Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Ytck' Da Cezanın Belirlenmesi Ve Bireyselleştirilmesi

Yazan : Kemal Yıldırım [Yazarla İletişim]
Hukuk Fakültesi Öğrencisi

CEZANIN BELİRLENMESİ ve BİREYSELLEŞTİRİLMESİ


Türk Ceza Kanununda belirtilen cezalar genel olarak düzenlenmiş cezalardır. Fakat her fail için aynı cezanın verilmesi isabetli olmayacağı için, cezanın her suça ve faile göre ayrı ayrı değerlendirilip verilmesi gerekir.İşte bu durumda karşımıza cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesi kurumu çıkar. Yeni Türk ceza Kanunu’nda 61 vd. maddelerinde düzenlenen bu kurum, her faile aynı cezanın verilmesini yani bir eşitsizliği engeller.

1-CEZANIN BELİRLENMESİ:

Suçta ve cezada kanunilik ilkesinin sonucu olarak suç karşılığı hükmedilecek cezanın da kanun tarafından belirtilmesi gerekir.Bununla birlikte somut olayın koşulları, failin durumu, suçun işleniş biçimi, ceza yaptırımını bireyselleştirmeye yönelik değişik kurumlara yer verilmesini zorunlu kılar. Bir taraftan kanunilik ilkesinin uygulanması, diğer taraftan cezanın failin kişiliğine uydurulması amaçlarının her ikisini birlikte gerçekleştirmek üzere, kanun koyucu cezayı alt ve üst sınırlar arsında kendisi göstermekte; ancak bu iki sınır arasında bir ceza belirleme konusunda da hakime takdir yetkisi vermektedir[1].

YTCK m. 61- (1) Hakim somut olayda;

a) Suçun işleniş biçimini,

b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları,

c) Suçun işlendiği zaman ve yeri,

d) Suçun konusunun önem ve değerini,

e) Meydana gelen zara veya tehlikenin ağırlığını,

f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını,

g) Failin güttüğü amaç ve saikı,

Göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler.

(2) Suçun olası kastla veya bilinçli taksirle işlenmesi nedeniyle indirim veya artırım, birinci fıkra hükmüne göre belirlenen ceza üzerinden yapılır.

(3) Birinci fıkrada belirtilen hususların suçun unsurunu oluşturduğu hallerde, bunlar temel cezanın belirlenmesinde ayrıca göz önünde bulundurulmaz.

(4) Bir suçun temel şekline nazaran daha ağır veya daha az cezayı gerektiren birden fazla nitelikli hallerin gerçekleşmesi durumunda; temel cezada önce artırma sonra indirme yapılır.

(5) Yukarıdaki fıkralara göre belirlenen ceza üzerinden sırsıyla teşebbüs, iştirak, zincirleme suç, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplere ilişkin hükümler ile takdiri indirim nedenleri uygulanarak sonuç ceza belirlenir.

(6) Hapis cezasının süresi gün, ay, yıl hesabıyla belirlenir. Bir gün, yirmidört saat; bir ay, otuz gündür. Yıl, resmi takvime göre hesap edilir.Hapis cezası için bir günün, adlî para cezası için bir Türk Lirasının arta kalanı hesaba katılmaz ve bu cezalar infaz edilmez.

(7) Süreli hapis cezası gerektiren bir suçtan dolayı bu madde hükümlerine göre belirlenen sonuç ceza, otuz yıldan fazla olamaz.*

(8) Adli para cezası hesaplanırken, bu madde hükmüne göre cezanın belirlenmesine yönelik artırma ve indirimler, gün üzerinden yapılır. Adli para cezası, belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunur.*

(9) Kanunda açıkça yazılmış olmadıkça cezalar ne artırılabilir, ne eksiltilebilir, ne de değiştirilebilir.

*29.6 2005 tarih ve 5377 syl. Kanunla eklenmiştir.

Kanun koyucu çoğunlukla alt ve üst sınırını gösterdiği cezalar belirleyerek, basamaklı ceza sistemi olarak anılan yönteme göre cezanın tespit edilmesini hakimin takdirine bırakmıştır. Hakim bu sınırlar arsında bir ceza tayin etme konusunda takdir hakkına sahip ise de, bu hakkı kullanmakta keyfi davranamaz. Başka bir ifadeyle söz konusu takdir hakkını, her somut olayın özelliğine göre, kanunun genel amacı ve felsefesini de dikkate alarak ve madde de sayılan ölçütlere göre kullanır[2].

