Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Hasta Hakları

Yazan : Tuğçe Oral [Yazarla İletişim]

Makale Özeti
Hasta ve hekim arasında, hekimin teknik bilgisi ve hastanın somut olayın niteliklerine göre belki de hayatını kurtarmak için başka şansının olmaması dolayısıyla, hekimin lehine bir ilişki vardır. Bu durum, zaman zaman hekimin lehine olan bu ilişkiyi, kötüye kullanmasıyla sonuçlanabilir. Bu sebeplerden dolayı, kişilik haslarının gelişmesiyle, hasta haklarına da önem verilmiş ve hastanın statü açısından hekime yaklaşması sağlanmıştır. Bu çalışmada, bu hakların tarihsel gelişimi, neler olduğu somut olaylara atıflarda bulunularak incelenmiştir. Anahtar kelimeler: tıp hukuku, hasta hekim ilişkisi, hak, hasta

HASTA HAKLARI
PLAN
GİRİŞ
Kişilik Hakları ve Hasta Hakları
1. Kişilik Hakları
2. Hasta Hakları
a. Hasta ve Hak Kavramı
b. Hasta Haklarının Tarihsel Gelişimi
1. Hasta Hakları Bildirgesi
2. Lizbon Bildirgesi
3. Avrupa Hasta Haklarının Geliştirilmesi Bildirgesi
4. Bali Bildirgesi
5. Hasta Haklarına İlişki Avrupa Statüsü(Ana Sözleşme)
c. Hasta Haklarının Türkiye’de Gelişimi
d. Hasta Hakları Kavramı
e. Hasta Hakları Konusunda Benimsenen İlkeler
f. Hasta Hakları Yönetmeliğinde Hastalara Tanınan Haklar
1. Hastanın Sağlık Hizmetlerinden Adalet ve Hakkaniyete Uygun Olarak Faydalanma Hakkı
2. Hastanın Sağlık Kuruluşunu Seçme ve Değiştirme Hakkı
3. Hastanın Personeli Tanıma Seçme ve Değiştirme Hakkı
4. Hastanın Bilgilenme Hakkı
5. Hastanın Öncelik Sırasının Belirlenmesini İsteme Hakkı
6 Hastanın Tıbbi Gerekliliklere Uygun Teşhis Tedavi ve Bakım Hakkı
7. Hastanın Tıbbi Özen Gösterilmesini İsteme Hakkı
8. Gizlilik Hakkı
9. Güvenliğin Sağlanması Hakkı
10.Hastanın Dini vecibeleri yerine getirebilme ve dini hizmetlerden faydalanma hakkı
11.İnsani değerlere saygı gösterilmesi ve ziyaret
12.Refakatçi bulundurulması
13.Hastanın Müracaat, Şikâyet ve Dava Hakkı

GİRİŞ

Hasta ve hekim arasında, hekimin teknik bilgisi ve hastanın somut olayın niteliklerine göre belki de hayatını kurtarmak için başka şansının olmaması dolayısıyla, hekimin lehine bir ilişki vardır. Bu durum, zaman zaman hekimin lehine olan bu ilişkiyi, kötüye kullanmasıyla sonuçlanabilir. Bu sebeplerden dolayı, kişilik haslarının gelişmesiyle, hasta haklarına da önem verilmiş ve hastanın statü açısından hekime yaklaşması sağlanmıştır. Bu çalışmada, bu hakların tarihsel gelişimi, neler olduğu somut olaylara atıflarda bulunularak incelenmiştir.



Kişilik Hakları ve Hasta Hakları
1. Kişilik Hakları
Kişilik hakları kişinin toplum içindeki saygınlığını ve kişiliğini serbestçe geliştirmesini temin eden varlıkların tümü üzerindeki haklardır.1 Kişilik hakları, kişisel değerlerin bütünü üzerinde geçerlidir. Bu hakların içine, kişinin yaşam hakkı, beden bütünlüğü, sağlık hakkı, kişinin şeref ve onuru gibi konular da girer.
Kişilik hakkının koruduğu hukuki varlıklar para ile ölçülemese de, bazı kişisel varlıkların ihlali, malvarlığına yönelik sonuçlar doğurabilir.2 Örneğin, yanlış tedavi nedeniyle kişinin çalışamaz hale gelmesinden doğan ücret alacağı hakkında, tıbbi müdahale ile kişinin vücut bütünlüğü ihlal edilmesine karşın malvarlığına yönelik bir zararı da ortaya çıkmaktadır.3
Kişilik haklarının diğer bir özelliği de kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar olmalarıdır. Bu nedenle kişi, rızasının alınmadığı özel durumlar ya da ehliyetsiz olması dışında tıbbi müdahaleye rızayı bizzat kendisi vermelidir. Kişilik hakları, kişiye bağlı olan, devredilemeyen ve vazgeçilemeyen haklardır. 4 Zira, Medeni Kanun’un 23. maddesinde şu hüküm yer almaktadır:
“Kimse, hak ve fiil ehliyetlerinden kısmen de olsa vazgeçemez.
Kimse özgürlüklerinden vazgeçemez veya onları hukuka ya da ahlâka aykırı olarak sınırlayamaz.
Yazılı rıza üzerine insan kökenli biyolojik maddelerin alınması, aşılanması ve nakli mümkündür. Ancak, biyolojik madde verme borcu altına girmiş olandan edimini yerine getirmesi istenemez; maddî ve manevî tazminat isteminde bulunulamaz.”
Ayrıca,
“Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.
Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.”
hükmünü buyuran Medeni Kanun’un 24. Maddesi ile,
“Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir.”
şeklinde düzenlenmiş bulunan Borçlar Kanununun 49. maddesinin birinci fıkrası, kişilik haklarına herhangi bir saldırı halinde uygulanacak olan yaptırımları öngörmektedirler.

2. Hasta Hakları
a. Hasta ve Hak Kavramı
Hasta Hakkı kavramını tanımlayabilmek için öncelikle “hasta” ve “hak” kavramlarının üzerinde durulması gerekmektedir.
Hastanın kim olduğunu anlayabilmek için öncelikle sağlığı ve hastalığı tanımlamak gerekir. Dünya Sağlık Örgütünün anayasasında, ‘Sağlık yalnız hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir’ diye tanımlamaktadır.5
Sağlık kavramı ile çağrışım yapan hastalık, en yalın biçimiyle sağlık durumunun çeşitli nedenlerle normalden sapma göstermesidir. Nitekim Dünya Sağlık Örgütü, hastalığı, organizmanın yaralanması yada çeşitli nedenlerle homeostatik dengenin bozulması olup, beraberinde fizyolojik, psikolojik, sosyal ve ekonomik sorunları da olan bir durum olarak tanımlamıştır.6
Hasta kavramı kökeni itibariyle Farsça bir terim olup “yorgun” anlamına gelmekle beraber, bir tedaviye ya da cerrahi müdahaleye, gerek rızasıyla gerekse zaruret halinde rızası alınmadan maruz kalan7 kişidir.
Hasta Hakları Yönetmeliğinin 4. maddesinin birinci fıkrasının b bendinde hasta, “sağlık hizmetlerinden faydalanma ihtiyacı bulanan kimse” olarak tanımlanmıştır.
Hak, insanın doğuştan getirdiği ve daha sonra hukuk düzeni tarafından da kendisine verilip korunan menfaat, hukuk düzenince tanınan maddi-manevi yetkidir.

