Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Mezarlıklarla İlgili Yasal Düzenlemeler

Yazan : Av.M.Lamih Çelik [Yazarla İletişim]
AVUKAT

Makale Özeti
Bu makale Beklenen Mahalli idareler dergisinin ekim 2006 sayı 147 s.12-18 yayınlanmıştır. 17 ağustos 2007 tarihinde güncellenmiştir.


MEZARLIKLARLA İLGİLİ DÜZENLEMELER

“Ölüm gelmiş cihane, baş ağrısı bahane”

Av.M.Lamih ÇELİK
Şanlıurfa Belediyesi Hukuk İşleri Müdür V.

Mezarlıklar, ölülerin gömülmesine terk ve tahsis edilen yerlerdendir.[1] Mezarlıklar; şehir ve kasabaların mesken ve diğer maksatlarla bina yapılan sahaları hududundan, mezarlık hududuna en aşağı 500 m. mesafede tesis edileceklerdir.[2] Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 214.maddesine göre;Fenni şartları ve vasıfları haiz olmayan ve sıhhi mahzurları görülen mevcut mezarlıklar hali üzerine terk olunarak yeni mezarlıklar ihdas ve tesis edilir.

Belediyenin görev ve yetkileri belediye sınırları ile sınırlı olduğundan bir belediye mezarlık yeri olarak kullanılmak amacıyla belediye veya mücavir alan sınırları dışında bulunan bir taşınmazın devrini isteyemez veya kamulaştıramaz.

Genel olarak mezarlıklar, sınırları içerisinde bulunduğu kamu tüzel kişiliğine aittir. İdare ve nezaret görevi, içerisinde bulunduğu kamu kuruluşuna aittir. Yasalarımıza göre bir şahsın, derneğin veya Camiinin mezarlığı olamaz.
Umumi mezarlıkların mülkiyeti belediye bulunan yerlerde belediyelere aittir.[3]Bu yerler satılamaz ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile iktisap edilemez. Ancak “3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16/A. maddesi gereğince, metruk mezarlıkların zilyetlikle kazanılmasını önlemeye yönelik yasalarımızda hüküm bulunmadığından metruk mezarlıklar zilyetlikle kazanılabilir.

“Belediyeler, uygun bir bedel karşılığında mülkiyeti kendilerinde kalmak üzere, mezarlıkların kullanım hakkını şahıslara devredebilir.Mezar yerlerinin kullanım hakkıyla ilgili devirleri herhangi bir şekle tabi tutan yasa hükmü bulunmadığından şahıslar yazılı olmak kaydıyla mezar yerinin kullanımını bir başkasına devredebilir.
Bir kişinin ölümü halinde belediyece tesis olunan mezarlığa gömülmesi esastır. Bakanlar Kuruluna bir kişinin belediyelerce tesis olunan mezarlıklar dışındaki yerlere gömülmesine izin verme konusunda yetki verilmiş ancak bu yetkinin kullanılışı "fevkalade hal" in mevcudiyeti ve "sıhhi mahzur bulunmaması" gibi iki koşulun birlikte varolmasına bağlı tutulmuştur.Bakanlar Kurulu kararının iptalini ancak kişisel-meşru-güncel bir menfaatı alan kişi dava edebilir.

Konuya genel bir bakış yaptıktan sonra Mezarlıkların,kültürel ve manevi değerlerimize uygun,çevre sağlığına zararsız ve yerleşim alanlarının estetiğini bozmayacak şekilde kurulmasını ve geliştirilmesini sağlamak amacıyla yürürlüğe konulmuş mevzuatı incelemeye başlayabiliriz;[4]


a)5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 7’inci maddesinin birinci fıkrasının (s) bendi “ Mezarlık alanlarını tespit etmek, mezarlıklar tesis etmek, işletmek, işlettirmek, defin ile ilgili hizmetleri yürütmek.” Görevini Büyükşehir belediyelerine vermiş[5],ikinci fıkrasının (e) bendi “ Defin ile ilgili hizmetleri yürütmek görevini ilçe ve ilk kademe belediyelerine vermiştir.Mahalli idareler genel müdürlüğünün 26.01.2005 tarih ve 80202 sayılı görüşünde;”Büyükşehir belediyeleri mezarlıklar tesis edip işletmenin yanı sıra definli ilgili işlemleri de yapabileceklerdir.İlçe ve ilk kademe belediyeleri ise sadece defin hizmetlerini yapacaktır.Defin hizmetlerinin yerine getirilmesi konusunda ilçe ve ilk kademe belediyelerinin yetersiz kalması durumunda Büyükşehir belediye başkanlığından destek istenmesi gerektiği “belirtilmiştir.

5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14’üncü maddesi ile defin ve mezarlıklar konusunda belediyelere görev verilmiştir.Mezarlıkların tesisi,korunması ve bakımına ilişkin masrafların Belediyenin giderleri arasında olduğu kanunun 60/g maddesinde belirtilmiştir.

b)3998 sayılı Mezarlıkların Korunması Hakkındaki Kanununun1.maddesine göre; umumi mezarlıkların mülkiyeti belediye bulunan yerlerde belediyelere aittir.Bu yerler satılamaz ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile iktisap edilemez.

