Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Kaçakçılık Ve Mali Suçlarla Mücadelede Etkinlik

Yazan : Av.Abdullah Umran Ekinci [Yazarla İletişim]
LLM,LLB

Makale Özeti
KAÇAKÇILIK VE MALİ SUÇLARLA MÜCADELEDE ETKİNLİK
Yazarın Notu
01.03.2009 TARİHİNDE YAZILMIŞTIR.

KAÇAKÇILIK VE MALİ SUÇLARLA MÜCADELEDE ETKİNLİK



A. Kaçakçılığın Tanımı ve Uluslararası Boyutu

Kaçakçılılığın devletler açısından önem arz eden bir sorun teşkil ettiği göz önünde bulundurulması gereken bir gerçektir. Uluslararası Hukuk açısından üzerinde uzlaşmaya varılmış ortak bir kaçakçılık tanımı halen mevcut değildir. Uluslararası platformda teşkil ettiği sorunun mahiyeti ve ülkelere getirmiş olduğu ağır mali kayıplar nazara alındığında bu konunun daha iyi incelenmesi gerektiği ve uluslararası hukuk açısından devletlerin ortak hareket etmesini sağlayacak sözleşmelere(konvansiyonlara) ihtiyaç olduğu açıktır. Ulusal enstrümanların yanında uluslararası enstrümanların varlığı, konunun üzerine etkin bir şekilde gidilmesini sağlamak açısından önemlidir. Komşu devletlerin ortak hareket etmesini sağlayacak ikili anlaşmaların ve ortak bir zeminde buluşmasını sağlayacak işbirliğini geliştirmeye yönelik adımlar, kaçakçılığın önlenmesinde daha somut neticelerin alınmasını sağlayacaktır. Komşu ülkelerdeki otorite ve iktidar boşluğu ve komşu devletlerle olan sorunlu ikili ilişkilerin bu durumda birer dezavantaj olarak hükümetlere olumsuz olarak yansıyacağını ve kaçakçılıkla etkin mücadeleyi zorlaştıracağı tecrübelerle sabit birer vakadır.

Dünya Gümrük Örgütünce[1] kaçakçılığın ortak bir tanımının yapılması hedeflenmiş ve böylelikle kaçakçılığın iyi tanımlanmasını ve yorumlanması sağlanmak istenmiştir. Üye devletlerin ortak bir noktada birleşerek norm birliğini sağlamaları amaçlanmıştır.

Yapılan tanım uyarınca gümrük kaçakçılığı;

1.“Ticari eşya sevkıyatları üzerinde vergi, resim ve harçları ödemekten kaçınmak veya buna teşebbüs etmek,


2.Ticari eşya için uygulanmakta olan yasaklama, sınırlama ve kısıtlamalardan kaçınmak veya buna teşebbüs etmek,


3.Herhangi bir vergi iadesi, sübvansiyon veya ödemeyi haksız yere almak veya buna teşebbüs etmek,


4.İş hayatında meşru rekabet ilke ve uygulamalarını zedeleyici haksız ticari avantajlar elde etmek veya buna teşebbüs etmek;

Amacıyla gümrüklerin uygulanmasından sorumlu olduğu kural koyucu ve düzenleyici mevzuat hükümlerinin herhangi bir şekilde ihlali olarak tanımlanmıştır”[2].


B. Kaçakçılığın Türleri

Organize suç örgütleri ulusal ve uluslararası düzeyde organizasyon oluşturmak suretiyle kanunlara aykırı biçimde haksız menfaat veya yüksek kazanç sağlamak amacıyla hareket ederek, kamunun barışı ve sükûnunu esaslı bir biçimde ihlal etmektedirler.[3] Kaçakçılığın değişik türlerinin ülkemizde yapıldığı bilinen bir gerçektir. Ağır vergiler, enflasyon, insanlardaki kolay para kazanma hırsı, arazinin yapısından kaynaklanan coğrafi elverişlilik, uzman personel yoksunluğu ve teknolojik donanım yetersizliği kaçakçılığın yapılmasını kolaylaştırmaktadır.

Sınır illerinde yapılan kaçakçılık genelde insan ticareti, akaryakıt, tütün mamulleri, elektronik mallar ve gıda ürünleri üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bunların arasına uyuşturucu ve psikotrop[4] maddeleri de katabiliriz. Kolluk kuvvetleri tarafından elegeçirilen uyuşturucu, psikotrop maddeler ve ticari değeri olan faturasız ve yasadışı yollardan ülkeye sokulmuş olan emitalar açısından adli ve idari yaptırımlara başvurulmasında, uygulamada bir sorun olmadığı açıktır. Bu anlamda bu tür malların yakalanması müsaderesi*[5] ve bu malları getirenler hakkında cezai yaptırıma başvurulması açısından soruşturma aşamasında kolluk ve savcılık, kovuşturma aşamasında mahkemeler tarafından bir tereddüt yaşanmamaktadır. Kaçakçılıkla mücadele amacıyla düzenlenmiş olan 5607[6] sayılı kanun, kaçakçılık suçunun failleri ile ilgili olarak ağır müeyyideler içermektedir.

Bu anlamda sınır bölgelerinde yaşayan vatandaşların gerek nakliyat(kamyonculuk) ve gerekse ticari amaçlı olarak, yasal yollardan yapmakta oldukları kısa süreli komşu ülke ziyaretlerinde beraberlerinde getirdikleri şahsi ihtiyaçlarını karşılar nitelikteki ticari amaç taşımayan hediyelik eşyalar ve ihtiyaç malzemelerinin(çok cüzi miktardaki gıda malzemeleri vs.) ülkeye sokulması açısından bir sorunla karşılaşılmamaktadır. Zira bu alışverişin bölgenin coğrafi ve ekonomik şartları da nazara alındığında toplum barışına katkı sağladığı yadsınamaz bir gerçektir. Bizim üzerinde durmak istediğimiz bireysel veya organize olan toplu kaçakçılık olaylarıdır.

Akaryakıt Kaçakçılığı

Doğu ve Güneydoğudaki en yoğun kaçakçılık unsuru akaryakıt (mazot) kaçakçılığıdır. Ülke dışına nakliye amaçlı çıkan kamyon ve tırların ve diğer özel ticari araçların (genelde Ford Transit ve benzeri araçlar) standart depoları büyütülmek suretiyle aracın teknik olarak ihtiyacından fazla akaryakıt ticari amaçla ülkeye sokulmaktadır. Hâlbuki her aracın fabrika çıkışlı olarak standart bir deposu bulunmaktadır ve o deponun hacmi araç için yeterli olmaktadır. Günümüzde örnek verecek olursak kamyon ve tırlar biryana, Ford Transit ve benzeri araçların standart depolarını muhafaza amaçlı olarak konulmuş olan saç aksam uzatılarak deponun esnemesi sağlanmakta böylelikle genişleme özelliğinden yararlanılarak deponun hacmi büyütülmekte ve ticari amaçlı olarak daha fazla akaryakıt getirilmektedir. Gümrük Muhafaza memuru, araç ülkeye giriş yaptığında yapılan rutin muayene esnasında depo standart depoysa olağan bir durum gibi karşılamakta, halbuki litre hesabıyla ölçüm yapılacak olursa deponun hacim olarak genişleyen depo olduğu ve getirmesi gerektiğinden daha fazla yakıtı ticari amaçla ülkeye soktuğu ve yüzlerce aracın haftada en az bir yada iki sefer (koşullar uygunsa hergün)yaptıkları giriş çıkışlar düşünüldüğünde ekonomiye sağladığı zararın niteliği düşünülebilecektir.

Bu bağlamda büyük nakliye araçlarındaki zulalama yöntemlerine de değinmekte fayda var. Eğer araçta özel zula varsa aracın 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 13.maddesinin 1. bendi gereğince müsaderesi[7] gerekecektir. Konuyu biraz daha açarsak 5607 Sayılı kanunun 10. maddesinde "MADDE 10 – (1) Bu Kanunda tanımlanan suçların işlenmesinde kullanılan taşıtlara, Ceza Muhakemesi Kanununun 128 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne göre elkonulur" CMK'nın 128-4 bendinde ise "(4) Kara, deniz ve hava ulaşım araçları hakkında verilen elkoyma kararı, bu araçların kayıtlı bulunduğu sicile şerh verilmek suretiyle icra olunur[8]" demektedir.

Mahkemelerin atadığı bilirkişilerin bazen zulalama yerlerini aracın normal bir aksamı olarak değerlendirerek, araç sahibini korumaya çalıştıkları uygulamada mevcuttur. Tabiî ki bu tutum mahkemelerin müsadere açısından işini zorlaştırmaktadır.
Olayın diğer bir ilginç boyutu da katırlarla yapılan mazot kaçakçılığıdır. “İran sınırının Sarp bölgesini kullanan kaçakçılar, at ve katırların üzerine 75 litrelik iki bidon yerleştirerek her seferinde 150 litre akaryakıtı yurda sokuyor. Kaçakçılık, sınırın iç taraflarında dağ yamaçları kullanılarak gerçekleştiriliyor. Kaçak akaryakıt, piyasanın yarı fiyatına pazarlanıyor”.[9] Bu anlamda uygulamada yer bulan Yargıtay 7.Ceza dairesinin 11.04.1996 tarihli kararına değinmekte de fayda var;
*KAÇAK MAZOT BULUNDURMAK“ÖZET : Sanığın hazırlık ifadesinde, mazotu Başkale çıkışında bidon ve varillerle mazot satan kişilerden satın aldığını söylemesi, analiz raporunda da numunenin bir kısım yönden standartlara uymadığının belirlenmesi karşısında, suçun oluştuğu kabul edilmeli, sonradan ibraz edilen faturaya itibar edilmemelidir.(1918 s. Kaçakçılık K. m. 25)1918 sayılı Kanuna muhalefetten sanık Recep hakkında yapılan duruşma sonunda; beraatine ve iadeye dair, (Gürpınar Asliye Ceza Mahkemesi)'nden verilen 15.11.1995 tarihli hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine vekili tarafından süresinde istenilen dava evrakı, Cumhuriyet Başsavcılığı'nın bozma isteyen 18.3.1996 tarihli tebliğnamesiyle Daireye verilmekle; dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:Sanık hazırlık ifadesinde, mazotu; Başkale çıkışında, naylon bidon ve varillerle mazot satan, tanımadığı kişilerden satın aldığını beyan edip, 20.3.1995 günlü A...... Anadolu Tasfiyehanesi Anonim Şirketi tarafından düzenlenen analiz raporundan da numunenin; yoğunluk, renk, akma noktası, kükürt miktarı yönlerinden standatlara uygun olmadığı anlaşıldığı cihetle, suçun oluştuğu gözetilmeden mahkumiyet yerine, sonradan ibraz edilen faturaya itibar edilerek yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,Yasaya aykırı, Hazine vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün istem gibi (BOZULMASINA), 11.4.1996 günü oybirliğiylekarar verildi”[10].
Bu anlamda Yargıtayın verdiği karara katılmamak mümkün değil. Uygulamada şüpheli genelde sonradan temin ettiği faturayı ibraz ederek kaçakçılık olayını meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Bu cihetle sonradan ibraz edilecek faturaya itibar edilmemesi ve numunenin tahlilinden elde edilen sonuca göre söz konusu akaryakıt standartlara uygun değilse mahkûmiyet yönünde karar tesis edilmesi hukuken yerinde olacaktır.
Yine Bir başka Yargıtay 7. Ceza Dairesi kararında, sanığın kamyonunun kasasında saç depolar içinde yakalanan kaçak akaryakıtla ilgili olarak yerel mahkemenin sanık lehinde vermiş olduğu beraat ve iade kararını müdahil hazine vekilinin temyiz itirazını yerinde görerek bozmuştur. Aşağıda Yargıtay kararının özeti bulunmaktadır;
E. 2000/3260