b. Hasta Haklarının Tarihsel Gelişimi
Hasta haklarını ilk düzenleyen metin Hipokrat yeminidir.8 Hipokrat, hekimlik mesleği uygulamalarını etik bir zemine oturtmuş, hekim ve hasta ilişkisinde bugün gelinen noktanın temellerini atmıştır. Hipokrat, hekim hasta ilişkisinde hekime görev yüklemiş ve hastanın yararını ön plana çıkarmıştır.9
Hipokrat’ın ön plana çıkardığı bu geleneksel tıp etiği kurallarının yazıya dökülmesi, genel olarak İnsan Haklarını ele alan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi(10 Aralık 1948)’ yle başlamıştır. Özel olarak Hasta Haklarının ele alınması 1970’li yıllara gelindiğinde görülmektedir. Hasta hakları kavramı öncelikle uluslararası kuruluşlar tarafından gündeme getirilmiştir. Hasta Hakları konusundaki ilk metin 1973 yılında ABD’ de Amerikan Hastaneler Birliği tarafından kabul edilen 8 maddeden oluşan bildirgedir. 1981’de Dünya Tabipler Birliği tarafından yayınlanan ve altı maddeden oluşan Lizbon Bildirgesi ile gündeme gelen hasta hakları kavramı, 28- 30 Mart 1994 tarihleri arasında Dünya Sağlık Örgütü’nün Avrupa Bürosu’nca Amsterdam’da gerçekleştirilen toplantılar sonucunda Avrupa Hasta Haklarının Geliştirilmesi Bildirgesi vasıtasıyla 6 ana başlık altında toplanmıştır. Hasta hakları, 1995 yılında Dünya Tabipler Birliği tarafından yayınlanan ve Lizbon Bildirgesinde gündeme getirilen hakların geliştirildiği Bali Bildirgesiyle, 11 başlık altında açıklanmıştır. Avrupa Birliği ülkeleri için temel doküman olarak, 2002’de Roma’da Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsü Ana Sözleşmesi hasta haklarını 14 başlık altında toplayarak açıklanmıştır.

1. Hasta Hakları Bildirgesi
Bu bildirge, 1973 yılında ABD’de Amerikan Hastaneler Birliği tarafından kabul edilmiş olup hastalara şu hakları vermiştir:
1. İlgili ve saygılı bakım alma
2. Bakımdan sorumlu olan hekim ve hemşireyi tanıma
3. Hastalığa konulan tanıyı bilme, uygulanan bakım ve tedavi hakkında, riskleri veya diğer olası seçenekler hakkında bilgilendirilme, uygulamalar öncesi fikrinin alınmasını isteme, gerekirse reddedebilme, olası sonuçlar hakkında bilgilendirilme
4. Mahremiyetinin korunmasını isteme
5. Hastane kurallarını bilme
6. Taburcu olduktan sonra ilaç kullanma, kontroller, hekimleriyle iletişim kurma yolları hakkında önceden bilgi sahibi olabilme
7. Hastane faturasının içeri¤i ve ödeme koşulları hakkında bilgilendirilme
8. Üzerinde yapılacak araştırmalara katılıp katılmama konusunda karar verebilme

2. Lizbon Bildirgesi
Dünya Tıp Birliği’nin 34. Genel Kurulu’nda ilan edilen Lizbon Bildirgesi, hasta hakları ile ilgili olarak ilk uluslararası belgedir. Lizbon Bildirisi, temel hasta haklarını konu alan 6 madde ve hekimlere bunları sağlamak konusunda görev veren bir paragraftan oluşmaktadır.
“ ‘Hekim, pratik, etik ve yasal tüm zorlukların bilincinde olarak, her koşulda vicdanının sesini dinlemeli ve hasta için en iyi olanı yapmalıdır. Aşağıdaki bildirge hekimlik mesleğinin hastalara sağlamayı amaçladığı temel hakları içermektedir. Yasalar veya hükümet uygulamalarının hastaların bu haklarına uygun olmadığı durumlarda bu uygulamaları düzeltmeye veya ortadan kaldırmaya çalışmalıdır.’
1. Hasta, hekimini özgürce seçme hakkına sahiptir.
2. Hasta, hiçbir dış etki altında kalmadan özgürce klinik ve etik kararlar verebilen bir hekim tarafından bakılabilme hakkına sahiptir.
3. Hastanın, yeterli ölçüde bilgilendirildikten sonra önerilen tedaviyi kabul veya reddetme hakkı vardır.
4. Hasta hekimden, tüm tıbbi ve özel hayatına ilişkin bilgilerin gizliliğine saygı duyulmasını bekleme hakkına sahiptir.
5. Her hastanın onurlu bir şekilde ölme hakkı vardır.
6. Hasta, uygun bir dini temsilcinin yardımı da dahil olmak üzere, ruhi ve manevi teselliyi kabul veya reddetme hakkına sahiptir.”

3. Avrupa’da Hasta Haklarının Geliştirilmesi Bildirgesi
Amsterdam Bildirgesi olarak da adlandırılan Bildirge 28-30 Mart 1994 tarihleri arasında Amsterdam’da düzenlenen “Hasta Hakları Konusunda Avrupa Danışmanlığı” konulu toplantıda kabul edilmiştir.
Bildirgede hasta hakları 6 başlık altından toplanmıştır:
9. Sağlık bakımında (hizmetlerinde) insan hakları ve değerleri
10. Bilgilendirme
11. Onay
12. Mahremiyet ve özel hayat
13. Bakım ve tedavi
14. Başvuru

4. Bali Bildirgesi
Bali Bildirgesi, Dünya Tabipler Birliği’ nin 1995 yılında Bali’de düzenlediği 47. Genel Kurulu’nda kabul edilerek yayımlanmıştır.
Bu Bildirgeyle hasta hakları 11 başlık altında toplanmıştır:
1. Nitelikli Sağlık Bakımı Hakkı
2. Seçim Özgürlüğü Hakkı
3. Kendi Adına Karar Verme Hakkı
4. Bilinci Kapalı Hasta
5. Yasal Olarak Karar Verme Yetkisi Olmayan Hasta
6. Hastanın İsteği Dışında Prosedürler
7. Bilgilendirme Hakkı
8. Gizlilik hakkı
9. Sağlık Eğitimi Hakkı
10. Onur Hakkı
11. Dini Yardım Alma Hakkı

5. Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsü (Ana Sözleşme)
Avrupa Birliği’ne üye devletler için 2002 yılında Roma’da kabul edilen bu statü, hasta haklarını 14 başlık altında toplamıştır:
1. Koruyucu Tedbirlerin Alınması Hakkı
2. Yararlanma Hakkı
3. Bilgi Hakkı
4. Rıza (onay) Hakkı
5. Özgür Seçim Hakkı
6. Özel ve Gizlilik Hakkı
7. Hastaların Vaktine Saygı
8. Kalite Standartları Hakkı
9. Güvenlik
10. Yenilik Hakkı
11. Gereksiz ağrı/acı ve Sıkıntıdan Sakınma Hakkı
12. Kişisel Tedavi Hakkı
13. Şikayet Hakkı
14. Tazminat Hakkı

c. Hasta Haklarının Türkiye’de Gelişimi
Hasta haklarına ilişkin Türkiye’deki hukuki zeminin tesisi dünyadaki gelişmelere yakın bir seyir takip ederek ilk kez 1960'da hazırlanan “Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi” ile başlamıştır. Bu nizamname daha sonra Ekim 1998 de Türk Tabipler Birliği’nin 47. Büyük Kongresinde “Hekimlik ve Meslek Etiği Kuralları” adı altında yeniden düzenlenerek kabul edilmiştir.10
Ülkemizde hasta hakları kavramı, siyasi iktidar tarafından ilk kez 1998 yılında yayınlanan Hasta Hakları Yönetmeliği vasıtası ile güvence altına alınmıştır.

