Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Borca İtirazın İncelenmesi

Yazan : Nuran Zöhre [Yazarla İletişim]
Avukat

ÇAĞ ÜNİVERSİTESİ


SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ


ÖZEL HUKUK


YÜKSEK LİSANS PROGRAMI
















KAMBİYO SENETLERİNDE BORCA İTİRAZ VE İNCELENMESİ

















Hazırlayan : NURAN ZÖHRE










Adana – 2008








İÇİNDEKİLER


GİRİŞ 1
I- KAMBİYO SENETLERİNDE BORCA İTİRAZ 2
Genel Bilgi 2
A. İtirazın Mahiyeti 2
B. İtiraz Edebilme Ehliyeti 2
C. İtiraz Usulü 2
1) Genel Bilgi 2
2) Borçlunun İtiraz Nedenleri İle Bağlı Olması 3
3) Duruşma Yapılması 4
a) Tarafların Duruşmaya Çağrılması 4
b) Alacaklının Duruşmaya Gelmemesi 4
c) Borçlunun Duruşmaya Gelmemesi 5
d) İki Tarafında Duruşmaya Gelmemesi 5

II- BORCA İTİRAZ NEDENLERİ 5
A. Yetki İtirazı 6
B. Borcun Olmadığı İtirazı 6
C. Borcun İtfa Edildiği İtirazı 6
D. Mehil Verildiği (Borcun Ertelendiğini) İtirazı 7
E. Zamanaşımı İtirazı 7
1) Genel Bilgi 7
2) Kambiyo Senetlerinde Zamanaşımı Sürelerinin Başlangıcı 8
a) Poliçede Zamanaşımı Süresinin Başlangıcı 9
b) Bonoda Zamanaşımı Süresinin Başlangıcı 9
c) Çekte Zamanaşımı Süresinin Başlangıcı 9

III- BORCA İTİRAZIN İSPATI 12
A. 12
1) Resmi Belge İle 12
2) Adi Belge İle İtirazın İspatı 13
3) Kambiyo Senedindeki Yazılar İle İtirazın İspatı 14
4) Tanık ve Yemin Delilleri Caiz Değildir 14
5) Yazı ve Rakamla Gösterilen Bedeller Arasında Fark Bulunması 14
6) Tahrifat İtirazı (İddiası) 14
7) Takas İtirazı 14
8) Borçlunun Temyiz Kudretine Sahip Olmadığı İtirazı 14
B. Borçlunun İtirazını İspat Edememesi 15

IV- BORCA İTİRAZIN İNCELENMESİ 15
A. Yetki İtirazının İncelenmesi 15
1) Genel Bilgi 15
2) Yetki İtirazının Kabulü Kararı 15
3) Yetki İtirazının Reddi Kararı 16
B. Diğer Borca İtiraz Nedenlerinin İncelenmesi 16
1) Borca İtirazın Kabulü Kararı 16
2) Borca İtirazın Reddi Kararı 17

SONUÇ 19




GİRİŞ

Borçlunun maddi hukuk kuralları uyarınca mülzem olmamasının çeşitli sebepleri olabilir. İstenilen alacağın hiç doğmamış olduğu hallerde veya böyle bir alacak doğmuş olsa bile sona erme sebeplerinden biri tahakkuk etmiş ise borçlu, kendisini hukuken ilzam etmeyen bir alacak, kendisine karşı ödeme emriyle istenilmiş bulunuyorsa, buna karşı muhalefetini ibraz etmek suretiyle bildirecektir.[1]

Borçlunun “imza inkarı” dışında kalan nedenlerle ödeme emrine itirazı “borca itiraz “ nedenlerini oluşturur. Borçlu dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak, takibin iptalini isteyebilir. İbra, ödeme, takas, yenileme, alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesi, senedin yırtılmış olması gibi hukuki sebepler borcu sona erdiren sebeplerdir. Borçlu bu sebeplerden birini veya birkaçını göstererek borcun itfa edildiği itirazında bulunabilir.

Ödeme emrinin tebliği üzerine borca itiraz edebilecek kimse, takip isteminde veya ödeme emrinde gösterilen borçludur. Bu tebliğ ile beş günlük itiraz süresi başlar. Borca itiraz sözlü olarak yapılmaz. Bu itirazın mutlaka bir dilekçe ile yapılması gerekir (İİK.m.168/5,169). Borçlu itiraz dilekçesinde bildirdiği itiraz nedenleri ile bağlıdır. Kambiyo senetlerine mahsus icra takibinde borca itiraz, icra takibini durdurmaz.

Borçlu, borca itirazında sebep bildirmiş ise, bildirmiş olduğu itiraz sebepleri ile bağlıdır. Bu sebepleri değiştiremez ve genişletemez Borca itirazında sebep bildirmiş olan borçlu da, icra mahkemesinde, bu sebep dışında kalan ve fakat senet metninden anlaşılan itiraz sebeplerini ileri sürebilmelidir; mesela, borcu ödediğini bildirerek ödeme emrine itiraz etmiş olan borçlu, kambiyo senedinin vadesine göre borcun zamanaşımına uğradığını icra mahkemesinde ileri sürebilmelidir.

Borçlu duruşmada, borcu olmadığını veya borcun itfa edildiğini (mesela borcu ödediğini, borcu ile takas etmek istediği karşılık alacağını ) veya borcun ertelendiğini yalnız resmi veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir belge (İİK.m.68,III ve I) ile ispat edilebilir. İspat edemezse, icra mahkemesi borçlunun itirazının reddine, ispat ederse kabulüne karar verir














I- KAMBİYO SENETLERİNDE BORCA İTİRAZ

Genel Bilgi

A. İtirazın Mahiyeti

İcra ve İflas Hukuku bakımından itiraz; “ borçlunun maddi hukuk kuralları uyarınca kendisini takip edilen alacakla mülzem görmediğini bildirmesidir “. Borçlu ödeme emrine muhalefetini itiraz şeklinde bildirmelidir. Borçlunun maddi hukuk kuralları uyarınca mülzem olmamasının çeşitli sebepleri olabilir. İstenilen alacağın hiç doğmamış olduğu hallerde veya böyle bir alacak doğmuş olsa bile sona erme sebeplerinden biri tahakkuk etmiş ise borçlu, kendisini hukuken ilzam etmeyen bir alacak, kendisine karşı ödeme emriyle istenilmiş bulunuyorsa, buna karşı muhalefetini ibraz etmek suretiyle bildirecektir.[2]

İtiraz (Rechtsvorschlag), borçlunun borcu olmadığını, borcun bir kısmını kabul etmediğini veya senet altındaki imzayı reddettiğini ( İ.İ.K. m. 170,60/3) icra dairesine bildirmesidir. Adi iflas takiplerinde ve kambiyo senedine dayanan haciz ve iflas takiplerinde (İ.İ.K. m.155, 167, 168/5, 169, 172) itiraz yalnız dilekçe ile yapılabilir (İ.İ.K. m.62).[3]

B. İtiraz Edebilme Ehliyeti

Ödeme emrinin tebliği üzerine borca itiraz edebilecek kimse, takip isteminde veya ödeme emrinde gösterilen borçludur. Bu belgelerde borçlu gösterilmeyen kimsenin itiraz ehliyeti yoktur. Başka bir deyişle, üçüncü kişinin icra takibine itiraz hakkı bulunmamaktadır.[4]

Borçlu, kambiyo senedinin düzenlendiği tarihte farik ve mümeyyiz olmadığını, yani temyiz kudretinin bulunmadığını ileri sürebilir. Borçlunun bu itirazı da borca itirazın bir türüdür. Borçlu temyiz kudretine itirazını, vasi tayinine ilişkin kararını ibraz ile ispat edebileceği gibi ayrıca, icra mahkemesinde bilirkişi incelemesi de yaptırarak ehliyetin olup olmadığını tespit ettirebilir.[5]

C. İtiraz Usulü

1) Genel Bilgi

Her şeyden önce takip istemi üzerine borçlu veya borçlulara gönderilen ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olması gerekmektedir.

Bu tebliğ ile beş günlük itiraz süresi başlar. Ödeme emri tebliğ edilmeden acaba itiraz yapılabilir mi? Ödeme emri tebliğ edilmeden de icra takibine itiraz edilebilmelidir. Eğer, ödeme emri tebliğ edilmemiş ise, borçlunun bu tebligatı öğrendiği tarih, itiraz için başlangıç tarihi olur.

