ÖZET
ABSTRACT
GİRİŞ
BİRİNCİ BÖLÜM
ÖZERKLİK, ÖZERKLİĞE SAYGI İLKESİ
I. KAVRAMSAL AÇIKLAMA
A. Genel Olarak
B. Özerklik
C. Özerkliğe Saygı İlkesi
İKİNCİ BÖLÜM
AYDINLATMA, ONAM, AYDINLATILMIŞ ONAM VE AŞAMALARI
I. KAVRAMSAL AÇIKLAMA
A. Genel olarak
B. Aydınlatma
C. Rıza (Onam)
D. Aydınlatılmış Onam
E. Aydınlatılmış Onamın Aşamaları
II. AYDINLATMA
A. Genel Olarak
B. Aydınlatmanın Kapsamı
1. Genel olarak
2. Aydınlatma Kapsamının Değişebildiği Haller
3. Aydınlatmanın Gerekmediği Durumlar
C. Aydınlatmanın Amacı
D. Aydınlatmanın Tarafları
1. Aydınlatmada Bulunacak Kişi
2. Aydınlatılması Gereken Kişi
E. Aydınlatmanın Zamanı
F. Aydınlatmanın Şekli
G. Aydınlatmanın İspatı
H. Aydınlatma Türleri
1. Güvenlik Bildirimi Aydınlatması
2. Müdahale Aydınlatması
a. Teşhis Aydınlatması
b. Süreç Aydınlatması
c. Riziko Aydınlatması
3. Masraflar ve Ekonomik Zorunluluklar Konusunda Aydınlatma
III. RIZA (ONAM)
A. Genel Olarak
B. Onamın Bildirilmesi ve İçeriği
C. Onam Ehliyeti
D. Onamın Konusu
E. Onamın Geçersizliği
SONUÇ
ÖZET
Bu çalışmada, aydınlatılmış onam ile ilgili temel kavramlar, aydınlatılmış onamın aşamaları olan, aydınlatma ve onam konuları ayrı ayrı başlıklar halinde incelenmiştir. Bunun dışında aydınlatmanın kapsamı, şekli, ispatı, tarafları ve türleri konuları da irdelenmiştir. Onam başlığında ise, onam ehliyeti, onamın içeriği, geçersizliği konuları açıklanmıştır. Ayrıca çalışmanın birinci bölümünde, özerklik, özerkliğe saygı ilkesine de temas edilmiştir. Zira aydınlatılmış onam, özerkliğe saygı ilkesinin önemli bir içeriğini oluşturmaktadır.
ABSTRACT
In this study, the basic concepts related to informed consent, that is stages of informed consent, informing and consent issues are examined in separate titles. In addition, the scope of the informing, the shape, the proof of the parties and the types issues are discussed. In the title of consent, adequacy of consent, content of consent, the invalidity of consent issues were explained. In addition, the first part of the study, autonomy, respect the principle of autonomy have been in contact. Because informed consent, is an important content of the principle of respect for autonomy.
GİRİŞ
Hipokratik yani geleneksel tıp etiğinde, hekim ile hasta arasındaki ilişkinin özünde paternalizm esastır. Paternalizm, hekimin hastanın isteği ve bilgisi dışında onun iyiliği için bazı kararlar alıp uygulaması yani babacıl bir tutum içinde olması esasına dayanır. Bu anlayışa göre hastaya bilgi verilip, tedavinin uygulanma şekli hastanın kararına bırakıldığında, çoğu hastanın yanlış yönelimle daha kötüyü seçebileceği, bu nedenle hekimlerin hastalarından pek çok şeyi gizlemesinin uygun olduğu kabul edilmekte idi. Ancak günümüz modern tıp etiği ilkelerine baktığımızda bu tutumun yerini hastanın özerkliği almıştır. Hastanın özerkliğine gereken değerin verilmesi de, tıbbi uygulamada aydınlatılmış onam ile gerçekleşir.
Aydınlatılmış onam, tıp etiğinin temel ilkelerinden olan, özerkliğe saygı ilkesine dayanmaktadır. Kavram olarak 1950’lerin ikinci yarısından sonra ortaya çıkmış ancak 1970’li yıllarda geniş şekilde tartışma alanı bulmuştur.
Aydınlatılmış onam, hastanın bilgilendirilmesi, tıbbi karara katılımının sağlanmasıyla hekim ile hasta arasında işbirliği tesis eder. Bu işbirliği, hastanın kendisine karşı uygulanacak müdahaleye karşı onay verebilmesi veya reddetmesi için yeterince bilgilendirilmesi, aldığı bilgi üzerine düşünmesi, özgür olarak karar vermesi sürecini kapsar.
Tıbbi müdahalenin, müdahalede bulunan ile kendisine müdahalede bulunulan kişi arasında yüksek derecede bilgi farkının olduğu bir işlem olması hasebiyle, hastanın kendi geleceğini belirlemesi açısından bilgilendirilmesi, aydınlatılması vazgeçilmez bir etik yükümlülüktür.
BİRİNCİ BÖLÜM
ÖZERKLİK, ÖZERKLİĞE SAYGI İLKESİ
I. KAVRAMSAL AÇIKLAMA
A. Genel Olarak
Tıp etiği literatüründe çok sayıda ilkeden söz edilmektedir. Bu ilkelerden bazıları şunlardır: özerkliğe saygı ilkesi (respect for autonomy), yararlılık (beneficence), kötü davranmama (non-maleficence), aydınlatılmış onam (informed consent), adalet (justice), gizliliğe saygı (privacy), zarar vermeme (noharmful,do no-harm), sadakat (fidelity), özgürlük (liberty), doğruluk (veracity), sözünde durma (promise-keeping), gerçeği söyleme (truth-telling), sır saklama (confidentiality),eşitlik (equity).1
Ancak 1979 yılında ABD Kongresi’nin kurduğu 11 kişilik bir ulusal komisyon tarafından yayınlanan Belmont Raporu’unda belli bazı ilkeler belirtilmiş ve bu ilkeler daha sonra Beauchamp ve Childress’in “Principle of Biomedical Ethic” adlı kitaplarında da benimsenerek klasikleşmiştir. Bu ilkeleri Beauchamp ve Childress şu şekilde sıralamıştır: özerkliğe saygı, yararlı olma, zarar vermeme ve adalet ilkeleri.2
Çalışmamızın birinci bölümünde yalnızca özerkliğe saygı ilkesine temas edilecek, esas konumuz olan aydınlatılmış onam bahsi ise ikinci bölümde incelenecektir.
