Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Ceza Muhakemesi Hukuku Ders Notu 2012

Yazan : Fatih Birtek [Yazarla İletişim]
Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Makale Özeti
KPSS HUKUK GRUBU HAZIRLIK İÇİN CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU DERS NOTU. Güncelleme 9 Şubat 2012
Yazarın Notu
CMK'da yapılan son değişiklikler işlenmiş güncel ders notu... Akademik bir çalışma niteliği olmayan, bilimsel atıf kurallarına yer verilmeden -eğitim amaçlı- hazırlanmış ders notudur.

CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU


Ceza muhakemesi suç haberinin alınması ile başlayıp yargılama sonucunda sanık hakkında bir hüküm verilmesine kadar geçen süreci ifade etmektedir. Bir ceza davasının açılması için bir takım maddi ve şekli şartların bulunması gerekmektedir. Bu şartlara DAVA ŞARTLARI adı verilmektedir.
Dava şartları olmadan dava açılamaz, açılmış ise dava reddedilir. Yargılama sırasında dava şartlarının olmadığı anlaşılır ise ve şart gerçekleşmez ya da gerçekleşmesi imkansız hale gelir ise DÜŞME kararı verilir.
DAVA ŞARTLARI
1- İHBAR VE ŞİKÂYET: Kamu davasına konu suçlarda yani devletin re sen araştırma yaptığı suçlarda suç teşkil eden durumun ilgili makamlarca öğrenilmesi ile birlikte soruşturma kendiliğinden başlamaktadır. Ancak Kanunda takibi mağdurun şikâyetine bağlı tutulan suçlar için mutlak surette mağdurun şikâyeti gerekmektedir. Şikâyet olmadan soruşturmaya başlanamaz.
İhbar ve şikâyetin yapılacağı makam: Cumhuriyet Başsavcılığına veya kolluk makamlarına yapılabilir. Valilik veya kaymakamlık ya da mahkemelere yapılan şikâyet ve ihbarlar ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir. Yurt dışında işlenip de ülkede takibi gereken suçlarlarla ilgili olarak Türk elçiliği ve Konsolosluklara da ihbarda bulunulabilir.
İhbar ve şikâyet yazılı ya da sözlü yapılabilir. Kamu davası usulü ile takip edilen bir suç için yapılan kovuşturmada suçun takibi şikâyete bağlı bir suç olduğu anlaşılırsa bu halde MAĞDUR ŞİKAYETİNDEN VAZGEÇMEDİKÇE YARGILAMAYA DEVAM OLUNUR.
Takibi mağdurun şikâyetine bağlı olan suçlarda mağdur failin veya suç teşkil eden fiilin bilindiği ya da öğrenildiği andan itibaren 6 AY içinde şikâyetçi olmalıdır. Ancak failin ve fiilin öğrenilmesi zamanaşımı süresini geçemez.
2- DAVA SÜRESİ: Ceza kanununda kural olarak dava süresi bulunmazken bir takım suçlar için dava açma süresi öngörülmüştür. Bu dava süreleri içerisinde dava açılmazsa artık bu andan sonra o eyleme ilişkin olarak dava açılamayacaktır. Bu süreler hak düşürücü sürelerdir.
Örn: Basın kanunu kapsamında işlenen suçlarla ilgili olarak suç teşkil eden eylemin öğrenilmesi veya basılı eserin ilgili makama tesliminden itibaren günlük süreli yayınlarda 2 AY içinde dava açılmalıdır. Bu süre hak düşürücü süredir. Artık bu sürenin geçmesinden sonra dava açılamaz.
3- KESİN HÜKÜM: Bir eylem hakkında daha önceden yargılama yapılmış ve nihayet bir yargı organı tarafından hüküm verilmiş ise artık aynı eylem hakkında ikinci bir yargılama yapılamaz. Bir suça ancak bir ceza kuralının bir yansıması olarak ikinci yargılama yapmak mümkün değildir. Eğer açılmış ise davanın reddi gerekmektedir. Ancak daha önceki muhakemeye ilişkin yeni ve ciddi bir delil bulunmuş ise yeniden yargılama yapılabilir.
4- İZİN: Bazı suçlarda yargılama yapılabilmesi için belli makamlardan izin alınması gerekmektedir. Örneğin memurların görevleri nedeniyle işlemiş oldukları suçlardan ötürü yargılanmaları için ilgili makamlardan kovuşturma izni almak gerekmektedir.
5- TALEP: Takibi belirli kimselerin talebine bağlı olan suçlarda kovuşturma yapabilmek için ilgili kimsenin talebi olmadan yargılama yapılamaz. Örn. Yurt dışında Türkiye aleyhine işlenen suçlarda yabancının yargılanması için Adalet Bakanı nın talebinin olması gerekir. Bu talep yok ise yargılama yapılamaz.
6- AÇILMIŞ BİR DAVA BULUNMAMASI: Bir eylem hakkında devam eden bir yargılama var ise bu yargılamanın varlığı sebebiyle ikinci bir dava açılamaz. Mevcut bir yargılamanın bulunması bir dava engelidir.
7- ÖN ÖDEME: Ön ödemeye konu suçlarda ön ödeme yolu uygulanmadan yargılama yapılamaz. Öncelikle Cumhuriyet Savcısı tarafından ön ödeme yolu denenmeden dava açılamaz. Eğer dava açılmış ise iddianamenin iadesi gerekmektedir.
Ceza davasının açılması ile birlikte soruşturma aşamasından kovuşturma aşamasına geçilmiş olur. İDDİANAMENİN KABULÜYLE birlikte, kovuşturma aşamasına geçilmektedir.
Bu aşamada açılmış olan ceza davasında yargılama yapılabilmesi için gerekli olan şartlara da YARGILAMA ŞARTLARI adı verilmektedir.

YARGILAMA ŞARTLARI

1- SANIĞIN HAZIR BULUNMASI: Ceza dava açılabilmesi için failin ve fiilin bilinmesi ve bunların iddianamede yer alması yeterlidir. Ancak iddianamenin kabulünden sonra başlayacak olan kovuşturma aşamasında yargılama için ilk ve belki de en önemli unsur SANIĞIN HAZIR BULUNMASIDIR.
Sanık hazır bulunmadan yargılama yapılması üç halde mümkündür:
- Gaiplik: Bütün arama ve tebligatlara rağmen sanık bulunamıyor ise bu durumda gaiplik söz konusudur. Gaip hakkında DURUŞMA AÇILMAZ. Gaibi duruşmaya getirebilmek için mahkemece “Duruşmaya gelmesi halinde tutuklanmayacağına ilişkin” bir güvence belgesi verilebilir.
- Yokluk: Sanığın duruşmaya gelmemesi durumunu ifade etmektedir. Bu halde sanığa ulaşmak ve hatta zorla getirmek mümkündür. Oysa gaiplik durumundan hiçbir surette sanığa ulaşılamamaktadır. Yokluk halinde sanık daha önceden sorguya çekilmiş ise ve mahkeme sanığın duruşmaya gelmesini zorunlu görmemiş ise sanığın yokluğunda yargılama yapılabilir.
- Kaçaklık: Hakkındaki kovuşturmanın sonuçsuz kalmasını sağlamak amacıyla yurt içinde saklanan veya yurt dışında bulunan ve bu nedenle mahkeme tarafından kendisine ulaşılamayan kişidir.
Kaçak sanık hakkında kovuşturma yapılabilir. Ancak, daha önce sorgusu yapılmamış ise, mahkûmiyet kararı verilemez.
Duruşma yapılan hâllerde kaçak sanığın müdafii yoksa, mahkeme barodan bir avukat görevlendirilmesini ister. (Zorunlu Müdafilik)
Kaçak hakkında, mahkemece kaçaklığa karar verildiği anda dava zamanaşımı süresi DURUR. Kaçak hakkında sorgusu yapılmaksızın (GIYABEN) TUTUKLAMA kararı verilebilir. Türk Ceza Muhakemesi Hukukunda gıyabi tutuklama kararı verilebilen tek haldir.
Ancak öncelikle kaçaklık halinin tespiti ve karara bağlanması gerekmektedir. Kaçak sanığın daha önce sorgusu yapılmamış ise mahkûmiyet kararı verilemez. Ancak daha önce sorgusu yapılmış ise her türlü karar verilebilir.
SANIK HAKKINDA ELDEKİ DELİL DURUMUNA GÖRE MAHKÛMİYET DIŞINDA BİR KARAR VERİLEMESİ DURUMU SÖZ KONUSU İSE SORGUSU YAPILMAMIŞ OLSA DAHİ SANIĞIN YOKLUĞUNDA HÜKÜM VERİLEBİLİR.
Sadece MAHKÛMİYET KARARLARI İÇİN SANIĞIN SORGUSUNUN YAPILMASI ZORUNLUDUR.
2- SANIĞIN AKIL HASTASI OLMAMASI: Suç işledikten sonra akıl hastalığına yakalanan kimse hakkında dava açılmış olsa dahi yargılama yapılamaz.
Fail suç işlediği sırada akıl hastası ise bu durumda genel hükümler uyarınca kusurluluğu kaldıran ya da azaltan bir neden söz konusu olur ve genel hükümlere göre bir değerlendirme yapılır. Ancak yargılama bakımından şart olan şey suç işledikten sonra akıl hastalığının ortaya çıkmasıdır.
3- GEÇİCİ YASAMA DOKUNULMAZLIĞININ OLMAMASI: Bir milletvekili ( ya da dışarıdan atanan bakan ) hakkında dava açılmış olsa bile yargılama yapılamaz. Öncelikle milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması gerekmektedir.
Ancak AGIR CEZAYI GEREKTİREN SUÇÜSTÜ HALİNDE VE SEÇİMLERDEN ÖNCE SORUŞTURMASINA BAŞLANMIŞ OLMASI KAYDI İLE ANAYASANIN 14. Maddesindeki durumlarda yargılama yapılabilir. ( Bu iki istisna dışında parlamenterler tutulamaz, tutuklanamaz ve yargılanamaz ) YARGILAMA YAPILABİLMESİ İÇİN MİLLETVEKİLİ DOKUNULMAZLIĞININ T.B.M.M TARAFINDAN KALDIRILMASI GEREKMEKTEDİR.
4- BEKLETİCİ MESELENİN ÇÖZÜLMÜŞ OLMASI: Yargılamayı yapan mahkemenin işin görülmesi sırasında kendi uzmanlık alanı dışında bir sorun ile karşılaşması durumunda konuyu ilgili mahkemeye gönderir veya kendisi o konudaki hukuku uygulayarak sorunu çözer. Eğer başka bir mahkemeye gönderilmiş ise (örneğin senedin gerçek olup olmadığı vs.) b mahkeme sonuçlanıncaya kadar yargılama yapılamaz.
Sanığın yaşının tespiti Ceza Mahkemesi tarafından yapılmak zorundadır. Ceza Mahkemesi sanığın yaşının tespitini başka bir mahkemeden isteyemez.

Yargılama Şartlarının Yokluğu
Yargılama şartlarının bir bütün olarak bulunması zorunludur. Bu şartlar tamam olmadan yargılama yapılamaz. Bu şartların bir bütün halinde bulunmaması durumunda mahkemece DURMA KARARI verilir.
Tamamlanması beklenen şartın gerçekleşmeyeceği imkansızlaşır ise ( örn. Sanık hakkında gaiplik kararı verilmesi, sanığın akıl hastalığının iyileşmeyeceğinin anlaşılması gibi…) bu halde artık DÜŞME KARARI verilir.


CEZA MUHAKEMESİNE HÂKİM OLAN İLKELER

CEZA YARGILAMASI İLKELERİ
1- DAVASIZ YARGILAMA OLMAZ İLKESİ: Yargılama yapılabilmesi, kovuşturma aşamasının başlaması için C. Savcısı tarafından bir iddianame hazırlanarak dava açılması gerekmektedir. İddianame hazırlanmadan bir mahkemenin her hangi bir konu hakkındaki davaya bakması mümkün değildir.
2- DOĞRUDAN DOĞRUYALIK- YÜZ YÜZELİK: Ceza yargılamasında hâkim bütün delilleri vasıtasız olarak değerlendirmek ve sanık tanık ve diğer kişileri vasıtasız olarak dinlemekle karar vermelidir. Hakim gerek maddi delilleri ve gerekse tanıkları doğrudan doğruya görmeli, duymalı ve bizzat incelemelidir.
3- KOVUŞTURMA MECBURİYETİ: Suç ihbarı veya şikayetinin alınmasından sonra ister kamu davasına isterse takibi şikayete bağlı bir suç olsun C. Savcısı olayı takip etmek, delillere ulaşmak ve bir soruşturmak yapmak ve nihayet yeterli suç şüphesine ulaşmış ise dava açmak zorunda olması kovuşturma mecburiyetinin bir sonucudur.

İNSAN HAKLARINA İLİŞKİN İLKELER
1- HUKUK DEVLETİ: Suç soruşturmasında ve suç kovuşturmasında asıl olan ilke hukuk devletidir. Yargı organları yargılama yaparken hukuk devleti ilkelerine anayasa ve kanunlara uygun olarak hareket etmelidirler. Gerçekte hukuk devleti ilkesi kural koyanların ve kanunları uygulayan organların öncelikle bu kurallara kendilerinin uymasını zorunlu kılan bir ilkedir.
2- İNSAN ŞEREF VE HAYSİYETİNE SAYGI: Ceza yargılamasının asli unsuru şüpheli/ sanık olmakla birlikte bu kimse yargı organları elinde bir suje anlamsız bir konu olmaktan öte, suçlu olsa/ suç şüphesi altında olsa dahi sırf insan olması sebebiyle belirli haklara sahip olan ve bu haklarına saygı gösterilmek zorunda olan bir varlıktır. Bu sebeple suç işlemiş olsa dahi insanlık şeref ve haysiyetine uygun bir muameleye tabi tutulmalıdır. Bütün işlemler hukuk kuralları dâhilinde insanlık şeref ve haysiyetine uygun olmalıdır. Nitekim susma hakkı ve yasak sorgu usulleri ile elde edilen delillere dayanılma yasağı bu ilkenin yansımalarıdır.
3- MERAM ANLATMA İLKESİ: Şüpheli veya sanığın kendisini savunması ve kendi masumiyetini ispat yönünde delil gösterebilmesi ve bu savunma hakkının hiçbir surette kısıtlanamamasını ifade eder.
4- BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ HÂKİM İLKESİ: Hâkimin hiçbir baskı altında kalmadan, emir, talimat almadan objektif olarak Anayasa ve kanunlara uygun bir biçimde vicdanı kanaatine göre karar verebilmesi ve davanın taraflarından her hangi birisini üstün tutmadan bir hüküm vermesini ifade eden ilkedir.
5- ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR: Suçluluğu mahkeme kararı ile sabit oluncaya dek hiç kimsenin suçlu sayılamayacağını ifade eden ilkedir. Bu ilkeden hareketle bir mahkumiyet kararı verilebilmesi için sanığın suçu işlemiş olduğuna dair %100 bir kanaate ulaşılması zorunludur. %1 dahi olsa şüphe sanık lehine değerlendirilerek beraat kararı verilmelidir. Çünkü asıl olan masumiyettir ve masumiyetin %1 ihtimal bile olsa korunmasıdır.
6- KIYAS SERBESTİSİ: Ceza Hukukunda suç ve ceza içeren hükümlerde kıyas kesin bir biçimde yasak olmasına rağmen, Ceza Muhakemesi Hukukunda, bir konu hakkında kanun tarafından sınırlı bir hüküm bulunmadıkça ve istisnai bir hükme yer verilmedikçe kural olarak KIYAS SERBESTTİR.

CEZA MAHKEMELERİ
Mahkemeler üçe ayrılmaktadır. Bunlar, ilk derece mahkemeler, istinaf mahkemeleri ve temyiz mahkemesi ( YARGITAY ).
1- İLK DERECE MAHKEMELERİ: Ceza yargılamasının ilk derece mahkemeleri Sulh Ceza, Asliye Ceza ve Ağır Ceza Mahkemeleridir. İlk derece mahkemeleri her il merkezi ile bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu göz önüne alınarak HSYK ( Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu )nın görüşü alınarak ADALET BAKANLIĞINCA KURULUR.
İlk derece mahkemeleri Adalet Bakanlığının önerisi ve HSYK KARARI İLE KALDIRILIR.
Sulh ceza ve Asliye Ceza Mahkemeleri TEK HÂKİMLİDİR. AGIR CEZA MAHKEMESİ İSE ÜÇ HÂKİMLİDİR.
ASLİYE CEZA VE AĞIR CEZA MAHKEMELERİNDE yapılan duruşmalarda CUMHURİYET SAVCISI BULUNUR. (İstinaf mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar Asliye Ceza Mahkemelerinin duruşmalarında da C. Savcısı’nın bulunması zorunluluğu kaldırılmıştır.)
SULH CEZA MAHKEMESİ: 2 YIL (dahil) ve altında hapis cezaları ve bu cezalarla birlikte adli para cezaları ve sadece adli para cezalarına ve güvenlik tedbirlerine ilişkin konular bakar. Ayrıca Cumhuriyet Savcısının yokluğunda ya da iş yoğunluğu halinde SULH CEZA HAKİMİ BÜTÜN SORUŞTURMA İŞLEMLERİNİ YAPMAYA YETKİLİDİR.
ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: Esas görevli olan mahkemedir. Sulh ceza ve agır ceza mahkemelerinin görevleri dışında kalan bütün işlere asliye ceza mahkemeleri bakar.
AĞIR CEZA MAHKEMESİ: Kanunların ayrıca görevli kıldığı durumlar saklı kalmak üzere, ağırlaştırılmış müebbet, müebbet ve 10 YILDAN FAZLA hapis cezasını gerektiren suçlarla Yağma, İrtikap, Nitelikli Dolandırıcılık, Hileli iflas, Resmi Belgede Sahtecilik suçlarına bakar.
Ağır Ceza Mahkemeleri kategorisi içerisinde bir kısım mahkemeler de ÖZEL YETKİLİ AĞIR CEZA MAHKEMELERİDİR. Bu mahkemeler 2004 öncesinde Devlet Güvenlik Mahkemelerinin baktığı türden suçlara bakmaktadır. Bu suçlar CMK m. 250. de sayılan devlete karşı suçlar ve cebir ve veya tehdit ile işlenen örgütlü suçlardır.