Borçlu veya vekili, kambiyo senedine dayanılarak yapılan icra takibine karşı, imza dışında kalan nedenlerle borca itiraz etmek istiyorsa, ödeme emrinin tebliği üzerine nedeni ile birlikte beş gün içinde bir dilekçe ile itiraz eder. Borçlu, borçlu olmadığını veya borcun ödendiğini yahut yeni bir süre verildiğini veya alacağın zamanaşımına uğradığını ya da yetki itirazını icra mahkemesine vereceği bir dilekçe ile bildirir. Az önce değinilen itiraz nedenlerinin beş gün içinde yapılması gerekir. Borçlu, takas savunmasını her hangi bir süreye bağlı olmaksızın her zaman ileri sürülebilir.[6]

Yasada ön görülen beş günlük süre, sukutu hak süresidir. Bu süre, ödeme emrinde yanlış olarak fazla yazılmamışsa, sözgelimi süre on gün ise, bu on günlük süre içinde itiraz edilebilir. Ödeme emrine usul yönünden şikâyet ve ayrıca itiraz edilmiş ise, şikâyet kabul edilerek yeniden ödeme emri gönderilmesi durumunda, borçlu yeniden itiraz hakkını kazanır. Fakat önceki itiraz incelenmiş ve itiraz ret edilmiş ise, borçlunun artık yeniden bir itiraz hakkı olmamalıdır.[7]

Borca itiraz sözlü olarak yapılmaz. Bu itirazın mutlaka bir dilekçe ile yapılması gerekir (İİK.m.168/5, 169). Borçlu itiraz dilekçesinde bildirdiği itiraz nedenleri ile bağlıdır.

Kambiyo senetlerine mahsus icra takibinde borca itiraz, icra takibini durdurmaz. Yani alacaklı, ödeme emrinin tebliğinden itibaren borcun ve takip giderlerinin on gün içinde ödenmemesi üzerine, borçlunun mallarının haczini isteyebilir. Ancak, borca itiraz hacizli malların satışını durdurur. Fakat borçlu icra mahkemesinden takibin geçici bir süre için durdurulmasına ilişkin bir karar aldığı takdirde, borçlunun malları haciz edilemez (İİK.m.169/a).

2) Borçlunun İtiraz Nedenleri İle Bağlı Olması

Borçlu itiraz nedenlerini açıklamak suretiyle, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde bir dilekçe ile takip isteminin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yer icra mahkemesine başvurma hakkını haizdir. (İİK.m.168/5). Borçlu itiraz dilekçesinde bildirdiği itiraz nedenleri ile bağlıdır. Bu itiraz; satış dışında icra takip işlemlerini durdurmaz. (İİK.169, 170/1).[8]

İİK m.168/5 göre borçlunun borca itirazını “sebepleri ile birlikte” icra mahkemesine bildirmesi gerektiği yazılı ise de, borçlu, borca itiraz ederken sebep bildirmek zorunda değildir; ”İtiraz ediyorum”, ”borcum yoktur” gibi bir beyan ile de yetinebilir ve böyle bir beyan da borca itirazdır. Bu halde, borçlu, itirazın kaldırılması duruşmasında ancak alacaklının dayandığı kambiyo senedi metninden anlaşılan itiraz sebeplerini ileri sürebilir Mesela, borca itirazda sebep bildirmemiş olan borçlu, icra mahkemesindeki ilk duruşmada borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürebilir.

Ancak borçlu, icra mahkemesindeki ilk duruşmada zamanaşımını ileri sürmezse, bundan sonraki duruşmalarda alacaklının muvafakati olmadıkça zamanaşımını ileri süremez; yani alacaklının itirazını genişletmeye muvafakati olmadıkça böyle bir zamanaşımı itirazını inceleme konusu yapamaz.


Borçlu, borca itirazında sebep bildirmiş ise, bildirmiş olduğu itiraz sebepleri ile bağlıdır. Bu sebepleri değiştiremez ve genişletemez Borca itirazında sebep bildirmiş olan borçlu da, icra mahkemesinde, bu sebep dışında kalan ve fakat senet metninden anlaşılan itiraz sebeplerini ileri sürebilmelidir; mesela, borcu ödediğini bildirerek ödeme emrine itiraz etmiş olan borçlu, kambiyo senedinin vadesine göre borcun zamanaşımına uğradığını icra mahkemesinde ileri sürebilmelidir.

Borçlu duruşmada, borcu olmadığını veya borcun itfa edildiğini (mesela borcu ödediğini, borcu ile takas etmek istediği karşılık alacağını ) veya borcun ertelendiğini yalnız resmi veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir belge (İİK.m.68,III ve I ) ile ispat edilebilir. İspat edemezse, icra mahkemesi borçlunun itirazının reddine, ispat ederse kabulüne karar verir.[9]

3) Duruşma Yapılması

a) Tarafların Duruşmaya Çağrılması

Borca itiraz üzerine, icra mahkemesi, itiraz sebeplerinin incelenmesi için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır (m.169/a, I c.1). Yani icra mahkemesi, borca itiraz hakkındaki incelemesini mutlaka duruşmalı olarak yapar; duruşma yapılmadan dosya üzerinde inceleme ile yetinilerek borca itiraz hakkında nihai karar verilemez

Borçlu, vekili aracılığı ile ödeme emrine itiraz etmiş ise, icra mahkemesi, borçlunun vekilini duruşmaya çağırır. 7201 s. Tebligat Kanunu m. 11 (Değişik fıkra: 06/06/1985 - 3220/5 md.) “ Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Vekil birden çok ise bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir. Eğer tebligat birden fazla vekile yapılmış ise, bunlardan ilkine yapılan tebliğ tarihi asıl tebliğ tarihi sayılır.” hükmü ile bu husus düzenlenmiştir.

Bunun gibi alacaklı, vekili aracılığı ile takip talebinde bulunmuş ise, icra mahkemesi, alacaklının vekilini duruşmaya çağırır.

b) Alacaklının Duruşmaya Gelmemesi

Alacaklı veya vekili çağırıldığı duruşmaya gelmezse, icra mahkemesi hâkimi, alacağın itiraz edilen kesimi için, icra takibinin geçici olarak durdurulmasına karar verir (İİK m.169/a, III) Bununla icra takibi durur ve harekete geçme külfeti artık alacaklıya düşer: Alacaklı, icra mahkemesinin geçici durdurma kararından itibaren en geç altı ay içinde icra mahkemesine başvurarak duruşma talep eder, borçlunun ibraz etmiş olduğu belge altındaki imzanın kendisine ait olmadığını ispat edebilir. İspat ederse, icra mahkemesi hâkimi, icra takibinin devamına karar verebilir.

Alacaklı duruşmaya gelmediği takdirde, icra mahkemesi hâkiminin icra takibini geçici olarak durdurulmasına karar verebilmesi için, bu hususun alacaklıya gönderilen duruşma davetiyesinde ihtar edilmiş olması gerekir.( İİK m.68a,V c.2 kıyasen).[10]








c) Borçlunun Duruşmaya Gelmemesi

Borçlu çağırıldığı duruşmaya gelmezse ve alacaklı duruşmaya devam edilmesini isterse, icra mahkemesi hâkimi, borçlunun yokluğunda borca itirazı incelemeye devam eder. (İİK m.170b,m.70,m.18; HUMK m.49 )[11]

d) İki Tarafında Duruşmaya Gelmemesi

Borçlunun gelmediği duruşmada alacaklı incelemeye devam edilmesini istemezse veya alacaklı ve borçlunun her ikisi de duruşmaya gelmezse, dosya işlemden kaldırılır.(HUMK m.409).[12]

II- BORCA İTİRAZ NEDENLERİ

İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir; borcun mevcut olmadığı, ödendiği, ertelendiği, zamanaşımına uğradığı, takas, yetki itirazı gibi. Borçlu, borca itirazını ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde bir dilekçe ile icra mahkemesine bildirir ve icra mahkemesinden itirazının kabul edilmesine karar verilmesini ister.(İİK:m.168/5;m.169).[13]

Borçlunun “imza inkârı” dışında kalan nedenlerle ödeme emrine itirazı “borca itiraz “ nedenleri olup borcun sona ermesini sağlar. Borçlu dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak, takibin iptalini isteyebilir. İbra, ödeme, takas, yenileme, alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesi, senedin yırtılmış olması gibi hukuki sebepler borcu sona erdiren sebeplerdir. Borçlu bu sebeplerden birini veya birkaçını göstererek borcun itfa edildiği itirazında bulunabilir. Söz gelimi borcun olmadığı, borcun ödediği, borcun ödenmesi için belli bir sürenin verildiği, alacak için zamanaşımının geçtiği, borç senedinin teminat senedi olduğu[14], borcun dayanağı olan malların teslim edilmediği, borç senedini imza edenlerin şirketi bağlamayacağı[15], yani yetkisiz oldukları ve senedi imza eden vekilin yetkisi bulunmadığı, borç senedinde imza itiraz edenin imzasının olmadığı[16] gibi hususlarının ileri sürülmesi halleri, itiraz niteliğindedir.






A. Yetki İtirazı

Borçlu, yetki itirazını beş gün içinde bir dilekçe ile icra mahkemesine yapabilir(İİK. m.168/5) ve icra mahkemesi tarafından yetki itirazı incelenir. İcra dairesine yapılan yetki itirazı geçersizdir.