B. Özerklik
Kökeni Eski Yunanca olan özerklik (autonomos) sözcüğü, “kendi kendine” anlamına gelen “autos” ile kural, yönetim ya da yasa anlamına gelen “nomos” sözcüklerinin bir araya gelmesinden meydana gelmiştir. Daha geniş bir anlatımla özerklik; bireyin özgür, bağımsız olarak kendi başına düşünebilme, kendi hakkında karar verebilme ve bu kararına dayanan bir eylemde bulunabilme yeterlik ve yetkinliğidir. Özerklik kavramı, özerk birey, özerk seçim ve özerk eylem öğelerini de kapsamaktadır.3
Özerk birey, kendi eyleminin özerk olup olmadığını, kendi değer, inanç ve yaşam hedeflerini muhafaza ederek, gerek ve koşullara uygun, özgür bir seçimde bulunabilen bireydir. Bu bağlamda özerk olan bir bireyin, özerk olarak seçtiği eyleme de özerk eylem denilecektir.4
Özerklik prensibi tüm toplumlarca ideal olarak kabul edilemez. Zira bireyler belli sosyal, kültürel yapı ve çevreyle bütünleşerek değerlerini oluşturur. Dolayısıyla her topluma her bölgeye göre özerkliğin sınırı farklı olacaktır. Bazı toplumlarda aile veya cemaat karar vermede etkin olurken, başka bir toplumda ise bunların geri itildiği veya başka bir unsurun özerkliği sınırladığı görülebilir.5
C. Özerkliğe Saygı İlkesi
Özerkliğe saygı ilkesi, bireyin otonomisini yani özerkliğini ortaya koyan eylemlerine diğer bireylerin saygı göstermesi ve bireyin de bu saygıyı bekleme hakkına sahip olmasıdır.6 Özerkliğe saygı ilkesinin yaşama geçirilmesi, şüphesiz sağlık çalışanlarının özellikle tıbbi müdahaleyi gerçekleştiren hekimin yükümlülüklerindendir. Bu ilke hastayı dikkatli bir biçimde dinleme, sorularını yanıtlama, hastalığına ilişkin bilgilerini aktarma ve bunun sonucunda da hastanın özerk iradesine göre müdahalede bulunmayı gerektirir.7 Bu ilkenin klinik uygulamaya girişi ise, özel hayata saygı ile beraber diğer bir tamamlayıcı unsur olan aydınlatılmış onam süreci ile gerçekleşir.8
İKİNCİ BÖLÜM
AYDINLATMA, ONAM, AYDINLATILMIŞ ONAM
VE AŞAMALARI
I. KAVRAMSAL AÇIKLAMA
A. Genel olarak
Bireyin özerkliğine saygı ilkesi ve kendi geleceğini belirleme hakkının bir içeriği olarak aydınlatılmış onam, hekim-hasta ilişkisinin vazgeçilmez bir unsuru olarak tıp etiği içerisinden yer almıştır. Anglo-Amerikan kaynaklarında “informed-consent” olarak ifade edilen aydınlatılmış onam, tıp literatürümüzde “bilgilendirilmiş olur”, “bilgilendirimli olur”, “bilgilendirilmiş onam”, bilgilendirilmiş rıza” olarak kullanıldığı da görülmektedir.1
B. Aydınlatma
Tıbbi müdahale gibi teknik bilgiyi gerektiren, müdahaleyi yapan ile müdahalede bulunulan arasında yüksek derecede bilgi farkının olduğu, müdahalede bulunulan kişi üzerinde çok önemli etkileri olabilecek işlemlerde, müdahalenin ne şekilde yapılacağı ve sonuçları konusunda müdahalede bulunulan kişi, yeterli şekilde aydınlatılmalıdır.2 “Hastanın aydınlatılması, şimdiki sağlık durumu, hastalığın tanısı ve seyri, hastalığın olası nedenleri, önerilen girişimin ne olduğu ve amacı, girişimin süresi, girişimin maliyeti, alternatif tedavi veya girişim seçenekleri, olası riskler, komplikasyonlar ve sonuçları, beklenen yarar, tedavi veya girişimi kabul etmeme durumunda olabilecekler, ana başlıklarını içerir”.3 Aydınlatma hekim açısından vazgeçilmez etik bir yükümlülüktür4 ve ihlali durumunda yapılan müdahale doğrudan hukuka aykırı hale gelecektir.5
C. Rıza (Onam)
Rıza, hekime hastanın vücudu ve sağlığı ile ilişkili hukuk sahasına müdahalede bulunan fiili hareketleri yapmak yetkisi verir. Başka bir ifadeyle rıza, “hastanın hekimin harekette bulunup bulunmayacağını ve bulunabilecekse bu hareketin ara ve nihai sonuçlarının nereye kadar meşru olacağını açıklamaktadır”.6
Tıbbi müdahale, kişilik hakkının etkilenmesi açısından, yaşam ve sağlığı ilgilendirdiği için, bu konuda kararı verecek olan hekim veyahut bir kamu gücü değil, bizzat müdahalede bulunulan kişidir. Hasta tarafından verilen rıza ile hekimin iradesi ortadan kalkar ve bunun yerine hastanın rızası geçer. Böylece, artık doktor değil hasta hareket etmektedir.7
D. Aydınlatılmış Onam
Aydınlatılmış onam, “riskleri, yararları ile alternatifleri ve onların da risk ve yararlarını kapsayan tedavi uygulamasının, hekim tarafından yeterli düzeyde ve uygun şekilde açıklanmasından ve hasta tarafından hiçbir tereddüde yer kalmayacak şekilde anlaşılmasından sonra, tıbbi tedavinin, uygulamanın hasta tarafından gönüllülükle kabulü olarak tanımlanmaktadır”8. Diğer bir deyişle, tıbbi müdahalenin yapısı hakkında hastaya bilgi verilmesi ve bunun sonucunda da hastanın neye anlaşma yaptığından haberdar olmasıdır.9 “Onam terimi, tedavinin kabul edilmesi anlamına geliyorsa da, aydınlatılmış onam kavramı aynı zamanda tedavinin reddedilmesi ya da tedavi seçenekleri arasında seçim yapılması anlamına da gelmektedir.”10
Hukuk düzeni, hekimin yaptığı tıbbi müdahalenin hukuka uygun kabul edilebilmesi için, hastanın rızasını(onamını) esaslı bir unsur kabul etmektedir. Esaslı bir onam için ön koşul ise, riskler, arızalar ve olası sonuçlar hakkında etraflı bir bilgi verilmesidir. Hastanın hukuk düzenince geçerli sayılabilecek onamını açıklayabilmesi için, kendisine ne yapılacağını bilmesi, onamını serbest ve özgür iradesiyle vermesi gerekmektedir. Nitekim Yargıtay bir kararında “…ancak aydınlatılmış ve serbest irade sonucu verilmiş onam hukuken değerli bir onamdır” diyerek bu hususa açıkça işaret etmiştir.11
E. Aydınlatılmış Onamın Aşamaları
Aydınlatılmış onamın iki aşaması bulunmaktadır: “Aydınlatma” ve “Rıza (Onam)”.
