Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Aihm: "ciddi Hastalıkları Olan Hapistekilerin Korunmasına Yönelik Düzenlemeler Yetersizdir"

Yazan : Ali Nezhet Bozlu [Yazarla İletişim]
Avukat

Makale Özeti
"ilgili hâkimlerin tutukluların sağlık durumlarını dikkate almaya ve gerekli tüm insani tedbirleri almaya yetkili kılınmaları gerekir. Ayrıca Yargıtay, henüz kesin hükme ulaşılmamış olsa dahi hayatının sonuna gelmekte olan mahpusları salıverme ile yetkilendirilmelidir."

5 Mart 2013 tarihli Gülay Çetin – Türkiye davasında (başvuru no. 44084/10), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi oybirliğiyle; tek başına ve 14. madde (ayrımcılık yasağı) ile birlikte 3. maddenin (insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele yasağı) ihlal edildiğine dair kesin olmayan kararını verdi.

Başvuru ilerlemiş kanser hastalığına rağmen başlangıçta tutuklu olarak ve daha sonra cinayet mahkûmiyetiyle cezaevinde tutulduğundan yakınan bir kişiyle ilgiliydi.

Mahkeme başvurucunun hem kesin mahkûmiyetinden önceki ve hem de sonraki tutukluluk/mahkûmiyet koşullarının insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele seviyesinde olduğu ve başvurucunun hüküm öncesi tutukluluğunda, ciddi hastalıklardan muzdarip olan hükümlü mahkûmlara uygulanabilir koruyucu önlemlere layık görülmemesi nedeniyle başvurucuya karşı ayrımcılık yapıldığı sonucuna varmıştır.

Mahkeme 46. madde (kararların bağlayıcılığı ve uygulanması) kapsamında da, Türk yetkili makamlarına, tedavi edilemez hastalık sahibi tutuklu/mahkûmların sağlıklarını hem mahkûmiyet öncesi ve hem de mahkûmiyet sonrası koruyucu önlemler almasını tavsiye etmiştir.

Başlıca olaylar

1964 doğumlu Türk vatandaşı Başvurucu Gülay Çetin 12 Temmuz 2011'de Antalya Hastanesi'ndeki cezaevi koğuşunda ölmüştür. Babası, annesi, kız kardeşi ve erkek kardeşi, başvurucunun Mahkeme önündeki davasını takip etmişlerdir.

Mahkeme'ye başvuru yaptığında emekli bir denetleyici olan Bayan Çetin, partnerini partnerinin beylik silahıyla öldürdüğü şüphesiyle 22 Aralık 2006 tarihinden beri Antalya Cezaevi'nde tutuklu bulunuyordu. Şubat 2007'de mide ve sindirim sorunlarını da içeren bulgulardan yakınmaya başladı.

19 Eylül 2008'de Antalya Ağır Ceza Mahkemesi Bayan Çetin'i kasıtlı cinayetten suçlu buldu ve 15 yıl hapse mahkûm etti.

13 Nisan 2009 tarihinde Bayan Çetin'e metastatik mide kanseri tanısı kondu ve 29 Ekim 2009 tarihindeki bir kanserbilimsel değerlendirmede onun hayati tehlike altında olduğu tespit edildi. Kanserbilimciler onun daha uygun şartlarda tutulması gerektiğini tavsiye ettiler.

Yargıtay'ın ilk derece mahkemesi kararını bozarak gönderdiği Antalya Ağır Ceza Mahkemesi, 19 Ocak 2010 tarihinde başvurucunun cezalandırılmasına ve tutuklu yargılanmasının devam etmesi gerektiğine karar verdi. Başvurucunun avukatının başvurucunun mahkemenin gözetimi altında evde tutulması talebi reddedildi.

Aralık 2010'da Bayan Çetin Yargıtay'a cumhurbaşkanlığı affı için başvurdu. Görünen o ki, onun başvurusu hakkında hiçbir işlem yapılmadı. Başvurucu tutuksuz yargılanmak üzere yirmiden fazla başvuru da yaptı. 2011 Ocak ayında sunduğu başvuru da dâhil tüm başvuruları, cezasının ağır olduğu göz önünde tutularak cezadan kaçma riski nedeniyle reddedildi.

16 Şubat 2011 tarihinde Yargıtay cezanın uzunluğu nedeniyle bir kez daha incelediği 19 Ocak 2010 tarihli hükmü onayladı. 8 Nisan 2011'de, Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun (5275 Sayılı Kanun) hükümleri uyarınca yetkili Cumhuriyet Savcılığı’nın istemi üzerine, Antalya Hastanesi sağlık kurulu, tedavi edilemez hastalığı ve hayatının cezaevi ortamında tehlike altında olması nedeniyle Bayan Çetin'in cezasının askıya alınabileceği sonucuna vardı. 20 Mayıs 2011 tarihinde başvurucunun kız kardeşinin cezaevi koğuşunda kalmasına ona gece-gündüz yardımcı olmasını temin etmek amacıyla izin verildi.
21 Haziran 2011 tarihinde Adli Tıp Kurumu, Adalet Bakanlığı'nın web sitesinde başvurucuyu inceledikten sonra oluşturduğu 15 Haziran tarihli raporu yayınladı. Rapor, Bayan Çetin'le ilgili atılacak adımlara karar verecek olan Cumhuriyet Savcılığı’na bilinmeyen sebeplerle derhal iletilmedi.