Borçlunun borca itirazı takip isteminin yapıldığı yer icra mahkemesine yapılır. Borçlu, takibin yapıldığı yer dışında ise, yetkili icra mahkemesine gönderilmek üzere borçlunun bulunduğu yer icra mahkemesine itiraz dilekçisi tevdii edilir.[17]

Yetki itirazı, esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır (İİK. m.50,II). Fakat borçlu, esasa itiraz etmeden, yalnız yetki itirazında bulunabilir; Bu halde, borçlu, icra mahkemesinde kambiyo senedi metninden anlaşılmayan başka itiraz sebeplerini ileri süremez (İİK. m.170b, m.63).

Borçlu yetki itirazında yetkili icra dairesinin hangisi olduğunu bildirmelidir.(İİK m.50,I;HUMK m.23 son cümle)

Birden fazla yer icra dairesinin yetkili olması halinde, borçlu, yetki itirazında bu icra dairelerinden yalnız birini yetkili olarak bildirebilir. Borçlu, yetki itirazında yetkili icra dairesi olarak birden fazla icra dairesini gösterirse, yetkili icra dairesini kesin olarak bildirmemiş olduğundan, böyle bir yetki itirazı geçersiz sayılmalıdır.

Borçlunun yetki itirazında gösterdiği icra dairesinin gerçekten yetkili olması gerekir. Yetki itirazında gösterilen icra dairesi gerçekten yetkili değilse, icra mahkemesi, gerçek yetkili icra dairesinin neresi olduğunu araştırmadan, yetki itirazının reddine karar verir.

B. Borcun Olmadığı İtirazı

Borçluya karşı maddi hukuk hükümlerine göre takip yapılabilmesinin mümkün olduğu hallerde kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılabilecektir.Borçlu, borcu olmadığı veya borcun itfa veya mehil verildiği iddiasını yalnız resmi veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir belge ile ispat edebilir. (İİK. m.169/a).

Borçlunun, borcu olmadığına ilişkin itirazı, takip konusu kambiyo senedinin karşılıksız olduğu veya kaldığı, hatır senedi olduğu, teminat senedi olduğu, anlaşmaya aykırı doldurulduğu, kambiyo senedinde tahrifat yapıldığı, borçlunun senedin düzenlendiği tarihte temyiz kudretine sahip olmadığı, mirası reddetmiş olduğu veya mirasın hükmen reddedilmiş olduğu gibi sebeplere dayanır.

C. Borcun İtfa Edildiği İtirazı

Borcun itfa edildiği itirazı, ödeme, ibra, her çeşit af, terkin ve takas gibi sebeplere dayanır. İcra ve İflas Hukuku’nda borçlunun bir savunma yolu olarak kullandığı “borcun itfa edildiği (ortadan kalktığı)” itirazı niteliği itibariyle kambiyo senetleri hukuku bakımından şahsi def’idir. Zira borcu sona erdiren sebeplerden olan ibra, takas, yenileme, her hamile karşı ileri sürülemez..[18]


D. Mehil Verildiği (Borcun Ertelendiği) İtirazı

Borcun ertelendiği, mehil verildiğiitirazı ise, takip alacaklısının borçluya borcunu ödemek için bir süre (mühlet) verdiği sebebine dayanır.

Borcun ertelendiği itirazında bulunulması için alacaklının borçluya borcunu ödemesi için süre vermiş olması gerekir. Kambiyo senedine bağlı bir borçta borçluya iki şekilde mehil verilebilir. Ya taraflar kambiyo senedinin vadesine dokunmaksızın bunun dışında bir anlaşma yaparak, borcun bir süre ertelenmesini ve yeni belirledikleri tarihte ödenmesini kararlaştırırlar. Ya da kambiyo senedindeki vadeyi silmek veya çizmek suretiyle yeni vadeyi senet üzerine yazıp (HMUK. M. 198) bunun altını imzalarlar.[19]

Söz konusu olan, takip borçlusu ile takip alacaklısı (kambiyo senedinin yetkili hamili) arasında ilişkiye dayanan itiraz sebepleridir (def’ilerdir). Takip borçlusu, diğer senet alacaklıları (hamilleri) ile kendi arasındaki ilişkilerden doğan kişisel (şahsi) def’ileri (itirazları), takip yapan yetkili hamile karşı ileri süremez. (TTK. m.599, m.690, m.730/5)[20][21]

Fakat takip borçlusu, diğer senet alacaklıları (hamilleri) ile kendi arasındaki ilişkilerden doğan kişisel def’ ileri mesela borcu diğer senet alacaklılarından birine ödediğini takip yapan yetkili hamilin bildiğini İİK. m. 169/a, I c.2’ deki belgelerden biri ile ispat ederse, bu def’i takip yapan yetkili hamile karşı da ileri sürebilir (TTK.m.599, m.690, m.730/5). Takip borçlusu, mutlak def’ileri (itirazları) yetkili hamile karşı ileri sürebilir.

E. Zamanaşımı İtirazı

1) Genel Bilgi

Borçlu, takibin dayanağı kambiyo senedindeki tanzim tarihine göre, borcun zamanaşımına (TTK. m.661, 690, 726) uğradığını bildirerek ödeme emrine itiraz edebilir (İİK.m.168/5) ve zamanaşımı itirazını kambiyo senedindeki tarihe göre ispat edebilir.

Ödeme emrine itiraz ederken zamanaşımını bildirmemiş olan borçlunun, icra mahkemesindeki ilk duruşmada borcun zamanaşımına uğramış olduğu ileri sürülebilir.

İcra mahkemesi hâkimi, borçlunun zamanaşımı itirazını, öncelikle ve alacaklının ibraz ettiği kambiyo senedindeki tarihe göre inceler (İİK.m.169/a, IV).

İcra mahkemesi hâkimi, borçlunun itirazını alacaklının ibraz ettiği kambiyo senedindeki tarihe göre mümkün görür ve alacaklı zamanaşımının kesildiğini (TTK. m.662) veya tatil edildiğini (BK. m.132) resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat edemezse, itirazın kabulüne ve takibin iptaline karar verir (İİK.m.169/a, IV).

İcra mahkemesi hâkimi, borçlunun zamanaşımı itirazını alacaklının ibraz ettiği kambiyo senedindeki tarihe göre mümkün görmezse veya mümkün görür ve fakat alacaklı zamanaşımının kesildiğini veya tatil edildiğini resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, itirazın reddine karar verir (İİK.m.169/a, IV).

Borçlu zamanaşımını ileri sürmekten feragat etmiş (BK. m.139) ise, icra mahkemesi, borcun zamanaşımına uğradığını tespit etse bile, borçlunun zamanaşımı itirazının feragat nedeniyle reddine karar verir.

İcra mahkemesinin kambiyo senedine bağlı alacağın zamanaşımına uğramış olup olmadığını inceleyebilmesi için, borçlunun, ödeme emrine itiraz ederken veya en geç icra mahkemesindeki ilk duruşmada, alacağın zamanaşımına uğramış olduğunu ileri sürmüş olması gerekir. Borçlu ileri sürmedikçe, icra mahkemesi, alacaklının dayandığı kambiyo senedindeki tarihe göre alacağın zamanaşımına uğramış olduğunu kendiliğinden (re’sen) dikkate alamaz (BK. m.140).

Zamanaşımı itirazı ile ilgili yukarıda açıklamalar, kambiyo senedindeki takip konusu alacağın, takip talebinden önce zamanaşımına uğramış olması hali içindir (İİK.m.168/5; m.168a, IV).

Takip konusu alacağın, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımına uğramış olması halinde, ödeme emrine itiraz yoluna (İİK.m.168/5) başvurulamaz, borçlu, İİK.m. 71.II ve 33/a hükmüne göre, icra mahkemesinden, zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasını isteyebilir.

2) Kambiyo Senetlerinde Zamanaşımı Sürelerinin Başlangıcı

Poliçe, bono ve çekten müteşekkil kambiyo senetlerinden doğan alacak ve dava haklarının bağlı bulunduğu zamanaşımı süreleri ve bu sürelerin başlangıçları, düz para alacaklarının tabi olduğu genel zamanaşımı sürelerinden farklı olarak daha kısa tutularak özel kurallara ve yaptırımlara bağlanmıştır. Bu özel düzenlemeler konulurken zamanaşımına ilişkin genel düşüncelerin yanında, kambiyo senetlerine ilişkin özellikler ile birlikte, ticari hayattaki güven ve istikrarın sağlanması da amaçlanmıştır. Benzer düşüncelerin etkisiyle de kambiyo alacaklarının sahip olduğu talep ve dava haklarının tabi olduğu kısa zamanaşımı sürelerinin başlangıç tarihlerinin kesin olarak belirlenmesi konusu üzerinde önemle durulmuş ve kambiyo senetlerindeki talep haklarının hangi tarihten itibaren işlemeye başlayacağı hususu Kanunumuzda açık hükümlerle düzenlenmiştir.[22]

Kambiyo senetlerinden poliçe ve bonodaki hakların tabi bulunduğu zamanaşımı süreleri ile bunların başlangıcını, çeşitli senet sorumluların ve bunlar arasındaki ilişkileri de dikkate alarak TTK m. 661, çeklerdeki haklara ilişkin zamanaşımı süreleri ile bunların başlangıcını ise, TTK m.726 ‘ de özel olarak göstermiştir.

