Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Geleneğin Gölgesinde Kalmış Hukuk Eğitimi Ve Avukatlık Sınavı

Yazan : Murat Burak Aydın [Yazarla İletişim]

Geleneğin Gölgesinde Kalmış Hukuk Eğitimi ve Avukatlık Sınavı

[SIZE="2"]1.Giriş
[/size]Ülkemizde cumhuriyetin kurulmasından sonra modern anlamdaki ilk hukuk eğitimi 1925 yılında Adalet Bakanlığına bağlı olarak açılan Ankara Hukuk Mektebi’nde başlamıştır.1 Bunu takiben 1933 yılında da İstanbul Üniversitesi’nde de hukuk eğitimi başlamıştır. O günlerden günümüze kadar Türkiye ve dolayısıyla Türk hukuku sayısız değişikliğe uğramış ve ne üzücüdür ki hiçbir zaman tam anlamıyla gözünü kapatıp, terazisini dengede tutup kılıcıyla adaleti sağlayamamıştır. Günümüze kadar gelen süreçte toplumsal meseleler gittikçe karmaşıklaşmakta ve derinleşmektedir. Hukukun da her türlü toplumsal değişime ayak uydurması olmazsa olmaz bir durumdur. Hukukun bu kadar hayatımızın içinde olması ve hukukla temasımızın kaçınılmaz olması sebebiyle hukukçular da gün geçtikçe daha aranır olmaktadırlar. Arz, bu talebi karşılamakta gecikmemiştir ve bugün hukuk fakültesi sayısı 100’e yaklaşmıştır. Serbest piyasının mevcut olduğu durumda hukuk fakültesi sayısını salt olarak eleştirmek yersiz olacaktır, üzerinde düşünülmesi gereken eğitimin kalitesi ve hukuk mesleklerine giriş koşullarıdır.

[SIZE="2"]2.Hukuk Eğitimi[/size]
2.1.Hukuk Eğitimine Seçilme

Bilindiği üzere ülkemizde yükseköğretim kurumlarına merkezi bir sınav ile öğrenci alınmaktadır. Bir kaç bölüm istisna olmak koşuluyla genel kural öğrencinin bu sınavdaki başarısına göre yapılan sıralamayla yerleştirme yapılmasıdır. Hukuk eğitimindeki ilk sorun burada ortaya çıkmaktadır. Milyonlarca öğrencinin girdiği bu sınavda tam anlamıyla bir hukuk öğrencisi profili oluşmamaktadır. Yani aile, çevre baskısı ve aslında başka bir eğitim almak isteyenlerin farklı düşüncelerle hukuk fakültelerini tercih etmeleri gibi etkenler gerçekten hukuk öğrenmeye istekli bir öğrenci profilinin oluşmasında engeldir.

Öğrenci profili üzerine diğer bir sorun ise öğrencinin entelektüel bilgi birikiminin olmayışıdır. Öğrenim hayatı boyunca sınav odaklı yetiştirilen öğrenciler lise hayatlarını da böyle sürdürmektedirler. Dolayısıyla hukuk fakültelerine gelen öğrenci de analitik düşünme, düşündüklerini ifade edebilme, karar verebilme yetisine sahip olmamaktadır.

Bu sebeple, hukuk eğitimi almak isteyen öğrencilerin iyi elenmesi gerekmektedir. Bu konuda verilecek klasik örnek A.B.D.’deki hukuk eğitimine giriş sistemidir. A.B.D.’de hukuk eğitimi alabilmek için öncelikle herhangi bir dört yıllık lisans programı bitirmiş olmak gerekmektedir. Daha sonra LSAT (Hukuk Okulu Giriş Sınavı) ismi altında sadece hukuk eğitimi almak isteyenlere yönelik çoktan seçmeli bir sınav yapılmaktadır. Bu aşamaları geçen öğrenci üç yıl hukuk eğitimi almaktadır. Görüldüğü üzere yaklaşık yedi yıllık bu yol zaten istekli ve yeterli olmayan bir çok adayı elemekte, süzmektedir.

