Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu

Yazan : Av. Nuran Zöhre [Yazarla İletişim]
Avukat - Yüksek Lisans Öğrencisi

I. GİRİŞ


II. YÖNETİM KURULUNA SEÇİLME VE ARANAN NİTELİKLER


1. Üye Olabilecekler ve Aranan Nitelikler

1.1. Üye Olabilecekler

1.2. Aranan Nitelikler

2. Yönetim Kuruluna Seçilme

2.1. Sözleşme ile Atanma

2.2. Genel Kurul Tarafından Seçim

2.3. Yönetim Kurulunun Üye Seçmesi

2.4. Kamu Tüzel Kişilerinin Üye Seçmesi


III. YÖNETİM KURULUNA SEÇİLECEK ÜYE SAYISI VE GÖREV SÜRESİ


IV. YÖNETİM KURULU ÜYELİĞİ SIFATININ KAYBEDİLMESİ


1. Kendiliğinden Sona Erme

2. İstifa

3. Azil


V. YÖNETİM KURULUNUN GÖREVLERİ, YETKİLERİ, HAKLARI VE BORÇLARI


1. Hakları

2. Borçları


VI. YÖNETİM KURULU TOPLANTILARI VE KARARLAR


VII. YÖNETİM KURULUNUN TEMSİL YETKİSİ


VIII. KURUMSAL YÖNETİM (CORPORATE GOVERNANCE)


a. Tanımı

b. Amacı


1. KURUMSAL YÖNETİM İLKELERİNE İLİŞKİN ÇALIŞMALAR VE YASAL

DÜZENLEMELER


1.1. Çalışmalar

1.2. Yasal Düzenlemeler


2. KURUMSAL YÖNETİME HÂKİM OLAN İLKELER


3. KURUMSAL YÖNETİM İLKELERİNE DAİR AÇIKLAYICI NOTLAR


3.1. Yönetim Kurulunun Yetki ve Görevleri Açıkça Gösterilmelidir.

3.2. Temel Hissedarlık Hakları Korunmalıdır

3.3. Hissedarlar Adil Muamele Görmelidir

3.4. Kamuoyuna Doğrudan Açıklama Yapma ve Şeffaflık Sağlanmalıdır

4. YÖNETİM KURULU SİSTEMLERİ VE KURUMSAL YÖNETİME İLİŞKİN

YARDIMCI KOMİTELER


4.1. Yönetim Kurulu Sistemleri

4.2. Yardımcı Komiteler

4.2.1. Denetim Komitesi (Audit Committee)

4.2.2. Ücret Komitesi (Compensation Committee)

4.2.3. Aday Önerme Komitesi (Nomination Committee)


IX. ANONİM ŞİRKETLERDE YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN SORUMLULUĞU


1. Yönetim Kurulu Üyelerinin Genel Olarak Sorumluluk Halleri

1.1. Şirketin Tüzel Kişiliğine Verilecek Zarar

1.2. Üçüncü Şahıslara Verilecek Zarar


2. Yönetim Kurulu Üyelerinin Müteselsil Sorumluluk Halleri

2.1. Özel Olarak Belirtilen Müteselsil Sorumluluk Halleri


2.1.1. Hisse Senetleri Bedellerine Mahsuben Pay Sahipleri Tarafından Yapılan

Ödemelerin Doğru Olmaması

2.1.2 . Dağıtılan Ve Ödenen Kar Paylarının Doğru Olmaması

( TTK m.336 1.b.2)

2.1.3. Yasal Olarak Tutulması Gereken Defterlerin Mevcut Olmaması veya

Bunların İntizamsız Bir Surette Tutulması (TTK m.336)

2.1.4. Genel Kuruldan Çıkan Kararların Sebepsiz Olarak Yerine Getirilmemesi

(TTK m.336)

2.1.5. Müdürlerin Sebebiyet Verdikleri Zararlardan Doğan Sorumluluk

2.1.6. Esas Sermayenin Arttırılmasında Kanun Hükümlerine Uyulmaması

2.1.7. Tahvil Çıkartılmasında Kanun Hükümlerine Aykırılık

2.1.8. Genel Kurul Kararları Aleyhine Kötü Niyetle İptal Davası Açılması

2.1.9. Kuruluştaki Yolsuzlukları Araştırmadan Doğan Sorumluluk


2.2. Yönetim Kurulunun Genel Müteselsil Sorumluluk Hali


3. Yönetim Kurulu Üyelerinin Şahsi Sorumluluk Halleri

3.1. Yönetim Kurulu Üyelerinin Menfaatlerini veya Yakınlarının Menfaatlerini

İlgilendiren Hususların Müzakeresine Katılmalarından Doğan

Sorumluluk

3.2. Şirketle Muamele Yapma Yasağı

3.3. Rekabet Yapma Yasağı

3.4. Yanlış Beyanlardan Doğan Sorumluluk

3.5. Yolsuz Muameleyi Murakıplara Bildirme Mecburiyetine Uymama

3.6. Sır Saklama Yükümlülüğüne Uymama








X. YÖNETİM KURULU ÜYELERİNE KARŞI AÇILACAK HUKUKİ SORUMLULUK

DAVASI


1. Şirketin Dava Açma Hakkı

1.1. Şirket Adına Dava Açma Şartları

1.2. Şirketin Dava Açabileceği Haller

2. Pay Sahiplerinin Dava Hakkı

3. Şirket Alacaklılarının Dava Hakkı

4. Üçüncü Kişilerin Dava Hakkı


5. SORUMLULUKTAN KURTULMA

5.1. Kusursuzluğun Kanıtı

5.2. Zaman Aşımı

5.3. İbra

5.3.1.İbra Kararının Sorumluluk Davalarına Etkisi

5.3.1.1. Şirketin Dava Hakkına Etkisi

5.3.1.2. Dolayısıyla Uğranılan Zarara Dayanan Dava Hakkına Etkisi

5.3.1.3. Doğrudan Doğruya Uğranılan Zarara Dayanan dava Hakkına Etkisi


6. YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN KAMU BORÇLARINDAN DOLAYI

SORUMLULUĞU

6.1. Genel Olarak

6.2. Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu


XI. SONUÇ


























I-GİRİŞ


Yönetim Kurulu, Anonim Şirketin kanunla düzenlenmiş zorunlu organlarından biridir. TTK m. 317 “ anonim şirket idare meclisi tarafından idare ve temsil olunur “ hükmü mevcuttur. Yönetim Kurulu şirketi hem iç ilişkide idari işlerini hem de dış ilişkilerde temsil yetkisine Yönetim Kurulu sahip olduğu belirtilir. Yönetim Kurulunun görevleri yasanın muhtelif maddelerinde açıklandığı gibi, ayrıca ana sözleşme ile de Yönetim Kurulun, bu görevlerin dışında başka görevlerde verilebilir.[1] Yönetim Kurulu üyeleri, kurul olarak toplanır gerek idari işler gerekse temsil işlemleri ile ilgili olarak birlikte karar alırlar.


Pay sahibi gerçek kişiler ve tüzel kişi temsilcisi olan gerçek kişilerden oluşan Yönetim Kurulu niteliği gereği sürekli bir organdır.


Anonim Şirket Yönetim Kurulu; ortakların sermayelerinin korunması ve değerlendirilmesi, şirket alacaklılarının da alacaklarını emanet ettikleri, idare ve temsile yetkili önemli bir organdır.


Anonim Şirket Yönetim Kurulu, anonim şirketin tüzel kişiliği kazandığı andan, feshedilip tasfiyeye girdiği ana kadar, hatta sınırlı olmakla beraber tasfiye süresinde şirketi yönetir, temsil eder, şirket alacaklılarının, şirketin ve pay sahiplerinin hak ve çıkarları üzerinde etkili olur.

İ

II. YÖNETİM KURULUNA SEÇİLME VE ARANAN NİTELİKLER


1.Üye Olabilecekler ve Aranan Nitelikler


1.1. Üye Olabilecekler:


Yönetim Kurulu üyeliğine ancak pay sahibi olan gerçek kişiler seçilebilirler. Seçilecek kişilerde yetki ve sorumluluk taşıyacak, konularında iş görmeye yeterli kimseler olması aranır. [2] Tüzel kişiler Yönetim Kurulu üyesi olamazlar. Ancak tüzel kişilerin temsilcileri olan gerçek kişiler Yönetim Kurulu üyesi olarak atanırlar. Anonim şirketlerde pay sahibi olan tüzel kişilerin, şirket Yönetim Kurulunda birden fazla üye bulunduramayacağı Danıştay uygulamasında benimsenmesine rağmen, yabancı sermaye uygulamasında, yatırımcı tüzel kişinin Yönetim Kurulunda birden fazla üye ile temsil edilmesine imkân tanınmaktadır.[3] Bu durumda tüzel kişinin temsilcisi şirket ve üçüncü kişilere karşı sorumlu olur.


Yönetim Kurulu üye sayısı için ana sözleşmede belirtilen sayıda genel kurul tarafından üye seçilir. Yönetim Kurulu toplantılarında her üyenin tek bir oy hakkı vardır. Genel kurul, tüzel kişi temsilcisini seçerken şirkete faydalı olabilecek kimseleri düşünmek zorundadır. Tüzel kişilerin aday olarak gösterdiği kişileri seçmek zorunda değildir. Tüzel kişi genel kurul tarafından seçilen temsilciyi değiştiremez.


Pay sahibi olmayan bir kimse Yönetim Kurulu üyeliğine seçilmiş ise pay sahibi oluncaya kadar göreve başlayamaz ve Yönetim Kurulu yetkilerini kullanamaz. Ortak olmadan bu yetkileri herhangi bir şekilde kullananlar, yaptıkları işlerden şahsen sorumludurlar.


Yönetim Kurulu üyeleri en fazla 3 yıllığına seçilebilirler. Yönetim Kurulu üyeleri genel kurul tarafından, en fazla 3 yıl seçildikten ve Yönetim Kurulu süresi bittikten sonra yapılacak genel kurulda Yönetim Kurulu seçilmezse pay sahiplerinden veya şirket alacaklılarından birinin yahut Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın isteği üzerine, mahkeme şirketin feshine karar verebilir.


Yönetim Kurulu üyeliği sıfatının kazanılması ve kaybedilmesi Ticaret Siciline Tescil ve İlan ile olur. Tescil ve ilan kurucu nitelikte değildir.


1.2. Aranan Nitelikler:


Yönetim Kurulu üyesi seçilebilmenin kanunda öngörülen ilk şartı, pay sahibi (hissedar) ve gerçek kişi olmaktır.


Genel olarak Yönetim Kurulu üyeliklerinde aranan nitelikler şöyle sıralanabilir;


Pay sahipleri arasından seçilmiş olması gerekir

Yetki ve sorumluluk taşıyacak, tam ehliyet sahibi olması gerekir.

Türk vatandaşı olması şart değildir. Yabancı uyruklular da Yönetim Kurulu üyesi olabilir.

Türkiye’de ikamet etmek mecburiyeti yoktur.

Seçilme engellerinin bulunmaması gerekir.

İflas etmemiş olması gerekir,

Hacir altına alınmamış olması gerekir.

Ağır para cezası ile emniyeti suiistimal, hırsızlık, dolandırıcılık suçlarından dolayı mahkûm edilmiş kimseler olmaması gerekir.

Aynı şirkette denetçi (murakıbı) olmaması gerekir.

Ortaklık esas sözleşmesinde Yönetim Kurulu üyeliği için bazı özel şartlar öngörülebilir. Örneğin yüksek tahsilli olma, 70 yaşından küçük olmak, Türk vatandaşı olmak, şirket merkezinde ikamet etmek veya belirli bir konuda uzman olmak gibi.[4]


2.Yönetim Kuruluna Seçilme



Yönetim Kurulu seçimi genel kurula ait ve devredilmesi mümkün olmayan yetkilerdendir. Üyeleri aşağıda belirtilen yollardan biri ile seçilirler.

2.1. Sözleşmeyle Atanma


TTK. M. 292 m. Uyarınca ilk Yönetim Kurulu üyeleri kuruluşta şirket ana sözleşmesi ile atanır. Anonim Şirketin kurulduğu andan itibaren tüzel kişilik kazanması için, ani kuruluşta ilk Yönetim Kurulu üyelerinin şirket sözleşmesiyle atanmaları şarttır. Tedrici kuruluşta ise ilk Yönetim Kurulu üyelerinin ana sözleşmeyle görevlendirilmesi mümkün olduğu gibi kuruluş genel kurallarınca da seçilmesi mümkündür.


2.2. Genel Kurul Tarafından Seçim


TTK’ nun 312 m. uyarınca Yönetim Kurulu üyelerinin normal seçim tarzı, genel kurulca seçimidir. Yönetim Kurulu, genel kurulda temsil edilen oyların çoğunluğuyla seçilir. ( TTK m. 378 ) Genel kurul toplantısında oy çoğunluğuna sahip olan hissedarlar kendi istedikleri kişileri yönetim kuruluna getirebilirler.


Pay sahipleri grupların Yönetim Kurulu temsil, ortaklık ana sözleşmesine konulan hükümle sağlanabilir. ( A – B grupları gibi ) Türk Ticaret Kanunu’nda farklı pay gruplarının ve özellikle azınlıktaki pay sahiplerinin yönetim kurulunda temsil edilmesini sağlayan özel bir hüküm yoktur. Ancak uygulamada, şirketteki pay sahibi gruplarının temsili ortaklık esas sözleşmesine konulan hükümlerle sağlanmaktadır.[5] Genel kurulda üyeliği teklif edilen kişiler de pay sahibi sıfatıyla oy hakkına sahiptirler.


2.3. Yönetim Kurulunun Üye Seçmesi


Göreve seçilmiş ve görev başındaki üyelerinden birisinin bu sıfatı herhangi bir nedenle son bulmuşsa,( üyelerden birinin istifası, ölümü, fiil ehliyetini yitirmesi, akıl sağlığını yitirmesi gibi ) boşalan yere, kanunda ve sözleşmede gösterilen nitelikleri haiz bir kişiyi geçici yönetim kurulu üyesi olarak seçer ve ilk toplanacak genel kurulun onayına sunar. Bu suretle seçilen üye, muvakkat (geçici) üye olarak tanımlanır. [6]Bu şekilde seçilen üye, genel kurulun ilk toplantısına kadar görev yapar. Geçici görev ile seçilen bu üye genel kurul tarafından kabul edilmese bile yaptığı işler ve kullandığı oylar geçerli olur .


