Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Vergi Tekniği

Yazan : Alper Akgül [Yazarla İletişim]
avukat

A-Niteliği ve önemi
* Vergileme ile izlenen amaçların gerçekleştirilmesi olarak tanımlanan vergi tekniği,” bir vergi fikrini gerçekleştirme sanatı” olarak tanımlanmaktadır.
* Vergi tekniğinin ilk görevi bir vergiyi isimlendirmeyle başlar. bunu, formülizasyon evresi ve vergi kanun tasarılarının hazırlanması, sunulması, vergiyi doğuran olay ile vergiyi doğuran olayların belirlenmesi, verginin konacağı veya değiştirileceği zaman anının saptanması ve nihayet verginin tarh, tahakkuk, tahsil ve denetimi vergi tekniğinin görev sahasına girer
* vergi tekniği münhasıran kanun koyucunun iradesine uymak ve onu gerçekleştirmek ile yükümlü olduğu için, vergi politikası içinde bağımlı bir rol oynar.
* İkinci olarak, vergi tekniği, bir ülkede belirli bir dönemde mevcut olan sosyal, psikolojik, hukuki ve iktisadi koşullara uymak, örneğin vergi zihniyeti ve vergi ahlakını devlet rejimini, iktisadi sistemi ve bunlara bağlı idari ve yasal kurumları, egemen olan işletme ve teşebbüs şekillerini dikkate almak zorundadır
* vergi tekniği, kamu maliyesi içinde pek çok organı ilgilendirmekte, modern devletin tüm hukuksal ve iktisadi kurumları ile karşılıklı etkileşim ilişkisi içinde bulunmakta ve bir ulusun erişmiş olduğu iktisadi, siyasi, sosyal ve kültürel seviyeyi yansıtmaktadır.
* Bir ülkenin hukuk düzeni ve iktisadi sistemi ne kadar iyi gelişmiş olursa,vergi tekniğinin görevlerinin gerçekleşme şansı da o oranda artar.
B-Vergi Mevzuatı
* Vergilendirmeye ilişkin yasal düzenlemeler vergi kanunları ve bu kanunlara dayanarak yapılan yasal düzenlemeleri (Yönetmelik, BKK,Genelgeler, Tebliğler vb.) kapsar. Ülkemizde geniş ölçüde uygulama alanı olan vergi kanunları, GVK, VUK, KVK, KDVK, HK, DVK,EVK, olarak belirtilebilir.
* Vergilemenin karşılaştığı psikolojik tepkiler ve “eski vergiler iyi,yeniler kötüdür” şeklindeki yaygın görüş dolayısıyla, yeni vergiye verilecek ismin yükümlülerce sempatik görünmesi son derece önemlidir. Bu sebeple, kanun koyucu, yükümlülerin vergiye karşı reaksiyonlarını azaltmak için “mümkün olduğu kadar kulağa hoş gelen isimlerden yararlanılır ve gerçek bir vergi söz konusu olsa bile tercihen harç, aidat, zorunlu fedakarlık veya yardım gibi kavramları kullanır.
* Bir verginin konulacağı, kaldırılacağı, yükseltileceği veya indirileceği zaman anının seçimi, son derece güç ve ciddi bir sorundur. Vergi yükümlülerinin mali fedakarlıklarda bulunma eğilimi, her zaman aynı ölçüde kuvvetli olmadığı için, bu konuda verilecek bir karar, vergisel tedbirlerin başarılı ya da başarısızlığında büyük rol oynar.
* “her verginin genellikle tepki uyandırması ve fertlerin iktisadi davranışlarını geniş ölçüde gelecekteki bekleyiş, ümit ve endişelerinin belirlenmesi nedeniyle ”vergi değişikliği yükümlülerin iktisadi planları açısından da bir veri (done) değişikliği anlamını taşır.
* Vergi tekniğinin en zor görevi vergi kanunlarının formüle edilmesidir.Burada önemli olan husus, vergiyi oluşturan unsurları tam ve açık olarak belirleyerek, vergi kanunlarının başarılı bir biçimde uygulanmasını sağlamaktır.
* Her şeyden önce, verginin konusunu (vergi objesini) seçmek gerekir.
* Neumark, verginin konusunu, kanuni mükellefiyetin yöneldiği şey, fiil,olay veya para birimleri şeklinde ifade edilen ekonomik değerler olarak tanımlamaktadır.


