Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Kentsel Dönüşüm Uygulamalarında Sınırlı Ayni Hak Tesisi

Yazan : Araş. Gör. Necip Taha Gür [Yazarla İletişim]
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı

Yazarın Notu
"Kentsel Dönüşüm Hukuku" adlı eserin 143 ila 156 sayfaları arasında yayınlanmıştır. Eserin tam metni için bkz. http://www.istanbul.edu.tr/idarehukuku/belgeler/kentseldonusumhukuku.pdf

KENTSEL DÖNÜŞÜM UYGULAMALARINDA SINIRLI AYNİ HAK TESİSİ



GİRİŞ
Kentsel dönüşüm alanındaki düzenlemelerde sınırlı ayni hak tesisi, tarihi nitelik arzeden yapıların aslına uygun olarak yenilenmesi amacıyla gerçekleştirilen uygulamalar olmasının yanı sıra, kentsel dönüşüm alanlarına müdahale için kamulaştırmaya alternatif bir uygulama şekli olarak karşımıza çıkmaktadır. Mülkiyet hakkına nazaran sahibine daha sınırlı ve dar yetkiler tanıyan sınırlı ayni haklarda, mülkiyet hakkının sahibine verdiği yetkilerin bir veya birkaçı sınırlı ayni hak sahiplerine verilmek suretiyle, yararlanma hakkı tanınmaktadır. Sınırlı ayni haklar Medeni Kanun temelinde; irtifak hakkı, taşınmaz yükü ve rehin olmak üzere üç çeşittir.
I. Hukuki Dayanak
Kentsel dönüşüm alanında ilk kanuni düzenlemelerden sayılabilecek 5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun’un 4. ve 5 maddelerinde sınırlı ayni hak tesisini hüküm altına alan düzenlemelere rastlanılmaktadır. Kanun’un “Taşınmaz tasarruflarının kısıtlanması ve kamulaştırma” başlıklı 4. maddesinin 4. fıkrasında1, yenileme alanlarında2 yapılacak kamulaştırmaya alternatif olarak, amaç için uygun olduğu takdirde sınırlı ayni hak tesisi yoluna gidebileceği hüküm altına alınmıştır. Yine aynı Kanun’un “Sınırlı ayni hak tesisi” başlıklı 5. maddesinde3 ise, tarihi eser niteliğindeki yapıların yenilenmesi maksadıyla, söz konusu mallar üzerinde özel hukuk kişileri lehine sınırlı ayni hak kurulmasına ilişkin hüküm mevcuttur. Dolayısıyla 5366 sayılı Kanun’da, özel hukuk kişilerine ait taşınmazlar üzerinde idare lehine sınırlı ayni hak kurulmasının yanı sıra kamu malları üzerinde özel hukuk kişileri ve idareler lehine sınırlı ayni hak tesis edilebileceği düzenlenmiştir.
Kentsel dönüşüm alanında en son kanuni düzenleme olan 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un “Uygulama İşlemleri” başlıklı 6. maddesinin 5. fıkra (d) bendinde4 ise, riskli yapılara, rezerv yapı alanlarına ve riskli yapıların bulunduğu taşınmazlar üzerinde Bakanlık tarafından tesis edilecek sınırlı ayni haklara işaret edilmektedir.
Söz konusu kanuni düzenlemeler incelendiğinde, özel hukuk kişilerine ait taşınmazlar üzerinde ve kamu malları üzerinde özel hukuk kişileri ve idareler lehine sınırlı ayni hak tesisinin düzenlendiği görülmektedir.
II. Özel Hukuk Kişilerine Ait Taşınmazlar Üzerinde Sınırlı Ayni Hak Tesisi
A. Genel Açıklama
Özel hukuk kişilerinin taşınmazları üzerinde, kamu gücü ile idareler lehine sınırlı ayni hak tesisine imkan veren Anayasa’nın 46. maddesi, kamulaştırma işleminin mülkiyet hakkının malike tanıdığı bir takım yetkilerde kısıtlamaya gidilerek gerçekleştirilebileceğini düzenlenmektedir. Buna göre, devlet ve kamu tüzel kişileri kamu yararının gerektirdiği durumlarda, özel kişilere ait taşınmazların tamamını veya bir kısmını kamulaştırabileceği gibi üzerinde idari irtifaklar da kurulabilir. Başka bir ifadeyle kamulaştırma, taşınmazın tamamı veya bir kısmının kamulaştırılması olarak biçimsel bir kamulaştırma olabileceği gibi, mülkiyet hakkından doğan birtakım yetkilerin kısıtlanması şeklinde içeriksel bir kamulaştırma yani sınırlı ayni hak çeşidi olan irtifak hakkının kurulması şeklinde de olabilir.
Taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkilerin sınırlanması şeklindeki kamulaştırma işlemi, Anayasa md. 46’da ifade bulduğu üzere, idari irtifak olarak adlandırılmaktadır. Ancak belirtmek gerekir ki, özellikle Fransız Hukuku kaynaklı eserlerden hareketle bu tip bir kamulaştırma işlemi idari irtifak kurma olarak değerlendirilmeyip, esasında mülkiyete kamu yararı amacıyla getirilen genel nitelikteki sınırlandırmaları idari irtifak olarak kabul eden görüşlerin5 mevcudiyetinin yanı sıra –ki bu görüşlerden Gözler’e göre Anayasa md. 46’daki idari irtifak tabiri yanlıştır-, mevcut Anayasa hükmü ve bu konudaki yargı kararlarının6 ışığında bir değerlendirmeyle, kamulaştırma yoluyla idare lehine irtifak hakkı kurulmasını idari irtifak olarak adlandıran görüşler7 kanaatimizce daha isabetli gözükmektedir. Zira “idari irtifak” kavramının ilk olarak hukuk düzenimizde yer aldığı 1961 Anayasası 38. madde ve mevcut Anayasa 46. madde hükmü idari irtifakı kamulaştırma başlığı altında düzenlemiş ve belli taşınmazlar üzerinde idareler lehine tanınan hakları idari irtifak olarak adlandırmıştır. Ayrıca Anayasa md. 35 hükmü çerçevesinde mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla sınırlanabileceğine ilişkin hüküm, mülkiyet hakkına yönelik genel ve objektif nitelikteki sınırlandırmayı anlatıyor iken, sırf idari irtifak kavramının karşılaştırmalı hukuktan farklı şekilde düzenlenerek, kamulaştırma başlığı altına yerleştirilmesi, kanun koyucunun takdirindedir. Yine yargı kararlarının büyük bir kısmı8 da, mülkiyet hakkına yönelik genel nitelikteki sınırlandırmaları idari irtifak olarak adlandırmamaktadır. Kanaatimizce idari irtifak kavramının karşılaştırmalı hukuktan farklı şekilde düzenlenerek, doktrin ve yargı kararları ışığında dönüştürülüp farklı bir boyut almasına engel gözükmemektedir. Aksi düşünce karşılaştırmalı hukuktaki düzenlemelerin “evrensel hukuk kaidesi” benzeri şekilde anlaşılması, iç hukuk mevzuatı ve içtihatlarının görmezden gelinmesi anlamına gelir.
Mevzuatımızda kamu gücü ile idare lehine kamulaştırma yoluyla sınırlı ayni hak kurulmasına imkan veren hükümler konusunda yukarıdaki değerlendirmeler yapılabilirken, 5366 sayılı Kanun ve 6306 sayılı Kanunda özel hukuk kişilerine ait mallar üzerinde idareler lehine tesis edilecek sınırlı ayni hak, usul ve amaçlar bakımından farklı şekilde düzenlemiştir. Aşağıda değerlendirme konusu yapılan yenileme alanlarındaki sınırlı ayni hak tesisi, Anayasa md. 46’dan temelini alarak Kamulaştırma Kanunu 4. madde9 hükmüne benzeyen, kamu gücüyle mülkiyet hakkını sınırlandıran bir işlem olarak anlaşılmamaktadır. Kamulaştırma Kanunu 4. maddede düzenleme altına alınan idari irtifaklar, kamulaştırmanın bir çeşidi olarak karşımıza çıkmaktadır. Halbuki, kentsel dönüşüm alanındaki kanunlardaki sınırlı ayni hak tesisi usulü, dönüşüm alanlarına müdahale içi kamulaştırmaya alternatif şekilde kullanılmaktadır.
B. 5366 sayılı Kanun’da İdare Lehine Sınırlı Ayni Hak Tesisi
Kentsel dönüşüm uygulamaları kapsamında, yenileme alanlarında amaç için uygun olduğu takdirde taşınmazın tamamı veya bir kısmının kamulaştırılması yerine, idare lehine belli birtakım yararlanma hakları tanınarak, istenen amacın gerçekleştirilmesi sağlanabilir. Amacın gerçekleştirilmesi bakımından sınırlı ayni hak tesisi yoluna gidilmesi gerekirken, taşınmazın tamamının kamulaştırılması, işlemi konu bakımından da hukuka aykırı hale getirir10. Ancak 5366 sayılı Kanun’da sınırlı ayni hak tesisi kamulaştırmaya alternatif şekilde düzenlenerek, il özel idareleri ve belediyelerin uygun gördükleri takdirde yenileme alanlarındaki taşınmazlar üzerinde sınırlı ayni hak tesis edebileceklerini hüküm altına almıştır11.