2.4. Kamu Tüzel Kişilerinin Üye Seçmesi


TTK m 275 uyarınca devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri, pay sahibi olmasalar dahi ana sözleşmeye konulacak bir hükümle yönetim kurulu temsilci bulundurabilirler. Bu üyeler Genel Kurul tarafından seçilen diğer üyelerle aynı hak ve yetkilere sahiptirler. Kamu tüzel kişileri tarafından atanan üyelerinin, her zaman aynı kamu tüzel kişileri tarafından azledilip yerlerine yenilerinin tayin edilebilmesi mümkündür. [7]


III. YÖNETİM KURULUNA SEÇİLECEK ÜYE SAYISI VE GÖREV SÜRESİ


Türk Ticaret Kanunu en çok üye sayısını göstermemiştir. Bu nedenle sözleşmeyle bu sayı artırılabileceği gibi, bir taban ve bir tavan rakam gösterilip bu sınırlar arasında esneklik vererek genel kurulca her seçim döneminde değişik sayıda üye seçimi yapmak mümkündür. Sözleşmeyle atanma yalnızca ilk Yönetim Kurulu için söz konusudur.


Yönetim Kurulu üye sayısının ana sözleşmede belirlenmesi gerekir. Üye sayısı ana sözleşmede gösterilen sayıda olmalıdır. Sözleşmede hüküm yoksa sayı üçü geçemez. Ör; yönetim kurulu ihtiyaca göre genel kurul tarafından seçilecek 5 ile 11 üyeden oluşması şeklinde bir hüküm sözleşmeye konabilir.


TTK m. 314 “ İdare meclisi azaları en çok üç yıl müddetle seçilirler. Esas mukavelede aksine hüküm yoksa tekrar seçilmeleri caizdir.” hükmünü mevcuttur. Görev süresi için söz konusu olan “ yıl” deyimi, “ faaliyet yılı” veya “ bilânço yılı ” olarak yorumlanır. [8]


Kuruluş da ana sözleşme ile belirlenen yönetim kurulu yapılacak ilk genel kurula kadar görevdedirler. Ancak yapılacak ilk genel kurul ve daha sonraki genel kurullarda seçilen yönetim kurulu en az bir yıl, en çok üç yıl için seçilebilirler. Sözleşmede aksine hüküm yoksa süresi biten üyenin tekrar seçimi mümkündür. Ana sözleşme ile üyeler için daha kısa bir görev süresi kabul edilebileceği gibi, genel kurul tarafından da bir veya iki yıl süreyle seçim yapılabilir.[9]



IV. YÖNETİK KURULU ÜYELİĞİ SIFATININ KAYBEDİLMESİ


1. Kendiliğinden Sona Erme


Yönetim Kurulu üyeliği sıfatı, üyenin iflas etmesi, kısıtlanması, ağır hapis cezasına çaptırılması, TKK m 315 de sayılan üyenin yüz kızartıcı suçlardan birinden dolayı mahkûm olması veya üyelik için gerekli yasal nitelikleri kaybetmesi hallerinde, kendiliğinden sona erer. Görev süresinin dolması halinde de kendiliğinden sona erme söz konusudur. Yönetim kurulu üyelerinin görev süresinin sona erme halleri için ana sözleşmeye hüküm konması mümkündür.


2. İstifa


Yönetim Kurulu üyesi olanlar her zaman istifa edebilirler Üyelik sıfatı, üyenin istifası ile sona erer. Türk Ticaret Kanunu’ da üyelerin seçimi ile ilgili hükümler bulunmasına rağmen istifalarıyla ilgili hükümler yoktur. Yönetim Kurulu üyeleri ile şirket arasındaki münasebet esas itibariyle birinci derecede şirket ana sözleşmesine dayanır. Bu konuda Türk Ticaret Kanunu da olmayan hükümler için Borçlar Kanunun da mevcut vekâlet hükümleri uygulanır. Borçlar Kanununa göre “vekâletten” istifa her zaman mümkündür. Yöneticilerin de bu istifa hakkı hiçbir sınırlamaya tabi değildir. İstifa eden üyelerin yerine ana sözleşme ve yasa gereği yeni üye (geçici) göreve atanabilir. Ancak, birden fazla üyenin birlikte istifa etmesi veya başka nedenlerle üyelik sıfatlarını aynı zamanda kaybetmeleri mümkündür. Yönetim Kurulu üyeliğine atanma yazılı şekle tabi olduğundan istifanın da yazılı olması gerekir.


Birden fazla üyenin sıfatını kaybetmesi Yönetim Kurulu çoğunluklu toplanması şartını bozmuyorsa, boşalan üyeliklerin yönetim kurulu kararı ile doldurulması mümkündür.

Üyeliğini kaybedenlerin çoğunlukta olması halinde, kalan üyeler tarafından istifa edenlerin yerlerine yenilerinin seçilmesi mümkün olmaz. Bu durumda genel kurulun denetçiler tarafından acilen toplantıya çağırılması ve yeni üyelerin seçilmesi için genel kurulun yapılması gerekmektedir. Genel kurul sadece boş üyelikler için seçim atama yapabileceği gibi, istifa etmeyip görevde kalan diğer üyeleri de azledebilir, bu üyeleri de yeniden yönetim kurulu üyesi olarak atayabilir.


Yönetim Kurulu üyelerinin istifası nedeniyle meydana gelen boşalma ve değişikliğin ticaret siciline tescil ve ilan ettirilmesi gerekir. Üyelerinin istifa hakları vekiller gibi mutlak ise de bu hakkın uygun olmayan bir zamanda kullanan kişi şirketin bu nedenle uğrayacağı zararı tazminle yükümlüdür. Zamansız istifa nedeniyle uğranılan şirket zararını tazmin yükümlülüğü söz konusudur. İstifa etmek isteyen üyelerin bu tazmin yükümlülüğünden kurtulmak için, yönetim kurulunun toplanıp istifa edecek üyenin yerine geçici olarak birini atama imkânını sağlayacak asgari süreyi şirket yönetim kuruluna tanıması gerekir.


3. Azil


Yönetim Kurulu üyeliği güvene dayalıdır üyeler genel kurul tarafından her zaman azledilebilirler. Genel Kurulun takdir hakkı mutlaktır. (TTK. 316, 369) Genel kurulun Yönetim Kurulu azil yetkisi “ emredici” ve “devredilmesi mümkün olmayan” yetkilerdendir. Genel kurul hiçbir sebep göstermeden de Yönetim Kurulu üyesini azledebilir. Azle karar verilmiş ise, takdir hakkının kötüye kullanıldığı iddiası ve görevin devamı talebi ile dava açılamaz. Genel kurul tarafından azledilen Yönetim Kurulu üyesinin tazminat talep hakkı yoktur.

Ancak genel kurul kararı şekil itibariyle geçerli değilse, örneğin gerekli yetersayılara uyulmadan karar alınmışsa, iptali dava edilebilir.[10]


V.YÖNETİM KURULUN GÖREVLERİ, YETKİLERİ, HAKLARI ve BORÇLARI


Yönetim Kurulu üyelerinin başlıca görev ve yetkileri şunlardır;


Şirketi idare ve temsil etmek. ( TTKm.317)
Toplantılar yapmak ve kararlar almak.
Genel Kurulu olağan ve olağanüstü toplantıya çağırmak (TTK m. 365)
Genel kurul kararlarını yerine getirmek. (TTK m336)
Genel Kurul toplantı gündemini hazırlamak ( TTK m. 369)
Genel Kurul tutanaklarını ve hazirun cetvelini hazırlamak (TTK m.375)
Yönetim Kurulu, yıllık faaliyet raporunu, kar ve zarar hesabına göre, kar dağıtımına ilişkin tekliflerin hazırlanması (TTK m. 325.327)
Yıllık faaliyet raporu, kar ve zarar hesabına göre kar dağıtımına ilişkin tekliflerin hazırlanması (TTK. m.325.327)
Şirket defterlerinin tutulması(TTK m 326)
Şirket sermayesinin kısmen veya tamamen kaybedilmesi halinde kanunda görülen işleri icra etmek. ( TTK m. 324)
Ayni sermaye artırımında değer tespiti ( TTK m. 392)
Şirket ana sözleşmesinin değiştirilmesi aşamasında, STB ilgili ön izinlerin alınması (TTK m. 386)
Genel Kurul kararlarının kanun öngörülen hallerde Ticaret Siciline tescil ve ilanı yaptırmak. (TTK m 300,301,323,323,352,378,383,390,395,.398,423, 438, 441,442,449,451, 452 ve 454)
Gerekli hallerde Genel Kurul kararlarının iptali istemiyle dava açmak . ( TTK m. 38 )
Sermaye artırılması ve azaltılmasında kanunda öngörülen işlemlerin yapılması( TTK m. 391 vd, 396 vd)
Nama yazılı pay senetlerinin devrini onaylamak veya bundan kaçınmak ( TTK m. 418)
Tahvil sahiplerini genel kurulunu toplantıya çağırmak (TTK m. 429 )
Şirketin tasfiyesi ve sona ermesi durumunda öngörülen işlemleri yapmak, tasfiye memuru bulunmayan hallerde, tasfiye memuru sıfatıyla, şirket mal varlığıyla ilgili tasfiye işlemlerinin yapılması ( TTK m. 441,444,445 )
İntifa senetleri genel kurulunu toplantıya çağırmak. ( TTk m, 402 /39

Yönetim Kurulu şirket ana sözleşmesinde belirlenen “işletme maksat ve mevzuuna” giren tüm işlemleri yapabilmeye yetkilidir. Bununla birlikte ticari hayatın gereği, işin özelliği ve niteliği dikkate alınmak suretiyle her türlü karar alınabilir. Bu kapsamda yıllık rapor ve teklifleri hazırlamak, mali durum ile ilgili karar ve önlemleri almak. Nitelikli elemanlar ile ticari memur ve müstahdemlerin tayin ve istihdamlarını sağlamak ve bu görevleri yerine getirirken şirketin iş ve işlemlerinde özenli hareket etmek durumundadır. Yönetim Kurulunun, yönetim yetkisi kapsam ve sınırları şirket sözleşmesi ile daraltılıp genişletilebilir. [11]


Sabit sermaye sisteminde yönetim kurulu; sermaye artırımına ilişkin ana sözleşme değişikliği tasarısını görüşüp karara bağlamakta, bakanlıktan izin aldıktan sonrada, bu tasarıyı görüşüp karara bağlaması için genel kurulu toplantıya davet etmektedir. Fakat artırıma karar verip vermeme ve artırım miktarını belirleme genel kurulun yetkisindedir. Kayıtlı sermaye sisteminde ise sermaye artırımına ilişkin karar yetkisi yönetim kuruluna geçmektedir. Bunun sonucunda, yönetim kurulu artık, yalnızca hazırlık işlemlerini gerçekleştiren bir organ olmaktan çıkıp, aynı zamanda sermaye artırımına karar veren organ haline de gelmektedir.[12]


Yönetim Kurulu üyelerinin başlıca hakları şunlardır;


1. Hakları.


Huzur Hakkı: Yönetim kurulu üyelerine hazır bulundukları toplantılar için ana sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı takdirde verilen ücrettir.


Ücret:: Ana sözleşme veya genel kurul kararı ile Yönetim Kurulu üyelerine belirli dönemler için bir ücretin verilmesi kararlaştırılabilir.



Kazanç Payları: Yönetim kuruluüyelerinin kazanç payına hak kazanabilmeleri için; ana sözleşmede, kazanç payı dağıtımına izin vermeli, safi kar üzerinden kanuni yedek akçe ayrılmalı ve pay sahiplerine %4 oranında veya ana sözleşme ile belirli daha yüksek bir oranda kar payı fiilen dağıtılmış olmalıdır.


İkramiye: Genel kurulun takdiri üzerine, bazı başarılı hizmetler için yönetim kurulu üyelerine ikramiye verilmesi mümkündür.


Her üye yönetim kurulu toplantıya çağrılmasını yönetim kurulu başkanından yazılı olarak istemek, bu toplantıda fikirlerini söylemek ve oyunu kullanmak hakkına sahiptir.


Yönetim Kurulu toplantılarında üyelerin şirketi temsile ve şirket işlerini görmeye memur kimselerden işlerin gidişi veya belirli bazı işler hakkında açıklamalar istemek hakkına sahiptir. Yönetim kurulu, kendi aralarında görev dağılımı yaparak, şirketi belirli konularda idare ve temsil etmek üzere içlerinden biri veya dışardan bir kişiyi görevlendirebilirler. Yönetim kurulu üyeleri, bu görevlilerden işlerin gidişatı hakkında bilgi istemek hakkına sahiptirler.[13]


2.Borçları:


Özen Borcu: Yönetim kurulu üyeleri dikkatli ve basiretli bir yöneticinin aynı şartlar altında seçeceği hareket tarzına uygun surette dikkat ve özen göstermelidirler.


Sadakat Borcu: Yönetim kurulu üyeleri bütün işlemlerde ortaklık menfaatini ön planda tutmakla yükümlüdürler.


Sır Saklama Borcu: İster görevde iken, ister ayrıldıktan ve hatta azledildikten sonra olsun, işletmenin sırlarını saklama ve dosyalarını geri vermekle yönetim kurulu üyeleri yükümlüdür.


Teminat Verme: Yönetim kurulu üyeleri görevlerinden doğacak sorumluluğun teminatı olarak. Bir pay senedini ortaklığa vermekle yükümlüdür. Kural olarak pay senetlerinin teminat veren üyeye ait olması gerekmektedir. Ancak yönetim kurulu teminatın bir üçüncü tarafından verilmesine de müsaade edebilir.(TTK.m.313)


Üyeler kendilerinin veya yakınlarının menfaatlerini ilgilendiren konuların yönetim kurulunda görüşülmesine katılamazlar.


Rekabet Yasağı: Yönetim kurulu üyelerinden biri genel kurul iznini almaksızın şirketin konusuna giren ticari muamelelerle meşgul olan bir şirkete sorumluluğu sınırsız olan ortak olarak da giremez.


Yönetim kurulu üyelerinden birinin genel kuruldan iznini almaksızın kendi veya başkası namına bizzat veya dolayısıyla şirketle şirket konusuna giren bir ticari muamele yapamaz. Aksi takdirde şirket yapılan muamelenin batıl olduğunu iddia edebilir. Aynı hak diğer taraf için mevcut değildir.(TTK.m.334)


Yönetim kurulu üyesinin şirketle işlem yaparken gerçekten bir çıkar çatışmasının oluşup oluşmadığı, oluşmuşsa, üyenin şirket zararına hareket ederek kendisine yarar sağlayıp sağlamadığının bir önemi yoktur. Önemli olan hukuki işlemin yapılış tarzının dış görünüşüdür. Dış görünüşe göre, işlemin tarafları anonim ortaklık ve yönetim kurulu üyesi ise, şirketle işlem yapılıyor demektir.[14] Yönetim kurulu üyeleri ortaklığın yönetimini ve işlerin gidişini gözlemlemekle yükümlüdürler.



