Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Hukuk İnfaz Sistemimiz

Yazan : Fuat Köylüoğlu [Yazarla İletişim]
ÜSKÜDAR 1.İCRA MAHKEMESİ HAKİMİ

T A K İ P H U K U K U
( HUKUK İNFAZ SİSTEMİ )

I - Takip hukukunun Tanımı :

A) İİK'nun, nitelikli belgeye müstenit olmayan takiplerin, itirazların ve başvuruların müeyyidesi olan tazminat ve para cezası hükümleri,
- Nitelikli belgesi olmayan tarafın borçtan kurtulma, menfi tespit, istirdat ve umumi hükümlere göre genel mahkemede diğer davaları açmaları lüzumunu vurgulayan hükümleri,
- Kesin ve hak düşürücü mahiyetteki süre hükümleri,
- Takip hukukunda yanlış merciye yapılan müracaatların geçersizliği, sürelerin kat veya tatilini gerektirmeyişi,
- İİK'nun, takibi akamete uğratmayı amaçlayan selbi veya icrai fiilleri, suçlar ve disiplinsizlik fiilleri olarak sınıflandıran, suçları hapis, diğerlerini tazyik ve disiplin hapsi ile cezalandıran ve bu konuda görevi icra mahkemesine veren ceza hükümleri,
- Zor –cebir- kullanımına ilişkin 80/3,4. ve 81.maddeleri hükümleri,
- Borçlunun borca yetecek mevcudu, maaş ve ücreti hakkında bilgi verilmesi mecburiyetlerine ilişkin 74, 75, 77, 89, 355, 356, 367. maddeleri hükümleri,
- İcra dairelerince kanuna göre yapılan tebliğ ve emirleri yapmayanlar hakkında Cumhuriyet savcılığınca doğrudan doğruya takibat yapılacağına dair 357. maddesi hükmü,
- Takip hukukunun en önemli konularından olan, takibin başlatılması ve durdurulması konusunun, özel hallerde yasal düzenlemeye konu yapılmış olması (İİK m. 179/b,193/1-3, 289/1)
- İcra mahkemesinin takibin geçici durdurulmasına veya devamına ilişkin ara kararlarının dahi, servetleri var veya yok edebilecek derecede önem taşıması,
- İİK'nun, başlamış takibin genel mahkemeler tarafından ihtiyati tedbir yolu ile durdurulamayacağını amir 72/3. maddesi hükmü,
- HMUK'nun, sahtelik iddiasına konu olan senet hakkında takip işlemi yapılamayacağını emreden, takip hukukuna ilişkin 317. maddesi hükmü,
- Mevzuatımızda ihalenin kesinleşmesinden sonra, nizanın özü hakkındaki kesin yargı kararlarının dahi aynen infaz imkanın kalmayışı (kesinleşen ihalenin dokunulmazlığı) gerçeği,
- İİK'nun, icra mahkemesinin karar ve duruşma talik sürelerini belirleyen ve kısaltarak sınırlayan hükümleri,
- Özetle İİK'nun yukarıda kaydedilen hükümleri ile kaydedilemeyen diğer bütün hükümleri açıkça gösteriyor ki,

Takip hukuku, ilamlara, ilam mahiyetini haiz belgelere ve ilam kesinliğinde tespitler içeren nitelikli belgelere bağlanmış olan haklar ile, nizasız – itirazsız- hakların icra ve infaz prensiplerini vaz eden , devletin hükümranlık hakkının ve cebir gücünün fiilen gerçekleştirildiği kamu hukuku bölümüdür.

B) Sonsuz hukuki ilişkilerden kaynaklanan anlaşmazlıkların hepsinin çözümlerinin mahkemelerde aranması mümkün olamıyacağından, takip hukuku, ilamların yanında, nitelikli belgelerin (senetlerin) de infazına imkan sağlayarak, en önemli ve müessir alternatif çözüm sistemini gerçekleştirmiştir.
Bu sebepledir ki, uygulamada ilamlı takipler, toplam takip sayısının çok küçük bir yüzdesini oluşturmaktadır.
İİK' nun ilke ve esaslarına göre, başlatılan hiçbir takibin veya takibe karşı yapılan hiçbir itirazın ve hiçbir başvurunun yargılamaya ihtiyacı olmamalıdır.
Bu ilkelere uyulduğu takdirde, İyi niyete ve aranan nitelikte belgeye müstenit takipler, itirazlar ve diğer başvurular yargıya taşınmayacak (MK m.2),
Aksi halde, kabul ve infaz kabiliyetleri olmayacağından, yargılama için genel mahkemelere dava olarak taşınacaklardır.

