Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale İhraç Kaçakçılığı

Yazan : Av. Onur Özdoğan [Yazarla İletişim]
Avukat


GİRİŞ

Ülkemizin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinin başlangıcından itibaren mevzuatların uyarlanması çalışmalarına başlanmıştır. Avrupa Birliği sürecinin bir parçası olarak Türkiye, 6 Mart 1995 yılında Gümrük Birliği Antlaşmasını imzalamış ve 01.01.1996 tarihinden itibaren işbu antlaşma yürürlüğe girmiştir. Üyelik sonucunda da gümrük mevzuatımızın gözden geçirilmesi ve Avrupa Birliği ve Gümrük Birliği normlarına uyarlama gereği ortaya çıkmıştır.
Uyum çalışmaları için komisyonlar oluşturulmuş ve incelemeler yapılmıştır. Yapılan hazırlıklar sonunda da mevcut kanunların tadili yerine yeni kanunların hazırlanmasına karar verilmiştir. Yeni kanun hazırlama çalışmalarının ardından 05.02.2000 tarihinde 4458 Sayılı Gümrük Kanunu[1] ve 19.07.2003 tarihinde 4926 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu[2] yürürlüğe girmiştir. Yeniden hazırlanan kanunlar neticesinde gümrük suçları ve cezalarına yaklaşımıyla ilgili önemli değişiklikler meydana gelmiştir. Belki de bunların içinde en önemlisi ekonomik suça ekonomik ceza ilkesi gereğince kaçakçılık suçlarına karşılık ekonomik yani para cezalarına hükmedilmesidir[3]. Ayrıca eski kanunların ithalatı sıkı düzenleyip ihracın buna nazaran daha serbest bırakılması ilkesinden de kurtulmuş ve eş değer düzenlemeler getirmiştir.
Bildiği üzere ticaret ülkelerin ve ülkelerde yaşayan insanlar için vazgeçilmez bir sosyolojik olgudur. Taşıdığı bu önemin sonucunda da yapılan ticaret hem ülke içinde hem de ülkeler arasında bir düzene oturtulması devletler için zaruridir. Böyle bir düzenin oluşturulması devletin yaşanan bu ekonomik olayları daha rahat vergilendirmesini sağlamaktadır. Bununla birlikte devlet böyle bir düzenlemeye gitmesi egemenlik ilkesinin vatandaşlara yansıtmasını da sağlar. Devletler dış ticaretini kontrol altında almak ve iç – dış gümrük akışının güvenliğini sağlamak için gümrükleri oluşturmuşlardır. Gümrüklerin işlevlerini belirleyen bir mevzuatla bu işlemler denetlenmektedir.
Kişilerin gümrük mevzuatlarına aykırılıklarından bazılarını kanun kaçakçılık olarak tanımlamış ve bunlara ilişkin yaptırımlar öngörmüştür. Bu tip fiillerin önlenmesi için 4926 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu düzenlenmiştir. Bu kanun kapsamında kaçakçılık suçları ve yaptırımları düzenlenmiştir.
Düzenlenen suçlardan biri de ihraç kaçakçılığıdır. İhracat dış yapılan satımlardır ve ülke için çok önemlidir. Şöyle ki yapılan dış ticaretten elde edilen gelir, ülkenin elde ettiği geliri de etkilemektedir. Kaçakçılıkla Mücadele Kanununu yürürlüğüne girmesinde önce, sahip olduğu bu önem neticesiyle ithalata göre daha esnek bir düzenlemeye haiz idi. Bu farkı açıklamak gerekirse mülga 1918 Sayılı Kaçakçılığı Men ve Takibine Dair Kanunun[4] 1932 yılında yürürlüğe girmiştir. Kanunlar hazırlandığı zamanın ihtiyaçlarını karşılar niteliktedir ve 1932 tarihinde ithalatımız ihracatımıza oranla daha ön plandaydı ve devletin müdahalesi daha yoğundu. Bu sebep ile kanun ithalatı daha ayrıntılı olarak düzenlemiş fakat ihracatta böyle bir düzenleme yapmamıştır. Fakat geçen zaman için ülkemizin ihracatı önemli ölçüde artmış ve mülga kanun artık ihtiyaçları karşılayamaz duruma gelmiştir.
2003 yılında yürürlüğe giren kanun, mülga kanuna göre ihracatı daha ayrıntılı tahlil etmiştir. Suç ve ceza tiplerini belirginleştirerek örneğin mülga kanunda “hayali ihracatta” yaşanan sorunların önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Bu sebep ile çalışmamızda ihraç suçları kapsamında suçlar değerlendirilmeden önce birinci bölümde gümrük ve ihracat kavramlarının açıklanması, bu kavram ışığında kaçakçılığın tanımlanmasından sonra ikinci bölümde de 4926 Sayılı kanunda düzenlenen ihraç kaçakçılığı halleri ve bunlara ilişkin yaptırım incelenecektir.