Somut cezayı belirleme aşamalarını şu şekilde sıralamak mümkündür:

- Ceza türünün belirlenmesi.

- Kanunda belirtilen alt ve üst sınırlar arasında kalan “temel cezanın” belirlenmesi.

- Suçun olası kast veya bilinçli taksirle işlenmiş olması halinde, temel cezanın artırılması ya da indirilmesi.

- Suçun nitelikli (daha az ya da daha fazla cezayı gerektiren) hallerinin uygulanması.

- Sırasıyla teşebbüs, iştirak, zincirleme suç, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplere ilişkin hükümler ile takdiri indirim nedenleri uygulanarak sonuç ceza belirlenir[3].

Somut ceza belirlenirken öncelikle cezanın türünün belirlenmesi gerekir. Daha sonra suçun cezasının belirtildiği maddedeki alt ve üst sınırlar arasında bir temel ceza belirlenir.temel ceza belirlendikten sonra suçun olası kastla ya da bilinçli taksirle işlenmiş olması durumunda gerekli artırma veya indirme uygulanır. Suçun nitelikli halleri varsa uygulanır.Nitelikli hallerin varlığı durumunda önce ağırlatıcı nedenlerin, sonra da hafifletici nedenlerin uygulanması gerekir.

Suçun Nitelikli Halleri[4]:

Ağırlatıcı Nedenler:

a)Fiile Bağlı Olarak Ağırlaştırıcı Nedenler: Bu hallerde suçun işleniş şekli, yeri, zamanı ve kullanılan vasıtanın özelliklerinden dolayı suçun temel şekline göre ceza daha fazla verilir.Örneğin;

m. 109/3: Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun silahla işlenmesi.

m. 132/4: Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun basın ve yayın yolu ile işlenmesi.

m. 134/f.2-2.c: Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun basın ve yayın yolu ile işlenmesi.

m. 142: Hırsızlık suçunun nitelikli halleri.

m. 143: Hırsızlık suçunun gece işlenmesi vs.

b) Şahsa Bağlı Olarak Cezayı Ağırlatıcı Nedenler: Bu hallerde mağdurun ya da failin sıfatından ya da mağdur ile fail arasındaki ilişkiden dolayı fail hakkında verilen ceza, temel şekle göre verilen cezanın ağırlaştırılmış halidir. Örneğin;

m. 102: Cinsel saldırı suçunun kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi veya üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı işlenmesi.

m. 103/3: Çocukların cinsel istismarı suçunun üstsoy, ikinci veya üçüncü derecede kan hısımı, üvey baba, evlat edinen, vasi eğitici, bakıcı, sağlık hizmeti veren veya gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi vs.

Hafifletici Nedenler:

a) Fiile Bağlı Olarak Cezayı Hafifleten Nedenler: Bu hallerde suçun işleniş şekli, yeri, zamanı ve kullanılan vasıtanın özelliklerinden dolayı suçun temel şekline göre daha az ceza verilir. Örneğin;

m. 88: Kasten yaralamanın ihmali bir davranışla işlenmesi ya da kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde olması.

m. 144/f.2-b: Hırsızlık suçunun, hukuki ilişkiye dayalı alacağının tahsil edilmesi amacıyla işlenmesi vs.

b)Şahsa Bağlı Olarak Cezayı Hafifleten Nedenler: Bu hallerde mağdurun ya da failin sıfatından ya da mağdur ile fail arasındaki ilişkiden dolayı fail hakkında verilen ceza, temel şekle göre verilen cezadan daha hafiftir. Örneğin;

m. 144: Hırsızlık suçunun paydaş veya elbirliği ile malik olunan mal üzerinde işlenmesi vs.