* Yazara göre, tanımdaki “şey” tabiri, sadece mali anlamdaki mal veya eşyayı değil, aksine aynı zamanda hizmetleri de içermektedir. Örneğin, bina ve arazi vergilerinde bir gayrimenkulun,gümrük vergilerinde bir menkul malın verginin konusunu oluşturabilmesine karşılık “geniş anlamda ulaştırma vergilerinin konusu,bir takım hizmetlerdir.”
* Vergi konularının seçimi, genellikle, siyasal ve iktisadi partiler arasında büyük mücadelelere yol açmaktadır. Maliye bilimi, vergi konularının seçiminde maliye politikasına bazı ipuçları vermeyi daima görev bilmiştir. Gerçi, maliyenin henüz bilimsel esaslara dayandığı dönemde,“parayı bulduğun yerden al kuralı” işlemekteydi; fakat maliye ilminin kurucuları, ileride vergilendirme prensiplerine ilişkin kısımda görüleceği gibi, vergi objelerinin seçimine ilişkin bir takım prensipler ortaya koymuşlardır. Zira, Soden’in çok iyi belirttiği üzere, bu tür ilkelere dayanmayan devlet maliyesinin hiç bir bilimsel niteliği yoktur.

* Vergi tutarını hesaplayabilmek için matraha uygulanması gereken ölçüye veya ölçülerin oluşturduğu bütüne vergi tarifesi adı verilir.
* vergi tarifesinin asli unsuru vergi oranıdır.Bu oran, bünyesi itibariyle spesifik (fiziki ölçülere dayanan) veya advalorem (kıymete dayanan) olabilir.
* Yükümlü açısından vergi borcunun (idare ile yükümlüsü arasında kanunun öngördüğü bazı ilişkilerin mevcut olması, bir diğer söyleyişle bazı şartların gerçekleşmesi gereklidir. İşte bu şartların gerçekleşmesi haline vergiyi doğuran olay (mükellefiyet doğurucu vakıa) adı verilmektedir.
* Vergi Usul Kanununun 8. maddesi vergi yükümlüsünü şöyle tanımlamaktadır: “Mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek veya tüzel kişidir”. Ancak vergi mükellefiyeti bu tanımlamanın dışında da bir kısım faaliyetleri kapsamaktadır.
* Vergi sorumlusu. Vergi Usul Kanunu, vergi sorumlusunu “verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişi” şeklinde tanımlamaktadır. Gerçekten, “yaptıkları veya yapacakları ödemelerden vergi kesmeye mecbur olanlar, verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili diğer ödevleri yerine getirmekten sorumludurlar” (VUK m.11).
* Vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş olması mükellefiyeti ve vergi sorumluluğunu kaldırmaz (VUK m. 9).
* Vergi tekniği açısından halledilmesi gereken önemli sorun, vergi mükelleflerini hukuki açıdan açık ve kesin bir biçimde sınırlandırmak suretiyle kanuni vergi taşıyıcıları ile gerçek vergi taşıyıcılarının aynı kişiler olmalarını sağlamaya çalışmaktır.

