Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Organ Veya Doku Ticareti Suçu (Tck Md. 91-92-93)

Yazan : Araş. Gör. Necip Taha Gür [Yazarla İletişim]
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Yazarın Notu
İstanbul Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı'nda Yüksek Lisans ödevi olarak takdim edilmiştir.

ÖZET
ABSTRACT
GİRİŞ

BİRİNCİ BÖLÜM
ORGAN VE DOKU NAKLİ


I. KAVRAMSAL AÇIKLAMA
A. Organ
B. Doku
C. Gref
D. Organ veya Doku Nakli
E. İnsan Kökenli Biyolojik Madde
II. ORGAN VE DOKU NAKLİ ÇEŞİTLERİ
A. Genel olarak
B. Yaşayan Vericiden Organ veya Doku Alınması
C. Ölü Vericiden Organ veya Doku Alınması
1. Ölüm Halinin Tespiti
2. Ölüye Gerekli Saygının Gösterilmesi
III. TÜRK HUKUKUNDA ORGAN VE DOKU NAKLİNE İLİŞKİN HÜKÜMLER
A. Genel olarak
B. Organ veya Doku Naklinin ve Ticaretinin Cezalandırılabilirliği
1. 2238 Sayılı Kanun’un 15. maddesi
2. Türk Ceza Kanunu’nun 91. maddesi
3. TCK md. 91 ve 2238 Sayılı Kanun md. 15 ilişkisi

İKİNCİ BÖLÜM
ORGAN VEYA DOKU TİCARETİ SUÇU

I. GENEL OLARAK
II. CANLI BİR İNSANDAN ORGAN VE DOKU ALINMASI SUÇU
A. Genel bilgiler
B. Suçun Konusu
1. Hukuki Konu
2. Maddi Konu
C. Suçun Fail ve Mağduru
1. Fail
2. Mağdur
D. Suçun Unsurları
1. Maddi Unsur
2. Manevi Unsur
3. Hukuka Aykırılık Unsuru
E. Suçun Özel Görünüş Şekilleri
1. Teşebbüs
2. İştirak
3. İçtima
F. Suça Etki Eden Sebepler
1. Ağırlaştırıcı Sebepler
2. Hafifletici Sebepler
G. Yaptırım
H. Kovuşturma
III. ÖLÜ BİR İNSANDAN ORGAN VE DOKU ALINMASI SUÇU
A. Genel Bilgiler
B. Suçun Konusu
1. Hukuki Konu
2. Maddi Konu
C. Suçun Fail ve Mağduru
1. Fail
2. Mağdur
D. Suçun Unsurları
1. Maddi Unsur
2. Manevi Unsur
3. Hukuka Aykırılık Unsuru
E. Suçun Özel Görünüş Şekilleri
1. Teşebbüs
2. İştirak
3. İçtima
F. Suça Etki Eden Sebepler
1. Ağırlaştırıcı Sebepler
2. Hafifletici Sebepler
G. Yaptırım
H. Kovuşturma
IV. ORGAN VEYA DOKUYU SATIN ALMA, SATMA, SATILMASINA ARACILIK ETME SUÇU
A. Genel Bilgiler
B. Suçun Konusu
1. Hukuki Konu
2. Maddi Konu
C. Suçun Fail ve Mağduru
1. Fail
2. Mağdur
D. Suçun Unsurları
1. Maddi Unsur
2. Manevi Unsur
3. Hukuka Aykırılık Unsuru
E. Suçun Özel Görünüş Şekilleri
1. Teşebbüs
2. İştirak
3. İçtima
F. Suça Etki Eden Sebepler
1. Ağırlaştırıcı Sebepler
2. Hafifletici Sebepler
G. Yaptırım
H. Kovuşturma
V. ORGAN VEYA DOKUYU SAKLAMA, NAKLETME VE AŞILAMA SUÇU
A. Genel Bilgiler
B. Suçun Konusu
1. Hukuki Konu
2. Maddi Konu
C. Suçun Fail ve Mağduru
1. Fail
2. Mağdur
D. Suçun Unsurları
1. Maddi Unsur
2. Manevi Unsur
3. Hukuka Aykırılık Unsuru
E. Suçun Özel Görünüş Şekilleri
1. Teşebbüs
2.İştirak
3. İçtima
F. Suça Etki Eden Sebepler
1. Ağırlaştırıcı Sebepler
2. Hafifletici Sebepler
G. Yaptırım
H. Kovuşturma
VII. ORGAN VEYA DOKU TEMİNİNE YÖNELİK İLAN VEYA REKLAM VERME VEYA YAYINLAMA SUÇU
A. Genel Bilgiler
B. Suçun Konusu
1. Hukuki Konu
2. Maddi Konu
C. Suçun Fail ve Mağduru
1. Fail
2. Mağdur
D. Suçun Unsurları
1. Maddi Unsurlar
2. Manevi Unsur
3. Hukuka Aykırılık Unsuru
E. Suçun Özel Görünüş Şekilleri
1. Teşebbüs
2. İştirak
3. İçtima
F. Suça Etki Eden Sebepler
1. Ağırlaştırıcı Sebepler
2. Hafifletici Sebepler
G. Yaptırım
H. Kovuşturma
SONUÇ
BİBLİYOGRAFYA


ÖZET
Bu çalışmada, organ, doku, gref, insan kökenli biyolojik madde kavramları, transplantasyon, transplantasyon çeşitleri ve modelleri açıklanmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde ise, Türk Ceza Kanunu 91. 92. ve 93. maddelerinde belirtilen suçlar ayrıntılı şekilde işlenmiştir. Bu bakımdan suçun konusu, fail ve mağduru, unsurları, özel görünüş şekilleri, ağırlaştırıcı ve hafifletici nedenleri üzerinde durulmuştur. Ayrıca konu ile ilgili bölümlerde 2238 Sayılı Kanuna da değinilmiştir.

ABSTRACT
In this study, the concepts of organ, tissue, graft, biological material of human origin, transplantation, transplant types and models are explained. In the second part of the study, Turkish Penal Code 91 92. and 93 processed as set forth in detail the crimes. In this regard, the subject of the crime, perpetrator and victim, components and specific forms of appearance, aggravating and mitigating the causes are discussed. In addition, in the relevant sections of the study, Law No. 2238 has been mentioned too.


GİRİŞ


Akıl ve irade sahibi olması sebebiyle insan en üstün varlıktır. En üstün varlık olmasının gereği olarak da bir takım haklara ve sorumluluklara sahiptir. İnsanın sahip olduğu en önemli hak ise yaşama hakkıdır. Bu hakkın sonrasında ise vücut dokunulmazlığı gelir. Zira vücut dokunulmazlığı bozulan kişi diğer haklarını kullanamaz hale gelir. Bu sebeplerdir ki, AY. md 17/2’de bireyin vücut dokunulmazlığı güvence altına alınmıştır.

İnsanın vücut dokunulmazlığını ihlal eden durumlardan biri tıbbi müdahalelerdir. Tıbbi müdahalelerde ise günümüzde en çok tartışılan işlem, organ ve doku nakli olmuştur. Organ ve doku nakli hukuki açıdan bakıldığında, kişinin beden bütünlüğüne doğrudan aykırı olan bir fiildir. Ancak bu işlemi hukuka uygun hale getiren şey, yaşam kurtarma gibi üstün bir amacının olmasıdır.

Tıp bilimindeki olumlu gelişmelere paralel olarak, organ ve doku nakli konusunda da çok iyi mesafeler katedilmiştir. Ancak bu müdahale türünün gelişmesi, birtakım sorunları da beraberinde getirmiştir. Bu sorunlardan en önemlisi ise organ ve doku ticaretidir. Organ ve doku ticareti ise, organ veya dokuyu ticari amaçla alma, başka bir insana nakletme veya naklettirmeyi kapsar. Bu açıdan bakıldığında amacın maddi menfaat elde edilmesi olduğu için, doğrudan insan onuruna aykırı bir eylemdir. Durum böyle olunca bir çok ülke mevzuatında, organ ve doku ticaretini önler nitelikte yasal düzenlemelere gidilmiştir. Zira devlet gücü, sınırları içerisinde yaşayan insanların haklarını, onurlarını korumakla mükelleftir. Türk Hukuku açısından ise ilk düzenleme 1979 tarihli 2238 Sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanun’dur. Bu kanun organ ve doku naklinin şartlarını düzenlemiş ve birtakım cezai hükümler öngörmüştür. İkinci düzenleme ise 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 91 ila 93 maddeleri olmuştur.




BİRİNCİ BÖLÜM
ORGAN VE DOKU NAKLİ

I. KAVRAMSAL AÇIKLAMA

Her sözcük hem bir nesnenin, nesne grubunun, nesnelere ait özelliklerin adıdır, hem de bunların zihnimizdeki imajlarının yani kavramlarının adıdır. Kısacası, kavramlar sözcüklere verilen anlamdır. Kavramlar ise tanımlandıkları ölçüde belirsizlikten kurtulur ve her bilim dalının konusuyla ilgili bir dizi tanımlanmış kavramı vardır.1
Organ ve doku nakli kavramı da şüphesiz tıp bilimi verileri çerçevesinde tanımlanabilecektir. Ancak bunun hukuk bilimi bakımından önem arzedebilmesi için ilgili mevzuatta tanımlanmış olması gerekir.
Mevzuatımızda “organ” ve “doku” kavramları, 2238 Sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması, ve Nakli Hakkında Kanun’da kullanılmış, ancak bunların tanımlanmasına gidilmemiştir.2

A. Organ

Yunanca bir kelime olan organ, canlı bir vücudun, belirli bir görev yapan ve sınırları kesin olarak tespit edilmiş ve dokulardan oluşan kısmına denir. Organın adı görevine göre değişir: Solunum organı, dolaşım organı, hareket organı gibi.3 Diğer taraftan organlar, sınırları kesin olarak tespit edilebilen vücut kısımlarıdır. Bu bahisle böbrek, kalp, pankreas, karaciğer, akciğer, bağırsak, dalak, mide, rahim(uterus), ve deri birer organdır.4

B. Doku

Çok hücreli canlılarda fonksiyon ve yapı bakımından birbirine benzeyen ve anatomik olarak bir bütünlük arzeden hücreler ve liflerden meydana gelen yapıya verilen addır. Çeşitli dokuların bir araya gelmesiyle de organlar oluşur.5
Organın sınırları ve fonksiyonları kesin olarak tayin edilebilirken, doku birbirine benzeyen hücre ve liflerden meydana geldiği için, bu mümkün değildir. Ayrıca doku olarak kabul edilen vücut bölümlerinin bazıları (kan, kemik iliği, sperm vb.) alındıkları zaman vücut tarafından yenilenebildikleri halde, organların yenilenebilmesi (deri hariç) mümkün değildir. 6
2238 Sayılı Kanun m. 2/I’ de “bu kanunda sözü edilen organ ve doku deyiminden, her türlü organ ve doku ile bunun parçaları anlaşılır” hükmüne yer verilmiştir.

C. Gref

Alıcının vücuduna nakledilen biyolojik maddeye “gref “ verilir. Grefler, alıcının kendi vücudundan çıkarılmışsa “oto-gref”, aynı türe ait başka bir canlıdan alınmışsa “homogref”, farklı türdeki bir canlıdan alınmışsa “ heterogref” olarak adlandırılmaktadır. Nakledilen grefler ya organ, ya da dokudurlar.7
2238 Sayılı Kanun md. 2/II’ de, “oto-grefler, saç ve deri alınması, aşılanması ve nakli ile kan transfüzyonu bu kanun hükümlerine tabi olmayıp, yürürlükte bulunan sağlık yasaları, tüzükleri, yönetmelikleri ve tıbbi deontoloji kuralları çerçevesinde gerçekleştirilir” diyerek oto-grefi kanun, kapsamı dışında tutmuştur.