Maddenin üçüncü fıkrasında, bir suçun temel şekline nazaran daha ağır cezayı gerektiren birden fazla nitelikli unsurun gerçekleşmesi halinde, temel cezanın en ağır cezayı gerektiren nitelikli unsura göre belirlenmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Nitelikli hallerin uygulanması ile ilgili olarak 61. maddenin gerekçesinde bazı açıklamalara yer verilmiştir: “Suçun temel şekline nazaran daha az cezayı gerektiren nitelikli unsurun varlığı halinde temel ceza üzerinden indirim yapıldıktan sonra, sırasıyla yapılacak artırım ve indirim sebepleri dördüncü fıkrada sırasıyla belirlenmiştir. Buna göre, Sırasıyla teşebbüs, iştirak, zincirleme suç, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplere ilişkin hükümler ile takdiri indirim nedenleri uygulanarak sonuç ceza belirlenir.

Yargıç her olay için birinci fıkradaki durumları değerlendirerek temel cezayı belirleyecektir. Hakim bu konuda takdir yetkisine sahip olmakla birlikte bu takdir yetkisi birinci fıkradaki durumlarla sınırlıdır. Hakim takdir yetkisini kullanarak verdiği her kararını gerekçelendirmek zorundadır. Aksi halde bu bir bozma sebebi oluşturur. Ayrıca, maddenin üçüncü fıkrasında da belirtildiği gibi birinci fıkrada belirtilen hususlar eğer suçun unsurunu oluşturuyorsa, bunlar temel cezanın belirlenmesinde ayrıca göz önünde bulundurulmaz.

Uygulamada, yargıç cezayı belirlerken dayandığı gerekçeleri açık bir biçimde kaleme almalı ve açıklamalıdır. Önceki yasa döneminde de Yargıtay, gerekçe konusunda çok hassas davranmaktaydı. Yasadaki sözcüklerin kararda tekrar edilmesi, gerekçe sayılmamaktaydı. Bunda da büyük haklılık payı vardı[5].

Cezaların Ölçü Birimi:

Cezaların ölçü birimi 61. maddenin altıncı fıkrasında düzenlenmiştir. Hakim cezayı belirlerken bu hükmü de dikkate almak zorundadır. Hükme göre; “Hapis cezasının süresi gün, ay, yıl hesabıyla belirlenir. Bir gün, yirmidört saat; bir ay, otuz gündür. Yıl, resmi takvime göre hesap edilir.Hapis cezası için bir günün, adlî para cezası için bir Türk Lirasının arta kalanı hesaba katılmaz ve bu cezalar infaz edilmez.”

Cezanın hem yıl, hem ay, hem de gün hesabıyla uygulanması gerekirse (sözgelimi, yargıç üç yıl üç ya üç gün hapse karar verdiğinde), yıl resmi takvime göre hesaplanır,(fail üç defa 365 gün); ay otuz gün olarak hesaplanır,(fail üç defa 30 gün) ve günde yirmidört saat olarak hesaplanır, (fail üç defa 24 saat hapis yatar).[6]




Yukarı ve Aşağı sınırın Aşılamaması:

YTCK’ nun 61/9 hükmüne göre: “Kanunda açıkça yazılmış olmadıkça cezalar ne artırılabilir, ne azaltılabilir, ne de değiştirilebilir.” Yine aynı maddenin birinci fıkrasının son cümlesinde “… işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler” hükmü ile sınırların aşılamayacağı vurgulanmıştır.

Örneğin YTCK’ nun 49. maddesine göre; “ Süreli hapis cezası, kanunda aksi belirtilmeyen hallerde bir aydan az, yirmi yıldan fazla olamaz. Yasada, suçun cezası için yalnızca hapis cezası denildiği durumlarda, yargıç bu süreyi bir yıl ile yirmi yıl arasında bir süre olarak belirleyecektir. Ayrıca 2005 yılında 5377 syl.yasayla 61. maddeye eklenen fıkraya göre, süreli hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı belirlenen sonuç ceza, otuz yıldan fazla olamaz(f. 7)[7].

Temel Cezanın Belirlenmesinde Kriterler:

Daha öncede belirtildiği gibi bu kriterler 61. maddenin birinci fıkrasında belirtilen kriterlerdir. Şimdi ise bunları teker teker inceleyelim.