2.maddesine göre;Mezarlıklar ve şehitlikler ile mezarlar bozulamaz, tahrip edilemez ve kirletilemez.[6]Bu yerler imar mevzuatı ile veya başka herhangi bir şekilde park, bahçe, meydan, otopark, çocuk parkı, yeşil alan gibi sahalar olarak ayrılamaz ve asli gayesi dışında hiçbir amaç için kullanılamaz.[7] Buna göre Kullanılmakta Olanmezarlıkların imar uygulaması sonucu “arsa” vasfıyla tescil edilmeleri mümkün değildir.Ancak Mezarlıklar Nizamnamesinin 8. Maddesi gereğince hazırlanan ve 12 Mart 1942 tarihli Talimatnamenin 6.maddesi, “Şehir ve kasabalarda halen mevcut olup gerek meskun sahalara yakınlık ve gerekse toprak ve tesisatındaki kifayetsizlik bakımından sıhhi mahzurları görülen mezarlıklar Umumi Hıfzısıhha Kanununun 214. Maddesi gereğince terk olunacaktır.Bu sahalar terk edilmesinden en aşağı 10 sene geçtikten sonra ve mahalli sağlık memurlarının verecekleri rapor üzerine diğer maksatlar için kullanılabilir” hükmündedir.

Bu nedenle “mezarlık” vasıflı taşınmazların vasfının “arsa” olarak değiştirilmesi için;
Mezarlık yerinin fenni ve diğer şartlar yönünden uygun olmadığının tespit edilmesi ve bu tespitin üzerinden en az 10 yılın geçmiş olması ve Mahalli sağlık kuruluşlarınca verilecek krokili rapor ile başka amaçlarla kullanılmasının sıhhi bir sakıncanın bulunmadığının belgelendirilmesi gerekmektedir.(Tapu Kadastro Genel müdürlüğünün 18.06.1999 tarih ve 327-1663 sayılı talimatı)[8]

İmar planları yapılırken mezarlıkların bütünlüğünü bozmayacak şekilde imar yollarının mezarlık alanları dışından geçecek şekilde planlaması yapılmalıdır.Eğer yol mezarlık alanı içinden geçecek ise İçişleri Bakanlığından izin alınması gerekir.(19.12.2000 gün ve 583368 sayılı içişleri bakanlığı genelgesi)

3.maddesine göre; Belediyeler , mezarlıkların etrafını duvarla çevirmek, ağaçlandırıp çiçeklendirmek ve gerekli her türlü bakım ve onarımı yaparak korumak zorundadırlar.[9]

c)Belediyeler, Mezarlıklar hakkındaki Nizamnamenin (Tüzük) 12. ve 13.maddesine göre “güneşin girmesine ve havanın cereyanına mani olmayacak tarzda,servi ağacı gibi yaz ve kış yeşil duran ve dalları yayvan olmayan ağaçlar kullanılacak ve imkan dahilinde çiçeklerde ekilecektir.”Aynı tüzüğün 15.maddesine göre “Mezarlığın dahili daima temiz tutulacak ve yolları, parmaklıkları iyi halde muhafaza edilecektir. Mezar taşlarının kirlenmesine ve yosun tutmasına meydan bırakılmayacaktır.”9.ve 10.maddesinde ise Belediyelerin mezarlıkların etrafını “iki metre yükseklikte duvarla çevirmesi ve muntazam ve mazbut bir kapı takması” gerekmektedir.1593 Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 212.Maddesine göre de “Mezarlıkların etrafı behemehal duvarlarla tahdit “edilmesi gerekir.[10]
Belediyelerin, Mezarlıklar Hakkındaki Nizamname’nin (Tüzük) 31.Maddesine ve 1593 Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 220.maddesine göre[11];”Defin kayıt defteri tutması” gerekmektedir.

Kayıtların tutulması ile ilgili olarak uygulamada birliktelik sağlamak amacıyla İçişleri bakanlığının 21.02.2005 tarih ve 80442 sayılı genelgesinde Defin kayıt defterinde;
Ölenin adı-soyadı-ölenin kaç yaşında olduğu-doğum tarihi-cinsiyeti,defin tarihi,ölüm nedeni ve ölen hakkında bilgi veren kişinin adı-soyadı ve adresinin yer alması gerektiği belirtilmiştir.Ayrıca defin ruhsatını verenin adı soyadı, unvanı ve mesleğinin de bu deftere kaydedilmesi daha uygun olacaktır.,Belediye sınırları içinde birden fazla mezarlık varsa tümü hakkında kayıt tutulacaktır. (5216 sayılı yasa gereğince defin kayıtlarını Büyükşehir belediye başkanlıkları tutacaklardır.)


1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu 211.Maddesine ve Mezarlıklar Hakkındaki Nizamnamenin (Tüzük) 5.maddesine göre;”Belediyece tesbit olunan umumi mezarlıktan başka yerlere ölü gömülmesi yasaktır. [12]Mezarlıklar Hakkındaki Nizamnamenin (Tüzük) 28 ve 29.maddelerine göre;“Mezarlıklara sabahleyin saat sekizden akşam gün batıncaya kadar ölü gömülebilir.[13] Mücbir sebepler olmadıkça bu kaideden inhiraf edilemez. Mücbir sebebin tâyini belediye reisine aittir.Gömme ruhsatiyesi alınmadıkça, mezarlığa ölü kabul edilemez ve gömülemez.”(1593 sayılı yasa 215.md)[14]

Eğer Belediyece ölü, başkasına ait olan bir mezar yerine defnederse ,mezar yerinin bedelini ödeyerek o yerin kullanma hakkını elde eden kişi belediyeden ölünün çıkarılarak başka yere defnedilmesini ve kendisine ait yerin boşaltılarak eski hale getirilmesini talep edebilir. Mezar yerinin başkasına ait olduğunu bilen veya bildiği varsayıldığından belediye kanunun yaptığı defin hizmetini gereği gibi ifa etmediği için gerçekleşen olayda hizmet kusuru bulunduğundan –yazılı talebi yerine getirilmediği takdirde-idari yargıda dava açması gerekir.

