Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Adalet Tanrıçası Themis'in Avukatlık Stajı

Yazan : Av.Gümüş
stajyer avukat

ADALET TANRIÇASI THEMİS’İN AVUKATLIK STAJI


Meslek edinmek...
Üniversiteye yeni başlayan her gencin rüyasıdır okulu bitirip, biran önce mezun olup meslek hayatına atılmak. Rüya diyorum ama gerçeklik payı fazla, hayali veya bilinçaltı olmayan bir rüyadır bu. Ve gün gelir o rüyanın gerçekleşmesi yolunda en büyük engel olan okulu bitirmek engeli ortadan kalkar ve mezun olur her genç.
2013 yılında Akdeniz’in güzel bir üniversitesinin Hukuk bölümünden mezun oldu Themis. İyi bir ortalama sahibi, gözde bir bölüm mezunu ve herşeyden önemlisi adaleti öğrenmiş bir genç kızdı. Adaletin Tanrıçası olacaktı. Hayali buydu. Evet artık adaleti savunmak, Adalet Tanrıçası, savunma makamının ulu kraliçesi olmak için adım atmalıydı. İşte o adımı atmak için ülkesinin mütevazı bir şehri olarak gördüğü memleketinde,doğup büyüdüğü o küçük şehirde Avukatlık Stajı’nı başlatmak için gerekli evrakları tamamlamak için yola koyuldu. Daha evrakları tamamlama aşamasında ilk karşılaştığı ve anlam veremediği şey, aslında ona okulda öğrendiği,kanunlarda yazan hukukun gerçek hayatta pek güzel işlemediğini göstermişti ona. Staj başlatmak için gerekli belgelerin listesini verdi Baro Sekreteri Themis’e. Bu kağıtta gerekli belgeler şöyle sıralanıyordu; sabıka kaydı,nüfus kimlik fotokopisi (noter onaylı ), diploma ve diplomanın noter onaylı örneği (diplomanın kendisi noter onaysız olsa dahi kabul edilmiyordu),rapor,fotoğraf,sgk kaydı derken o da ne en altta birşey daha yazıyordu. (...) TL staja başlama ücreti. Para staj başlatmak için gerekli bir ‘belge’ sayılıyordu. Yadırgadı biraz ama o ücreti de yatırıp makbuzu sekretere sundu. Askı süresini bekledikten sonra maratona başladı.
İlk yeri savcılıktı.
Heyecanla gitti savcı beyin odasına. ‘‘Merhabalar sayın savcım. Ben stajyer avukat Themis. Neler yapacağım’’ dedi. Savcı Bey kaldırdı başını ve konuşmaya başladı ; ‘‘Yapacağınız birşey yok arada gelin imzanızı atın gidin’’ dedi. Themis şaşkınlıklar içindeydi. Öğrenmek istiyordu ama şimdi bu olanlar neyin nesiydi. Sordu Savcı Bey’e; ‘‘Yani yapabileceğim birşey yok mu?’’. ‘‘Hayır. Benlik birşey yok avukat hanım’’dedi ve odasındaki arkadaşına döndü. Ve kapıya doğru dönen Themis, odadan çıkarken hayal kırıklarının parçalarını o odada bırakmıştı. Avukatlık gibi adaleti,hakkaniyeti savunmayı amaçlayan mesleğin stajı...Avukatlık stajı dedikleri buydu demek ki. Ancak iki gün sonra alacağı bir haber Themis’i sevindirecekti. Savcısı değişmişti. Belki bu savcı öğretmeyi seviyordur diye heyecanla gitti adliyeye. Bakanlık