II- Takip Hukukunun Kaynakları ve Uygulama Alanı (kapsamı) :

Takip hukukunun kaynakları,
2004 sayılı 09/06/1932 tarihli İcra İflas Kanunu,
İİK' nun 18. maddesi göndermesi ile Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanununun, takip hukukunun mahiyet ve işlevine uygun veya uyarlanabilir hükümleri (1),
İcra suçları hakkında, İİK nun 346/3, 353/2. ve CMK nun 1. maddeleri göndermeleri ile Ceza Muhakemesi Kanununun ilgili hükümleri,
İİK nizamnamesi, İİK yönetmeliği, ilmi ve kazai içtihatlardır.
Uygulama alanı ise, Kamu Hukuku ve Hususi Hukuk mevzuatının tamamı, bazen de eski mevzuat hükümleridir.

III- Takip Hukukunda Görev:

Takip dairelerinin İcra ve İflas Daireleri olarak görevlendirilişleri dışında,
İcra Mahkemelerinin de, İcra Hukuk ve İcra Ceza Mahkemesi sıfatları ile görevlendirilişleri dışında,
Kendi aralarında ( genel mahkemeler arasındaki hiyerarşi ve ihtisaslaşma gibi) görev ayırımı yoktur.
İcra Mahkemesi, İİK' nun on altıncı babında düzenlenen cezai hükümler ile 76. maddede ve 6183 sayılı kanunun 60. maddesinde düzenlenen hapsen tazyik hükümlerini İcra Ceza Mahkemesi sıfatıyla uygulamakla görevlidir.

IV- Takip Hukukunda Yetki:

a) İcra ve iflas dairelerinin yetkisi, HMUK'nun yetki kurallarına göre belirlenir (İİK m.50/1,2).
b) İcra mahkemelerinin yetkisi ise (hacizde istihkak davaları dışında) icra ve iflas daireleri yetkisine göre belirlenir.
Çünki icra mahkemesi takiple vardır, görevi takibe bağlı ve takibe münhasırdır.
Yetkili icra mahkemesi, “takibin yapıldığı yetkisi kesinleşen icra müdürlüğünün,” (haciz, kıymet takdiri ve ihalede ise şikayet konusu takip işleminin yapıldığı icra müdürlüğünün) bağlı -tabi- bulunduğu icra mahkemesidir ( İİK.m.50/3,79,134, 348, 360). (2)
İcra mahkemelerinin yetkisi, kamu düzenine ilişkin kesin yetki niteliğindedir ( Yargıtay HGK' nun 30/03/2005 günlü 2005/12-178,211 sk.)
Sebebi, İcra Mahkemesinin takip dairelerinin gözetim, denetim, itiraz, şikayet ve disiplin makamı oluşu, başka bir deyişle organik ve hiyerarşik bağlılıklarıdır. (3)
c) İcra suçlarında yetkili icra mahkemesinin belirlenmesinde CMK' nun mahkemelerin yetkisine ilişkin hükümleri uygulanır (İİK m.348).
V- İcra Mahkemesi (Hukuk İnfaz Hakimliği):

İİK' göre, takip (icra ve iflas) dairelerinin gözetim, denetim, itiraz, şikayet ve disiplin makamı olan icra mahkemelerine verilen görev,
İlamlara, ilam mahiyetini haiz begelere ve İİK'da nitelikleri sayılan belgelere bağlanmış haklar ile itirazsız hakların, icra ve infazı ile hak sahiplerine teslimini sağlayabilmektir.
- Aranan nitelikte belgesi olanı ve olmayanı, başka değişle yargıya gitmesi gerekeni ve gerekmeyeni tespit, nitelikli belgeye bağlı hakkı infazla yükümlüdür.
-. Kararlarını, kaideten evrak üzerinde, istisna olarak da duruşma yaparak verecektir (İİK:m.18/3)
- İcra mahkemesince yapılan “tahkikatın” Medeni Usul Hukukundaki anlamda yargılama işlevi olarak vasıflandırılabilmesi mümkün değildir.
- İcra mahkemesine arz edilen hususlarda basit yargılama usulü uygulanır(İİK .m.18/1).
- HMUK' nun “basit yargılama usulüne” yapılan bu atıf, icra mahkemesi tahkikatına yargılama hüviyeti kazandıramaz.
- Nizaları şekli ve maddi anlamda kesin hükme bağlayarak, kanuni hakikate ulaşma görevi olarak tarif edilebilecek yargılama görevi yoktur.
- Kararları da sadece aynı takip hakkında bağlayıcıdır.