Bu kriterleri faile ve fiile ilişkin olarak ikiye ayırmak mümkündür. Buna göre suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araç, suç konusunun önem ve değeri, suçun işlendiği zaman ve yer, zararın veya tehlikenin ağırlığı fiile ilişkin kriterleri; kastın veya taksirin yoğunluğu, failin güttüğü amaç ve saikı ise faile ilişkin kriterleri oluşturur. Böyle bir ayrım yapılabilir; fakat hukuken bir gereklilik yoktur.

a) Suçun İşleniş Biçimi: suçun işleniş şeklinin cezanın hesaplanmasında dikkate alınabilmesi onun unsur veya ağırlatıcı neden olarak belirtilmemiş olması gereklidir. Örneğin, mağdurun suçun işlenmesine neden olması, cezanın hesaplanmasında failin lehine olarak göz önünde bulundurulur[8]. Bir başka örnek; cinsel saldırı suçunun mağdurun eşinin önünde işlenmiş olması veya annesinin çocuğunun gözleri önünde öldürülmesini verebiliriz[9].

b) Suçun İşlenmesinde Kullanılan Araçlar: suçun işlenmesinde kullanılan araç da cezanın belirlenmesinde etkili olacaktır Yani suçun silahla, bıçakla ya da kürekle işlenmiş olması etkili olacaktır. Örneğin, ırza geçme suçunun işlenmesinde tehdit aracı olarak silah kullanılması.

c) Suçun İşlendiği Yer ve Zaman: suçun işlenmesinde önemli bir fonksiyon icra etmiş olması ve suçun unsur veya ağırlaştırıcı nedeni sayılmadığı hallerde; “suçun işlendiği zaman ve yer”,temel cezanın belirlenmesinde göz önüne alınması gereken önemli bir faktördür. Örneğin, hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi halinde cezanın artırım nedeni olarak kabul edilmiştir(m.143). Bu hallerde suçun gece işlenmiş olması temel cezanın belirlenmesinde ölçüt olarak kullanılamamasına karşın; ıssız bir yerde ve gece vakti sayılan bir zamanda mağdurenin ırzına geçilmesi eyleminde olduğu gibi; “suçun işlendiği yerin ıssız bir yer” ve “suçun işlendiği zamanın gece vakti” olması, suçun kolayca işlenmesinde önemli bir fonksiyona sahip olması nedeniyle, bu iki etken temel cezanın belirlenmesinde birer ölçüt olarak alınabilir[10].

d) Suç Konusunun Önem ve Değeri: Suçun konusunu oluşturan şeyin önem ve değeri de cezanın belirlenmesinde göz önünde bulundurulacaktır. Örneğin, mağdurun tek gelir kaynağı olan emekli maaşının çalınmış olması.

e) Zararın veya Tehlikenin Ağırlığı: Suçun neden olduğu zarar veya tehlikenin ağırlığı, cezanın hesaplanmasında önem taşır. Burada suçun dolaylı olarak neden olduğu zarar veya tehlikenin de göz önünde bulundurulması mümkündür. Örneğin Alman Yüksek Mahkemesi, fail tarafından öngörülebilir olması halinde, ırza geçme suçu mağdurunun intihara teşebbüs etmesinin, uyuşturucu madde satılan uyuşturucu madde bağımlısının ölmesinin, cezanın alt sınırının üstünde takdiri konusunda dikkate alınmasını yerinde bulmuştur[11].

f)Kastın veya Taksirin Yoğunluğu: Kast veya taksirin ağırlığı bakımından akla gelebilecek temel örnekler, suçun olası kastla, bilinçli taksirle veya tasarlayarak (taammüden) işlenmiş olmasıdır. YTCK m. 61/2’deki düzenleme gereği olası kast ve bilinçli taksir temel cezanın belirlenmesinde değil, temel ceza belirlendikten sonra sonuç cezanın belirlenmesinde dikkate alınacaktır. Bunun yanında suçun tasarlayarak işlenmiş olması. Bu fıkrada belirtilmediği için temel cezanın belirlenmesinde dikkate alınacaktır. Ancak kasten öldürme suçunda suçun tasarlanarak işlenmesi suçun nitelikli hali olarak ayrıca düzenlendiğinden mükerrer değerlendirme yasağı gereği temel cezanın belirlenmesinde dikkate alınmaz; fakat aynı durum kasten yaralama için söz konusu değildir. Kasten yaralama suçunu tasarlayarak işleyen faillin cezası bu sebepten üst sınıra yakınlaştırılacaktır[12].