Muhabere’den ‘‘Yandın sen. Bu savcı çok zorluyor. Dikkat et.’’diye telkinlerde bulundular Themis’e. Korktu biraz. Gitti yeni savcısının yanına. Bu defa tam tersi bir durum gerçekleşti. Savcı Bey; ‘‘Ben size birşeyler öğretmek istiyorum. Bunun için hergün gelmenizi istiyorum. Dosya inceleyeceğiz. Beraber mütalaa edeceğiz. Tartışacağız’’dedi. Themis yine şaşkındı. Bu konuştuğu da savcı, önceki de savcı değil miydi. Nedendi bu faklılık. E bu konuda tek bir kanun yok muydu. Tuhaf..diye geçirdi içinden. Ve ‘‘Peki savcım. Ben zaten öğrenmek istiyorum. Saat kaçta geleyim. Şimdi neler yapabilirim’’dedi ve başladı on beş gün boyunca uygulama okuluna benzer savcılık stajına. Mutluydu, Savcı Bey ilgileniyor, gerçekten uygulamayı öğretmeye çalışıyordu. Disiplinli, güler yüzlü, katibiyle espriler yapan, stajyer avukatlara ayakbağıymış gibi davranmayan bir savcıydı. Themis sabahları erkenden orda olmaya gayret ediyor, mesai bitimine yakın Adliye Sarayı’ndan çıkıyordu. Avukatlık stajı hoşuna gitmeye başlamıştı ancak onu bekleyen bilmediği şeyler vardı. Ve savcılık stajında son günü... Savcı Bey , ‘Sen bu şekilde devam edersen başarılı olacaksın Themis. Doğruyu elinden bırakma. İnsanlara dikkat et. Helal kazanç için uğraş. Yeri gelince ücretsiz de hak ara. Savun! ’dedi. Themis çok mutluydu Savcı Bey’in sözleri mutlu etmişti. Themis’e meslek aşkı vermişti o sözler. Ve teşekkür ederek ayrıldı savcılıktan.
Sırada İdare Mahkemesi vardı.
İdare mahkemesi’nde de on beş gün kalacaktı Themis. İdare hukukundan birşeyler biliyordu. Okulda en çok sevdiği dersler arasındaydı. İkinci ve üçüncü sınıflarda görmüştü bu dersleri. İdare mahkemesi Adliye Sarayı’ndan bağımsız ve apayrı bir mahaldeydi. Burda hakimler ve kalem üyeleri sıcak bir havayı paylaşıyor, huzurlu bir atmosfer vardı. Boş bir odada dosya inceleyebileceklerini belirtti hakim. Ve anlattı ilk incelemeyi,dosyaları,olan biten herşeyi. Hatta stajyer avukatları toplayıp bir seminer bile verdi. Themis savcılıktaki heyecanı özlüyordu yine de. Oysa daha ço...k özleyecekti. Themis İdare Mahkemesi’nde dosya inceledi,raporte etti, savcılık kadar olmasa da güzel günler geçirdi. Bu arada yaşadığı maddi sıkıntı Themis’i bir bunalımın eşiğine sürüklemişti. Okulda iken kredi ve burs alıyordu. Öğrenciydi ama daha iyi pozisyondaydı. Şimdi ise stajyer avukat olmasına rağmen öğrenciden üstün gibi görünen bu pozisyonda daha sıkıntılı günler geçriyordu. Bu durum yalnız onun değil Türkiye’deki tüm stajyer avukatların temel sorunuydu. Ve artık burda da on beş gün doldu. Themis, Ağır Ceza Mahkemesi’ne gidecek olmanın heyecanıyla oradan ayrıldı.
Artık Ağır Ceza Mahkemesi’ndeydi.
