Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Malpraktis İle Hastalıktan Kaynaklanan Komplikasyon Arasındaki Hukuki Ayrım Nasıl Olmalıdır?

Yazan : Tuğçe Oral [Yazarla İletişim]

Makale Özeti
Hekim ve hasta arasındaki ilişki, hekimin mesleki bilgisinden kaynaklanan “üstün”lüğü; hastanın da fiziki veya ruhi durumundan kaynaklanan “muhtaç”lığı üzerine kuruludur. Taraflar arasındaki bu eşitsizlik, diğer sorunlarla beraber, hukuki sorunları da beraberinde getirmektedir. Bu hukuki sorunların büyük bir kısmı, tedavi öncesinde, tedavi sırasında ya da tedavi sonrasında hastada meydana gelen öngörülebilen ya da öngörülemeyen zararlardan kaynaklanmaktadır. Bu noktada, hekimin teşhisi doğru koyması, doğru tedaviyi uygulaması; bu tedaviyi uygularken de hastada meydana gelebilecek komplikasyonları öngörüp, hekimin yükümlülüklerinden olan aydınlatma yükümünü yerine getirmesi, yani hastanın tedavi ile birlikte kendinde oluşabilecek zararlar hakkında geniş bilgi sahibi olması ve oluşabilecek bu zararlara rıza göstermesi önem kazanmaktadır. Meydana gelen tüm zararlardan hekimi sorumlu tutmak doğru değildir. Hekimin sorumlu olabilmesi için yükümlülüklerini ihlal etmesi gerekir. Burada en büyük sorun, hekimin yükümlülüklerini hangi durumda yerine getirdiği ve hangi durumda ihlal ettiği konusunda çıkmaktadır. Bu sorunun çözümü için de malpraktis ve komplikasyon ayrımının iyi yapılması gerekmektedir. Yazının geri kalan kısmında, bu kavramların tanımı ve ayrımın nasıl yapılabileceği ele alınmıştır. Anahtar kelimeler: Tıp Hukuku, malpraktis, komplikasyon, izin verilen risk

MALPRAKTİS İLE HASTALIKTAN KAYNAKLANAN KOMPLİKASYON ARASINDAKİ HUKUKİ AYRIM NASIL OLMALIDIR?


PLAN
GİRİŞ
I. TIBBİ MÜDAHALE KAVRAMI
II. KLİNİK İATROJENES KAVRAMI
A. Doktor Hatası Ve Tıpta Yanlış Uygulama (Malpraktis,Tıbbi Uygulama Hatası) Kavramları
1. Teşhis Hatası
2. Tedavi Hatası
3. Aydınlatma ve Tavsiyelerin Eksikliği
4. Komplikasyonun Zamanında Fark Edilmemesi
B. Hastalıktan Kaynaklanan Komplikasyon(İzin Verilen Risk) Kavramı
III. MALPRAKTİS VE KOMPLİKASYON ARASINDAKİ AYRIM
KAYNAKLAR


GİRİŞ
Hekim ve hasta arasındaki ilişki, hekimin mesleki bilgisinden kaynaklanan “üstün”lüğü; hastanın da fiziki veya ruhi durumundan kaynaklanan “muhtaç”lığı üzerine kuruludur. Taraflar arasındaki bu eşitsizlik, diğer sorunlarla beraber, hukuki sorunları da beraberinde getirmektedir.
Bu hukuki sorunların büyük bir kısmı, tedavi öncesinde, tedavi sırasında ya da tedavi sonrasında hastada meydana gelen öngörülebilen ya da öngörülemeyen zararlardan kaynaklanmaktadır.
Bu noktada, hekimin teşhisi doğru koyması, doğru tedaviyi uygulaması; bu tedaviyi uygularken de hastada meydana gelebilecek komplikasyonları öngörüp, hekimin yükümlülüklerinden olan aydınlatma yükümünü yerine getirmesi, yani hastanın tedavi ile birlikte kendinde oluşabilecek zararlar hakkında geniş bilgi sahibi olması ve oluşabilecek bu zararlara rıza göstermesi önem kazanmaktadır.
Meydana gelen tüm zararlardan hekimi sorumlu tutmak doğru değildir. Hekimin sorumlu olabilmesi için yükümlülüklerini ihlal etmesi gerekir. Burada en büyük sorun, hekimin yükümlülüklerini hangi durumda yerine getirdiği ve hangi durumda ihlal ettiği konusunda çıkmaktadır. Bu sorunun çözümü için de malpraktis ve komplikasyon ayrımının iyi yapılması gerekmektedir.
Yazının geri kalan kısmında, bu kavramların tanımı ve ayrımın nasıl yapılabileceği ele alınmıştır.


I. TIBBİ MÜDAHALE KAVRAMI
Tıbbi müdahale, fiziksel ya da psikolojik nitelikteki hastalıkları, acıları, hastalık niteliğini taşımayan fiziksel (örneğin belli dereceye kadar şaşılık) ya da psikolojik bozuklukları, yine hastalık niteliğini taşımayan şikayetleri (örneğin, hamilelik esnasındaki şikayetleri) önlemek, teşhis etmek, iyileştirmek ya da bunların etkisini hafifletmek amacıyla doğruda ya da dolaylı olarak tedavi amacı güden insan vücuduna yapılan tüm müdahalelerdir.1


II. KLİNİK İATROJENES KAVRAMI
Hekim ya da sağlık çalışanlarının, tıbbi uygulamaları sırasında hastada oluşturdukları her türlü zarar “klinik iatrojenez” olarak adlandırılır.2 İatrojenes kavramı, klasik Yunanca’ da “iatros” ve “genesis” sözcüklerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. “İatros” sözcüğü, hekim anlamına gelir. “Genesis”in manası ise “köken”dir.
Ortaya çıkan bütün zararlardan hekim sorumlu tutulamaz. Bu adalete aykırı bir tutum olacaktır. Burada hekimin kusuruna, özenine, öngörüsüne bakılmalıdır. Bu noktada, iatrojenez kavramı, ikiye ayrılarak, tıpta yanlış uygulama (malpraktis) ve hastalıktan kaynaklanan komplikasyon kavramlarını beraberinde getirir.