BİRİNCİ BÖLÜM

I. TEMEL GÜMRÜK KAVRAMLARI
İhracat: İhracat kelime anlamıyla dış satımdır. Bir ülkenin mamul ve ürünlerinin yabancı ülkelere satması ve göndermesidir. Fakat İhracat Yönetmeliğinin[5] m. 4/d uyarınca “bir malın, yürürlükteki ihracat mevzuatı ile gümrük mevzuatına uygun şekilde Türkiye gümrük bölgesi dışına veya serbest bölgelere çıkarılmasını veyahut Müsteşarlıkça ihracat olarak kabul edilecek sair çıkış ve işlemleri” olarak tanımlanmıştır[6]. Başlıca ihracat türleri ise; ticari kiralama yoluyla yapılacak ihracat, yurt dışı müteahhitlik hizmetleri kapsamında yapılacak ihracat, takas ve bağlı muamele kapsamında yapılacak ihracat, dolaylı ofset kapsamında yapılacak ihracat ve serbest bölgelerde yapılacak ihracat olarak gösterilebilir[7].
Türkiye Gümrük Bölgesi: Türkiye Cumhuriyetinin, karasularını, iç suları ve hava sahasını da kapsayan Türkiye Cumhuriyeti topraklarına verilen isimdir[8].
Kişi: Hukuki tasarruf yapma ehliyetine sahip gerçek ve tüzel kişiler ve kişiler ortaklığıdır.
Yerleşik Kişi: Türkiye gümrük bölgesinde kanuni ikametgahı olan gerçek kişiler, tüzel kişiler ve kişiler ortaklığını ifade eder[9].
Ticaret Politikası Önlemleri: Gözetim ve korunma önlemleri, miktar kısıtlamaları ve ithalat veya ihracat yasaklamaları gibi eşyanın ithal ve ihracı ile ilgili hükümlerle belirlenmiş tarife dışı önlemleri ifade eder[10].
Gümrük Statüsü: Eşyanın Türkiye Gümrük Bölgesinde serbest dolaşıma girmiş olup olmadığı yönünden durumunu ifade eder[11].
Gümrük Vergileri: Yürürlükteki hükümler uyarınca eşyaya uygulanan ithalat veya ihracat vergilerinin tümünü ifade eden genel bir kavramdır[12].
İhracat Vergileri: Eşyanın ihracatıyla ilgili olarak alınması gereken gümrük vergilerini ve gümrük vergisine eşdeğer bütün mali yükleri ifade eder[13].
Yükümlü: Gümrük yükümlülerini yerine getirmekle sorumlu olan bütün kişileri ifade eder[14].
Gümrük Yükümlülüğü: Bir kişinin yürürlükteki mevzuat uyarınca ithalat veya ihracat vergisi ödeme yükümlülüğünü ifade eder[15].
Gümrük Gözetimi: Gümrük mevzuatına ve gereken hallerde gümrük gözetimi altındaki eşyaya uygulanacak diğer hükümlere uyulmasını sağlamak üzere gümrük idareleri tarafından genel olarak uygulanan işlemleri karşılayan bir ifadedir[16].
Gümrük Denetimi: Gümrük mevzuatına ve gereken hallerde gümrük gözetimi altındaki eşyaya uygulanacak diğer hükümlere uyulmasını sağlamak üzere eşyanın muayenesini, belgelerin varlığını ve gerçekliğinin kanıtlanmasını, işletme hesaplarının, defterlerinin ve diğer yazılı belgelerin tetkikini, nakil araçlarının kontrolünü, bagajların ve kişilerin yanlarında ve üstlerinde taşıdıkları eşyanın kontrolünü, idari araştırmalar ve benzeri diğer işlemlerin yapılmasını gibi, özel işlemlerin yerine getirilmesini ifade eder[17].
Gümrük Rejimi: Gümrüğe gelen bir eşya için kişilerin yapacakları aşağıdaki işlemlere verilen genel bir kavram olup; Serbest dolaşım rejimi, transit rejim, antrepo rejimi, dahilde işleme rejimi, gümrük kontrolü beyanı, geçici ithalat rejimi, hariçte işleme rejimi ve ihracat rejimi olmak üzere toplam sekiz rejim söz konusudur[18].
Gümrük Beyanı: Belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde eşyanın bir gümrük rejimine tabi tutulması talebinde bulunulmasına gümrük beyanı adı verilir[19].
Eşya: Her türlü madde, ürün ve değeri ifade eder[20].
FOB: İngilizcedeki anlamıyla gemide masrafsız olan “Free on Board” sözcüğünün kısaltmasıdır. FOB satış değeri ise gemiye teslime kadar olan maliyetlerin toplamıdır[21].
CIF: İngilizce mal bedeli, sigorta ve navlun anlamındaki cost, insurance and freight sözcüklerinin kısaltılmış halidir. CIF satış bedeli mal bedeli + sigorta bedeli + navlun bedelidir[22].
II. KAÇAKÇILIĞIN TANIMLANMASI
Kaçıkçılık devlet için bu kadar büyük bir önem arz etmesine ve önlenmesi için kanun ve yönetmelikler düzenlenmesine rağmen kaçakçılık fiilinin tanımı tam olarak yapılmamıştır. Fakat kaçakçılık kavramının iyi irdelenmesi ve belirlenmesi gerekmektedir. Bu sebeple Dünya Gümrük Örgütünce kaçakçılığın tanımı yapılmıştır. Bu tanım DGÖ üyelerince kaçakçılığın iyi tanımlanmasını ve iyi yorumlanması sağlanmakta ve üyelerin normlarının ortak bir noktada da birleşmesini amaçlamaktadır. Yapılan tanım uyarınca gümrük kaçakçılığı;
· Ticari eşya sevkiyatları üzerinde vergi, resim ve harçları ödemekten kaçınmak veya buna teşebbüs etmek,
· Ticari eşya için uygulanmakta olan yasaklama, sınırlama ve kısıtlamalardan kaçınmak veya buna teşebbüs etmek,
· Herhangi bir vergi iadesi, sübvansiyon veya ödemeyi haksız yere almak veya buna teşebbüs etmek,
· İş hayatında meşru rekabet ilke ve uygulamalarını zedeleyici haksız ticari avantajlar elde etmek veya buna teşebbüs etmek
Amacıyla gümrüklerin uygulanmasından sorumlu olduğu kural koyucu ve düzenleyici mevzuat hükümlerinin herhangi bir şekilde ihlali olarak tanımlanmıştır[23].
Bununla birlikte tanım sadece bu fiillerin işlenmesini yeterli görmemiş ve işbu fiillerle varılmak istenen amacında öneminin altını çizmiştir. Fail kaçakçılık fiili ile belirli amaçların hedeflenmesi gerekir ki bu amaç çoğu zaman maddi menfaat veya ekonomik değeri olan bir avantaj olmaktadır[24].
