Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Avukata Karşı İşlenen Ve Avukatların İşlediği Suçlara İlişkin Avukatlık Kanunu Maddeleri Üzerine Bir Değerlendirme

Yazan : İzzet Otru [Yazarla İletişim]

AVUKATA KARŞI İŞLENEN VE AVUKATLARIN İŞLEDİĞİ SUÇLARA İLİŞKİN AVUKATLIK KANUNU MADDELERİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

İzzet OTRU


1. AVUKATA KARŞI İŞLENEN SUÇLAR (Av.K. MD.57 HÜKMÜ VE DEĞERLENDİRİLMESİ)

"Av.K. md. 57: Görev Sırasında veya yaptığı görevden
dolayı avukata karşı işlenen suçlar hakkında, bu
suçların hâkimlere karşı işlenmesine ilişkin
hükümler uygulanır."

Görüldüğü gibi 57. madde, avukatlara karşı işlenen suçlar karşısında yaptırımı yollama ile tespit ediyor. Bu tespit, soyut bir norm şeklinde kendini göstermektedir. Şöyle ki, avukatlara karşı işlenen suçlar karşısında, hâkimlere karşı işlenen suçlara öngörülen yaptırım uygulanacaktır.

Bu noktada bilimsel sistematik gereği tespit edilmesi gereken husus; avukata karşı işlenen suçun niteliğinin ne olabileceğidir ki bu da hükmün kendisinde zaten yer almaktadır. Avukata karşı işlenen suçun bu madde kapsamında yer alabilmesi için, suçun avukatlık mesleğinin icrasına ilişkili olarak işlenmesi gereklidir. Bu durumu kanun “görev sırasında ve görevle ilişki olarak” suçun işlenmesi şeklinde formüle etmektedir ki bu yaklaşım yerinde görülmektedir.

Bu aşamada bilimsel sistematiğin ikinci basamağına geçmek gerekmektedir. “Görev esnasında” veya “görevle ilgili olarak” ne anlama gelir?(1)

Örneklemek gerekirse, avukata karşı işlenen suç sadece yargılama görevi sırasında işlenirse mi bu kapsamda değerlendirilecektir yoksa avukatın göreviyle bağlantılı olmak kaydıyla yargılama faaliyeti dışında da avukata karşı bir suç işlenirse mi hüküm kapsamında değerlendirilecektir. Mesela bir yıl önce görülmüş bir dava dolayısıyla, avukat hafta sonu sahilde dolaşırken bir saldırıya maruz kalırsa da bu madde işletilecek midir?

Bu soruların cevaplarını verebilmemiz için, “görev sırasında” ve “yaptığı görevden dolayı” kavramlarının açıklanması gerekiyor.


1.1. Görev Sırasında ve Yapılan Görevden Dolayı Kavramları

Bir faaliyetin görevle ilişkili olup olmadığı iki şekilde tespit edilir:

1. Hayatın olağan akışına göre mevcut faaliyet, bahsi geçen mesleği icrası ile ilgili midir? Özelde durumu somutlaştırırsak, hayatın olağan akışına göre hangi faaliyetlerin mevcudiyeti halinde avukatlığın icra edildiği anlaşılır. Ya da, yapılan bir iş veya eylem hayatın olağan akışında avukatlıkla ilişkili midir?

2. Bahsi geçen mesleği düzenleyen mevzuat hükümleri dâhilinde, görev nasıl tanımlanmaktadır? Yani avukatlık faaliyeti; avukatlık hukuku ve avukatlık mevzuatı kapsamında nasıl değerlendirilmelidir.

Avukatlık Kanunu’nda da ifadesini bulduğu gibi avukatlık serbest bir faaliyettir. Ancak, avukatlar görevlerini icra ederlerken kamu görevini ifa ederler(2).

Bu durumda, avukatlığın serbest bir meslek olduğunu düşünürsek her şeyden önce, mesai saati gibi bir kavram avukatlık ile bağdaşmamaktadır.

Bunun yanında avukatlık sadece yazıhane ile sınırlandırılabilir bir meslek de değildir. Başka bir anlatımla, avukatlığın zaman ve mekânla ilişkisi söz konusu değildir. Avukatlık mesleği zamandan ve mekândan soyut olarak her yerde her koşulda icra edilebilir(3) Eşyanın tabiatı bunu gerektirir. Keza Avukatlık Kanunu md. 51 avukatın çağrıldığı hallerde, danışma hizmetini bürosu dışında da verebileceğini zıtta yorum ile ortaya koymuştur(4).