Mezarlıklar Hakkındaki Nizamnamenin 20 ve 21. maddeleri uyarınca;umumi mezarlıklar içindeki mezarların 3 sınıfa ayrılması, birinci ve ikinci sınıf mezar ücretlerinin Belediye Meclisince belirlenmesi ve üçüncü sınıf mezarların ise ücretsiz tahsis edilmesi gerekmektedir.

Mezarlıklar Tüzüğünün 20 nci maddesi gereğince mevcut mezarlık sınıflara ayrılmış ise, bu maddenin (A ve B) bentlerinde belirtilen birinci ve ikinci sınıf mezarlarda yeni bir düzenleme yapılamaz.Ancak aynı maddenin (C) bendinde belirtilen üçüncü sınıf mezarlarda yeniden defin yapabilir. Yapılacak olan bu yeni definlerde, Mezarlıklar Tüzüğünün 22 nci maddesinde belirtildiği gibi, eski mezarlardaki cesetlerin kemik ve bakiyesi toprağın tabiatına göre sağlık memurların verecekleri raporlara dayanarak ve beş seneden az olmamak üzere belediye meclisince tespit edilecek bir zaman seçtikten sonra, özel olarak hazırlanan umumi bir yere nakil ve defnedildikten sonra boşalan mezar yerlerine yeniden cenaze defnedebilir.[15]

Mezarlıklar Hakkındaki Nizamnamenin 39. maddesi uyarınca; mezarlıklar idaresinin kadrosunun ihtiyaca göre Belediyelerce düzenlenerek her memur ve müstahdemin görev ve yetkisinin Belediye Meclisince bir yönetmelikle tespit edilmesi gerekmektedir. Ayrıca Mezarlıklarda daimi surette bulunması lâzım gelen memurlar ve müstahdemler için bir bina yapılacaktır.

Mezarlıklar Hakkındaki Nizamnamenin 27inci maddesinde, ölülerin mezarlığa kadar naklinin belediyeye ait olduğu, bu hususta gerekli tesisatın belediyelerce vücuda getirileceği belirtilmiştir.1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 222. maddesi uyarınca; cenazelerin bulunduğu mahalden mezarlığa nasıl nakledileceği hususunda Belediye Meclisince bir yönetmelik düzenlenmesi gerekmektedir.[16]1 Mayıs 2000 Tarih ve 2000/43 sayılı Ölülerin Nakli Hakkında Genelge ile;
1)Cenazelerin bulunduğu mahalden mezarlığa kadar ne suretle nakledilecekleri hakkında ilçe sağlık grup başkanlıkları, merkez ilçede İl Sağlık Müdürlüğünün mütalaası alınmak şartıyla belediyelerce bir talimatname yayımlanması ve ilan olunması,
2)Belediyelerin cenazelerin nakli için gerekli tesisat ve araçları hazırlamaları,
3)Genel nakil araçları ile cenaze naklinin önlenmesi ve Cenaze nakline mahsus araçların başka amaçla kullanılmaması,Gerekli onay, müsaade, izin, ruhsat ve belgeler alınmadan ve ibraz olunmadan cenaze naklinin engellenmesi belediyelerden talep edilmiştir.

KONUYA İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI ;

“Mezarlıklar Hakkındaki nizamname kapsamındaki mezarlıkların mülkiyetinin ilgili belediyelere ait olduğu; ancak, belediyelerin, uygun bir bedel karşılığında mülkiyeti kendilerinde kalmak üzere, bunların kullanım hakkını devredebileceği açıkça anlaşılmaktadır.
O halde, davalının, davaya konu mezar yerlerinin mülkiyetine değil, sadece kullanma hakkına sahip bulunduğu açıktır. Eş söyleyişle, davalının bu yerler üzerindeki hakkının hukuksal niteliği, taşınmaz mal mülkiyeti değil, ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde tesis edilmiş, kendine özgü bir kullanma hakkıdır.
Bunun doğal sonucu olarak, söz konusu hak ve bunun devri, taşınmaz mal mülkiyetinin devrini resmi şekle tabi tutan yasa hükümleri ( MK. md. 634, BK. md. 213, Tapu Kanunu md. 26, Noterlik Kanunu md. 60/3 ) kapsamında düşünülemez.
Dava konusu mezar yerlerinin kullanım hakkıyla ilgili devirleri herhangi bir şekle tabi tutan başkaca yasa hükmü de bulunmamaktadır. Bu durumda, taraflar arasında mezar yerlerinin kullanım hakkının devri için yazılı şekilde düzenlenmiş protokolün geçerli olduğu kabul edilmelidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 23.1.2002 T. E. 2002/11-2 K. 2002/18)”

