Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

THS Şerhine Son Eklenen Şerhler

THS Şerhine Son Eklenen Şerhler

Mahkeme kaleminde karara ilişkin tebligatın kimin tarafından yapıldığı yazılı olmadığı gibi imzası da yoktur. Bu durumda davalıya yapılan tebligat geçersizdir.
(Şerh No: 13149 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 19-02-2012 10:34)

Just after being put the date and signature on the will, the legator declares that he or she has read the will, and that included his or her last wishes to two witnesses in the presence the official. The witnesses, by writing or making written onto the will that that declaration has been made before them and they have regarded the legator capable to make disposition and sign under it. It is not obligation to be declared content of the will to the witnesses.
(Şerh No: 13148 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 18-02-2012 17:43)

The legator, declares his or her wishes to the official. Upon that, the official writes the will or makes it written and gives the legator to read. The will, is read and signed by the legator. The official, signs the will by putting the date.
(Şerh No: 13147 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 18-02-2012 17:36)

Official will, is drawn up by the official with participation of two witnesses. The official, may be judge of peace, notary or any other official to whom that authority has been given by the law.
(Şerh No: 13146 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 18-02-2012 17:31)

Will, may be made in official form or by handwriting of the legator or orally.
(Şerh No: 13145 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 18-02-2012 17:29)

If the estate can not cover debts at the moment of opening of the heritage and debts are not paid by the heirs either, the renunciant and his or her heirs are liable from consideration that they received within five years before death of the legator with the amount of their enrichment at the moment of opening of the heritage for renunciation towards creditors.
(Şerh No: 13144 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 18-02-2012 17:26)

In case contract of renunciation of the inheritance has been made in favour of a certain person and that person could not be heir for any reason, renunciation loses its validity. In case contract of renunciation of the inheritance has not been made in favour of a certain person, it is deemed made in favour of the descendants of the closest common root and in case those could not be heirs for any reason, renunciation also loses its validity.
(Şerh No: 13143 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 18-02-2012 17:17)

The legator, may form a contract of renunciation of the inheritance with a heir of him or her without consideration or by being provided a consideration. Renunciant, loses capacity of heirship. Renunciation of the inheritance by being provided a consideration, also gives effect for descendants of the renunciant unless otherwise provided in contract.
(Şerh No: 13142 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 18-02-2012 17:13)

The legator, may enter obligation of bequesting his or her heritage or specific property to the person with whom he or she made contract or to a third person by contract of inheritance. The legator, may dispose of his or assets freely as before; however, there may be raised objection to his or her testamentary dispositions or donations incompatible with his or her obligation that is in the contract of inheritance.
(Şerh No: 13141 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 18-02-2012 17:06)

Davacı üçüncü kişi idarenin, icra mahkemesi'nde şikayet yoluyla ikinci haciz ihbarnamesini iptal ettirmesi mümkündür. Ancak gereksiz yere de olsa ikinci haciz ihbarnamesi gönderildiğine ve 89/3. maddeye göre menfi tespit davası açılması için süre zorunluluğu bulunduğuna göre; icra mahkemesinin, ihbarnamenin iptaline karar verip vermeyeceğini kesin olarak bilemeyecek olan davacı idarenin, İİK m.89'a mesnetle menfi tespit davası açmakta hukuki yararı vardır.
(Şerh No: 13139 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 17-02-2012 14:09)

1.haciz ihbarnamesine süresi içinde itiraz etmesine rağmen kendisine 2. haciz ihbarnamesi tebliğ edilen davacının, icra mahkemesine başvurarak "haciz ihbarnamesini" iptal ettirmek hakkı varken İİK m.89'a mesnetle menfi tespit davası ikame etmesinde hukuki yararı yoktur.
(Şerh No: 13140 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 17-02-2012 14:08)

Borçlunun üçüncü kişilerdeki hamiline veya cirosu kabil senede müstenid alacakları bu senetler borçlu elinde ise fiilen haczedilerek muhafaza altına alınıp haczedilmeleri gerekir. Takip borçlusu tarafından üçüncü kişiye örneğin bankaya verilen ve banka tarafından rehin hakkı bulunduğu ileri sürülen senetlerin İİK m.89 uyarınca haczi mümkündür.
(Şerh No: 5117 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 17-02-2012 13:53)

Vergi Mahkemesi ilamından doğan vekalet ücreti için kurumdan talep edildiği tarihten itibaren faiz istenebileceği hüküm altına alınmıştır. Durum dairece BK 101. maddesine dayandırılmıştır.
(Şerh No: 13138 - Ekleyen: Av.Can DOĞANEL - Tarih : 16-02-2012 18:07)

Taraflar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinde, teslimde gecikme halinde yüklenicinin ödeyeceği bedelin kira bedeli olduğu açıkça yazıldığı ve cezai şart konusunda ayrıca bir hüküm bulunmadığından kararlaştırılan bedel BK'nın 106/2. maddesindeki gecikme tazminatıdır.
(Şerh No: 13137 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2012 12:15)

Taraflar arasında akdedilen kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre "iskan alma borcu" yükleniciye aittir. Yüklenici, "yapı kullanma izin belgesi"ni alabilmek için arsa sahiplerinden muvafakat ve vekaletname vermelerini isteme, vermemeleri halinde buna yönelik dava açmak hakkını haizdir. Bu isteme yönelik davada mahkemece, iskan ruhsatı alınmasına engel durumun olup olmadığının tesbit ettirilmesi ve işbu tespit muvacehesinde karar verilmesi gerekir.
(Şerh No: 13136 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 15-02-2012 10:21)

 Bilgi  [TK. 451] Gerekçesi
Madde, 6762 sayılı Kanunun 384 üncü maddeden aynen alınmıştır.
(Şerh No: 13134 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2012 17:58)

 Bilgi  [TK. 450] Gerekçesi
Madde, 6762 sayılı Kanunun 383 üncü maddeden aynen alınmıştır.
(Şerh No: 13133 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2012 17:58)

 Bilgi  [TK. 449] Gerekçesi
Madde, 6762 sayılı Kanunun 382 nci maddeden aynen alınmıştır.
(Şerh No: 13132 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2012 17:58)