K. 2000/4972

T. 4.4.2000

• KAÇAKÇILIK ( Aracında Bidonlar ve Sac Depolar İçinde Mazot Taşıyan Sınır Ticareti Belgesi Sahibi Olmayan Sanık )

• SINIR TİCARETİ BELGESİ SAHİBİ OLMAYAN VE ARACINDA KAÇAK MAZOT TAŞIYAN SANIK ( Kaçakçılık Suçu )

1918/m.25,47

ÖZET : “Dava konusu mazotlar sanığa ait kamyonun kasasının içinde bidonlar ve sac depolar içinde yakalandığına, trafikte projelendirilmiş yakıt deposu bulunmadığına ve sanık ilgili genelge ve yönergede öngörülen yükümlülükleri de yerine getirmediğine göre suçun oluştuğu gözetilmelidir.
DAVA : 1918 sayılı Kanuna muhalefetten sanık İ. hakkında yapılan duruşma sonunda: Beraatine ve iadeye dair Iğdır Asliye Ceza Mahkemesi`nden verilen 8.12.1997 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi, müdahil idare vekili tarafından süresinde istenilerek dava evrakı Cumhuriyet Başsavcılığının bozma isteyen 1.3.2000 tarihli tebliğnamesiyle daireye verilmekle dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğünün 13.9.1996 gün ve 17095 sayılı yazısına uygun olarak, Nahcıvan Özerk Cumhuriyetinden getirilen mazotun il`e girişi il`de toplanması ve ihtiyaç fazlasının il dışına çıkışıyla ilgili esas ve usullere ilişkin Valilik Yönergesinde, mazotun Dilucu sınır kapısından girişi, onaylı projeleri trafik tescil bürolarınca ruhsatlarına işlenmiş kamyonlarda 2 ton römork ve yarı römorklu araçlarda 5 ton olarak yapılacağı, araçlara monteli mutat depoların dışında araçların içinde veya üzerinde bidon ve sair kaplarla akaryakıt geçişine Gümrük Müdürlüğünce izin verilmeyeceğini, mazot getiren kamyon ve çekici sahiplerinin Valilikten sınır ticaret belgesi alacaklarını, sınır ticareti belgesi almayan araç sahiplerinin araçlarının sınır kapısından geçmelerine de izin verilmeyeceği düzenlenmiş olup, dava konusu mazotların sanığa ait kamyonun kasasının içinde bidonlar ile 2 adet sac depo içinde yakalandığı ve araca ait Trafik Tescil ve Denetleme Şube Müdürlüğünden getirilen müracaat işlem formunda projelendirilmiş yakıt deposundan söz edilmediğine ve sanığın anılan genelge ve Valilik yönergesinde öngörülen yükümlülükleri yerine getirdiği yolunda bir belge de ibraz etmediğine göre suçun oluştuğu gözetilerek sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi,
Yasaya aykırı, müdahil idare vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün istem gibi BOZULMASINA, 4.4.2000 günü oybirliğiyle karar verildi.”[11]
Yukarıda da değinildiği gibi uygulamada depolar genişletiliyor ve standart ve mutad olanın dışına çıkılarak kaçak akaryakıt getiriliyor. Bu anlamda bu suçu işleyen sanıklar hakkında Yargıtayın mahkûmiyet yönünde hüküm tesis edilmesini öngören kararı uygulamada soruşturmayı ve kovuşturmayı yapmaya yetkili olan makamlar açısından yol göstericidir.
Yine bir başka Yargıtay 7.Ceza Dairesi kararında bu defa sanığın lehine hüküm kurulduğunu görmekteyiz. İlgili Yargıtay kararında;

E.2000/4972

K.2000/4972

4.4.2000 T

• MÜSADERE ( Motorla İrtibatlı Deposunda Mazot Ele Geçirilen Kamyonun Müsadere Edilemeyeceği - Kaçakcılıkla Mücadele Kanununa Muhalefet )

• KAÇAKÇILIK ( Motorla İrtibatlı Deposunda Mazot Ele Geçirilen Kamyonun Müsadere Edilemeyeceği - Kaçakcılıkla Mücadele Kanununa Muhalefet )

• KAÇAK EŞYA NAKLİNDE KULLANILAN TAŞIT ( Ele Geçirilen Mazotun Kamyonun Motorla İrtibatlı Deposunda Olması/Kamyonun Kaçak Eşya Naklinde Kullanılmış Sayılamayacağı - Kamyonun Müsadere Edilemeyeceği )

ÖZET: “Dava konusu mazot sanığın kullandığı kamyonun motorla irtibatlı bulunan deposunda ele geçirilmiş ve araçta sarf edildiğinden, kamyonun kaçak eşya nakline tahsis edilmiş sayılamayacağı gözetilerek iadesine karar verilmesi gerekir.
DAVA: 1918 sayılı kanuna muhalefetten sanık Kemal A. hakkında yapılan duruşma sonunda; hükümlülüğüne, zoralıma ve iadeye dair VAN/SARAY Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 21.6.2001 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi sanık tarafından süresinde istenilerek dava evrakı Cumhuriyet Başsavcılığının bozma isteyen 5.7.2002 tarihli tebliğnamesiyle daireye verilmekle dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Sair temyiz itirazları yerinde değilse de;
Dava konusu mazot sanığın kullandığı kamyonun motorla irtibatlı bulunan deposunda ele geçirilmiş ve araçta sarf edildiğinden, kamyonun kaçak eşya nakline tahsis edilmiş sayılamayacağı gözetilerek iadesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde nakil aracının müsaderesine hükmolunması,
SONUÇ: Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA 28.4.2003 günü oybirliğiyle karar verildi.”[12]
Hüküm özetinden de anlaşılacağı üzere uygulamada aracın teknik olarak sarfiyat için ihtiyacı olan akaryakıtı getirmesinde sorun bulunmamakta ve bu anlamda sanığın cezalandırılması yönünde hüküm tesis edilmemektedir. Dikkat edilmesi gereken husus söz konusu deponun projelendirilmiş standart depo olup olmadığı ve getirilen akaryakıtın motor açısından sarfiyat amaçlı olup olmadığıdır.
Çay Kaçaklılığı

Güncel bir örnek verecek olursak, yurt dışından Seylan menşeli çay, Rize Gümrüğünden ithal edilmiş gibi gösteriliyor ve paketlenmesi Hakkâri de veya diğer sınır illerde yapılıyor. Bu olayı irdelediğimizde ticaretin olağan mantığına aykırı olduğu görünmektedir. Zira ticaretin en az maliyetle en fazla kârı amaçlayan bir faaliyeti simgelediğini düşünürsek, ithal edilen çayın Rize gümrüğünden Hakkâri ye nakliyesinin çok pahalı olacağı açıktır. Bu durum, hayatın olağan akışına aykırı bir durum teşkil etmektedir. Bunun yerine daha yakındaki bir Gümrük Müdürlüğünden bu malın Ülkeye sokulması eğer buna ülkenin gümrük politikasından dolayı izin verilmiyorsa, çay paketleme fabrikalarının ilgili gümrük müdürlüğüne yakın bir merkeze taşınması gerektiğini, kârını amaçlayan her orta zekâlı makul tüccar düşünebilecektir.

İthal çayın üzerindeki ciddi gümrük vergilerini ve kilometrelerce uzaklıktaki paketleme fabrikalarına getirilmesini düşünürsek bu anlamda işletmelerin kâr elde etmekten çok zarar edecekleri, ticaretin olağan doğası gereğidir. Burada hepimizin bildiği ama yasal olarak kanıtlayamadığı durum şudur. Şüpheli, çayı kaçak yollardan Hakkâri İl sınırından İran veya Irak Üzerinden ülkeye sokmaktadır. Daha önceden çayı Rize Gümrüğünden gümrük vergilerini ödeyerek ithal etmiş olduğu varsayılan bir firmadan, aldığını gösteren bir faturayı ibraz ederek, çayı paketlemekte ve piyasaya sürmektedir. Bu anlamda şüpheli elindeki faturayı ibraz ettiğinde savcılıklar sadece faturanın gerçek olup olmadığını denetlemekle yetinip takipsizlik kararı vermektedirler. Ciddi bir araştırma yapıldığında bu faturaların çoğunun naylon fatura*[13] olduğu ortaya çıkacaktır.

Bu bağlamda sadece faturanın sahte olup olmadığını araştırmakla yetinmeyip işi gümrüğe kadar takip etmekte fayda olduğu açıktır. Böylelikle faturayı kesen şirket incelenerek stok deposunun olup olmadığı, varsa çayı nerden alıp nereye sevk ettiğini, şirketin ticaret sicilinde kaydının olup olmadığını, verdiği adreste öyle bir firmanın bulunup bulunmadığı, incelenerek araştırılmalıdır.

Konuyla ilgili bir Yargıtay kararında “faturaları düzenleyen firma yetkilisi dinlenilip, sattığını kabul ettiği takdirde ticari defter ve belgeleri bilirkişiye incelettirip, dayanak belgeleri de temin edilerek ithaline kadar zincirleme menşesi araştırması tamamlanarak ayniyet tespiti de yaptırılıp hâsıl olacak sonuca göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekir”[14] denilmektedir. Yargıtayın bu tespiti birbiriyle illiyet bağı olan naylon fatura ve kaçakçılık suçlarının aydınlatılması açısından da yol göstericidir.
Çay kaçaklığında muhtemel olasılıklardan biriside Türkiye menşeli çay ve İthal çayın birbirine karıştırılarak piyasaya sürülmesidir. Doğu ve Güneydoğuda genelde vatandaşlarca kaçak çay olarak adlandırılan Seylan çayının tüketildiğini buralarda yaşamış olanlar bilir. Bu anlamda örnek verecek olursak Türkiye menşeli Rize Çayının fazla tüketilmediği ve genelde kaçak çay olarak nitelenen Seylan çayının tüketildiği bir gerçektir. Kısaca özetleyecek olursak olayın iki boyutu bulunmaktadır;

— Ülkeye gümrüksüz sokulmuş olan ve usulsüz yollardan faturalıymış gibi piyasaya sürülen ithal çay.

—Yasal prosedüre uyulsa bile, maliyeti düşürmek için aslında ithal olmayan yada maliyeti düşük Türkiye menşeli çayın ithal menşeli çay ile karıştırılmak suretiyle paketlenmesiyle elde edilen veya piyasadaki gerçek ithal çaylar gibi paketlenmiş olup fakat içeriği sahte olan çay. Böylelikle düşük kalitedeki çay ithal çaymış gibi gösterilip vatandaş kandırılmaktadır.

Yukarıda sözü edilmiş olan ikinci olasılığın, çayın laboratuarda tahlil edilmesi suretiyle kanıtlanması gayet kolaydır. Fakat uygulamada kolluk, genelde çayın faturalı olup olmadığına sadece bakmakla yetiniyor, çayı sadece faturasız olması durumunda tahlil için laboratuara gönderiyor. Hâlbuki yukarıda da değindiğimiz gibi ithal çayında sahtesi piyasaya sürülmektedir. Böylelikle ithal süsü verilmiş sahte çay üzerinde kolluk fazla yoğunlaşmamış ve vatandaşın mağduriyetini önleyememiş oluyor. Her halükarda vatandaş ve devlet zarara uğratılmakta ve birileri muazzam haksız kazanç elde etmektedirler.

