Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale İstinaf Sisteminin Değerlendirilmesi Ve İstinaf-Temyiz Yargılamasında Nispi Harç Uygulaması

Yazan : Nezih Sütçü [Yazarla İletişim]
avukat

İSTİNAF SİSTEMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE İSTİNAF-TEMYİZ YARGILAMASINDA NİSPİ HARÇ UYGULAMASI

Av. Nezih SÜTÇÜ1


İstinaf kelime anlamı olarak, baştan, yeniden başlama anlamına gelmektedir.

Kanun yolu olarak istinaf ise, ilk derece mahkemesi tarafından verilen ve henüz kesinleşmeyen hükmün, bir üst mahkemeden iptalini istemektir.

Neden bu sisteme geçildi?

Yargıtay Kanunu m 40 (YK m 40) gereği Yargıtay’da daireler bir başkan 4 üyenin birlikte karar vermesiyle çalışır. Uygulamada,

1-Yargıtay üyelerinin açığa imza attığı,

2-İki heyet halinde çalışıldığı,

3- Müzakeresine katılınmayan dosyaya imza verildiği,

4-Aynı heyetten dahi, sabahleyin başka, öğleden sonra başka kararların çıktığı,

5-Yargıtay Kanunu m 26 ve Yargıtay İç Yönetmeliği m 58 gereği tetkik hakimlerinin kapsamlı inceleme yapması ve bir Daireden çıkan iş sayısına göre heyet halinde dosyanın incelenmesinin mümkün olmadığı, dolayısıyla kararların tetkik hakimlerine bırakıldığı izleniminin doğduğu,

6-Onama veya karar düzeltme red kararlarının gerekçesiz verildiği,

7- Hem aynı daire hem de farklı daireler arasında çelişkili kararların verildiği,

8-İBK kurumunun çalıştırılmadığı ve bu kurumun iyi çalışmadığı,

hususları bilinmekte ve bunların bir kısmı da dile getirilmekteydi.2

İstinaf sistemi, hakim-savcı sayısının yeterli ve vasıflı olduğu; eyalet sisteminin ve bazı eyalet düzenlemelerinin farklı olduğu ülkeler bakımından uygulanabilirse de ülkemiz bakımından uygulanmasında bir takım sıkıntılar yaşanılması kaçınılmazdır. Çünkü;

1)Davalar çok uzayacaktır. 40.000-TL den fazla tutarlı dava temyize gidebilmekte, Yargıtay tarafından yapılan temyiz incelemesi sonucunda, karar kısmen veya tamamen bozulabilmekte (HMK m 371), bozmaya uyulduktan sonra verilen karara karşı da temyiz yoluna başvurulabilmektedir. Heyet halinde karar verilmesi de yargılamayı uzatacaktır.

2)Değişen üst mahkeme kararlarından zarar görenlere tazminat ödenmesine yönelik düzenleme yapılmalıydı.3 Bölge adliye mahkemelerinin veya Yargıtay’ın değişen ya da çelişkili kararlarından zarar görenlere devletin tazminat ödemesi yönünde düzenleme yapılmaması önemli bir eksikliktir.

Bir önemli eksiklik de, kesin olan kararların kanun yararına temyiz (HMK m 363) sonucu bozulması nedeniyle, zarara uğrayanlara tazminat hakkı tanınmamasıdır.

3)Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurumu daha verimli ve işlevsel hale getirilmeliydi. Birinci Başkanlık Kurulu kararına itiraz edilememesi yanlıştır. (YK m 45/2). Çelişkili kararların yarattığı eşitsizlik ve adalete olan güvensizlik başka türlü önlenemez. Yargıtay, bozmadan sonra ıslah yapılıp yapılamayacağı ile ilgili bir çok çelişkili daire kararına rağmen içtihatların birleştirilmesine uzun süre karar vermemiş; paranın değer kaybının munzam zarar kapsamında olup olmayacağına dair bir çok çelişkili karar bulunmasına rağmen içtihadı birleştirme taleplerini kabul etmemiştir.

Çelişkili kararlar, tarafların uzlaşmadan kaçınmalarına veya uzlaşama çabalarının boşa çıkmasına da neden olur. Çünkü her iki taraf da kendi lehine olan çelişkili karara dayanarak hakkını ileri sürecektir.

Korkum, içtihat aykırılıklarının çok fazla olup, çelişkili içtihadı birleştirme kararlarının da artması sonucu İçtihadı birleştirme kararları hakkında birleştirme ihtiyacının ortaya çıkmasıdır.

