Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Ayıplı Mal

Yazan : Mahmut Topal [Yazarla İletişim]
avukat

Makale Özeti
ayıplı mal konusunun 6502 sayılı yasa ile değerlendirmesi ve ayıplı mal sonucu tüketicinin seçimlik hakları
Yazarın Notu
bu yazı tüketicinin bilinçlendirilmesi amacı ile ele alınmış bir çalışmadır. bütün yayım ve basım hakları tarafıma ait olup izinsiz kullanılması halinde hukuki müeyyidelere başvurulacaktır. MAHMUT TOPAL (0553 353 82 84) (mahmuttopal1989@gmail.com)

Bu çalışma ayıplı mal konusunda tüketicinin bilgilendirilmesi amacı ile yazılmış olup, bunun yanında 6502 sayılı tüketici kanundaki aksaklıkları da ele almıştır.

1.GİRİŞ

Çağımızda teknoloji ve kitle iletişim araçlarının gelişmesi ile reklam sektörü sınır tanımaz bir hızla ilerlemiş, tüketiciye ulaşma noktasında zirveye ulaşmıştır. Bunun da doğal sonuçlarının arasında da farklı bir tüketim olgusu ortaya çıkmış, alışveriş yapma değimi bu hususu açıklamakta çaresiz kalmıştır

On sekizinci yüzyılın ikinci yarısından itibaren gerçekleşen teknolojik ve sosyo-ekonomik köklü değişimler, ham madde ulaşım savaşınında sonlanması sonucu yeni bir rekabet alanı olan; pazarlama ve satış mücadelesini ortaya atmıştır. Tarihsel gelişimin işaret ettiği ve toplumların ekonomik olarak varolabilmelerinin ön koşulu olan pazar arayışı, teknolojnin de rotasını değiştirmiştir. Zira arz temelli bir üretimden, talep temelli çelişki yaratan bir üretim anlayışına geçilmiştir.

Tüm bu değişim ve gelişmelerin kaçınılmaz neticesi olarak hukuk düzen de kendisini bu devrimlere entegre etme zaruretinde kalmıştır. Süre gelen değişimleri sonucu yeni yeni hukuki uyuşmazlıklar ortaya çıkmaya başlamıştır. Söz gelimi, 1875'te de satış sözleşmelerinin nasıl olması gerektiğini belirten bazı kanunlar bulunsa da bir halı fabrikasını telefonla arayarak ya da internet üzerinden sipariş vererek halı alamanız mümkün değildi. Zira Alexander Graham Bell henüz çalışmalarını sonuca ulaştıramamıştı.


Henüz birkaç ay önce yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun bile eski 4077 sayılı kanuna göre birçok farklılık içermekte, yeni getirilen sözleşme tiplerine sahip olmaktadır. Son sürat ilerleyen bu tüketim olgusunun düzen altına alınabilmesi, uyuşmazlıkların çözüme ulaştırılabilmesi için kanunlarında sıklıkla güncellenerek çağa erişiminin sağlanması gerekmektedir. Bu değişimler de çeşitli anlaşmazlıkları beraberinde getirmekte, hukuki uyuşmazlıkların çözümünde bir kararsız kalma anı yaratmaktadır. Ayrıca kanunların anlaşılamaması ve uygulanmasındaki sıkıntılardan faydalanmak isteyen kötüniyetli davranışlarda başgöstermektedir.

İş bu uyuşmazlıkların çözümünde başta gelen sorunun, kanunların sıklıkla güncellenmesi sonucu anlaşılamamak ve bir doktrin birliği oluşturulamamaksa, biz hukukçular çeşitli bilimsel yazılarla salt hukuki doğruyu aramak yükümlülüğü altındayız. Gerek tüketicinin gerekse üretici, satıcı ve sağlayıcıdan oluşan grubun üzerlerine düşenler konusunda aydınlatılması, aynı zamanda kanunlara eleştiri getirerek çağı yakalamasına yardımcı olma çabası, tarfımı bu konu üzerinde incelemede bulunmaya itmiştir.

Tüketici diye adlandırılan, arz oluşturan gruba verilen taleplerde oluşan ayıpların incelenmesi ve yeni oluşan talep alanlarının da açıklığa kavuşturulması noktasında yine hukuki bir bakış açısı ile inceleme yapılacaktır. Kitle iletişim araçlarının gelişmesi sonucu bilgiye anında ulaşan toplumun elde ettiği bilginin sağlamasını yapması açısından, bu çalışmada metodik olarak kanun metni sıralamasına sadık kalmaya özen göstereceğiz. Şimdiden amacına ulaşması dileğiyle.

