.

Tedbir kararının Cumhuriyet Başsavcılığına iletilmesi ve yerine getirilmesi


Alıntı:
Koruma kararının bir örneği mahkemece Cumhuriyet Başsavcılığına iletilir. Bu karar Cumhuriyet Başsavcılıklarında tutulacak olan Koruma Kararı Defterine kaydedilir.(Yönetmelik Md.15/1)

Cumhuriyet Başsavcılığı kararın uygulanmasını Genel Kolluk Kuvvetleri marifeti ile izler. Tedbir kararı içeriğine göre tarafların bulunduğu yerin bağlı olduğu kolluk kuvvetine işlem yapılmak üzere ivedilikle gönderilir. Cumhuriyet Savcılığınca gerektiğinde koruma kararının başvuruda bulunanlar tarafından kolluğa götürülmesine olanak tanınır (Yönetmelik Md.15/2)

Kolluğun izleme görevi


Alıntı:
Koruma kararının verildiği tarihte başlar. Kolluk kuvveti, koruma kararının içeriğine göre ilgililere bildirimde bulunur. Bu bildirim tutanak altına alınır ve karar süresince tedbirlerin yerine getirilip getirilmediği kontrol edilir.(Yönetmelik Md.15/3 )


Kolluğun izleme yöntemi

Alıntı:
a) Bulunduğu konutun haftada bir kez ziyaret edilmesini,

b) Birinci derece yakınları ile iletişim kurulmasını,

c) Komşularının bilgisine başvurulmasını,

ç) Oturulan yerin muhtarından bilgi alınmasını,

d) Bulunduğu konutun çevresinde araştırma yapılmasını,

içerir.(Yönetmelik Md.15/3)

İhlalin tespiti halinde kolluğun yapacağı işlem

Alıntı:
Kontrol işlemleri sonucunda kişinin, aleyhine verilen koruma kararına uymadığının tespit edilmesi halinde bu husus tutanağa bağlanır. Bu tutanağa istinaden genel kolluk kuvvetleri tarafından resen soruşturma yapılarak evrak en kısa zamanda Cumhuriyet Başsavcılığına intikal ettirilir.(Yönetmelik Md.15/4)

İhlalin tespiti halinde Cumhuriyet Savcılığınca yapılacak işlem


Alıntı:
Cumhuriyet Başsavcılığı koruma kararına uymayan eş veya diğer aile bireyleri hakkında Sulh Ceza Mahkemesinde kamu davası açar. (Yönetmelik Md.15/5)


4320 Sayılı Yasada yapılan değişiklikler ve Yönetmelik hakkında bazı düşünceler


4320 Sayılı Yasa Hakkında:

1-Mağdur kavramı daha açık bir biçimde tanımlanmıştır:

Değişiklik öncesinde mağdurlar: eşlerden biri,çocuklar ve aynı çatı altındaki diğer aile bireyleri olarak belirlenmişti.Değişiklik sonrasında mağdurlar daha geniş açıklanmış ve hukuken veya fiilen ayrı yaşayan eşler bakımından da koruma kararı verilebileceği öngörülmüştür.


Alıntı:
Mahkemece ayrılık kararı verilen
-Yasal olarak ayrı yaşama hakkı olan
-Evli olmalarına rağmen fiilen ayrı yaşayan aile bireylerinden birinin


şeklinde düzenleme yapılarak yenilik olarak değil ama, zaten yasada korunması gereken kişileri daha tereddütsüz biçimde açıklamıştır.

Uygulamada yasa metninden aksi anlaşılmadığı halde zaman zaman aynı çatı sözcüğü tedbirin bir engeli gibi değerlendirilmekteydi. Özellikle fiilen ayrı yaşayan veya boşanma davası açıldığında eşlerin ayrı yaşama hakkı nedeni ile “aynı çatı” nın artık olmadığı ve bu nedenle genel yasalarla koruma ile yetinilmesi gerektiği şeklinde kararlara tanık olunmaktaydı.

Aynı sorun şiddet nedeni ile müşterek haneyi terk eden ve başka bir konuta yerleşen/sığınan bireylerinde korunmasında aynı yöndeki yanılgılı yorum nedeni ile; sorunlar yaşanmaktaydı.

2-Şiddet uygulayan kişi olarak ,sadece kusurlu eş sayılmakla kalmamış diğer aile bireylerinin de şiddet uygulayan olabileceği belirtilmiştir.

Alıntı:
Kusurlu eşin veya diğer aile bireyinin


Her ne kadar uygulamada “kusurlu eş” sözü şiddet uygulayan aile bireyi olarak anlaşılmışsa da yasada bu eksik anlatım tamamlanmış ve her aile bireyinin şiddet uygulayan kişi olabileceği daha açıklıkla belirtilmiştir.

3-Şiddetin yöneltildiği kişiler ; yeniden ve daha doğru bir şekilde açıklanmıştır

Alıntı:
a)Aile bireylerine karşı şiddete veya korkuya yönelik söz ve davranışlarda bulunmaması,

Şiddetin yöneltildiği kişilerin yeniden açıklanmasının sonucu olarak
yasa metninden diğer "eşe ve çoçuklara" sözcüğü kaldırılarak aile bireyi denmesi yolu seçilmiş ve tedbir kararları bu biçimde örneklenme yolu seçilmiştir.

4-Mağdurların sadece müşterek konutta değil, yaşadıkları/sığındıkları/çalıştıkları yerde korunması ilkesi getirilmiştir.


Alıntı:
b) Müşterek evden uzaklaştırılarak bu evin diğer aile bireylerine tahsisi ile bu bireylerin birlikte ya da ayrı oturmakta olduğu eve veya işyerlerine yaklaşmaması,

Aile Mahkemesi Hakimince verilen koruma kararı uzak durma,yaklaşmama niteliğinde olduğunda koruma alanı genişletilmiş ve korumayı sadece müşterek konut ile ve birlikte yaşarken zorunluluğu ortadan kaldırılmıştır.

5-Zabıta sözcüğü kaldırılmış ve yerine genel kolluk sözü getirilmiştir.

Alıntı:
d) Varsa silah veya benzeri araçlarını genel kolluk kuvvetlerine teslim etmesi

6-Alkol ve uyuşturucu kullanma yasağı genişletilmiştir.
Alıntı:
e) Alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanılmış olarak şiddet mağdurunun yaşamakta olduğu konuta veya işyerine gelmemesi veya bu yerlerde bu maddeleri kullanmaması


Yasanın önceki halinde alkol yasağı ortak konut ile sınırlanmış ve mağdurun/potansiyel mağdurun yaşadığı / sığındığı konut ve işyeri koruma dışında bulunmaktaydı.

7-Yeni tedbir örnekleri gösterilmiştir.

Alıntı:
f-Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması.


Yeni düzenlemenin neleri kapsadığı açıklanmamıştır.Bu tedbir; madde bağımlılığı veya ruhsal sorunlar ile ilgili olabileceği gibi bir danışma merkezine başvurma zorunluluğu olarak da düşünülebileceği gibi şiddet uygulayanın rehabilitasyonu gibi bir seçenek de düşünülebilir.

8-Örneklenen tedbirler yeniden sıralanmıştır:

Alıntı:
Yasa önceki halinde olduğu gibi uygulamaya ışık tutacak tedbir kararlarını örneklemiş ve içeriğini korumuştur.
a) Aile bireylerine karşı şiddete veya korkuya yönelik söz ve davranışlarda bulunmaması,

b) Müşterek evden uzaklaştırılarak bu evin diğer aile bireylerine tahsisi ile bu bireylerin birlikte ya da ayrı oturmakta olduğu eve veya işyerlerine yaklaşmaması,

c) Aile bireylerinin eşyalarına zarar vermemesi,

ç) Aile bireylerini iletişim araçları ile rahatsız etmemesi,

d) Varsa silah veya benzeri araçlarını genel kolluk kuvvetlerine teslim etmesi,

e) Alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanılmış olarak şiddet mağdurunun yaşamakta olduğu konuta veya işyerine gelmemesi veya bu yerlerde bu maddeleri kullanmaması,

f) Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması.

9-Süre korunmuştur.

Alıntı:
Yukarıdaki hükümlerin uygulanması amacıyla öngörülen süre altı ayı geçemez

Bu konuda şiddetin sürekli olma ihtimali olan durumlar çok da gözetilmemiştir.Örneğin boşanma davası açılmakla şiddet ihtimali mevcut görünüyorsa kararın altı ay ile sınırlandırılmaksızın dava sonuna kadar kendiliğinden devam edeceğinin yasada yer alması oldukça yararlı olacaktı.

10-Yaptırım korunmuştur.

Alıntı:
kararda hükmolunan tedbirlere aykırı davranılması halinde tutuklanacağı ve hakkında hapis cezasına hükmedileceği hususu şiddet uygulayan eş veya diğer aile bireyine ihtar olunur.


11-Nafaka konusunda hakime takdir yetkisi verilmiştir;

Nafaka kararı için şiddet uygulayan kişinin ailenin geçimini sağlayan veya katkıda bulunan kişi olması durumunda mağdurların yaşama düzeyi gözetilerek nafaka kararı verilebileceği belirtilmiştir.Yasanın önceki halinde Hakim bu konuda mağdurların yaşam düzeylerini gözönünde bulundurarak tedbir nafakasına hükmeder. şeklinde yer almaktaydı.Yeni düzenlemede olumlu diğer bir düzenleme de “talep edilmese dahi” diyerek hakimin res’en harekete geçmesi gerektiği işaret edilmiş ve taleple bağlılık ilkesinin istisnası yasada yer bulmuştur.

Yeni düzenlemeye göre:
Alıntı:
Eğer şiddeti uygulayan eş veya diğer aile bireyi aynı zamanda ailenin geçimini sağlayan yahut katkıda bulunan kişi ise hâkim bu konuda mağdurların yaşam düzeylerini göz önünde bulundurarak daha önce Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre nafakaya hükmedilmemiş olması kaydıyla talep edilmese dahi tedbir nafakasına hükmedebilir
.

12-Harçtan muafiyet genişletilmiş ve icrai işlemlerde de harç alınmayacağı yasaca düzenlenmiştir.

Alıntı:
Bu Kanun kapsamındaki başvurular ve verilen kararın infazı için yapılan icraî işlemler harca tâbi değildir.

Son düzenleme ile uygulamada yaşanan bazı sorunlar giderilmek istenmiştir.Yasanın önceki halinde Birinci fıkra hükmüne göre yapılan başvurular harca tabi değildir şeklindeki düzenlemesi bazı başvurularda harç alınması ile sonuçlanmaktaydı.Ayrıca icrai işlemlerde harca tabi olduğundan çoğu kez ekonomik olarak güçsüzlük içinde olan mağdurların yeni bir şiddet yaşamasına yol açıyordu.Bu haliyle oldukça olumlu bir düzenleme yapıldığı görülmektedir.

Yönetmelik Hakkında:


Şiddetin türleri ve alanlarına ilişkin uluslararası standartlara uygun açıklama yapılmıştır.

Yönetmeliğin en olumlu taraflarından biri,şiddet çeşitleri konusunda uluslararası standartlara uygun bir açıklama getirmesidir.(Md.5/1) Bu açıklama ile aile içi şiddetin hangi görünüm ve olasılıklarda görülebileceği konusunda uygulayıcılara büyük bir kolaylık sağlanmıştır.

Yönetmelik gayet yerinde olarak şiddetin türlerini açıklamıştır.Böylece sadece darp sonuçlu ve bilindik türde tıbbi rapor düzenlenebilecek olgularda koruma kararı verilmesi alışkanlığı değiştirilebilecektir.

Yine bu tanımlamada mevcut ve muhtemel şiddet de kapsamda belirtilmiş olmakla ,yasanın amacına uygun bir açıklama yapılmıştır.

Bu kısımda en önemli söz de şiddetin toplumsal alanda da oluşuna işret etmesidir.Aile içi şiddetin,sadece konut içinde ve konutta yaşarken meydana gelmediği/gelmeyebileceği böylece belirtilmiştir.

Alıntı:
e) Şiddet: Aile bireyinin fiziksel, cinsel, ekonomik veya psikolojik zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözel ve ekonomik her türlü davranışı


Ayrıca Şiddetin niteliği,çeşitleri,sonuçları,görüldüğü alanlara ilişkin olarak yapılan tanımlamalar,20 Aralık 1993 tarihinde BM Genel Kurulunda kabul edilen “ Kadınlara Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Bildirge 'ye uygundur


Başvuru,şikayet ve ihbar usulleri ve mercileri daha açık olarak belirtilmiştir.


Uygulamada genellikle Aile Mahkemelerine başvuru sonrasında ele alınan koruma konusu ,daha geniş kapsamlı olarak ve diğer sorumlu mercileri işaret etmek suretiyle belirtilmiştir.Önemlisi,şikayetin yanında "başka bir şahsın" bildirimi vurgulanmıştır.

Bu durumda sadece Aile Mahkemeleri değil Kolluk ve Savcılığın harekete geçirilmesi ve bu eylemlerin varlığında şikayete gerek kalmaksızın res'en işlem yapılması gerekliliği daha belirgin biçimde yönetmelikle belirtilmiştir

Alıntı:
f) Şikâyet ve ihbar: Aile içi şiddete maruz kalmış aile bireyinin genel kolluk kuvvetlerine, Cumhuriyet Başsavcılığına veya aile mahkemesine müracaat etmesini veya başka bir şahıs tarafından genel kolluk kuvvetlerine veya Cumhuriyet Başsavcılığına olayın yazılı, sözlü veya başka bir suretle bildirilmesini

Kolluğun izlemesi


Yönetmeliğin en olumlu taraflarından biri kolluğun tedbir kararını izlemesi konusunda açıklamalar yapması ve usulü belirtmesidir.


Alıntı:
ç) İzleme: Koruma kararlarının Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından genel kolluk kuvvetlerine ve kolluk aracılığıyla ilgili kişiye ivedilikle bildirilmesini, karara uyulup uyulmadığının kontrolünü ve aykırılık hâlinde re’sen soruşturma yapılmasını,

Kolluğun izleme görevi


Alıntı:
Koruma kararının verildiği tarihte başlar. Kolluk kuvveti, koruma kararının içeriğine göre ilgililere bildirimde bulunur. Bu bildirim tutanak altına alınır ve karar süresince tedbirlerin yerine getirilip getirilmediği kontrol edilir.(Yönetmelik Md.15/3 )


Kolluğun izleme yöntemi

Alıntı:
a) Bulunduğu konutun haftada bir kez ziyaret edilmesini,

b) Birinci derece yakınları ile iletişim kurulmasını,

c) Komşularının bilgisine başvurulmasını,

ç) Oturulan yerin muhtarından bilgi alınmasını,

d) Bulunduğu konutun çevresinde araştırma yapılmasını,

içerir.(Yönetmelik Md.15/3)



Yasada olduğu gibi yönetmelikte de gerçekleşmiş şiddet işaret edilmiş, olası şiddetle ilgili açıklama yapılmamıştır.


Alıntı:
MADDE 1 – (1) Bu Yönetmelik, aile içi şiddete maruz kalan

Bu ifade,şiddetin ihtimal olduğu durumları koruma dışında bırakabilecek bir söyleyiştir.Yani henüz şiddet nedeniyle mağduriyet oluşmamışken önlem almayı engelleyecektir.

Oysa yasanın amacı şiddet gerçekleşmeden korumaktır.Şiddet gerçekleştikten sonra verilecek koruma kararı ancak sonraki yeni şiddeti önlemeye yönelik olacaktır.

Öneri:Aile içi şiddete maruz kalan veya maruz kalma ihtimali olan ...şeklinde bir ifadeye yer verilmeli ve ek yapılmalıdır

Yetki konusu açıkça düzenlenmiştir.



Alıntı:
(6) Koruma kararı en az masrafla, en çabuk ve en kolay ulaşılabilecek yer aile mahkemesinden istenebilir.



Yasada tereddüte yer bırakmayacak biçimde yer alması gereken bu açıklama ,her ne kadar yönetmelik ile düzenlenmiş ise de son derece olumludur.

Uygulamada bazen hatalı biçimde yetkisizlik kararlarının verildiğine tanık olunmaktaydı.Hatta yetkisizlik kararı verilmesi üzerine yetkili olarak belirtilen Aile Mahkemesinin kendini yetkili saymaması üzerine Uyuşmazlık Mahkemesine giden dosyalar oldu.

Şiddetin Belgelendirilmesi Zorunluluk Olmaktan Çıkarılmıştır.


Uygulamada şiddetin sadece fiziksel şiddet olarak anlaşılması nedeniyle derp raporunun olmadığı başvurularda koruma kararı verilmesinde sorun yaşanmaktadır.Şiddetin çeşitlerinin yönetmelikte gayet yerinde olarak açıklanması ile şiddet konusundaki yanılgılar ve şiddetin alışıldık darp raporunun alınmadığı durumlarda da gerçekleştiği/gerçekleşebileceği yönetmelikle kabul edilmiştir.

Alıntı:
MADDE 6 – (1) Aile bireylerinden birinin aile içi şiddete maruz kaldığını kendilerinin veya Cumhuriyet Başsavcılığının bildirmesi üzerine şiddetin belgelenmesi aranmaksızın


Muayene ve tedavi tedbiri açıklanmıştır.


Alıntı:
MADDE 13 – (1) Muayene ve tedavi tedbiri, hâkim tarafından aile içi şiddete maruz kalan aile bireylerinden birisinin korunması için, kusurlu eşin veya diğer aile bireyinin bir sağlık kuruluşunda muayene veya tedavisinin sağlanması amacıyla hükmedilen tedbiri ifade eder.

(2) Hâkim, muayene ve tedavinin sağlanması için şiddet uygulayan kişilerin illerde İl Sağlık Müdürlüğüne, ilçelerde Sağlık Grup Başkanlığına başvurmasını kararında belirtir.

(3) Bu kişiler İl Sağlık Müdürlükleri Ruh Sağlığı Şubelerince veya Sağlık Grup Başkanlıklarınca resmî veya kendi istekleri üzerine özel sağlık kurumlarına sevk edilir. İlgilinin tedaviyi sürdürüp sürdürmediği ve yapılan işlemin sonucu İl Sağlık Müdürlüğü veya Sağlık Grup Başkanlığı tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilir

Nafaka konusunda icra müdürlüğünce kaynaktan tahsilat olanaklı hale gelmiştir.
Her ne kadar tedbir kararı ile belirlenen nafakanın icra işlemleri harçtan muaf ise de ,işlemler uzun sürmekte ve şiddet mağduru bu kez ayrıca ekonomik şiddetle karşı karşıya kalmaktadır.Yönetmelikle bu sakınca kısmen de olsa giderilmiş ve tedbir kararının res'en icra müdürlüğüne gönderileceği ve koşulları varsa gelirden doğrudan tahsilat olanağı sağlanmıştır.

Alıntı:
16/2Tedbir nafakasına ilişkin kararın bir örneği, mahkeme tarafından re’sen ilgili icra müdürlüğüne gönderilir. Nafaka ödemekle yükümlü kılınan kişinin herhangi bir sosyal güvenlik kurumu ile bağlantısı olması durumunda, nafaka, şiddet mağdurunun başvurusu aranmaksızın ilgilinin maaş ya da ücretinden icra müdürlüğü tarafından tahsil edilir


Müşterek konutun kira, elektrik, su, telefon, doğalgaz ve benzeri giderlerini karşılama yükümlülüğünün devamı


Yeni ve olumlu bir düzenleme de şiddet uygulayan eşin sorumluluklarının devamını sağlamak için yapılan düzenlemedir.


Alıntı:
Bu tedbirin uygulanması, kusurlu eş veya şiddet uygulayan diğer aile bireyinin, uzaklaştırıldığı konutun kira, elektrik, su, telefon, doğalgaz ve benzeri giderlerini karşılamaya devam etmesine engel değildir. Hâkim uzaklaştırılan kişinin bu tür yükümlülüklerinin devamına karar verebilir.(Yönetmelik Md.8/2)


F:Eleştiriler,Öneriler

1-Yasada Aile Mahkemesi Hakiminin , öngörülen nafakanın,doğrudan ödeme kararı verebilmesi olanağı henüz yer almamaktadır.

İcrai işlemler zaman almaktadır ve mağdurlar aradan geçen sürede yeniden mağduriyet yaşamaktadır.Yasada açıkça belirtilmemiş olmasına karşılık hakimin doğrudan ödeme emri verebilmesinin mümkün olduğunu düşünüyorum.Örneğin şiddet uygulayanın kira geliri varsa,kiracıya ,ödemenin diğer aile bireyine yapılması gerektiği emredilebilir yada işyeri muhasebesine yazılarak kaynaktan kesinti yapılmasına karar verilebilmelidir.

Yönetmelikte icra müdürlüğü aracılığı ile doğrudan tahsilat yapılması ile bu konu kısmen çözümlenmiş gibi görünse de yeterli değildir.

2-4320 sayılı yasa gereği ,kararlaştırılan tedbirlerin ihlali sonucu verilen cezaların ertelenmeyeceği veya paraya çevrilmeyeceği yönünde bir düzenleme değişiklikte yer almamıştır.

Bu yönde düzenlemenin olmayışı ,cezai yaptırımların paraya çevrilmesi veya ertelenmesi ,yasanın caydırıcılığını ortadan kaldırmaktadır.

3-“Derhal karar verilme” ilkesi yasada yer almamıştır.
Uygulamada en çok yaşanan sorun muhtemel veya devam eden şiddet durumunda kararların geç verilmesidir.Başvurular esas defterine kaydedilmekte ve tevzii beklenmektedir.Geçen sürede şiddetten korunma mümkün olmamaktadır.
Bu nedenle yasa metninde tereddüte asla yer vermeyecek biçimde “derhal karar” verme ilkesinin belirtilmesi oldukça yararlı olabilecekken bu konu ihmal edilmiştir.

4-Bireylerin evlilik kurumu dışında korunmaları hala sağlanmamıştır:
Uygulamada yasanın en çok eleştirilen yanı; mağdurların evlilik dışında korunmamalarıdır.
Yaygın biçimde görülen evlilik dışı beraberlikler sırasında ve boşanma sonrasında şiddet mağdurlarının korunması mümkün olmamaktadır.Oysa sadece boşanma davasının varlığı bile çoğukez şiddet sebebi olmaktadır.Boşanmayla birlikte,özellikle kadın üzerindeki hakimiyeti devam ettirmek niyetli şiddet sıkça rastlanmaktadır.Yasanın bu hali ile kabulü kadınları boşanma davası açmaktan caydırıcı olabilmektedir.

Bu da medeni hallerine göre bireyler arasında yasadan yararlanmada eşitsizlik yaratmaktadır ve doğal olarak en çok zararı kadınlar ve çocuklar görmektedir.

Yasa,sadece evli bireylerin aile içi şiddetten korunması yasası olarak değerlendilmemelidir..Yasa her ne biçimde olursa olsun kendilerini aile olarak adlandıran yapılar içindeki aile içi şiddeti önlemek amacıyla çıkarılmıştır ve gerek boşanma,gerekse evlilik dışı beraberlik gerekçesi ile şiddetten korunma; evli kişilerin ayrıcalıklı olarak korunmasını sonuçlamamalıdır.

5-Yasanın adı aynen korunmuştur.

Öncelikle yasanın adının ,yasa amacına uygun biçimde değiştirilmesi henüz gerçekleşmemiştir.,Koruma Yasası,Geri Durma Yasası,Aile İçi Şiddetin Önlenmesi veya Aile İçi Şiddetten Korunma gibi gibi doğrudan yasayı ve içeriği işaret eden düzenleme amaca daha uygun olacaktır. Son değişiklik ile bu da sağlanmamıştır.

6-Yetki konusu açıkça belirtilmemiştir.

Uygulamada bazı tedbir talepleri, yetkisizlik nedeni ile reddedilmektedir.Bu konuda yasada bir açıklamanın olmaması sorunun devam etmesine yol açmaktadır.

Yetki konusunda yönetmelikte açıklayıcı bir düzenleme yapılmıştır.Bu düzenlemenin yasada yer alması daha doğru olacaktır.

7-Yasa yolları açıklanmamıştır.
Koruma talebinin reddi nedeniyle mağdur veya aleyhine koruma kararı verilen kişi için hangi yasayollarının olduğu değişiklikte belirtilmemiştir.

8-Yasanın adındaki yanlışlık devam ettirilmiştir
Yasanın adı:Şiddetten korunma gibi amacı daha doğru açıklayan biçimde değiştirilmelidir.

9-Şiddet türleri yasada açıklanmamıştır.

Uygulamada şiddet kavramı,kollukça ve bazen karar vermesi talep edilen hakim tarafından sadece iz bırakan ,fiziksel şiddet ve darp olarak anlaşılmaktadır.Şiddetin sadece fiziksel değil,ruhsal,sosyal,cinsel ekonomik vb. türlerinin olduğu açıklanmalı veya en azından “herhangi bir şiddet türü” biçiminde açıklama yapılarak uygulamada çıkan sorunların bir kısmı önlenebilmelidir.

Yönetmelikte şiddetin tanımı,çeşitleri ve özel ve kamusal alanda görülebilmesine ilişkin yapılan açıklamanın yasa metninde bulunması daha uygundur.

10-Derhal yargılama ilkesi kaldırılmıştır.

Yasanın ilk halinde suçüstü yargılaması öngörülmüşken,süreç içerisinde 3005 sayılı yasa kaldırılmış ve böylece 4320 sayılı yasanın uygulanmasına ilişkin etkin ve hızlı yargılama süreci olanağı ortadan kalkmıştır.

11-Kararın etkin denetimine ve izlenmesine ilişkin herhangi bir açıklama yapılmamıştır.
Uygulamada Aile Mahkemesi koruma kararı vermiş olsa bile karar önce Cumhuriyet Savcılığına gönderilmekte,buradan da ilgili karakola karar iletilmektedir.

Bu oldukça yavaş bir süreçtir.Karar,genellikle duruşmasız verildiğinden kararın aleyhine tedbir kararı verilen aile üyesine tebliğine kadar geçen sürede cezai sorumluluk oluşmamaktadır.

Tebligat ise genellikle zorlukla yapılmaktadır.
Yasanın amacına uygun bir koruma kararı izlemesi için kurumlararası koordinasyon,işbirliği ve etkin bir önleme/izleme sağlanmalıdır.

Yönetmelikte izlemeye ilişkin oldukça ayrıntılı düzenleme yapılmış olup,bu konunun da yasa metninde doğrudan yer alması daha uygundur.

12-Mağdurların başvurularında CMK ile sağlanan mağdurlara vekil atanması olanağından bahsedilmemiştir.

Yürürlükteki CMK mağdurlara da vekil atanması olanağı sağlamıştır.Bu olanak aile içi şiddet mağdurları için de geçerlidir.Bu hak kadınlara hatırlatılmadığından süreç bir avukat tarafından etkin olarak takip edilememektedir.Böylece yasal olanağa rağmen etkili iç hukuk yollarına başvurma hakkı,etkin olarak kullanılamamaktadır.

13-Şiddet sonucu can güvenliği sorunu yaşandığında sığınma evine mağdurun yerleştirilmesi konusu yasada yer almamaktadır.