4)İhtisaslaşma azalacaktır. Örneğin kat karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklara Yargıtay 23. Hukuk Dairesi, bedel karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklara da Yargıtay 15. Hukuk Dairesi bakmaktaydı. Şimdi ikisine de İstanbul 15. BAM bakıyor. Daireler arasında iş bölümü arttırılacağına, ikiz daire sistemi ile çelişkili kararların önü açılmaktadır. Örneğin İİK ile ilgili Daireler ikiz sayılıp, bunların bakacağı davaların hepsinin konusu aynı belirlenmektedir. Daha bariz anlatmak gerekirse, icra iflas hukukuna İstanbul 20-21-22-23 BAM daireleri bakıyor. Aynı şekilde, 24-25-26-27-28-29-30-31-32. BAM Hukuk daireleri iş ve sosyal güvenlik hukukuna bakıyor.

5)Kanun yararına temyize sadece Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başvurma imkanının tanınması da bu kurumun işlevini azaltmaktadır.

6)Kısmi bozma kararları ve kanun yoluna başvurulmayan konular bakımından usuli kazanılmış hak4 doğmasına rağmen bu kurumun yasa ile düzenlenmemesi önemli bir sorundur.5 “Usule İlişkin Kazanılmış Hak” müessesesi, sınırları, kapsamı ve istisnaları belirsiz bir durumdadır. O nedenle bu hususun kapsamı ile istisnalarını açık bir şekilde belirleyecek yasal düzenlemeye ihtiyaç vardır. Aksi hale hukuki istikrar ve güvenin sağlanması mümkün değildir.

7)İstinaf incelemesinde, tanık dinlenmesi, isticvap, keşif gibi hususların istinabe ile yapılması doğrudanlık ilkesine aykırıdır. İstinabenin uygulamada nasıl yapıldığı da bilinen bir gerçektir. Üstelik bunların ilk kararı veren mahkemece yapılması söz konusu olacaktır.6 Dolayısıyla önceki Yargıtay denetiminden farklı bir durum yoktur.7 Hatta, denetimin daha da güçleşmesi ve uzaması söz konusudur. Yargıtay dosyayı eksik bilirkişi incelemesi veya tanıkların dinlenmediği gerekçesi ile bozduğunda, bozmaya uyan mahkemece doğrudan eksiklikler gideriliyordu. Şimdi, bu eksiklikleri gidermek için bölge adliye mahkemesi, yerel mahkemeyi istinabe edecek, eksiklikleri yine yerel mahkeme tamamlayacak, ancak kararı veremeyecek, karar versin diye dosyayı istinaf mahkemesine gönderecektir. Bu da yargılamanın uzaması ve doğrudanlığının ihlali ile isabetli karar verilmesinin engellenmesi anlamına gelmektedir.

8)Başka illerden verilen kararların istinaf duruşmaları için, avukatların istinaf merkezlerine gitmeleri, orada konaklamaları, dolayısıyla yargılama maliyetinin artması söz konusudur. Ayrıca, bölge adliye mahkemesindeki duruşmaya katılacak avukat, kendi ilindeki duruşmalara mazeret koymak zorunda kalacağından, yerel mahkemedeki yargılamalar aksayacaktır.

9)Deniyor ki, istinaf mahkemesi bir vakıa mahkemesidir ve ilk derece mahkemesinin incelediği maddi hususları yeniden inceler. İstinaf denetimi 1-Maddi hukuka (TBK, TMK, TKHK vs), 2-Usul hukukuna (HMK) ve 3- Maddi vakıalara (taraflar arasında gerçekleşen olaylara ve delillere) ilişkin olur. Temyiz mahkemesi ise hukuki denetim mahkemesidir8 ve maddi hususları değil, hukuki hususları inceler denilmektedir. Maddi vakıa ve maddi hukuk arasındaki ayrımın net bir şekilde ortaya konulmadığı görülmektedir.9 Yargıtay, yargılama sırasında mevcut olmasına rağmen sunulmayan ödeme belgesinin temyiz aşamasında ileri sürülmesine imkan tanıyacak mıdır? Manevi tazminat, cezai şart, avukatlık ücreti vs. taktirindeki yanılmalara müdahale edecek midir? HMK m 370 düzelterek onamayı yasaklamış, ancak fazla veya az bularak bozma yasaklanmamıştır.

10)Tüm bunlar yanında, ilk derece mahkemesi daha üst düzeydeki Yargıtay kararına karşı direnebilirken, istinaf mahkemesi kararına karşı eli kolu bağlı durumda olduğundan, ilk derece mahkemesi hakimi kendisini değersiz hissedebilecektir.