Ağır Ceza Mahkemesi Kalemi’ne gitti Themis. Müdür’e ‘‘Merhabalar. Kolay gelsin. Ben stajyer avukatım. Mahkemenizde stajımı başlatacaktım’’dedi. Müdür Bey güler yüzle ‘‘Hoşgeldiniz Avukat Hanım. Karşıda Başkan Bey’in odası var havale yaptırıp gelin’’ dedi. Havaleyi yaptırmak için Başkan’ın odasına gitti Themis. ‘‘Buyrun’’dedi Başkan Bey. Oturmasını rica etti. Biraz sohbet ettiler ancak sert bir suratı vardı Başkan’ın. Themis bunu anında farketmişti. Sohbetin ardından havalesini yaptırıp Kalem’e geçti. Oturacak yer yoktu ama köşede bi sandalye buldu ve geçti oturdu. Kalın bir dosya aldı okumak için. Biri vardı Kalem’de. Sürekli şikayetler ediyordu. Sitemkardı; ‘‘Ya bıktım bu insanlardan. Bu dosyalar neden burda. Başkan’a bak e-imza yetmiyor birde ıslak imza istiyor. Ne bu arkadaş’’diyor,bağırıyordu. Karşıda iki katip vardı, hiç konuşmuyor sürekli bilgisayarda birşeyler yazıyorlardı. Yan taraflarında bir masa ve bu masada bir başka kalem görevlisi, Themis’in oturduğu sandalyenin yanında da müdürün masası vardı. Odada bulunanlardan sadece müdür , bu şikayetlere cevap veriyordu. ‘‘İşini yap. Bir kez de şikayet etme’’diyordu. Themis daha sonra öğrendi ki bu sitemkar mübaşiriymiş mahkemenin. Hiçkimse tek kelime etmiyordu Themis’e. Konuştuğu zaman da cevap alamıyordu zaten. İlk izlenim böyle olunca nasıl geçecek bu otuz gün dedi içinden. Artık savcılıkta olan günleri mumla arama zamanıydı. O günleri gerçekten özlemeye, zamanla da mahkemeye gitmemeye , staj yapacağı avukatın yanında çalışmaya başlamıştı. Avukatının örtülü olarak ilk tavsiyesi, para alamayacağın davalara bakmamak olmuştu. Nitekim kendisi de öyle yapıyordu. Avukatın deyimiyle az paralı olan davaları önemsemiyor, oflayarak dilekçelerini hazırlıyor veya Themis’e hazırlatıyordu. Themis, mesleği yaparken para kazanmanın da gerekli ve önemli olduğunu biliyordu. Ancak işi sadece para için yapmak veya parasız dosyaları alırken önem vermeden dilekçelerini hazırlamak ona yanlış bir uygulama gibi geliyordu... Yanlıştı da...
Bugün günlerden Salı. Staj döneminde ilk kez duruşmaya girecek Themis. Başkan, Themis’e yönelerek; ‘‘Kürsünün önüne bir sandalye alın orda oturun. İzleyici bölmesinde oturmayın’’dedi. Öyle yaptı Themis. Katibin yanına sandalye aldı ve oturdu. Arkasındaki kürsüde savcı ve üç hakim oturuyordu. Çok heyecanlıydı çok büyük bir duruşma salonuydu. Mikrofonlar, kamera, projeksiyon cihazı, bilgisyarlar, dev ekran televizyonuyla duruşma salonunu şöyle bir gözden geçirdi. Çok geçmeden mübaşir dışarı çıktı ve seslendi. Gelenler oldu içeri. Biri sanık kürsüsünde durdu ayakta. Cübbesinden avukat olduğunu anladığı bir başkası da sol tarafta sanık müdafiisi kürsüsüne oturdu. Başkan Bey başladı soru sormaya sanığa. Sanık konuştu konuştu... Themis afalladı biran. Başkan sanığa; ‘‘Yalan söyleme. Düzgün konuş, bak beni sinirlendirme’’ gibi cümleler kuruyordu. Themis sanığın müdafiisine baktı. Belki birşey yapar diye geçirdi içinden. Çünkü onun işi savunmaktı. E savunduğu kişiye kötü davranılıyordu. Herhalde birşey yapacaktı. Beklediği gibi olmadı. Sanığın müdafiisi sessiz kaldı. Başkan ona söz verdiğini belirterek; ‘‘Sanık müdafiinden soruldu’’ dedi ve müdafiiye baktı. Müdafii ayağa kalktı ve sessizce; ‘‘Sanığın dediklerine diyecek birşeyimiz yoktur. Eksik hususlar giderilsin. Sanığın beraatini talep ediyoruz’’ dedi. Themis, adalet tanrıçası avukat olmak istiyordu o yüzden müdafiiyi dikkatle izledi. Buruk bir şekilde meğer avukatlık ne kadar kolay bir meslekmiş diye geçirdi içinden. Bilmiyordu hayalini kurduğu mesleğin şimdiki uygulayıcılarının matbu cümleler kullandığını. Bilmiyordu robotlaşan hukuk dünyasını...