 Bilgi  [TK. 448] Gerekçesi
Madde, 6762 sayılı Kanunun 381 inci maddeden alınmıştır. Adalet Komisyonu Raporu'ndan: Komisyonumuzca, Tasarının 448 inci maddesinin birinci fıkrasında, yönetim kurulunun iptal veya butlan davası açıldığını ve duruşma gününün şirketin internet sitesine de koyarak şeffaflığın teminine yönelik düzenleme getirilmiş; ayrıca, Alt Komisyonca söz konusu maddede redaksiyon yapılmak suretiyle değişiklik yapılmış, yapılan değişiklikler Komisyonumuzca da kabul edilmiştir.
(Şerh No: 13131 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2012 17:57)

 Bilgi  [TK. 447] Gerekçesi
6762 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği ilk yıllarda genel kurul kararlarının butlanının, bazı Yargıtay kararlarına göre hükümsüzlüğünün (geçersizliğinin) bir tespit davası ile ileri sürülüp sürülemeyeceği tartışmalıydı. Ancak, tartışma kısa sürede olumlu sonuca bağlandı ve iptal edilebilir genel kurul kararları yanında bâtıl genel kurul kararlarının da varlığı öğretide görüş birliği halinde kabul edildi. Yargıtay da bu ayrımı yerleşik içtihadı haline getirdi. İsv. BK m. 706b'den alınan Tasarının ...
(Şerh No: 13130 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2012 17:56)

 Bilgi  [TK. 446] Gerekçesi
Hüküm, 6762 sayılı Kanunun 381 inci maddesinin tekrarıdır. Adalet Komisyonu Raporu'ndan: Alt Komisyonca, Tasarının 446 ncı maddesi ve özellikle birinci fıkranın (b) bendi, Yargıtay kararları yönünden yeniden kaleme alınmış; genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini; ayrıca, fıkrada belirlenen hususların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren paysahiplerinin de iptal davası açabileceklerine ilişkin açıklayıcı düzenleme getirilmiştir. Y...
(Şerh No: 13129 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2012 17:54)

 Bilgi  [TK. 445] Gerekçesi
Hüküm, 6762 sayılı Kanunun 381 inci maddesinin tekrarıdır.
(Şerh No: 13128 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2012 17:53)

 Bilgi  [TK. 444] Gerekçesi
Bu madde, özel denetçi isteminde önemli bir sorunu çözmekte ve yargılama giderlerinin avans olarak şirket tarafından ödenmesine ilişkin bir hükme yer vermiş bulunmaktadır. Ancak, özel şartlar haklı gösteriyorsa bu giderler kısmen veya tamamen istem sahiplerine de yükletilebilecektir.
(Şerh No: 13127 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2012 17:52)

 Bilgi  [TK. 443] Gerekçesi
Genel kurul özel denetim yapılmasına ilişkin öneriyi kabul etmemiş olsa bile, yönetim kurulu raporu ve mahkeme aşamasında verilmiş bulunan değerlendirmeleri ilk genel kurula sunar. Bunun için genel kurulun olağanüstü toplantıya çağrılmasına gerek yoktur; ancak azlık olağanüstü toplantı çağrısında bulunabilir. Azlığın bu hakkı 411 inci maddeden kaynaklanır. Rapor, yönetim kurulunun veya azlık talep etmedikçe bir genel kurulun kararına konu olmaz. Çünkü rapor, bir yönlendirme, başvuru ve bilgi alm...
(Şerh No: 13126 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2012 17:52)

 Bilgi  [TK. 442] Gerekçesi
Birinci fıkrası: Özel denetçi kendisine verilen görev çerçevesinde herşeyi inceler, fakat her bilgiyi ve tespitini raporuna koyamaz; şirket sırlarını ve şirketin korunacak menfaatlerini gözetmek zorundadır. Müşteri ve tedarikçi firmaları listesi, maliyetler, fiyat oluşumları, patentler ve diğer fikrî mülkiyet hakları ile ilgili bilgiler şirket sırlarının başında yer alır. Şirket sırları, özel denetimin amacı ve konusu yönünden zorunlu ise ve zorunlu oldukları ölçüde açıklanabilir. Aynı kural şir...
(Şerh No: 13125 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2012 17:51)

 Bilgi  [TK. 441] Gerekçesi
Birinci fıkra: "Yararlı Süre" ibaresi açıklamayı gerektirmektedir. Çünkü, kastedilen makûl süre değildir. Bu ibare (mehazda olduğu gibi) bilinçle kullanılmıştır. Özel denetim, paysahipliği haklarının kullanılması ile bağlantılı olduğundan bu denetimin amaca yararlı olabilecek bir süre içinde bitirilmesi ve aynı süre içinde raporun verilmesi gerekir. Raporun gecikmesi kurumdan beklenen yararın ortadan kalkmasına sebep olabilir. Yararlı süre amaca uygun süre anlamına gelir. Diğer yandan özel denet...
(Şerh No: 13124 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2012 17:49)

 Bilgi  [TK. 440] Gerekçesi
Mahkeme kararını vermeden dilekçe sahibini (sahiplerini) dinlemek zorunda olduğu gibi bütün maddî ve şekli şartları da aramakla yükümlüdür. "İkna edici" olma şartı burada değerlendirilir. Mahkeme meslekî bilgi ve deneyimine göre "ikna edici" olma unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediğine karar verir. Mahkemenin talebi yerinde görmesi durumunda, talep çerçevesinde özel denetimin konusunun belirlemesi zorunludur.
(Şerh No: 13123 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2012 17:48)

 Bilgi  [TK. 439] Gerekçesi
Birinci fıkra: Genel kurul özel denetim talebini reddettiği takdirde ortaya azlık hakkı çıkar. Başka bir deyişle, paysahibi özel denetim talebinde bulunmuş, ancak talep genel kurul tarafından reddedilmişse, sadece azlık mahkemeden özel denetçi tayin etmesini isteyebilir. Red, özel denetçi talebinin ileri sürülebilmesinin şekli ve maddî şartlarını değiştirir. Azlık kavramı hükümde şirketin halka açık olup olmamasına göre farklı tanımlanmıştır. Sermayesi çok büyük olan şirketlerde, hükümdeki yüzde...
(Şerh No: 13122 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2012 17:46)

 Bilgi  [TK. 438] Gerekçesi
1937 tarihli Alm. POK 118 inci paragrafından esinlenilerek 6762 sayılı Kanunun 348 inci maddesi ile Türk hukukuna getirilen özel denetçi, bu Kanunun altmış yıllık uygulamasının sonuçları ve Avrupa'daki gelişmeler gözönünde tutularak Tasarının 438 ilâ 444 üncü maddelerinde yeniden düzenlenmiştir. Yeni hükümler kaleme alınırken İsv. BK m. 697a-697g gözönünde tutulmuştur. Alm. POK'da sırasıyla 1969, 1985 ve 1998 yıllarında yapılan değişikliklerle söz konusu kurum Almanya'da oldukça karmaşık bir yap...
(Şerh No: 13121 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2012 17:46)