A. Doktor Hatası Ve Tıpta Yanlış Uygulama (Malpraktis,Tıbbi Uygulama Hatası) Kavramları
Doktor hatası, doktorun hatalı tıbbi tedavi veya görev ihmali sonucu hastanın yaralanmasına veya zarar görmesine yol açmasıdır.
Tıpta yanlış uygulama ya da diğer adıyla malpraktis, hatalı tedavi ya da tıbbi ihmal diye özetlenebilir. Bir başka tanımla tıpta yanlış uygulama, hekimin veya hastaya müdahale eden ekipten bir kişinin hastanın tedavisini yaparken başarısızlığı, beceri eksikliği ya da ihmali nedeniyle tıp biliminin somut olayda öngördüğü önlemler dışına çıkarak hastaya zarar vermesidir.34 Bu tanım sağlık alanında, hastaya müdahale yetkisi bulunan tüm sağlık çalışanlarının öneri ve uygulamaları sonucu hastalığın, normal seyrinin dışına çıkarak meydana gelen olayların tümünü içermektedir.5
Yani tıpta yanlış uygulama kavramı daha geniş ve kapsayıcıyken, doktor hatası kavramı sadece doktoru ele almaktadır. Birçok kaynakta bu iki kavram aynı anlamda kullanılmış olsa da doğuracakları sonuçlar bakımından ayrılmalarında büyük önem vardır.
Dünya Tabipler Birliği’nin 1992 Yılında yapmış olduğu “Tıpta Yanlış Uygulama” konulu bildirgesine göre, Tıbbi yanlış uygulama (malpractice); doktorun tedavi sırasında standart uygulamayı yapmaması, beceri eksikliği veya hastaya tedavi vermemesi ile oluşan “zarardır”.6
“Malpraktis”(tıbbı kötü-yanlış uygulama) tanımı mevcut uygulamalarda yetersiz biçimde ele alınmaktadır. Malpraktis yalnızca bir girişimin, bir tedavinin ya da uygulamanın(fiil'in) yanlış, eksik yapılması demek değildir. Aynı zamanda yapılması gerektiği halde yapılmayan bir işlem de bir mağduriyet doğurabilir.7
Türk Tabipler Birliği Hekimlik meslek etiği kurallarının 13. Maddesi şu şekildedir:“Bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesi ‘hekimliğin kötü uygulaması’ anlamına gelir.”
Bu konuda bir de Yargıtay kararı örneği vermek yerinde olacaktır: “Hekim tıp verilerini yanlış ya da eksik uygulamışsa, mesleğinin gerektirdiği özel görevlere gereği ve yeteri kadar uymamışsa kusur var demektir.”8
Alman Federal Mahkemesi’nin kararına göre, eğer hekim tıbbi hata yapmak dolayısıyla hastasına zarar vermekle suçlanıyorsa, somut olayla ilgili mesleki bilgi ve tecrübesine dayanarak doğru karar verdiğini, gerekli önlemleri aldığını ve bunları dikkatlice uyguladığını kanıtlamak zorundadır.9 Bir başka Alman Federal Mahkemesi Kararına göre, hekim sorumluluğunun belirlenmesinde önemli olan, tedavideki hataların hekimin dikkatsizliğiyle paralel gelişeceğidir.10
Tıbbi uygulama hatası, standardın altında kalınması veya üstüne çıkılması ile söz konusu olabileceği gibi, icrai bir hareketle veya ihmali bir hareketle de söz konusu olabilir. Bu itibarla hekimin özen yükümlülüğünü ihlali, bir müdahaleyi gerekli olduğu şekilde yapmaması şeklinde söz konusu olabileceği gibi, gerekli müdahaleyi hiç yapmaması şeklide de olabilir. Dolayısıyla hareketin ihmali veya icrai olması arasında bir fark gözetilmemelidir.11 Kısaca, tıbbi uygulama hatasının, yapılmaması gerekli davranışın yapılması (icrai) veya yapılması gereken bir davranışın yapılması (ihmali) suretiyle, yani ihmal suretiyle icrai şekilde de ortaya çıkabileceğini söylemek mümkündür.
Yukarıda belirtilen tüm tanımlardan da anlayacağımız üzere sonuç, hastanın zarar görmesidir; ancak bu sonuçtan hekimin sorumlu tutulabilmesi için hatalı tıbbi tedaviye; hatalı tıbbi tedavinin saptanabilmesi için ise, belli unsurlara ve şartlara ihtiyaç vardır. Scott’a göre bu unsurlar 5 ana başlık altında toplanır:
1. Meslek ve sanatta acemilik (normal altı sağlık hizmeti)
2. Hastaya kasıtlı olarak zarar vermek
3. Hasta – hekim sözleşmesine aykırı hareket etmek
4. Yanlış tehlikeli muayene sonucu hastanın zarar görmesi
5. Tıbbi aletlerin tehlikeli kullanılmasından dolayı hastaya zarar vermek12
Ulsenheimer ise, tıbbi müdahale hatalarını, şu başlıklar altında toplamıştır:
1. Teşhis Hatası
2. Kontrol ve fiziki muayene hatası
3. Operasyon sırasında yabancı cisimlerin unutulması
4. Yanlış veya yetersiz anamnez
5. Sonuçların derlenmemesi(Röntgen, Laboratuar, Kan tahlili vs.)
6. Yanlış tedavi seçimi
7. Aydınlatma, tavsiye ve bilgilerin yanlış veya eksik verilmesi
8. Yanlış ilaç verilmesi, doz aşımı veya yetersiz dozda ilaç verilmesi, hekimin veya ekipten kişilerin değiştirilmesi
9. Hijyen kurallarının ihlali
10. Komplikasyonun öngörülememesi
11. Yanlış operasyon veya reanimasyon tekniği
12. Stoklamada yanlışlık
13. Tıbbi ekipman ve hizmet hataları
14. Enjeksiyonların, infüzyonların veya transfüzyonların yanlış uygulanması
15. Hastanın hastaneye yetiştirilmesinde veya hastaneye yatırılmasında ihlal, Uzman doktora danışılmasında geç kalınması, Hastanın ayılma odasından erken çıkarılması13
Knight’ a göre, tıpta yanlış uygulama iddiaları öncelikle iki gruba ayrılır:
1. Hukuka aykırı davranışlar: Hastaya yaklaşım prosedürlerinde, aydınlatılmış onam alma, sır saklama, tıbbi kayıt tutma gibi olması gereken davranışlarda özensizlik şeklinde görülmektedir.
2. Mesleki bilgi ve beceri eksikliği:
a.Tanıda yetersizlik/gecikme
b.İlaçların ciddiyetsiz uygulanması
c. Konsültasyon eksikliği şeklinde görülen durumlardır14
Kanımızca tıpta uygulama hatalarını şu alt başlıklarda incelemek yerinde olacaktır:
1. Teşhis konusunda yargı hatası
2. Tedavi Hataları
3. Aydınlatma ve tavsiyelerin eksikliği
4. Komplikasyonun zamanında fark edilememesi

1. Teşhis Hatası
Hekim, tıbbi müdahalesini yerine getirirken ifa etmesi gereken ilk edim, teşhis koyma yani rahatsızlığı belirleme edimidir.
Doğru teşhisi koymak, hekim yükümlülükleri arasında en zor yükümlülüklerden biri olduğu tartışmasızdır.15 Hekim, teşhisi koyarken, gerekli tüm tetkikleri özenle yapmalı ve bu sırada da tüm teknolojik gelişmelerden yararlanmalıdır. Teşhis, anamnez alma, fiziksel muayene etme ve tetkiklerin sonuçların değerlendirilmesiyle konulur.16
Yani, hekimin teşhis koyma yükümlülüğünün 3 kısımdan oluştuğunu söyleyebiliriz:
* Anamnezi Tam ve Doğru Alma Yükümü: Anamnez, doktorun hastaya teşhis koyma amacıyla ona sorduğu sorular sonucu elde ettiği “hasta öyküsü”dür. Hastanın mevcut ya da geçmiş hastalıkları hakkında, kendisinden ya da bir yakınından alınan bilgilerdir. Anamnezde olması gereken bilgiler şunlardır:
-Hastanın kimlik bilgileri
-Hastanın rahatsızlıkları
-Hastanın önceden geçirdiği belli rahatsızlıklar
-Hastanın kronik bir rahatsızlığının olup olmadığı
-Hastanın ailesinde belli rahatsızlıkların olup olmadığı
-Hastanın sosyoekonomik durumu
-Hastanın alışkanlıkları
Anamnez, hekimin teşhis koyması sırasında en önemli adımdır. Fiziki muayene ve yapılabilecek tetkikler büyük çoğunlukla anamneze göre belirlenir.
* Fiziki Muayene Yapma Yükümü: Fiziki muayene, doktorun elle veya basit bazı araçlarla teşhis koymaya çalışmasıdır. Fiziki muayene dört kısımdan oluşur. Bu kısımlar:
-İnspeksiyon: İnspeksiyon, fiziki muayenenin ilk aşaması olup, kısaca gözle muayene olarak tanımlanabilir. Hekim hastanın cilt rengine, venöz dolgunluk olup olmadığına, kolleteraller olup olmadığına; ciltte kabarıklık, şişlik,ameliyat izi,darp izi vs. olup olmadığına; skleralarının(göz akı) rengine*;göz kapakları ve mukozalarının rengine ve birçok başka etkene bakılır.17
-Palpasyon: Hastanın söz konusu bölgesinin elle dokunarak muayene edilmesidir. Amaç bölgede herhangi anormal bir şişlik olup olmadığını tespit etmektir. Bu yüzden palpasyon mutlaka bilateral (simetrik) bir şekilde yapılmalıdır. Palpasyonda atlanmaması gereken şayet muayene bölgesinde varsa lenf nodlarının büyüklüklerinin normal olup olmadığının kontrol edilmesidir. Ayrıca palpasyonda hastanın kalp atışları veya solunum titreşimi de araştırılabilir. Bunlar da olup olmamaları, şiddetleri veya karakterleri belirlenerek hekime bazı bilgiler verir. Palpasyon yüzeysel palpasyon ve derin palpasyon olmak üzere ikiye ayrılır. Önce uygulanması gereken yüzeysel palpasyondur. Palpasyonda ellerin soğuk olmaması önemlidir. Örneğin bir batın muayenesinde eller soğuk olursa istemsiz olarak ellediğimiz bölgedeki kaslar kasılır ve yanlış bulguya sebep olur.18
-Perküsyon: Perküsyon özellikle batında(karın) ve toraksta(göğüs) kullanılır. Sol elin orta parmağı hastanın muayene edilecek bölgesine koyulur,sesin şiddetinin azalmasını engellemek için diğer parmaklar cilde değmeyecek şekilde tutulur. Sağ elin başparmağı sol elin orta parmak ucuna vurulur. Vurma hareketi bilekten sağlanır,vurucu parmak oynatılmaz. Perküsyonda amaç iç organların normalde boş ya da dolu olan kısımlarını test etmektir. İçi boş olan organlar ya da vücut kompartımanları timpanik ses(tiz) verirken, dolu organlar ya da içi dolu olan vücut kompartımanları mat(bas) ses verir. Normalde boş olması gereken bölgeden dolu ses alıyorsak bu bir patoloji olduğunu gösterir.19
-Oskultasyon: Hastanın sözkonusu bölgesinin steteskop aracılığıyla dinlenmesidir. Bu yöntem genelde göğüs hastalıkları ve batın hastalıklarını araştırmada kullanılır. Organlardaki normal ve anormal sesler dinlenir. Oskültasyon batın muayenesinde inspeksiyondan hemen sonra yapılır. Çünkü elle baskı yapıldığında batındaki iç organların normal kasılma ritmleri değişir ve yanlış bulguya sebep olur.20
* Gerekli tetkiklere başvurma: Hekim iyi bir tedavi uygulayabilmek için teşhisini doğru koyması gerekir. Teşhisin doğru koyulabilmesini sağlayan en önemli adım tetkiklere başvurmadır. Hekim gerek duyduğunda teşhisini kesinleştirmek için kan ve idrar tahlili, bilgisayarlı tomografi, ultrasonografi, veya MR gibi tetkiklere başvurmalıdır.
Teşhis konusunda hata, hekimin hastasına hatalı olarak hastanın sahip olmadığı bir teşhisi koyması; ya da tam tersi olarak hastasında var olan bir hastalığa teşhis koyamamasıdır.