Cep Telefonu Kaçakçılığı

Bölgede görünen bir başka kaçakçılık unsuru da cep telefonlarının ülkeye yasadışı olarak sokulması ve kargo şirketleri aracılığıyla ülkenin batısına pazarlanmak üzere gönderilmesi olayıdır. Bu anlamda yurt dışına giriş çıkış yapan kamyonlara ve diğer araçlara özel olarak yapılmış olan zulalarda taşınan yada özel araçlarla iş ve ziyaret kisvesi altında yapılan yolculuklarda, yolcuların gelirken üzerlerinde taşıdıkları ikişer yada üçer cep telefonunu, bunu iş edinmiş ve haftada mutlaka bir yada iki giriş çıkış yapan şahısların ülkeye soktukları telefonlar olarak sıralayabiliriz. Bunu yüzlerce insanın düzenli olarak yaptığını düşünürsek yol açtığı ekonomik kaybın çapı ortaya çıkacaktır. Bu telefonların bir kısmı her ne kadar daha sonra Türkiye de çeşitli yollarla kayıt altına alınsalar bile, bu durum mevcut olan kaçakçılık faaliyetini meşrulaştırmamaktadır. Bunun yanında pasaport kanununa muhalefet etmek suretiyle katırlar ve diğer araçlarla yapılan toplu kaçakçılık eylemlerini de dile getirmek gerekmektedir.

Göçmen Kaçakçılığı

26.09.2004 tarihli ve 5237sayılı Türk Ceza Kanunu[15] göçmen kaçakçılığı ve insan ticaretini iki farklı konu başlığı altında düzenlemiştir. İnsan ticaretinin bir başka türü olan göçmen kaçakçılığı medya ve iletişim organlarında zaman zaman meydana gelen kazalardan dolayı “umuda yolculuk” olarak ta tabir edilmektedir. Küçük botlarda, kamyon kasalarında ve gemilerdeki konteynırlarda yasa dışı olarak yapılan bu yolculuk çoğu zaman toplu can kayıplarıyla sonuçlanmaktadır. Bu anlamda insanları, yasa dışı yollardan varmak istedikleri ülkelere ulaştıracaklarını taahhüt eden ve uluslararası düzeyde faaliyet gösteren zincirleme usulle çalışan organize suç örgütleri bulunmaktadır. Bu örgütler ekonomik ve siyasi mülteci olduğunu iddia eden insanlardan fahiş paralar almakta ve onları gitmek istedikleri ülkelere ulaştıracaklarını vaat etmektedirler. Bu noktada Türkiye önemli bir geçiş noktasını oluşturmaktadır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 79.maddesinde göçmen kaçakçılığı düzenlenmiştir. Bu madde hükümleri uyarınca;

Göçmen kaçakçılığı
MADDE 79. - (1) Doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddî menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollardan;
a) Bir yabancıyı ülkeye sokan veya ülkede kalmasına imkân sağlayan,
b) Türk vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkân sağlayan,
Kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
(3) Bu suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Kanun koyucu bu anlamda mevzuatta boşluk bırakmamış ve suçla etkin mücadelenin sağlanması amacıyla konuyu ayrıntılı bir şekilde düzenleme gereği duymuştur.

İnsan Ticareti

İnsan ticareti Köleliğin modern hali olarak ta niteleyebileceğimiz toplumları ve devletleri tehdit eden bir suç şeklinde karşımıza çıkmaktadır.[16]Günümüzde etnik iç çatışmalar, savaşlar ve yoksulluk insanların daha iyi bir hayat uğruna batıya göç etmelerine neden olmaktadır.Ciddi ekonomik sıkıntılar yaşayan ülkelerdeki kadınların, yasal işlerde çalıştırılma vaadiyle kandırılarak geçim kaynağı sağlama ümitlerinin istismarı ile angaje edilmeleri, yasal veya yasal olmayan yollardan hedef ülkeye sokulması ile geçiş süreci tamamlanmaktadır. Hedef ülkeye girişle birlikte mağdurun şiddet, tecavüz, baskı, tehdit altına alınması ve zorla fuhuş sektöründe çalıştırılması döngüsünden oluşan ve bazen sonu ölüme kadar da uzanan bir sömürü süreci başlamaktadır. Jandarma Genel Komutanlığı birliklerince, (01 Eylül 2003) - (31 Aralık 2004) dönemi içerisinde toplam (42) İnsan Ticareti Olayına el konularak, çeşitli ülke uyruklarında toplam (148) mağdur, insan tacirlerinin elinden kurtarılmış ve bu olaylarla ilgili yakalanan toplam (128) şüpheli adli makamlara sevk edilmiştir. Aynı dönem içerisinde ülke genelinde meydana gelen olaylardaki toplam (266) mağdurun (%55.6)’sı Jandarma tarafından kurtarılmıştır”[17]Buna karşın, fuhuş bir kadının para karşılığı vücudunu satması ve kârı kendine saklamasıdır. Seks işçileri köle olmayıp insan tacirlerinin kontrolü altında değildir.[18]

Bu anlamda 5207 sayılı Türk Ceza Kanununun 80. maddesinde insan ticareti düzenlenmiştir. Madde hükümleri uyarınca;

İnsan ticareti
MADDE 80. - (1) Zorla çalıştırmak veya hizmet ettirmek, esarete veya benzerî uygulamalara tâbi kılmak, vücut organlarının verilmesini sağlamak maksadıyla tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya kişiler üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliklerinden yararlanarak rızalarını elde etmek suretiyle kişileri tedarik eden, kaçıran, bir yerden başka bir yere götüren veya sevk eden, barındıran kimseye sekiz yıldan oniki yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası verilir.
(2) Birinci fıkrada belirtilen amaçlarla girişilen ve suçu oluşturan fiiller var olduğu takdirde, mağdurun rızası geçersizdir.
(3) Onsekiz yaşını doldurmamış olanların birinci fıkrada belirtilen maksatlarla tedarik edilmeleri, kaçırılmaları, bir yerden diğer bir yere götürülmeleri veya sevk edilmeleri veya barındırılmaları hâllerinde suça ait araç fiillerden hiçbirine başvurulmuş olmasa da faile birinci fıkrada belirtilen cezalar verilir.
(4) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.[19]denmek suretiyle ağır cezai yaptırımlar getirilmiştir.

Uyuşturucu Kaçakçılığı

Türkiye üzerinde bulunmuş olduğu coğrafi konum itibariyle uyuşturucu ve piskotrop maddelerin batıya pazarlanması açısından köprü görevini yerine getirmektedir. Afganistan ve İran üzerinden getirilen uyuşturucunun bir kısmı yerli pazarda alıcı bulurken bir kısmı da daha pahalıya pazarlanmak üzere Avrupa Ülkelerine gönderilmektedir. Getirilen uyuşturucunun bir kısmı Türkiye de işlenmektedir. Uyuşturucunun işlenmesi de belli bir ihtisas alanını gerektirmektedir. Bu işi yapanlara genelde akademik anlamda bir ihtisasları olmamasına rağmen piyasada argo tabirle kimyager denilmekte ve ekspertiz alanları uyuşturucu ve psikotrop maddelerin işlenmesi ve üretilmesidir. Türkiye’nin İran ile olan sınırı Afganistan üzerinden gelen uyuşturucunun ana geçiş güzergâhıdır. Bu noktada organize suç örgütleri sınır bölgelerinden uyuşturucuyu Türkiye’ye sokmaktadırlar. Bu örgütlerin Türkiye ayağının yanı sıra Afganistan, İran ve Avrupa uzantısı bulunmaktadır. Bu tespit uyuşturucuyla mücadelede ülkesel bazda alınan tedbirlerin yeterli olamayacağını bunun yanında uluslararası işbirliğinin de gerekli olduğunu göstermektedir. 5237sayılı Türk Ceza Kanununun 188. ve devamı maddeleri uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticaretini cezalandırıcı hükümler içermektedir.

Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti
MADDE 188. - (1) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç eden kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı fiilinin diğer ülke açısından ithal olarak nitelendirilmesi dolayısıyla bu ülkede yapılan yargılama sonucunda hükmolunan cezanın infaz edilen kısmı, Türkiye'de uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı dolayısıyla yapılacak yargılama sonucunda hükmolunan cezadan mahsup edilir.
(3) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, beş yıldan onbeş yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Uyuşturucu maddenin eroin, kokain, morfin veya bazmorfin olması hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Yukarıdaki fıkralarda gösterilen suçların, suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(6) Üretimi resmi makamların iznine veya satışı yetkili tabip tarafından düzenlenen reçeteye bağlı olan ve uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran her türlü madde açısından da yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır.
(7) Uyuşturucu veya uyarıcı etki doğurmamakla birlikte, uyuşturucu veya uyarıcı madde üretiminde kullanılan ve ithal veya imali resmî makamların iznine bağlı olan maddeyi ülkeye ithal eden, imal eden, satan, satın alan, nakleden, depolayan veya ihraç eden kişi, dört yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(8) Bu maddede tanımlanan suçların tabip, diş tabibi, eczacı, kimyager, veteriner, sağlık memuru, laborant, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hastabakıcı, sağlık hizmeti veren, kimyacılıkla veya ecza ticareti ile iştigal eden kişi tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması
MADDE 189. - (1) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarının bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma

MADDE 190. - (1) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırmak için;
a) Özel yer, donanım veya malzeme sağlayan,
b) Kullananların yakalanmalarını zorlaştıracak önlemler alan,
c) Kullanma yöntemleri konusunda başkalarına bilgi veren,
Kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu maddede tanımlanan suçların tabip, diş tabibi, eczacı, kimyager, veteriner, sağlık memuru, laborant, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hastabakıcı, sağlık hizmeti veren, kimyacılıkla veya ecza ticareti ile iştigal eden kişi tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(3) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını alenen özendiren veya bu nitelikte yayın yapan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak
MADDE 191. - (1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kendisi tarafından kullanılmak üzere uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran bitkileri yetiştiren kişi, bu fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
(2) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında, tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine hükmolunur.
(3) Hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilen kişi, belirlenen kurumda uygulanan tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmakla yükümlüdür. Hakkında denetimli serbestlik tedbirine hükmedilen kişiye rehberlik edecek bir uzman görevlendirilir. Bu uzman, güvenlik tedbirinin uygulama süresince, kişiyi uyuşturucu veya uyarıcı maddenin kullanılmasının etki ve sonuçları hakkında bilgilendirir, kişiye sorumluluk bilincinin gelişmesine yönelik olarak öğütte bulunur ve yol gösterir; kişinin gelişimi ve davranışları hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek hâkime verir.
(4) Tedavi süresince devam eden denetimli serbestlik tedbirine, tedavinin sona erdiği tarihten itibaren bir yıl süreyle devam olunur. Denetimli serbestlik tedbirinin uygulanma süresinin uzatılmasına karar verilebilir. Ancak, bu durumda süre üç yıldan fazla olamaz.
(5) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı hükmolunan ceza, ancak tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmaması hâlinde infaz edilir. Kişi etkin pişmanlıktan yararlanmışsa, davaya devam olunarak hakkında cezaya hükmolunur.
Etkin pişmanlık

MADDE 192. - (1) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarına iştirak etmiş olan kişi, resmî makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin saklandığı veya imal edildiği yerleri merciine haber verirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini sağlaması hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
(2) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, resmî makamlar tarafından haber alınmadan önce, bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz.
(3) Bu suçlar haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir.
(4) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı soruşturma başlatılmadan önce resmî makamlara başvurarak tedavi ettirilmesini isterse, cezaya hükmolunmaz. Kanun koyucu böylelikle uyuşturucu ve psikotrop maddelerin imal ve ticaretini yapanlar hakkında ağır cezai yaptırımlar öngörmüştür.