Mezara el atmanın önlenerek eski hale getirmeyi amaçlayan davanın mezarın bulunduğu yerdeki mahkemede açılması gerekir.( Yargıtay 14. HD 26.6.2000 T. E. 2000/4355 K. 2000/4540)”
“Mezardan meşru olmayan bir maksatla naaş çıkarma eylemlerinin, (mülga) TCK.'nun 178. maddesinin 2. fıkrasında(Yeni Türk Ceza Kanununa göre 130.maddesinin 2.fıkrasında [17])yazılı suçu oluşturmaktadır. (Buna göre,cesedi parçalama,cesedin altın dişlerini sökme,cesedin üzerindeki kefeni yırtma,cesede tükürme fiillerini işleyen kişi 130.maddenin 2.fıkrası uyarınca cezalandırılmalıdır.)[18](Yargıtay 6. Ceza Dairesi E. 1997/9604 K. 1997/11797 T. 3.12.1997)

“Davacı bu yeri "Aile Mezarlığı" olarak tescilini istemiştir. Mezarlıklar, ölülerin gömülmesine terk ve tahsis edilen yerlerdendir. Bu niteliği itibariyle mezarlıklar kamu malı sayılırlar. Kamu mallarının idaresi, işletilmesi ve denetlenmesi Kamu Kanunlarına tabidir. Kamu malları başlığını taşıyan 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesinde de mezarlıkları hizmet malları arasında saydıktan sonra, ilgisi yönünden il, belediye, köy ve mahalli idare birlikleri tüzel kişiliği adlarına tespit olunacağı vurgulanmıştır. Tüm bu açıklamalara göre Belediye, Köy veya Yerel İdare Birlikleri Tüzel Kişiliğine ait metruk veya faal mezarlıklar dışında özel mezarlıklara yer verilmemiştir. Daha açık bir deyimle, Yasalarımızda bir şahsın, derneğin veya Camiinin mezarlığı olamaz.
Somut olayda, mezarlık olarak tescili istenilen taşınmaz köyde bulunmaktadır. Böyle bir yerleşim alanı içerisinde, köy tüzel kişiliği dışında bir şahsın veya ailenin mezarlığı ihdas edilemeyeceği gibi böyle bir yerin tapuya tesciline de karar verilemez. (Yargıtay 8. HD 12.5.1994 T. E. 1993/4823 K. 1994/6756 )”

“Genel olarak mezarlıklar, sınırları içerisinde bulunduğu kamu tüzel kişiliğine aittir. Özel mezarlık ya da bir caminin mezarlığı söz konusu değildir. Gerek Belediye, gerekse Köy Kanununa göre bu tür yerler kamu mallarından sayılır. İdare ve nezaret görevi, içerisinde bulunduğu kamu kuruluşuna aittir. (Yargıtay 8. HD 30.9.1991 T. E. 1991/13606 K. 1991/13019)”

“Bir vakıf kurularak bazı mezarlıkların bakım ve onarım işleri bu vakıf aracılığıyla yapılabilir.Vakfın amaç ve bir kısım faaliyet alanının Belediye'ye kanunla verilmiş görevi kapsamında oluşunun, Belediyenin görev ve yetkisine müdahale ve yasaya aykırılık teşkil ettiği söylenemez. (Yargıtay 18. HD 17.3.2003T. E. 2003/11882 K. 2003/1873)”

“Belediyelerin mezarlık hizmetinin yalnız Müslüman olan vatandaşlara hasredilmesine imkan yoktur. Belediyeler, Müslüman olmayan Türk tabiiyetinde bulunan kimseler içinde mezarlık mahallesi tesis ve bunu idame ile mükelleftirler. Bu nedenle Ortodoks Mezarlıklarının Kontrolü Rum Ortodoks Cemaatine değil, Belediyeye aittir. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu 16.11.1968 T. E. 1968/6 K. 1968/14)”

“Lozan Barış Antlaşmasının 42. maddenin üçüncü fıkrasında; "Türk Hükümeti, söz konusu azınlıklara ait kiliselere, havralara, mezarlıklara ve öteki din kurumlarına tam bir koruma sağlamayı yükümlenir.denilmektedir. (Anayasa Mahkemesi 27.12.2002 T. E. 2002/146 K. 2002/201- RG: 11 Aralık 2003 - 25313)”
Kadastro Kanunun 16/A maddesine göre genel mezarlıkların belediye adına tescil edilmesi gerekir. (Yargıtay 16. HD 6.2.2003 T. E. 2003/323 K. 2003/251)”

“Çekişmeli parsel kadastro sırasında mezarlık olarak tespit olunmuştur. 3402 Sayılı Kadastro Kanunu'nun 16/A maddesi gereğince genel mezarlıkların Belediye adına tescili gerekir. Vakıfların hayri kuruluş olmaları nedeniyle zilyetlikle mal iktisapları mümkün olmadığı gibi mezarlık niteliğinde olan taşınmazın davacı Vakıf adına tescili de doğru bulunmamaktadır.( Yargıtay 16. Hukuk Dairesi T. 18/04/2002 E. 2002 / 003097 K. 2002 / 3274 )”

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16/A. maddesi gereğince genel mezarlıklar kamu hizmet malı olup, zilyetlikle iktisap edilemez ise de, metruk mezarlıkların zilyetlikle kazanılmasını önlemeye yönelik yasalarımızda hüküm bulunmamaktadır.Bu nedenle metruk mezarlıklar zilyetlikle kazanılabilir. (Yargıtay 16. HD 22.5.2003 T. E. 2003/4971 K. 2003/4740)