İKİNCİ BÖLÜM
I. 4926 SAYILI KANUNDAKİ İHRAÇ KAÇAKÇILIĞI SUÇLARI
2003 yılında itibaren 1918 Sayılı kanunun yerine 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu yürürlüğe girmiştir. Yeni kanun çeşitli değişikleri de beraberinde getirmiştir. Örnek verecek olursak KMK ile suça teşebbüs tanımı farklılaştırılarak, suça ilişkin icrai vasıtaların hazırlanması hareketi dahi suça teşebbüs olarak kabul edilmiştir[25]. Fakat getirdiği en büyük yenilik ekonomik suça ekonomik ceza ilkesi olmuştur. KMK çeşitli kaçakçılık halleri öngörmüştür. bu hallerden biri de ihraç kaçakçılığıdır. İhraç kaçakçılığını oluşturan fiiller KMK m. 3; bu fiillere uygulanacak yaptırımlar da KMK m. 4’te açıklanmıştır. Başlıca ihraç suçları ise; ihracı yasak eşyanın ihraç edilmesi suçu, ihraç eşyasında beyana göre %10’dan fazla farklılık çıkması suçu, gerçeğe aykırı belge ile ihracat vergilerini ödememe veya eksik ödeme veya devletçe uygulanan teşvik, sübvansiyon veya parasal iadelerin haksız menfaat temin etme suçu, ihracı lisansa, şarta, izne kısıntıya veya belli kuruluşların vereceği uygunluk ve yeterlilik belgesine tabi eşyayı, belirlenen kayıt ve koşullara uymaksızın veya gerçeğe aykırı her türlü beyanname ve belge ibrazı ile gümrüğü yanıltıp ihraç etme suçu ve de bir aracılı ihracatta, ihracatçının nezaret görevini yerine getirmemesi suçudur[26].
Yukarıda belirtilen suçları ve KMK’ nın bunlara bağladığı yaptırımları detaylarıyla inceleyecek olursak;
A. İhracı Yasak Eşyanın İhraç Edilmesi Suçu
KMK m. 3/b bendindeki düzenlemeye göre; “kanunlara veya Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası antlaşma veya sözleşmelere göre ithali veya ihracı yasak olan herhangi bir eşyayı ithal veya ihraç etmek veya bunlara teşebbüs etmek, ithali yasak eşyayı bulundurmak, satmak, satın almak, saklamak, satışa arz etmek, alınıp satılmasına aracılık etmek veya bilerek taşımak” olarak düzenlenmiştir. Buna göre suçun maddi unsuru ihracı yasak olan herhangi bir eşyanın ihraç edilmesi ya da buna teşebbüs edilmesidir. Teşebbüs için failin ihracı yasak eşyayı beyana tabi tutmadan yurtdışına çıkaracağı yönündeki iradesinin hareketleri ile kesinlik kazandığının anlaşılması gerekir. Eğer gümrük yetkililerince denetim işlemlerine tabi tutulmadan fail kendi isteğiyle ihraçtan vazgeçer ise gönüllü vazgeçme olduğu için söz konusu eylem neticesinde suç oluşturmaz. Suçun manevi unsuru ise failin ihracı yasak eşyayı bilerek ve isteyerek ihraç etmesidir. Fakat buradaki bilmeyi ceza hukuku ilkesi olan “kanunu bilmemek mazeret sayılmaz” uyarınca fail söz konusu eşyanın ihracını yasaklayan kanun, uluslararası antlaşma ve sair mevzuatı bilmediği ileri süremez ya da bilmemesi suçu ortadan kaldırmaz. Buradaki bilmemeye örnek olarak ihracat eşyalarının arasına karışması gösterilebilir. Bu durumda failin söz konusu eşyayı ihraç etme iradesi mevcut değildir. Bu sebeple suç oluşmamaktadır[27].
KMK suça ilişkin yaptırımı m. 4/b uyarınca “3 üncü maddesinin (b) bendindeki fiillerin işlenmesi halinde giriş eşyasında CIF kıymetinin, çıkış eşyasında FOB kıymetinin beş katından az, on katından fazla olmamak üzere adli para cezasına ve fail hakkında iki seneden altı seneye kadar ağır hapis cezasına hükmolunur.” şeklinde düzenlemiştir. Yine KMK m. 4 uyarınca söz konusu ihracı yasak eşya zoralım konu olmaktadır. Bu da ihracata ilişkin yaptırımlarda zoralıma yaptırımı olan tek suç tipidir[28].
B. İhraç Eşyasında Beyana Göre %10’dan Fazla Farklılık Çıkması Suçu
Bu suç tipi KMK m. 3/ı’ da “İhraç eşyasının yapılan beyan ve eki belgelere göre miktarı veya cinsinde yüzde ondan fazla farklılık çıkması.” şeklinde düzenlenmiştir. Burada suçun maddi unsuru ihraç eşyasının miktarı veya cinsinde %10’dan fazla bir farkın çıkmasıdır. Manevi unsur ise bu farkın bilerek ve isteyerek yapılmasıdır. Esasında fazlalık yaratma kastının iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Çünkü fiilin kaçakçılık olup olmadığının ayırt edilmesinde manevi unsur olan suç işleme kastı önemlidir. Burada aranılan genel kasttır. Fail %10’dan fazla farkın olduğu biliyor ve buna rağmen yükleme yapmış ise aranılan kastın mevcut olduğunu söyleyebiliriz. Fakat tespit edilen fark ticari hayatın akışına uygun ve mantıklı ise ortada kastın olmadığını söylenebilir. Yine bu durumun takdiri yargılama esnasında mahkeme tarafından olayın, failin değerlendirilmesiyle ortaya çıkarılacaktır[29].
Söz konusu suça ilişkin yaptırım ise KMK m. 4/ı-1’de düzenlenmiştir. Buna göre “(1) numaralı alt bendinde belirtilen fiillerin işlenmesi halinde miktarı veya cinsi farklı çıkan eşyanın beyan edilen FOB kıymetinin üçte biri oranında para cezası verilir.” olarak düzenlenmiştir. Verilecek idari para cezasında konu ihracatta eğer birden fazla kalem mal varsa buradaki FOB değer bütün kalemlerin toplamıdır. İdari para cezalarını uygulamaya yetkili mercii KMK m. 26 uyarınca Gümrük Komisyonlarıdır[30].