İlke olarak şiddet mağdurunun yaşam olanaklarının ve ortamının aynen korunarak,siddet uygulayanın gerektiğinde bu ortamdan uzaklaştırılması gerekmektedir.
Fakat bazı durumlar olabilir ki şiddet uygulayanın ortamdan uzaklaştırılması kararı yetersiz kalır.Yaşam hakkının tehdit altında olduğu durumlarda etkin bir korumaya sığınma evi olanağı da katılmalıdır.

14-Tedbir süresinde mağdura destek olanağı yaratılmamıştır.

Şiddet sonrasında mağdur hayatını değiştirecek bazı kararlar vermek durumunda kalabilir.Bunlar boşanma,ayrılık velayet nafaka ve diğer sorunlardır.
Mağdurun yasal hak ve olanaklarının ne olduğunu bilmeye ve ücretsiz hukuki yardım almaya hakkı vardır.Mağdura ulaştırılabilecek bu tür destekler şiddetin tekrarlanmasını da önleyebilir.
Yine koruma süresince sosyal çalışmacıların mağdurla ilişkiye geçmesi ,tedbire ilişkin izlemede bulunması ve gerekirse düzenlenecek rapor ile koruma kararının süresinin uzatılması yönünde görüş oluşturması oldukça yarar sağlayacaktır.

"Aynı çatı" sözü sorunlara ve bazı aile bireylerinin koruma dışında kalmasına yol açmaktadır.


Alıntı:
eş, çocuk, aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireyleri




Bu düzenlemeden eşin,çocukların aynı çatı altında yaşıyor olma zorunluluğu olmaksızın korumadan yararlanabileceği ama diğer aile bireyleri için aynı çatı altında yaşayan olması gerekliliği belirtilmektedir.

Bu biçimi ile diğer aile bireyleri ile ilişkiyi aynı çatı ile sınırlamış ve birlikte yaşamayan aile üyelerini koruma dışında bırakmıştır.

Örneğin,aile bireyi başka bir şehirde yaşayan diğer aile bireyini-örneğin kardeşini- öldürmekle tehdit ederse "aynı çatı" altında yaşamamak sebebi ile tehdit edilen kardeş koruma kararı isteyemeyecektir.

Öneri;
Hem yasadan hem yönetmelikten "aynı çatı altında yaşayan" sözcükleri kaldırılmalıdır.[/u][/color]




G-Sonuç:


Dünyadaki değişime neredeyse eş zamanlı olarak kabul edilen 4320 sayılı yasa kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve şiddet uygulayanın yasal yaptırımlarla karşılaşmasında oldukça olumlu bir role sahiptir.Fakat kadına yönelik şiddetin önlenmesi için sadece yasa cıkarmak yeterli değildir.

Şiddetin varlığını kabul etmek ve önlenmesine ilişkin ulusal eylem programı oluşturmak gerekmektedir.Şiddetin önlenmesi,şiddet uygulayanın cezalandırılması,şiddet mağdurunun ve çocukların korunması ve rehabilitasyonu,sığınma evlerinin acilen açılması ve tüm aşamalarda birimler arasında tam bir koordinasyon sağlanması zorunluluktur.

Diğer yandan kadının her yönü ile statüsünün yükseltilmesi ve güçlendirilmesi ,geleneksel rollerin insan haklarına uygun biçimde değiştirilmesinin sürekli bir eylem planı olarak kabulü gerekmektedir.


H-Ekler:


1-4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun 1998:Yasa Metni
Genel Gerekçe
Madde Gerekçeleri
KANUN NO: 4320
AİLENİN KORUNMASINA DAİR KANUN
Kabul Tarihi: 14 Ocak 1998
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 17 Ocak 1998 - Sayı: 23233 5.t. Düstur, c.37 - s.

Madde 1 - Türk Kanunu Medenisinde öngörülen tedbirlerden ayrı olarak, eşlerden birinin veya çocukların veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinden birinin aile içi şiddete maruz kaldığını kendilerinin veya Cumhuriyet Başsavcılığının bildirmesi halinde, (Değişik ibare: 4787 - 9.1.2003 / m.9) "Aile Mahkemesi Hakimi" re’sen meselenin mahiyetini gözönünde bulundurarak aşağıda sayılan tedbirlerden, bir ya da bir kaçına birlikte veya uygun göreceği benzeri başkaca tedbirlere de hükmedebilir.
Kusurlu eşin;
a)Diğer eşe veya çocuklara veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerine karşı şiddete veya korkuya yönelik davranışlarda bulunmaması,
b)Müşterek evden uzaklaştırılarak bu evin diğer eşe ve varsa çocuklara tahsisi ile diğer eş ve çocukların oturmakta olduğu eve veya iş yerlerine yaklaşmaması,
c)Diğer eşin, çocukların veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinin eşyalarına zarar vermemesi,
d)Diğer eşi, çocukları veya aynı çatı altında yaşayan aile bireylerini iletişim vasıtalarıyla rahatsız etmemesi,
e)Varsa silah ve benzeri araçlarını zabıtaya teslim etmesi,
f)Alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanılmış olarak ortak konuta gelmemesi veya ortak konuta bu maddeleri kullanmaması,
Yukarıdaki hükümlerin tatbiki maksadıyla öngörülen süre altı ayı geçemez ve kararda hükmolunan tedbirlere aykırı davranılması halinde tutuklanacağı ve hürriyeti bağlayıcı cezaya hükmedileceği hususu kusurlu eşe ihtar olunur.
Hakim bu konuda mağdurların yaşam düzeylerini gözönünde bulundurarak tedbir nafakasına hükmeder.
Birinci fıkra hükmüne göre yapılan başvurular harca tabi değildir.

Madde 2 - Koruma kararının bir örneği mahkemece Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi olunur. Cumhuriyet Başsavcılığı koruma kararının uygulanmasını zabıta marifetiyle izler.

Koruma kararına uyulmaması halinde zabıta, mağdurların şikayet dilekçesi vermesine gerek kalmadan re'sen soruşturma yaparak evrakı en kısa zamanda Cumhuriyet Başsavcılığına intikal ettirir.
Cumhuriyet Başsavcılığı koruma kararına uymayan eş hakkında Sulh Ceza Mahkemesinde kamu davası açar. Bu davanın duruşması yer ve zaman kaydına bakılmaksızın 3005 sayılı Meşhut Suçların Muhakeme Usulü Kanunu hükümlerine göre yapılır.

Fiili başka bir suç oluştursa bile, koruma kararına aykırı davranan eşe ayrıca üç aydan altı aya kadar hapis cezası hükmolunur.

Madde 3 - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Madde 4 - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

GENEL GEREKÇE


Anayasanın 41. Maddesinde belirtildiği gibi toplumun temelini aile oluşturmaktadır. Bireysellikten toplumsallığa geçişin en küçük birimi olan ve karşılıklı rıza ile oluşan ailenin sağlıklı yapılanması ve yürütülmesi toplumun varoluşunu ve yarınlara güçlü bir biçimde uzanmasını doğrudan etkilemektedir.

Ülkemizin büyükanne, büyükbaba, anne, baba ve torunların birlikte yaşadığı geleneksel geniş aile sisteminden hızlı sanayileşme ve buna paralel olarak şehirleşmeyle birlikte çekirdek aile tipi dediğimiz anne, baba ve çocuğun oluşturduğu dar aile tipine doğru yoğun bir gidiş yaşanmıştır. Bugün içinde bulunulan zor ekonomik koşullar, sosyal ve kavramsal kargaşalar, yorucu şehir hayatı aile bireyleri üzerinde psikolojik ve sosyolojik rahatsızlıklara sebep olmaktadır.

İlk insanla birlikte ortaya çıkan şiddet olgusu değişik türleri ve uygulanış biçimleriyle her zaman gündemde olmuştur. Şiddetin aile yaşamı içerisinde, aileyi oluşturan bireyler arasında gerçekleşen ve "aile içi şiddet" adı altında "aile içinde bir bireyin diğer bir bireye yönelik fiziki, sözel ve duygusal kötü davranış" şeklinde tanımlanan görüntüsü toplum için tehlike olmakta, toplumun en küçük birimi olan aile içerisinde gerçekleşen şiddetin yol açtığı ve açacağı zararlar toplum bünyesinde derin ve kalıcı izler bırakmaktadır.

Aile içi şiddetin zararları sadece toplum açısından değil, birey açısından da tehlikeli sonuçlar yaratmaktadır. Aile içi şiddet, sevgi, şefkat ve merhamet göstermesi gereken bir kişi tarafından uygulandığından, şiddete maruz kalan aile bireyinin ruhi yapısında hayatı boyunca silinmesi zor izler bırakmaktadır. Aile içi şiddet olaylarına daha çok anne ve çocukların maruz kaldığı yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkmaktadır

Son yıllarda aile içi şiddet olayları toplumumuzu sarsar boyutlara ulaşmıştır. Her geçen gün ailede yaşanan dayak, işkence ve cinayet gibi şiddet olayları görsel ve yazılı basında izlenmektedir.

Bu itibarla Anayasanın 41. Maddesinde yer alan "Devlet ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar" hükmü de gözönüne alınarak aile içi şiddetten mağdur olan kadını koruyucu yasal tedbirlerin alınması zorunluluğu ortaya çıkmıştır.

Bu amaçla hazırlanan "Ailenin Korunmasına Dair Kanun Tasarısıyla", ABD, Avustralya, Yeni Zelanda, İngiltere, İrlanda ve Norveç gibi ülkelerde uygulanan, şiddete uğrama ihtimali bulunan kadınların mahkemelere başvurarak koruma emri alabilmelerini sağlayacak hükümler Türk Hukuk sistemine dahil edilmektedir.


MADDE GEREKÇELERİ


Madde 1- Tasarının birinci maddesiyle, kadının aile içi şiddete maruz kaldığını bizzat kendisinin veya Cumhuriyet Başsavcılığının bildirmesi halinde, sulh mahkemesince Türk Medeni Kanununda öngörülen tedbirlerden ayrı olarak bu maddede sayılan koruyucu tedbirlerden biri veya birkaçına birden hükmedilecektir. Örneğin: Kocanın eve içkili gelerek kadın ve çocuklara karşı şiddet eylemlerinde bulunduğu hallerde mahkemece sadece "alkollü vaziyette eve veya işyerine yaklaşmama" , "kadın eşyalarına zarar vermeme", "kusurlu eşin işyerindeki amirine veya işverenine durumu haber verme" gibi birden fazla tedbire de karar verilebilecektir. Bu sayılanlar dışında da benzer tedbirlere hükmolunabilecektir.

Sulh Hukuk Mahkemesi kadının tekrar şiddete uğrama ihtimalini göz önüne alarak başvurunun hemen ardından tanık ya da karşı tarafın dinlenmesine gerek olmadan bu kararı verebilecektir. Mahkeme kararında, 6 ayı geçmemek üzere tedbirin uygulanma süresi belirtilecek ve tedbire aykırı davranışta bulunulması halinde kusurlu eşin tutuklanacağı ve hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edileceği ihtar olunacaktır.

Hakim, kadın ve çocukların yoksulluğa düşmelerini önlemek amacıyla nafakaya hükmedecek, kadın ve çocuklarını kadın koruma evlerinden birine yerleştirilmesine karar verilebilecektir. Bu tür adli işlemlerin kadına mali külfet getirmemesi için sulh hukuk mahkemesine yapılacak başvuruların harca tabi olmayacağı hükme bağlanmıştır.

Madde 2- Tasarının ikinci maddesine göre, koruma kararının bir örneği sulh hukuk mahkemesince Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi olunacak ve kararın uygulanması zabıta marifetiyle izlenecektir. Koruma kararına uyulmaması halinde, zabıta, kadının şikâyet dilekçesi vermesine gerek koşmadan re'sen Cumhuriyet Başsavcılığı koruma kararına eş hakkında sulh ceza mahkemesinde kamu davası açacaktır. Söz konusu davanın duruşmanın Meşhut Suçların Muhakeme Usulüne tabi tutulması suretiyle yargılamanın süratle sonuçlandırılması amaçlanmıştır.

Bu dava sonucunda, fiil başka bir suç oluştursa bile koruma kararına aykırı davranan eş ayrıca üç aydan altı aya kadar hapis cezasına mahkum edilecektir.

Madde 3 - Kanunun yürürlük tarihini belirlemektedir.

Madde 4 - Yürütme merciini belirlemektedir.

4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunda 2007 yılında yapılan değişiklik:

AİLENİN KORUNMASINA DAİR KANUNDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASI HAKKINDA KANUN


Kanun No. 5636 Kabul Tarihi : 26/4/2007

MADDE 1 – 14/1/1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun
1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 1 – Türk Medenî Kanununda öngörülen tedbirlerden ayrı olarak, eşlerden birinin veya çocukların veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinden birinin veya mahkemece ayrılık kararı verilen veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı olan veya evli olmalarına rağmen fiilen ayrı yaşayan aile bireylerinden birinin aile içi şiddete maruz kaldığını kendilerinin veya Cumhuriyet Başsavcılığının bildirmesi üzerine Aile Mahkemesi Hâkimi meselenin mahiyetini göz önünde bulundurarak re'sen aşağıda sayılan tedbirlerden bir ya da birkaçına birlikte veya uygun göreceği benzeri başka tedbirlere de hükmedebilir:

Kusurlu eşin veya diğer aile bireyinin;

a) Aile bireylerine karşı şiddete veya korkuya yönelik söz ve davranışlarda bulunmaması,

b) Müşterek evden uzaklaştırılarak bu evin diğer aile bireylerine tahsisi ile bu bireylerin
birlikte ya da ayrı oturmakta olduğu eve veya işyerlerine yaklaşmaması,

c) Aile bireylerinin eşyalarına zarar vermemesi,

ç) Aile bireylerini iletişim araçları ile rahatsız etmemesi,

d) Varsa silah veya benzeri araçlarını genel kolluk kuvvetlerine teslim etmesi,

e) Alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanılmış olarak şiddet mağdurunun yaşamakta olduğu konuta veya işyerine gelmemesi veya bu yerlerde bu maddeleri kullanmaması,

f) Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması.

Yukarıdaki hükümlerin uygulanması amacıyla öngörülen süre altı ayı geçemez ve kararda hükmolunan tedbirlere aykırı davranılması halinde tutuklanacağı ve hakkında hapis cezasına hükmedileceği hususu şiddet uygulayan eş veya diğer aile bireyine ihtar olunur.
Eğer şiddeti uygulayan eş veya diğer aile bireyi aynı zamanda ailenin geçimini sağlayan yahut katkıda bulunan kişi ise hâkim bu konuda mağdurların yaşam düzeylerini göz önünde bulundurarak daha önce Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre nafakaya hükmedilmemiş olması kaydıyla talep edilmese dahi tedbir nafakasına hükmedebilir.

Bu Kanun kapsamındaki başvurular ve verilen kararın infazı için yapılan icraî işlemler harca tâbi değildir."

MADDE 2 – 4320 sayılı Kanunun 2 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 2 – Koruma kararının bir örneği mahkemece Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi olunur. Cumhuriyet Başsavcılığı kararın uygulanmasını genel kolluk kuvvetleri marifeti ile izler.

Koruma kararına uyulmaması halinde genel kolluk kuvvetleri, mağdurların şikâyet dilekçesi vermesine gerek kalmadan re'sen soruşturma yaparak evrakı en kısa zamanda Cumhuriyet Başsavcılığına intikal ettirir.

Cumhuriyet Başsavcılığı koruma kararına uymayan eş veya diğer aile bireyleri hakkında Sulh Ceza Mahkemesinde kamu davası açar.

Fiili başka bir suç oluştursa bile, koruma kararına aykırı davranan eş veya diğer aile bireyleri hakkında ayrıca üç aydan altı aya kadar hapis cezasına hükmolunur.

Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin hususlar yönetmelikle düzenlenir."

MADDE 3 – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 4 – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


GENEL GEREKÇE

17/1/1998 tarihli ve 23233 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun, aile içi şiddeti önleme konusunda reform niteliğinde yasal bir düzenlemedir. Yürürlük tarihinden itibaren yaygın bir şekilde uygulanmış bulunan bu Kanun hakkında uygulamadan kaynaklanan kavram karışıklıkları ve tereddütler hasıl olmuştur. Söz konusu kavram karışıklıklarının ve tereddütlerin Kanunun amacı olan aile içi şiddeti önleme işlevinin aksamadan ve acil olarak yerine getirilmesi için giderilmesi gerekmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin 28/6/2006 tarihli ve 853 sayılı Kararıyla Töre ve Namus Cinayetleri ile Kadınlara ve Çocuklara Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla oluşturulan Meclis Araştırma Komisyonu Raporu ile 4/7/2006 tarihli ve 26218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2006/17 sayılı Başbakanlık Genelgesinde 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunda değişiklik yapılması gerektiği belirtilmektedir. Tasarı, belirlenen eksiklikleri gidermek üzere düzenlenmiştir. Bilindiği gibi 4320 sayılı Kanunun temel amacı aile içinde şiddet uygulayan bireyi, ortak yaşam alanından uzaklaştırarak ve diğer birtakım tedbirleri uygulamaya koyarak aile içi şiddeti önlemektir.

Ülkemizde aile içinde, eşler arasında veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireyleri arasında da şiddetin varlığı bilinen bir gerçektir. Bu durumda şiddet olgusunu geniş yorumlayarak aile içi şiddeti sadece eşler arası şiddet olarak algılamamak gereği ortaya çıkmıştır. Ayrıca, aynı çatı altında yaşamayan; boşanma veya ayrılık nedeniyle ayrı konutlarda bulunan bireyler ve evli olmalarına rağmen fiilen ayrı yaşayan aile bireyleri ve çocuklar da aile içi şiddete maruz kalabildiklerinden, aile içi şiddet mağduru kapsamının gerçeklere uygun olarak düzeltilmesi gerekmiştir.

Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasından farklı olmak üzere ikinci fıkrasında “eş” ifadesinin kullanılmasının, geçen süre zarfında uygulamada, olayın tarafları konusunda kavram karışıklığı yarattığı görülmüştür. Söz konusu karışıklığı ortadan kaldırmak amacıyla “kusurlu eş” ifadesi yerine “Kusurlu eşin veya diğer aile bireyinin” ifadesinin kullanılması uygun bulunmuştur.

Tasarıda, Aile Mahkemesi Hâkiminin uygun görmesi halinde şiddet uygulayan birey için “Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması” tedbirine hükmedebileceği öngörülmüştür. Anayasanın “Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler” başlıklı Üçüncü Bölümünün “Ailenin korunması” başlıklı 41 inci maddesinde “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.” hükmü bulunmakla; Devlet özellikle ananın ve çocukların korunmasını sağlamakla yükümlü tutulmaktadır. Bu nedenle şiddet uygulayan bireyin herhangi bir rahatsızlığının bulunup bulunmadığı hususunun tespiti ve tedavisi ile uyguladığı veya uygulayacağı şiddetin ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır.

4320 sayılı Kanunda, şiddet mağduru kişilerin tedbir kararı sonrasında ekonomik sıkıntı çekmelerini önlemek için tedbir nafakası hükme bağlanmıştır. Özellikle şiddet uygulayan bireyin ailenin geçimini birinci derecede sağlayan kişi olması halinde, bu kişinin eve ve aile bireylerine yaklaştırılmaması halinde ailenin geçim sıkıntısı içine düşeceği bir gerçektir. Anayasanın 5 inci maddesinde Devlete, vatandaşın refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan ekonomik engelleri kaldırmak görevi verilmiştir. Anayasanın bu hükmü gereğince, aile içi şiddet mağduru insanların ekonomik güvence altına alınmaları tedbir nafakası alarak sağlanmakta olup, eğer şiddet mağdurları nafaka almakta iseler, mükerrer nafaka ödenmesine engel olunacak şekilde yeni bir düzenleme yapılmıştır.

4320 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde yer alan, bu maddenin birinci fıkra hükmüne göre yapılan başvuruların harca tabi olmayacağı hükmü, bu Kanun kapsamındaki başvurular ve verilen kararların infazı için yapılan icrai işlemlerin harca tabi olmayacağı şeklinde düzenlenmiştir. Kanun özellikle kadın ve çocukların koruma altına alma ve bu sebeple şiddete maruz kalmış kişilere yargı işlemlerinde mali külfet getirmeme amacını taşımaktadır. Söz konusu amaç doğrultusunda başvurunun harca tabi olmaması uygulamasına uyacak şekilde, hükmedilen tedbirlerin icraya konulması aşamasında da harç alınmaması hususunun Kanunda ayrıca belirtilmesine ihtiyaç duyulmuştur.

Diğer taraftan, bu Kanunun uygulanmasına yönelik hususların yönetmelikle düzenleneceği hüküm altına alınarak uygulamada karşılaşılabilecek aksaklıkların giderilmesi amaçlanmıştır.

MADDE GEREKÇELERİ

Madde 1- Ülkemizde aile içi şiddeti sadece eşler arası şiddet olarak algılamamak gereği ortaya çıktığından, ayrıca, aynı çatı altında yaşamayan; boşanma veya ayrılık nedeniyle ayrı konutlarda bulunan bireyler de aile içi şiddete maruz kalabildiklerinden, 4320 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde yer alan “Kusurlu eşin” ibaresi “Kusurlu eşin veya diğer aile bireyinin” şeklinde, “diğer eş ve çocuklar” ifadesi “aile bireyleri” şeklinde değiştirilmiştir. Ayrıca, aile içi şiddete maruz kalan eşin bu şiddet nedeniyle çocuğu ile birlikte evinden ayrılarak baba evine gitmesi ve boşanma davası açılması durumlarında dahi, koşulların gerçekleşmesi halinde, 4320 sayılı Kanundan faydalanabileceği de dikkate alınmıştır. Bu nedenle maddenin (b) bendinde yer alan “eşe ve varsa çocuklara tahsisi ile diğer eş ve çocukların oturmakta olduğu eve” ifadesi, “aile bireylerine tahsisi ile bu bireylerin birlikte ya da ayrı oturmakta olduğu eve” şeklinde ve (f) bendinde yer alan “ortak konuta gelmemesi veya ortak konutta” ibaresi “şiddet mağdurunun yaşamakta olduğu konuta veya işyerine gelmemesi veya bu yerlerde” ifadesinin eklenmesi gerekli görülmüştür.
Diğer taraftan, maddeye “f) Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması” şeklinde (f) bendi eklenerek Aile Mahkemesi Hâkiminin uygun görmesi halinde şiddet uygulayan birey için bu tedbire hükmedebileceği düzenlenmiştir.
4320 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde, şiddet mağduru kişilerin tedbir kararı sonrasında ekonomik sıkıntı yaşamalarını önlemek için Aile Mahkemesi Hâkiminin tedbir nafakasına hükmedeceği öngörülmüştür. Bu kez Tasarıda, bu hususun daha anlaşılır ve eğer şiddet mağduru nafaka almakta ise mükerrer nafaka ödenmesine engel olunacak şekilde bir düzenleme yapılmıştır.

4320 sayılı Kanun, şiddete uğrayan aile bireylerini koruma altına alma ve bu nedenle şiddete maruz kalmış kişilere yargı işlemlerinde mali külfet getirmeme amacını taşımaktadır. Kanundaki, bu amaç doğrultusunda ve başvurunun harca tabi olmaması hükmüne uyacak şekilde, Tasarıda ilave olarak verilen kararların infazı için icraya konulması aşamasında da harç alınmaması hususu düzenlenmiştir.

Madde 2- 4320 sayılı Kanunun uygulanmasında zabıta görevli kılınmış ancak bu göreve bir açıklama getirilmediğinden uygulamada tereddütler ortaya çıkmıştır. Bu nedenle tedbir kararının genel kolluk kuvvetlerince uygulanacağına ilişkin maddede değişiklik yapılmıştır.
4320 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesindeki 3005 sayılı Meşhut Suçların Muhakeme Usulü Kanununa yapılan atfa; 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 18 inci maddesi ile bu Kanunun yürürlükten kaldırılması sebebiyle Tasarı metninde yer verilmemiştir.
Maddede, şiddetin sadece eş ve çocuklarla sınırlı olmadığı gerekçesi ile “eş” ifadesi “eş veya diğer aile bireyleri” ifadesi ile değiştirilmiştir.

Madde 3- Yürürlük maddesidir.

Madde 4- Yürütme maddesidir.

3-4320 Sayılı Yasa ve Yargıtay Kararları


HUKUK:

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 1998/7229
K. 1998/8655
T. 9.7.1998

• AİLENİN KORUNMASINA DAİR KANUN GEREĞİ VERİLEN KARARLAR ( Temyiz Edilemeyecekleri )

• TEMYİZ EDİLEMEYECEK KARARLAR ( Ailenin Korunmasına Dair Kanun Gereği Verilen Tedbir Kararları )

• GEÇİCİ TEDBİR NİTELİĞİNDEKİ KARARLAR ( Ailenin Korunmasına Dair Kanun Gereği Verilen Kararlar )

1086/m.105, 106, 107, 108, 109

ÖZET : 4320 sayılı kanun ile aileyi koruyucu tedbirlerin Sulh Hukuk Hakimi tarafından re'sen alınması hükme bağlanmıştır. Bu kanunun amacı aile içi şiddeti durdurma, özellikle kadını ve çocukları koruma amacı ile çıkarılmıştır. Bu kanuna dayanak alınan tedbirler kısa süreli tedbirler olup, kararların nihai nitelikte olmadığını, sürekli sonuç doğurmayacağını, hakimin tayin ettiği süre ile geçerli ve geçici tedbir niteliğindeki kararlar temyiz incelenmesine tabi değildir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR : "Mahkemelerden verilen nihai kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir" ( HUMK. md. 427 ). Şu halde incelenen kararın niteliği ortaya konularak öncelikle kararın temyizinin kabil olup olmadığının çözümlenmesi gerekmektedir.

Davacı 4320 sayılı Kanun uyarınca tedbir alınmasını istemiş, mahkemece taraflar arasında mürafaa icrası ile üç ay süreli olarak bazı tedbirlerin alınmasına karar verilmiştir.

4320 sayılı Kanun ile aileyi koruyucu tedbirlerin Sulh Hukuk Hakimi tarafından re'sen alınması hükme bağlanmıştır. Bu kanunun amacı aile içi şiddeti durdurma, özellikle kadını ve çocukları koruma olduğu sevk gerekçesinde açıklanmıştır. Hatta "Sulh Hukuk Mahkemesi mağdurların tekrar şiddete uğrama ihtimalini gözönüne alarak başvurusunun hemen ardından tanık ya da karşı tarafın dinlenmesine gerek olmadan bu kararı verebilecektir. Şiddete uğrayanların mahkemede şiddete uğrama ihtimallerini kanıtlama yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Mahkeme kararında 6 ayı geçmemek üzere tedbirin uygulama süresi belirtilecek ve tedbire aykırı davranışta bulunulması halinde tutuklanacağı ve hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edileceği kusurlu eşe ihtar olacaktır" açıklamaları yapılmıştır.

Görüldüğü üzere bu karar kusurlu eşin saldırılarına son verilmesinin kendisine ihtarından ibaret kısa süreli bir tedbir niteliğindedir. Bu açıklamalar kararın nihai nitelikte olmadığını sürekli sonuç doğurmayacağını göstermektedir.