C-Vergi tarifesi
* Vergi tutarını hesaplayabilmek için matraha uygulanması gereken ölçüye veya ölçülerin oluşturduğu bütüne vergi tarifesi adı verilir.
* Bir vergi kanununun, vergisel yükü gösteren kısmını oluşturan tarifenin vergileme sanatı açısından taşıdığı büyük önem, genel vergi teorisi içinde ayrı bir “tarife teorisi” nin gelişmesine yol açmıştır.
* Vergi tarifesinin en esaslı unsuru vergi oranı (nispeti)dir. Bir verginin birden ziyade oranının bulunması mümkündür. Örneğin, Bina Vergisi’nde yükümlünün bizzat ikametgah olarak kullandığı mesken ile kiraya verdikleri için uygulanan oranlar değişik olabilir. Ayrıca, oranın uygulanmasından önce bazı indirimler yapılabileceği gibi oranın uygulanmasından sonra da verginin bir kısmı indirilebilir, ya da vergiye bir ilâvede bulunulabilir. İşte matrahtan indirim, oran, vergiden indirim ya da vergiye ilâve gibi unsurların bütünü vergi tarifesini veya verginin hesaplanma şeklini oluştururVergi tarifesinin asli unsuru vergi oranıdır. Bu oran, bünyesi itibariyle spesifik (fiziki ölçülere dayanan) veya advalorem (kıymete dayanan) olabilir. Belirli bir verginin oranı da mutlaka tek bir anlamı ifade etmez. Örneğin, reel oran, global oran gibi ayrımlar yapılabilir. Ayrıca, vergi oranı ile vergi matrahı arasındaki ilişkiler oranın sabit kalmasına, ya da azalmasına sebep olabilir. Bu takdirde vergileri oran açısından nispi (oranı sabit olan)vergiler, ric’i nitelikli (miktarı sabit olan) vergiler, artan oranlı (müterakki) vergiler ve azalan oranlı (mütedenni) vergiler şeklinde bir ayrıma tabi tutmak gerekecektir.Ülkemizde uygulanan vergi oranı,gelir vergisi için “artan oranlı” olup, kurumlar vergisi açısından ise“sabit oranlı”dır.

Tarife tipleri
* Tek oranlı (mütenasip) tarife: tek oranlı vergi tarifesinde, alınacak vergi miktarının hesaplanmasında matraha uygulanacak olan ortalama vergi oranı( T/X ), matrahın artması halinde bile değişmemekte, bir başka değişle matrahın (X) her seviyesi için aynı ortalama vergi oranı uygulanmaktadır
* Artan oranlı( müterakki) tarife: Matrah arttıkça ortalama vergi oranı da yükselen tarifedir.ortalama vergi oranındaki yükselme matrahtaki büyümeye kıyasla eşit,daha küçük, veya daha büyük olabilir. Burada sırasıyla düz, azalan veya çoğalan bi,r artan oranlılık meydana gelir.
* Tersine artan oranlı (ric’i) tarife: Matrah arttıkça ortalama vergi oranının giderek azaldığı tarifedir.tıpkı artan oranlı tarifede olduğu gibi burada da düz, çoğalan ve azalan ric’ilikten söz edilebilir. Günümüzde, bu anlamda bir tarifeye açık bir şekilde rastlanmamakla beraber, belirli vergilerin özellikle tüketim veya gider vergilerinin ve tüm vergi sisteminin tersine artan oranlı etkisinden söz edilebilir.
Tarife şekilleri
* Sayısı bir hayli kabarık olan bu tarife şekillerini Karl Brauer ’in sistematiğinden yararlanarak üç grupta toplamak mümkündür.
1. Açık (dolaysız) artan oranlı tarifeleri
*Basamak tarife
*Doğrusal (lineer) tarife
*Eğri tarife
1. Gizli (dolaylı) artan oranlı tarifeleri
2. Kombine tarifeleri
* Tek matraha dayana kombine tarifeler
- Karma tarifeler
- Ek tarifeler
* Çeşitli matrahlara dayanan kombine tarifeler
- Çok taraflı tarifeler
- Paralel tarifeler


D-Vergi idaresi ve Vergi denetimi

* Vergi Usul Kanununa göre,“verginin tarhı, vergi alacağının kanunlarda gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibariyle tespit eden idari muameledir” (m. 20).
* VERGİ TARHINA İLİŞKİN YÖNTEMLER
• İdarece takdir usulü
• Karine veya dış belirtiler usulü
• Basit usul (4369 sayılı Kanunla götürü vergi yerine getirilen usul)
• Beyan usulü