VI. YÖNETİM KURULU TOPLANTILARI VE KARARLAR


Yönetim kurulu toplantılarının hukuki bir değer taşıması ve şirketi bağlayabilmesi için, bu kararların geçerli bir şekilde ve gündem ile yapılması ve toplantı kararlarının gerekli çoğunlukla alınmış olması gerekmektedir.


Seçilen üyelerini yapacağı ilk toplantıda kendi aralarında görev dağlımı ve şirketin temsil/ilzamı konularını karar altına almaları gerekmektedir. İş bölümüne ilişkin bu seçim, genel kurul toplantısında yönetim kurulunun seçiminin sonrasında yapar.[15] Yönetim kurulu, kendi arasında bir başkan, bir veya iki başkan yardımcısı ile diğer üyeleri tayin eder. Daha sonra şirketin temsil ve ilzamı konusunda yetkiyi bir veya birkaç üyeye verebilir. Bu yetki münferiden veya müştereken olabilir. Her halükarda görev dağılımı ile temsil/ilzam kararları ivedilikle ticaret siciline tescil/ilan olunduktan sonra “imza sirküleri” çıkarılarak hukuki prosedür tamamlanır.


Yönetim kurulu toplantısında, üyelerden her birinin, başkan dâhil bir oy hakkı vardır. Ana sözleşmeye bunun aksine hüküm konulması mümkün değildir. Tüzel kişilerin de kurulda da kaç kişi ile temsil edildiğine bakılmaksızın bir oy hakları vardır. Toplantılarda kararlar mevcut oyların çoğunluğuyla verilir. Oyların eşit olması halinde, konunun görüşülmesi ve oylanması gelecek toplantıya bırakılır. Gelecek toplantıda da oylar eşit olursa, söz konusu öneri reddedilmiş sayılır. Üyeler “Kabul” ya da “Ret” şeklinde görüşlerini belirtirler. Çekimser oy kullanılmaz.


Genel kurullarda yönetim kurulu üyeliği seçiminde vekâletten oy kullanılarak seçilmek mümkündür. Ancak, seçilmiş üyeler yönetim kurulu toplantılarına vekil gönderemezler, bizzat toplantılara ve kararlara katılırlar.


Yönetim kurulu toplantılarında alınan kararların karar defterine doğrudan yazılacağı gibi, başka bir kâğıda yazılarak sonradan karar defterine yapıştırılması mümkündür. Yeter ki alınan kararlar usulüne uygun alınmış olsun.

Yönetim kurulu, görevlerini kurul olarak, yerine getiri ve yönetim yetkilerini de kurul halinde kullanır. [16] Toplantı için bir araya gelen Yönetim Kurulu üyelerinin aynı yerde olması kural olmakla beraber, zorunlu değildir. Özellikle günümüzdeki teknoloji olanakları dikkate alındığında, “tele toplantı” şeklinde toplanarak kararlar alabilmesinin kabul edilmesi gerekir. Aynı şekilde, internet üzerinde de yönetim kurulu kararlar alabilir. Ancak bu biçimde alınan kararların, karar defterine yazılması ve imzalanması gerektiğini de belirtelim. [17]


Sözleşmede aksine hüküm yoksa toplantı nisabı; üyelerden yarısından bir fazlasının toplantıda hazır bulunmasıdır. Kanun, toplantı nisabı için üye sayısının çoğunluğunu değil, “yarısından bir fazlasını” aramıştır. Bu nedenle örneğin; 3 kişilik bir Yönetim Kurulunda, toplantı yeter sayısı 3 üyedir, 5 kişilik bir yönetim kurulunda, toplantı yeter sayısı 4 üyedir. Toplantı yetersayısına uyulmadan alınan karar hiçbir hüküm ifade etmez, batıldır.


Buna karşılık karar yeter sayısı; mevcut üyelerin mutlak çoğunluğudur. Yönetim kurulu üç kişiden oluşuyorsa karar yeter sayısı ikidir. Yönetim kurulu beş kişiden oluşuyorsa karar yeter sayısı için üç kişi yeterlidir. Oyların eşit olması halinde görüşülen konu gelecek toplantıya ertelenir ve bu toplantıda eşitlik bozulmazsa, ilgili öneri reddedilmiş sayılır. ( TTK m. 330/1) TTK’nde oylarda eşitlik halinde, yönetim kurulu başkanına üstün oy hakkı tanıyan özel bir hüküm yoktur. Ana sözleşmede hüküm olması halinde yönetim kurulu başkanının oyuna üstünlük tanınabilir.

Yönetim kurulu toplantı zamanları hakkında TTK’nde her hangi bir hüküm öngörülmemiştir. STB’nca hazırlanan örnek sözleşme hükümlerine göre, toplantının ayda en az bir defa yapılması zorunlu kılınmaktadır.


VII. YÖNETİM KURULUNUN TEMSİL YETKİSİ


Anonim şirket iç ve dış ilişkide Yönetim Kurulu tarafından temsil olunur. Tasfiyede ise şirketi temsil yetkisi tasfiye memurlarındadır. Bazı hallerde şirket kayyum tarafından temsil edilebilir. Ancak, tasfiye memurları sözleşmede öngörülmemiş veya genel kurulca seçilmemişse tasfiye işleri de Yönetim Kurulu temsil edilir. Anonim şirket adına düzenlenecek belgelerin geçerli olması için aksine ana sözleşmede hüküm olmadıkça temsile yetkili olanlardan ikisinin imzası yeterlidir. Şirket adına imzaya yetkili olanlar şirket unvanının altına imza koymak zorundadırlar.


Ana sözleşmeyle, temsil yetkisinin kullanılmasında münferit temsil esası kabul edilebileceği gibi, ikiden çok imza da aranabilir. Hatta yönetim kurulu bütün üyelerinin imza koyması şartı da öngörülebilir. Şirket adına geçerli bir işlem yapabilmek için, yönetim kurulu üyelerinin hepsinin imzasının şart kılınması halinde, birlikte temsil ilkesi benimsenmiş olur. Bu tür bir sınırlama, ancak ticaret siciline tescil edilerek geçerli hale gelir. [18]Birlikte temsil kuralının bir istisnası da anonim şirkete karşı yapılan ihtar, ihbar ve tebligata muhatap olma durumudur. Anonim şirketi birlikte temsile yetkili olanlar, şirkete yapılabilecek ihtar, ihbar ve tebligatlarda muhatap olarak, şirketi münferiden de temsil ederler.


Yönetim yetkisi gibi, temsil yetkisi de, sözleşmede hüküm bulunmak kaydıyla yönetim kurulu üyeleri arasında bölünebilir. Sözleşme, bu bölünmenin yapılması yetkisini genel kurul veya bizzat yönetim kuruluna da bırakabilir. Temsil yetkisi, murahhas üyelere veya pay sahibi olması zorunlu olmayan murahhas müdürlere taksim edilebilir. Bunun için ana sözleşmede hüküm bulunması şarttır. Temsil yetkisi, pay sahibi olmayan murahhas müdürlere taksim edildiği takdirde, yönetim kurulunun en az bir üyesine de temsil yetkisi verilmesi şarttır.


Şirketi temsil ve ilzam edecek imzaların adedinin ve yetkilerin neler olacağının ana sözleşmede tespiti yerine bu konuyu yönetim kurulunun yetkisine bırakmak şirket faaliyetlerinin pratik şekilde halledilmesi için kolaylık sağlayabilecektir. [19]Anonim şirketlerde temsil yetkisinin sınırlarını şirket maksat ve mevzuu ile sınırlı olarak düzenlemiştir. Şirketin işletme konusu dışında yapılan bir sözleşme, şirketi bağlamaz. Anonim ortaklık istese de bu sözleşmeye bağlı olmayacağı gibi karşı taraf da bununla bağlı değildir. Yapılan işlem geçersizdir.


VIII. KURUMSAL YÖNETİM ( CORPORATE GOVERNANCE )


a. Tanım: Birçok farklı şekilde tanımlanabilecek kurumsal yönetim (corporate governance),en geniş anlamda modern yaşamda insanların bir amaca ulaşmak için oluşturduğu herhangi bir kurumun yönetiminin düzenlenmesidir. Daha dar anlamda ise, bir kurumun beşeri ve mali sermayeyi çekmesine, etkin çalışmasına ve böylece ait olduğu toplumun değerlerine saygı gösterirken uzun dönemde ortaklarına ekonomik değer yaratmasına imkan tanıyan her türlü kanun, yönetmelik, kod ve uygulamaları ifade etmektedir (Dünya Bankası, Corporate Governance Manual).Kurumsal yönetimin evrensel kabul ve geçerliliği olan ana ilkeleri adillik, hesap verebilirlik, şeffaflık ve sorumluluktur. Bu ilkeler ışığında kurumsal yönetim, kurumun en yüksek performansı göstermesini, en karlı, en başarılı ve en rekabetçi olmasını hedefler. [20] Kurumsal yönetim, hisse senetleri borsada işlem gören anonim şirketler için öngörülmüş, uyulması isteğe bağlı iyi yönetim, gözetim ve denetim kurallarıdır. [21].


Konu olarak, anonim şirketlerin sevk ve idare organlarının gözetim ve sorumluluklarıyla ilgili olup, aynı zamanda bu organın alacağı kararların hissedarların menfaatleriyle uyum içinde olmasını sağlayacak mekanizmalarını ortaya koymaktır. [22]



Kurumsal yönetim hissedarlara, şirket yönetiminin işletmenin çıkarları yerine kendi kişisel çıkarlarını takip etme eğilimini, etkin bir şekilde kontrol edebilme olanağını vermektedir. Bu kontrol olanağına ilişkin mekanizmanın temeli, 1931 yılında Berle/Means tarafından savunulan “ mülkiyet ve kontrolün ayrılması” na ilişkin ekonomi literatüründeki “ Agenccy Teorisi” ne dayanmaktadır. Bu teori, işletme sahibi ile kurum arasındaki ilişkiyi irdelemektedir. İşletme sahipleri olarak, şirkete riziko sermayesini koyan hissedarlar anlaşılmaktadır.[23] . İyi bir kurumsal yönetim (good corporate governance) rejimi, şirketlerin sermayeyi verimli bir şekilde kullanmayı garanti etmelerine yarar. Ayrıca, şirketlerin hem değişik müşterilerinin hem de ait oldukları toplumun çıkarlarını dikkate almalarını sağlar. Yönetim kurullarına gerek şirkete, gerekse hissedarlara karşı hesap verme sorumluluğu getirir. Bu durum şirketlerin bütün bir toplum yararına faaliyet göstermelerini güvence altına almaya yardımcı olur. İyi bir kurumsal yönetim yerli ve yabancı yatırımcıların güvenini garanti altına alarak “sabırlı” uzun vadeli sermayeyi çekmeyi kolaylaştırır.[24]


b. Amaç: Kurumsal yönetim, hissedarların menfaatlerine yönelik temel ilkelerin tümünü, özellikle şirketin üst düzey yönetimindeki işlemlerin şeffaflığına ilişkin etkinliği ve karar verme yeteneğinin korunmasını ve yönetim ile denetim arasındaki dengeli bir ilişkiyi amaç edinmektedir. [25].


Buna göre kurumsal yönetim, işletme üst yönetiminin amaca uygun fonksiyonel bir yapılandırılmasını amaçlamaktadır. Anonim şirkette arızi bir organ olan genel kurulu bir tarafa bırakırsak, şirketin organizasyon yapısı şöyledir. En tepe noktada sevk ve idare organı olarak Yönetim Kurulu ve bu organın içinden çıkan murahhas üye veya üyeler ile dışardan ve bu organa bağlı olan icra yetkisine sahip kişi veya kurullar. Uygulamada bunlarManagment, genel müdür, icra kurulu veya son yıllarda sıkça duyulan CEO olarak adlandırılmaktadır. İkinci olarak denetim organı. Bu da, şirket genel kurulunca seçilen iç denetim organı ile Sermaye Piyasası sistemine dâhil Anonim Şirketlerde bağımsız dış denetim olmak üzere iki şekilde yürütülmektedir. İşte kurumsal yönetimin amacı, yönetim, denetim ve pay sahipleri ile diğer menfaat sahipleri arasında denge kurmayı sağlamaktır. Bu da sermaye şirketlerinde, güçler arasındaki menfaat çatışmaları ve oyunları ilgilendirmektedir.[26]


Kurumsal yönetimin, bir de daha geniş bir boyutu vardır. Buna başta hissedarlar olmak üzere, tüm menfaat grupları, şirket çalışanları, müşteriler, tedarikçiler, kreditörler, resmi kurumlar ( vergi daireleri gibi ) ve kamu dâhildir. Vurgulamak gerekir ki, rekabet edilebilirlik ve şirketin nihai başarısı, yatırımcılar, çalışanlar, alacaklılar ve tedarikçiler gibi kaynak temin eden değişik unsur ve kesimlerin katkılarını gerektiren ve bunları bir araya getiren bir ekip çalışmasının ürünüdür. Bu açıdan kurumsal yönetim, şirkette doğrudan menfaat sahibi olan değişik grupların, işletmeye özgü insani ve fiziksel sermayeye etkin düzeyde yatırım yapma yönünde teşvik edici yol ve yöntemleri araştırmak, bulmak ve uygulamakla ilgili bulunmaktadır.[27]


Günümüzde kurumsal yönetim, başta hissedarlar ve yatırımcılar olmak üzere, paydaşlar ile şirket arasındaki ilişkileri her boyutu ile ele almakta ve yön vermektedir. Bu olguyu göz ardı eden yönetim yaklaşımlarının değer yaratması ihtimali ise giderek zayıflamaktadır.



1. KURUMSAL YÖNETİM İLKELERİNE İLİŞKİN ÇALIŞMALAR

VE YASAL DÜZENLEMELER


1.1. Çalışmalar; Dünya Bankası “ OECD “ olarak anılan “ Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü “ ve bu iki örgütün özel sektör temsilcilerinin katılımı ile birlikte oluşturduğu “ Global Kurumsal Yönetim Forumu “ ( Global Corporate Govarnance Forum ) öncü olarak faaliyet göstermektedir. 1998 yılında OECD Bakanlar Konseyi, OECD’den kendilerine 1999 yılında sunulmak üzere bir dizi standart ve yol gösterici ilke geliştirmesini talep etti ve bu amaçla kurulan “ Kurumsal Yönetim Geçici Özel Çalışma Grubu “ nun hazırladığı kurallar, ülkemizde de Haziran 2000 yılında TÜSİAD tarafından “ Kurumsal Yönetim İlkeleri “ başlığı altında Türkçe yayımlandı.[28]


1.2. Yasal Düzenlemeler; Türkiye‘de SPK ‘ nın Kasım 2002 yılında çıkardığı “Sermaye Piyasasında Bağımsız Denetim Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ “ ile hisseleri Borsa’ da işlem gören anonim şirketlerde sadece “ Denetimden Sorumlu Komite” kurulmasını öngören düzenleme uygulamaya konuldu. Ayrıca bu düzenleme ile getirilen esaslı hususlar şunlardır;


Bağımsız denetim faaliyetleri ile danışmanlık faaliyetleri ayrılmış ve bağımsız denetim şirketinin elemanları, bağımsızlığın pekiştirilmesi amacıyla, danışmanlık hizmeti veremeyecek, tahkim ve bilirkişilik yapamayacaktır.