Aydınlatılmış onamın birinci aşamasında, hekim aktif konumdadır. Hasta karşısında tıbbi bilgi bakımından üstün olan hekim, müdahale ile ilgili bilgisini hastaya aktarır ve böylece hekim ile hasta arasındaki ilişki statüden sözleşmeye dönüşür.12
Rıza(onam) aşamasında ise, aktif konumda olan hastadır. Hasta kendisine sunulan bilgiyi değerlendirerek, bir onam verip vermeme konusunda karara varmaktadır.13
Dolayısıyla çalışmamızda bu iki unsura temas edeceğiz. İlk etapta aydınlatma unsuru irdelenecek, sonrasında ise rıza(onam) konusu açıklanacaktır.
II. AYDINLATMA
A. Genel Olarak
Hekim-hasta ilişkisi, hastanın muayene için gelerek şikayetlerini anlatmasıyla başlar. Buna tıbbi teriminolojide anamnez denir. İşte bu aşamadan sonra hekim için yükümlülükler de başlamıştır.14 Bu yükümlülüklerden en önemlisi ise, aydınlatma yükümlülüğüdür. Zira hekimin tıbbi müdahalede bulunabilmesi için uzlaşma şarttır ve uzlaşma için de aydınlatma gereklidir.15
B. Aydınlatmanın Kapsamı
1. Genel olarak
Aydınlatma yükümlülüğünün kapsamını belirlemek hukuk öğretisi ve uygulamasının görevidir.16 Bu kapsam somut olaya göre değişebileceğinden, genel-geçer bir kural koyma imkanımız yoktur. Dolayısıyla bu içerik, uyuşmazlık söz konusu olduğunda, hakim tarafından hüküm içi boşluk olarak doldurulacaktır.17
2. Aydınlatma Kapsamının Değişebildiği Haller
Aydınlatmanın kapsamı bazı durumlarda daralabilmekte, bazı durumlarda ise genişleyebilmektedir.
İlk olarak, sürekli ve kalıcı bir zarar sonucunu doğurabilecek bir durum söz konusu ise, aydınlatma geniş olmalıdır.18
Başka bir durum, müdahale acil biçimde gerekli ve yaşam tehlikesi içeriyorsa, aydınlatmanın kapsamı da o ölçüde daralır. Başka bir ifadeyle, aydınlatma yükümlülüğünün kapsamı ile müdahalenin acilliği arasında ters orantı vardır. Zira hastayı her noktada bilgilendirmek bazen zaman kaybına sebep olur ve geri dönülemez sonuçlara yol açabilir.19 Ancak estetik operasyon, bilimsel deney, organ, doku, kan bağışları ve çocuk düşürme gibi zorunlu olmayan müdahaleler bakımından, tam bir aydınlatma gereklidir.20
Keza, komplikasyon sıklığı21 ve riziko da aydınlatmanın kapsamını değiştirebilmektedir. Komplikasyon sıklığı ve riziko ne kadar ağır ise, aydınlatma da o ölçüde ayrıntılı ve yoğun olacaktır.22
Aydınlatmanın kapsamı, hastanın özel durumuna göre de değişebilir. İlk olarak yapılacak müdahale hastanın kişiliğine, mesleki yaşantısına veya sosyal statüsüne dair özel öneme sahip olabilir. Bu durumda aydınlatmanın kapsamı da genişleyecektir. Örneğin bir sanatçıya yapılan müdahale, onun bu özelliğini etkiler nitelikte ise, uzak riskler üzerinde de aydınlatma yapılması gerekecektir.23 Keza bir şarkıcı veya öğretmenin ses teli(gırtlağı), bir tüccara nazaran daha fazla ehemmiyet taşır.24
3. Aydınlatmanın Gerekmediği Durumlar
Bazı durumlarda hekimin aydınlatma yükümlülüğü ortadan kalkabilir.
-Hasta eğer aydınlatılmayı istemiyorsa, hekimin de aydınlatma yükümlülüğü ortadan kalkar. Ancak bunun için hastanın istememe sebebini açık ve kesin şekilde açıklaması gerekir.
-Hastaya yapılan işlemlerde tehlike olasılığı az ise aydınlatma gerekmez. Bunlara örnek olarak kan tahlili, idrar alma gibi rutin işlemler örnek gösterilebilir.
-Yapılacak işlemler hakkında, hasta yeterli düzeyde bilgi sahibi ve aydınlatmayı da istemiyorsa, aydınlatma gerekmez. Örneğin daha önce aynı konuda ameliyat olan kişinin durumu böyledir.