Bu açık kanun hükümlerinin varlığına rağmen, kambiyo senetlerinde zamanaşımı süresinin başlama anı konusunda bir takım sorunlar ve bunlarla ilgili tartışmalar hem doktrinde, hem de yargı kararlarında ortaya çıkmıştır.


a) Poliçede Zamanaşımı Süresinin Başlangıcı

TTK m.661 göre, poliçede üç çeşit zamanaşımı süresi söz konusudur. Bu süreler, poliçenin birincil sorumlusu olan kabul etmiş muhataba karşı açılacak davalar, hamilin müracaat sorumlularına karşı açacağı davalar ve poliçe bedelini ödeyen müracaat borçlularının birbirine karşı açacağı davalar dikkate alınarak belirlenmiştir.[23]

Müddetler başlıklı TTK m. 661, I “ Poliçeyi kabul edene karşı açılacak davalar vadenin geldiği tarihten itibaren üç yıl geçmekle müruruzamana uğrar. Hamilin; cirantalar ile keşideciye karşı açacağı davalar müddetinde keşide edilen protesto tarihinden veya senette “Masrafsız iade olunacaktır” kaydı varsa vadenin bittiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle müruruzamana uğrar. Bir cirantanın başka cirantalarla keşideci aleyhine açacağı davalar, cirantanın poliçeyi ödediği veya poliçenin dava yolu ile kendisine karşı dermeyan edildiği tarihten itibaren altı ay geçmekle müruruzamana uğrar.” hükmüne yer vermiştir.

b) Bonoda Zamanaşımı Süresinin Başlangıcı

Hamilin, senet borçlusuna ve onun lehine aval verene karşı talep hakkı vadenin geldiği tarihten itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğradığına göre, zamanaşımının başlangıcı vade tarihi olmaktadır.[24] Hamilin, ciranta, lehtar ve onlar lehine aval verenlere karşı müracaat hakkının tabi olduğu zamanaşımının başlangıcı ise protesto tarihidir.[25] Bono tutarını ödeyen cirantanın, kendinden önce gelen cirantalara karşı olan altı aylık zamanaşımının başlangıcı ise, ödemedir.[26]

Poliçelerin aksine, görüldüğünde vadeli bonolar keşideci tarafından kabul edilmiş olarak tedavüle çıkarılmak zorundadır. Bu nedenle anılan vadeli bonolar vadesinde ödenmezse, keşideci üç yıllık zamanaşımı süresi içerisinde bütün alacaklılara karşı sorumlu olacaktır.[27]

Bonoda ödeme tarihi bulunmuyorsa, görüldüğünde ödenmesi gereken bir bono sayılır. Bu bononun keşide gününden başlayarak bir yıl içinde ödenmesi için gösterilmesi gerekir (TTK. 616). Poliçeyi kabul edene ve bonoyu düzenleyene karşı açılacak davalar vadenin geldiği tarihten itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.[28]

Görüldükten belli bir müddet sonra ödenecek bonolar, TTK. m. 605 hükmü uyarınca tanzim tarihinden itibaren bir yıl içinde bonoyu düzenleyene ibraz edilmelidir. Bonoda ‘kabul’ söz konusu olmadığından bu ibraz vadenin belirlenmesi açısından önem taşır. İbraz edilen bonoya görüldüğüne dair tanzim eden tarafından tarih ve imza atılarak bir şerh düşülmelidir. Eğer bonoyu düzenleyen böyle bir kayıt düşmekten kaçınırsa bunun bir protestoyla tespit edilmesi gerekir (TTK.m. 617/2). Aksi halde, bononun ibraz süresinin son günü ibraz edildiği varsayılarak vade hesaplanır. Sürelerin hesabı aynen poliçelere olduğu gibidir (TTK.m.690).

Uygulamada, genellikle baskı şekilde olan bonolarda ‘ … bu bono vadesinde ödenmediği taktirde müteakip bonoların da muacceli yet kesbedeceği…’ belirtilmektedir. Önce belirtilen bu kaydın geçerli olup olmadığı tartışılabilir. TTK.m. 690 yollamasıyla poliçelerde vadeye dair olan TTK.m.615-619 bonolarda uygulanması gerekir. Öyleyse bonolarda da vade ancak dört şekilde olabilir. Bunun dışında konan kayıtlar, bu arada sözünü ettiğimiz muacceli’ yet’ kaydı da TTK.m. 615/2 hükmü gereğince geçersizdir. Doktrinde ve uygulamada bu konu özellikle taksitle alım-satım sözleşmelerinde, taksit tutarlarının bonoya bağlanması nedeniyle söz konusu edilmiş ve üzerinde durulmuştur. Ancak kambiyo hukuku ile bağdaşmayan bu kaydın geçersizliğinin kabulü gerekir. Çünkü bonoların ciro ile tedavül kabiliyetini haiz olmaları nedeniyle, BK. m.224 hükmü ile gerçekleşmesi öngörülen şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin hamil tarafından tespiti pek güçtür. Senedin lehtarın elinden çıkmadığı hallerde dahi TTK.m.615/2 hükmü karşısında bu kayıt yine de geçersiz sayılmalıdır.

c) Çekte Zamanaşımı Süresinin Başlangıcı

Hamilin, müracaat borçlularına başvurabilmek hakkının mevcut olduğu durumlarda tıpkı poliçe ve bonodaki gibi, bu hakkın hangi süre içinde kullanılabileceği meselesi ortaya çıkar. Ancak çekler için, poliçe ve bonodakine oranla daha kısa zamanaşımı süreleri öngörülmüştür. Hatta denilebilir ki, çekle ilgili zamanaşımı süreleri, bütün özel hukukumuzdaki en kısa zamanaşımı süreleri arasındadır.[29]

Çekte kambiyo takibi hamil tarafından, keşideci, cirantalar ve diğer çek borçlularına karşı açılabileceği gibi çek borçlularından biri, kendisine sorumlu olanlara karşı da açabilir. Ancak keşidecinin protesto edilmesi koşulu poliçe ve bonolar hakkında olup, çekler hakkında uygulanmaz.[30]TTK.m.726 çekten dolayı sorumlu olanlara karşı kullanılabilecek müracaat hakkıdır. Yani keşideciye lehtara, cirantalara ve aval veren, araya girmek suretiyle kabul eden ve yetkisiz temsilcilere karşı kullanılacak müracaat hakkı maddenin, keşideci ve lehtar arasındaki asıl borç ilişkisiyle bir alakası yoktu; bu ilişkiden doğan talep hakları, kendi hukuki statülerine göre zamanaşımına uğrar. Yine maddenin açık ifadesinde anlaşılacağı üzere, müracaat hakkının zamanaşımına uğramasından söz edebilmek için, hamilin bu hakkının doğmuş bulunması şarttır.[31]

Çek hamilinin keşideci, ciranta ve avalistlere karşı açacağı davalar, çekin ibraz süresinin bitiminden itibaren altı ay geçmekle zamanaşımına uğrar. Zamanaşımı çekin ibraz süresinin bitimine göre tespit edilir.(TTK.m.726/I 728, 729).Çekin karşılığının bulunmadığı hususun tespit edildiği tarih zamanaşımının başlaması açısından dikkate alınmaz.

Burada önemli olan husus çekin ibraz süresinin bitim tarihinin, zamanaşımının başlangıcına esas olmasıdır. Çek hamilinin, çeki ibraz tarihinin ve bunun tespitinin zamanaşımının başlangıcı yönünden bir etkisi yoktur. Örnek vermek gerekirse, 10.06.2007 tarihinde keşide edilen bir çek aynı şehirde ödenecekse, ibraz süresinin son günü 20.06.2007’dir.Bu tarihin, iş günü olduğunu kabulle çek, bugünün çalışma saatine kadar ibraz edilmesi gerekir. Zamanaşımı ise 21.06.2007’den itibaren başlar ve altı ay devam eder. Eğer çek 10.06.2007 ile 20.06.2007 tarihleri arasında, sözgelimi, 14.06.2007 gününde ibraz edilip karşılığının çıkmaması hali, zamanaşımının başlangıç süresini değiştirmez. Ve zamanaşımı yine, 21.06.2007 tarihinden itibaren başlar.