 Bilgi  [TK. 437] Gerekçesi
6762 sayılı Kanunda, paysahibinin genel kurulda bilgi almasına ilişkin hakkı, yani "bilgi alma hakkı" gerçek anlamı ile düzenlenmemişti. Ayrıca 6762 sayılı Kanun, paysahibinin genel kurul dışında bilgi almasına, yani inceleme hakkına teknik anlamı ile yer vermemiştir. 437 nci madde, çeşitli ülkelerin düzenlemeleri değerlendirilerek ve bağlı şirketler gerçeği de gözönünde tutarak bu eksikliği gidermeyi amaçlamıştır. Bu sebeple Tasarıyla, paysahibine çağdaş ölçülerle örtüşen ve kamuyu aydınlatma, ...
(Şerh No: 13120 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2012 17:43)

 Bilgi  [TK. 436] Gerekçesi
436 ncı madde bazı değişikliklerle 6762 sayılı Kanunun 374 üncü maddesinin yerini almıştır. Böylece içtihatlar ile öğretideki birikim korunmuştur. Birinci fıkra: Oydan yoksunluğa sebebiyet veren hallerin içine, paysahibinin, karı veya kocasının, alt ve üst soyunun ortağı oldukları şahıs şirketleriyle, hakimiyetleri altındaki sermaye şirketleri de dahil edilmiştir. Şahıs ve sermaye şirketleri 124 üncü maddede gösterilmiştir. "Hakimiyet altında" bulunma ise içtihat yolu açık olmak üzere 195 inc...
(Şerh No: 13119 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2012 17:40)

 Bilgi  [TK. 435] Gerekçesi
Oy hakkı payın taahhüt edilmesiyle değil, kanunda veya esas sözleşmede öngörülen tutarın ödenmesiyle doğar. 344 üncü ve devamı madde hükümleri uyarınca pay taahhüdünde bulunanlar ödeme yükümünü yerine getirmedikçe bu paylar için oy kullanamazlar.
(Şerh No: 13118 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2012 17:39)

 Bilgi  [TK. 434] Gerekçesi
Oy hakkı Tasarıda, 6762 sayılı Kanundan değişik bir sisteme bağlanmıştır: (1) Oy hakkının genel kurulda kullanılmasına ilişkin emredici kural korunmuş, ancak bu kural 1527 nci madde ile yumuşatılmıştır. Tasarı oy hakkınm 1527 nci maddede öngörülen şartlarla ve bir tüzük bağlamında elektronik ortamda, yani on-line kullanılmasına da olanak sağlanmıştır. (2) Paysahibinin oy hakkının paylarının toplam itibarî değeriyle orantılı olarak kullanacağı öngörülmüştür. Böylece oy hakkında 6762 sayılı Kanunu...
(Şerh No: 13117 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2012 17:38)

 Bilgi  [TK. 433] Gerekçesi
Birinci fıkra: Tasarının 433 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmü ile 6762 sayılı Kanunun 361 inci maddesinin birinci fıkrası arasında bazı benzerlikler bulunmakla beraber iki metin arasında bazı sonucu etkileyebilecek farklar vardır. Eski hukukta devrin oy hakkının kullanılmasına ilişkin sınırlamaların dolanılması amacına yer verilmeyerek bir tartışmaya yol açılmıştı. İsv. BK m. 691 (1)'in Almancasındaki "Umgehung" sözcüğü kanunun dolanılması anlamına gelmekte, kaynaktaki hükmün 6762 sayılı...
(Şerh No: 13116 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2012 17:35)

 Bilgi  [TK. 432] Gerekçesi
Hüküm 6762 sayılı Kanunun 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası ve 400 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmünün tekrarıdır. Adalet Komisyonu Raporu'ndan: Tasarının 432 nci maddesinde, bir payın, birden çok kişinin ortak mülkiyetinde olması durumunda, genel kurulda paydan doğan haklarını kullanabilmeleri için, üçüncü bir kişinin yanı sıra, paysahiplerinin içlerinden birini de temsilci olarak atayabilmelerini sağlamak amacıyla Komisyonumuzca değişiklik yapılmıştır
(Şerh No: 13115 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2012 17:34)

 Bilgi  [TK. 431] Gerekçesi
Tasarının 428 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında yer alan temsilciler ile tevdi eden temsilcilerinin temsilcisi olarak yetkilendirildikleri payların sayılarını, itibarî değerlerini ve gruplarını şirkete bildirmeleri gerekir. Bu yüküm, şeffaflık ilkelerinden kaynaklanmaktadır. Bildirim, en son genel kurulda yapılmalıdır. Bu bildirimi yapmadan elindeki temsil belgeleri ile genel kurula katılan kurumsal temsilci ve tevdi eden temsilcisi yetkisinin denetimi yapılmasına olanak vermeden ge...
(Şerh No: 13114 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2012 17:33)

 Bilgi  [TK. 430] Gerekçesi
Organ temsilcisinin, bağımsız temsilcinin ve kurumsal temsilcinin temsil yetkisini aldıkları ve almayı hedefledikleri pay senetlerine ait oyları nasıl kullanacaklarını gerekçeleri ile kamuya açıklamaları, istedikleri vekâletin içeriğini anlatmaları buna ilişkin ilânlar yayınlamaları sistemin doğası gereğidir. Açıklamaların reklam amaçlı olmaması ve bu yönde bir anlatımın tercih edilmemesi gerekir. Bunun sağlanabilmesi için Sanayi ve Ticaret Bakanlığının 210 uncu maddeye dayanarak tebliğ yayınlay...
(Şerh No: 13113 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2012 17:28)

 Bilgi  [TK. 429] Gerekçesi
Birinci fıkra: Hisse senetleri, saklanmak için açık kasa işlemiyle bankalara, yönetilmek üzere portföy danışmanlarına, yatırım yöneticilerine, saklama kuruluşlarına, rehin alacaklısına hatta aracı kurumlara ve avukatlara tevdi olunabilir. Anılan kurumların işlevleri kanunlar ile belirtilmiş olup, bunlar hiçbir şekilde zilyetliklerinde bulunan pay senetleri için oy kullanamazlar. Tevdi eden ile tevdi edilen arasındaki ilişkinin niteliği ve amacı gereği veya alınan özel veya genel bir yetkiye daya...
(Şerh No: 13112 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2012 17:27)