Uluslararası Yükümlülükler

Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi

Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi uyarınca(Viyana Konvansiyonu)[20] uyuşturucu ve psikotrop madde kaçakçılığı ile uluslararası boyutta ve etkin mücadelenin sağlanmasında Türkiye sözleşmeye taraf olması hasebiyle uluslararası yükümlülük altına girmiştir.[21]Sözleşme hükümleri uyarınca;

- uyuşturucu ve psikotrop maddenin üretimi, imalatı, çıkarılması,
hazırlanması, satışı, dağıtımı, teslimi, sevki, transit sevki, nakli, ithali
ve ihracı,

- bir mamelekin bu suçlardan birinden veya bu suç veya suçlardan birine
iştirakten kaynaklandığını bilerek, mamelekin yasadışı kaynağını gizlemek,
olduğundan farklı göstermek veya böyle bir suçun işlenmesine karışmış bir
kişinin eylemlerinin yasal sonuçlarından kaçmasına yardımcı olmak amacıyla
bu mamelekin başka bir mameleke dönüştürülmesi veya devredilmesi,

- uyuşturucu suçlarından birinden veya bunlardan birine iştirakten
kaynaklandığını bilerek, malvarlığının gerçek niteliğinin, kaynağının,
yerinin, hareketinin, gerçek sahibinin gizlenmesi ya da olduğundan farklı
gösterilmesi,

- uyuşturucu suçlarından ya da bu suçlara iştirakten kaynaklandığını
bilerek, bu malvarlığının edinilmesi, sahip olunması, ya da kullanılması,

- bir başkasını bu suçlardan birini işlemeye veya uyuşturucu veya
psikotrop maddeleri kaçak olarak kullanmaya yöneltilmesi, teşvik edilmesi,

- bu suçların işlenmesi amacıyla örgüt oluşturulması, işbirliği
yapılması, teşebbüste bulunulması, yardımcı olunması, kolaylık ve yol
gösterilmesi,

fiillerinin suç olarak sayılması için gerekli önlemleri alacakları
öngörülmüştür.

Sözleşme ile, taraf devletlerin, bu suçların işlenmesini hapis veya
hürriyeti kısıtlayıcı diğer cezalar, para cezası ve müsadere gibi cezai
yaptırımlara tabi tutmalara öngörülmüştür.

Sözleşme metninden de anlaşılacağı üzere sadece uyuşturucuyla ilgili hükümlere yer verilmemiş konuyla illiyet bağı olan kara paranın aklanması ve bunlardan doğan malvarlıklarının mahiyeti de sözleşme metnine yansıtılmıştır. Bu anlamda kolluk uyuşturucu ile mücadele ederken aynı zamanda uyuşturucudan elde edilen kara para ve malvarlığına da el koymalıdır. “Kasım 1990 yılında, BM Viyana Sözleşmesini tamamlamak ve ulusal yasaları uyumlu hale getirmek amacıyla tasarlanan”, “Suçtan Elde Edilen Gelirlerin Aklanması, Araştırılması, Zapt edilmesi ve müsadere Edilmesi Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi” (Strasbourg Sözleşmesi) kabul edilmiştir[22].Türkiye de bu anlaşmaya 16.06.2004 tarihli 5191sayılı kanunu onaylayarak taraf olmuştur”[23].





C. Mali Suçlar

Kara Para
Kara parayı vergisi ödenmemiş ve yasal işlerden elde edilmemiş para olarak ta tanımlayabiliriz.*[24]Konusu ve ana teması itibariyle suç olan faaliyetlerden elde edilen gelirler bütünü olarak ta tanımlamak mümkündür. Mali suçlarla mücadelede etkinlik sağlanması amacıyla bu konuda ihtisaslaşmış uzaman kadrolardan oluşan Mali Suçları Araştırma Kurulu Kurulmuştur.*[25]

“Görev ve yetkilerinin sayıldığı 5549 sayılı Kanunun 19'uncu maddesi
şöyledir:

Madde 19 (1) Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı doğrudan Maliye
Bakanına bağlı olup görev ve yetkileri şunlardır:

a) Suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi amacıyla politika hazırlamak ve
uygulama stratejileri geliştirmek, bu amaçla kurum ve kuruluşlar arasında
koordinasyonu sağlamak, ortak çalışmalar yapmak, görüş ve bilgi
alışverişinde bulunmak.

b) Belirlenen politikalar çerçevesinde kanun, tüzük ve yönetmelik taslakları
hazırlamak, bu Kanun ile buna ilişkin Bakanlar Kurulu kararlarının
uygulanması konusunda düzenlemeler yapmak.

c) Suç gelirlerinin aklanması alanındaki gelişmeler ile aklama suçunun
önlenmesi ve ortaya çıkarılmasına yönelik yöntemler konusunda araştırmalar
yapmak.

ç) Suç gelirlerinin aklanmasını önlemek amacıyla sektörel çalışmalar yapmak,
önlemler geliştirmek ve uygulamayı izlemek.

d) Kamuoyu duyarlılığını ve desteğini artırmaya yönelik çalışmalar yapmak.

e) Suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanının önlenmesi kapsamında
veri toplamak, şüpheli işlem bildirimlerini almak, analiz etmek ve
değerlendirmek.

f) Değerlendirme sürecinde gerek duyulduğunda kolluk ve diğer birimlerden
kendi görev alanlarında inceleme ve araştırma yapılması talebinde bulunmak.

g) Bu Kanun kapsamına giren işlemler ile ilgili olarak, araştırma ve
inceleme yapmak veya yaptırmak.

ğ) Yapılan araştırma ve inceleme sonucunda aklama suçunun işlendiği
hususunda olguların varlığının tespiti halinde, Ceza Muhakemesi Kanunu
hükümlerine göre gerekli işlemler yapılmak üzere Cumhuriyet başsavcılığına
suç duyurusunda bulunmak.

h) Cumhuriyet savcıları tarafından intikal ettirilen konuları incelemek ve
aklama suçunun tespitine ilişkin talepleri yerine getirmek.

ı) Aklama veya terörün finansmanı suçunun işlendiğine dair ciddi şüphelerin
mevcut olması durumunda konuyu ilgili Cumhuriyet savcılığına intikal
ettirmek.

i) Kanun ve ilgili mevzuat kapsamında yükümlülük denetimi yapılmasını
sağlamak.

j) Kamu kurum ve kuruluşları, gerçek ve tüzel kişiler ile tüzel kişiliği
olmayan kuruluşlardan her türlü bilgi ve belgeyi istemek.

k) Bilgi ve ihtisasına ihtiyaç duyulması halinde, diğer kamu kurum ve
kuruluşlarında çalışanların Başkanlık bünyesinde geçici olarak
görevlendirilmelerini talep etmek.

l) Görev alanına giren konularda uluslararası ilişkileri yürütmek, görüş ve
bilgi alışverişinde bulunmak.

m) Yabancı ülkelerdeki muadil kurumlarla bilgi
ve belge değişiminde bulunmak, bu amaçla uluslararası antlaşma niteliğinde
olmayan mutabakat muhtırası imzalamak.


(4) Başkanlığın talebi üzerine görevlendirilecek denetim elemanları
görevlendirme konusuna giren hususlarda bilgi ve belge istemeye, araştırma
ve inceleme yapmaya, uygulamayı takip ve denetlemeye, bu maksatla her türlü
evrakın tetkikine yetkilidir.

Belirlenen görev ve yetki kapsamında MASAK aşağıda belirtilen fonksiyonları
icra etmektedir:

- Politika belirleme ve mevzuat geliştirme
- Veri toplama, analiz, değerlendirme
- Denetim
- Koordinasyon
- İnceleme

Mali suçlarlın karmaşık özelliği dikkate alındığında günümüzde sadece kolluğun ve savcılıkların bilgi ve bulguları suçla mücadele açısından yeterli olmamaktadır. Mali suçları uzmanlık alanı olarak değerlendiren özel birimlerin varlığı gerekmektedir.

Bu bağlamda mali suçları toplumların hayatına etki ederek kamunun barışını dinamitleyen bir olgu olarak kabul etmek gerekmektedir. Batı demokrasilerinde var olan teşebbüs hürriyetinin yanında mali suçlara getirilen ağır yaptırımlar, teşebbüs hürriyeti ve yaptırım arasındaki dengeyi muhafaza ederek kara paranın aklanmasını önlemek adına olumlu birer örnek teşkil etmektedir. “Karapara gerçektende günümüzde ülkelerin sosyal ve ekonomik yapılarını çok olumsuz yönde etkilemektedir. Öyle ki; büyük miktarlarda karaparalar az gelişmiş ülkelerin ekonomik sistemlerinde büyük hasarlara yol açabilmekte, sistemin kontrol altında tutulmasını güçleştirmektedir”[26].Dünyadaki gelişmiş demokrasilerde olduğu gibi, Türkiye dede liberal ekonomik yapının dokusu zedelenmeden, denetim yoluna gidilmiş ve böylelikle 26.09.2004 tarihli ve 5237sayılı Türk Ceza Kanunu kara paranın aklanması suçunu hükme bağlamıştır. 282.madde hükmü uyarınca;

Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama

MADDE 282. - (1) Alt sınırı bir yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini, yurt dışına çıkaran veya bunların gayrimeşru kaynağını gizlemek ve meşru bir yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla, çeşitli işlemlere tabi tutan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu suçun, kamu görevlisi tarafından veya belli bir meslek sahibi kişi tarafından bu mesleğin icrası sırasında işlenmesi hâlinde, verilecek hapis cezası yarı oranında artırılır.
(3) Bu suçun, suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
(4) Bu suçun işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
(5) Bu suç nedeniyle kovuşturma başlamadan önce suç konusu malvarlığı değerlerinin ele geçirilmesini sağlayan veya bulunduğu yeri yetkili makamlara haber vererek ele geçirilmesini kolaylaştıran kişi hakkında bu maddede tanımlanan suç nedeniyle cezaya hükmolunmaz
“Bu tür suçlarla daha etkin mücadele edilebilmesi için de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 128'inci maddesinde taşınmazlara, hak ve alacaklara elkoyma, 133'üncü maddesinde şirket yönetimi için kayyım tayini, 135'inci maddesinde iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması, 139'uncu maddesinde gizli soruşturmacı görevlendirilmesi, 140'ıncı maddesinde de teknik araçlarla izleme yöntemlerine başvurulabileceği hususu düzenlenmiş bulunmaktadır”[27]

Ceza Kanunundaki düzenlemenin yanı sıra yine 5549 sayılı ve 11.10.2006 Tarihli Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkındaki Kanun Uyarınca yükümlüler kimlik tespiti yapmak ve şüpheli işlemleri bildirmekle mükelleftirler. İlgili kanunun 3.maddesinde kimlik tespiti ve 4. maddesinde Şüpheli işlem bildirimi hükümleri düzenlenmiştir.

Kimlik tespiti
MADDE 3 – (1) Yükümlüler, kendileri nezdinde yapılan veya aracılık ettikleri işlemlerde işlem yapılmadan önce, işlem yapanlar ile nam veya hesaplarına işlem yapılanların kimliklerini tespit etmek zorundadır.
.
Şüpheli işlem bildirimi
MADDE 4 – (1) Yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığıyla yapılan veya yapılmaya teşebbüs edilen işlemlere konu malvarlığının yasa dışı yollardan elde edildiğine veya yasa dışı amaçlarla kullanıldığına dair herhangi bir bilgi, şüphe veya şüpheyi gerektirecek bir hususun bulunması halinde bu işlemlerin yükümlüler tarafından Başkanlığa bildirilmesi zorunludur.
(2) Yükümlüler, Başkanlığa şüpheli işlem bildiriminde bulunulduğunu, yükümlülük denetimi ile görevlendirilen denetim elemanları ile yargılama sırasında mahkemeler dışında, işleme taraf olanlar dahil hiç kimseye açıklayamazlar.