Yargıtay da, zamanaşımı çeki fiili ibraz tarihinden değil, çekte yazılı keşide tarihinden itibaren hesaplanması gerekeceğini başka bir deyişle ‘çekin, üzerinde keşide tarihi olarak yazılı olan tarihten önce ibraz edilmesi halinde de, zamanaşımı süresinin hesaplanmasında değişiklik olmayacağını yani yine üzerindeki keşide tarihine göre ibraz süresinin sona ermesinden itibaren altı ay geçmekle çekin zamanaşımına uğrayacağını oy çokluğu ile kabul etmiş olup bu görüşü eleştiri almıştır. Ancak Yargıtay bu görüşünü devam ettirmektedir.

Çek hamilinin elindeki çeki bu ibraz süreleri içinde, çekte yazılı muhatap bankaya ( daha doğrusu, muhatap bankanın üzerine çek keşide edilmiş şubesine veya başka bir şubesine) ödeme için ibraz etmesi gerekir. Bunun yanında ülkemizde ayrıca çeklerin muhatap bankadan başka bu banka şubelerine ibraz hususunda da yerleşmiş bir uygulama vardır. Bu durumda, çekin ibraz edildiği (başka) banka şubesi, muhatap şubelerini –aralarındaki anlaşma uyarınca-telefonla aramakta ve ‘provizyon’ alarak, çeki ibraz edene ödemektedir.3167 sayılı Çek Yasasından önce Doktrinde, ‘bu uygulama ile Kanunumuzun ibraz hakkındaki hükümlerini (TTK.m.708, 710) genişleten bir örf ve adetin doğduğu’ belirtilmiştir.[32]

Çekle işleyen hesabın bulunduğu banka şubesi, ibraz edildiği anda karşılığı bulunan çeki, ödemek mecburiyetindedir. Çekin karşılığının kısmen bulunmaması halinde ise bulunan miktar ödenir. Muhatap bankanın çek hesabı açılmış olan şubesi dışındaki herhangi bir şubesine ibraz edilen çek, karşılığı o şube tarafından provizyon (karşılık) istenmek ve hamilin vergi kimlik numarası tespit edilmek sureti ile ödenir. Muhatap banka deyimi, çekle işleyen hesabın açıldığı bankayı ifade eder, şeklindeki hükmü ile muhatap banka kavramına açıklık getirmiştir. Bugün, bu yeni düzenlemeden sonra Doktrinde hemen hemen oy birliği ile ‘ibrazın çekle işleyen hesabın bulunduğu banka ve o bankanın bulunduğu tüm şubelerine yapabileceği’ kabul edilmektedir.

Bu ibraz süreleri,’çekte keşide günü olarak belirtilen tarihten itibaren ‘işler(TTK.m.708/3) Çeklerde bir vade olmayacağından, keşide tarihinden itibaren TTK.m.708 de belirtilen süreler içinde ibraz edilmelidir. Eğer iki tane tarih varsa önceki tarih keşide tarihi kabul edilir. Bu süre içinde başvurulmazsa, rücu hakkı düşer. TTK.m.721/2 hükmü uyarınca ödeme için muhataba ibraz, ibraz süresinin son günü yapılmışsa, protesto veya tespit ertesi gün yapılabilir. Ancak zamanaşımı süresinin ibraz tarihinden itibaren başlayacağını öngören TTK.m.726 hükmü karşısında, protesto tarihinin burada bir etkisi olduğu söylenemez. Bir çekin ibraz süresi ise, çekin üzerinde yazılı keşide gününü takip eden günden itibaren hesaplanır.[33]

Takip dayanağı belgenin ‘çek’ şeklinde düzenlenmesine rağmen ’çekin zorunlu şekil koşullarından birisini-örneğin; keşide yerini-içermemesi nedeniyle’ çek sayılmadığı durumlarda, TTK. m. 726. öngörülen zamanaşımı süreleri uygulanmaz. Bu durumda, ‘çek’ adı altında düzenlenen belgede yer alan alacağın kaynağına(niteliğine) göre BK’ daki genel zamanaşımı hükümlerine göre alacak zamanaşımına uğrar.

Çek borçlularından birinin diğerine karşı olan müracaat hakkı ise, cirantanın çekte yazılı meblağı ödediği günden veya duruma göre çek bedelinin kendisi aleyhine rücu davası yoluyla dermeyan olunduğu tarihten itibaren işlemeye başlar. Ödeme günü, borçlunun çeki ödediği gündür.

TTK. m. 726/2 öngörülen ‘ödeme’ kavramı, çek bedelinin nakden ödenmesinin yanı sıra alacaklının, örneğin takas gibi tatmin edinmiş olduğu tüm halleri kapsar. Aynı şekilde ikinci fıkrada, sadece ‘çekin dava yoluyla kendisine karşı dermeyan edilmesinden’ söz edilmiş ise de burada kastedilen, müracaat borçlusu lehine işleyen zamanaşımını kesen tüm adli işlemlerdir. Nitekim TTK.m.730/18 hükmü uyarınca, zamanaşımının kesilmesine dair poliçeye ilişkin TTK.m.662 ve 663 hükümleri çekler hakkında da uygulanacaktır.

Zamanaşımı süresinin hesaplanmasında, işlemeğe başladığı ilk gün hesabı katılmaz ( TTK. m. 729) Çeke ilişkin işlemlerin, özellikle ibraz süresi ve protesto keşidesi veya buna benzer tespit işlemlerinin yapılabilmesi için öngörülen sürelerin, son günleri bir resmi tatil gününe rastlarsa süre, tatili takip eden ilk iş gününün sonuna kadar uzar (TTK.m.728). Ancak zamanaşımı, alacaklının hareketsiz kalması esasına dayandığına göre, son günlerin tatil gününe rast gelmesi halinde onu takip eden iş gününden sonraki gün, zamanaşımının başladığını kabul etmek daha yerinde olabilir.

Zamanaşımını kesen veya tatile uğratan durumlar söz konusu olmadıkça, zamanaşımı keşideciyle birlikte diğer bütün borçlular için aynı anda gerçekleşir.

Postdate (ileri tarihli) çeklerde, zamanaşımının başlangıcında ibraz tarihi önemli olduğundan bazı sorunlar ortaya çıkabilir. Çek keşide tarihinden (veya çek üzerinde yazılı tarihten) daha önce ibraz edildiğine göre zamanaşımı süresinin başlayacağı tarihin hangi esasa göre saptanacağı bir sorun olabilir. Her ne kadar zamanaşımı çek üzerinde yazılı keşide gününe göre hesap edilecek ibraz süresinin bittiği tarihten itibaren işlemeye başlayacaksa da, bunun sebebi çeklere başkaca bir tarih konulmasının yasak olmasıdır. Bu itibarla piyasanın deyişiyle, vadeli çek keşidesini engellemek ve çeki bir ödeme vasıtası olmaktan çıkaracak bir gelişmenin durdurulmasına da engel olabileceği düşüncesiyle, zamanaşımını çekin fiilen ibraz edildiği tarihte başlatmak yararlı olacaktır.

Çekin gerçek tanzim tarihini taşımayıp ilerideki bir tarihi ihtiva etmesinin ( ileri tarihli çek = post date ), böylece tanzim tarihinde çekin karşılığının bankada mevcut olmadığının bizzat lehtar tarafından bilinmesinin senedi çek olmaktan çıkararak, ‘adi senede’ dönüştürdüğü söylenemez.

III- BORCA İTİRAZIN İSPATI

A.

Borçlu, borcu olmadığını veya borcun itfa veya mehil edildiğini resmi veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir belge veya kambiyo senedinin üzerindeki veya arkasındaki bir yazı ile veya aşağıda belirtilen yöntemlerden biri ile ispat eder ise, icra mahkemesi, borçlunun itirazının kabulüne karar verir. İtirazın kabulüne karar veren icra mahkemesi, borçlunun talebi üzerine alacaklıyı yüzde kırktan aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına da mahkûm eder (m.169/a, VI).

1) Resmi Belge İle

Borçlu, borcun olmadığı veya itfa veya mehil verildiği itirazını, resmi bir belge ile ispat edebilir (İİK.m.169/a)

Borçlu, itirazını mesela borcu ödediğini alacaklı tarafından verilmiş imzası noterlikçe onaylı bir belge ile ispat edebilir.

Poliçe veya bono süresi içinde ibraz edilmediği için borçlu, poliçe veya bono bedelini notere (TTK.m.624) veya Sulh Hukuk Hâkiminin tayin etmiş olduğu tevdi mahalline (BK. m.91) tevdi etmiş ise, buna ilişkin borca itirazını, noterden veya tevdi mahallinden aldığı makbuz ile de ispat edebilir.