d. Hasta Hakları Kavramı
Hasta hakları kavramı, Hasta Hakları Yönetmeliğinin 4. maddesinin birinci fıkrasının e bendinde, “Sağlık hizmetlerinden faydalanma ihtiyacı bulunan fertlerin, sırf insan olmaları sebebiyle sahip bulundukları ve T.C. Anayasası, milletlerarası antlaşmalar, kanunlar ve diğer mevzuat ile teminat altına alınmış bulunan haklar” şeklinde tanımlanmıştır.
Aydıner’ e göre Hasta hakları kavramı, hasta olan bireyin eski sağlığına tekrar kavuşabilmesi hakkı, eski sağlığına kavuşma imkanı, hastalığın tedavi edilemez hal alması durumunda, mümkün olamıyorsa en azından hastalığın insanın maddi ve manevi bütünlüğüne getirmiş olduğu kısıtlama ve sınırlamaları asgari düzeye indirerek bireyin yaşam kalitesini olabildiğince yüksek tutarak devam ettirebilmesine imkan tanıması hakkıdır.11
Çinko ise Hasta Hakları kavramını, sağlıklı ve hastalıklı olarak sağlık hizmetlerinden yararlanan kişilerin hukuk tarafından korunup talep edilebilen, ihlâlleri cezaî ve/veya tazmini yaptırıma bağlanan yetki ve iradeleri şeklinde tanımlamıştır.12
Kanımızca Hasta Hakları kavramı, 1789 Fransız İhtilali ile gündeme gelen Doğal haklar Teorisine ve hukukun temel ilkelerinin yalnızca sağlık hizmetlerinden yararlanmak isteyen kişilere özgülenmesi ve uygulanmasıdır.

e. Hasta Hakları Konusunda Benimsenen İlkeler
Hasta Hakları Yönetmeliğinin 5. maddesinde Hasta hakları konusunda benimsenmiş olan ilkelere yer verilmiştir:
“a) Bedeni, ruhi ve sosyal yönden tam bir iyilik hali içinde yaşama hakkının, en temel insan hakkı olduğu, hizmetin her safhasında daima göz önünde bulundurulur.
b) Herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkını haiz olduğu ve hiçbir merci veya kimsenin bu hakkı ortadan kaldırmak yetkisinin olmadığı bilinerek, hastaya insanca muamelede bulunulur.
c) Sağlık hizmetinin verilmesinde, hastaların, ırk, dil, din ve mezhep, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç ve ekonomik ve sosyal durumları ile sair farklılıkları dikkate alınamaz. Sağlık hizmetleri, herkesin kolayca ulaşabileceği şekilde planlanıp düzenlenir.
d) Tıbbi zorunluluklar ve kanunlarda yazılı haller dışında, rızası olmaksızın kişinin vücut bütünlüğüne ve diğer kişilik haklarına dokunulamaz.
e) Kişi, rızası ve Bakanlığın izni olmaksızın tıbbi araştırmalara tabi tutulamaz.
f) Kanun ile müsaade edilen haller ile tıbbi zorunluluklar dışında, hastanın özel hayatının ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.”
Bu yönetmeliğin 5. maddesinde aslında Anayasa ve hasta hakları tanımını yaparken de belirttiğimiz gibi hukukun genel prensipleri ile koruma altına alınmış olan hakların, hasta hakları konusunda spesifikleştirilmiş boyutuna saygı duyulması gerektiği vurgulanmaktadır.
Zira, a bendinde vurgulanan yaşama hakkı, ve b bendinde yer alan maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı Anayasanın 17. maddesinin birinci fıkrasında yer almaktadır.13
Aynı şekilde yönetmeliğin 5. maddesinin c bendinde yer alan “hastaların… farklılıkları dikkate alınamaz….” ibaresi Anayasanın 10. maddesinde yer alan ve yine hukukun genel ilkeleri arasında yer alan eşitlik ilkesini işaret etmektedir.14
Yine d bendinde yer alan vücut bütünlüğüne ve kişilik haklarına saygı ilkesi, ve hastanın rızası olmaksızın tıbbi araştırmalara konu edilemeyeceği ilkesi, Anayasanın 17. maddesinin 2. fıkrasında yer almaktadır.15
Son olarak f bendinde yer alan özel hayatın ve aile hayatının gizliliği ilkeleri, Anayasanın 20. maddesinin birinci fıkrasında ele alınmıştır.16

f. Hasta Hakları Yönetmeliğinde Hastalara Tanınan Haklar
1 Ağustos 1998 tarih ve 23420 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Hasta Hakları Yönetmeliğinin ikinci, üçüncü ve yedinci bölümünde hasta haklarına yer verilmiştir.
Bunlar:
* Adalet ve hakkaniyete uygun olarak faydalanma hakkı (yönetmelik 6. madde),
* Bilgi isteme hakkı (yönetmelik 7. madde),
* Sağlık kuruluşunu seçme ve değiştirme hakkı (yönetmelik 8. madde),
* Personeli tanıma, seçme ve değiştirme hakkı(yönetmelik 9. madde),
* Öncelik sırasının belirlenmesini isteme hakkı (yönetmelik 10. madde,)
* Tıbbi gereklere uygun teşhis, tedavi ve bakım hakkı (yönetmelik 11. madde),
* Tıbbi özen gösterilmesini isteme hakkı (yönetmelik 14. madde),
* Gizlilik (yönetmelik 21. madde ),
* Güvenliğin Sağlanması Hakkı(yönetmelik 37. madde),
* Dini vecibeleri yerine getirebilme ve dini hizmetlerden faydalanma hakkı (yönetmelik 38. madde),
* İnsani değerlere saygı gösterilmesi ve ziyaret (yönetmelik 39. madde),
* Refakatçi bulundurulması(yönetmelik 40. madde) ,
* Müracaat, şikâyet ve Dava Hakkı(yönetmelik 42. madde),
Ayrıca Yönetmelikte Hastanın rızasına önemli ölçüde yer verilmiştir. Ancak hastanın rıza hakkı ileride, hekimin rıza alma yükümlülüğü çerçevesinde incelenecektir.

1. Hastanın Sağlık Hizmetlerinden Adalet ve Hakkaniyete Uygun Olarak Faydalanma Hakkı
Hasta Hakları Yönetmeliğinin “Adalet ve Hakkaniyete Uygun Olarak Faydalanma Hakkı” başlıklı 6. maddesi şöyledir:
“Hasta, adalet ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde sağlıklı yaşamanın teşvik edilmesine yönelik faaliyetler ve koruyucu sağlık hizmetleri de dahil olmak üzere, sağlık hizmetlerinden ihtiyaçlarına uygun olarak faydalanma hakkına sahiptir. Bu hak, sağlık hizmeti veren bütün kurum ve kuruluşlar ile sağlık hizmetinde görev alan personelin adalet ve hakkaniyet ilkelerine uygun hizmet verme yükümlülüklerini de içerir.”
Adalet ve hakkaniyet kavramları, hukukun genel ilkelerindendir. Adalet ve Hakkaniyete uygun olarak hizmet alma hakları, insan olmanın doğasında vardır ve doğal haklar teorisi çerçevesinde yer alır.
Bu hak, ayrıca Tıbbi Deontoloji Nizamnamesinin 2. maddesinin 2. fıkrasında da şöyle vurgulanmaktadır:
“Tabip ve diş tabibi; hastanın cinsiyeti, ırkı, milliyeti, dini ve mezhebi, ahlâki düşünceleri, karakter ve şahsiyeti, içtimai seviyesi, mevkii ve siyasi kanaati ne olursa olsun, muayene ve tedavi hususunda azami dikkat ve ihtimamı göstermekle mükelleftir.”
Söz konusu hak, Bali Bildirgesinin 1.maddesinin a bendinde de ele alınmış olup,
“Her insan ayırımcılık yapılmaksızın yeterli tıbbi bakım görme hakkına sahiptir.”
şeklindedir.
Bu hakka, ayrıca Avrupa Hasta Haklarının Geliştirilmesi Bildirgesinde de yer verilmiştir:
“Kadın veya erkek herkesin insan olması dolayısıyla saygı görmeye hakkı vardır.”