Ülkemizdeki mevcut yüksek öğretime giriş modelinde hukuk fakültelerine özel bir düzenleme yapılması ne yazık ki çok uzak bir ihtimal olarak görünmektedir. Çünkü gelenekselleşmiş bir modelin değiştirilmesi fikrini, karar verme mekanizmaları her durumda olduğu gibi kolay kolay benimsemek istemeyeceklerdir.

2.2.Hukuk Eğitiminde Temel Sosyal Bilimler Eğitimi Eksikliği
Ülkemizde hukuk fakültelerinin birinci yıl programlarına bakıldığı zaman anayasa hukuku, roma hukuku, medeni hukuk dersleri değişmez olarak vardır. Oysa henüz hukuk kavramının ne olduğundan habersiz bir öğrenciye bu derslerin dayatılması öğrencinin bu dersleri tam anlamıyla kavramadan ezbere yönelmesine sebep olmaktadır. Henüz devlet, egemen, iktidar, hukuk gibi temel sosyal bilimler kavramlarından haberi olmayan bir öğrenci bu derslerle boğulmaktadır.

Bu sebeple hukuk eğitimi beş seneye çıkarılıp en azından birinci yılda felsefeye giriş, sosyal psikoloji, adalet psikolojisi, sosyolojiye giriş gibi temel sosyal bilim derslerini alarak ilerleyen yıllardaki eğitim sürecini daha iyi anlamlandırıp kavrayabilir.

2.3.Hukuk Eğitiminin Konsantre Bir Eğitim Oluşu
Hukuk fakültelerinde dört yıl sürecince öğrenciye yaklaşık 25’ten fazla ders zorunlu kılınmıştır. Öğrenci bir yandan genel kamu hukuku dersinde insan hakları ve devletin ne olduğunu öğrenirken diğer yandan deniz ticareti dersinde konişmentoyu ertesi gün de kanunlar ihtilafı kurallarını öğrenmek zorunda bırakılmaktadır.

Bu açıdan bakıldığında öğrenci tam anlamıyla bir bilgi bombardımanına maruz bırakılmaktadır. Üstelik çoğu derste dokuzyüz, bin sayfalık düz metin içeren, gerçek anlamda bir ders kitabı olmayan kitaplar kullanılmaktadır. Zira ülkemizde tam anlamıyla hukuk ders kitabı sayısı bir elin parmaklarını geçmemektedir. Bu tarz kitaplar ülkemiz hukuk eğitiminin zihniyetini yansıtmaktadır. O da, öğrenciye seçme hakkı verilmeden o alanda ne kadar bilgi varsa öğrenmesi beklenmesidir. Elbette bu tarz detaylı kaynaklara ihtiyaç vardır. Ancak bu kaynaklar lisans eğitiminde kullanılmamalıdır.2 Çünkü öğrenci bu tip kaynaklarda, yargıtay kararları, doktrinel tartışmalar ve kesin olmayan cümleler arasında boğulmakta temel bilgiyi ararken kaybolup gitmektedir. 3

Bu başlık altındaki diğer bir mesele ise ders işleniş tarzıdır. Hukuk fakültelerinde derslerin büyük bir kısmı konferans biçiminde, öğreticinin düz anlatım ile konuyu anlatmasıyla yapılmaktadır. Bu da öğrencinin ilgisini kırmakta, dersi sıkıcılaştırmaktadır.

Böyle bir durumu ortadan kaldırmak için hukuk ders kitapları hazırlanmalıdır. Bu kitaplar şemalar, fotoğraflar, tablolar içermelidir. Öğretici tarafından kısa okuma parçaları verilmeli ve bunların üzerine kısa yazılar hazırlamalarını istemelidir. Böylece öğrencinin dersi kavrama becerisi artacak, öğrenci yazıları hazırlarken az da olsa araştırma yapmaya itilecektir.