Görüldüğü gibi avukatlık, nesnel koşullarla ele alındığında belirli zaman diliminde ve belirli bir mekânda icra edilecek bir iş değildir.

Bunun yanı sıra, avukat avukatlık mesleğini icra etmiyor olabilir ve fakat daha öncesinde görevini icra ettiği bir olayla– davayla–işle ilişkili olarak yani yapılan görevden dolayı hukuka aykırı ve suç teşkil eden bir eyleme maruz kalabilir.

Burada tespiti gereken nokta, görev dolayısıyla maruz kalınacak hukuka aykırı eylemin bilfiil görev esnasında işlenmesinin gerekip gerekmeyeceğidir. Bunun cevabı açık olarak verilebilir. Buna göre, avukat bir işi gördükten veya bir hizmeti sunduktan sonra bu iş ve/ veya hizmetle ilgili olarak, aradan ciddi uzun bir zaman geçmiş olsa dahi (bu sürenin bir zamanaşımı haddi söz konusu değildir olayın somut koşullarına göre tespiti yapılması yerindedir) görevle ilgili olarak hukuka aykırı ve suç teşkil eden bir eyleme maruz kalırsa; bu madde hükmü işletilecektir.

1.2. İlgili Maddenin Hukuki Niteliği

Av.K., bir ceza kanunu değildir. Haliyle doğrudan, avukatlara veya avukat olmayan kişilere dönük bir suç ihdas etmesi, ayrıksı durumlar saklı kalmak üzere(5), mümkün değildir(6).

AK md. 57 hükmü de doğrudan suç ihdas eden bir hüküm değildir. Ceza kanunlarına yollama yapan bir atıf metnidir. Buna göre, ceza yargıcı avukatın bir suça maruz kalması halinde verilecek cezayı, suçun avukat sıfatı taşımayan bir kimseye karşı işlenmesinden farklı olarak tespit edecektir aynı husus stajyer avukatlar bakımından da geçerlidir. Stajyer avukata karşı da görev başında bir suç işlenmesi halinde bu suçun avukatlara karşı işlendiği kabul edilir. Avukata karşı işlenen suçların hâkimlere karşı işlendiği kabul edildiğine göre, mantıksal sonuca göre stajyer avukata karşı işlenen suçlar da hâkimlere karşı işlenen suçlara ilişkin hükümler uygulanır.(7) Haliyle ceza yargıcı avukatın ve/veya stajyer avukatın suça maruz kalması halinde vereceği cezayı tespit ederken, suçun hâkimlere karşı işlenmesi halinde verilecek cezaları göz önüne alacaktır.

Burada teorik olarak açılması gereken bir parantez söz konusu: Bazı ceza hükümleri, doğrudan suçun avukata karşı düzenlenmesi halinde verilecek cezanın niteliğini düzenliyor. Örneğin TCK md. 94’de ifadesini bulan “İşkence Suçu”(8). Bu suçun, avukata karşı işlenmesi hali açıkça düzenlenmiş durumda. Buna benzer başka bir takım hükümler de söz konusu. Buna göre, ceza yargıcının, suçun doğrudan avukata yönelik olarak işlenmesi halinde verilecek cezanın(9) düzenlenmesi nedeniyle bu madde ile doğrudan mı bağlı kalacağı yoksa suçun hâkimlere yönelik olarak da işlenmesi halinde verilecek cezayı da araştırıp araştırmaması gerektiği teorik olarak tartışılabilir. Ancak tartışma teoride kalmaya mahkumdur çünkü, uygulamadaki hemen hemen bütün hükümler eğer, avukata dönük olarak bir suçun işlenmesinin yaptırımını özel olarak düzenlemişse, bu hükmün yanında mutlaka suçun kamu görevlisine karşı da işlenmesi halini düzenliyor. Haliyle teorik bir tartışma için açtığımız bu parantez, konunun pratik önemi olmaması dolayısıyla burada kapatılıyor.