İncelediğimiz kanun hükmü, yenileme alanlarındaki taşınmazlar bakımından çeşitli sınırlamalara ve kamulaştırmaya ilişkin bir maddenin fıkrasıdır. Söz konusu madde tümüyle incelendiğinde, yenileme alanlarında idare tarafından müdahalede bulunabilmesi, başka bir ifadeyle idarenin tasarruf yetkisine sahip olabilmesi için, ayni hakka ihtiyacını karşılamaya yönelik hükümler göze çarpmaktadır. Yenileme alanına müdahalede bulunabilmesi için, idarenin söz konusu alanda mülkiyet hakkına sahip olması gerekmektedir. Mülkiyet hakkına ise genel olarak kamulaştırma yoluyla sahip olmaktadır. Ancak söz konusu alanda idare, bir sınırlı ayni hakka sahip olması durumunda da müdahalede bulunabilecektir12. İşte kanunun 4. madde hükmü, idarenin bu alanlarda tasarrufta bulunabilmesi için, bu ayni haklara sahip olabilmesinin şartlarını ortaya koymuştur. Bu bakımdan, 4. madde 3. fıkra hükmünde belirtilen, “Yenileme alanlarında bulunan yapıların boşaltılması, yıkımı ve kamulaştırılmasında anlaşma yolu esastır” ilkesi, idarenin tasarrufta bulunması için gerekli ayni hakka sahip olması bakımından anlaşmanın esas alınması gerektiğini ortaya koymaktadır. İdare anlaşma sağlanamaması durumunda kamulaştırma yoluna başvuracaktır. Anlaşma ise, uygulama yönetmeliği md. 23 hükmünde belirtildiği üzere “…uzlaşılacak bedel üzerinden taşınmazın yetkili idareye satılması, idareye ait bir başka taşınmaz malla takas veya trampa yoluyla devredilmesi veya projenin gereklerine uygun olması halinde bedel karşılığı sınırlı ayni hak tesis edilmesi veya yetkili idarece öngörülecek diğer anlaşma yollarıyla yapılır”. Dolayısıyla, 4. madde hükmündeki sınırlı ayni hak tesisi, idare ile yenileme alanında taşınmazı bulunan malik arasında yapılacak anlaşma gereğince ve bir bedel karşılığında yapılacaktır. Dolayısıyla kamulaştırma yoluna başvurmadan önce taraf iradelerine öncelik verilmektedir. Ayrıca kurulan sınırlı ayni hak kamulaştırma yoluyla olarak değil, taraflar arasında yapılacak anlaşma gereğince bir bedel karşılığında olmaktadır.
Sınırlı ayni hak anlaşma yoluyla kurulamadığı takdirde kamulaştırma yoluna başvurulacağı hükümde belirtilmektedir. Burada değerlendirilmesi gereken bir husus, kamulaştırma yoluna başvurulduğu takdirde satın alma usulünün uygulanıp uygulanmayacağı, eğer uygulanacak ise, başlangıçta yapılması öngörülen anlaşma ile satın alma usulündeki anlaşma arasında farktır. İlk olarak kamulaştırma yoluna başvurmadan önce anlaşma yoluna gidilerek yenileme alanında idare lehine sınırlı ayni hak kurulmaktadır. Hükümde belirtildiği üzere bu hak, intifa hakkı veya üst hakkı kurulması şeklinde olabilir. Taşınmaz maliki bu anlaşmaya razı olduğu takdirde idare lehine sınırlı ayni hak kurulmaktadır. Kanaatimizce kurulan sınırlı ayni hak Medeni Kanun anlamında kurulan haklardan farklı şekilde anlaşılmamalıdır. Ayrıca 5366 sayılı Kanun’da açık bir şekilde söz konusu hakların Medeni Kanun hükümlerine göre kurulması gerektiğini ifade etmektedir. Bu bakımdan idare ile taşınmaz maliki arasında sınırlı ayni hak tesisini konu edinen anlaşmayı da idarenin özel hukuk sözleşmesi olarak kabul etmek gerekir. Zira sözleşmenin konusu kamu hizmetinin yürütülmesine ilişkin olmamakla birlikte anlaşmada özel hukuku aşan bir şart görülmemektedir. Değerlendirilmesi gerekli ikinci husus, anlaşma sağlanamadığı takdirde başvurulan kamulaştırma yolunda, satın alma usulündeki anlaşmadır. 5366 sayılı Kanun’daki hüküm kamulaştırmanın uygulanması gerektiğini hüküm altına aldığına göre, tüm süreci bu kapsama dahil etmektedir. Dolayısıyla, başlangıçta anlaşma yoluna yanaşmayan malik, kamulaştırma yoluna başvurulduğu takdirde satın alma usulüyle taşınmazını idareye bırakabilir. İki anlaşma arasında, idarenin taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hakka sahip olması ve taşınmazın mülkiyetine sahip olması gibi önemli bir fark bulunmaktadır.