Yine ilgili kanunun 12.maddesi uyarınca uluslararası bilgi değişimi düzenlenmiştir. Bu anlamda kara paranın uluslararası boyutu dikkate alınarak işbirliği amaçlanmıştır.

Uluslararası bilgi değişimi
MADDE 12 – (1) Başkanlığın görev alanına giren konularda uluslararası bilgi değişimini teminen, yabancı ülkelerdeki muadil kurumlarla uluslararası antlaşma niteliğinde olmayan mutabakat muhtıraları imzalamaya ve imzalanan mutabakat muhtıralarını değiştirmeye Malî Suçları Araştırma Kurulu Başkanı yetkilidir. İmzalanacak mutabakat muhtıraları ve değişiklikleri Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe girer.


İlgili kanunun 13. ve devamı maddeleri, yükümlülüklerin ihlali durumunda idari para cezalarını ve adli ceza hükümlerini düzenlenmiştir.

Yükümlülük ihlâlinde idarî ceza
MADDE 13 – (1) Bu Kanunun 3 ve 6 ncı maddeleri ile 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan yükümlülüklerden herhangi birini ihlâl eden yükümlülere Başkanlıkça beşbin Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir. Yükümlünün banka, finansman şirketi, faktoring şirketi, ikrazatçı, finansal kiralama şirketi, sigorta ve reasürans şirketi, emeklilik şirketi, sermaye piyasası kurumu veya yetkili müessese olması halinde, idarî para cezası iki kat olarak uygulanır.
(2) Bu Kanunun 3 üncü maddesi ile 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan yükümlülüklere uyulmaması durumunda yükümlülüğü yerine getirmeyen görevliye de ayrıca ikibin Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir.
(3) Bu Kanunun 5 inci maddesinde yer alan yükümlülüklere uymayan yükümlülere, eksikliklerin giderilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması için 30 günden az olmamak üzere süre verilir. Verilen süre içinde eksiklikleri gidermeyen ve gerekli tedbirleri almayan yükümlülere birinci fıkra hükümleri uygulanır.
(4) Yükümlülüğün ihlâl edildiği tarihten itibaren beş yıl geçtikten sonra idarî para cezası verilemez.

Yükümlülük ihlâlinde adlî ceza
MADDE 14 – (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası ile 7 ve 8 inci maddelerindeki yükümlülükleri ihlâl eden kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu suç dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Başkası hesabına işlem yapıldığının beyan edilmemesi
MADDE 15 – (1) Yükümlüler nezdinde veya aracılığıyla yapılacak kimlik tespitini gerektiren işlemlerde, kendi adına ve fakat başkası hesabına hareket eden kimse, bu işlemleri yapmadan önce kimin hesabına hareket ettiğini yükümlülere yazılı olarak bildirmediği takdirde altı aydan bir yıla kadar hapis veya beşbin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
Gümrük idaresine yapılacak açıklama
MADDE 16 – (1) Türk parası, döviz veya bunlarla ödemeyi sağlayan belgeleri yurt dışına çıkaran veya yurda getiren yolcular, gümrük idaresinin talebi üzerine bunlarla ilgili olarak tam ve doğru açıklama yapmakla mükelleftir.
(2) Yetkililerce talep edildiği halde herhangi bir açıklama yapılmaması veya yanlış ya da yanıltıcı açıklama yapılması halinde, yolcu beraberindeki değerler gümrük idaresi tarafından muhafaza altına alınır. Gümrük idaresince, açıklamada bulunmayan yolculara taşıdıkları değerin, tutar konusunda gerçeğe aykırı açıklamada bulunan yolculara ise taşıdıkları değer ile açıkladıkları değer arasındaki farkın onda biri kadar idarî para cezası kesilir. Ayrıca durum şüpheli sayılarak Başkanlığa bildirilmekle birlikte ilgili diğer mercilere de intikal ettirilir. Binbeşyüz Yeni Türk Lirasına kadar olan farklar için bu fıkra hükmü uygulanmaz.
Elkoyma
MADDE 17 – (1) Aklama ve terörün finansmanı suçunun işlendiğine dair kuvvetli şüphe bulunan hallerde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 128 inci maddesindeki usûle göre malvarlığı değerlerine elkonulabilir.
(2) Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı da el koyma kararı verebilir. Hâkim kararı olmaksızın yapılan elkoyma işlemi yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim en geç yirmidört saat içinde onaylanıp onaylanmamasına karar verir. Onaylanmama halinde Cumhuriyet savcılığının kararı hükümsüz kalır.
Kararların bildirimi
MADDE 18 – (1) Aklama ve terörün finansmanı suçundan dolayı yapılan soruşturma sonucunda verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya düzenlenen iddianame, kovuşturma sonucunda verilen hüküm ve bu Kanunun 17 nci maddesine göre verilen elkoyma kararının bir örneği izleyen ayın sonuna kadar ilgili Cumhuriyet savcılıkları ve mahkemelerce Başkanlığa gönderilir.
Konunun daha iyi açıklanması açısından suça örnek teşkil edebilecek suç tipolojilerine değinmekte fayda var. Mali Suçları Araştırma Kurulunun incelemiş olduğu bir olayda;

TİPOLOJİ

Yasa Dışı Uyuşturucu Ticareti
“Araştırma Emniyet makamlarından MASAK’a yapılan bir bildirime dayanılarak
başlatılmıştır. Yapılan bildirimde yabancı ülke vatandaşı olan X’in
uyuşturucu ticareti yaptığı ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu birçok
ülkeye uyuşturucudan elde ettiği gelirleri transfer ettiği belirtilmiştir.
*Araştırma*
MASAK tarafından yapılan araştırmada, X’in Türkiye’deki 5 adet şirkete ve 8
gerçek kişiye 10 bin ile 150 bin ABD Doları arasında farklı tutarlarda para
transfer ettiği tespit edilmiştir. Banka hesaplarına para transfer edilen
şirketler ile X arasında mal alım satımı gibi herhangi bir ticari iş
ilişkisine, diğer bir ifadeyle transfer edilen paraların kaynağına ilişkin
bir bilgiye rastlanmamıştır.
*Sonuç*
Olayda yer aldığı tespit edilen şirketler ile gerçek kişilerin, uyuşturucu
ticaretinden elde edildiği bilinen paraları iktisap ettikleri, paraların bir
bölümünün ihracat taahhüt hesaplarının kapatılmasında kullanıldığı ve
böylece aklama suçunun oluştuğu belirtilerek ilgili gerçek ve tüzel kişiler
hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştur”.[28] Bu anlamda suç tipolojilerini çoğaltmak mümkündür.

D. Kurumsal ve Hukuki Çerçeve

Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunun 7.maddesinin mülki görevler başlığı adı altında düzenlenmiş olan 1. fıkrası 3.cümlesi gereğince Jandarmaya “kaçakçılığı men, takip ve tahkik etmek, suç işlenmesini önlemek için gerekli tedbirleri almak ve uygulamak”[29] görevi verilmiştir. Böylelikle kaçakçılığın önlenmesinde Emniyet Teşkilatının yanı sıra Jandarmaya da sorumluluk yüklenmiştir.
04.07.1934 Tarihli ve 2559 Polis Vazife ve Selahaiyet Kanununun[30] 1. maddesi polisin kamu güvenliğini sağlama ve kanunların kendisine yüklediği görevleri yerine getirmesi açısından emredici hüküm niteliğindedir. İlgili kanunun 1.maddesi uyarınca;
Madde 1 - Polis, asayişi amme, şahıs, tasarruf emniyetini ve mesken masuniyetini korur. Halkın ırz, can ve malını muhafaza ve ammenin istirahatini temin eder.
Yardım istiyenlerle yardıma muhtaç olan çocuk, alil ve acizlere muavenet eder. Kanun ve nizamnamelerinin kendisine verdiği vazifeleri yapar.
Belirtilen kanun hükmü uyarınca polisin suçların önlenmesi ve suçlunun yakalanmasını sağlamaktaki kurumsal rolü düzenlenmiştir.
Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu
2565 sayılı Askeri yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu[31] sınır illerini de kapsayacak şekilde gerektiğinde birinci ve ikinci dereceli olarak askeri yasak bölgeler ve güvenlik bölgeleri ilan edilmesine olanak sağlamaktadır. Buna örnek olarak 2565 sayılı yasa kapsamında Hakkari İli bölgesinde 13 Aralık 2008- 14 Mart 2009 tarihleri arasında İkiyaka, Şırnak Beytüşşebap doğusu ve Hakkari /İl merkez bölgesi, il merkez, Çukurca, Şemdinli ve Yüksekova bölgelerinde geçici askeri güvenlik bölgeleri ihdas edilmiştir.[32]Can ve mal güvenliği açısından giriş ve çıkışların yasak olduğu bölgelerin kordinatlarıda enlem ve boylam olarak açıklanmaktadır.
2565 sayılı Askeri yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu uyarınca bu tür bölgelere izinsiz girenler hakkında cezai yaptırımlar öngörülmüştür. Bu kanunun 24.maddesi uyarınca;
Madde 24 – Fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde; birinci derece askeri yasak bölgelerin içindeki veya sınırlarındaki işaretleri, tel örgüleri, duvarları veya hendekleri ve benzeri tesisleri yıkanlar veya yok edenler veya bozanlar veya yerlerini değiştirenler hakkında iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beşbin liradan elli bin liraya kadar ağır para cezası hükmolunur.
Aynı fiilleri ikinci derece askeri yasak bölgeler ile güvenlik bölgeleri içinde ika edenler hakkında da, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin liradan yirmi beşbin liraya kadar ağır para cezası hükmolunur.
Bu maddede suç sayılan eylemlerin işlenmesinden dolayı sebebiyet verilen zararların tazminine de hükmolunur.
Madde 25 – Fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde; birinci derece kara ve deniz askeri yasak bölgelerinde:
a) Bu Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yazılı yasaklara aykırı hareket edenlere altı aydan beş yıla kadar hapis ve beşbin liradan ellibin liraya kadar ağır para cezası verilir.
b) Yetkili komutanlıkça geçiş için tespit edilen yolların dışına çıkanlara üç aydan altı aya kadar hapis cezası verilir.
Madde 26 – Fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde; bu Kanunun 9, 13, 17, 18 ve 21 inci maddeleri ile 11 inci maddenin (b) bendinde belirtilen yasaklara ve tahditlere uymayanlar ile anılan maddelerde yer alan gerekli bildirimi yapmayanlar hakkında üç aydan altı aya kadar hapis cezası ve beşbin liradan yirmibeşbin liraya kadar para cezası hükmolunur. Bu maddeler gereğince verilmiş izinleri savunma güvenliğine zarar verecek şekilde kullananlar hakkında bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve beşbin liradan ellibin liraya kadar ağır para cezası hükmolunur.
Bilindiği üzere sınır illerinde yapılan kaçakçılıkta, kaçakçıların izlediği güzergahlar bazen ilan edilmiş olan geçici askeri güvenlik bölgelerinin sınırları dahilinde kalmaktadır. Bu anlamda yakalanan kaçakçılar hakkında kaçakçılık kanununa muhalefetin yanı sıra, Askeri Güvenlik Bölgeleri kanununa muhalefet suçundan da işlem yapılması gerekmektedir. Bu anlamda konuyla ilgili olarak Yargıtayın bir içtihadına değinmekte fayda var;
7. Ceza Dairesi 2003/5621 E., 2003/12974 K.
ASKERİ YASAK BÖLGEDE BALIK AVLAMAK
YARGILAMA GÖREVİ
"ÖZET"
BİRİNCİ DERECE ASKERİ YASAK BÖLGEDE BALIK AVLAYAN SANIKLARIN UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ'NİN KARARINDA BELİRTİLDİĞİ GİBİ, 1632 SAYILI ASKERİ CEZA KANUNU'NUN 57 VE TCK.'NÜN 135. MADDESİNDE DÜZENLENEN SUÇU OLUŞTURABİLMESİ İÇİN, SANIKLARIN GİZLİLİK İÇİNDE VEYA HİLE KULLANARAK SINIRLARIN GÜVENLİK VE GİZLİLİĞİNİ İHLAL ETME ÖZEL KASTI İLE HAREKET ETMİŞ OLMASI GEREKTİĞİ, SOMUT OLAYDA SANIKLARIN ASKERİ TESİSLERİN GÜVENLİK VE GİZLİLİĞİNİ İHLAL ETME ÖZEL KASTININ VE 353 SAYILI ASKERİ MAHKEMELER KURULU VE YARGILAMA USULÜ KANUNU'NUN ASKER OLMAYAN KİŞİLERİN ASKERİ MAHKEMELERDE YARGILANMA KOŞULLARINI BELİRLEYEN 11. MADDESİ İLE 1682 SAYILI ACK'NUN EK-6. MADDESİNDE YAZILI KOŞULLARIN DA BULUNMADIĞI, BU HALİYLE EYLEMLERİNİN
2565 SAYILI ASKERİ YASAK BÖLGELER VE GÜVENLİK BÖLGESİ KANUNU'NUN 25. MADDESİNDE DÜZENLENEN SUÇU OLUŞTURDUĞU VE YARGILAMA GÖREVİNİN ADLİ YARGI YERİNE AİT BULUNDUĞU GÖZETİLMELİDİR.
"İçtihat Metni"
2565 sayılı Kanuna muhalefetten sanıklar Hakan ve Ufuk haklarında yapılan duruşma sonunda: Mahkemenin görevsizliğine dair (Çıldır Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 12.2.2002 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi yerel Cumhuriyet Savcısı tarafından süresinde istenilerek dava evrakı Cumhuriyet Başsavcılığının onama isteyen 25.3.2003 tarihli tebliğnamesiyle daireye verilmekle dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Birinci derece kara askeri yasak bölgede balık avlayan sanıkların eyleminin Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 23.6.2003 tarih ve 2003/24-24 sayılı kararında da belirtildiği gibi, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu'nun 57 ve Türk Ceza Kanunu'nun 135. maddesinde düzenlenen suçu oluşturabilmesi için, sanıkların gizlilik içinde veya hile kullanarak sınırların güvenlik ve gizliliğini ihlal etme özel kastı ile hareket etmiş olması gerektiği, somut olayda sanıkların askeri tesislerin güvenlik ve gizliliğini ihlal etme özel kastının ve 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu'nun asker olmayan kişilerin askeri mahkemelerde yargılanma koşullarını belirleyen 11. maddesi ile 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu'nun Ek-6. maddesinde yazılı koşulların da bulunmadığı, bu haliyle eylemlerinin 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu'nun 25. maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu ve yargılama görevinin adli yargı yerine ait bulunduğu gözetilmeden yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi,