Bağımsız denetim kuruluşlarına 5 yıllık rotasyon zorunluluğu getirilmiş ve aynı denetim firması ancak 2 yıl geçtikten sonra seçilebilecektir.

Hisse senetleri borsada işlem gören şirketlerde, yönetim kurulu tarafından icra yetkisi olmayan üyeler arasından muhasebe, finans ve hukuk bilgisi olan en az iki kişiden oluşan bir denetimden sorumlu komite kurulması öngörülmüştür.

Mali tablolar ile yıllık raporların Sermaye Piyasası Kurulu’nun muhasebe standartları ile genel kabul görmüş muhasebe ilkelerine uygun olarak hazırlanmasından, sunulmasından ve gerçeğe uygunluğu ile doğruluğundan şirketin ve aracı kurumun yönetim kurullarının sorumlu olacağı öngörülmüştür.

Kurumsal yönetim kuralları bugün Avrupa’da 45 ve dünyada 100’ün üzerinde ülkede uygulanmaktadır. Belirtmek gerekir ki, Amerika ve İngiltere hariç tüm Avrupa ülkelerinde kurumsal yönetim kurallarının uygulanması isteğe bağlı tutulmuş, ancak uygulanmaması halinde bunun kamuya açıklanması zorunluluğu getirilmiştir. Kısaca “uygula ya da açıkla “ kuralı geçerlidir. Türkiye’de ise, yukarıda açıklanan kurumsal hisseleri borsada işlem gören anonim şirketler için zorunlu, kapalı veya aile tipi anonim şirketlerde ise isteğe bağlı tutulmuştur. Bu da, ülkemizin bir gerçeğini yansıtması açısından önemlidir.[29]


2. KURUMSAL YÖNETİME HÂKİM OLAN İLKELER


Kurumsal yönetim bir şirketteki faaliyetlerin başarı ile sürdürülmesinde ve sonuçlandırılmasında olmazsa olmaz dört temel kavramdan bahsediyor. Bunlar şeffaflık, hesap verebilirlik, bağımsızlık ve eşitlik kavramları. Esasında birbiri ile iç içe olan bu kavramlar, bir anlamda şirketler için de başarının pusulasıdır. Diğer taraftan kontrol ve risk yönetimi kavramları da, kurumsal yönetimin ayrılmaz bir parçası olarak, günümüzde şirketlerin kurumsallaşmasında ve devamlılığında önemli unsurlar olarak öne çıkıyor. [30]


Kurumsal yönetim, diğer bir adıyla “ İyi Yönetim” kavramı artık tüm dünyada kabul gören bir yönetim felsefesi haline gelmekte; “ eşitlik”, “şeffaflık”,”sorumluluk” ve “hesap verilebilirlik” değerleri üzerine inşa edilmektedir. İyi bir kurumsal yönetim, şirketlerin sermayeyi verimli bir biçimde kullanmayı garanti etmelerine yarar. Ayrıca şirketlerin doğrudan menfaat grubu ( Anteilseigner – Shareholder ) olarak anılan hem hissedarları ve diğer menfaat grupları ( Weitere Anspruchsgruppe – Stakeholder ) olarak anılan kreditörler, tedarikçiler ( yani yan sanayi ) ve şirket çalışanları gibi değişik kesimlerin hem de ait oldukları toplumun ve kamunun menfaatlerini dikkate almalarını sağlar. Anonim şirketin sevk ve idare organı olan yönetim kurulu, hem şirkete hem de tüm hissedarlara hesap verme yükümlülüğü altındadır. Nihayet kurumsal yönetim, yerli ve yabancı yatırımcıların güvenini garanti altına alarak, sabırlı uzun vadeli sermayeyi çekmeyi kolaylaştırır.


Sermayenin yüksek hareket kabiliyeti ile birlikte entegrasyonun giderek arttığı bir dünyada, yatırımcıların daha uyumlu kurumsal yönetim uygulamaları doğrultusundaki beklentileri, hem hükümetlerin, hem de şirketlerin görmezden gelemeyecekleri bir olgudur. Bu sadece yabancı yatırımcıları ilgilendiren bir mesele değildir. Yerli yatırımcıların bir ülkenin kendi öz şirketlerine ve hisse senedi piyasalarına olan güvenlerinin güçlendirilmesi, hem şirketlerin uzun vadeli rekabet kabiliyeti, hem de ulusal ekonomilerin gücü bakımından son derece önemlidir.[31]Kurumsal yönetim İlkeleri bağlayıcı olmamakla birlikte, ülkelerin ve şirketlerin kendi kurumsal yönetim rejimlerini gözden geçirerek bu ilkeleri benimsemeleri kendi çıkarları gereğidir.


Kurumsal yönetim, makro ekonomik politikalardan, ürün ve faktör piyasalarındaki rekabet düzeyine kadar firmaların faaliyetlerini biçimlendiren bir dizi unsurdan oluşan daha geniş bir ekonomik çerçevenin içinde yer almaktadır. Kurumsal yönetimin çerçevesi, aynı zamanda yasal, kurumsal ve düzenleyici ortam tarafından belirlenir. Ek olarak, iş ahlakı ve ait oldukları toplumun çevre ve toplumsal değerlerinin bilincinde olmak gibi elementler, şirketin imajı ve uzun vadeli başarısı üzerinde etkide bulunabilir.[32]Kurumsal Yönetim İlkeleri, şirketlerin sağlıklı bir kurumsal yönetim yapısı oluşturmalarına yönelik bir dizi standartları ve yol gösterici nitelikte düzenlemeleri ortaya koymaktadır. OECE Yönlendirme Grubu bünyesinde yapılan görüşmeler ve istişare toplantılarında da belirtildiği üzere, Kurumsal Yönetim İlkeleri’nin farklı hukuki, ekonomik ve kültürel şartlara uyum sağlayacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Zira bir ülkedeki mevcut kurumsal yönetim uygulamalarını ulusal koşullardan bağımsız olarak değerlendirmek mümkün değildir. Bu nedenle, en iyi uygulamaların adillik, şeffaflık, sorumluluk ve hesap verebilirlik ilkeleri çerçevesinde geliştirilmesi için kurumsal yönetim uygulamalarını etkileyen altyapı sistemlerinin incelenmesi büyük önem taşımaktadır.


SPK tarafından yayınlanan Kurumsal Yönetim İlkeleri, OECD ilkeleriyle önemli ölçüde benzer bir yaklaşıma sahiptir. Her iki kod da, ülke kurumsal yönetim çerçevesi, hissedar hakları ve hissedarlarla ilişkiler, paydaşlar, kamuoyunu bilgilendirme/şeffaflık ve Yönetim Kurulu yapısı ve sorumlulukları olmak üzere 5 ana bölümden oluşmaktadır. Anket formunun uyumluluk bölümü de benzer bir yapıda oluşturulmuş ve bu yapıya genel görüşlerin ifade edilmesi için ayrı bir başlık ilave edilmiştir. Uyumluluk konusunda elde edilen bulguları şu şekilde özetlemek mümkündür:

Şirketlerin genel olarak SPK Kurumsal Yönetim İlkeleri konusunda bilgi sahibi olduğu belirlenmiştir. Ancak bu ilkelerin ne şekilde hayata geçirileceğiyle ilgili bilginin yeterli düzeyde olmadığı görülmüştür.

Temel hissedar haklarının korunduğu ancak bunun öncelikle ana hissedarlar için geçerli olduğu görülmektedir. Azınlık hissedar hakları ise oldukça sınırlı düzeydedir.

Paydaşların memnuniyetinin şirketin daha başarılı olması için önemli olduğu düşünülmekle birlikte, yapısal olarak paydaş haklarının kollanması konusunda bazı eksikliklerin olduğu ifade edilmektedir

Türkiye’de kamuoyunu bilgilendirme/şeffaflık konusunda ciddi eksikliklerin olduğu ve bunun temelde kayıt dışı ekonomiye ve ulusal kültüre dayandığı düşünülmektedir. Gerek anket katılımcıları gerekse yüz yüze mülakat tekniğiyle görüşleri alınan katılımcılar, belli bir düzeyde şeffaflığın yasal olarak tüm şirketlere zorunlu tutulması gerektiği görüşünü savunmaktadır. [33] Uygun bir bileşime sahip işlevsel bir Yönetim Kurulu, şirkete önemli ölçüde değer katmaktadır. Yönetim Kurulu rol belirginliği, yetkinliği, prosedürleri, işlevleri, bağımsız üyeler ve yapıcı davranış olmak üzere toplam 6 başlıktan oluşan performans bölümüne ilişkin bazı önemli bulgular şu şekildedir:

Yönetim kurullarının rolü genel olarak açıkça belirlenmiş ve anlaşılmıştır. Ancak, üyeler strateji oluşturma işlevinin yanı sıra bu stratejilerin aktif olarak uygulanması rolünü de üstlenmektedir.

Yönetim Kurulu yetkinliği genel olarak yeterli görülse de üyelerin belirlenmesi, seçimi ve atanmasına ilişkin yazılı kriterlerin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Katılımcılar Yönetim Kurulu prosedür, işlev ve yapılarının tatmin edici düzeyde olduğunu ve şirkete değer kattığını ancak bu işleyişin ana hissedar tutumlarına göre şekillendiğini ifade etmektedir.

Yönetim Kurulunun öncelikli işlevlerinin stratejik karar alma, bu kararların yürütülmesine öncülük yapma ve birçok durumda da bizzat icra sorumluluğunu üstlenme olarak belirlenmiştir.

Katılımcılar, “bağımsız Yönetim Kurulu üyeliğinin ”yeni gelişmekte olan bir eğilim olduğunu ifade etmekte ve bağımsız üyelerinin performansının kişiye bağlı olduğunu savunmaktadır.

Türkiye’de yönetim kurullarının genel olarak yapıcı bir tutum içinde olduğu ve genel müdürle Yönetim Kurulu arasında uyumlu bir ilişkinin söz konusu olduğu ifade edilmektedir.

Katılımcılar, Türk şirketlerinde yönetim kurullarının başarılı bir performans ortaya koyduğunu savunmaktadır. Ayrıca yönetim kurullarının-ana hissedar tarafından oluşturulması nedeniyle-tepe yönetim üzerinde yeterince güç sahibi olduğu ifade edilmektedir. [34]


Adilik, şeffaflık, hesap verebilirlik ve sorumluluk temellerine dayanan Kurumsal Yönetim İlkeleri’nin hayata geçirilmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesine gerek doğrudan gerekse dolaylı olarak katkı yapan temel faktörlerden biridir. Kurumsal yönetim, yolsuzluğun önlenmesi, kayıt dışı ekonominin azaltılması, ekonomik istikrarın ve rekabet eşitliğinin sağlanması gibi birçok sonucu beraberinde getirerek sürdürülebilir ekonomik kalkınmaya destek olmaktadır. Öte yandan, kurumsal yönetim uygulamalarının geliştirmesi firmaların daha fazla hissedar değeri yaratmasını sağlamakta ve daha sağlıklı bir yatırım ortamı oluşturulmasını destekleyerek sermaye sahiplerini teşvik etmektedir. Birçok araştırma, daha sağlıklı kurumsal yönetim yapısına sahip olan firmaların orta ve uzun vadede daha yüksek finansal performans ortaya koyduğunu göstermektedir.[35]



3. KURUMSAL YÖNETİM İLKELERİNE DAİR AÇIKLAYICI NOTLAR


3.1. Yönetim Kurulunun Yetki ve Görevleri Açıkça Gösterilmelidir. Bu konuda bir iç yönetmelik ( Reglement) hazırlanmalı ve Özellikle Yönetim Kurulu’nun yetki ve görevleri olarak aşağıdaki hususlar iç yönetmelikte yer almalıdır.


a) Şirketin üst yönetimi ve gerekli talimatların verilmesi,

b) Şirket organizasyonunun belirlenmesi,

c) Şirket yönetimi için gerekli olduğu ölçüde muhasebe sisteminin ve finansman kontrolünün ve finansman planının belirlenmesi,

d) Şirketin yönetimi ve temsili ile görevlendirilen kişilerin atanması ve azli,

e) Şirketin yönetimi ve temsili ile görevli kişilerin faaliyetlerinin özellikle yasa, ana sözleşme ve iç yönetmelik ve talimatlara riayeti açılarından gözetimi,

f) Yıllık faaliyet raporunun hazırlanması, genel kurulu toplantıya çağrılması ve genel kurul kararlarının icrası,


Şirketin borca batık olması durumunda mahkemeye bilgi verilmesi gibi görevlerin Yönetim Kurulu tarafından yerine getirilmesi gerekmektedir.


Yönetim Kurulu, uzun vadede hissedarlarına sürekli kazanç yaratmak amacıyla, üst düzey karar alma, yürütme ve temsil mercii olarak şirketi faal bir şekilde yönlendirir. Bu doğrultuda Yönetim Kurulu, şirketi idare ve temsil eder. Yönetim Kurulu, bu ana görevine ek olarak şirketin müşterilerine, çalışanlarına, tedarikçilerine ve toplumdaki diğer çıkar sahiplerine karşı da sorumludur.[36] Kurumsal yönetim, şirketin stratejik rehberliğini, Yönetim Kurulu tarafından yönetimin zamanında etkin denetimini, yönetim kurulunun şirkete ve hissedarlara karşı hesap verme zorunluluğunu teminat altına almalıdır.[37]


3.2. Temel Hissedarlık Hakları Korunmalıdır.


a) Hisselerin devir ve temliki,

b) Zamanında şirket hakkında açıklayıcı bilgi edinme,

c) Genel kurul toplantılarına etkin şekilde katılma ve oy kullanma,

d) Yönetim Kurulu üyelerini seçme,

e) Kar payı alma,


Hakları güvence altına alınmalıdır.