Öte yandan kanunun Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonunda müzakeresi sırasında 1/2. maddeye "Bu karara karşı tefhim veya tebliğinden itibaren üç gün içinde aynı yer Asliye Hukuk Mahkemesine itiraz edebilir. Asliye Hukuk Mahkemesi itirazı üç gün içinde sonuçlandırır. Bu karar kesindir. İtirazlar verilen tedbir kararının uygulanmasını tehir etmez" biçimindeki eklemeye genel kurul müzakerelerinde karşı çıkılmış ve bu ekleme kanun metninden çıkarılmıştır. Bu kanunun müzakereleri sırasında konuşmacılar kanunun ön gördüğü kararın tedbir niteliğinde olduğunu hemen uygulanarak aile içi şiddetin bıçakla keser gibi kesilmesi ve ortadan kaldırılması gereğine işaretle "onun için Sulh Hukuk Mahkemesi kararı kesin olmalıdır" demişlerdir. Bu görüşlere cevap veren ilgili Bakan Adalet Komisyonunda yapılan değişiklik ve ilavelerin taslaktan çıkarılmasını talep ediyoruz; çünkü bunlar taslakta yer aldığı müddetçe, kanunun ruhuna aykırı olacaktır..... Kusurlu eşin genel hüküme göre itiraz hakkı vardır; yani Sulh Hukuk Mahkemesine itiraz edilebilir. Asliye Hukuk Mahkemesine itiraz hakkı sağlamak, kusurlu eşe ek bir itiraz hakkı sağlamak anlamını taşımakta, zaten şiddet mağduru olan kadın ve çocukların bu süre zarfında daha çok mağdur olmalarına sebep olmaktadır" demiştir. Bu açıklamalardan sonra tasarıya Adalet Komisyonunda yapılan itiraza ilişkin eklemeler çıkarılmış; kanun bu hali ile kesinleşmiştir.

Şu halde 4320 sayılı Kanun uyarınca oluşturulan kararları, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 105,106,107 ve 108. maddelerinde belirlenen prosedür uyarınca ittihaz olunan ve bu kanunun 109.maddesi uyarınca 10 gün içinde dava açılması şartıyla değil hakimin tayin ettiği süre ile geçerli ve temyiz incelenmesine tabi bulunmayan geçici tedbir niteliğinde kabul etmek, kanunun tedvin amacına uygun düşecektir. Temyiz isteğinin bu sebeplerle reddi gerekmiştir.

SONUÇ : Açıklanan sebeplerle temyizi kabil olmayan karara karşı vaki temyiz isteğinin ( REDDİNE ), temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine 9.7.1998 gününde oy çokluğuyla karar verildi. MUHALEFET ŞERHİ

4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun amacı, aile içersindeki bireylerin birbirlerine yönelik fiziki, sözel ve duygusal kötü davranışları önlemektir. Yasanın hükümet gerekçesinde; Sulh Hukuk Hakiminin, mağdurun tekrar şiddete uğrama ihtimalini göz önüne alarak başvurunun hemen ardından, tanık yada karşı tarafın dinlenmesine gerek olmadan kararını verebileceğini, şiddete uğrayanın mahkemede şiddete uğrama ihtimalini kanıtlama yükümlülüğü altında da bulunmadığını belirtmiştir.. Nitekim, bu düşünce altında karara karşı itiraza ilişkin Adalet Komisyonunda yapılan değişiklik meclis genel kurulunda kabul görmemiş ve metinden çıkartılmıştır. Hakimin bu şekilde derhal ( herhangi bir gecikmeye meydan vermeden ) tedbir alması sağlanmıştır.

Çoğunluk gerekçesinde, Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 105. maddesinin uygulanabileceğine işaret olunmuştur. Sözü edilen madde duruşma açılması ile ilgilidir. Duruşma açılması demek, davanın taraflarına mürafaa gününün bildirilmesi demektir. Mürafaa günü taraflara çıkartılacak davetiye ile bildirilir. Masraflarının da dava açandan alınması zorunludur. Masrafların yatırılmaması talepten sarfınazar anlamına gelir. ( T.K. md.5, tebligat Tüzüğünün 6. maddesi ).

Yasanın birinci maddesinde, başvurudan herhangi bir harç alınmayacağını vurgulamıştır. Amacı başvuruda bulunan aile bireyine kolaylık sağlamaktır. Onu bir yük altına sokmamaktadır. Mürafaa açmak için gider istenilmesi caydırıcı unsur teşkil edecektir. Yasanın espirisi ile bağdaşmayacaktır.

Yine Tebligat Yasasının 9. ve Tüzüğün 8. ve 12. maddesi, tebligat evrakını gönderen meranın gönderilen yerin uzaklığını, mevsim şartlarını nakil vasıtalarının durumunu nazara alacağını, mürafaa gününün tebligatın belediye hudutları içersinde yapılacaksa üç günden köyde veya, vilayetin diğer bir kazasında yapılacaksa onbeş günden, diğer bir vilayet içinde yapılacaksa bir aydan az olamıyacağını vurgulamıştır. Tebligatın yurt dışında yapılması durumunda sürenin daha da uzayacağı tartışmasızdır. Bu şekilde, aradan çok uzun zaman geçtikten sonra alınan tedbirin, tedbir olma özelliği de ortadan kalkacaktır.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 107. maddesi ise itirazla ilgilidir. İtiraz üzerine duruşma açılması zorunludur. Yukarıda mürafaa ile ilgili yapılan açıklamalar burada da tekrarlanacaktır. Kanun koyucunun kapattığı bir yol, dolaylı olarak gündeme gelecektir.

Tedbir kararı verilebilmesi için Sulh Hakiminin tam bir kanaate sahip olmasına da gerek yoktur. Şiddete uğrama ihtimalini sezinlemesi yeterlidir.

Bu açıklamalar karşısında hakimi evrak üzerinde, duruşma açmadan birinci maddede gösterilen tedbirlerden birini, bir kaçını yahut duruma uygun benzer önlemi almakla mükelleftir. Verilecek karar yasanın amacına, ailenin durumuna, somut olayın özelliğine uygun, objektif ve herkesçe kabul edilebilir olmalıdır. Kesindir. Açıklanan sebeple de değerli çoğunluğun gerekçesine iştirak edilmemiştir.

Üye Hakkı Dinç MUHALEFET ŞERHİ

4320 sayılı yasa gereğince verilecek tedbir kararlarında Hakim duruşma yapma zorunluluğunda değildir. Yasa zaten bu hususu Hakimin takdirine bırakmıştır. Bu sebeple Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 105/1. maddesinin bu yasaya tabi işlerde uygulama olanağı yoktur. Bu sebeple sayın çoğunluğun kararının gerekçesine iştirak etmiyorum.

Üye Ferman Kıbrıscıklı

Not: Aile Mahkemelerinin Kurulması ile birlikte Sulh Hukuk Mahkemesi Hakimi Yerine Aile Mahkemesi Hakimi anlaşılmalıdır

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır


T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/6474
K. 2002/7945
T. 13.6.2002

• AİLEYİ KORUYUCU TEDBİRLER ( Sulh Hukuk Hakimi Tarafından Resen Gözönünde Bulundurma )

• SULH HUKUK MAHKEMESİ ( Tarafın Dinlenmesine Gerek Olmadan Tedbir Kararı Vermesi )

• MAHKEMECE VERİLEN NİHAİ KARARLAR ( Temyiz Yoluna Başvurulabileceği - Şiddete Uğrama )

• AİLE İÇİ ŞİDDET ( Mahkeme Kararında 6 Ayı Geçmemek Üzere Verilen Tedbir )

• TEDBİRE AYKIRI DAVRANIŞ ( Tutuklanacağı Ve Hürriyeti Bağlayıcı Cezaya Mahkum Edileceği )

• KUSURLU EŞ ( Tedbir Kararının Nihai nitelikte Olmadığı Sürekli Sonuç Doğurmayacağı )

• TEDBİR KARARINA İTİRAZ ( Tefhim Veya Tebliğinden İtibaren Üç Gün - Asliye Hukuk Mahkemesine )
1086/m.105, 106, 107, 108, 109

ÖZET : 4320 sayılı kanun ile aileyi koruyucu tedbirlerin Sulh Hukuk Hakimi tarafından resen alınması hükme bağlanmıştır. Bu kanunun amacı aile içi şiddeti durdurma, özellikle kadını ve çocukları koruma olduğu sevk gerekçesinde açıklanmıştır. Hatta " Sulh Hukuk Mahkemesi mağdurların tekrar şiddete uğrama ihtimalini gözönüne alarak başvurusunun hemen ardından tanık yada karşı tarafın dinlenmesine gerek olmadan bu kararı verebilecektir. Şiddete uğrayanların mahkemede şiddete uğrama ihtimallerini kanıtlama yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Mahkeme kararında 6 ayı geçmemek üzere tedbirin uygulama süresi belirtilecek ve tedbire aykırı davranışta bulunulması halinde tutuklanacağı ve hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edileceği kusurlu eşe ihtar olacaktır

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm esas ve hakimin reddi yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : "Mahkemelerden verilen nihai kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir" ( HUMK. md. 427 ). Şu halde incelenen kararın niteliği ortaya konularak öncelikle kararın temyizinin kabil olup olmadığının çözümlenmesi gerekmektedir.

4320 sayılı kanun ile aileyi koruyucu tedbirlerin Sulh Hukuk Hakimi tarafından resen alınması hükme bağlanmıştır. Bu kanunun amacı aile içi şiddeti durdurma, özellikle kadını ve çocukları koruma olduğu sevk gerekçesinde açıklanmıştır. Hatta " Sulh Hukuk Mahkemesi mağdurların tekrar şiddete uğrama ihtimalini gözönüne alarak başvurusunun hemen ardından tanık yada karşı tarafın dinlenmesine gerek olmadan bu kararı verebilecektir. Şiddete uğrayanların mahkemede şiddete uğrama ihtimallerini kanıtlama yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Mahkeme kararında 6 ayı geçmemek üzere tedbirin uygulama süresi belirtilecek ve tedbire aykırı davranışta bulunulması halinde tutuklanacağı ve hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edileceği kusurlu eşe ihtar olacaktır " açıklamaları yapılmıştır.

Görüldüğü üzere bu karar kusurlu eşin saldırılarına son verilmesinin kendisine ihtarından ibaret kısa süreli bir tedbir niteliğindedir. Bu açıklamalar kararın nihai nitelikte olmadığını sürekli sonuç doğurmayacağını göstermektedir.

Öte yandan kanunun Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonunda müzakeresi sırasında 1/2. maddeye " Bu karara karşı tefhim veya tebliğinden itibaren üç gün içinde aynı yer Asliye Hukuk Mahkemesine itiraz edebilir. Asliye Hukuk Mahkemesi itirazı üç gün içinde sonuçlandırır. Bu karar kesindir. İtirazlar verilen tedbir kararının uygulanmasını tehir etmez " biçimindeki eklemeye genel kurul müzakerelerinde karşı çıkılmış ve bu ekleme kanun metninden çıkarılmıştır. Bu konunun müzakereleri sırasında konuşmacılar kanunun ön gördüğü kararın tedbir niteliğinde olduğunu hemen uygulanarak aile içi şiddetin bıçakla keser gibi kesilmesi ve ortadan kaldırılması gereğine işaretle " onun için Sulh Hukuk Mahkemesi kararı kesin olmalıdır " demişlerdir. Bu görüşlere cevap veren ilgili Bakan " Adalet Komisyonunda yapılan değişiklik ve ilavelerin taslaktan çıkarılmasını talep ediyoruz; Çünkü bunlar taslakta yer aldığı müddetçe, kanunun ruhuna aykırı olacaktır.... Kusurlu eşin genel hüküme göre itiraz hakkı vardır; yani Sulh Hukuk Mahkemesine itiraz edilebilir. Asliye Hukuk Mahkemesine ittiraz hakkı sağlamak, kusurlu eşe ek bir itiraz hakkı sağlamak anlamını taşımakta, zaten şiddet mağduru olan kadın ve çocukların bu süre zarfında daha çok mağdur olmalarına sebep olmaktadır " demiştir. Bu açıklamalardan sonra tasarıya Adalet Komisyonunda yapılan itiraza ilişkin eklemeler çıkarılmış; kanun bu hali ile kesinleşmiştir.

Şu halde 4320 sayılı kanun uyarınca oluşturulan kararları, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 105, 106, 107, ve 108. maddelerinde belirlenen prosedür uyarınca ittihaz olunan ve bu kanunun 109. maddesi uyarınca 10 gün içinde dava açılması şartıyla değil hakimin tayin ettiği süre ile geçerli ve temyiz incelenmesine tabi bulunmayan geçici tedbir niteliğinde kabul etmek, kanunun tedvin amacına uygun düşecektir.

Temyiz isteğinin bu sebeplerle reddi gerekmiştir.

SONUÇ : Açıklanan sebeplerle temyizi kabil olmayan karara karşı vaki temyiz isteğinin REDDİNE, temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine 13.06.2002 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :
4320 sayılı yasa gereğince verilecek tedbir kararlarında Hakim duruşma yapma zorunluluğunda değildir. Yasa zaten bu hususu Hakimin takdirine bırakmıştır. Bu sebeple Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 105/1. maddesinin bu yasaya tabi işlerde uygulama olanağı yoktur. Açıklanan bu nedenle sayın çoğunluğun kararının gerekçesine iştirak etmiyorum.

KARŞI OY :
Hakimin reddi isteği Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 35. maddesi uyarınca bizzat ret edilen hakim tarafından ret edilmiştir. Bu karar refık hakim tarafından da incelenmediğine göre denetimsiz kalmaması bakımından reddi hakim yönünden temyiz isteğinin incelenmesi gerekir. Öte yandan asıl hükme yönelik temyiz isteğinin ret edilmesi reddi hakim konusundaki temyizin incelenmeyeceği anlamınada gelmez. Çoğunluk görüşüne bu sebeple katılamıyorum.




Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/14276
K. 2003/344
T. 16.1.2003

• AİLENİN KORUNMASINA DAİR KANUN ( Tedbirlerin Hakimin Tayin Ettiği Süre İle Geçerli ve Temyiz İncelenmesine Tabi Bulunmayan Geçici Tedbir Niteliğinde Kabul Edilmesi Gereği )

• TEMYİZ İNCELENMESİNE TABİ BULUNMAYAN KARARLAR ( Ailenin Korunmasına Dair Kanun - Tedbirlerin Hakimin Tayin Ettiği Süre İle Geçerli Geçici Tedbir Niteliğinde Kabul Edilmesi Gereği )

• AİLE İÇİ ŞİDDETİ DURDURMA TEDBİRLERİ ( Hakimin Tayin Ettiği Süre İle Geçerli ve Temyiz İncelenmesine Tabi Bulunmayan Geçici Tedbir Niteliğinde Kabul Edilmesi Gereği )

4320/m.1
1086/m.105, 106, 107, 108, 109, 427

ÖZET : 4320 sayılı kanun uyarınca oluşturulan kararları, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 105, 106, 107, ve 108. maddelerinde belirlenen prosedür uyarınca ittihaz olunan ve bu kanunun 109. maddesi uyarınca 10 gün içinde dava açılması şartıyla değil hakimin tayin ettiği süre ile geçerli ve temyiz incelenmesine tabi bulunmayan geçici tedbir niteliğinde kabul etmek, kanunun tedvin amacına uygun düşecektir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : "Mahkemelerden verilen nihai kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. " ( HUMK. md. 427 ). Şu halde incelenen kararın niteliği ortaya konularak öncelikle kararın temyizinin kabil olup olmadığının çözümlenmesi gerekmektedir.

4320 sayılı kanun ile aileyi koruyucu tedbirlerin Sulh Hukuk Hakimi tarafından resen alınması hükme bağlanmıştır. Bu kanunun amacı aile içi şiddeti durdurma, özellikle kadını ve çocukları koruma olduğu sevk gerekçesinde açıklanmıştır. Hatta "Sulh Hukuk Mahkemesi mağdurların tekrar şiddete uğrama ihtimalini gözönüne alarak başvurusunun hemen ardından tanık ya da karşı tarafın dinlenmesine gerek olmadan bu kararı verebilecektir. Şiddete uğrayanların mahkemede şiddete uğrama ihtimallerini kanıtlama yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Mahkeme kararında 6 ayı geçmemek üzere tedbirin uygulama süresi belirtilecek ve tedbire aykırı davranışta bulunulması halinde tutuklanacağı ve hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edileceği kusurlu eşe ihtar olacaktır" açıklamaları yapılmıştır.
Görüldüğü üzere bu karar kusurlu eşin saldırılarına son verilmesinin kendisine ihtarından ibaret kısa süreli bir tedbir niteliğindedir. Bu açıklamalar kararın nihai nitelikte olmadığını sürekli sonuç doğurmayacağını göstermektedir.


Öte yandan kanunun Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonunda müzakeresi sırasında 1/2. maddeye " Bu karara karşı tefhim veya tebliğinden itibaren üç gün içinde aynı yer Asliye Hukuk Mahkemesine itiraz edebilir. Asliye Hukuk Mahkemesi itirazı üç gün içinde sonuçlandırır. Bu karar kesindir. İtirazlar verilen tedbir kararının uygulanmasını tehir etmez" biçimindeki eklemeye genel kurul müzakerelerinde karşı çıkılmış ve bu ekleme kanun metninden çıkarılmıştır. Bu konunun müzakereleri sırasında konuşmacılar kanunun ön gördüğü kararın tedbir niteliğinde olduğunu hemen uygulanarak aile içi şiddetin bıçakla keser gibi kesilmesi ve ortadan kaldırılması gereğine işaretle "onun için Sulh Hukuk Mahkemesi kararı kesin olmalıdır " demişlerdir. Bu görüşlere cevap veren ilgili Bakan "Adalet Komisyonunda yapılan değişiklik ve ilavelerin taslaktan çıkarılmasını talep ediyoruz; Çünkü bunlar taslakta yer aldığı müddetçe, kanunun ruhuna aykırı olacaktır.... Kusurlu eşin genel hükme göre itiraz hakkı vardır; yani Sulh Hukuk Mahkemesine itiraz edilebilir. Asliye Hukuk Mahkemesine itiraz hakkı sağlamak, kusurlu eşe ek bir itiraz hakkı sağlamak anlamını taşımakta, zaten şiddet mağduru olan kadın ve çocukların bu süre zarfında daha çok mağdur olmalarına sebep olmaktadır" demiştir. Bu açıklamalardan sonra tasarıya Adalet Komisyonunda yapılan itiraza ilişkin eklemeler çıkarılmış; kanun bu hali ile kesinleşmiştir.

Şu halde 4320 sayılı kanun uyarınca oluşturulan kararları, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 105, 106, 107, ve 108. maddelerinde belirlenen prosedür uyarınca ittihaz olunan ve bu kanunun 109. maddesi uyarınca 10 gün içinde dava açılması şartıyla değil hakimin tayin ettiği süre ile geçerli ve temyiz incelenmesine tabi bulunmayan geçici tedbir niteliğinde kabul etmek, kanunun tedvin amacına uygun düşecektir.Temyiz isteğinin bu sebeplerle reddi gerekmiştir.

SONUÇ : Açıklanan sebeplerle temyizi kabil olmayan karara karşı vaki temyiz isteğinin REDDİNE, temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ


4320 sayılı Ailenin Korunmasına dair kanunun amacı, aile içerisindeki bireylerin birbirlerine yönelik fiziki, sözel ve duygusal kötü davranışları önlemektir. Yasanın hükümet gerekçesinde; Sulh Hukuk Hakiminin, mağdurun tekrar şiddete uğrama ihtimalini göz önüne alarak başvurunun hemen ardından, tanık ya da karşı tarafın dinlenmesine gerek olmadan kararını verebileceğini, şiddete uğrayanın mahkemede şiddete uğrama ihtimalini kanıtlama yükümlülüğü altında da bulunmadığını belirtmiştir. Nitekim bu düşünce altında karara karşı itiraza ilişkin Adalet Komisyonunda yapılan değişiklik meclis genel kurulunda kabul görmemiş ve metinden çıkartılmıştır. Hakimin bu şekilde derhal ( herhangi bir gecikmeye meydan vermeden ) tedbir alması sağlanmıştır. Çoğunluk gerekçesinde, Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 105. maddesinin uygulanabileceğine işaret olunmuştur. Sözü edilen madde duruşma açılması ile ilgilidir. Duruşma açılması demek, davanın taraflarına mürafaa gününün bildirilmesi demektir. Mürafaa günü taraflara çıkartılacak davetiye ile bildirilir. Masraflarının da dava açandan alınması zorunludur. Masrafların yatırılmaması talepten sarfınazar anlamına gelir ( Tebligat. Kanunu. m.5, Tebligat Tüzüğünün 6. maddesi ).
Yasanın birinci maddesinde, başvurudan herhangi bir harç alınmayacağını vurgulamıştır. Amacı başvuruda bulunan aile bireyine kolaylık sağlamaktır. Onu bir yük altına sokmamaktadır. Mürafaa açmak için gider istenilmesi caydırıcı unsur teşkil edecektir. Yasanın esprisi ile bağdaşmayacaktır.

Yine Tebligat Yasasının 9. ve Tüzüğün 8. ve 12. maddesi, tebligat evrakını gönderen merciinin gönderilen yerin uzaklığını, mevsim şartlarını nakil vasıtalarının durumunu nazara alacağını, murafaa gününün tebligatın belediye hudutları içersinde yapılacaksa üç günden köyde veya, vilayetin diğer bir kazasında yapılacaksa on beş günden, diğer bir vilayet içinde yapılacaksa bir aydan az olamayacağını vurgulamıştır. Tebligatın yurt dışında yapılması durumunda sürenin daha da uzayacağı tartışmasızdır. Bu şekilde, aradan çok uzun zaman geçtikten sonra alınan tedbirin, tedbir olma özelliği de ortadan kalkacaktır.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 107. maddesi ise itirazla ilgilidir. İtiraz üzerine duruşma açılması zorunludur. Yukarıda mürafaa ile ilgili yapılan açıklamalar burada da tekrarlanacaktır. Kanun koyucunun kapattığı bir yol, dolaylı olarak gündeme gelecektir.
Tedbir kararı verilebilmesi için Sulh Hakiminin tam bir kanaate sahip olmasına da gerek yoktur. Şiddete uğrama ihtimalini sezinlemesi yeterlidir.
Bu açıklamalar karşısında hakimi evrak üzerinde, duruşma açmadan birinci maddede gösterilen tedbirlerden birini, bir kaçını yahut duruma uygun benzer önlemi almakla mükelleftir. Verilecek karar yasanın amacına, ailenin durumuna, somut olayın özelliğine uygun, objektif ve herkesçe kabul edilebilir olmalıdır. Kesindir. Açıklanan sebeple de değerli çoğunluğun gerekçesine iştirak edilmemiştir.

Üye
Hakkı Dinç
( NOT : 9.1.2003 tarih ve 4787 sayılı Kanun'un 9. Maddesi ile "Aile Mahkemesi Hakimi" görevli kılınmıştır. )


Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır


T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/4114
K. 2003/5177
T. 10.4.2003

• EKSİK TAHKİKATLA HÜKÜM ( Eksik Araştırma ile Hüküm Kurulmasının Hukuka Aykırı Olması )

• BAŞKA AİLE NÜFUS KAYDI İLE HÜKÜM ( Taraflarla Alakası Olmayan Kişiye Ait Nüfus Kaydının Esas Alınarak Hüküm Kurulmasının Usul ve Yasaya Aykırı Olması )

• ŞAHİTLERİN DİNLENİLMEMİŞ OLMASI ( Davacının Bahsettiği Dava Dosyası ile Bildirilen Tanıkların Dinlenilmemesinin Bozma Sebebi Olması )

• HASTAHANE KAYITLARININ CELBİ ( Davacının Bahsettiği Dava Dosyası ile Adli Tıp Raporlarının Hastahane Kayıtlarının Getirilmemesinin Usul ve Yasaya Aykırı Olması )

• TÜM DELİLLERİN TOPLANMASI ( Davacının Gösterdiği Delillerin Tamamı Toplanmadan ve Tüm Deliller Birlikte Değerlendirilmeden Eksik Tahkikatle Hüküm Kurulmasının Hukuka Aykırı Olması )

4721/m.166,184
1086/m.242,274

ÖZET : Eksik araştırma ile hüküm kurulamaz. Davacının bahsettiği dava dosyası ile adli tıp raporlarının hastahane kayıtları getirilmediği gibi, bildirilen tanıklarda dinlenilmemiştir. Keza, çocuksuz olan tarafın dört çocuğu varmış gibi başkasının nüfus kaydı ile hüküm kurulmuş olması da bozma sebebidir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR : 1-Davacı, süresi içinde verdiği delil listesinde; 4320 sayılı Ailenin Korunması Hakkındaki Kanuna göre Cumhuriyet Savcılığınca res’en tedbir talebinde bulunulduğunu bildirerek, bununla ilgili Sulh Hukuk Mahkemesinin dosyasını, 29.4.2002 tarihinde davalının dayağı sonucu Sursa Yüksek İhtisas Hastanesine başvurmak zorunda kaldığını bildirerek bu başvuruya ilişkin evrak ve kayıtları göstermiş, dava dilekçesi ekinde de 27.8.2002 adli tabip raporunu sunmuştur. Delil listesinde gösterdiği tek tanık dışında, yukarda sözü edilen diğer delilleri toplanmamıştır. Davacının, gösterdiği delillerin tamamı toplanmadan ve tüm deliller birlikte değerlendirilmeden eksik tahkikatle hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

2-Dosyaya alınan nüfus kaydına göre tarafların 3.8.1990 tarihinde evlendikleri ve çocuklarının da bulunmadığı halde, kararın gerekçesinde tarafların 28.11.1948 tarihinde evlendiklerinin ve reşit 4 çocukları bulunduğunun kabul edilmesi, taraflarla alakası olmayan kişiye ait nüfus kaydının esas alınması usul ve yasaya aykırıdır.

3-Kabule göre de;
Davacının ismi Sefiye olduğu, dava dilekçesi ve nüfus kaydında da bu şekilde olduğu halde karar başlığında “Safiye” gösterilmesi de usul ve yasaya aykırıdır;

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda 1 ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi.

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır.


CEZA;
T.C.
YARGITAY
7. CEZA DAİRESİ

E. 2000/9477
K. 2000/12100
T. 2.10.2000

• 4320 SAYILI KANUNA MUHALEFET ( Kusurlu Eş Olan Sanığın Müşterek Şekilde Oturdukları Evden Üç Ay Süreyle Uzaklaştırma Biçiminde Tedbir Kararı Vermesi )
• MÜTESELSİL SUÇ ( Kusurlu Eş Olan Sanığın Müşterek Oturdukları Evden Uzaklaştırma Biçimindeki Tedbir Kararına Dörder Gün Arayla İki Defa Uyulmaması Nedeniyle Cezasının Artırılması )

4320/m.1
765/m.80

ÖZET : 4320 sayılı yasanın 1/b maddesi gereğince Sulh Hukuk Mahkemesinin kusurlu eş olan sanığı müşterek şekilde oturdukları evden 3 ay süreyle uzaklaştırma biçiminde verdiği tedbir kararına, dörder gün arayla iki defa uymayan sanığın eylemi bir suç işlemek kararının icrası cümlesinden olduğundan TCK. m. 80 uyarınca cezanın arttırılması gerekir.