 Bilgi  [TK. 428] Gerekçesi
Bu madde ile izleyen maddeler yenidir. Söz konusu hükümler, aynı zamanda paysahibinin genel kurulda temsili ile ilgili yeni bir kurum, hatta sistem getirmektedir. Hükümlerin esin kaynağı İsv. BK m 689c vd. hükümleridir. Ancak Tasarı birçok noktada İsviçre'den ayrılmıştır. Bu sebeple, sistemimizin yerli olduğu söylenebilir. Herşeyden önce sistemi daha etkin hâle getiren genel kurula on-line katılma halen İsviçre'de mevcut değildir. Kurum mevzuatımıza, uygulamamızın gereksimlerine ve yapımıza uygu...
(Şerh No: 13111 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 14-02-2012 17:23)

"Tüketici kredisinde erken ödeme indirimi ve kredinin yıllık maliyet oranını hesaplama usul ve esaslar hakkında yönetmelik" yönetmeliğinin 5.maddesinde, Tüketicinin kredi verene borçlandığı toplam miktarı önceden ödeyebileceği gibi aynı zamanda bir ya da birden çok taksit ödemesinde bulunabileceğini belirtilmiştir. Davacının 13.3.2008 tarihinde kalan kredi miktarını ödediği dosya kapsamı ve bilirkişi raporu ile sabittir. O halde mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken aksine düşünc...
(Şerh No: 13110 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 14-02-2012 14:45)

The legator, may establish foundation by means of allocating the whole or some part of the portion that can be disposed of of his or her estate. Foundation shall only acquire legal entity on condition that being obeyed to the provisions of law.
(Şerh No: 13108 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 12-02-2012 18:02)

The reversionary heir, acquires the heritage in case he or she is alive at the moment of passage determined. If the reversionary heir died before the moment of passage, unless otherwise is provided in the disposition, the heritage descents to the first devisee. If the the first devisee is not alive at the death of the legator or has been devoid of the inheritance or refuses inheritance, the heritage descents to the reversionary heir.
(Şerh No: 13107 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 12-02-2012 18:00)

The first devisee, acquires the heritage as appointed heirs. The first devisee, possesses the heritage with the obligation of transferring it to the reversionary heir.
(Şerh No: 13106 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 12-02-2012 17:54)

Book of the heritage passed to the first devisee is kept by the court of peace. Unless the legator exempted expressly, delivery of the heritage to the first devisee depends upon him or her to provide security. That security in immovables, may be provided by being annotated the obligation of transferring the heritage to the land registers as well in case it has been regarded adequate. In case the first devisee does not provide security or puts prospective rights of the reversionary heir into danger, it is decided official management of the heritage.
(Şerh No: 13105 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 12-02-2012 17:51)

If the passage moment has not been specified in disposition, the heritage passes to the reversionary heir by the death of the first devisee. In case the passage moment has been specified in disposition but that moment has not come yet at the death of the first devisee, the heritage is delivered to the heirs of the first devisee on condition that they provide security. At the moment that there has not remained possibility the heritage to pass to the reversionary heir for any reason, the heritage descents to the first devisee, if the first devisee died to his or her heirs peremptoriliy.
(Şerh No: 13104 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 12-02-2012 17:44)

The legator, may make the person who he or she has appointed by his or her testamentary disposition as the first devisee obliged to transfer the heritage to the reversionary heir. The same obligation may not be burdened on reversionary heir. These rules are also applied in bequesting specific property.
(Şerh No: 13103 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 12-02-2012 17:33)

The legator, in case the heir who he or she has appointed dies before him or her or he or she refuses inheritence, may appoint one or more than one person as substitute heir in order to take the place of him or her. This rule is also applied in bequesting specific property.
(Şerh No: 13102 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 12-02-2012 17:28)

There may be requested proportional reduction of the dispositions which injured the estate inventory or gains made to the person liable to execute disposition or reserved portion. Even though the person liable to execute disposition refused heirship or gain bequested him or her or died before the legator or has been devoid of inheritance, the disposition remains in force; obligaton of execution passes to the beneficiaries of those situations. Legal or appointed heir, may request a disposition made in favour of him or her to be executed even though he or she has refused inheritance.
(Şerh No: 13100 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 12-02-2012 17:24)

Specific property bequested, is delivered in its condition that is at the moment of opening of the heritage; advantage and damage pass to the one who has been bequested specific property himself/herself at the moment of opening of the heritage. The person who is liable to execute disposition, becomes owned rights and liable from debts of the one acting without authority because of expenses that he or she made for and the damages that he or she caused to the specific property bequested after the opening of the heritage.
(Şerh No: 13099 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 12-02-2012 16:54)

The legator, may make a person gained by way of bequesting a specific property without appointing him or her as heir. As well as bequesting a specific property may be aimed at making a person gained the ownership of a property being in the estate or the right of usufruct on the whole or on some part of the estate by testamentary disposition, it may also be by means of making burdened the heirs or the persons who have been bequested specific property of execution of a deed, making put an annuity in favour of a person or making a person freed from debt on value of the estate. In case specific property bequested has not been in the estate, unless otherwise is understood from the disposition, ones who are liable to execute testamentary disposition are freed from debt.
(Şerh No: 13098 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 12-02-2012 16:36)

The legator, may appoint one or more than one person as heir for the whole or a certain proportion of the heritage. Every disposition, including obtaining of a person the whole or a certain proportion of the heritage, is deemed heir appointment.
(Şerh No: 13097 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 12-02-2012 16:11)

The legator, may bind his or her testamentary dispositions to conditions or impositions. Every person concerned may request the condition or imposition to be fulfilled dating from the moment that the disposition had effect and bore consequences. Conditions or impositions against law and moral, render the disposition invalid which they are related to. Conditions or impositions that are meaningless and in a nature disturbing other people only are deemed nonexistent.
(Şerh No: 13096 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 12-02-2012 16:07)

The legator, within the limits of freedom of disposition, may dispose of the whole or some part of his or her assets by will or contract of inheritance. The part which the legator has not disposed of descents to his or her legal heirs.
(Şerh No: 13095 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 12-02-2012 15:48)

The legator, may dismiss from heirship his or her descendant about whom there has been proof of insolvency for half of his or her reserved portion. However, it is essential that him or her to allocate that half to the children born or to be born of the dismissed from heirship. If the proof of insolvency has lost its validity when the heritage opened or the amount of debt which the proof contains does not exceed half purparty of the person dismissed from heirship, the dismissal is cancelled on request of one who has been dismissed.
(Şerh No: 13094 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 12-02-2012 15:43)