Borçlu, borçlu olmadığını bir mahkeme ilamı (menfi tespit hükmü) ile de ispat edebilir. Borçlu, borcu ödediğini PTT havale makbuzu ile de ispat edebilir. Borçlu, borcu ödediğini banka havale makbuzu[34] veya dekontu ile de ispat edebilir.[35]

Borçlu, itirazını (mesela borcu ödediğini) HUMK.’ nun 297. maddesine uygun olarak onaylanmış mühürlü (veya parmak izli) bir belge (makbuz) ile de tespit edebilmelidir.[36]

Mirasçı sıfatı ile takip edilen borçlu mirası reddetmiş olduğunu (bu nedenle borçlu olmadığını) icra mahkemesinde, Sulh Hukuk Mahkemesinden alacağı yazı ( MK. m.549) ile ispat edebilir. Borçlu mirasçı, terekenin borca batık olduğunu ve bu nedenle mirasın hükmen reddedilmiş sayıldığını ileri sürerse, bu iddiasını da mahkemeden alacağı bir ilam ile ispat edebilir. Borçlu böyle bir dava açıp ilam almamışsa, icra mahkemesi, borçluya, mirasın hükmen reddedilmiş olduğunun tespiti için mahkemede dava açması ve ilam getirmesi için uygun bir süre verir. Borçlu bu süre içinde dava açar ve dava açtığına ilişkin mahkemeden aldığı belgeyi icra mahkemesine verirse, icra mahkemesi, bu davayı bekletici sorun yapar.

2) Adi Belge İle İtirazın İspatı

Borçlu, borcun olmadığı veya itfa veya mehil edildiği itirazını imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir adi belge ile de ispat edebilir (İİK.m.169/a).

Borçlunun ibraz ettiği adi belge altındaki imza alacaklı tarafından inkar edilirse, icra mahkemesi hakimi, bu imza inkarını İİK.m. 68a belirtilen usule göre inceler (İİK.m.169/a, III).

İcra mahkemesi, borçlunun ibraz ettiği adi belge altındaki inkâr edilen imzanın alacaklıya ait olduğu kanısına varırsa, borçlunun itirazının kabulüne karar verir ve alacaklıyı, sözü edilen adi belgenin taalluk ettiği değer veya miktarın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm eder (İİK.m.169/a, III c.1). Bundan başka, itirazın kabulüne karar veren icra mahkemesi, borçlunun talebi üzerine alacaklıyı yüzde kırktan aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına da mahkûm eder (m.169/a, VI).

İcra mahkemesi, borçlunun ibraz ettiği adi belge altındaki inkâr edilen imzanın alacaklıya ait olmadığına karar verirse, borçluyu sözü edilen adi belgenin taalluk ettiği değer veya miktarın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm eder (m.169/a, III c.4).

Alacaklı, borçlunun ibraz ettiği adi belge (makbuz) altındaki imzayı kabul etmekle beraber, belgede tahrifat yapıldığını iddia ederse, borçlunun tahrifat itirazında olduğu gibi, icra mahkemesi, alacaklının bu tahrifat iddiası hakkında bilirkişi incelemesi yaptırmaya yetkilidir.

3) Kambiyo Senedindeki Yazılar İle İtirazın İspatı

Borçlu, itirazını kambiyo senedinin üzerindeki veya arkasındaki yazılarla da ispat edebilir (HUMK. m.301, BK. m.87, TTK.m.621). Örneğin, borçlu borcu ödediğini kambiyo senedinin önünde ve arkasında varsa yazılarla da ispat edebilir.

4) Tanık ve Yemin Delilleri Caiz Değildir

Borçlu, borcu olmadığını veya borcun itfa veya mehil edildiğini, ancak resmi veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir belge ile ispat edebilir (İİK.m.169/a, I c.2); tanık veya yemin ile ispat edemez.

5) Yazı ve Rakamla Gösterilen Bedeller Arasında Fark Bulunması

Kambiyo senedinde yazılı bedel hem yazı hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunuyorsa, yazı ile gösterilen bedele itibar olunur (TTK. m.588, m.690, m.730/2). Yazı ile gösterilen bedelin rakamla gösterilenden daha az olması halinde, borçlu itirazında ve hatta icra mahkemesindeki ilk duruşmada yazı ile gösterilen bedele itibar olunmasını isteyebilir. Kambiyo senedinde bedel yalnız yazı ile veya yalnız rakamla müteaddit defalar gösterilmiş olup da bedeller arasında fark bulunursa en az olan bedel geçerlidir. ( TTK.m. 588)

6) Tahrifat İtirazı (İddiası)

Borçlu, kambiyo senedindeki rakamla yazılı bedel üzerinde tahrifat yapılmış olduğunu ileri sürerse, yazı ile gösterilmiş bedele itibar olunmaz. Bu halde icra mahkemesi, bu tahrifat itirazı hakkında bilirkişi incelemesi yaptırır. Bilirkişi incelemesi sonucunda, kambiyo senedindeki rakamla gösterilmiş olan bedel üzerinde tahrifat yapılmış olduğu anlaşılırsa, yazı ile gösterilmiş miktara itibar edilmeden, rakamla yazılı bedeldeki tahrif edilmiş miktar ile ilk miktar arasındaki fark için borçlunun itirazının kabulüne karar verilir. [37]

7) Takas İtirazı

Borçlunun takas nedenine dayanarak ödeme emrine itiraz etmesi de, İİKm.169/a, I c.2 anlamında bir itfa itirazıdır. Bu nedenle, takas itirazında (def’ inde ) bulunan borçlunun, takip alacaklısından olan karşılık alacağını, resmi veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir belge ile ispat etmesi gerekir.

8) Borçlunun Temyiz Kudretine Sahip Olmadığı İtirazı

Borçlunun kambiyo senedinin düzenlendiği tarihte temyiz kudretine sahip olmadığına (YMK. m. 14-15) ilişkin itirazı da, İİK.m. 169/a,I anlamında borcun olmadığına ilişkin bir itirazdır. Bu nedenle, borçlunun kambiyo senedinin düzenlendiği tarihte temyiz kudretine sahip olmadığı itirazı, ancak resmi bir belge, yani Sulh Hukuk Mahkemesinin hacir altına alma ve vasi tayini kararı ile ispat edilebilir (İİK. m.169/a, I c.2). Yoksa icra mahkemesi, kambiyo senedinin düzenlendiği tarihte borçlunun temyiz kudretine sahip olup olmadığı hakkında bilirkişi incelemesi yaptıramaz ve bilirkişinin temyiz kudretine sahip olmadığına ilişkin raporuna dayanarak borçlunun itirazının kabulüne karar veremez.

B. Borçlunun İtirazını İspat Edememesi

Borçlu, borcu olmadığını veya borcun itfa veya mehil edildiğini resmi veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir belge veya kambiyo senedinin üzerindeki veya arkasındaki bir yazı ile veya yukarıda belirtilen yöntemlerden biri ile ispat edemezse, icra mahkemesi, borçlunun itirazının reddine karar verir.

IV- BORCA İTİRAZIN İNCELENMESİ

A. Yetki İtirazının İncelenmesi

1) Genel Bilgi

Yetki itirazı, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin tabi bulunduğu icra mahkemesi tarafından incelenir. Borçlu hem yetkiye hem de esasa itiraz etmişse, icra mahkemesi, önce yetki itirazını inceleyip karara bağlar.(İİK.m.50,II c.2)

2) Yetki İtirazının Kabulü Kararı

İcra Mahkemesi, yetki itirazını doğru bulursa yani, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisiz, borçlunun itirazında bildirdiği icra dairesinin yetkili olduğu kanısına varırsa, artık borçlunun esasa ilişkin itirazı hakkında inceleme yapmadan, yetki itirazının kabulüne karar verilir. İcra mahkemesi, yetki itirazının kabulüne karar vermekle yetinmelidir, bundan başka bir karar veremez.

Yetki itirazının kabulüne karar veren icra mahkemesi, bu kararında alacaklıyı inkâr tazminatına (İİK.m.169/a, VI) mahkûm edemez. Çünkü icra mahkemesi, bu halde esastan yani borçlunun kambiyo senedinin borçlusu olup olmadığı hakkında bir karar vermiş değildir.[38]

Alacaklının, icra mahkemesinin, yetki itirazının kabulü kararına karşı temyiz süresinin sona erdiği veya Yargıtay onama kararının tebliğ edildiği tarihten başlayarak on gün içinde, takibin yapıldığı yetkisiz icra dairesine başvurması ve takip dosyasının yetkili icra dairesine gönderilmesini istemesi gerekir ( İİK. m.50, I; HUMK m.27 ve m.193, III). Bunun üzerine, takibin yapıldığı yetkisiz icra dairesi, takip dosyasını icra mahkemesinin yetki itirazının kabulü kararında gösterilen yetkili icra dairesine gönderir ve dosyayı alan yetkili icra dairesi de aynı dosyadan borçluya yeni bir ödeme emri gönderir. Bu halde, yetkili icra dairesince bakılan bu takip, yetkisiz icra dairesinde yapılan takibin devamı sayılır.