2. Hastanın Sağlık Kuruluşunu Seçme ve Değiştirme Hakkı
Hasta Hakları Yönetmeliğinin 6. maddesinin hayata geçirilmesi için gerekli bir hak olan sağlık kuruluşunu seçme ve değiştirme hakkı, aynı yönetmeliğin 8. maddesinde şu şekilde hükme bağlanmıştır:
“Hasta; tabi olduğu mevzuatın öngördüğü usul ve şartlara uyulmak kaydı ile, sağlık kurum ve kuruluşunu seçme ve seçtiği sağlık kuruluşunda verilen sağlık hizmetinden faydalanma hakkına sahiptir.
Mevzuat ile belirlenmiş sevk sistemine uygun olmak şartı ile hasta sağlık kuruluşunu değiştirebilir. Ancak, kuruluşu değiştirmenin hayati tehlikeye yol açıp açmayacağı ve hastalığının daha da ağırlaşıp ağırlaşmayacağı hususlarında hastanın tabip tarafından aydınlatılması ve hayati tehlike bakımından sağlık kuruluşunun değiştirilmesinde tıbben sakınca görülmemesi esastır.
Acil vak'alar dışında, herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olup da mevzuatın öngördüğü sevk zincirine uymayanlar aradaki ücret farkını kendileri karşılar.
Hastanın sağlık kuruluşunda kalmasında tıbben fayda bulunmayan veya bir başka sağlık kuruluşuna nakli gerekli olan hallerde, durum hastaya veya 15 inci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen kişilere açıklanır. Nakilden önce, gereken bilgiler nakil talebinde bulunulan veya tıbben uygun görülen sağlık kuruluşuna, sevk eden kuruluş veya mevzuatla belirlenen yetkililerce verilir. Her iki durumda da hizmetin aksamadan ve kesintisiz olarak verilmesi esastır.”
Bu maddede hastanın hakkı çeşitli şartlara bağlanmıştır. Hakkın kullanılabilmesi için öncelikle hastalara tâbi olduğu mevzuatın öngördüğü usul ve şartlara bağlı kalma yükümlülüğü getirilmiştir. Ayrıca hekimin görüşü doğrultusunda kuruluşu değiştirmenin hayati tehlikeye yol açması halinde hasta bu hakkı kullanmaktan men edilmiştir. Bir de maddenin 3. fıkrasında hastaya mevzuatın öngördüğü sevk zincirine uymak yükümlülüğü getirilmiştir.
Bu hak, Bali Bildirgesinin 2. maddesinin a bendinde de ele alınmış olup şu şekildedir:
“Hasta özel veya devlet sektöründe olmasından bağımsız olarak … hastanesini veya sağlık hizmeti veren kurumları özgürce seçme ve değiştirme hakkına sahiptir.”
Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsünde bu hak,
“Hasta, … hastane seçimi konularında karar verme hakkına sahiptir. Sağlık hizmetleri, bu tedaviyi uygulayacak çeşitli merkezler (sağlık kurumları) ve doktorlar ile alınan sonuçlar hakkında bilgi vererek bu hakkın kullanılabileceğini temin etmelidirler. Bu hakkın kullanımını kısıtlayan tüm engeller kaldırılmalıdır.”
şeklinde hükme bağlanmıştır.

3. Hastanın Personeli Tanıma Seçme ve Değiştirme Hakkı
Hekim seçme hakkı; hasta ve hasta yakınlarının, en temel hasta hakkı olan sağlık çalışanını seçmesi ve değiştirmesi, teşhis ve tedavilerinde katılımcı rol oynamaları şeklinde ifade etmek mümkündür.17
Hasta Hakları Yönetmeliğinin 6. maddesinin uygulanabilmesi için gerekli diğer bir hak olan personeli seçme ve değiştirme hakkı, söz konusu yönetmeliğin 9. maddesinde yer almaktadır ve
“Hastaya talebi halinde, kendisine sağlık hizmeti verecek veya vermekte olan tabiplerin ve diğer personelin kimlikleri, görev ve unvanları hakkında bilgi verilir.
Mevzuat ile belirlenmiş usullere uyulmak şartı ile hastanın, kendisine sağlık hizmeti verecek olan personeli serbestçe seçme, tedavisi ile ilgilenen tabibi değiştirme ve başka tabiplerin konsültasyonunu istemek hakkı vardır.
Personeli seçme, tabibi değiştirme ve konsültasyon isteme hakları kullanıldığında, mevzuat ile belirlenen ücret farkı, bu hakları kullanan hasta tarafından karşılanır.”
şeklinde ele alınmıştır.
1960 tarihli Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’nün 5. maddesinde de aynı hakka yer verilmiştir:
“Sağlık müesseselerinde tatbik olunan usul ve kaideler mahfuz olmak üzere, hasta; tabibini ve diş tabibini serbestçe seçer.”
Burada yine hastanın hakkını kullanması mevzuat ile belirlenmiş usullere uyma şartına bağlanmıştır.
Bu hak Lizbon Bildirgesinin birinci maddesinde de ele alınmıştır:
“Hasta ,hekimini özgürce seçme haklarına sahiptir.”
Bali Bildirgesinde de ele alınan bu hak,
“Hasta özel veya devlet sektöründe olmasından bağımsız olarak hekimini … özgürce seçme ve değiştirme hakkına sahiptir.”
şeklinde hükme bağlanmıştır.
Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsünün 5. maddesinde de bu hakka yer verilmiştir:
“Yeterli bilgiye sahip her birey … tedaviyi verecek kişiler arasında seçim yapma hakkına sahiptir.
Hasta, … doktor, uzman … seçimi konularında karar verme hakkına sahiptir. Sağlık hizmetleri, bu tedaviyi uygulayacak çeşitli merkezler (sağlık kurumları) ve doktorlar ile alınan sonuçlar hakkında bilgi vererek bu hakkın kullanılabileceğini temin etmelidirler.
Bu hakkın kullanımını kısıtlayan tüm engeller kaldırılmalıdır.
Doktoruna güvenmeyen bir kişi başka bir doktor talep edebilir(seçebilir).”
Hasta Hakları Yönetmeliğinde, hastaya bu hak çerçevesinde, konsültasyon hakkı da tanınmıştır. Hastanın konsültasyon talep etmesine ilişkin hükümler Hasta Hakları Yönetmeliğinin yanı sıra, Tıbbi Deontoloji Tüzüğünde de yer almaktadır. Zira Tıbbi Deontoloji Tüzüğünün 24. maddesinin birinci fıkrası hükmü
“Hasta, konsültasyon yapılmasını arzu ederse, müdavi tabip veya diş tabibi bu talebi kabul eder.”
şeklindedir.
Aynı hakka Bali Bildirgesinin 2. maddesinin b bendinde de yer verilmiştir:
“Hasta herhangi bir aşamada diğer bir hekimin görüşünü alma hakkına sahiptir.”