Sonuçta hukuk sisteminin bir kaosa sürüklenme riski vardır.

Peki ne yapılmalıydı? Kanımca,

1)Yargıtay Dairelerinin sayısı çoğaltılmalı,

2)Usul hukuku kuralları olduğunca katı bir şekilde uygulanmalı,

3)Buna karşın zorunlu avukatlık ve hukuk sigortası sistemi etkinleştirilerek yargılama hızı ve kalitesi arttırılmalıydı.

4)Yargıtay’ın onama ve karar düzeltme red kararları somut gerekçeli hale getirilmeliydi.

5) İstinaf düzenlemesinin yapıldığı tarihte, Yargıtay da 23 adet Hukuk ve 22 adet ceza dairesi vardı. Oysa sadece İstanbul’da istinaf için 37 hukuk ve 23 tane ceza dairesi kurulmuştur. Türkiye de ise 93 ceza ve 120 hukuk dairesinden oluşan Bölge Adliye Mahkemeleri kurulmuştur. Bir başka anlatımla, hukuk bakımından toplam daire sayısı, 23’den 120 ye çıkarılmış, 5 katından fazla arttırılmıştır.

İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Erzurum, Gaziantep ve Samsun olmak üzere 7 ilde bölge adliye mahkemeleri kurulmuştur.

İstanbul* Bölge Adliye Mahkemesi yargı çevresi Marmara Bölgesi olup, bu kapsamda;*

1-Bilecik, *2-Bursa,*3-Edirne, 4-İstanbul,*5-Kırklareli,*6-Kocaeli,*7-Sakarya,*8-Tekirdağ,*9-Yalova mahkemelerinden verilen kararların istinaf incelemesi yapılacaktır. Daire sayısının çokluğu uygulama birliğinin sağlanması ve hukuk güvenliği bakımından başlı başına adalete duyulan güven endeksini azaltma riskini artıran bir durumdur.

Özellikle Bursa ilinde ayrı bir BAM kurulmamasının nedeninin buralara yerleştirilecek hakim sayısının yetersiz olmasından kaynaklandığını düşünüyorum.


İSTİNAF VE TEMYİZ YARGILAMASINDA NİSPİ HARÇ UYGULAMASI

Yeni kanun yolu sistemi ile ilgili bulunduğum toplantılarda, meslektaşlarımızın nispi harçlarla ilgili sorularına ve şikayetlerine yoğun olarak muhatap kaldığından bu husustaki görüşlerimi paylaşmak üzere aşağıdaki çalışmayı yapmış bulunuyorum.

İnceleme konumuz kanun yollarında ödenmesi gereken nispi harçla sınırlandırılmıştır. Maktu harca tabi davalar ve başvuru harçları, bunların miktarının fazla olmaması nedeniyle, bu hususta uyuşmazlık çıkma ihtimalini azalttığından incelenmeyecektir. Ama yine de maktu harçla ilgili bir ön açıklama yapılacaktır.

Genel olarak yargı harçlarını davayı açan veya harca mevzu olan işlemin yapılmasını isteyen kişiler ödemekle mükelleftir (HK m 11).
Yargı harçları yargılama giderlerine katılarak davanın tarafları arasında bölünemez. Davadaki haklılık oranına göre belirlenen harcın tamamının haksız olan taraftan (davalıdan) tahsiline karar verilir.10 Çünkü, davanın sonunda, davada talep edilen miktar dikkate alınarak harçtan sorumluluk belirlenmeyip, tahsiline karar verilen (haklı çıkılan) tutar dikkate alınarak harç tespit edilmektedir. Bir başka anlatımla, haklı çıkılan miktar üzerinden bakiye harç alınmakta, davanın kısmen kabulü halinde reddedilen kısım için red harcı söz konusu olmamaktadır.

BAŞVURMA HARCI: HK 1 Sayılı Tarife A-1 gereği hukuk davalarında mahkemeye ilk başvuru sırasında sabit tutarda başvurma harcı alınmaktadır.
Dava açma veya davaya katılma (müdahale) taleplerinde mahkemelerce başvurma harcı alınması gerekirse de, temyize başvurmada ve yargıtay kararlarının düzeltilmesi isteğinde bulunulmasında, yeni bir dava açılmadığı ve yapılan başvurunun önceki davanın devamı mahiyetinde bulunması nedeniyle tekrar başvurma harcı alınmaz.11

MAKTU HARÇ: HK 1 Sayılı Tarife A-III/2-a gereği, konusu belli bir değerle ilgili bulunmayan davalarda verilen esas hakkındaki kararlarla, her türlü davadaki davanın reddi kararlarında maktu harç alınmaktadır.