“Hakkında Belediye Encümeni (Meclisi) tarafından verilmiş bir “kamu hizmetine tahsis kararı” bulunmasa dahi,niteliği gereği kamu hizmetine tahsis edilmiş durumda bulunan Mezarlık olarak kullanılmak üzere,belediyeye tahsis edilmiş araziler ve Cenaze arabası haciz edilemez. (12.HD. 30.10.1990 T. 3266/10670 -12.HD. 22.6.2004 T. E.2004/12672 K. 2004/ 16456-12.HD 4.5.1988 T. 8884/5982- 12.HD. 12.3.1987 T. 8080/3481)”

“Ölüye saygı için mezar üzerine törenden sonra bırakılan çelengin terkedilmiş ve sahipli mal olup olmadığı araştırılıp tartışılmadan, hırsızlık suçundan ve mezarların korunma veya süslenmesi için konulmuş eşyadan sayılamayacağı gözetilmelidir.( Yargıtay 6. Ceza Dairesi 05/12/1985 T. E. 1985 / 9212 K. 1985 / 12252)”


"defin masrafları" ölümle doğrudan doğruya ilgili bulunan ve ölenin dini ile sosyal ve ekonomik durumuna uygun giderlerden ibarettir ki, ölenin taşınması, yıkatılması, gömülmesi, mezarlık ücreti, mezar taşı, ilan giderleri sadakalar ve din adamlarına verilen paralar ile otopsi için yapılan giderleri kapsar. Şu var ki, bu giderler gerçekten yapılmalı ve yerel göreneklere (mahalli adetlere) de uygun düşmelidir .( Yargıtay 15. Hukuk Dairesi T. 02/07/1975 E. 1975 / 2313 K. 1975 / 3366 )Ölüm ilanı masrafları, defin masrafları kapsamı içinde kabul edilmelidir.”( 4.HD. T. 5.10.1992 E. 1991/7117 K. 1992/10351)”

“Umumi hıfzıssıhha yasasının 220. maddesiyle yükletilen, ölüm olayını yetkili yere bildirme zorunluğunu, yerine getirmeyen muhtarlar hakkında, sözü geçen yasanın 282. maddesi yoluyla TCK.nun 230.maddesinin (Yeni TCK ‘nun 139.maddesi) uygulanması gerekir.( Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu 16/04/1947 T. E. 1946 / 21 K. 1947 / 12)”


KONUYA İLİŞKİN DANIŞTAY KARARLARI;

“Büyükşehir Belediyesi ilçe belediyesinden tahsil ettiği mezarlık ücretini talep etmiştir.Mezar ücreti Büyükşehir belediyesine ödenmesi gereken ve amme hizmetlerinin tatbikatından doğan bir alacak niteliğinde olduğundan, bu ücretin yukarıda açıklanan hükümler karşısında, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsili mümkün olup, bu konudaki uyuşmazlıkların da vergi mahkemesince çözümlenmesi gerekmektedir. (Danıştay 9. D. 4.3.1999 T. E. 1997/4587 K. 1999/927)”

“Mezarlık Nizamnamesinin 8. maddesinin 1. fıkrası gereğince hazırlanan ve 12.3.1942 tarihli, 5055 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Mezarlıklar Talimatnamesinin 1. maddesinde "mezarlıklar; şehir ve kasabaların mesken ve diğer maksatlarla bina yapılan sahaları hududundan, mezarlık hududuna en aşağı 500 m. mesafede tesis edileceklerdir. Sıhhi veya diğer sebeplerle görülecek lüzum üzerine ve mahalli şartlara göre bu mesafe daha fazla uzatılabilir." kuralı yer almaktadır.
Davacılar tarafından dosyaya ibraz edilen 1/5000 ölçekli plan örneğinin incelenmesinden, uyuşmazlık konusu taşınmazın resmi dairelere 300 m. hastahaneye 250 m. konut alanına ise 325 m. mesafede bulunduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
Bu durum karşısında, Mezarlık yerinin belirlenmesinde mezarlık nizamnamesi ve ilgili yönetmelik hükümleri uygulanmalı ve sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. (Danıştay 6. D. 17.3.1993 T. E. 1993/30 K. 1993/1133 )”

“Belediyeler, mevzuatla kendilerine verilen görevlerin yerine getirilmesinde, ancak o belde ve varsa mücavir alanları sınırları içinde yetkili kılınmışlardır. Bu durumda Söke Belediyesinin, mezarlık yeri olarak kullanılmak amacıyla belediye veya mücavir alan sınırları dışında bulunan bir taşınmazın devrini isteyebilmesi hukuken mümkün değildir. (Danıştay 1. D. 20.10.2004 T. E. 2004/529 K. 2004/284)”[19]

“Taşınmazın, köye mezarlık olarak tahsis edilmesi için 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu`nun 213 maddesine göre kaymakamlıkça hükümet tabibinin görüşünün alınması gerekir. (Danıştay 10. D 11.10.1995 T. E. 1994/1625 K. 1995/4326)”[20]
Hukukumuzda, Bakanlar Kuruluna, "türbe" ihdas etmek, cami haziresine defne izin vermek yolunda yetki veren bir yasa hükmü bulunmamaktadır.