4. Hastanın Bilgilenme Hakkı
Genel olarak bilgi edinme hakkı, öncelikle 4982 sayılı Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde ele alınmıştır. Yasanın 1. maddesinde kanunun amacı düzenlenmiştir:
“Bu Kanunun amacı; demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarına ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir.”
Ayrıca yine aynı kanunun 4. maddesinde,
“Herkes bilgi edinme hakkına sahiptir.”
hükmü yer almaktadır.
Özel olarak hastalar için bilgilenme Hakkı, Hasta Hakları Yönetmeliğinin 7. maddesinde hükme bağlanmıştır:
“Hasta, sağlık hizmetlerinden nasıl faydalanabileceği konusunda bilgi isteyebilir. Bu hak, hangi sağlık kuruluşundan hangi şartlara göre faydalanılabileceğini, sağlık kurum ve kuruluşları tarafından verilen her türlü hizmet ve imkanın neler olduğunu ve müracaat edilen kuruluşta verilen sağlık hizmetlerinden faydalanma usulüne öğrenme haklarını da kapsar.
Bütün sağlık kurum ve kuruluşları, hastayı birinci fıkra uyarınca bilgilendirmek için yeterli teknik donanımı haiz birimi oluşturmak; bu birimde, hastaya kesin ve yeterli bilgi verebilecek nitelik ve ehliyete sahip personeli daimi olarak istihdam etmek ve hastanın ihtiyacı olan birimlere kolayca ulaşabilmesini temin etmek üzere, kuruluşun uygun yerlerinde bilgilendirici tabela, broşür ve işaretler bulundurmak gibi tedbirleri almak zorundadırlar.”
Bu hak, Avrupa Hasta Haklarının Geliştirilmesi Bildirgesinin 2. maddesinin birinci fıkrasında şu şekilde yer almıştır:
“Sağlık hizmetleri ve bu hizmetlerin en iyi nasıl kullanılabileceği konusundaki bilgi herkes için ulaşılabilir olmalıdır.”
Bilgilendirme hakkının kapsamında öncelikle, hastanın kendisi ile ilgili olarak, konulan tanı ve uygulanacak olan tedavi konusunda bilgilendirme hakkı bulunmaktadır.18 Bu hakka Hasta Hakları Yönetmeliğinin 15. maddesinde Genel Olarak Bilgi İsteme başlığıyla yer verilmiştir:
“Hasta; sağlık durumunu, kendisine uygulanacak tıbbi işlemleri, bunların faydaları ve muhtemel sakıncaları, alternatif tıbbi müdahale usulleri, tedavinin kabul edilmemesi halinde ortaya çıkabilecek muhtemel sonuçları ve hastalığın seyri ve neticeleri konusunda sözlü veya yazılı olarak bilgi istemek hakkına sahiptir.
Sağlık durumu ile ilgili gereken bilgiyi, bizzat hasta veya hastanın küçük, temyiz kudretinden yoksun veya kısıtlı olması halinde velisi veya vasisi isteyebilir. Hasta, sağlık durumu hakkında bilgi almak üzere bir başkasına da yetki verebilir. Gerek görülen hallerde yetkinin belgelendirilmesi istenilebilir.
Hasta, tedavisi ile ilgilenen tabip dışında bir başka tabipten de sağlık durumu hakkında bilgi alabilir.”
Aynı hak, Tıbbi Deontoloji Nizamnamesini 14. maddesinin ikinci fıkrasında şu şekilde yer alır:
“Hastanın maneviyatı üzerinde fena tesir yapmak suretiyle hastalığın artması ihtimali bulunmadığı takdirde, teşhise göre alınması gereken tedbirlerin hastaya açıkca söylenmesi lâzımdır.”
Bu hak, Bali Bildirgesinin 7. maddesinin a bendinde de şu şekilde hükme bağlanmıştır:
“Hasta kendisiyle ilgili tıbbi gerçekler dahil olmak üzere sağlık durumu konusunda tam olarak bilgilendirilme ve kendisi hakkındaki tıbbi kayıtlara ulaşma hakkına sahiptir.”
Avrupa Hasta Haklarının Geliştirilmesi Bildirgesinde de yer alan söz konusu hak, bu bildirgenin 2. maddesinin ikinci fıkrasında
“Hastalar, durumları ile ilgili tıbbi gerçekleri, önerilen tıbbi girişimleri ve her bir girişimin potansiyel risk veya yararlarını, önerilen girişimlerin alternatiflerini, tedavisiz kalmanın sonuçlarını, tanı, prognoz ve tedavinin gidişi konularını içerecek şekilde sağlık durumları konusunda tam olarak bilgilenme hakkına sahiptir.”
şeklinde yer almıştır.
Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsünde aynı hak,
“Her bireyin kendi sağlık durumu hakkında, mevcut sağlık hizmetleri ve onlardan nasıl yararlanabileceği konusunda ve tüm bilimsel araştırma ve teknolojik yenilikler ile ilgili bilgi alma hakkına sahiptir.”
şeklinde ele alınmıştır.
Hasta Hakları Yönetmeliğinin 16. maddesinde şu şekilde ele alınmış olan Kayıtları inceleme hakkı, bilgi edinme hakkının doğal uzantısıdır:
“Hasta, sağlık durumu ile ilgili bilgiler bulunan dosyayı ve kayıtları, doğrudan veya vekili veya kanuni temsilcisi vasıtası ile inceleyebilir ve bir suretini alabilir. Bu kayıtlar, sadece hastanın tedavisi ile doğrudan ilgili olanlar tarafından görülebilir.”
Avrupa Hasta Haklarının Geliştirilmesi Bildirgesinde de hükme bağlanan bu hak,
“Hastalar, tanıları, tedavileri ve bakımları ile ilgili kayıtlara, diğer dosyalara, teknik kayıtlara ve tıbbi dosyalarına bakabilme ve dosyalarının ve kayıtlarının kopyasını alabilme hakkına sahiptir. Bu hak üçüncü kişilerin bilgilerine bakabilmeyi içermez.”
şeklindedir.
Bu hak Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsünde de ele alınmıştır:
“Hastaların kendi dosyalarında ve kayıtlarında kendileri ve hastalıkları ile ilgili bulunan bilgileri alma, fotokopi ile çoğaltma, soru sorma … hakkına sahiptir.”
Kayıtları inceleme hakkının tabiî sonucu olan kayıtların düzeltilmesini isteme hakkı, Hasta Hakları Yönetmeliğinin 17. maddesinde ele alınmış olup şu şekildedir:
“Hasta; sağlık kurum ve kuruluşları nezdinde bulunan kayıtlarında eksik, belirsiz ve hatalı tıbbi ve şahsi bilgilerin tamamlanmasını, açıklanmasını, düzeltilmesini ve nihai sağlık durumu ve şahsi durumuna uygun hale getirilmesini isteyebilir.
Bu hak, hastanın sağlık durumu ile ilgili raporlara itiraz ve aynı veya başka kurum ve kuruluşlarda sağlık durumu hakkında yeni rapor düzenlenmesini isteme haklarını da kapsar.”
Bu hak aynı zamanda Avrupa Hasta Haklarının Geliştirilmesi Bildirgesinde de hükme bağlanmıştır:
“Hastalar, kendileriyle ilgili tıbbi ve kişisel bilgilerin uygusuz, eksik, çift anlamlı, eski olması veya tanı, tedavi ve bakım amacıyla ilgili olmaması durumunda bu bilgileri yenileme, daha açık hale getirme, bazı kısımlarını çıkarma, tamamlama, düzeltme hakkına sahiptir.”
Söz konusu hak Hasta Haklarına ilişkin Avrupa Statüsünde de yer almaktadır:
“Hastaların kendi dosyalarında ve kayıtlarında kendileri ve hastalıkları ile ilgili … hata varsa, hasta onların düzeltilmesini talep etme hakkına sahiptir.”
Mevcut duruma göre, doktor ve hasta aynı dili konuşmuyor olabilir. Ayrıca, tıp terminolojisinin, normal bir insan tarafından anlaşılması zordur. Bunlar, Hasta Hakları Yönetmeliğinde öngörülmüş ve yönetmeliğin 18. maddesinde Bilgi Vermenin Usulü başlığı altında incelenmiştir:
“Bilgi, gerektiğinde tercüman kullanılarak, hastanın anlayabileceği şekilde, tıbbi terimler mümkün olduğunca kullanılmadan, tereddüt ve şüpheye yer verilmeden ve hastanın ruhi durumuna uygun ve nazik bir ifade ile verilir.”
Bu hakka, Bali Bildirgesinin 7. maddesinin c bendinde de yer verilmiştir:
“Bilgilendirme yerel kültüre uygun olarak ve hastanın anlayabileceği şekilde yapılmalıdır.”
Aynı hak Avrupa Hasta Haklarının Geliştirilmesi Bildirgesinin 2. maddesinin dördüncü fıkrasında da ele alınmıştır:
“Bilgi hastanın anlama kapasitesine uygun bir yolla ve yabancı terim terminoloji kullanımı en aza indirerek iletilmelidir. Hasta ortak dil konuşamıyorsa çeviri yapılabilir.”
Söz konusu hak, Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsünde şu şekilde hükme bağlanmıştır:
“Sağlık hizmetleri, sağlık hizmeti verenler ve profesyoneller, hastanın dini, etnik ve dil özellikleri göz önünde bulundurularak hastaya onun anlayacağı şekilde bilgi vermek zorundadır.”
Hasta Hakları Yönetmeliği de dahil olmak üzere tüm bildirgeler ve düzenlemelerde hastanın bilgilendirilmesi gerektiği esas alınmıştır, yani hastanın bilgilendirilmesi kuraldır. Ancak hastanın lehine olan bazı durumlarda, doktora hastayı bilgilendirmeme yetkisi tanınmıştır, yani doktora takdir yetkisi verilmiştir.
Bu yetki, Hasta Hakları Yönetmeliğinin 19. maddesinde ele alınmıştır:
“Hastanın manevi yapısı üzerinde fena tesir yapmak suretiyle hastalığın artması ihtimalinin bulunması ve hastalığın seyrinin ve sonucunun vahim görülmesi hallerinde, teşhisin saklanması caizdir.
Hastaya veya yakınlarına, hastanın sağlık durumu hakkında bilgi verilip verilmemesi, yukarıdaki fıkrada belirtilen şartlar çerçevesinde tabibinin takdirine bağlıdır.
Tedavisi olmayan bir teşhis, ancak bir tabip tarafından ve tam bir ihtiyat içinde hastaya hissettirilebilir veya bildirilebilir. Hastanın aksi yönde bir talebinin bulunmaması veya açıklanacağı şahsın önceden belirlenmemesi halinde, böyle bir teşhis ailesine bildirilir.”
Doktorun bu yetkisi istisnai olduğundan, doktor belli koşullarla bağlanmıştır. Maddenin birinci fıkrasında doktorun bu yetkisini kullanırken bağlı olduğu şartlar ele alınmıştır ve bunlar hastanın manevi yapısı üzerinde kötü etki yapmak suretiyle hastalığın artması ihtimalinin bulunması ve hastalığın seyrinin ve sonucunun kötü görülmesidir.
Aynı yetki doktora, Tıbbi Deontoloji Nizamnamesinin 14. maddesinin ikinci fıkrasında
“… hastalığın, vahim görülen akıbet ve seyrinin saklanması uygundur.”
şeklinde verilmiştir.
Doktora verilen söz konusu yetki, Avrupa Hasta Haklarının Geliştirilmesi bildirgesinde şu şekilde lafzedilmiştir:
“Bilgilendirme, yalnızca bilgi vermemenin hasta üzerine açık ve olumlu bir etkisinin olacağına inanmak için geçerli bir nedenin olduğu zamanlarda kısıtlanabilir.”
Hastanın bu konudaki bir başka hakkı da bilgi verilmesini yasaklamadır ve Hasta Hakları Yönetmeliğinin 20. maddesinde yer almaktadır:
“İlgili mevzuat hükümlerine ve hastalığın mahiyetine göre yetkili mercilerce alınacak tedbirlerin gerektirdiği haller dışında; hasta, sağlık durumu hakkında kendisine veya ailesine veya yakınlarına bilgi verilmemesini isteyebilir.”
Burada hastaya hak verilirken ilgili mevzuat hükümlerinin ve hastalığın mahiyetine göre yetkili mercilerce alınacak tedbirlerin gerektirmemesi şartına bağlanmıştır.
Aynı hak hastaya Bali Bildirgesi vasıtasıyla da şu hükümle verilmiştir:
“Hastalar bir başka kişinin yaşamının korunması için gerekli olmadığı sürece ve kesin olarak belirttikleri takdirde bilgilendirilmeme hakkına sahiptir.”
Görüldüğü üzere Bali Bildirgesinde de bu hüküm şarta bağlanmıştır. Bu şart da başka kişinin yaşamının korunması için gerekli olmaması ve hastanın kesin olarak belirtmesidir.
Söz konusu hak, Avrupa Hasta Haklarının Geliştirilmesi Bildirgesinde de yer almıştır:
“Hastalar kesin olarak belirttikleri takdirde, bilgilendirilmeme hakkına sahiptirler.”