2- İSTİNAF/BÖLGE ADLİYE (İKİNCİ DERECE) MAHKEMELERİ: İsitnaf (Bölge Adliye Mahkemeleri) kurulmuş ancak henüz faaliyete geçmemiştir.
Kurulma ve kaldırılma usulü ilk derece mahkemelerinde olduğu gibidir. Bu mahkemeler kurulduğunda ispat ve hukuka uygunluk incelemesi yapacaktır.
Kural olarak ilk derece mahkemelerine karşı başvurulabilecek üst yargı yolu istinaf olacaktır. Bu mahkemeler kurulduktan sonra YARGITAY bir içtihat mahkemesi haline gelecektir.
3- YARGITAY: Hukuk ve ceza mahkemeleri tarafından verilen ve kanunda başka mercilere verilmeyen hüküm ve kararların son inceleme yeridir. Hukuk ve ceza mahkemelerinin temyiz mahkemesidir.
Ayrıca YARGITAY BAŞKAN VE ÜYELERİNİN, YARGITAY C. Başsavcısı ve vekilinin işlemiş olduğu KİŞİSEL suçlardan dolayı yargılamayı yapacak olan makam YARGITAYDIR. Bu kimselerin görev ile ilgili suçlarından dolayı YÜCE DİVAN da yargılandığına dikkat etmek gerekmektedir.
1. SINIFA AYRILMIŞ HAKİM VE SAVCILARIN GÖREV SUÇLARINDAN DOLAYI YARGILANMASI İSE YARGITAY TARAFINDAN YAPILIR.


CEZA MUHAKEMESİNDE KİŞİLER

A- HÂKİM: İddia ve savunmaları değerlendirerek uyuşmazlık konusunda bir karar vermekle görevli ve yetkili kimseye hâkim adı verilir. Sulh ve Asliye Ceza Mahkemelerinde tek hâkim bulunurken Ağır Ceza Mahkemesinde üç hâkim ( toplu mahkeme ) bulunmaktadır.
Hâkim bağımsız ve tarafsız olmalıdır.
Bağımsızlık: Hâkimlerin hiç kimseden emir almamasını ifade eder. Hiçbir organ makam veya merci ve kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz. ( Anayasa m. 138 ) Görülmekte olan bir dava hakkında T.B.M.M de görüşme yapılamaz, soru sorulamaz veya her hangi bir beyanda bulunulamaz.
Yine basın yayın organları da, kovuşturmanın başlamasıyla birlikte hüküm kesinleşinceye kadar hakim ve mahkemenin hüküm, karar ve işlemleri hakkında görüş yayınlayamayacağı düzenlenmiştir.
Hakimler azlolunamaz, kendileri istemedikçe 65 yaşından önce emekliye ayrılamaz, bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa, AYLIK, ÖDENEK, ve diğer ÖZLÜK HAKLARINDAN YOKSUN KILINAMAZ.
Tarafsızlık: Hakimin yargılamanın taraflarına eşit mesafede ve objektif olmasını ifade eder. Bu amaç için bir takım düzenlemeler yapılmıştır. Bunlardan ilke hakimin bazı hallerde davaya bakmasının yasak olmasıdır. Bu durumda, hakimin tarafsız olamayacağı öngörülmekte ve hiç kimse talep etmese de bizzat kendi kendine çekinmesi zorunlu görülmektedir.
HAKİMİN DAVAYA BAKMASI YASAK OLAN HALLER:
[FONT='Times New Roman','serif']Hâkim;[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']a) Suçtan kendisi zarar görmüşse,[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']b) Sonradan kalksa bile şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlilik, vesayet veya kayyımlık ilişkisi bulunmuşsa ( NİŞANLILIK SAYILMAMIŞ !!!! )[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']c) Şüpheli, sanık veya mağdurun kan veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyundan biri ise,[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']d) Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlât edinme bağlantısı varsa, [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']e) Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında üçüncü derece dahil kan hısımlığı varsa, [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']f) Evlilik sona ermiş olsa bile, şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında ikinci derece dahil kayın hısımlığı varsa,[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']g) Aynı davada Cumhuriyet savcılığı, adlî kolluk görevi, şüpheli veya sanık müdafiliği veya mağdur vekilliği yapmışsa,[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']h) Aynı davada tanık veya bilirkişi sıfatıyla dinlenmişse, Hâkimlik görevini yapamaz. [/font]
Yine, tarafsızlığı sağlamak amacıyla yargılamaya katılamayacağı durumlar açıkça Ceza Muhakemesi Kanununda düzenlenmiştir.

YARGILAMAYA KATILAMAYACAK HÂKİM
- Bir karar veya hükme katılan hâkim, yüksek görevli mahkemece bu hükme ilişkin olarak verilecek karar veya hükme katılamaz. ( ilk derece mahkemesinde hüküm veren hakim Yargıtay da görevlendirildiğinde ilk derece mahkemesinde vermiş olduğu kararın temyizine katılamaz )
- Aynı işte soruşturma evresinde görev yapmış bulunan hâkim ( örn. Soruşturma işlemlerini sulh ceza hakimi yapmışsa ve daha sonra bu hakim kovuşturmayı yapacak mahkemede görevlendirilmişse ) , kovuşturma evresinde görev yapamaz.
- Yargılamanın yenilenmesi halinde, önceki yargılamada görev yapan hâkim, aynı işte görev alamaz.
Bu sayılan, YASAKLIK ve YARGILAMAYA KATILINAMAYACAK HALLERDE hâkim bizzat çekinmek zorundadır. Ancak hakim çekinmemiş ise bu hallerde taraflar da hakimi reddedebilirler. YASAK HALLERDE HAKİM YARGILAMANIN HER AŞAMASINDA ÇEKİLEBİLİR. Çekilmemiş ise , C. SAVCISI, Şüpheli, sanık veya müdafii, katılan veya vekili hâkimi çekilmeye davet edebilir. Malen Sorumlu Hakimin Reddi Talebinde Bulunamaz!!!
Hâkimin davaya bakmasının yasak olduğu haller dışında hakimin tarafsızlığından şüphe edilen durumlarda da hakimin reddi istenebilir.
Yasak haller sınırlayıcı olarak kanunda sayılmakla birlikte tarafsızlığından şüphe edilen haller sayılmamıştır.
Örneğin hâkimin nişanlısı sanık ise bu durumda yasak sebebi olmamakla birlikte tarafsızlıktan şüphe duyulan bir hal vardır ve hakim reddedilebilir.
Hakimin tarafsızlığından şüphe duyulan hallerde red istemi süreye bağlıdır. Bu hallerde ilk derece mahkemesinde sanığın sorgusundan önce, Bölge Adliye Mahkemelerinde (İSTİNAF) duruşmalı işlerde görevli hakimin inceleme raporu okununcaya ve diğer hallerde ise inceleme başlayıncaya kadar red istemi yapılmalıdır.
Red sebebi sonradan ortaya çıkmış ya da öğrenilmiş ise duruşma ya da inceleme bitinceye ve nihayet öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde red istemi yapılmalıdır. Red istemi reddi istenen hakimin mensup olduğu mahkemeye yapılır. Red istemi hakkında yapılan görüşmeye reddi istenen hakim katılamaz.
REDDİ İSTENEN HAKİM RED İSTEMİ HAKKINDA KARAR VERİLİNCEYE KADAR SADECE GECİKMESİNDE SAKINCA BULUNAN İŞLERİ YAPABİLİR.
Red istemi: süresinde yapılmamış ise, red sebebi ve delil gösterilmemiş ise ve red istemi duruşmayı uzatmak amacıyla yapılmış ise geri çevrilir.
Ret isteminin kabulüne karar verildiğinde, gecikmesinde sakınca bulunan hâl nedeniyle yapılmış işlemler dışında, duruşma tekrarlanır.
Hakimin reddine ilişkin hükümler ZABIT KATİBİ ve BİLİRKİŞİ hakkında da uygulanır.


MAHKEMELERİN ( HAKİMLERİN ) YETKİLERİ

1- GÖREV (Madde Bakımından Yetki)
Bir suça hangi mahkemenin bakacağını gösteren kurallardır. Yani suça sulh, asliye veya ağır ceza mahkemelerinden hangisinin bakacağını belirleyemeye yarayan kurallara görev kuralları ya da madde bakımından yetki kuralları adı verilir. Mahkemelerin görevi KANUN tarafından BELİRLENİR.
- Madde bakımından yetki ( görev ) kamu düzenine ilişkindir.
- Mahkemenin her aşamasında ileri sürülebilir. ( Temyiz aşamasında dahi )
- Hakim kendiliğinden dikkate almak zorundadır, taraflar da mahkemenin her aşamasında görev itirazında bulunabilirler.
- Görev konusunda mahkemeler arasında uyuşmazlık çıktığında, görevli mahkemeyi ortak yüksek görevli mahkeme belirler.
İddianamenin kabulünden sonra; işin, davayı gören mahkemenin görevini aştığı veya dışında kaldığı anlaşılırsa, mahkeme bir kararla işi görevli mahkemeye gönderir.
Adlî yargı içerisindeki mahkemeler bakımından verilen görevsizlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.
GÖREVSİZLİK KARARI VERİLEMEYECEK HÂL
Duruşmada suçun hukukî niteliğinin değiştiğinden bahisle görevsizlik kararı verilerek dosya alt dereceli mahkemeye gönderilemez. Ancak suç üst mahkemenin görevine giriyorsa DOSYA ÜST MAHKEMEYE GÖNDERİLİR.
GÖREVLİ OLMAYAN HÂKİM VEYA MAHKEMENİN İŞLEMLERİ
Yenilenmesi mümkün olmayanlar dışında ( dinlenen tanığın ölmüş olması, akıl hastası olması gibi durumlar dışında ), görevli olmayan hâkim veya mahkemece yapılan işlemler hükümsüzdür. Çünkü görev kamu düzenine ilişkindir.
Suçlar ya da failler arasında bağlantı var ise bağlantı söz konusu olur. Ve bağlantı olan durumlarda ORTAK GÖREVLİ YÜKSEK MAHKEMEDE DAVA AÇILIR.
Kovuşturma evresinin her aşamasında, bağlantılı ceza davalarının birleştirilmesine veya ayrılmasına yüksek görevli mahkemece karar verilebilir.
BAĞLANTI KAVRAMI
Bir kişi, birden fazla suçtan sanık olur veya bir suçta her ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık bulunursa bağlantı var sayılır.
Suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiilleri de bağlantılı suç sayılır.

BAĞLANTILI DAVALARIN BİRLEŞTİRİLEREK AÇILMASI
Bağlantılı suçlardan her biri değişik mahkemelerin görevine giriyorsa, bunlar hakkında birleştirilmek suretiyle yüksek görevli mahkemede dava açılabilir.

GÖRÜLMEKTE OLAN DAVALARIN BİRLEŞTİRİLMESİ VE AYRILMASI
Kovuşturma evresinin her aşamasında, bağlantılı ceza davalarının birleştirilmesine veya ayrılmasına yüksek görevli mahkemece karar verilebilir.
Birleştirilen davalarda, bu davaları gören mahkemenin tâbi olduğu yargılama usulü uygulanır.
İşin esasına girdikten sonra ayrılan davalara aynı mahkemede devam olunur.

GENİŞ BAĞLANTI SEBEBİYLE BİRLEŞTİRME
Mahkeme, bakmakta olduğu birden çok dava arasında bağlantı görürse, birden çok failin aynı suçu işlemesi veya bir failin birden çok suç işlemesi veya suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiilleri OLMASA DAHİ, birlikte bakmak ve hükme bağlamak üzere bu davaların birleştirilmesine karar verebilir.

2- YETKİ (Yer Bakımından Yetki)
Bir suça hangi yerdeki (coğrafi olarak) mahkeme veya hakimin bakacağını gösteren kurallar da yer bakımından yetki kurallarıdır. Yer bakımından yetki itirazları DURUŞMA BAŞLANGICINDA VE İDDİANAME OKUNMADAN ÖNCE YAPILMALIDIR.
Davaya bakmak yetkisi, suçun işlendiği yer mahkemesine aittir.
- Teşebbüste son icra hareketinin yapıldığı, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği yer mahkemesi yetkilidir.
- Suç, ülkede yayımlanan bir basılı eserle işlenmişse yetki, eserin yayım merkezi olan yer mahkemesine aittir. Ancak, aynı eserin birden çok yerde basılması durumunda suç, eserin yayım merkezi dışındaki baskısında meydana gelmişse, bu suç için eserin basıldığı yer mahkemesi de yetkilidir.
- Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan hakaret suçunda eser, mağdurun yerleşim yerinde veya oturduğu yerde dağıtılmışsa, o yer mahkemesi de yetkilidir. Mağdur, suçun işlendiği yer dışında tutuklu veya hükümlü bulunuyorsa, o yer mahkemesi de yetkilidir.
- Görsel veya işitsel yayınlarda da yayın merkezi mahkemesi yetkilidir. Görsel ve işitsel yayın, mağdurun yerleşim yerinde ve oturduğu yerde işitilmiş veya görülmüşse o yer mahkemesi de yetkilidir.
SUÇUN İŞLENDİĞİ YER BELLİ DEĞİLSE AŞAĞIDAKİ SIRA TAKİP EDİLEREK YETKİLİ MAHKEME BELİRLENİR
- Suçun işlendiği yer belli değilse, şüpheli veya sanığın yakalandığı yer, yakalanmamışsa yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.
- Şüpheli veya sanığın Türkiye'de yerleşim yeri yoksa Türkiye'de en son adresinin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.
- Mahkemenin bu suretle de belirlenmesi olanağı yoksa, ilk usul işleminin yapıldığı yer mahkemesi yetkilidir.
DENİZ, HAVA VE DEMİRYOLU TAŞITLARINDA VEYA BU TAŞITLARLA İŞLENEN SUÇLARDA YETKİ
Suç, Türk bayrağını taşıma yetkisine sahip olan bir gemide veya böyle bir taşıt Türkiye dışında iken işlenmişse, geminin ilk uğradığı Türk limanında veya bağlama limanında bulunan mahkeme yetkilidir.
- Türk bayrağını taşıma hakkına sahip olan hava taşıtları ile demiryolu taşıtları için,TESCİLLİ OLDUKLARI YER VEYA UĞRADIKLARI İLK YER MAHKEMESİ
- Ülke içerisinde deniz, hava veya demiryolu taşıtlarında ya da bu taşıtlarla işlenen suçlarda, bunların ilk ulaştığı yer mahkemesi de yetkilidir.
- Çevreyi kirletme suçu, yabancı bayrağı taşıyan bir gemi tarafından Türk kara suları dışında işlendiği takdirde, suçun işlendiği yere en yakın veya geminin Türkiye'de ilk uğradığı limanın bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.
Birkaç hâkim veya mahkeme arasında olumlu veya olumsuz yetki uyuşmazlığı çıkarsa, ortak yüksek görevli mahkeme, yetkili hâkim veya mahkemeyi belirler.

YABANCI ÜLKEDE İŞLENEN SUÇLARDA YETKİ
Yabancı ülkede işlenen ve kanun hükümleri uyarınca Türkiye'de soruşturulması ve kovuşturulması gereken suçlarda yetkili mahkeme, şüpheli veya sanığın yakalandığı yer mahkemesidir. Şüpheli veya sanık yakalanmamaşı ise yerleşim yeri mahkemesi, Türkiye’de yerleşim yeri yok ise en son oturduğu adresin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.
Bununla birlikte Cumhuriyet savcısının, şüphelinin veya sanığın istemi üzerine Yargıtay, suçun işlendiği yere daha yakın olan yer mahkemesine yetki verebilir.
Eğer şüpheli veya sanık, Türkiye'de yakalanmamış, yerleşmemiş veya adresi yoksa; yetkili mahkeme, Adalet Bakanının istemi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının başvurusu üzerine Yargıtay tarafından belirlenir
Yabancı ülkelerde bulunup da diplomatik bağışıklıktan yararlanan Türk kamu görevlilerinin işledikleri suçlardan dolayı yetkili mahkeme Ankara mahkemesidir.

BAĞLANTILI SUÇLARDA YETKİ
Her biri değişik mahkemelerin yetkisi içinde bulunan bağlantılı ceza davaları, yetkili mahkemelerden herhangi birisinde birleştirilerek görülebilir.
Bağlantılı ceza davalarının değişik mahkemelerde bakılmasına başlanmış olursa, Cumhuriyet savcılarının istemlerine uygun olmak koşuluyla, mahkemeler arasında oluşacak uyuşma üzerine, bu davaların hepsi veya bir kısmı bu mahkemelerin birinde birleştirilebilir.
Uyuşulmazsa, Cumhuriyet savcısı veya sanığın istemi üzerine ortak yüksek görevli mahkeme birleştirmeye gerek olup olmadığına ve gerek varsa hangi mahkemede birleştirileceğine karar verir.
Birleştirilmiş olan davaların ayrılması da bu suretle olur.