DAVA : 4320 sayılı kanuna muhalefetten sanık, Murat A. hakkında yapılan duruşma sonunda: Hükümlülüğüne ve erteli cezanın aynen infazına dair GERMENCİK Sulh Ceza Mahkemesinden verilen 1.2.1999 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi, Mahalli Cumhuriyet Savcısı tarafından süresinde istenilerek dava evrakı Cumhuriyet Başsavcılığının bozma isteyen 5.6.2000 tarihli tebliğnamesiyle daireye verilmekle dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Sair temyiz itirazları yerinde değilse de;

4320 sayılı yasanın 1/b maddesi gereğince Sulh Hukuk Mahkemesinin kusurlu eş olan sanığı müşterek şekilde oturdukları evden 3 ay süreyle uzaklaştırma biçiminde verdiği tedbir kararına 14.8.1998 ve 18.8.1998 tarihleri itibarıyla dörder gün arayla iki defa riayet etmeyen sanığın eylemi bir suç işlemek kararının icrası cümlesinden olarak TCK.nun 80.maddesiyle arttırılması yerine iki ayrı suç kabul edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi,

SONUÇ : Yasaya aykırı, Mahalli Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün, isteme uygun olarak BOZULMASINA, 02.10.2000 günü oybirliğiyle karar verildi.


Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır.



T.C.
YARGITAY
7. CEZA DAİRESİ

E. 2002/9910
K. 2002/10353
T. 28.6.2002

• AİLENİN KORUNMASINA DAİR KANUNA MUHALEFET ( Yargılama Usulü 3005 Sayılı Yasaya Tabi Bulunmayan Eşe Karşı Etkili Eylem Suçundan Ayrı Bir İddianame İle Dava Açılmasının Mümkün Olduğu )

• EŞE KARŞI MÜESSİR FİİL ( Yargılaması 3005 Sayılı Yasaya Tabi 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Yasanın 2/1 Son Maddesi Uyarınca Cezalandırılması İstemiyle Dava Açılması )

• MÜESSİR FİİL ( Eşe Karşı - Yargılaması 3005 Sayılı Yasaya Tabi 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Yasanın 2/1 Son Maddesi Uyarınca Cezalandırılması İstemiyle Dava Açılması )
3005/m.1
4320/m.2/1-son
765/m.51/1, 456/4, 457/1

ÖZET : Sanık hakkında Sulh Hukuk Mahkemesince koruma kararı verildiği halde, müştekiyi darp ettiğinden bahisle, yargılaması 3005 sayılı Yasaya tabi 4320 sayılı Ailenin Korunmasına dair Yasanın 2/1 son maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle dava açıldığına göre, yargılamaya devamla bir hüküm tesisi gerekirken, birlikte görülmesi mümkün olmayan, eşe karşı etkili eylem suçundan, ayrı bir iddianame ile dava açılması mümkün olduğu gözetilmeden, ek savunma hakkı verilmesi, yasaya aykırıdır.

DAVA : Ailenin Korunmasına Dair Kanuna muhalefetten ( eşe karşı müessir fiil ) sanık, İlyas hakkında yapılan duruşma sonunda: Sanığın TCK.nun 456/4, 457/1 ve 51/1 maddeleri uyarınca hükümlülüğüne dair ( Sındırgı Sulh Ceza Mahkemesi )nden verilen 4.9.2001 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi, yerel Cumhuriyet Savcısı ve sanık tarafından süresinde istenilerek dava evrakı Cumhuriyet Başsavcılığının bozma isteyen 14.5.2002 tarihli tebliğnamesiyle daireye verilmekle dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Sanık hakkında Sulh Hukuk Mahkemesince koruma kararı verildiği halde müştekiyi darp ettiğinden bahisle yargılaması 3005 sayılı Yasaya tabi 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun 2/1-son maddesi uyarınca cezalandırılması istemi ile dava açılmış olduğuna göre yargılamaya devamla bir hüküm tesisi gerekirken birlikte görülmesi mümkün olmayan takibi şikayete bağlı ve yargılama usulü 3005 sayılı Yasaya tabi bulunmayan eşe karşı etkili eylem suçundan ayrı bir iddianame ile dava açılması mümkün olduğu gözetilmeden ek savunma hakkı verilerek yazılı şekilde hüküm tesisi,

SONUÇ : Yasaya aykırı, Yerel Cumhuriyet Savcısı ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün sonuçta isteme uygun olarak ( BOZULMASINA ), 26.6.2002 günü oybirliğiyle karar verildi.

Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır.

GENELGE

Kadınlara Yönelik Şiddet,Töre Ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi İçin Genelge ________________________________________
4 Temmuz 2006 SALI
Resmî Gazete
Sayı : 26218

GENELGE


Başbakanlıktan:

KONU: Çocuk ve Kadınlara Yönelik Şiddet Hareketleriyle Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi İçin Alınacak Tedbirler.


GENELGE

2006/17



Kadın ve çocuklara yönelik şiddet insanlığın gündemindeki yerini korumaktadır. Bu tür şiddetin en acımasız biçimi kamuoyunda “töre cinayeti” olarak tanımlanan kadına yönelik öldürme olaylarıdır. Kadın ve çocuklara yönelik şiddetin ülkemizde de devam ediyor olması yeni ve acil önlemlerin alınmasını gerekli kılmaktadır. Ekonomik kalkınma ve gelişme ile birlikte eğitim ve kültür düzeyinin yükselmesiyle giderek ortadan kalkacak olan bu sorunların çözümü için kamu kurum ve kuruluşları ile birlikte sivil toplum örgütleri ve vatandaşlarımıza büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir.



Nitekim Türkiye Büyük Millet Meclisi de sosyal bir yara olan bu olguyla ilgilenme ihtiyacı hissetmiş, 28/6/2005 tarihli ve 853 sayılı kararıyla bir araştırma komisyonu teşkil etmiştir. Bu komisyon çalışmalarını tamamlayarak kadın ve çocuklara yönelik şiddetin sebepleri ile alınabilecek önlemleri belirleyen kapsamlı bir rapor hazırlamıştır.



Mezkûr komisyon çalışmaları sonucunda hazırlanan ve Hükümetimizce de benimsenen bu konuda alınacak önlemlere ilişkin öneriler ve bundan sorumlu kuruluşlar ekli listelerde belirtilmiştir. Bu önerilerle ilgili olarak başlatılacak çalışmalarda koordinasyon görevi çocuğa yönelik şiddet konusunda Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, kadına yönelik şiddet ve töre/namus cinayetleri konusunda ise Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından yerine getirilecektir.



Sorumlu kuruluşların ve bu kuruluşlarla işbirliği içerisinde hareket etmesi gereken kurumların ayrı ayrı belirtildiği önlemlere ilişkin çalışmalar, koordinatör olarak belirlenen Genel Müdürlüklerle işbirliği içerisinde derhal başlatılacaktır. Sorumlu kurumlar tarafından görev alanına giren konularda hazırlanacak ayrıntılı faaliyet raporlar üçer aylık dönemlerle ilgili koordinatör kuruma gönderilecektir.



Bilgilerini ve gereğini önemle rica ederim.



Recep Tayyip ERDOĞAN

Başbakan

B. KADINA YÖNELİK ŞİDDET KONUSUNDAKİ ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİN YAŞAMA GEÇİRİLMESİNDE KOORDİNELİ ÇALIŞMASI GEREKEN KURUMLAR.

ÖNERİLER SORUMLU KURUM İŞBİRLİĞİ YAPILACAK
KURUM/KURULUŞ
KORUYUCU VE ÖNLEYİCİ TEDBİRLER

1. Devlet, kadın ve erkek arasındaki ekonomik eşitsizliğin ortadan kaldırılması için gerekli tedbirleri almalıdır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ilgili Tüm Kurum ve Kuruluşlar, Özel Sektör,
Üniversiteler

2. İşe alınmada eşitliği sağlayıcı önlemler alınmalı, işyerinde cinsiyete dayalı ayrımcılığın olmaması için işverenlerin ve yöneticilerin gerekirse pozitif ayrımcılık yapmaları gerekmektedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İlgili Tüm Kurum ve Kuruluşlar, Özel Sektör

3. Kadınların istihdam olanakları ve iş kurmak için gereksinim duydukları kredi almalarını kolaylaştıracak düzenlemeler yapılmalıdır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Kamu ve Özel Sektör Bankaları Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Sivil Toplum Kuruluşları

4.4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun tanıtımı yönünde çok yönlü çalışmalar yapılmalıdır. Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü İlgili Tüm Kurum ve Kuruluşlar, Üniversiteler, Sivil Toplum Kuruluşları

5. Evlilik öncesi çiftlerin yardım almaları konusunda "Evlilik ve Evlilik Danışmanlığı" hizmetlerinin kurumsallaşması ve yaygınlaştırılması gerekmektedir. Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Yerel Yönetimler İlgili Tüm Kurum ve Kuruluşlar, Üniversiteler, Sivil Toplum Kuruluşları

6. Kadın-erkek eşitliğini önemseyen, kadın haklarının gelişmesi konusunda destek veren erkek gruplarının sayısının artırılması konusunda gerekli önlemler alınmalıdır. Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü Sivil Toplum Kuruluşları

7. Eğitimini yanda bırakmış kadınların eğitimlerini tamamlayabilmeleri ve aktif olarak iş yaşamına katılmaları için ihtiyaç duydukları destek hizmetleri (yuva, kreş, gündüz bakımevi gibi) sağlanmalıdır. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü Milli Eğitim Bakanlığı, Yerel Yönetimler, Sivil Toplum Kuruluşları, Özel Sektör

8. Aile Mahkemeleri ve Çocuk Mahkemelerinde görev yapacak yargı mensuplarının, pedagogların, sosyal hizmet uzmanlarının, psikologların toplumsal cinsiyet bakış açısı eğitimi alması ve 4787 s. Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunu uyarınca bu mahkemelerde görev alacak
pedagogların, sosyal hizmet uzmanlarının, psikologların kadrolarına atanmaları en kısa sürede yapılmalıdır. Adalet Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Üniversiteler

9. Belediyelerin ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın Halk Eğitim Merkezleri ile SHÇEK' in Toplum Merkezleri'nde kadın çalışmaları yapılmalıdır. Sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği sağlanarak söz konusu merkezlerde okur-yazarlık, kadının insan hakları, toplumsal cinsiyet rolleri, özgüven gibi kadına yönelik güçlendirici çalışmalar yapılmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığı, Yerel Yönetimler, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Sivil Toplum Kuruluşları

10. Kadına yönelik şiddetle ilgili spot filmler üretilmeli, ulusal, bölgesel ve yerel medyada ulusal bir kampanya çerçevesinde gösterilmesi sağlanmalıdır. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü Görsel-İşitsel Medya Kuruluşları (Ulusal, Bölgesel ve Yerel)

11. Kadına yönelik şiddettin önlenmesine ilişkin mülki idare amirlikleri ve yerel yönetimlerce broşürler hazırlanmalı, hazırlanacak bu broşürlerin, halka açık alanlarda ve kamu hizmet birimlerinde dağıtımı sağlanmalıdır. Valilikler, Yerel Yönetimler Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Üniversiteler, Sivil Toplum Kuruluşları,

12. Diyanet İşleri Başkanlığı, kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda; toplumu bilinçlendirmek üzere hutbe ve vaazlar vermeli, yazılı ve görsel yayınlar yapmalı ve çeşitli etkinlikler düzenlemelidir. Diyanet İşleri Başkanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Görsel-İşitsel Medya Kuruluşları (Ulusal, Bölgesel ve Yerel)

13. Bütün kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarında kadına yönelik şiddet konusunda duyarlığı ve sorumluluğu artırıcı bir kampanya düzenlenmeli bu alanda yapılmış olumlu girişimlerin duyurulması sağlanmalıdır. Özel Sektör Kuruluşları, Sendikalar İlgili Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşları, Üniversiteler, Sivil Toplum Kuruluşları

14. Kent planlamasında, sokak ve parkların iyi aydınlatılması ve kadınların acil telefon hatlarına kolay ulaşabilmesini sağlamak amacıyla telefon kulübelerinin sayılarının artırılması gibi kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda gerekli hizmetlerin sunulması sağlanmalıdır. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Yerel Yönetimler Ulaştırma Bakanlığı, Özel Sektör

HİZMET KURUMLARI

1. TBMM bünyesinde "Kadın-Erkek Eşitliği Komisyonu" adı ile daimi bir komisyon oluşturulmalıdır. TBMM İlgili Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşları, Üniversiteler, Sivil Toplum Kuruluşları

2. Şiddete uğrayan ve özellikle sığınma evlerindeki ihtiyacı olan kadınları danışma merkezleri ile sığınaklara başvuran kadınları ekonomik olarak güçlendirmek, yeniden ev kurmalarını sağlamak amacıyla bir "Kadın Destek Fonu" oluşturulmalı ve kadınların uygun işlere yerleştirilmesi sağlanmalıdır. Başbakanlık İlgili Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşları, Özel Sektör, Sivil Toplum Kuruluşları

3. Avrupa Birliği bünyesinde yürütülmekte olan çocuklar, gençler ve kadınlara karşı şiddetin önlenmesine yönelik DAPHNEII (2004-2008) programını ülkemiz de imzalamalıdır. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Devlet Planlama Teşkilatı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Yerel Yönetimler, Üniversiteler, Sivil Toplum Kuruluşları

4. Kadın erkek eşitliğine aykırı politikalar, yasal düzenlemeler ve uygulamalar kaldırılmalı, toplumda kadın ve erkek eşitliği sağlanıncaya kadar, kadınlara pozitif ayrımcılık yapılması bir devlet politikası olarak kabul edilmelidir. Başbakanlık ve Diğer İlgili Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşları Üniversiteler, Sivil Toplum Kuruluşları

5. Yasa koyucuların, kadınları doğrudan ilgilendiren kanunların yapım sürecinde, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra, sivil toplum kuruluşlarının ve üniversitelerin kadın araştırma ve uygulama merkezlerinin de görüş ve önerilerini alınmalıdır. Başbakanlık ve Diğer İlgili Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşları

6. Devlet kadınlara yönelik her türlü şiddet eyleminin önlenmesini bir devlet politikası olarak kabul etmelidir. Bu alana yönelik bir bütçe oluşturularak, toplumsal cinsiyet rolleri açısından bütçelerin etki ve sonuçları görünür kılınarak, toplumsal cinsiyete dayalı bütçe analizleri yapılmalıdır. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü İlgili Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşları, Üniversiteler, Sivil Toplum Kuruluşları

7. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü koordinatörlüğünde bir "Kadına Yönelik Şiddet İzleme Komitesi" kurulmalıdır. Kadının Statüsü
Genel Müdürlüğü İlgili Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşları, Üniversiteler, Sivil Toplum Kuruluşları

8. Toplumsal cinsiyete duyarlı politikaların devletin bütün ana plan ve programlarının içine entegre edilmesi, ilgili kurum ve kuruluşlar arasında işbirliğinin sağlanması, programların ve sonuçların izlenme ve değerlendirilmesi için gerekli mekanizmaların oluşturulması ve var olan mekanizmaların işler hale getirilmesi sağlanmalıdır. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü Üniversiteler, Sivil Toplum Kuruluşları

9. Kadına yönelik şiddete karşı alınacak önlemler bir ulusal plan çerçevesinde yasal, kurumsal, eğitsel ve kültürel alanlara yönelik, kapsamlı olarak belirlenmelidir. Bu plan hazırlanırken toplumsal cinsiyet bakış açısına sahip bir plan olması sağlanmalıdır. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Devlet Planlama Teşkilatı İlgili Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşları, Üniversiteler, Sivil Toplum Kuruluşları

10. Ülke genelinde tüm kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler ve özel sektör çalışanlarına yönelik "toplumsal cinsiyet eşitliği" eğitimi verilmesinin zorunlu hale getirilmesi sağlanmalıdır. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü İlgili Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşları, Yerel Yönetimler, Üniversitelerin Kadın Sorunları Araştırma Merkezleri, Özel Sektör

11. Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı koordinasyonunda bütün kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteleri, sivil toplum kuruluşlarını, özel sektör ve yerel yönetimleri de kapsayacak "2006-2010 Kadına Yönelik Şiddetin önlenmesi Eylem Planı" hazırlanmalı ve uygulamaları takip edilmelidir. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü İlgili Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşları, Yerel Yönetimler, Üniversitelerin Kadın Sorunları Araştırma Merkezleri, Sivil Toplum Kuruluşları, Özel Sektör

12. Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde çalışmalar yapmakta olan tüm kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, üniversitelerin kadın çalışması yapan araştırma merkezleri ve yerel yönetimler arasında koordinasyonun sağlanarak, ortak bir "hizmet ağı modeli" oluşturulmalıdır. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü İlgili Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşları, Yerel Yönetimler, Üniversitelerin Kadın Sorunları Araştırma Merkezleri, Sivil Toplum Kuruluşları

13. SHÇEK bünyesinde hizmet veren "183 Aile, Çocuk, Kadın ve Sosyal Hizmet ve Özürlü Çağrı Merkezi”nin çalışmasındaki sorunların giderilmesi, daha işlevsel kılınması ve bunun için gerekli tedbirlerin alınması sağlanmalıdır. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Üniversite ve özel Sektöre Ait Sağlık Kuruluşları, Barolar

14. Ülke genelinde 24 saat hizmet verecek ücretsiz "ALO ŞİDDET HATTI” oluşturulmalıdır. Bu hat da şiddet konusunda eğitim almış personelin görev yapması sağlanmalıdır. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Üniversite ve Özel Sektöre Ait Sağlık Kuruluşları, Barolar

15.4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun'un uygulanması aşamasında daha etkili bir sonuca ulaşmak için şiddet uygulayan bireylerin rehabilitasyona tabi tutulmaları konusunda gerekli bütün yasal ve kurumsal alt yapı oluşturulmalıdır. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı

16. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) için bütçeden ayrılan pay artırılmalı, kadın sığınma evleri/kadın konukevleri nitelik ve nicelik açısından Avrupa Birliği standartlarına uygun hale getirilmeli ve hizmet sunacak personelin kadın bakış açısına sahip olması sağlanmalı, anılan merkezlerin gizlilik ilkesine uygun olarak hizmet vermeleri konusunda gerekli özen gösterilmelidir. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, Devlet Planlama Teşkilatı, Yerel Yönetimler Üniversiteler, Sivil Toplum Kuruluşları

17. Kadın sığınma/konuk evlerinin kuruluşu ve işletilmesi ile ilgili mevzuatın gözden geçirilerek Avrupa Birliği standartları doğrultusunda yeniden hazırlanması ve yerel yönetimlere kadın sığınma/konuk evi açma konusunda zorunluluk getirilmesi sağlanmalıdır. Açılan kadın sığınma/konuk evlerinin mevzuatta belirtilen standartlara uygunluğu düzenli olarak denetlenmelidir. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü Yerel Yönetimler, Üniversiteler, Sivil Toplum Kuruluşları

18. Hak arama sürecindeki yasal prosedür mağdurlar lehine basitleştirilmeli, sağlıkla ilgili kayıtlar başta olmak üzere gerekli belge ve kayıtların ücretsiz hazırlanması sağlanmalıdır. Bu sürecin her aşaması kadının özel hayatına saygılı, kadım koruyucu olmalıdır. Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, İlgili Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşları

19. Şiddet mağduru kadına emniyet birimlerinde uygulanacak prosedür ve atılacak adımlarla ilgili olarak genel broşür hazırlanmalıdır. İçişleri Bakanlığı Barolar, İlgili Sivil Toplum Kuruluşları

20. Sivil toplum kuruluşları tarafından kurulmuş ve kurulacak olan bağımsız kadın sığınma evi ve kadın danışma merkezlerini açma ve işletme girişimleri yerel yönetimler ve İl özel idareleri tarafından mali destek de dahil olmak üzere çok yönlü desteklenmelidir. Valilikler, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, Yerel Yönetimler Sivil Toplum Kuruluşları

21. Şiddet gördüğü için kadın sığınma/konuk evine yerleştirilen kadınların buradan çıktıktan sonra kendi ayakları üzerinde durmayı başarmalarını sağlamak ve desteklemek için kadınlara devletin sahip olduğu kaynaklardan geçici konut tahsisi yapılmalıdır. Yerel Yönetimler, Toplu Konut İdaresi Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, Sivil Toplum Kuruluşları

22. Kadına yönelik şiddet konusunda ulusal bir veri tabanı bulunmamaktadır. Mevcut veriler de sağlıklı ve yeterli değildir. Bu nedenle bu konularla ilgili Bakanlıkların sağlıklı veri oluşturabilmeleri için toplanacak verilere yönelik standart soru formları hazırlanmalı ve sonuçları tek elde (Türkiye İstatistik Kurumu) toplanarak ulusal veri tabanı oluşturulmalıdır. Türkiye İstatistik Kurumu İlgili Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşları, Üniversiteler, Özel Sektör, Sivil Toplum Kuruluşları

23. Kadına yönelik şiddetin neden ve sonuçları ile toplumsal maliyetinin araştırılması ve şiddetin önlenmesine ilişkin projelerin üretilmesi ve gerçekleştirilmesi yönünde ilgili kuruluşlara destek verilmelidir. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Devlet Planlama Teşkilatı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Yerel Yönetimler, Üniversiteler, Sivil Toplum Kuruluşları

24. Ülke içinde politika, program geliştirmeyi teşvik edecek bilgilerin daha hızlı üretebilmesi için üniversitelerin Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezleri teşvik edilerek araştırma yapmaları ve yayınlamaları sağlanmalıdır. Üniversiteler Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Devlet Planlama Teşkilatı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Yerel Yönetimler, Sivil Toplum Kuruluşları

EĞİTİM

1. Kadına yönelik şiddet konusunda zararlı gelenek ve göreneklerin tespit edilerek buna yönelik tutum ve davranış biçimlerini değiştirmelerini sağlayıcı eğitim programlan hazırlanmalıdır. Kadına yönelik aile içi şiddetin önlenmesine yönelik olarak başta erkekler olmak üzere ailenin tüm bireylerinin eğitilmesi ve özellikle öfkenin kontrolü ve kişiler arasında sağlıklı iletişim becerileri konusunda yaygın eğitim programlarının hazırlanmasında devletin gerekli çalışmaları yapması gerekmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Milli Eğitim bakanlığı," Sağlık Bakanlığı, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü

2. Özellikle ekonomik yönden geri, geleneksel değerlerin hakim olduğu kırsal bölgelerde kız çocuklarının eğitime katılmaların sağlamaya yönelik olarak kız yatılı ilköğretim ve ortaöğretim bölge okullarının açılması ve yaygınlaştırılması gerekmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı

3. Askerlik eğitiminde, camilerde, kahvehanelerde, çok sayıda erkek çalışan istihdam eden kuruluşlarda kadına yönelik şiddet konusunda erkeklere yönelik zihniyet dönüşümünü sağlayacak eğitim programları düzenlenmelidir. Milli Savunma Bakanlığı, Sosyal Hiz-metler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı, Valilikler.

4. Şiddete uğrayan kadınların başvurabilecekleri, rehberlik ve danışmanlık hizmeti alabilecekleri merkezlerin tanıtımı ile kadınlara yönelik bilinç yükseltme ve eğitim çalışmaları konusunda ulusal bir bilgilendirme kampanyası yürütülmelidir. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Valilikler, Diyanet İşleri Başkanlığı, Yerel Yönetimler

6. Sağlık görevlileri, yargı mensupları, kolluk kuvvetleri, öğretmenler, sosyal hizmet uzmanları, psikologlar, çocuk gelişimi uzmanları, ve diğer meslek gruplarının lisans ve hizmet içi eğitim programlarında kadına yönelik şiddet konusu yer almalıdır. Üniversitelerarası Eğitim Komisyonu, Üniversitelerin Eğitim Müfredat Komisyonları

SAĞLIK

1. Sağlık hizmeti sunan kurumlarda çalışan sağlık personelinin kadına yönelik şiddeti tanıması, tespit etmesi, gerekli müdahaleleri yapabilmesi ve şiddete uğrayan kadınları uygun kuruluşlara yönlendirmeleri için gerekli alt yapının oluşturulması ve sağlık çalışanlarının mezuniyet öncesi ve sonrası eğitim programlarında kadına yönelik şiddet konusuna yer verilmelidir. Sağlık Bakanlığı, Üniversitelerarası Eğitim Komisyonu, Üniversitelerin Eğitim Müfredat Komisyonları, Üniversite ve Özel Sektöre Ait Sağlık Kuruluşları

2. Tüm sağlık kuruluşlarında şiddet mağduru kadınlara yönelik özel birimlerin oluşturulması zorunlu hale getirilmelidir. Bu birimlerde hekim ve hemşire gibi sağlık çalışanlarının yanı sıra kadına yönelik şiddet konusuna duyarlı sosyal hizmet uzmanı ve psikologların çalışması sağlanmalıdır. Bu birimde çalışanların kadına yönelik şiddeti tanıma, ve şiddet gören kadına yönelik hizmet veren mekanizmaları harekete geçirebilmek için gerekli bildirimi yapmaları sağlanmalıdır. Sağlık Bakanlığı, Üniversite ve özel Sektöre Ait Sağlık Kuruluşları

3. Aile planlaması hizmetleri başta olmak üzere bütün üreme sağlığı hizmetlerinin özellikle birinci basamak sağlık kuruluşlarında kadınlar için ücretsiz, ulaşılabilir ve kaliteli bir şekilde verilmesi sağlanmalıdır. Sağlık Bakanlığı

HUKUK

1."Çerçeve Eşitlik Yasası"nın ivedilikle çıkarılması gerekmektedir. Adalet Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Üniversiteler ve ilgili Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşları ile Sivil Toplum Kuruluşları

2. Anayasamızın "Kanun önünde eşitlik" başlıklı 10. maddesine göre; "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
(Ek fıkra:7/5/2004-5170/l.md; Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir.Devlet, bu eşitliğin yaşama geçirilmesini sağlamakla yükümlüdür.. hükmünün gereği olarak devlet bu amir hükmü hayata geçirecek başta yasal düzenlemeler olmak üzere gerekli her türlü tedbiri almalıdır. Adalet Bakanlığı İlgili Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşları

3. Yürürlükteki mevzuatımızdaki kadın-erkek eşitliğini zedeleyen düzenlemelerin ayıklanması yönünde gerekli çalışmaların yapılması gerekmektedir. Adalet Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Üniversiteler ve İlgili Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşları ile Sivil Toplum Kuruluşları

4. 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun'un 1. maddesinde geçen "kusurlu eş" ibaresinin "şiddet uygulayan birey" şeklinde düzeltilmesi; hakimin anılan yasa kapsamında hükmedebileceği tedbirlere ilişkin olarak yasanın 1. maddesinin (f) bendinde geçen "ortak konut" ibaresinin yanına "veya şiddete maruz kalan bireyin işyerine gelmemesi" ibaresinin de eklenmesinin, ayrıca 4320 sayılı Kanunun korunma kapsamına mahkemece ayrılık kararı verilen veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı olan eşlerden birinin veya çocuklarının da dahil edilmesinin ve mahkemenin vermiş olduğu tedbir hükmünün infazına ilişkin icra işlemlerinin de harçtan muaf tutulması yönünde yasal düzenleme yapılmasının uygun olacağı düşünülmektedir. Adalet Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Üniversiteler ve İlgili Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşları ile Sivil Toplum Kuruluşları

5. Mevcut yasalarımızda halen kadın bedenini kontrol altında tutmayı amaçlayan, kadının insan haklarının ihlaline neden olan hukuki düzenlemeler ivedilikle yapılmalıdır. Adalet Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Üniversiteler ve İlgili Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşları ile Sivil Toplum Kuruluşları