D. Organ veya Doku Nakli

Organ veya doku nakli tıbbi açıdan, fonksiyonunu ifa edemez hale gelmiş hücre, doku veya bir organın çıkartılması ve yerine yeni bir hücre, doku veya organın yerleştirilmesidir.8
Başka bir ifadeyle, vücutta görevini yapamayan bir organın yerine canlı bir vericiden veya ölüden alınan sağlam bir doku veya organın nakledilmesidir.9
Organ nakli, kimi organların işlevlerini yerine getiremeyecek duruma geldiği ve başka hiçbir tıbbi çözüm olmadığına karar verildiğinde başvurulan bir uygulamadır. Organ ve dokunun sağlanması, verici için bir kişiye yeni bir hayat verme; alıcı için hastalık ve/veya ölümden kurtulma; nakli gerçekleştiren tıbbi ekip içinse hastaya yardım etme anlamına gelir.10

E. İnsan Kökenli Biyolojik Madde

İnsan kökenli biyolojik madde kavramına 2238 Sayılı Kanun ve 5237 Sayılı Kanun’da değinilmemiştir. Ancak eski Medeni Kanun’da 1990 yılında yapılan değişiklik ile mevzuatımıza girmiştir.
Canlı organizmasına ait her türlü maddeye biyolojik madde, insana has, insan vücuduna ait biyolojik maddeye ise insan kökenli biyolojik madde denilmektedir.11

II. ORGAN VE DOKU NAKLİ ÇEŞİTLERİ

A. Genel olarak
Günümüzde tıp bilimi çerçevesinde organ ve dokular, çeşitli şekillerde aktarılabilmektedir. Otolog transplantasyon, kişinin kendi bedeninden kaynaklanan dokuların başka bir yere aktarılması, alojen transplantasyon, canlı veya ölü insandan alınan organ ve dokuların bir başkasına aktarılması, xeno-transplantasyon, insan dışında bir canlıdan ya da yapay olarak üretilmiş organların bir kişinin bedenine yerleştirilmesi, organ ve doku nakil çeşitleri arasında yer almaktadır.12
2238 Sayılı Organ ve Doku Nakli Kanunu’nun yukarıda belirttiğimiz md. 2/II hükmü nedeniyle otolog transplantasyon ve xeno transplantasyon inceleme alanımız dışındadır. Dolayısıyla bu aşamadan sonraki organ nakli bahsinde alojen transplantasyon anlaşılmalıdır.
Alojen organ ve doku aktarması işlemi ise, yaşayan veya ölü bir vericiden alınan organ, doku ve hücrelerin, iyileştirme amacıyla bir alıcıya aktarılması anlamını taşımaktadır.13 Alıcı ise her durumda yaşayan bir insandır. Böylece organ veya doku naklinin koşulları, ölü yahut canlı bir insandan alınmasına göre farklılaşır.14

B. Yaşayan Vericiden Organ veya Doku Alınması

Bir kimsenin organını bir başkasına vermesi, kendisi için yararı olmadığı ve bedensel bütünlüğüne yönelik doğrudan, ağır ve geri dönülemez sonuçlar doğuran bir eylem olduğundan, kişinin rızasıyla da olsa esasen kişilik haklarına aykırıdır.15 Zira kural olarak bir kimsenin vücut bütünlüğü hukuk tarafından korunmuştur ve bunun ihlali sonucunu doğurabilecek her müdahale hukuka aykırıdır. Ayrıca kişinin buna rıza göstermesi de önem taşımaz.16
Ancak, insanın vücut dokunulmazlığının mutlak olduğu görüşü, tıbbın inanılmaz derecede geliştiği günümüzde katılığını kaybetmek zorunda kalacak, tek başına dikkate alınan şahsi bütünlük, organ veren-organ alan olmak üzere iki bireyin fiziki bütünlüğü olarak, birlikte ele alınması gerekecektir.17
Bu hususlar Türk doktrininde tartışılmış ve yaşayan kişilerden organ ya da doku alımının hukuka uygun olabilmesi için belli şartların varlığı gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu şartlar, “üstün amaç”, “zararsızlık ve elverişlilik”, “vericinin rızası”, “hekimin onayı ve aydınlatma yükümlülüğü” olarak ifade edilmiştir.18
Üstün Amaç, biyolojik madde alındığı zaman, alıcının elde edeceği yararın, vericinin zararını ikinci plana itmesidir.19 Esasen buradaki üstün amaç, hayat kurtarma veyahut alıcının sağlığının daha iyiye gitmesidir. Vericinin bu konuda vereceği rıza da ancak bu tip bir üstün amacın varlığı halinde hukuka uygun kabul edilebilecektir. Zira sırf böbreğine yüksek miktarda para verildiği için organını veren kişi açısından, bu üstün amacın varlığından söz edilemez.
Zararsızlık, vericiden alınacak biyolojik maddenin bu kişinin hayatını tehlikeye düşürmemesi, vücudunda büyük bir organik eksiklik yaratmaması, kişinin olağan yaşamına devam edebilmesi anlamını taşır.20 Dolayısıyla vücutta tek bir organ olan kalbin bir başka kişiye nakli, vericinin yaşamını sona erdireceğinden hukuka uygun kabul edilemeyecektir.
Elverişlilik ise, tıbbın eriştiği bilgi ve beceri ile doğru orantılı olarak, naklin başarısının artırılabilmesi için, önceden gerekli tahlil ve tetkiklerin yapılması ve bunun sonucunda alıcı için yararlı olacak ise, naklin gerçekleştirilmesidir.21
Vericinin Rızası ve Hekimin Onayı ve Aydınlatma Yükümlülüğü konularına, çalışmamızın ikinci bölümü olan organ veya doku ticareti suçunun, hukuka aykırılık bölümünde değinilecektir.

C. Ölü Vericiden Organ veya Doku Alınması

Organ ve doku naklinin bu çeşidinde verici bir cesettir. Bu sebeple genel ahlak ve adaba aykırı düşmemek koşulu ile ölü vericiden her türlü organın alınabilmesi mümkündür. Ayrıca canlılardan yapılan organ naklinden farklı olarak, bilimsel amaçlarla da organ nakli yapılabilir.22 Ölüden organ naklinin cerrahi ve hukuki açıdan önemi, bedenin tümü ile ölü, fakat alınan organın canlı olmasıdır.23
Ancak burada üzerinde durulması gereken husus, kişinin ölüm halinin tespiti ve ölüye gerekli saygının gösterilmesi meselesidir.24

1. Ölüm Halinin Tespiti

Ölüm halinin tespiti, tamamen tıbbi bir işlemdir ve hukuki değerlendirmelere konu olamaz.25Ölüm halinin tespitinde ise, tıp bilimi biyolojik ölüm- beyin ölümü ayrımını yapmıştır.26 Ancak 1981 yılında Amerika Birleşik Devletleri, Başkanlık Komisyonu Tıbbi ve Biomedikal Etik Problemler Araştırma Komitesi tarafından yapılan beyin ölümü tanımı ile “Gerçek ölüm beyin ölümüdür” kavramı ölüm için kabul edilir olmuştur. Buna göre beyin ölümü, dolaşımsal ve solunumsal fonksiyonların irreverbl (iyileştirilemez) kaybı ve tüm beynin (korteks, spinal kord, beyin sapı) bütün fonksiyonlarının irreversebl kaybıdır.27
Türk Tıp hukukunda da beyin ölümü kriteri benimsenmiştir. Gerçekten Organ Nakli Merkezleri Yönetmeliğinin ek-1 maddesinde beyin ölümünün gerçekleşmesine ilişkin şartlar tek tek sayılmıştır.28
Beyin ölümü kriterinin benimsenmiş olmasının faydası, kalbi ve damarları atan, ancak beyni vücudunu idare edemeyen ve edemeyecek olan kimsenin henüz ölmemiş organının naklini sağlamaya imkan vermesidir.29



2. Ölüye Gerekli Saygının Gösterilmesi

Kişinin ölümünden sonra, vücudundan organ alınmasının rızaya bağlı olup olmadığı ya da alınacaksa hangi şartlarda alınması gerektiği konusunda doktrinde irade modeli, itiraz modeli, zaruret modeli gibi farklı modeller benimsenmiştir.30 Başka bir ifadeyle ölünün kendi geleceğini belirleyip belirleyemeyeceği31 veya ölüye gerekli saygının gösterilmesinin gerekliliği hususunda teoriler mevcuttur.
İrade modeline göre; ölen kişi eğer sağlığında bu konuda rızasını beyan ettiği taktirde organları alınabilecek, bu konuda eğer bir bilgi yok ise yakınlarının onayı aranacaktır.32
İtiraz modelinde ise, açıkça itiraz edilmediği müddetçe rızanın zımnen33 olduğu varsayılır. Bu sistem Türk Hukukunda yalnızca kornea nakillerinde kabul görmüştür. Zira aksine bir beyan yoksa, ceset üzerinde değişiklik yapmayan kornea gibi dokular rıza aranmaksızın alınabilecektir.34
Zaruret modeli ise, alıcının elde edeceği yarara bakılarak, ölen kişi aleyhine sınırsız bir müdahaleye izin verilmektedir. Türk Hukuku’nda bu sistem 2238 Sayılı Kanun’un md. 14/4’te belirtildiği üzere, kaza veya doğal afet sonucu vücudu ağır harabiyet görerek ölen kişinin organlarının alınması bakımından kabul edilmiştir.35
Genel Olarak Türkiye’de uygulanan sisteme bakıldığında, rıza modelinin uygulandığı, istisnaen (kornea nakilleri gibi) itiraz teorisine yaklaşıldığı görülmektedir.36



III. TÜRK HUKUKUNDA ORGAN VE DOKU NAKLİNE İLİŞKİN HÜKÜMLER

A. Genel olarak
Organ ve doku nakli konusu tıp biliminin gelişmesiyle çoğu hastalığa çare haline gelmiş, nakillerle birlikte adeta tıpta bir devrim yaşanmıştır. Fakat tıptaki bu gelişmeye hukuk bilimin yeterince ayak uydurduğunu söylemek güçtür.37 Ancak şunu belirtmekte yarar var ki, organ nakli konusunda pek çok ülkeden önce Türkiye’de hukuki bir düzenlemeye gidilmiştir.38 Bu çerçevede 1979 tarih ve 2238 Sayılı “Organ ve Doku Alınması, Saklanması, ve Nakli Hakkında Kanun” çıkarılmış ve bu kanunun bir kısım maddeleri modern tıbbın ilerlemesiyle paralel olarak, ortaya çıkan ihtiyaçları karşılamak maksadıyla 21.01.1982 tarih ve 2594 sayılını kanunla değişikliğe uğramıştır. Ayrıca bu kanuna göre çıkarılan “Organ ve Doku Nakli Hizmetleri Yönetmeliği” mevcuttur. Yönetmelik organ ve doku nakil merkezleri, organ ve doku bağışı merkezleri ile doku tipleme ünitelerinin açılması, çalışması ve denetimi ile ilgili olarak kamu ve özel kurum ve kuruluşlarının uymak zorunda olduğu esasları tanımlar ve organ ve doku nakli hizmetlerinin yürütülmesi ile ilgili esasları belirler. Bu yönetmelik 2238 Sayılı kanunun tamamlayıcısı olmuş ve organ-doku nakli için ulusal bir politikanın esaslarını oluşturarak bu hizmetin verilmesi ile ilgili kuralları detaylı olarak belirlemiştir. Bu yönetmelik;
1. Bağışlanan organ ile alıcının en adil ve hızlı şekilde buluşturulmasını sağlayacak ulusal bir koordinasyon sistemi ile bilgi işlem merkezinin oluşturulmasını temin etmiş,
2. Tüm ülkede organ bağışı ile ilgili bilgilenme ve farkındalığı arttıracak yapılanmanın temelini oluşturmuştur.39
Organ ve doku nakillerinde, hekimin hastayı iyileştirme hakkı ile kişiliğe bağlı haklar karşı karşıya gelmektedir. 2238 Sayılı Kanun’da özellikle 2594 Sayılı Kanun’la yapılan değişikliklerden sonra hekimin iyileştirmek hakkına üstünlük verildiği söylenebilir.40
Organ naklinin hukuka uygunluğu konusunda doktrinde ahlaka uygunluk, örf ve adetçe benimsenme, mağdurun rızası, hakkın kullanılması gibi birçok sebep ileri sürülmüştü. Ancak 2238 Sayılı Kanun’un açıkça verdiği bir izinden sonra, hekim için bir hak ihdas edilmiştir ve artık organ ve doku nakli, bir hakkın kullanılması şeklinde ortaya çıkan hukuka uygunluk sebebi olmuştur.41
2238 Sayılı Kanun’da tedavi, teşhis ve bilimsel amaçlarla organ ve doku alınması, saklanması, aşılanması ve nakline ilişkin hükümlerin yanında 15. md’sinde konumuzla da ilgili olarak cezai hükümler düzenlenmiştir.
Mevzuatımızda organ ve doku nakline ilişkin hüküm olarak bunların dışında, eski Medeni Kanun’unun yürürlükte olduğu dönemde MK.23 md’sine 1990 yılında 3678 sayılı kanun ile bir fıkra eklenmişti. Hüküm:
“Ancak yazılı rıza üzerine insan kökenli biyolojik maddelerin alınması, aşılanması ve nakli mümkündür. Şu kadar ki, biyolojik madde verme borcu altına giren kimse aleyhine ifa talebinde bulunulamayacağı gibi, maddi ve manevi tazminat davası da açılamaz” şeklinde idi.
4271 Sayılı yeni Medeni Kanun’da bu hüküm, lafzi değişiklik dışında aynen muhafaza edilmiştir.
Organ ve doku nakli konusunda Türk pozitif hukuk mevzuatında cezai düzenleme olarak, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu’nun 91. md ‘sindeki “Organ veya Doku Ticareti ” başlıklı suçu ve devamında gelen ilgili maddeler olmuştur.
Bu konuda en son gelişme, 2238 Sayılı Kanun’da değişiklik öngören bir kanun taslak metninin gündemde olmasıdır.