YETKİSİZLİK İDDİASI
Sanık, yetkisizlik iddiasını, ilk derece mahkemelerinde duruşmada sorgusundan, bölge adliye mahkemelerinde incelemenin başlamasından ve duruşmalı işlerde inceleme raporunun okunmasından önce bildirir.
Yetkisizlik iddiasına ilişkin karar, ilk derece mahkemelerinde sanığın sorgusundan önce, bölge adliye mahkemelerinde duruşmasız işlerde incelemenin hemen başlangıcında, duruşmalı işlerde inceleme raporu okunmadan önce verilir. Bu aşamalardan sonra yetkisizlik iddiasında bulunulamayacağı gibi mahkemeler de bu hususta re'sen karar veremez.
Yetkisizlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.

DAVANIN NAKLİ
Yetkili hâkim veya mahkeme, hukukî veya fiilî sebeplerle görevini yerine getiremeyecek hâlde bulunursa; yüksek görevli mahkeme, davanın başka yerde bulunan aynı derecede bir mahkemeye nakline karar verir.
Kovuşturmanın görevli ve yetkili olan mahkemenin bulunduğu yerde yapılması kamu güvenliği için tehlikeli olursa, davanın naklini Adalet Bakanı, Yargıtay dan talep eder.

YETKİLİ OLMAYAN HÂKİM VEYA MAHKEMENİN İŞLEMLERİ
Yetkili olmayan hâkim veya mahkemece yapılan işlemler, sadece yetkisizlik nedeniyle hükümsüz sayılmaz. Bu işlemler kural olarak geçerlidir.
Bir hâkim veya mahkeme, yetkili olmasa bile, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, yargı çevresi içerisinde gerekli işlemleri yapar.

[FONT='Times New Roman','serif'][/font]


[FONT='Times New Roman','serif']CEZA MUHAKEMESİNDE SÜRELER[/font]

[FONT='Times New Roman','serif']Gün ile belirlenen süreler, tebligatın yapıldığının ertesi günü işlemeye başlar.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Süre, hafta olarak belirlenmiş ise, tebligatın yapıldığı günün, son haftada isim itibarıyla karşılığı olan günün mesai saati bitiminde sona erer. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Süre, ay olarak belirlenmiş ise tebligatın yapıldığı günün, son ayda sayı itibarıyla karşılığı olan günün mesai saati bitiminde sona erer. Son bulduğu ayda sayı itibarıyla karşılığı olan gün yoksa; süre, ayın son günü mesai saati bitiminde sona erer.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Son gün bir tatile rastlarsa süre, tatilin ertesi günü biter.[/font][FONT='Times New Roman','serif'] [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] Adli tatile rastlayan süreler işlemez. Bu süreler tatilin bittiği günden itibaren 3 GÜN uzatılmış sayılır. (CMK 331/4)[/font][FONT='Times New Roman','serif'] [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] Adli Tatil, [/font][FONT='Times New Roman','serif']her yıl yirmi temmuzda başlar, otuzbir ağustosta sona erer( 20 Temmuz- 31 Ağustos) Yeni adli yıl bir eylülde başlar[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Sürelerin Kaçırılması ve Eski Hale Getirme [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Kusuru olmaksızın[/font][FONT='Times New Roman','serif'] [/font][FONT='Times New Roman','serif']bir süreyi geçirmiş olan kişi, eski hale getirme isteminde bulunabilir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Kanun yoluna başvuru hakkı kendisine bildirilmemesi halinde de, kişi kusursuz sayılır. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Eski hale getirme dilekçesi, -engelin kalkmasından itibaren 7 gün içerisinde- süreye uyulsaydı hangi mahkemeye verilecek idiyse, o mahkemeye verilir. (sürenin kaçırılma sebebi ve bu sebebe ilişkin bulgu ve belgelerle birlikte)[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Eski hale getirme talebi kararın yerine getirilmesi kendiliğinden durdurmaz. Ancak, mahkeme kararın yerine getirilmesini erteleyebilir. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Mahkeme İşlemlerinin Bildirilmesi [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Tefhim, hazır bulunan tarafın yüzüne karşı verilen karar, kendisine açıklanmış ise buna tefhim adı verilir. Doğrudan bir bildirimdir. İlgili isterse kararın bir suretini alabilir. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Tebliğ, ilgili kişiye dolaylı olarak (bir vasıta ile) yapılan yazılı bildirimdir. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Mahkemelerin Tebligat İşlemleri [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Mahkeme başkanı veya hâkim, her türlü tebligatı, tüm gerçek veya özel hukuk tüzel kişileri veya kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili yazışmaları yapar.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']İnfaz edilecek kararlar, Cumhuriyet Başsavcılığına verilir. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Tebligat, CMK da yer alan özel usuller saklı kalmak kaydı ile Tebligat Kanunu na göre yapılır. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Cumhuriyet Başsavcılığına Yapılan Tebligat [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Cumhuriyet Başsavcılığına, MAHKEME TARAFINDAN yapılan tebligat, tebliği gereken evrakın aslının verilmesi suretiyle olur. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Tebliğ ile bir süre işlemeye başlıyorsa verildiği gün, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından evrakın aslına yazılır. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Tebligat Usulleri (Tebligat Kanunu ve CMK) [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']1. Yazılı Tebliğ[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']2. Sözlü Tebliğ (CMK m. 90/PVSK m. 13)[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']3. İlan Yoluyla Tebliğ[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']- Kapıya Asma (adres değiştirip de adresini bildirmeyen kişilere, eski adresin bina kapısına yapıştırıldığı tarih tebliğ tarihidir)[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']- Gazete ile (adresi meçhul olanlara. Gazete ilanından 7 gün sonra tebliğ yapılmış sayılır)[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']- Telefon, Telgraf, Faks ve E-Posta (Tanıkların çağrılmasında bu yol kullanılabilir. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']- Gösterme yoluyla tebliğ (C. Savcısına yapılabilir. C.Savcısı evrakı gördüğü tarihi evrakın aslı üzerine yapar.)[/font]

B- SAVCI
Suç ihbarı-şikayeti haber alındıktan sonra soruşturma başlatan ve bu kapsamda soruşturma konusu ile ilgili şüphelinin lehine ve aleyhine delilleri toplayan ve nihayet yeterli suç şüphesine ulaştığından görevli ve yetkili mahkeme nezdinde kamu adına dava açan kimsedir. Savcılar hakimler gibi tam bağımsız değildir.
Savcı dava açtıktan sonra bunu devlet adına temsil ve takip eder. İddianamenin mahkemece kabul edilmesiyle birlikte KOVUŞTURMA AŞAMASI BAŞLAR, KAMU DAVASI AÇILMIŞ OLUR. Bu aşamadan sonra şüpheli artık SANIK olarak adlandırılır.

C- SANIK
Soruşturma evresinde suç şüphesi altında bulunan kimseye şüpheli, kovuşturma evresinde suç şüphesi altında bulunan kimseye ise SANIK adı verilir.
Sanığın hakkındaki suçlamayı öğrenme hakkı, susma hakkı, kendi lehine delil araştırılmasını isteme hakkı, tercüman yardımından faydalanma hakkı, yakınlarını durumunu bildirme hakkı vardır.
Sanık sadece KİMLİK BİLGİLERİ KONUSUNDA SUSMA HAKKINI KULLANAMAZ. Kimlik bilgilerini söylemek zorundadır. Bunun dışındaki bütün soru ve konularda susma hakkını kullanabilir. Bu yönü itibariyle susma hakkı mutlak ve sınırsız değildir. Sanık kimliğine ilişkin bilgileri söylemek zorundadır.

D- MAĞDUR VE ŞİKÂYETÇİ
Suç teşkil eden fiil ile hukuken korunmuş olan bir hakkı zedelenen gerçek veya tüzel kişiye mağdur adı verilir. Mağdur ile birlikte suç sayılan fiilden zarar gören yakınları ( eşi çocuğu vs. ) da suç nedeniyle mağdur durumda olmakla birlikte ceza yargılamasında bu kimselere Suçtan Zarar Gören denilmektedir.
Takibi için mağdurun şikâyetinin zorunlu olduğu suçlarda yetkili makamlara şikayette bulunan kimseye şikayetçi adı verilir.

E- MALEN SORUMLU VE KATILAN
Yargılama konusu işin hükme bağlanması ve bunun kesinleşmesinden sonra, maddî ve malî sorumluluk taşıyarak hükmün sonuçlarından etkilenecek veya bunlara katlanacak kişiye MALEN SORUMLU denir. Örn. Bir banka görevlisinin müşterinin hesabındaki parayı zimmetine geçirmesi suçuna ilişkin yargılamada, fail banka görevlisi, mağdur müştere ve malen sorumlu da bankadır. Çünkü bu yargılama sonunda verilen hüküm ile birlikte, banka müşterinin bankaya yatırdığı parayı kendisine ödemekle sorumlu olacaktır.
Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlunun ilk derece yargılanmasında hüküm verilinceye kadar şikayetçi olduklarını bildirerek kamu davasına müdahil olmalarına KATILMA, bu şekilde müdahil olanlara ise KATILAN adı verilir.
- Katılma dilekçe veya sözlü başvuru ile olur,
- Katılma anından sonraki tebligatlar KATILANA da yapılır.
- Temyiz aşamasında KATILMA OLMAZ.
- Katılma DAVAYI DURDURMAZ.
- KATILAN CUMHURİYET SAVCISINDAN AYRI OLARAK TEMYİZ YOLUNA BAŞVURABİLİR. (C.Savcısı ile birlikte temyize başvurma zorunluluğu yoktur)
- Katılan, vazgeçerse veya ölürse KATILMA SONA ERER.
- Mirasçılar, katılanın haklarını takip etmek üzere davaya katılabilirler.
F- TANIK
Beş duyu organı ile soruşturma ve kovuşturma konusu olay hakkında bir bilgi edinen kimseye tanık denir.
Ceza muhakemesinde tanıklık ZORUNLUDUR. Çağrıya uymayan tanık hakkında ZORLA GETİRME KARARI VERİLİR.
Tanık duruşmaya gelir ve fakat hiçbir kanuni neden olmaksızın tanıklık yapmaktan veya yemin etmekten çekinir ise, dava hakkında hüküm verilinceye kadar ve her halde 3 Ayı Geçmemek Üzere DİSİPLİN HAPSİ ile cezalandırılabilir.
Cumhurbaşkanı kendi takdiri ile tanıklıktan çekinebilir. Tanıklık yapmayı istemesi halinde beyanı konutunda alınabilir ya da yazılı olarak gönderebilir.
TANIKLIKTAN ÇEKİNME
Aşağıdaki kimseler tanıklıktan çekinebilir:
a) Şüpheli veya sanığın nişanlısı.
b) Evlilik bağı kalmasa bile şüpheli veya sanığın eşi.
c) Şüpheli veya sanığın kan hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyu.
d) Şüpheli veya sanığın üçüncü derece dahil kan veya ikinci derece dahil kayın hısımları.
e) Şüpheli veya sanıkla aralarında evlâtlık bağı bulunanlar.
Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle tanıklıktan çekinmenin önemini anlayabilecek durumda olmayanlar, kanunî temsilcilerinin rızalarıyla tanık olarak dinlenebilirler. Kanunî temsilci şüpheli veya sanık ise, bu kişilerin çekinmeleri konusunda karar veremez.
Tanıklıktan çekinebilecek olan kimselere, dinlenmeden önce tanıklıktan çekinebilecekleri bildirilir. Bu kimseler, dinlenirken de her zaman tanıklıktan çekinebilirler.
Tanıklıktan çekinme hakkı olan kimseler, çağrıldıklarında mahkemeye gitmek zorundadırlar. Mahkemeye gitmeden tanıklıktan çekinme hakkı kullanılamaz. Mahkeme tarafından çağrılan bir kimse, tanıklıktan çekinme hakkına dayanarak çağrıya uymaz ise, mahkemeye zorla getirilir.
MESLEK VE SÜREKLİ UĞRAŞILARI SEBEBİYLE TANIKLIKTAN ÇEKİNME
Meslekleri ve sürekli uğraşıları sebebiyle tanıklıktan çekinebilecekler ile çekinme konu ve koşulları şunlardır:
a) Avukatlar veya stajyerleri veya yardımcılarının, bu sıfatları dolayısıyla veya yüklendikleri yargı görevi sebebiyle öğrendikleri bilgiler.
b) Hekimler, diş hekimleri, eczacılar, ebeler ve bunların yardımcıları ve diğer bütün tıp meslek veya sanatları mensuplarının, bu sıfatları dolayısıyla hastaları ve bunların yakınları hakkında öğrendikleri bilgiler.
c) Malî işlerde görevlendirilmiş müşavirler ve noterlerin bu sıfatları dolayısıyla hizmet verdikleri kişiler hakkında öğrendikleri bilgiler.
Avukat ve yardımcılarıdışındaki meslek mensupları; şüpheli veya sanığın RIZA GÖSTERMESİ HALİNDE TANIKLIKTAN ÇEKİNEMEZLER.
Ancak avukat ve avukat yardımcıları yargı görevi ile ilgili konularda; şüpheli veya sanık RIZA GÖSTERSE DAHİ TANIKLIKTAN ÇEKİNEBİLİR.
DEVLET SIRRI NİTELİĞİNDEKİ BİLGİLERLE İLGİLİ TANIKLIK
Bir suç olgusuna ilişkin bilgiler, Devlet sırrı olarak mahkemeye karşı gizli tutulamaz. Açıklanması, Devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek; anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek nitelikteki bilgiler, Devlet sırrı sayılır.
Tanıklık konusu bilgilerin Devlet sırrı niteliğini taşıması halinde; tanık, sadece mahkeme hâkimi veya heyeti tarafından zâbıt kâtibi dahi olmaksızın dinlenir. Hâkim veya mahkeme başkanı, daha sonra, bu tanık açıklamalarından, sadece yüklenen suçu açıklığa kavuşturabilecek nitelikte olan bilgileri tutanağa kaydettirir.
Devlet sırrı ile ilgili tanıklık, hapis cezasının alt sınırı beş yıl veya daha fazla olan suçlarla ilgili olarak uygulanır.
Cumhurbaşkanının tanıklığı söz konusu olduğunda sırrın niteliğini ve mahkemeye bildirilmesi hususunu kendisi takdir eder.
KENDİSİ VEYA YAKINLARI ALEYHİNE TANIKLIKTAN ÇEKİNME
Tanık, kendisini veya yakınlarını ceza kovuşturmasına uğratabilecek nitelikte olan sorulara cevap vermekten çekinebilir. Tanığa cevap vermekten çekinebileceği önceden bildirilir.
Tanıklıktan çekinme durumu söz konusu ise C. Savcısı ve Hâkim bunu ilgiliye bildirmek zorundadır.
YEMİN VERİLMEYEN TANIKLAR
[FONT='Times New Roman','serif']Aşağıdaki kimseler yeminsiz dinlenir:[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']a) Dinlenme sırasında 15 ( on beş ) yaşını doldurmamış olanlar.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']b) Ayırt etme gücüne sahip olmamaları nedeniyle yeminin niteliği ve önemini kavrayamayanlar.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']c) Soruşturma veya kovuşturma konusu suçlara iştirakten veya bu suçlar nedeniyle suçluyu kayırmaktan ya da suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirmekten şüpheli, sanık veya hükümlü olanlar.[/font]
TANIKLIKTAN ÇEKİNEBİLECEK KİMSENİN ÇEKİNMEMESİ
Tanıklıktan çekinme hakkı olan bir kimse çekinmeyip tanıklık edeceğini söylerse bu halde tanığın yemin edip etmeyeceğine hakim karar verecektir. Tanık yemin teklif edilse dahi YEMİN ETMEKTEN ÇEKİNEBİLİR. Bu husus kendisine bildirilir.
Tanıklıktan çekinmeye ilişkin hükümleri BİLİRKİŞİ HAKKINDA DA UYGULANIR. Şüpheli veya sanık ile aralarında tanıklıktan çekinmeyi gerektirir bir durum söz konusu olan bir BİLİRKİŞİ bilirkişilik yapmaktan çekinebilir. Böyle bir durumda bilirkişi reddedilebilir.
G- BİLİRKİŞİ
[FONT='Times New Roman','serif']Çözümü bir meslek ve sanatta uzmanlık gerektiren konularda hâkime ilgili meslek ve sanat hakkında teknik konularda yardımcı olan kimseye bilirkişi adı verilir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Bilirkişiyi atamak hakim veya C. Savcısının TAKDİRİNDEDİR. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Ancak, Sahte para ve değerler üzerinde yapılacak incelemede, gözlem altına almada, beden muayanesi ve vücuttan örnek alma, moleküler genetik incelemeler, ölünün adli muayenesi ve otopsi, zehirlenme şüphesi işlemlerinde BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ ZORUNLUDUR.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukukî bilgi ile çözülmesi olanaklı konularda bilirkişi dinlenemez[/font][FONT='Times New Roman','serif']. (Eylemin hangi suç olduğu, kasıt ya da taksir olup olmadığı, nitelikli hallere girip girmediği gibi konularda.. )[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Bilirkişiyi hakim atar. Ancak Cumhuriyet Savcısı da soruşturma aşamasında bilirkişi atayabilir. [/font][FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Bilirkişiler, il adlî yargı adalet komisyonları tarafından her yıl düzenlenen bir listede yer alan gerçek veya tüzel kişiler arasından seçilirler. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Cumhuriyet savcıları ve hâkimler, yalnız bulundukları il bakımından yapılmış listelerden değil, diğer illerde oluşturulmuş listelerden de bilirkişi seçebilirler. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Atama kararında, gerekçesi de gösterilmek suretiyle, birinci fıkrada belirtilen listelere girmeyenler arasından da bilirkişi seçilebilir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Kanunların belirli konularda görevlendirdiği resmî bilirkişiler öncelikle atanırlar. [/font][FONT='Times New Roman','serif']Ancak kamu görevlileri, bağlı bulundukları kurumla ilgili davalarda bilirkişi olarak atanamazlar. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Listelere kaydedilen bilirkişiler, il adlî yargı adalet komisyonu huzurunda:[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']"Görevimi adalete bağlı kalarak, bilim ve fenne uygun olarak, tarafsızlıkla yerine getireceğime namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim." sözlerini tekrarlayarak yemin ederler. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Bu bilirkişilere görevlendirildikleri her işte yeniden yemin verilmez.[/font][FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Aşağıda belirtilen kişi veya kurumlar, bilirkişilik görevini kabul etmekle yükümlüdürler:[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']a) Resmî bilirkişilikle görevlendirilmiş olanlar ve bilirkişi listelerindde yer almış bulunanlar.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']b) İncelemenin yapılması için bilinmesi gerekli fen ve sanatları meslek edinenler.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']c) İncelemenin yapılması için gerekli mesleği yapmaya resmen yetkili olanlar.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Bilirkişi raporunu 3 Ay içinde vermek zorundadır.[/font][FONT='Times New Roman','serif'] Zorunlu hallerde süre bir kez uzatılabilir. (En fazla 6 Ay içinde raporunu vermek zorundadır)[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Bilirkişi raporunda, hâkim tarafından yapılması gereken hukukî değerlendirmelerde bulunulamaz. ( Suçun oluşup oluşmadığını, failin cezalandırılıp cezalandırılamayacağını veya kast ya da taksirli olduğunu yazamaz. )[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Bilirkişi reddedilebilir ve bilirkişi raporuna itiraz edilebilir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Bilirkişiye, inceleme ve seyahat gideri ile çalışmasıyla orantılı bir ücret ödenir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Mahkeme, her zaman bilirkişinin duruşmada dinlenmesine karar verebileceği gibi[/font][FONT='Times New Roman','serif'], ilgililerden birinin istemesi halinde de açıklamalarda bulunmak üzere duruşmaya çağırabilir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Yaptıkları açıklamalardan sonra mahkeme başkanı veya hâkim, çekilmelerine izin vermedikçe, bilirkişiler duruşma salonunda kalırlar; ancak salona teker teker alınıp birbirinden ayrı olarak dinlenmeleri zorunlu değildir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Cumhuriyet savcısının, katılanın, vekilinin, şüphelinin veya sanığın, müdafiin veya kanunî temsilcinin istemi üzerine bilimsel mütalaa hazırlayan uzmanın duruşmada dinlenmesi aynı usule tabidir. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Bilirkişi usulüne göre çağrıldığı halde gelmez veya gelip de yemin etmekten, oy ve görüş açıklamaktan çekinir ise, dava hakkında hüküm verilinceye kadar ve her halde 3 Ayı Geçmemek Üzere DİSİPLİN HAPSİ ile cezalandırılabilir.[/font]