* İdarece takdir usulünün özellikle yükümlüler açısından doğurabileceği başlıca sakıncalar şunlardır: Bir kere, matrahlara ilişkin takdirlerin objektif esaslardan ziyade, sübjektif değer yargılarına dayanması ve bu tür takdirleri yapacak maliye memurlarının genellikle “her ne pahasına olursa olsun” maliyenin çıkarlarını birinci planda tutma eğilimi içinde olmaları dolayısıyla, matrahların çok yüksek takdir edilmesi tehlikesi vardır.
* Uygulama açısından basit olmak ve hazineye istikrarlı bir gelir sağlamak gibi bazı faydalarına rağmen, yukarıda açıklanan sakıncalarından dolayı çoğu ülkelerde normal tarh yöntemi olarak yavaş yavaş terk edilen idarece takdir usulü, sadece olağanüstü hallerde uygulanmaktadır.
* Örneğin, Türk Vergi Hukukunda beyana dayanan vergilerde her bir yükümlü için matrahın istisnai olarak idarece belirlenmesi üç şekilde olur: “ikmalen”, “re’sen” ve “idarece” tarh (VUK m. 29, 30 ve mükerrer 31). Bunlardan birinci yöntemin özü, bir vergi tarh edildikten sonra maddi delillere (defter, kayıt ve belgeler) ve kanuni ölçülere dayanılarak saptanan bir matrah veya matrah farkı üzerinden ilâve vergi tarh edilmesidir. Re’sen vergi tarhı olan ikincisinde ise, matrahın tamamen veya kısmen maddi delillere dayanılarak tespitine olanak bulunmayan hallerde, takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah farkı üzerinden vergi tarhı öngörülmektedir.

* Karine veya dış belirtiler usulü: yükümlülerin gelir veya servetlerine karine sayılan, yani bunları az çok temsil ettikleri varsayılan bir takım dış belirtilerin vergi matrahı olarak seçilerek vergi borcunun hesaplanması işlemidir.
* Götürü veya kesim usulü( 4369 ): idarece takdir usulünün aksine, vergi matrahlarının- münferit tahminlere girişilmeksizin- genel bir şekilde belirlenmesinde ibarettir.
* Beyan usulü: verginin tarhına esas olan bütün bilgilerin yazılı olarak idareye verilmesi ve idarenin bu bilgilere dayanarak vergi borcunu hesaplamasından oluşmaktadır.
*
VERGİNİN TAHSİLİNE İLİŞKİN YÖNTEMLER
* Verginin tarhı ile hazine lehine yaratılan vergi alacağı, yükümlüye tebliğ edilmesinden ve bu tebliği izleyen dönemde verginin çeşitli itiraz ve temyiz aşamalarından geçmesi veya bu aşamalar için konulan sürenin sona ermesi ile tahakkuk etmesinden sonra, kesinlik kazanır,yani ödenmesi gereken aşamaya gelinmiş olur.
* Verginin tahsili, özel kesimden kamu kesimine vergi miktarına eşit bir paranın geçmesi için gerekli bütün idari - teknik usulleri kapsar. Bu usullerin bir kısmı, günümüzde tamamen terk olunan ve sadece tarihi önemi olan yöntemlerden oluşmaktadır. Çağımızın bu konudaki yöntemi “emanet usulü” dür.
* İltizam usulü
* İhale usulü
* Vergi tahsil şekillerinden biri de pul veya bandrol yapıştırılması ya da kıymetli kağıt kullanılmasıdır.
Verginin denetimine ilişkin önlemler

* Vergi denetiminin yasal dayanağı ve hukuksal yapısı Vergi Usul Kanununun “Yoklama ve İnceleme” başlıklı 7. kısmında tanımlanmıştır. Buna göre, yoklamadan maksat “mükellefleri ve mükellefiyet ile ilgili maddi olayları, kayıtları ve mevzuları araştırmak ve etmektir” şeklinde belirtilmiştir (VUK m. 127). Vergi incelemesinden maksat ise, “ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır” şeklinde belirtilmiştir (VUK m. 134). Vergi Tetkiki: İdare, vergi mevzuatı ile ilgili olarak, memurlar eliyle ve denetim elemanları, vasıtasıyla, mükelleflerin kurallara uygun hareket edip etmediklerini devamlı tetkikata tabi tutar. Bu tetkik, beyanın zamanında yapılıp yapılmadığını, tahsil edilen verginin doğru beyan edilip edilmediğini ve diğer hususlarda beyanname revizyonu şeklinde gerçekleştirilmektedir. Yoklama işlemlerini de bu kategoriye dahil etmek mümkündür.