Kurumsal yönetim hissedar haklarını korumalıdır.[38] Kurumsal yönetim, azınlık ve yabancı hissedarlar dâhil, bütün hissedarlara eşit muamele yapılmasını güvence altına almalıdır. Bütün hissedarlar haklarının ihlali karşısında yeterli bir telafi ya da tazminat elde etme fırsatına sahip olmalıdır.[39] Kurumsal yönetim, doğrudan çıkar sahiplerinin haklarını yasalarda belirtildiği şekilde tanımalı, servet ve yeni iş alanları yaratmada şirketler ile doğrudan çıkar sahipleri arasında etkin bir işbirliğini ve mali olarak güçlü işletmelerin ayakta kalmasını teşvik etmelidir.[40]


3.3. Hissedarlar Adil Muamele Görmelidir.


a) Aynı grup veya tipteki hissedarlara eşit işlem yapılmalıdır,

b) İçerden bilgi almak suretiyle ( Indiser trading) kural dışı alım satımlar ve usulsüz kişisel işlemler yasaklanmalıdır,

c) Yönetim Kurulu üyeleri ile tüm müdürlerin şirketi etkileyen konularla ilgili maddi çıkar konusu olabilecek her türlü bağlantıları açıklanmalıdır.


3.4. Kamuoyuna Doğrudan Açıklama Yapma ve Şeffaflık Sağlanmalıdır.


Mali durum, performans, mülkiyet ve şirketin yönetimi dâhil, şirketle ilgili tüm maddi konularda doğru ve zamanında açıklama yapılması güvence altına alınmalıdır. Bu bağlamda özellikle;


a) Şirketin mali ve operasyon el durumu ve işletme kar-zarar hesabı,

b) Şirket hedefleri,

c) Çoğunluk pay sahipleri ve oy hakları,

d) Yönetim Kurulu üyeleri ve diğer üst düzey yöneticiler ve bunlara yapılan ödeme ve ücret sistemleri,

e) Öngörülebilir maddi risk faktörleri,

f) Yönetim yapısı ve politikaları


Hakkındaki bilgiler şirket tarafından zamanında açıklanmalı ve denetlenmelidir.


4. YÖNETİM KURULU SİSTEMLERİ VE KURUMSAL YÖNETİME İLİŞKİN

YARDIMCI KOMİTELER


4.1.Yönetim Kurulu Sistemleri


Anonim Şirketler hukukunda yönetim kurulunun organizasyon ve yapısıyla ilgili olarak “tek” ve “ikili” olmak üzere iki farklı sistem vardır. “ tek organlı sistem” olarak anılan “ Yönetim Kurulu” sistemi ; < kuvvetler ayrılığı ilkesi> ne dayanan “ikili sistem “ geçerlidir. Bu sistemde iki organ vardır; birisi “ Gözetim Kurulu” dur. Gözetim kurulu üyeleri, genel kurulda hissedarlar tarafından seçilir. 500 veya 2000 işçi çalıştıran ülke içindeki işletmelerde işçiler de, gözetim kurulunun üye sayısının üçte biri veya yarısı oranında kendileri tarafından seçilen temsilciler vasıtasıyla gözetim kurulunda temsil edilirler. Bu da çalışanların şirket yönetimine katılmasını ifade eder. Diğer kurul ise, gözetim kurulunun seçtiği ve anonim şirketi sevk ve idare organı olan “ Yönetici Kurul” dur. İkili organ “ drectoire” ve “ conseil de surveillance” ( müdür ve gözetim kurulu) tekli sistemin yanında “ alternatif yönetim şekli” olarak uygulanmaktadır. Ancak Fransız sisteminin özelliği, Yönetim Kurulunun başında “ yürütme yetkilerini” haiz “ President – Drecteur General” in bulunmasıdır.


4.2.Yardımcı Komiteler


Kurumsal yönetimde, yönetim kurulu içinde (yanında) yer alan komitelerle desteklemektedir. Hemen belirtelim ki, kurumsal yönetimde halka açık anonim şirketlerde yönetim kurulunun “ icra yetkisi “ olan (executive) ile “ icra yetkisi olmayan” (non-executive) üyelerinden oluşması gerekmektedir. Ayrıca icra yetkisi olmayan yönetim kurulu üyeleri kural olarak çoğunluk oluşturmalıdır. Bu komiteler ve bunların görevleri özetle şunlardır.


4.2.1. Denetim Komitesi ( Audit Committee)


Yönetim kurulu, icra yetkisi olmayan tercihen bağımsız ve en az iki yönetim kurulu üyesinden oluşan bir “ denetim komitesi “ oluşturur. Bu komite kurumsal yönetimin temel taşıdır diyebiliriz. Bu komitenin üyeleri, ikili sistemde, gözetim kurulu üyeleri arasından seçilir. Başkan da dâhil olmak üzere, üyelerin çoğunluğunun finans ve muhasebe ve hukuk bilgisine sahip olması gerekir. Denetim komitesi, kendi yetki ve sorumluluğunda hareket eder ve yönetim kurulu’ na tavsiyelerde bulunur, ancak nihai karar yönetim kurulu tarafından verilir. SPK. bu komiteyi “denetimden sorumlu komite “ olarak tanımlamaktadır.


Görevleri. Denetim komitesi, hemen belirtelim ki, bilinen genel anlamda bir hesap denetimi yapamamakta; genel olarak, yönetim kurulunun, denetçilerin görevlerini nasıl yaptıklarını; işlerin nasıl gittiğini; ne gibi kararlar alındığını, uygulamanın ne şekilde cereyan ettiğini; organlar arasındaki işbirliğini; görüş ayrılıklarını izlemekte; gözetlemekte ve gerekli tespitleri ve açıklamaları yapmakla görevlidir. Denetim komitesinin görevleri olarak özellikle belirtilmesi gereken husus, dış denetim elemanlarını seçmesi; şirketin dış ve iç denetim sistemi ve yıllık hesapları hakkında kendisine özgü bir karar mekanizması oluşturmasıdır. Ayrıca denetim komitesi:


Şirketin finansal durumunun doğru, dürüst ve tam bir resmini çeker ve bunu finansman müdürü, iç denetim kurulu başkanı ve gerekiyorsa dış denetim kurulu başkanı ile tartışıp bir değerlendirmesini yapmakla yükümlüdür.

Ayrıca, dış denetim komitesinin verimliliğini değerlendirir, ücretini kararlaştırır ve bağımsızlığını teyit eder. Nihayet, tüm danışmanlık hizmeti veren temsilcilerle birlikte, denetim faaliyetlerinin birleştirilmesiyle ilgili araştırma yapar ve sonuçlarını yönetim kurulu’ na yazılı olarak bildirir.

4.2.2.Ücret Komitesi ( Compensation Committee)


Yönetim kurulu üyelerinin ve üst düzey yönetimdeki üyelerin ücret, prim, ikramiye, kazanç payı, ayrılma tazminatı, emeklilik, ikramiye ve aylıkları; tedavi, seyahat, temsil giderleri gibi mali hak ve menfaatleri hakkında inceleme, değerlendirme yapmak görevlerine sahiptir. Bu komite, mali menfaatlerle ilgili olarak hem şeffaflığı hem de hizmete uygun bir karşılık oluşturmasını sağlar hem de bunların şirketi sömürmesine engel olmaya çalışır. Uygulamada bu tip sözleşme düzenlemelerine “altın paraşüt” hükmü denilmektedir.


4.2.3. Aday Önerme Komitesi (Nomination Committee)


Bu komiteyi yönetim kurulu kendi içinden seçer ve şirketin üst düzey yönetim ve denetiminde görev alacak kişiler bu komiteye başvurur. Bu komitenin görevleri, yönetim kurulu üyeleri de dâhil, şirketin yönetim ve denetim kuruluna seçilecek kişilere ilişkin kuralları tespit eder ve ayrıca bu komiteye, şirketin üst düzey kadrolarına aday olanların değerlendirilmesi ve seçimiyle birlikte görevleri de verilebilir. Bu komite tüm adayları objektif kriterlere göre değerlendirip seçici kurullara öneride bulunur.


Bu komitelerden en önemlisi ve kurumsal yönetimin omurgası “denetim komitesi” dir. Orta ve küçük işletmelerde komitelerin yerine münferit yönetim kurulu üyelerine yetki verilebilir veya uygun görevlerin “ yürütme yetkisi olmayan” tüm yönetim kurulu üyelerince üstlenilmesini kararlaştırabilir.


İyi kurumsal yönetimin tek bir modeli yoktur. Öte yandan üye ülkelerde ve OECD içinde yapılan çalışmalar iyi kurumsal yönetimin temelini oluşturan bazı ortak öğeleri ortaya koymuştur. Bu ortak öğeler üzerine oluşturulan ilkeler mevcut değişik modelleri içerecek şekilde formüle edilmiştir. Örneğin, bu ilkeler belirli bir kurul yapısının savunuculuğunu yapmakta ve bu dokümandaki “Yönetim Kurulu” terimi OECD ülkelerinde rastlanan kurul yapıları ile ilgili değişik ulusal modelleri kapsayacak şekilde kullanılmaktadır. Bazı ülkelerde karşılaşılan iki katmanlı sistemde, çalışmada kullanıldığı şekliyle “yönetim kurulu” “denetçi kurulu”nu ifade ederken, “kilit yöneticiler” “yönetici kurul” anlamına gelmektedir. Tek kurula içeriden bir denetçi kurulun eşlik ettiği sistemlerde “Yönetim Kurulu” terimi her ikisini de içermektedir.[41]


Kurumsal yönetim, mali durum, performans, mülkiyet ve şirketin idaresi dâhil, şirketle ilgili bütün maddi konularda doğru ve zamanında açıklama yapılmasını güvence altına almalıdır. [42]


Bütün bu veriler ışığında, gerek kamu kesiminde gerekse özel sektörde kurumsal yönetim yapısının geliştirilmesi sürdürülebilir ekonomik kalkınmanın tesisi için kritik bir başarı faktörü olarak değerlendirilmektedir. Türk şirketlerinin borç ve öz sermaye niteliğinde finansman sağlayan yatırımcılara güven vererek sağlıklı bir şekilde büyümesi ve ülke ekonomisine daha fazla katkıda bulunması sağlıklı bir kurumsal yönetim yapısının oluşturulmasıyla mümkün olacaktır. [43]

IX. ANONİM ŞİRKETLERDE YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN SORUMLULUĞU


1. Yönetim Kurulu Üyelerinin Genel Olarak Sorumluluk Halleri


Yönetim Kurulu üyelerinin sorumluluğunu, doğrudan doğruya şirketin tüzel kişiliğine verilen zarardan dolayı olan sorumluluk ile şirketin tüzel kişiliği dışında pay sahiplerine ve üçüncü şahıslara verilecek zarardan doğan sorumluluk olarak ikiye ayırma imkânı bulunmaktadır.


TTK m. 314 uyarınca 3 yıllık süre için seçilen yönetim kurulu üyelerinin görev süreleri sona erdiğinde, bu sıfatlarının kendiliğinden düşeceğine ilişkin bir hüküm olmamasına göre, yeni yönetim seçilene kadar önceki yönetim kurulu üyelerinin görevlerine devam edeceklerinin kabulü gerekir.


1.1. Şirketin Tüzel Kişiliğine Verilecek Zarar


TTK yönetim kurulu üyelerinin şirket işlerinde gösterecekleri dikkat ve basiret hakkında BK m. 528 /2 "şirket işlerini ücretle idare eden ortak, tıpkı bir vekil gibi mesul olur" hükmünü taşımaktadır. BK m. 390 işçinin sorumluluğu için B.K. 321 maddesine yollama yapmıştır. Yönetim kurulu üyesi ücret alsın ya da almasın sorumluluğu BK m 321 ‘e göre tespit olunacaktır. 3. kişiler dışında, doğrudan doğruya yönetim kurulu üyeleri arasındaki ilişkilerde, yönetim kurulu üyelerinin şirkete verilecek zararda da BK m. 321. "kasıt veya ihmal ve dikkatsizlik" ön şart olarak aranmaktadır.


Yönetim kurulu üyeleri aleyhine dava açan şirketin ihmal ve dikkatsizliği ispat etmesi, üyenin ise sorumluluktan kurtulması için, kasıt, ihmal ve dikkatsizliğinin olmadığını, tüm dikkat ve özeni gösterdiğini veya gereken dikkat ve özeni göstermiş olsa dahi zararın meydana gelmesine engel olamayacağını ispatlaması gerekmektedir. İfadesini bulan şirket zararı, şirket aktiflerindeki fiili bir azalma veya beklenen karda eksilmedir.


1.2. Üçüncü Şahıslara Verilecek Zarar


Şirketi temsile yetkili olanlar, şirketin amacı ve uğraşı konusuna dâhil olan her türlü işleri ve hukuki işlemleri şirket adına yapmak ve bunları yaparken şirket adını kullanmak hakkına sahiptir (TTK m. 321/1) Yönetim kurulu üyeleri şirket adına yapmış oldukları işlemlerden dolayı şahsen sorumlu olmazlar (TTK m. 336/1). Temsil veya idareye yetkili olanların görevlerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden şirket sorumlu olur. Şirketin rücu hakkı mahfuzdur (TTK m 321/5).


Genel prensip, şirketi idare ve temsil edenlerin, şirket adına yürüttükleri işlerden doğan haksız fillerden şahsen sorumlu olmayacakları, yönündedir. TTK m. 336/1.b.5, haksız fiillerden doğan zararda şirketin rücu hakkının saklı tutulması, yönetim kurulu üyelerinin, şirket tüzel kişisi dışında pay sahiplerine ve 3. şahıslara karşı sorumluluğunu arttırmaktadır. Üçüncü şahıslar yönünden (pay sahipleri ve diğer üçüncü şahıslar) yönetim kurulu üyesinin sebep olduğu haksız fiillerden dolayı zarar iddiasına muhatap olan şirket tüzel kişiliğidir. Yönetim kurulu üyesinin sebep olduğu zararda BK m 41 "kasıt, ihmal ve teseyyüp, yahut tedbirsizlik" ön şartlarından birisi varsa, üçüncü şahıs kendisine haksız olarak yöneltilen fiilden dolayı şirketi dava edebilecektir. Yönetim kurulu üyesinin haksız fiilinden dolayı ödediği zararı, kusurlu olması sebebiyle kendisine rücu etmek suretiyle geri alma yoluna gidebilecektir.


2. Yönetim Kurulu Üyelerinin Müteselsil Sorumluluk Halleri


2.1. Özel Olarak Belirtilen Müteselsil Sorumluluk Halleri


2.1.1. Hisse Senetleri Bedellerine Mahsuben Pay Sahipleri Tarafından Yapılan Ödemelerin Doğru Olmaması


TTK, Anonim Şirkette ortağın sorumluluğunu paylarla sınırlamış ve ortaklara, taahhütlerinden fazla bir şey yükletilemeyeceğini kabul etmiştir. (TTK m 269 – 405/1).