B. Organ veya Doku Naklinin ve Ticaretinin Cezalandırılabilirliği

Mevzuatımızda, organ ve doku nakline ilişkin cezai hükümler 2238 Sayılı Kanun’un 15. maddesi ile Türk Ceza Kanunu’nun 91. maddesi hükümleridir.42

1. 2238 Sayılı Kanun’un 15. maddesi

Bu kanunun 15. maddesi şöyledir:
“Bu Kanuna aykırı şekilde organ ve doku alan, saklayan, aşılayan ve nakledenlerle bunların alım ve satımını yapanlar, alım ve satımına aracılık edenler veya bunun komisyonculuğunu yapanlar hakkında, fiil daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde iki yıldan dört yıla kadar hapis ve 50.000 liradan 100.000 liraya kadar ağır para cezasına hükmolunur.”
Öncelikle 2238 Sayılı Kanun’un 15. md’si yargıca çok geniş bir takdir yetkisi tanımıştır. Tüm kanuna aykırılıklar söz konusu hükme sokulabileceğinden torba madde hükmündedir. Mesela ölüm tespit tutanağının tutulmadığı, organ vericinin vermenin sonuçları hakkında aydınlatılmadığı, vericinin eşine bilgi verilmediği hallerde aynı ceza uygulanması sebebiyle adil olmayan sonuçlar çıkarmaya müsaittir.43
2. Türk Ceza Kanunu’nun 91. maddesi
Türk Ceza Kanunu’nun 91. maddesinin başlığı “Organ veya doku ticareti” olarak belirtilmiştir. Başlıkta tedavi, teşhis ve bilimsel amaçlarla organ ve doku alınmasına dair bir ibare yoktur. Ancak madde metninin içeriğinde, organ ticaretinin yanı sıra organ alım ve muhafazası da cezalandırılmaktadır.44 Başlık ile madde metninin uyuşmaması doktrinde eleştirilmektedir.45
Çalışmamızın esas gayesi TCK. 91. 92. ve 93. maddelerini ele almak olduğu için ayrıntılı açıklamayı diğer bölümde yapacağız.
3. TCK md. 91 ve 2238 Sayılı Kanun md. 15 ilişkisi
Yeni Türk Ceza Kanunu yürürlüğe girinceye kadar 2238 Sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması, ve Nakli Hakkında Kanun iken, 1 Haziran 2005’te yeni TCK’nın yürürlüğe girmesiyle bu durum değişmiştir. Aslında TCK, kural olarak 2238 Sayılı Kanun ile getirilen kuralların yaptırımlarını vazetmiş veya genişletmiştir. 2238 Sayılı Kanun halihazırda, organ ve doku nakline ilişkin temel esaslar konusunda uygulanacaktır.46
Ancak, 2238 Sayılı Kanun’un 15. maddesi, 10. maddede belirtilen uzman, araç, gereç ve personele sahip olmama durumunun cezalandırılması haricinde, 5237 Sayılı yeni TCK’nın yürürlüğe girmesiyle uygulanma kabiliyetini kaybetmiştir. Organ ve doku nakline ilişkin cezai hükümler hakkında artık TCK 91. maddesi hükümleri uygulanacaktır.47 Başka bir ifadeyle, 2238 Sayılı Kanun’un 15. maddesi Türk Ceza Kanunu’nun 91. maddesi ile örtüşük olarak uygulanamayacaktır. Çünkü, Türk Ceza Kanunu genel bir kanundur ve ancak hukukumuzda mevcut olan özel kanunlarla örtüştüğü ölçüde uygulanacaktır.48



İKİNCİ BÖLÜM
ORGAN VEYA DOKU TİCARETİ SUÇU


I. GENEL OLARAK

Türk Ceza Kanunu’nun 91. maddesi esas manada 2238 Sayılı Kanun’un hükümlerini de kapsayan içeriğe sahiptir. Aslında bu konuda cezai hüküm öngören özel bir kanun olmasına rağmen, kanun koyucu ayrı bir hükmü TCK’da vazetmeyi uygun görmüştür. Ancak bu husus öğretide eleştirilmektedir. Bu görüşe göre, böylece özel kanunların bazıları hükümden düşmekte, bazıları uygulanamaz hale gelmektedir ve bu da konularda karışıklık ve duraksamalara sebep olmaktadır.49

Türk Ceza Kanunu’nun 91. maddesinde beş ayrı suç türü düzenlenmiştir. Buna göre, birinci fıkrada, canlı bir kişiden geçerli rıza olmaksızın organ veya doku alma; ikinci fıkrada cesetten hukuka aykırı şekilde organ ve doku alma; üçüncü fıkrada organ ve doku ticareti; beşinci fıkrada hukuka aykırı olarak elde edilmiş organ ve dokuyu saklama, nakletme veya aşılama; altıncı fıkrada ise belli bir çıkar karşılığında organ ve doku teminine yönelik ilan veya reklam verme veya bunları yayınlama, suç olarak düzenlenmiştir. Ayrıca kanunun 92. maddesi organ ve doku satmak suçunda zorunluluk halini, 93. maddesi ise etkin pişmanlığı düzenlemektedir.

Çalışmamızda TCK’nın 91. maddesinde fıkra halinde düzenlenen suçlar ayrı başlıklar halinde inceleme konusu olacak ve ilgili yerlerde 92. ve 93. maddeye temas edilecektir.

II. CANLI BİR İNSANDAN ORGAN VE DOKU ALINMASI SUÇU

A. Genel bilgiler

Türk Ceza Kanunu md. 91/1 hükmü şöyledir: ”Hukuken geçerli rızaya dayalı olmaksızın, kişiden organ alan kimse, beş yıldan dokuz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun konusunun doku olması halinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
Birinci fıkraya göre, hukuken geçerli rızaya dayalı olmaksızın, yaşayan kişiden organ veya doku alınması, suç oluşturmaktadır. Fiili suç olmaktan çıkaran rızanın hukuken geçerli rıza olması gerekir. Açıklanan rızanın hangi koşullarda hukuken geçerli olacağı ise ilgili mevzuatta düzenlenmiştir.50 İlgili mevzuat ise 2238 Sayılı Kanun’dur.

B. Suçun Konusu

1. Hukuki Konu

Hukuki konudan maksat, suç ile korunan hukuki değerdir. Bu suçun düzenlenmesi ile ilk olarak, kişilerin temel haklarından olan ve Anayasa md. 15/2 ve 17/2’de güvence altına alınan, yaşam hakkı ve vücut bütünlüğünün korunmak istendiği sonucuna varılabilir.51 Öncelikle korunan değer yaşam hakkıdır. Çünkü yaşam olmadığı müddetçe korunan hukuki bir değer de olmayacaktır.52
Ayrıca bu suçun düzenlenmesi ile kişinin otonomisinin, başka bir anlatımla özerkliğinin korunması istenilmiştir. Zira günümüz tıp etiği ilkeleri çerçevesinde önem arzeden bir ilke olan özerkliğe saygı ilkesi, bunu gerektirmektedir. Bu ilke, bireyin otonomisini yani özerkliğini ortaya koyan eylemlerine diğer bireylerin saygı göstermesi ve bireyin de bu saygıyı bekleme hakkına sahip olmasını ifade eder.53
Son olarak, bu suçla insan onuru korunmak istenmiştir.54

2. Maddi Konu

Bu fıkrada tanımlanan suçun maddi konusu, hukuka aykırı olarak yaşayan kişiden alınan organ veya dokudur.55 Organ ve doku kavramına, çalışmamızın birinci bölümünde ayrıntılı şekilde işlendiği için burada değinilmeyecektir.

C. Suçun Fail ve Mağduru

1. Fail

Bu suçun faili herhangi bir kimse olabilir. Zira TCK faille ilgili herhangi bir özel düzenlemeye gitmemiştir. Dolayısıyla fail, organ işiyle uğraşan kamu görevlileri olabileceği gibi, özel doktorlar, sade vatandaşlar, organ mafyasının üyeleri dahil herkes olabilecektir.56 Ancak doktrinde hekim olmayan bir kişinin, organ alımı gibi önemli bir tıbbi müdahaleyi gerçekleştiremeyeceği ve bu olgunun genelde hekimler tarafından kullanılacağı savunulmaktadır.57
5237 Sayılı Ceza Kanunumuzun sistemi dikkate alındığında, tüzel kişilerin fail olamayacakları sonucu ortaya çıkmaktadır. Nitekim TCK. 20/2 maddesi tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımının uygulanamayacağını ve ancak güvenlik tedbirine gidileceğini hükme bağlamıştır. TCK91/1 ‘de tanımlanan suç bakımından ise özel bir düzenlemeye gidilmiştir. TCK. 91/7’ e göre bu suçun tüzel kişi faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, bunlara özgü güvenlik tedbirine hükmolunur. Tüzel kişilere uygulanacak güvenlik tedbirleri ise, TCK. 60 gereği, “müsadere” ve “iznin iptali”dir. Bu bakımdan örneğin, hukuka aykırı şekilde organ veya doku alan hastanenin sağlık bakanlığından aldığı iznin iptali yoluna gidilebilecektir.

2. Mağdur

Suçun mağduru, canlı bir insan olması koşuluyla herkes olabilir. Dolayısıyla kişinin beyin ölümünün gerçekleşmemiş olması gerekir. Bu sebeple de komada bulunan kişiden alınan organ veya doku, bu fıkra kapsamındadır. Çünkü bitkisel hayatta bulunan kişilerin, uzun zamandan sonra da hayata döndükleri görülebildiğinden, canlı kabul edilmektedirler.58

D. Suçun Unsurları

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu sisteminde benimsenen suç teorisine göre suçun unsurları üçe ayrılmaktadır: 1)Maddi Unsurlar 2)Manevi Unsurlar 3)Hukuka Aykırılık Unsuru.59

1. Maddi Unsur

TCK 91/1’de tanımlanan suçun maddi unsuru, hukuken geçerli rızaya dayalı olmaksızın canlı bir insandan organ veya doku almaktır. Bu itibarla, suçun oluşumu bakımından alınan organ veya dokunun alıcıya nakledilmesine gerek yoktur.60Yine bu fıkrada düzenlenen suçun oluşması için, alma eyleminin, para karşılığında satmaya aracılık etme niteliğinde olmaması gerekir.61 Zira bu durumda TCK 91/3’teki suç oluşacaktır.
Ceza kanunları, suçları tanımlarken bazen yalnızca sonuçları göstermekle yetinebilir. Bu suçlar bakımından kanuni unsur, sonucu getirmeye elverişli herhangi bir hareketin gerçekleştirilmesi ile tamam olur. Bu suçlara “serbest hareketli suçlar” denir.62 Bu bakımdan canlıdan organ veya dokuyu alabilmek maksadıyla gerçekleştirilen her türlü hareket, bu suçun maddi unsuru addedilebilir.
Yaşayanlardan hukuka aykırı şekilde organ veya doku almak suçu icrai ve ihmali şekilde işlenebilir. Örneğin, bir hekim hastasının rızası olmadan organ veya dokuyu aldığı zaman, bu suçu icrai surette işlemiş olur. Başka bir taraftan, eğer bir hastanede başhekim hukuka aykırı şekilde organ veya doku alındığını biliyor ve buna da göz yumuyorsa, bu suçu ihmali şekilde işlemiş olacaktır.63
Kanun koyucu bu fıkrada doku alınması ile organ alınmasına farklı cezalar öngörmüştür. Doku alınması, organ alınmasına göre daha az ceza yaptırımına tabi olacaktır. Zira birinci bölümde belirttiğimiz gibi, dokular yenilenebildikleri halde, organların yenilenme imkanı yoktur.64

2. Manevi Unsur

Bu fıkrada tanımlanan suçun manevi unsuru bakımından, failde doğrudan kast bulunması gerekir. Bu suçların olası kast veya taksirle işlenmesi mümkün değildir.65 Zira yaşayan kişiden organ veya doku alan kişi, kasten hareket etmektedir. Bu bakımdan failin saiki de önemsizdir. İster insani, ister vicdani veya isterse başka olumlu sebepler göstererek, yaşayan bir kişiden hukuken geçerli bir rıza olmadan, organ veya doku alımı, suç kabul edilmiştir.66
Ancak TCK. 91/8’de şöyle bir hüküm bulunmaktadır: “Birinci fıkrada tanımlanan suçun işlenmesi sonucunda mağdurun ölmesi hâlinde, kasten öldürme suçuna ilişkin hükümler uygulanır.” Bu fıkra bakımından kast açısından bir istisna mevcuttur. Bu tür fiilleri gerçekleştiren failin olası kastından dolayı sorumluluğu söz konusu olabilir.67