Dismissal from heirship, is only valid in case the legator has indicated the ground in his or her disposition concerning that. If the person dismissed from heirship raises objection, proving of the ground indicated, is incumbent on the heir who benefits from dismissal or on creditor of will. In case existence of the ground could not be proved or the ground of dismissal has not been indicated in disposition, the disposition is executed except reserved portion of the heir; however, if the legator has made that disposition because of an express error into which he or she has fallen regarding the ground of dismissal, dismissal is invalid.
(Şerh No: 13093 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 12-02-2012 15:36)

As well as the person who has been dismissed from heirship may not receive share from the heritage; he or she can not institute action for reduction either. Unless the legator disposed of in any other way, the purparty of the person who has been dismissed from heirship, as though that person died before the legator, descents to the descendant of the person dismissed from heirship if there is any, if there is no to legal heirs of the legator. The descendant of the person dismissed from heirship, may claim his or her reserved portion as though that person died before the legator.
(Şerh No: 13092 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 12-02-2012 15:25)

In the following circumstances, the legator may dismiss his or her heir who has reserved portion by a testamentary disposition: 1. If the heir, has commited a gross crime against the legator or one of kinsmen/kinswomen of him or her, 2. If the heir, has not fulfilled to a considerable extent his or her obligations arising from family law towards the legator or family members of him or her.
(Şerh No: 13091 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 12-02-2012 15:21)

In case of entering of the legator into contract of life insurance in favour of third person in order to be paid at the death of him or her or appointing such a person as beneficiary later or transferring without consideration of his or her right of demand that is towards the insurer to third person through an inter vivos or testamentary disposition, purchasing value of the receivable of insurance that is on the date of the legator’s death is added to the estate.
(Şerh No: 13090 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 12-02-2012 15:11)

Inter vivos dispositions of the legator without consideration, to the extent that they have been subject to reduction, are added to the estate in calculation of the part that can be disposed of.
(Şerh No: 13089 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 12-02-2012 14:58)

The part can be disposed of, is calculated according to the situation of the estate that is on the date of its legator’s death. While making calculation, debts of the legator, funeral expenses, expenses of sealing and writing of the estate, subsistance costs for three months of the persons lived with and cared by him or her are deducted from the estate.
(Şerh No: 13088 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 12-02-2012 14:45)

Reserved portion is made up of the following proportions; 1. Half of the legal purparty for descendants, 2. One fourth of the legal purparty for each one of mother and father, 3. (REPEALED PARAGRAPH Official Gazette: May 10,2007 Official Gazette No: 26518 Act No: 5650/2) 4. For surviving spouse, the whole of the legal purparty in case he or she has been heir together with the category of descendants or of mother and father, three fourths of the legal purparty in other cases.
(Şerh No: 13087 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 12-02-2012 14:37)

(AMENDED ARTICLE Official Gazette: May,10,2007 Official Gazette No: 26518 Act No: 5650/1) The legator who has mother and father or spouse as heirs, may make testamentary disposition in part except reserved portion of his or her heritage. If there is no any one of those heirs, the legator may dispose of the whole of his or her heritage.
(Şerh No: 13086 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 12-02-2012 14:32)

Testamentary disposition that the legator made under the influence of error, fraud, intimidation or coercion is invalid. However, in case the legator has not withdrawn from disposition within one year commencing from the date on which he or she discovered that he or she has been mistaken or cheated or on which she or he got free from the influence of intimidation or coercion. In case of express error in specification of the person or the thing in testamentary disposition, if actual wish of the legator can be determined as certain, the disposition is corrected according to that wish.
(Şerh No: 13085 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 12-02-2012 14:18)

It is essential to have discretion and to be major and not to be incapacitated in order to be able to make contract of inheritance.
(Şerh No: 13084 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 12-02-2012 14:15)

It is essential to have discretion and to be of full age of fifteen in order to be able to bequest.
(Şerh No: 13083 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 12-02-2012 14:09)

The heritage of the person died without leaving heir passes to the State.
(Şerh No: 13082 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 12-02-2012 14:07)

Teselsülden yararlanma hakkı zarara uğrayanın/alacaklının olduğundan; zarara uğrayan/alacaklı bu hakkını kullanmadıkça, yani müteselsilen tahsil isteğinde bulunmadıkça, mahkeme re'sen onun yararına teselsül kuralını uygulayamaz. Çünkü, hakim istek ile bağlı olup, istek dışı bir karar veremez.
(Şerh No: 13080 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2012 15:21)

 Bilgi  [TK. 427] Gerekçesi
Birinci fıkra: Temsilcinin talimata uyma yükümünü öngören bu hüküm yenidir. Hüküm münferit temsil ile -kural olarak - kitlesel temsile (Tasarı m. 428 ve 429) de uygulanır. Ancak ikinci tür temsil ile ilgili bazı istisnalar (Tasarı m. 429.1) öngörülmüştür. Birinci fıkrada ayrıca talimatın vekâlet sözleşmesinin iç ilişkisine ait kurum olduğu ve oyu ve dolayısiyle genel kurul kararını geçersiz kılamayacağı da belirtilmiştir. İkinci fıkra: İkinci fıkra, sahibinin zilyedliğinde bulunmayan hamil...
(Şerh No: 13079 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2012 00:33)

 Bilgi  [TK. 426] Gerekçesi
Hüküm, 6762 sayılı Kanunun 360 ıncı maddesini -kural olarak - devam ettirmektedir. Hakların kullanılabilmesi için paysahibi bu sıfatını şirkete ispatlamalıdır. Birinci fıkrada, pay defterine yazılabilen paysahiplerinin bunu pay defteri aracılığı ile, ikinci fıkrada da hamiline yazılı hisse senetlerinde zilyetlikle ispat edebilecekleri hükme bağlanmıştır. Nama yazılı paylar yönünden 496 ncı maddenin de gözönüne alınacağı şüphesizdir. Tasarının 426 ncı maddesi paysahipliğinin ispatında pay defteri...
(Şerh No: 13078 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2012 00:32)