6. Siyasi Partiler Yasasında kadınların siyasete katılımını destekleyen düzenlemeler yapılmalıdır. Adalet Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Siyasi Partiler, Üniversiteler ve İlgili Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşları ile Sivil Toplum Kuruluşları

7. "Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü Ayni ve Nakdi Yardım Yönetmeliğinde "sivil toplum kuruluşları tarafından açılmış olan sığınma evlerinde kalan kadınlara kaldıkları süre içinde ayni ve maddi yardım konusunda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü

C. TÖRE/NAMUS CİNAYETLERİ KONUSUNDAKİ ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİN YAŞAMA GEÇİRİLMESİNDE KOORDİNELİ ÇALIŞMASI GEREKEN KURUMLAR
ÖNERİLER SORUMLU KURUM İŞBİRLİĞİ YAPILACAK
KURUM/ KURULUŞ
KORUYUCU VE ÖNLEYİCİ TEDBİRLER

1. Sistematik bir zihniyet dönüşümü için ders kitaplarında, günlük konuşmalarda, görsel ve yazılı basında, sinema filmlerinde hatta akademik çalışmalarda, vaaz ve hutbelerde kullanılan geleneksel cinsiyet rol ve kalıplarını erkek egemen zihniyetin hakim olduğu toplumsal yapının yarattığı olumsuzlukları vurgulayan bir söylem geliştirilmelidir. Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür 1 ve Turizm Bakanlığı, Türk Dil . Kurumu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Yüksek Öğrenim Kurulu, Diyanet İşleri Başkanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Üniversiteler ve İlgili Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşları ile Sivil Toplum Kuruluşları, Görsel-İşitsel Medya Kuruluşları (Ulusal, Bölgesel ve Yerel)

2. Diyanet İşleri Başkanlığı, töre/namus cinayetlerinin önlenmesi konusunda; toplumu bilinçlendirmek üzere hutbe ve vaazlar vermeli, yazılı ve görsel yayınlar yapmalı ve çeşitli etkinlikler düzenlemelidir. Bu etkinliklerinde Diyanet İşleri Başkanlığı geleneksel cinsiyet rol ve kalıplarını, ataerkil yapının yarattığı olumsuzlukları vurgulayan ahlaki söyleme sahip bir dil kullanmalıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü

3. Töre/namus cinayetleri konusunda Devlet, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimler ortak kampanyalar düzenlemelidir. Bu kampanyalarda kadınların yanı sıra erkeklerin de şiddete karşı bilinç yükseltici eğitim almaları sağlanmalıdır. Erkek ve kadınların alternatif davranış biçimleri geliştirmelerine destek veren programlar oluşturulmalı, kendini ifade yollarını bulmak ve iletişim kurma olanaklarını artırmak için sorun çözme tekniklerini anlatan programlar geliştirilmelidir. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Üniversiteler ve îlgili Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşları ile Sivil Toplum Kuruluşları, Görsel-İşitsel Medya Kuruluşları (Ulusal, Bölgesel ve Yerel)

4. Töre/namus cinayetlerinin önlenmesine yönelik bilgilendirici spot filmlerin üretilerek, görsel medyada sık aralıklarla gösterilmesi sağlanmalıdır. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Üniversiteler ve İlgili Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşları ile Sivil Toplum Kuruluşları, Televizyon Kuruluşları (Ulusal, Bölgesel ve Yerel)

KURUMSAL HİZMETLER

1. Töre ve namus konusunda toplumda yerleşik ön kabullerin veya geleneksel anlayışın tersine çevrilmesi sağlanmalıdır. İlgili Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşları Üniversiteler, Sivil Toplum Kuruluşları, Görsel-işitsel Medya Kuruluşları (Ulusal, Bölgesel ve Yerel)

2. Devletin yasalardan ve uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülükler doğrultusunda gerekli düzenlemeleri yapması, yasalardaki anlayış değişikliğinin uygulamaya yansıtılabilmesi için gerekli mesleki eğitim çalışmalarının yapılması ve yasaların sıfır toleransla uygulanması sağlanmalıdır. Adalet Bakanlığı, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü,Üniversiteler İlgili Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşları, Sivil Toplum Kuruluşları, Görsel-İşitsel Medya Kuruluşları (Ulusal, Bölgesel ve Yerel)

3. Ülke çapında ilgili tüm sivil ve resmi kuruluşları kapsayacak "2006-2010 Töre/ Namus Cinayetlerinin önlenmesine Yönelik Eylem Planı" hazırlanmalı ve uygulamaları takip edilmelidir. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü İlgili Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşları, Yerel Yönetimler, Üniversitelerin Kadın Sorunları Araştırma Merkezleri, Sivil Toplum Kuruluşları

4. Ülke genelinde 24 saat hizmet verecek ücretsiz "ALO ŞİDDET HATTI” oluşturulmalıdır. Bu hatlarda şiddet konusunda eğitim almış personelin görev yapması sağlanmalıdır. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Üniversite ve özel Sektöre Ait Sağlık Kuruluşları, Barolar

5. Töre/namus cinayetlerinin önlenmesine yönelik olarak yerel düzeyde Valilik, Emniyet, Jandarma, Belediye, Müftülük, Üniversite, sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katılımıyla komiteler oluşturulmalıdır. Valilikler İl Emniyet Müdürlüğü, İl Jandarma Komutanlığı, Belediyeler, Müftülük, Üniversiteler, Sivil Toplum Kuruluşları

6. Töre/namus cinayetleri konusunda ulusal düzeyde veriler bulunmamaktadır. Mevcut veriler de sağlıklı ve yeterli değildir. Bu nedenle bu konularla ilgili Bakanlıkların sağlıklı veri oluşturabilmeleri için toplanacak verilere yönelik standart soru formları hazırlanarak sonuçları tek elde (Türkiye İstatistik Kurumu) toplanmalı ve kadına yönelik şiddet konusunda oluşturulacak veriler ulusal veri tabanına entegre edilmelidir. Türkiye İstatistik Kurumu İlgili Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşları, Yerel Yönetimler, Üniversitelerin Kadın Sorunları Araştırma Merkezleri, Sivil Toplum Kuruluşları

7. Töre/namus cinayetlerinin nedenlerine, sonuçlarına, maliyetine ve önleme yöntemlerine ilişkin projelerin üretilmesi ve gerçekleştirilmesi yönünde ilgili kuruluşlara destek verilmelidir. Devlet Planlama Teşkilatı,Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Yerel Yönetimler, Üniversiteler, Sivil Toplum Kuruluşları

8. Kadın ve erkek arasındaki eşitsizliklerin giderilebilmesi için kadının her alanda güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu amaçla üniversitelerin Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezlerinin teşvik edilerek, araştırma yapmaları ve yayınlamaları sağlanmalıdır. Üniversiteler Devlet Planlama Teşkilatı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü

EĞİTİM
1. Özellikle ekonomik yönden geri, geleneksel değerlerin hakim olduğu kırsal bölgelerde kız çocuklarının eğitime katılmaların sağlamaya yönelik olarak yatılı kız bölge okullarının (ilköğretim ve ortaöğretim) açılması ve yaygınlaştırılması gerekmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Valilikler, Yerel Yönetimler, Özel Sektör Kuruluşları, Sivil Toplum Kuruluşları


D. MEDYA VE ŞİDDET KONUSUNDAKİ ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİN YAŞAMA GEÇİRİLMESİNDE KOORDİNELİ ÇALIŞMASI GEREKEN KURUMLAR
ÖNERİLER SORUMLU KURUM İŞBİRLİĞİ YAPILACAK
KURUM/ KURULUŞ

1. Ülkemizde mevcut medya hukukunun öncelikle 3986 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınlarına İlişkin Kanunun ile bu Kanuna uygun olarak çıkarılan Yönetmeliklerin teknolojik gelişmelere uygun olarak güncelleştirilmesi "cinsiyet ayrımcılığı", "çocuk istismarı" ve "şiddet" içerikli yayınlara uygulanan müeyyidelerin caydırıcılıktan uzak kaldığı göz önünde bulundurularak yaptırım gücünün arttırılmasına ve güncelliklerini yitirmeden uygulanabilmelerine yönelik düzenlemelerin yapılması, uygulanabilir bir mevzuatın yaratılması, TBMM, İlgili Devlet Bakanlığı RTÜK İlgili Kurum ve Kuruluşlar,
2. Avrupa Birliği Müktesebatının üstlenilmesine ilişkin (24 Temmuz 2003 tarih ve 25178 Mükerrer sayılı Resmi Gazete) Türkiye Ulusal Programında Kültür ve Görsel İşitsel Politikanın öncelikler bölümünde de yer alan; küçüklerin ve insan onurunun korunmasında güçlü ve etkili bir seviyenin elde edilmesine yönelik ulusal çerçeveleri geliştirerek Avrupa görsel-işitsel ve bilgi hizmetleri endüstrisinin rekabet edebilirliğinin geliştirilmesi hakkındaki 24 Eylül 1998 tarihli Konsey Tavsiye Kararı (31998H0560) Yeni medya hizmetlerinin gelişimi çerçevesinde öz-denetimin rolü hakkındaki 27 Eylül 1999 tarihli Konsey Sonuç Kararı (31999Y 1006(02) ilişkin olarak yayın kuruluşlarının kendi öz-denetim birimlerini kurarak bir an önce kamusal yayıncılığın gereği kendi sorumlu yayıncılık ilkelerini yerleştirmeleri, Yazılı ve Görsel-işitsel Medya Kuruluşları,(Kamu-Özel Ulusal Bölgesel ve Yerel), Yazılı Basın, Bilgi Hizmetleri ve Haber Ajansları Avrupa Birliği Genel Sekreterliği İlgili Kurum ve Kuruluşlar



3. Yayın planlamasında, yayın genel akışı içinde,yayın içeriğinde, çocuk istismarı ile cinsiyet ayırımı, şiddet, pornografi, kadını küçültücü, incitici ve önyargılı yayınların yapılmaması için yayın kanallarının kendi "ETİK” değerlerini yerleştirmeleri ve yayın kimliğini öne çıkarmalarının sağlanması, Yazılı ve Görsel-işitsel Medya Kuruluşları,(Kamu-Özel Ulusal Bölgesel ve Yerel), Yazılı Basın, Bilgi Hizmetleri ve Haber Ajansları İlgili Kurum ve Kuruluşlar

4. Özellikle radyonun yaygın gücü ve tüm ailenin birlikte olduğu, televizyon izlediği saatlerde ve yayının genel akışında "Çocuk programları" özellikle "REKLAM KUŞAKLARI”nda çocuk istismarının önlenmesi, Yazılı ve Görsel-işitsel Medya Kuruluşları,(Kamu-Özel Ulusal Bölgesel ve Yerel), Bilgi Hizmetleri ve Haber Ajansları İlgili Kurum ve Kuruluşlar

5. Tüm yayın kanallarında, yayın içeriği ve planlamasında; evde ve çalışan kadına yönelik hedef kitlesi belirlenen, kadının toplumsal dönüşümünü sağlayacak, bilgilendirici programların öne çıkarılarak çok sayıda izleyiciye, kadına ulaşması için izlenebilirliği yüksek zaman diliminin belirlenmesi, uygulanması, Yazılı ve Görsel-işitsel Medya Kuruluşları,(Kamu-Özel Ulusal Bölgesel ve Yerel), Bilgi Hizmetleri ve Haber Ajansları Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Üniversiteler Kadın Araştırma ve Uygulama Merkezleri, İlgili Sivil Toplum Kuruluşları,


6. Mevcut Yasa kapsamında, televizyonlarda Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından yayından kaldırılan programlar yerine şiddete karşı duyarlılığı artırıcı, kaliteli ve olumlu mesajlar veren eğitici ikame programların oluşturulması konusunda çalışmalar yapılması, RTÜK, Görsel Medya Kuruluşları, (Kamu-Özel Ulusal Bölgesel ve Yerel), Bilgi Hizmetleri İlgili Kamu Kurum ve Kuruluşları

7. Başta program yapım ve yöneticileri olmak üzere televizyon programlarının üretiminin her aşamasında yer alan medya çalışanlarının "şiddete" ilişkin duyarlılıklarını arttırıcı "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği" eğitimi almalarının sağlanması, Yazılı ve Görsel Medya Kuruluşları;( Kamu ve Özel Ulusal, Bölgesel ve Yerel) )Yayın Kuruluşları, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü

8. İzleyiciye medya karşısında "farkındalık" kazandırılması ve bilinçli izleyiciler (öncelikle ebeveynler) oluşturulması konusunda çalışmalar yapılması ve izleyiciye medya okuryazarlığının kazandırılması için eğitim programlarının düzenlenmesi, RTÜK, Yazılı ve Görsel-işitsel Medya Kuruluşları,(Kamu-Özel Ulusal Bölgesel ve Yerel), Bilgi Hizmetleri ve Haber Ajansları İlgili Kamu Kurum ve Kuruluşları Sivil Toplum Örgütleri

9.Ülkemizde medyada karar mekanizmalarında cinsiyetçiliğin ortadan kaldırılması ve eşitliğin sağlanması, Yazılı ve Görsel-işitsel Medya Kuruluşları, (Kamu ve Özel Ulusal, Bölgesel, Yerel Yayın Kuruluşları), Haber Ajansları Basın Meslek Örgütleri

10. Medyanın kadın ve çocuğa yönelik "şiddetin" pekiştirilmesi ve ortadan kaldırılmasına ilişkin etkisini araştıran ve günümüzde büyük eksiklik olan araştırmaların yapılması RTÜK,
Görsel-işitsel Medya Kuruluşları, (Kamu ve Özel Ulusal, Bölgesel, Yerel Yayın Kuruluşları) Üniversiteler, Sivil Toplum Kuruluşları, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, TÜİK, TRT,

11. Sivil Toplum Kuruluşlarının "Medya İzleme Grupları" oluşturması ve medyanın günü gününe izlenmesi oto kontrolün sağlanması, Basın Meslek örgütleri, Sivil Toplum örgütleri İlgili kuruluşlar

AİLENİN KORUNMASINA DAİR KANUNUN UYGULANMASI
HAKKINDA YÖNETMELİK


Başbakanlık (Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü)’tan: 1 Mart 2008 CUMARTESİ Resmî Gazete Sayı : 26803
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1 – (1) Bu Yönetmelik, aile içi şiddete maruz kalan aile bireylerinin korunması amacıyla şiddet uygulayan aile bireyleri hakkında alınacak tedbirleri ve bu tedbirlerin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenler.
Kapsam
MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, aile içi şiddete maruz kalan eş, çocuk, aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireyleri ve mahkemece ayrılık kararı verilen veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı olan ya da evli olmalarına rağmen fiilen ayrı yaşayan aile bireyleri ile şiddet uygulayan eş veya diğer aile bireylerini, alınacak tedbirleri, bu tedbirleri almak ve uygulamakla görevli ve yetkili makam ve merciler ile usul hükümlerini kapsar.
Dayanak
MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, 14/1/1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun 2 nci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.
Tanımlar
MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;
a) Aile: Aynı veya ayrı çatı altında yaşayan eş ve çocuk ile aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerini,
b) Genel kolluk kuvvetleri: Polis ve Jandarma birimlerini,
c) Hâkim: Aile mahkemesi hâkimini,
ç) İzleme: Koruma kararlarının Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından genel kolluk kuvvetlerine ve kolluk aracılığıyla ilgili kişiye ivedilikle bildirilmesini, karara uyulup uyulmadığının kontrolünü ve aykırılık hâlinde re’sen soruşturma yapılmasını,
d) Kanun: 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunu,
e) Şiddet: Aile bireyinin fiziksel, cinsel, ekonomik veya psikolojik zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözel ve ekonomik her türlü davranışı,
f) Şikâyet ve ihbar: Aile içi şiddete maruz kalmış aile bireyinin genel kolluk kuvvetlerine, Cumhuriyet Başsavcılığına veya aile mahkemesine müracaat etmesini veya başka bir şahıs tarafından genel kolluk kuvvetlerine veya Cumhuriyet Başsavcılığına olayın yazılı, sözlü veya başka bir suretle bildirilmesini,
g) Şikâyet ve ihbar mercileri: Genel Kolluk kuvvetlerini, Cumhuriyet Başsavcılığını ve aile mahkemesi hâkimliğini,
h) Tedbir: Aile mahkemesi hâkiminin, şiddet uygulayan eş veya diğer aile bireyi hakkında olayın kapsamı dikkate alınarak re’sen hükmedeceği 4320 sayılı Kanunda yer alan tedbirler ile uygun göreceği benzeri başka tedbirleri,
ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM
Aile İçi Şiddet, Şikâyet, İhbar ve Tedbirler

Aile içi şiddet, şikâyet ve ihbar
MADDE 5 – (1) Aile bireylerinden biri fiziksel, cinsel, ekonomik veya psikolojik zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanması muhtemel olan, bu tip hareketlerin tehdidini, baskıyı ya da özgürlüğün keyfi engellenmesini de içeren, toplumsal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözel ve ekonomik nitelikte şiddet içeren davranışa maruz kalmaları hâlinde, şikâyet ve ihbar mercilerine müracaat etmek suretiyle tedbir talebinde bulunabilir.
(2) Şikâyet ve ihbar; eşlerden biri veya çocuklar veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinden biri veya mahkemece ayrılık kararı verilen veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı olan veya evli olmalarına rağmen fiilen ayrı yaşayan aile bireylerinden birisi tarafından yapılabilir.
(3) İhbar; şikâyet ve ihbar mercilerine başka bir şahıs tarafından, olayın yazılı, sözlü veya başka bir şekilde bildirilmesi suretiyle de yapılabilir.
(4) Cumhuriyet başsavcılığı müracaat üzerine evrakın onaylı bir örneği ile aile nüfus kayıt tablosunu ihbar yazısına ekleyerek ivedilikle aile mahkemesine gönderir.
(5) Sözlü ihbarlar tutanağa geçirilir.
(6) Koruma kararı en az masrafla, en çabuk ve en kolay ulaşılabilecek yer aile mahkemesinden istenebilir.
Uygulanacak tedbirler
MADDE 6 – (1) Aile bireylerinden birinin aile içi şiddete maruz kaldığını kendilerinin veya Cumhuriyet Başsavcılığının bildirmesi üzerine şiddetin belgelenmesi aranmaksızın aile mahkemesi hâkimi meselenin mahiyetini göz önünde bulundurarak re'sen ikinci fıkrada sayılan tedbirlerden bir ya da birkaçına birlikte veya olayın özelliğine göre uygun göreceği benzeri başka tedbirlere de hükmedebilir.
(2) Bu tedbirler kusurlu eşin veya diğer aile bireyinin;
a) Aile bireylerine karşı şiddete veya korkuya yönelik söz ve davranışlarda bulunmamasını,
b) Müşterek evden uzaklaştırılarak bu evin diğer aile bireylerine tahsisi ile bu bireylerin birlikte ya da ayrı oturmakta olduğu eve veya işyerlerine yaklaşmamasını,
c) Aile bireylerinin eşyalarına zarar vermemesini,
ç) Aile bireylerini iletişim araçları ile rahatsız etmemesini,
d) Varsa silâh veya benzeri araçlarını genel kolluk kuvvetlerine teslim etmesini,
e) Alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanılmış olarak şiddet mağdurunun yaşamakta olduğu konuta veya işyerine gelmemesi veya bu yerlerde bu maddeleri kullanmamasını,
f) Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurmasını,
içerir.
Şiddete veya korkuya yönelik söz ve davranışlarda bulunmama tedbiri
MADDE 7 – (1) Şiddete veya korkuya yönelik söz ve davranışlarda bulunmama tedbiri; hâkim tarafından, aile içi şiddete maruz kalan aile bireylerinin korunması amacıyla, kusurlu eşin veya diğer aile bireyinin şiddete veya korku yaratmaya yönelik söz ve davranışta bulunmaması için uyarılmasıdır.
Müşterek evin tahsisi ve eve veya işyerlerine yaklaşmama tedbiri
MADDE 8 – (1) Müşterek evin tahsisi ve eve veya işyerlerine yaklaşmama tedbiri; hâkim tarafından, aile içi şiddete maruz kalan aile bireylerinden birisinin korunması amacıyla, hükmedilen kusurlu eş veya şiddet uygulayan diğer aile bireyi hakkında, müşterek evden uzaklaştırılarak bu evin diğer aile bireylerine tahsisi ile bu bireylerin birlikte ya da ayrı oturmakta olduğu eve, işyerlerine, gerektiğinde çocukların okullarına yaklaşmaması amacıyla hükmedilen tedbirdir.
(2) Bu tedbirin uygulanması, kusurlu eş veya şiddet uygulayan diğer aile bireyinin, uzaklaştırıldığı konutun kira, elektrik, su, telefon, doğalgaz ve benzeri giderlerini karşılamaya devam etmesine engel değildir. Hâkim uzaklaştırılan kişinin bu tür yükümlülüklerinin devamına karar verebilir.
Eşyalara zarar vermeme tedbiri
MADDE 9 – (1) Eşyalara zarar vermeme tedbiri, hâkim tarafından, aile içi şiddete maruz kalan aile bireylerinden birisinin korunması amacıyla, kusurlu eşin veya diğer aile bireyinin, hakkında koruma kararı verilen aile bireylerinin eşyalarına zarar vermemesi amacıyla uyarılmasıdır.
İletişim araçları ile rahatsız etmeme tedbiri
MADDE 10 – (1) İletişim araçları ile rahatsız etmeme tedbiri; hâkim tarafından, aile içi şiddete maruz kalan aile bireylerinin korunması amacıyla, kusurlu eş veya diğer aile bireylerinin, görsel, işitsel, yazılı, internet ve benzeri iletişim araçları ile hakkında koruma kararı verilen aile bireylerini rahatsız etmemesi için hükmedilen tedbirdir.
Silâh veya benzeri araçların teslimi tedbiri
MADDE 11 – (1) Silâh veya benzeri araçların teslimi tedbiri; hâkim tarafından, aile içi şiddete maruz kalan aile bireylerinden birisinin korunması amacıyla kusurlu eşe veya şiddet uygulayan diğer aile bireyine ait olan silâh veya benzeri araçların genel kolluk kuvvetlerine teslimi ve tedbir süresinin sonuna kadar adlî emanete alınması amacıyla hükmedilen tedbirdir.
Alkollü veya uyuşturucu madde kullanarak konuta veya işyerine gelmeme veya bu maddeleri kullanmama tedbiri
MADDE 12 – (1) Alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanarak konuta veya işyerine gelmeme veya bu maddeleri kullanmama tedbiri; hâkim tarafından, aile içi şiddete maruz kalan aile bireylerinin korunması amacıyla, kusurlu eşin veya diğer aile bireyinin, alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanmış olarak şiddet mağdurunun yaşamakta olduğu konuta veya işyerine gelmemesi veya bu yerlerde bu maddeleri kullanmaması amacıyla uyarılmasıdır.
Muayene ve tedavi tedbiri
MADDE 13 – (1) Muayene ve tedavi tedbiri, hâkim tarafından aile içi şiddete maruz kalan aile bireylerinden birisinin korunması için, kusurlu eşin veya diğer aile bireyinin bir sağlık kuruluşunda muayene veya tedavisinin sağlanması amacıyla hükmedilen tedbiri ifade eder.
(2) Hâkim, muayene ve tedavinin sağlanması için şiddet uygulayan kişilerin illerde İl Sağlık Müdürlüğüne, ilçelerde Sağlık Grup Başkanlığına başvurmasını kararında belirtir.
(3) Bu kişiler İl Sağlık Müdürlükleri Ruh Sağlığı Şubelerince veya Sağlık Grup Başkanlıklarınca resmî veya kendi istekleri üzerine özel sağlık kurumlarına sevk edilir. İlgilinin tedaviyi sürdürüp sürdürmediği ve yapılan işlemin sonucu İl Sağlık Müdürlüğü veya Sağlık Grup Başkanlığı tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilir.
Tedbirlerin süresi ve yapılacak ihtarat
MADDE 14 – (1) Hâkim tarafından hükmedilecek tedbirlerin yerine getirilmesi amacıyla öngörülen süre altı ayı geçemez. Bu süre tedbir kararı verilebilecek yeni bir durumun meydana gelmesi hâlinde hâkim tarafından yeniden tedbir kararı verilmesine engel değildir.
(2) Verilen kararda, hükmolunan tedbirlere aykırı davranılması hâlinde tutuklanacağı ve hakkında hapis cezasına hükmedileceği konusunda şiddet uygulayan eşe veya diğer aile bireyine ihtarda bulunulur.
(3) Koruma kararlarının duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden, işin niteliği gereği en kısa sürede verilmesi esastır. Hâkim tarafından gerekli görülmesi durumunda taraflar dinlenebilir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Nafaka ve Tedbir Kararlarının Yerine Getirilmesi ile Diğer Usul İşlemleri
Tedbir kararının Cumhuriyet başsavcılığına iletilmesi ve yerine getirilmesi
MADDE 15 – (1) Koruma kararının bir örneği mahkemece Cumhuriyet Başsavcılığına iletilir. Bu karar Cumhuriyet Başsavcılıklarında tutulacak olan Koruma Kararı Defterine kaydedilir.
(2) Cumhuriyet Başsavcılığı kararın uygulanmasını Genel Kolluk Kuvvetleri marifeti ile izler. Tedbir kararı içeriğine göre tarafların bulunduğu yerin bağlı olduğu kolluk kuvvetine işlem yapılmak üzere ivedilikle gönderilir. Cumhuriyet Savcılığınca gerektiğinde koruma kararının başvuruda bulunanlar tarafından kolluğa götürülmesine olanak tanınır.
(3) Kolluğun izleme görevi, koruma kararının verildiği tarihte başlar. Kolluk kuvveti, koruma kararının içeriğine göre ilgililere bildirimde bulunur. Bu bildirim tutanak altına alınır ve karar süresince tedbirlerin yerine getirilip getirilmediği kontrol edilir. Bu kontrol lehine koruma kararı verilen kişinin:
a) Bulunduğu konutun haftada bir kez ziyaret edilmesini,
b) Birinci derece yakınları ile iletişim kurulmasını,
c) Komşularının bilgisine başvurulmasını,
ç) Oturulan yerin muhtarından bilgi alınmasını,
d) Bulunduğu konutun çevresinde araştırma yapılmasını,
içerir.
(4) Yukarıda belirtilen veya başka şekilde gerçekleştirilen kontrol işlemleri sonucunda kişinin, aleyhine verilen koruma kararına uymadığının tespit edilmesi halinde bu husus tutanağa bağlanır. Bu tutanağa istinaden genel kolluk kuvvetleri tarafından resen soruşturma yapılarak evrak en kısa zamanda Cumhuriyet Başsavcılığına intikal ettirilir.
(5) Cumhuriyet Başsavcılığı koruma kararına uymayan eş veya diğer aile bireyleri hakkında Sulh Ceza Mahkemesinde kamu davası açar.
Nafaka
MADDE 16 – (1) Şiddet uygulayan eş veya diğer aile bireyinin, aynı zamanda ailenin geçimini sağlayan yahut katkıda bulunan kişi olması hâlinde, hâkim, bu konuda mağdurların yaşam düzeylerini dikkate alarak, daha önce Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre nafakaya hükmedilmemiş olması koşuluyla herhangi bir talep olmasa dahi tedbir nafakasına hükmedebilir.
(2) Tedbir nafakasına ilişkin kararın bir örneği, mahkeme tarafından re’sen ilgili icra müdürlüğüne gönderilir. Nafaka ödemekle yükümlü kılınan kişinin herhangi bir sosyal güvenlik kurumu ile bağlantısı olması durumunda, nafaka, şiddet mağdurunun başvurusu aranmaksızın ilgilinin maaş ya da ücretinden icra müdürlüğü tarafından tahsil edilir.
Harçtan muafiyet
MADDE 17 – (1) Koruma kararı verilmesi için yapılan başvurular ve verilen kararın infazı için yapılan icraî işlemler harca tâbi değildir.
Yürürlük
MADDE 18 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 19 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu Bakan yürütür.

Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi
Giriş

Avrupa Konseyi’ne üye Devletler ve bu sözleşmeyi imzalayan diğer Devletler;

İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme’yi (Avrupa Antlaşmaları Serisi (ETS) - No. 5, 1950) ve Sözleşme’nin Protokol hükümlerini, Avrupa Sosyal Şartı’nı (ETS No. 35, 1961, 1996’da gözden geçirilmiş hali, ETS No. 163), İnsan Ticaretine Karşı Eyleme İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ni (ETS No. 197, 2005) ve Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi’ni (ETS No. 201, 2007) hatırda tutarak;

Bakanlar Komitesi’nin Avrupa Konseyi üye ülkelerine: Kadınların şiddete karşı korunmasına ilişkin Tavsiye Kararı’nı Rec(2002)5, toplumsal cinsiyet eşitliği standart ve mekanizmalarına ilişkin Tavsiye Kararı’nı Rec(2007)17, çatışmaların önlenmesi, çözümü ve barışın inşasında kadın ve erkeklerin rollerine ilişkin Tavsiye Kararı’nı Rec(2010) ve diğer ilgili tavsiye kararlarını hatırlatarak;

Kadına yönelik şiddet alanında önemli standartları oluşturan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin büyüyen içtihat hukuku külliyatını dikkate alarak;

Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi’ni (1996), Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’yi (1996), Birleşmiş Milletler Kadınlara Karsı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Uluslararası Sözleşmesi’ni (“CEDAW”, 1979) ve Sözleşme’ye Ek İhtiyari Protokol (1999) ile CEDAW Komitesi’nin kadına yönelik şiddete dair 19 No’lu Genel Tavsiye Kararı’nı, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yi (1989) ve Sözleşme’ye Ek İhtiyari Protokolü (2000) ve Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme’yi (2006) göz önünde tutarak;

Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü’nü (2002) göz önünde tutarak;

Uluslararası insancıl hukukun temel prensiplerini ve özellikle Savaş Zamanında Sivillerin Korunmasına Dair 4. Cenevre Sözleşmesi’ni (1949) ve Sözleşme’nin 1. ve 2. Ek Protokol Hükümleri’ni hatırda tutarak;

Kadınlara yönelik her türlü şiddeti ve aile içi şiddeti kınayarak;

Kadın ve erkek arasında yasal ve fiili eşitliğin gerçekleşmesinin kadına yönelik şiddeti önlemede önemli bir unsur olduğunu kabul ederek;

Kadına yönelik şiddetin, erkekler ve kadınlar arasındaki eşitlikçi olmayan güç ilişkilerinin tarihsel bir tezahürü olduğunu ve bu güç ilişkisinin erkekler tarafından kadınlar üzerinde tahakküm kurulmasına ve kadınlara yönelik ayrımcılık yapılmasına yol açtığını ve kadınların ilerlemelerinin önünde engel olduğunu kabul ederek;

Cinsiyete dayalı şiddet gibi kadına yönelik şiddetin yapısal boyutunu ve bu şiddetin erkeklerle kıyaslandığında kadınları zorla ikincil bir konuma sokmanın çok önemli toplumsal mekanizmalarından biri olduğunu kabul ederek;

Kadın ve kız çocuklarının çoğunlukla aile içi şiddet, cinsel istismar, tecavüz, zorla evlendirme, sözde “namus” adına işlenen suçlar ve cinsel organları dağlama gibi insan haklarını ciddi bir şekilde ihlal eden şiddetin pek çok boyutuna maruz kaldıklarını ve bu durumun kadın erkek eşitliğini sağlamanın önündeki en büyük engel olduğunu büyük endişeyle kabul ederek;

Sivil halkı, özellikle de yaygın ve sistematik tecavüz ve cinsel şiddet şeklinde kadınları etkileyen silahlı çatışmalarda süregelen insan hakları ihlallerini ve cinsiyete dayalı şiddetin çatışma sürecinde ve sonrasında artması olasılığını kabul ederek;

Kadın ve kız çocuklarının cinsiyete dayalı şiddete maruz kalma riskinin erkeklerden daha fazla olduğunu kabul ederek;

Aile içi şiddetin orantısız bir şekilde kadınları etkilediğini ve erkeklerin de aile içi şiddet mağduru olabileceğini kabul ederek;

Çocukların aile içindeki şiddete tanık olmak da dâhil aile içi şiddet mağduru olduklarını kabul ederek;

Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin ortadan kalktığı bir Avrupa yaratmak arzusuyla;

Aşağıdaki şekilde anlaşmışlardır:

Bölüm 1 – Amaçlar, tanımlar, eşitlik ve ayrım gözetmeme, genel yükümlülükler

Madde 1 – Sözleşmenin Amaçları

Bu Sözleşmenin amaçları şunlardır:
a. kadınları her türlü şiddetten korumak ve kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak, ortadan kaldırmak;

b. kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve, kadınların güçlendirilmesi yoluyla da dahil olmak üzere, kadın ve erkek arasındaki somut eşitliği teşvik etmek;

c. kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet mağdurlarını korumak ve bu kişilere destek vermek için kapsamlı bir çerçeveyi, politikaları ve tedbirleri tasarlamak;

d. kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti ortadan kaldırmak amacıyla uluslararası işbirliğini güçlendirmek;

e. kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti ortadan kaldırmak üzere bütünsel bir yaklaşımı benimsemeye yönelik etkili bir işbirliği yapmaları için örgütlere ve kolluk kuvvetlerine destek ve yardım sağlamak.

Bu Sözleşme, hükümlerinin Taraf Devletler tarafından etkili bir şekilde uygulanmasını sağlamak amacıyla özel bir izleme mekanizması kurar.
Madde 2 – Sözleşme’nin kapsamı

Bu Sözleşme, aile içi şiddet de dâhil olmak üzere orantısız bir şekilde kadınları etkileyen, kadına yönelik her türlü şiddet biçimi için geçerlidir.
Taraf Devletler, bu Sözleşme’yi tüm aile içi şiddet mağdurlarına uygulamaya teşvik edilir. Taraf Devletler, bu Sözleşme hükümlerinin uygulanmasında cinsiyete dayalı şiddetin kadın mağdurlarını özellikle dikkate alır.
Bu Sözleşme barış zamanlarında ve silahlı çatışma durumlarında uygulanır.
Madde 3 – Tanımlar

Sözleşmenin amacı bakımından:

a. “Kadına yönelik şiddet” ister kamusal ister özel alanda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik acı veya ıstırap veren veya verebilecek olan cinsiyete dayalı her türlü eylem veya bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma anlamına gelir ve bir insan hakları ihlali ve kadınlara yönelik ayrımcılığın bir biçimi olarak anlaşılmaktadır.

b. “aile içi şiddet”, mağdur faille aynı haneyi paylaşsa da paylaşmasa da, aile veya hanede, eski veya şimdiki eşler ya da partnerler arasında meydana gelen her türlü fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddet anlamına gelir.

c. “toplumsal cinsiyet” toplum tarafından kadın ve erkeğe yüklenen ve sosyal olarak kurgulanan roller, davranışlar ve eylemler anlamına gelir.

d. “kadına yönelik cinsiyete dayalı şiddet” doğrudan kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan veya orantısız bir şekilde kadınları etkileyen şiddet anlamına gelir.

e. “mağdur” a ve b bentlerinde belirlenen davranışlara maruz kalan gerçek bir kişi anlamına gelir.

f. “kadın” ibaresi 18 yaş altı kız çocuklarını da kapsar.

Madde 4 – Temel haklar, eşitlik ve ayrım gözetmeme

1. Taraf Devletler, özel ve kamusal alanda herkesin, özellikle de kadınların, şiddetten uzak yaşama hakkını korumak ve bu hakkı sağlamak amacıyla gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.

2. Taraf Devletler, kadınlara karşı her türlü ayrımcılığı kınar ve kadınlara karşı her türlü ayrımcılığı önlemek üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri gecikmeksizin alır ve bu kapsamda,

- kadın erkek eşitliği ilkesini kendi ulusal anayasalarına ya da diğer uygun mevzuata dahil eder ve bu ilkenin uygulamada gerçekleştirilmesini güvence altına alır;

- kadınlara yönelik ayrımcılığı, ihtiyaç bulunması halinde, yaptırımlar uygulamak yoluyla yasaklar;

- kadınlara yönelik ayrımcı yasa ve uygulamaları kaldırır.

3. Taraf Devletler bu Sözleşme’nin hükümlerinin, özellikle de mağdurun haklarını korumaya yönelik tedbirlerin cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya siyasi olmayan görüş, ulusal veya sosyal köken, ulusal azınlık ile ilişkilenme, mülkiyet, soy, cinsel yönelim, cinsel kimlik, yaş, sağlık durumu, sakatlık, medeni hal, göçmen veya mülteci olma durumu ya da benzeri herhangi bir temelde ayrım gözetmeksizin uygulanmasını güvence altına alır.

4. Bu Sözleşme kapsamında kadınlara yönelik cinsiyete dayalı şiddeti önleyen ve kadınları cinsiyete dayalı şiddetten koruyan özel önlemler ayrımcılık olarak kabul edilemez.

Madde 5 – Devlet yükümlülükleri ve gereken özeni gösterme sorumluluğu

Taraf Devletler kadına yönelik herhangi bir şiddet eylemiyle ilişkilenmekten kaçınır ve devlet adına hareket eden devlet yetkililerinin, görevlilerinin, organlarının, kurumlarının ve diğer aktörlerin bu yükümlülüğe uygun davranmalarını sağlar.
Taraf Devletler, bu Sözleşme’nin kapsamında olup devlet dışı aktörler tarafından işlenen şiddet eylemlerini gereken özeni göstererek önlemek, soruşturmak, cezalandırmak ve bu eylemlerden kaynaklı mağduriyet için tazminat sağlamak amacıyla gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Madde 6 – Toplumsal cinsiyete duyarlı politikalar

Taraf Devletler bu Sözleşme’den kaynaklanan yükümlülüklerinin uygulamasına ve Sözleşme hükümlerinin etkisinin değerlendirilmesine toplumsal cinsiyet perspektifini dâhil edeceğini ve kadın erkek eşitliği ve kadınları güçlendiren politikalarını teşvik edeceğini ve etkili bir şekilde uygulayacağını taahhüt eder.

Bölüm II – Bütünsel politikalar ve veri toplama

Madde 7 – Kapsayıcı ve eşgüdümlü politikalar

Taraf Devletler bu Sözleşme’nin kapsamına giren bütün şiddet biçimleriyle mücadele ve bu şiddetin her biçiminin önlenmesi için, ilgili tüm tedbirleri kapsayacak şekilde ülke çapında etkili, kapsayıcı ve eşgüdümlü politikaların kabul edilmesi ve ve uygulanması için gereken yasal veya diğer tedbirleri alır ve kadına yönelik şiddete karşı bütüncül bir mücadele yürütür.
Taraf Devletler 1. fıkrada bahsedilen politikaların, mağdurun haklarını bütün önlemlerin merkezine koyarak hayata geçirilmesini ve bu politikaların tüm ilgili organlar, kurumlar ve örgütlerle etkili işbirliği içerisinde uygulanmasını sağlar.
Uygun olan durumda bu madde gereğince alınacak tedbirlere hükümet organları, ulusal, bölgesel ve yerel parlamentolar ve yetkililer, ulusal insan hakları kurumları ve sivil toplum örgütleri gibi tüm ilgili aktörleri kapsar.
Madde 8 – Mali kaynaklar

Taraf Devletler, bu Sözleşme’nin kapsamına giren şiddetin tüm biçimleriyle mücadeleye ve şiddetin her biçiminin önlenmesine yönelik bütünleştirilmiş politika, önlem ve programların bunları yerine getiren hükümet dışı örgütleri ve sivil toplumu da dâhil ederek yeterli düzeyde hayata geçmesi için uygun mali kaynakları ve insan kaynaklarını tahsis eder.

Madde 9 – Hükümet dışı örgütler ve sivil toplum

Taraf Devletler, ilgili hükümet dışı örgütlerin ve sivil toplumun kadına yönelik şiddetle mücadele alanında her düzeyde yaptıkları çalışmaları göz önüne alır, teşvik eder, destekler ve bu örgütlerle etkili işbirliği gerçekleştirir.

Madde 10 – Eşgüdümü sağlayan birim

Taraf Devletler bu Sözleşme’nin kapsamına giren bütün şiddet biçimleriyle mücadeleye ve şiddetin her biçiminin önlenmesine yönelik politika ve önlemlerin eşgüdümünden, uygulanmasından, izlenmesinden ve değerlendirilmesinden sorumlu bir ya da birden fazla resmi birim saptar ya da kurar. Bu birimler 11. maddede bahsedilen verilerin toplanması ve sonuçların analiz edilip yayılmasında eşgüdümü sağlar.
Taraf Devletler, bu madde gereğince saptanan veya kurulan birimlerin 8. madde gereğince alınacak önlemlerin genel niteliği hakkında bilgi almalarını sağlar.
Taraf Devletler, bu madde gereğince saptanan veya kurulan organların Taraf ülkelerdeki meslektaşlarıyla doğrudan haberleşmelerine ve ilişki kurmalarına yardımcı olur.
Madde 11 – Veri toplama ve inceleme

Taraf Devletler, Sözleşme’nin amacı bakımından:
a. sözleşme kapsamında yer alan her türlü şiddet vakalarına dair ilgili ayrıştırılmış istatistiksel verileri belirli aralıklarla toplamayı;

b. bu Sözleşme’nin kapsamına giren bütün şiddet biçimleriyle ilgili yapılan araştırmaları; şiddetin temel nedenlerini ve sonuçlarını, şiddet vakalarını ve mahkûmiyet oranlarını, ek olarak bu Sözleşme’nin uygulanması için alınan tedbirlerin etkisini incelemek amacıyla destekleyeceğini taahhüt eder.

Taraf Devletler, bu Sözleşme kapsamına giren bütün şiddet biçimlerinin yaygınlığını ve şiddete olan eğilimleri değerlendirmek için düzenli aralıklarla nüfus esaslı araştırmalar yapmaya çaba gösterir.
Taraf Devletler, uluslararası işbirliğini teşvik etmek ve uluslararası düzeyde kıyaslama çalışmasını yapılmasını sağlamak üzere, bu madde uyarınca toplanan bilgileri bu Sözleşme’nin 66. maddesinde bahsedilen uzmanlar grubuna verir.
Taraf Devletler, bu madde uyarınca toplanan bilgilerin kamuya açık olmasını güvence altına alır.
Bölüm III – Önleme

Madde 12 – Genel Yükümlülükler

1. Taraf Devletler, kadınların aşağı bir cins olduğu veya erkekler ile kadınlar için alışılagelmiş rollerin bulunduğu düşüncesine dayanan önyargıları, örf ve adetleri, gelenekleri ve her türlü uygulamaları yok etmek amacıyla kadınların ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranış kalıplarının değiştirilmesi için gerekli tedbirleri alır.

2. Taraf Devletler, bu Sözleşme’nin kapsamına giren bütün şiddet biçimlerine karşı her gerçek ve tüzel kişiyi korumak için gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.

3. Bu madde gereğince alınan her tedbir belirli şartlar nedeniyle savunmasız bırakılan kişilerin özel ihtiyaçlarına işaret eder ve ihtiyaçları dikkate alır ve mağdurun insan haklarını merkeze koyar.

4. Taraf Devletler, tüm toplumu, özellikle erkekleri ve erkek çocukları bu Sözleşme kapsamına giren bütün şiddet biçimlerinin önlenmesine aktif bir şekilde katkıda bulunmaları için teşvik etmek amacıyla gerekli tedbirleri alır.

5. Taraf Devletler, kültür, örf ve adet, din, gelenek veya sözde ”namus”un bu Sözleşme kapsamında yer alan şiddet eylemlerinin bir gerekçesi olarak kabul edilmemesini güvence altına alır.

6. Taraf Devletler, kadınların güçlenmesi için program ve faaliyetleri arttırmak amacıyla gerekli tedbirleri alır.

Madde 13 – Farkındalığı arttırma

Taraf Devletler, uygun olan durumlarda bu Sözleşme’nin kapsamına giren bütün şiddet biçimlerinin farklı tezahürlerinin, bunların çocuklar üzerindeki sonuçlarının ve bu şiddet biçimlerinin önlenmesi gerektiğinin toplum içinde anlaşılması ve bu konuda farkındalığın arttırılması için, ulusal insan hakları kurumlarıyla ve eşitlik kurumlarıyla, sivil toplumla ve hükümet dışı örgütlerle ve özellikle de kadın hakları örgütleriyle işbirliğini içeren, düzenli ve her düzeyde farkındalık arttırıcı kampanya ve programları düzenler ya da teşvik eder.
Taraf Devletler, bu Sözleşme kapsamında yer alan şiddet eylemlerini önlemeye yönelik mevcut bilgi ve tedbirlerin toplum içerisinde geniş bir kapsamda yaygınlaştırılmasını güvence altına alır.
Madde 14 - Eğitim

Taraf Devletler, kadın erkek eşitliği, kalıplaştırılmayan toplumsal cinsiyet rollerini, karşılıklı saygıyı, kişiler arası ilişkilerde şiddetten kaçınma temelinde çatışma çözümünü, kadına yönelik cinsiyete dayalı şiddet ve kişisel bütünlük hakkı meselelerinin resmi müfredat içerisinde ve eğitim sürecinin her düzeyinde öğrencilerin gelişim kapasitelerine uygun olarak öğretim materyallerinin içerisine dâhil edilmesi için uygun olan durumlarda gerekli adımları atar.
Taraf Devletler, 1. fıkrada bahsedilen ilkelerin yaygın eğitim faaliyetlerinin yanı sıra spor faaliyetleri, kültürel faaliyetler, boş vakit faaliyetleri ve medyada teşvik edilmesi için gerekli adımları atar.
Madde 15 – Uzmanların eğitimi

Taraf Devletler, bu Sözleşme kapsamında yer alan şiddet eylemlerinin mağdurlarıyla veya failleriyle ilgilenen uzmanlara, bu tür bir şiddetin önlenmesi ve ortaya çıkarılması, kadın erkek eşitliği, mağdurların hakları ve ihtiyaçlarının yanı sıra ikincil mağduriyetin nasıl önleneceği hakkında uygun eğitimi sağlar veya bu eğitimleri güçlendirir.
Taraf Devletler bu Sözleşme kapsamındaki şiddet vakalarıyla ilgili başvuruların daha kapsamlı ve gerektiği gibi ele alınmasını sağlamak üzere 1. fıkrada bahsedilen eğitimin şekilde kurumlar arası eşgüdümlü çok-taraflı işbirliği hakkında eğitimi içermesini teşvik eder.
Madde 16 – Önleyici müdahale ve tedavi programları

Taraf Devletler, aile içi şiddet faillerinin daha fazla şiddet eyleminde bulunmalarını engellemek ve şiddet içeren davranış kalıplarını değiştirmek üzere kişiler arası ilişkilerinde şiddet içermeyen davranışı benimsemeleri için failleri eğitmeyi hedefleyen programların oluşturulması veya desteklenmesi için gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Taraf Devletler faillerin, özellikle de cinsel suç faillerinin tekrar suç işlemelerini önlemeyi hedefleyen tedavi programlarının oluşturulması veya desteklenmesi için gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Taraf Devletler, 1. ve 2. fıkrada belirtilen önlemlerin alınmasında mağdurun güvenliğinin, desteklenmesinin ve insan haklarının öncelikli öneme sahip olmasını ve uygun durumda mağdurlara yönelik uzman destek hizmetleriyle yakın işbirliği içerisinde bu programların oluşturulmasını ve uygulanmasını güvence altına alır.
Madde 17 – Özel sektör ve medyanın katılımı

Taraf Devletler, ifade özgürlüklerine ve bağımsızlıklarına saygı duyarak, özel sektörü, bilgi ve iletişim sektörünü ve medyayı politikaların hazırlık ve uygulama aşamalarına katılmaya ve kadına yönelik şiddeti önlenmek ve kadın onuruna saygıyı arttırmak amacıyla yönerge ve öz-denetim standartlarını oluşturmaya teşvik eder.
Taraf Devletler, özel sektör aktörleriyle işbirliği içinde, çocuklar, ebeveynler ve eğitimcilerin içeriğinde zararlı olabilecek cinsel ya da şiddet unsuru bulunan bilgi ve iletişim ortamlarıyla başa çıkma becerilerini geliştirir ve geliştirilmesini teşvik eder.
Bölüm IV – Koruma ve destek

Madde 18 – Genel yükümlülükler

Taraf Devletler, bütün mağdurları daha öte şiddet fiillerine karşı korumak için gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Taraf Devletler, bu Sözleşme’nin 20. ve 22. maddelerinde ayrıntısıyla sıralanan genel ve özel yardım hizmetlerine atıfta bulunmayı da kapsayacak şekilde, Sözleşme kapsamına giren bütün şiddet biçimlerinin mağdur ve tanıklarının korunması ve desteklenmesinde, iç hukuk kuralları doğrultusunda, yargı, cumhuriyet savcıları, kolluk kuvvetleri, yerel ve ulusal yetkililer dahil ilgili devlet kuruluşları ve yanı sıra hükümet dışı örgütler ve ilgili diğer örgütler ve yapılar arasında etkili bir işbirliğinin oluşturulması için uygun mekanizmaların mevcudiyetini sağlamak üzere gereken yasal veya diğer önlemleri alır.
Taraf Devletler, bu madde gereğince alınacak tedbirlerin:
- kadına yönelik şiddete ve aile içi şiddete dair cinsiyetlendirilmiş bir anlayışa dayanmasını ve mağdurun insan haklarına ve güvenliğine odaklanmasını;

- mağdurlar, failler, çocuklar ve onların toplumsal çevreleri arasındaki ilişkiyi dikkate alan bütünleştirilmiş yaklaşıma dayanmasını;

- ikincil mağduriyetin önlemesini hedeflemesini;

- şiddetin kadın mağdurlarının güçlenmesini ve ekonomik bağımsızlık kazanmalarını hedeflemesini;

- uygun durumlarda, aynı tesiste çeşitli koruma ve destek hizmetlerinin bir arada sunulmasına olanak tanımasını;

- çocuk mağdurları dâhil ederek savunmasız kişilerin özel ihtiyaçlarına dikkat edilmesini ve bu ihtiyaçların onlar için ulaşılabilir olmasını güvence altına alır.

Hizmetlerin sağlanması, mağdurun şikâyette bulunmasına veya faile karşı tanıklık etmesine bağlı olamaz.
Taraf Devletler, kendi vatandaşlarına ve uluslararası hukuk çerçevesindeki yükümlülükleri uyarınca korunma hakkına sahip olan diğer mağdurlara konsolosluk hizmeti ve diğer koruma ve destek hizmetlerini sağlamak üzere uygun tedbirleri.
Madde 19 – Bilgi

Taraf Devletler, mağdurların mevcut destek hizmetleri ve yasal tedbirler hakkında anladıkları dilde yeterli ve zamanında bilgi edinmelerini sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.

Madde 20 – Genel destek hizmetleri

Taraf Devletler, mağdurların şiddet sonrası toparlanmalarını kolaylaştıracak hizmetlere erişebilir olmasını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır. Bu tedbirler, gerek duyulduğunda, hukuki ve psikolojik danışmanlık, maddi yardım, konut, eğitim, öğretim ve iş bulmalarına yardım gibi hizmetleri içermelidir.
Taraf Devletler, mağdurların sağlık ve sosyal hizmetlere erişebilir olmasını ve hizmetler için yeterli kaynak ayrılmasını ve uzmanların mağdurlara yardımcı olmak ve uygun hizmetle yönlendirmek üzere eğitim almalarını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Madde 21 – Bireysel/ toplu şikâyette destek

Taraf Devletler, mağdurların bölgesel ve uluslararası bireysel/ toplu şikâyet mekanizmaları hakkında bilgi sahibi ve bu mekanizmalara erişebilir olmalarını güvence altına alır. Taraf Devletler, bu tür şikâyetlerin sunumunda mağdurlara duyarlı ve bilgiye dayalı destek sağlanmasını teşvik eder.

Madde 22 – Uzman destek hizmetleri

Taraf Devletler, bu Sözleşme kapsamında yer alan şiddet eylemlerine maruz kalmış her mağdura yeterli bir coğrafi dağılımla acil, kısa ve uzun dönem uzman destek hizmetlerini sağlamak veya bu hizmetleri düzenlemek için gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Taraf Devletler, şiddet mağduru bütün kadınların ve onların çocuklarının kadın uzmanların destek hizmetlerinden yararlanmalarını sağlar veya buna yönelik düzenlemeleri yapar.
Madde 23 – Sığınaklar

Taraf Devletler, mağdurlara, özellikle de kadınlara ve çocuklarına güvenli konaklama sağlayan ve inisiyatif kullanarak mağdurlara ulaşan, yeterli sayıda, uygun ve kolayca ulaşılabilir sığınağın hazırlanmasını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.

Madde 24 – Telefonla yardım hattı

Taraf Devletler, bu Sözleşme’nin kapsamına giren bütün şiddet biçimleriyle ilgili olarak arayanlara, gizlilik içerisinde ya da arayanın kimliğinin gizli kalmasına gereken özeni göstererek danışmanlık vermek için ülke çapında, kesintisiz (7/24) çalışan, ücretsiz telefon destek hattı hizmeti sağlamak amacıyla gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.

Madde 25 – Cinsel şiddet mağdurlarına yönelik yardım

Taraf Devletler, mağdurlara yönelik tıbbi ve adli muayene, travma desteği ve danışmanlık sağlamak üzere, yeterli sayıda, uygun ve kolay erişilebilir tecavüz kriz veya cinsel şiddet yönlendirme merkezlerinin kurulması için gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.

Madde 26 – Çocuk tanıklar için koruma ve destek

Taraf Devletler, mağdurlara yönelik koruma ve yardım hizmetlerinin sağlanmasında bu Sözleşme kapsamına giren bütün şiddet biçimlerinin çocuk tanıklarının haklarına ve ihtiyaçlarına gereken özenin gösterilmesi için gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Bu madde uyarınca alınan tedbirler, bu Sözleşme kapsamında yer alan her türlü şiddet biçiminin çocuk tanıklarının yaşlarına uygun psiko-sosyal danışmanlığı kapsar ve çocuğun yüksek yararı ilkesine gereken saygıyı gösterir.
Madde 27 – Bildirme

Taraf Devletler, bu Sözleşme kapsamına giren şiddet eylemlerinin gerçekleşmesine tanık olan veya böyle bir eylemin gerçekleşebileceğine dair makul nedenleri olan veya olası başka şiddet eylemlerinin yaşanabileceğine inanan bir kişinin bunu yetkili makamlara veya örgütlere bildirmesini teşvik etmek üzere gerekli tedbirleri alır.