1.3. Hâkimlere Karşı İşlenen Suçlar

Avukatlık Kanunu md. 57 hükmü, avukatlara karşı işlenen suçları düzenlemektedir. Buna az önce değinilmişti. Maddenin düzenlenişi ise avukatlara karşı işlenen suçların hâkimlere karşı işlenmiş gibi hüküm doğuracağı şeklindedir. Bu düzenleme teorik olarak yerindedir. Kanun koyucu bu düzenleme şekliyle, pek istemese de, avukatları yargı fonksiyonunun icrası esnasında hâkimler statüsünde korumayı amaç edinmiş gibi gözükmektedir. Tabi atlanmadan belirtilmesi gereken, böyle bir hükmün iktidarlar tarafından bir lütuf olarak sunulmadığı, ciddi mücadeleler sonunda kazanıldığıdır.

Hâkimlere karşı işlenen suçlar ifadesini sadece lâfzî olarak ele almak yerinde olmaz. Konuya, hâkimin de bir kamu görevlisi olduğunu düşünerek yaklaşmak daha yerindedir.

Madde kapsamında yer alan “hâkimlere karşı işlenen suçlar” ifadesini karşılayan diğer kanunlardan bir takım örnekler şunlardır:

1. TCK md. 82/1–g(10): Bu maddeye göre, kasten adam öldürme suçu(11) kişinin yerine getirdiği kamu görevi dolayısıyla işlenirse; kasten adam öldürme suçunun nitelikli hali söz konusu olur ve bu durumda verilecek ceza kasten adam öldürme suçuna göre daha ağırdır. Avukat da mesleğini icra ederken kamu görevini yerine getirmektedir. Bu nedenle avukata karşı işlenen suçlar da bu hükmün kapsamında değerlendirilir.

2. TCK md. 86/2–c: Kasten yaralama suçu, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenirse, faile verilecek ceza daha ağırdır.

3. TCK md. 94/2–b: İşkence suçu. Bu hükmün kapsamındaki düzenleme, yukarıdaki diğer düzenlemelerden biraz daha farklıdır. Buna göre burada işkence suçunun diğer kamu görevlisine karşı ve avukata karşı işlenmesi hali düzenlenmektedir. Yani, Av.K. md. 57 hükmü kapsamında, avukata karşı işlenen suç bakımından mevcut olacak hukuksal yarar, doğrudan ceza hükmüne “avukat” sıfatı zikredilerek alınmıştır. Haliyle ceza yargıcı doğrudan bu madde hükmü ile bağlı kalacaktır. Zaten durum pratik bağlamında değerlendirilirse görülür ki, madde de hâkimlere karşı suçun işlenmesi hali düzenlenmediği için durumun niteliği sadece teorik bir ayrım yaratır pratikte sonuç doğurmaz.

4. Bunların yanında “hürriyetten yoksun kılma suçu”(12), “hakaret suçu”(13) ve “mala zarar verme suçu”(14) da kamu görevini yerine getiren kişiye karşı işlenirse cezalara arttırılarak hükmedilecektir.

Yukarıda görüldüğü gibi bir takım suçlar bakımından kamu görevlisinin görevi dolayısıyla bir haksız ve hukuka aykırı eyleme maruz kalma hali daha ağır cezaları gündeme getirmektedir.

Ayrıca bunların yanı sıra; bir kimsenin kamu görevlisine karşı, görevini yaptırmamak amacıyla direnmesi de ayrı bir suç olarak düzenlenmiştir(15).

Bu madde de, yargı görevini yapanlara karşı direnme suçun nitelikli hali olarak düzenlenmiştir. TCK md. 6/1–d’ ye göre avukatta yargı görevini yerine getiren bir kimsedir. Bu nedenle, avukatın yargı görevini yerine getirmesi engellenirse mesela haciz işlemi sırasında hacze engel olunursa bahsi geçen suçun nitelikli hali oluşmuş olur.

2. AVUKATLARIN İŞLEDİĞİ SUÇLAR ve 58. MADDE

Av.K. 58. madde hükmü avukatın işlediği suçu soruşturmaya yetkili cumhuriyet savcısını belirlemekle kalmayıp aslında avukatın soruşturulma usulünü, avukatın ve yazıhanesinin aranması hususunu ve duruşma inzibatına ilişkin hükümler karşısında avukatın durumunu düzenleyen, birden fazla hükmün içinde düzenlenmesi gereken; birden çok hususu düzenlemektedir.

Bu durum hukuksal sistematik açısından ve kodifikasyon mantığında kanaatimce doğru değildir. Ancak düzenleme bu şekilde olduğu için aynı ana başlık altında alt başlıklar olarak bu maddenin incelenmesi yolu seçilmiştir.