TTK m. 336/1 "hisse senetlerinin bedellerine mahsuben pay sahipleri tarafından vuku bulan ödemelerin doğru olmaması" ifadesi kullanılmaktadır. Bu ifadeden, ortağın taahhüt ettiği paya karşılık yapacağı ödemeyi anlamak gerekmektedir. Pay bedellerine mahsuben yapılan ödemelerin doğru olmamasından bir zararın doğması halinde, yönetim kurulu üyeleri müteselsil’ en sorumludurlar.


2.1.2. Dağıtılan ve Ödenen Kâr Paylarının Doğru Olmaması


TTK m 336 şirketin varlığının haksız yere dağıtılmasından dolayı yönetim kurulu üyeleri müteselsil olarak sorumlu tutulmuşlardır. TTK m. 457 ise Anonim Şirketlerde safi kazancın yıllık bilânçoya göre hesap edileceği gösterilmiştir.


Yönetim kurulu bir hesap dönemi sonunda, şirket kâr etmediği halde, ortaklara kâr dağıtılması veya yönetim kurulu üyelerine kâr payı verilmesi, şirketin dönem başındaki varlıklarının kısmen yitirilmesi veya şirketin ödenmiş sermayesinin fiilen azalmasını getirecektir. Yönetim kurulu kâr edilmediği halde çeşitli sebeplerden dolayı bilânçoyu kâr etmiş gibi göstermek ve kâr payı dağıtmak eğilimine girmektedirler. Şirketin, haksız ve kötü niyetle kâr payı alan ortaklardan aldığının geri alma hakkı bulunmaktadır. Buna karşın ortak kâr payını haksız yere ve kötü niyetle almamışsa bunun geri alınması söz konusu olmaz. Ayrıca, "dağıtılan ve ödenen kâr paylarının hakiki olmaması"nın, yönetim kurulu kusurundan doğması gerekir. Maddi bir hata neticesinde fazla ödeme varsa bu miktarın iadesi istenebilir. Söz konusu talep beş yıllık zamanaşımı süresine tabidir.

2.1.3 Yasal Olarak Tutulması Gereken Defterlerin Mevcut Olmaması veya Bunların İntizamsız Bir Surette Tutulması (TTK m. 336)


TTK "Kanunen tutulması gereken defterler" ibaresinden, dar anlamda yalnız kanunda sözü edilen defterler anlamını çıkarmamak gerekir. Defterlerin hiç veya kanuna uygun şekilde tutulmamasından şirketin iki şekilde zarar görmesi mümkündür. Birincisi, hukuki sorumluluk: Defterlerin şirket lehine delil olarak kullanılamamasından doğan zarar, ikincisi vergi yasalarının uygulanmasından doğan ve şirket tüzel kişiliğinden alınan vergi cezalarıdır.


2.1.4. Genel Kuruldan Çıkan Kararların Sebepsiz Olarak Yerine Getirilmemesi (TTK 336)

Genel kurul şirketin en yetkili üst organı halindedir. Yönetim kurulu üyeleri, genel kurulca alınacak kararları yürütmekle yükümlü tutulmuşlardır. Bu sebeple genel kurul tarafından alınan kararları sebepsiz olarak yerine getirmemekten doğacak zararlardan dolayı yönetim kurulu üyeleri müteselsil’ en sorumlu olacaktır. Ancak yerine getirilmeyen kararlarla ilgili olarak yönetim kurulu tarafından gösterilecek sebep genel kurulca veya mahkemece kabul edildiği takdirde yönetim kurulunun müteselsil sorumluluğu söz konusu olmayacaktır.


2.1.5. Müdürlerin Sebebiyet Verdikleri Zararlardan Doğan Sorumluluk:


Yönetim kurulu üyeleri şirket müdürlerinin sebebiyet verdiği zararlardan sorumlu tutulamamaktadırlar (TTK m. 346). Ancak,


· Yönetim Kurulu ehil olmayan müdürler tayin etmişse,

· Müdürlerin şirket için zararlı iş ve uygulamalarına göz yumulmuş ise

· Yönetim Kurulu yetkili olmadığı hususlara müdürleri görevlendirmiş ve müdür tarafından bir zarar meydana getirilmişse, yönetim kurulu üyeleri şirkete karşı müteselsil’ en sorumludurlar.


2.1.6.Esas Sermayenin Arttırılmasında Kanun Hükümlerine Uyulmaması


Şirket sermayesinin arttırılması işlemleri kanun hükümlerine göre yürütülmemişse yönetim kurulu üyeleri ile murakıplar ortaklığa, pay sahiplerine ve üçüncü şahıslara karşı müteselsil’ en sorumludurlar (TTK m. 392).


2.1.7.Tahvil Çıkartılmasında Kanun Hükümlerine Aykırılık


TTK m 420 – 433 ihtiva eden Tahvillerle ilgili altıncı kısımda yazılı hükümlere yönetim kurulu harekette bulunan Yönetim Kurulu üyeleri ilgililere karşı müteselsil’ en sorumlu bulunmaktadırlar (TTK m. 433)



2.1.8.Genel Kurul Kararları Aleyhine Kötü Niyetle İptal Davası Açılması


Genel kurul kararlarının aleyhine iptal davası açma hakkı belli şartlarla yönetim kuruluna verilmiştir (TTK 381). Yönetim kurulu bu hakkını kötüye kullanırsa şirkete karşı sorumlu olacaktır. Bu nedenle şirketin uğradığı zarardan dolayı yönetim kurulu üyeleri müteselsil’ en sorumlu olacaktır.


2.1.9.Kuruluştaki Yolsuzlukları Araştırmamadan Doğan Sorumluluk


İlk yönetim kurulu üyeleri şirketin kurulmasında yolsuzluk olup olmadığını araştırmakla yükümlüdürler. Bu hususta ihmalleri görüldüğü ve hâsıl olan zarar kuruculardan alınmamış olursa yönetim kurulu üyeleri müteselsil’ en sorumlu olmaktadır.


2.2. Yönetim Kurulunun Genel Müteselsil Sorumluluk Hali


Yönetim kurulu özel müteselsil sorumluluk halleri dışında TTK da genel anlamda sorumluluk haline göre, "gerek yasanın gerek ana sözleşmenin yönetim kurulu üyelerine yüklediği sair görevlerin kasten veya ihmal neticesi olarak yapılmaması" yönetim kurulu üyelerini şirkete, pay sahiplerine ve üçüncü şahıslara karşı müteselsil sorumlu hale getirmektedir.


3. Yönetim Kurulu Üyelerinin Şahsi Sorumluluk Halleri


3.1. Yönetim Kurulu Üyelerinin Menfaatlerini veya Yakınlarının Menfaatlerini

İlgilendiren Hususların Müzakeresine Katılmalarından Doğan Sorumluluk


TTK m 332 göre yönetim kurulu üyeleri şahsi menfaatlerine veya usul ve füru unun, eşi ve üçüncü dereceye kadar (bu derece dâhil) kan ve sıhrî hısımlarının menfaatlerine ilişkin hususları görüşülmesine katılamazlar. Böyle bir konu gündeme gelince ilgili üye ilgisini kurula bildirmeye ve durumu o toplantının zaptına yazdırmak zorundadır. Bu hükümlere aykırı hareket eden yönetim kurulu üyesi ilgili olduğu işlem yüzünden şirketin meydana gelen zararını tazmin etmek zorundadır.


3.2. Şirketle Muamele Yapma Yasağı


TTK m334. göre yönetim kurulu üyeleri şirketin ana sözleşmesinde kayıtlı bulunan amaç ve konusuna giren işlerden herhangi birini kendisi veya başkası adına bizzat veya dolaylı olarak yapabilmesi için genel kuruldan izin alması gerekmektedir. Bunun için konu genel kurul gündemine konulacak ve genel kurul zaptında konu "TTK m 334. göre Yönetim Kurulu üyelerine izin verilmiştir" şeklinde yazılacaktır. Bu husus da genellikle pratikte TTK m. 334 ve 335 için birlikte izin verilmektedir.



3.3. Rekabet Yapma Yasağı


TTK m. 335 göre yönetim kurulu üyeleri, şirketin konusuna giren ticari işler türünden bir işlemi kendi veya başkası adına yapabilmesi ve aynı tür ticari işlemlerle çalışan bir şirkete sınırlı sorumlu olmayan ortak sıfatı ile ( mesuliyeti tehdit edilmemiş) girebilmesi için genel kuruldan izin alması gerekmektedir. Bu hükme aykırı harekette bulunan yönetim kurulu üyelerinden şirket tazminat istemekte veya tazminat yerine yapılan işlemi şirket adına yapılmış kabul etmekte ve 3. kişiler adına imzalanan sözleşmelerden doğan hak ve alacakların şirkete ait olmasını istemekte serbesttir.


Bunun için konu yukarıdaki şirketle muamele yapma yasağında olduğu gibi ve onunla beraber aynı gündem maddesine konulur. Genel kurul zaptına bu konu "TTK m. 334 ve 335 göre Yönetim Kurulu üyelerine izin verilmiştir" şeklinde yazılarak izin verilmiş olur. TTK m 334 ve 335 göre verilecek izin kuruluşta ana sözleşmeye de konulabilir. Bu durumda her genel kurul toplantısında bu yönde bir karar almaya gerek kalmayacaktır.


3.4. Yanlış Beyanlardan Doğan Sorumluluk


TTK m 339 göre, "Şirketin hali hazırdaki durumu hakkında her ne şekilde olursa olsun yanlış (zehap) zannetmelere yol açacak (desiseler) hileler kullanmak veya hakikate Yönetim Kurulunun beyanda bulunmak suretiyle üçüncü şahısları aldatan" Yönetim Kurulu üyesinin şahsen sorumlu olacağı hükme bağlanmıştır. Buna göre yanlış beyanda bulunarak üçüncü kişileri aldatan yönetim kurulu üyesi bu fiilinden dolayı şahsen sorumludur.


3.5. Yolsuz Muameleyi Murakıplara Bildirme Mecburiyetine Uymama


Yönetim Kurulu Üyeleri şirketteki yolsuz bir muameleyi murakıplara bildirmek zorundadır. Yönetim kurulu üyelerinin bu yükümlülüğü yerine getirmemesi halinde yolsuzluğu yapanlar gibi sorumlu tutulacağı da hüküm altına alınmıştır.


TTK. m. 308. "İlk Yönetim Kurulu üyeleriyle murakıplar, şirketin kurulmasında yolsuzluk vaki olup olmadığını incelemekle mükelleftirler. Bu hususta ihmalleri anlaşılan ve bu yüzden hâsıl olan zarar karşılığı tazminat kuruculardan alınmazsa Yönetim Kurulu üyeleri ve murakıplar müteselsil’ en sorumlu olurlar" hükmü mevcuttur. TTK m 337. "yeni seçilen veya tayin olunan Yönetim Kurulu üyeleri kendinden önceki üyelerin (seleflerin) belli olan yolsuz muamelelerini murakıplara bildirmeye mecburdurlar. Aksi halde kendinden önceki üyeler (selefleri) gibi sorumluluğa iştirak ederler." hükmünü taşımaktadır.





3.6. Sır Saklama Yükümlülüğüne Uymama


TTK m 363. göre incelenmesine genel kurulun açık müsaadesi veya yönetim kurulunun kararı ile izin verilen defter ve belgelerden öğrenilecek sırlar hariç olmak üzere hiç bir ortak şirketin iş sırlarını öğrenme hakkına sahip değildir. Her ortak her ne suretle olursa olsun öğrenmiş olduğu şirkete ait iş sırlarını sonradan ortaklık hakkını kaybetmiş olsa dahi daima gizli tutmak zorundadır. Bu zorunluluğu yerine getirmeyen yani şirketin sırlarını açıklayan ortak meydana gelecek zararlardan şirkete karşı sorumlu olur. Şirketin şikâyeti üzerine, herhangi bir zarar umulmasa dahi bir yıla kadar hapisle cezalandırılabilmektedir.

X. YÖNETİM KURULU ÜYELERİNE KARŞI AÇILACAK HUKUKİ SORUMLULUK DAVASI

Kural olarak şirketin yönetim kurulu üyelerine karşı açılacak hukuki sorumluluk davası, ifa davasıdır. Bu nedenle tazminat miktarının önceden belirlenmesi şarttır. Hukuki sorumluluk davalarının konusu, genel olarak şirketin uğradığı zararın tazmini olduğundan, zararı oluşturan belirli bir paranın tahsilini kapsar. Ancak bu istek, şirketin doğrudan doğruya meydana gelmiş zararını karşılamak yoluyla alacak davası şeklinde açılabileceği gibi, şirketçe üçüncü şahıslara yapılan haksız ödemeler nedeniyle rücu davaları şeklinde de olabilir.

TTK, m.309/3, sorumlu olan kimselerin tamamı aleyhine şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde davanın açılacağı kesin hükme bağlanmıştır. Haksız fiilden doğan sorumluluk davası ise fiilin meydana geldiği yer mahkemesinde de açılabilir. Şirket adına dava açma hakkı denetçilere aittir. Ancak azınlığın oyuyla dava açılması halinde, azınlık, denetçiler dışında bir vekil tayin edebilir (TTK m. 341). Pay sahipleri, şirket alacaklıları ve üçüncü kişiler tarafından açılacak davalar genel kurallara tabidir.

Hukuki sorumluluk davalarında tüm uyuşmazlık konuları TTK’nin özel hükümleri ile düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu nedenle TTK. m. 4 göre tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın bu çeşit davalar ticari dava niteliğindedir. Dolayısıyla HUMK m. 8 belirlenen miktarları aşmayan davalar Sulh Hukuk Mahkemesinde, bu miktarı aşanlar ise, Ticaret Mahkemesi bulunan yerlerde bu mahkemelerde, aksi halde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülür. TTK m. 460 “Ticaret şirketlerinde, ortakların şirketle veya birbirleriyle olan münasebetlerinden doğan davalarda ve şirketin idare meclisi üyeleri, müdürleri veya murakıplarına karşı bu kanunun meriyetinden sonra açılacak mesuliyet davalarında basit muhakeme usulü tatbik olunur” denilmektedir. Basit yargılama usulü HUMK m. 507 ile 511 düzenlenmiştir.