Bir kişinin ölümünde belediyece tesis olunan mezarlığa gömülmesi esas olduğu gibi, 1593 sayılı Yasanın 211. maddesiyle de Bakanlar Kuruluna bir kişinin belediyelerce tesis olunan mezarlıklar dışındaki yerlere gömülmesine izin verme konusunda mutlak bir takdir yetkisi ve serbesti tanınmamış, aksine bu yetkinin kullanılışı "fevkalade hal" in mevcudiyeti ve "sıhhi mahzur bulunmaması" gibi iki koşulun birlikte varolmasına bağlı tutulmuştur.

Olayda ise, ...'ın ölümünde Belediyelerce tesis edilmiş bulunan mezarlık dışındaki bir yere gömülmesini gerektirecek şekilde bir "fevkalade hal"in varlığından söz etmek olanağı yoktur. (fevkalade halin doğal afet, yangın, su baskını, deprem, tehlikeli ve salgın hastalık... vs'nin kavramın içinde yer alabileceği)

Bu nedenle, aksi yoldaki Bakanlar Kurulu kararı sebep ve maksat yönünden 1593 sayılı Yasaya da aykırı düşmektedir. Öte yandan ayrıcalık yapılmasını gerektirecek hiçbir olağanüstü hal bulunmadığı halde, ...'a, ölümünde belediye mezarlığı dışında ayrı bir yere gömülmesine izin veren ve bu suretle ona ayrıcalık tanıyan Bakanlar Kurulu kararının Anayasa'nın 12. maddesinde ifadesini bulan "eşitlik" ilkesine uygunluğundan da söz edilemez. Açıklanan nedenlerle, yasal dayanağı bulunmayan dava konusu Bakanlar Kurulu Kararının iptaline karar verilmiştir. (Danıştay 10. D. 9.6.2004 T. E. 2002/4723 K. 2004/5434)[21](Bu karar Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 5.5.2005 T. E. 2005/16 K. 2005/1118 kararı ile Onanmıştır.)






Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 19.6.2007 tarih ve 730 sayılı İlke Kararı

“ Geçmişimize ait bir saygı ve bağlılığın ifadesi olan, kültür ve/veya tabiat varlığı olarak tescilli mezarlıklarımızda[22] yer alan ağaçlar ve peyzajla ilgili düzenlemelerin koruma bölge kurulunda değerlendirilmesi gerektiğine, karar verildi.”[23]

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 05/11/1999 tarih ve 658 sayılı İlke Kararı

I.Derece Arkeolojik Sit alanların da, kesinlikle hiçbir yapılaşmaya izin verilmemesine, imar planlarında aynen korunacak sit alanı olarak belirlenmesine, bilimsel amaçlı kazıların dışında hiçbir kazı yapılamayacağına, ancak;
1-e) Bu alanlar içerisinde bulunan ve günümüzde halen kullanılan umuma açık mezarlıklarda sadece defin işlemlerinin yapılabileceğine, karar verilmiştir.


[1]6831 Sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmelik (RG: 15 Temmuz 2004 - Sayı: 25523)

Madde 23- i) Mezarlıklar; Köy, kasaba ve şehir halkının ölülerini defnettiği kadim yerlerdir.
Bu yerler, Belediye veya Köy tüzel kişiliği adına tescile tabidir. Henüz tescil görmemiş, fakat kadim mezarlık olarak kullanılan yerler mezarlık sayılır.


[2] 12.3.1942 tarih ve 5055 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Mezarlıklar Talimatnamesinin 1. maddesi

[3] 5393 sayılı Belediye Kanunu Belediye tasarrufundaki yerler MADDE 79.- Diğer kanunlarla getirilen hükümler saklı kalmak üzere, mezarlıklar …….. belediyenin tasarrufundadır.


[4] Ünlü Fransız yazar ve seyyah Gerard de Nerval, İstanbul mezarlıkları hakkında şunları söylüyor: “Boğaz’da son derece güzel ve serin bir yerdeyiz. Buranın bir mezarlık olduğunu söylememe ihtiyaç yok sanırım. İstanbul’un bütün güzel yerleri, gezilecek ve zevk alınacak sahaları mezarlıklardır. Bakıyorsunuz yüksek ağaçların arasında, şuradan buradan güneş ışınlarının sızıp renklendirdiği, sıra sıra beyaz hayâletler var. Bunlar bir insan yüksekliğinde, mermerden yapılmış mezar taşlarıdır. Başları sarıklı, üzerleri yazılı mezar taşlarıdır. Sarığın biçimi, ölünün hayattayken işgal ettiği mevkii, sosyal seviyesini veya mezarın yapılış tarihini belli ediyor. Kadınların mezarlarında da sütun taşlar var. Fakat bunlarda, baş yerinde gül veya demet şeklinde bir süs bulunuyor. Kabartma veya oyma şeklinde çiçeklerle süslenmişler.(Osmanlı Mezar Taşlarının Dili-Talha Uğurluel - Sızıntı Dergisi )
“Mezarlıkları gezen bir garip adam, taşların üzerinde şu yazıları okumuş. "Yirmi sene yaşadı öldü. Diğerinde, on sene yaşadı öldü. Bir başkasında ise, dört sene yaşadı yaşadı öldü." Sormuş mezarcıya: "Doğum, ölüm tarihlerinden bu şahısların daha uzun yaşadıkları anlaşılıyor, niçin böyle yazmışlar?" Mezarcı da: "O kişiler ömürleri boyunca toplam o kadar güzel günler yaşamışlar" cevabını vermiş. O zaman zavallı adam: "Öyle ise benim mezar taşıma doğdu, öldü" yazsınlar demiş.”( Mezar Taşlarında Huve’l-Baki-Mehmet Zeki Kuşoğlu-http://www.mezartaslari.com)