-Hastanın ruh ve beden sağlığının olumsuz şekilde etkileneceği durumlarda da aydınlatmanın yapılması gerekmez.25
C. Aydınlatmanın Amacı
Aydınlatmanın iki türlü amacının olduğundan bahsedilebilir. Birincisi, hekim ile hasta arasında güven tesis etmek ve bunu güçlendirmektir. İkinci olarak ise, hastaya uygulanacak tedavinin içeriği konusunda, hastanın otonomisini göz ardı etmemek için, anlaşılır bir dille gerekli bilgiyi aktarmaktır.26
D. Aydınlatmanın Tarafları
1. Aydınlatmada Bulunacak Kişi
Aydınlatmayı mutlaka doktorun yapması gerekir. Ancak bu görev tedaviyi yapan doktor ile sınırlı değildir. Ekip çalışmasında hekimlerden biri de bu görevi yapabilir.27 Hekim başkalarını görevlendirse de kontrol yükümlülüğü devam eder.28 Ancak hekim aydınlatma yükümlülüğünü hemşireye veyahut başka bir sağlık personeline bırakmamalıdır. Zira hekimin müdahaleyi bizzat yapma yükümlülüğü de bunu gerektirir.29 Ancak gerçekleştirilecek hizmet bakımından sağlık personeli gerekli liyakate sahip ise, bu görev o personele bırakılabilir. Örneğin, lösemili hastaların ağız hijyeni ve diğer temizliği hususunda bilgilendirmede bulunmak amacıyla, nitelikli bir personel görevlendirilebilir.30
2. Aydınlatılması Gereken Kişi
Aydınlatılması gereken kişi eş ya da bir başka aile mensubu değil, kişinin bizzat kendisidir. Temyiz kudretine sahip reşit olmayan küçükler de kendileri aydınlatılırlar. Ancak ağır bir tıbbi müdahale söz konusu ise ailelerine yapılan aydınlatma da küçüğe yapılan aydınlatma kapsamında sayılır.31 Küçük, akıl hastası, veya hacir altına alınmış kişiye, kendisine müdahalede bulunulmadan önce hastalık ve süreci konusunda basit bir açıklama yapılır. Ancak, bundan sonra veli veya vasisine geniş bir aydınlatma yapılması gerekir.32
E. Aydınlatmanın Zamanı
Aydınlatma hastanın onamının alınmasından önce yapılması gerekir. Acil bir durum söz konusu olmadığı sürece, hastaya düşünmesi, yakınları ile görüşmesi için fırsat verilmelidir. Bunun dışında aydınlatma, tedavi usulünün hasta tarafından serbest bir iradeyle kabul veya reddedebileceği bir zamanda yapılmalıdır. Bundan dolayıdır ki, ameliyat esnasında yapılan bir aydınlatma serbest bir iradeyle yapılmış sayılmayacağı için geçersizdir. Ancak yukarıda da belirttiğimiz üzere acil durumlarda ameliyattan hemen önce de aydınlatma yapılabilir. Bunun dışında hasta baygın, şok vb. durumlarda ise yani irade beyanında bulunacak ve denileni ayırt edecek güçte değil ise hekimin de aydınlatma yükümlülüğü ortadan kalkar.33
F. Aydınlatmanın Şekli
Aydınlatma açısından herhangi bir şekil öngörülmüş değildir. Şekil hususunu uygulama, hekime bırakmıştır. Hekim, somut hastanın özelliklerine göre, sorumluluk anlayışı içinde aydınlatmanın şeklini kendisi belirler.34 Ancak aydınlatmanın ispat edilebilmesi için, tüm ilgili risklerin yazılı hale getirilmesi yararlı olur.35
Aydınlatma kişiye ait olduğu için, matbu aydınlatmadan kaçınmak gerekir. Hekim hastasıyla konuşarak, beklenti ve korkularını öğrenmelidir. Dolayısıyla uygulamada çok sık kullanılan, tıbbi müdahaleden önce hasta tarafından imzalanan aydınlatma broşürleri, aydınlatma için gerekli koşulları yerine getirmemektedir. Ancak imzalanan formlar ile temel bilgiler verildikten sonra, sözlü açıklamalarda bulunulup hastanın soruları cevaplandırıldığı vakit geçerli bir aydınlatma yapılmış olur. Bu şekilde aydınlatmadaki ispat sorunu da aşılmış olacaktır.36
G. Aydınlatmanın İspatı
Aydınlatmanın yapıldığının ispatı hekimin üzerindedir. Zira tıbbi müdahalenin hukuka uygun olması için, gerekli rızanın aydınlatılmış olması gerekir ve bundan da hekim istifade eder.37
“Hekime ait olan bu ispat yükü, hastanın karar verebilme yeteneğine aşırı derecede halel gelmeyecek şekilde erken bir zamanda aydınlatılmış olması, hastaya tıbbi müdahalenin aciliyetinin doğru bir biçimde anlatılmış olması, (…) hastanın başka bir aydınlatma ya da şahsi bilgisi dolayısıyla aydınlatmaya ihtiyaç duymadığı konularını da kapsamaktadır.”38
H. Aydınlatma Türleri
Hekimin hastayı aydınlatması tek çeşitten ibaret değildir. Bu hususta doktrinde özellikle Alman Hukuku esas alınarak çeşitli ayrımlara gidilmiştir. Bu ayrımlara göre aydınlatma, güvenlik bildirimi aydınlatması, müdahale aydınlatması, masraflar ve ekonomik zorunluluklar konusunda aydınlatma olarak sıralanabilir.39
1. Güvenlik Bildirimi Aydınlatması
Terapötik aydınlatma da denilen bu türde, hastaya sağlık durumuyla ilgili genel bilgiler verilir ve sağlıklı yaşam için davranış ölçütleri açıklanır.40 Bu aydınlatmanın amacı, hastayı tıbbi müdahalenin gerekliliği konusunda bilgilendirmek ve hastanın sağlığını tehlikeye sokabilecek hususların önlenmesinin sağlanmasıdır.41 Böylece hastanın işin özüne uygun ve doğru davranışta bulunması sağlanmış olur.42