Son olarak hukuk klinikleri geliştirilmelidir. Hukuk klinikleri sayesinde öğrenci belli bir konuyu enine boyuna araştırıp bunu kolay anlaşılır bir biçime getirip liselerde, cezaevlerinde, hastanelerde burada bulunanlara temel hak eğitimi vermesi hem öğrencinin araştırma, özetleme, raporlama yeteneğine mükemmel katkı sağlayacak hem de ihtiyacı olanları hakları konusunda bilgilendirerek toplumsal bir farkındalık yaratacaktır.

2.4.Hukuk Fakültelerinin Tek Tip Hukukçu Yetiştirmesi
Hukuk fakülteleri ne yazık ki tek tip hukukçu yetiştirmektedir. Aynı ders programları, aynı ders içerikleri ve aynı kitaplarla bir anlamda mekanikleşmiş bir biçimde mezun vermektedirler. Hukuk öğrencilerinin öğrenimleri boyunca farklı olarak izleyebilecekleri bir yol yoktur. Mezun olmak için kendilerine diğerlerinden farklı olarak verilmeyen bilgiyi almaları gerekmektedir.

Bu anlamda çok alternatifli bir hukuk öğreniminin uygulandığı İngiltere incelenebilir. İngiltere’de hukuk öğreniminde çeşitli alternatifler mevcuttur. Sadece hukuk eğitiminden ayrı olarak, kukuk ve kriminoloji, hukuk ve psikoloji, hukuk ve Fransız hukuku, hukuk ve Amerikan hukuku şeklinde alternatif programlar uygulanmaktadır. Burada, İngiltere’de uygulanan normal hukuk eğitimi programını görmek faydalı olacaktır.

Örnek 1: London School of Business & Finance (Hukuk Lisans Programı – 3 Yıllık)4
1. Yıl
i. Hukukçuluk Yetenekleri ve Kişisel Gelişim
ii. Hukuk Sistemi
iii. Kamu Hukuku
iv. Sözleşmeler Hukuku
v. Magistrates Court5 Usul Hukuku
vi. Hukuki Düşünme ve Tartışma
2. Yıl
i. Avrupa Birliği Hukuku
ii. Ceza Hukuku
iii. Haksız Fiil Hukuku
iv. Hukuki Araştırma ve Gerekçelendirme
v. Medya, Spor Hukuku veya Krimoloji seçmeli derslerinden ikisi
3. Yıl
i. Arazi Hukuku
ii. Hakkaniyet Hukuku6
iii. Hukukçuluk Yetenekleri: Görüşme, Arabuluculuk.
iv. Tez, Hukuk Bilimi, Şirketler Hukuku, Çevre ve Planlama Hukuku derslerinden 3 tanesi seçilir.

Görüldüğü üzere bu örnek oldukça çarpıcıdır. Öğrenci üç senede hem yeterince hukuk yeteneğine ilişkin ders almaktadır hem de teknik hukuk, kariyer ve kişisel gelişim konularına ilişkin dengeli bir biçimde öğrenim görmektedir. Diğer fark edilen unsur ise programın sadeliği, kısalığı ve teknik hukuk derslerinin azlığıdır.

Sonuç olarak hukuk eğitimi çeşitlendirilmelidir, her öğrenciye aynı yol haritası sunulmamalıdır, gelenekselleşmiş modelden sıyrılınmalıdır. Öğrenci olabildiğince özgür bırakılmalı ve belli bir temeli aldıktan sonra istediği alandaki dersleri seçip o alanda ilerleyebilmelidir.

2.5. Hukuk Eğitimi ve Yabancı Dil
Ülkemizde öğrenciler ilkokul dördüncü sınıftan itibaren İngilizce eğitim görmeye başlamaktadırlar. Ancak öğrenci ilk ve ortaöğretim boyunca süren bu İngilizce eğitimi sonucunda liseden mezun olduğunda çok az bir kazanım elde etmiş olmaktadırlar.