12 Temmuz 2011 tarihinde başvurucu, genel durumundaki olumsuz gidişat nedeniyle 9 Haziran tarihinde gönderildiği yoğun bakım ünitesinde hastalığından öldü.

Şikayetler, prosedür ve Mahkeme'nin oluşumu

Sözleşme'nin 2. maddesine (yaşam hakkı) dayanan başvurucu, cezaevi doktorunun kanserin ölümcül ilerleyişinden sorumlu olduğunu iddia etmiştir. Tek başına veya 14. madde (ayrımcılık yasağı) ile birlikte 3. madde (işkence ve aşağılayıcı muamele yasağı) hükümlerine göre başvurucu yetkili makamların tutuksuz yargılanması, tutukluluğunun askıya alınması veya cumhurbaşkanının affetmesi istemlerini reddetmelerinden yakınmış ve bunun kendisinin fiziki ve ruhi ızdırabını şiddetlendirdiğini iddia etmiştir.

Başvuru Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne 3 Haziran 2010 tarihinde sunulmuştur. Karar veren 7 yargıçlı Daire aşağıdaki gibi oluşmuştur:

Guido Raimondi (İtalya), Başkan,
Danutė Jočienė (Litvanya),
Dragoljub Popović (Sırbistan),
András Sajó (Macaristan),
Işıl Karakaş (Türkiye),
Paulo Pinto de Albuquerque (Portekiz),
Helen Keller (İsviçre), hakimler
ve Yazıişleri Müdürü Yardımcısı Françoise Elens-Passos.

Mahkemenin kararı

Madde 2

Mahkeme bu şikâyeti, başvurucu tarafından durumuna tıbbi ihmalin neden olup olmadığı hakkında Türk idare mahkemelerinden bir karar almak için başvurulmadığından, iç hukuk yollarının tüketilmemesi nedeniyle reddetmiştir.

Tek başına Madde 3

Mahkeme, 3. madde uyarınca, bilhassa durumları cezaevi koşullarında uzun zaman kalmakla uyuşmayan şahısların hapsedilmelerine devam edildiği hallerde ortaya çıkan sorunlarda, hapsedilenlerin sağlıklarının insani önlemler gerektirdiği görüşündedir. Mahkeme, Bayan Çetin'in hastalığının son dönemlerinde cezaevi hayatının özündeki stresin onun ömrünü ve sağılığını etkilediğini göz önünde tutmuştur. Günlük faaliyetlerini yardımsız yürütemeyecek hale geldiği zamanlarda, burada herhangi bir yeterliliğe sahip olmayan insanlar (infaz memuru, mahpus arkadaşları, kız kardeşi) gözetiminde tutulmuştur ve bu durum Mahkeme'ye göre 3. madde uyarınca ciddi bir sorundur.

Ek olarak Türk yetkili makamları Bayan Çetin'in tutuklu yargılandığı tarih ve mahkûmiyetinin kesinleştiği tarihler arasında sürekli kötüleşen sağlığına rağmen hapsedilmesinin devamına karar vermişlerdir. Başvurucu tutuklu yargılandığı esnada Türk mahkemeleri tutuksuz yargılanmasına dair ard arda yaptığı başvuruları sağlık durumunu göz önünde tutmaksızın ve kararlarında açık gerekçeler göstermeksizin reddetmişlerdir. Mahkemeler sadece ciddi hastalıklara sahip kesin hükümlü mahkûmların bu tür önlemlere hak kazanacağı gerekçesiyle ciddi hastalık sahibi hapsedilenlerin sağlıklarının korunması için oluşturulmuş prosedürü uygulamayı reddetmişlerdir. 3. maddenin gereksinimleri ile uyumsuz sonuçlanmış olan bu yorum, kısmen, ilgili kanuni hükümlerin belirsiz doğasından ve Ceza Usul Kanunu uygulandığında hâkimin hapsedilenin klinik durumunu göz önünde bulundurması gereken durumlarda Türk sisteminde açık bir hüküm bulunmamasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle ciddi hastalık sahibi hapsedilenlerin korunması için sistem gerekli netlikten, öngörülebilirlikten ve etkililikten yoksundur.