Hukuki sorumluluk davaları da diğer ticari davalar gibi her türlü yasal delil ile kanıtlanır. TTK m. 4 / son hükmüne göre ticari davalarda deliller ve bunların ortaya konulması HUMK hükümlerine tabidir. Esas itibariyle açılan hukuki sorumluluk davasının muhatabı yani davalısı yönetim kuruludur. Sorumluluğun müteselsil olduğu hallerde, dava yönetim kurulu aleyhine, buna karşılık yönetim kurulu üyelerinin münferit sorumluluğu söz konusu ise, dava yalnız ilgili üye veya üyeler aleyhine açılır. Şirketi temsile veya idareye yetkili olanların görevlerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden anonim şirket sorumlu olacağından (TTK m. 321) bu durumda dava şirket aleyhine açılır. Yönetim kurulu üyelerinin sorumlu olduğu fiil ve işlemlerde dava hakkı; sorumluluğun niteliğine göre bazı hallerde şirkete, pay sahiplerine, şirket alacaklılarına veya üçüncü şahıslara tanınmıştır.

1. Şirketin dava açma hakkı:

Anonim Şirket ile Yönetim Kurulu arasındaki hukuki ilişki, akdi bir ilişkidir. Yönetim kurulu, yasa ve esas sözleşmenin yüklediği görevlerin ihlali sonucunda şirkete zarar vermesi, bu akdin ihlalini teşkil eder. Bu akdin, genel olarak “ vekâlet akdi “ olduğu benimsenmektedir. Şirketin zarar görmesi halinde, dava açma hakkı doğal olarak şirkete aittir. [44]

1.1. Şirket adına dava açma şartları:

*Olumlu veya olumsuz genel kurul kararı olması: Yönetim kurulu üyeleri hakkında şirket adına dava açılabilmesi için genel kurul kararı gereklidir. Genel kurul kararının bulunmaması halinde, karar alınması için mahkeme şirkete süre verir. Bu süre genelde bir aydır. Yönetim kurulu üyeleri hakkında şirket adına dava açılması konusunda yapılacak toplantı, yıllık adi toplantılarda olduğu gibi sermayenin en az dörtte birini temsil eden pay sahiplerinin toplantıda asaleten veya vekâleten hazır bulunması ve kararın çoğunlukla alınması gerekir. Genel kurulda, olumsuz karar alınması halinde dahi sermayenin en az onda birini temsil eden pay sahipleri dava açılması lehinde oy kullandıkları takdirde yine şirket tarafından dava açılması gerekmektedir. Her iki halde de bir ay içinde şirket tarafından dava açılması şarttır. Bu sürenin dolması ile dava hakkı düşmez, ancak sürenin geçmesi görevlilerin sorumluluğunu gerektirir.

*Azınlığın hisse senetlerinin rehin olarak mahkemeye verilmesi: Azınlığın talebiyle dava açılması halinde, azınlığa mensup pay sahipleri, dava sonuna kadar teminat olarak hisse senetlerini bir bankaya yatırmaya mecburdur. Bu mecburiyet dava açılmasına genel kurulca karar verilmesi halinde, olumlu oy kullanan hissedarlara uygulanmaz. Bu hisse senetleri şirketin dava sonucu göreceği zarar ve ziyana karşılık teminat olarak alınır. Davanın reddi halinde pay sahipleri sadece şirkete karşı tazminatla yükümlüdür (TTK m. 341).

İster genel kurul isterse azınlığın istemiyle yönetim kurulu üyelerine karşı sorumluluk davası açılmasına karar verilmiş olsun davanın karar veya talep tarihinden itibaren bir ay içinde açılması gerekir. Bu sürenin geçmesiyle dava hakkı düşmez. Ayrıca bu sürenin geçirilmesi halinde, denetçiler tarafından dava açılabilmesi için, yeniden bir genel kurul kararı alınmasına da gerek yoktur. [45]

1.2. Şirketin dava açabileceği haller:

Şirket tarafından;

· TTK’ nın m.336 ile bu maddeye atıf yapılan diğer hallerde ( TTK m. 346, 381, 384, 392/II, 433 ),

· Yönetim Kurulu üyelerinin haksız fiillerinden dolayı sorumlu olduğu hallerde,

· Yönetim Kurulu üyelerinin şahsi menfaatlerini veya yakınlarının menfaatlerini ilgilendiren hususların görüşmelerine katılmış olmaları halinde (TTK m. 332),

· Yönetim Kurulu üyelerinin, şirketle, şirket konusuna giren bir işlem yapma yasağına uyulmaması nedeniyle sorumlu olmaları halinde (TTK m. 334),

· Yönetim Kurulu üyelerinin, şirketle rekabet yasağına Yönetim Kurulu hareket etmeleri halinde (TTK m. 335),

· Yeni seçilen veya tayin edilen Yönetim Kurulu üyelerinin sorumluluklarını gerektiren bir halin mevcut olması halinde (TTK m. 337),

· İlk Yönetim Kurulu üyelerinin inceleme mükellefiyetlerini ihmal etmeleri nedeniyle sorumlu olmaları halinde (TTK m. 308, 309),

· Temsil yetkisi ve idare haklarının esas sözleşme uyarınca bir veya birkaç Yönetim Kurulu üyesine verilmiş olması ve bunların sorumluluğunu gerektiren bir durumun bulunması halinde (TTK m. 319),

Yönetim Kurulu üyeleri aleyhine dava açılabilir.

2. Pay sahiplerinin dava hakkı:

Pay sahipleri veya şirket alacaklıları, yönetim kurulu üyeleri aleyhine dolayısıyla ve kişisel olarak uğradıkları zarar nedeniyle iki farklı dava açabilirler.

* Pay sahipleri ve şirket alacaklıları tarafından dolayısıyla uğradıkları zarar için açılacak dava: Dolayısıyla zarar, yönetim kurulunun şirketin malvarlığını kötüleştiren pay sahiplerinin ve şirket alacaklılarının dolayısıyla zararlarına sebep olur. Gerçekten şirketin malvarlığını azaltan her davranış, hisseleri oranında pay sahiplerini olumsuz şekilde etkiler. Alacaklılarda alacaklarını tam olarak alamıyorlarsa, bu durumda bunlarda birinci derecede etkilenirler. [46]

Yönetim Kurulu kusurlu hareketi nedeniyle şirketin uğradığı zarar, kimi zaman pay sahipleri ve şirket alacaklıları için dolayısıyla uğranılmış zarar niteliği taşıyabilir. Bu nedenle, TTK bu gibi hallerin ortaya çıkması halinde pay sahiplerine dolayısıyla uğradıkları zarar nedeniyle dava açma hakkı tanımıştır (TTK m. 340). Adı geçen dava doktrinde “bireysel sosyal dava” olarak adlandırılmaktadır. Çünkü dava doğuşu itibariyle bireysel fakat konu itibariyle sosyal bir davadır. Dolayısıyla zarar davasının konusu şirketin uğradığı zararın tümüdür. Dava sonucu hükmedilecek tazminatın şirkete verilmesi şarttır (TTK m. 309). Bireysel sosyal dava, prensip olarak şirketçe açılacak davadan bağımsızdır. Şöyle ki; bireysel sosyal davanın açılması, şirketçe açılacak davadan farklı olarak genel kurul kararı gerektirmez. Dolayısıyla genel kurulca alınacak davanın açılması veya davadan feragat şeklindeki kararlar, bu kararlara kullandığı olumlu oy ile bağlanmamış bir pay sahibi tarafından açılacak bireysel sosyal davayı engellemez. Aynı sonuç, genel kurul tarafından alınmış Yönetim Kurulu üyelerinin ibrası veya sulh kararı için de geçerlidir.

Şirketin iflası durumunda pay sahiplerinin ve şirket alacaklılarının “dolayısıyla zarar” gerekçesine bağlı dava hakları, iflas dairesine ait olur ve bu hususta İİK m 245 hükmü uygulanır.

Pay sahipleri ve şirket alacaklıları tarafından doğrudan doğruya uğradıkları zarar için açılacak dava: Doğrudan doğruya zarar, Yönetim Kurulu üyelerin kusurlu fiil ve işlemleri sonucunda ortakların ve şirket alacaklılarının mal varlıklarında meydana gelen zararlardır. Bu zararlar, şirketin zararından bağımsız olduğundan, ayrıca şirketin zarara uğrayıp uğramadığının önemi yoktur.[47] Yönetim Kurulu üyelerinin kusurları nedeniyle pay sahiplerinin ve şirket alacaklılarının doğrudan doğruya uğradıkları zarar için de dava hakları vardır. Bu davanın diğer davalardan farkı, dava konusu zararın şirketin uğradığı zarardan bağımsız olmasıdır. Bu nedenle bu davada hüküm olunacak tazminatın şirkete verilmesi söz konusu olmayıp, davacıya verilmesi esastır.

Pay sahipleri tarafından;

· TTK’nin m. 336 ile bu maddeye atıf yapılan diğer hallerde (TTK m. 381, 392/II, 433),

· Temsil yetkisi ve idare haklarının esas sözleşme uyarınca bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine verilmiş olması durumunda, bunların sorumluluğunu gerektiren bir durumun bulunması halinde (TTK m. 319),

· İlk Yönetim Kurulu üyelerinin inceleme mükellefiyetlerini ihmal etmeleri nedeniyle sorumlu olmaları halinde (TTK m. 308, 309),

· Yeni seçilen veya tayin edilen Yönetim Kurulu üyelerinin sorumluluklarını gerektiren bir halin mevcut olması halinde (TTK m. 337),

Yönetim Kurulu üyeleri aleyhine dava açılabilir.

3. Şirket alacaklılarının dava hakkı:

Şirket alacaklıları tarafından;

· -TTK m. 336 ile, bu maddeye atıf yapılan diğer hallerde (TTK m. 381, 392/II, 433),

· Temsil yetkisi ve idare haklarının esas sözleşme uyarınca bir veya birkaç Yönetim Kurulu üyesine verilmiş olması durumunda, bunların sorumluluğunu gerektiren bir durumun bulunması halinde (TTK m. 319),

· İlk Yönetim Kurulu üyelerinin inceleme mükellefiyetlerini ihmal etmeleri nedeniyle sorumlu olmaları halinde (TTK m. 308, 309),

Yönetim Kurulu üyeleri aleyhine dava açılabilir.

4. Üçüncü kişilerin dava hakkı:

Yönetim Kurulu üyeleri, görevlerini yaptıkları sırada, üçüncü kişilere karşı haksız fiil işleyebilirler. Prensip itibariyle, şirketi temsile ve idareye yetkili olanların görevlerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden şirket sorumlu olur. Bununla beraber, şirketin rücu hakkı saklıdır (TTK m. 321). Üçüncü kişilerin haksız fiilden doğan tazminat istemlerine genel hükümlerin uygulanması gerekir. Bu durumda, üçüncü kişilere karşı işlenmiş haksız fiil dolayısıyla yönetim kurulu üyelerinin sorumlu tutulabilmeleri için kusur ve bu kusur sonucunda zararın meydana gelmesi ve bunların davacı tarafından kanıtlanması şarttır (BK m. 41). TTK m. 339 belirtilen hallerde ve esas sermayenin arttırılmasına ilişkin hükümler (TTK m. 392/II) dolayısıyla da üçüncü kişiler dava açılabilirler.

5. SORUMLULUKTAN KURTULMA

5.1. Kusursuzluğun kanıtı:

TTK m. 338, kusuru olmadığını kanıtlayan yönetim kurulu üyesinin sorumlu olmayacağını hükme bağlamıştır. Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunu gerektiren gerek şirketin, gerekse pay sahipleri ve şirket alacaklılarının, yönetim kurulu üyelerinden birinin kusurlu olduğunu kanıtlamaksızın hepsine müracaat hakkı vardır (haksız fiile dayandırılan davalar hariç). Böyle bir durumda kanıt yükü Yönetim Kurulu üyesine aittir. Kusursuzluğunu kanıtlamak isteyen üye yapılan işlemde objektif özen ölçüsüne göre hareket ettiğini kanıtlamalıdır. Bu kanıtın objektif ölçüler içinde geçerli delillerle yapılması gerekir. TTK m. 338 özel kusursuzluk hali denilen iki durum düzenlenmiştir.

· Yönetim Kurulu kararına ret oyu vermek:

Özel kusursuzluk hallerinden biri, alınan yönetim kurulu kararına muhalif kalmış olmaktır. Bu halin öne sürülebilmesi için; Söz konusu yönetim kurulu kararına ret oyu vermiş olmak, ret oyunu, yönetim kurulu toplantı tutanağına yazdırıp altını imzalamış olmak, karara ret oyu verdiğini şirket murakıplarına yazılı olarak bildirmiş olmak gerekir.

· Mazeretli olarak Yönetim Kurulu toplantısına katılmamak:

Kural olarak yönetim kurulu üyesi, toplantılara katılmak zorundadır. Bu yükümlülük dolayısıyla yönetim kurulunun bir toplantıda aldığı kararın sorumluluğuna, o toplantıya katılmayan üyeler de iştirak etmiş olurlar. Ancak toplantıya geçerli bir mazereti dolayısıyla katılmamış üyenin kusursuz olduğu kabul edilmiştir.

5.2. Zaman aşımı:

Yönetim kurulu üyelerine karşı açılacak hukuki sorumluluk davaları hakkında TTK m. 340 atıf dolayısıyla, m. 309 yazılı zaman aşımı ve bu hükmün uygulama alanı dışında BK m. 126/4 hükmü uygulanır. Rekabet yasağından doğan davalar hakkındaki zaman aşımı ise TTK m. 335/5 düzenlenmiştir.

TTK m. 309/4 “sorumlu olan kimselere karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve ayrıca sorumlu olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve herhalde zararı doğuran eylemin meydana geliş tarihinden itibaren beş yıl geçmekle zaman aşımına uğrar” denilmektedir. Ancak fiil, cezayı gerektiren bir fiil olup da Türk Ceza Kanununa göre süresi daha uzun bir zaman aşımı söz konusu ise, hukuki sorumluluk davasında da bu ceza zaman aşımı süresi uygulanır. Maddedeki zaman aşımı süresi, TTK m. 309 belirtilen hallere, TTK. m.340 atıf nedeniyle TTK. m. 336 ve TTK. m. 337 sorumluluk hallerine ve ayrıca doğrudan doğruya veya dolayısıyla TTK. m. 336 yollamada bulunan diğer maddelerdeki sorumluluk hallerine de uygulanır.

Rekabet yasağının ihlalinde, bu işlemlerin yapıldığı veya yönetim kurulu üyelerinin sınırlı sorumlu olarak dahi diğer bir şirkete girdiğinin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve herhalde bu fiillerin meydana gelmesinden itibaren bir yıllık zamanaşımına tabidir. TTK m 309 ve 335 kapsamına girmeyen durumlarda ise, BK. m. 126/4 m. yazılı genel zamanaşımı süresi uygulanır. İlgili maddede “şirket, müdürler, temsilciler ile şirket veya ortaklar arasındaki davalar beş yıllık zaman aşımına tabidir” denilmektedir. Bu durumda alacaklılar tarafından açılacak davalarda zaman aşımı süresi sorumluluğun hukuki niteliğine göre tayin ve tespit edilecektir. Bu suretle sözleşmeden doğan sorumluluk hallerinde, BK m. 125 on yıllık zamanaşımı, haksız fiilden doğan sorumluluk hallerinde ise BK m. 60 zaman aşımı süresi uygulanacaktır.