Güvenlik aydınlatmasında bulunulmamış olması özel hukuk açısından bir tedavi kusuru sayılabilecektir. 43 Zira hekim ile hasta arasındaki ilişki vekalet sözleşmesi sayılabileceğinden, hastayı koruma düşüncesi ön plandadır ve bu yüzden hekimin özen yükümlülüğünün çok önemli bir parçasını oluşturur.44
Buna karşın ceza hukuku açısından bu aydınlatmanın yapılmaması sonucu alınan onam geçersiz sayılmayacaktır. Zira bu tür aydınlatmaya öğretide “uyarı yükümlülüğü” adı da verilmektedir.45
2. Müdahale Aydınlatması
Müdahale aydınlatması, hastanın tıbbi müdahale konusundan geçerli onayının oluşması için adeta bir ön şart niteliğindedir. Bundan dolayı müdahale aydınlatmasına, “tıbbi müdahaledeki aydınlatma” da denmektedir.46 Ayrıca bu aydınlatma türünde, hastanın serbest ve kendi sorumluluğunun bilincinde karar vermesi47, tıbbi müdahalenin sonuçları ve riskleri konusunda hastanın aydınlatılması amaçlandığı için, kişinin kendi kaderini tayin hakkı ile doğrudan ilişkilidir. Bu sebeple karar aydınlatması veya kendi geleceğini belirleme aydınlatması adlarını da almaktadır.48
Müdahale aydınlatmasının literatürde farklı ayrımlara tabi tutulduğu görülmektedir. Bunlar ana başlık olarak belirtmek gerekirse, teşhis aydınlatması, süreç aydınlatması, riziko aydınlatması olarak ifade edilebilir.49
a. Teşhis Aydınlatması
Teşhis aydınlatması, hekimin hastasını muayene etmesi sonucu elde ettiği tıbbi bulguları, hastasına açıklamasıdır.50 “Hasta, hasta olduğunu ve hastalığının hangi hastalık olduğunu öğrenmelidir. Zira hekim kural olarak ağır ve hatta ölümcül hastalıkları dahi hastasına söylemekle yükümlüdür.”51 Ancak teşhis hususundaki aydınlatma, hastanın karar vermesi için önem arzettiği takdirde gereklidir. Örneğin, son safhalarına gelinmiş bir kanser hastalığında, hiçbir tıbbi müdahalenin mümkün olmadığı saptanmışsa, bu teşhisin aydınlatılması derhal yapılmamalıdır. Zira aksi halde hasta daha çok zarar görecektir. Çünkü bu teşhisin ona bildirilmesi kendisi için bir çare getirmeyecektir.52
Bu tür aydınlatmanın niteliği, şekli ve kapsamı, hastanın yaşı, eğitim durumu, yukarıda belirttiğimiz gibi içinde bulunduğu psişik duruma göre değişebilmektedir.53
b. Süreç Aydınlatması
Süreç aydınlatması, hekimin hastasını, uygulayacağı tedavinin etkileri, türü, ağırlığı, kapsamı ve yürütülmesi konusunda bilgilendirmesidir.54 Ancak hekim tüm müdahale sürecinin ayrıntılarıyla aktarmak zorunda değildir, ana hatlarıyla bir açıklama yapması yeterlidir. Örneğin apandisit ameliyatında karnın açılıp, iltihap kapmış dokunun alınacağı, ameliyat sonrasında neşter izinin kalacağı, rahmin alınması sonucunda kişinin çocuk sahibi olmasının olanaksız olacağı gibi müdahalenin aşamalarını ve sonuçlarını hekim açıklamalıdır. Aslında bunların açıklanması hekim açısından önemsiz gözükse de hastanın ne düşündüğü, neyi hayal ettiği bilinemeyeceğinden açıklaması gerekmektedir.55
c. Riziko Aydınlatması
Hekim her türlü meslek kuralarına uygun davransa bile, uygulanan tıbbi tedavide komplikasyon veya planlanmayan bazı gelişmeler ortaya çıkabilir. Başka bir deyişle, yapılan müdahale ile birlikte birtakım daimi ve geçici yan etkiler kendini gösterebilir. İşte riziko aydınlatması, bu etkiler konusundaki bilgilerin hekim tarafından hastaya aktarılmasıdır.56
Burada önemli olan husus, her türlü rizikonun açıklanmasının gerekip gerekmediğidir. Öğretide ifade edildiği üzere, riskler bütün ayrıntılarıyla açıklanmak zorunda değildir. Ana hatlarıyla yapılan bir açıklama yeterli olacaktır.57 Ancak hekimin en azından, az sayıda rastlanan rizikolara işaret etmesi gerekir.58
3. Masraflar ve Ekonomik Zorunluluklar Konusunda Aydınlatma
Hekim hastasını, tedavinin masrafları ve ülkemiz açısından da önem arzeden bir durum olarak, bunların sigorta tarafından karşılanıp karşılanmadığı yönünde aydınlatmada bulunmalıdır. Estetik ameliyatlarda bu durum kesinlikle arzedilmelidir. Zira yüksek ihtimalle sigorta bu tedaviyi karşılamayacaktır.59
III. Rıza (Onam)
A. Genel Olarak
Tıbbi müdahalenin hukuk düzenince kabul edilebilmesi için, hekimin davranışını haklı gösterecek bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması gerekir. Genel olarak hukuka uygunluk nedeni ise, hastanın müdahaleye rıza göstermesidir.60 Rıza olmaksızın hekimin müdahalede bulunması durumunda, bazı istisnalar dışında hukuka aykırılık sonucunu doğuracaktır. Zira hastanın rızası, 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına dair Kanun’un 70. maddesi uyarınca kanunen aranan bir şarttır.61 Bu rızanın ise hukuken geçerli kabul edilebilmesi için aydınlatılmış olması gerekir.62
Çalışmamızın planını esas aldığımızda ilk aşamada hekim aydınlatmada bulunur, ikinci aşamada ise hasta bu konudaki rızasını beyan eder. Çalışmamızın bu kısmında ikinci aşama olan, onam safhası incelenecektir.