C. Gerçeğe Aykırı Belge ile İhracat Vergilerini Ödememe veya Eksik Ödeme veya Devletçe Uygulanan Sübvansiyon veya Parasal İadelerden Haksız Menfaat Temin Etme Suçu
İhracat ülkeler için büyük önem arz etmektedir. İhracat ile ülke dışarıya mal satmadan bunun karşılığında da gelir elde etmektedir. Devlette elde edilen bu gelirin devamı ve yenilerinin ortaya çıkması için ihracatı geliştirici bir takım kolaylıklar sağlamakta ve bazı teşvik edici maddi imkanlar sunmaktadır. Fakat devletin sağladığı bu olanaklar bazı kişilerce suiistimal edilmekte ve bu olanaklar adeta haksız kazanç kapısı olmaktadır. Bu durum devletin itibarını sarsmakta hem de ciddi ekonomik kayıplar meydana getirmektedir.
İşte yukarıda sözü edilen kayıpların önüne geçilmek için KMK m. 3/ı–2 düzenlenmiştir. bu düzenlenmeye göre “İhraç eşyası için gerçeğe aykırı belge ibrazı suretiyle ihracat vergilerini ödememek veya eksik ödemek veya Devletçe uygulanan teşvik veya sübvansiyonlardan veya parasal iadelerden yararlanmak şeklinde haksız menfaat temin etmek.” fiili suç olarak kabul edilmiştir. Yine KMK m. 4/ı–2 anılan suçun yaptırımını “(2) numaralı alt bendinde belirtilen fiilleri işleyenler hakkında, eşyanın beyan edilen FOB kıymetinin beş katından az, on katından fazla olmamak üzere adli para cezasına hükmolunur.” şeklinde düzenlemiştir. Kanun seçenekli suç tiplerine yer vermiştir. Bunlar gerçeğe aykırı belgelerle eksik vergi ödemek, diğeri ise gerçeğe aykırı belge ile devletin sağladığı teşviklerden yararlanmaktır. Bu fiillerin işlenmesi suçun maddi unsurunu oluşturmaktadır. Fakat ikinci fiilin suç olarak kabul edilmesini haksız menfaat temin edilmesine bağlamıştır. Ama fail suç hazırlıklarını yapmış, icrai hareketlere başlamış hatta başladığı fiiller bitirilmesine rağmen sonuç alamamıştır. Bu durumda sırf haksız menfaat elde etmediği için failin cezalandırılmaması yerinde değildir. Suçun korumak istediği devlete olan güven işlenen bu fiillerle zaten sarsılmış bulunmaktadır. Durum böyle iken failin cezalandırılmaması hakkaniyete aykırıdır. Kanımızca en azından bu fiilin kaçakçılığa teşebbüs olarak değerlendirilmesi gerekmektedir[31].
Bunlarla birlikte KMK m. 3/ı–2 teşebbüs hali öngörmemiştir. Fakat bu suç teşebbüse elverişli bir suçtur. Eğer kanun teşebbüs ile ilgili bir hüküm getirilmemiş ise teşebbüs halinin yokluğundan ve böyle hallerde işlenen fiilin cezasız kalacağını kabul etmek hukuk mantığıyla çelişmektedir. Böyle bir durumda ceza kanunun teşebbüs ile ilgili kısmı incelemeli ve olay buradan elde edilecek veriler ışığında değerlendirilmedir. Yapılan değerlendirme sonucunda teşebbüse hali fiil ile örtüşür ise teşebbüse hükmedilmelidir[32].
Suçun manevi unsuruna gelirsek, işlenen fiil sonucunda haksız menfaat elde etmeyi bilerek ve isteyerek yapılması gerekmektedir. Failin haksız menfaat elde etme kastı olması gerekmektedir.
D. İhracı Lisansa, Şarta, İzne, Kısıntıya veya Belli Kuruluşların Vereceği Uygunluk ve Yeterlilik Belgesine Tabii Eşyayı, Belirlenen Kayıt ve Koşullara Uymaksızın veya Gerçeğe Aykırı Her Türlü Beyanname ve Belge İbrazı ile Gümrüğü Yanıltıp İhraç Etme Suçu
KMK m. 3/ı-3 uyarınca “İhracı lisansa, şarta, izne, kısıntıya veya belli kuruluşların vereceği uygunluk veya yeterlilik belgesine tabi olan eşyayı, belirlenen kayıt ve koşullara uymaksızın veya gerçeğe aykırı her türlü beyanname ve belge ibrazı ile gümrüğü yanıltarak işlemini yaptırmak suretiyle ihraç etmek.” fiili suç olarak kabul edilmiştir. Yine KMK m. 4/ı-3 uyarınca suçun yaptırımı olarak “(3) numaralı alt bendinde belirtilen fiilleri işleyenler hakkında, beyan edilen FOB kıymetinin üçte birinden az, üçte ikisinden fazla olmamak üzere adli para cezasına hükmolunur.” öngörülmüştür. Burada ilk göze çarpan aynı suçun ithalata ilişkin düzenlemesinde teşebbüse yer verilmesine rağmen ihraç ilgili düzenlemede teşebbüse ilişkin yoktur. Fakat yine bu durum ceza kanunun teşebbüsle ilgili hükümlerince doldurulabilir. Çünkü bu nitelik itibarıyla teşebbüse elverişli bir suç tipidir. Suçun maddi unsuru seçimliktir. Bunlardan birincisi madde içerinde yer alan eşyanın belirlenen kayıt ve koşullara uyulmaksızın ihraç edilmesidir. Bu fiil gerçekleştiğinde suçun maddi unsuru tamamlanır. Diğer maddi unsur ise suç metnindeki eşyayı; gerçeğe aykırı her türlü beyanname ve belge ibrazı ile gümrüğü yanıltarak ihraç etmedir. Suçun manevi unsuru ise bu fiillerin bilerek, isteyerek ve sonuçları görülerek yapılmasıdır. Bu iki unsurun tamamlanmasıyla da suç oluşur[33].