2.1. Avukatın İşlediği Suçu Soruşturmaya Yetkili Cumhuriyet Savcısı

Avukatın işlediği suçu soruşturmaya yetkili cumhuriyet savcısı suçun işlendiği yer cumhuriyet savcısıdır.

Ancak, suçun işlendiği yer cumhuriyet savcısı, bahsi geçen suçu soruşturmaya resen başlayamaz. Adalet Bakanı’ndan bu hususta izin alınması gerekir. Adalet Bakanı’nın vereceği bu izin bir idari işlem(16) niteliğindedir ve idari yargı denetimine tabidir(17).

Avukat hakkında cezai takibatın başlayabilmesi için yukarıda anılan idari işlemle avukatlık dokunulmazlığının kaldırılması gerekir ki bu gereklilik –dokunulmazlığın kaldırılması– ceza muhakemesi şartıdır(18).

2.2. Avukat Yazıhaneleri ve Avukat Konutlarının Aranması(19)

Avukat yazıhaneleri ve konutlarının aranmasına ilişkin olarak Avukatlık Kanunu’nun yanı sıra Ceza Muhakemesi Kanununda da hükümler vardır.

Avukatlık Kanununa göre avukatın yazıhanesinin ve konutunun aranması için mahkeme kararı şarttır ve aramada savcı bulunmak zorundadır. Bunun yanı sıra arama kararı ancak somut bir olaya ilişkin olarak verilebilir. Arama, olayla sınırlı olarak yapılabilir ve aramada barodan bir temsilcinin de hazır bulunması maddenin uygulanabilmesi için kurucu unsurdur(20) Gecikmesinde sakınca bulunan hallere ilişkin hükümler, çalışmanın hazırlandığı sırada taslak halinde olan, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunda değişik öngören kanun kapsamında saklıdır.

CMK’ ya göre avukat bürolarında yapılan aramalarda ele geçirilen evraklar avukat ile müvekkil arasındaki mesleki ilişkiye ait evraklar olabilir. Bu durumda görevli mahkeme 24 saat içinde bahsi geçen evrakların mesleki ilişkiye ait olup olmadığına dair bir karar vermelidir(21).

2.3. Avukatın Üstünün Aranması (Sorunu)(22)

Bu mesele, avukatlık hukukunun en grifit konularından birini oluşturuyor. Aslında mesele oldukça açık ama iktidar odakları ve onlarla bağlı olarak kolluk kuvvetleri ve son dönemde sosyal devletin katli unsurlarından biri olan özel güvenlik olarak tanımlanan yarı kolluk güçleri, bahsi geçen hususu grifit bir meseleye dönüştürmekte gerekli tüm gayreti sarf ediyorlar.

Üslup, bilimsellikten uzak gözükebilir ancak, meselenin kendisi zaten bilimsel bir incelemeyi gerektirmekten ziyade pratik bir sorundur. Özellikle son dönemde çıkan ve kolluk görevlilerinin yetkilerini arttıran kanunları da düşünürsek meselenin teoriden gün geçtikçe uzaklaştığı görülür. Ancak bu iddiaların gerekçeli açıklamaları bu çalışmanın sınırlarını zorlar bu nedenle eleştirel yaklaşıma biraz ara verip çalışmanın konusuna dönmek yerindedir.

Av.K.’ye göre avukat ancak ağır cezayı gerektiren suçüstü halinde aranabilir.

Ağır cezayı gerektirmeyen suçüstü hallerinden birisi söz konusu olduğunda ise, avukatın üstü aranamayacaktır. Ağır cezayı gerektiren suçüstü haline ilişkin olarak bir diğer hüküm de avukatın suç işlemesi halinde kovuşturma ve soruşturmanın genel hükümler dâhilinde yapılacak olmasıdır.(23)

