Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Anayasa Önerisi’nde Çalışan Kadınların Sosyal Hakları

Yazan : Doç.Dr.Kadriye Bakırcı [Yazarla İletişim]

ANAYASA ÖNERİSİ’NDE ÇALIŞAN KADINLARIN SOSYAL HAKLARI

I.Giriş

2007 yılı erken genel seçiminden sonra altı bilim insanı tarafından hazırlanan Anayasa (AY) Önerisi incelendiğinde Öneri’yle bazı hedeflerin gerçekleştirilmeye çalışıldığı görülmektedir. Bunlar:
-İnsan hakları, özellikle çalışan hakları alanındaki, uluslararası sözleşmelerin doğrudan uygulanabilirliği konusunda 2004’de Anayasa’da yapılan değişikliği geri almak ve bu konuda insan hakları örgütleri, savunucuları, kadın örgütleri ve sendikalardan gelen baskılardan kurtulmak,
-Kamu personel rejimine ilişkin düzenlemede köklü bir değişiklik yaparak, raflarda bekletilen Kamu Personel Kanunu Taslağı’nı yasalaştırmak, güvencesiz bir sözleşmeli personel statüsü yaratarak ve bunu kamuda temel çalışma biçimi haline getirerek, IMF’nin isteği doğrultusunda memurlardan kurtulmak, kamu kurumlarındaki yardımcı işlerin tamamını ve İş Kanunu’nun izin verdiği ölçüde taşerona verilebilecek asıl işin bazı bölümlerini taşerona vererek işçilerden kurtulmak ve bunun sonucunda da hem işçi hem kamu görevlileri sendikalarından kurtulmak,
-Sosyal hakların bir kısmına AY’da yer vermeyerek, yer verilenleri de tırpanlayarak sosyal devletin içini boşaltmak ve devletin yükümlülüklerini hafifletmek
ve
-Kadın sorununu görünmez hale getirmek.
AY Önerisi’nin toplumun dezavantajlı gruplarına bakışı, kullandığı dil ve Türkçesi de eleştiriye açıktır. Öneri’nin “Kişi hürriyeti ve güvenliği” ile ilgili 18inci maddesinde, tıpkı 1982 Anayasası’nda ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde olduğu gibi, kişi hürriyetinin “Toplum için tehlike teşkil eden akıl hastası, uyuşturucu madde veya âlkol tutkunu, serseri veya hastalık yayabilecek kişinin bir müessesede tedavi, eğitim veya ıslahı için alınan tedbirlerin yerine getirilmesi” durumlarında, kanunun öngördüğü esas ve usullere göre sınırlanabileceği öngörülmektedir. “Serseri” sözcüğüne, 21nci yy’da hazırlanan bir AY Önerisi’nde yer verilmesi son derece yadırgatıcıdır. Böyle soyut bir ifadeyle kimin kastedildiği de belli değildir. Bu tür bir sözcük, bugün olsa olsa ancak argo bir ifade olarak kullanılabilir. Ayrıca insan hakları hukukunun geliştiği ülkelerde günlük dilde bile, muhatabını tedirgin eden, kötü hissetmelerine yol açan ibareler kullanılmamaktadır. Bir hukuk metninde buna evleviyetle dikkat edilmek gerekir. Bu nedenle metinden “akıl hastası, uyuşturucu madde veya alkol tutkunu, serseri veya hastalık yayabilecek kişi...” ibareleri çıkarılmalıdır. Bunun yerine “zihinsel engeli olanlar, madde bağımlığı olanlar, kimsesiz veya hastalık bulaştırabilecek kişi” ibareleri konabilir.

AY Önerisi’nin yalnız kullandığı dil değil, Türkçesi de kötüdür ve imla hataları vardır.

Öte yandan AY Önerisi’nin bir başka özelliği, “Özel hayatın ve aile hayatının gizliliği ve korunması (m.19)”, “Konut dokunulmazlığı (m.21)”, “Haberleşme hürriyeti (m.22)”, “İfade hürriyeti (m.26)”, “Çalışma, teşebbüs ve sözleşme hürriyeti (m.29)”, “Dernek kurma hürriyeti (m.30)”, “Toplantı, gösteri ve yürüyüş düzenleme hakkı (m.31)”, “Hak arama hürriyeti ve adil yargılanma hakkı (m.32)” maddelerinde “genel ahlak sınırlaması” getirmiş olmasıdır. Oysa hak ve özgürlüklerin, “genel ahlak”, “milli güvenlik”, “kamu düzeni” gibi soyut ve göreli gerekçelerle sınırlandırılması son derece sakıncalıdır.
Bu bildiride, Anayasa Önerisi’nin çalışan kadınların sosyal haklarını ilgilendiren maddeleri üzerinde durulacaktır. Yapılan önerilerde çocuk, engelli ve diğer grupların haklarına da yer verilecektir.