Gözlem Altına Alınma, Muayene, Keşif ve Otopsi

Gözlem altına alınma
Fiili işlediği yolunda kuvvetli şüpheler bulunan şüpheli veya sanığın akıl hastası olup olmadığını, akıl hastası ise ne zamandan beri hasta olduğunu ve bunun, kişinin davranışları üzerindeki etkilerini saptamak için; uzman hekimin önerisi üzerine, Cumhuriyet savcısının ve müdafiin dinlenmesinden sonra resmî bir sağlık kurumunda gözlem altına alınmasına, soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından karar verilebilir. Bu işleme gözlem altına alma adı verilir.
[FONT='Times New Roman','serif']Şüpheli veya sanığın müdafii yoksa hâkim veya mahkemenin istemi üzerine, baro tarafından bir müdafi görevlendirilir. (Zorunlu Müdafiilik)[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] Gözlem süresi üç haftayı geçemez. Bu sürenin yetmeyeceği anlaşılırsa resmî sağlık kurumunun istemi üzerine, her seferinde üç haftayı geçmemek üzere ek süreler verilebilir; ancak sürelerin toplamı üç ayı geçemez.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] Gözlem altına alınma kararına karşı itiraz yoluna gidilebilir; itiraz, kararın yerine getirilmesini durdurur.[/font]
Şüpheli veya sanığın beden muayenesi ve vücudundan örnek alınması
Bir suça ilişkin delil elde etmek için, şüpheli veya sanığın bedeninin tıbbî muayenesine ya da vücudundan kan veya cinsel salgı gibi örnekler alınmasına, Cumhuriyet savcısı veya mağdurun istemiyle ya da re'sen hâkim veya mahkeme tarafından karar verilebilir. Bu müdahaleler ancak hekim tarafından veya hekim gözetiminde sağlık mesleği mensubu diğer bir kişi tarafından yapılabilir.
Şüpheli veya sanığın vücudundan saç, tükürük ve tırnak gibi örnekler alınabilmesine Cumhuriyet savcısı da karar verebilir. Cumhuriyet savcısının kararı, yirmidört saat içinde hâkim veya mahkemenin onayına sunulur. Hâkim veya mahkeme, yirmidört saat içinde kararını verir. Onaylanmayan kararlar hükümsüz kalır ve elde edilen deliller kullanılamaz.
Tıbbî muayenenin yapılabilmesi veya vücuttan örnekler alınabilmesi için; müdahalenin, kişinin sağlığına zarar verme tehlikesinin bulunmaması gerekir.
Üst sınırı iki yıldan daha az hapis cezasını gerektiren suçlarda kişi üzerinde beden muayenesi yapılamaz; kişiden kan, saç, tükürük, tırnak, cinsel salgı gibi örnek alınamaz.
Gözlem altına almaya ilişkin hâkim veya mahkeme kararlarına İTİRAZ edilebilir.
Diğer kişilerin beden muayenesi
Bir suça ilişkin delil elde etmek amacıyla, mağdurun bedeni üzerinde tıbbî muayene yapılabilmesine veya kan, saç, tükürük, tırnak, cinsel salgı gibi örnekler alınabilmesine; sağlığını tehlikeye düşürmemek koşuluyla, Cumhuriyet savcısının istemiyle ya da re'sen hâkim veya mahkeme tarafından karar verilebilir.
Çocuğun soy bağının araştırılmasına gerek duyulması halinde, bu araştırmanın yapılabilmesi için, birinci fıkra hükmüne göre karar alınması gereklidir.
Tanıklıktan çekinme sebepleri ile muayeneden veya bedenden örnek alınmasından kaçınılabilir. Çocuk ve akıl hastasının çekinmesi konusunda kanunî temsilcisi karar verir. Çocuk veya akıl hastasının, tanıklığın hukukî anlam ve sonuçlarını algılayabilecek durumda olması hâlinde, görüşü de alınır. Kanunî temsilci de şüpheli veya sanık ise bu konuda hâkim tarafından karar verilir. Ancak, bu hâlde elde edilen deliller davanın ileri aşamalarında şüpheli veya sanık olmayan kanunî temsilcinin izni olmadıkça kullanılamaz.
Beden muayenesi bakımından alınacak hâkim veya mahkeme kararlarına itiraz edilebilir.
Kadının muayenesi
Kadının muayenesi, istemi halinde ve olanaklar elverdiğinde bir kadın hekim tarafından yapılır.
Moleküler genetik incelemeler
Şüpheli veya mağdurdan elde edilen kan veya diğer örnekler üzerinde, soybağının veya elde edilen bulgunun şüpheli veya sanığa ya da mağdura ait olup olmadığının tespiti için zorunlu olması hâlinde moleküler genetik incelemeler yapılabilir. Alınan örnekler üzerinde bu amaçlar dışında tespitler yapılmasına yönelik incelemeler yasaktır.
Moleküler genetik incelemeler, bulunan ve kime ait olduğu belli olmayan beden parçaları üzerinde de yapılabilir.
Hâkimin kararı ve inceleme yapılması
Moleküler genetik incelemeler yapılmasına sadece hâkim karar verebilir. Kararda inceleme ile görevlendirilen bilirkişi de gösterilir.
Yapılacak incelemeler için resmen atanan veya bilirkişilikle yükümlü olan ya da soruşturma veya kovuşturmayı yürüten makama mensup olmayan veya bu makamın soruşturma veya kovuşturmayı yürüten dairesinden teşkilât yapısı itibarıyla ve objektif olarak ayrı bir birimine mensup olan görevliler, bilirkişi olarak görevlendirilebilirler. Bu kişiler, teknik ve teşkilât bakımından uygun tedbirlerle yasak moleküler genetik incelemelerin yapılmasını ve yetkisiz üçüncü kişilerin bilgi edinmesini önlemekle yükümlüdürler. İncelenecek bulgu, bilirkişiye ilgilinin adı ve soyadı, adresi, doğum tarihi bildirilmeksizin verilir.
Genetik inceleme sonuçlarının gizliliği
Moleküler ve biyolojik inceleme sonuçları, kişisel veri niteliğinde olup, başka bir amaçla kullanılamaz; dosya içeriğini öğrenme yetkisine sahip bulunan kişiler tarafından bir başkasına verilemez. Bu bilgiler, kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz süresinin dolması, itirazın reddi veya hükmün kesinleşmesi hallerinde en geç on gün içinde Cumhuriyet savcısının huzurunda yok edilir ve bu husus dosyasında muhafaza edilmek üzere tutanağa geçirilir.
Fizik kimliğin tespiti
Üst sınırı iki yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı şüpheli veya sanığın, kimliğinin teşhisi için gerekli olması halinde, Cumhuriyet savcısı veya hâkim kararıyla, fotoğrafı, beden ölçüleri, parmak ve ayak izi, bedeninde yer almış olup teşhisini kolaylaştıracak diğer özellikleri ile sesi ve görüntüleri kayda alınarak, soruşturma ve kovuşturma işlemlerine ilişkin dosyaya konulur.
Kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararı verilmesi hâllerinde söz konusu kayıtlar Cumhuriyet savcısının huzurunda derhâl yok edilir ve bu husus tutanağa geçirilir.
Keşif
Keşif, hâkim veya mahkeme veya naip hâkim ya da istinabe olunan hâkim veya mahkeme ile gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından yapılır.
Keşif tutanağına, var olan durum ile olayın özel niteliğine göre varlığı umulup da elde edilemeyen delillerin yokluğu da yazılır.
Keşifte, tanık veya bilirkişinin dinlenmesinde bulunabilecekler
Keşif yapılması sırasında şüpheli, sanık, mağdur ve bunların müdafii ve vekili hazır bulunabilirler.
Tanık veya bilirkişinin duruşma sırasında hazır bulunamayacağı veya oturduğu yerin uzaklığı nedeniyle bulunmasının güç olduğu anlaşılırsa, bunların yerine müdafii veya vekilleri hazır bulunabilirler.
Mağdur, şüpheli veya sanığın huzuru, tanıklardan birinin gerçeğe uygun tanıklık etmesine engel olabilecekse, o işte şüpheli veya sanığın bulunmamasına karar verilebilir.
Bu işlerde hazır bulunmaya hakkı olanlar, işin geri bırakılmasına neden olmamak koşuluyla, işlerin yapılması gününden önce haberdar edilirler.
Şüpheli veya sanık tutuklu ise, hâkim veya mahkeme tarafından ancak zorunlu sayılan hâllerde keşifte hazır bulundurulmasına karar verilebilir.
Ölünün Kimliğini Belirleme ve Adlî Muayene
Engelleyici sebepler olmadıkça ölü muayenesinden veya otopsiden önce ölünün kimliği her suretle ve özellikle kendisini tanıyanlara gösterilerek belirlenir ve elde edilmiş bir şüpheli veya sanık varsa, teşhis edilmek üzere ölü ona da gösterilebilir.
Ölünün adlî muayenesinde tıbbî belirtiler, ölüm zamanı ve ölüm nedenini belirlemek için tüm bulgular saptanır. Bu muayene, Cumhuriyet savcısının huzurunda ve bir hekim görevlendirilerek yapılır.
Otopsi
Otopsi, Cumhuriyet savcısının huzurunda biri adlî tıp, diğeri patoloji uzmanı veya diğer dallardan birisinin mensubu veya biri pratisyen iki hekim tarafından yapılır. Müdafi veya vekil tarafından getirilen hekim de otopside hazır bulunabilir. Zorunluluk bulunduğunda otopsi işlemi bir hekim tarafından da yapılabilir; bu durum otopsi raporunda açıkça belirtilir. (Otopsi de bilirkişi (hekim) bulunmak zorundadır)
Otopsi, cesedin durumu olanak verdiği takdirde, mutlaka baş, göğüs ve karnın açılmasını gerektirir.
Ölümünden hemen önceki hastalığında öleni tedavi etmiş olan tabibe, otopsi yapma görevi verilemez. Ancak, bu tabibin otopsi sırasında hazır bulunması ve hastalığın seyri hakkında bilgi vermesi istenebilir.
Gömülmüş bulunan bir ceset, incelenmesi veya otopsi yapılması için mezardan çıkarılabilir. Bu husustaki karar, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından verilir. Mezardan çıkarma kararı, araştırmanın amacını tehlikeye düşürmeyecekse ve ulaşılması da zor değilse ölünün bir yakınına derhâl bildirilir.
Bu işlemler yapılırken, cesedin görüntüleri kayda alınır.
Yeni doğanın cesedinin adlî muayenesi veya otopsi
Yeni doğanın cesedi üzerinde adlî muayene veya otopside, doğum sırasında veya doğumdan sonra yaşam bulgularının varlığı ve olağan süresinde doğup doğmadığı ve biyolojik olarak yaşamını rahim dışında sürdürebilecek kadar olgunlaşmış olup olmadığı veya yaşama yeteneği bulunup bulunmadığı saptanır. (Zorunlu Bilirkişilik)
Zehirlenme şüphesi üzerine yapılacak işlem
Zehirlenme şüphesi olan hâllerde organlardan parça alınırken, görünen şekli ile organın tahribatı tanımlanır. Ölüde veya başka yerlerde bulunmuş şüpheli maddeler, görevlendirilen uzman tarafından incelenerek tahlil edilir.
Cumhuriyet savcısı veya mahkeme, bu incelemenin, hekimin katılmasıyla veya onun yönetiminde yapılmasına karar verebilir. (Zorunlu Bilirkişilik)
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']YER GÖSTERME ( CMK m. 85 )[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Cumhuriyet savcısı,[/font][FONT='Times New Roman','serif'] kendisine yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmuş olan şüpheliye (susma hakkını kullanmamış olan) yer gösterme işlemi yaptırabilir. 250 nci Maddenin birinci fıkrası kapsamına giren suçlar söz konusu olduğunda, adli kolluk amiri de yer gösterme işlemi yaptırmaya yetkilidir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Soruşturmayı geciktirmemek kaydıyla, müdafi de yer gösterme işlemi sırasında hazır bulunabilir. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Yer gösterme işlemi, tutanağa bağlanır.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']TEŞHİS[/font][FONT='Times New Roman','serif'] (CMK da değil PVSK da düzenlenmiştir.)[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Polis, olaydaki failin, gözaltına alınan şüpheli ile aynı kişi olup olmadığının belirlenmesi bakımından zorunlu olması halinde, Cumhuriyet savcısının talimatıyla teşhis yaptırabilir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Tanıklıktan çekinebilecek olanlar, teşhiste bulunmaya zorlanamaz. (PVSK Ek Madde 6)[/font]




KORUMA TEDBİRLERİ

1-YAKALAMA VE GÖZALTI
Yakalama emri kural olarak hâkim tarafından verilir. Ancak aşağıda sayılan hallerde vatandaşlar, kolluk ve Cumhuriyet Savcısı da yakalama karar verebilmekte ve yakalama yapabilmektedir.
Aşağıda belirtilen hâllerde, herkes tarafından geçici olarak yakalama yapılabilir:
a) Kişiye suçu işlerken rastlanması.
b) Suçüstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin kaçması olasılığının bulunması veya hemen kimliğini belirleme olanağının bulunmaması.
Bu şekilde yapılan yakalama neticesinde kolluğa teslim edilen veya ikinci fıkra uyarınca görevlilerce yakalanan kişi ve olay hakkında Cumhuriyet savcısına hemen bilgi verilerek, emri doğrultusunda işlem yapılır.
Kolluk görevlileri, tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesini gerektiren ve gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde; Cumhuriyet savcısına veya âmirlerine derhâl başvurma olanağı bulunmadığı takdirde, yakalama yetkisine sahiptirler.
Gecikmesinde sakınca bulunan hal: Derhal işlem yapılmadığı takdirde suçun iz, eser, emare ve delillerinin kaybolması veya şüphelinin kaçması veya kimliğinin tespit edilememesi ihtimalinin ortaya çıkması ve gerektiğinde hakimden karar almak için vakit bulunmaması halidir. ( Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği m. 4 )
Soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlı olmakla birlikte, çocuklara, beden veya akıl hastalığı, malûllük veya güçsüzlükleri nedeniyle kendilerini idareden aciz bulunanlara karşı işlenen suçüstü hallerinde kişinin yakalanması şikâyete bağlı değildir.
Kolluk, yakalandığı sırada kaçmasını, kendisine veya başkalarına zarar vermesini önleyecek tedbirleri aldıktan sonra, yakalanan kişiye kanunî haklarını derhal bildirir.
Yakalama emrine konu işlemin yerine getirilmesi nedeniyle yakalama emrinin çıkarılma amacının ortadan kalkması ( kişinin ölmesi vs. ) durumunda mahkeme, hâkim veya Cumhuriyet savcısı tarafından yakalama emrinin derhâl iadesi istenir.
GÖZALTINA ALMA
Yakalanan kişi Cumhuriyet Savcılığınca bırakılmazsa, soruşturmanın tamamlanması için gözaltına alınmasına karar verilebilir.
Gözaltı süresi, yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren 24 saati geçemez.
Yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre 12 saatten fazla olamaz. ( EN FAZLA 36 SAAT )
Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu işlediğini düşündürebilecek emarelerin varlığına bağlıdır.
Toplu olarak işlenen suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle; Cumhuriyet savcısı gözaltı süresinin, her defasında bir günü geçmemek üzere, üç gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir. Bu halde toplu suçlarda gözaltı süresi toplamda EN FAZLA 4 GÜN OLMAKTADIR.
Toplu suç: Aralarında iştirak iradesi bulunmasa da 3 veya daha fazla kişi tarafından işlenen suçtur.
Yakalama işlemine, gözaltına alma ve gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin Cumhuriyet savcısının yazılı emrine karşı, yakalanan kişi, müdafii veya kanunî temsilcisi, eşi ya da birinci veya ikinci derecede kan hısımı, hemen serbest bırakılmayı sağlamak için sulh ceza hâkimine başvurabilir.
Gözaltı süresinin dolması veya sulh ceza hâkiminin kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında yakalamaya neden olan fiille ilgili yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet savcısının kararı olmadıkça bir daha aynı nedenle yakalama işlemi uygulanamaz.
Gözaltına alınan kişi bırakılmazsa, en geç gözaltı süreleri sonunda sulh ceza hâkimi önüne çıkarılıp sorguya çekilir. Sorguda müdafii de hazır bulunur. ( ZORUNLU MÜDAFİİLİK )
Hâkim veya mahkeme tarafından verilen yakalama emri üzerine soruşturma veya kovuşturma evresinde yakalanan kişi, en geç 24 saat içinde yetkili hâkim veya mahkeme önüne çıkarılamıyorsa, aynı süre içinde en yakın sulh ceza hâkimi önüne çıkarılır; serbest bırakılmadığı takdirde, yetkili hâkim veya mahkemeye en kısa zamanda gönderilmek üzere tutuklanır.
YAKALAMA ve GÖZALTININ BİLDİRİLMESİ
Şüpheli veya sanık yakalandığında, gözaltına alındığında veya gözaltı süresi uzatıldığında, Cumhuriyet savcısının emriyle bir yakınına veya belirlediği bir kişiye gecikmeksizin haber verilir.
Yakalanan veya gözaltına alınan yabancı ise, yazılı olarak karşı çıkmaması halinde, durumu, vatandaşı olduğu devletin konsolosluğuna bildirilir.