B. Onamın Bildirilmesi ve İçeriği
Rıza açıklamasının hukuksal etkisinin olması için müdahaleden önce veya en geç müdahalenin yapıldığı sırada yapılması gerekir. İçerik olarak ise, belirli bir neticeye sebebiyet vermeye yönelik olabileceği gibi, belirsiz bir konuya ilişkin olarak da rızaya başvurulabilir. Örneğin, hekim hastalığın teşhisini koyabilmek için tahliller, muayeneler yapabilir. Bunlar rutin işlemelerdir ve hasta hekime geldiği vakit bu işlemlere rıza vermiş sayılır. İşte bu husus, belirsiz bir konuya ilişkin rızaya örnek gösterilebilir. Dolayısıyla riziko içermeyen rutin işlemlerin dışında hastanın onamının tekrar alınması gerekir. Başka bir deyişle riziko içeren rutin işlemlerde hastanın onamının alınması gerekir.63
Rıza sarih olabileceği gibi zımni şekilde de olabilir. Ancak üzerinde durulması gereken husus hangi hal ve vaziyetlerin zımni rıza sayılabileceğidir. Örnek olarak, yapılan teşhis sonucunda ameliyat olması önerilen hastanın, belirlenen zamanda hastaneye gelip yatması zımni rıza olarak değerlendirilebilir. Yine kan tahlili veya röntgen için hastaneye giden hastanın kolunu uzatması veya röntgen laboratuarına gitmesi zımni rızaya işaret eder. Ancak sadece hastaneye gitmiş olmak zımni rıza olarak kabul edilemez. 64
C. Onam Ehliyeti
Hastanın kendisine sunulan bilgilerle ilgili olarak bir değerlendirme yapabilmesi için belirli bir ehliyete sahip olması ve gönüllü olması gereklidir. Hastanın belirli bir zamanda, belirli bir tedavi seçenekleri hakkında anlamlı bir seçim yapma kapasitesi olarak açıklanan rıza ehliyeti, bilginin makul olarak değerlendirilmesi hususunu kapsar.65 Buradaki rıza ehliyeti ile medeni hukuktaki fiil ehliyeti veya ceza hukukundaki kusur yeteneği kastedilmez. Aksine hastanın karar verme, kavrama ve anlama yeteneği esas alınarak bir ehliyet belirlemesine gidilir. Bu ehliyet belirlemesini denetleme görevi ise hekime aittir. Hekim somut hastanın tüm durumlarını inceleyerek, onun onam verme ehliyetine sahip olup olmadığını değerlendirecektir. Hekim, eğer onam verme ehliyeti konusunda şüpheye düşerse acil durumlar saklı kalmak kaydıyla, kanuni temsilcinin onayını alması gerekecektir.66
D. Onamın Konusu
Hastanın onamı, tasarruf edebileceği konuya ilişkin olmalıdır. Örneğin bir kimse yaşamını ve beden bütünlüğünü ortadan kaldıracak bir biçimde onam bildiriminde bulunamaz.(Medeni Kanun m.23)67 Yine bu sebeple hukukumuzda ötenazi yasaklanmıştır.
E. Onamın Geçersizliği
Bazı durumlarda hasta tarafından verilen onam geçersiz sayılabilir. Bunları genel hatları ile sıralarsak:
-Aydınlatma yapılmadan alınan onamlar,
-Etik ilkelere ve yasalara karşı alınan onamlar,
-Belli bir süreyi aşmış gebeliğin, tıbbi zaruret olmadan sonlandırılması için verilen onamlar,
-Ötanazi için verilen onamlar,
-Baskı, tehdit, eksik aydınlatma ya da kandırma yoluyla alınan onamlar geçersizdir.68
SONUÇ
Tıp tarihçilerine göre hasta-hekim ilişkisi, herhangi bir nedenle acı duyup çığlık atan insanla başlamıştır. Acı duyan ilk insan ilk hastayı, onun yardımına koşan ilk kişiyi de ilk hekim olarak belirleyebiliriz. Bu durumda yardıma koşan kişi, üstünlük sağlamış durumdadır. İşte aydınlatılmış onam, bu üstünlüğü, statü ilişkisini sözleşmeye dönüştüren bir içeriktir.
İnsanın varoluşundan günümüze kadar olan yaşam sürecine baktığımızda hekimler, “beyaz gömlekli tanrılar” makamından indirilmiş, oldukça farklı konumlara yerleştirilmiştir. Nitekim geçtiğimiz yıllarda, Almanya’da hekimlerin olası zararlar konusunda kendilerini sigorta ettikleri bir şirkette, alınan primden çok daha fazla miktarda tazminat ödendiği görülmüştür. Bu da gösteriyor ki, artık hasta her şeyiyle hekime teslim olmamakta, yeri geldiğinde onu sorgulamaktadır.
İşte bu bağlamda aydınlatılmaya dayalı onam alma, hastanın otonomisini yansıtmasının en ideal yoludur. Aydınlatma ile hastanın, hekimin kendisine yapacağı müdahaleyi gönüllü olarak kabul etmesi sağlanır.
Birinci Bölüm Referansları
1 Erdem Aydın, Nermin Ersoy, “Tıp Etiği İlkeleri”, Türkiye Klinikleri Tıp Etiği-Hukuku-Tarihi Dergisi, Cilt:III, Sayı:2, Yıl:1995, s. 49.
2 Sevtap Metin, Biyo-Tıp Etiği ve Hukuk, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, 2010, s. 112.
3 Nermin Ersoy, “Tıp Etiğine Giriş Ders Notları”, (Çevrimiçi) http://www.tip.kocaeli.edu.tr/docs/ders_notlari/n_ersoy/ tip_etigi-ders_notlari.doc, 07.11.2010
4Nermin Ersoy, Erdem Aydın, “Tıbbi Etik’te Özerklik ve Özerkliğe Saygı İlkesi”, Türkiye Klinikleri tıp Etiği-Hukuku-Tarihi Dergisi, Cilt:II, Sayı:2, Yıl:1994, s. 72.
5 Metin, Biyo-Tıp Etiği ve Hukuk, s. 117.
6 Metin, Biyo-Tıp Etiği ve Hukuk, s. 125.
7 Ersoy, Aydın, “Tıbbi Etik’te Özerklik ve Özerkliğe Saygı İlkesi”, s. 73.
8 Metin, Biyo-Tıp Etiği ve Hukuk, s. 126.
İkinci Bölüm Referansları
1 Faik Çelik, “Hekimlik Uygulamalarında Aydınlatılmış Onam İhlalleri”, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:III, Sayı:2, Yıl:2006, s. 71.
2 Barış Erman, Ceza Hukukunda Tıbbi Müdahalenin Hukuka Uygunluğu, Ankara, Seçkin Yayınevi, 2003, s. 99.
3 Çelik, “Hekimlik Uygulamalarında Aydınlatılmış Onam İhlalleri”, s. 71-72.
4 Tarık Gündüz, Nurdan Kırımlıoğlu, Burcu Eşiyok, Ayşegül Demirhan Erdemir, “Aydınlatılmış Onam ve Çocuk Hastaya İlişkin Hukuki Düzenlemeler”, Türkiye Klinikleri Tıp Etiği-Hukuku-Tarihi Dergisi, Cilt:IX, Sayı:2, Yıl:2001, s. 28
5 Erman, Ceza Hukukunda Tıbbi Müdahalenin Hukuka Uygunluğu, s. 120.
6 Brigitte Tag, “Tıp Ceza Hukukunda Özerklik, Rıza ve Etik”, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Çev: Yener Ünver, Cilt:III, Sayı:2, Yıl:2006, s. 201.