Bu suçun düzenlenme amacı dış ticarette ülkenin itibarının korunması, ülkeden çıkan ürünlerin belirli bir standartta olmasının teminidir. İhraç edilen ürünlerde belirli bir kalite olmazsa zamanla bu durum ülkenin ihracatını da olumsuz etkilemekte ve dışarı da ülkeden çıkan mallar ile ilgili kaygılar yaşanmakta böylelik dışarıyla ticaret yapabilme gittikçe zorlaşmaktadır. İşte devlet bu sebeple dış ticaretine bir takım kıstaslar getirerek ve bu kıstasların uygulanması sağlayarak ihraç ürünlerinin kalitesini arttırmaktadır.
E. Aracılı İhracatta, İhracatçının Nezaret Görevini Yerine Getirmemesi Suçu
KMK m. 4/2 uyarınca “3 üncü maddenin (ı) bendinde sayılan suçların aracılı ihracat suretiyle işlenmesi halinde, bu fiillere ilişkin müeyyideler imalatçı veya tedarikçi ihracatçılar hakkında uygulanır. Ayrıca bu konudaki nezaret görevini yerine getirmeyen ihracatçılara asıl faile hükmolunacak cezanın yüzde onu oranında adli para cezası uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir. İhracat Rejimi Kararı[34] m. 3 uyarınca KOBİ’ leri ihracat sektöründe bir çatı altında toplayarak dünya pazarlarına yönlendirilmesini ihracat ile ilgili olarak hizmet sağlayan dış ticarette uzmanlaşmış şirketlere “Sektörel Dış Ticaret Şirketi” denilmektedir. SDŞ imalatçı ile yaptığı aracılık sözleşmesinde başka bir hüküm yoksa ihracat ve sair mevzuatta öngörülen her türlü yükümlülükten imalatçı şirket doğrudan sorumludur. Fakat SDŞ’ lerin aracılı yapılan ihracatın ilgili mevzuatlara uygun yapılmasını sağlama görev ve sorumluluğu vardır. Eğer SDŞ bu görevini yerine getirmez ise asıl faile hükmedilecek cezanın %10’u tutarında bir cezayla cezalandırılacaktır. SDŞ’ nin sorumluluğu için eğer nezaret görevini gereği gibi yerine getirseydi asıl fail suçu işleyip işleyemeyeceği araştırılır. Eğer fail SDŞ’ nin nezaretine rağmen suçu işliyorsa SDŞ sorumlu tutulamaz. Ayrıca nezaret görevinin bilerek ve isteyerek yerine getirilmemesi gerekmektedir. Fakat SDŞ suç olarak öngörülen fiillerin yapıldığı biliyor ama göz yumuyorsa artık SDŞ’ nin bu faaliyeti nezaret görevine aykırılıktan çıkmakta ve KMK m. 5 uyarınca toplu veya teşekkül olarak kaçakçılığa girmektedir[35].
II. YENİ TCK İLE KMK ARASINDAKİ PARA CEZASI SORUNSALI
Yukarıda da belirtildiği üzere 4926 Sayılı kanunda düzenlenen suçlar çeşitli yaptırımlara bağlanmıştır. Bunların içinde de idari para cezaları önemli bir yer tutmaktadır. Öngörülen para cezaları belirli bir meblağ yerine kaçakçılık konusu eşyanın CIF ya da FOB değeri üzerinden hesaplanan bir meblağ olmaktadır. Bu sebeple uygulanacak idari para cezaları bazı hallerde çok yüksek miktarlarda olabilmektedir.
01.06.2005 tarihinde 5237 Sayılı yeni Türk Ceza Kanunu[36] yürürlüğe girmiştir. 5237 sayılı kanunu beşinci maddesi mülga ceza kanunun aksine özel ceza kanunlarının TCK’ nın genel hükümlerinin ceza içeren diğer kanunların uygulanmasında esas alınacağına hükmetmiştir. Bu hüküm uyarınca özel nitelikli bir kanun olan KMK’ nın TCK ile çelişen hükümleri uygulanmayacaktır[37].
4926 sayılı kanun özellikle idari para cezalarının ağırlıkta olduğu bir kanundur. TCK m. 52 idari para cezalarını düzenlenmiştir. Bu düzenleme uyarınca idari para cezalarını üst sınırı belirlenmiştir. TCK m. 52/1 – 2 uyarınca “Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yedi yüz otuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir. En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.şeklinde düzenlenmiştir. Hüküm uyarınca verilecek idari para cezasının üst sınırı (730 gün x 100 YTL) 73.000 YTL olur. Bu hüküm TCK genel hükümlerindendir ve diğer ceza içeren kanunların uygulanmasında temel alınır. Fakat kanun ilkesi olarak ekonomik suça ekonomik yaptırım öngören 4926 sayılı kanunda bu genel hükmün uygulanması sorun teşkil edecektir. Ayrıca 4926 sayılı kanunun hazırlanış amacı yüksek miktarlarda idari para cezası öngörerek kaçakçılığın önüne geçilmesini ve caydırıcı bir etken olmasını sağlamaktır. Ama TCK uyarınca belirlenen idari para cezalarına ilişkin üst sınır 4926 sayılı kanunun öngördüğü caydırıcılığı bertaraf etmektedir. Bu konuda kanun koyucunun bir düzenleme yapması zaruridir. Çünkü bu haliyle 4926 sayılı kanundan beklenen verimliliğin sağlanması beklenemez[38].
SONUÇ