Bundan başka, HK 1 Sayılı Tarife A-III/2-a ve HK 1 Sayılı Tarife A-III/1-e hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, maktu karar ve ilam harcına tabi davaların kabul veya reddine ve nispi harca tabi davaların da reddine ilişkin ilamların istinaf veya temyizi halinde, istinaf veya temyiz harcı maktu ve peşin olarak alınır.12

NİSPİ HARÇ: HK 1 Sayılı Tarife A-III/1-a gereği, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68,31 nispi harç alınır. Buna göre nispi harcın tahsili için;

a)Esasa ilişkin hüküm kurulmalı,

b)Hüküm altına alınan (kabul edilen) bir değer söz konusu olmalıdır.

Bu oran (binde 68,31), Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Yargıtayın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları için de aynen uygulanır (HK 1 Sayılı Tarife A-III/1-e). Görüldüğü gibi kanun yolu mahkemesinin bozma kararları bakımından nispi harç uygulaması olmayacaktır. Hükmün bozulması üzerine daha sonra verilecek hükümlerden yeni bir hüküm gibi karar ve ilam harcı alınır ve bozulan hükümden evvelce alınmış olan karar ve ilam harcı, müteakip hükme ait harçtan mahsup olunur (HK m 8).

“Nispi harclarda ödeme zamanı” başlıklı Harçlar Kanunu m 28 hükmüne göre, nispi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin, geri kalanı kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir. Şu kadar ki, ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında peşin alınan harcın oranı yirmide bir olarak uygulanır. Bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olması, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmez.

Harcın süresinde ödenmemesi halinde, ilgili mahkeme ve daireler tarafından sürenin sonundan itibaren onbeş gün içinde bir yazı ile o yerin vergi dairesine durum harç tahsil müzekkeresi ile bildirilecek ve harçlar vergi dairesince tahsil olunacaktır (HK m 37).

Hükmolunan dava nispi harcının tahsili için kararın kesinleşmesi şart değildir. Çünkü, istinaf veya temyiz yoluna başvurulması, kararın icrasını, dolayısıyla da harcın tahsilini engellemez (HMK m 350) (HMK m 367). Harcın tahsilini önlemek isteyen davalının, İİK m 36 uyarınca icranın geri bırakılmasını sağlaması gerekir.

Danıştay, icrası için kesinleşmesi gereken hükümler (örneğin taşınmazın aynına yönelik davalarda verilen hükümler) bakımından, kararın kesinleşmesine gerek olmaksızın, harcın tahsil ve takibinin yapılabileceği görüşündedir, Dan. 9. D. 16.11.2005, 2004/927, 3307. Danıştay’ın bu kararına katılmak mümkün değildir. HMK m 350/2 ve HMK m 367/2 uyarınca, kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe yerine getirilemez. Söz konusu maddelerin, hükümlerin eklentileri olan yargılama giderlerini, dolayısıyla yargı harçlarını da kapsadığı kabul edilmelidir. 13

Harçlar Kanunu m 8 gereği, hükmün bozulmasını müteakip verilecek hükümlerden yeni bir hüküm gibi karar ve ilam harcı alınır ve bozulan hükümden evvelce alınmış olan karar ve ilam harcı, müteakip hükme ait harçtan mahsup olunur. Söz konusu maddenin Yargıtay incelemesi sonucu bozulan hüküm üzerine verilen kararla ilgili olup, istinaf incelemesinde bozmanın söz konusu olmadığı, o nedenle de istinaf mahkemesinin verdiği karardan ayrıca harç alınması gerektiği ileri sürülebilirse de, istinaf mahkemesi kararıyla ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırıldığı dikkate alınarak, ilk derece mahkemesine ödenen harçların mahsubunun gerektiği sonucuna varılır.

Yukarıdaki hükümlerle birlikte somut bir örnek üzerinden nispi harcın nasıl hesaplandığını anlatalım;

SOMUT ÖRNEK: Peşin veya maktu ödenen harçların mahsubuna girmeksizin, sadece nispi harca göre açıklama yapılacaktır. Alacak davasının değeri 100.000-TL; nispi harç oranı da binde 80 (%8) olsun.