1I.Sosyal Haklar

Bilindiği gibi “sosyal devlet ilkesi” tamamen 1961 Anayasası’nın yeniliğidir. “Sosyal ve ekonomik haklar” ise ilk defa sistematik olarak 1961 Anayasası’nda güvence altına alınmıştır.

Sosyal haklar, toplumun özellikle sosyal eşitsizliklerden ve yoksunluklardan bunalan kesimlerini ilgilendirir. Bu hakların ayırt edici özelliği sosyal eşitsizlikleri törpülemeye hizmet etmeleridir. Sosyal hakların bir kısmı devlete olumlu edimlerde bulunma, yani aktif davranma borcu yükler. Devlet bunları gerçekleştirmek için birtakım faaliyetlerde bulunmalı, örgütlemelere gitmelidir. Örneğin, çalışma hakkı, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, dinlenme, ücrette adaletin sağlanması, sağlık ve eğitim hakkı, konut hakkı, sosyal güvenlik hakkı vb.

Sosyal hakların bir kısmı ise, devlete yalnızca pasif durma ödevi yükler. Tıpkı klasik hak ve özgürlüklerde olduğu gibi, devlet saygı göstermekle yetinebilir. Bu tür hakların en tipik örnekleri, sendika, toplu sözleşme, grev ve işyerlerinin yönetimine katılma haklarıdır. Bunlar diğer sosyal hakların elde edilmesinde silah rolü oynarlar. Bu nedenle önemleri büyüktür.

1982 AY, sosyal devlet ilkesini değiştirilemeyecek hükümler arasında saymış olmasına rağmen, 1961 AY’nda yer alan sosyal hakları önemli ölçüde tırpanlamıştır.

III. Çalışan Kadınların Sosyal Hakları

Belirtmem gerekir ki yeni bir AY’da, görünür kılınmaları için çocuklar, kadınlar, engelliler ve yaşlılar için ayrı düzenlemeler yapılması yerinde olacaktır. Mevcut AY Önerisi’nde ise, bu gruplar arasındaki farklılıklar görmezden gelinerek bu grupların hepsini aynı madde içine sıkıştırma ve tek madde içinde eritme çabası sözkonusudur.

