Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Gerçek Kişiler Ve Tüzel Kişiler Bakımından Yabancı Kavramı

Yazan : Murat Nokay [Yazarla İletişim]
avukat

Tarih boyunca büyük medeniyetler var oldukları coğrafya içerisinde kendi halkına başka coğrafyalarda ki halklarına verdiği değerden daha üstün haklar tanımıştır. Yüzyıllar boyu hak ve hukuk kavramının devlet mi yoksa insan üzerine mi kurulması gerektiği, asıl olanın devlet mi yoksa insan mı olduğu ve bunun üzerine çalışılan kuramlar, milli ilkesini ortaya çıkarmıştır. Ticaretin gelişmesi; ekonomik anlamda daha güçlü olma duygusu, bazı devletleri kendi halkına verdiği haklardan başka ülkelerin vatandaşlarına da tanıma yoluna itmiş ve yüzyıllar boyu liberal sistemin kuramları üzerine gelişen küreselleşme ile de bambaşka bir boyut almıştır. Artık vatandaşlık ve yabancı kavramlarının boyutları daralmaya başlamış ve toplumları dünya vatandaşlığı kavramı gibi bir kavramla karşı karşıya getirmiştir.

İletişim, ulaşım ve ticaretin gelişmesi ile iyice küçülen dünyamız da kültürel, ekonomik ve ticari yakınlaşmalar sebebi ile toplumlar birbirine yaklaşmaya başlamış ve kendi ülkesi dışında yaşayan insanların sayısı fazlalaşmıştır.

Her ne kadar devletler kendi ülkelerinde bulunan yabancılara kendi vatandaşlarına verdiği haklardan daha az haklar ile donatmışlarsa da gelişen ticaret ve hukukun üstünlüğü küreselleşme gibi sebeplerle uluslararası anlaşmalarda koyulan karşılıklılık ilkesi sebebi ile yabancılara yönelik politikalarını belirlemeye çalışmışlardır.

Ancak günümüz de halen bunların bir kuram olması ve gerçekleşmemiş olması hem devletler arasında ki ilişkiler de hem de insanların insanlar ve devletler arasında ki ilişkilerinde vatandaşlık ve yabancı kavramının tanımlama olarak bir zorunluluk olmaya itmiştir.

Günümüzde devletlerin yerini almaya başlayan büyük birlikler ve Dünya Cumhuriyeti kavramı gelişmekte olsa da yine de bu kavramlar ve bunların sınırları halen var olan hukuk düzenlerinde düzenlenmektedir. Ben de ödevim de yabancı kavramını hem gerçek hem de Tüzel kişiler anlamında inceleyerek hukuk düzenimiz içerisinde ki yerini belirtmeye çalışacağım.

II- YABANCI KAVRAMI

A- Genel Olarak

Kişinin yabancılığı gerçek kişi ve Tüzel kişi olarak iki kategori de ele alınmaktadır. Türk mevzuatında ayrıca bir kanunla düzenlenmeyen yabancılar hukuku olmadığı için bu kıstas genel anlamda vatandaşlık hukuk üzerinden ve Medeni hukuk üzerinden çıkarılır.

Yabancı Gerçek kişi tabiri gerçek şahıslar yani insanlar olarak değerlendirilirken, yabancı Tüzel kişilere devlet, dernek ve şirketler örnek gösterilebilir.

Bir gerçek veya tüzel kişinin yabancılık vasfının tespiti, bir bakıma vatandaşlığın tespitidir.[1]Yani yabancı gerçek kişinin kim olduğunu ortaya koyabilmek için vatandaş kavramının açıklanması gerekir. Devletler Hukuku Enstitüsünün 1892 tarihinde ki toplantısında verdiği tarife göre, yabancı; “ bir devletin ülkesinde bulunan ve o devletin vatandaşlığını iddiaya hakkı olmayan kimsedir.”[2] Bu tarifte de belirtildi gibi yabancı, hem bir başka devletin vatandaşı olabileceği gibi hem de vatansız kişiler ve mülteciler de olabilir.