- İhaleyi kesinleştiren kararları dışında, karara bağladığı bütün nizaların, şartları ve külfeti çok ağırlaşmış olmakla birlikte genel mahkemelerde dava konusu yapılması mümkündür.
- Gerçekleştirilen ihale sonunda devredilen mülkiyetin ve mülkiyet belgesinin tartışılabilir olması halinde takip hukuku var olamayacaktır.
İcra mahkemesinin kararlarından, sadece ihaleyi kesinleştiren kararların kesin hüküm teşkil edişinin sebep ve gerekçesi de bu zorunluluktur. (4)

Mahkeme hüviyeti kabul edilmiş olsa da ( 5092 s.k. geçici m.6) gerçek görevi hukuk infaz hakimliğidir. Ceza infaz hakimliğinin hususi hukuk alanındaki karşılığıdır. (5)

VI- Dar Yetkili Mahkeme ( ! ) Tanımlaması :

A) Bu tanımlama ile anlatılmak istenen, İcra İflas Kanununun bazı takip yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasında söz konusu olan,
İcra mahkemesince, nitelikli belgenin varlığının tesbiti, yargılamaya girişmeksizin infazının temini,
Nitelikli belgeye müstenit olmayan taleplerin ise yargılamaya girişilmeksizin reddi görevidir; ancak,
Tanımlamanın, icra mahkemesinin bütün görev alanlarını kapsar şekilde yapılmış olma yanlışı bir tarafa,
Açıklamak istediği “ infaz veya red “ zorunluluğu konusunu, takip hukukunun varlığına ve amacına karşıt ve daha önceki bir evreye ait olan, yargılama kavramı ile açıklamak istemesi, takip hukukunda tashihi çok güç algılama hatalarına sebep olmuştur.
Şöyle ki,
1- Bu tanımlamanın çağrıştırdığı ilk anlam, bir tarafın belgesinin veya belgede aranan niteliğin yokluğu sebebiyle, talep veya itirazının yargılamaya muhtaç olduğudur, fakat tanımlama,
Ceza infaz hakiminin veya infaz savcısının yargılama yetkilerinin dar olduğunun ifade edilmesine benzemekte,
İcra - infaz safhası ile tahkikat, yargılama ve hüküm safhalarını; infaz işlevi ile yargılama işlevini; infaz mercileri ile yargılama mercilerini karıştırmaktadır.
İcra takibinin akıbeti, icra mahkemesinin vereceği infaz veya red kararı ile belirlenecektir
İcra mahkemesi bazen de, hukuk veya ceza davasını veya ceza soruşturmasını ön mesele olarak kabul edebilecek, takibi durdurarak sonuçlarını bekleyebilecektir (Bakınız: HMUK m.317, İİK m.22).
2- İkinci anlam, kaybedilen hakların genel mahkemelere başvurularak geri alınabileceği –telafi edilebileceği- izlenimini vermesidir.
Tanımlamanın verdiği bu dolaylı mesajın, hiçbir bilimsel ve pratik geçerliliğinin bulunmadığı, acı ve ağır tecrübelerle öğrenilmektedir. Bu tanımlama,
a) Başlatılan takibin durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir yasağı sebebiyle takibin, devam edeceği ve müdahale edilemeyeceği gerçeğini, (6)
b) Safha safha kesinleşen ihale hazırlık işlemlerini, hiçbir davanın ve yargılamanın geri döndüremeyeceği gerçeğini,
c) İcra dairesinin ihale tutanağını tanzim ve imza ettiği andan itibaren, kesin hükümlerin dahi aynen infaz imkanının olamayacağı gerçeğini,
d) İhalenin kesinleşmesinden sonra ise bozulabilmesi için, hukuk sistemimiz içinde hiçbir talep hakkı ve kanun yolu bulunmadığı gerçeğini göz ardı etmektedir. (7)
3- Genel imajı ise, takip (icra ve infaz) hukukunun ve başta yüksek mahkememizin icra iflas dairesi olmak üzere bütün uygulayıcılarının, görev ve işlevinin önemsizleşmesi, bunun kaçınılmaz sonucu olarak hukuk infaz sisteminin etkinlik kaybıdır. Oysa ki,
Adalet tanrıçasının elindeki kılınç hükmündeki takip hukukunun önemi, hiçbir açıklamaya ihtiyaç göstermeyecek kadar açık olup, infaz sisteminin etkisiz hale getirilmesi, hak ve adalet için yapılan her şeyin boşa gitmesi demektir.