2.4. Duruşmanın İnzibatında Hâkimin Yetkisi(24) ve Avukata Disiplin Hapsi Yaptırımı Uygulanamaması(25)

Ceza yargılamasında ve hukuk yargılamasında her ne kadar muhakeme hukuku kanunlarındaki ifadeleri farklı olsa da, duruşmanın düzenine ilişkin hükümler vardır. Buna göre, ceza yargıcı da hukuk yargıcı da muhakemenin düzeninden sorumludur. O kadar ki, ceza yargıcı da hukuk yargıcı da muhakeme düzenini sağlamak adına düzeni bozan şahısları salondan çıkarabileceği gibi, disiplin hapsine de hükmedebilir. Burada avukatlık hukukunu ilgilendiren kısım ise Av.K. md. 58/2 hükmüdür. Buna göre duruşmanın düzenini bozan avukatın salondan çıkarılması mümkün olsa bile, avukatın duruşmadaki fiillerinden ötürü, bu fiiller başkaca bir suç teşkil etmiyorsa ve sadece duruşmanın düzenine ilişkinse avukat disiplin hapsine veya başka herhangi bir hürriyeti bağlayıcı ceza yaptırımına tabi tutulamaz(26).

Aksi durum zaten düşünülemezdi çünkü bu durum savunma hakkının yitirilmesi anlamına gelirdi ki mevcut düzenlemede bu durumun makul açıklanabileceği her hangi bir hüküm yoktur. Savunma hakkı anayasal bir haktır(27). Hatta avukata karşı disiplin hapsi uygulanmayacağı hükmünün sadece vekil veya müdafii açısından değil salonda bulunan ancak vekâletnamesi olmayan avukatlar bakımından geçerli olacağına dair görüşler de doktrinde yer almaktadır(28). Bu görüş uygulama ve teori açısından yerinde görülmektedir.

Burada hukuk davalarındaki düzenleyici tedbirler ile ceza davalarındaki düzenleyici tedbirler arasındaki fark şudur: Hukuk davalarında yargıcın düzenleyici tedbirlere başvurması için muhakemeye aykırı olan söz veya davranışların bizzat mahkemeye yönelmesi gerekmez. Söz veya davranışın uygunsuz olması yeterlidir. Oysa ceza yargılamasında mahkeme başkanının veya yargıcın yargılamayı düzenleyici tedbirlere başvurması için uygun olmayan söz veya davranışın mahkemeye, heyete veya heyet üyelerine yönelmesi gerekir(29.

-----------------------------------------------
NOTLAR:

(1) Bu konuda yalın bir çalışma ve örnekler için bkz.: VURALDOĞAN,Kemal “Avukatın Üzerinin Aranması Sorunu Ve Avukat Vuraldoğan Davası”, (çevrimiçi) http://www.turkhukuksitesi.com/makale_187.htm, erişim tarihi: 11.06.2007.

(2) AK md. 1.

(3) VURALDOĞAN, a.g.m. (erişim tarihi: 11.06. 2007)

(4) “(1)Avukatlar, baroda yazılı olan bürolarından başka yerlerde, mahkeme salonunda veya adalet binasının başka bir yerinde iş sahipleri ile hukuki danışmada bulunmaktan ve iş kabul etmekten yasaklıdırlar. (2)Yukarıdaki fıkra hükmü, avukatın özel olarak çağrıldığı hallerde uygulanmaz.” Av.K. md. 51 f.1–f.2.

(5) Örneğin bkz.: Av.K. md. 48. bu madde doğrudan ceza hukuku hükmüdür ve suçun unsurlarını (kusur,tipe uygun eylem ve hareket) taşıyan bir eylemin varlığı halinde, suç oluşur ve yaptırımı da madde de öngörülmüştür.

(6) Bir eylemin suç niteliği taşıyıp taşımadığı bir takım unsurlara sahip olup olmaması ile ölçülür. Buna suçun unsurları denir. Suçun unsurları için bir başvuru kaynağı olarak bkz.: İÇEL, Kayıhan ve arkadaşları, İçel Suç Teorisi, 2. Kitap, Beta Yay., İstanbul 2000 s. 43–290. Bir normun ceza hukuku (daha doğrusu suç hukuku) normu olup olmadığını anlamak için suçu tanımlayan bir hüküm içerip içermediğinin yanı sıra yaptırımı da öngörüp öngörmediğine bakılması gerekir.

(7) Yarg. 4. C.D. E. 2002/ 28922 K. 2003/ 11966 T. 2.12.2003

(8) TCK’ nın işkence suçunu düzenleyen 94. maddesinin 2. fıkrasının b bendi uyarınca, işkence suçu “avukata veya diğer kamu görevlisine karşı görevi dolayısıyla işlenirse” cezanın ağırlaştırılmış hali gündeme geliyor (vurgu yazara aittir).

