Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Terör Mağdurlarının Tazminat Hakları

Yazan : Av.Dr.Murat Sadak [Yazarla İletişim]
DOKTOR

Makale Özeti
TERÖR OLAYLARINDAN MAĞDUR OLANLARIN DEVLETTEN ALABİLECEĞİ MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT HAKLARI NELERDİR, BAŞVURU USULLERİ NASILDIR

TERÖR MAĞDURLARININ TAZMİNAT HAKLARI

Son bir yıl içerisinde bombalı veya canlı bombalı terör eylemlerinden dolayı 300’den fazla kişi hayatını kaybetmiş, binlerce kişi ise yaralanmıştır. Yine doğu ve güneydoğu Anadolu bölgelerinde Temmuz-2015’ten bu yana devam eden operasyon ve çatışmalar neticesinde, binlerce kişi mağdur olmuştur. Mağdur olan kişiler ve maktul/şehitlerin yakınları, bu mağduriyetlerini kısmen de olsa tazminat yoluyla gidermeleri mümkündür. Çalışmamızın konusu bu mağduriyetlerin ne şekilde giderileceğine dair kısa bir bilgi vermektir.

Terör eylemleri neticesinde oluşan zararın kim tarafından ve nasıl karşılanacağı konusu mağduriyetin gereği gibi giderilmesi noktasında önem arz etmektedir. Kişiler, bu terör olayları neticesinde meydana gelen ölüm, yaralanma ve diğer her türlü maddi kayıplarını "sosyal risk" veya"hizmet kusuru" ilkelerine göre devletten isteme hakkına sahiptirler. Hiç şüphesiz maddi tazminatla birlikte devlet manevi tazminatı da gidermek zorundadır. Anayasanın 125. maddesinin son fıkrasında yer alan “idare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür” hükmü idarenin hukuki sorumluluğunun temel dayanağını oluşturmaktadır.

Bununla birlikte, 17.07.2004 tarihinde, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek için 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kabul edilerek yürürlüğe girmiş ve halihazırda yürürlüktedir.

Esasen yaşama hakkı hem Anayasa ile hem de Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmıştır. Anayasamızın 17/I. maddesinde “Herkes, yaşama hakkına sahiptir.” denilmek suretiyle yaşama hakkı güvence altına almıştır. Yaşama hakkının ihlalinde devlet, kusurlu ya da kusursuz sorumlu olup meydana gelen zararları tazminat hukuku prensiplerine göre gidermek zorundadır.

Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’nda ( Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu 2015/2933 E.2016/326 K, 18.02.2016 tarihli kararı) yeni yayınlanan 18/02/2016 tarihli kararıyla terör mağdurlarının devletten sosyal risk ilkesinden dolayı tazminat haklarını olduğuna yer vermiştir. Kurulun gerekçesinde, ""Terör olayları" olarak nitelenen eylemlerin, devlete yönelik olduğu, Anayasal düzeni yıkmayı amaçladığı, bu tür olaylarda zarar gören kişi ve kuruluşlara karşı kişisel husumetten kaynaklanmamaktadır. Bundan dolayı terör nedeniyle mağdur olan kişiler, kendi kusur ve eylemleri sonucu değil, toplumun bir bireyi olmaları nedeniyle zarar görmektedirler. Belirtilen şekilde ortaya çıkan zararların ise, özel ve olağandışı nitelikleri dikkate alınıp, terör olaylarını önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemeyen idarece, sosyal risk ilkesine göre topluma pay edilmesi suretiyle tazmini, hakkaniyet gereği olup, sosyal devlet ilkesine de uygun düşecektir" ifadeleri yer aldı.

Ülkemizde sosyal risk ilkesinin yoğun bir şekilde uygulanması, terör olaylarının artmasıyla başlamıştır. Danıştay, Kamu düzenini bozmaya ve hatta anayasal düzeni yıkmaya yönelik terör olayları sırasında zarar görenlerin bu zararlarının idarece tazmin edilmesini sağlamak amacıyla sosyal risk ilkesini benimsemiş ve uygulanmaktadır ( Bahtiyar AKYILMAZ; Sosyal Risk İlkesi ve Uygulama Alanı http://webftp.gazi.edu.tr/hukuk/dergi/9_8.pdf, erişim tarihi:05.07.2016).