Sınırlı ayni hak tesisi bakımından yetkili kurum, il özel idareleri ve belediyelerdir. Ancak belirtmek gerekir ki, 6 Aralık 2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan 6360 sayılı Kanun kapsamında tüzel kişiliği kaldırılan il özel idareleri bakımından özel durum Kanun’un 3. madde 2. fıkrasında13 belirlenmiştir. Hükümden hareketle, il özel idarelerinin kaldırıldığı İstanbul, Kocaeli gibi şehirlerde, il özel idaresinin yapması gereken sınırlı ayni hak tesis işlemini büyükşehir belediyeleri yapacaktır. İlçe belediye sınırları içerisinde ise yetki bakımından bir problem gözükmemektedir.
Usul bakımından kanuna ilk olarak bakıldığında, kamulaştırılmaya alternatif olarak kamulaştırma yoluyla sınırlı ayni hak tesisi yoluna gidilebileceği düşünülebilirse de bu usulün; yenileme alanında idarenin tasarruf yetkisine sahip olabilmesi için, anlaşma yoluyla uzlaşılacak bir bedel üzerinden, projenin gereklerine uygun olması halinde taşınmaz üzerinde idare lehine sınırlı ayni hak tesis edilmesini konu edindiğini görmekteyiz. Yukarıda değerlendirdiğimiz 4. madde hükmü ve uygulama yönetmeliği 23. madde bu şekilde bir anlaşılmayı gerekli kılmaktadır.
İdareyi bu yönde işlem yapmaya sevkeden düşünce tarzı, kanun lafzında “uygun gördükleri takdirde” şeklinde belirlenmek suretiyle, geniş bir sebep unsuru kabul edilmiştir. Bu uygunluk, uygulama yönetmeliği 23. madde hükmünde, “proje gereklerine uygunluk” olarak anlaşılmaktadır. Bu kapsamda örneğin, yenileme alanında faaliyet yürütülmesi amacıyla bir taşınmaz üzerinde prefabrik yapı inşa etmek için, inşa edilecek taşınmaz üzerinde idare lehine üst hakkı kurulması yoluna gidilebilir.
Sınırlı ayni hak tesisi ile taşınmaz mülkiyetinden doğan birtakım haklar idare lehine sunulmakta ve dolayısıyla taşınmaz malikinin mülkiyet hakkı sınırlandırılmaktadır. Bu sınırlandırmayı ise Medeni Kanun hükümlerine göre idare lehine intifa veya üst hakkı kurulması yoluyla gerçekleştirilmektedir. Burada esasında dikkat edilecek nokta, sınırlı ayni hakkın Medeni Kanun hükümlerine göre kurulmasıdır. Dolayısıyla bu uygulama işlemi neticesinde, idare lehine bir medeni irtifak hakkı kurulmaktadır. Kamulaştırma yoluyla ve kamu gücü etkisiyle kurulan bir idari irtifakın varlığından söz edilemez.
C. 6306 Sayılı Kanun’da İdare Lehine Sınırlı Ayni Hak Tesisi
Afet Riski Altındaki Taşınmazların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un “Uygulama İşlemleri” başlıklı 6. maddesinde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından riskli yapılara, rezerv yapı alanlarına ve riskli yapıların bulunduğu taşınmazlara ilişkin sınırlı ayni hak tesis etmeye yetkili kılınmıştır. Dolayısıyla burada idare lehine kurulan bir sınırlı ayni haktan bahsedebiliriz.
5366 sayılı Kanun’da belirtilen sınırlı ayni hak tesis işlemine benzer şekilde, 6306 sayılı Kanun’da da, kentsel dönüşüm uygulamalarında alternatif usuller öngörülmektedir14. Bu bakımdan 5366 sayılı Kanun’daki sınırlı ayni hak tesisi usulü, 6306 sayılı Kanun’a aykırı bir hüküm içermediğinden, uygulama konusu olabilir. Yetki hükümleri bakımından ise 6306 sayılı Kanun’da, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkili kılınmıştır.
II. Kamu Malları Üzerinde Sınırlı Ayni Hak Tesisi
A. Genel Açıklama
Kamu malları üzerinde özel kişiler lehine sınırlı ayni hak kurulması, malın kullanım hakkının kısıtlayacağı ve tahsisin etkilenmesine neden olabileceği düşüncesiyle, Fransız hukukundaki yerleşmiş klasik görüşe göre kabul edilmemekte idi15. Ancak özel kanuni düzenlemelerle bu kuralın aksinin kararlaştırılabileceği kabul edilmektedir16. Zira kamu malları üzerinde sınırlı ayni hak kurulamayacağı ilkesi anayasal bir ilke değildir17.