7 Yasemin Günay, Ömür Elçioğlu, Sermet Koç, “Hasta ve Hekim Hakları Açısından Hasta Rızası”, Türkiye Klinikleri Tıp Etiği-Hukuku-Tarihi Dergisi, Cilt:VIII, Sayı:1, Yıl:2000, s. 47.
8 Hakan Hakeri, Tıp Hukuku, Ankara, Seçkin Yayınevi, 2007, s. 103.
9 Sevtap Metin, Biyo-Tıp Etiği ve Hukuk, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, 2010, s. 129.
10 John R. Williams, Dünya Hekimler Birliği Tıp Etiği El Kitabı, Çev: Murat Civaner, y.y, Türk Tabibler Birliği Yayınları, 2005, s. 43.
11 Gündüz v.d. , “Aydınlatılmış Onam ve Çocuk Hastaya İlişkin Hukuki Düzenlemeler”, s. 27.
12 Nezih Kök, “İnsan Hakları ve Biyo-Tıp Sözleşmesine Göre Aydınlatma ve Rıza”, Kamu Hukuku Arşivi, Yıl:8, Kasım 2005, s. 119.
13 Kök, “İnsan Hakları ve Biyo-Tıp Sözleşmesine Göre Aydınlatma ve Rıza”, s. 119.
14 Kök, “İnsan Hakları ve Biyo-Tıp Sözleşmesine Göre Aydınlatma ve Rıza”, s. 118.
15 Hakeri, Tıp Hukuku, s. 105.
16 Gündüz v.d. , “Aydınlatılmış Onam ve Çocuk Hastaya İlişkin Hukuki Düzenlemeler”, s. 29.
17 Metin, Biyo-Tıp Etiği ve Hukuk, s. 129.
18 Gündüz v.d. , “Aydınlatılmış Onam ve Çocuk Hastaya İlişkin Hukuki Düzenlemeler”, s. 29.
19 Erman, Ceza Hukukunda Tıbbi Müdahalenin Hukuka Uygunluğu, s. 110-111.
20 Gerfied Fischer, “Alman Hukukunda Hekimin Aydınlatma Yükümlülüğü”, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Çev: Efe Direnisa, Cilt:III, Sayı:2, Yıl:2006, s. 10.
21 Erman, Ceza Hukukunda Tıbbi Müdahalenin Hukuka Uygunluğu, s. 112.
22 Hakeri, Tıp Hukuku, s. 132.
23 Erman, Ceza Hukukunda Tıbbi Müdahalenin Hukuka Uygunluğu, s. 114-115.
24 Fischer, “Alman Hukukunda Hekimin Aydınlatma Yükümlülüğü”, s. 10
25 Abdi Özaslan, “Aydınlatılmış Onam”, (Çevrimiçi) http://www.steteskop.net/News-file-print-sid-939.html, 26.11.2010.
26 Hasan Seçkin Ozanoğlu, “Hekimlerin Hastalarını Aydınlatma Yükümlülüğü”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:LII, Sayı:3, Yıl:2003, s. 64.
27Çelik, “Hekimlik Uygulamalarında Aydınlatılmış Onam İhlalleri”, s. 76.
28 Fischer, “Alman Hukukunda Hekimin Aydınlatma Yükümlülüğü”, s. 11.
29Hakeri, Tıp Hukuku, s. 130.
30Ozanoğlu, “Hekimlerin Hastalarını Aydınlatma Yükümlülüğü”, s. 72.
31 Fischer, “Alman Hukukunda Hekimin Aydınlatma Yükümlülüğü”, s. 11.
32 Ayşegül Demirhan Erdemir, “Hekimin Ceza Hukuku Yönünden Sorumluluğu ve Bazı Sonuçlar”, Türkiye Klinikleri Tıp Etiği-Hukuku-Tarihi Dergisi, Cilt:IV, Sayı:2, Yıl:1996, s. 49.
33 Gündüz v.d. , “Aydınlatılmış Onam ve Çocuk Hastaya İlişkin Hukuki Düzenlemeler”, s. 29; Hakeri, Tıp Hukuku, s. 130; Erman, Ceza Hukukunda Tıbbi Müdahalenin Hukuka Uygunluğu, s. 103-104.
34 Hakeri, Tıp Hukuku, s. 133; Erman, Ceza Hukukunda Tıbbi Müdahalenin Hukuka Uygunluğu, s. 104-105.
35 Fischer, “Alman Hukukunda Hekimin Aydınlatma Yükümlülüğü”, s. 11.
36 Hakeri, Tıp Hukuku, s. 134-135.
37 Hakeri, Tıp Hukuku, s. 146.
38 Fischer, “Alman Hukukunda Hekimin Aydınlatma Yükümlülüğü”, s. 15.
39 Ozanoğlu, “Hekimlerin Hastalarını Aydınlatma Yükümlülüğü”, s. 64-69; Hakeri, Tıp Hukuku, s. 109-128
40 Erman, Ceza Hukukunda Tıbbi Müdahalenin Hukuka Uygunluğu, s. 100.
41 Fischer, “Alman Hukukunda Hekimin Aydınlatma Yükümlülüğü”, s. 4.
42 Ozanoğlu, “Hekimlerin Hastalarını Aydınlatma Yükümlülüğü”, s. 68.
43 Erman, Ceza Hukukunda Tıbbi Müdahalenin Hukuka Uygunluğu, s. 100.
44 Ozanoğlu, “Hekimlerin Hastalarını Aydınlatma Yükümlülüğü”, s. 68.
45 Hakeri, Tıp Hukuku, s. 109.
46 Fischer, “Alman Hukukunda Hekimin Aydınlatma Yükümlülüğü”, s. 6.
47 Hakeri, Tıp Hukuku, s. 115.
48 Veysel Başpınar, “Organ Naklinde Hekimin Aydınlatma Yükümlülüğü”, I. Uluslar arası Tıp Etiği ve Tıp Hukuku Kongresi Organ ve Doku Naklinde Tıp Etiği ve Tıp Hukuku Sorunları, Yıl:2007, s. 198