Öğretide, birlikte yaşamın sonucu olan toplumsal kargaşa, savaş ve terör olayları sırasında zarara uğrayan üçüncü kişilerin zararlarını tazmin için nedensellik bağı aranmadan idarece giderilmesini öngören ilke sosyal risk ilkesi olarak tanımlanmaktadır .( ÇELİKKOL Hüseyin, “İdarenin Objektif Sorumluluğu”, İBD, sy. 2, İzmir 1985, s. 20) Ancak bu ilke diğer sorumluluk hallerinden farklı olarak, davranış ile zarar arasında bir bağ kurmamakta, illiyet bağı olmadan sorumluluğa yol açmaktadır.

Sosyal Risk İlkesinin Uygulanmasının Şartları
 Zararla İdare Arasında Nedensellik Bağının Bulunmaması
 Zarara İdare Tarafından Önlenemeyen ya da Önlenmesi Daha Büyük Zararlara Yol Açacak Tehlikelerin Neden Olması
 Zararın Bir Arada Yaşamanın Kaçınılmaz Sonucu Olması

Kanımızca terör olaylarında devlet kusursuz sorumluluk olan sosyal risk ilkesinden doğan sorumlulukla birlikte; aynı zamanda gerekli güvenlik önlemi almamasından dolayı hizmet kusurundan da sorumludur. Her ne kadar canlı bombalı terör olaylarında yetkililer tarafından güvenlik zafiyeti yok denilse de bu husus idarenin sorumluluğunu bertaraf edemeyecektir. Öte yandan canlı bomba saldırıların da -özelikle Atatürk Havaalanında saldırısında- yetkililerin söylediklerinin aksine hem güvenlik hem de istihbarat zaafiyeti olduğu açıkça görülmektedir.

Mahkemeler, tabii afetler ve terör eylemlerinden doğan zararların tazmini için açılan davalarda öncelikle hizmet kusurunun varlığını araştırmalıdır ve ona göre sonuca gitmelidir. Zira idarenin sorumluluğu için hizmet kusuru önceliklidir. Hizmet kusuru olmadığı takdirde sosyal risk ilkesine gidilebilir.

5233 sayılı Yasa sadece maddi tazminatı düzenlemiş olup manevi tazminat yasa kapsamında değildir. Manevi tazminat ise genel hükümlere göre talep edilebilir.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun kararında manevi tazminatla ilgili olarak:
"Terör olayları nedeniyle meydana gelen ve sosyal risk ilkesi kapsamında bulunup, 5233 sayılı Yasa uyarınca karşılanmayan manevi zarara bağlı tazminat taleplerine ilişkin uyuşmazlıklarda, idare hukukunun tazminata ilişkin ilke ve kuralları çerçevesinde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun öngördüğü usullere tabi olarak manevi tazminat ödenmesine de hukuki bir engel bulunmamaktadır. Bu çerçevede, hali hazırda terör olayları nedeniyle uğranılan manevi zararların Anayasaya dayalı olarak sosyal risk ilkesi uyarınca tazmini olanaklı iken yasama organınca, özellikle yaşam hakkı başta olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına yol açar nitelikte ve manevi tazminat ödenmesini engellemek amacına yönelik böyle bir yasanın yürürlüğe konulduğu söylenemez.
Terör eylemleri sonucu oluşan olaylar incelendiğinde, eylemlere bağlı olarak maddi zararların meydana geldiği görülmekle birlikte, esasen terör eylemlerine bizzat şahit olan vatandaşların hayatları boyunca çektikleri ve çekecekleri üzüntü, acı, elem ve psikolojik buhran gibi manevi zararların daha büyük sıkıntılara yol açacağı hususu yadsınamaz bir gerçektir. Dolayısıyla, idare hukuku kuralları çerçevesinde Anayasaya dayalı geliştirilen bir ilke uyarınca manevi zararların karşılanma olanağının içeriği itibariyle engelleyici bir hüküm taşımayan yasa ile ortadan kaldırıldığından bahsedilmez. Bunlar dikkate alındığında, terör olayları nedeniyle meydana gelen ve sosyal risk ilkesi kapsamında değerlendirilen ancak 5233 sayılı Yasa çerçevesinde karşılanmayan, ilgililerin ileri sürdükleri manevi zarara bağlı tazminat taleplerine ilişkin uyuşmazlıklarda, idare hukukunun tazminata ilişkin ilke ve kurallarına göre, 2577 sayılı Yasa'nın öngördüğü usullere tabi olarak manevi tazminat ödenip ödenmeyeceğine ilişkin yargısal incelemenin yapılması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır" ifadeleri kullanıldı.