2. Tedavi Hatası
Hekim, Hipokrat yemini dolayısıyla münhasıran hastanın iyiliğini düşünmek zorundadır.21
Hekim, aldığı anamnez, yaptığı fiziki muayene ve yaptırdığı tetkikler sonucu mesleki bilgi ve tecrübesiyle bir teşhis koyar.22 Ardından yine mesleki bilgi ve tecrübesiyle hastanın durumuna en uygun, teknolojik bakımdan en ileri ve en az acı çektirecek tedaviyi belirler.23 Yanlış tedavi seçimi, hekimin hukuki yasal sorumluluğunu doğuracaktır.
Hekim tedavisi sırasında, teşhis koyduğu rahatsızlık için tıptaki standart uygulamayı yapmak zorundadır. Bu konuda hekimin kendini sürekli geliştirmesi yükümlülüğü karşımıza çıkmaktadır. Eğer hekim, tıptaki gelişmeleri izlememişse, bilgilerini geliştirmemişse ve eski tedavi yöntemlerinden öteye geçememişse öncelikle meslek sorumluluğu söz konusu olacak ve bunun yanı sıra ihmali nedeniyle de sorumlu olacaktır. 24
Bazen tanının doğru olmasına karşın, tedavinin hatalı olma ihtimali vardır. Tedavi, somut olaya göre uygunsuz olabilir ya da hekim tarafından hatalı şekilde uygulanmış olabilir ve bu durumda hasta zarara uğrayacaktır.
Operasyon sırasında yapılan bir hata ya da yabancı bir cismin unutulması da tedavi hatası sınıfına sokulabilir.
Yine yanlış ilaç verilmesi, doz aşımı veya yetersiz dozda ilaç verilmesi de tedavi sırasında yapılan hatalara örnek olarak gösterilebilir.
Yanlış operasyon veya reanimasyon tekniği, hijyen kurallarının ihlali gibi birçok durum, tedavi hatası sınıfına sokulabilir.
Tedavinin hatalı olması durumunda da malpraktis söz konusu olur ve hekimin yasal sorumluluğuna yol açar.

3. Aydınlatma ve tavsiyelerin eksikliği
Aydınlatma kavramının yüküm, yüklenti25, ödev26, yükümlülük kavramlarından hangisine dahil olduğu tartışmalıdır.27 Ancak sonuç olarak aydınlatma yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, hukuksal bir müeyyideyle karşılaşılacaktır.
Hukuki bakımdan, hekim ile hasta arasındaki ilişki, bir tedavi sözleşmesi olup bu sözleşme bazı yazarlara ve hukuk sistemlerine(örneğin Alman ve Avusturya) göre hizmet sözleşmesi28; bazı yazarlara ve hukuk sistemlerine(örneğin İsviçre29 ve Türkiye) göre vekalet sözleşmesi30; belli istisnai durumlarda ise istisna sözleşmesi31 olarak nitelendirilmektedir.
Hasta ile hekim arasındaki ilişkinin hukukumuz açısından vekalet ilişkisi olmasından dolayı, aydınlatma yükümü, birçok yazar tarafından vekilin sadakat borcu olarak açıklanmaktadır.32
Hasta-hekim ilişkisi hukuken bir vekalet ilişkisi olmakla beraber, işin doğası gereği, sözleşmenin taraflarından birinin konu üzerinde az bilgi sahibi olması gereği güven ilişkisidir.33 Aydınlatma yükümü, taraflar arası güven ilişkisinin mevcut olduğu ilişkilerde daha ön plana çıkmaktadır.34 Hekimin hasta üzerindeki her önlemi, hastanın da onayını, katılımını gerektirir.35 Hekim, aydınlatma yükümlülüğü çerçevesinde, hastasına onun rızasının ve kararının oluşmasına temel teşkil edecek olan bütün bilgileri vermekle yükümlüdür. Hasta aydınlatma neticesinde, hastalığının ne olduğunu ve buna karşı nelerin yapılabileceğini tam anlamıyla bilmelidir.36 Aydınlatma, hekimin vereceği bilgilerle uygulanması düşünülen tedavi yöntemi üzerinde hastayı özgürce karar verebilecek bir duruma getirmesidir. Yani aydınlatma, hastanın rızasının koşulu37 olarak değerlendirilmektedir.
Tüm bu sebeplerden dolayı, acil vakalar hariç olmak üzere, hekim tedaviye başlamadan uygun bir süre önce, hastasını uygulayacağı tedavi konusunda aydınlatmalıdır.38 Alman Federal Mahkemesi Kararına göre, “Operasyondan bir gece önce yapılan aydınlatma hastanın karar verebilmesi için yeterli değildir”.39
Aydınlatma öncelikle 3 türe ayrılır:
İlk tür olan müdahale aydınlatması; teşhis aydınlatması, süreç aydınlatması ve riziko aydınlatması olarak üçe ayrılır.40
* Teşhis aydınlatması, hekimin hastasını muayenesi neticesinde elde ettiği bulgular kapsamında vardığı teşhis konusunda hastasını aydınlatmasıdır.41 Özel bir haklılık sebebi olmaksızın susmak ya da teşhisi gizlemek, aydınlatma eksikliği bağlamında hekimin özen yükümünün ihlali anlamına gelir.42
* Süreç aydınlatması, konulan teşhise karşı yapılacak müdahaleyi yani tedaviyi kapsar. Doktor süreç aydınlatması kapsamında, yapacağı müdahaleyi neden seçtiğini, niçin önerdiğini; uygulanabilecek alternatif yöntemler43 varsa bunların ne olduğunu ve yine neden bu yöntemleri seçmediğini açıklar.
* Riziko aydınlatması, tedavinin risklerini kapsamaktadır. Başta cerrahi müdahaleler olmak üzere, her tıbbi müdahalede, komplikasyonlar veya öngörülemeyecek gelişmeler olabilir. Hekim bu noktada, tıp bilimindeki bilimsel ve teknik gelişmeler ve kendi tecrübeleri doğrultusunda, hastayı, tedavinin riskleri ve yan etkilerinin44 ne olduğu konusunda aydınlatmalıdır.
Hekim tedavinin risklerini anlatırken, öncelikle hastanın can veya uzuv kaybı olasılığı üzerinde durmalıdır. Ardından gerçekleşmesi muhtemel diğer komplikasyonlar hastaya anlatılmalıdır. Bu konuda matematiksel ve istatistiksel verilerden yararlanılabilir. Komplikasyonların ağırlığı ve hastanın fiziksel özelliklerinden dolayı hangi komplikasyonlarla karşılaşmasının muhtemel olabileceği de açıklanmalıdır.
Alman Federal Mahkemesi kararına göre, “…Aydınlatma, endikasyonun ağırlığının anlatılmasıyla belirginleştirilmelidir. Bu kapsamda, müdahalenin zorunluluğu, ivediliği ve tedavinin başarı şansı anlatılmalıdır. Bunun yanında özellikle hastanın yaşamını sürdürmesini etkileyebilecek risklerin ağırlığının da belirtilmesi gerekmektedir.”45
Bir başka karara göre, “… Hekim, ortaya çıkabilecek komplikasyonları istatistiksel olarak açıklamak zorunda değildir. Ancak, bu hekimi riskin yüksekliğini açıklama zorunluluğundan muaf tutmaz. … Küçük riskleri hekim ‘az görülür’ veya ‘nadiren’ şeklinde nitelendirebilir”46
İkinci tür olan koruma aydınlatmasında amaçlanan, hastanın kişisel durumu, ilaçların yan etkileri ve tedavi sürecinin işleyişi konusunda hastayı bilgilendirmek suretiyle, hastanın doğru ve kendi menfaatine uyan davranışı gerçekleştirmesini sağlamaktır.47
Bunun dışında özel aydınlatma türleri de yer almaktadır. Örneğin, hekimler operasyonun ya da tedavinin ekonomik boyutunu hastalarına açıklamalıdır.
Deutsch ve Spickhoff’a göre, aydınlatma, tedavinin ivediliğini, tıbbi önlemlerin ertelenebilirliğini, öngörülen riskleri, riskli endikasyonları, tedavinin başarısız olma riskini, tedavinin sıklığını, hastalığın normal gelişimi ile risk karşılaştırmasını, diğer güveli alternatifleri, güncel ve konservatif tedavi yöntemlerini içermelidir.48
Katzenmeier ise, aydınlatma yükümlülüğünün kapsamında Deutsch ve Spickhoff’un bir çok başlık altında topladığı yükümlülükleri dört başlık altında toplamıştır: Müdahalenin ivediliği, tedavi sırasında ortaya çıkabilecek riskler, alternatif tedavi yöntemleri, Aydınlatmanın sınırlanması.49
Roxin ve Schroth da aydınlatma yükümünün kapsamına teşhis aydınlatmasını, süreç aydınlatmasını, riziko aydınlatmasını ve terapi aydınlatmasını dahil etmişlerdir.
Ayrıca hekim, tedavi sona erdikten sonra, hastalığın nüksetmemesi için, çeşitli tavsiyeler de vermelidir. Örneğin, sigara içmemesi, ağır kaldırmaması, diyet yapması50 gibi tavsiyeler verilebilir.