3. Hukuka Aykırılık Unsuru

Hukuka aykırılık, maddi ve manevi unsurları tam ve kanundaki tanıma uygun olan eylem ile hukuk düzeni arasındaki aykırılıktır. Bu aykırılık yalnızca ceza hukukuyla değil, tüm hukuk düzeniyle çatışmayı ifade eder. 68
TCK. 91/1’de hükme alınan, yaşayan insandan organ veya doku alınmasında kişinin hukuken geçerli rızasının bulunması halinde, artık failin sorumluluğuna gidilmeyecek, dolayısıyla bu bir hukuka uygunluk sebebi kabul edilecektir. Rızanın geçerliliği konusunda ise müracaat edilecek kanun, 2238 Sayılı Kanun’dur.
Ancak rızanın geçerli kabul edilebilmesi ilk etapta rıza ehliyetinin bulunması gerekir.69 2238 Sayılı Kanun’un 5. maddesi gereği, “On sekiz yaşını doldurmamış ve mümeyyiz olmayan kişilerden organ ve doku alınması yasaktır.” Bu hükme göre, bir kişi mümeyyiz olsa bile 18 yaşını tamamlamamışsa, yani çocuksa ondan organ veya doku alınması yasaya aykırı olacaktır. Yine 18 yaşını tamamlamış olsa bile, ayırt etme gücü yok ise, organ ve doku alınması yasaya aykırı olacaktır.70
İkinci bir şart olarak, rıza kişinin tasarruf edebileceği konuya ilişkin olmalıdır. Bu bakımdan, bir kimse yaşamını ve beden bütünlüğünü ortadan kaldıracak şekilde rıza beyanında bulunamaz.71 Nitekim 2238 Sayılı Kanun’un 8. maddesine göre: “Vericinin yaşamını mutlak surette sona erdirecek veya tehlikeye sokacak olan organ ve dokuların alınması yasaktır.” Bu nedenle kalp gibi alındığı zaman kişinin yaşamını tehlikeye sokacak organ veya dokuların alınması yasaktır.
Üçüncü bir şart olarak, rızanın aydınlatılmış olması gerekir. Zira organ veya doku alımı önemli tıbbi müdahalelerdendir ve tıbbi müdahale için verilen rızanın (onamın) geçerli kabul edilmesi için ise, aydınlatılmış olması gerekir.72 2238 Sayılı Kanun’un 7. maddesine göre, “Organ ve doku alacak hekimler :
a) Vericiye, uygun bir biçimde ve ayrıntıda organ ve doku alınmasının yaratabileceği tehlikeler ile, bunun tıbbi, psikolojik, ailevi ve sosyal sonuçları hakkında bilgi vermek;
b) Organ ve doku verenin, alıcıya sağlayacağı yararlar hakkında vericiyi aydınlatmak;
c) Akli ve ruhi durumu itibariyle kendiliğinden karar verebilecek durumda olmayan kişilerin vermek istedikleri organ ve dokuları almayı reddetmek;
d) Vericinin evli olması halinde birlikte yaşadığı eşinin, vericinin organ ve doku verme kararından haberi olup olmadığını araştırıp öğrenmek ve öğrendiğini bir tutanakla tespit etmek;
e) Bedel veya başkaca çıkar karşılığı veya insancıl amaca uymayan bir düşünce ile verilmek istenen organ ve dokuların alınmasını reddetmek;
f) Kan veya sıhri hısımlık veya yakın kişisel ilişkilerin mevcut olduğu durumlar ayrık olmak üzere, alıcının ve vericinin isimlerini açıklamamak;
Zorundadırlar.”
Bunun dışında 2238 Sayılı Kanun’da rızanın belli bir şekilde olması aranmıştır. Kanunun 6. maddesine göre: “On sekiz yaşını doldurmuş ve mümeyyiz olan bir kişiden organ ve doku alınabilmesi için vericinin en az iki tanık huzurunda açık, bilinçli ve tesirden uzak olarak önceden verilmiş yazılı ve imzalı veya en az iki tanık önünde sözlü olarak beyan edip imzaladığı tutanağın bir hekim tarafından onaylanması zorunludur.”
Geçerli bir rıza için yukarıdaki şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu unsurlardan birinin eksikliği halinde alınan rıza geçersiz kabul edilecek ve organ veya doku alımı kanuna aykırı hale gelecektir.

E. Suçun Özel Görünüş Şekilleri
1. Teşebbüs
Canlı bir insandan hukuka aykırı şekilde organ veya doku alınması suçu, teşebbüse elverişli bir suçtur. Zira hareket, organ veya dokunun alınmasıyla tamamlanacağı için, fail gerçekleştirmek istediği neticeyi elinde olmayan sebeplerle gerçekleştiremezse teşebbüsten dolayı sorumlu tutulacaktır.73 Örneğin, hukuka aykırı olarak vücudun açılıp organ veya doku alınmadan faillerin yakalanması durumunda eylemin teşebbüs aşamasında kaldığından söz edilebilir.74
Teşebbüs aşamasında kalan suçlar açısından failin sorumluluğu tehlike veya zararın ağırlığına göre belirleneceğinden (TCK.35/2), örneğin, hekim organ veya dokusunu almak için birisini bayıltmış ancak herhangi bir tıbbi müdahale yapmadan yakalanırsa, meydana gelen zarar hafif nitelikte olacaktır. Aksine kişinin organlarının alınması için vücudu kesilmişse, zarar daha ağır nitelik taşıyacaktır.75

2. İştirak

Bu suça iştirakin her hali mümkündür. Dolayısıyla TCK 37 ilâ 39 maddeleri arasında düzenlen asli iştirak, azmettirme, yardım etme iştirak türleri bu suçta görülebilir. Örneğin, başkasından alınan böbreğin, kendine naklini kabul eden kişinin fiiline, böbreği nakleden doktor veya hastane personeli iştirak etmiş olacaktır.76

3. İçtima

Bu suç açısından genel içtima hükümlerinin uygulanması mümkündür. Aynı suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda aynı kişiye karşı birden fazla organ veya doku alınması durumunda, zincirleme suç söz konusu olacaktır. (TCK 43/1)
Bunun dışında, yukarıda da belirttiğimiz üzere, kanun koyucu TCK. 91/1’de organ ve doku alımlarına farklı ceza yaptırımları öngörmüştür. Bu bakımdan önem arzeden husus, kişiden hem organ hem de doku alınmasıdır.77 Aslında burada fail daha ağır suçu işlemek için, daha hafif olan suçtan geçmektedir. Buna suça geçitli suç adı verilir ve bu durumda fail, hafif suçtan dolayı cezalandırılmaz.78 Dolayısıyla TCK.91/1 hükmü açısından, kişiden önce doku alıp sonradan organ alan fail açısından, yalnızca daha ağır müeyyideye tutulan organ alınmasından dolayı ceza verilecektir. Tersine, failin önce organ alıp sonra doku alınması durumunda ise cezalandırılmayan sonraki fiil söz konusu olacak ve doku almadan dolayı ceza verilmesine gidilmeyecektir.79
TCK. 91/8 gereği, canlı kişiden hukuka aykırı şekilde organ alınması sonucunda mağdurun ölmesi halinde, kasten öldürmeye ilişkin hükümler uygulanacaktır. Aslında böyle bir durumda netice sebebiyle ağırlaşmış suç hali söz konusudur. Ancak hareket ve netice bakımından failde öldürme kastının varlığı tespit edilebilmekte ise, fail hakkında kasten öldürme hükümlerinin uygulanması söz konusu olacaktır. Eğer failde öldürme kastı olmaksızın, taksir düzeyinde kusur varsa, bu durumda TCK. 22/3 gereği bilinçli taksirden sorumlu tutulacaktır. Fakat fail neticeyi öngörüp kabullenmişse TCK. 21/2 gereği olası kastı vardır ve bundan sorumlu tutulacaktır.80
Diğer bir husus, 2238 Sayılı Kanun’un 15. maddesi ile TCK. 91. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağıdır. 2238 Sayılı Kanun’un 15. maddesi “daha ağır bir cezayı gerektirmemesi” koşuluyla uygulanacağını hükümde belirtilmiştir. TCK. 91. maddede öngörülen ceza daha ağır olduğundan, 2238 Sayılı Kanun’un 15. maddesi değil, TCK. 91 uygulanacaktır.81

F. Suça Etki Eden Sebepler

1. Ağırlaştırıcı Sebepler
TCK 91/4’teki hüküm gereği, bu suçun örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hali, ağırlaştırıcı bir hal olarak düzenlenmiştir.
Bu örgütün özel olarak, organ veya doku alımı için kurulmuş olması gerekmemektedir. Dolayısıyla farklı bir faaliyet için oluşturulan örgütün üyesi, bu suçu işlediği takdirde cezası ağırlaştırılacaktır. Ancak bu örgütün kesinlikle suç örgütü olması gerekir.82

2. Hafifletici Sebepler

Kanun koyucu, bu suç için herhangi bir hafifletici sebep öngörmemiştir.


G. Yaptırım

Canlı bir insandan hukuka aykırı şekilde organ veya doku alma suçunun işlenmesi halinde:
-Suçun konusunun organ olması halinde, 5 yıldan 9 yıla kadar; doku olması halinde ise, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir.
-Eğer suç örgüt faaliyeti çerçevesinde işleniyorsa, 8 yıldan 15 yıla kadar hapis ve 10.000 güne kadar hapis cezasına hükmolunur.
-Suçun tüzel kişi faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde ise tüzel kişi hakkında güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

H. Kovuşturma
Suçun kovuşturulması şikayete tabi değildir, re’sen kovuşturma yapılır.

III. ÖLÜ BİR İNSANDAN ORGAN VE DOKU ALINMASI SUÇU

A. Genel Bilgiler

Türk Ceza Kanunu md. 91/2 hükmü şöyledir: “Hukuka aykırı olarak, ölüden organ veya doku alan kimse, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
İkinci fıkraya göre, ölüden organ veya doku alınması, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu fiili suç olmaktan çıkaran rızanın hangi koşullarda hukuken geçerli olacağı, yine ilgili mevzuatta düzenlenmiştir.83 İlgili mevzuat ise 2238 Sayılı Kanun’dur.
B. Suçun Konusu

1. Hukuki Konu

Bu suçla korunan hukuki değer, ölüye saygı, insan sağlığına ilişkin hususlarda kamu düzeni ve disiplinini sağlamaktır.84
Ayrıca hukuka aykırı olarak, ölüden organ veya doku alınması, ölenin yakınlarının şahsiyet haklarını ihlal eden bir durum olduğundan, suç olarak tanımlanmıştır.85 Aslında kanun koyucu bu hükümde, hayatını kaybeden bir kişiden insani veya vicdanı her ne maksatla olursa olsun, organ veya doku alınmasının serbest olamayacağını, bu konuda kuralların bulunduğunu, bu kurallara uyulmadan ölüden organ veya dokunun alınmasının suç sayılacağını ifade etmiştir.86

2. Maddi Konu
Suçun maddi konusu, hukuka aykırı olarak organ veya dokusu alınan cesettir.87 Cesetin hukuki mahiyeti konusu ise tartışmalıdır. Ancak en fazla kabul gören görüş, ceset üzerinde, en yakın aile fertlerinin mülkiyete benzer bir mutlak hakları olduğu ancak bunun mülkiyet gibi bir mutlak hak olmayıp, “nev’i şahsına münhasır” bir hak olduğu görüşüdür.88

C. Suçun Fail ve Mağduru

1. Fail

Bu suçun faili herhangi bir kimse olabilir. Zira TCK faille ilgili herhangi bir özel düzenlemeye gitmemiştir. Dolayısıyla TCK md. 91/1’deki fail ile ilgili açıklamalarımız burada da geçerlidir.