YAKALAMA EMRİ VE NEDENLERİ
Soruşturma evresinde çağrı üzerine gelmeyen veya çağrı yapılamayan şüpheli hakkında, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından yakalama emri düzenlenebilir. Ayrıca, tutuklama isteminin reddi kararına itiraz halinde, itiraz mercii tarafından da yakalama emri düzenlenebilir.
Yakalanmış iken kolluk görevlisinin elinden kaçan şüpheli veya sanık ya da tutukevi veya ceza infaz kurumundan kaçan tutuklu veya hükümlü hakkında Cumhuriyet savcıları ve kolluk kuvvetleri de yakalama emri düzenleyebilirler.
Kovuşturma evresinde kaçak sanık hakkında yakalama emri re'sen veya Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim veya mahkeme tarafından düzenlenir.
Yakalama emrinde, kişinin açık eşkâli, bilindiğinde kimliği ve yüklenen suç ile yakalandığında nereye gönderileceği gösterilir.
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
2- TUTUKLAMA
[FONT='Times New Roman','serif']Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir: [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']b) Şüpheli veya sanığın davranışları; [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma, hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa bir tutuklama nedeni var kabul edilir. [/font]
SUÇUN TOPLUMDA İNFİAL OLUŞTURMASI BİR TUTUKLAMA NEDENİ DEĞİLDİR. (ESKİ KANUNDA BU HAL TUTUKLAMA NEDENİ SAYILIYORDU)
Yine kanunda sayılan bazı suçlar söz konusu olduğu hallerde de bir tutuklama nedeni var sayılmaktadır.
[FONT='Times New Roman','serif']Bu suçlar: [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir (KATALOG SUÇLAR) [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan; [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] 1. Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (Madde 76, 77, 78), [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] 2. Kasten öldürme (Madde 81, 82, 83),[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] 3. Silahla işlenmiş kasten yaralama (madde 86, fıkra 3, bent e) ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama (madde 87),[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] 4. İşkence (Madde 94, 95)[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] 5. Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, Madde 102), [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] 6. Çocukların cinsel istismarı (Madde 103),[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] 7. Hırsızlık (madde 141, 142) ve yağma (madde 148, 149),[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] 8. Uyuşturucu veya uyarıcı Madde imal ve ticareti (Madde 188),[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] 9. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, Madde 220),[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] 10. Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (Madde 302, 303, 304, 307, 308), [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] 11. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (Madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] b) 10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (Madde 12) suçları.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] c) 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22 nci Maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] d) 10.7.2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] e) 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü Maddelerinde tanımlanan suçlar.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] f) 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110 uncu Maddesinin dört ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları.[/font]
TUTUKLAMA HÂKİMİN TAKDİRİNDEDİR. BÜTÜN ŞARTLAR OLUŞSA DAHİ TUTUKLAMA TEDBİRİNİ BAŞVURMAYIP ŞÜPHELİYİ TUTUKSUZ YARGILANMAK ÜZERE SERBEST bırakabilir.
TUTUKLAMA YAPILAMAYACAK SUÇLAR (TUTUKLAMA YASAĞI)
Sadece adlî para cezasını gerektiren veya hapis cezasının üst sınırı bir yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.

TUTUKLAMA KARARI
Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde sanığın tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re'sen mahkemece karar verilir.
Bu istemlerde mutlaka gerekçe gösterilir ve adlî kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını belirten hukukî ve fiilî nedenlere yer verilir. Tutuklama istenildiğinde, şüpheli veya sanık, kendisinin seçeceği veya baro tarafından görevlendirilecek bir müdafiin yardımından yararlanır. ( ZORUNLU MÜDAFİİLİK )
Tutuklama için şüpheli veya sanığın sorguya çekilmezi ZORUNLUDUR. Hakim yüzünü dahi görmediği bir kimseyi TUTUKLAYAMAZ. Şüpheli veya sanığın Gıyabında tutuklama kararı verilemiz. SADECE KAÇAK HAKKINDA GIYABİ TUTUKLAMA KARARI VERİLEBİLİR.
Tutuklama kararı verilmezse, şüpheli veya sanık derhâl serbest bırakılır.
TUTUKLAMA KARARINA İTİRAZ EDİLEBİLİR. İtiraz 7 gün içerisinde bir üst mahkemeye yapılır. ( Sulh Ceza için Asliye- Asliye Ceza için Ağır Ceza- Ağır Ceza için en yakın yer AĞIR CEZA )
ÖZEL YETKİLİ AĞIR CEZA MAHKEMELERİNİN GÖREVİNE GİREN SUÇLAR BAKIMINDAN TUTUKLAMA KARARI, varsa Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca bu işlerle görevlendirilen ağır ceza mahkemesi üyesinden, aksi halde yetkili adlî yargı hâkimlerinden isteyebilirler.
TUTUKLULUKTA GEÇECEK SÜRE
- Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok 1 yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçeleri gösterilerek 6 AY daha uzatılabilir. ( EN FAZLA 1,5 YIL OLUYOR )
- Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok 2 YIL dır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam 3 YILI geçemez. ( EN FAZLA 5 YIL OLUYOR)
Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında şüpheli veya sanık salıverilmesini isteyebilir.Şüpheli veya sanığın tutukluluk hâlinin devamına veya salıverilmesine hâkim veya mahkemece karar verilir. Ret kararına itiraz edilebilir.
[FONT='Times New Roman','serif']TUTUKLANANIN DURUMUNUN YAKINLARINA BİLDİRİLMESİ[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']- Tutuklamadan ve tutuklamanın uzatılmasına ilişkin her karardan tutuklunun bir yakınına veya belirlediği bir kişiye, hâkimin kararıyla gecikmeksizin haber verilir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']- Ayrıca, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürmemek kaydıyla, tutuklunun tutuklamayı bir yakınına veya belirlediği bir kişiye bizzat bildirmesine de izin verilir. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']- Şüpheli veya sanık yabancı olduğunda tutuklanma durumu, yazılı olarak karşı çıkmaması halinde, vatandaşı olduğu devletin konsolosluğuna bildirilir.[/font]

TUTUKLULUĞUN İNCELENMESİ
Soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde bulunduğu süre içinde ve en geç 30 GÜNLÜK süreler itibarıyla tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından 100 üncü Madde hükümleri göz önünde bulundurularak karar verilir.
Tutukluluk durumunun incelenmesi, yukarıdaki fıkrada öngörülen süre içinde şüpheli tarafından da istenebilir.
3- ADLÎ KONTROL
Şüpheli hakkında tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, ÜST SINIRI 3 YIL veya daha az hapis cezasını gerektiren bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir.
Kanunda tutuklama yasağı öngörülen hallerde de ( 1 YILDAN AŞAĞI HAPİS CEZASI GEREKTİREN SUÇLAR VE SADECE ADLİ PARA CEZASI GEREKTİREN SUÇLAR ) adlî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir.
Adlî kontrol, şüphelinin aşağıda gösterilen bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulmasını içerir:
a) Yurt dışına çıkamamak. ( Bütün suçlarda uygulanabilir )
b) Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak.
c) Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde meslekî uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak.
d) Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde kaleme, makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek.
e) Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu Maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek.
f) Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak. ( Bütün suçlarda uygulanabilir )
g) Silâh bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silâhları makbuz karşılığında adlî emanete teslim etmek.
h) Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve ödeme süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak.
i) Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adlî kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermek.
Adlî kontrol altında geçen süre, şahsî hürriyeti sınırlama sebebi sayılarak cezadan mahsup edilemez. ANCAK ŞÜPHELİ E BENDİNDE YER ALAN DURUMDA BİR TEDAVİ KURUMUNA YATIRILMIŞ İSE BU SÜRELER YARGILAMA SONUCUNDA VERİLECEK MAHKÛMİYET SÜRESİNDEN İNDİRİLİR.
Kanunlarda öngörülen tutukluluk sürelerinin dolması nedeniyle salıverilenler hakkında birinci fıkradaki süre koşulu aranmaksızın adlî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir.
ADLÎ KONTROL KARARI VE HÜKMEDECEK MERCİLER
Şüpheli, Cumhuriyet savcısının istemi ve sulh ceza hâkiminin kararı ile soruşturma evresinin her aşamasında adlî kontrol altına alınabilir.
Adli kontrole görevli ve yetkili diğer yargı mercileri tarafından da, kovuşturma evresinin her aşamasında hükmedilebilir.
Adli kontrole ilişkin kararlara karşı itiraz edilebilir.
TEDBİRLERE UYMAMA
Adlî kontrol hükümlerini isteyerek yerine getirmeyen şüpheli veya sanık hakkında, hükmedilebilecek hapis cezasının süresi ne olursa olsun, yetkili yargı mercii hemen tutuklama kararı verebilir.
Adli kontrol sürecinde şüpheli veya sanıktan mahkemeye belli bir güvence göstermesi istenebilir. Bu yolla kişinin usul işlemlerinde hükmün infazında veya halen veya sonradan kontrol altına alınabileceği diğer yükümlülüklerini yerine getirmek üzere hazır bulunması garanti altına alınmış olur.
Eğer kişi bu yükümlülükleri yerine getirmez ve hazır bulunmaz ise güvence devlet hazinesine gelir kaydedilir.
Şüpheli veya sanık tarafından gösterilecek güvence ( KEFALET- TEMİNAT ):
a) Şüpheli veya sanığın bütün usul işlemlerinde, hükmün infazında veya altına alınabileceği diğer yükümlülükleri yerine getirmek üzere hazır bulunması.
b) Aşağıda gösterilen sıraya göre ödemelerin yapılması:
1. Katılanın yaptığı masraflar, suçun neden olduğu zararların giderilmesi ve eski hâle getirme; şüpheli veya sanık nafaka borçlarını ödememeleri nedeniyle kovuşturuluyorlarsa nafaka borçları.
2. Kamusal giderler.
3. Para cezaları hakkında da bir teminat niteliği taşır.
4-ARAMA VE ELKOYMA
Yakalanabileceği veya suç delillerinin elde edilebileceği hususunda MAKUL ŞÜPHE ( SOMUT OLAYLAR KARŞISINDA DUYULAN ŞÜPHE- Hayatın olağan akışında duyulan şüphe ) varsa; şüphelinin veya sanığın üstü, eşyası, konutu, işyeri veya ona ait diğer yerler aranabilir.
Şüphelinin veya sanığın yakalanabilmesi veya suç delillerinin elde edilebilmesi amacıyla, diğer bir kişinin de üstü, eşyası, konutu, işyeri veya ona ait diğer yerler aranabilir.
GECE YAPILACAK ARAMA
Konutta, işyerinde veya diğer kapalı yerlerde gece vaktinde arama yapılamaz. Gece: güneşin batmasından 1 saat sonradan başlayıp güneşin doğumundan 1 saat öncesine kadar olan zaman dilimidir.
Suçüstü veya gecikmesinde sakınca bulunan hâller ile yakalanmış veya gözaltına alınmış olup da firar eden kişi veya tutuklu veya hükümlünün tekrar yakalanması amacıyla gece konutta, işyerinde veya diğer kapalı alanlarda arama yapılabilir.
ARAMA KARARI
Hâkim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri arama yapabilirler.
Ancak, konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda arama, hâkim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile yapılabilir.
KOLLUK AMİRİNİN EMRİ İLE KONUTTA, İŞYERİNDE VE KAMUYA AÇIK OLMAYAN ALANLARDA ARAMA YAPILAMAZ.
Kolluk amirinin yazılı emri ile yapılan arama sonuçları Cumhuriyet Başsavcılığına derhal bildirilir.
Cumhuriyet savcısı hazır olmaksızın konut, işyeri veya diğer kapalı yerlerde arama yapabilmek için o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi bulundurulur.
Askerî mahallerde yapılacak arama, Cumhuriyet savcısının istem ve katılımıyla askerî makamlar tarafından yerine getirilir.
ARAMADA HAZIR BULUNABİLECEKLER
Aranacak yerlerin sahibi veya eşyanın zilyedi aramada hazır bulunabilir; kendisi bulunmazsa temsilcisi veya ayırt etme gücüne sahip hısımlarından biri veya kendisiyle birlikte oturmakta olan bir kişi veya komşusu hazır bulundurulur. Kişinin avukatının aramada hazır bulunmasına engel olunamaz.
BELGE VEYA KÂĞITLARI İNCELEME YETKİSİ
Hakkında arama işlemi uygulanan kimsenin belge veya kâğıtlarını inceleme yetkisi, Cumhuriyet savcısı ve hâkime aittir.
KOLLUK BELGE VE KÂĞITLARI İNCELEME YETKİSİNE SAHİP DEĞİLDİR.
İnceleme sonucu soruşturma veya kovuşturma konusu suça ilişkin olmadığı anlaşılan belge veya kâğıtlar ilgilisine geri verilir.
ELKONULAMAYACAK MEKTUPLAR, BELGELER
Şüpheli veya sanık ile tanıklıktan çekinebilecek kimseler arasındaki mektuplara ve belgelere; BU KİMSELERİN ELİNDE bulundukça el konulamaz. Bu mektuplar şüphelinin elinde ise bu elkonulabilir.
ELKOYMA KARARINI VERME YETKİSİ
Hâkim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri, elkoyma işlemini gerçekleştirebilir.
Hâkim kararı olmaksızın yapılan elkoyma işlemi, 24 saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını elkoymadan itibaren 48 saat içinde açıklar; aksi hâlde elkoyma kendiliğinden kalkar.
Askerî mahâllerde yapılacak elkoyma işlemi, ... Cumhuriyet savcısının istem ve katılımıyla askerî makamlar tarafından yerine getirilir.
Elkoyma tedbiri uygulanabilecek değerler kanunda sayılmıştır. Bu sayma sınırlı saymadır. Yani bu sayılanlar dışındaki değerlere, eşyalara el konulamaz. Bunlar, taşınmazlar, kara, deniz ve hava ulaşım araçları, banka ve diğer kredi kurumlarındaki hesaplar, kıymetli evrak, gerçek ve tüzel kişiler nezdindeki her türlü alacak, ortak olunan şirketteki ortaklık payı, kiralık kasa içindekilere, diğer malvarlığı gelirleri. ( BU SAYILANLAR HAKKINDA ANCAK HÂKİM EL KOYMA KARARI VEREBİLİR.)
AVUKAT BÜROLARINDA YAPILACAK ARAMA ( HAKİM KARARI )
Avukat büroları ancak MAHKEME KARARI ile ve KARARDA BELİRTİLEN OLAYLA İLGİLİ OLARAK CUMHURİYET SAVCISININ DENETİMİNDE ARAMA YAPILABİLİR. Aramada baro başkanı veya görevlendireceği bir avukat da hazır bulundurulur.
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']BİLGİSAYARLARDA, BİLGİSAYAR PROGRAMLARINDA VE KÜTÜKLERİNDE ARAMA, KOPYALAMA VE ELKOYMA ( HAKİM KARARI )[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] [/font][FONT='Times New Roman','serif']Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturmada, başka surette delil elde etme imkânının bulunmaması halinde, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine şüphelinin kullandığı bilgisayar ve bilgisayar programları ile bilgisayar kütüklerinde arama yapılmasına, bilgisayar kayıtlarından kopya çıkarılmasına, bu kayıtların çözülerek metin hâline getirilmesine hâkim tarafından karar verilir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Bilgisayar, bilgisayar programları ve bilgisayar kütüklerine şifrenin çözülememesinden dolayı girilememesi veya gizlenmiş bilgilere ulaşılamaması halinde çözümün yapılabilmesi ve gerekli kopyaların alınabilmesi için, bu araç ve gereçlere elkonulabilir. Şifrenin çözümünün yapılması ve gerekli kopyaların alınması halinde, elkonulan cihazlar gecikme olmaksızın iade edilir. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Bilgisayar veya bilgisayar kütüklerine elkoyma işlemi sırasında, sistemdeki bütün verilerin yedeklemesi yapılır.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']İstemesi halinde, bu yedekten bir kopya çıkarılarak şüpheliye veya vekiline verilir[/font][FONT='Times New Roman','serif'] ve bu husus tutanağa geçirilerek imza altına alınır.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Bilgisayar veya bilgisayar kütüklerine elkoymaksızın da, sistemdeki verilerin tamamının veya bir kısmının kopyası alınabilir. Kopyası alınan veriler kâğıda yazdırılarak, bu husus tutanağa kaydedilir ve ilgililer tarafından imza altına alınır. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
5-ŞİRKET YÖNETİMİ İÇİN KAYYIM TAYİNİ ( SADECE HÂKİM KARAR VERİR)
Suçun bir şirketin faaliyeti çerçevesinde işlenmekte olduğu hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için gerekli olması halinde; soruşturma ve kovuşturma sürecinde, HÂKİM veya MAHKEME, şirket işlerinin yürütülmesiyle ilgili olarak kayyım atayabilir.