Kanunda unsur veya ağırlatıcı neden olarak düzenlenmediği hallerde, bu yoğunluk fail aleyhine olarak cezanın hesaplanmasında dikkate alınacaktır. Örneğin, aşırı süratle araç kullanan sürücü, bir yayaya çarpabileceğini öngörebilmesine rağmen, buna devam ederse ve bir yayaya çarpıp ölümüne neden olursa,bilinçli taksir söz konusu olduğundan bu durum cezanın hesaplanmasında göz önüne alınacaktır[13]. Fakat bu dikkate alma YTCK m. 61/2’ deki düzenleme gereği, temel ceza belirlendikten sonraki aşamada yapılacak indirim ya da artırım için söz konusu olacaktır. Demirbaş’ın açıklamaları net değildir. Yapılan bu açıklamadan sanki bu durumun temel cezanın belirlenmesinde dikkate alınacağı çıkmaktadır ki bu da m. 61/2’ye aykırılık teşkil eder.

g) Failin Güttüğü Amaç ve Saikı: Toplum tarafından kınanabilir veya ahlaki kötülüğü bulunan veya meşru bir amaç ve saik ile suçun işlenmesi hali de cezanın belirlenmesinde önemli ölçütlerden biridir. Bazı hallerde amaç ve saik cezanın alt sınırından uzaklaşmaya, bazen de alt sınırdan ceza verilmesine gerekçe yapılabilir[14].

Örneğin, kasten öldürme suçunun töre saikıyla işlenmesi durumunda, eğer YTCK m. 81/1-j’ de nitelikli hal olarak düzenlenmemiş olsaydı, 61/1’deki bu durum göz önünde bulundurularak ceza belirlenecek, yani ceza üst sınıra yaklaştırılacaktı.

Cezaların İçtimaı:

Suçların içtimaı suretiyle çeşitli ihlallerin kaynaşmaması, yani faile birden fazla ceza verilmesinin gerekli bulunduğu bir durumun ortaya çıkması halinde cezaların içtimaı söz konusu olur. Nitekim, birden fazla ihlal söz konusu olup da, bunların suçların içtimaı hallerinden biriyle kaynaşmaması durumunda, kural, gerçekleşen ihlal sayısınca ceza verilmesidir. Bir kimsenin birden fazla cezaya hükümlülüğü durumu, cezanın infazı aşamasında göz önünde bulundurulacak ve buna özellikle koşullu salıverme bakımından birtakım sonuçlar bağlanacaktır[15].

Burada sistematik olarak yeri olmamakla birlikte, YTCK’ da öngörülmesi gerekirken yer almayan önemli bir kurumdan söz etmek istemekteyiz. Gerçekten bu yasada cezaların içtimaına yer verilmemiştir. İlk tasarıda yer almasına rağmen, sebebini anlayamadığımız bir biçimde cezaların içtimaı yasaya dahil edilmemiştir. Böylece örneğin, birden fazla ve farklı zamanlarda suç işleyen kişinin bu cezalarının nasıl toplanacağı veya nasıl hesap edileceği yönünde bir kural yer almamıştır. Böyle bir toplamaya infaz evresinde başvurmanın olanaksız olduğunu da hemen belirtmemiz gerekir. Zira infaz evresi hükmedilen bir cezanın infaz biçimini ve infaz kurumlarını belirler. Bu safhada infaz yargıcı dahi bulunsa, bu yargıç ancak infaz ile ilgili sorunlarla ilgilenecektir. Yoksa cezanın hangi sisteme göre ve nasıl toplanacağını yargılamayı yapan mahkeme tayin edebilir. Aksi bir düşünce yargılamanın işine müdahale anlamını taşır ve doğal yargıç ilkesini ihlal ettiğinden Anayasa’ya aykırılık ile malul olur[16].

765 syl. TCK’ da cezaların içtimaı kurumuna yer verilmesine rağmen, 5237 syl. YTCK’ da yer verilmemiş, ilgili hükümler Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da düzenlenmiştir[17].

2-TAKDİRİ İNDİRİM NEDENLERİ:

YTCK m. 62: (1) Fail yararına cezayı hafifletecek takdiri nedenlerin varlığı halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, müebbet hapis; müebbet hapis cezası yerine, yirmi beş yıl hapis cezası verilir. Diğer cezaların beşte birine kadarı indirilir.