Bayan Çetin'in 16 Şubat 2011'de nihai cezalandırılmasından sonra, Ankara Hastanesi sağlık kurulunun raporu onun cezaevinde kalmaya uygun olmadığını bildirmişti. Mahkeme, Adli Tıp Kurumu'nun başvurucuyu yeniden incelemek için neden 8 Haziran 2011'e kadar beklediğini anlayamamak şöyle dursun, neden kurum raporunun cumhuriyet savcılığına iletilmediğini fakat bir hafta sonra sadece yayınlandığını da anlayamamıştır. Bu gecikmeler bu aşamada ölmekte olan başvurucuyu, ailesinin desteği içinde hoşnutluktan ve son günlerini onurlu bir şekilde geçirmesinden engellemiştir.

Mahkeme Bayan Çetin'in hapsedilme koşullarının işkence ve kötü muamele seviyesinde olduğuna ve 3. maddenin ihlal edildiğine karar vermiştir.

14. madde bağlamında 3. madde

Bayan Çetin, tutuklu yargılandığı esnada kesin hükümle mahkûm olanlarla benzer bir durumda olmasına rağmen, ciddi hastalık durumunda böylesi mahkûmların salıverilmesine ilişkin düzenlemelerden faydalanamamıştır. Bu bağlamda mahkeme Bakanlar Komitesi'nin Avrupa Cezaevi Kuralları Tavsiyesi’ndeki tutuklu ile hükümlü hapsedilenler arasındaki her türlü ayrımcılığın kaldırılmasına atıfta bulunur. Mahkeme başvurucunun davasında bu prensipten ayrılmak için herhangi bir meşru neden olmadığı düşüncesindedir.

Bu nedenle Bayan Çetin’in ciddi hastalıklara sahip kesin hükümlülere uygulanabilir koruyucu önlem hakkına layık bulunmaması 3. Madde ile bağlantılı olarak 14. Maddenin ihlali seviyesine ulaşmıştır.

Madde 46

Mahkeme istisnai durumlarda, tercihi davalı Devlet’e ait olmak üzere, 46. Madde (kararların bağlayıcılığı ve infazı) uyarınca Bakanlar Komitesi’nin denetimine tabi olarak devletin yükümlülüklerini yerine getirmesi anlamında, duruma bir son vermek için yararlı olabilecek tedbir türlerine işaret edebileceğini tekrar eder. Mevcut davada bu, Türkiye’deki ciddi hastalıklardan muzdarip mahpusların sağlık ve esenliklerinin korunmasıyla ilgili düzenlemelere dair belirli sorunların hafifletilmesini kapsayacaktır.

Mahkeme, suçlanan kişilerin tutuksuz yargılanması, azami tutukluluk süreleri ve adli kontrol (Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 101, 102 ve 109. Maddeleri) düzenlemeleri ile ilgili olarak, bu işlemlerle ilgili hâkimlerin tutukluların sağlık durumlarını dikkate almaya ve gerekli tüm insani tedbirleri almaya yetkili kılınmaları gerekir. Ayrıca Yargıtay, henüz kesin hükme ulaşılmamış olsa dahi hayatının sonuna gelmekte olan mahpusları salıverme ile yetkilendirilmelidir.

Sırasıyla cezanın ertelenmesi ve tıbbi gerekçeyle affı öngören 5275 Sayılı Kanun’un (16 (2), 6. ve 116 (1) maddeleri ve Anayasa’nın 104 (b) maddesi ile ilgili olarak Türk hukuku tutuklu olanlara eşdeğer koruma sağlamalı ve böylece onların şu anda karşı karşıya kaldıkları ayrımcılığa bir son verilmelidir.

Nihayet 2659 Sayılı Kanunun 16 (2) (c) maddesinde özetlenen adli tıp muayenelerinin resmi prosedürü aşırı resmi yaklaşımdan kaçınılarak basitleştirilmeli, böylelikle ölümcül hastalıklı mahpuslar gecikmelerin, yargı hatalarının ve diğer eksikliklerin sonucu olarak daha fazla terkedilmiş halde veya acıya maruz bırakılmamalıdır.

Adil tatmin (Madde 41)

Mahkeme Türkiye’nin başvurucunun mirasçılarına manevi zarar için 20.000 euro ve yargılama masraf ve giderleri için 20.000 euro ödemesine karar vermiştir.

Bu basın açıklaması Yazıişleri tarafından üretilmiş bir belgedir. Mahkeme’yi bağlamaz.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Aihm: "ciddi Hastalıkları Olan Hapistekilerin Korunmasına Yönelik Düzenlemeler Yetersizdir"" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Ali Nezhet Bozlu'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
08-03-2013 - 07:48
(4076 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 1 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 1 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
3760
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 1 gün 3 saat 20 dakika 8 saniye önce.
* Ortalama Günde 0,92 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 10159, Kelime Sayısı : 1189, Boyut : 9,92 Kb.
* 4 kez yazdırıldı.
* 4 kez indirildi.
* 1 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1594
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04031110 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.