* Vergi Kontrolü: Vergi kontrolü, vergi uygulaması ile vergi denetimini etkili kılmak üzere mükelleflerle ilgili işlemlerin meydana gelişi sırasında doğru tam düzenli ve sürekli bir biçimde kayıtlara alınıp alınmadığının belirlenmesidir. Bu amaçla yapılan kayıt nizamı kontrolleri "yoğun yaygın vergi denetimi" adı da verilmek sureliyle yürütülmektedir.

* Vergi İncelemesi: Vergi incelemesi, mevzuat gereğince vergi ödemekle yükümlü olanlar tarafından ödenecek vergilerin doğruluğunun araştırılması, tespiti ve sağlanmasıdır. Ancak günümüzde, vergi incelemesi tanımı kapsamına, maliyenin ödevlilerle olabildiğince sıkı ve sürekli bir ilişki içinde bulunması; vergilemede ödevlilere yardım edilmesi, ödevlilerin eğitilerek yetiştirilmesi ve bunların sonucu olarak da vergi sisteminin güvenliğinin ve moralitesinin sağlanması girmektedir.

E-VERGİ YARGISI

* Vergi tekniğinin konularından bir diğeri olan vergi yargısı, vergi mükellefleri ile vergi idaresi arasında vergiye ilişkin işlemlerden dolayı ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümüne kavuşturulmasını ifade etmektedir. Devletin çeşitli kamu hizmetlerini yerine getirebilmesi için gelire ihtiyacı bulunmaktadır. Bu nedenle devlet, hakimiyet hakkına dayanarak kişilere ve kurumlara vergi yükümlülüğü yüklemektedir. Modern hukuk devletlerinde vergiler hukuki esaslara dayandırılmaktadır ve vergilerin kanuniliği ilkesi çerçevesinde kanunla konulup alınmaktadır.
* Vergi adaleti öncelikle yasama organının çıkarmış olduğu vergi kanunlarıyla sağlanmaya çalışılmaktadır. Buna ek olarak hukuk devleti kavramının bir sonucu olarak, bir taraftan vergi kanunlarıyla mükelleflere çeşitli yükümlülükler yüklenirken, diğer taraftan da onlara itiraz hakkı tanınarak vergi adaleti sağlanmaya çalışılmaktadır.

* Vergi uyuşmazlıklarının adli yargı organlarınca çözümlenmesi gerektiğini iddia edenlere göre, öncelikle özel hukuka ilişkin olan mülkiyet, alım satım, mal varlığı gibi kavramların aynen vergi hukukunda da kullanılmakta oluşu, vergi hukukunun özel hukuk ile daha yakın bir ilişki içerisinde olduğunu göstermektedir. Ayrıca, vergi uyuşmazlıklarının kendine özgü birtakım teknik özelliklerinin olması, bu uyuşmazlıkların adli yargı organlarınca çözümlenmesi gerektiği gerçeğini ortadan kaldırmaz.Çünkü vergi uyuşmazlıkları gibi özel uzmanlığı gerektiren çeşitli uyuşmazlıklar halen adli yargı organlarınca başarıyla çözüme kavuşturulmaktadır

* Vergi yargısının genel yargı sistemi içindeki yerine ilişkin ikinci grup görüşü ise idare hukukçularının görüşü oluşturmaktadır. İdare hukukçuları vergi uyuşmazlıklarının idari yargı organlarında ele alınmasını savunmakta ve düşüncelerini haklı çıkarmak için şu görüşü ileri sürmektedirler. İdare hukuku kamu hukukunun bir koludur ve kamu hukuku da kamu çıkarlarının özel çıkarlardan üstünlüğü ilkesine dayanmaktadır. Vergi hukuku da kamu hukukunun bir koludur ve vergi idaresinin yaptığı işlemler birer idari işlem niteliğindedir. Bu nedenle, vergi idaresinin işlemleri sonucu ortaya çıkan uyuşmazlıklar birer idari uyuşmazlıktır.