Yine değişik birşeyler oluyordu. İç dünyası karmakarışıktı. Hakkın dağıtıcısı olarak bildiği hakimler, hakkın savunucusu olarak bildiği Adalet Savunucuları Avukatlar hep böyle miydi. Hani ceza muhakemesinde ilkeler vardı, hani Türkiye’nin taraf olduğu Bangolar Yargı Etiği İlkeleri vardı, hani Ceza Muhakemesi Kanunu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi. İşte o anın hayal kırıklığı tahmin edilemez boyuttaydı. Hukuk ... Adalet...Hakkaniyet ayaklar altında ve sadece kağıt üstünde kalmış, yıllarca aldığı hukuk eğitiminde algıladığı mantalite biranda yok oluvermişti. Ve o gün bunları öğrenerek ayrıldı Adalet Sarayı’ndan. Bir daha da gitmedi, gidemedi Ağır Ceza Mahmesi’ne. Geri kalan günleri avukatının bürosunda geçirdi.
Avukatı, arada sırada Themis’e yazması için dilekçeler veriyor, dava açmasını istiyordu. Themis birşeyler öğrenmenin verdiği mutlulukla doluyor, Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki hayal kırıklığını tamir ediyordu. Yine bir Salı. Duruşma günü ama Themis avukatının duruşmasına katılmak istiyordu. Avukatıyla birlikte Adliye Sarayı’na gitmek üzere çıktılar bürodan. Beş dakika sonra vardıklarında avukatı ‘‘Sen şu dilekçeyi havale ettir Themis. Ben yukarıda avukatların dinlenme odasındayım’’dedi. ‘‘Tamam’’dedi Themis. Ve koşturdu. Birazdan avukatının duruşmasına girecekti. Onu büyük bir tecrübe olarak gördüğü için büyük bir sevgi ve saygı besliyordu ona karşı. Hem nezaketli olmak da gerekirdi hukuk camiasında. Themis böyle görmüştü dört yıl boyunca eğitim aldığı Hukuk Fakültesinde. Ve Themis işlemleri hızlıca tamamladı. Duruşma salonunun kapısına geldiğinde nefes nefeseydi. Ama gördüğü sahne onu birkez daha şaşırtmış, buruk bir rahatsızlık bırakmıştı içinde. Avukatı duruşma salonunda, davalı kürsüsündeydi. Kapıda bekledi. Zaten çok geçmeden avukatı çıktı. Hiçbirşey olmamış gibi davrandılar. Tuhaf bir durum diye geçirdi içinden Themis. Yargılamıyordu avukatını. Belki de yeni olmanın beraberinde getirdiği öğrenme yetisinden kaynaklanıyordu bu davranışı. Derken otuz gün doldu. Bakalım şimdi onu neler bekliyordu.
Dördüncü durağıydı Asliye Hukuk Mahkemesi.
Burda da farklı birşey olmadı aslında. Hakim havalesini yaptı ve mezun olduğu üniversiteyi sordu. Başka bir konuşma geçmedi aralarında. Kalem Müdürü; ‘‘İstediğin zaman gel imza at, git kızım’’ dedi. Gitti Themis.. Bir iki kez geldi o kadar. Ağır Ceza Mahkemesi’nden sonra soğuduğunu hissediyordu bu camiadan. Bu on beş gün de bu şekilde dolmuştu.
Asliye Ceza Mahkemesi vardı sırada.