Alacaklı, HUMK m.193, III’ teki on gün içinde takip dosyasının yetkili icra dairesine gönderilmesini istemezse, takip yapılmamış sayılır (İİK m.50, I; HUMK m.193, IV) ve alacaklı yeniden takip yapmak isterse, yeniden harç ödemekle yükümlü olur.[39]

3) Yetki İtirazının Reddi Kararı

İcra mahkemesi, yetki itirazını haksız bulursa, yani takibin yapıldığı icra dairesinin yetkili olduğu kanısına varırsa, yetki itirazının reddine karar verir. Bu halde borçlu inkâr tazminatına mahkûm edilemez. Borçlu yalnız yetki itirazında bulunmakla yetinmiş ise, icra mahkemesinin yetki itirazının reddine ilişkin kararı nihai karardır ve bu nedenle temyiz edilebilir (İİK. m.363/2 ve 3 ).

Borçlu, yetki itirazı ile birlikte esasa da itiraz etmiş ise, icra mahkemesinin yetki itirazının reddi kararı bir ara kararıdır ve bu nedenle temyiz edilemez. Yetki itirazının reddine karar veren icra mahkemesinin, borçlunun esasa ilişkin itirazını incelemeye geçmesi gerekir. Bu halde de borçlu inkâr tazminatına mahkûm edilemez.

B. Diğer Borca İtiraz Nedenlerinin İncelenmesi

1) Borca İtirazın Kabulü Kararı

Borçlu, borcu olmadığını veya borcun itfa veya mehil verildiğini, resmi belge veya kambiyo senedinin üzerindeki veya arkasındaki yazılar ile ispat ederse, icra mahkemesi itirazın kabulüne ve takibin iptaline karar verir (İİK.m169/a, I c.2).

İcra mahkemesi hâkimi, borçlunun zamanaşımı itirazının alacaklının ibraz ettiği kambiyo senedindeki tarihe göre mümkün görür ve alacaklı zamanaşımının kesildiğini veya tatil edildiğini resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat edemezse, itirazın kabulüne ve takibin iptaline karar verir (İİK.m.169/a, IV).

İcra mahkemesi, borca itirazın kabulüne ve takibin iptaline karar verir, takip konusu kambiyo senedinin iptaline karar veremez. İcra mahkemesi, itirazın kabulüne ve takibin iptaline karar vermesi gerekirken, ödeme emrinin iptaline karar vermekle yetinemez.

Borçlunun itirazının icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklı, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere; takip geçici olarak durdurulmuş ise, itirazın reddi halinde borçlu, diğer tarafın isteği üzerine takip konusu alacağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilir(m.169/a, VI). Borçlu, menfi tespit veya istirdat davası açarsa yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa, hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için, daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar (m.169/a, VI).

Borçlu, borca itirazını ispat için bir adi belge ibraz etmiş, alacaklı da bu belge altındaki imzayı inkâr etmiş ve bu imzanın alacaklıya ait olduğu anlaşılmış ise, itirazın kabulüne ve takibin iptaline karar veren icra mahkemesi, alacaklıyı, yüzde kırk inkâr tazminatından başka sözü edilen adi belgenin taalluk ettiği değer veya miktarın yüzde onu oranında para cezasına da mahkûm eder. İcra mahkemesi, itirazın kabulü ve takibin iptali kararında, alacaklıyı borçluya yargılama giderleri ve bu arada vekâlet ücreti ödemeye mahkûm eder.

İcra mahkemesinin itirazın kabulü kararı ile icra takibi durur (İİK.m.169/a, V c.1); itirazın kabulü kararının kesinleşmesi üzerine icra takibi iptal edilir. Borçlunun malları haczedilmiş idi ise, haciz kalkar; borçludan haczedilen icra veznesindeki para alacaklıya ödenmiş ise, icra dairesi, ayrıca hükme hacet kalmaksızın ödediği parayı alacaklıdan geri alır ve borçluya öder (İİK.m.361).

İİK.m 364 “Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerince verilen ve miktar veya değeri onbin lirayı geçen nihai kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.

Yukarıda belirtilen kararlara karşı temyiz yoluna başvurma ve incelemesi Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır. Bu durumda da 363 üncü maddenin ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri uygulanır.

Temyiz yoluna başvurma, satıştan başka icra işlemlerini durdurmaz.”

İcra mahkemesi kararları maddi anlamda kesin hüküm (HUMK. m.237) teşkil etmediğinden, icra mahkemesinin itirazın kabulü kararı ile yaptığı takip iptal edilmiş olan alacaklı, takip konusu yapmış olduğu alacak için, genel mahkemede bir alacak davası açabilir (İİK.m.169/a, V c.2).

Alacaklı genel mahkemede alacak davası açarsa, icra mahkemesinin borçlu lehine hükmetmiş olduğu inkâr tazminatının ve para cezasının tahsili, bu alacak davasının sonuna kadar ertelenir ve alacaklı davayı kazanırsa icra mahkemesinin hükmetmiş olduğu inkâr tazminatı ve para cezası kalkar (İİK.m.169/a, V c.3, VI c.2)

Alacaklı, genel mahkemede açtığı alacak davasını kazanırsa, icra mahkemesinin itirazın kabulü kararının kesinleşmesi ile iptal edilmiş olan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe devam edilmesini isteyemez; yeniden (ilamlı) icra takibi yapabilir.

2) Borca İtirazın Reddi Kararı

Borçlu, borçlu olmadığını veya borcun itfa veya mehil verildiğini, resmi veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir belge veya kambiyo senedinin üzerindeki veya arkasındaki bir yazı ile ispat edemezse, icra mahkemesi, borçlunun itirazının reddine karar verir.

İcra mahkemesi hâkimi, borçlunun zamanaşımı itirazını alacaklının ibraz ettiği kambiyo senedindeki tarihe göre mümkün görmezse veya mümkün görür ve fakat alacaklı zamanaşımının kesildiğini veya tatil edildiğini resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, itirazın reddine karar verir (İİK. m,169/a, IV).

İcra mahkemesi, borca itirazın reddine karar verir, itirazın kaldırılmasına karar veremez. İtirazın reddine karar veren icra mahkemesi, alacaklının talebi üzerine, aynı karar ile, borçluyu, itiraz ettiği alacağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum eder (İİK.m.169/a, VI c.1).

Borçlu borca itirazını ispat için bir adi belge ibraz etmiş, alacaklı bu belge altındaki imzayı inkâr etmiş ve bu imzanın alacaklıya ait olmadığı anlaşılmış ise, itirazın reddine karar veren icra mahkemesi, borçluyu, yüzde kırk inkâr tazminatından başka sözü edilen adi belgenin taalluk ettiği değer veya miktarın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm eder (İİK.m.169/a, III c. 4).İcra mahkemesi, itirazın reddi kararında, borçluyu alacaklıya yargılama giderleri ve bu arada vekâlet ücreti ödemeye de mahkûm eder.

İcra mahkemesinin itirazın reddi kararı üzerine, alacaklı, hemen takibe devam edilmesini, yani haczedilmiş olan malların satılmasını isteyebilir. İcra mahkemesi daha önce takibin geçici olarak durdurulmasına karar vermiş olsa bile, itirazın reddi kararı üzerine, alacaklı, hemen takibe devam edilmesini isteyebilir. Borçlu itirazın reddi kararını temyiz etse bile, bu temyiz, satış ve satış bedelinin alacaklıya ödenmesi dâhil hiçbir icra işlemini durdurmaz (İİK.m.169/a, VII c.1).

İtirazın reddi kararını temyiz eden borçlu, İİK m 33/ 3 hükmüne göre alacağın tamamı için teminat gösterirse, icra takibi durur (İİK.m.169/a, VII c.2). Burada teminat göstermek, (m.33, III’ teki gibi) bir temyiz şartı olmayıp sadece temyizin icra takibini durdurmasının bir şartıdır. Bu halde, itirazın reddi kararını temyiz eden borçlunun m.33 III hükmüne göre alacağın tamamı için teminat göstermesi üzerine, icra müdürü takibi durdurur. Yani, bu halde takibin durdurulmasına karar vermek yetkisi icra müdürüne ait olup, taraflar icra müdürünün buna ilişkin kararına karşı şikâyet (İİK m.16) yoluna başvurabilirler.

Borca itirazın reddi kararının Yargıtay tarafından bozulması halinde, İİK.m.40 hükmü burada da kıyasen uygulanır (İİK m.366 son fıkra).

İcra mahkemesi kararları maddi anlamda kesin hüküm (HUMK. m.237) teşkil etmediğinden itirazının reddine karar verilmiş olan borçlu, borçlu olmadığının tespiti veya ödediği paranın geri alınması menfi tespit veya istirdat davası açabilir (İİK.m.170b, m.72).