Türk hukuk doktrininde kamu malları üzerinde sınırlı ayni hak kurulamayacağı ilkesi hakim iken, bu konuda yazılmış makalede, doktrin ve içtihatların bu konuda henüz kesin cevaplarını vermediğinden bahsedilerek, yeni ihtiyaçların ister istemez, bu tür meseleleri Türk hukukunun gündemine getireceği belirtilmiştir18. “Ekonomik faaliyetlerin ve finans imkanlarının zorlaması, özel kişilerin kamu hizmetlerinin kuruluşunda ve görülüşünde, büyük bayındırlık faaliyetlerinin gerçekleştirilmesinden yer aldığı rol, finansman sağlaması için gösterilmesi gereken karşılık, yapılan yatırımın büyüklüğü, beraberinde daha güvenceli ve uzun süreli yararlanma taleplerini getirdiğinden19, kamu malları üzerinde özel kişiler lehine sınırlı ayni hak kurulması işlemleri de mevzuatta düzenleme altına alınmıştır. Çalışmamızda incelediğimiz kentsel dönüşüm uygulamalarında da, belli bazı ihtiyaçlar sebebiyle kamu malı niteliğindeki eserler üzerinde özel kişiler lehine sınırlı ayni hak kurulması kanuni zemine dayandırılmıştır.
B. 5366 Sayılı Kanun’da Özel Kişi Lehine Sınırlı Ayni Hak Tesisi
1. Genel Açıklama ve Ön Koşullar
Tarihi nitelikteki eserlerin kamu malı niteliği konusunda tartışmalar bulunmakla beraber20, bu eserlerin niteliği gereği kamu malı olduğu kabul edilmektedir21. Zira bu tip eserler, toplum için taşıdığı önem nedeniyle kamu malı olarak özel bir düzenlemeyi zorunlu kılmakta ve bu mallar kökenindeki genel tahsis neticesinde kamu malı olmaktadırlar22. Ancak bu genel tahsis, Anayasa ve kanunlardaki düzenlemelerle şartları belirlenerek, tarihi eserlerin kamu malı statüsünde değerlendirmesinde kendini göstermektedir. Nitekim 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu md. 5 hükmünde “Devlete, kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlar ile özel hukuk hükümlerine tabi gerçek ve tüzelkişilerin mülkiyetinde bulunan taşınmazlarda varlığı bilinen veya ileride meydana çıkacak olan korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları Devlet malı niteliğindedir” denilerek bu tip eserler, niteliğine bağlı olarak kanun hükmü uyarınca kamu malı sayılmaktadır23. Bu bakımdan 5366 sayılı Kanun lafzında geçen “Kamu kurum ve kuruluşlarının ellerinde bulunan tarihi eser niteliğini haiz bina ve müştemilatı” nın kamu malı kategorisinde değerlendirilerek madde hükmü aracılığıyla irdelenmesi gerekmektedir.
5366 sayılı Kanun hükmünde, kamu kurum ve kuruluşlarının ellerinde bulunan bina ve müştemilat denmek suretiyle, kamuya ait malların madde hükmü kapsamına girdiğinden bahsedilmektedir. Bu bakımdan md. 5 hükmünün uygulanması için ilk olarak tarihi niteliği haiz bir bina ve müştemilatının varlığı gerekir.
İkinci ön koşul ki -bu esas itibariyle tahsis başlığı altında değerlendirilebilir- bu eserlerin tarihi özelliklerine uygun restore ettirmek, tarihi özelliklerini korumaktır. Kanun, restore ettirmek ile tarihi özelliklerini koruma arasında “ve/veya” bağlaçlarını kullanarak, her iki koşuldan birinin varlığı halinde de md. 5 hükmünün uygulanabileceğini ifade etmektedir. Bu hükümden hareketle restore ettirme amacı olmaksızın yalnızca mevcut eseri koruma amacıyla bu eserler üzerinde yararlanma hakları tanınabileceğine ulaşılabilir.
Restore ettirme ve tarihi özelliklerini koruma amacıyla kamu malı üzerinde sınırlı ayni hak kurulması tahsis bağlamında, yukarıda belirttiğimiz üzere bu tip malların kökeninde genel bir tahsisin olduğu bilgisiyle birleştirilmelidir. Kökenlerindeki tahsisin amacının ise, bu eserlerin mevcudiyetinin korunması ve dolayısıyla sonraki nesillere aktarılması olarak belirlendiğinde, restore ettirme ve özelliklerini koruma amacıyla belli kişi ve kurumlar lehine sınırlı ayni hak kurulmasını, tahsisle bağdaşır olarak görmek gerekir. Esasında bu belirleme, başlangıçta değindiğimiz kamu malları üzerinde sınırlı ayni hak kurulamayacağı ilkesinin temel endişesi olan “tahsisin zedeleneceği” fikrini de dışarıda bırakmaktadır. Dolayısıyla denilebilir ki, restore ettirme ve tarihi özelliklerini koruma amacıyla tarihi eserler ve müştemilatı üzerinde sınırlı ayni kurulması, bu malların tahsis amacıyla bağdaşmaktadır24.