2. Mağdur

İşlenen suç dolayısıyla kişinin mağdur olabilmesi için, suçu oluşturan fiilin işlendiği sırada hayatta olması gerekir. Dolayısıyla mağdur ancak yaşayan bir kişi olabilir.89 Bu bakımdan bu fıkrada düzenlenen suçun mağduru, kendisinden organ veya doku alınan ceset olamaz. Ceset suçun maddi konusunu oluşturur.
Suçun mağduru ise, hukuka aykırı şekilde üzerinden organ veya doku alınan ölünün mirasçıları ve devlettir.90

D. Suçun Unsurları

1. Maddi Unsur

TCK 91/2’de tanımlanan suçun maddi unsuru, hukuka aykırı olarak, cesetten organ veya dokuyu almaktır. Bu bakımdan cesetten organ veya dokuyu alabilmek maksadıyla gerçekleştirilen her türlü hareket, bu suçun maddi unsuru addedilebilir.
Ölüden organ veya dokuyu alabilmek için gerçekleştirilen her türlü hareket suçun oluşumu için yeterli olduğundan, serbest hareketli bir suçtur.
2. Manevi Unsur

TCK 91/2 hükmü esas alındığında, kasten işlenebilen bir suçtur ve suçun işlenilmesinde saik önem arzetmez. Zira “ölüden organ veya doku alan” demek suretiyle ancak doğrudan kast ile işlenebileceği anlaşılmaktadır. Olası kast veya taksirle işlenebilmesi ise mümkün değildir.91

3. Hukuka Aykırılık Unsuru

Ölüden organ veya doku alınması suçunun hukuken kabul edilebilmesi için gerekli şartlar 2238 Sayılı Kanun’da düzenlenmiştir. İlgili maddelerde rıza hukuka aykırılığı ortadan kaldıran bir hal olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak bazı durumlarda ölünün veya yakınlarının izni olmaksızın dahi kanuna uygun şekilde organ veya doku alınması mümkün olabilmektedir.
Bu duruma örnek olarak, 2238 Sayılı Kanun’un 14/4 maddesi örnek gösterilebilir. Bu maddede, kaza veya doğal afet sonucu ölüp, vücudun ağır tahribata uğradığı durumlarda, ölünün veya yakınlarının rızası olmadan organ veya dokularının alınabilmesi düzenlenmiştir. Buna göre, kaza veya doğal afet sonucu kişinin, vücudunun ağır tahribat görmesi nedeniyle ölmüş olması, kişinin yakınlarının orada bulunmaması ve nakil yapılmasında tıbbi zorunluluk ve ivedilik bulunması şartıyla ölünün veya yakınlarının rızası olmadan da nakil yapılabilir. Eğer ölünün yakınları oradaysa, onların yazılı rızalarının alınması gerekir. Bu şartlar alternatif şartlar değil, hepsi birlikte gerçekleşmesi gereken zorunlu şartlardır.92
Bazı durumlarda da ölünün sağlığında rıza beyanında bulunması veya yakınlarının bu konudaki bildirimi aranır. 2238 Sayılı Kanun’un 14/1 maddesine göre, “Bir kimse sağlığında vücudunun tamamını veya organ ve dokularını, tedavi, teşhis ve bilimsel amaçlar için bıraktığını resmi veya yazılı bir vasiyetle belirtmemiş veya bu konudaki isteğini iki tanık huzurunda açıklamamış ise sırasıyla ölüm anında yanında bulunan eşi, reşit çocukları, ana veya babası veya kardeşlerinden birisinin; bunlar yoksa yanında bulunan herhangi bir yakınının muvafakatiyle ölüden organ veya doku alınabilir.” Dolayısıyla vasiyetnamenin ehliyet ve biçim koşullarına uygun olmamasına, vasiyetnamede açıkça istenmemesine, beyanda bulunulurken temyiz gücünün olmamasına rağmen, eğer ölüden organ veya doku alınmışsa TCK 91/2’deki suç oluşacaktır.93
Ayrıca aksine bir vaziyet veya beyan yoksa kornea gibi ceset üzerinde değişiklik yapmayan dokular alınabilir.(2238 Sayılı Kanun md. 14/2)


E. Suçun Özel Görünüş Şekilleri

1. Teşebbüs

Ölüden organ veya doku alma suçu da teşebbüse elverişli bir suçtur. Fail elinde olmayan nedenlerle, organ veya dokuyu alma işlemini tamamlayamazsa teşebbüsten dolayı sorumlu tutulacaktır. Örneğin, hastanede beyin ölümü gerçekleşen hastanın organlarının hekim tarafından alınmak istenirken, yakalanması durumunda suç teşebbüs aşamasında kalmış olacaktır.

2. İştirak
Bu suça iştirakin her hali mümkündür. Dolayısıyla TCK 37 ilâ 39 maddeleri arasında düzenlen asli iştirak, azmettirme, yardım etme iştirak türleri bu suçta görülebilir.

3. İçtima

Bu suç açısından birinci fıkra ile ilgili belirttiğimiz üzere, 2238 Sayılı Kanun’un 15. maddesi ile fikri içtima ilişkisi söz konusudur.
Aynı suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda aynı kişiye karşı birden fazla organ veya doku alınması durumunda, zincirleme suç söz konusu olacaktır.( TCK 43/1)
Ölüden organ veya doku alınması suçu bakımından önem arzeden bir husus, TCK 130/2 ile bu suçun ilişkisidir. TCK 130/2’de bir ölünün kısmen veya tamamen ceset veya kemiklerini alma suç olarak düzenlenmiştir. Her iki madde arasındaki ölü kavramı bakımından fark bulunmamaktadır. Ancak TCK 91/2’de nakil amacıyla bir ölüden organ veya doku alınırken, TCK 130/2’de böyle bir amaç söz konusu değildir. Bu durumda fikri içtima kurallarının uygulanmasına gidilecek ve fail daha ağır cezayı gerektiren TCK 130/2’den mahkum olacaktır.94

F. Suça Etki Eden Sebepler

1. Ağırlaştırıcı Sebepler

Kanun koyucu bu fıkrada düzenlenen suç için herhangi bir ağırlaştırıcı neden öngörmemiştir.

2. Hafifletici Sebepler

Kanun koyucu bu fıkrada düzenlenen suç için herhangi bir hafifletici neden öngörmemiştir.

G. Yaptırım

Ölü bir insandan organ veya doku alınması suçunun işlenmesi halinde:
-1 aydan 1 yıla kadar hapis cezası verilir.
-Suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirine hükmolunur.

H. Kovuşturma

Suçun kovuşturulması şikayete tabi değildir, re’sen kovuşturma yapılır.



IV. ORGAN VEYA DOKUYU SATIN ALMA, SATMA, SATILMASINA ARACILIK ETME SUÇU

A. Genel Bilgiler

Türk Ceza Kanunu md. 91/3 hükmü şöyledir: “Organ veya doku satın alan, satan, satılmasına aracılık eden kişi hakkında, birinci fıkrada belirtilen cezalara hükmolunur.”
Üçüncü fıkrada, organ ve doku ticareti, suç olarak tanımlanmıştır. Söz konusu suçun oluşabilmesi açısından kişiden veya ölüden organ veya dokunun, hukuka uygun bir şekilde alınmış olup olmamasının önemi yoktur. Burada önemli olan, organ veya dokunun para veya sair bir maddî menfaat karşılığında tedavüle tabi tutulmasıdır. Bu bakımdan, söz konusu suç, çok failli bir suç niteliği taşımaktadır.95

B. Suçun Konusu

1. Hukuki Konu

Bu tür bir ceza yaptırımının korumak istediği değer, organ ve doku ticaretinin önüne geçilmesi, bu şekilde de kişilerin canlarının, sağlıklarının belirli maddi çıkarlar karşılığında tehlikeye sokulmaması, suç örgütlerinin faaliyet sahası haline gelmemesini sağlamaktır.96
Ayrıca kişilerin ekonomik çaresizliğinin sömürülmesi de engellenmek istenmektedir.97
2. Maddi Konu

Suçun maddi konusu, maddede tanımlanan eylemlere konu edilen organ veya dokulardır.98

C. Suçun Fail ve Mağduru

1. Fail

Bazı suçlar, kanun hükmü gereği veya nitelikleri gerektirdiğinden birden fazla kişi tarafından işlenir. Bu tür suçlara çok failli suçlar adı verilir.99 TCK 91/3’te belirtilen suçun da tek faille işlenebilmesi mümkün değildir. Çünkü organ alım-satımı ile ilgili bir sözleşme yapılması gerekir.100 Ayrıca madde gerekçesi de bu suçu çok failli suç olarak belirtmiştir.
Ayrıca bu fıkrada düzenlenen organını satmak suçunun faili açısından, canlı ve tıbbi açıdan elverişli organa sahip kişi olması gerekir.101

2. Mağdur

Bu suçun mağduru kanaatimizce organ veya dokusu ticari bir işleme konu olan vericidir. Bu şekilde insan onuru başta olmak üzere birçok değer zedelenmekte, sömürülmektedir. Zira yukarıda da belirttiğimiz üzere, organ ve doku ticaretinin cezalandırılmasındaki bir neden de insanların ekonomik çaresizliklerinin sömürülmesinin önüne geçmektir. Bu sebeple, öğretide bu suçun mağdurunun kamu düzeni bozulan devlet102 olduğu görüşüne katılmamaktayız.


D. Suçun Unsurları

1. Maddi Unsur

TCK 91/3 hükmüne göre, yaşayan bir kişiden veya ölüden organ veya doku alınması sırasında veya öncesinde para ve benzeri menfaat sağlamak ve elde etmek anlaşması olmuşsa, bu fiil satın alan, satan ve alım-satım sözleşmesine aracılık eden kişi bakımından suç teşkil edecektir.103 Satın alma ya da satma sözleşmesi yapıldıktan sonra ise paranın ya da diğer bir yararın sağlanıp sağlanmamasının önemi yoktur. Başka bir ifadeyle anlaşmanın yapılması, suçun oluşması için yeterlidir. Ancak aracılık yapılması durumunda, satış anlaşmasının yapılması gerekli değildir. Anlaşmaya aracılık etmek, bu suçun oluşumu bakımından yeterlidir.104
TCK 91/3’teki suç, hareketin sayısına göre seçimlik hareketli bir suçtur. Zira kanun koyucu eğer yasada gösterilen hareketlerden herhangi birinin yapılması ile suçun meydana geleceği hükmünü koymuşsa, suç seçimlik hareketli bir suçtur.105 Bu bağlamda suçun maddi unsurunu oluşturan seçimlik hareketler, organ veya dokuyu satın almak, satmak, satılmasına aracılık etmektir.

2. Manevi Unsur

TCK 91/3 hükmü esas alındığında, kasten işlenebilen bir suçtur ve suçun işlenilmesinde saik önem arzetmez. Zira “organ veya dokuyu satın alan, satan, satılmasına aracılık eden” demek suretiyle ancak doğrudan kast ile işlenebileceği anlaşılmaktadır. Olası kast veya taksirle işlenebilmesi ise mümkün değildir.

3. Hukuka Aykırılık Unsuru
2238 Sayılı Kanun’un 3. maddesi gereği, “Bir bedel veya başkaca çıkar karşılığı, organ ve doku alınması ve satılması yasaktır.” Yine bu kanunun 2. maddesinde, organ ve doku alımının, teşhis, tedavi ve bilimsel amaçlarla yapılacağı açıkça düzenlenmiştir. Zira doktrinde ifade edildiği üzere, organ ve doku naklinin yapılabilmesi için “üstün bir amacın” bulunması gerekir. Üstün amaç ise, en genel manada hayat kurtarmadır.106 Organ alım-satımı ve aracılığında bu üstün amaç değil, maddi menfaatler ön planda olduğu için doğrudan hukuka aykırıdır.
Organ veya doku alım-satım suçunun oluşmasında, vericinin rızasının olup olmaması da önemli değildir. Başka bir ifadeyle, organ veya doku alımı 2238 Sayılı Kanun’daki şartlara uygun alınsa dahi, eğer maddi menfaatin sağlandığı tespit edilmişse suç oluşacaktır.107
E. Suçun Özel Görünüş Şekilleri
1. Teşebbüs

Bu suç teşebbüse elverişli bir suçtur. Tespit edilmesi gereken şey, satış anıdır. Satışı gerçekleştirmek için fail elverişli hareketlerle icra hareketine başlamış ancak elinde olmayan nedenlerle organ veya dokuyu satamamış, satın alamamış ya da aracılığını yapamamış olması durumunda suç teşebbüs aşamasında kalacaktır.

Burada organını satan kişi açısından kanun, bir etkin pişmanlık hükmü öngörmüştür. TCK 93. maddesine göre:
“Organ veya dokularını satan kişi, resmî makamlar tarafından haber alınmadan önce durumu merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz.
Bu suç haber alındıktan sonra, organ veya dokularını satan kişi, gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve diğer suçluların yakalanmasına hizmet ve yardım ederse; hakkında verilecek cezanın, yardımın niteliğine göre, dörtte birden yarısına kadarı indirilir.”