B) Dayanak belge niteliğini tesbit zorunluluğu vurgulanmadan, icra mahkemesi görevinin “sınırlı (dar) yetkili ” olarak tanımlanması, nizanın bir tarafı açısından, yani madalyonun bir yüzünden bakılarak yapılan bir değerlendirmedir.
Oysa ki, icra dairesinin her işlem ve kararından yararlanan, bu sebeple icra mahkemesine sunulan her başvuru, itiraz ve şikayette “ yasal hasım “ olarak yer alan bir karşı taraf vardır.
Tanımlamaya karşı taraf açısından - madalyonun diğer yüzünden - bakıldığı ve İcra mahkemesinin görevsizlik kararı veremeyeceği dikkate alındığı takdirde,
Tanımlama, İcra mahkemesinin dar değil, sınırsız yetkili olduğu, tabir caiz ise yargısız infaza yetkili bulunduğu anlamına gelecektir.

C) Bu tanımlamanın, takip hukuku terimi olarak kullanılmasının en önemli ve sakıncalı sonucu, yanlış algılama, yanlış bilgilenme ve yanlış uygulamadır.
Takip hukukunun anlaşılamaz bir hukuk kolu haline gelmesine, sadece takibin taraflarının değil, üçüncü şahısların da mağdur edildiği uygulama hatalarına sebebiyet verilmesidir.
Bu sebepledir ki, uygulamada çok sık ve sürekli karşılaşılan,
1- Genel mahkemeler yerine icra mahkemelerinde hak aranması ve uğranılan ağır tazminat, masraf ve zaman kayıpları,
2- Nizaların genel mahkemeye taşınması konusundaki terahi ve telafisi mümkün olamayan hak kayıpları,
3- İcra mahkemesi ile genel mahkemeler arasında görev ilişkisinin mevcud olduğu düşüncesi (zannı) ve bu düşünce ile, icra-infaz görevinin yapılmaması anlamına gelen ve bu istemi içeren, görevsizlik kararı verilmesi talepleri,
4- Takiplerin geçici durdurulması (8) veya sürdürülmesi konusunun, yargılama hukuku müessesesi olan ihtiyati tedbirler ile karıştırılması ve teminat karşılığı takibin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi talepleri,
Teminat (HMUK. m.96) müessesesinin, hiçbir yasal dayanak aranmadan gerçekleştirilen keyfi uygulamaları, (9)
5- İlamların icrasında gözlemlenen hükmün bütünlüğünü bozacak; ilamın, kısım kısım, parça parça, zaman zaman icrası sonucunu doğuracak şekillerdeki disiplinsiz uygulamalar (İİK.m.34). (10)
6- Nihayet bu tanımlamanın kullanılmasına devam ediliyor olması,
Yanlış yorum ve algılamaların boyutlarının ve sonuçlarının göstergelerini oluşturmaktadır.
D) Takip hukuku uygulamalarında belirleyici kıstas; talep, itiraz ve başvuru belgesinin yargılamaya muhtaç olmamasıdır.
Hukuk infaz sistemimizin ve takip hukukunun özellikleri ve işlevi, bu soyut tanımlama ile algılanamamaktadır.
Uygulamalarımızın hatalardan, devletimizin tazminat, görevlilerin rücu davalarından kurtarılabilmesi için (İİK m.5), bilimsel yanlışlıkları ve pratik sakıncaları açıklanmaya çalışılan dar yetkili mahkeme tanımlaması terk edilmelidir.