4. Komplikasyonun Zamanında Fark Edilmemesi
Malpraktisin bir başka türü de komplikasyonun zamanında fark edilememesi ya da fark edilmesine rağmen gerekli önlemlerin alınmaması sonucu hastanın zarar görmesidir.
Hekimin yasal sorumluluğu konusunda en büyük sorun burada çıkmaktadır. Yapılan birçok tıbbi müdahalenin yan etkisi veya müdahale sonrasında ortaya çıkabilecek komplikasyonlar önceden bilinmektedir. Ancak, bu yan etki ve komplikasyonlara rağmen hastanın başka şekilde tedavisi mümkün değilse, bunlar göze alınmalıdır. Önceden öngörülen komplikasyonlara karşı her türlü bilgi, beceri, ilaç, tıbbi teçhizat hazır bulundurulmalıdır. Bunlar hazır bulundurulmadığı takdirde, malpraktisten söz edilebilecek ve hekimin sorumluluğu yoluna gidilecektir. Bu konu, makalenin sonraki kısımlarında ele alınacaktır.

B. Hastalıktan Kaynaklanan Komplikasyon(İzin Verilen Risk) Kavramı
Komplikasyon kelime olarak “karışmak”, “karışıp kaynaşmak” anlamlarına gelir. Bunu tıp bilimi için kısaca tanımlayacak olursak komplikasyon, bir hastalığın seyri sırasında, önceden beklenmeyen bir durumdur.
Hekim hastanın bakımını üstlendiğinde hastanın bu eylemden yarar sağlayacağı umulmakla birlikte tıp biliminde bunun bir garantisi yoktur. Hemen hemen bütün hekimlik uygulamaları hastalar yönünden belirli bir risk oluşturmaktadır.51 Bu riskler, hekimlik uygulamalarının doğasından kaynaklanmakta, büyük kısmı hekim tarafından gerekli dikkat ve özen gösterilmiş olsa bile kaçınılmaz nitelik taşımaktadır. Ortaya çıkacağı veya çıkma ihtimali bulunduğu bilindiği, öngörülebildiği halde uygulamanın yapılması belirgin derecede hasta yararına ise, bu riskler, uygulamanın yapılmasına engel kabul edilmez. Söz konusu riskler, hastanın bilgisi dahilinde (aydınlatılmış onam) olduğu takdirde hekim, bu zararların ortaya çıkmasından sorumlu değildir. Bu kavram, hukukta “izin verilen risk” olarak ifade edilirken, kavramın tıptaki karşılığı “komplikasyon”dur.52
Şayet komplikason, zamanında fark edilemez veya fark edilmesine karşın gerekli önlemler alınmaz ya da fark edilip önlem alınmasına karşın yerleşmiş standart tıbbi girişimde bulunulmaz ise, bu durumda önceden de belirttiğimiz gibi, komplikasyon, malpraktise dönüşür.53
Bir hukuki yararın tehlikeye sokulması, son tahlilde hastanın yararı açısından tek araç ise, hukuken bu yararın tehlikeye sokulmasına izin verilmektedir. Tıbben gerekli olan bir müdahaleyi; modern tıbbın gereklerine, hekimlik mesleğinin yüklemiş olduğu dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun olarak yapan sağlık personelinin kusurundan söz edilemez ve dolayısıyla, bu müdahaleyi yapan sağlık personelinin hiçbir şekilde hukuki sorumluluğu yoluna gidilemez.
Bu konuda bir Yargıtay kararı örneği verebiliriz:
“Sanığın başı boş bıraktığı köpeği tarafından ısırılıp yaralanan mağdureye kuduz aşısı uygulandığı, 15. aşıdan sonra hastalandığı ve öldüğü, Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulu raporunda, - ölümün köpek ısırmasını takiben tatbik edilen kuduz aşısının bünyevi sebeplerle husule getirdiği alerjik ensefalit sonucu gelişen dolaşım ve solunun yetmezliğinden- kaynaklandığının, kuduz aşısına ve aşının tatbik şekline atfı kabil kusur bulunmadığının bildirildiği, keza, Yüksek Sağlık Şurası raporunda, - kuduz aşıları neticesinde bazen bu tip ensefalis komplikasyon olarak meydana gelebilmektedir. Bu komplikasyonlar nedeniyle aşıyı yapan kimseyi kusurlu bulmak mümkün değildir”54
Yargıtay kararında da belirtildiği gibi, komplikasyon sebebiyle ortaya çıkan zararlardan hekimi sorumlu tutmak mümkün değildir.
Bu konuda birkaç Yargıtay kararı da incelemek yerinde olacaktır:
“... bel fıtığı ameliyatlarında hekimin muhtemel komplikasyonlara karsı tedbir alması gerekir. ... uzun süredir bel fıtığı yakınması olan hasta beyin uzmanı olan operatör doktor Y.Ç.E.nin özel hastası olup yatak istirahatından yarar sağlamaması üzerine hastalığının operasyonla düzeleceği hekim tarafından belirlenir. Özel bir hastanede yapılan ameliyattan 3 saat sonra doktor hastanın tansiyonunun düştüğünü belirtir ve ... üniversitesi hastanesine gönderilmesini ister. ... hasta ambulansla ve doktor refakatinde bu hastaneye götürülür. Acil serviste gerekli girişimler yapılan hasta 1,5 saat içinde intraabdominal kanama ön tanısı ile damar cerrahisi tarafından ameliyata alınır. Gelişen komplikasyonlar sonucu ameliyatın 6. gününde ölür. Ölüm nedeni akut respiratuar distres sendromu, mezenter trombüs ve bağırsak nekrozu olmakla birlikte olayların başlamasına neden, bel fıtığı ameliyatı sonucunda oluşan sol iliak arter ve üreter yaralanması sonucu gelişen ağır hipovolemi ve retroperitonial hemotomdur.... bel fıtığı operasyonlarında söz konusu damar yaralanması çok ender de olsa rastlanan bir komplikasyondur. Ancak mesleğinde yeterli tecrübeye sahip bir hekimin böyle bir komplikasyondan kaçınmak için disk materyali çıkarılırken gerekli komplikasyonları hesaplaması gerekirdi. Damarın disk kapsülüne yapışık olması sonucu komplikasyonun kaçınılmaz olacağı da bir gerçek olmakla beraber, hekimin böyle bir durum olup olmayacağını anlamak amacıyla bir tetkik (MR gibi) yaptırmamış olması özensizlik olarak değerlendirilmiştir. Operasyon öncesi ve sonrasında gerekli özeni gösteren hekimin, operasyon sırasında da aynı özeni göstermesi gerekirdi. Hastanın ölümünde hekim 4/8 oranında kusurludur. ...”55
“...komplikasyona bağlı iç kanamada hekimin kusuru yoktur. ... trafik kazası geçiren A.Y. genel durumu iyi, ulna kırığı saptanmış, tansiyon nabız şuur normal iken çekilen grafilerde ulna ve pelvis kırığı saptanır. Ortopedi uzmanı tarafından yatırılarak gözlem altın alınan hasta gece birkaç defa kusar ve sabah kahvaltısını yaparken aniden fenalaşan hastanın kan basıncı 50/20 ml. Hg. olarak saptanmış, gerekli müdahalelere rağmen kaybedilmiştir. ...... hekim gerekli tedbirleri yaptırdıktan sonra ilgili branş hekimleri ile gerekli konsültasyonu yaptırarak hastayı gözlem altında tutmak için yatırmıştır. Pelvis çatlaklarında tedavinin öncelikle istirahat, gerekirse operasyon olduğu, emboli riskinin yüksek olduğu, kanama riski olduğu, bu durumdaki hastanın takip edilmesi gerektiği, bu hastanın da gerekli takibinin yapılmış olduğu, bu kanamanın muhtemel komplikasyonlardan olduğu, olaya karısan tüm hekimleri yaptıkları tanı ve tedavi işlemlerini tıp kurallarına uygun olarak gerçekleştirdikleri, ortalama özen ve dikkati gösterdikleri, hekimlerin hastanın ölümünde kusurlarının bulunmadığı sonucuna varılmıştır...”56