* Çoğunluğunu maliyecilerin oluşturduğu üçüncü bir gurup ise vergi yargısının bağımsız olmaması gerektiğini ileri sürenlere karşı çıkarak vergi yargısının bağımsız olması gerektiğini savunmaktadır. Bağımsız yargı kolu kurulmasını isteyenlerin görüşlerini ise şöyle özetleyebiliriz:Bir kere, vergi uyuşmazlıklarının kendine özgü birtakım teknik özellikleri bulunmakta ve bunların çözüme kavuşturulması teknik bilginin yanı sıra muhasebe bilgisini gerektirmektedir. İşte, hem vergi uyuşmazlıklarının daha çabuk bir şekilde çözüme kavuşturulmasını sağlamak, hem de idari yargı organlarının yükünü hafifletmek amacı ile vergi uyuşmazlıklarının bağımsız yargı organlarında çözümlenmesi gerekmektedir.

* 2575 sayılı kanunla da Danıştay’da önemli değişiklikler yapılmıştır.Kanunun “Danıştay’ın Daire ve Kurullarının Görevleri” başlıklı 4.bölümünde yer alan düzenleme ile Danıştay’ın görevleri, ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görülecek davalar, temyiz yoluyla Danıştay’da görülecek davalar, idari uyuşmazlıklar ve davalarda görev maddeleri vergi yargısı ile direk ilişkili olup, vergi, resim harç vb. davalar ile ilgili daireler aşağıdaki gibi belirtilmiştir: Üçüncü Daire: Vergi Mahkemeleri arasındaki görev ve yetkiye ilişkin uyuşmazlıklarda merci tayinine ve vergi, resim ve harçlarla ilgili olup diğer vergi dava dairelerinin görevleri dışında kalan işlere ilişkin dava ve işlere bakar (DK m. 27).
* Dördüncü Daire: Gelir vergisi ve kurumlar vergisine ilişkin davaları çözümler (DK m.28).
* Yedinci Daire: Gümrük ve gider vergileri ile ithale ilişkin vergilere, işletme vergisine, motorlu taşıtlar ve taşıt alım vergilerine, veraset ve intikal vergilerine, damga vergisine ve dış seyahat harcamaları vergilerine ilişkin davaları çözümler (DK m. 31).
* Dokuzuncu Daire: Emlak vergisine ve emlak alım vergisine, gayrimenkul kıymet artışı vergisine, köy, belediye ve özel idare vergi, resim, harç ve payları ile bunların diğer gelirlerine ve bunlara ait tarifelere, harçlar kanununa ilişkin davaları çözümler (DK m. 33).
* Onbirinci Daire: Katma değer vergisine ilişkin davaları çözümler.
Ayrıca, amme alacaklarına ilişkin davalar, alacağın tahakkukuna ilişkin davalara bakmakla görevli dava daireleri tarafından, yeni vergiler için ise yerine konulduğu vergiyi çözmekle görevli daire tarafından çözümlenir (DK m. 35-36).
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Vergi Tekniği" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Alper Akgül'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
25-12-2006 - 04:39
(6332 gün önce)
Makaleyi Düzeltin
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Henüz hiç değerlendirilmedi.
Okuyucu
24409
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 5 saat 38 dakika 3 saniye önce.
* Ortalama Günde 3,85 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 18696, Kelime Sayısı : 2303, Boyut : 18,26 Kb.
* 8 kez yazdırıldı.
* 6 kez indirildi.
* 2 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 445
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04009199 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.