5. Hastanın Öncelik Sırasının Belirlenmesini İsteme Hakkı
Bu hak, hastaya Hasta Hakları Yönetmeliğinin 10 maddesiyle verilmiştir:
“Sağlık kuruluşunun hizmet verme imkanlarının yetersiz veya sınırlı olması sebebiyle sağlık hizmeti talebi zamanında karşılanamayan hallerde, hastanın, öncelik hakkının tıbbi kriterlere dayalı ve objektif olarak belirlenmesini istemek hakkı vardır.
Acil ve adli vak'alar ile yaşlılar ve özürlüler hakkında öncelik sırasının belirlenmesinde ilgili mevzuat hükümleri uygulanır.”

6. Hastanın Tıbbi Gerekliliklere Uygun Teşhis, Tedavi ve Bakım Hakkı
Hekim, öncelikle teşhiste, yani tanı koymada tıbbi gereklere uygun olarak davranmalı ve var olması gereken tıbbi özeni göstermelidir. Bunu izleyen aşamada ise tıbbi gereklere uygun bir şekilde tıbbi özen gösterilmek kaydıyla tedavi ve bakımı sağlamalıdır.19
Hasta Hakları Yönetmeliğinin 11. maddesinde yer alan bu hak şu şekilde lafzedilmiştir:
“Hasta, modern tıbbi bilgi ve teknolojinin gereklerine uygun olarak teşhisinin konulmasını, tedavisinin yapılmasını ve bakımını istemek hakkına sahiptir.
Tababetin ilkelerine ve tababet ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı veya aldatıcı mahiyette teşhis ve tedavi yapılamaz.”
Aynı hak, Bali Bildirgesinin 1. maddesinde yer almaktadır:
“Hasta her zaman yararına en uygun biçimde tedavi edilmelidir. Uygulanan tedavi genel kabul gören tıbbi ilkelere uygun olmalıdır.”
Söz konusu hak, Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsün 1. maddesinde de yer almaktadır:
“Her bir birey hastalıktan korunmak için uygun hizmet (tedavi) alma (görme) hakkına sahiptir.
Bu amaca ulaşmak için sağlık hizmetlerinin görevi, risk taşıyan çeşitli grupların düzenli aralıklarla ücretsiz olarak sağlık hizmetlerinden ve bilimsel araştırma sonuçları ile teknolojik yeniliklerden herkesin yararlanmasını sağlamaktır.”

7. Hastanın Tıbbi Özen Gösterilmesini İsteme Hakkı
Bu hak, hekime müdahale ve tedavi sırasında belirli bir kaliteyi sağlama yükümlülüğü vermektedir. Sonuç ne olursa olsun, hastanın acı çekmemesi bu kalitenin ilk şartıdır.
Hastanın bu hakkı, Hasta Hakları Yönetmeliğinin 14. maddesinde ele alınmıştır:
“Personel, hastanın durumunun gerektirdiği tıbbi özeni gösterir. Hastanın hayatını kurtarmak veya sağlığını korumak mümkün olmadığı takdirde dahi, ıstırabını azaltmaya veya dindirmeye çalışmak zorunludur.”
Aynı hak Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsünde de yer almaktadır:
“Her birey hastalığının her evresinde (aşamasında), mümkün olduğu ölçüde acı ve sıkıntıdan korunma hakkına sahiptir.
Sağlık Hizmetleri, bu bağlamda(bu amaçla) hastanın tedavisinin kolay ve rahat geçmesi için gerekli tedbirleri almalıdır.”