2.AYIPLI MAL

a)Ayıplı mal nedir? Malın ayıplı sayılabilmesinin koşulları nelerdir?

Üreticiden, satıcıdan yada sağlayıcıdan, her kimden satın alınmış olursa olsun bir mal bir ihtiyaç sonucunda ulaşılmış ve isteğe bağlı olarak satın alınmış olabilir. Bu noktada ihtiyaç duyulması hususuna eğilmek gerekir. Zira ihtiyacı karşılayacağına ilişkin özelliklerinde bir sorun olan mal, beklentiye cevap veremeyecek ve bu tüketim havada kalacaktır.

Bunun yanı sıra maldaki sorun sebebi ile mağdur olan tüketicininde bu konuda atacağı adımlar olmalı ki, ekonomik hayatta bir barış ve düzen oluşturulabilsin. İşte tam bu noktada ayıplı mal müessesi getirilerek eli zayıf olan tüketiciye bir takım haklar verilmiştir.

Bir mal satın alınmadan önce ihtiyacın işaret ettiği noktaya eğilerek ürünün özelliklerine dikkat edilmekte ve bu bilgiye bizzat satıcıdan ulaşabileceğimiz gibi çağımızda internet portallarından, reklamlardan da ulaşılmaktadır. Belirtilen modele, özelliklere ve örnekte sunulan prototipe uygun olmayan mal hukuk düzenimizde 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında ayıplı mal olarak değerlendirilmiştir.

Bu anlam ve kapsamda dikkat edilmesi gereken husus, malın ihtiyacını karşılayacağını düşünen tüketici, sözleşmenin kurulması ve malın teslimi sonucu, aslında ihitiyacını karşılayamayacağını ve bu yanılgınında reklam, portal ya da muadilinden bahisle kaynaklandığının anlaşılması ile ayıplı mal müessesesi devreye girmiştir. Yanılgının reklam portal ya da muadilinden kaynaklanmadığının ispatı ise satıcıya düşmektedir.

Ayıplı mal olgusu sadece bunlarlada sınırlı tutulmamıştır. Malın satış sözleşmesinde belirtilen sürede tesliminin yapılmasıda hizmete ilişkin bir durum olsa da ayıplı mal kapsamına alınmıştır. Ayıca malın zamanında montajının yapılmaması, eğer montaj tüketici tarafından kendisine verilen montaj klavuzu ile yapılacaksa ve klavuzdaki yanlışlık sebebi ile bir fayda eksikliği ve yahut kullanılamama durumu zuhur etmiş ise bu da ayıplı mal hükümlerine tabi tutulmuştur.

Aslolan zaten teknik düzenlemeye uygun olmayan malların piyasaya sürülememe esası olmakla birlikte bu hususta Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması Ve Uygulanmasına Dair Kanun hükümleri uygulanır.

Tüm bunların yanı sıra unutulmaması gereken tüketicinin malı ayıplı olarakta kabul edebileceğidir. Malın ayıbı ithalatçı, üretici veya satıcı tarafından, tüketicinin okuyabileceği bir şekilde yazılmış ve ayrıca bu şerh fiş, fatura veya satış sözleşmesine yazılmış ise artık tüketici malı ayıplı olarak kabul etmiş sayılır.

Karine olarak tesliminden itibaren 6 ay içinde ortaya çıkan ayıpların tesliminde varolduğu kabul edilse de bu durumun malın ve ayıbın niteliği ile bağdaşır olmalıdır. Aksini ispat yükü ise satıcıdadır.

b)Maldaki ayıp sonucu tüketicinin seçimlik hakları nelerdir?

Maldaki ayıbın tesbiti sonucu tüketicinin de bazı seçimlik hakları doğmaktadır. Bunlar ayıplı mal müessesinin tüketiciye verdiği imkanların icrai kısmı olarak nitelendirilebilir ve bu noktada kanun ispat yüküne ilişkin sağlayıcıya verdiği sorumluluklar çerçevesinde eleştirilmektedir. Bu seçimlik haklar ise alanında devleşmiş, birçok ekonomik imkanlara sahip üreticiler karşısında tüketicinin elini güçlendirirerek, bir pozitif ayrımcılık nitelemesine varan haklardır. Açıklamak gerekirse;

b.1)Malın iadesi ve sözleşmeden dönme.
Tüketici ayıbın tesbitinden itibaren sözleşmeden dönerek malın teslim edip ödediği bedelleri geri isteme hakkına sahiptir.

b.2)Ayıp oranında malın bedelinden indirim isteme.
Tüketici malın ayıbını farkettikten sonra malı iade etmek yerine bu şekilde kabul ederek ayıp oranında malın fiyatından indirim yapılmasını talep edebilir.