Yabancının tanımını vatandaşlık kıstasına göre belirleyenler olduğu gibi aynı zamanda statü bakımından farklı olma faktörüne göre yapanlarda vardır.[3] Bulunduğu statü sebebi ile kişinin yabancılık vasfını aldığını ileri süren bu görüş, yabancıyı tabi olduğu hukuki durum açısından ele alan bir tanımdır. Yani yabancının sahip olduğu haklar üzerinden bir tanımlama yoluna gider. Ancak Doktrinde bir çok yazar vatandaşlık kıstasına göre yabancı kavramını tanımlamaktadır.[4]

B- Yabancı Gerçek Kişiler
1- Genel Olarak
a. Tanım

Yabancı gerçek kişinin birçok şekilde tanımını vermek mümkündür. Ancak en çok kullanılan şekli ile, “ ülkesinde bulunduğu devlete vatandaşlık başı ile bağlı olmayan kimse” olarak tanımlanabilir. Yukarıda yapılan açıklamalarda, yabancılık kavramını, var olan hakları üzerinden değil vatandaşlık kıstası üzerinden tanımlamıştık.

Bu sebeple her şeyden önce vatandaşlık kavramının açıklığa kavuşturulması gereklidir. Vatandaşlık, kişiyi bir devlete bağlayan hukuki ve siyasi bir bağdır.[5]
Başka bir tanımlama ile vatandaşlık, devletin tek taraflı egemenlik hakkını kullanarak, koşullarını ve hükümlerini saptadığı bir hukuki statüyü gerçekleştiren fert ile arasında kurulan bir hukuki ilişki bağdır.[6]

Yapılan bu tanımlar doğrultusunda, yabancılar;
- Yabancı bir veya birkaç devlet vatandaşlığında olanlar,
- Hiçbir devlet vatandaşlığında olmayanlar, yani vatansızlar,
- Mülteciler,
Olmak üzere üç kategoriye ayrılırlar.

aa. Vatansızlar

Vatansız, herhangi bir devletin kanunlarına göre vatandaş sayılmayan kimselerdir.[7] Vatansız kişi bir devletin vatandaşlığında olmadığı için, şahsı veya mallarına girişilen milletlerarası hukuka aykırı herhangi bir fiilden dolayı hiçbir devletin diplomatik korumasından yararlanamaz. Bu sebeple Vatansızların hukuki durumunu düzeltmek amacı ile Birleşmiş Milletlerin teşebbüsü ile “ Vatansız Kişilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme” 26.04.1954 te kabul edilmiştir. Bu sözleşme ile vatansız kişi yabancıların hukuki durumunda kabul edilmiştir. Ancak bu kurala rağmen uygulamada vatansızlar ile yabancılar hiçbir zaman aynı konumda olmamıştır. Çünkü devletler iki veya çok taraflı sözleşmeler ile kendi vatandaşlarının karşılıklı olarak çeşitli türdeki haklardan faydalanmalarını sağlamışlardır. Vatansız kişiler hiçbir devletin vatandaşı olmadıkları için bu tür anlaşmalardan yararlanamamışlardır.[8]

Yine vatansızların hukuki durumunu düzeltmek için uluslararası alanda yapılan çalışmalardan biri de, Avrupa Konseyi Kişi Halleri Komisyonunca 04.12.1954 de kabul edilen “ Vatansızlık Hallerinin Azaltılmasına Dair Sözleşmedir.” Bu sözleşme de vatandaşlık hukuku anlamında önem taşımaktadır. Türkiye de bu sözleşmeye 1975 ten beri taraftır.

bb. Mülteciler

Mülteci, Devletler Hukuku Enstitüsü tarafından yapılan tanım ile; “ Vatandaşı olduğu memlekette vuku bulan siyasi olaylar sebebi ile bu ülkeyi iradesiyle veya zorla terk etmiş ve yeni bir devletin vatandaşlığına geçmemiş, herhangi bir devletin de diplomatik korumasında olmayan kimsedir. “ 14.06.1934 tarihli İskan Kanunu ise mülteciyi, Türkiye de yerleşmek maksadı ile olmayıp, bir zaruretle muvakkat oturmak için sığınanlar olarak tarif etmiştir.