1.Eşitlik İlkesi

1982 AY’nın 10. maddesinde 2004 yılında yapılan değişiklikle kadın ve erkekler arasında gerçek eşitliği sağlamaya yönelik önemli bir adım atılmış ve devlete kadın ve erkek arasında gerçek eşitliği sağlaması için pozitif ayrımcılık yapma yükümlülüğü getirilmiştir. Bu madde uyarınca
“Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
(Ek: 7.5.2004-5170/1 md.) Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”
Bu düzenleme, kadın ve erkekler arasında fiili eşitlik sağlanıncaya kadar geçici teşvik edici önlemler alınmasını gerektiren bir düzenlemedir. Bu değişiklik, Türk pozitif hukuku açısından son derece önemlidir.
Ancak AY Önerisi bu fıkraya yer vermemiş bunun yerine “Kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve engelliler gibi özel surette korunmayı gerektiren kesimler için alınan tedbirler, eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz” demiştir.
Belirtmek gerekir ki, kadınların korunması düşüncesi feminist hukuk teorisinin gelişmesiyle birlikte terk edilmiştir. Günümüzde artık kadın ve erkeklerin eşit haklara sahip olmasından söz edilmektedir. Dolayısıyla kadınların Anayasa Önerisi Gerekçesi’nde belirtildiği gibi “toplumun korunmaya muhtaç kesimleri” arasında sayılması yanlıştır.
İkincisi bu düzenlemede, kadın-erkek arasındaki gerçek eşitliğin gerçekleşmesi için sağlanması gereken, örneğin kota gibi geçici teşvik edici önlemlerden değil, “korunmayı gerektiren kesimler için alınan tedbirler”den sözedilmektedir: Burada kastedilen önlemler, örneğin kadının gebeliği süresince çalışma yaşamında korunmasını gerektiren önlemlerdir.
Ayrıca kadınları, özel önlem alınmasını gerektiren yaşlılar ve engellilerle aynı gruba koymak da yanlıştır. Çünkü birincisi, kadınlar nüfusun yarısını oluşturan fakat eksik temsil edilen, engelliler veya yaşlılardan farklı olarak yalnızca cinsiyetlerinden ötürü, bir başka deyişle kadın olmaları nedeniyle ayrımcılığa maruz kalan bir gruptur. Nitekim engelli kadınlar da engelli erkeklerle, yaşlı kadınlar yaşlı erkeklerle fiili eşitliğe sahip değildirler. Bu gruptaki kadınlar hem kadın hem engelli ve/veya yaşlı oldukları için daha katmerli bir ayrımcılığa maruz kalmaktadırlar. Ek olarak, kadınlar için, kadın-erkek eşitliği sağlanıncaya kadar alınacak önlemler geçici nitelikteyken, diğer grupların sürekli özel önlemlere ihtiyacı vardır. Fırsat ve uygulama eşitliği hedeflerine ulaşıldığı zaman kadınlar için alınan önlemlere son verilecektir.
Dolayısıyla bu maddenin aşağıdaki başlık ve içerikte düzenlenmesi daha isabetli olacaktır:
“Eşitlik İlkesi
(1) Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep, medeni hal, aile yükümlülükleri, yaş, engelli olma ve benzeri nedenlerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
(2) Bu nedenlerden kaynaklanan her türlü ayrımcılık yasaktır.
(3) Devlet, kadınların ve erkeklerin eşit haklara sahip olmasının fiili olarak gerçekleştirilmesi, kadınların önündeki mevcut engellerin kaldırılması, yaşamın tüm alanlarında gerçek bir fırsat ve uygulama eşitliği yaratılması ve atamayla ve seçimle oluşan tüm karar organlarında kadınların eşit temsil ve katılımını sağlamak dahil hukuksal ve kurumsal tüm geçici teşvik edici önlemleri almakla yükümlüdür.
(4) Devlet, birden fazla nedene dayalı ayrımcılığa maruz kalan engelli kadın ve kız çocuklarının tüm insan hak ve temel özgürlüklerinden tam ve eşit yararlanmalarını sağlamaya yönelik önlemleri almakla yükümlüdür.
(5) Eşitlik ilkesi, eksik temsil edilen cinsiyet ve engelliler gibi dezavantajlı gruplar lehine olan önlemlerin muhafazasını veya kabul edilmesini engellemez”.

2.Çalışma Özgürlüğü

1982 AY’nın “Çalışma ve sözleşme hürriyeti” başlıklı 48. maddesi uyarınca,
“Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.
Devlet, özel teşebbüslerin millî ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır”.
Çalışma özgürlüğü, 1982 AY’nda “ekonomik ve sosyal haklar” bölümünde düzenlenmiş olmasına ve ekonomik bir hak olmasına rağmen, AY Önerisi’nde “kişinin hakları ve özgürlükleri” bölümünde düzenlenmiştir.
AY Önerisi’nin “Çalışma, teşebbüs ve sözleşme hürriyeti” başlıklı 29. maddesi uyarınca,
“(1) Herkes, dilediği alanda çalışma, teşebbüs ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir.
(2) Çalışma, teşebbüs ve sözleşme hürriyetleri, millî güvenliğin, genel sağlığın, genel ahlâkın veya başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması amaçlarıyla sınırlanabilir”.
Bu özgürlüklerin ekonomik haklar bölümünden alınıp kişinin hakları ve özgürlükleri bölümüne alınmasının nedeni, devletin bu özgürlüklere müdahalesini engellemek ve devleti çalışma özgürlüğünün gerçekleşmesi için alması gereken önlemlere ilişkin yükümlülüklerinden kurtarmaktır. Nitekim AY Önerisi’nde 1982 AY m.48’de mevcut olan “Devlet, özel teşebbüslerin millî ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır” ibaresine yer verilmemiştir. Yine AY Önerisi’nin 29. maddesinin başlığında, 1982 AY’ndan farklı olarak “teşebbüs hürriyetine” vurgu yapılmaktadır. Böylece devletin sosyal devlet olma niteliğinden uzaklaşılmakta, tam bir piyasa ekonomisine zemin hazırlanmaktadır. Oysa çalışma özgürlüğünün gerçekleşmesi için de devletin olumlu edimlerde bulunması gerekir. Bireyin çalışma özgürlüğünün, bir “negatif” özgürlük olarak “kişinin hakları ve hürriyetleri” bölümünde düzenlenmesi doğru değildir.
Öte yandan AY Önerisi’nde 1982 AY’nda somut bir şekilde belirtilen sınırlama nedenleri yerine ise, “genel ahlâk” gibi soyut, üzerinde görüş birliği mevcut olmayan ve kadınların özgürlüğü aleyhine kullanılabilecek sınırlama nedenlerine yer verilmiştir.
Kanımca bu madde yerine 1982 AY’ndaki maddeye aynı içerikle ekonomik ve sosyal haklar bölümünde yer verilmelidir.