 Bilgi  [TK. 425] Gerekçesi
Maddenin kaynağı İsv. BK 689 (2)'dir. Hüküm paysahipliği haklarının temelini oluşturan temsil edilebilirlik ilkesini, esas sözleşme, genel kurul kararları, diğer düzenlemeler ve özellikle idari tasarruflarca kaldırılamayacak bir kanunî kural haline getirmekte; aksine düzenlemeleri geçersiz kılmaktadır. Hükmün, temsil edilebilirliği ağır şekil şartlarına bağlayan düzenlemeleri de engellediği, yerli ve yabancı doktrinde savunulur. Kanun koyucu, temsilcinin paysahibi olmasını şart koşan esas sözleş...
(Şerh No: 13077 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2012 00:28)

 Bilgi  [TK. 424] Gerekçesi
6762 sayılı Kanunun 380 inci maddesinin esas itibarıyla tekrarıdır. Ancak "bu hususta bilinçli hareket edilmişse" ibaresi metne eklenmiştir. İbare sadece "bilânço şirketin gerçek durumunun görülmesine engel olacak yanlış bir takım hususları içeriyorsa" ifadesi ile ilgili olup, anılan cümle parçasını nitelendirmektedir. Peçeleme bilinçsiz bir şekilde de yapılmış olabilir veya bilânçoya konulan bir kalem mesela karşılık amacını aşan bir şekilde gerçek durumun görülmesine engel olabilir. Bu hâller ...
(Şerh No: 13076 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2012 00:25)

 Bilgi  [TK. 423] Gerekçesi
Hüküm, 6762 sayılı Kanunun 379 uncu maddesinin tekrarıdır.
(Şerh No: 13075 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2012 00:24)

 Bilgi  [TK. 422] Gerekçesi
Hüküm, 6762 sayılı Kanunun 378 inci maddesinin ikinci fıkrasının tekrarıdır. Adalet Komisyonu Raporu'ndan: Alt Komisyonca, Tasarının 422 nci maddesi, her karar için kullanılan olumlu ve olumsuz oy sayısının da tutanakta gösterilmesini içerecek şekilde yeniden düzenlenmiştir. Yapılan bu değişiklik Komisyonumuzca da kabul edilmiş; ayrıca, 407 nci maddede açıklanan hususlar çerçevesinde "komiser" ibaresi yerine "Bakanlık temsilcisi" ibaresi tercih edilmiştir.
(Şerh No: 13074 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2012 00:23)

 Bilgi  [TK. 421] Gerekçesi
Madde, sadece esas sözleşme değişikliklerine uygulanacak toplantı ve karar nisaplarını göstermektedir. Nisaplar "kararlar" bağlamında ifade edilmiştir. Ancak hükümlerden de anlaşılacağı üzere, öngörülen kararların alınabilmeleri en az o oranda toplantı nisabının varlığı ile mümkündür. Birinci fıkra: Birinci fıkra, esas sözleşmenin değiştirilmesi ile ilgili toplantı ve karar nisabına ilişkin genel hükmü içermektedir. Bu hüküm, esas itibarıyla, 6762 sayılı Kanunun 388 inci maddesinin üçüncü ve ...
(Şerh No: 13073 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2012 00:20)

 Bilgi  [TK. 420] Gerekçesi
Birinci fıkra: Hüküm 6762 sayılı Kanunun 377 nci maddesindeki ilkeleri aynen korumaktadır. Azlık halka açık olan ve olmayan anonim şirketler yönünden farklı tanımlanmıştır. İkinci fıkra: 6762 sayılı Kanunun 377 nci maddesinin ikinci cümlesi hükmü bir açıklayıcı ek ile aynen tekrar edilmiştir. Bu ek yeni bir ertelemenin yapılmasının şartını açıklığa kavuşturmaktadır. Adalet Komisyonu Raporu'ndan: Alt Komisyonca, Tasarının 420 nci maddesinin ikinci fıkrasında "bilanço" ibaresi yerine "fin...
(Şerh No: 13072 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2012 00:12)

 Bilgi  [TK. 419] Gerekçesi
Maddede yerleşik uygulama hükme bağlanmıştır. İkinci fıkra yeni olup, bazı ülkelerin kanunlarında (Alm POK 129 (1) paragrafı) yer alan bir düzen hükmüdür. 407 nci maddenin üçüncü fıkrası dolayısıyla ülkemiz için de yararlı olacağı düşünülmüştür.
(Şerh No: 13071 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2012 00:11)

 Bilgi  [TK. 418] Gerekçesi
Maddede, 6762 sayılı Kanunun 372 inci maddesi ve 378 inci maddesinin birinci fıkrası hükmü tekrarlanmıştır.
(Şerh No: 13070 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2012 00:10)

 Bilgi  [TK. 417] Gerekçesi
Hazır bulunanlar listesine ilişkin bu hüküm, 6762 sayılı Kanunun 376 ncı maddesinin bazı noktalarda daha açık bir ifade kullanılarak kaleme alınmış şeklidir. Hüküm, hazır bulunanlar listesinin tanımını da vermiştir. İkinci fıkradaki komiser 407 nci maddesinin üçüncü fıkrası anlamında yorumlanmalıdır. Adalet Komisyonu Raporu'ndan: Alt Komisyonca, Tasarının 417 nci maddesi, kısa bir süre önce faaliyete geçen Merkezi Kayıt Kuruluşu dikkate alınarak ve Sermaye Piyasası Kurulunun önerisi çerçev...
(Şerh No: 13069 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2012 00:10)

 Bilgi  [TK. 416] Gerekçesi
Birinci fıkra: Hükmün yeniliği, toplantıda geçerli karar alınabilme şartının yüzde yüz katılımın devamına bağlı olduğunun açıklığa kavuşturulmuş bulunmasıdır. Uygulamada tartışmalı olan bu nokta, toplantının niteliğine uygun bir şekilde çözüme kavuşturulmuştur. Bir paysahibinin toplantıyı terk etmesi ile çağrısız genel kurulun karar alabilme yeteneğini ortadan kaldırır. Çünkü, çağrısız genel kurulun karar alabilme ehliyeti, sadece toplantının açılışında değil toplantı süresince de aranır. Buna k...
(Şerh No: 13068 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2012 00:09)

 Bilgi  [TK. 415] Gerekçesi
Birinci fıkra: Bu hüküm 6762 sayılı Kanunun 360 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası hükmünden alınmıştır. İkinci fıkra: Hüküm yeni olup, özellikle pay senedi borsada işlem gören anonim şirketlerde beyaz ciro ile dolaşımda bulunan nama yazılı hisse senetlerinin sahiplerinin genel kurula katılmalarını sağlamak ve bunu kolaylaştırmak amacıyla öngörülmüştür. Başka bir deyişle, uygulamanın ortaya koyduğu önemli bir gereksinim, özellikle pay senetleri borsada işlem gören anonim şirketlerde pay defteri i...
(Şerh No: 13067 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2012 00:07)