Yine vatansızlar gibi Mültecilerin de hukuki durumunuz düzeltmek için 28 Temmuz 1951 de Cenevre de “ Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme” kabul edilmiştir. Sözleşmeye göre, mülteciler genel olarak yabancıların hukuki durumunu taşımakta, bazı haklardan yararlanmakta ise vatandaş ile eşitlik içinde bulunmaktadır. Bazı şartlar ile kastedilen ülkede üç seneden beri ikamet etme veya ikamet ettiği ülkede o memleketin bir veya birkaç çocuğu bulunma halleridir. Bu şartları haiz mülteciler çalışma hakkı konusunda vatandaş ile eşit muamele görecektir.[9]


C- Yabancı Tüzel Kişiler
1- Genel Olarak
a. Tanım

Hukuk düzeni tarafından kendilerine haklara ve borçlara ehil olma iktidarı başka bir deyişle hukuk süjesi olma niteliği verilen topluluklara tüzel kişi başka bir ifade ile hükmi şahıs denir.

Bir başka ifade ile de, kendisini oluşturan gerçek kişilerin üzerinde ve onlardan bağımsız bir varlığı ve belirli bir amacı bulunan kişiye tüzel kişi denir.

Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda yabancılık kavramını, tıpkı yabancı gerçek kişilerde olduğu gibi yabancı tüzel kişiler anlamında da vatandaşlık kıstası altında düşünmemiz gerekir. Ancak tüzel kişilerin vatandaş olup olamayacağı tartışma konusudur. Tüzel kişiler anlamında uyrukluk kavramı da kullanılmaktadır.[10]

Tüzel kişilere yabancılar hakkında kabul edilen prensiplerin uygulanabilmesi ve diplomatik korunma açısından da bu kişilerin vatandaşlıklarının tayini gereklidir. Ayrıca kanunlar ihtilafı bakımından yabancı tüzel kişilerle ilgili olan uyuşmazlıklarda milletlerarası usul hukukuna ait bazı sorunların çözümü ve uygulanacak hukuk açısından tüzel kişinin hangi devlete bağlı olduğunun bilinmesi gerekir.[11]

Her devlet kendi toprakları üzerinde faaliyet gösteren toplulukların tüzel kişilik kazanma koşullarını kendi saptadığı gibi bunlara vatandaşlık tanıma yetkisine de sahiptir. Tüzel kişilerin hangi devlete tabi oldukları çeşitli kıstaslarla belirlenir.




Bunlar;
- Tüzel kişinin merkezinin bulunma yeri,
- Ortakların vatandaşlığı,
- Denetimi elinde tutan devletin vatandaşlığı,
- Sermayenin toplandığı ülke,
- Kuruluş yeridir.

Ortaklıkların kar paylaşımı amacı ile kurulmuş olduğu halde, dernek ve vakıflarda kar amacı söz konusu olmaması sebebi ile yabancı tüzel kişi ortaklıklar ile dernek ve vakıfları ayırmak doğru olur.

aa. Yabancı Ortaklıklar

Türk hukukunda bir ortaklığın yabancılık vasfı, Türk Ticaret Kanunu’ nun genel hükümlerine göre tayin olunur. TTK m. 42/son da yabancı işletmelerin Türkiye de ki durumu düzenlenmiş ve “merkezi Türkiye dışında bulunan ticari işletmeler” ifadesini kullanmıştır. Bu hükme göre, merkezi Türkiye dışında bulunan ortaklık yabancıdır. Merkez kavramının, işletme merkezini ifade ettiği, idare merkezinin de bu kapsamda olduğunu söyleyebiliriz.[12] Türk hukukunda idare merkezi de dahil, işletme merkezi esasının kabul edildiği söylemek mümkündür.[13]

bb. Dernek ve Vakıfların Vatandaşlığı

Medeni Kanun, Türkiye de kurulmuş tüzel kişilerin yerleşim yerinin muamelelerinin yapıldığı yer olduğunu söylemektedir. İkametgah tespiti amacı ile de olsa MK’ nın idare merkezi ölçütünü esas aldığı sonucuna varmak mümkündür. Aynı sonuç, Türkiye de kurulmuş vakıflar ve dernekler için de geçerlidir.[14]




V- SONUÇ

Yabancıların hukuki durumu tarih boyunca yabancı lehine bir gelişme kaydetmiştir. Önceleri hukuk dışı ve düşman kabul edilen yabancıya zamanla birçok hak tanınmıştır.

Hızla gelişen teknoloji, ülkelerinin hem kültürel hem de ekonomik anlamda birbiri ile yakınlaşmasını sağlamış hem de vatandaşlık hukuku anlamında devletleri yeni hukuk oluşumlarına zorlamıştır. Bu oluşumların başında da küreselleşmenin en fazla etkisini gösterdiği kavram olan dünya vatandaşlığı gelmektedir.