8. Gizlilik Hakkı
Kişisel verilerin gizli tutulması, günümüzde hem kamu hukuku hem de özel hukuk bakımından garanti altına alınmış ve ülkemizde Hasta Hakları Yönetmeliği vasıtasıyla Tıp Hukukuna da uyarlanmıştır. Sağlık hizmetinden yararlanan kişilerin sağlık durumlarına ve kişisel hayatına ilişkin bilgilerin gizliliği esastır.
Kişinin bilgilerinin gizli tutulması,
Bu hakka yönetmeliğin 5. maddesinin f bendinde
“Kanun ile müsaade edilen haller ile tıbbi zorunluluklar dışında, hastanın özel hayatının ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.”
hükmüyle ilke olarak yer verilmesinin yanı sıra, hak, yönetmeliğin 21. maddesinde de ele alınmıştır:
“Hastanın, mahremiyetine saygı gösterilmesi esastır. Hasta mahremiyetinin korunmasını açıkça talep de edebilir. Her türlü tıbbi müdahale, hastanın mahremiyetine saygı gösterilmek suretiyle icra edilir.
Mahremiyete saygı gösterilmesi ve bunu istemek hakkı;
a) Hastanın, sağlık durumu ile ilgili tıbbi değerlendirmelerin gizlilik içerisinde yürütülmesini,
b) Muayenenin, teşhisin, tedavinin ve hasta ile doğrudan teması gerektiren diğer işlemlerin makul bir gizlilik ortamında gerçekleştirilmesini,
c) Tıbben sakınca olmayan hallerde yanında bir yakınının bulunmasına izin verilmesini,
d) Tedavisi ile doğrudan ilgili olmayan kimselerin, tıbbi müdahale sırasında bulunmamasını,
e) Hastalığın mahiyeti gerektirmedikçe hastanın şahsi ve ailevi hayatına *müdahale edilmemesini,
f) Sağlık harcamalarının kaynağının gizli tutulmasını, kapsar.”
Ayrıca yine yönetmeliğin “Bilgilerin Gizli Tutulması” başlıklı 23. maddesi, bu hakkı pekiştirmektedir:
“Sağlık hizmetinin verilmesi sebebiyle edinilen bilgiler, kanun ile müsaade edilen haller dışında, hiçbir şekilde açıklanamaz.
Kişinin rızasına dayansa bile, kişilik haklarından bütünüyle vazgeçilmesi, bu hakların başkalarına devri veya aşırı şekilde sınırlanması neticesini doğuran hallerde bilginin açıklanması, bunları açıklayanın hukuki sorumluluğunu kaldırmaz.
Hukuki ve ahlaki yönden geçerli ve haklı bir sebebe dayanmaksızın hastaya zarar verme ihtimali bulunan bilginin ifşa edilmesi, personelin ve diğer kimselerin hukuki ve cezai sorumluluğunu da gerektirir.
Araştırma ve eğitim amacı ile yapılan faaliyetlerde de hastanın kimlik bilgileri, rızası olmaksızın açıklanamaz.”
Bu maddeye göre, ancak ve ancak toplum sağlığını ilgilendiren konular kamuoyuna açıklanabilir. 23. maddede, söz konusu hakkın ihlali durumunda kişinin rızasının olması bile dikkate alınmamıştır.
Bu hak Lizbon Bildirgesinde de garanti altına alınmıştır:
“Hasta hekimden, tüm tıbbi ve özel hayatına ilişkin bilgilerin gizliliğine saygı duyulmasını bekleme hakkına sahiptir.”
Bali Bildirgesinin 8. maddesinde de
“Hastanın sağlık durumu, tıbbi durumu, tanısı, prognozu, tedavisi ve kişiye özel diğer tüm bilgiler ölümden sonra bile gizli olarak korunmalıdır. İstisna olarak hasta yakınlarının kendileri ilgili sağlık risklerini öğrenmeleri açısından bu bilgilere ulaşabilme hakkı olabilir.
Gizli bilgiler sadece hastanın açık izni veya mahkemenin kesin isteği üzerine açıklanabilir. Hastanın açık olarak izin vermediği durumlarda bu bilgiler sadece bilgilendirilmesi gereken diğer sağlık personeline verilebilir.
Hastanın kimliğine ait tüm bilgiler korunmalıdır. Bu bilgilerin korunması usulüne uygun yapılmalıdır. Bu tür verilerin alındığı insan ürünleri de aynı şekilde korunmalıdır.”
şeklinde koruma altına alınan gizlilik hakkı, Avrupa Hasta Haklarının Geliştirilmesi Bildirgesinde de
“Hastanın sağlık durumu, tıbbi durumu, tanısı, prognozu, tedavisi hakkındaki ve kişiye özel diğer tüm bilgiler ölümden sonra bile gizli olarak korunmalıdır.
Hastaya ait bu bilgiler, yalnızca hastanın açık izni veya mahkemenin kesin isteği üzerine açıklanabilir. Hastanın tedavisi ile ilgili diğer sağlık personeline ihtiyaç söz konusu olduğunda, hastanın onayı olduğu varsayılarak davranılır.
Hastanın kimliğine dair bilgiler korunmalıdır. Bu bilgilerin korunması usulüne uygun yapılamalıdır.

Hastanın tanı, tedavi ve bakımı için gerekli olmadıkça ve ek olarak hasta izin vermedikçe, hastanın özel ve aile hayatına girilemez.”
hükmüyle ele alınmıştır.
Bu hak ayrıca Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsünde de yer almaktadır:
“Her birey kişisel bilgilerinin; sağlık durumu, yapılan teşhis ve tedavi konularında bilginin yanı sıra teşhis ve tedavi yapılırken veya özel ziyaretlerinin gizliliğinin muhafazası hususunda, gizli tutulmasını talep etme hakkına sahiptir.
Bir bireyin sağlık durumuna veya ona uygulanan tıbbi/cerrahi tedaviye ilişkin bilgi ve veriler gizli olmalı ve öyle muhafaza(korunmalıdır) edilmelidir. Tıbbi/cerrahi müdahale sırasında bile kişisel gizliliğe saygı gösterilmeli, yani uygun ortamda yapılmalı ve gerçekten orada bulunması gerekli olan kişiler (hastanın onayı veya özel bir talebi olması durumları hariç) nezdinde yapılmalıdır.”

9. Güvenliğin Sağlanması Hakkı
Hasta Hakları Yönetmeliğinin 37. maddesinde
“Herkesin, sağlık kurum ve kuruluşlarında güvenlik içinde olmayı bekleme ve bunu istemek hakları vardır.
Bütün sağlık kurum ve kuruluşları, hastaların ve ziyaretçi ve refakatçi gibi yakınlarının can ve mal güvenliklerinin korunması ve sağlanması için gerekli tedbirleri almak zorundadırlar.
Tutuklu ve hükümlülerin sağlık kurum ve kuruluşlarında muhafazaları ile ilgili özel mevzuat hükümleri saklıdır.”
şeklinde ele alınmıştır.
Ayrıca bu Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsünün 9. maddesine konu olmuştur:
“Kötü işleyen sağlık hizmetlerinden, tıbbi yanlışlık ve hatalardan meydana gelen zararlardan her bir bireyin korunma hakkı vardır ve yüksek güvenlik standartlarını karşılayan sağlık hizmetleri ve tedavilerinden de yararlanma hakkı vardır.
Bu hakkın garantilenmesi(temini) için hastane ve sağlık hizmetleri risk faktörlerini sürekli kontrol edip elektronik tıbbi cihazların uygun bir şekilde korunduğu ve operatörlerin (bu cihazları kullananların) iyi eğitilmiş olmasını temin etmelidir.
Diğer sağlık profesyonelleri tedavinin bütün aşamaları (evreleri) ve unsurlarının güvenliğinden tam olarak sorumludur.
Devamlı eğitim alarak ve örnekleri inceleyerek tıp doktorları hata riskine karşı korunmayı sağlamalıdır.
Üst amirlerine mevcut riskleri rapor eden sağlık personeli muhtemel ters durumlardan korunmalıdır.”