(9) Suçun avukata karşı işlenmesi halinde ceza sekiz yıldan on beş yıla kadar öngörülmüştür.(TCK md. 94/2) Suçun temel halinde ise verilecek ceza; üç yıldan on iki yıla kadar hapistir. (TCK md 94/1)

(10) TCK md. 82: “Kasten öldürme suçunun; (...) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, (...) İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.”

(11) TCK md. 81: “Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.”

(12) TCK md. 109/–c: “Kişinin yerine getirdiği kamu görevi dolayısıyla suçun işlenmesi halinde verilecek cezanın arttırılarak hükmolunacağını düzenler.”

(13) TCK md. 125/3–a: “Hakaret suçunun; (...) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı (...)”

(14) TCK md. 152/1–g: “Mala zarar verme suçunun; (..) Sona ermiş olsa bile, görevinden ötürü öç almak amacıyla bir kamu görevlisinin zararına olarak(...)”

(15) TCK md. 265.

(16) İdari işlem, idarenin hukuki sonuç doğurmak üzere yaptığı irade açıklamasıdır. Buna göre bkz.: COŞKUNKULAK, Sercan, “İdari İşlemde Gerekçe”, İstanbul Barosu Dergisi, , C 80, S. 2006–6, s. 2501–2510 İstanbul Barosu Yay., s.2501.

(17) Bu hususta bazı idari yargı yerleri görevsizlik kararı vermiş olsa da son dönemde istikrar kazanmış olan içtihatlara göre bu bir idari işlemdir ve idari yargı denetimine tabidir.

(18) KUNTER, Nurullah / YENİSEY, Feridun; Muhakeme Hukuku Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, Özet Kitap, Arıkan Yay., İstanbul 2005, s.22.

(19) Genel olarak arama, arama kararını vermeye yetkili makam ve arama prosedürü için bkz.: ÖZBEK, Veli ve arkadaşları; Ceza Muhakemesi Hukuku Bilgisi, Seçkin Yay., Ankara 2007, s. 193–233, avukatlar açısından özellikle s. 193 v.d.

(20) ÖZBEK, Veli ve arkadaşları, a.g.e., s. 193.

(21) ÖZBEK ve arkadaşları, a.g.e., s. 193.

(22) Bkz.: BELEN, Bahri Bayram; “Avukatın ya da Üstünün Aranması”, Günışığı, S.4, Haziran 2003, s. 34,35; DOĞAN, a.g.m., bütün makale. (erişim tarihi 11.06.2007)

(23) Av.K. md. 61.

(24) Ceza muhakemesi bakımından muhakeme düzenine aykırı fiiller açısından bkz.: İÇEL, Kayıhan / DONAY, Süheyl, Karşılaştırmalı Ve Uygulamalı Ceza Hukuku, Genel Kısım, 1. Kitap, Beta Yay., İstanbul 1999, s. 33 v.d.; İÇEL/DONAY, a.g.e., İstanbul 2005. Hukuk muhakemesi açısından duruşma inzibatı için bkz.: ALANGOYA, Yavuz / YILDIRIM, Kamil,/DEREN–YILDIRIM, Nevhis, Medeni Usul Hukuku Esasları, Alkım Yay., İstanbul 2004, s. 300.

(25) KARAKAYA, Naim; “Türk Ceza Hukukunda Savunma Dokunulmazlığı”, Hukuk ve Adalet, S.3, s.276–299, İstanbul 2004, tüm makale; ÖZBEK ve arkadaşları, a.g.e., s. 371, 372.

(26) KUNTER / YENİSEY, a.g.e., s.504.

(27) TC Anayasası md. 36/1.

(28) ÖZBEK ve arkadaşları, a.g.e., s. 371.

(29) KARAKAYA, Naim, a.g.e., s.297; KUNTER / YENİSEY, aynı yer.













??

??

??

??
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Avukata Karşı İşlenen Ve Avukatların İşlediği Suçlara İlişkin Avukatlık Kanunu Maddeleri Üzerine Bir Değerlendirme" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı İzzet Otru'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
14-09-2007 - 17:32
(6069 gün önce)
Makaleyi Düzeltin
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 4 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 4 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
21615
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 8 saat 15 dakika 54 saniye önce.
* Ortalama Günde 3,56 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 20593, Kelime Sayısı : 3676, Boyut : 20,11 Kb.
* 3 kez yazdırıldı.
* 7 kez indirildi.
* 1 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 674
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,03550506 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.