5.3. İbra:

İbra, tüzel kişiliğin yetkili organlarının (genel kurul), sorumlu organlarının üyelerine karşı, karar şeklinde bir irade açıklamasıdır. Genel kurul bu kararı ile yönetim kurulu üyelerinin söz konusu dönemdeki işlemlerini hukuka ve şirket açısından işin gereğine uygun bulunduğunu beyan etmektedir. Genel kurul, ibra kararıyla yönetim kurulu üyelerine karşı güven beyanında bulunmakta, diğer yandan onları ilgili dönemdeki faaliyetleri nedeniyle sorumlu tutmayacağını açıklamaktadır. Bu açıdan ibra, olumsuz bir borç kabulü niteliği taşır.

5.3.1. İbra kararının sorumluluk davalarına etkisi:

5.3.1.1. Şirketin dava hakkına etkisi:

Anonim şirket genel kurulundan çıkan geçerli bir ibra kararı, şirketin ilgili hesap dönemine ilişkin işlemler sebebiyle tazminat talebinde bulunmadığını kabul etmesi anlamını taşır. Anonim şirket artık yönetim kurulu üyelerine karşı söz konusu döneme ait ve ibranın kapsamına giren işlemler nedeniyle tazminat davası açamaz. Açık ibra kararı gibi, bilânçonun tasdikiyle gerçekleşen ibra varsayımı da olumsuz borç kabulü niteliğindedir. Bu nedenle ibra varsayımının gerçekleştiği hallerde de şirketin dava açma hakkı ortadan kalkar.

5.3.1.2. Dolayısıyla uğranılan zarara dayanan dava hakkına etkisi:

Türk Ticaret Kanunu ibra kararının bu tür davalara etkisini düzenleyen bir hüküm içermemektedir. Bir kısım yazarlar, ibranın pay sahiplerinin uğradıkları zararlarda dava hakkını etkilediğini, yani ortadan kaldırdığını, çoğunluk ise, ibra kararının alacaklıların dolayısıyla uğradıkları zararlara ilişkin dava hakkını ortadan kaldırmayacağını savunmaktadır.[48] Muhalif görüşe göre, ibra lehine oy kullanan pay sahibinin daha sonra hukuki sorumluluk davası açması dürüstlük kuralına aykırıdır (BK m. 2).

5.3.1.3. Doğrudan doğruya uğranılan zarara dayanan dava hakkına etkisi:

Pay sahiplerinin ve şirket alacaklılarının yönetim kurulu işlemleri sonucunda doğrudan doğruya uğradıkları zararlarla şirket zararı arasında zorunlu bir bağlılık yoktur. Bu nedenle pay sahiplerinin ve şirket alacaklılarının dava hakları şirketin dava hakkından tamamen bağımsızdır. Dolayısıyla, ibra kararı dava hakkını etkilememektedir. Aynı şekilde, haksız fiil dolayısıyla üçüncü kişilerce açılacak dava hakkına da bir etkisi yoktur.

6. YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN KAMU BORÇLARINDAN DOLAYI SORUMLULUĞU

6.1. Genel olarak:

VUK m. 10 tüzel kişilere düşen vergisel yükümlülüklerin “kanuni temsilcileri” tarafından yerine getirileceğini hükme bağlamıştır. Temsilcilerin bu görevleri yerine getirmemeleri yüzünden yükümlünün veya vergi sorumlularının mal varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacaklar, yasal temsilcilerin şahsi varlıklarından alınır.

6.2. Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu:

TTK m. 317 uyarınca anonim şirket, Yönetim Kurulu tarafından idare ve temsil olunur. Dolayısıyla yönetim kurulu üyeleri, şirket tüzel kişiliğinin kanuni temsilcileridir. Bu durumda temsil yetkisine haiz olan yönetim kurulu üyeleri kamu borçlarından dolayı sınırsız sorumludurlar. Temsil yetkisinden yoksun olan yönetim kurulu üyeleri bu sorumluluğun kapsamı dışındadır. Ayrıca yönetim kurulu üyeleri ancak görevli oldukları döneme ait kamu borçlarından dolayı sorumludurlar.

VUK m. 10 ve Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun mükerrer 35. maddesi, kanuni temsilciler için bir objektif sorumluluk öngörmüştür. Buna göre, yönetim kurulu üyelerinin sözü geçen maddeler uyarınca sorumlu tutulabilmesi için kusurlu olduklarının kanıtlanmasına gerek yoktur. Sorumlulara kusursuz olduklarını ispat etmek suretiyle sorumluluktan kurtulma imkânı tanınmıştır. Yönetim kurulu üyeleri, kamu yükümlülüğünün yerine getirilmemesinin kendi kasıt ve ihmalleri sonucu olmadığını ve arada illiyet bağı bulunmadığını kanıtlamak suretiyle sorumluluktan kurtulabilirler.

Temsilcilerin kamu borçlarından sorumluluğu ikinci derecededir. Yönetim kurulu üyeleri ancak anonim şirketin malvarlığından alınamayan veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan alacaklar dolayısıyla sorumlu tutulabilirler.








XI. SONUÇ

Anonim şirketlerde Yönetim Kurulu, TTK m. 317 ile 341 arasında düzenlenmiştir. Türk hukukunda Yönetim Kurulu, şirketlerde genel kuruldan sonra gelen en önemli organdır. Yönetim Kurulu, şirketi idare ve temsil yetkilerine sahiptir. Bu şekilde, önemli yetkilerle donatılmış yönetim kurulu üyelerinin yapmış oldukları işlem ve sözleşmelerden dolayı cezai sorumluluklarının yanı sıra hukuki sorumlulukları da öngörülmüştür.

Kural olarak, vekil sıfatına sahip yönetim kurulu üyeleri şirket adına yapmış oldukları işlem ve sözleşmelerden dolayı şahsen sorumlu olamazlar. Ayrıca görevlerini yürütmeleri sırasında işledikleri haksız fiillerden de şirket sorumludur. Türk Ticaret Kanunu’nda bu kurala bazı istisnalar getirilmiş ve kanunda belirtilen hallerin ortaya çıkması halinde yönetim kurulu üyelerinin sorumlu olacakları hükme bağlanmıştır. Yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğu, kural olarak kusura dayalı, sözleşmeden doğan, müteselsil bir sorumluluktur. Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilebilmesi, ancak kendilerine kusurlu bir hareketin yüklenmesi halinde mümkündür. Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu, şirket ile arasındaki hukuki ilişkinin bir sözleşmeye dayanması nedeniyle sözleşmeden doğan bir sorumluluktur. İstisnai hallerde üyelerinin sorumlu tutulmasını gerektiren işlem veya eylem, haksız fiil unsurlarını da taşıyor olabilir. Bu durumda davanın hangi nedene dayandırılacağı konusunda dava hakkı olanlar serbesttir. Fakat davanın dayanağına göre uygulanacak hükümler farklılık göstermektedir. Genel olarak, Yönetim Kurulu üyelerinin sorumlu tutulabilmeleri için işlem ve eylemlerinin zarara neden olması ve üyelerin kusurlu olması gerekir.

Yönetim Kurulu üyelerinin sorumluluk halleri, müteselsil ve münferit sorumluluk halleri olmak üzere iki kategoride incelenmektedir. Müteselsil sorumluluk halleri genel olarak TTK m. 336 düzenlenmiştir. İlave olarak bazı maddelerde de bu maddeye atıf yapılmıştır. Münferit sorumluluk halleri ise, genel olarak kanunda belirtilen yasaklara ilişkindir. Ayrıca sorumlulukta bazı özel durumlar hükme bağlanmıştır.

Kural olarak, Yönetim Kurulu üyeleri aleyhine ödeme davası açılabilir. Şirket adına dava açma hakkı denetçilere aittir. Bu davalarda davalı, müteselsil sorumluluk hallerinde yönetim kurulu, münferit sorumluluk hallerinde ise ilgili üye/üyelerdir. Yönetim Kurulu üyelerine karşı dava açma hakkı; şirket, pay sahipleri ve şirket alacaklılarına tanınmıştır. Dava, şirket zararı veya üçüncü kişilerin doğrudan doğruya uğradıkları zarar nedeniyle açılabilir. Şirket zararı nedeniyle doğrudan şirket tarafından dava açabileceği gibi bu durum dolayısıyla zarar gören pay sahipleri ve şirket alacaklıları da dava açabilirler. Üçüncü kişilerin doğrudan doğruya zarara uğramaları halinde ise zarara uğrayan kişinin dava açma hakkı vardır.

Yönetim Kurulu üyelerinin sorumluluktan kurtulmaları, kusursuzluğun kanıtı ve zamanaşımı ileri sürülmesi ile mümkündür. Ayrıca, dava hakkı üzerinde ibra kararının da etkisi vardır. Geçerli bir ibra kararı, şirket zararı nedeniyle açılacak dava hakkını düşürür. Yönetim Kurulu üyeleri, görevli oldukları dönemle ilgili olarak, vergi borçlarından dolayı sorumlu tutulmuştur. Bu sorumluluk sınırsız sorumluluk halidir ve şirket mal varlığından tahsil edilemeyen kamu borçlarıyla sınırlıdır.

Yönetim Kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğunun dağınık şekilde düzenlenmesi, pek çok maddedeki atıfların niteliğinin tam olarak yorumlanamaması nedeniyle uygulamada farklı görüşler ortaya çıkmaktadır. Hatta bu konuda, birbiriyle çelişkili yargı kararları da mevcuttur. Bu durumun ortadan kalkması, ancak yeni düzenlemelerle mümkün olabilecektir.























KAYNAKÇA



1 – BAHTİYAR : Anonim Ortaklıkta Kayıtlı Sermaye Sistemi ve Sermaye Artırımı

2 – ÇEVİK, O.N. : Uygulamada Şirketler Hukuku, 2. Baskı, Ankara 1994.

3 – ÇEKER, M. : Şirketler Hukuku, Ankara 206

4 – Doğan Yayın Holding : (DHY) Kurumsal Yönetim Konferansı Ağustos/2006

5 – ERİŞ, G. : Anonim Şirketler Hukuku, Ankara 1995

6 – KUMKALE, R. : Anonim Şirketler, Ankara 2003

7 – PULAŞLI, H. : Şirketler Hukuku, Temel Esaslar, Adana 2005

8 – TÜSİAD : Kurumsal Yönetim En İyi Uygulama Kodu: Yönetim Kurulunun Yapısı ve İşleyişi, Arılık/2002 – Yayın no:T/2002 – 12/336

9 – TÜSİAD : Kurumsal Yönetim İlkeleri, Haziran/2000-Yayın no: T/2000-06-285

10 – TKYD : Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği Yayınları, Türkiye Kurumsal Yönetim Haritası Araştırma Raporu Haziran/2005-Yayın no: Y/2005-06-02

11 – ULUSOY, E. : Anonim Şirketlerde Şirketle İşlem Yapma Yasağı ve Çifte Temsil






------------------------

* Dipnotlarda geçen eserler yazarların soyadları ile anılmıştır.








[1]ERİŞ, G. Anonim Şirketler Hukuku, Ankara 1995 s. 218



[2] ÇEVİK, O.N.. Uygulamada Şirketler Hukuku 2. Baskı Ankara 1994, s. 280



[3] PULAŞLI, Hasan Şirketler Hukuku, Temel Esaslar Adana 2005 s. 286



[4]PULAŞLI, s. 286



[5] PULAŞLI, s. 289



[6]ÇEVİK, s. 283



[7]PULAŞLI,s. 290




[8] ÇEVİK, , s. 282



[9] ÇEKER, Mustafa Şirketler Hukuku Ankara 2006 s. 177




[10]PULAŞLI, s. 293




[11] PULAŞLI, s. 295



[12] BAHTİYAR, Mehmet Anonim Ortaklıkta Kayıtlı Sermaye Sistemi ve Sermaye Artırımı İstanbul 1996 s. 153



[13] ÇEKER, s. 179




[14] ULUSOY, Erol Anonim şirketlerde Şirketle İşlem Yapma Yasağı ve Çifte Temsil



[15]PULAŞLI, s. 298



[16] PULAŞLI, s. 298



[17] PULAŞLI, s. 298



[18] ÇEKER, Mustafa Şirketler Hukuku Ankara 2006 s. 191



[19] KUMKALE, Rüknettin Anonim Şirketler Ankara 2003 s. 128



[20] Kurumsal Yönetim En İyi Uygulama Kodu: Yönetim Kurulunun Yapısı ve İşleyişi Aralık/2002-Yayın

no.TÜSİAD-T/2002-12/336/sayfa 9



[21] PULAŞLI, s. 278



[22]PULAŞLI, s. 278



[23] PULAŞLI, s. 278



[24] TÜSİAD Kurumsal Yönetim İlkeleri Haziran/2000-Yayın no. -T/2000-06-285/sayfa:9



[25] PULAŞLI, s. 279



[26] PULAŞLI, s. 279



[27]PULAŞLI, s. 279



[28] PULAŞLI, s. 280



[29] PULAŞLI, s. 280



[30] DYH, s. 3




[31].TÜSİAD-s.10



[32]TÜSİAD- s.15





[33] Türkiye Kurumsal Yönetim Haritası Araştırma Raporu Haziran/ 2005-Yayın no.TKYD-Y/2005-06-02/sayfa:5





[34]TKYD, s. 6



[35]TKYD, s. 9



[36].TÜSİAD, s. 15



[37]TÜSİAD, s. 26



[38] TÜSİAD, s. 21



[39]TÜSİAD, s. 23



[40]TÜSİAD, s.24




[41]TÜSİAD, s. 16–17



[42]TÜSİAD, s. 25



[43] TKYD, s. 10



[44]PULAŞLI, s. 332



[45] PULAŞLI, s. 335




[46] PULAŞLI, s. 336



[47] PULAŞLI, s. 337




[48]PULAŞLI, s. 346
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av. Nuran Zöhre'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
05-05-2008 - 20:13
(5835 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 4 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 4 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
19413
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 14 saat 55 dakika 45 saniye önce.
* Ortalama Günde 3,33 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 92057, Kelime Sayısı : 11324, Boyut : 89,90 Kb.
* 11 kez yazdırıldı.
* 2 kez arkadaşa gönderildi.
* 5 kez indirildi.
* 3 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 823
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,24184108 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.