III. MALPRAKTİS VE KOMPLİKASYON ARASINDAKİ AYRIM
Hekimin sorumluluğu açısından tıbbi uygulama hatası(malpraktis) ve komplikasyon kavramları ve bu kavramların ayrılması büyük önem taşımaktadır. Zira, tıbbi uygulama hatası olması durumunda hekim sorumluluğundan söz edilirken, hastalıktan kaynaklanan komplikasyon olduğu takdirde, hekim sorumlu olmayacaktır.
Hekimin sorumlu olmaması için üç şartı yerine getirmesi gerekmektedir57:
- Hekim hastası için gereken ve öngörülebilen önlemleri almalıdır.
- Hekim, hasasını aydınlatmalı ve onun anlayışına sığınmalıdır.
- Tedavi sürecinde müdahalelerde özen göstermeli ve kendi uzmanlık alanınca belirlemiş ve kabul edilmiş kurallara uymalıdır.
Sonuç olarak, eğer hekimin koyduğu tanı doğruysa, tedavi doğru şekilde yürütülmüşse, hekim hasta üzerinde her türlü özeni göstermişse ve önceden öngörülebilen risklere karşı tam anlamıyla önlem alınmışsa, burada malpraktisten söz edilemez ve hekim sorumlu tutulamaz. Aynı şekilde mevcut bilim ve teknoloji vasıtasıyla ortaya çıkabilecek komplikasyon bilinemiyorsa ve yahut bu komplikasyona önlem almak mümkün değilse, yine burada hekimin sorumluluğundan bahsedilemeyecektir. Aksi durumlarda ise, malpraktis meydana gelecek ve hekim sorumlu olacaktır.