Ağır Ceza Mahkemesi ve Asliye Hukuk Mahkemesi dönemlerinde tembelleşmişti Themis. Tembelliği sevmezdi aslında. Zaten üniversitede gördüğü eğitim ve disiplin de buna müsait değildi. Sabah sekiz buçuktan akşam beş buçuğa kadar ders görüyorlardı okulda. Okulun yöneticilerinden bu yoğun ders trafiğinin nedenini sorduklarında ‘‘mesleğe hazırlık’’ cevabını almışlardı. Dolayısıyla yoğun bir tempoya alışıktı. Ama staj dönemi böyle geçmiyordu işte. Tembelleştiriyordu Themis’i. Üzülüyordu bu duruma ama elden ne gelebilirdi ki. Çalışmak istiyorum demesine rağmen kimse kulak asmıyordu. Neyse ki eskiye döndüğünü hissedeceği bir on beş günlük döneme girmişti.
Asliye Ceza Mahkemesi’ne geldi. Müdür Bey hakimin odasını gösterdi. Biraz bekledi hakimi Themis. Kapısında beklerken, uzaktan hakimin bayan olduğunu gördü. Yaklaştı kapısına. Tıklattı kapıyı, içerden ‘‘Buyrun’’ sesini duydu ve girdi. ‘‘Merhabalar Hakime Hanım. Ben stajyer avukatım. Mahkemenizde staj yapacaktım’’dedi ayakta. Hakime Hanım; ‘‘Tamam Avukat Hanım. Ben hergün gelmenizi istiyorum. Sadece imza atmanızı istemiyorum’’dedi. Themis; ‘‘Tamam Hakime Hanım. Ben zaten gelmek, öğrenmek istiyorum’’dedi. Müsaade istedi ve çıktı odadan. Odadan çıktığında Themis şaşkın ama sevinçliydi. Mutluydu. Hayallerindeki güzel, öğretici günler tekrar mı geliyordu. Diğer gün sabah erken saatte geldi Kalem’e. Dosya inceledi. Herkes sevecen karşıladı. Bu Kalem’de kimse işten kaçmıyordu. Gelen vatandaşlara yardımcı olup kendilerinin de o kimselerin yerinde olabileceklerini unutmuyorlardı.
Themis hem kalem işlerinde yardımcı oluyor hem Hakime Hanım’a sorular soruyor, bilgi alıyordu. Duruşmalara kanunuyla giriyordu, öncesinde dosyaları inceliyordu. Meraklıydı Themis. Öğrenme meraklısı. E Adalet Tanrıçası olmak kolay olmamalıydı, değildi de ona göre. Derken bir sabah Hakime Hanım Kalem’e geldi sabah saat on sularıydı. ‘‘Günaydın Avukat Hanım. Keşfe gidiyoruz, gelmek ister misiniz?’’dedi. Heyecanla ‘‘Tabi Hakime Hanım. İsterim’’dedi ve beraber çıktılar. İlk defa bir keşif görecekti. Kanundan okuyor merak ediyordu. O gün keşfe gittiler. Hakime Hanım, keşifle ilgili bilgiler verdi. Dolu dolu geçirdiği günün ardından mesai bitimine yakın eve döndü Themis. Olanlardan mutluluk duyuyordu. Çünkü bu Kalem’de herşey disiplinli, olması gereken şekilde, hızlı yürüyordu. Evet olması gereken şekildeydi, olan şekilde değil...
On beş gün çabuk bitti burda. Bitmesini istemezdi Themis ama yapacak birşey yoktu. Artık Sulh Ceza Mahkemesi’ne gitmeliydi.