V - S o n u ç :

Kamu hukukunun bir bölümü olan takip hukukunun (hukuk infaz sisteminin) ve icra-infaz organlarının konumlarının ve önemlerinin, açık ve kesin olarak anlaşılıp kabul görmesinden sonradır ki;
1- Uygulamalarında astronomik değerlerin el değiştirdiği acı, ızdırap ve gözyaşları ile dolu bu çatışmalı uygulama alanına gereken duyarlılık gösterilmiş olacak,
2- Yüksek hukuk bilgisine, yetişmiş- uzmanlaşmış kadrolara duyulan hayati ihtiyaç daha fazla göz ardı edilmeyecek,
3- İyi niyetten uzak her türlü tutum ve davranış başarı bulamayacak,
4- Masum tarafların ve üçüncü şahısların kişilik ve diğer hakları, icra takipleri vesilesiyle tecavüzlere uğramayacak,
5- İnfaz sistemimizin, kendi içindeki sorunlarının tespit ve çözümlerine de sıra gelebilecektir.
Bu bağlamda ihalelerin denetlenebilmeleri için, icra dairelerinden icra hakimliklerine ve vergi dairelerine bilgi akışının düzenlenmesi zorunluluğu gibi,

Pek çok önemli konu (11) gündeme gelebilecektir.
Değerli meslektaşlarımızın yüksek takdirler ve değerlendirmelerine saygı ile arz olunur.


Hakim Fuat Köylüoğlu 18338
Üsküdar 1.İcra Mahkemesi




D İ P N O T L A R:
---------------------------------------------------------
(1) Bu konuda HMUK' nun 409/5. maddesi hükmü örnek olarak zikredilebilir. İcra takipleri maddi hukuk zaman aşımı süreleri dolana kadar ve borçlunun başvurusuna kadar derdesttir (İİK m.78/5,33,33/a, 71). Genel mahkeme dava dosyaları hakkında uygulanan HMUK 409/5 hükmünün, icra takipleri hakkında uygulanabilmesi, takiplerin başlatılmamış veya yapılmamış sayılmasına karar verilebilmesi mümkün değildir.
(2) Takip dairesinin yetkisinin kesinleşmiş olması, takip hukukunda görevli oldukları konularda genel mahkemelerin HMUK ile belirlenmiş olan yetkilerini etkilemez ve değiştirmez, fakat genişletebilir (İİK m.72/son).
(3) Aynı sebepledir ki; İcra takip dosyası belgeleri ile icra mahkemesi dosya belgeleri ve kararları, birbirlerinin ayrılmaz parçası ve mütemmimidir.Bu sebeple takip ve dava dosyaları için, inceleme tutanakları düzenlenmesi gibi usul uygulaması yoktur.
(4) İcra mahkemesinin ihaleyi kesinleştiren kararları dışındaki bazı kararlarının da kesin hüküm oluşturması için, farklı hiçbir sebep ve kriter yoktur.
Bu husus, İİK'nun 33/a maddesinde “alacaklı …7 gün içinde umumi mahkemelerde dava açabilir, aksi takdirde icrası istenen ilamın zamanaşımına uğradığı hususu kesin hüküm teşkil eder.” hükmü ile, icra mahkemesinin İİK'nun 33/a maddesine ilişkin kararları hakkında açıkça ifade edilmiştir. Bu ifade aynı zamanda, icra mahkemesinin ( ihaleyi kesinleştiren ihalenin feshi şikayetinin reddi kararları hariç), diğer kararlarına karşı süre sınırlaması olmaksızın genel mahkemelerde dava açılabileceğinin, daha açık anlatımla bu kararların kesin hüküm oluşturmayacağının zımnen kabulüdür.
Yargıtay Hukuk Genel kurulunun, icra mahkemesinin istihkak kararlarının kesin hüküm teşkil edeceğine ilişkin içtihadının (Yargıtay HGK' nun 19. 2007/21-11.2003 günlü 2003/3-2003/700 sayılı ve 07.03.2007 günlü 111,2007/109 sayılı kararları) belirtilen sebeplerle, ayrıca 27.06.1974 günlü 5/7 tarihli tevhidi içtihat kararına uygun olmayışı sebebiyle,
İcra mahkemelerinin kesin hüküm teşkil eden (bu sebeple takip hukuku prosedürü içinde iade-i muhakemesi talep edilebilecek ) yeğane kararının, ihaleyi kesinleştiren karar olduğu ifade edilmiştir.
Nitekim, icra mahkemelerinin ihaleyi kesinleştiren kararları dışındaki kararlarının kesin hüküm teşkil etmeyişi sebebiyledir ki, konkordatonun ve iflas yoluyla takibin; borçluları, bütün alacaklıları ve üçüncü şahısları kapsayıp, bağlayan hükümleri, süreçleri ve hukuki sonuçları itibariyle, bu uygulamalarla aynı zamanda veya bilahare, yargılamaya konu yapılabilme imkansızlıkları, konkordatonun ve iflas yoluyla takibin kesin hükümle sonuçlandırılmalarını gerektirdiğinden, konkordatonun tasdiki, iflas, iflasın açılması, kaldırılması ve kapanması konularında görev ( haciz yoluyla takiplerin, haciz kararlarında; kiralanan taşınmazların tahliyesine ilişkin takiplerin, tahliye kararlarında olduğu gibi, icra müdürlüklerine ve icra mahkemelerine verilmeyerek) ticaret mahkemelerine verilmiş ve yargı mercileri bu süreçlere dahil edilmişlerdir.
(5) Hususi (özel) hukukta, bilhassa takip hukukunda özlenen uygulama, yasal dayanakların gösterilmesi konusunda gerekli hassasiyetin gösterilerek, bu uygulama alanının ceza uygulamalarına yaklaştırılabilmesidir.