Borçlu menfi tespit veya istirdat davası açarsa, icra mahkemesinin alacaklı lehine hükmetmiş olduğu inkâr tazminatının ve para cezasının tahsili, bu davanın sonuna kadar ertelenir ve borçlu davayı kazanırsa, icra mahkemesinin hükmetmiş olduğu inkâr tazminatı ve para cezası kalkar (İİK.m.169/a, IV c.2; m.169/a, V c.3).



























SONUÇ

Borçlu itiraz nedenlerini açıklamak suretiyle, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde bir dilekçe ile takip isteminin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yer icra mahkemesine başvurma hakkını haizdir. (İİK.m.168/5). Borçlu itiraz dilekçesinde bildirdiği itiraz nedenleri ile bağlıdır. Bu itiraz, satış dışında icra takip işlemlerini durdurmaz.

Borçlu, takibi durdurabilmek ve mallarının haczini önleyebilmek için icra mahkemesinden itirazın kabulüne dair bir karar getirmesi gerekir. İcra mahkemesi borçlunun borca itirazı hakkında yapacağı incelemeyi mutlaka duruşmalı olarak en geç otuz gün içinde yapacaktır. Mahkeme borcun var olmadığını itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatlanması halinde itirazı kabul eder. İcra mahkemesi hâkimi borçlunun itiraz dilekçesine ekli olarak ibraz ettiği belgelerden borcun itfa veya imhal edildiğini veya senedin metninden zamanaşımına uğradığı veya borçlunun borçlu olmadığı kanaatine varırsa itirazın esası hakkında karar verinceye kadar icra takibinin geçici olarak durdurulmasına karar verebilir. Geçici durdurma kararı ihtiyati tedbir mahiyetindedir.

Borçlu icra mahkemesine itirazında bildirdiği sebeplerle bağlıdır. Bunları değiştiremez ve pek tabii ki genişletemez. Ancak borçlu takibe dayanak teşkil eden belgenin metninden anlaşılan itiraz sebeplerini icra mahkemesindeki ilk duruşmada ileri sürebilir.

Kambiyo senetlerine özgü takipte takibin niteliğine aykırı düşmedikçe genel haciz yolu ile takibe ait hükümler de uygulama alanı bulacaktır. Nitekim İİK. m. 170b 61. maddenin 2,3,4,5 fıkraları ve 62 – 72 maddeler takibin niteliğine aykırı düşmedikçe uygulanacağı, düzenlenmektedir.

Kambiyo senetlerine özgü takibin ödeme emrinin kesinleşmesinden sonraki aşamaları tamamen genel haciz yolundaki gibidir. Borçlunun malları genel hükümlere haczedilecek, genel hükümlere göre satılacak, elde edilen paralar genel hükümler göre paylaştırılacak ya da ödenecektir.






















KAYNAKÇA



1 –YILMAZ, A. Lerzan Doç. Dr. Kambiyo Senetlerinde Def’iler, İstanbul 2007

2 – KAÇAK, Nazif; İtiraz ve İtirazın İptali Davaları, Ankara 2005

3 – KURU, Baki Prof. Dr. II CİLT. İstanbul 1990

4 – KURU, Baki Prof. Dr.-ARSLAN, Ramazan Doç. Dr.-YILMAZ, Ejder Doç. Dr.
Ankara 2007

5 – USLU, Kazım Menderes, Kambiyo Senetlerinde Zamanaşımı, Ankara 2006

6 – Corpus, Mevzuat ve İçtihat Programı


[1] YILMAZ, A. Lerzan Doç. Dr. Kambiyo Senetlerinde Def’iler, İstanbul 2007,s. 85

[2] YILMAZ, s. 85

[3] YILMAZ, s. 85

[4]KAÇAK, Nazif, İtiraz ve İtirazın İptali Davaları, Ankara 2005 s. 437

[5] KAÇAK, s. 437

[6] KAÇAK, s. 437

[7] KAÇAK, s. 436

[8] KAÇAK, s. 435

[9] KURU, Baki Prof. Dr.-ARSLAN, Ramazan Doç. Dr.-YILMAZ, Ejder Doç. Dr.; Ankara 2007, s. 365

[10] KURU, Baki Prof. Dr.; II CİLT. İstanbul 1990 s. 1708

[11] KURU, s. 1709

[12] KURU, s. 1709

[13] KURU, s. 1702

[14] 12YHD 2007/ 6645 E., 2007/ 9129 K., 07Ç05Ç2007 ‘ Borçlunun mahkemeye başvurusu, hakkında başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibin dayanağı bononun teminat senedi olduğuna ilişkindir. Mahkemece bu başvuru esastan incelenmiş ve sonuçta reddedilmiştir. Borçlunun söz konusu itirazı İİK. 169/a-1. maddesine göre borca itiraz mahiyetindedir. İİK.nun 169/a-6. maddesi gereğince itirazın reddi halinde borçlu, takip muvakkaten durdurulmuş ise takip konusu alacağın %40'ından aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir. Somut olayda takip mahkemece verilen ara kararıyla durdurulduğundan mahkemece alacaklının tazminat isteminin reddi hatalıdır.’

[15] YHGK 1999/12-176 E., 1999/168 K.,24.03.1999 ‘ Senedi imzalayan kişinin şirket yetkilisi olmadığı yönündeki itiraz imzaya itiraz olmayıp, borca itirazdır. Talepte bulunan borçlu lehine tazminata hükmedilmesi gerekir.’

[16]YHGK 2000/12-1646 E.,2000/2639 K., 08.11.2000 ‘ Borçlu çekte imzayı inkar etmemiş çekte hiç imzasının bulunmaması nedeniyle takibe itiraz etmiştir. Bu itiraz imza inkarı olmayıp borca itiraz niteliğindedir.’


[17] KAÇAK, s. 436

[18] YILMAZ, s. 86

[19] YILMAZ, s. 86

[20] KURU, s. 1716

[21]12. YHD 2006/12193 E.2006/15534K.13.07.2006 ‘ Somut olayda kambiyo senetlerine mahsus yolla yapılan takipte borca itiraz edilmiştir. Takip alacaklısı hamil konumundadır. Çek keşidecisi ile lehtar arasındaki temel borç ilişkisinden kaynaklanan def'iler, iyi niyetli hamile karşı ileri sürülemez. Hamilin bilerek borçlunun zararına hareket ettiği iddia ve ispat da edilmemiştir. Keşideci ile lehtar arasındaki sözleşme takip alacaklısı olan hamili bağlamaz. Borcun bulunmadığı itirazı ispat edilememiştir. Bu durum karşısında itirazın reddine karar verilmesi gerekirken takibin iptal edilmesine karar verilmesi hatalıdır.’


[22] USLU, Kazım Menderes; Kambiyo Senetlerinde zamanaşımı, Ankara 2006 s. 94

[23] USLU, s. 95

[24] USLU, s. 124

[25] USLU, s. 125

[26] USLU, s. 125

[27] USLU, s. 125

[28] USLU, s. 125

[29] USLU, s. 139

[30] USLU, s. 140

[31] USLU, s. 140

[32] USLU, s. 141-142

[33] USLU, s.142



[34] 12 .YHD, 2007/5789E., 2007/7970K., 24.04.2007’ İİK.nun 169/a-1 maddesi gereğince İcra Hakimliğinde borçlu, borcun bulunmadığını veya itfa yahut imhal edildiğini resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ettiği takdirde itirazın kabulüne karar verilir. Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre, sunulan ödeme belgesinin takip konusu borç için verildiğinin kabul edilebilmesi için, belgede, takip dayanağına açıkça atıf yapılması zorunludur. Somut olayda ödeme belgesi olarak sunulan 02.12.2005 günlü banka havale dekontunun incelenmesinde, ödemenin takip dayanağı çek için yapıldığına ait açıklamanın dekont üzerine sonradan el yazısı ile ilave edildiği ve altının banka yetkililerince imzalandığı görülmüştür. Bu durumda, anılan havale dekontu ile yapılan ödemenin takip dayanağı çek için yapıldığının kabulü gerekip, mahkemece borçlunun kısmi itfa itirazının kabulü yerine reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.’

[35] KURU, s. 1721-1722

[36] KURU, s. 1723

[37] KURU, s. 1740


[38] KURU, s. 1713

[39] KURU, s. 1714
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Borca İtirazın İncelenmesi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Nuran Zöhre'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
25-01-2008 - 00:49
(5938 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 7 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 6 okuyucu (86%) makaleyi yararlı bulurken, 1 okuyucu (14%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
62205
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 22 saat 44 dakika 50 saniye önce.
* Ortalama Günde 10,48 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 84561, Kelime Sayısı : 7888, Boyut : 82,58 Kb.
* 11 kez yazdırıldı.
* 1 kez arkadaşa gönderildi.
* 18 kez indirildi.
* 2 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 742
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,69000196 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.