[5]“…..İstanbul bir kabristanlar şehri, hatta bizatihi bir kabristan... Ölüme saygınlık kazandıran, neredeyse ölümü arzulanabilir kılan bir şehr-i mukaddes... Kabristanları gezilebilir eyleyen, hayat ile ölüm arasındaki sınırı ortadan kaldıran bu şehri tanımak ve bu şehre nisbet iddia etmek için bu şehrin kabirlerini, kabristanlarını, türbelerini, hazirelerini de bilmek-tanımak gerekir. İstanbul`un tarihinden, bu tarihi yaşatan mekanlardan bi-haber olanlar asla İstanbullu olamazlar. Mekanı bilmek mekanın geçmişini (zamanı) bilmeye, geçmişi bilmek geçmişte yaşayanları bilmeye, geçmişte yaşayanları bilmek kabirleri bilmeye, kabirleri bilmek ise kabir taşlarını (kabir taşlarının dilini) bilmeye dayanır. Çünkü bir mekana (İstanbul`a) mensubiyet, biraz da o mekanın (İstanbul`un) tarihine mensubiyet demek... İstanbul`un kabristanları İstanbul’u tanımak, İstanbullu olmak isteyen biz öğrenciler için birer sınıf, o kabristanların sakinleri ise birer öğretmen mevkiindedir……”
(Mezartaşları Müzesi (I)Dücane Cündioğlu-http://www.mezartaslari.com )



[6] 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu
İbadethanelere ve mezarlıklara zarar verme
MADDE 153 - (1) İbadethanelere, bunların eklentilerine, buralardaki eşyaya, mezarlara, bunların üzerindeki yapılara, mezarlıklardaki tesislere, mezarlıkların korunmasına yönelik olarak yapılan yapılara yıkmak, bozmak veya kırmak suretiyle zarar veren kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Birinci fıkrada belirtilen yerleri ve yapıları kirleten kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
(3) Birinci ve ikinci fıkralardaki fiillerin, ilgili dini inanışı benimseyen toplum kesimini tahkir maksadıyla işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranında artırılır.

[7] 1593 Umumi Hıfzıssıhha Kanunu

MADDE 214 - Fenni şartları ve vasıfları haiz olmayan ve sıhhi mahzurları görülen mevcut mezarlıklar hali üzerine terk olunarak yeni mezarlıklar ihdas ve tesis edilir.

[8] Mezarlık Vasıflı yerlerde İmar Uygulaması-Alaaddin KAHRAMAN-Yerel Yönetim ve Denetim Dergisi ocak-2007 sayı:1 s.16-19


[9] 1.7.1931 tarihli ve 11410 sayılı bakanlar kurulu kararıyla kabul edilen Mezarlıklar Hakkındaki Nizamname Madde 14- (Değişik: 2002/4568 - 17.7.2002 / m.1) Mümkün olan yerlerde mezarlık içerisine kadar borularla su getirilip çeşme yapılır. Mümkün olmayan yerlerde mezarlık sınırından en az 250 metre uzakta kuyu açılarak su getirilir. Hidrolojik ve hidrojeolojik şartların gerektirdiği hallerde il hıfzıssıhha kurulunun da kararı alınmak suretiyle bu mesafe 100 metreye kadar kısaltılabilir. Mezarlıklar içinde kuyu açılamaz.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamına giren mezarlıklarda yukarıdaki fıkraya göre yapılacak uygulamalar için yetkili koruma kurulundan da izin alınması gereklidir.

[10] 442 sayılı Köy kanunun köylünün yapması gereken mecburi işlerini sıralayan 13.maddesinin 16.fıkrası şöyledir ;
16 - Köy yollarının ve meydanının etrafına ve köyün içinde ve etrafındaki su kenarlarına ve mezarlıklara ve mezarlık ile köy arasına ağaç dikmek. (Köylü her sene adam başına en az bir ağaç dikecek ve bu ağaç tamamen tutup yeşilleninceye kadar ağaca bakacak ve yeni dikilmişlere hayvanların sürünerek ve kemirerek zarar vermesinin önünü almak için etrafına çalı çırpı sarıp muhkemce bağlıyacaktır.)
Köylünün isteğine bağlı işleri sıralayan 14.maddenin 4.fıkrası şöyledir;
4 - Köy mezarlığının köyden ve caddeden uzak bir yerde, suların geldiği tarafta değil, akıp gittiği tarafta olmasına çalışmak ve etrafını duvarla çevirerek içersine hayvan girmesinin önünü almak ve mezarlığa gübre süprüntü dökmemek, herkes mezarlarına iyi bakmak;

[11] 1593 Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 220.maddesi :Her belediye …. vefiyatın kayıt ve zaptına mahsus bir defter bulundurulacak ve bu deftere meyyitin ismi, adresi, tarihi vefatı, malum ise mevti intaç eden hastalık ve defin ruhsatiyesi verenin ismi kaydedilecektir. Bu malûmat her ay nihayetinde toplanarak öbür ayın on beşine kadar en yakın Hükümet tabibi ve sıhhiye müdüriyetine bildirilir ve sıhhat daireleri tarafından da mahallî nüfus idarelerine ihbar olunur.