(6) 1- a) Yargılama usulü müessesesi olan ve genel mahkemeler tarafından uygulanan HMUK' nun ihtiyati tedbirlere dair 9. fasıl hükümlerinin ve mevzuatımızda yer alan diğer ihtiyati tedbir hükümlerinin, takip hukukunda uygulama esasları İİK' nun 72/2. ve 3. maddelerinde genel olarak düzenlenmiş, bu düzenlemede icra takibinin başlangıç tarihi esas alınmıştır. İcra takibinden önce icra takibinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulması mümkün, sonra ise yasaktır.
Takipten sonra sadece icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi ( reddiyatının durdurulması ) yolunda ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir (İİK.m.72/3). Bu hükme dayanılarak, nevi ve şekli itibariyle defaten ödemeye eşdeğer teminat (HUMK. m. 96) karşılığında, ihtiyati tedbir yolu ile takibin ve alınan teminatın paraya çevrilmesinin durdurulması da mümkündür. Takipte uygulanmış icrai haciz varsa, HMUK' nun 111. maddesine müsteniden İİK. nun 266 . maddesine benzer bir uygulama ile, icrai haczin teminat karşılığında kaldırılması, takibin ve teminatın paraya çevrilmesinin durdurulması imkanı da mevcuttur.
Davanın alacaklı lehine sonuçlanması halinde, bütün takip işlemlerine, varsa haciz ve ipoteğin paraya çevrilme işlemlerine nihai karardan (çok zaman da hükmün kesinleşmesinden) sonra başlanabileceğinden, paranın vezneye girişi yıllarca gecikebileceğinden, takibin durdurulması, veznedeki paranın ödemesinin durdurulmasına nazaran, alacaklı hak ve menfaatleri için çok farklı ve olumsuz bir durumdur. Bu sebeple anılan yasal düzenleme, teminatla, teminatın miktarı, nevi ve şekli ile ilgili değildir. Teminata bağlı olarak, seçenekli uygulanabilme imkanı veren bir düzenleme değildir. Çünkü alacaklının teminatla ilgili menfaatlerinin korunabilmesi için ayrı -özel- yasal düzenlemeye ihtiyaç yoktur. HMUK nun 9. fasıl hükümleri bunu temin için fazlasıyla yeterlidir. Aynı sebepledir ki, kanun vazı tarafından İİK' nun 36, 263 ve 266. maddelerinde olduğu gibi düzenleme de yapılmamıştır.
b) Açıklanmaya çalışılan sebeplerle, teminatın “yüzde yüz on beş” seviyesine veya daha yukarılara çıkarılarak, davadan önce başlatılmış olan icra takibinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına ilişkin uygulamalar, şayet İİK' nun 72/3. ve 266. maddeleri düzenlemelerine benzer-paralel değilse ve esas hakkındaki kararla birlikte ödeme veya paraya çevrilme imkanı sağlamıyorsa, tartışılması gerekecektir.
2- İİK' nun 72/3. maddesinin, icra takibinden sonra ihtiyati tedbir yolu ile takibin (doğrudan-doğruya) durdurulmasına karar verilemeyeceği hükmü ile, takibi dolaylı olarak durduran ihtiyati tedbir kararlarının verilmeleri ve uygulanmaları da yasaklanmıştır. Bu sebeple tahsilata ve paraya çevirmeye engel olan diğer ihtiyati tedbir kararları da yasağın kapsamı içindedir. Özetle İcra İflas Kanunu, kendi alanında, kendi düzenlemeleri dışında, takipler hakkında ihtiyati tedbir uygulamalarına izin vermemiştir.