Yasaya aykırı yerel Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün isteme aykırı olarak (BOZULMASINA), 25.12.2003 günü oybirliğiyle karar verildi
[33].”

Somut karar örneğinden anlaşılabileceği gibi 2565 sayılı Kanuna muhalefetten açılan davalarda sivil mahkemeler sanıkların sivil olması durumunda görevsizlik kararı veremeyecekler ve sanıkların askeri tesislerin güvenlik ve gizliliğini ihlal etme özel kastının olup olmadığını nazara alarak hüküm tesis edeceklerdir.
5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanunu
Akaryakıt kaçakçılığıyla mücadele amaçlı olarak 5015[34] sayılı Petrol Piyasası Kanunu düzenlenmiştir.5015 sayılı yasaya 25.01.2007 tarihinde getirilen ek bir düzenlemeyle akaryakıt kaçakçılığı yapanlar hakkında ağır yaptırımlar getirilmiştir. Bu ek madde gereğince;
Ek Madde 5- (Ek: 25/1/2007-5576/3 md.)
Kaçak petrolü satışa arz eden, satan, bulunduran, bu özelliğini bilerek ticarî amaçla satın alan, taşıyan veya saklayan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Kaçak petrolün ve kaçakçılıkta kullanılan suç araç ve gereçlerinin müsaderesine de hükmolunur[35]denmek suretiyle yasal anlamda caydırıcılık amaçlanmıştır.
Uygulamada gümrük kapıları dışında, ülke içinde yakalanan akaryakıt için 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu hükümlerine müracaat edilmektedir. Fakat kaçak akaryakıt gümrükte yakalanmışsa 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Yasası hükümleri uygulanır. Bununla beraber tütün, sigara, vb diğer kaçak mallar için gümrük kapılarında veya ülke içinde yakalanmış olmasına bakılmaksızın 5607 sayılı yasa hükümleri uygulanır. Bütün kaçakçılık davalarında ve 5015 sayılı yasanın kapsamına girmekte olan suçlarda dahil olmak üzere, o yerin gümrük baş müdürlüğü davaya müdahil olarak katılır ve zararının karşılanmasını talep eder.

5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu

5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu[36] incelediğimizde kanun koyucunun konuyu iki ana başlık altında Kabahatler ve Suçlar olarak düzenlediğini görmekteyiz. Bu anlamda bazı fiillerin faillerine uygulanacak yaptırımın idari para cezası, adli para cezası ve hapis cezası olarak düzenlendiğini söylemek yerinde olacaktır. Kısaca özetleyecek olursak söz konusu yaptırım idari para cezasını gerektiriyorsa onu kabahat olarak tanımlamak gerekecektir. Suç durumunda ise hapis cezası ve adli para cezaları söz konusu olacaktır.

Bu Kanunda tanımlanan suçlarla ilgili olarak 26.09.2004 tarihli ve 5237[37] sayılı Türk Ceza Kanununun eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin hükümleri uygulanır. Ancak kaçak eşya taşımasında bilerek kullanılan veya kullanılmaya teşebbüs edilen her türlü taşıma aracının müsadere edilebilmesi için aşağıdaki koşullardan birinin gerçekleşmesi gerekir:

-Kaçak eşyanın, suçun işlenmesini kolaylaştıracak veya fiilin ortaya çıkmasını engelleyecek şekilde özel olarak hazırlanmış gizli tertibat içerisinde saklanmış veya taşınmış olması.

-Kaçak eşyanın, taşıma aracı yüküne göre miktar veya hacim bakımından tamamını veya ağırlıklı bölümünü oluşturması veya naklinin, bu aracın kullanılmasını gerekli kılması.

-Taşıma aracındaki kaçak eşyanın, Türkiye’ye girmesi veya Türkiye’den çıkması yasak veya toplum veya çevre sağlığı açısından zararlı maddelerden olması.
Etkin pişmanlık nedeniyle fail hakkında cezaya hükmolunmaması veya kamu davasının düşmesine karar verilmesi, sadece suç konusu eşya ile ilgili olarak müsadere hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmez.

Madde 9: Arama ve elkoyma
(1) Kaçak eşya, her türlü silah, mühimmat, patlayıcı ve uyuşturucu maddelerin bulunduğundan şüphe edilen her türlü kap, ambalaj veya taşımaya yarayan diğer araçlar ile kişilerin üzerlerinde yapılacak arama ve elkoymalar, 04.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca yerine getirilir.
(2) Gümrük salonları ve gümrük kapılarında kaçak eşya sakladığından kuşkulanılan kişilerin üzeri, eşyası, yükleri ve araçları gümrük kontrolü amacıyla gümrük görevlilerince aranabilir. Yapılan arama sonucunda tespit edilen kaçak eşyaya derhal elkonulur.
(3) Gümrük bölgesine, Gümrük Kanunu gereğince belirlenen kapı ve yollardan başka yerlerden girmek, çıkmak veya geçmek yasaktır. Bu yerlerde rastlanacak kişi ve her nevi taşıma araçları yetkili memurlar tarafından durdurulur ve kişilerin eşya, yük ve üzerleri ile varsa taşıma araçları aranır. Yapılan arama sonucunda tespit edilen kaçak eşyaya derhal elkonulur.


Madde 11: Elkonulan eşyanın muhafazası
(1) Kaçak şüphesiyle elkonulan eşya ile 10 uncu maddenin ikinci fıkrası gereğince alıkonulan her türlü taşıt ve araç; miktarı, cinsi, markası, tipi, modeli, seri numarası gibi eşyanın ayırıcı özelliklerini gösterir bir tutanakla gümrük idaresine teslim edilir.


Madde 6: Yolcu beraberinde getirilen kaçak eşya;


(1) Yolcuların, gümrük mevzuatına göre zati ve hediyelik eşya kapsamı dışında olup beyanlarına aykırı olarak üzerlerinde, eşyası arasında veya taşıma araçlarında çıkan ya da başkasına ait olduğu halde kendi zati eşyasıymış gibi gösterdikleri eşyanın gümrük vergileri, gümrük idarelerince iki kat olarak alınır ve eşya sahibine teslim edilir.
(2) Söz konusu eşyanın gümrükten kaçırılmak amacına yönelik olarak saklanmış veya gizlenmiş olarak bulunması durumunda gümrük idarelerince eşyanın gümrük vergileri üç kat olarak alınır ve eşya sahibine teslim edilir.
(3) Birinci ve ikinci fıkralarda belirtilen eşya, gümrük vergileri ödenmediği takdirde, gümrüğe terkedilmiş sayılır.
(4) Yolcuların, beyanlarına aykırı olarak üzerlerinde, eşyası arasında veya taşıma araçlarında çıkan eşyanın ticari mahiyette veya ithali veya ihracının yasak olması halinde 3 üncü madde hükümleri uygulanır.


Yine madde 3 ve devamı uyarınca;

Eşyayı, gümrük işlemlerine tâbi tutmaksızın Türkiye’ye ithal etmek.(3/1)*[38]
Bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası.
Onbin güne kadar adlî para cezası.

Eşyayı, sahte belge kullanmak suretiyle gümrük vergileri kısmen veya tamamen ödenmeksizin, Türkiye’ye ithal etmek.(3/2)
Bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası.
Onbin güne kadar adlî para cezası.

Transit rejimi çerçevesinde taşınan serbest dolaşımda bulunmayan eşyayı, rejim hükümlerine aykırı olarak gümrük bölgesinde bırakmak.(3/3)
Altı aydan iki yıla kadar hapis cezası.
Beşbin güne kadar adlî para cezası.

Belli bir amaç için kullanılmak veya işlenmek üzere ülkeye geçici ithalat ve dahilde işleme rejimi çerçevesinde getirilen eşyayı, sahte belge ile yurt dışına çıkarmış gibi işlem yapmak.(3/4)
Altı aydan üç yıla kadar hapis cezası.
Beşbin güne kadar adlî para cezası.