2. İştirak

İlk olarak, maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, TCK 91/3’teki suç çok failli bir suçtur. Çok failli suç ise doktrinde zorunlu iştirak, gerçek olmayan iştirak adlarını almaktadır.108 Dolayısıyla suçun yapısından kaynaklanan bir şeriklik unsuru vardır.
Bunun dışında, iştirakin her hali bu suç için mümkündür. Örnek olarak, hastasının organını satan hekimin işlemine, sağlık personelinin müşteri bularak aracılık etmesi gibi. Ancak kişinin bu suça iştirakten cezalandırılabilmesi için, eyleminin diğer bentlerde düzenlenen bir suçu oluşturmaması gerekir.109

3. İçtima

TCK 91/3’te hükme alınan suçun seçimlik hareketli bir suç olduğuna yukarıda değinmiştik. Bu sebeple organı satın alma, başkasına satma veya aracılık etme hareketlerinin birden fazla yapılması halinde, fail bu hareketlerin yalnızca bir tanesini yapmaktan dolayı sorumlu tutulacaktır. Örneğin, fail bir organı satın alır daha sonra bu organı bir başkasına satarsa, bu durumda hakkında seçimlik hareketli suç hükümleri gereğince sadece bir defa ceza verilecektir.110

Suçun oluşumu açısından tek bir organın ya da dokunun satılması ile bu işin ticaret haline getirilmesi arasında fark yoktur. Ancak içtima hükümleri açısından baktığımızda, ticaret haline getirilmesi durumunda satılan, alınan ya da aracılık edilen organ veya doku kadar suç oluşur.111 Doktrinde bu suçun mağdurunun kamu düzeni bozulan devlet olduğunun savunanlara göre, böyle bir durumda zincirleme suç hükümleri uygulanması gerekir.


F. Suça Etki Eden Sebepler

1. Ağırlaştırıcı Sebepler

TCK 91/4 hükmü gereği bu suçun bir örgüt faaliyeti içerisinde işlenmesi durumu ağırlaştırıcı bir neden olarak düzenlenmiştir.


2. Hafifletici Sebepler

Organ veya dokusunu satmak fiilinin faili dışındakiler için özel bir indirim, cezasızlık veya etkin pişmanlık hali öngörülmemiştir. Bu suçla ilgili olarak organ veya dokusunu satan için TCK 92. maddede indirim veya cezasızlık, TCK 93. maddede ise etkin pişmanlık hali düzenlenmiştir.112
TCK 91/3 hükmüne göre, organ ve dokunun para veya sair bir maddî menfaat karşılığında tedavüle tabi tutulması, suç oluşturmaktadır. Kişinin kendi organ ve dokuları açısından bu fiilleri işlemesi de suç oluşturmaktadır. Ancak, kişinin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik koşullar göz önünde bulundurularak, hakkında verilecek cezada indirim yapabilmek veya ceza vermekten vazgeçmek hususunda mahkemeye takdir yetkisi tanınmıştır.113
Ancak bu maddenin düzenlenişi doktrinde eleştirilmektedir. Bu görüşe göre TCK 92 bu haliyle organ veya doku ticaretini engellemek bir yana, organ ticaretini kolaylaştıracaktır. Çünkü ekonomik bakımdan zor durumda olmayan hiçbir kimse zaten organ veya dokusunu satma yoluna gitmez. Yine sosyal ve ekonomik nedenlerle organ satılmasına cevaz verilip, bir organı almadığı takdirde hayati tehlike geçirecek kimsenin organ alması hususunda bu ayrıcalığı tanımamak da kendi içinde bir çelişki arzetmiştir. Tüm bunlar ise sosyal bir hukuk devletinde kabul edilemeyecek hususlardır.114

G. Yaptırım

-Organ alan, satan, satılmasına aracılık eden kişiler hakkında 5 yıldan 9 yıla kadar hapis cezası verilir. Bu fiiller doku için yapıldığı takdirde, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir. Bu fiillerin örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde ise 8 yıldan 15 yıla kadar hapis ve 10.000 güne kadar adli para cezasına hükmolunur.

-Suçun bir tüzel kişinin faaliyeti etrafında işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirine hükmolunur.

H. Kovuşturma

Suçun kovuşturulması şikayete tabi değildir, re’sen kovuşturma yapılır.



V. ORGAN VEYA DOKUYU SAKLAMA, NAKLETME VE AŞILAMA SUÇU

A. Genel Bilgiler

Türk Ceza Kanunu md. 91/5 hükmü şöyledir: “Hukuka aykırı yollarla elde edilmiş olan organ veya dokuyu saklayan, nakleden veya aşılayan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Beşinci fıkrada, hukuka aykırı yollarla elde edilmiş olan organ veya dokunun saklanması, nakledilmesi veya aşılanması ayrı suçlar olarak tanımlanmıştır.115



B. Suçun Konusu

1. Hukuki Konu

Bu suçla korunan hukuki değer, canlı kişi açısından kişinin yaşama hakkı, vücut bütünlüğü ve onuru, ölüden temin edilmesi halinde ölüye saygı ve her iki halde de insan sağlığına ilişkin hususlarda kamu düzeni ve disiplinini sağlamaktır.116

2. Maddi Konu

Suçun maddi konusu, maddede tanımlanan eylemlere konu edilen organ veya dokulardır.

C. Suçun Fail ve Mağduru

1. Fail

Bu suçun faili herhangi bir kimse olabilir. Kanun koyucu burada mahsus (özgü) bir suç oluşturmamıştır.

2. Mağdur

Organ ve dokunun hukuka uygun şekilde ölüden veya canlı bir insandan nasıl alınacağına yukarıda değinmiştik. Bu bakımdan hukuka aykırı şekilde canlı bir kişiden organ veya dokusunun alınıp, 5. fıkradaki eylemlerin gerçekleştirilmesiyle mağdur, vücudundan organ veya doku alınan kişi olacaktır.117
Fakat ölü bir insandan organ veya dokunun alınıp, aşılanması, saklanması, nakledilmesi suçunda mağdur, ölünün mirasçıları ve devlettir.118Zira mağdurun yaşayan bir kimse olması gerekir.
D. Suçun Unsurları

1. Maddi Unsur

Bu suçun oluşabilmesi için ilk şart, organ veya dokunun yaşayan bir insandan veya ölüden hukuka aykırı yollardan elde edilmiş olmasıdır. Yukarıda hangi koşullarda organ veya doku alımının hukuka uygun sayılacağına değinmiştik. Kısaca 2238 Sayılı Kanun ve 5237 Sayılı Kanun hükümlerine aykırı şekilde organ veya doku temin edilmesi, bu konudaki hukuka aykırılığın gerçekleştiğini ortaya koyacaktır. Suçun oluşması için ikinci şart ise, failin organ veya dokuyu saklaması veya nakletmesi veya aşılamasıdır. Bu itibarla, beşinci fıkrada tanımlanan suç, seçimlik hareketli bir suçtur.119

Organ veya dokunun saklanabilmesi için, her şeyden önce tıbben saklanmasının mümkün olması gerekir. Örneğin, sperm, embriyo ve kornea uzun süre bozulmadan saklanabilmesine karşın, böbrekler en fazla 118 saat, kalp ise çok daha az süre saklanabilmektedir.120 Saklama organ veya dokunun her an kullanıma hazır bulundurma eylemidir.121 Bu yüzden saklama işleminin organ veya dokunun ilgili yere götürme sırasında kısa bir zamana yayılmış olmasının, suçun oluşması bakımından önemi yoktur.122

Kanun koyucu maddenin birinci ve devamı fıkralarında hukuka aykırı şekilde organ veya doku alımını suç saydığı halde, suçun oluşması bakımından naklin gerçekleşmesini aramamış ve bu fiili bağımsız bir suç olarak düzenlemiştir. Beşinci fıkradaki nakil kavramı ile de, organ veya dokunun alıcıya nakledilmesinden bahsetmiştir. Aynı şekilde aşılamak fiilini de bir dokunun alıcıya aktarılması olarak kabul etmek gerekir.123


2. Manevi Unsur

Bu fıkrada düzenlenen suç için belli bir amaca yönelik kast gerekmemektedir. Dolayısıyla suçun manevi unsuru kast olup, saik önemsizdir ve taksirle işlenemez.

3. Hukuka Aykırılık Unsuru
2238 Sayılı Kanun’un 10. maddesi gereği, “Organ ve doku alınması, saklanması, aşılanması ve naklinin, bu işler için gerekli uzman personele, araç ve gerece sahip sağlık kurumlarınca yapılması zorunludur.” Organ veya dokunun alıcı kişiye yetkisiz olarak nakledilmesi veya aşılanması durumunda, TCK91/5’te düzenlenen suç oluşacaktır.124

E. Suçun Özel Görünüş Şekilleri

1. Teşebbüs

Bu suç teşebbüse müsait bir suçtur. Aşılama veya nakil işleminin failin elinde olmayan nedenlerle tamamlanamaması durumunda suçun teşebbüs aşamasında kaldığından söz edilebilecektir.

2.İştirak
Bu suça TCK 37 ila 39. maddeleri arasında düzenlenen iştirakin her türlüsü mümkündür. Örneğin, hukuka aykırı şekilde elde edilmiş organ veya dokunun bir yerden başka yere fiilen nakledilmesini bilerek ve isteyerek sağlayan veya yardım eden, suça iştirakten sorumlu tutulacaktır.125

3. İçtima

2238 Sayılı Kanun’un 15. maddesinde düzenlenen cezai hükümde TCK 91/5 maddesine paralel bir hüküm bulunmaktadır. Ancak aynı maddede “fiilin daha ağır cezayı gerektirmesi koşuluyla” müeyyidesi ağır olan hükmün uygulanacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla aşılama, nakil, saklama fiillerinde TCK 91/5 hükmü uygulanacaktır.
Yukarıda da belirttiğimiz üzere bu fıkrada düzenlenen suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Fıkrada belirtilen hareketlerden birden fazlasının yapılması durumunda, fail bu hareketlerin yalnızca bir tanesini yapmaktan dolayı sorumlu tutulacaktır. Zira seçimlik hareketli suçlarda, hareketlerin birden fazlasının veya hepsinin yapılmasında da bir suç işlenmiş sayılır.126

F. Suça Etki Eden Sebepler

1. Ağırlaştırıcı Sebepler

Bu suç için herhangi bir ağırlaştırıcı sebep öngörülmemiştir.


2. Hafifletici Sebepler

Bu suç için herhangi bir hafifletici sebep öngörülmemiştir.

G. Yaptırım

Hukuka aykırı yollardan elde edilmiş organ veya dokuyu saklayan, nakleden veya aşılayan kişi, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

H. Kovuşturma
Suç re’sen takip edilir, şikayete gerek yoktur.

VII. ORGAN VEYA DOKU TEMİNİNE YÖNELİK İLAN VEYA REKLAM VERME VEYA YAYINLAMA SUÇU

A. Genel Bilgiler
Türk Ceza Kanunu md. 91/6 hükmü şöyledir: “Belli bir çıkar karşılığında organ veya doku teminine yönelik olarak ilan veya reklam veren veya yayınlayan kişi, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Altıncı fıkrada, organ veya doku teminine yönelik olarak ilan veya reklam verilmesi veya yayınlanması, ayrı suçlar olarak tanımlanmıştır.127

B. Suçun Konusu

1. Hukuki Konu

Bu suçun düzenlenmesiyle kanun koyucu, her ne maksatla olursa olsun organ ve doku alım-satımı ile ticaretini önlemek ve daha ilan ve reklam aşamasında bu fiilin önüne geçmeyi amaçlamıştır. Ayrıca insani ve vicdani nedenler taşıması gereken organ veya doku nakillerinin alım-satıma ve ticarete konu edilmesini, hem tehlikeli ve hem de insan olmanın onuruyla bağdaştırılamayacak bir davranış olduğu için suç olarak düzenlemiştir.128

2. Maddi Konu

Bu suçun maddi konusu, maddede tanımlanan eylemlere konu edilen organ veya dokulardır.129

C. Suçun Fail ve Mağduru

1. Fail

Bu suçun faili herhangi bir kimse olabilir. Kendi organını satmak amacıyla ilan veren kişi veya bu işin ticaretini yapan herhangi bir kişi fail olabilir.

2. Mağdur

Bu suçun mağduru, kamu düzeni bozulan devlettir.130


D. Suçun Unsurları

1. Maddi Unsurlar

TCK 91/6 hükmündeki suçun oluşabilmesi için ilan veya reklam verme veya yayınlama fiillerinin belli bir çıkar karşılığında organ veya doku teminine yönelik olarak işlenmesi gerekir. Başka bir deyişle, henüz alınmış bir organ veya doku olmamasına karşın, bunların belli bir çıkar karşılığında temin edilebileceğinin ilan, reklam veya yayın yoluyla açıklanmış olması gerekir. Eğer önceden hukuka uygun veya aykırı şekilde alınmış organ veya dokulara müşteri aranması söz konusu ise, bu eylem TCK 91/3’de tanımlanan organ veya doku ticareti suçunu oluşturur. Örneğin sağlığında organlarını 2238 Sayılı Kanun’a göre bağışlamış kişinin organları, eğer hastane personeli tarafından müşteri aranmasına konu olursa TCK 91/3’teki suç oluşacaktır. Ancak muhtelif internet adreslerinde görüldüğü gibi, böbrek temin edileceğini yazılıp, telefon numarası belirtme TCK 91/6’daki suça vücud verecektir.