Üçüncü ön koşul ise, söz konusu tarihi eserlerin ilgili kamu kurum ve kuruluşların mülkiyetinde kalmaya devam etmesidir. Zira, madde hükmü esas itibariyle bu mallar üzerinde özel kişiler lehine yararlanma hakları tanınmasını düzenlemekte, mülkiyetin kamuda kalmasını sağlamaktadır.
2. Kapsam ve Usul
İlk olarak tarihi bina ve müştemilatı üzerinde lehine sınırlı ayni hak kurulabilecek özel hukuk kişileri 5366 sayılı Kanun md. 5 hükmünde, eğitim, sağlık, kültür ve sosyal amaçlı olmak üzere kamu yararına çalışan dernekler, vakıfların yanı sıra ticarî faaliyetlerde kullanılmak üzere gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri olarak sayılmıştır. Bu hüküm çerçevesinde, yukarıda belirlediğimiz ön koşullara ek olarak, eğitim, sağlık, kültür ve sosyal amaçlı kamu yararına çalışan dernekler lehine sınırlı ayni hak tesis edilebilir. Önemli husus, derneğin kamu yararına çalışan dernek sayılması gerektiğidir25. Bu kapsamda örneğin, Sultanahmet Camii Koruma ve İhya Derneği, Türk Bilim Tarihi Kurumu Derneği kamu yararına çalışan dernekler listesindedir26. Hükmün devamında vakıflar lehine de yukarıdaki ön koşullara bağlı olarak sınırlı ayni hak tesis edileceği hüküm altına alınmıştır.
Hükmün devamında Tarihi bina ve müştemilat üzerinde gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri lehine sınırlı ayni hak kurulabileceği belirtilmiştir. Ancak gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri bakımından ticari faaliyetlerde kullanılmak gibi bir şart öngörülmesi, restore ettirme ve tarihi özelliklerini koruma ön koşuluna ek olarak, sırf bu kişi ve kurumlar bakımından uygulanması gerekli ikinci bir şart olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kanunda ayrıca bazı kamu kurum ve kuruluşları lehine de sınırlı ayni hak kurulabileceğinden bahsedilmiştir, ancak bu hususu ayrı bir başlık altında inceleyeceğiz.
Özel hukuk kişileri lehine sınırlı ayni hak tesisinin usulüne ilişkin, ikinci fıkradaki27 uygulanacak mevzuat dışında açık bir düzenleme gözükmemektedir. İncelediğimiz hükme benzer bir uygulama 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu 14. madde hükmünde28 düzenlenmiştir. Hükümde, özel hukuk kişilerinin tarihi eserlerden yararlanması29 hususu Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın iznine bağlanmıştır. 5366 sayılı Kanun düzenlenmesinde ise, böyle bir izin müessesine yer verilmemiştir. Ayrıca bu yararlandırmanın esas, usul, bedel ve kullanma süresi gibi durumları, bu konuda bir sözleşme yapılması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu bakımdan, özel kişiler lehine sınırlı ayni hak tesisini konu alan bir sözleşme yapılması gerektiğini söyleyebiliriz. Burada akla gelen soru, sınırlı ayni hak tesisi içeren sözleşme için bir ihale açılmasının gerekliliği sorunudur. İdarenin özel mallarını kiraya verirken dahi Devlet İhale Kanunu’ndaki usul ve esaslara tabi olmasından hareket ederek, tarihi eser niteliğindeki binalar üzerinde sınırlı ayni hak tesisini öngören bir ihalenin açılması gerekliliği ileri sürülebilir30. Bu bakımdan madde hükmündeki dernek, vakıf ve ticari faaliyet amacındaki gerçek ve özel hukuk kişileri, kamu kurum ve kuruluşları tarafından açılacak ihale şartlarını taşımaları kaydıyla, kendileri lehine sınırlı ayni hak tanınacaktır. Ancak eğitim, sağlık, kültür ve sosyal amaçlı olmak üzere kamu yararına çalışan dernek ve vakıflar31 ile ticari