3.Çalışma Hakkı ve Ödevi

1982 AY’nın “Çalışma hakkı ve ödevi” başlıklı 49. maddesi uyarınca,
“Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir.
(Değişik: 3.10.2001-4709/19 md.) Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır”.
AY Önerisi’nde bu başlıkta bir maddeye yer verilmemiş, bu maddenin ikinci fıkrası “Çalışma ile ilgili esaslar” başlıklı maddeye 1. fıkra olarak şu şekilde eklenmiştir: “Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışanları ve işsizleri korumak, istihdamı artırmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır. “Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir” ibaresine ise AY Onerisi’nde yer verilmemiştir.
AY Önerisi’nde çalışma özgürlüğüne (m.29) yer verilmiş olmasına rağmen çalışma hakkına yer verilmemiş olması düşündürücüdür. Çünkü çalışma hakkı, Devletin sosyal ve ekonomik hayatta neleri yapması gerektiğini düzenleyen, bu yönüyle de hem Devlete bir dizi ödevler yükleyen, hem de bireylere Devletten bu ödevlerini yerine getirmesini talep etme yetkisini tanıyan bir “pozitif hak” niteliğindedir. Çalışma hakkı yalnızca sosyo-ekonomik bakımdan güçsüz konumda olan “emeğiyle geçinenler” ve “işsizler” gibi toplum kesimlerinin insan haysiyetine uygun asgari yaşam standartlarına erişmesini sağlamakla sınırlı olmayıp, insanların yaş ve cinsiyet gibi farklı özelliklerine ve yer aldıkları somut hayat şartlarına göre bulundukları dezavantajlı konumdan kurtulmalarını amaçlayan farklı muamelelere tâbi kılınmalarını da kapsar.
Dolayısıyla kanımca “Çalışma hakkı ve ödevi” başlıklı bir maddeye aşağıdaki içerikle yer verilmelidir:
“Çalışma hakkı ve ödevi
Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir.
İşin niteliğinin ve biyolojik nedenlerin zorunlu kıldığı haller dışında kadın ve erkekler bu haktan eşit olarak yararlanır. Devlet, işveren ve işçi tarafları, bu eşitliğin gerçekleşmesi için gerekli bütün önlemleri alır.
Devlet, engellilerin çalışma hakkını diğerleriyle eşit bir şekilde sağlamak için, olumlu eylem programları, teşvikler ve diğer tedbirleri de içerebilecek uygun politika ve önlemlerle engellilerin özel sektörde çalıştırılmasını desteklemek için gerekli önlemleri alır.
Devlet, çalışanların yaşam seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, iş duyurularında, işe alınmada, iş ilişkisinde ve işe son vermede eşitliği sağlamak, eksik temsil edilen ve dezavantajlı grupların çalışma haklarını gerçekleştirebilmeleri için teşvik edici önlemler almak, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır”.