Sulh Ceza Mahkemesi’nde de gidişat farklıydı. Müdür Bey Themis’e geldiği gibi ‘‘Duruşma günleri Salı - Perşembe. İstediğin zaman gel imza at git’’ dedi. Öyle yaptı Themis. Çok gitmedi bu mahkemeye de. Duruşmalara gitti sadece. On beş gün yine nerdeyse boş geçmiş gibiydi. Bu dönemde avukatının yanına gidiyordu daha çok. Avukatına bir başka Adalet Tanrısı gibi bakıyordu. Onun neler yaptığını anlamaya çalışıyor, odasında oturuyor, müvekkillerle görüşmelerini izliyor, dilekçe yazdığı zaman öğrenmeye çalışıyordu. Birgün telefonu çaldı avukatın. Bilgisayar üzerinden takip hazırladığı için çaldığını görmesine rağmen telefonu sessize aldı ters çevirdi ve işine devam etti. Çok geçmeden kapı çaldı. Yardımcısı kapıyı açtı ve müvekkilinin geldiğini söyledi. Avukat ayağa kalktı ve ‘‘Aaa sizmiydiniz. Hoşgeldiniz’’dedi. Gelen müvekkil biraz önce arayan kişiydi; ‘‘Avukat Bey , aradım sizi ama ulaşamadım’’dedi. Avukat; ‘‘Ha öyle mi, kusura bakmayın. Telefon sessizdeydi görmedim’’dedi yerine otururken. Ve telefonu kaldırdı ekranını kendine doğru çevirdi, telefonun ekranını yeni görüyormuşçasına. Themis şaşkınlıkla izliyordu Avukatını. İçinden geçirmeye bile çekindiği şey gerçek mi olmuştu. Avukatlar, birer yalan makinesidir özdeyişi vuku bulmuştu sanki. İçi burkuldu. Avukatı bunu yapmak önemsiz birşeymiş, aslında doğal, sıradan birşeymiş gibi hareket ediyordu. Ve bir başka gün doğdu, Themis yine uyandı sabah saat yedide. Avukatın yanına gitmek üzere yola koyuldu. Geldi, büroyu açtı ve oturdu içeride. Avukatı geldi ‘‘Günaydın Themis’’dedi ve oturdu. Themis, avukatının odasında oturuyordu. Aslinda ilk geldiği günden beri aynı yerde oturuyordu. Avukatına; ‘‘Abi ben stajın henüz başındayım. Neler yapacağımı bilmiyorum. Sen bana hata yaparsam uyar, ben alınmam’’dedi, oturduğu yeri, odayı, hareketlerinin nasıl olması gerektiğini kastederek. ‘‘Tamam Themis. Ama birçok avukat müvekkiliyle konuşurken stajyerinin yanında olmasını istemez’’ dedi. Themis; ‘‘Ama sonuçta stajyerin de bunu öğrenmesi gerekmez mi?’’dedi. Sesini çıkarmadı avukat. Sesini çıkarmazdı da. Genelde Themis soru sorar ama avukatı sanki onu dinlemezdi. Cevap vermez veya farklı cevaplar verirdi. Her hakükarda cevapsız kalırdı Themis’in soruları. Adalet Tanrıçası olmak.. Hayaliydi Themis’in ama bu hayalden her geçen gün o kadar uzaklaşıyordu ki...
Şimdi Sulh Hukuk Mahkemesi’ne geçme zamanıydı.
Bugün Sulh Hukuk Mahkemesi’ne geçiş yaptı Themis. Aradı avukatını nezaketen haber vermek amacıyla ‘‘Abi ben bugün 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne geçtim o yüzden büroya gelemedim, haber vereyim dedim’’dedi. Avukat; ‘‘Ha tamam Themis. Sorun değil. Ben de Adliye’deyim. Duruşmam var 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde’’dedi. Themis; ‘‘Tamam abi. O zaman senin duruşmana gireyim seni mahkeme kapısında bekliyorum, sonra mahkememe geçerim’’dedi nezaket olsun diye. Avukat; ‘‘Tamam. Ben yukarıdayım. Sonra geleceğim’’dedi. Themis bekledi kapıda. Bekledi...bekledi... ama avukat gelmedi bir türlü. Oturuyordu Themis. Başını kaldırdığında avukatının duruşma salonundan çıktığını gördü. Şok oldu. Yine şaşkınlıklar içindeydi. Koşarak yetişti arkasından. ‘‘Abi bitti mi duruşman? Seni bekliyordum’’dedi. ‘‘Ha evet bitti Themis. Ben ilçeye geçeceğim. Sen istersen burda takıl, istersen büroya geç’’dedi gülerek. Themis tarifsiz bir kırgınlık yaşadı o an. Ama belli etmek istemedi avukatına. Çünkü o avukattı... Adaletin Savunucusu Avukat! Hayatı boyunca hissetmediği bir değersizlik duygusuyla yürüdü Adliye Sarayı koridorlarında. Arkadaşıyla görüştükten sonra alel acele çıktı ordan. Bir kafeye gitti ve hissettiği o değersizliğin ağırlığını kaldıramadı, boşaldı gözleri. Tüm bu olanlar koca bir hayal kırıklığından başkası değildi.