Bu sebeple lisans öğrenimine başlayan öğrenci de bu durumundan mağdurdur. Hatta öğrenciler yabancı dil derslerinden soğumakta, olabildiğince uzak durmaya çalışmaktadırlar. Oysa ki anadilimiz dışında başka bir dili konuşabilmek ve başka bir dil konuşan birisini anlayabilmek önemli bir niteliktir. Sınırların kalktığı, mesafelerin kısaldığı günümüzde dil gittikçe daha da önem kazanmaktadır.

Ancak hukuk alanında dil konusu da diğer konular gibi, belki de hukukun çok yerel olduğu düşüncesiyle, geleneğin gölgesinde kalmış, ilgi görmemiş ve gelişememiştir. Bugün hukuk fakültelerinin bir kısmında mesleki ingilizce veya hukuk ingilizcesi adı altında verilen dersler dışında lisans öğrencilerine yönelik yabancı dil eğitimi verilmemektedir. Bu sebeple hukuk mezunları yabancı meslektaşları ile rekabet edememekte, yabancı mevzuatı takip edememekte ve en önemlisi geniş bir dünya görüşünü benimseyememektedir. Bu konuda Kemal Gözler’in verdiği örnek oldukça trajik ve tam olarak bu durumu açıklamaktadır.

BursaRay Davası Örneği: Bursa Büyükşehir Belediyesi ile Bursa hafif raylı sistem birinci aşama yapım projesi inşaatını yapan firmalar arasında 1997 yılında imzalanan sözleşmede, uyuşmazlıkların çözümü konusunda tahkim usûlü öngörülmüştü. Üstelik yapılan tahkim sözleşmesinde tahkim yeri olarak Lahey ve uygulanacak hukuk olarak da Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) kuralları belirlenmişti. 26 Mart 2003 tarihinde yüklenici firma olan GÜRİŞ İnşaat A.Ş., BursaRay’ın birinci etap inşaatı sırasında aralarında proje bedelleri de olmak üzere 28 başlıkta bazı anlaşmazlıklar olduğunu ileri sürerek, tahkim yoluna başvurmuştur. 2003 yılında oluşan hakem heyeti, 2005 yılı Aralık ayında tahkim davasını sonuçlandırmıştır. Neticede tahkim heyeti, Bursa Büyükşehir Belediyesinin GÜRİŞ’e 9,5 milyon Euro ödemesine hükmetmiştir. GÜRİŞ, Bursa Büyükşehir belediyesi aleyhine daha başka tahkim başvurularında da bulunmuştur. Belediyeden istediği tazminat toplamı 40 milyon Euro’yu bulmaktadır. Belediye ilk başta tahkim heyeti karşısında savunma yapmak için kendi hukuk müşavirini göndermiştir. Ancak daha sonra, pek muhtemelen, bu işin klasik hukuk eğitimiyle yetişmiş bir hukukçuyla halledilemeyeceğini anladığından, Pieter Tubbergen isimli Hollandalı bir avukatı tutmuştur. Hemen belirtelim ki böyle büyük bir davada, hakem ücretleri, avukatlık ücretleri ve yargılama giderleri yüzbin dolarla ifade edilir.“7

Bu üzücü örnekten de yola çıkılarak denebilir ki, günümüzde bir hukukçunun yabancı bir dili konuşuyor olması ve o dilin hukuki terminolojisine mutlaka hakim olması gerekmektedir.

[SIZE="2"]3.Avukatlık Sınavı Üzerine
[/size]3.1.Niteliksiz Hukuk Mezunları Sorunu

Yukarıda anlatıldığı üzere üniversiteye giriş sistemi nitelikli öğrenciyi, niteliksiz öğrenciden yeterince ayırabilen, yeterli bir süzme mekanizması değildir. Hukuk fakültelerine ilişkin, yukarıda bahsedilen sorunlar sebebiyle de niteliksiz hukuk mezunlarının çoğalması riski ortaya çıkmaktadır.