Davanın tamamen kabulü halinde, davacıdan alınan peşin nispi dava harcının (100.000x%8/4=2.000-TL’nin) davalıdan alınarak davacıya verilmesine; bakiye 6.000-TL nispi karar ve ilam harcının (100.000x%8x3/4=6.000-TL) davalıdan tahsiline karar verilecektir.

Davalının istinaf başvurusu yapması halinde kendisinden, 2.000-TL nispi istinaf harcı alınacaktır.

a)Davalının istinaf başvurusunun BAM tarafından esastan reddi halinde bakiye 6.000-TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline karar verilecektir. Bunun üzerine davalının temyize başvurması halinde ise, davalıdan ayrıca 2.000-TL nispi temyiz harcı alınacaktır.

aa)Davalının temyiz başvurusunun reddi (onama) halinde de Yargıtay tarafından, bakiye nispi temyiz harcı 6.000-TL nin de davalıdan tahsiline karar verilecektir. Böylece davalı kararın kesinleşmesi sonrasında 3 kere nispi harç (nispi dava harcı+nispi istinaf harcı +nispi temyiz harcı) (3x8.000=24.000-TL) ödemiş olacaktır.

ab)Davalının temyiz başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının davanın reddi gerektiği gerekçesiyle bozulması halinde, Yargıtay, peşin yatırılan temyiz harcının (2.000-TL’nin) davalıya iadesine karar verecektir. Dosya ilk derece mahkemesine gönderilecek ve ilk derece mahkemesi bozmaya uyma üzerine davanın reddine, davacının ödediği peşin nispi dava harcı 2.000-TL’nin davacıya iadesine; istinaf başvuru nispi harcının da (2.000-TL’nin) davalıya iadesine karar verecektir. Ayrıca davalının ödemede bulunmuş olması halinde, ödediği nispi harçları (6.000-TL nispi dava harcını ve 6.000-TL bakiye nispi istinaf harcını) iade alması söz konusu olacaktır. İlk derece mahkemesinin ilk davayı kabul kararına göre, davacının ilamı icraya koyarak, ödediği nispi harcı davalıdan tahsil etmesi halinde, bir de icranın iadesi (İİK m 40/2) gündeme gelecektir.

Eğer Harçlar Kanununda “… bakiye nispi karar ve ilam harçları, kesinleşen hükme göre taraflardan tahsil edilir….” şeklinde bir hüküm olsaydı, bakiye nispi harçların tahsili ve iadesi ile ilgili yukarıdaki işlemler gündeme gelmeyecek, bozmadan sonra ilk derece mahkemesinin davacının ödediği peşin nispi dava harcı 2.000-TL’nin davacıya iadesine; istinaf başvuru nispi harcının da (2.000-TL’nin) davalıya iadesine karar vermesi ile nispi harç tahsili sorunu ortadan kalkacaktır.

b)Davalının istinaf başvurusunun esastan kabulü ve davanın reddine karar verildiğinde, davalının istinaf talebinde bulunurken ödediği nispi istinaf harcının (2.000-TL’nin) davalıya iadesine karar verilecektir. Davacının da dava açarken ödediği nispi harcın (2.000-TL’nin) davacıya iadesine hükmedilecektir. Davalının ilk karara göre davacıya ödemekle yükümlü olduğu 2.000-TL nispi dava harcını davacıya ödenmiş olması halinde icranın iadesi gündeme gelecektir. Ayrıca davalı Maliyeye de bakiye nispi karar ilam harcını (6.000-TL) ödemişse, bunun da iadesi söz konusu olacaktır. Eğer Harçlar Kanununda“… bakiye nispi karar ve ilam harçları, kesinleşen hükme göre taraflardan tahsil edilir….” şeklinde bir hüküm olsaydı, bakiye nispi harçların tahsili ve iadesi ile ilgili yukarıdaki işlemler gündeme gelmeyecek, davalının istinaf talebinde bulunurken ödediği istinaf harcının (2.000-TL’nin) davalıya iadesine, davacının da dava açarken ödediği nispi harcın (2.000-TL’nin) davacıya iadesine hükmedilmesi ile nispi harç tahsili gerçekleşecekti.