(2) takdiri indirim nedeni olarak failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın fail geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurulabilir. Takdiri indirim nedenleri kararda gösterilir.

Öce ikinci fıkra daha sonra birinci fıkra yazılmalıydı. Bu yönüyle hüküm, yasa yapma tekniği açısından tutarlı değildir.

Önceki yasanın 59. maddesinde yer alan kavrama açıklık getirildiği dikkati çekmektedir. En önemli husus şudur: maddede sayılan hususlar örnek niteliğindedir; yargıç bunlara başkalarını ekleyebilir[18].

Sözgelimi fail iyileşmez bir hastalığa,AIDS veya kansere yakalanmış olmanın verdiği üzüntü ile bir suç işlemişse, cezası m. 62/1’e göre indirilmelidir. Buna göre suçun unsuru veya nitelikli halleri dışında kalan herhangi bir neden m. 62’nin uygulanması sonucuna yol açabilir. Buna karşılık işlenen suçun unsuru veya nitelikli hallerim. 62’nin uygulanmasına veya uygulanmamasına dayanak yapılamaz. Nitekim Yargıtay, kan gütme saikıyla işlenen suçlarda, kan gütmeyi nitelikli hal sayan gerekçelere dayanarak cezanın bu maddeye göre indirilemeyeceğini kabul etmiştir(Yrg. CGK 20.11.1981 tarih ve 1-252/395 syl. karar)[19].

Daha öncede belirtildiği gibi, takdiri indirim nedenleri yasada sayılı olanlarla sınırlı değildir. Hakim bunların dışında bir nedenle de indirime gidebilir. Ancak yasa koyucu nelerin takdiri indirim nedeni sayıldığının gerekçelendirilmesini istemiştir. Böylece takdiri indirim, keyfi bir indirim olmayacak ve Yargıtay’ın denetimine tabi olacaktır[20].

Takdiri İndirim Nedenlerinin Özellikleri:

- İndirim sebepleridir, takdiri ağırlatıcı sebep yoktur.

- Belirli değildir, yasada sadece örneklendirilmiştir.

- Geneldir, her suç bakımından cezada indirime imkan verir.

- Takdiridir, zira kabul veya reddi hakimin takdirine bağlıdır.

Belirli olmayan, sınırsız takdiri hafifletici nedenler kurumun hukuki esası, cezayı olaya ve suçluya uydurarak, daha adil ve insaflı bir cezaya hükmedebilmek hususunda hakime özgürlük tanımaktır. Faile verilecek cezaya etkili ve bunun ferdileştirilmesinde rol oynayabilecek hallerin önceden bilinememesi takdiri indirim nedenlerinin kabulüne yol açmıştır. Önemle vurgulamak gerekir ki, 61. madde ile 62. madde birbirinden bağımsız düzenlenmiştir. Dolayısıyla, mağdurun örneğin kendi düğünü sırasında öldürülmesi bu kez 62. maddenin uygulanmaması için bir sebep olarak gösterilemeyecektir[21].

Cezanın bireyselleştirilmesi vasıtalarından biri olan takdiri indirim nedenleri kabul ediliş amaçları doktrinde şu şekilde izah edilmektedir: Yasa koyucu işlenen suçun karşılığı olarak bir cezayı alt ve üst sınırlarını tayin ettikten sonra olayın özelliklerine göre hakime somut cezayı tespit yetkisi verse dahi yaptırımın tamamen bireyselleştirildiğinden söz edilemez. Çünkü bütün suçların gerçekleştiriliş şekilleri birbirinden farklı olduğu gibi, faillerin şahsi özellikleri, sosyal ve psikolojik halleri de birbirinin aynı değildir. Bu itibarla cezanın gerek toplum, gerekse fail açısından etkili ve tatminkar olabilmesi, yasal nedenler dışında hakime takdir hakkının verilmesi ile mümkün olabilir[22].