Bu sebeple İİK' da yasal dayanağı bulunmayan, rızai temlik ve tasarrufları önlemeyi amaçlayan-önleyen- ihtiyati tedbir kararları, icra takiplerini bağlamaz, takipler hakkında uygulanmaz, cebri icrayı ve satışı durdurmaz. Bu cümleden olarak ferağdan men veya seferden men kararları ihaleyi, İİK' nun 72.maddesine müstenit olmayan ödemeden men kararları takibi engellemez.
Aynı sebeple Takip Daireleri, İcra Mahkemeleri ve Yargıtay İcra İflas Dairesinden oluşan üç dereceli hiyerarşik yapıya ( hukuk infaz sistemine), takipten sonraki ihtiyati tedbir uygulamaları sebebi ile genel mahkemeler dahil olmamışlar, takip daireleri, tabi oldukları İcra Mahkemeleri dışında ihtiyati tedbir kararı veren genel mahkemelerle yazışma ve iş’ar isteme zorunda kalmamışlar, takip dairelerine İcra Mahkemesinin gözetim, denetim, emir ve kararları dışında faaliyet alanı açılmamıştır.
3- İİK' da ihtiyati tedbirlerle ilgili diğer düzenlemeler, iflas yolu ile takipte iflasın ertelenmesine ilişkin İİK' nun 179-179/b ve ihtiyati hacze ilişkin İİK' nun 257- 268 maddeleri hükümleridir.
(7) İİK'nun 134/6. maddesine müsteniden (tescili takiben) yapılmış olan İhalenin feshi şikayetlerinde, satış ilanı tebligatının usulsüzlüğü ve geçersizliği şikayet konusu yapılmış olduğundan, dava öncelikle süre yönünden, şikayetin süresinde kabul edilmesi halinde ise esastan inceleneceğinden, bu sebeple İİK' nun 134/6. ve 8. maddeleri uyarınca ihale konusu taşınmazın tapu sicil kaydında hiçbir işlem yapılamayacağından, fiili tasarruf da (tahliye) gerçekleştirilmeyeceğinden, keyfiyetin Tapu Sicil Müdürlüğüne derhal bildirilmesi ve bu bildirimin, ihtiyati tedbir veya takip işlemlerinin geçici durdurulması kararı olmadığı hakkında açıklama yapılması, takiben nihai kararın da gönderilmesi zorunludur.
(8) İcra İflas Kanununda düzenlenen (m.257-268) ihtiyati haciz müessesesi, ihtiyati tedbirlerin özel bir şeklidir (HMUK m. 101/1, 104/1), İhtiyati haciz kararı infaz edilene ve alacağa yetecek haciz uygulanana kadar, kısmi tahsilat imkanından sarfınazar eden alacaklı için, takibi başlatma (veya davayı açma) zorunluluğu yoktur (İİK m. 264/1), bu safha içinde ihtiyati haciz kararının uygulanmasına müdahale-engelleme (HMUK.m. 106) mümkün değildir.
Ancak belirtilen safha içinde takibin başlatılıp, ihtiyati hacze ilaveten icrai haciz talep etme hakkı kazanılsa dahi, anılan emredici yasa hükümleri ortadan kalkmaz, ihtiyati haciz kararını veren genel mahkemenin kendi kararına karşı yapılan itirazları inceleme ve karara bağlama yetki ve görevi son bulmaz (İİK m. 265). Bu yetki icra mahkemesine devredilmiş olmaz (Yargıtay 20. HD. 04.11.1997 günlü 11029/10681 s.k.).
İhtiyati haciz kararını veren mahkemenin görevi son bulmadıkça ve ihtiyati haciz kararında belirtilen alacağı karşılayacak miktarda haciz uygulanıp ihtiyati haciz kararı infaz edilmedikçe, ihtiyati haciz kararının uygulanmasının geçici durdurulması görevi, kararı veren mahkemeye aittir, bu konudaki taleplerin kararı veren mahkemeye arz edilmesi zorunludur (İİK.m.265).
Açıklanan takip safhasında, icra mahkemesince takip hakkında geçici durdurma kararı verilmesinde pratik yarar olmayacaktır. Çünki takibin geçici durdurulması, ihtiyati haciz kararının infazına engel olmayacak, sadece iltibasa (karışıklığa) sebebiyet verecektir.