49 Ozanoğlu, “Hekimlerin Hastalarını Aydınlatma Yükümlülüğü”, s. 66-67.
50 Gündüz v.d. , “Aydınlatılmış Onam ve Çocuk Hastaya İlişkin Hukuki Düzenlemeler”, s. 28.
51 Hakeri, Tıp Hukuku, s. 115.
52 Fischer, “Alman Hukukunda Hekimin Aydınlatma Yükümlülüğü”, s. 6-7.
53 Başpınar, “Organ Naklinde Hekimin Aydınlatma Yükümlülüğü”, s. 198.
54 Ozanoğlu, “Hekimlerin Hastalarını Aydınlatma Yükümlülüğü”, s. 66; Hakeri, Tıp Hukuku, s. 116.
55 Hakeri, Tıp Hukuku, s. 116-117.
56 Ozanoğlu, “Hekimlerin Hastalarını Aydınlatma Yükümlülüğü”s. 67; Hakeri, Tıp Hukuku, s. 119.
57 Erman, Ceza Hukukunda Tıbbi Müdahalenin Hukuka Uygunluğu, s. 110.
58 Hakeri, Tıp Hukuku, s. 120.
59 Hakeri, Tıp Hukuku, s. 127.
60 Günay, Elçioğlu, Koç, “Hasta ve Hekim Hakları Açısından Hasta Rızası”, s. 47.
61 Ahmet Taşkın, Organ ve Doku Nakillerinde Hekimin Cezai Sorumluluğu, Ankara, Adil Yayınevi, 1997, s. 136.
62 Çelik, “Hekimlik Uygulamalarında Aydınlatılmış Onam İhlalleri”, s. 77.
63 Tag, “Tıp Ceza Hukukunda Özerklik, Rıza ve Etik”, s. 201; Hakeri, Tıp Hukuku, s. 163.
64 Hakeri, Tıp Hukuku, s. 150.
65 Kök, “İnsan Hakları ve Biyo-Tıp Sözleşmesine Göre Aydınlatma ve Rıza”, s. 119.
66 Hakeri, Tıp Hukuku, s. 153.
67 Taşkın, Organ ve Doku Nakillerinde Hekimin Cezai Sorumluluğu, s. 137.
68 Çelik, “Hekimlik Uygulamalarında Aydınlatılmış Onam İhlalleri”, s. 77.
BİBLİYOGRAFYA
Aydın Erdem, Nermin Ersoy: “Tıp Etiği İlkeleri”, Türkiye Klinikleri Tıp Etiği-Hukuku-Tarihi Dergisi, Cilt:III, Sayı:2, Yıl:1995, s. 48-52.
Başpınar, Veysel: “Organ Naklinde Hekimin Aydınlatma Yükümlülüğü”, I. Uluslar arası Tıp Etiği ve Tıp Hukuku Kongresi Organ ve Doku Naklinde Tıp Etiği ve Tıp Hukuku Sorunları, Yıl:2007, s. 191-213.
Çelik, Faik: “Hekimlik Uygulamalarında Aydınlatılmış Onam İhlalleri”, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:III, Sayı:2, Yıl:2006, s. 71-81.
Erdemir, Ayşegül Demirhan: “Hekimin Ceza Hukuku Yönünden Sorumluluğu ve Bazı Sonuçlar”, Türkiye Klinikleri Tıp Etiği-Hukuku-Tarihi Dergisi, Cilt:IV, Sayı:2, Yıl:1996, s. 48-51.
Erman, Barış: Ceza Hukukunda Tıbbi Müdahalelerin Hukuka Uygunluğu, Ankara, Seçkin Yayınevi, 2003.
Ersoy, Nermin: “Tıp Etiğine Giriş Ders Notları”, (Çevrimiçi) http://www.tip.kocaeli.edu.tr/docs/ders_notlari/n_ersoy/tip_etigiders_notlari.doc, 07.11.2010
Ersoy, Nermin, Erdem Aydın: “Tıbbi Etik’te Özerklik ve Özerkliğe Saygı İlkesi”, Türkiye Klinikleri Tıp Etiği-Hukuku-Tarihi Dergisi, Cilt:II, Sayı:2, Yıl:1994, s. 71-74.
Fischer, Gerfied: “Alman Hukukunda Hekimin Aydınlatma Yükümlülüğü”, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Çev: Efe Direnisa, Cilt:III, Sayı:2, Yıl:2006, s. 3-16.
Günay, Yasemin, Ömür Elçioğlu, Sermet Koç: “Hasta ve Hekim Hakları Açısından Hasta Rızası”, Türkiye Klinikleri Tıp Etiği-Hukuku-Tarihi Dergisi, Cilt:VIII, Sayı:1, Yıl:2000, s. 46-50.
Gündüz, Tarık, Nurdan Kırımlıoğlu, Burcu Eşiyok, Ayşegül Demirhan Erdemir, “Aydınlatılmış Onam ve Çocuk Hastaya İlişkin Hukuki Düzenlemeler”, Türkiye Klinikleri Tıp Etiği-Hukuku-Tarihi Dergisi, Cilt:IX, Sayı:2, Yıl:2001, s. 27-34.
Hakeri, Hakan: Tıp Hukuku, Ankara, Seçkin Yayınevi, 2007.
Kök, Nezih: “İnsan Hakları ve Biyo-Tıp Sözleşmesine Göre Aydınlatma ve Rıza”, Kamu Hukuku Arşivi, Yıl:8, Kasım 2005, s. 116-121.
Metin, Sevtap: Biyo-Tıp Etiği ve Hukuk, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, 2010.
Ozanoğlu, Hasan Seçkin: “Hekimlerin Hastalarını Aydınlatma Yükümlülüğü”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:LII, Sayı:3, Yıl:2003, s. 55-77.
Özaslan, Abdi: “Aydınlatılmış Onam”, (Çevrimiçi) http://www.steteskop.net/News-file-print-sid-939.html, 26.11.2010.
Tag, Brigitte: “Tıp Ceza Hukukunda Özerklik, Rıza ve Etik”, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Çev: Yener Ünver, Cilt:III, Sayı:2, Yıl:2006, s. 187-205.
Taşkın, Ahmet: Organ ve Doku Nakillerinde Hekimin Cezai Sorumluluğu, Ankara, Adil Yayınevi, 1997.
Williams, John R.: Dünya Hekimler Birliği Tıp Etiği El Kitabı, Çev: Murat Civaner, y.y, Türk Tabibler Birliği Yayınları, 2005.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :
"Biyo-Tıp'ta Özerkliğe Saygı İlkesinin İçeriği Olarak Aydınlatılmış Onam" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Araş. Gör. Necip Taha Gür'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (https://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
|
|