5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu (RG: 29 Nisan 2006 - Sayı: 26153)
Ölüm ve Gaiplik
Bildirim süresi ve yükümlü olanlar
MADDE 31- (1) Ölüm olayını;
a) Şehir ve kasabalarda 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu gereğince defin ruhsatı vermeye yetkili olanlar,
b) Köylerde, varsa resmi tabip veya sağlık kuruluşu yetkilileri, yoksa köy muhtarları,
c) Hastane ve bakım evi gibi sağlık kurumlarında kurum amirlikleri,
ç) Askeri birliklerde tabipler veya iç hizmet mevzuatına göre kıta komutanlıklarınca görevlendirilmiş olanlar ve askerlik şubeleri,
d) Doğal afetlerde mülki idare amirlerince görevlendirilecek memurlar,
e) Adli olaylarda ve kazalarda ilgili Cumhuriyet savcılıkları,
olayın meydana geldiği tarihten itibaren, dış temsilcilikler ise olaydan haberdar oldukları tarihten itibaren on gün içerisinde Genel Müdürlüğe ya da nüfus müdürlüğüne bildirmekle yükümlüdürler.
(3) Yurt içinde meydana gelen ölümlerde, ölüm nerede meydana gelmişse o yerin nüfus müdürlüğüne, ölüm yerinin tespit edilememesi halinde ceset nerede bulunmuşsa o yerin, ölüm bir taşıt içinde olmuşsa bu taşıttan çıkarıldığı yerin nüfus müdürlüğüne bildirilir.


[12] 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

Usulsüz ölü gömülmesi
MADDE 196 - (1)Ölü gömülmesine ayrılan yerlerden başka yerlere ölü gömen veya gömdüren kişi, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

[13] 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu Madde 29 - maddesine göre; Cenaze ve tekfin işlerinde , 30.maddesine göre ise Mezarlıklarda,grev ve lokavt yapılamaz.


[14] 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu 224.maddesine göre “ Ölülerin yakılması için fenni usulü dairesinde fırınlar yaptırmak isteyen belediyeler evvelemirde bu hususta Sıhhat ve İçtimai Muavenet vekâletine müracaat ederek hazırlattıkları projeleri tasdik ettirip müsaade aldıktan sonra tesisata başlayabilirler. ve 225..Maddesinde cesedin yakılma şartları belirlenmiştir.

[15] Yerel Yönetim ve Denetim Dergisi cilt -6 2001 Mart sayısı soru-cevap bölümü

[16] 1593 Umumi Hıfzıssıhha Kanunu

MADDE 222 - Her şehir ve kasabada cenazelerin bulunduğu mahalden mezarlığa kadar ne suretle nakledilecekleri hakkında mahallî sıhhiye memurlarının mütalâası alınmak şartıyla belediyelerce bir talimatname çıkarılır. Cenazelerin kolayca ve usulü dairesinde nakline nezaret ve bu bapta lâzım gelen vasıtaların ihzarına belediyeler mecburdurlar. Umumi nakil vesaitinin cenaze nakline veya cenaze nakline mahsus vasıtaların sair hususlara tahsisi memnudur.


[17] 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

Kişinin hatırasına hakaret
MADDE 130 - (1) Bir kimsenin öldükten sonra hatırasına en az üç kişiyle ihtilat ederek hakaret eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Ceza, hakaretin alenen işlenmesi halinde, altıda biri oranında artırılır.
(2) Bir ölünün kısmen veya tamamen ceset veya kemiklerini alan veya ceset veya kemikler hakkında tahkir edici fiillerde bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Ayrıca Umumi Hıfzısıhha Kanunun 300.maddesinde ;Kanunun 227.maddesinde belirtilen istisnalar dışında belediyeden izin almaksızın herhangi bir suretle olursa olsun mezarları açanların altı aydan bir seneye kadar hapsedileceği belirtilmiştir.


[18] TBB Dergisi sayı 2007/68 s.90-Bireyin Şerefine karşı suçlar-Ahmet Caner YENİDÜNYA/Mehmet Emin ALŞAHIN

[19]Danıştay kararları Dergisi sayı:6

[20]Danıştay Dergisi sayı:91

[21]Danıştay kararları Dergisi sayı:6

[22] 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunun 6.maddesine göre; Kaya mezarlıkları ve tümülüs (yığma mezar) taşınmaz kültür varlığı örneklerindendir.

[23] 11 Temmuz 2007 tarih ve 26579 sayılı Resmi gazete
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Mezarlıklarla İlgili Yasal Düzenlemeler" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av.M.Lamih Çelik'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (https://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
09-11-2006 - 16:27
(6748 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 9 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 8 okuyucu (89%) makaleyi yararlı bulurken, 1 okuyucu (11%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
82524
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 3 dakika 7 saniye önce.
* Ortalama Günde 12,23 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 52936, Kelime Sayısı : 4799, Boyut : 51,70 Kb.
* 12 kez yazdırıldı.
* 17 kez indirildi.
* 41 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 399
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,33167410 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.