KAYNAKLAR

ATICI SEVİNDİK, Ebru, Hekimlerin Mesleki Hatalarından Kaynaklanan Hukuksal ve Cezai Sorumlulukları, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi Sağlık Bilimler Enstitüsü, Adana 2006
AVEYARD, Helen: “The Requirement for Informed Consent Prior to Nursing Care Procedures”, Journal of Advanced Nursing, 2003, Volume: 37, Issue: 3
AYAN, Mehmet, Tıbbi Müdahalelerden Doğan Hukuki Sorumluluk, Ankara, 1991
BAŞPINAR, Veysel, “Organ Naklinde Hekimin Aydınlatma Yükümü (Die Aufkalaerungspflicht Des Arztes Für Die Patienten Bei der Organtransplantation)”, http://auhf.ankara.edu.tr/kitaplar/diger-eserler/veysel-baspinar
BAŞPINAR, Veysel, Vekilin (Avukatın, Hekimin, Mimarın, Bankanın) Özen Borcundan Doğan Sorumluluğu, 2. Bası, Ankara, 2004
BEGGLEN Sandro: Pflicht des Arztes zur Aufklärung über wirtschaftliche und versicherungsrechtliche Belange der Heilbehandlung, ZBJW, 1994
BERGMANN, Karl-Otto, Die Artzhaftung, 2. Auflage, Berlin Heidelberg New York, 2004
BGE 105 II 284
BGE 117 Ib 197
BGE 116 II 519
BGE 101 II 102
BGE 117 II 387
BGH I StR 238/07
BGH I StR 319/03
BGH I StR 391/05
BGH II StR 86/08
BGH VI ZR 34/00
BGH VI ZR 34/03
BGH VI ZR 48/99
BGH VI ZR 66/05
BGH VI ZR 68/99
BGH VI ZR 101/04
BGH VI ZR 108/06
BGH VI ZR 118/06
BGH VI ZR 198/07
BGH VI ZR 212/03
BGH VI ZR 216/03
BGH VI ZR 221/06
BGH VI ZR 253/01
BGH VI ZR 328/03
BGH NJW 2003, 2012
BUCHER, Eugen, Schweizerisches Obligationenrecht, Allgemeiner Teil ohne Deliktsrecht, 2. Auflage, Zürich 1988
BUCHER, Euger: Berner Kommentar, Kommentar zum schweizerischer Privatrecht, Das Personenrecht, 2. Abteile, 1. Teilband, Bern, 1976
BÜYÜKSAĞİŞ, Erdem: Yaşama Şansının Yitirilmesi Sonucu Uğranılan Kayıplar Açısından Hekimin Tazminat Sorumluluğunun Kapsamı- Uygun İlliyet Bağı Teorisine Değişik Bir Yaklaşım, Ankara Hukuk Fakültesi Dergisi, 2005, Cilt: 54, Sayı: 4, s. 119-148
ÇELİK, Ahmet, Hastanelerin ve Hekimlerin Sorumluluğu, www.turabitural.av.tr/html/hekim_dosyalar/hekim.htm
ÇİLİNGİROĞLU, Cüneyt, Tıbbi Müdahaleye Rıza, İstanbul, 1993
ÇOLAK, Ahmet, “Komplikasyon mu? Malpraktis mi? Malpraktis Davalarının Asli Unsurları”, Hekim Forumu Dergisi, 2003, Nisan- Mayıs
DERENDINGER, Peter, Die nicht- und die nichtrichtige Erfüllung des einfachen Auftrages, 2. Auflage, Freiburg 1990
DETTWEILER, Ulrich, “Ehtik in der Verantwortung”, www.psimon.net/Ethik_in_der_Verantwortung.pdf
DEUTSCH, Erwin; MATTHİES, Karl-Heinz, Arzthaftungsrecht, Grundlagen, Rechtsprechung, Gutachter- und Schlichtungsstellen, 3. Auflage, Köln, 1988
DEUTSCH, Erwin; SPICKHOFF, Andreas, Medizinrecht, 5. Auflage, Berlin, Heidelberg, 2003
DEUTSCH, Erwin; SPICKHOFF, Andreas, Medizinrecht, 6. Auflage, Springer, Berlin Heidelberg, 2008
Dünya Tabipler Birliği, Tıpta yanlış Uygulama konulu Bildirge
EHLERS, Alexander; BROGLIE, Maximilian, Arztshaftungsrecht, 4. Auflage, Verlag C.H. Beck, München, 2008
EHRENSPERGER, Thomas: Strukturen und Verletzungen von Obligenheiten im Schweizerischen Privatrecht, Zürich, 2004
ENGST, Kathrin: Patientenpflichten und –lasten, Duncler&Humblot, Berlin, 2008
FANZ, Karl-Josef; HANSEN, Karl-Justus: Aufklaerungspflicht aus Aerztlicher und Juristischer Sicht, 2. Auflage. München, 1997
FELLMANN, Walter: Berner Kommentar, Das Obligationenrecht, Band VI, 2. Abteilung, Die Einzelnenvertragsverhâltnisse, 4. Teilband, Der Einfache Auftrag, Art. 394-406 OR, Bern, 1992
FRÖHLİCH, Uwe: Forschung wider Willen?, Mannheim, 1998
GÜMÜŞ, Mustafa Alper, Türk-İsviçre Borçlar Hukukunda Vekilin Özen Borcu, İstanbul, 2001
GÜNAYDIN, Serdar: “Hasta Hakları Ve Tıbbi Uygulama Hataları”, Aneztezi Dergisi, 2003, Cilt: 11, Sayı: 4, s. 242- 248
HAAG, Kurt; TRAUT Swen Lichtschlag-Traut, “Die arztliche Aufklaerungspflicht, Blatter zum Recht- Heft 5”, www.advocaten.de/bzr5.htm
HAKERİ, Hakan: Tıp Hukuku, Ankara, 2007
--------------- “Yeni TCK’da Sağlık Personelini İlgilendiren En Önemli Madde”, www.medimagazin.com.tr/mm-yeni-tckda-saglik-personelini-ilgilendiren-en-onemli-madde-ky-50913.html
--------------- “Hekimin Tıbbi Hatalarından Kaynaklanan Cezai Sorumluluğu”, www.medimagazin.com.tr/mm-hekimin-tibbi-hatalardan-kaynaklanan-cezai-sorumlulugu-ky-51031.html
HANCI, İ. Hamit, Malpraktis, Tıbbi Girişimler Nedeniyle Hekimin Ceza ve Tazminat Sorumluluğu, 2. baskı, Ankara, 2005
HEIDELK, Stefanie, Gesundheitsverletzung und Gesundheitsschaden, Berlin, 2005
HINDERLING, Hans: Die Aerztliche Aufklaerungspflicht: Ausgewaehlte Schriften, Zürich, 1982
HOLZER, Wolfgang: “Die Haftung des Arztes im Zivilrecht”, Die Haftung des Arztes, Leykam Verlag, Graz, 1983
http://tr.wikipedia.org/wiki/Fizik_muayene
İNCE, Haluk; İNCE, Nurhan; AYHAN ÖZYILDIRIM, Bedia; SAFRAN, Nurhaş: “Hatalı Tıbbi Uygulama Ve Korunma Yolları”, İstanbul Tıp Fakültesi Dergisi, 2002, cilt: 68, Sayı: 4, s. 123-127
KATZENMEIER, Christian, Artzthaftung, Mohr Siebeck, Tübingen, 2002
KING, Joseph H.: The Law of Medicel Practice in a Notsheel, St. Paul, 2nd Edition, Minnoseta, 1986
KNIGHT B. Simpson's Forensic Medicine. British Library Cataguing in Publication Data, Tenth Edition, Oxford University Press, 1991
--------------- The pathology of wounds. Forensic Pathology, 2th ed. , New York, Oxford University Press, 1996