Ticaret hem kişiler hem de devletler için çok büyük öneme haizdir. Taşıdığı bu önem neticesinde alım ve satımlar çeşitli kurallara bağlanmış ve kontrol mekanizmaları oluşturmuştur. Devletin diğer devletlerle alım satımını kontrol altına alan bu mekanizma gümrüklerdir. Gümrükler vasıtasıyla devlet sınırlarına giren ve çıkan malların kontrolünü sağlamaktadır. Devlet gümrüklerle hem düzeni sağlamakta hem de gümrük vergilerinin kontrolünü sağlayarak gelir kaybının önüne geçmektedir. Devletin diğer devletlerle yürüttüğü ticari faaliyetler içinde ihracatın yeri farklıdır. Çünkü ihracat ile devlet ürettiği mal veya hizmeti dışarıya satarak bir gelir elde etmektedir. Elde ettiği gelir de büyümesine katkı sağlamaktadır. Yarattığı bu etki sebebiyle devlet ihracata önem vermiş ve gelişmesi için destekler ve teşvikler öngörmüş ve çeşitli kurallarla ihracatı düzenlemiştir.. Fakat devletin ihracatı geliştirmek için öngördüğü bu düzenlemeler kötü niyetle suiistimal edilebilir. Bunun için gerek teşviklerin suiistimalinin önlenmesi gerekte ihracat düzenlemelerine aykırılıkların cezalandırılması gereği ortaya çıkmıştır.
Bu tür fiillerin cezalandırılması için kanun koyucu 4926 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu oluşturmuştur. 4926 sayılı kanun 3. maddesinde kaçakçılık olarak kabul edilen fiilleri yazmış 4. maddesinde de bu fiillere uygulanacak yaptırımları belirlemiştir. KMK 3. maddesi uyarınca suç sayılan fiiller; İhracı Yasak Eşyanın İhraç Edilmesi, İhraç Eşyasında Beyana Göre %10’dan Fazla Farklılık Çıkması, Gerçeğe Aykırı Belge ile İhracat Vergilerini Ödememe veya Eksik Ödeme veya Devletçe Uygulanan Sübvansiyon veya Parasal İadelerden Haksız Menfaat Temin Etme, İhracı Lisansa, Şarta, İzne, Kısıntıya veya Belli Kuruluşların Vereceği Uygunluk ve Yeterlilik Belgesine Tabii Eşyayı, Belirlenen Kayıt ve Koşullara Uymaksızın veya Gerçeğe Aykırı Her Türlü Beyanname ve Belge İbrazı ile Gümrüğü Yanıltıp İhraç Etme ve Aracılı İhracatta, İhracatçının Nezaret Görevini Yerine Getirmemesi olarak gösterilebilir. Anılan bu fiillere karşı KMK m. 4’te çeşitli yaptırımlar öngörülmüştür. Bu yaptırımlar ekonomiktir. Belirlenmesinde de kaçakçılık konusu malın ekonomik değeri(FOB ya da CIF değeri) üzerinde hesaplanan bir cezaya hükmedilir.
Avrupa Birliği katılım sürecinde kanunlarımızın AB mevzuatına uyum sağlaması için birçok değişiklik yapılmıştır. Bunlardan bir tanesi de “ekonomik suça ekonomik ceza” ilkesidir. Bu ilke uyarınca gerçekleştirilen ekonomik suçlara hürriyeti bağlayıcı ceza yerine ekonomik cezaların uygulanmasıdır. 2003 yılında yasalaşan Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu da bu ilke uyarınca ağırlıklı olarak idari para cezalarını yaptırım olarak kabul etmiştir. Maktu bir para cezası yerine de doğru bir düzenleme ile kaçakçılık konusu eşyanın değeri üzerinden hesaplanmasını öngörmüştür. Fakat uygulanacak idari para cezasının üst sınırına ilişkin bir mevzuatımızda bir uyumsuzluk mevcuttur. Şöyle ki 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu beşinci maddesi uyarınca ceza kanunun genel hükümlerinin ceza hükmü içeren diğer kanunlarının özel hükümlerinin uygulanmasına esas alınacağını belirtmiştir. Yine 5237 sayılı kanunun 52. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında uygulanacak idari para cezalarının üst sınırının 73.000 YTL (yetmiş üç bin Yeni Türk Lirası) olduğunu belirtmiştir. İki maddenin birlikte yorumlanmasından ceza hükümleri içeren özel bir kanun olan Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun da uygulanmasının 5237 sayılı kanunun esas alınarak yapılması ve bu kanun uyarınca KMK’ ya göre hükmedilecek idari para cezalarının üst sınırının 73.000 YTL olduğu sonucu çıkmaktadır. Fakat bu durum KMK amaçlarıyla örtüşmemekte ve KMK lafzına ve ruhuna aykırılık teşkil etmektedir.
Bunun için KMK öngördüğü ceza sisteminin uygulanması ve gereken caydırıcılığın sağlanması için 5237 sayılı kanundan kaynaklanan üst sınır sorunu çözümlenmeli ve yüksek miktarda idari para cezasıyla kaçakçılığın önüne geçilmelidir. Aksi halde yüksek miktardaki kaçakçılıkta fail suç bulunsa bile kaçakçılık değerinin çok altında bir idari para cezasına mahkum edilmesi 4926 sayılı kanunun öngördüğü caydırıcılığı sağlamayacaktır. Bununla birlikte ekonomik suça ekonomik ceza uygulanması ilkesi de yaşanan üst sınır engeli nedeniyle tam olarak hayata geçirilemeyecektir.