Bize göre de 5233 sayılı yasa, manevi zararların karşılanmasını engelleyen bir yasa niteliğinde olmayıp genel hükümlere göre manevi tazminat isteminin önünde bir engel yoktur.

Tazminat Talep Etmelerindeki İzlenilecek Usul ise;
1) 5233 Sayılı Yasa Kapsamında izlenilecek Usul;

5233 sayılı Kanun; terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarar gören kişilerin uğradıkları zararların yargı yoluna gidilmeden idare tarafından en kısa süre içinde sulh yoluyla ödenmesini düzenlemektedir. Bu kanun kapsamında valiliklerde zarar tespit komisyonları kurulmuştur.

5233 sayılı Yasanın 6. maddesi gereğince, zarar gören veya mirasçılarının veya yetkili temsilcilerinin zarar konusu olayın öğrenilmesinden itibaren altmış gün içinde, her hâlde olayın meydana gelmesinden itibaren bir yıl içinde zararın gerçekleştiği veya zarar konusu olayın meydana geldiği il valiliğine başvurmaları hâlinde gerekli işlemlere başlanır. Bu sürelerden sonra yapılacak başvurular kabul edilmez.

Valilik bünyesinde kurulan zarar tespit komisyonunun hesapladığı tazminat miktarını kabul etmeyenler veya az bulanlar da ayrıca idare mahkemesinde dava açma yoluna gidebilirler. Bu durumda idare mahkemesi tam yargı davası mahiyetinde tazminatı bağımsız bilirkişi marifetiyle hesaplar ve tazminine karar verir.

Bu yasayla manevi zararlar karşılanmamaktadır. Manevi zararların giderilmesi için tam yargı davası açılmalıdır. Dava açma süresi içinde yapılan başvuru, nihaî işlem sonucunun ilgiliye tebliğine kadar genel hükümlere göre dava açma sürelerini durdurur.

2) İdare Mahkemesinde Tam Yargı Davası Açılmasında İzlenilecek Usul

Terör mağdurları ihlal edilen haklarının niteliği, somut olayın koşulları içerisinde uğradıkları maddi zarara karşı maddi tazminat niteliğinde tam yargı davası açabileceği gibi maddi tazminat talepleri ile beraber veya sadece manevi tazminat talebinde de bulunabilir. Muhatap davalı İçişleri Bakanlığıdır.

İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir.

Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında 60 gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir.

Terör olaylarında mağdur olanların mağduriyetlerini kısmen de olsa gidermek için sürelere riayet etmelerini önemle belirtiriz. Aksi takdirde başvuruları dikkate alınmayacak ve tazminat talepleri kabul edilmeyecektir.


Hazırlayan : Av.Dr.Murat SADAK
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Terör Mağdurlarının Tazminat Hakları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av.Dr.Murat Sadak'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
13-07-2016 - 10:17
(2846 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 2 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 2 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
9821
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 10 saat 3 dakika 45 saniye önce.
* Ortalama Günde 3,45 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 9982, Kelime Sayısı : 1203, Boyut : 9,75 Kb.
* 1 kez yazdırıldı.
* 6 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1916
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,03968406 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.