Artık birçok ülke seyahat özgürlüğü başta olmak üzere başka ülkelerin vatandaşlarına eskiden çok büyük zorlukla alınan hakları bu anlamda rahatlıkla tanımakta, aynı zamanda yaptığı uluslar arası anlaşmalar ile de kendi vatandaşına da bu konuda bir özgürlük sağlamaktadır.

Gelişen yeni dünya düzeni var olan ayrımcı sistemi kendi içinde eritmiş ve artık uluslar deyimi yerine birlik vatandaşı terimleri kullanılmaya başlanmıştır. Vatandaşlarını bu yeni düzenin dışında bırakmak istemeyen devletler yapılan uluslararası anlaşmalara taraf olmakta ve vatandaşlarını temel bir çok haktan mahrum bırakmamak istemektedir.

Bu anlamda yabancılık kavramı başta gerçek kişiler anlamında uluslar arası anlaşmalar ile tüzel kişiler anlamında ise de çok uluslu şirket birleşmeleri ile ortadan kalkmakta yerini dünya vatandaşlığına bırakmaktadır.











KAYNAKÇA :
  • ALTUĞ, YILMAZ, YABANCILARIN HUKUKİ DURUMU, İSMAİL AKGÜN MATBAASI, İSTANBUL 1966
  • ASAR, AYDOĞAN, TÜRK YABANCILAR MEVZUATINDA YABANCILAR ve HAKLARI, EMEK OFSET, ANKARA 2001
  • ÇELİKEL, AYSEL, YABANCILAR HUKUKU, BETA YAYINEVİ, 11. BASI, İSTANBUL 2004
  • DOĞAN, VAHİT, ODABAŞI, HASAN, YARGI KARARLARI IŞIĞINDA VATANDAŞLIK ve YABANCILAR HUKUKU, SEÇKİN YAYINEVİ, ANKARA 2004
  • TEKİNALP, GÜLÖREN, TÜRK YABANCILAR HUKUKU, BETA YAYINEVİ, İSTANBUL 2002
[1] ÇELİKEL, Aysel, Yabancılar Hukuku, Beta Yayınevi, 11. Bası, İstanbul 2004, s. 17

[2] ALTUĞ, Yılmaz, Yabancıların Hukuki Durumu, İsmail Akgün Matbaası, 2. Bası, İstanbul 1966, s. 8

[3] Çelikel, Aysel, s. 17’ den naklen; “ROTH, The Minimum Standart of International Law Applied to Alliens, 1949, p.32 ”


[4] ASAR, Aydoğan, Türk Yabancılar Mevzuatında Yabancı ve Hakları, Emek Ofset, Ankara 2001, s.3, DOĞAN, Vahit, ODABAŞI, Hasan, Yargı Kararları Işığında Vatandaşlık ve Yabancılar Hukuku, Seçkin Yayınevi, Ankara 2004, s. 275, ÇELİKEL, Aysel, s.16, ,ALTUĞ, Yılmaz, s. 8

[5] ÇELİKEL, Aysel, s. 10

[6] DOĞAN, Vahit, ODABAŞI, Hasan, s. 18

[7] ALTUĞ, Yılmaz, s. 8

[8] ÇELİKEL, Aysel, s. 17

[9] ÇELİKEL, Aysel, s. 19

[10] TEKİNALP, Gülören, Türk Yabancılar Hukuku, Beta Yayınevi, İstanbul 2002, s. 56

[11] ÇELİKEL, Aysel, s. 25

[12] TEKİNALP, Gülören, s. 50

[13] ÇELİKEL, Aysel, s. 26

[14] ÇELİKEL, Aysel, s. 26
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Gerçek Kişiler Ve Tüzel Kişiler Bakımından Yabancı Kavramı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Murat Nokay'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
15-05-2006 - 09:49
(6556 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 6 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 5 okuyucu (83%) makaleyi yararlı bulurken, 1 okuyucu (17%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
32231
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 7 saat 28 dakika 58 saniye önce.
* Ortalama Günde 4,92 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 20121, Kelime Sayısı : 1589, Boyut : 19,65 Kb.
* 4 kez yazdırıldı.
* 3 kez indirildi.
* 3 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 281
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,05692410 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.