6-TELEKOMÜNİKASYON YOLUYLA YAPILAN İLETİŞİMİN DENETLENMESİ
Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin KUVVETLİ ŞÜPHE sebeplerinin varlığı ve BAŞKA SURETTE DELİL ELDE ETME İMKÂNININ BULUNMAMASI durumunda, HÂKİM VEYA GECİKMESİNDE SAKINCA BULUNAN HALLERDE C. SAVCISININ kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilir, dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir.
Cumhuriyet savcısı kararını derhâl hâkimin onayına sunar ve hâkim, kararını en geç 24 saat içinde verir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi halinde tedbir Cumhuriyet savcısı tarafından derhâl kaldırılır.
Şüpheli veya sanığın tanıklıktan çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişimi kayda alınamaz. Kayda alma gerçekleştikten sonra bu durumun anlaşılması hâlinde, alınan kayıtlar derhâl yok edilir.
Tedbir kararı en çok 3 AY için verilebilir; bu süre BİR KEZ daha uzatılabilir.
Ancak ÖRGÜTLÜ SUÇLARDA hâkim HER DEFASINDA 1 AYDAN FAZLA OLMAMAK ÜZERE sürenin müteaddit defalar uzatılmasına karar verebilir. BU TEDBİR SADECE KANUNDA SAYILAN KATALOG SUÇLAR İÇİN UYGULANABİLİR. BÜTÜN SUÇLAR İÇİN UYGULANAMAZ.
BU TEDBİR UYGULANIRKEN, şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi ya da HÂKİMİN ONAYLAMAMASI HALİNDE bunun uygulanmasına Cumhuriyet savcısı tarafından derhâl son verilir. Bu durumda, yapılan tespit veya dinlemeye ilişkin kayıtlar Cumhuriyet savcısının denetimi altında EN GEÇ 10 GÜN içinde yok edilerek, durum bir tutanakla tespit edilir.
Tespit ve dinlemeye ilişkin kayıtların yok edilmesi halinde soruşturma evresinin bitiminden itibaren, en geç 15 gün içinde, Cumhuriyet Başsavcılığı, tedbirin nedeni, kapsamı, süresi ve sonucu hakkında ilgilisine yazılı olarak bilgi verir.
Şüpheli veya sanığa yüklenen suç dolayısıyla MÜDAFİİN bürosu, konutu ve yerleşim yerindeki telekomünikasyon araçları hakkında iletişimin denetlenmesi tedbirine başvurulamaz.
[FONT='Times New Roman','serif']TESADÜFEN ELDE EDİLEN DELİLLER[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Arama veya elkoyma koruma tedbirlerinin uygulanması sırasında[/font][FONT='Times New Roman','serif'], yapılmakta olan soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan ancak, diğer bir suçun işlendiği şüphesini uyandırabilecek bir delil elde edilirse; bu delil muhafaza altına alınır ve durum Cumhuriyet Savcılığına derhâl bildirilir. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi sırasında[/font][FONT='Times New Roman','serif'], yapılmakta olan soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan ve ancak, İLETİŞİMİN DENETLENMESİ TEDBİRİNİN UYGULANABİLECEĞİ KATALOG SUÇLARDAN birinin işlendiği şüphesini uyandırabilecek bir delil elde edilirse; bu delil muhafaza altına alınır ve durum Cumhuriyet Savcılığına derhâl bildirilir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
GİZLİ SORUŞTURMACI GÖREVLENDİRİLMESİ
Soruşturma konusu suçun işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması ve başka surette delil elde edilememesi halinde, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı kararı ile sadece KAMU GÖREVLİLERİ gizli soruşturmacı olarak görevlendirilebilir. Gizli soruşturmacı görevlendirilmesi koruma tedbirine sadece KANUNDA SAYILAN KATALOG SUÇLAR bakımından başvurulabilir.
Kamu görevlisi olmayan kimseler gizli soruşturmacı olarak görevlendirilemez.
Gizli soruşturmacının kimliği değiştirilebilir. Bu kimlikle hukukî işlemler yapılabilir. Kimliğin oluşturulması ve devam ettirilmesi için zorunlu olması durumunda gerekli belgeler hazırlanabilir, değiştirilebilir ve kullanılabilir.
Gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin karar ve diğer belgeler ilgili Cumhuriyet Başsavcılığında muhafaza edilir. Soruşturmacının kimliği, görevinin sona ermesinden sonra da gizli tutulur.
Gizli soruşturmacı, faaliyetlerini izlemekle görevlendirildiği örgüte ilişkin her türlü araştırmada bulunmak ve bu örgütün faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili delilleri toplamakla yükümlüdür.
Soruşturmacı, görevini yerine getirirken suç işleyemez ve görevlendirildiği örgütün işlemekte olduğu suçlardan sorumlu tutulamaz.
Soruşturmacı görevlendirilmesi suretiyle elde edilen kişisel bilgiler, görevlendirildiği ceza soruşturması ve kovuşturması dışında kullanılamaz.

TEKNİK ARAÇLARLA İZLEME
Kanunda sayılan KATALOG SUÇLARIN işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebepleri bulunması ve başka suretle delil elde edilememesi hâlinde, şüpheli veya sanığın kamuya açık yerlerdeki faaliyetleri ve işyeri (KONUT HARİÇ) teknik araçlarla izlenebilir, ses veya görüntü kaydı alınabilir.
Katalog suçlar dışında teknik araçlarla izleme koruma tedbirine başvurulamaz.
Teknik araçlarla izlemeye hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı tarafından karar verilir. Cumhuriyet savcısı tarafından verilen kararlar yirmidört saat içinde hâkim onayına sunulur.
Teknik araçlarla izleme kararı en çok 4 haftalık süre için verilebilir. Bu süre gerektiğinde bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir. (En fazla 8 Hafta)
Ancak, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak gerekli görülmesi halinde, hâkim her defasında bir haftadan fazla olmamak üzere sürenin müteaddit defalar uzatılmasına karar verebilir.
Teknik araçlarla izlemeden elde edilen deliller, kanunda sayılan katalog suçlarla ilgili soruşturma ve kovuşturma dışında kullanılamaz; ceza kovuşturması bakımından gerekli olmadığı taktirde Cumhuriyet savcısının gözetiminde derhâl yok edilir.
Kişinin KONUTUNDA teknik araçlarla izleme koruma tedbiri uygulanamaz.

KORUMA TEDBİRLERİ NEDENİYLE TAZMİNAT
[FONT='Times New Roman','serif']Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']c) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan,[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen, [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen, [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.[/font]
Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat hükmü içerisinde bütün koruma tedbirleri sayılmamıştır. İletişimin denetlenmesi, gizli soruşturmacı ve teknik izleme koruma tedbirlerinin hukuka aykırı icra edilmesi durumunda CMK da yer alan koruma tedbirleri nedeniyle tazminata ilişkin hükümler uygulanamaz. Bu durumlarda idare hukukunun genel prensipleri uyarınca idareye karşı kusur sorumluluğu esasına dayanarak dava açılabilir.

TAZMİNAT İSTEMİNİN KOŞULLARI
Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren 3 AY ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen 1 YIL içinde tazminat isteminde bulunulabilir.
İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır.
Devlet, ödediği tazminattan dolayı, koruma tedbiriyle ilgili olarak görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan kamu görevlilerine rücu eder.

TAZMİNAT İSTEYEMEYECEK KİŞİLER
Kanuna uygun olarak yakalanan veya tutuklanan kişilerden aşağıda belirtilenler tazminat isteyemezler:
a) Gözaltı ve tutukluluk süresi başka bir hükümlülüğünden indirilenler.
b) Tazminata hak kazanmadığı hâlde, sonradan yürürlüğe giren ve lehte düzenlemeler getiren kanun gereği, durumları tazminat istemeye uygun hâle dönüşenler.
c) Genel veya özel af, şikâyetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici olarak durdurulan veya kamu davası ertelenen veya düşürülenler.
d) Kusur yeteneğinin bulunmaması nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilenler.
e) Adlî makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suç işlediğini veya suça katıldığını bildirerek gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olanlar.


CEZA MUHAKEMESİNİN EVRELERİ

Ceza muhakemesi iki evreye ayrılmaktadır. Bunlardan birincisi soruşturma evresi, ikincisi ise kovuşturma evresi.
1- SORUŞTURMA EVRESİ
[FONT='Times New Roman','serif']Suç sayılan eylemin gerçekleşmesinden sonra bu durumun yetkili mercilere ihbar/şikayet yoluyla bildirilmesi ile hemen yargılama aşamasına geçilmez. Bu ihbar/şikayeti alan Cumhuriyet Savcılığı suç, suçlu ve suça ilişkin deliller hakkında soruşturma yaparak neticede bir soruşturma dosyası hazırlar.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Kural olarak bu soruşturma evresi gizli ve YAZILIDIR. Kovuşturma evresi ise kural olarak SÖZLÜ ve ALENİDİR.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Kanun tarafından kendilerine verilen veya kanun dairesinde kendilerinden istenen adliye ile ilgili görev veya işlerde kötüye kullanma veya ihmalleri görülen kamu görevlileri ile Cumhuriyet savcılarının sözlü veya yazılı istem ve emirlerini yapmakta kötüye kullanma veya ihmalleri görülen kolluk âmir ve memurları hakkında Cumhuriyet savcılarınca doğrudan doğruya soruşturma yapılır. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. (Re’sen Araştırma İlkesi)[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki adlî kolluk görevlileri aracılığı ile her türlü araştırmayı yapabilir; yukarıdaki Maddede yazılı sonuçlara varmak için bütün kamu görevlilerinden her türlü bilgiyi isteyebilir. Cumhuriyet savcısı, adlî görevi gereğince nezdinde görev yaptığı mahkemenin yargı çevresi dışında bir işlem yapmak ihtiyacı ortaya çıkınca, bu hususta o yer Cumhuriyet savcısından söz konusu işlemi yapmasını ister. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Adlî kolluk görevlileri, elkoydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri emrinde çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhâl bildirmek ve bu Cumhuriyet savcısının adliyeye ilişkin bütün emirlerini gecikmeksizin yerine getirmekle yükümlüdür. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Cumhuriyet savcısı, adlî kolluk görevlilerine emirleri yazılı; acele hâllerde, sözlü olarak verir. Sözlü emir, en kısa sürede yazılı olarak da bildirilir. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Diğer kamu görevlileri de, yürütülmekte olan soruşturma kapsamında ihtiyaç duyulan bilgi ve belgeleri, talep eden Cumhuriyet savcısına vakit geçirmeksizin temin etmekle yükümlüdür. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Vali ve kaymakamlar hakkında 2.12.1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri , en üst dereceli kolluk amirleri hakkında ise, hâkimlerin görevlerinden dolayı tâbi oldukları yargılama usulü uygulanır.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Ağır cezayı gerektiren suçüstü hâllerinde[/font][FONT='Times New Roman','serif'], bu Kanunun hükümleri uygulanmak koşuluyla, vali ve kaymakamların kişisel suçlarından dolayı haklarında genel hükümlere göre soruşturma yapılması kaymakamların mensup oldukları il ve valilerin bulundukları ile en yakın il Cumhuriyet başsavcısına aittir. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Bu suçlarda kovuşturma yapmaya, soruşturmanın yapıldığı yerin görevli mahkemesi yetkilidir. 4483 Sayılı Memur Muhakemat Kanunu’na Göre Vali ve Kaymakamların Görev Nedeniyle İşledikleri Suçlardan Dolayı Yargılanmasında (m. 13); Kamu görevlilerin görevleri ile bağlantılı olarak işlemiş oldukları suçlar hakkındaki davaya bakmaya yetkili ve görevli mahkeme, genel hükümlere göre yetkili ve görevli mahkemedir. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Ancak Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri, müsteşarlar ve valiler için yetkili ve görevli mahkeme Yargıtayın ilgili ceza dairesi, kaymakamlar için ise il ağır ceza mahkemesidir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Yetkisizlik kararı ile gelen bir soruşturmada Cumhuriyet savcısı, kendisinin de yetkisiz olduğu kanaatine varırsa yetkisizlik kararı verir ve yetkili savcılığın belirlenmesi için soruşturma dosyasını, yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesine gönderir. Mahkemece bu konuda verilen karar kesindir. (2011 Değişikliği) [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Cumhuriyet Savcısı acele hallerde sonradan yazılı hale getirilmek kaydı ile sözlü emir verebilir. Kişi özgürlüğüne müdahale teşkil edecek bir eylemde bulunmak gerekirse (örn. Telefon dinleme, tutuklama, adli kontrol, yakalama vs. ) bu hallerde Cumhuriyet Savcısı SULH CEZA HÂKİMİNE BAŞVURUR. [/font]
Yukarıda bahse konu olduğu üzere Cumhuriyet Savcısının iş yoğunluğunun fazla olması ya da Cumhuriyet Savcısına erişilemiyor ise Sulh Ceza Mahkemesi hakimi de bütün soruşturma işlemlerini tek başına yapabilir.
Soruşturma sonucunda suç oluştuğu konusunda YETERLİ SÜPHEYE ulaşılmış ise Cumhuriyet Savcısı tarafından bir İDDİANAME HAZIRLANIR. Hazırlanan iddianame yetkili ve görevli mahkemeye sunulur.
Cumhuriyet Savcısı iddianamede kanunen zorunlu olan bütün bilgi, isim, adres, delil gibi unsurlara yer vermek zorundadır. Cumhuriyet Savcısı sadece failin aleyhine değil LEHİNE BİR DURUM VAR İSE ONU DA İDDİANAME DE BELİRTMEK ZORUNDADIR.
Cezayı kaldıran bir sebep olarak etkin pişmanlık veya kişisel cezasızlık halleri var ise SAVCI DAVA AÇMADAN KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA KARAR VEREBİLİR. Bu hallerde dava açmasına gerek yoktur.
Yine soruşturma konusu suç TAKİBİ ŞİKAYETE BAĞLI İSE VE ÜST SINIRI 1 YILDAN AŞAĞI BİR CEZA VEYA DAHA AZ CEZA GEREKTİRİYOR İSE C. Savcısı, 5 YIL SÜRE İLE KAMU DAVASININ AÇILMASINI ERTELEYEBİLİR.
EĞER FAİL; 5 YIL İÇİNDE KASITLI BİR SUÇ İŞLEMEZ İSE KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA KARAR VERİR.
Cumhuriyet Savcısı yeterli delile ulaşamamış ise, suçun fail tarafından işlendiği hususunda yeterli şüpheye ulaşamamış ise ve suçun oluşmadığına kanaat getirmiş ise KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA KARAR VERİR. Bu karara karşı, suçtan zarar görenler 15 GÜN içinde en yakın yer AĞIR CEZA MAHKEMESİNDE İTİRAZ EDEBİLİRLER.
Cumhuriyet Savcısının mahkemeye sunmuş olduğu iddianame mahkemece değerlendirilir. 15 gün içinde her hangi bir karar verilmeyen iddianame KABUL EDİLMİŞ SAYILIR.
Eğer mahkeme iddianamenin eksik olduğunu düşünüyorsa İDDİANAMEYİ CUMHURİYET SAVCILIĞINA İADE EDER. C. Savcısı bu karara karşı en yakın ağır ceza mahkemesi nezdinde itirazda bulunabilir.
MAHKEME HUKUKİ NİTELENDİRME HATASI SEBEBİYLE İDDİANAMEYİ İADE EDEMEZ. Yani eylemin hangi suç olduğu konusunda C. Savcısı ile aynı kanaatte olmasa bile sırf bu nedenden dolayı iddianameyi iade edemez. (C. Savcısı eylemin hırsızlık olduğunu yazmış ve Mahkeme de eylemin dolandırıcılık olduğunu düşünüyorsa bu bir nitelendirme hatasıdır. Bu nedenden ötürü iddianame iade edilemez.)
İDDİANAMENİN KABULÜYLE BİRLİKTE KAMU DAVASI AÇILMIŞ OLUR VE KOVUŞTURMA AŞAMASI BAŞLAR. ŞÜPHELİNİN SIFATI ARTIK SANIKTIR.