Davalının istinaf başvurusunun esastan kabulü ile davanın reddine dair kararın, davacı tarafından temyizinde, davacıdan maktu temyiz harcı alınacaktır.

ba)Temyiz edilen kararın Yargıtay tarafından onanması ile kesinleşmesi söz konusudur.

bb)Davacının temyiz başvurusu kabul edilerek istinaf mahkemesinin hükmü bozulduğunda, dosya BAM’a gelecektir. BAM’ın bozmaya uyarak davanın esastan kabulüne karar vermesi durumunda, davalıdan 100.000x%8=8.000-TL nispi harcın tahsili gerekecektir. Eğer ilk derece mahkemesinde alınmasına karar verilen harçlar, bozulan BAM kararı gereği taraflarca iade alınmamışsa ve ödenmişse bunların (ilk derece mah. kararındaki bakiye dava nispi harcı 6.000-TL ve davacı tarafından yatırılan peşin nispi harç 2.000-TL’nin) mahsubu gündeme gelecektir. BAM kararına istinaden, ilk derece mah. kararındaki bakiye dava nispi harcı 6.000-TL davacı tarafından, peşin nispi harç 2.000-TL de davalı tarafından iade alınmışsa, davalıdan 100.000x%8=8.000-TL nispi harcın tahsili gerekecektir. Fakat harçların ödenip ödenmediğinin tespitine göre karar verilmesindeki zorluk ortadadır. O nedenle, Harçlar Kanununda “… bakiye nispi karar ve ilam harçları, kesinleşen hükme göre taraflardan tahsil edilir….” şeklinde bir hüküm olsaydı, bakiye nispi harçların tahsili ve iadesi ile ilgili yukarıdaki işlemler gündeme gelmeyecek, istinaf harcı 8.000-TL’den, dava açarken davacının ödediği peşin dava harcı 2.000-TL’nin mahsubuna ve mahsup edilen bu 2.000-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının istinaf başvurusu sırasında ödediği 2.000-TL istinaf nispi harcının da mahsubu sonucu kalan 4.000-TL istinaf harcının davalıdan tahsiline karar verilecekti.

Eğer, davalı BAM’ın bozmadan sonraki kararına karşı temyiz başvurusunda bulunursa, davalıdan ayrıca 2000-TL nispi temyiz harcı alınacak, kararın Yargıtay tarafından onanması ile de bakiye nispi temyiz harcı 6.000-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilecektir.

Kısmi Kabul Halinde Nispi Harcın Durumu: Davanın kısmen kabulü halinde de yukarıdaki mantıkla değerlendirme yapılacaktır. Örneğin 100.000-TL tutarlı davanın 80.000-TL’si kabul edilmişse ve nispi harç oranı da binde 80 (%8) ise, davacıdan alınan peşin nispi dava harcının (100.000x%8/4=2.000-TL’nin) davalıdan alınarak davacıya ödenmesine; davalıdan da 4.400-TL. (80.000x%8-2.000=4.400-TL) bakiye nispi dava harcının tahsiline karar verilecektir.

Davalının istinaf başvurusu yapması halinde kendisinden, 80.000x%8/4=1.600-TL nispi istinaf harcı alınacaktır. Davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü üzerine, bölge adliye mahkemesi 60.000-TL’nin tahsiline karar verdiğinde, davalıdan bakiye nispi istinaf harcı 60.000x%8=4.800-1.600=3.200-TL’nin tahsiline karar verilecektir. Ancak daha önce ilk derece mahkemesi kararına göre davacının ödediği harçlar varsa bunların mahsubu gerekecektir. Oysa, Harçlar Kanununda “… bakiye nispi karar ve ilam harçları, kesinleşen hükme göre taraflardan tahsil edilir….” şeklinde bir hüküm olsaydı, davalının istinaf mahkemesi kararına göre harca esas sorumluluğu 60.000-TL olması gerektiğinden, 4.800-TL istinaf harcından, davacı tarafından peşin ödenen 2.000-TL’nin mahsup edilmesine ve bu 2.000-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının ödediği peşin nispi istinaf harcı 1.600-TL’nin de mahsubu ile bakiye 800-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilecektir.

Davalı bu defa bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyize başvururken, 60.000-TL üzerinden 60.000x%8x/4= 1.200-TL peşin nispi temyiz harcı ödeyecektir.