2. Manevi Unsur

Bazı suç tanımlarında, suçun unsurlarına ilişkin kastın yanı sıra, failin belli bir amaç doğrultusunda veya belli bir saikle hareket etmesi aranır.131 Organ veya doku teminine yönelik ilan, reklam verme veya yayınlama suçunda failin belli bir çıkar elde etme amacı olmalıdır. Başka bir ifadeyle maddi bir menfaati temin etmeye ilişkin olmalıdır.132 Dolayısıyla bu suç kasten işlenebilen bir suçtur, taksirle işlenemez.

3. Hukuka Aykırılık Unsuru
2238 Sayılı Kanun’un 4. maddesi şöyledir: “Bilimsel, istatistiki ve haber niteliğindeki bilgi dağıtımı halleri ayrık olmak üzere, organ ve doku alınması ve verilmesine ilişkin her türlü reklam yasaktır.” Bu hüküm gereği ancak bilimsel, istatistiki ve haber niteliğinde olan reklamlar hukuka uygun sayılacaktır. Aksi durum TCK 91/6’daki suçun oluşumuna sebep olur.
E. Suçun Özel Görünüş Şekilleri
1. Teşebbüs
Bu suçun tamamlanabilmesi için ilan veya reklamın yayınlanması yeterlidir. İlan veya reklamın henüz yayınlanmadan ele geçirilmiş olması durumunda, suç teşebbüs aşamasında kalmış olacaktır.133
2. İştirak
Bu suça TCK 37 ila 39 madde arasında düzenlenen iştirakin her hali mümkündür. Örneğin, böbrek satımı için ilan veren bir websitenin sahibi ile gerekli yazıyı sayfaya gönderen site koordinatörü bu suça iştirak halinde olacaktır.
3. İçtima
2238 Sayılı Kanun’un 4. maddesi organ veya doku alınması ve verilmesine ilişkin her türlü reklamı yasaklamaktadır. Ancak bunun müeyyidesini belirlememiştir. Zira cezai hükümleri içeren 15. maddede bu konuda bir ibare yoktur. Ancak doktrinde, yapılan reklam fiili, organ veya doku satımına aracılık sayılabileceğinden 15. madde hükmüne göre cezalandırılmanın önünde engel olmadığı görüşü mevcuttur.134 Ancak bu yorum TCK 91/6 hükmü yürürlükte olmadığı zaman önem arzetmekte idi. Şu an bu reklam veya ilan durumlarında doğrudan TCK hükümleri uygulanacaktır. Dolayısıyla TCK 91/6 hükmü ile 2238 Sayılı Kanun’un 15. madde hükmü arasında, diğer fıkralardaki gibi bir fikri içtima ilişkisi yoktur.
F. Suça Etki Eden Sebepler
1. Ağırlaştırıcı Sebepler
Bu suça ilişkin herhangi bir ağırlaştırıcı sebep öngörülmemiştir.
2. Hafifletici Sebepler
Bu suça ilişkin herhangi bir hafifletici sebep öngörülmemiştir.
G. Yaptırım
Belli bir çıkar karşılığında organ veya doku teminine yönelik olarak ilan veya reklam veren veya yayınlayan kişi, 1 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
H. Kovuşturma
Suçun kovuşturulması şikayete tabi değildir, re’sen takip edilir.
SONUÇ

Organ ve doku nakli, çalışmamızda da belirttiğimiz üzere, esasen vücut dokunulmazlığına yönelik bir eylemdir. Bu eylemi hukuka uygun hale getiren unsur ise, yaşam kurtarma, iyileştirme gibi üstün bir amacının olmasıdır.

Organ ve doku nakli gibi kişi üzerinde çok önemli sonuçları olabilecek bir işlemin hukuka uygunluk şartlarını belirten 2238 Sayılı Kanun’da organ ve doku kavramlarının tanımlanmamış olması önemli bir eksikliktir. Yine bu kanunda ölülerden organ naklini düzenleyen hükümlerinde, hangi ölüm anlayışının benimseneceğinin düzenlenmemiş olması da sorunlara yol açar niteliktedir.

Çalışmada incelediğimiz TCK 91 92 ve 93. madde hükümleri açısından şöyle bir değerlendirme yaparsak, bu konudaki özel kanunun halen yürürlükte olduğu dönemde, genel kanun olan TCK’da böyle bir düzenleme yapılmış olması eleştiriye açıktır. Zira böylece bir özel yasanın cezai hükümleri uygulanamaz hale gelmekte ve uygulayıcılar açısından da problem doğurabilmektedir. Kanaatimizce 2238 Sayılı Kanun’un iyi bir şekilde reformize edilmesiyle, mevzuat dağınıklığı da önlenmiş olacaktı.

Halihazırda yürürlükte olan TCK 91 hükümlerine baktığımızda, maddenin en iddialı fıkrasının sekizinci fıkra olduğu söylenebilir. Zira bu hükme göre hukuka aykırı şekilde organ veya doku alımı sonucunda vericinin ölümü gerçekleşirse, kasten öldürmeye ilişkin hükümler uygulanacaktır. Esasında bu hükümle hukuka aykırı şekilde organ veya doku alımının caydırılması amaçlanmıştır.

Ancak sekizinci fıkra gibi iddialı hükümler olmasının yanında, organ ve doku ticaretini önlemek bir yana dursun, buna yol gösteren hükümler de mevcuttur. TCK 92. maddede düzenlenen zorunluluk halinde, kişinin sosyal ve ekonomik durumuna bakılarak cezasında indirim yapılabileceği hatta ceza vermekten vazgeçileceği düzenlenmiştir. Normal şartlarda ekonomik bakımdan iyi durumda olan bir kişinin organ veya dokusunu satması düşünülemez. Çeşitli internet adreslerinden görüldüğü gibi, organını satan kişiler maddi bakımdan zor durumda olan bireylerdir. Dolayısıyla organını satan kişinin cezalandırılması bu hüküm sayesinde neredeyse imkansızdır.

Ayrıca TCK 91 lafzi bakımdan da sorunludur. Madde başlığında organ veya doku ticareti denmesine rağmen, madde içeriğinde organ ticaretinin yanı sıra organ alım ve muhafazası da cezalandırılmaktadır.

Organ ve doku nakli konusunda cezai düzenlemenin yanı sıra, organ naklinin artırılması maksadıyla çeşitli düzenlemelere de ihtiyaç vardır. Bu bakımdan ölüden organ veya doku alımının şartlarının yeniden düzenlenmesi yerinde olacaktır.



1 Nilgün Çelebi, Sosyal Bilimlerde Yöntem, y.y, Konya, 1996, s. 81.
2 Şahin Akıncı, Türk Özel Hukukunda İnsan Kökenli Biyolojik Madde (Organ-Doku) Nakli Kavramı ve Bundan Doğan Hukuki Sonuçlar, Yetkin Yayınları, Ankara, 1996, s. 10.
3 Meydan Larousse, “Organ”, C:XV, s. 169;
4 Akıncı, Türk Özel Hukukunda İnsan Kökenli Biyolojik Madde, s. 10.
5 Ahmet Taşkın, Organ ve Doku Nakillerinde Hekimin Cezai Sorumluluğu, Adil Yayınevi, Ankara, 1997, s. 1.
6 Akıncı, Türk Özel Hukukunda İnsan Kökenli Biyolojik Madde, s. 11.
7 Akıncı, Türk Özel Hukukunda İnsan Kökenli Biyolojik Madde, s. 10.
8 Taşkın, Organ ve Doku Nakillerinde Hekimin Cezai Sorumluluğu, s. 1.
9 Sevtap Metin, Biyo-Tıp Etiği ve Hukuk, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2010, s. 276.
10 Metin, Biyo-Tıp Etiği ve Hukuk, s. 276.
11 Akıncı, Türk Özel Hukukunda İnsan Kökenli Biyolojik Madde, s. 12.

12 Barış Erman, Ceza Hukukunda Tıbbi Müdahalelerin Hukuka Uygunluğu, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2003, s. 216.
13 Erman, Ceza Hukukunda Tıbbi Müdahalelerin Hukuka Uygunluğu, s. 216.
14 Metin, Biyo-Tıp Etiği ve Hukuk, s. 514.
15 Hakan Hakeri, Tıp Hukuku, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2007, s. 424; Erman, Ceza Hukukunda Tıbbi Müdahalelerin Hukuka Uygunluğu, s. 216-217.
16 Nuşin Ayiter, “Şahsiyet Hakları Açısından Organ Nakli”,Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C:XXV, Sayı:1-2, Yıl:1968, s. 138-140.
17 Nevzat Toroslu, “Organ Aktarma ve Cezai Sorumluluk”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C:XXXV, Sayı:1-4, s. 95-96.
18 Akıncı, Türk Özel Hukukunda İnsan Kökenli Biyolojik Madde, s. 162.
19Ahmet Gökçen, “Organ ve Doku Nakli Üzerine Düşünceler”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Milenyum Armağanı, Cilt:VIII, Sayı:1-2, Yıl:2000, s. 67.
20 Akıncı, Türk Özel Hukukunda İnsan Kökenli Biyolojik Madde, s. 170.
21 Gökçen, “Organ ve Doku Nakli Üzerine Düşünceler”, s. 68.
22 Hakeri, Tıp Hukuku, s. 426.
23 Aslan Terzioğlu, “Organ Plantasyonu ve Getirdiği Etik Sorunlar”, Türkiye Klinikleri Tıp Etiği-Hukuku-Tarihi Dergisi, Cilt:I, Sayı:1, Yıl:1993, s. 42.
24 Toroslu, “Organ Aktarma ve Cezai Sorumluluk”, s. 100; Akıncı, Türk Özel Hukukunda İnsan Kökenli Biyolojik Madde, s. 102-103; Hakeri, Tıp Hukuku, s. 426.
25 Erman, Ceza Hukukunda Tıbbi Müdahalelerin Hukuka Uygunluğu, s. 221.
26 Doğan Soyaslan, “Organ Nakilleri”, V.Türk-Alman Tıp Hukuku Sempozyumu, Türkiye Barolar Birliği Yayınları, Ankara, 2008, s. 340.
27 Terzioğlu, “Organ Plantasyonu ve Getirdiği Etik Sorunlar”, s. 43.
28Soyaslan, “Organ Nakilleri”, s. 340; Erman, Ceza Hukukunda Tıbbi Müdahalelerin Hukuka Uygunluğu, s. 221.
29 Soyaslan, “Organ Nakilleri”, s. 341.
30 Akıncı, Türk Özel Hukukunda İnsan Kökenli Biyolojik Madde, s. 125; Erman, Ceza Hukukunda Tıbbi Müdahalelerin Hukuka Uygunluğu, s. 222.
31 Hakeri, Tıp Hukuku, s. 428.
32 Gökçen, “Organ Nakli Üzerine Düşünceler”, s. 78; Erman, Ceza Hukukunda Tıbbi Müdahalelerin Hukuka Uygunluğu, s. 223,
33 Hakeri, Tıp Hukuku, s. 429.
34 Soyaslan, “Organ Nakilleri”, s. 345.
35 Gökçen, “Organ Nakli Üzerine Düşünceler”, s. 79-80.
36 Akıncı, Türk Özel Hukukunda İnsan Kökenli Biyolojik Madde, s. 130
37 Mustafa Artuç, Kişilere Karşı Suçlar, Adalet Yayınevi, Ankara, 2008, s. 494.
38 Gökçen, “Organ ve Doku Nakli Üzerine Düşünceler” , s. 63.
39İnci Karaaslan, “Türkiye’de Organ Transplantasyonu ile ilgili Sorunlar”, http://www.sdplatform.com/Baslik.aspx?BID=119, Çevrimiçi, 03.11.2010
40 Gökçen, “Organ ve Doku Nakli Üzerine Düşünceler”, s. 64
41 Hakeri, Tıp Hukuku, s. 425; Gökçen, “Organ ve Doku Nakli Üzerine Düşünceler”, s. 64
42 Hakeri, Tıp Hukuku, s. 431; Doğan Soyaslan, “Organ Nakilleri”, s. 350.
43 Soyaslan, “Organ Nakilleri”, s. 347-348.
44Murat Aydın, Tıbbi Müdahale Olarak Organ ve Doku Nakli ve Ceza Sorumluluğu, Adalet Yayınevi, Ankara, 2008, s. 128.
45 Soyaslan, “Organ Nakilleri”, s. 350.
46 Hakeri, Tıp Hukuku, s. 432.
47Aydın, Tıbbi Müdahale Olarak Organ ve Doku Nakli, s. 127.
48 Soyaslan, “Organ Nakilleri”, s. 351.
49 Süheyl Donay, Türk Ceza Kanunu Şerhi, Beta Yayıncılık, İstanbul, 2007, s. 150.
50 Madde Gerekçesi.
51 Ali Parlar, Muzaffer Hatipoğlu, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu Yorumu, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2008, s. 1545.
52Murat Aydın, Tıbbi Müdahale Olarak Organ ve Doku Nakli ve Ceza Sorumluluğu, Adalet Yayınevi, Ankara, 2008, s. 128.
53Nermin Ersoy, Erdem Aydın, “Tıbbi Etik’te Özerklik ve Özerkliğe Saygı İlkesi”, Türkiye Klinikleri Tıp Etiği-Hukuku-Tarihi Dergisi, Cilt:II, Sayı:2, Yıl:1994, s. 72.
54Çetin Arslan, Bahattin Azizoğlu, Yeni Türk Ceza Kanunu Şerhi, Asil Yayınları, Ankara, 2004, s. 409.
55 Mustafa Artuç, Kişilere Karşı Suçlar, Adalet Yayınevi, Ankara, 2008, s. 495.
56Parlar, Hatipoğlu, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu Yorumu, s. 1545.
57Donay, Türk Ceza Kanunu Şerhi, s. 151.