Söz konusu riskin devamı niteliksiz avukat, hakim ve savcıların yetişmesidir. Hakimlik ve savcılık mesleklerine girişlerin sınav ve mülakatla olması, her ne kadar yeterli olmasa da, bu niteliksizliğin önüne geçmede gerekli bir yoldur. İşte burada avukatlığa girişte böyle eleyici bir mekanizma olmayışı niteliksiz avukat yığını oluşması riskini gündeme getirmektedir.

Eleyici bir mekanizma ile, mekanizmanın şekline de bağlı olarak, bu risk kısmen azaltılabilir. Böyle bir öneriye karşılık avukatlığın serbest bir meslek olduğu ve bu sebeple bir sınavla avukat olmanın zorlaştırılmaması gerektiği ileri sürülebilir.
Avukatlık kanununa göre avukatlık serbest bir meslektir. Ancak avukatlık bir takım nitelikleri ve becerileri gerektiren bir serbest meslektir. Yukarıda sayılan hukuk eğitimine ilişkin aksaklıklar sebebiyle de her hukuk mezununun bu nitelikleri edinmiş olmasını beklemek doğru olmaz. Bu sebeple avukatlık mesleğinin kalitesini koruyabilmek için, kaliteli bir adalet hizmetinin sağlanabilmesi için avukatlık mesleğine alımda seçici davranılması gerekir.

Sonuç olarak, mevcut şartlar içerisinde avukatlık mesleğine girişte bir takım kriterler ve eleyici mekanizmalar getirilmesi mesleğin ve sağlanan hizmetin kalitesi açısından gereklidir.

3.2.Eleyici Mekanizmanın Biçimi Sorunu
Ülkemizde popüler bir eleme yöntemi olarak test yöntemi kullanılmaktadır. Öğrencinin soruları okuyup en uygun seçeneği işaretlemesinden ibaret bu yöntem öğrencinin analiz ve üretme yeteneğinden çok ezber yeteneğine hitap etmektedir.

Hukuk gibi analizin, isimlendirmenin, problem çözmenin hayati olduğu bir alanda mesleğe giriş sınavlarının tamamen teste dayalı olmaması gerekir. Sınavın ilk aşamasında bu yöntem kullanılsa da sonraki aşamalarda öğrencinin problem çözme, olay analizi ve muhakeme yeteneğini ölçecek bir sınav oluşturulmalıdır.

Bu bakımdan A.B.D.’de uygulanan baro sınavları örnek gösterilebilir. Her eyalette sınav uygulaması farklılaşsa da genel konsept adayın öncelikle verilen konularda makale/deneme tarzında bir kaç metin oluşturması ve daha sonra test sorularına geçmesi şeklindedir. 8

Ülkemizde avukatlık sınavı oldukça tartışılan bir konudur. Bir süre önce hararetlenen tartışma bugünlerde tekrar sönmüştür, hazırlanan avukatlık sınavı tasarısının yasalaşması beklenmektedir. Söz konusu tasarı avukatlık stajına başlama, ÖSYM’nin yaptığı test usulü bir sınava tabi tutulmuştur. Staj sonunda ise Türkiye Barolar Birliği ve Adalet Akademisi tarafından sözlü sınav biçiminde yapılacaktır.

Staja başlarken yapılacak test sınavı başvuran adayların ön elemesinin yapılması için yararlı görünmektedir. Staj bitirme sınavı da sınavı hazırlayan kurumlar ve sınavın yöntemi bakımından ÖSYM ve test sınavı geleneğinden bir ayrılış olarak görünmektedir. Bu anlamda öğrencinin sınanması bakımından iyi bir düzenlemedir. Fakat bu biçimde yapılan bir sınavda usulsüzlük endişeleri haklı olarak ortaya çıkabilir. Bunun önüne geçebilmek için de sınavların şeffaflığı sağlanmalı, her sınav oturumu görüntülerle kayıt altına alınmalıdır.

Özetle, bir avukatlık sınavı mevcut şartlar altında gereklidir, ve bu sınav ÖSYM ve test sınavı ikilisine tabi olmamalıdır.