Hepimiz biliriz, Yunan Mitolojisi’nde Themis Adalet tanrıçasıdır. O, öfkelenmez ve cezalandırma yoluna gitmez. Gözleri kapalıdır. Tarafsızdır. İşte genç hukukçu Themis de bunun gereğini yerine getiriyordu. Ancak gün geçtikçe mutsuz oluyor ve adalete inancı azalıyordu. Buna rağmen diğer bir yandan buna müsaade etmemeye çalışıyordu. Bu yüzden farklı yönlerden kendini geliştirmeye karar vermişti. Ama her geçen gün yeni bir yüzle ortaya çıkan aksaklıklar Themis’i daha da mutsuz etmek için uğraşıyordu sanki. Stajın ilk zamanlarında yaşadığı maddi sıkıntıları atlatmıştı. Daha sonra alışma sürecinde yaşadığı adapte sorununu da çözmüştü. Fakat şimdi... şimdi çok farklı bir sorunla karşı karşıyaydı. Yıllar boyu bildiği mantalite tamamen yok olmaya yüz tutmuştu. ‘‘Hukuk büyük bir güç. Öyle büyük bir güç ki onu istediğiniz yönde kullanabilir, onunla istediğiniz yere gelebilirsiniz. O yüzden siyasal, etnik veya dini herhangi bir grubun işlerine alet olmayın. Hukuk gibi bir gücü bazen ücretsiz alacağınız davalarda kullanın. İnsanları mutlu edin. Mutlu etmezseniz mutlu olamazsınız. Avukat, hakim, savcılıkta vicdan rahatlığı, iç huzur çok önemlidir ’’demişti Ceza Hukuku hocası son dersinde. Bu sözler her geçen gün kulağında şiddetini arttırarak yankılanıyor, kaybolan gücünü az da olsa toparlama imkanı veriyordu Themis’e.
Ve şimdi Themis, Adliye Sarayı denen namı değer Adliye’de stajını devam ettiriyor. Ona göre;
En büyük hukuki ve ahlaki operasyon bu Saray’a, bu Saray’dakilere yapılmalı.
Hukukun en başta bu insanların elinde oyuncak gibi veya oyuncaktan da öte çok etkili bir silah gibi kullanılmasından vazgeçilmeli.
Adalet tekrar Adalet ve Düzen Tanrıçası Themis’in adaletine dönmeli. Öfke ve cezalandırma amacı bu Saray’dan uzak durmalı.
Bu Saray’da artık yalnızca ve yalnızca HAK, ADALET ve HUKUK üçlüsünün sevgi ve saygıyla, tarafsız ve bağımsız, ahlaki ilkelere bağlı olarak gezenlerin Saray’ı olmalı.
Tüm bu anlatılanlardan sonra, Themis adaletin hala yaşadığına, düzenin geleceğine, hukuk camiasının, Saray eşrafının güzel günler göreceğine inanıyor ve bu inancını tüm hukuk kimliği giymiş hukuksuzlara karşı inatla yitirmeyecek. Gönlü ve terazisi kırık Themis’i tekrar canlandırmak için dimdik ayakta durarak, hukuksuzlara meydan okuyacak!
Hepimize HAK, ADALET ve HUKUK ’un kol gezdiği güzel yarınlar diliyorum,sevgiler...
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Adalet Tanrıçası Themis'in Avukatlık Stajı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av.Gümüş'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
08-12-2013 - 22:50
(3804 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 10 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 10 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
5424
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 2 saat 31 dakika 26 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,43 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 19839, Kelime Sayısı : 2625, Boyut : 19,37 Kb.
* 1 kez yazdırıldı.
* 3 kez indirildi.
* Henüz yazarla iletişime geçen okuyucu yok.
* Makale No : 1734
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,03402591 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.