KUNTZ, Klaus, Arzthaftungsrecht, 11. Aufbaulieferung, Luchterhand, Maerz, 1992
LAUFS, Adolf; UHRENBRUCK, Wilhelm: Handbuch des Arztrecht, 4. Auflage, Münich, 2009
MALLACH, Hans Joachim, SCHLENKER, Gerhard, WEISER, Alfons: Aerzliche Kunstfehler, Stıttgart Jena New York, 1993
MAYER, Karl-Georg.: Medizinische Massnahmen an Betreuten, Würzburg, 1995
OĞUZ, Polat, “Tıpta Uygulama Hataları”, http://www.adlitip.org/?p=52
OZANOĞLU, Hasan Seçkin: “Hekimlerin Hastalarını Aydınlatma Yükümlülüğü”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2003, Cilt: 52, Sayı:3, s. 55- 77
ÖZCAN, Burcu G.; ÖZEL, Çağlar: “Kişilik Hakları- Hasta Hakları Bağlamında Tıbbi Müdahale Sonucu Çıkan Hukuki İlişkide Aydınlatma Yükümlülüğü ve Aydınlatılmış Rızaya İlişkin Bazı Değerlendirmeler”, Hacettepe Sağlık İdaresi Dergisi, 2007, Sayı: 1, Cilt: 10, s. 50- 73
ÖZKAYA, Eraslan, Vekâlet Sözleşmesi ve Kötüye Kullanılması, 2. Bası, Ankara, 2005
ÖZSUNAY, Ergun: “Alman ve Türk hukukunda Hekimin Hastayı Aydınlatma Ödevi ve istisnaları”, Sorumluluk Hukukunda Yeni Gelişmeler V. Sempozyumu, Ankara, 1982
ÖZTÜRKLER, Cemal, Hukuk Uygulamasında Tıbbi Sorumluluk, Teşhis Tedavi ve Tıbbî Müdahaleden Doğan Tazminat Davaları, Ankara, Kasım 2003
PROSKE, Manfed: “Aerztliche Aufklaerungspflicht und Einwillung des Patienten aus strafreschtlich Sicht”, Die Haftung des Arztes, Leykam Verlag, Graz, 1983
QUAAS, Michael; ZUCK, Rüdiger: Medizinrecht, 2. Auflage, München, 2008
RIES, Hans-Peter; SCHNEIDER, Karl- Heinz; ALTHAUS, Jürgen; GROSSBÖLTİNG, Ralf; VOSS, Martin: Arztrecht, 2. Auflage, Springer, Berlin, Heidelberg New York, 2007
ROGGO, Antoine, Aufklaerung des Patienten, Eine arztliche Informationspflicht, Bern, 2002
ROXIN, Claus; SCHROTH, Ulrich, Handbuch des Medizinstrafrechts, 3. Auflage, Stuttgart München Hannover Berlin Weimar Dresden, 2007
----------------Medizinstrafrecht, 2. Auflage, 2001
ROXIN, Claus; İSFEN, Osman: Der Allgemeine Teil des neuen türkischen Strafgesetzbuches, GA 2005
SCHICK, Peter J.: “Der aertzliche Behandlungfehler in strafrechtlicher Sicht”, Die Haftung des Arztes, Leykam Verlag, Graz, 1983
SCOTT, Ronalt W., Health Care Malpractice, ikinci baskı, Pennsylvania, 1999, s.5
SEIFERT, Ralph B: Aerztlicher Behandlungsfehler und schicksalhafter Verlauf, Baden-Baden, 2008
SKEGG, P.D.G., “English Medical Law and Informed Consent: An Antipodean Assessment and Alternative”, Medical Law Review, Summer, 1999
SÜTLAŞ, Mustafa, “Tıbbi Yanlış Uygulama ve Mesleki Mesuliyet Sigortası Üzerine Bazı Saptamalar”, http://www.hastahaklari.org/kotuyg-sig.htm
ŞENOCAK, Zarife: “Küçüğün Tıbbi Müdahaleye Rızası”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Ankara, 200,1Cilt: 50, Sayı: 4, s.66-80
TROCKEL, Horst: Die Einwillung Minderjaehriger in den Aerztlichen Eingriff, NJW, 1972
ULSENHEIMER, Klaus: Arztstrafrecht in der Praxis, 4. Auflage, C. F. Müler, Heidelberg, 2008
UYGUR, Turgut, Açıklamalı – İçtihatlı Borçlar Kanunu, C. VII, 2. Bası, Ankara 2003
VOLL, Doris, Die Einwilligung im Arztrecht, Frankfurt am Main, 1996
WEBER, Rolf: Kommentar zum schweizerischen Privatrecht, Obligationenrecht I, Basel und Frankfurt am Main 1996
WENZEL, Frank, Handbuch des Fachanwalts Medizinrecht, Köln, 2007
WIEGAND, Wolfgang: Die Aufklaerung bei medizinischer Behandlung, Eine Standortbestimmung anlaesslich der neuesten bundesgerichtlichen Rechtsprechung, 1993
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2003/21-95 K. 2003/113 sayılı ve 26.02.2003 tarihli kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2001/4-595, K. 2001/643 sayılı ve T. 26.9.2001 tarihli kararı
Yargıtay 2. Ceza Dairesi E. 1991/10834 K. 1991/11895 sayılı ve T. 20.11.1991 tarihli kararı
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E. 1976/6297, K. 1977/2541 sayılı ve T. 07.03.1977 tarihli kararı
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E. 1993/8557, K. 1994/2138 sayılı ve T. 4.3.1994 tarihli kararı
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 26.05.2005 tarihli ve E. 2005/5837 ve K.2005/5679 sayılı kararı
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi E. 1991/8375, K. 1991/14336 sayılı ve T. 18.11.1991 tarihli kararı
Yargıtay 13.Hukuk Dairesi E.1993/131 K. 1993/2741 sayılı ve 05.04.1993 tarihli kararı
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E. 1994/8557, K. 1994/2138 sayılı ve 04.03.1994 tarihli kararı
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E.2000/8590, K.2000/9569 sayılı ve 06.11.2000 tarihli kararı
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E. 2002/7925 K. 2002/10687 sayılı ve T. 15.10.2002 tarihli kararı
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E. 2002/13959, K. 2003/2380 sayılı ve T. 06.03.2003 tarihli kararı
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E. 2005/3645, K. 2005/11796 Sayılı T. 08.07.2005 Tarihli kararı
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, E. 1977/1167, K. 1977/2307 sayılı ve T.20.12.1977 tarihli kararı
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, E. 1999/4007, K.1999/3868 sayılı ve 03.11.1999 tarihli kararı