58 Aydın, Tıbbi Müdahale Olarak Organ ve Doku Nakli, s. 130.
59 İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2007, s. 168.
60 Ersan Şen, Yeni Türk Ceza Kanunu Yorumu, Cilt:I, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2006, s. 316.
61 Artuç, Kişilere Karşı Suçlar, s. 498.
62 Uğur Alacakaptan, Suçun Unsurları, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, Ankara, 1975, s. 37.
63 Aydın, Tıbbi Müdahale Olarak Organ ve Doku Nakli, s. 132.
64 Artuç, Kişilere Karşı Suçlar, s. 498.
65 Parlar, Hatipoğlu, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu Yorumu, s. 1554.
66 Arslan, Azizoğlu, Yeni Türk Ceza Kanunu Şerhi, s. 410; Şen, Türk Ceza Kanunu Yorumu, s. 317.
67 Necati Meran, Kişilere Karşı Suçlar, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2008, s. 228.
68 Alacakaptan, Suçun Unsurları, s. 95.
69 Ahmet Taşkın, Organ ve Doku Nakillerinde Hekimin Cezai Sorumluluğu, Adil Yayınevi, Ankara, 1997, s. 137.
70 Artuç, Kişilere Karşı Suçlar, s. 497.
71Taşkın, Organ ve Doku Nakillerinde Hekimin Cezai Sorumluluğu, s. 137.
72 Gerfied Fischer, “Alman Hukukunda Hekimin Aydınlatma Yükümlülüğü”, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Çev: Efe Direnisa, Cilt:III, Sayı:2, Yıl:2006, s. 10.
73 Aydın, Tıbbi Müdahale Olarak Organ ve Doku Nakli, s. 142.
74 Artuç, Kişilere Karşı Suçlar, s. 501-502.
27 Aydın, Tıbbi Müdahale Olarak Organ ve Doku Nakli, s. 143.
28 Arslan, Azizoğlu, Yeni Türk Ceza Kanunu Şerhi, s. 410.


77 Aydın, Tıbbi Müdahale Olarak Organ ve Doku Nakli, s. 149.
78 Hakan Hakeri, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2007, s. 139.
79 Aydın, Tıbbi Müdahale Olarak Organ ve Doku Nakli, s. 150.
80 Şen, Yeni Türk Ceza Kanunu Yorumu, s. 326.
81 Arslan, Azizoğlu, Yeni Türk Ceza Kanunu Şerhi, s. 411.
82 Donay, Türk Ceza Kanunu Şerhi, s. 151.
83 Madde Gerekçesi.
84 Arslan, Azizoğlu, Yeni Türk Ceza Kanunu Şerhi, s. 412.
85 Parlar, Hatipoğlu, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu Yorumu, s. 1545.
86 Şen, Yeni Türk Ceza Kanunu Yorumu, s. 317.
87 Aydın, Tıbbi Müdahale Olarak Organ ve Doku Nakli, s. 131.
88Nuşin Ayiter, “Şahsiyet Hakları Açısından Organ Nakli”,Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C:XXV, Sayı:1-2, Yıl:1968, s. 143.
89 Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, s. 207.
90 Arslan, Azizoğlu, Yeni Türk Ceza Kanunu Şerhi, s. 412.
91 Parlar, Hatipoğlu, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu Yorumu, s. 1554.
92 Artuç, Kişilere Karşı Suçlar, s. 499.

93 Parlar, Hatipoğlu, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu Yorumu, s. 1550.
94 Hakan Hakeri, Tıp Hukuku, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2007, s. 439.
95 Madde Gerekçesi.
96 Ali Kemal Yıldız, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu Seminer Notları, İstanbul Barosu Yayınları, İstanbul, 2007, s. 201.
97 Aydın, Tıbbi Müdahale Olarak Organ ve Doku Nakli, s. 129.
98 Arslan, Azizoğlu, Yeni Türk Ceza Kanunu Şerhi, s. 414.
99 Hakeri, Ceza Hukuku Genel Hükümler, s. 333.
100 Şen, Yeni Türk Ceza Kanunu Yorumu, s. 319.
101 Arslan, Azizoğlu, Yeni Türk Ceza Kanunu Şerhi, s. 414.
102 Arslan, Azizoğlu, Yeni Türk Ceza Kanunu Şerhi, s. 414.

103 Şen, Yeni Türk Ceza Kanunu Yorumu, s. 319.
104 Meran, Kişilere Karşı Suçlar, s. 226.
105 Alacakaptan, Suçun Unsurları, s. 47.
106 Şahin Akıncı, Türk Özel Hukukunda İnsan Kökenli Biyolojik Madde (Organ-Doku) Nakli Kavramı ve Bundan Doğan Hukuki Sonuçlar, Yetkin Yayınları, Ankara, 1996, s. 164.
59 Şen, Yeni Türk Ceza Kanunu Yorumu, s. 319.

108 Hakeri, Ceza Hukuku Genel Hükümler, s. 333.
109 Arslan, Azizoğlu, Yeni Türk Ceza Kanunu Şerhi, s. 415.
110 Aydın, Tıbbi Müdahale Olarak Organ ve Doku Nakli, s. 148.
63 Meran, Kişilere Karşı Suçlar, s. 226.

112 Arslan, Azizoğlu, Yeni Türk Ceza Kanunu Şerhi, s.416.
113 Madde Gerekçesi.
114 Yıldız, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu Seminer Notları, s. 201; Artuç, Kişilere Karşı Suçlar, s. 504.
115 Madde Gerekçesi.
116 Arslan, Azizoğlu, Yeni Türk Ceza Kanunu Şerhi, s. 414.
117 Aydın, Tıbbi Müdahale Olarak Organ ve Doku Nakli, s. 130.
118 Arslan, Azizoğlu, Yeni Türk Ceza Kanunu Şerhi, s. 412.

119 Şen, Yeni Türk Ceza Kanunu Yorumu, s. 325.
120 Parlar, Hatipoğlu, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu Yorumu, s. 1553.
121 Artuç, Kişilere Karşı Suçlar, s. 501.
122 Meran, Kişilere Karşı Suçlar, s. 227.
123 Şen, Yeni Türk Ceza Kanunu Yorumu, s. 325.
124 Meran, Kişilere Karşı Suçlar, s. 227.
125 Şen, Yeni Türk Ceza Kanunu Yorumu, s. 325.
126 Aydın, Tıbbi Müdahale Olarak Organ ve Doku Nakli, s. 148.
127 Madde Gerekçesi.
128 Şen, Yeni Türk Ceza Kanunu Yorumu, s. 326.
129 Arslan, Azizoğlu, Yeni Türk Ceza Kanunu Şerhi, s. 414.
130 Parlar, Hatipoğlu, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu Yorumu, s. 1547.
131 Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, s. 269.
132 Şen, Yeni Türk Ceza Kanunu Yorumu, s. 326.
133 Meran, Kişilere Karşı Suçlar, s. 227.
134Nevzat Toroslu, “Organ Aktarma ve Cezai Sorumluluk”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C:XXXV, Sayı:1-4, s. 188.



BİBLİYOGRAFYA



Akıncı, Şahin: Türk Özel Hukukunda İnsan Kökenli Biyolojik Madde (Organ-Doku) Nakli Kavramı ve Bundan Doğan Hukuki Sonuçlar, Yetkin Yayınları, Ankara, 1996


Alacakaptan, Uğur: Suçun Unsurları, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, Ankara, 1975


Arslan, Çetin, Azizoğlu, Bahattin: Yeni Türk Ceza Kanunu Şerhi, Asil Yayınları, Ankara, 2004

Artuç, Mustafa: Kişilere Karşı Suçlar, Adalet Yayınevi, Ankara, 2008


Aydın, Murat: Tıbbi Müdahale Olarak Organ ve Doku Nakli ve Ceza Sorumluluğu, Adalet Yayınevi, Ankara, 2008


Ayiter, Nuşin: “Şahsiyet Hakları Açısından Organ Nakli”,Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C:XXV, Sayı:1-2, Yıl:1968, s. 138-140.


Çelebi, Nilgün: Sosyal Bilimlerde Yöntem, y.y, Konya, 1996


Donay, Süheyl: Türk Ceza Kanunu Şerhi, Beta Yayıncılık, İstanbul, 2007


Erman, Barış: Ceza Hukukunda Tıbbi Müdahalelerin Hukuka Uygunluğu, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2003


Ersoy, Nermin, Erdem Aydın: “Tıbbi Etik’te Özerklik ve Özerkliğe Saygı İlkesi”, Türkiye Klinikleri Tıp Etiği-Hukuku-Tarihi Dergisi, Cilt:II, Sayı:2, Yıl:1994, s. 72.


Fischer, Gerfied: “Alman Hukukunda Hekimin Aydınlatma Yükümlülüğü”, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Çev: Efe Direnisa, Cilt:III, Sayı:2, Yıl:2006, s. 10.


Gökçen, Ahmet: “Organ ve Doku Nakli Üzerine Düşünceler”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Milenyum Armağanı, Cilt:VIII, Sayı:1-2, Yıl:2000, s. 67.


Hakeri, Hakan: Tıp Hukuku, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2007

Hakeri, Hakan: Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2007


Karaaslan, İnci: “Türkiye’de Organ Transplantasyonu ile ilgili Sorunlar”, http://www.sdplatform.com/Baslik.aspx?BID=119, Çevrimiçi, 03.11.2010


Meran, Necati: Kişilere Karşı Suçlar, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2008


Metin, Sevtap: Biyo-Tıp Etiği ve Hukuk, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, 2010


Özgenç, İzzet: Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2007


Parlar, Ali, Muzaffer Hatipoğlu: 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu Yorumu, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2008


Soyaslan, Doğan: “Organ Nakilleri”, V.Türk-Alman Tıp Hukuku Sempozyumu, Türkiye Barolar Birliği, Ankara, 2008, s. 340.


Şen, Ersan: Yeni Türk Ceza Kanunu Yorumu, Cilt:I, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2006


Taşkın, Ahmet: Organ ve Doku Nakillerinde Hekimin Cezai Sorumluluğu, Adil Yayınevi, Ankara, 1997


Terzioğlu, Aslan: “Organ Plantasyonu ve Getirdiği Etik Sorunlar”, Türkiye Klinikleri Tıp Etiği-Hukuku-Tarihi Dergisi, Cilt:1, Sayı:1, Yıl:1993, s. 42.


Toroslu, Nevzat: “Organ Aktarma ve Cezai Sorumluluk”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C:XXXV, Sayı:1-4, s. 95-96.


Yıldız, Ali Kemal: 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu Seminer Notları, İstanbul Barosu Yayınları, İstanbul, 2007
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Organ Veya Doku Ticareti Suçu (Tck Md. 91-92-93)" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Araş. Gör. Necip Taha Gür'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (https://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
08-10-2011 - 19:23
(4957 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 3 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 3 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
12901
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 42 dakika 2 saniye önce.
* Ortalama Günde 2,60 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 81523, Kelime Sayısı : 13160, Boyut : 79,61 Kb.
* 10 kez yazdırıldı.
* 11 kez indirildi.
* 2 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1390
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,08255696 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.