b.3)Mümkün ise malın misli ile değişimini isteme.
Tüketici ayıbın tesbitinden itibaren eğer mümkünse malın bir misli ile değitirilmesini talep edebilir. Piyasada bulunan ve teknolojik olarak seri üretim halinde üretilen malların her vakit bir mislinin olabileceği düşünüldüğünde bu seçimlik hak diğerlerine göre en çok kullanılanıdır.

b.4)Malın bedelsiz onarımını isteme.
Tüketici elindeki malda bulunan ayıbın bedelsiz bir şekilde onarımını talep hakkına sahiptir ve bu onarımın sonucu malın sözleşmede bulunan özelliklere sahip hale getirilmesini isteyebilir.

c)Seçimlik hakların kullanım koşulları ve hukuki değerlemeler
Ücretsiz onarım ve malın misli ile değiştirilmesi haklarından birisi tercih edilir ise bu isteğin yöneltilmesinden itibaren 30 iş günü içinde, konut ve tatil amaçlı taşınmazlar hakkında ise 60 gün içinde istek yerine getirilmelidir. Bu husus genel karine olsada Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliği Eki Cetvelde piyasa koşullarına göre gruplandırılarak her mal hakkında bir süre belirlenmiştir. Bu yönetmelik incelendiğinde, günlük kullanımı yaygın olan teknoloji ürünlerinde (buzdolabı, cep telefonu vs.) genel olarak 20 günlük bir süre benimsenmiştir.

Seçimlik hakların kullanımını noktasında unutmaması gereken de şudur ki;
Madde11/6) Seçimlik hakların kullanılması nedeniyle ortaya çıkan tüm masraflar, tüketicinin seçtiği hakkı yerine getiren tarafça karşılanır. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tazminat da talep edebilir.

Burada ucu açık, tüketicinin zararını karşılamaya yönelik bir hüküm getirilirken, hukuki uyuşmazlık ve dava halinde ele alınacak konunun hacmi genişletilmiş, genel mahkemelerce verilen kararlarla oluşan içtihatlarında bir ihtisas mahkemesi önüne getirilmesine neden olacak bir uygulamaya gidilmiştir. Zira uyuşmazlığın tesbiti, giderilmesi ve zararın tazmini hacmi geniş bir hukuk muhakemesi oluşturmaktadır ki bu da günümüz hukukunda bir ihtisas mahkemesi olan Tüketici Mahkemelerinin iş hacmini artırmıştır.

Asıl ehemmiyet arz eden konu ise parasal değer olarak dava açma sınırının (3.000,00TL) altında kalan uyuşmazlıklar, değerlerine göre İlçe ve İl Tüketici Hakem Heyetlerinde çözüme kavuşturulmaktadır. Uyuşmazlık değeri dava açma sınırının altında kalan bu konularda çözüm mercii olan bu heyetler sadece tespit yükümlülüğü altında olup, maddi hukuk anlamında kesin karar teşkil etmemektedir.

Tükatici Sorunları Hakem Heyetleri Yönetmeliği'nin kuruluş ve ve görev alanı başlığı altında düzenlenen;

Hakem heyetlerinin kuruluşu ve görev alanı

Madde 5-Tüketiciler ile satıcı ve sağlayıcılar arasında çıkan uyuşmazlıkları çözümlemek amacıyla veya tüketici mahkemelerinde delil olarak ileri sürülebilecek kararları almak üzere il ve ilçe merkezlerinde hakem heyetleri kurulur.

Uygulamada da yapılan başvurularda ayıplı malın tespiti ve seçimlik hakların kullanılmasına dair verdikleri kararların yanında tazmin talepleri ileri sürüldüğünde, görev alanlarının dışında olduğundan bahisle bir karara varmamaktadırlar. Söz konusu uyuşmazlıkta dava değeri altında olduğu için Tüketici Mahkemesi önüne getirilememekte ve bu tüketicinin zararının tazmini maksadı havada kalmakta, haklar zayi olmaktadır. Genel mahkemelere başvurarak bu tazminin sağlanacağı düşünülse de bu kez de usul ekonomisine ters düşen sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Şöyle ki; bazı uyuşmazlığa konu malların değerleri dava açma harç ve masraflarının bile altında kalmakta, bu da iş yoğunluğu teşkil ederken usul ekonomisinede ters düşmektedir. Fakat her ne kadar tazmini gereken bu hakların bedelleri düşükte olsa zayi olan bir haktır ve hukuk düzeni bunu korumakla yükümlüdür.