Takdiri hafifletici nedenlerle haksız tahrik bir arada bulunabilir. Bununla birlikte tahriki oluşturan fiil, YTCK m. 62’nin uygulanmasına dayanak yapılamaz. Ne var ki, Yargıtay 16.11.1988 tarihli bir kararında “sanığa verilen idam cezasından TCK’ nın 51/1’inci maddesiyle(YTCK m. 29) indirim yapıldığı halde ayrıca 59. maddenin(YTCK m. 62) uygulanması yasaya aykırıdır” sonucuna varmıştır. Bizce bu karar yerinde değildir. TCK haksız tahrik ile takdiri hafifletici nedenlerin aynı anda uygulanmasını yasaklamış değildir. Koşulları gerçekleşmiş ise, her iki hafifletici neden de aynı olayda bir arada bulunabilir ve ceza hem YTCK m.29 ve hem de YTCK m. 62 çerçevesinde indirilebilir[23].

Takdiri indirim nedenlerinin varlığı YTCK m. 62/1’e göre cezadan indirime gidilir. Takdiri indirim nedenlerinin kararda belirtilmesi gereklidir. İndirim hem hapis cezasından hem de para cezasından yapılır.sanık birden fazla suçtan dolayı yargılanıyorsa, takdiri indirim nedenlerinin uygulanması ya da uygulanmaması konusunda her suç için ayrı ayrı değerlendirme yapılacaktır. İştirak halinde işlenen suçlarda takdiri indirim nedenlerinin uygulanması şahsidir. Yani, suç ortaklarından bazıları için takdiri indirim nedenleri uygulanırken, bazıları için uygulanamayabilecektir.

Mahkeme takdiri indirim nedenlerinin uygulanması veya uygulanmaması ile ilgili olarak çelişkiye düşmemelidir. Lehe olan yasa maddelerinin uygulanması isteği takdiri indirim nedenlerini de kapsar[24].

Bu nedenlerden birden fazlasının aynı faile uygulanabilir olması durumunda failin cezası birden fazla nedene göre birden fazla değil, sadece bir kere indirilecektir.

Kanun koyucu son olarak “gibi hususlar” demek suretiyle bu sıralamanın sınırlayıcı olmadığını belirtmiştir. 765 syl. TCK m. 29, “failin geçmişi, şahsi ve sosyal durumu, fiilden sonraki davranışı gibi hususları” temel cezanın belirlenmesinde göz önünde bulunması gereken kriterlerin arasında saymaktaydı. YTCK madde gerekçesinde bu değişikliğin amacını, “mükerrer değerlendirme yasağı dolayısıyla, bu nedenlerin temel cezanın belirlenmesinde dikkate alınmaması, sadece takdiri indirim nedenleri olarak göz önünde bulundurulması gereği kabul edilmiştir” şeklinde açıklanmıştır[25].

YTCK m. 62 açısından tartışılması gereken diğer bir sorun da, hakim, bir taraftan m.62’yi uygularken, diğer taraftan da cezayı alt sınırının üzerine çıkarmak suretiyle tayin edip edemeyeceğidir. Bize göre bu soruya olumlu yanıt verilmelidir. Çünkü alt ve üst sınırlar arasında somut cezanın belirlenmesi bakımından gösterilen nedenler ile YTCK m.62’nin uygulanmasına veya uygulanmamasına dayanak yapılan nedenler birbirinden farklı olabilir. Örneğin, fail ikrarı ile suçun aydınlatılmasına katkıda bulunduğu için YTCK m. 62’den yararlanmasına rağmen, suçun işleniş biçimi, cezanın üst sınır üzerinden tayin edilmesini gerektirebilir. Oysa Yargıtay, geçmişte hükümlülüğü olmadığı ve mahkemede olumlu tutum ve davranış gösterdiği gerekçesiyle TCK m.59’a göre(YTCK m.62) indirim yapıldıktan sonra, aynı hususların bu kez olumsuz olarak nitelendirilmesi suretiyle cezanın alt sınırının üstünde belirlenmesinin çelişki teşkil edeceği sonucuna varmıştır(Yrg. 4. CD 27.6 1995 tarih ve 3249/4287 syl. karar)[26].

Takdiri Hafifletici Nedenler(www.ankahukuk.com):

Suç işlemiş olan kişiye uygulanacak olan cezayı, olaya ve suçluya uydurarak daha adil ve hakça bir cezaya hükmedebilmek için hakime tanınan serbestliğe takdiri hafifletici sebepler denmektedir.