KAYNAKÇA

Baş, A. Seyit,
Akay, Yusuf : “İhracat Türleri” , Vergi Dünyası, sa. 203, Temmuz 1998.
Ertürk, Erkan : “Adli Para Cezası ve 4926 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu” , Yaklaşım, sa. 153, Eylül 2005.
Karakaş, Birsen : “Türk Hukukunda Gümrük Kaçakçılığı Suçları, Ankara, 2004.
Kılıç, Kaptan : “4926 Sayılı Kanunda Düzenlenen İhracatla İlgili Kaçakçılık Suçları” , Gümrük Dünyası, sa. 39, Eylül 2003.
Nuhoğlu, Ayşe : “Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun Değerlendirilmesi” , Legal Mali Hukuk Dergisi, sa. 1, Ocak 2005.
Sekdur, Mahmut,
Altun, Muhsin : “Mali Hukuk Ansiklopedisi” , Ankara, 2001.
Tuncer, Selahattin : “Yeni Gümrük Kanunu’nun Gümrük Yükümlülüğü ile İlgili Hükümleri” , Mükellefin Dergisi, sa. 86, Şubat 2000.
Yaşar, Mustafa : “Dünya Gümrük Örgütünce Benimsenen Kaçakçılık Tanımı” , Gümrük Dergisi, sa. 41, Ekim 2002.