(9) Takip hukukunda teminat ancak yasal dayanağı bulunduğu takdirde alınabilir (İİK m.36,97,263,266,2675 sk.m.32). Alınış sebebine ve amacına göre yasal dayanakları mutlaka gösterilmelidir. Alınmasında olduğu gibi, serbest kalması da (iadesi de), paraya çevrilmesi de, aynı yasal prosedür çerçevesinde gerçekleştirilmelidir.
(10) İlamlı icra takibi, ilamın icra dairesine tevdi ile başlar(İİK.m.35), Bir ilamın hüküm fıkrasında yer alan muhtelif alacak kalemlerinin, ayrı ayrı ilamlı icra takiplerine konu yapılması nasıl mümkün olamaz ise, aylar itibariyle tahakkuk edecek aylık cari nafaka alacaklarının da, aylar itibariyle aynı veya ayrı icra dairelerinde, ayrı ilamlı icra takiplerine konu yapılabilmesi mümkün değildir.
(11) 1-Diğer bir konu 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 99. maddesi hükmüdür. Bu hüküm ile amme idareleri tarafından yapılan ihalelerin feshi şikayetlerini incelemek görevi icra mahkemelerine verilmiştir.
Oysa ki, ihale tutanaklarının imzalarının ikmaline kadar gerçekleştirilen ihale hazırlık ve ihale işlemleri, idari yargı denetim ve gözetimine tabidir (6183 sk m.54 vd.)
2- 6183 sayılı kanunun 99. maddesi düzenlemesi ile,
a) Amme alacağı cebri icra takip ve tahsil süreci, ihale tutanağının düzenlenmesi öncesi ve sonrası olarak iki ayrı safhaya ayrılmış,
b) Birinci safhada, amme alacaklarının takip ve tahsili hukukunu uygulayan ve oluşturan idari yargının görevi, ihale tutanağının düzenlenmesini takiben sona erdirilmiş,
c) Sonraki ikinci safhada, amme alacağı takibini, tahsil dairelerinin işlem ve kararlarını, ihale hazırlık işlemlerini denetleme, yönlendirme, yanlışlıklara müdahale etme ve düzeltme imkanı olmayan icra mahkemesi, takip sürecine ihalenin gerçekleştirilmesinden sonra dahil edilmiştir.
3- Bu düzenleme ile idari ve adli yargı uygulama alanları karışmış, ayrıca mevzuatın yorum ve uygulamasında birlik ve bütünlük sağlanması imkansızlaşmıştır.
4- Açıklanmaya çalışılan sebeplerle, 6813 sayılı kanunun 99. maddesi hükmünün, Anayasamızın tabii hakim ilkesine, ayrıca yargı yollarını ayıran ve ayrı ayrı düzenleyen hükümlerine (madde 9, 37, 154, 155) aykırılık oluşturduğu düşünülmektedir.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Hukuk İnfaz Sistemimiz" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Fuat Köylüoğlu'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
02-01-2009 - 15:20
(5594 gün önce)
Makaleyi Düzeltin
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 3 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 3 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
7658
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 24 dakika 32 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,37 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 27952, Kelime Sayısı : 5324, Boyut : 27,30 Kb.
* 2 kez yazdırıldı.
* 4 kez indirildi.
* Henüz yazarla iletişime geçen okuyucu yok.
* Makale No : 951
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04883194 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.