Takdiri hafifletici nedenler kanun tarafından gösterilmez. Hakimin göz önünde tutabileceği bir takım özelliklerdir. Ayrıca bu sebeplerin dikkate alınıp, alınmamaları hakime bırakılmış olduğundan takdiri nitelik taşırlar. Hakim nelerin takdiri hafifletici neden olup olmadığını serbestçe belirleyecektir. Bu konuya Yargıtay karışamaz. Ancak Yargıtay'ın hakimin takdir hakkına karıştığı ve alt derece mahkemelerinin kararlarını bozan kararları da vardır.

Hakim, herhangi bir olayda hafifletici nedenlerin bulunduğunu kabul veya reddediyorsa, bunun gerekçesini kararında göstermek zorundadır. Takdiri hafifletici sebepler genellikle kişiseldir diğer suç ortaklarına sirayet etmez.

[1] ÖZTÜRK Bahri, ERDEM M. R. ; Uygulamalı Ceza ve Emniyet Tedbirleri Hukuku, İzmir 2005, s.317

[2] ARSLAN Çetin, AZİZOĞLU B. ; Yeni Türk Ceza Kanunu Şerhi, Asil Yayıncılık, Ankara 2004, s.240-241

[3] ÖZBEK Veli Ö.; Yeni Türk Ceza Kanunun Anlamı, Seçkin Yayınları, Ankara 2005, s.570

[4] AKDEMİR Hüsnü; Türk Ceza Kanunu ve Kabahatler Kanunu Yorumu, Kartal yayınları, Ankara 2005, s. 278-279

[5] YURTCAN Erdener; Yeni Türk Ceza Kanunu ve Yorumu, Kazancı Matbaacılık, İstanbul 2004, s.136

[6] HAKERİ Hakan; Türk Ceza Hukukunun temel Kavramları, Seçkin Yayınları, Ankara 2005, s.349

[7] ERCAN İsmail; Ceza Hukuku, Savaş Yayınevi, Ankara 2005, s.345

[8] DEMİRBAŞ Timur; Ceza Hukuku, Seçkin Yayınları, Ankara 2005, s.557

[9] ÖZBEK; a.g.e, s. 574

[10] AKDEMİR; a.g.e, s. 282

[11] DEMİRBAŞ; a.g.e, s. 558

[12] ÖZBEK; a.g.e, s.574

[13] DEMİRBAŞ; a.g.e, s. 558

[14] AKDEMİR; a.g.e, s. 283


[15] HAKERİ; a.g.e, s.365

[16] DONAY S., KAŞIKÇI M.;Türk Ceza Kanunu ve Yürürlük Kanunu, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2004, s.87

[17] ÖZTÜRK, ERDEM; a.g.e, s.324-325

[18] YURTCAN; a.g.e, s. 137

[19] ÖZTÜRK, ERDEM; a.g.e, s.321-322

[20] DONAY, KAŞIKÇI; a.g.e, s. 88

[21] HAKERİ; a.g.e, s. 363-364

[22] AKDEMİR; a.g.e, s. 293

[23] ÖZTÜRK, ERDEM; a.g.e, s.322-323

[24] ERCAN; a.g.e, s.349

[25] ÖZBEK; a.g.e, s.586

[26] ÖZTÜRK, ERDEM; a.g.e, s. 323
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Ytck' Da Cezanın Belirlenmesi Ve Bireyselleştirilmesi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Kemal Yıldırım'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
» Makale Bilgileri
Tarih
17-12-2006 - 07:35
(6350 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 7 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 7 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
31335
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 1 gün 5 saat 1 dakika 18 saniye önce.
* Ortalama Günde 4,93 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 42518, Kelime Sayısı : 3693, Boyut : 41,52 Kb.
* 8 kez yazdırıldı.
* 2 kez arkadaşa gönderildi.
* 14 kez indirildi.
* Henüz yazarla iletişime geçen okuyucu yok.
* Makale No : 437
Yorumlar : 1
BİLGİLENDİRCİ MAKALENİZDEN FAYDALANDIĞIM İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM. DĞER KONULARDA MESELA İFTİRA, YANINDAKİ ŞAHSIN EV-İŞYERİ VEYA CEBİNE UYUŞTURUCU KOYUP YAKALATMAK SUÇLARI, UYUŞTURUCU TİCARETİ YAPANLARIN ... (...)
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,21243405 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.