Gerekçe Yönünden Kanun Yolu Başvurusunda Harç: Hüküm taraf lehine olmasına rağmen, gerekçesi davaya ve taraf menfaatine uygun değilse, gerekçe yönünden kanun yoluna başvurulmasında fayda vardır. Örneğin, davacı geriye etkili fesih talep ediyor, yüklenici karşı çıkıyor. Davacının davadan önce ihtarla fesih bildirimi yaptığı, dolayısıyla dava açmada hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair karar, davalı tarafından gerekçe yönünden istinaf ve temyiz edilmez ise, fesih gerçekleşmiş sayılır.14
Aynı şekilde, alacak davasında senetteki imzanın borçluya ait olduğu kabul edilmesine rağmen, başka bir nedenden dava reddedilir ve borçlu-davalı tarafından gerekçe yönünden kanun yoluna başvurmaz ise, artık bir daha senetteki imzanın borçluya ait olmadığını ileri süremez.
Davalı hem zamanaşımı hem de borcunu ödediği savunmasında bulunsa ve ödeme nedeniyle davanın reddine karar verilse, karşı taraf lehine zamanaşımı yönünden usuli kazanılmış hak doğmaması için karara karşı katılma yoluyla gerekçe yönünden kanun yoluna başvurabilir.
Terditli davalarda da ilk talebi kabul edilmeyen davacı, hükme karşı gerekçe yönünden kanun yoluna başvurabilir.
Kanunda gerekçe yönünden kanun yolu başvurusu halinde harcın ne şekilde alınacağına dair hüküm bulunmamaktadır. Kanımca davacıyı haklı çıktığı davadaki harçtan sorumlu tutmak doğru olmadığından, gerekçe yönünden kanun yolu başvurusunda harcın maktu alınacağında dair somut düzenleme yapılmalıdır.

SONUÇ: Yukarıda somut gerekçeleri açıklandığı üzere;

1)İstinaf sisteminin hukuk davaları bakımından yargılamanın kalitesine ve süresine olumlu bir etkisi ve katkısı bulunmadığı gibi, hukuk sisteminin özellikle çelişkili kararlar nedeniyle kaosa sürüklenme riski vardır.

2)Davayı kaybeden taraf, hüküm kesinleşmeden ilamda yazılı bakiye harcı (3/4) Maliye'ye ödemek zorunda kalmaktadır. Hatta son uygulamalarda, Mahkeme yazı işleri müdürünün bu konuda vergi dairesine gönderdiği harç tahsil müzekkeresinden sonra, vergi dairesi doğrudan harç sorumlusunun banka hesaplarına girip, harç alacağı kadar bölümü üzerine haciz ya da bloke koyabilmektedir. Kararı temyiz edip bozduran kişi, daha önce yatırmak zorunda kaldığı bakiye harcı bu defa mahkemeden yazdırdığı 2. bir müzekkere ile geri almak zorunda kalmaktadır. Yargıya işi düşen kişiler için kesinleşme öncesi harç yatırma ve bozma kararından sonra yatırılan harcın geri alınması bir eziyete dönüşmekte, mahkeme yazı işleri müdürleri de harç tahsil ve iade müzekkerelerine boğulmaktadır.

Özellikle kısmi kabul kararlarına karşı kanun yolu başvurularındaki nispi harçların tahsili oldukça karmaşıktır. Buna bir de maktu harçların mahsubunu eklediğimizde karmaşıklık daha da artmaktadır. Kanımca, Harçlar Kanunu’na Kanununda “… bakiye nispi karar ve ilam harçları, kesinleşen hükme göre taraflardan tahsil edilir….” şeklinde bir madde veya fıkra ilavesi ile kanun yolu incelemesindeki nispi harçla ilgili karışıklıklar en aza indirilebilecektir. Av. Nezih SÜTÇÜ.










1 Bursa Barosu Avukatı.
2 TBB İstinaf Mahkemeleri Uluslararası Toplantı, Ankara, 2003, s. 115-117.
3 Örneğin, OSB lerde altyapı katılım bedeli ve aidattan sanayici olmayan parsel malikleri de sorumlu tutulurken bu görüşten dönülmesi sonucu, köylülerin daha önce ödediği paraları istemesi gerekir. Bir başka örnek olarak, yurt dışından alınan emekli maaşları için haczedilmezlik şikayetinde bulunulamayacağına dair karardan dönülmesi üzerine, maaşları haczedilenlerin, zararının tazminini istemesi mümkün olmalıdır.