[1] 4458 Sayılı Gümrük Kanunu, RG: 04.11.1999, 23866.

[2] 4926 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, RG: 19.07.2003, 25173.

[3] Ali Dölek, “Gümrük İşlemleri ve Kaçakçılık” , İstanbul, 2004, s. 171.

[4] 1918 Sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun, RG: 12.01.1932, 2000; Mülga RG: 19.07.2003, 25173.

[5] İhracat Yönetmeliği RG: 06.06.2006,26190.

[6] Birsen Karakaş, “Türk Hukukunda Gümrük Kaçakçılığı Suçları”, Ankara, 2004, s. 140.

[7] Ahmet Baş/ Yusuf Akay, “ İhracat (III), İhracat Türleri”, Vergi Dünyası, sa. 203, Temmuz 1998, s. 63 – 69.

[8] Ali Dölek, a.g.e. , s. 1.

[9] A.e.

[10] A.e.

[11] A.e. , s. 2.

[12] A.e.

[13] A.e. , s.3,
Selahattin Tuncer, “Yeni Gümrük Kanunun Gümrük Yükümlülüğü ile İlgili Hükümleri”, Mükellefin Dergisi, sa. 86, Şubat 2000, s. 133.

[14] A.e.

[15] A.e.

[16] A.e.

[17] A.e.

[18] A.e. , s. 3 – 4.

[19] A.e. , s. 4.

[20] A.e.

[21] Mahmut Sekdur/ Muhsin Altun, “Mali Hukuk Ansiklopedisi” , Ankara, 2001, s. 211 – 213.

[22] A.e. , s. 119.

[23] Mustafa Yaşar, “Dünya Gümrük Örgütünce Benimsenen Kaçakçılık Tanımı” , Gümrük Dergisi, sa. 41, Ekim 2002, s. 81 – 82.

[24] A.g.m. , s. 83.

[25] Ayşe Nuhoğlu, “Kaçakçılıkla Mücadele Kanunun Değerlendirilmesi”, Legal Mali Hukuk Dergisi, sa. 1, Ocak 2005, s. 31.

[26] Kaptan Kılıç, “4926 Sayılı Kanunda Düzenlenen İhracatla İlgili Kaçakçılık Suçları”, Gümrük Dünyası, sa. 39, Eylül 2003, s. 3 – 9,
Ali Dölek, a.g.e. , 172 – 173.

[27] Kaptan Kılıç, a.g.m. , s. 3,
Ali Dölek, a.g.e., s. 172.

[28] Kaptan Kılıç, a.g.m. , s. 3,
Ali Dölek, a.g.e., s. 174.

[29] Kaptan Kılıç, a.g.m. , s. 4,
Ali Dölek, a.g.e., s. 173.

[30] Kaptan Kılıç, a.g.m. , s. 4 – 5,
Ali Dölek, a.g.e., s. 174.

[31] Kaptan Kılıç, a.g.m. , s. 5– 6,
Ali Dölek, a.g.e., s. 173 - 174.

[32] Kaptan Kılıç, a.g.m. , s. 6– 7.

[33] Kaptan Kılıç, a.g.m. , s. 7– 8,
Ali Dölek, a.g.e., s. 173 - 174.

[34] 22.12.1995 tarih ve 95/7623 Sayılı İhracat Rejimi Kararı RG: 06.01.1996, 22515.

[35] Kaptan Kılıç, a.g.m. , s. 8– 9.

[36] 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu RG: 12.10.2004, 25611.

[37] Erkan Ertürk, “Adli Para Cezası ve 4926 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu”, Yaklaşım, sa. 153, Eylül 2005, s. 227 – 228.

[38] Erkan Ertürk, a.g.m. , s. 229 – 231.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"İhraç Kaçakçılığı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av. Onur Özdoğan'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
» Makale Bilgileri
Tarih
29-03-2007 - 13:10
(6241 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 13 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 10 okuyucu (77%) makaleyi yararlı bulurken, 3 okuyucu (23%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
14730
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 4 saat 59 dakika 40 saniye önce.
* Ortalama Günde 2,36 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 51634, Kelime Sayısı : 4723, Boyut : 50,42 Kb.
* 7 kez yazdırıldı.
* 6 kez indirildi.
* 3 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 549
Yorumlar : 1
böyle bir uygulamayı gerçekleştirdiğiniz için öncelikle teşekkür ederim bu sitenin başlığı olarak KAPTAN KILIÇ görülüyor bu yüzden de sizlere ayrı bir şükranlarımı sunmaktayım bu sevgi gösterimimin s... (...)
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,30549788 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.