Birinci ilâ dördüncü fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesine iştirak etmeksizin, bunların konusunu oluşturan eşyayı, bu özelliğini bilerek ve ticarî amaçla satın almak, satışa arz etmek, satmak taşımak veya saklamak.(3/5)
Altı aydan iki yıla kadar hapis cezası.
Beşbin güne kadar adlî para cezası.


Özel kanunları gereğince gümrük vergilerinden kısmen veya tamamen muaf olarak ithal edilen eşyayı, ithal amacı dışında başka bir kullanıma tahsis etmek, satmak veya devretmek ya da bu özelliğini bilerek satın almak veya kabul etmek.(3/6)
Üç aydan bir yıla kadar hapis cezası.
Beşbin güne kadar adlî para cezası.


İthali kanun gereği yasak olan eşyayı ithal etmek.( fiil daha ağır bir cezayı gerektiren suç oluşturmadığı takdirde) (3/7 birinci cümle)
İki yıldan altı yıla kadar hapis cezası.
Yirmibin güne kadar adlî para cezası.

Antrepo veya geçici depolama yerlerindeki serbest dolaşımda bulunmayan eşyayı, gümrük idaresinin izni olmadan kısmen veya tamamen çıkarmak veya değiştirmek.(3/8)

Eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı idarî para cezası.

Geçici ithalat, dahilde işleme ve gümrük kontrolü altında işleme rejimi çerçevesinde ülkeye getirilen eşyayı, gümrük işlemlerini gerçekleştirmeksizin serbest dolaşıma sokmak.(3/9)

Eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı idarî para cezası.

Genel düzenleyici idarî işlemlerle ithali yasaklanan eşyayı ithal etmek.(3/10 birinci cümle)

Eşyanın gümrüklenmiş değerinin dört katı idarî para cezası.


Genel düzenleyici idarî işlemlerle ithali yasaklanan değersiz, artık veya atık maddeyi ithal etmek.(3/10 ikinci cümle)

İdari para cezası; dökme halinde gelen eşya için ton başına yirmibin Türk Lirası, ambalajlı gelmesi halinde kap başına dörtyüz Türk Lirası olarak hesaplanır.

İthali, lisansa, şarta, izne, kısıntıya veya belli kuruluşların vereceği uygunluk veya yeterlilik belgesine tâbi olan eşyayı, aldatıcı işlem ve davranışlarla ithal etmek.(3/11 birinci cümle)

Eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı idarî para cezası.

İthali, lisansa, şarta, izne, kısıntıya veya belli kuruluşların vereceği uygunluk veya yeterlilik belgesine tâbi olan değersiz, artık veya atık maddeyi aldatıcı işlem ve davranışlarla ithal etmek.(3/11 ikinci cümle)

İdarî para cezası; dökme halinde gelen eşya için ton başına beşbin Türk Lirası, ambalajlı gelmesi halinde kap başına yüz Türk Lirası olarak hesaplanır.

İhracı kanun gereği yasak olan eşyayı Türkiye’den ihraç etmek.(fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde)(3/12)
Altı aydan iki yıla kadar hapis cezası.
Beşbin güne kadar adlî para cezası.

Genel düzenleyici idarî işlemlerle ihracı yasaklanan eşyayı ihraç etmek.(3/13 birinci cümle)

Eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı idarî para cezası.

İhracı, lisansa, şarta, izne, kısıntıya veya belli kuruluşların vereceği uygunluk veya yeterlilik belgesine tâbi olan eşyayı aldatıcı işlem ve davranışlarla ihraç etmek.(3/13 ikinci cümle)

Eşyanın gümrüklenmiş değerinin yarısı kadar idarî para cezası verilir.

İhracat gerçekleşmediği halde gerçekleşmiş gibi göstermek ya da gerçekleştirilen ihracata konu malın cins, miktar, evsaf veya fiyatını değişik göstererek ilgili kanun hükümlerine göre teşvik, sübvansiyon veya parasal iadelerden yararlanmak suretiyle haksız çıkar sağlamak.(Beyanname ve eki belgelerde gösterilen ile gerçekte ihraç edilen eşya arasında yüzde onu aşmayan bir fark bulunması halinde, sadece 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu hükümlerine göre işlem yapılır.)(3/14)


Bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası.
Onbin güne kadar adlî para cezası.

Gümrük vergileri ödenmek suretiyle ihraç edilebilen eşyayı, gümrük işlemlerine tâbi tutmaksızın veya aldatıcı işlem ve davranışlarla gümrük vergileri kısmen veya tamamen ödenmeksizin Türkiye’den ihraç etmek. (3/15)

Eşyanın gümrük vergilerinin iki katı idarî para cezası.


İhracatın, aracı şirket üzerinden gerçekleştirilmesi halinde, iştirake ilişkin hükümler saklı kalmak üzere bu madde hükümlerine göre ceza yaptırımı, imalatçı veya tedarikçi ihracatçılar hakkında uygulanır.(3/16 birinci cümle)

Aracı şirket yetkililerinin Kanunun gerekli kıldığı nezaret görevini yerine getirmemesi.(3/16 ikinci cümle)
Malın gümrüklenmiş değerinin yarısı kadar idarî para cezası uygulanır”[39] hükmü düzenlenmiştir.
Etkin pişmanlık
Kanun Koyucu etkin pişmanlık hükümlerine de yer vermiştir bu anlamda 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Yasasının 5.maddesi uyarınca koşulları oluştuğunda şüpheli etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak ceza kovuşturmasına uğramayacak veya ceza indiriminden yararlanabilecektir.
Etkin pişmanlık
MADDE 5 – (1) 3 üncü maddede tanımlanan suçlardan veya kabahatlerden birine iştirak etmiş olan kişi; resmî makamlar tarafından haber alınmadan önce, fiili, diğer failleri ve kaçak eşyanın saklandığı yerleri merciine haber verirse, verilen bilginin, faillerin yakalanmasını veya kaçak eşyanın ele geçirilmesini sağlaması halinde cezalandırılmaz. Haber alındıktan sonra fiilin bütünüyle ortaya çıkmasına hizmet ve yardım eden kişiye verilecek ceza üçte iki oranında indirilir.
(2) Yedinci fıkrası hariç, 3 üncü maddede tanımlanan suçlardan birini işlemiş olan kişi, etkin pişmanlık göstererek, soruşturma evresi sona erinceye kadar suç konusu eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı kadar parayı Devlet Hazinesine ödediği takdirde, hakkında, bu Kanunda tanımlanan kaçakçılık suçlarından dolayı verilecek ceza yarı oranında indirilir. Bu fıkra hükmü, mükerrirler hakkında veya suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde uygulanmaz.
Etkin pişmanlık hükümleri kolluğun işini kolaylaştırmakta ve şüphelinin ikrarı sonucu organize suç örgütlerinin çökertilmesini ve uygulamada müspet sonuç alınmasını sağlamaktadır.
ikramiyeler
Kanun koyucu kolluğu teşvik etmek adına ve suçu ihbar edenleri de ödüllendirmek amacıyla ikramiye prensibini düzenlemiştir.Bu anlamda 23.madde hükümlerine göre; MADDE 23 –“ (1) Kaçak zannı ile eşya yakalanması halinde muhbir ve elkoyanlara aşağıdaki esas ve usûllere göre ikramiye ödenir.
a) 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silâhlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun 12 nci maddesine aykırılık suçlarından yakalanan silâh ve mermiler ile Türk Ceza Kanununun 174 üncü maddesine muhalefet suçlarından yakalanan maddelerin olay tarihine göre Milli Savunma Bakanlığınca her yıl belirlenen değeri esas alınarak, sahipli yakalanması halinde değerinin yüzde yirmibeşi kamu davasının açılmasını, yüzde yetmişbeşi ise mahkûmiyete ilişkin hükmün veya müsadere kararının kesinleşmesini takip eden üç ay içinde; sahipsiz yakalanmışsa yakalanan eşya değerinin yüzde ellisi müsadere kararının kesinleşmesini takip eden üç ay içinde,
b) Uyuşturucu madde yakalamalarında, her türlü uyuşturucu maddenin birim miktarı için Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sabit bir rakamın memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak değerinin, sahipli yakalanmış ise yarısı kamu davasının açılmasını, diğer yarısı mahkûmiyete ilişkin hükmün veya müsadere kararının kesinleşmesini takip eden üç ay içinde; sahipsiz yakalanmış ise tamamı müsadere kararının kesinleşmesini takip eden üç ay içinde,
c) Bu maddenin (a) ve (b) bentlerindeki durumlar dışındaki ikramiye ödemelerinde, çıkış kaçağı eşyanın FOB[40], giriş kaçağı eşyanın CIF[41] kıymeti esas alınır. Sahipsiz yakalanan eşyanın değeri, mahallin en büyük mülkî amirinin görevlendireceği Maliye Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı ve sanayi ve ticaret odası temsilcilerinden oluşan üç kişilik heyet tarafından belirlenir. Kaçak eşya sahipli yakalanmışsa kıymetinin yüzde ellisi, sahipsiz yakalanmışsa yüzde yirmibeşi mahkûmiyete, etkin pişmanlıkta kamu davasının açılmamasına, eşyanın müsaderesine ya da mülkiyetinin kamuya geçirilmesine ilişkin kararların kesinleşmesini takip eden üç ay içinde, elkoyanların bağlı olduğu kurum bütçesinin ilgili tertibinden ödenir.
(2) Dağıtılacak ikramiyenin yüzde ellisi muhbirlere, yüzde ellisi elkoyanlara verilir. İhbarsız yakalama olaylarında ikramiyenin tamamı elkoyanlara ödenir. Kaçakçılığı önleme, izleme ve soruşturmakla yükümlü olanlara muhbir ikramiyesi ödenmez. Elkoyma ikramiyesine, ancak kaçak eşyanın yakalanması eylemine bizzat ve fiilen katılan kaçakçılığı önleme, izleme ve soruşturmakla görevli olanlar hak kazanır.
(3) Bu maddeye göre ödenecek ikramiyeler, damga vergisi hariç vergi, resim ve harca tâbi tutulmaz.
(4) Bu madde gereğince el koyanlara verilecek ikramiyenin tutarı olay başına (30000) gösterge rakamının, kamu davasının açılması, mahkûmiyet, müsadere ya da mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararının kesinleştiği tarihteki memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarı geçemez. Ancak bir yılda ödenecek ikramiye (120000) gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak tutarı geçemez.
İdari Para Cezasına karar verme yetkisi, 5607 sayılı Kanunun[42] 17 inci maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca Cumhuriyet Savcısındadır. 14 üncü madde hükümlerine göre mülkiyetin kamuya geçirilmesine ise Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza mahkemesi yetkilidir. Bu kararlara karşı, 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerine göre kanun yoluna başvurulabilir.
Yine 17 maddenin 2 inci fıkrası uyarınca “Bu Kanun kapsamına giren suçlar dolayısıyla açılan davalar, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye ceza mahkemelerinde görülür. Ancak bu suçlarla bağlantılı olarak resmî belgede sahtecilik suçunun işlenmesi halinde, görevli mahkeme ağır ceza mahkemesidir”[43]
Kabahatlere ilişkin idari para cezalarında ise itiraz merciinin Sulh Ceza Mahkemesi olduğunu belirtmekte fayda var.[44]
E. Kaçakçılık ve Bununla İlintili Mali Suçların Önlenmesinde Gerekli Olan Politik Kararlılık ve Zihniyet Devrimi
Kaçakçılığın tamamen önlenmesinin imkânsız olduğu itiraf edilmesi gereken nesnel bir gerçekliktir. Zira insanları kaçakçılığa iten etkenlerin başında ekonomik nedenler gelmektedir. Hayat pahalılığı, işsizlik ekonomik darboğaz ve sınır illerinde istihdamı sağlayacak olan iktisadi teşekküllerin yetersiz olması veya olmaması, bölgeler arası adaletsizlik ve daha farklı etkenler kaçakçılığın önlenmesini zorlaştıran nedenler arasında sayılabilir. Sınır illerinde yaşayan vatandaşların sınır ticareti yapması, legal çerçevede olduğu sürece doğal ve olağan olan bir durumdur. Hükümetlere düşen görev, asayiş tedbirlerinin yanı sıra kaçakçılığı önlemede samimi ve somut adımlar atmak adına, sınır ticaretinin gelişimini sağlayacak ve kolaylaştıracak yeni politikaları bir gereksinim olarak gözden geçirmek olacaktır. Buna vizesiz serbest geçişleri, serbest ve ortak ekonomik bölgeler kurulmasını, ikili anlaşmalarla sağlanacak karşılıklı vergi muafiyetlerini katabiliriz. Yukarıda da açıklandığı üzere kaçakçılıkla mücadele amacını taşıyan mevcut kanun ve yönetmelikler içerdiği ağır yaptırımlar sonucunda yasal anlamda boşluğa mahal vermemektedir. Kanun koyucu gerekli yasal düzenlemeleri yapmakla üstüne düşeni yerine getirmiştir. Uygulamada kolluk kuvvetleri savcılar ve mahkemeler kaçakçılığı minimum düzeye indirmek için yasaların el verdiği ölçüde suçla mücadele etmektedirler. Konuyu sadece asayiş tedbirleriyle çözmeye kalkışmak gerçekçi olmayacaktır. Zira, globalleşme ve sermayenin iktisadi ve sınır tanımayan dolaşımı, yeni politikalar geliştirilmesini zorunlu kılmakta, aksi olan demir perde türü politikaların ise, var olan sorunu içerisinden çıkılmaz bir hale getireceği kuşkusuzdur.
Komşu ülkelerle asayiş konularının yanı sıra ekonomik alanda da daha fazla işbirliği ve yakınlaşmaya yönelik adımların atılması ve sınır ticaretinin yaygınlaştırılması, vatandaşın illegal yollara olan tevessülünü kıracak, meşru dairede bir arayışa yönelmesine zemin hazırlayacaktır. Bu da sonuç olarak kaçakçılık ve onunla ilintili olan mali suçların önlenmesinde çok somut neticelerin alınmasını sağlayacaktır. Sonuç olarak; olayın sadece asayiş boyutu düşünülecek olup askeri ve polisiye tedbirlere başvurulması, bilinenin ve mevcudun ötesinden bir yere gidilemeyeceğini ortaya koymaktadır. Üretken beyinlerin geliştireceği yeni, cesur politikalara duyulan ihtiyaç yadsınamaz bir gerçektir.