10. Hastanın Dini vecibeleri yerine getirebilme ve dini hizmetlerden faydalanma hakkı
Bu hak, Hasta Hakları Yönetmeliğinin 38. maddesinde ele alınmıştır:
“Sağlık kurum ve kuruluşlarının imkanları ölçüsünde hastalara dini vecibelerini serbestçe yerine getirebilmeleri için gereken tedbirler alınır.
Kurum hizmetlerinde aksamalara sebebiyet verilmemek, başkalarını rahatsız etmemek ve personelce düzenlenip yürütülen tıbbi tedaviye hiç bir şekilde müdahalede bulunulmamak şartı ile hastalara dini telkinde bulunmak ve onları manevi yönden desteklemek üzere talepleri halinde, dini inançlarına uygun olan din görevlisi davet edilir. Bunun için, sağlık kurum ve kuruluşlarında uygun zaman ve mekan belirlenir.
İfadeye muktedir olmayıp da dini inancı bilinen ve kimsesiz olan agoni halindeki hastalar için de, talep şartı aranmaksızın, dini inançlarına uygun olan din görevlisi çağrılır.”
Bu hakların nasıl ve ne zaman kullanılacağı ve bu konuda alınacak tedbirler, sağlık kuruluşunun çalışma usul ve esaslarını gösteren mevzuatta ayrıca düzenlenir.”
Lizbon Bildirisinin 6. maddesinde
“Hasta, uygun bir dini temsilcinin yardımı da dahil olmak üzere ruhi ve manevi teselliyi kabul veya reddetme hakkına sahiptir.”
hükmüyle ele alınan bu hak, Bali Bildirgesinde de
“Hasta kendi dinine uygun bir dini temsilcinin ruhi ve moral tesellisini kabul veya reddetme hakkına sahiptir.”
şeklinde yer almıştır.

11. İnsani değerlere saygı gösterilmesi ve ziyaret
Bu hak, Hasta hakları Yönetmeliğinin 38. maddesinde ele alınmıştır:
“Hasta, kişilik değerlerine uygun bir şekilde ve ortamda sağlık hizmetlerinden faydalanma hakkına sahiptir.
Sağlık hizmetlerinde görev alan bütün personel; hastalara, yakınlarına ve ziyaretçilere güleryüzlü, nazik, şefkatli ve sağlık hizmetleri ile ilgili mevzuat ve bu Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde davranmak zorundadır.
Sağlık hizmetlerinin her safhasında, hastalara, onların bedeni ve ruhi durumları dikkate alınarak, hangi işlemin neden ve nasıl yapıldığı, yapılacağı ve bekletilmeleri söz konusu ise, bekletilmenin sebepleri hususunda gerekli ve yeterli bilgi verilir.
Sağlık kurum ve kuruluşlarında, insan haysiyetine yakışır gereken her türlü hijyenik şartların sağlanması, gürültünün ve rahatsız edici diğer bütün etkenlerin bertaraf edilmesi esastır. Gerektiğinde, bu hususlar hasta tarafından talep konusu yapılabilir.
Hasta ziyaretçilerinin kabul edilmesi, kurum veya kuruluşça belirlenen usul ve esaslara uygun olarak ve hastaların huzur ve sükûnlarını bozacak fiil ve tutumlara sebebiyet vermeyecek şekilde gerçekleştirilir ve bu konuda gereken tedbirler alınır.”
Ayrıca bu hak Bali Bildirgesinde de şu hüküm vasıtasıyla yer almaktadır:
“Tüm tıbbi bakım ve eğitim sürecinde hastanın onuruna ve özel yaşamına onun kültür ve değerleri göz önüne alınarak saygı gösterilmelidir.”
Amsterdam Bildirgesin de ise bu hak,
“Hastalar, tanı, tedavi ve bakımları sırasında saygı görme, kültür ve değerlerine uygun şekilde davranılma hakkına sahiptir.
Hastaların, bakım ve tedavileri süresince arkadaşları, akrabaları ve aileleri tarafından desteklenme ve her zaman manevi destek ve yol gösterilme hakları vardır.”
Hükümleriyle ele alınmıştır.

12. Refakatçi bulundurulması
Hastanın bir diğer hakkı olan refakatçi bulundurma hakkı, Hasta Hakları Yönetmeliğinin 40. maddesinde yer almaktadır:
“Muayene ve tedavi sırasında hastaya yardımcı olmak üzere; mevzuatın ve kurum imkanlarının elverdiği ve hastanın sağlık durumunun gerektirdiği ölçüde, tedaviden sorumlu olan tabibin uygun görmesine bağlı olarak, refakatçi bulundurulması istenebilir.
Bu hakkın nasıl ve ne zaman kullanılacağı ve bu konuda alınacak tedbirler, sağlık kurum ve kuruluşunun çalışma usul ve esaslarını gösteren mevzuata ayrıca düzenlenir.”

13. Hastanın Müracaat, Şikâyet ve Dava Hakkı
Bu hak, Hasta Hakları Yönetmeliğinin 42. maddesinde,
“Hastanın ve hasta ile ilgili bulunanların, hasta haklarının ihlali halinde, mevzuat çerçevesinde her türlü müracaat, şikayet ve dava hakları vardır.”
şeklinde yer almıştır.


1 DURAL, Mustafa; ÖĞÜZ, Tufan, Türk Özel Hukuku, Cilt: II, Kişiler Hukuku, İstanbul, 2004, s. 92
2 DURAL,ÖĞÜZ,age, s. 97
3 ÖZCAN, Burcu G.; ÖZEL, Çağlar: “Kişilik Hakları- Hasta Hakları Bağlamında Tıbbi Müdahale Sonucu Çıkan Hukuki İlişkide Aydınlatma Yükümlülüğü ve Aydınlatılmış Rızaya İlişkin Bazı Değerlendirmeler”, Hacettepe Sağlık İdaresi Dergisi, 2007, Sayı: 1, Cilt: 10, s.53
4 ibid.
5 FİŞEK, Nusret H., Halk Sağlığına Giriş. Hacettepe Üniversitesi, Ankara, 1985, s. 1-6
6 BOSTAN, Sedat, “Hasta Hakları İhlallerinin Nedenleri”, Trabzon İBNİ SİNA Tıp Dergisi, 2005, Cilt:10, Sayı: 2-3, Sayfa: 65-72
7 HAKERİ, Hakan, Tıp Hukuku, Ankara 2007, s. 31
8 BAYRAKTAR, Köksal, “ Tıp Etik Kurallarının Hukuka Etkisi”, Türk- Alman Tıp Ceza Hukuku Sempozyumu, Ankara, 28 Şubat-01 Mart 2008.,s.3
9 KÖK, Ahmet, “ İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesine Göre Aydınlatma ve Rıza”, www. akader. info, s. 116-121.
10 AYDINER, Ahmet Hüsamettin, Bursa’daki Hekimlerin Hasta Haklarına Yaklaşımı, Yayımlanmamış Tıpta Uzmanlık Tezi, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD, Bursa, 2006, s. 9.
11 AYDINER, age, s.2
12 ÇİNKO, Mehmet Sıddık, “Hukuki ve Tıbbi Açıdan Hasta Hakları”, http://www.hukukcular.org.tr/yazi_detay.php?Yazi_id=78&yazar=42
13 Anayasanın 17. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.”
14 Anayasanın 10. maddesinde
“Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun* önünde eşittir.*
(Ek fıkra: 7/5/2004-5170/1 md.) Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”
hükmü yer almaktadır.
15 Anayasanın 17. maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:
“Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tâbi tutulamaz.”
16 Anayasanın 20. maddesinin birinci fıkrası şu şekildedir:
“Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.”
17 KAYMAKÇI, Mehmet, “En Temel Hasta Hakkı ’Hekim Seçme Hakkı’”, http://hastaninhaklari.blogcu.com/en-temel-hasta-hakki-hekim-secme-hakki_1657545.html
18 DEDEAĞAÇ, Enver, “Hasta Hakları Açısından Hekimin Sorumluluğu”, Ankara, 2008, www.inisiyatif.net/document/71.pdf, s.4
19 DEDEAĞAÇ, age, s. 3
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Hasta Hakları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Tuğçe Oral'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
27-06-2009 - 13:32
(5420 gün önce)
Makaleyi Düzeltin
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 16 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 16 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
10690
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 23 saat 29 dakika 47 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,97 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 49930, Kelime Sayısı : 6949, Boyut : 48,76 Kb.
* 8 kez yazdırıldı.
* 18 kez indirildi.
* 3 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1047
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04762602 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.