4.Çalışma Koşulları

Öte yandan 1982 AY’nın “Çalışma şartları ve dinlenme hakkı” başlıklı 50. maddesi uyarınca,
“Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz (f.1).
Küçükler ve kadınlar ile bedenî ve ruhî yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar (f.2”).
Bu düzenleme AY Önerisi’nde de “Çalışma ile ilgili esaslar” başlıklı” 46. maddede aynen korunmuş ve bu düzenlemeye, “Kadınlar ve erkekler arasında işe alınma, çalışma şartları ve ücretler bakımından ayrımcılık yapılamaz” hükmü eklenmiştir.
1982 AY da, AY Önerisi de, bu düzenlemeyle kadınları “küçükler” ve “ruhî yetersizliği olanlar” gibi fiil ehliyeti olmayanlarla aynı gruba dahil ederek ve “özel olarak korunacaklarını” öngörerek, eşit bireyler olarak değil, kısıtlı, çaresiz, zayıf ve korunmaya muhtaç varlıklar konumuna sokmuştur.
Oysa bunun yerine çalışan kadınların çalışan erkeklerle eşit haklara sahip oldukları ve yalnızca biyolojik sebeplerin zorunlu kıldığı hallerde korunacakları ve kadın istihdamı önündeki engellerden biri olan işyerinde cinsel tacize karşı korumanın sağlanması için işverenlere işyerinde sağlıklı ve dengeli bir atmosferde ve çevrede çalışma olanağı sağlama yükümlülüğü getirilmesi dahil aşağıdaki gibi bir düzenlemeye yer verilebilir:
“Çalışma koşulları ve dinlenme hakkı
Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz.
Çalışanlar, sağlıklı ve dengeli bir atmosferde ve çevrede çalışma hakkına sahiptir.
Çocuklar, yaşlarına uygun olmayan, güvenliklerine, sağlıklarına veya fiziksel, ruhsal, ahlaki veya sosyal gelişimlerine zarar verme olasılığı bulunan veya eğitimlerini engelleyebilecek her türlü işe karşı korunmalıdır. Devlet, çocukların en kötü çocuk çalışması biçimleri olarak nitelendirilen işlerde çalışmasını engellemek için acil olan bütün önlemleri alır. Çocuklar, işyerlerinde çalışma koşulları bakımından özel olarak korunurlar. Yetişkinlerle aynı nitelikte iş yapan çocukların asgari ücret, ücret ve ayrıca sendikal haklar gibi bazı haklar açısından ayrımcılığa uğramaları yasaktır.
Engelliler ile biyolojik nedenlerin zorunlu kıldığı hallerde kadınlar, çalışma koşulları bakımından özel olarak korunurlar.
Dinlenmek, çalışanların hakkıdır.
Ücretli hafta ve bayram tatili ile ücretli yıllık izin hakları ve koşulları kanunla düzenlenir.
Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır. Kadın ve erkekler arasında işe alınmadan başlayarak çalışma ilişkisinin her aşamasında ücrette cinsiyete dayalı ayrımcılık yasaktır”.
5.Kamu Hizmetlerine Girme Hakkı
Kamu hizmetlerine girme hakkı “siyasi haklar ve ödevler” den biri olmakla birlikte kamu hizmetlerine girmede ve kamu hizmetlerinde çalışmada ayrımcılık da kadın istihdamını olumsuz etkilediğinden burada üzerinde durulacaktır.
1982 AY’nın 70. maddesi uyarınca,
“Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir.
Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez“.
AY Önerisi’nde 1982 AY’nın “kamu hizmetine girme hakkı”nı düzenleyen 70. maddesi ile “mal bildirimi”ni düzenleyen 71. maddeleri birleştirilerek tek madde altında 39. maddede düzenlenmiştir. Bu madde uyarınca,
“(1) Her vatandaş, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir.
(2) Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez.
(3) Yasama, yürütme ve yargı organları dahil olmak üzere, kamu hizmetinde görev alanların mal bildiriminde bulunmaları ve bu bildirimlerin tekrarlanma süreleri kanunla düzenlenir”.
Görüldüğü gibi bu maddelerde eşitlik ilkesine yer verilmemiştir. Bu nedenle kamu hizmetlerine girme hakkı da eşitlik ilkesine yer verecek biçimde aşağıdaki gibi düzenlenmelidir.
“Kamu Hizmetlerine Girme Hakkı”
(1) Her vatandaş, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir.
(2) İş duyurularında, işe alınmada, iş ilişkisinin devamında görevin gerektirdiği nitelikler ve biyolojik nedenlerden başka hiçbir ayırım gözetilemez. Dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep, medeni hal, aile yükümlülükleri, yaş, engelli olma ve benzeri sebeplerle ayrım yasaktır.
(3) Kamuda çalışmada cinsiyetler arası eşitliği sağlamak esastır ve bunun için devlet kota uygulaması dahil her türlü geçici teşvik edici önlemleri alır.
(4) Devlet engellilerin çalışma hakkını diğerleriyle eşit bir şekilde sağlamak için engelliler için kota uygulaması dahil gerekli her türlü önlemleri alır.
(5) Yasama, yürütme ve yargı organları dahil olmak üzere, kamu hizmetinde görev alanların mal bildiriminde bulunmaları ve bu bildirimlerin tekrarlanma süreleri kanunla düzenlenir.