Madde 28 – Uzmanlar tarafından bildirme

Taraf Devletler, belirli meslek alanlarında iç hukuk tarafından düzenlenen gizlilik kurallarının, uygun durumda, bu Sözleşme kapsamına giren şiddet eylemlerinin gerçekleştiği veya başka ciddi şiddet eylemlerinin gerçekleşebileceği konusunda makul gerekçeleri olan uzmanların bunu yetkili makamlara veya örgütlere bildirmesine engel teşkil etmemesini sağlamak üzere gerekli tedbirleri alır.

Bölüm V – Maddi hukuk

Madde 29 –Hukuk davaları ve başvuru yolları

Taraf Devletler mağdurların faile karşı yeterli hukuksal başvuru yollarına sahip olmasını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Taraf Devletler, uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun biçimde, mağdurlara, kendi yetkileri kapsamında gerekli önleyici ve koruyucu tedbirleri alma görevini yerine getirmeyen devlet makamlarına karşı yeterli hukuksal başvuru yollarını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Madde 30 – Tazminat

Taraf Devletler, mağdurların bu Sözleşme uyarınca kabul edilen suçlar için faillerden tazminat talep etme hakkına sahip olmalarını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Ciddi bedensel hasar gören ya da sağlıkları ciddi bir şekilde zarar gören ve uğradıkları zarar fail, sigorta ya da Devlete ait sağlık ve sosyal yardım hizmetleri gibi diğer kaynaklardan karşılanmayan kişilere Devlet tarafından yeterli tazminat sağlanır. Bu hüküm, mağdurun güvenliği için gereken özen gösterildiği müddetçe, Taraf Devletlerin verdikleri tazminatı failden geri talep etmelerine engel teşkil etmez.
2. fıkra uyarınca alınan tedbirler, tazminatın makul bir süre içerisinde verilmesini sağlamalıdır.
Madde 31 – Vesayet, ziyaret hakları ve güvenlik

Taraf Devletler, çocukların vesayeti ve ziyaret hakkının belirlenmesinde bu Sözleşme kapsamındaki şiddet vakalarının dikkate alınmasını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Taraf Devletler, herhangi bir ziyaret veya vesayet hakkının kullanılmasının mağdurun veya çocukların haklarını ve güvenliğini tehlikeye düşürmemesi sağlamak üzere gereken yasal veya diğer önlemleri alır.
Madde 32 – Zorla evlendirmenin hukuki sonuçları

Taraf Devletler, zorla evliliklerin mağdura aşırı maddi veya idari yük getirmeyecek şekilde yok sayılabilmesi, feshedilmesi ya da sonlandırılabilmesi için gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.

Madde 33 – Psikolojik şiddet

Taraf Devletler, zorlama veya tehditle bir kişinin psikolojik bütünlüğünü ciddi bir şekilde bozan kasıtlı davranışların cezalandırılmasını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.

Madde 34 - Takip

Taraf Devletler, başka bir kişiye karşı mükerreren tehditkâr davranışlara girişerek kişinin güvenliğinden endişe etmesine sebep olan kasıtlı davranışların suç sayılmasını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.

Madde 35 – Fiziksel Şiddet

Taraf Devletler, başka bir kişiye karşı kasıtlı olarak fiziksel şiddet eylemi uygulanmasının suç sayılmasını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.

Madde 36 – Tecavüz dâhil cinsel şiddet

Taraf Devletler, aşağıdaki kasıtlı davranışların cezalandırılmasını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır:
vücudun herhangi bir bölümüyle veya herhangi bir cisimle rızası olmadan başka bir kişinin vücuduna vajinal, anal veya oral yolla cinsel nitelikte girme;
rızası olmadan bir kişiye karşı diğer cinsel nitelikte eylemlerde bulunma;
rızası olmadan bir kişiye karşı üçüncü bir kişinin cinsel nitelikte eylemlerde bulunmasına sebep olma.
Rıza, çevreleyen koşullar bağlamında değerlendirildiğinde kişilerin özgür iradelerinin sonucunda gönüllü olarak gösterilmiş olmalıdır.
Taraf Devletler, 1. fıkranın hükümlerinin iç hukuk tarafından tanındığı biçimiyle eski veya şimdiki eşlere ya da partnerlere karşı gerçekleştirilen eylemler için de geçerli olmasını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Madde 37 – Zorla evlilik

Taraf Devletler, bir yetişkini veya çocuğu evliliğe zorlayan kasıtlı davranışların suç sayılmasını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Taraf Devletler, bir yetişkini veya çocuğu evliliğe zorlamak amacıyla yaşadığı yerin dışında başka bir ülke ya da Taraf ülkeye gitmeyi aldatıcı kasıtlı davranışların suç sayılmasını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Madde 38 – Kadın sünneti

Taraf Devletler, aşağıdaki kasıtlı davranışların suç sayılmasını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır:

a. sağ dış dudak, iç dudaklar ya da klitorisin tümünde ya da herhangi bir kısmında kesme, infibulasyon ya da herhangi bir şekilde sakatlanma yaratan müdahalede bulunma;

b. bir kadını a bendinde listelenen herhangi bir eyleme maruz kalmaya zorlama veya bu eylemleri bir kadına yaptırma;

c. bir genç kızı a bendinde belirtilen eylemlerden herhangi birine zorla maruz bırakma ya da bunları bizzat kendisine yaptırtma.

Madde 39 – Zorunlu kürtaj ve zorunlu kısırlaştırma

Taraf Devletler, aşağıdaki kasıtlı davranışların suç sayılmasını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır:

a. bir kadına, bilgilendirmeden ve önceden onayı alınmadan kürtaj yapılması;

b. bir kadının üreme kapasitesini, kendisini usul hakkında bilgilendirmeden ve önceden onayı alınmadan sonlandıracak etkiye sahip cerrahi müdahalede bulunulması.

Madde 40 – Cinsel taciz

Taraf Devletler, özellikle de endişe verici, düşmanca, haysiyet kırıcı, aşağılayıcı veya saldırganca bir ortam yaratarak bir insanın onurunu zedelemek amacını taşıyan veya bu sonucu doğuran, cinsel nitelikteki her türlü istenmeyen sözlü, sözsüz veya fiziksel davranışın cezai veya diğer yasal yaptırımlara tabi olmasını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.

Madde 41 – Yardım ve yataklık ve buna yeltenme

Taraf Devletler, bu Sözleşme’nin 33., 34., 35., 36., 37., 38. maddesinin a bendi ve 39. maddeleri uyarınca işlenen suçlarda kasıtlı olarak yardım ve yataklık yapılmasını bir suç olarak tanımlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Taraf Devletler, bu Sözleşme’nin 35., 36., 37., 38. maddesinin a bendi ve 39. maddeleri uyarınca belirlenen suçları kasıtlı olarak işlemeye yeltenmeyi bir suç olarak tanımlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Madde 42 – Suçların kabul edilemez gerekçeleri; sözde “namus” adına işlenen şuçlar da dâhil

Taraf Devletler, bu Sözleşme kapsamında yer alan şiddet eylemlerinden herhangi birinin gerçekleşmesini takiben başlatılan cezai işlemlerde kültür, örf ve adet, gelenek veya sözde “namus”un bu eylemlerin gerekçesi olarak kabul edilmemesini sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır. Bunlar arasına, özellikle, mağdurun, kültürel, dinî, toplumsal ya da geleneksel olarak kabul gören uygun davranış normlarını ve âdetlerini ihlal ettiği iddiaları da dâhildir.
Taraf Devletler, herhangi bir kişinin bir çocuğu 1. fıkrada bahsedilen eylemlerden herhangi birini işlemeye tahrik etmiş olmasının söz konusu kişinin gerçekleştirilen eylemlerle ilgili cezai sorumluluğunu azaltmamasını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Madde 43 – Cezayı gerektiren suçların uygulanması

Bu Sözleşme uyarınca tanımlanan suçlar, mağdur ile failin arasındaki ilişkinin niteliğine bakılmaksızın uygulanacaktır.

Madde 44 – Yargılama yetkisi

Taraf Devletler bu Sözleşme uyarınca belirlenen herhangi bir suç:
a. topraklarında; veya

b. bayrakları bulunan gemilerde; veya

c. yasalarında kaydı bulunan uçaklarda; veya

d. vatandaşları tarafından; veya

e. daimi ikameti kendi topraklarında bulunan bir kişi tarafından

işlendiğinde yargılama yetkisine sahip olmak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.

Taraf Devletler, bu Sözleşme uyarınca kabul edilen her suç, kendi vatandaşlarından herhangi birine veya daimi ikameti kendi topraklarında bulunan bir kişiye karşı işlendiğinde yargılama yetkisine sahip olmak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri almaya çaba gösterirler.
Taraf Devletler, bu Sözleşme’nin 36., 37., 38. ve 39. maddeleri uyarınca kabul edilen suçlar hakkında açılan kovuşturmalarda suçların işlendiği ülkede cezalandırılması koşulunun yargılama yetkisinin önüne geçmemesini sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Taraf Devletler, kovuşturmanın suçun mağdurunun yapacağı bildirim ya da suçun işlendiği devletin beyanı üzerine başlatılması koşulunun bu Sözleşme’nin 36., 37., 38. ve 39. maddeleri uyarınca kabul edilen suçlar hakkında açılan kovuşturmalarda 1. fıkranın d ve e bentleri ile ilgili yargılama yetkisinin önüne geçmemesini sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Taraf Devletler, fail olduğu iddia edilen kişinin kendi ülkelerinde bulunduğu ve Taraf Devletler’in faili, kendi vatandaşı olduğu ülkeye geri vermemeleri durumlarında bu Sözleşme uyarınca kabul edilen suçlar hakkında yargılama yetkisine sahip olmak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Bu Sözleşme gereğince fail olduğu iddia edilen kişi üzerinde birden fazla Taraf Devletin yargılama yetkisini kullanmayı iddia ettiği durumda, Taraf Devletler, gerekirse, kovuşturma için en uygun yargılamaya karar vermek amacıyla görüşürler.
Uluslararası hukukun genel kuralları saklı kalmak kaydıyla, bu Sözleşme bir Taraf Devletin kendi iç hukukuna göre sahip olduğu herhangi bir cezai yargılama yetkisini dışlamaz.
Madde 45 - Yaptırımlar ve önlemler

Taraf Devletler, bu Sözleşme uyarınca tanımlanan suçların ciddiyetini dikkate alarak etkili, orantılı ve caydırıcı yaptırımlarla cezalandırılmalarını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer önlemleri alır. Bu yaptırımlar, ihtiyaç bulunması halinde, suçlunun iadesine neden olabilen özgürlükten yoksun bırakmayı gerektiren kararları da içerir.
Taraf Devletler, faillere yönelik olarak:
- mahkûmların denetlenmesi ve izlenmesi;

- mağdurun güvenliğini de içerebilen çocuğun menfaati ilkesi başka bir yolla garanti altına alınamıyorsa velayet hakkının elinden alınması

gibi diğer tedbirleri alabilir.

Madde 46 - Cezayı ağırlaştırıcı nedenler

Taraf Devletler, halihazırda suçun unsurlarından bir kısmını oluşturmuyorlarsa, aşağıdaki koşulların, ilgili iç hukuk kurallarına uygun biçimde, bu Sözleşmede tanımlanan suçlar bağlamında verilecek cezayı ağırlaştırıcı nitelikteki koşullar olarak sayılmasını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır:


bir suç iç hukuk tarafından tanınan eski veya şimdiki eş ya da partnere karşı ailenin bir ferdi, mağdurla evlilik dışı ilişki yaşayan veya kendi otoritesini kötüye kullanan bir kişi tarafından işlenmişse;
bir suç veya ilgili suçlar mükerreren işlenmişse;
suç, çeşitli şartlar nedeniyle savunmasız durumdaki bir kişiye karşı işlenmişse;
suç, bir çocuğa karşı veya bir çocuğun önünde işlenmişse;
suç, iki ya da daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmişse;
suç işlenmeden önce ya da suç esnasında aşırı düzeyde şiddet uygulanmışsa;
suç, silah kullanılarak veya silahla tehdit ederek işlenmişse;
suç mağdur için ağır fiziksel veya psikolojik hasarla sonuçlanmışsa;
fail, aynı nitelikteki suçlar nedeniyle daha öncesinde mahkum edilmişse.
Madde 47 – Diğer Taraf ülke tarafından onaylanan cezalar

Taraf Devletler bu Sözleşme uyarınca kabul edilen suçlarla ilgili cezaya karar verirken, bir başka Taraf Devlet tarafından verilen nihai cezaların dikkate alınması olanağını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.

Madde 48 – Zorunlu alternatif çatışma çözümü veya cezalandırma süreçlerinin yasaklanması

Taraf Devletler, bu Sözleşme’nin kapsamına giren bütün şiddet biçimleriyle ilgili olarak, arabuluculuk ve uzlaştırma da dâhil olmak üzere zorunlu alternatif çatışma çözüm süreçlerini yasaklamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Taraf Devletler, bir para cezası emredildiği takdirde failin mağdura karşı mâli yükümlülüklerini yerine getirip getiremeyeceğini göz önünde bulundurmak üzere gereken yasal ve diğer tedbirleri alır.
Bölüm 6 – Soruşturma, kovuşturma, usul hukuku ve koruyucu önlemler

Madde 48 – Genel yükümlülükler

Taraf Devletler, bu Sözleşme’nin kapsamına giren bütün şiddet biçimleriyle ilgili soruşturma ve yargılamaların usule aykırı bir gecikme olmaksızın görülmesini ve ceza davasının tüm aşamalarında mağdurun haklarının dikkate alınmasını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Taraf Devletler, bu Sözleşme’de tanımlanan suçların etkili biçimde soruşturulmasını ve kovuşturulmasını sağlamak üzere, temel insan hakları ilkelerine uygun biçimde ve cinsiyetlendirilmiş şiddet anlayışını göz önünde bulundurarak, gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Madde 50 – Acil müdahale, önleme ve koruma

Taraf Devletler bu Sözleşme kapsamına giren bütün şiddet biçimlerine karşı, sorumlu kolluk kuvvetlerinin mağdurlara yeterli ve acil koruma sunarak derhal ve gerektiği gibi müdahale etmelerini sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Taraf Devletler, sorumlu kolluk kuvvetlerinin bu Sözleşme kapsamına giren bütün şiddet biçimlerinin önlenmesi ve bunlara karşı koruma sağlanması için, önleyici operasyonel tedbirlerin alınması ve delillerin toplanması da dahil, anında ve gerektiği gibi müdahale etmelerini sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Madde 51 – Risk değerlendirmesi ve risk yönetimi

Taraf Devletler, tüm ilgili yetkililerin riski yönetmek ve eğer gerekliyse eşgüdümlü koruma ve destek sağlamak için ölüm riskinin, durumun ciddiyetinin ve şiddetin tekrarlanması riskinin değerlendirilmesinin yapılmasını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Taraf Devletler 1. fıkrada bahsedilen değerlendirmenin, usulüne uygun olarak bu Sözleşme kapsamında yer alan şiddet eylemlerinin faillerinin ateşli silah taşıyor olmalarını veya ateşli silaha erişme imkânlarını, soruşturmanın tüm aşamasında ve koruyucu önlemlerin uygulanması sırasında dikkate alan gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Madde 52 – Acil durumda uzaklaştırma kararları

Taraf Devletler, yetkili makamların yakın tehlike halinde aile içi şiddet failinin mağdurun veya risk altında olan kişinin ikametini yeterli zaman dilimi içerisinde terk etmesini emretme ve failin mağdurun ikametine girmesini ya da mağdurla veya risk altında olan kişiyle irtibata geçmesini yasaklama yetkisine sahip olmasını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır. Bu madde gereğince alınacak tedbirlerde, mağdurun veya risk altındaki kişinin güvenliğinin sağlanmasına öncelik verilir.

Madde 53 – Kısıtlama veya koruma kararları

Taraf Devletler bu Sözleşme’nin kapsamına giren bütün şiddet biçimlerinin mağdurlarının uygun kısıtlama veya koruma kararlarından yararlanmasını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Taraf Devletler 1. fıkrada bahsedilen kısıtlama veya koruma kararlarının:
- acil koruma sağlamaya yönelik olmasını ve mağdura gereksiz mali veya idari külfet doğurmamasını;

- belirli bir süre için ya da değiştirilene ya da kaldırılana kadar geçerli olmasını;

- gerekli olduğunda hemen etki yaratacak şekilde nizasız (ex parte) alınmasını;

- diğer yargı süreçlerini dikkate almaksızın ya da bunlara ek olarak alınmasını;

- daha sonra başlatılacak yargı süreçlerine dahil edilmesini

sağlamak üzere gereken yasal veya diğer önlemleri alır.

Taraf Devletler 1. fıkrada saptanan kısıtlama veya koruma emirlerinin ihlallerin etkili, orantılı ve caydırıcı cezai veya diğer yasal yaptırımlara tabi olmasını sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Madde 54 – Sorgulamalar ve kanıt

Taraf Devletler herhangi bir hukuk veya cezai davada mağdurun cinsel geçmişi ve davranışıyla ilgili var olan kanıtlara yalnızca davayla ilgili ve gerekliyse izin verilmesini sağlamak üzere gereken yasal veya diğer önlemleri alır.

Madde 55 – Nizasız (ex parte) ve re’sen (ex officio) yargılama

Taraf Devletler, bu Sözleşme’nin 35, 36, 37, 38 ve 39. maddelerinde tanımlanan suçlarla ilgili soruşturma ve kovuşturmaların, suçun kısmen ya da tamamen kendi topraklarında işlenmiş olması durumunda, mağdurun ifadesine ya da şikayetine bağlı olmamasını ve mağdurun ifadesini ya da şikayetini geri çekmesi durumunda dahi devam edebilmesini sağlar.
Taraf Devletler, kendi iç hukuk kurallarının öngördüğü koşullara uygun biçimde, bu Sözleşme’de kabul edilen suçlarla ilgili yürütülen soruşturma ve yargılamalarda mağdurun kendi talebi doğrultusunda kamu kuruluşlarından ve hükümet dışı örgütlerden ve aile içi şiddet danışmanlarından yardım ve/ veya destek almasına olanak sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Madde 56 – Koruma önlemleri

Taraf Devletler, sorgulama ve hukuki işlemlerin tüm aşamasında mağdurların haklarını ve menfaatlerini, tanık durumunda olduklarında özel ihtiyaçlarını da dâhil ederek korumak için:
a. onların aynı zamanda ailelerinin ve tanıkların, gözdağından, misillemeden ve mağdur olma durumunun tekrarlanmasından korunmalarını sağlamak;

b. mağdurun, en azından kendisinin veya ailesinin tehlikede olabileceği durumlarda, failin kaçtığı ya da geçici veya kati olarak serbest bırakıldığı hakkında bilgilendirilmesini sağlamak;

c. iç hukuk kurallarının öngördüğü koşullar altında mağdurlara hakları ve faydalanabilecekleri hizmetler ve şikayetlerinin takibi, masraflar, sorgulama veya davaların genel prosedürü ve onların prosedür içindeki rolleri, ek olarak davalarının sonuçları hakkında bilgi vermek;

d. mağdurun iç hukuk kurallarının usulüne uygun olarak sesinin duyulmasını, kanıt temin etmesini ve kendi görüşlerini, ihtiyaçlarını ve kaygılarını doğrudan veya bir aracıyla sunmasını ve bunların dikkate alınmasını sağlamak;

e. mağdurlara haklarının ve menfaatlerinin usule uygun olarak sunulması ve dikkate alınması için uygun destek hizmeti sunmak;

f. mağdurun özel yaşantısı ve görüntüsünü korumak için tedbirlerin alınmasını sağlamak;

g. mağdur ve failler arasındaki iletişimin mahkemede ve kolluk kuvvetlerinin mevkiinde, mümkün olduğu ölçüde önlenmesini sağlamak;

h. davaya taraf olarak katılan ya da kanıt sunan mağdurlara bağımsız ve yetkin çevirmenler sağlamak;

i. iç hukuk kurallarına uygun biçimde, mağdurun esasen mevcut ve uygun iletişim teknolojilerinden yararlanarak mahkeme salonuna gitmeden ya da en azından fail olduğu iddia edilen kişinin mahkeme salonunda bulunmadığı bir ortamda ifade vermesini sağlamak

üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.

Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet mağduru ve tanığı olan bir çocuğa, çocuğun yararı ilkesini dikkate alarak uygun durumlarda özel koruma önlemleri sağlanacaktır.
Madde 57 – Adli yardım

Taraf Devletler, mağdurların iç hukuk kurallarının öngördüğü koşullar altında hukuki yardım ve ücretsiz adli yardım alma hakkını temin eder.

Madde 58 – Zaman aşımı

Taraf Devletler, bu Sözleşme’nin 36, 37, 38 ve 39. maddelerinde tanımlanan suçlarla ilgili yasal işlemlerin başlatılması için öngörülen zaman aşımı süresinin, mağdurun reşit olmasından sonra etkili bir dava sürecini başlatmaya olanak tanıyacak şekilde, yeterli bir süre devam etmesini ve suçun ağırlığıyla orantılı sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.

Bölüm 7 – Göç ve sığınma

Madde 59 – Oturma izni

Taraf Devletler, ikametgâh durumu iç hukuk tarafından tanınan eş veya partnere bağlı olan mağdurlara, evliliğin veya ilişkinin bozulması durumunda özellikle zor koşullarda, başvuru üzerine, evliliğin ya da ilişkinin süresini dikkate almaksızın özerk oturma izninin verilmesini sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır. Özerk oturma izninin verilmesine ve süresine ilişkin koşullar iç hukuk tarafından belirlenir.
Taraf Devletler ikametgâh durumu iç hukuk tarafından tanınan eş veya partnere bağlı olan mağdurların ikametgah nedeniyle başlatılan sınır dışı işlemlerini özerk oturma izni için başvurmalarına olanak sağlayacak şekilde durdurabilmelerini sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Taraf Devletler, aşağıdaki durumlardan biri veya her ikisi birden söz konusu olduğunda mağdurlara yenilenebilir oturma izni verir:
a. yetkili makam mağdurların, kişisel durumlarının bir gereği olarak kalmalarının gerekli olduğunu uygun bulduğu taktirde;

b. yetkili makam mağdurların, soruşturma veya cezai işlemler sırasında yetkili makamlarla işbirliği içinde olmaları amacıyla kalmalarının gerekli olduğunu uygun bulduğu taktirde.

Taraf Devletler evlilik amacıyla başka bir ülkeye getirilen ve sonucunda daimi olarak yaşadıkları ülkenin oturma iznini kaybeden zorla evlilik mağdurlarına, izinlerini geri alabilmelerini sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Madde 60 – Cinsiyete dayalı sığınma talebi

Kadına yönelik cinsiyete dayalı şiddetin, Mültecilerin Statüsüne İlişkin 1951 Sözleşmesi 1A(2) Maddesi anlamında zulüm olarak ve tamamlayıcı/ ikincil korumayı gerektiren ciddi hasar biçimi olarak tanınabilmesini sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Taraf Devletler, Sözleşme’de tanımlanan tüm gerekçelerin toplumsal cinsiyete duyarlı bir şekilde yorumlanmasını ve bu gerekçelerden herhangi biri ya da bir kaçı nedeniyle zulüm görme tehdidi söz konusuysa başvuru sahiplerine, yürürlükteki ilgili araçlarla mülteci statüsünün tanınmasını güvence altına alır.
Taraf Devletler sığınma başvurusu yapanlar için toplumsal cinsiyete duyarlı kabul usullerini ve destek hizmetlerini ve yanı sıra toplumsal cinsiyet yönergelerini ve mülteci statüsünün belirlenmesi ve uluslararası koruma için başvuruyu da kapsayan, toplumsal cinsiyete duyarlı sığınma usullerini geliştirmek için gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Madde 61 – Geri göndermeme

Taraf Devletler, uluslararası hukuk çerçevesindeki yükümlülükleri uyarınca geri göndermeme ilkesinin tanınması için gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Taraf Devletler statüsü ve ikametine bakılmaksızın korumaya muhtaç kadına yönelik şiddet mağdurlarının hayatlarının risk altında olabileceği ya da işkenceye veya insanlık dışı muameleye veya cezalandırılmaya maruz kalabilecekleri hiçbir ülkeye hiçbir durum altında iade edilmeyeceklerini güvence altına almak üzere gereken yasal veya diğer önlemleri alır.
Bölüm 8 – Uluslararası İşbirliği

Madde 62- Genel ilkeler

Taraf Devletler bu Sözleşme’nin hükümleri uyarınca, medeni ve cezai konulardaki işbirliğinin ilgili uluslararası ve bölgesel araçlarının uygulanması ve iç hukuk kuralları ile karşılıklı mevzuatlarına dayanarak kararlaştırılan düzenlemeler vasıtasıyla aşağıda belirtilen amaçlar dâhilinde, mümkün olan en geniş kapsamda işbirliği yapar:
bu Sözleşme’nin kapsamına giren bütün şiddet biçimlerinin önlenmesi ve şiddete karşı mücadele edilmesi;
mağdurların korunması ve mağdurlara yardım sağlanması;
Sözleşme uyarınca kabul edilen suçlarla ilgili soruşturmalar ya da yargılamalar;
Koruma emirleri de dahil, Taraf Devletlerin yargı makamlarınca verilen hukuk ya da ceza kararlarının uygulanması.
Taraf Devletler, Sözleşme uyarınca kabul edilen, ikamet ettikleri ülke haricinde başka bir Taraf Devlet’in topraklarında işlenen suçlardan mağdur olanların, ikamet ettikleri devletin yetkili makamlarından önce şikâyette bulunmalarını sağlamak için gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.
Bu sözleşmeye taraf bir başka Taraf Devlet tarafından hukuk ya da ceza davalarında verilen kararların uygulanması ya da suçluların iadesi ve suçla mücadelede anlaşma temelinde karşılıklı işbirliği yapan bir taraf Devlet, bu Sözleşmede tanımlanan suçlarla ilgili olarak hukuk ya da ceza davalarında verilen kararların uygulanması ya da suçluların iadesi ve suçla mücadele konusunda henüz böyle bir anlaşma yapmadığı bir Taraf Devletten böyle bir işbirliği talebi aldığında, karşılıklı işbirliği için bu Sözleşmenin esas alınmasını dikkate alabilir.
Taraf Devletler, 18. maddenin 5. paragrafı uyarınca mağdurların korunmasını kolaylaştırmak amacıyla üçüncü devletler ile ikili ve çok taraflı anlaşmalar da dahil olmak üzere, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve şiddetle mücadeleyi üçüncü ülkelerin yararlandığı kalkınma amaçlı yardım programlarına, ihtiyaç bulunması halinde, entegre etmeye çalışır.
Madde 63 – Risk altındaki kişilerle ilgili tedbirler

Bir Taraf Devlet’in, başka bir taraf ülke topraklarında yaşayan bir kişinin bu Sözleşme’nin 36, 37, 38 ve 39. maddelerinde belirtilen bir şiddet eylemine her an maruz kalma riskinin olduğuna dair makul sebepleri varsa, bilgisi olan bu Taraf Devletin gerekli koruma önlemlerinin alınmasını sağlamak amacıyla elindeki bilgileri gecikmeden, bahsedilen kişinin sınırları içerisinde olduğu ülkeye iletmesi teşvik edilmektedir. Uygulanabildiği yerde, bu bilgi, risk altındaki kişinin yararı için mevcut koruma önlemleri hakkında ayrıntılı bilgi içermelidir.