2- KOVUŞTURMA EVRESİ
Kovuşturma evresinde duruşma yapılır. Duruşmada ilk yapılacak olan iş mahkemeye çağrılmış olan SANIK VE MÜDAFİİN HAZIR BULUNUP BULUNMADIĞIDIR.
Kanunda yazılı haller dışında ( gaiplik, kaçaklık, yokluk ) halleri dışında SANIK HAZIR BULUNMADAN DURUŞMA YAPILAMAZ. Sanığın hazır bulunması bir YARGILAMA ŞARTIDIR.
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']SANIĞIN DURUŞMADA HAZIR BULUNMAMASI [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] Kanunun ayrık tuttuğu hâller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Gelmemesinin geçerli nedeni olmayan sanığın zorla getirilmesine karar verilir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir. [/font][FONT='Times New Roman','serif']Sadece mahkumiyet kararları için sanığın sorgusunun yapılması zorunludur.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] SANIĞIN MAHKEMEDEN UZAKLAŞMASI [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] Mahkemeye gelen sanığın duruşmanın devamı süresince hazır bulunması sağlanır ve savuşmasının önüne geçmek için mahkeme gereken tedbirleri alır.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Sanık savuşur veya ara vermeyi izleyen oturuma gelmezse, önceden sorguya çekilmiş ve artık hazır bulunmasına mahkemece gerek görülmezse, dava yokluğunda bitirilebilir. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']SANIĞIN YOKLUĞUNDA DURUŞMA [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] Suç, yalnız veya birlikte adlî para cezasını veya müsadereyi gerektirmekte ise; sanık gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi hâllerde sanığa gönderilecek davetiyede gelmese de duruşmanın yapılacağı yazılır. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']SANIĞIN DURUŞMADAN BAĞIŞIK TUTULMASI[/font][FONT='Times New Roman','serif'] (Duruşmadan Vareste Tutulma)[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere, istinabe suretiyle sorguya çekilebilir. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']İstinabede, sanığın sorgusu için belirlenen gün, Cumhuriyet savcısı ile sanık ve müdafiine bildirilir. Cumhuriyet savcısı ile müdafiin sorgu sırasında hazır bulunması zorunlu değildir. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Sorgusundan önce sanığa, ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulur. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']İstinabe yoluyla sorgulamada, sanığın aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle sorgusunun yapılabilmesi olanağının varlığı hâlinde bu yöntem uygulanarak sorgu yapılır.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastahane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak koşuluyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebilir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Yurt dışında bulunan sanığın, belirlenen duruşma tarihinde hazır bulunmasının zorluğu halinde, bu tarihten önce duruşma açılarak veya istinabe suretiyle sorgusu yapılabilir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']SANIĞIN MÜDAFİ GÖNDEREBİLMESİ [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] Sanık hazır bulunmasa da müdafii bütün oturumlarda hazır bulunmak yetkisine sahiptir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']SANIK HAZIR BULUNMAKSIZIN YAPILAN DURUŞMADA ESKİ HÂLE GETİRME KOŞULU [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] Duruşma, sanık hazır bulunmaksızın yapılırsa, mahkemenin karar ve işlemlerinin kendisine tebliği tarihinden itibaren 1 Hafta içinde, sürenin geçmesinden doğan sonuçları gidermek için sanık, kanunî nedenlere dayanarak, mahkemenin o karar ve işlemleri hakkında eski hâle getirme isteminde bulunabilir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Ancak, sanık kendi istemi üzerine duruşmadan bağışık tutulmuş veya müdafii aracılığıyla temsil edilmek yetkisini kullanmış olursa artık eski hâle getirme isteminde bulunamaz.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']SANIĞIN ZORLA GETİRİLEBİLMESİ [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] Mahkeme, sanığın hazır bulunmasına ve zorla getirme kararı veya yakalama emriyle getirilmesine her zaman karar verebilir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']SORGU SIRASINDA SANIĞIN MAHKEME SALONUNDAN ÇIKARILABİLMESİ [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] Sanığın yüzüne karşı suç ortaklarından birinin veya bir tanığın gerçeği söylemeyeceğinden endişe edilirse, mahkeme, sorgu ve dinleme sırasında o sanığın mahkeme salonundan çıkarılmasına karar verebilir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Sanık tekrar getirildiğinde, tutanaklar okunur ve gerektiğinde içeriği anlatılır.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']DURUŞMANIN DÜZENİ ve DURUŞMA SIRASINDA İŞLENEN SUÇ HAKKINDA İŞLEM [/font]
Duruşmanın düzeni, mahkeme başkanı veya hâkim tarafından sağlanır.
Mahkeme başkanı veya hâkim, duruşmanın düzenini bozan kişinin, savunma hakkının kullanılmasını engellememek koşuluyla salondan çıkarılmasını emreder.
Kişi dışarı çıkarılması sırasında direnç gösterir veya karışıklıklara neden olursa yakalanır ve hâkim veya mahkeme tarafından, avukatlar hariç, verilecek bir kararla derhâl dört güne kadar disiplin hapsine konulabilir. Ancak çocuklar hakkında disiplin hapsi uygulanmaz.
Davranışları nedeniyle, hazır bulunmasının duruşmanın düzenli olarak yürütülmesini tehlikeye sokacağı anlaşıldığında sanık, duruşma salonundan çıkarılır. Mahkeme, sanığın duruşmada hazır bulunmasını dosyanın durumuna göre savunması bakımından zorunlu görmezse, oturumu yokluğunda sürdürür ve bitirir. Ancak, sanığın müdafii yoksa, mahkeme barodan bir müdafi görevlendirilmesini ister. Oturuma yeniden alınmasına karar verilen sanığa, yokluğunda yapılan işlemler açıklanır.
[FONT='Times New Roman','serif']Bir kimse, duruşma sırasında bir suç işlerse, mahkeme olayı tespit eder ve bu hususta düzenleyeceği tutanağı yetkili makama gönderir[/font][FONT='Times New Roman','serif']; gerek görürse failin tutuklanmasına da karar verebilir.[/font]

DELİLLERİN ORTAYA KONULMASI VE REDDİ
[FONT='Times New Roman','serif']Sanığın sorguya çekilmesinden sonra delillerin ortaya konulmasına başlanır. Ancak, sanığın tebligata rağmen mazeretsiz olarak gelmemesi sebebiyle sorgusunun yapılamamış olması, delillerin ortaya konulmasına engel olmaz. Ortaya konulan deliller, sonradan gelen sanığa bildirilir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Ortaya konulması istenilen bir delil aşağıda yazılı hâllerde reddolunur:[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']- Delil, kanuna aykırı olarak elde edilmişse. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']- Delil ile ispat edilmek istenilen olayın karara etkisi yoksa.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']- İstem, sadece davayı uzatmak maksadıyla yapılmışsa.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Cumhuriyet savcısı ile sanık veya müdafii birlikte rıza gösterirlerse, tanığın dinlenmesinden veya başka herhangi bir delilin ortaya konulmasından vazgeçilebilir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']DELİL VE OLAYIN GEÇ BİLDİRİLMESİ [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Delilin ortaya konulması istemi, bunun veya ispat edilmek istenen olayın geç bildirilmiş olması nedeniyle reddedilemez.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']DELİLLERİ TAKDİR YETKİSİ [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdanî kanaatiyle ( VİCDANİ DELİL SİSTEMİ ) serbestçe takdir edilir. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille[/font][FONT='Times New Roman','serif'] (SERBEST DELİL İLKESİ ) ispat edilebilir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']CEZA MAHKEMELERİNİN EK YETKİSİ [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Yüklenen suçun ispatı, ceza mahkemelerinden başka bir mahkemenin görev alanına giren bir sorunun çözümüne bağlı ise; ceza mahkemesi bu sorunla ilgili olarak da bu Kanun hükümlerine göre karar verebilir. Ancak, bu sorunla ilgili olarak görevli mahkemede dava açılması veya açılmış davanın sonuçlanması ile ilgili olarak bekletici sorun kararı verebilir. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Kovuşturma evresinde mağdur veya sanığın YAŞININ ceza hükümleri bakımından tespitiyle ilgili bir sorunla karşılaşılması halinde; [/font][FONT='Times New Roman','serif']mahkeme, ilgili kanunda belirlenen usule göre bu sorunu çözerek hükmünü verir. (Ceza yargılamasında yaşa ilişkin problemi CEZA MAHKEMESİ KENDİSİ ÇÖZER)[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']DOĞRUDAN SORU YÖNELTME [/font]
- Hakim/ler
- Cumhuriyet savcısı,
- Müdafi,
- Vekil sıfatıyla duruşmaya katılan avukat;sanığa, katılana, tanıklara, bilirkişilere ve duruşmaya çağrılmış diğer kişilere, duruşma disiplinine uygun olarak doğrudan soru yöneltebilirler. Sanık ve katılan da mahkeme başkanı veya hâkim aracılığı ile soru yöneltebilir. Dikkat edilirse doğrudan soru sorma SADECE yargılama işleminde yer alan HUKUKÇULAR için öngörülmüş bir yöntemdir.

TERCÜMAN BULUNDURULACAK HÂLLER
Sanık veya mağdur, meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bilmiyorsa; mahkeme tarafından atanan tercüman aracılığıyla duruşmadaki iddia ve savunmaya ilişkin esaslı noktalar tercüme edilir.
Engelli olan sanığa veya mağdura, duruşmadaki iddia ve savunmaya ilişkin esaslı noktalar, anlayabilecekleri biçimde anlatılır.
Tercüman bulundurulmasına ilişkin bu hükümler, soruşturma evresinde dinlenen şüpheli, mağdur veya tanıklar hakkında da uygulanır. Bu evrede tercüman, hâkim veya Cumhuriyet savcısı tarafından atanır.

DURUŞMA
Kural olarak duruşmalar alenidir. ( AÇIKLIK İLKESİ ). Ancak aşağıdaki hallerde duruşmaların BİR KISMI VEYA TAMAMI gizli olarak yapılabilir:
- Genel ahlaka aykırı durumlar,
- Kamu güvenliğinin KESİN OLARAK GEREKLİ KILDIĞI DURUMLARDA.
Duruşmada hüküm katılacak HAKİM, C. SAVCISI, ZABIT KATİBİ, zorunlu müdafiliğin kabul edildiği hallerde MÜDAFİİ BULUNMAK ZORUNDADIR. ( Sulh Ceza Mahkemelerinde duruşmada C. Savcısı bulunmaz. Asliye Ceza ve Ağır Ceza Mahkemelerinde C. Savcısı bulunur. )
[FONT='Times New Roman','serif']Duruşmanın kapalı yapılması konusundaki gerekçeli karar ile hüküm açık duruşmada açıklanır.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Açıklığın kaldırılması istemine ilişkin olarak yapılacak duruşma, istem üzerine veya mahkemece uygun görülürse kapalı yapılır.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']DURUŞMANIN KAPALI YAPILMA ZORUNLULUĞU:[/font][FONT='Times New Roman','serif'] Sanık, 18 YAŞINI doldurmamış ise duruşma kapalı yapılır; hüküm de kapalı duruşmada açıklanır.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']ŞÜPHELİNİN VEYA SANIĞIN MÜDAFİ SEÇİMİ [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Şüpheli veya sanık, soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında bir veya birden fazla müdafiin yardımından yararlanabilir; kanunî temsilcisi varsa, o da şüpheliye veya sanığa müdafi seçebilir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Soruşturma evresinde, ifade almada (SADECE İFADE ALMADA) en çok üç avukat hazır bulunabilir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında avukatın, şüpheli veya sanıkla görüşme, ifade alma veya sorgu süresince yanında olma ve hukukî yardımda bulunma hakkı engellenemez, kısıtlanamaz.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
Müdafiin Görevlendirilmesi
Şüpheli veya sanık, müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, istemi hâlinde bir müdafi görevlendirilir.

ZORUNLU MÜDAFİİİLİK HALLERİ ( Devlet tarafından Avukat ATANAN DURUMLAR ):
Aşağıda sayılan hallerde SANIK- ŞÜPHELİ istemi aranmaksızın devlet tarafından atanan bir avukat yardımından faydalandırılır.
- Sağır, dilsiz ve kendini anlatamayacak derecede malul olanlar,
- 18 yaşından küçük sanıklar,
- İşlemiş olduğu suçun alt sınırı 5 yıldan fazla olanlar.
- Bu hallerde devlet tarafından atanan bir avukat şüpheli- sanığa hukuki yardımda bulunur. Müdafiin ücreti devlet tarafından karşılanır. Bu sayılanların yanında TUTUKLAMA ve SORGU SIRASINDA ve Gözlem Altına Alma (CMK m. 74) Kararı Verileceği Zaman da avukat bulunması zorunludur.
Müdafi görevini yerine getirmediğinde yapılacak işlem
Gerek şüphelinin istemi üzerine ve gerekse zorunlu müdafilik hallerinde görevlendirilen müdafi, duruşmada hazır bulunmaz veya vakitsiz olarak duruşmadan çekilir veya görevini yerine getirmekten kaçınırsa, hâkim veya mahkeme derhâl başka bir müdafi görevlendirilmesi için gerekli işlemi yapar. Bu durumda mahkeme oturuma ara verebileceği gibi oturumun ertelenmesine de karar verebilir. Eğer yeni müdafi savunmasını hazırlamak için yeterli zaman olmadığını açıklarsa oturum ertelenir.
Şüpheli veya sanığın birden fazla olması hâlinde savunma
Yararları birbirine uygun olan birden fazla şüpheli veya sanığın savunması aynı müdafie verilebilir.
Müdafiin dosyayı inceleme yetkisi
Müdafi, soruşturma evresinde dosya içeriğini inceleyebilir ve istediği belgelerin bir örneğini harçsız olarak alabilir.
Müdafiin dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek alması, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine, sulh ceza hâkiminin kararıyla bu yetkisi kısıtlanabilir.
Yakalanan kişinin veya şüphelinin ifadesini içeren tutanak ile bilirkişi raporları ve adı geçenlerin hazır bulunmaya yetkili oldukları diğer adlî işlemlere ilişkin (Örn. arama, ifade alma, keşif, sorgu vs.) tutanaklar hakkında, ikinci fıkra hükmü uygulanmaz.
Müdafi, Cumhuriyet Savcılığınca iddianamenin mahkemeye verildiği tarihten itibaren dosya içeriğini ve muhafaza altına alınmış delilleri inceleyebilir; bütün tutanak ve belgelerin örneklerini harçsız olarak alabilir.
Bu maddenin içerdiği haklardan suçtan zarar görenin vekili de yararlanır.
Müdafi ile Görüşme
Şüpheli veya sanık, vekâletname aranmaksızın müdafii ile her zaman ve konuşulanları başkalarının duyamayacağı bir ortamda görüşebilir. Bu kişilerin müdafii ile yazışmaları denetime tâbi tutulamaz.
Kanunî temsilci veya eşin duruşmada hazır bulunması
Sanığın kanunî temsilcisine duruşma gün ve saati bildirilir ve duruşmaya kabul edilerek istemi üzerine dinlenebilir.
Sanığın eşi hakkında da tebligat yapılmaksızın birinci fıkra hükmü uygulanır.
Müdafiin görevlendirilmesinde usul
Gerek şüphelinin istemi halinde ve gerekse zorunlu müdafiilik hallerinde müdafii;
a) Soruşturma evresinde, ifadeyi alan merciin veya sorguyu yapan hâkimin istemi üzerine,
b) Kovuşturma evresinde, mahkemenin istemi üzerine, Baro tarafından görevlendirilir.
Yukarıda belirtilen hâllerde müdafi soruşturmanın veya kovuşturmanın yapıldığı yer barosunca görevlendirilir.
Şüpheli veya sanığın kendisinin sonradan müdafi seçmesi halinde, baro tarafından görevlendirilen avukatın görevi sona erer.

SANIĞA YÜKLENEN SUÇUN İSPAT EDİLMESİ
Yüklenen suç hukuka uygun olarak ele geçirilmiş olan deliller ile ispat edilebilir. Hukuka aykırı olarak ele geçirilmiş olan delillere dayanılarak hüküm verilemez. Hukuka aykırı deliller: Hukuka uygun surette elde edilmemiş HER TÜRLÜ DELİL YASAK DELİLDİR.

İFADE ALMA VE SORGUDA YASAK USULLER
İfade alma: Şüphelinin kolluk görevlileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından soruşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesini,
Sorgu: Şüpheli veya sanığın hâkim veya mahkeme tarafından soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesini,
Şüphelinin ve sanığın beyanı özgür iradesine dayanmalıdır. Bunu engelleyici nitelikte kötü davranma, işkence, ilâç verme, yorma, aldatma, cebir veya tehditte bulunma, bazı araçları kullanma gibi bedensel veya ruhsal müdahaleler yapılamaz.
Kanuna aykırı bir yarar vaat edilemez. Yasak usullerle elde edilen ifadeler rıza ile verilmiş olsa dahi delil olarak değerlendirilemez.
ŞÜPHELİ VEYA SANIĞIN aynı olayla ilgili olarak yeniden ifadesinin alınması ihtiyacı ortaya çıktığında, bu işlem ancak Cumhuriyet savcısı tarafından yapılabilir. Bu halde KOLLUK İFADE ALAMAZ.
Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz.
[FONT='Times New Roman','serif']KARAR VE HÜKÜMLERDE GEREKLİ OY SAYISI [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']- Mahkemece karar ve hükümler oybirliği veya oyçokluğuyla verilir[/font][FONT='Times New Roman','serif'].[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']- Karşı oya tutanakta yer verilir; gerekçesi de tutanakta gösterilir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']- Hükmün başına TÜRK MİLLETİ adına ibaresi yazılır. ( CMK m. 232 )[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']HÜKMÜN KONUSU VE SUÇU DEĞERLENDİRMEDE MAHKEMENİN YETKİSİ [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]



CEZA YARGILAMASINDA KARAR TÜRLERİ
1- BERAAT KARARI AŞAĞIDAKİ HALLERDE VERİLİR:
[FONT='Times New Roman','serif']a) Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması, [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']b) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması, [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']c) Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması, [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']d) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması, [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']e) Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması, Hallerinde verilir. [/font]
2- KUSURUN BULUNMAMASI NEDENİYLE CEZA VERİLMEYE YER OLMADIĞI KARARI
[FONT='Times New Roman','serif']a) Yüklenen suçla bağlantılı olarak yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya sağır ve dilsizlik hali ya da geçici nedenlerin bulunması, [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']b) Yüklenen suçun hukuka aykırı fakat bağlayıcı emrin yerine getirilmesi suretiyle veya zorunluluk hali ya da cebir veya tehdit etkisiyle işlenmesi,[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']c) Meşru savunmada sınırın heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşılması, ( Meşru savunma halinde BERAAT VERİLİR. BURADA MEŞRU MÜDAFAADA SINIRIN AŞILMASI SÖZ KONUSU )[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']d) Kusurluluğu ortadan kaldıran hataya düşülmesi,[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Hallerinde, kusurunun bulunmaması dolayısıyla ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilir. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
3- CEZA VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA
[FONT='Times New Roman','serif']İşlenen fiilin suç olma özelliğini devam ettirmesine rağmen; [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']a) Etkin pişmanlık, [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']b) Şahsî cezasızlık sebebinin varlığı, [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']c) Karşılıklı hakaret, [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']d) İşlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı, Dolayısıyla, faile ceza verilmemesi hallerinde, ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilir. [/font]

4- MAHKÛMİYET
Yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde (% 100 kanaat olacak), sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilir.
Yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde, belli bir cezaya mahkûmiyet yerine veya mahkûmiyetin yanı sıra güvenlik tedbirine hükmolunur.( MAHKÛMİYETLE BİRLİKTE GÜVENLİK TEDBİRLERİNE HÜKMEDİLMESİ ZORUNLUDUR )
Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa DAVANIN REDDİNE karar verilir.
Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, DURMA KARARI verilir. Bu karara itiraz edilebilir.
Derhâl beraat kararı verilebilecek hâllerde durma, düşme veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilemez.
Adlî yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararı kanun yolu bakımından hüküm sayılır.

5- HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI KARARI
Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. ( HÂKİMİN TAKDİRİNDEDİR )
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
d) Uzlaşmaya tabi bir suç olmamalıdır.
[FONT='Times New Roman','serif']e) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri, Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez. (2010 Değişikliği)[/font]
Öngörülen 5 yıllık denetim süresi içerisinde fail KASITLI bir SUÇ işlemez ise 5 yılın sonunda DAVANIN DÜŞMESİNE KARAR VERİLİR. Bu 5 yıllık süre içerisinde hüküm açıklanmadığı için, mahkûmiyetin hiçbir olumsuz etkisi olmaz.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karara karşı İTİRAZ yoluna başvurulabilir.

UZLAŞMA
Kanunda sayılan bazı suçlar bakımından, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur.
Bu suçlar:
a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar. (Cinsel Dokunulmazlığa Karşı İşlenen Suçlar Hariç)
b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Kasten yaralama (Sadece basit kasten yaralama ve kasten ihmali davranışla yaralama suçu),
2. Taksirle yaralama (madde 89),
3. Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),
4. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234),
5. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239), suçları.
Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunlarda yer alan, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan suçlar bakımından da uzlaştırma hükümleri geçerlidir. Ancak diğer kanunlarda yer alan re’sen kovuşturulan suçlar bakımından uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık hüküm bulunması gerekir.

Uzlaştırma Uygulanmayan Takibi Şikayete Bağlı Suçlar
Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez.
Uzlaşma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz.

Uzlaşma Teklifi
Soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tâbi olması halinde, Cumhuriyet savcısı veya talimatı üzerine adlî kolluk görevlisi, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur.
Şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması halinde, uzlaşma teklifi kanunî temsilcilerine yapılır. Cumhuriyet savcısı uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren 3 (Üç) gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılır.
Uzlaşma teklifinde bulunulması halinde, kişiye uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddetmesinin hukukî sonuçları anlatılır.
Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.
Birden fazla kişinin mağduriyetine veya zarar görmesine sebebiyet veren bir suçtan dolayı uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, mağdur veya suçtan zarar görenlerin hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi gerekir.
Uzlaşma teklifinde bulunulması veya teklifin kabul edilmesi, soruşturma konusu suça ilişkin delillerin toplanmasına ve koruma tedbirlerinin uygulanmasına engel değildir.

Uzlaştırıcı
Şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görenin uzlaşma teklifini kabul etmesi halinde, Cumhuriyet savcısı uzlaştırmayı kendisi gerçekleştirebileceği gibi, uzlaştırmacı olarak avukat görevlendirilmesini barodan isteyebilir veya hukuk öğrenimi görmüş kişiler arasından uzlaştırmacı görevlendirebilir.
Ceza Muhakemesi Kanununda belirlenen hâkimin davaya bakamayacağı haller ile reddi sebepleri, uzlaştırmacı görevlendirilmesi ile ilgili olarak göz önünde bulundurulur.
Görevlendirilen uzlaştırmacıya soruşturma dosyasında yer alan ve Cumhuriyet savcısınca uygun görülen belgelerin birer örneği verilir. Cumhuriyet savcısı uzlaştırmacıya, soruşturmanın gizliliği ilkesine uygun davranmakla yükümlü olduğunu hatırlatır.
Uzlaştırmacı, dosya içindeki belgelerin birer örneği kendisine verildikten itibaren en geç 30 (Otuz) Gün içinde uzlaştırma işlemlerini sonuçlandırır. Cumhuriyet savcısı bu süreyi en çok 20 (Yirmi) Gün daha uzatabilir.

Uzlaştırma Müzakerelerinin Yürütülmesi
Uzlaştırma müzakereleri gizli olarak yürütülür.
Uzlaştırma müzakerelerine şüpheli, mağdur, suçtan zarar gören, kanunî temsilci, müdafi ve vekil katılabilir.
Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenin kendisi veya kanunî temsilcisi ya da vekilinin müzakerelere katılmaktan imtina etmesi halinde, uzlaşmayı kabul etmemiş sayılır.
Uzlaştırmacı, müzakereler sırasında izlenmesi gereken yöntemle ilgili olarak Cumhuriyet savcısıyla görüşebilir; Cumhuriyet savcısı, uzlaştırmacıya talimat verebilir.
Uzlaşma müzakereleri sonunda uzlaştırmacı, bir rapor hazırlayarak kendisine verilen belge örnekleriyle birlikte Cumhuriyet savcısına verir. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde, tarafların imzalarını da içeren raporda, ne suretle uzlaşıldığı ayrıntılı olarak açıklanır.

Uzlaşma Teklifinin Reddinden Sonra Tarafların Kendi Aralarında Uzlaşması
Uzlaşma teklifinin reddedilmesine rağmen, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören uzlaştıklarını gösteren belge ile en geç iddianamenin düzenlendiği tarihe kadar Cumhuriyet savcısına başvurarak uzlaştıklarını beyan edebilirler.
Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder.

Uzlaştırmanın Sonuçları
Uzlaştırmanın sonuçsuz kalması halinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilemez.
Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def'aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde, 171 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir.
Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır.
Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır.
Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.
Uzlaştırma müzakereleri sırasında yapılan açıklamalar, herhangi bir soruşturma ve kovuşturmada ya da davada delil olarak kullanılamaz.
Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenden birine ilk uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihten itibaren, uzlaştırma girişiminin sonuçsuz kaldığı ve en geç, uzlaştırmacının raporunu düzenleyerek Cumhuriyet savcısına verdiği tarihe kadar dava zamanaşımı ile kovuşturma koşulu olan dava süresi işlemez.
Uzlaştırmacıya Cumhuriyet savcısı tarafından çalışma ve masraflarıyla orantılı bir ücret takdir edilerek ödenir. Uzlaştırmacı ücreti ve diğer uzlaştırma giderleri, yargılama giderlerinden sayılır. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde bu giderler Devlet Hazinesi tarafından karşılanır.
Uzlaşma sonucunda verilecek kararlarla ilgili olarak bu Kanunda öngörülen kanun yollarına başvurulabilir.

Birden Çok Fail Bulunması Halinde Uzlaşma
Aralarında iştirak ilişkisi olsun veya olmasın birden çok kişi tarafından işlenen suçlarda, ancak uzlaşan kişi uzlaşmadan yararlanır.
Birden çok failin bulunması halinde faillerin hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi zorunlu değildir. Sadece uzlaşmayı kabul eden fail/failler ile mağdur arasında uzlaştırma uygulanır.
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Mahkeme Tarafından Uzlaştırma[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] Uzlaştırma kural olarak, soruşturma aşamasında yapılan bir işlemdir. Ancak, kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, uzlaştırma işlemleri mahkeme tarafından yapılır.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def'aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde; sanık hakkında, 231 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez.[/font][FONT='Times New Roman','serif'] Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231 inci maddenin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır.[/font]

[FONT='Times New Roman','serif']CEZA MUHAKEMESİNDE MAĞDUR ve ŞİKÂYETÇİNİN HAKLARI[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Mağdur ile şikâyetçi, Cumhuriyet savcısı veya mahkeme başkanı veya hâkim tarafından çağrı kâğıdı ile çağırılıp dinlenir.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Bu hususta yapılacak çağrı bakımından tanıklara ilişkin hükümler uygulanır.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] MAĞDUR İLE ŞİKÂYETÇİNİN HAKLARI [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Mağdur ile şikâyetçinin hakları şunlardır:[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']a) Soruşturma evresinde;[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']1. Delillerin toplanmasını isteme,[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']2. Soruşturmanın gizlilik ve amacını bozmamak koşuluyla Cumhuriyet savcısından belge örneği isteme,[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']3. Vekili bulunmaması halinde, cinsel saldırı suçu ile alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme,[/font][FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']4. 153 üncü Maddeye uygun olmak koşuluyla vekili aracılığı ile soruşturma belgelerini ve elkonulan ve muhafazaya alınan eşyayı inceletme,[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']5. Cumhuriyet savcısının, kovuşturmaya yer olmadığı yönündeki kararına kanunda yazılı usule göre itiraz hakkını kullanma. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']b) Kovuşturma evresinde; [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']1. Duruşmadan haberdar edilme,[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']2. Kamu davasına katılma,[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']3. Tutanak ve belgelerden vekili aracılığı ile örnek isteme,[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']4. Tanıkların davetini isteme,[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']5. Vekili bulunmaması halinde, cinsel saldırı suçu ile alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme, (MAĞDUR BAKIMINDAN ZORUNLU AVUKAT YARDIMI)[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']6. Davaya katılmış olma koşuluyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun yollarına başvurma.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Mağdur, onsekiz yaşını doldurmamış, sağır veya dilsiz ya da meramını ifade edemeyecek derecede malûl olur ve bir vekili de bulunmazsa, istemi aranmaksızın bir vekil görevlendirilir. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Sayılan haklar, suçun mağdurları ile şikâyetçiye anlatılıp açıklanır ve bu husus tutanağa yazılır.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif']MAĞDUR İLE ŞİKÂYETÇİNİN DAVETE UYMAMALARI [/font][FONT='Times New Roman','serif'] [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] Mağdur, şikâyetçi veya vekilinin, dilekçelerinde veya tutanağa geçirilmiş olan beyanlarında belirttikleri adresleri tebligata esas alınır.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Bu adrese çıkartılan çağrıya rağmen gelmeyen kimseye yeniden tebligatta bulunulmaz.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Belirtilen adresin yanlışlığı, eksikliği veya adres değişikliğinin bildirilmemesi nedeniyle tebligat yapılamaması hâllerinde adresin araştırılması gerekmez.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Bu kimselerin beyanının alınması zorunlu görüldüğü hâllerde üçüncü fıkra uygulanmaz.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] MAĞDUR İLE ŞİKÂYETÇİNİN DİNLENMESİ [/font]
[FONT='Times New Roman','serif'] Mağdurun tanık olarak dinlenmesi halinde, yemin hariç, tanıklığa ilişkin hükümler uygulanır. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']İşlenen suçun etkisiyle psikolojisi bozulmuş çocuk veya mağdur, bu suça ilişkin soruşturma veya kovuşturmada tanık olarak bir defa dinlenebilir. Maddî gerçeğin ortaya çıkarılması açısından zorunluluk arz eden haller saklıdır. [/font]
[FONT='Times New Roman','serif']Mağdur çocukların veya işlenen suçun etkisiyle psikolojisi bozulmuş olan diğer mağdurun tanık olarak dinlenmesi sırasında psikoloji, psikiyatri, tıp veya eğitim alanında uzman bir kişi bulundurulur. Bunlar hakkında bilirkişilere ilişkin hükümler uygulanır.[/font]
[FONT='Times New Roman','serif'][/font]
CEZA MUHAKEMESİNDE KANUN YOLLARI
İki tür kanun yolu vardır. Bunlar olağan kanun yolu ve olağanüstü kanun yolu.
KANUN YOLLARINA MÜRACAAT EDEBİLECEK KİMSELER:
- C. SAVCISI
- Şüpheli veya SANIK
- Katılan,
- Bunların Müdafii.
- Şüpheli veya Sanığın KANUNİ TEMSİLCİSİ VE EŞİ.
1- OLAĞAN KANUN YOLLARI
A- İTİRAZ: Kararı veren mahkemenin bir üst mahkemesine yapılan 7 GÜN İÇİNDE YAPILAN müracaata kararın denetlenmesi işlemidir. Hangi işlemlere karış itiraz yoluna gidilebileceği kanunda sayılmaktadır.
B- İSTİNAF: İstinaf mahkemeleri kurulduktan sonra (2011 itibariyle henüz faaliyete geçmemiştir) kural olarak birinci derece mahkemelerinin kararlarına karşı başvurulabilecek kanun yolu İSTİNAFTIR. İstinaf BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİNE MÜRACAAT YOLUYLA İLK DERECE MAHKEMESİ KARARLARININ DENETLENMESİ SURETİYLE YAPILIR )
C- TEMYİZ: İLK DERECE MAHKEMESİ KARARLARININ YARGITAY TARAFINDAN DENETLENMESİ- İNCELENMESİDİR. HÜKMÜN AÇIKLANMASINDAN İTİBAREN 7 GÜN İÇİNDE BU YOLA MÜRACAAT EDİLEBİLİR.
2- OLAĞANÜSTÜ KANUN YOLLARI
KESİNLEŞMİŞ KARARLARA KARŞI ÖNGÖRÜLMÜŞ KANUN YOLLARIDIR.
A- KANUN YARARINA BOZMA: Temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş hukuka aykırı görülen kararlara karşı ADALET BAKANLIĞININ İSTEMİ İLE YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI KARARIN TEMYİZİ İÇİN İLGİLİ YARGITAY DAİRESİNE BAŞVURUR.
B- YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISININ İTİRAZI: Ceza dairesinin vermiş olduğu hukuka aykırı kararlara karşı 30 gün içinde YARGITAY CEZA GENEL KURULUNUN KARARI İNCELEMESİ AMACIYLA YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISININ müracaat etmesidir.
C- YARGILAMANIN YENİLENMESİ
Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür:
a) Duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliği anlaşılırsa.
b) Yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek biçimde hükümlü aleyhine kasıt veya ihmal ile gerçek dışı tanıklıkta bulunduğu veya oy verdiği anlaşılırsa.
c) Hükme katılmış olan hâkimlerden biri, hükümlünün neden olduğu kusur dışında, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek biçimde görevlerini yapmada kusur etmiş ise.
d) Ceza hükmü hukuk mahkemesinin bir hükmüne dayandırılmış olup da bu hüküm kesinleşmiş diğer bir hüküm ile ortadan kaldırılmış ise.
e) Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa.
f) Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması. Bu hâlde yargılamanın yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren 1 YIL içinde istenebilir. ( Bu hüküm, 4.2.2003 tarihinden sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvurular üzerine verilecek kararlar hakkında uygulanır.)
İLK KARARI VEREN HAKİM YARGILAMANIN YENİLENMESİ HALİNDE YARGILAMAYA KATILAMAZ.
YARGILAMANIN YENİLENMESİNİN KABUL EDİLMEYECEĞİ HÂL
Kanunun aynı maddesinde yer almış sınır içinde olmak üzere cezanın değiştirilmesi amacıyla yargılamanın yenilenmesi kabul edilemez.
Hatanın giderilebilmesini sağlayacak başka bir yol varsa, yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilemez.
YARGILAMANIN YENİLENMESİ İSTEMİ HÜKMÜ VEREN MAHKEMEYE SUNULUR. YARGILAMANIN YENİLENMESİ HÜKMÜN İNFAZINI ERTELEMEZ.
Yeniden yapılan yargılamada verilen hüküm ilk hükümden DAHA AGIR BİR CEZAYI İÇEREMEZ.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Ceza Muhakemesi Hukuku Ders Notu 2012" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Fatih Birtek'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
» Makale Bilgileri
Tarih
26-02-2008 - 02:22
(5875 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 36 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 35 okuyucu (97%) makaleyi yararlı bulurken, 1 okuyucu (3%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
155128
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 2 gün 5 saat 20 dakika 13 saniye önce.
* Ortalama Günde 26,40 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 175119, Kelime Sayısı : 16626, Boyut : 171,01 Kb.
* 44 kez yazdırıldı.
* 7 kez arkadaşa gönderildi.
* 164 kez indirildi.
* 21 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 771
Yorumlar : 4
Sayın Birtek, emeğiniz ve çalışmanızı paylaşma nezaketinizden dolayı teşekkür ederim..(...)
sayın Birtek, çok teşekkür ederim.Gayet açık, anlaşılır ve özlü hazırlanmış bi çalışma. sağolun.(...)
Bilgilerinize sağlık:) Çok güzel bir çalışma olmuş.....(...)
Yeni TCK nın sistematiğine uygun,anlaşılır örneklerle zenginleştirilmiş faydalı bir çalışma... Emeği geçenlere tsşekkür ederim.(...)
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,30338001 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.