Kanundaki giderilmesi gereken boşluk ve sıkıntılar sadece bununla da sınırlı değildir. Maldaki ayıbın tesbiti, tüketicinin seçimlik haklardan hangisini kullanacağı hakkında kanunda bazı açıklamalarda bulunmuştur. Şöyle ki;

Ayıplı malın misli ile değiştirilmesi veya bedelsiz tamiri seçimlik hakları, satıcı için orantısız güçlükler meydana getiriyor ise tüketici sözleşmeden dönme ve ayıp oranında indirim talep edebilir. Kanun metni;

Madde 11/3) Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir. Orantısızlığın tayininde malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar dikkate alınır.

Kanun koyucu ilk cümlenin birinci kısmında tüketicinin misli ile değiştirme ve ücretsiz onarım haklarını kullanırken satıcıya orantısız güçlükler getirilmesi halini ele alırken, bu noktada tüketicininde diğer haklarını kullanmasını da yine bir serbestiye bırakmış ve çelişkiye düşmüştür. Yani eğer bu orantısız güçlük müessesesi getirilmiş ise tüketicide bu güçlük karşısında diğer seçim haklarını kullanması halini bir amir hüküm haline getirmesi gerekirken, serbestiye bırakılınca, kanun metninin hiçbir hükmü kalmamıştır. Burada satıcının da oratısız güçlükle aşırı mağduriyetine neden olunması ekonomik sisteme zarar verebilir ve çalışma barışını bozabilir mantığı güdülmüş olabilir ve fakat sonuç olarak bir amir hükme bağlanmaması kanunda eksikliğe ve bir mantık silsilesi bozukluğuna mahal vermiştir.

Yargıtay Hukuk Genel kurulunun 2009/4-441E 2009/444K 21/10/2009 tarihli kararında;

''Dava ayıp oranında bedel indirimi veya ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Tüketici onarım hakkını kullanmışsa, garanti süresi içinde sık arızalanma nedeniyle maldan yararlanamamasının süreklilik arz etmesi veya tamir için öngörülen azami sürenin aşılması veya tamirin mümkün olmadığının anlaşılması hallerinde diğer seçimlik haklarını kullanabilir. Satıcı, bu talebi reddedemez. Tüketici doğrudan değiştirme hakkını da kullanabilir.Dosya kapsamından, satın alınan yeni aracın tesliminden sonra araçta pek çok arızanın meydana geldiği, bir çok parçasının değiştiği, tamir sonrası aracın orjinal halini kaybettiği, tüketicinin araca duyduğu güveni yitirdiği anlaşılmaktadır. Aracın yenisini isteme koşulları gerçekleşmiştir. ''

Bu karar da bize gösteriyor ki altı çizili bölüm incelendiğinde ayıplı malın tamiri sonrası mala olan güvenin azalması, malın orjnal halini kaybetmesi hallerini tüketicinin bir defa seçimlik hakkını kullanmışken ikincisini de kullanabilmesine dayanak yapmıştır.

Bu ve benzeri birçok karar bulunurken kanun koyucunun iş bu matığa ters düşecek şekilde madde metni oluşturarak, satıcıyı orantısız güçlüğe karşı koruma altına almaya çalışması bile ekonomik barışın sağlanması ilkesi çerçevesinde makul görülebilir ve fakat ikinci kısımdaki hükümsüzlük düşük bir metin yapısı oluşturmuştur.

Tüm bu anlatılanlardan bahisle söylenebilecek en önemli konu ise tüketicinin anılı bu konularda profesyonel bir hukuki yardım almasıdır. Zira yazımızda da bahsettiğimiz üzere kanun metni ve uygulama da ki aksaklıklar yüzünden bir çok hak zayi olmaktadır. İş bu yazının amacına ulaşması dileklerimle...


AV. MAHMUT TOPAL (0553 353 82 84) (mahmuttopal1989@gmail.com)

Bu bilgilendirme yazısı tarafımca hazırlanmış olup tüketicinin bilgilendirilmesi amacına hasredilmiştir. izinsiz basım yada yayını halinde gerekli hukuki müeyyidelere başvurulacağını da belirterek şimdiden amacına ulaşması dileklerim...


[/left][/right]
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Ayıplı Mal" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Mahmut Topal'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
08-11-2014 - 19:58
(3459 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 1 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 1 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
21566
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 20 saat 42 dakika 11 saniye önce.
* Ortalama Günde 6,23 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 14579, Kelime Sayısı : 1970, Boyut : 14,24 Kb.
* 2 kez yazdırıldı.
* 2 kez indirildi.
* 3 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1806
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,03231907 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.