6. Devletin sosyal ve ekonomik ödevlerinin sınırları

1961 AY’nın 53., 1982 AY’nın 65. maddesinde yer alan devletin sosyal ve ekonomik ödevlerini malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getireceğine ilişkin düzenleme, AY Önerisi’nde de (m.50) yer almaktadır. Bu hükümlerde kastedilen ödevler, devletin olumlu edimlerini gerektiren sosyal haklara ilişkindir. Kanımca, yasama organının olumlu edim gerektiren haklar alanındaki takdirini denetleyecek, bir başka deyişle hareketsizliğini yaptırıma bağlayacak hukuksal bir yol olmadığı için, bu düzenleme kaldırılmalıydı. Çünkü böyle bir hüküm, sosyal ödevlerini savsaklayan devlet organları ve iktidarlar için bir sığınak oluşturabilir.

7. Hakların Uygulanmasının İzlenmesi ve Denetimi

AY Önerisi’nde önemli bir eksiklik, eksik temsil edilen bir grup olan kadınlar ve dezavantajlı gruplara ilişkin hakların izlenmesi ve denetimi için her grup için ayrı kamu denetçiliği birimlerinin (ombudswoman ve ombudsperson) öngörülmemiş olmasıdır. Kanımca AY’da, çocuk, kadın ve engellilere ilişkin hakların uygulanmasını izleyecek ve denetleyecek kamu denetçiliği birimlerine de yer verilmelidir.

IV.Sonuç

Bu içeriğiyle Öneri, bireylere klasik özgürlükleri sağlamakta, ekonomik ve sosyal bakımdan zayıfları korumamaktadır. “Sosyal devlet” ibaresi AY Önerisi’nde korunmakla beraber, Öneri, liberal devlet anlayışını yansıtmaktadır. Nitekim kişi hak ve özgürlüklerini düzenleyen AİHS ve AİHM kararları, AB Temel Haklar Şartı ve BM’in kamusal ve siyasal haklara ilişkin sözleşmeleri kısmen de olsa dikkate alınmış olmasına rağmen, Türkiye’nin taraf olduğu BM’in sosyal haklara ve özel gruplara örneğin kadınlara, çocuklara, engellilere ilikin sözleşmeleri, UÇÖ Sözleşmeleri ve UÇÖ Uzmanlar Komitesi ve Sendikal Özgürlükler Komitesi’nin içtihatları, GGASŞ ve Avrupa Konseyi Sosyal Haklar Komitesi’nin içtihatları dikkate alınmamıştır. Oysa bunlar üyesi olmaya çalıştığımız AB sosyal hukukunun da kaynağını oluşturmaktadır.
Sonuç olarak uluslararası ve Avrupa belgeleri ve son yıllarda yapılan AY’lar incelenerek, her kesimin görüşü alınarak, Türkiye’nin kendi koşullarına uygun sosyal bir AY hazırlanmalıdır. AY hükümleri farklı hukuksal disiplinleri düzenlediğinden, yeni bir AY’ya son şeklini verecek ve kaleme alacak ekibin farklı disiplinlerden hukukçulardan ve bir dilbilimciden oluşması gerekmektedir.
1 Bu bildiri Eğitim-Sen’in “Eğitim ve Bilim İşkolunda Çalışan Kadınların Sosyal Hakları ve İş Güvencesi Sempozyumu”nda sunulmuştur (12-13 Ocak 2008, Ankara).
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Anayasa Önerisi’nde Çalışan Kadınların Sosyal Hakları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Doç.Dr.Kadriye Bakırcı'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
02-02-2008 - 23:02
(5927 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 9 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 6 okuyucu (67%) makaleyi yararlı bulurken, 3 okuyucu (33%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
17029
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 59 dakika 44 saniye önce.
* Ortalama Günde 2,87 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 21461, Kelime Sayısı : 2615, Boyut : 20,96 Kb.
* 10 kez yazdırıldı.
* 10 kez indirildi.
* 1 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 751
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,03423691 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.