Madde 64 – Bilgi Edinme

Gerekli önlemlerin alınmasının talep edildiği Taraf Devlet, bu önlemlerin alınmasını talep eden Taraf Devlet’i bu madde altında yapılan eylemin nihai sonucu konusunda hızlı bir şekilde bilgilendirmelidir. Gerekli önlemlerin alınmasının talep edildiği Taraf Devlet, istenilen önlemlerin uygulanmasını imkânsız kılan ya da bu önlemlerin uygulanmasının gecikmesi muhtemel olduğu durumlarda da önlemlerin alınmasını talep eden Taraf Devlet’i derhal bilgilendirmelidir.
Taraf Devlet, önceden talep olmadan, kendi iç hukuk sınırları içerisinde, kendi yaptığı soruşturma çerçevesinde edindiği bilgiyi, bu bilginin diğer Taraf Devlet’e bu Sözleşme uyarınca kabul edilen ve ceza gerektiren suçları önlemede, soruşturma başlatma ve yürütmede, bu tür ceza gerektiren suçların kovuşturmasında yardımcı olabileceğini düşündüğünde ya da kendi soruşturması kapsamında edindiği bu bilginin bu madde altında diğer Taraf Devlet tarafından işbirliği talebine yol açacağını düşündüğünde, edindiği bilgiyi diğer ülkeye iletebilir.
2 paragraf uyarınca konuyla ilgili herhangi bir bilgi alan Taraf Devlet, bu bilgileri, uygun görüldüğünde davanın açılması için ya da bu bilginin ilgili medeni ve cezai davalarda dikkate alınması için kendi ülkesindeki yetkili makamlarına ibraz etmelidir.
Madde 65 – Veri Koruma

Kişisel bilgiler, Taraf Devletlerin Kişisel Verilerin Otomatik İşlemden Geçirilme Sürecinde Bireylerin Korunması Hakkında Sözleşme (ETS No.108) altındaki yükümlülüklerine uygun biçimde saklanmalı ve kullanılmalıdır.

Bölüm 9 – İzleme mekanizması

Madde 66 – Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddete karşı uzman eylem grubu

Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddete karşı uzman eylem grubu (bundan sonra “GREVIO” olarak geçecek olan) Sözleşme’nin Taraf Devletler’ce uygulanmasını izleyecektir.
GREVIO, cinsiyet ve coğrafi dağılım dengesine ek olarak çok disiplinli uzmanlık bilgileri de dikkate alınarak en az 10, en fazla 15 üyeden oluşur. Üyeleri, Taraflar Komitesi tarafından Taraf Devletler’ce aday gösterilenler arasından, dört yıl boyunca bir kez yenilenebilir şekilde ve Taraf Devletler’in vatandaşları arasından seçilir.
İlk başta 10 üyenin seçimi, bu Sözleşme’nin yürürlüğe girmesini izleyen bir yıl içerisinde yapılır. Ek beş üyenin seçimi 25. onay veya katılımı takiben yapılır.
GREVIO üyelerinin seçimi aşağıdaki ilkelere bağlıdır:
a. üyeler, insan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet, mağdurların korunması ve onlara yardımcı olma alanında yetkinliğe sahip olarak bilinen yüksek ahlaki karaktere sahip olan veya bu Sözleşme kapsamında belirlenen alanlarda profesyonel deneyimini göstermiş olan kişiler arasından şeffaf bir prosedür içerisinde seçilir;

b. GREVIO’nun (herhangi) iki üyesi aynı ülkenin vatandaşı olamaz;

c. üyeler temel yasal sistemleri temsil etmelidirler;

d. üyeler kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet alanında ilgili aktör ve organları temsil etmelidirler;

e. üyeler kendi şahsi sıfatlarıyla görev yaparlar. Görevlerini yerine getirirken bağımsız ve tarafsızdırlar ve görevlerini etkili bir şekilde yerine getirmeye hazırdırlar.

GREVIO’nun üyelerinin seçim prosedürü, Sözleşme’nin yürürlüğe girmesini takiben altı ay içerisinde Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından, Taraf Devletlerle istişare edildikten ve oybirliği sağlandıktan sonra belirlenir.
GREVIO kendi iç tüzüğünü kendisi belirler.
GREVIO üyeleri ve 68. maddenin 9. ve 14. fıkralarında düzenlendiği gibi ülke ziyaretleri gerçekleştiren heyetlerin diğer üyeleri, Sözleşme’nin ek bölümünde kabul edilen imtiyaz ve muafiyetlerden yararlanırlar.
Madde 67 – Taraf Devlet Komitesi

Taraf Devlet Komitesi, Taraf Devletler’in Sözleşme’deki temsilcilerinden oluşur.
Taraf Devlet Komitesi, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri tarafından toplanır. Komite’nin ilk toplantısı GREVIO üyelerini seçmek için Sözleşme’nin yürürlüğe girmesini takiben 1 yıl içerisinde yapılır. Sonrasında Komite, Taraf Devletlerin 3’te 1’i, Taraf Devlet Komitesi’nin Başkanı veya Genel Sekreter talep ettiği zaman toplanır.
Taraf Devlet Komitesi kendi iç tüzüğünü kendisi yapar.
Madde 68 – İç tüzük

Taraf Devletler, GREVIO tarafından incelenmek üzere Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne bu Sözleşme hükümlerine etkililik kazandırmak için aldıkları hukuki ve diğer tedbirleri içeren GREVIO tarafından hazırlanan soru formuna dayanan raporu sunar.
GREVIO, 1. fıkra uyarınca sunulan raporu, Taraf Devlet’in ilgili temsilcileriyle birlikte inceler.
Sonraki değerlendirme usulleri, uzunluğuna GREVIO tarafından karar verilen dönemlere ayrılır. Her dönemin başında GREVIO, değerlendirme usulünün dayandığı belirli hükümleri seçer ve soru formu gönderir.
GREVIO izleme usulünü tamamlamak için uygun araçları tanımlar. GREVIO özellikle her değerlendirme süreci için, Taraf Devletler tarafından değerlendirme usulünün uygulanmasının gerekçesi olarak hizmet edecek anketi kabul eder. Soru formu, tüm Taraf Devletler tarafından ele alınır. Taraf Devletler soru formuna ek olarak GREVIO’dan gelen daha başka bilgi talebine yanıt verir.
GREVIO, Sözleşme’nin uygulaması hakkında ilgili hükümet dışı örgütlerden ve sivil toplumdan ek olarak ulusal kurumlardan insan haklarının korunması amacıyla bilgi alabilir.
GREVIO Sözleşme’nin alanına giren diğer bölgesel ve uluslararası belgelerden ve birimlerden alınan mevcut bilgilere gereken önemi gösterir.
Her değerlendirme dönemi için soru formu kabul edildiğinde GREVIO, mevcut verilere ve Sözleşme’nin 11. maddesinde bahsedildiği gibi Taraf Devletler’deki araştırmalara gereken önemi gösterir.
GREVIO, Sözleşme’nin uygulamasıyla ilgili Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri, Parlamenter Meclisi ve Avrupa Konseyi’nin diğer ilgili uzmanlaşmış birimlerinden, ek olarak diğer uluslararası belgelere referansla kurulan birimlerden bilgi alabilir. Bu birimlere sunulan şikâyetler ve bunların çıktıları GREVIO’ya ulaştırılacaktır.
GREVIO, ulusal makamlarla işbirliği içerisinde ve bağımsız ulusal uzmanların yardımıyla, edinilen bilginin yetersiz olmasına veya 14. fıkranın öngördüğü durumlara bağlı olarak ülke ziyaretlerleri organize eder. GREVIO ziyaretler boyunca belirli alanlarda uzmanlaşmış kişiler tarafından desteklenebilir.
GREVIO Sözleşme hükümlerinin uygulanmasına ait değerlendirmelere dayanan analizleri içeren bir rapor taslağı hazırlar, ek olarak taslağın öneri ve teklifleri, ilgili Taraf Devlet bakımından belirlenen sorunları ele alabilir. Değerlendirmeye tabii tutulan rapor taslağı, Taraf Devlet’e yorumlarını almak için iletilir. Raporun yayımlanmasında Taraf Devlet’in yorumları dikkate alınır.
Taraf Devletler tarafından gelen yorumlar ve alınan bilgilere dayanarak GREVIO, Taraf Devlet tarafından Sözleşme’nin hükümlerini uygulamak için alınan tedbirleri içeren kendi rapor ve elde ettiği sonuçları yayınlar. Bu rapor ve varılan sonuçlar ilgili Taraf Devlet’e ve Taraf Devletler Komitesi’ne gönderilir. Rapor ve GREVIO’nun vardığı sonuçlar, Taraf Devlet’in nihai yorumlarıyla birlikte, bunların kabulü sırasında yapıldığı gibi, kamuya açıklanır.
1. ilâ 8. fıkraların hükümleri saklı kalmak üzere, GREVIO’nun raporu ve vardığı sonuçlara dayanarak Taraf Devletler Komitesi, Taraf Devlet’e yönelik (a) GREVIO’nun vardığı sonuçların uygulanması için alınan tedbirlerle ilgili, eğer gerekliyse tedbirlerin uygulamalarıyla ilgili bilgilerin sunulması için bir zaman belirleyerek ve (b) Taraf Devlet ile Sözleşme’nin gerektiği şekilde uygulanması için işbirliğini geliştirme amacıyla tavsiyeler yayınlar.
GREVIO, Sözleşme’yle ilgili ciddi ihlalleri önlemek ya da boyutunu veya sayısını azaltmak için acil dikkat gerektiren sorunların var olduğu bir duruma işaret eden güvenilir bilgiler aldığında, kadına yönelik ciddi, büyük veya süreğen şiddet biçimlerinin önlenmesi için alınan tedbirlere ilişkin özel bir raporun acilen sunulmasını talep edebilir.
İlgili Taraf Devlet tarafından sunulan bilgiler göz önüne alınarak, ek olarak daha başka güvenilir bilgi bulunduğunda, GREVIO soruşturma yürütülmesi ve acilen GREVIO’ya raporlanması için bir veya birden fazla üyesini belirler. Gerekli bulunduğu takdirde ve Taraf Devlet’in rızasıyla soruşturma, Taraf Devlet’e ziyareti içerebilir.
14. fıkrada belirtilen soruşturmada elde edilen bulgular incelendikten sonra GREVIO, bu bulguları ilgili Taraf Devlet’e ve ihtiyaç bulunması halinde Taraf Devletler Komitesi’ne ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne diğer yorum ve tavsiyelerle birlikte iletir.
Madde 69 – Genel tavsiyeler

GREVIO ihtiyaç bulunması halinde Sözleşme’nin uygulanması hakkında genel tavsiyeleri kabul eder.

Madde 70 – İzlemeye parlamenter katılım

Ulusal parlamentolar, Sözleşme’nin uygulanması içi alınan tedbirlerin izlenmesine katılmaları için davet edilebilir.
Taraf Devletler GREVIO’nun raporlarını kendi ulusal parlamentolarında sunabilir.
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, Sözleşme’nin uygulanmasını değerlendirmek için düzenli olarak davet edilir.
Bölüm 10 – Diğer uluslararası belgelerle olan ilişki

Madde 71 - Diğer uluslararası belgelerle olan ilişki

Bu Sözleşme, Sözleşme’ye Taraf Devletlerin taraf olduğu veya olacağı ve bu Sözleşme’nin hükmettiği meselelerdeki hükümleri içeren diğer uluslararası belgelerden kaynaklı yükümlülükleri etkilemez.
Bu Sözleşme’ye Taraf Devletler, Sözleşme’nin hükümlerini tamamlamak veya güçlendirmek ya da somutlaştırılan ilkelerin uygulanmasını kolaylaştırmak amacıyla bu Sözleşme’de değinilen meselelerde birbirleriyle iki ya da çok taraflı anlaşmalar yapabilir.
Bölüm 11 – Sözleşme’de değişiklikler

Madde 72- Değişiklikler

Taraf Devlet tarafından sunulan Sözleşme’deki her değişiklik önerisi, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne iletilir ve kendisi tarafından Avrupa Konseyi üye ülkelerine, her imzalayan Devlet’e, Taraf Devlet’e, Avrupa Birliği’ne ve 75. madde hükümleri uyarınca bu Sözleşme’yi imzalamaya çağrılan her devlete ve 76. madde hükümleri uyarınca bu Sözleşme’yi kabul etmeye çağrılan her devlete yönlendirilir.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Avrupa Konseyi üyesi olmayan Sözleşme’nin Taraf Devletleri’nin görüşüne başvurduktan sonra değişiklik önerisini dikkate alır ve Avrupa Konseyi Statüsü’nün 20. maddesinin d fıkrasında öngörüldüğü gibi çoğunluğa göre değişikliği kabul eder.
2. fıkra uyarınca Bakanlar Komitesi tarafından kabul edilen her değişiklik metni, kabul için Taraf Devletlere iletilir.
2. fıkra uyarınca kabul edilen her değişiklik, tüm Taraf Devletlerin, Genel Sekreter’i değişikliği kabul ettikleri hakkında bilgilendirdiği tarihten sonraki bir aylık süre sonunu takiben ayın ilk günü yürürlüğe girer.
Bölüm 12 – Son hükümler

Madde 73 – Sözleşme’nin etkileri

Bu Sözleşme’nin hükümleri, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadelede kişilere daha uygun haklar sağlayan iç hukuk hükümlerine ve yürürlükte olan veya yürürlüğe konabilecek olan bağlayıcı uluslararası belgelere halel getirmez.

Madde 74 - Uyuşmazlığın çözümü

Taraf Devletler, Sözleşme’nin uygulanması veya yorumlanması sırasında doğabilecek her uyuşmazlığı müzakere, uzlaşma, hakemlik gibi araçlarla veya karşılıklı anlaşmayla kabul edilen diğer barışçı çözüm yollarıyla çözmek için çaba göstereceklerdir.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Taraf Devletlere, uyuşmazlık sırasında kullanmak için üzerinde mutabakata varmaları koşuluyla çözüm yöntemleri sağlayabilir.
Madde 75 – İmzalama ve yürürlüğe girme

Bu Sözleşme Avrupa Konseyi üyelerinin ve Sözleşme’nin hazırlanmasına katılan üye olmayan ülkelerin ve Avrupa Birliği’nin imzasına açıktır.
Bu Sözleşme kabule veya onaya tabidir. Kabul veya onay belgeleri Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne verilir.
Bu Sözleşme 2. fıkranın hükümleri uyarınca, Sözleşme tarafından bağlı kılınma rızalarını açıklayan en az sekizi Avrupa Konseyi üyesi olan on Devlet tarafından imzalanmasından sonraki üç aylık süre sonunu takiben ayın ilk günü yürürlüğe girer.
1. fıkrada bahsedilen, sonradan Sözleşme tarafından bağlı kılınma rızasını açıklayan her devlet ve Avrupa Birliği açısından Sözleşme, kabul veya onay belgelerinin verildiği tarihten sonraki üç aylık süre sonunu takiben ayın ilk günü yürürlüğe girer.
Madde 76 – Sözleşme’ye katılım

Sözleşme yürürlüğe girdikten sonra, Taraf Devletlerin Sözleşme’yi istişare etmelerinin ve oybirliğinin sağlanmasının ardından Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Avrupa Konseyi’ne üye olmayan ve Sözleşme’nin hazırlanmasına katılmamış olan herhangi bir devleti, Avrupa Konseyi Statüsü’nün 20. maddesinin d fıkrası gereğince oyçokluğuyla ve Bakanlar Komitesi’ne katılmaya yetkili Taraf Devlet temsilcilerinin oybirliğiyle Sözleşme’yi kabul etmesi için davet edebilir.
Kabul eden her devlet açısından Sözleşme, katılım belgesinin Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne verilmesinden sonraki üç aylık süre sonunu takiben ayın ilk günü yürürlüğe girer.
Madde 77 – Ülkelerde uygulama

Her devlet veya Avrupa Birliği, imza sırasında veya kabul, onay veya katılım belgelerini verirken Sözleşme’nin uygulanacağı bölgeyi veya bölgeleri belirtebilir.
Herhangi bir Taraf Devlet, daha sonraki bir tarihte Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne yapacağı bir bildirimle, uluslararası ilişkilerinden sorumlu olduğu veya sorumluluğunu üstlendiği ve bildirimde belirtilen ülkelerin dışındaki bölgelerde bu Sözleşme’yi uygulayacağını belirtebilir. Bu gibi bir ülke açısından Sözleşme, böyle bir bildirimin Genel Sekreter tarafından alınmasından sonraki üç aylık sürenin bittiği ayı takip eden ayın ilk günü yürürlüğe girer.
Önceki iki fıkranın altında yapılan her bildirim, böyle bir bildirimde belirtilen her ülke açısından Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne yapılacak bir bildirimle geri çekilebilir. Geri çekilme, böyle bir bildirimin Genel Sekreter tarafından alınmasından sonraki üç aylık sürenin bittiği ayı takip eden ayın ilk günü yürürlüğe girer.
Madde 78 – Çekinceler

2. ve 3. fıkralarda öngörülen istisnalar dışında, bu Sözleşme’nin hükümleri açısından hiçbir çekince konulamaz.
Her devlet veya Avrupa Birliği imza sırasında veya kabul, onay veya katılım belgelerini verirken Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne yapacağı bir bildiriyle;
- 30. Madde’nin 2. fıkrası;

- 44. Madde’nin 1. fıkrasının e bendi ve 3. ve 4. fıkraları;

- Küçük suçlarla ilişkili olarak 35. Madde bağlamında 55. Madde’nin 1. paragrafı

- 37., 38., ve 39. Madde’ler bağlamında 58. Madde;

- 59. Madde

hükümlerini uygulamama veya sadece özel vaka ya da durumlarda uygulama hakkını saklı tutacağını belirtebilir.

Her devlet veya Avrupa Birliği, imza sırasında veya kabul, onay veya katılım belgelerini verirken Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne yapacağı bir bildiriyle, 33. ve 34. maddelerde bahsedilen davranışlar için cezai yaptırımlar yerine cezai olmayan yaptırımlar sağlama hakkını saklı tutacağını belirtebilir.
Her Taraf Devlet yaptığı çekinceyi, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne yapacağı bir bildiriyle tümüyle ya da kısmen geri çekebilir. Bu bildiri Genel Sekreter tarafından alındığı tarihte yürürlüğe girer.
Madde 79 – Geçerlilik ve çekincelerin gözden geçirilmesi

78. maddenin 2. ve 3. fıkralarında bahsi geçen çekinceler, Sözleşme’nin ilgili Taraf Devlet açısından yürürlüğe girdiği günden itibaren 5 yıl boyunca geçerlidir. Ancak, söz konusu çekinceler aynı süreyle geçerli olacak şekilde yenilenebilir.
Çekincenin bitiş tarihinin 18 ay öncesinde Avrupa Konseyi Genel Sekreterliği, ilgili Taraf Devlet’e bitiş tarihini bildirecektir. Bitiş tarihinden en geç üç ay önce Taraf Devlet, çekincesinin devam ettiğini, değiştirildiğini veya geri çekildiğini Genel Sekreter’e bildirir. İlgili Taraf Devlet’in böyle bir bildirimde bulunmaması durumunda Genel Sekreterlik, Taraf Devlet’i, çekincesinin otomatik olarak 6 aylık bir süreye uzatıldığı hakkında bilgilendirir. Taraf Devletin bu sürenin bitimine kadar çekincesini devam ettirme veya değiştirme niyetini bildirmemesi durumunda çekincenin zaman aşımına uğrar.
Bir Taraf Devlet 78. maddenin 2. ve 3. paragrafı uyarınca çekince koyuyorsa, çekincenin yenilenmesinden önce veya talep üzerine, çekincenin devam etmesini meşru kılan nedenleri içeren bir açıklamayı GREVIO’ya iletir.
Madde 80 – Fesih

Her Taraf Devlet istediği zaman Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne yapacağı bir bildiriyle bu Sözleşme’yi feshedebilir.
Bu tür fesihler bildirinin Genel Sekreter tarafından alınmasından sonraki üç aylık süre sonunu takiben ayın ilk günü yürürlüğe girer.
Madde 81 – Bildiri

Avrupa Konseyi Genel Sekreteri, Avrupa Konseyi üyelerine, Sözleşme’nin hazırlanmasına katılan üye olmayan ülkelere, her imzalayan Devlet’e, Taraf Devlet’e, Avrupa Birliği’ne ve Sözleşme’yi imzalamaya çağrılan her devlete:

a. her imzayı;

b. verilen her kabul, onay veya katılım belgesini;

c. 75. ve 76. maddeler uyarınca Sözleşme’nin yürürlüğe girdiği her tarihi;

d. 72. madde uyarınca kabul edilen her değişikliği ve bu tür değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihi;

e. 78. maddeyi takiben her çekinceyi ve geri çekilen her çekinceyi;

f. 80. madde uyarınca yapılan her feshi;

g. bu Sözleşme’yle ilişkili olan her eylem, bildiri veya haberleşmeyi

bildirecektir.

Gereğince yetkili kılınmış olan aşağıda imzası bulunanlar, yukarıdaki hükümleri kabul ederek bu Sözleşme’yi imzalamıştır.

Bu Sözleşme, her iki metin de eşit şekilde geçerli olmak üzere ve tek kopya olarak Avrupa Konseyi arşivine konmak üzere İngilizce ve Fransızca dillerinde, 2011 yılı Mayıs ayının 11. gününde.İstanbul’da akdedilmiştir. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Avrupa Konseyi üyelerinin, Sözleşme’nin hazırlanmasına katılan üye olmayan ülkelerin, imzalayan Devlet’lerin, Taraf Devlet’lerin her birine ve Avrupa Birliği’ne onaylı örnekleri gönderir.



Ek – Ayrıcalıklar ve bağışıklıklar (Madde 66)

Bu ek, Sözleşme’nin 66. maddesinde bahsedilen GREVIO üyelerine ek olarak ülke ziyaret heyetlerinin diğer üyelerine uygulanır. Bu ekin amacı bakımından “diğer ülke ziyareti heyetlerinin üyeleri” terimi Sözleşme’nin 68. maddesinin 9. paragrafında bahsedilen bağımsız ulusal uzmanları ve bilirkişileri, Avrupa Konseyi personellerini ve Avrupa Konseyi tarafından istihdam edilen ve GREVIO’ya ülke ziyaretleri boyunca eşlik eden tercümanları kapsar.
GREVIO üyeleri ve diğer ülke ziyareti heyetlerinin üyeleri ülke ziyaretlerinin hazırlanması ve gerçekleştirilmesiyle ilgili görevlerini yerine getirirken, ek olarak bunları izleyen görevlerle ilişkili olarak yolculuk ederken aşağıdaki ayrıcalık ve bağışıklıklardan yararlanır:
a. şahsi yakalama veya tutuklamadan ve kişisel eşyalarının haczinden ve resmi yetkili sıfatıyla hareket ederken söyledikleri ya da yazdıkları ifadeler veya gerçekleştirdikleri eylemlerden dolayı yasal işlemlerden muafiyet;

b. ülkelerine giriş ve çıkışlarda ve görevlerini yerine getirdikleri ülkeye giriş ve çıkışlarda hareket serbestliği üzerindeki her türlü kısıtlamadan ve görevlerini yaparken ziyaret ettikleri veya geçtikleri ülkelerde yabancıların tabi oldukları tescil işlemlerinden muafiyet.

Görevlerinin yerine getirilmesiyle ilgili seyahatleri sırasında, GREVIO üyeleri ve diğer ülke ziyareti heyetlerinin üyeleri gümrük ve döviz denetim kontrollerinde yabancı hükümetlerin geçici resmi görevlisi olan temsilcilerine tanınan kolaylıklardan yararlanırlar.
Sözleşme’nin uygulanmasının değerlendirilmesiyle ilgili GREVIO üyeleri ve diğer ülke ziyareti heyetlerinin üyeleri tarafından taşınan belgelere, GREVIO’nun faaliyetiyle ilgili olduğu sürece dokunulamaz. GREVIO’nun resmi yazışmaları veya GREVIO ve diğer ülke ziyareti heyetlerinin üyelerinin resmi haberleşmeleri hiçbir engelleme veya sansüre tabi tutulamaz.
GREVIO ve diğer ülke ziyareti heyetlerinin üyeleri için tam bir konuşma özgürlüğü ve görevlerinin yerine getirilmesinde tam bir bağımsızlık temin etmek amacıyla, söz konusu kişilerin görevleri sona ermiş olsa dahi, görevlerinin ifşası sırasındaki sözlü veya yazılı ifadeleri ve her türlü fiilleri bakımından yasal işlemlerden muaf tutulurlar.
İmtiyazlar ve muafiyetler, bu ekin 1. fıkrasında bahsedilen kişilere kendi şahsi çıkarları için değil, görevlerinin GREVIO’nun çıkarları için yerine getirilmesini güvence altına almak üzere tanınmıştır. Bu ekin 1. fıkrasında bahsedilen kişilerin ayrıcalıklarının kaldırılması, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri tarafından, muafiyetin adaleti engelleyici olduğu kanaatine vardığı herhangi bir halde ve muafiyetin GREVIO’nun çıkarlarına engel teşkil etmeden kaldırılabileceği hallerde yapılır.

GAYRI RESMİ ÇEVİRİ

Bu sözleşmenin gayrı resmi çevirisi İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) tarafından yapılmıştır.

http://ihop.org.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=422

Sözleşmeye Türkiye tarafından imzalanmış,henüz uygun bulma kanunu kabul edilmemiştir.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Kadına Yönelik Şiddet,4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun Yönetmelik Yargıtay Kararları Ve Uygulama Sorunları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av.Habibe Yılmaz Kayar'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
» Makale Bilgileri
Tarih
12-05-2007 - 23:16
(6205 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 16 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 14 okuyucu (88%) makaleyi yararlı bulurken, 2 okuyucu (12%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
48694
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 10 saat 17 dakika 32 saniye önce.
* Ortalama Günde 7,85 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 222374, Kelime Sayısı : 27006, Boyut : 217,16 Kb.
* 32 kez yazdırıldı.
* 3 kez arkadaşa gönderildi.
* 55 kez indirildi.
* 16 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 595
Yorumlar : 3
Öncelikle şahsınızda tüm bayanların anneler gününü kutluyorum. Ailenin Korunması Hakkındaki kanun, eksikliklerine rağmen, çağdaş ve ülkemizdeki birçok sorunu çözecek mahiyette bir yasadır. Tüm hukukçu... (...)
Sayın Meslektaşım bu makaleniz için teşekkür eder, kadın hakları alanında sizi örnek aldığımı gururla belirtirim. Nice faydalı çalışmalarda buluşmak dileğiyle, tebrik ederim.(...)
Yasa koyucudan baslayarak konu hakkinda gorus bildiren herkez surekli olarak siddet goren kadinin korunmasindan bahsediyor. Peki ya yasanin suistimal edilmesi sonucu magdur olan erkekler icin ne yapma... (...)
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,14951706 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.