[1]World Customs Organization (WTO) Dünya Gümrük Örgütü (DGÖ) ; daha önceki ismi Gümrük İşbirliği Konseyi;Türkiye 29 Ocak 1923 tarihli 8321 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan anlaşmayla örgüte üye olmuştur. http://tr.wikipedia.org/wiki/CCC 24.02.2009.


[2] Av. Onur ÖZDOĞAN, makale; http://www.turkhukuksitesi.com/makale_549.htm 24.02.2009

[3]T.C. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Genelgesi 01/01/2006 http://www.adalet.gov.tr/duyurular/genelgeler/genelge_pdf/6.pdf 23.02.2009

[4]Uyuşturucu madde sayılmayan ama uyuşturucu maddeler kadar tehlikeli olan (sinir sistemine etki ettiğinden dolayı) ve yalnızca yeşil reçete ile satılabilen sentetik ilaçlardır.http://www.itusozluk.com/goster.php/psikotrop+madde .22.02 2009

[5] “Müsadere; yeni suçların işlenmesini önlemek amacıyla,cezai nitelikteki hukuka aykırı fiillerden kaynaklandığı veya bunların işlenmesiyle ilgili olduğu için suç düşüncesini ve suçun çekiciliğini canlı tutan eşyaya, Devlet lehine el konulmasıdır”. TOROSLU Nevzat Ceza Hukuku Genel Kısım; Savaş Yayınevi, Ekim 2007.


[6] Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, Kanun Numarası 5607;kabul tarihi 21/03/2007 http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=1.5.5607&MevzuatIliski=0&sou rceXmlSearch=
23.02.2009

[7] Op.cid (dp5)

[8] Ceza Muhakemesi Kanunu ; yasa no.5271- Kabul tarihi: 04.12.2004 ;Cantel,Zafer,Çakmut; Beta yayınları Ekim 2007 İstanbul.

[9]“Tırlarına El konulan Kaçakçılar mazotu Katırlarla Getiryor”; başlıklı makale;24.02.2009 http://www.tumgazeteler.com/?a=791746


[10]Yargıtay 7.Ceza Dairesinin 11.4.1996 Tarih ve E.1996/2437,K.1996/2516 sayılı kararı.27.02.2009 http://www.hukuki.net/ictihat/962437_7c.asp


[11] Yargıtay 7.Ceza Dairesinin 4.4.2000 Tarih ve E.2000/4972,K.2000/4972 sayılı kararından alınmıştır.


[12] Yargıtay 7.Ceza Dairesinin 28.04.2003 Tarih ve E.2002/15556,K.2003/1819 sayılı kararından alınmıştır.


[13] * Hiçbir kaydı olmayan ve yasal olarak kurulmuş bir şirkete ait olmayan fatura.

[14] Yargıtay 7.Ceza Dairesinin 07.05.2004 Tarih ve E.2000/3260,K.2000/6706 sayılı kararından alınmiştır.



[15] Türk Ceza Kanunu, Kanun No:5237; Kabul Tarihi: 26.09.2004;
http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5237.html

[16]T.C. İçişleri Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı Genel Sekreterliği 05.07.2005 tarihli basın açıklaması.28.02.2009 http://www.jandarma.tsk.mil.tr/basin/aciklama/BA2005temmuz05.doc

[17] ibid

[18] http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0nsan_ticareti

[19] Türk Ceza Kanunu, Kanun No:5237; Kabul Tarihi: 26.09.2004;
http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5237.html

[20]Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin 17 nci Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Deniz Yoluyla Yapılan Kaçakçılıkla Mücadele Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/295)http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem23/yil01/ss78m.htm


[21] İbrahim ÜNAY; makale, “Türkiye'de sözleşmeyi 1989 yılında imzalamış: 22.11.1995 tarih ve 4136 Sayılı "Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun'la" ( Sözleşmenin 32'nci maddesinin 2 ve 3'ncü fıkralarına çekince koymak suretiyle)onaylamıştır”. http://www.egm.gov.tr/egitim/dergi/eskisayi/37/web/makaleler/Ibrahim_UNEY.htm


[22]Suçtan Kaynaklanan Gelirlerin Aklanması, Araştırılması, Ele Geçirilmesi ve El Konulmasına İlişkin Sözleşme 16.6.2004 Tarihli ve Sayılı Kanunla, Türkiye anlaşmayı onaylamıştır. http://www.avrupakonseyi.org.tr/antlasma/ETS%20141.doc

[23] Bankacılar Dergisi Sayı 30.1999. s,1. 28.02.2009 http://www.tbb.org.tr/turkce/karapara/Organize%20Suclarla%20Mucadele%20Dairesi.doc

[24] *http://muhasebeturk.org/ecopedia/394-k/1646-kara-para-nedir-ne-demek-anlami-tanimi.html

[25] “*MASAK, 19.11.1996 tarihinde yürürlüğe giren 4208 sayılı Karaparanın
Aklanmasının önlenmesine Dair Kanun ile kurulmuş 17 şubat 1997 tarihinde
faaliyetine başlamıştır. Görev ve yetkileri 18.10.2006 tarihinde yürürlüğü
giren 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının önlenmesi Hakkında Kanun ile
yeniden belirlenmiştir. http://www.masak.gov.tr/SucGelirlerininAklanmasi/ulusal_mucadele.htm 01.03.2009


[26]Eray UTKU; Van Cumhuriyet Savcısı, makale, “Kara Para Aklama Suçu ve Hazırlık Soruşturmasında Karşılaşılan Sorunlar”28.02.2009.
http://www.yayin.adalet.gov.tr/12_sayi%20i%C3%A7erik/Eray%20UTKU.htm




[27] Örgütlü Suçlar ve Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Genelge(T.C.Adalet Bakanlığı, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü) 01.01.2006. 28.02.2009
http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/26752.html

[28] Mali Suçları Araştırma Kurulu; Tipoloji, 01.03.2009
http://www.masak.gov.tr/SucGelirlerininAklanmasi/tipoloji.htm

[29] Jandarma Teşkilat Görev ve Yetkileri Kanunu; Kanun Numarası 2803;RG Yayınlanma Tarihi 12.03.1983 24.02.2009 http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/603.html

[30]04.07.1934 Tarihli ve 2559 Polis Vazife ve Selahaiyet Kanunu. 28.02.2009 http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/569.html

[31] Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu; Kanun Numarası 2565;Kabul Tarihi 18.12.1981.
Bu veri 26.02.2009 tarihinde belirtilen web adresinden
alınmıştır.http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=1.5.2565&MevzuatIliski=0&sou rceXmlSearch=

[32] “Hakkari’de geçici askeri güvenlik bölgeleri açıklandı” başlıklı haber.23.22.2008; 26.02.2009 http://www.lpghaber.com/Hakkari-de-Gecici-Askeri-Guvenlik-Bolgeleri-Aciklandi--haberi-150533.html

[33] Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2003/5621 E. 2003/12974 K. http://emsal.yargitay.gov.tr/VeriBankasiIstemciWeb/DokGosterMainServlet?dokumanId=95 3 ICM8 ICMNLSDB15 UYAPVERIBANKASI59 26 A1001001A07F11B72637F7376718 A07F11B72637F737671 14 1162&aranan=&dokumanTuru=YARGITAYKARARI 01.03.2009


[34] Petrol Piyasası Kanunu, Kanun Numarası 5015;Kabul Tarihi 4/12/2003
http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=1.5.5015&MevzuatIliski=0&sou rceXmlSearch=55 24.02.2009.

[35] ibid

[36] ibid

[37] Türk Ceza Kanunu, Kanun No:5237; Kabul Tarihi: 26.09.2004;
http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5237.html

[38] *Kanun maddesi ve ilgili fıkra.

[39] Op.cit (dp 6)

[40] Free on Board (fob) gemi güvertesinde teslim. 27.02.2009
http://www.zargan.com/sozluk.asp?Sozcuk=FOB

[41]Cost, İnsurance, Freight (cif) Mal bedeli, sigorta, navlun (nakliye) ücreti. 27.02.2009 http://www.zargan.com/sozluk.asp?Sozcuk=C%DDF

[42] Op.cid (dp 6)

[43] Op.cid (dp 6)


[44] Av. Cem Kabdan, Makale; yayınlandığı tarih 06/04/2007
http://www.turkhukuksitesi.com/makale_563.htm 23.02.2009
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Kaçakçılık Ve Mali Suçlarla Mücadelede Etkinlik" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av.Abdullah Umran Ekinci'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
03-03-2009 - 13:42
(5535 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 1 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 1 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
38024
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 16 saat 29 dakika 38 saniye önce.
* Ortalama Günde 6,87 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 120588, Kelime Sayısı : 10032, Boyut : 117,76 Kb.
* 2 kez yazdırıldı.
* 5 kez indirildi.
* 7 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 983
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,19494200 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.