4 Usuli Kazanılmış Hak, iki şekilde ortaya çıkar 1)Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uymasıyla (bir başka anlatımla bozma kararı gereğince işlem yapma ve hüküm verme zorunluluğunda olmasıyla) 2)Bazı konuların Yargıtay Dairesinin bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmesi ile (bu da, o konunun, açıkca bir temyiz sebebi olarak ileri sürülmüş fakat dairece itirazın reddedilmesi veya onu hedef tutan bir temyiz itirazı ileri sürülmemiş olmasına rağmen dosyanın Temyiz Dairesince incelediği sırada dosyada bulunan yazılardan onun bir bozma sebebi sayılmasının mümkün bulunduğu halde, o konunun dairece bozma sebebi sayılmaması suretiyle mümkündür). Daha sonra da maddi hata nedeniyle usuli kazanılmış hak bertaraf edilmektedir.
Bundan başka, bir tarafın bilirkişi raporuna itiraz etmemesi ile rapora itiraz eden taraf lehine usule ilişkin kazanılmış hak doğacağına; hakimin bir tarafa resen yemin teklif etmesiyle o taraf lehine usulü kazanılmış hak doğacağına; hakimin bir tarafa kesin süre vermesi ile karşı taraf yararına usule ilişkin kazanılmış hak doğacağına dair Yargıtay Kararları ve görüşler mevcuttur.
5 Kararı sadece taraflardan birinin temyiz etmiş olması durumunda, karar temyiz eden aleyhine bozulamaz (aleyhe bozma yasağı).5 Karar temyiz eden lehine bozulduktan ve bozmaya uyulduktan sonra da onun aleyhine hüküm verilemez (aleyhe hüküm verme yasağı).5 Örneğin 100.000-TL tutarlı alacak davasında 20.000-TL’ye hükmedilmiş ve hüküm sadece davacı tarafından temyiz edilmiş ve Yargıtay, bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile hükmü bozar, bilirkişi incelemesi neticesinde de alacağın 15.000-TL olduğu tespit edilirse, aleyhe hüküm verme yasağı nedeniyle 20.000-TL ye hükmedilecektir.
6 HMK m 149 gereği, ancak tarafların rızası ile ses ve görüntü nakli yoluyla duruşmanın icrası, tanık dinlenmesi vs. mümkündür.
7 HMK m 357 uyarınca, bölge adliye mahkemelerinde yeni vakıalar ileri sürülemez, talep sonucu genişletilemez ve değiştirilemez, ıslah yapılamaz, karşı dava açılamaz, davaya müdahalede bulunulamaz, davalar birleştirilemez, yeni delillere dayanılamaz.
8 Örneğin yüklenicinin harici satımının satış değil alacağın temliki niteliğinde kabul edilmesi gerektiği gibi.
9 Örneğin, davalı senetteki imzayı inkar etmiş, emniyet bilirkişisi imza sahte demiş; jandarma kriminal imza davalıya ait demiş, yerel mahkeme emniyet bilirkişisinin raporunu esas alarak karar verdiğinde ve davacının istinaf talebi de reddedilip dosya Yargıtay’a geldiğinde, maddi vakıa denetimi yapamayacağı gerekçesiyle raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğine yönelik bozma karar verilemeyecek midir?
10 ALDEMİR, Hüsnü, Hukuk Davalarında Yargılama Giderleri, Ankara, 2009, s. 58-59, 75-76 (bu sayfalarda açıklamalı örnek vardır), 246, 328-329 (örnekler vardır).
11 YİBK 10.5.1965, 1/1.
12 YİBK 10.5.1965, 1/1, ALDEMİR, s. 364; Y. 15. HD. 23.2.2004, 2003/3770, 922.
13 Nitekim Yargıtay da bu görüştedir, “… ilamın yargılama giderine ( vekalet ücretine ) ilişkin bölümü, davanın kabulü ya da reddine ilişkin bölümüyle bir bütündür. Bu kalemlerin kesinleşmesi ve infazı ancak bir bütün olarak ilamın kesinleşmiş olmasına bağlıdır. Dolayısıyla, ilamın esasına ilişkin hüküm kısmı kesinleşmeden yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin kısmı da icra takibine konu edilemez…”, Y. 8.HD. 18.2.2016, 1179/2693; Y. 8. HD. 20.10.2015, 16421/18638.
14 Y. 15. HD. 21.3.2006, 2005/1712, 1639, YKD, 2006/10, s. 1634-1535.
---------------

------------------------------------------------------------

---------------

------------------------------------------------------------

1
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"İstinaf Sisteminin Değerlendirilmesi Ve İstinaf-Temyiz Yargılamasında Nispi Harç Uygulaması" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Nezih Sütçü'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
12-01-2017 - 19:04
(2631 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 4 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 4 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
39076
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 6 saat 23 dakika 22 saniye önce.
* Ortalama Günde 14,85 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 29426, Kelime Sayısı : 4372, Boyut : 28,74 Kb.
* 2 kez yazdırıldı.
* 3 kez indirildi.
* 3 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1940
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04507399 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.