 Bilgi  [TK. 414] Gerekçesi
Hüküm 6762 sayılı Kanunun 355 inci maddesinin tekrarıdır. Ancak 1527 nci maddeye uygun olarak Web sitesi hükme eklenmiştir.
(Şerh No: 13066 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2012 00:05)

 Bilgi  [TK. 413] Gerekçesi
Hükmün son fıkrası yenidir. Bu madde genel kurula yönetim kurulu üyelerini her olağan genel kurul toplantısında görevden alabilme olanağını vermektedir. Hükmün temelindeki mantık şudur: Genel kurul yılsonu finansal tablolarının ve yıllık faaliyet raporunun ortaya koyduğu sonuçlardan memnun kalmamışsa yönetim kurulunu değiştirebilmelidir; icraatı beğenilmeyen bir yönetim kurulu süre endişeleriyle görevde tutulmamalıdır.
(Şerh No: 13065 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2012 00:05)

 Bilgi  [TK. 412] Gerekçesi
6762 sayılı Kanunun 366 ncı maddesi Tasarıda dört değişiklikle aynen devam ettirilmiştir. (1) Talebe beş gün içinde olumlu cevap verilmediği takdirde azlık mahkemeye başvurur. (2) Kural olarak talep evrak üzerinden incelenir. Zorunluluk halinde mahkeme duruşma yapabilir. Zorunluluk olayın niteliğinden doğabilir. (3) Mahkeme, toplantıya gerek görürse, toplantıyı yapmak görev ve yetkisiyle donatılmış bir kayyım atar. Bu hükümle uygulamada karşılaşılan bir çok soruna çözüm getirilmiş olmaktadır.(4)...
(Şerh No: 13064 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2012 00:04)

 Bilgi  [TK. 411] Gerekçesi
Birinci fıkra: 6762 sayılı Kanunun 366 ncı maddesi değişikliklerle tekrar edilmiştir. Söz konusu değişiklik bu maddeye özgü olmak üzere, azlık kavramının halka açık olan ve olmayan şirketlerde farklı yüzdelerle tanımlanmasıdır. İkinci fıkra: İkinci fıkra uygulamada sorun yaratan bir konuyu çözüme bağlamak amacıyla öngörülmüştür. "İlan ücretinin yatırılması tarihi"nin hem zaman hem de ispat yönünden uygun olduğu düşünülmektedir. Çünkü, para yatırılmadığı takdirde gerekli ekin yapılması hemen m...
(Şerh No: 13063 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2012 00:04)

 Bilgi  [TK. 410] Gerekçesi
6762 sayılı Kanunun 365 inci maddesinin yerine geçen bu madde, yeni sistemin gereği olarak, denetçiye yer alan çağrı yetkisi tanınmasına ilişkin bir hükme yer vermemiştir. Tasarı ayrıca, uygulamada tartışmalı olan bir sorunu açık çözüme kavuşturmuştur. Genel kurul, süresi dolmuş olsa, bile yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılabilir. Tasfiye halinde de yetki yönetim kurulundadır. Tasfiye memurları sadece görevleri ile ilgili konular dolayısıyla genel kurulu toplantıya çağırabilirler. ...
(Şerh No: 13062 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2012 00:00)

 Bilgi  [TK. 409] Gerekçesi
Hüküm, 6762 sayılı Kanunun 364 üncü maddesinin tekrarıdır. 6762 sayılı Kanunda yer alan, yorum güçlüklerine yol açan, hiçbir uygulaması bulunmayan ve kâr payı avansı karşısında anlamını tamamen yitiren yılda bir kaç defa kâr dağıtan anonim şirketlere ilişkin hüküm, Tasarıya alınmamıştır. Üçüncü fıkrada genel kurulun, esas sözleşmede öngörülmek şartıyla şirket merkezinin bulunduğu yer dışında Türkiye'de veya başka bir yerde toplanmasına olanak sağlanmıştır. Toplantının yurt dışında yapılma sor...
(Şerh No: 13061 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 10-02-2012 23:58)

 Bilgi  [TK. 408] Gerekçesi
Birinci fıkra: Genel kurul karar verme yetkisini kanundan ve kanun hükümleri çerçevesinde esas sözleşmeden alır. Esas sözleşme, anonim şirketin organsal yetki sistemini kuran yapısına ve organlar arasındaki kanunî işlev dağılımına aykırı bir şekilde genel kurulu yetkilendiremez; yönetim kurulu kendisine kanunla bırakılan, devredilemez yetkileri genel kurula nakledemez, onun onayına bağlayamaz. Genel kurul da diğer organlara ait devredilemez yetkileri kendisine çekemez. Yönetim kurulu da genel ku...
(Şerh No: 13060 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 10-02-2012 23:57)

 Bilgi  [TK. 407] Gerekçesi
Birinci fıkra: Birinci fıkra genel kurulun, bir taraftan şirket işlerine ilişkin kararların alındığı bir iç organ olduğunu, diğer taraftan da, şirketin iradesini oluşturmasının aracı olan paysahipliği haklarının kural olarak - bu organda kullanıldığını hükme bağlamaktadır. Hükmün kendisine, doğrudan, paysahiplerinin katılma, önerme, tartışma ve oy verme gibi yönetime ilişkin haklarını konu aldığı görülmektedir. Anılan hakların genel kurulda kullanılması hem genel kurulu hem de bu hakları niteley...
(Şerh No: 13059 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 10-02-2012 23:53)

 Bilgi  [TK. 406] Gerekçesi
Hüküm bir taraftan Tasarının 403 üncü, diğer taraftan da 199 uncu maddesi ile ilgilidir. Denetçinin sınırlı olumlu görüş veya kaçınma yazısı yazmasına şirketin hakim şirketle veya topluluk şirketlerinden biri ile ilişkileri sebep oluşturabilir. Söz konusu ilişkiler kanunlara aykırı bulunabilir; bu ilişkilerden şirket kayba uğradığı halde bu paysahiplerinden saklanmış olabilir veya yönetim kurulu kayba işaret edip denkleştirme tazminatının ödenmediğini ifade etmiş olabilir. Durumun açıklığa kavuş...
(Şerh No: 13058 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 10-02-2012 23:46)