faaliyette bulunma amacındaki gerçek ve özel hukuk tüzel hukuk kişileri arasındaki tercihin neye göre yapılması gerektiği ayrı bir sorun olarak gözükmektedir. Şöyle ki, hükmün yalnızca ticari faaliyette bulunmak isteyen özel hukuk kişilerini kapsaması durumunda, bu kişiler açısından ihale açılması gerektiği savunulabilir. Zira tarihi eseri restore etme veya mevcut özelliklerini koruma ön koşulu yanında, kâr sağlama amacı güden bu kişiler bakımından, objektiflik ve rekabeti sağlamak için ihale açılması uygundur. Ancak kamu yararına çalışan dernekler ve vakıfların bu konuda ticari bir gayesi bulunmamakta, yalnızca bu eserleri restore ettirerek veya mevcut durumlarını koruyarak belli bir süre boyunca yararlanmaktadırlar. Örneğin, restore ettirilen tarihi bir binanın öngörülen süre boyunca vakfın genel merkezi olarak belirlenmesi gibi. Esasında burada kamu yararı ile kâr amacı güden özel yararın karşı karşıya gelmesi söz konusu olmaktadır. Bu bakımdan yukarıda belirtilen amaçlardaki dernek ve vakıflar ile ticari faaliyet amacındaki gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri arasında bir ayrım yapılarak ihalenin her iki grup içinde yapılması gerekmektedir. Kanaatimizce kanun lafzında “ile ticari faaliyetlerde kullanılmak üzere gerçek ve özel hukuk kişileri” lehine sınırlı ayni hak kurulmasının hükmün son aşamasında belirtilmesi, yukarıdaki ayrımın yapılması gerekliliğine gerekçe gösterilebilir. Aksi durumda maddi bakımdan bir dernek veya vakıftan çok daha iyi durumda olabilecek bir şirketin restore ettirterek ticari faaliyette bulunacağı tarihi binalar, tarihi dokusunu kaybedip ticari merkezler olarak ortaya çıkabilir. Belki de kendi görüşümüzü hemen yıkmaya başlarsak, Kanun’un amaç ve kapsam başlık 1. madde hükmündeki, “…yıpranan ve özelliğini kaybetmeye yüz tutmuş; kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurullarınca sit alanı olarak tescil ve ilan edilen bölgeler ile bu bölgelere ait koruma alanlarının, bölgenin gelişimine uygun olarak yeniden inşa ve restore edilerek, bu bölgelerde konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanları oluşturulması…” amacının, ticari faaliyette bulunma gayesindeki gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri lehine sınırlı ayni hak kurularak sağlanabileceği iddia edilebilir.
C. 5366 sayılı Kanun’da İdare Lehine Sınırlı Ayni Hak Tesisi
Kanun’un 5. maddesinde, eğitim, sağlık, kültür ve sosyal amaçlı olmak üzere kamu yararına çalışan dernek ve vakıflar ile ticari faaliyette kullanmak üzere gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri dışında, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile üniversiteler lehine de yukarıda belirttiğimiz ön koşullar çerçevesinde sınırlı ayni hak kurulabileceği düzenlenmektedir. Ancak idareler lehine tanınan sınırlı ayni haklar bakımından hangi usulün benimseneceği belirlenmelidir. Özel hukuk kişileri bakımından, kamu malından yararlanma için Devlet İhale Kanunu’ndaki ihale usulünün benimsendiğini yukarıda belirtmiştik. Fakat idareler lehine sınırlı ayni hak tesisi için böyle usulün benimsenmesi kanımca düşünülemez. Belirtilen nitelikteki tarihi binaya sahip kamu kurum ve kuruluşu, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile doğrudan bu konuda bir sözleşme akdetme yoluna gidecektir. Yapılan protokol çerçevesinde ise sınırlı ayni hakkın bedel ve süresini belirlemeye gidilir.