1 ŞENOCAK, Zarife, “Küçüğün Tıbbi Müdahaleye Rızası”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Ankara, 2001 Cilt: 50, Sayı: 4, , s. 66; VOLL, Doris, Die Einwilligung im Arztrecht, Frankfurt am Main, 1996, s. 12; FRÖHLİCH, Uwe, Forschung wider Willen?, Mannheim 1998, s.9
2 OĞUZ, Polat, “Tıpta Uygulama Hataları”, http://www.adlitip.org/?p=52
3 ULSENHEIMER, Klaus, Arztstrafrecht in der Praxis, 4. Auflage, Heidelberg, 2008, s.68
4 HANCI, İ. Hamit, Malpraktis, Tıbbi Girişimler Nedeniyle Hekimin Ceza ve Tazminat Sorumluluğu, 2. baskı, Ankara, 2005, s.30
5 WENZEL, Frank: Handbuch des Fachanwalts Medizinrecht, Köln, 2007, s. 357; İNCE, Haluk; İNCE, Nurhan; AYHAN ÖZYILDIRIM, Bedia; SAFRAN, Nurhaş: “Hatalı Tıbbi Uygulama Ve Korunma Yolları”, İstanbul Tıp Fakültesi Dergisi, cilt: 68, Sayı: 4, s. 123
6 Dünya Tabipler Birliği, Tıpta yanlış Uygulama konulu Bildirge
7 SÜTLAŞ, Mustafa, “Tıbbi Yanlış Uygulama ve Mesleki Mesuliyet Sigortası Üzerine Bazı Saptamalar”, http://www.hastahaklari.org/kotuyg-sig.htm
8 Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E. 1976/6297, K. 1977/2541 sayılı ve T. 07.03.1977 tarihli kararından alınmıştır.
9 BGH NJW 1998,2292
10 BGE 105 II 284
11 HAKERİ, Hakan, Tıp Hukuku, Ankara, 2007, s. 339
12 SCOTT, Ronalt W., Health Care Malpractice, ikinci baskı, Pennsylvania, 1999, s.5
13 ULSENHEIMER, age, s. 70-76
14 KNIGHT B. Simpson's Forensic Medicine. British Library Cataguing in Publication Data, Tenth Edition, Oxford University Press, 1991; pp 78-82; KNIGHT B. The pathology of wounds. Forensic Pathology, 2th ed. , New York, Oxford University Press, 1996; pp 139-145.
15 DEUTSCH, Erwin; SPICKHOFF, Andreas, Medizinrecht, 6. Auflage, Springer, Berlin Heidelberg, 2008, s. 134
16 ULSENHEIMER, age, s. 71
17 http://tr.wikipedia.org/wiki/Fizik_muayene
18 ibid.
19 ibid.
20 ibid.
21 DETTWEILER, Ulrich, “Ehtik in der Verantwortung”, www.psimon.net/Ethik_in_der_Verantwortung.pdf, s. 5
22 KATZENMEIER, Christian, Artzthaftung, Mohr Siebeck, Tübingen, 2002, s. 276
23 BÜYÜKSAĞİŞ, Erdem: “Yaşama Şansının Yitirilmesi Sonucu Uğranılan Kayıplar Açısından Hekimin Tazminat Sorumluluğunun Kapsamı- Uygun İlliyet Bağı Teorisine Değişik Bir Yaklaşım”, Ankara Hukuk Fakültesi Dergisi, 2005, Cilt: 54, Sayı: 4, s. 120
24 ÇELİK, Ahmet, Hastanelerin ve Hekimlerin Sorumluluğu, www.turabitural.av.tr/html/hekim_dosyalar/hekim.htm, s. 17
25 DEUTSCH, Erwin; SPICKHOFF, Andreas, Medizinrecht, 5. Auflage, Berlin, Heidelberg, 2003, s. 62
26 ÖZSUNAY, Ergun, “Alman ve Türk hukukunda Hekimin Hastayı Aydınlatma Ödevi ve istisnaları” Sorumluluk Hukukunda Yeni Gelişmeler V. Sempozyumu, Ankara, 1982, s. 31 ve devamı
27 EHRENSPERGER, Thomas, Strukturen und Verletzungen von Obligenheiten im Schweizerischen Privatrecht, Zürich, 2004, s. 9 ve devamı.
28 KATZENMEIER, age, s. 99; WENZEL, age, s. 232; HEIDELK, Stefanie, Gesundheitsverletzung und Gesundheitsschaden, Berlin, 2005, s. 22; WENZEL, age, 1443.
29 İsviçre Hukukunda, “Aile Hekimliği Sözleşmesi”, bir tür “Hizmet Sözleşmesi” olarak kabul edilmektedir. WENZEL, age, s. 1493 ve devamı
30 BGE 117 Ib 197; BGE 116 II 519; ÖZCAN, Burcu G., ÖZEL, Çağlar, “Kişilik Hakları- Hasta Hakları Bağlamında Tıbbi Müdahale Sonucu Çıkan Hukuki İlişkide Aydınlatma Yükümlülüğü ve Aydınlatılmış Rızaya İlişkin Bazı Değerlendirmeler”, Hacettepe Sağlık İdaresi Dergisi, 2007, Sayı: 1, Cilt: 10, s. 63; ATICI SEVİNDİK, Ebru, Hekimlerin Mesleki Hatalarından Kaynaklanan Hukuksal ve Cezai Sorumlulukları, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi Sağlık Bilimler Enstitüsü, Adana 2006, s. 6; OZANOĞLU, Hasan Seçkin, “Hekimlerin Hastalarını Aydınlatma Yükümlülüğü”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2003, Cilt: 52, Sayı:3, s. 55; BAŞPINAR, Veysel, “Organ Naklinde Hekimin Aydınlatma Yükümü (Die Aufkalaerungspflicht Des Arztes Für Die Patienten Bei der Organtransplantation)”, http://auhf.ankara.edu.tr/kitaplar/diger-eserler/veysel-baspinar, s. 3.; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2003/21-95 K. 2003/113 sayılı ve 26.02.2003 tarihli kararı; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 26.05.2005 tarihli ve E. 2005/5837 ve K.2005/5679 sayılı kararı; Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E. 2002/7925 K. 2002/10687 sayılı ve T. 15.10.2002 tarihli kararı; Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E. 2005/3645, K. 2005/11796 Sayılı T. 08.07.2005 Tarihli kararı; Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E. 2002/13959, K. 2003/2380 sayılı ve T. 06.03.2003 tarihli kararı, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E. 1994/8557, K. 1994/2138 sayılı ve 04.03.1994 tarihli kararı; Yargıtay 9. Hukuk Dairesi E. 1991/8375, K. 1991/14336 sayılı ve T. 18.11.1991 tarihli kararı; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E. 1993/8557, K. 1994/2138 sayılı ve T. 4.3.1994 tarihli kararı; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2001/4-595, K. 2001/643 sayılı ve T. 26.9.2001 tarihli kararı; Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E.2000/8590, K.2000/9569 sayılı ve 06.11.2000 tarihli kararı. Bu konuda doktrindeki örnekler çoğaltılabilir.
31 Yargıtay 13.Hukuk Dairesi E.1993/131 K. 1993/2741 sayılı ve 05.04.1993 tarihli kararı; Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, E. 1977/1167, K. 1977/2307 sayılı ve T.20.12.1977 tarihli kararı; Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, E. 1999/4007, K.1999/3868 sayılı ve 03.11.1999 tarihli kararı
32 FELLMANN, Walter, Berner Kommentar, Das Obligationenrecht, Band VI, 2. Abteilung, Die Einzelnenvertragsverhâltnisse, 4. Teilband, Der Einfache Auftrag, Art. 394-406 OR, Bern, 1992, Art.398, Nr.146; DERENDINGER, Peter, Die nicht- und die nichtrichtige Erfüllung des einfachen Auftrages, 2. Auflage, Freiburg 1990, Nr. l31; WEBER, Rolf, Kommentar zum schweizerischen Privatrecht, Obligationenrecht I, Basel und Frankfurt am Main 1996, Art.398, Nr.9; WIEGAND, Wolfgang, Die Aufklaerung bei medizinischer Behandlung, Eine Standortbestimmung anlaesslich der neuesten bundesgerichtlichen Rechtsprechung, 1993, s. 151; GÜMÜŞ, Mustafa Alper, Türk-İsviçre Borçlar Hukukunda Vekilin Özen Borcu, İstanbul, 2001, s.161
33 FANZ, Karl-Josef; HANSEN, Karl-Justus, Aufklaerungspflicht aus Aerztlicher und Juristischer Sicht, 2. Auflage. München, 1997, s. 9
34 BUCHER, Eugen, Schweizerisches Obligationenrecht, Allgemeiner Teil ohne Deliktsrecht, 2. Auflage, Zürich 1988, s. 220; UYGUR, Turgut, Açıklamalı – İçtihatlı Borçlar Kanunu, C. VII, 2. Bası, Ankara 2003, s. 8577; BAŞPINAR, Veysel, Vekilin (Avukatın, Hekimin, Mimarın, Bankanın) Özen Borcundan Doğan Sorumluluğu, 2. Bası, Ankara, 2004, s. 143; ÖZKAYA, Eraslan, Vekâlet Sözleşmesi ve Kötüye Kullanılması, 2. Bası, Ankara, 2005, s. 358; Bu konudaki İsviçre Federal Mahkemesi Kararları: BGE 101 II 102, BGE 117 II 387.
35 DEUTSCH, Erwin; SPICKHOFF, Andreas, Medizinrecht, 6. Auflage , Berlin Heidelberg, 2008, s. 163
36 ROGGO, Antoine, Aufklaerung des Patienten, Eine arztliche Informationspflicht, Bern, 2002, s.89.
37 DEUTSCH, Erwin; MATTHIES, Karl-Heinz, Arzthaftungsrecht, Grundlagen, Rechtsprechung,
Gutachter- und Schlichtungsstellen, 3. Auflage, Köln, 1988, s. 71; DEUTSCH, Erwin; SPICKHOFF, Andreas, Medizinrecht, 6. Auflage, Berlin, Heidelberg, 2008, s. 174; BERGMANN, Karl-Otto, Die Artzhaftung, 2. Auflage, Berlin Heidelberg New York, 2004, s. 63; ROXIN, Claus; SCHROTH, Ulrich, Handbuch des Medizinstrafrechts, 3. Auflage, Stuttgart München Hannover Berlin Weimar Dresden, 2007, s. 50
38 EHLERS, Alexander; BROGLIE, Maximilian, Arztshaftungsrecht, 4. Auflage, Verlag C.H. Beck, München, 2008, s. 264
39 BGH NJW 2003, 2012
40 AYAN, Mehmet, Tıbbi Müdahalelerden Doğan Hukuki Sorumluluk, Ankara, 1991, s. 71-72; ÇİLİNGİROĞLU, Cüneyt, Tıbbi Müdahaleye Rıza, İstanbul, 1993, s. 60; GÜMÜŞ, age, s.. 63
41 ÖZSUNAY, age, s. 41; ROGGO, age, s. 90; AYAN, age, s. 71, ÇİLİNGİROĞLU, age, s.60; WIEGAND, age, s. 132
42 ROGGO, age, s. 89.
43 DEUTSCH, Erwin; SPICKHOFF, Andreas, Medizinrecht, 6. Auflage, Berlin, Heidelberg, 2008, s.176
44 DEUTSCH, Erwin; SPICKHOFF, Andreas, Medizinrecht, 6. Auflage, Berlin, Heidelberg, 2008, s.179
45 BGH VI ZR 198/07
46 ibid
47 WIEGAND, age, s. 128
48 DEUTSCH, Erwin; SPICKHOFF, Andreas, Medizinrecht, 6. Auflage, Berlin, Heidelberg, 2008, s.184-190
49 KATZENMEIER, age, s. 327-336
50 ULSENHEIMER, age, s. 75
51 ÇOLAK, Ahmet, “Komplikasyon mu? Malpraktis mi? Malpraktis Davalarının Asli Unsurları”, Hekim Forumu Dergisi, 2003, Nisan- Mayıs 32-33,
52 OĞUZ, age
53 SEVİNDİK ATICI, age, s. 69
54 Yargıtay 2. Ceza Dairesi E. 1991/10834 K. 1991/11895 sayılı ve T. 20.11.1991 tarihli kararından alınmıştır.
55 ÖZTÜRKLER, Cemal, Hukuk Uygulamasında Tıbbi Sorumluluk, Teşhis Tedavi ve Tıbbî Müdahaleden Doğan Tazminat Davaları, Ankara, Kasım 2003, s. 483
56 ibid
57 KATZENMEIER, age, 272
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Malpraktis İle Hastalıktan Kaynaklanan Komplikasyon Arasındaki Hukuki Ayrım Nasıl Olmalıdır?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Tuğçe Oral'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (https://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
27-06-2009 - 12:43
(5899 gün önce)
Makaleyi Düzeltin
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 42 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 42 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
16632
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 9 dakika 46 saniye önce.
* Ortalama Günde 2,82 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 46351, Kelime Sayısı : 5789, Boyut : 45,26 Kb.
* 10 kez yazdırıldı.
* 15 kez indirildi.
* 2 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1045
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04963994 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.