 Bilgi  [TK. 405] Gerekçesi
Tasarının 405 inci maddesi, şirket ile ilgili herhangi bir mevzuat veya esas sözleşme hükmünün yorumlanmasında, şirket ile denetçi arasındaki görüş ihtilaflarının mahkeme kararı ile çözüme bağlanmasına ilişkindir. Denetçinin doğru olmayan yorumu onun sınırlı olumlu görüş veya kaçınma yazısı yazmasına sebep olabilir. Her iki yazının da sonuçlarının ağır olduğu 403 üncü maddenin gerekçesinde açıklanmıştır. Hüküm denetçinin yanlış yorumu ile söz konusu ağır sonuçların doğmasına engel olunması amacı...
(Şerh No: 13057 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 10-02-2012 23:45)

 Bilgi  [TK. 404] Gerekçesi
Birinci fıkra - üçüncü fıkra: Tasarının 404 üncü maddesi 554 üncü maddeden farklı olarak denetçinin davranış yükümünden doğan sorumluluğunu düzenlemektedir. "Davranış" sözcüğü dürüstlüğü, tarafsızlığı ve şirket sırrına bağlılığı içerir ve ifade eder. "Dürüstlük" ise meslekî etik dahil her türlü âhlakî kurallara gönderme yapar. "Dürüst" sözcüğü Alm. TK 323'deki "gewissenhaft" sözcüğünün karşılığı olarak kullanılmıştır. Bu karşılık başarılı bulunmayabilir. Çünkü, Almanca terimin, "dürüst" dışında ...
(Şerh No: 13056 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 10-02-2012 23:44)

 Bilgi  [TK. 403] Gerekçesi
Denetçi sonuçta görüşünü üç yazıdan birini vererek açıklar: (1) Olumlu görüş yazısı. (2) Sınırlı olumlu görüş yazısı. (3) Olumsuz görüş yazısı. Bu üç yazı dışında yazı verilmesi veya herhangi bir yazı verilmemesi mümkün değildir. Düzeltme şartına bağlı olumlu görüş, Tasarıda açıkça yer almamakta, ancak hükmün kaynağı olan Alman öğretisinde kabul görmektedir. Her üç yazı da gerekçeli olmalıdır. Açık anlatım ve bildirim ilkesi burada da geçerlidir. "Yazı" teriminin tercih edilmesinin sebepleri ...
(Şerh No: 13055 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 10-02-2012 23:39)

 Bilgi  [TK. 402] Gerekçesi
Hüküm, denetim raporunun şekline ve içeriğine ilişkin gereklilikleri içermektedir. Bunlardan birincisi, raporun kaleme alınış şeklini (birinci fıkra) ve karşılaştırmalı olmasına ilişkin şartları ortaya koymaktadır. Rapor, geçmiş yılla karşılaştırmalı olarak finansal tabloları denetim açısından değerlendirecektir. İkincisi, raporun zorunlu asgarî içeriğidir. Birinci fıkra: Birinci fıkra iki temel zorunluğa yer vermiştir. Rapor; (a) açıklık ilkesine uymalı ve (b) geçmiş yıl ile karşılaştırmayı ...
(Şerh No: 13054 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 10-02-2012 23:27)

 Bilgi  [TK. 401] Gerekçesi
Birinci fıkra: Birinci fıkranın ilk cümlesi tablolar ile raporların gerektiği şekilde ve içerikte eksiksiz ve zamanında yönetim kurulu tarafından denetçiye teslimini, ikincisi ise gene aynı organ tarafından denetlemenin yapılabilmesi için gerekli olanakların hazırlanıp sağlanmasını ifade eder. Defterler, yatırım planları, teşvik başvuruları, belgeleri, sözleşmeler, müsbit evrak vs. ve envanter, kasa, aktif ve pasif kalemler, ekler birlikte denetime amade tutulmalıdır. İkinci fıkra: İkinci fık...
(Şerh No: 13053 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 10-02-2012 23:24)

4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Yasanın 2/4 maddesindeki özel gerçek içtima hükmü uyarınca, hem 4320 sayılı yasa hükümlerine göre verilen koruma kararına aykırı davranma, hem de T.C.Y.'nın 232/1 maddesine uyan kötü muamele suçlarını oluşturduğu gözetilerek her iki yasa ile ayrı ayrı mahkumiyet hükmü kurulması gerekir.
(Şerh No: 13052 - Ekleyen: Av.Evren AKÇAY - Tarih : 10-02-2012 16:45)

Surviving spouse, becomes heir to his or her legator at the following rates according to the category which he or she is together with; 1. In case he or she becomes heir together with descendant of the legator, one fourth of the heritage, 2. In case he or she becomes heir together with the category of mother and father of the legator, half of the heritage, 3. In case he or she becomes heir together with grandmother and grandfather of the legator and children of them, three fourths of the heritage, if those have not been either the whole heritage descents to the spouse.
(Şerh No: 13049 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 09-02-2012 12:24)

Heirs of the legator who has no descendants, no mother and father and their descendants, are his or her grandmothers and grandfathers. Those are heirs at equal rate. Respective descendants of take the places of grandmothers and grandfathers who died before the legator, by way of succession in every degree. In case one of grandmothers and grandfathers from the side of mother or father has died without having descendant before the legator, the share accrued him or her descents to the heirs on the same side. In case both of grandmother and grandfather from the side of mother or father have died without having descendant before the legator, the whole heritage descents to the heirs on the other side. If there is surviving spouse, in case one of grandmothers and grandfathers died before the legator, pass his or her share to his or her own child; if he or she has no child, to grandmother and grandfather on that side; in case both of grandmother and grandfather on one side died their shares pass to the other side.
(Şerh No: 13047 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 09-02-2012 12:20)

Heirs of the legator who has no descendants, are his or her mother and father. Those are heirs at equal rate. Respective descendants of take the places of mother and father who died before the legator, by way of succession in every degree. In case there is no any heir on one side, the whole heritage descents to the heirs on the other side.
(Şerh No: 13046 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 08-02-2012 22:40)

Adopted and his or her descendants, become heirs to adopter as blood kins. Heirship of the adopted in his or her own family continues too. Adopter and his or her kins, may not be heirs to the adopted.
(Şerh No: 13050 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 08-02-2012 22:33)

Those who born out of wedlock and whose lineage ties have been formed through recognition or judicial decision, become heirs as kins in wedlock from the side of father.
(Şerh No: 13048 - Çeviren: Av.Kadir ORUÇ - Tarih : 08-02-2012 22:21)

 
THS Sunucusu bu sayfayı 0,07777810 saniyede 10 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.