[SIZE="2"]4.Sonuç
[/size]
Ülkemiz hukuk eğitim sistemi ve avukatlık mesleğine giriş geleneğin gölgesinde kalmış, değişen koşullara kendini uyarlayamamış ve çağın gerisinde kalmıştır. Yapılması gereken hem hukuk eğitimine hem de avukatlık mesleğine giriş konusuna yeni bir bakış açısı getirilmesidir. Bunun için ani ve kopya çözümler değil üzerinde çalışılarak, sonuçları analiz edilerek reformlar yapılmalıdır.

Elbette bu değişimlerin karşında duran görüşler ortaya atılacaktır. Ancak unutulmamalıdır ki neredeyse doksan yıllık hukuk eğitimi ve avukatlık mesleğine giriş geleneği eskimiştir. Mümkün olan en kapsamlı uzlaşma ortamı sağlanıp, elbirliği ile geleceğin hukukçularını en iyi biçimde yetiştirecek, yabancı meslektaşları ile rekabet edebilecek, mesleğini kalite bir ortamda yürütebilecek, kaliteli bir hizmet sunabilen hukukçular yetiştirilmesi aksi iddia edilemeyecek bir gerekliliktir.

Tüm bunlar gerçekleştirilebilecek durumlardır. Yeter ki önce istek sonra da uzlaşma sağlanabilsin.


1 Güncel Gelişmeler Işığında Türkiye'de Hukuk Eğitimi, Araştırma Raporu, Türkiye Barolar Birliği Yayınlan: 173, Mart 2010, Ankara, s.43.
2 Kemal Gözler, “Hukuk Eğitiminde Ders Kitapları Nasıl Olmalıdır? Institutiones’in Yaklaşımı”, Terazi: Aylık Hukuk Dergisi,* Yıl 2, Sayı 15, Kasım 2007, s.100.
3 a.g.e. s.100.
4 London School Of Business & Finance, Undergraduate Prospectus 2012.
5 Görev alanında genellikle basit suçların yer aldığı bir mahkeme tipi.
6 Sert hukuk kurallarının esnetilmesini sağlayan ve adaletin, doğal hukuk öğretisine göre sağlanmasına imkan veren hakkaniyete dayalı bir hukuk kaynağı.
7 Kemal Gözler, “Küreselleşme Sürecinde Hukuk Eğitimi”, Legal Hukuk Dergisi, Yıl 6, Sayı 69, Eylül 2008, s.3021-3030.
8 Kaliforniya baro sınavı için bakınız: http://admissions.calbar.ca.gov/Examinations/CaliforniaBarExam.aspx (Erişim tarihi: 27.03.2012), New York baro sınavı için bakınız: http://www.nybarexam.org/TheBar/TheBar.htm (Erişim tarihi: 27.03.2012)
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Geleneğin Gölgesinde Kalmış Hukuk Eğitimi Ve Avukatlık Sınavı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Murat Burak Aydın'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
» Makale Bilgileri
Tarih
19-08-2013 - 01:02
(3916 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 3 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 3 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
4801
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 1 saat 50 dakika 36 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,23 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 16759, Kelime Sayısı : 2010, Boyut : 16,37 Kb.
* 1 kez yazdırıldı.
* Henüz yazarla iletişime geçen okuyucu yok.
* Makale No : 1681
Yorumlar : 1
Her defasında aynı sorular ve sorunlar etrafında dönüp duruyoruz. Avukatlık sınavı şart evet; ama ülkemizde yapılan sınavların güvenilirliği düşünüldüğünde, bu sınavlardan başarılı olabilmek için bir ... (...)
Makalelerde Arayın
Forumumuzdaki İlgili Mesajlar
Erken Bitirme, Üstten Ders Alma Hakkında.
Meliha - 01-07-2018 - 08:26
Yeni Hukuk Fakültesi Öğrencilerine Tavsiyeler
sametcanaslan - 10-03-2018 - 00:39
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,03819299 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.