Belediye Kanunu’nun32 “diğer kuruluşlarla ilişkiler” başlıklı 75. madde (d) bendi hükmüne göre, “Kendilerine ait taşınmazları, aslî görev ve hizmetlerinde kullanılmak üzere bedelli veya bedelsiz olarak mahallî idareler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına devredebilir veya süresi yirmibeş yılı geçmemek üzere tahsis edebilir. Bu taşınmazlar aynı kuruluşlara kiraya da verilebilir. Bu taşınmazların, tahsis amacı dışında kullanılması hâlinde, tahsis işlemi iptal edilir. Tahsis süresi sonunda, aynı esaslara göre yeniden tahsis mümkündür”. Hükme ilk bakışta, belediyeye ait tarihi bir binanın restore ettirme amacıyla bir örneğin üniversite lehine 25 yılı geçmemek üzere sınırlı ayni hak kurarak tahsis edebileceği düşünülebilir. Ancak aynı kanun 18. madde (e) bendinde, belediye meclisi görevleri sıralanırken, “Taşınmaz mal alımına, satımına, takasına, tahsisine, tahsis şeklinin değiştirilmesine veya tahsisli bir taşınmazın kamu hizmetinde ihtiyaç duyulmaması hâlinde tahsisin kaldırılmasına; üç yıldan fazla kiralanmasına ve süresi otuz yılı geçmemek kaydıyla bunlar üzerinde sınırlı aynî hak tesisine karar vermek” gösterilmiştir. 5366 sayılı Kanun 5. madde hükmünde de hem özel hukuk kişileri hem de idareler lehine sınırlı ayni hak kurulmasında, süre bakımından hangi hükmün uygulanacağı tartışılmalıdır. Kanaatimizce 75. madde hükmü kapsamındaki devredilecek taşınmazın asli görev ve hizmetlerde kullanılmak şartıyla tahsis edilmesi lafzı, sınırlı ayni hak kurulmasında daha geniş bir yararlanmayı ifade etmektedir. Aşağıda belirteceğimiz üzere, sınırlı ayni hak kurulmak suretiyle yararlandırma, kamu malından daha güvenceli ve ek imkan getiren yararlanmayı sağlar. Bu bakımdan özellik gösteren bir tahsis olarak kabul edilebilir. 5366 sayılı Kanun 5. madde 2. fıkra hükmünde geçen, söz konusu sınırlı ayni hakların Medeni Kanun hükümlerine göre kurulması ise bu güvencenin temelidir. Bu itibarla Belediye Kanunu 18. madde hükmü sınırlı ayni hak tesis etme konusunda genel bir hüküm olması nedeniyle, Belediye’ye ait bir tarihi binanın üzerinde özel hukuk kişileri veya idareler lehine, belediye meclisi tarafından alınan kararla otuz yıla kadar sınırlı ayni hak tesis edilebilir.
D. Tesis Edilen Sınırlı Ayni Hakkın Niteliği
Kamu malları üzerinde tesis edilen sınırlı ayni hakların, tahsisin belirleyiciliği ve önceliği nedeniyle, medeni hukuktaki ayni haklar bakımından birtakım farklılıklar göstereceği açıktır. Zira, idare tahsisle bağdaşmaz hale gelen, tahsise engel olan veya tehlikeye düşüren yararlanma hakkını, sınırlı ayni hak niteliğinde de olsa sona erdirebilecektir33. Dolayısıyla kanunlarda Medeni Kanun hükümlerine uygun şekilde sınırlı ayni hak tesis edileceğine ilişkin hükümler, sadece süre ve güvence bakımından ek bir imkan getirecektir34. 5366 sayılı Kanun md. 5/2’de belirtildiği üzere, “Sınırlı ayni hak tesisi ile ilgili esas ve usuller ile bedeli ve kullanma süresi, ilgili belediye veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından Türk Medeni Kanunu35, İl Özel İdaresi Kanunu36, Belediye Kanunu37 ve ilgili diğer mevzuat çerçevesinde belirlenir”. Görüldüğü üzere 5366 sayılı Kanun’da da tesis edilen irtifakın bedeli ve süresi ile ilgili olarak Medeni Kanun hükümlerine atıf yapılmıştır. Bu itibarla doktrinde savunulduğu üzere, Medeni Kanun hükümleri uyarınca kamu malları üzerinde sınırlı ayni hak kurulması esasında, belirli biçimlerde sürekli ve/veya daha güvenceli yararlanma hakkı sağlanması amacındadır. Bu sebepledir ki tarihi eser niteliğindeki bir bina üzerinde sınırlı ayni hak kurulması esas manada, kamu malından özel istisnai yararlanma biçimidir. Bu yararlanma biçimine birtakım ek güvenceler getirmek maksadıyla Medeni Kanun hükümlerine göre sınırlı ayni hak kurulmaktadır.
Kamu malları üzerinde kurulan irtifakın niteliği konusunda, Danıştay’ın 1981 yılında vermiş olduğu kararda38, özel hukuk kişilerine verilen izin ve imtiyazlar sonucunda kazanılan haklar “idari ayni hak” olarak ifade edilmiştir. Aynı kararda, söz konusu sınırlı ayni hakkın Medeni Hukuk anlamındaki bir ayni haktan farklı nitelik arzettiği belirtilmiştir. Onar, idari ayni hak terimini, kamusal maldan özel-istisnai şekilde olan tüm yararlanma biçimlerini kapsayan biçimde kullanmaktadır39. Oysa Gülan’a göre, “idari ayni haklar terimini, tüm özel-istisnai yararlanma halleri için değil, sadece kanunlarla getirilmiş, medeni hukukun ayni haklara ilişkin terimleri ile ifade edilmiş, uzun süreli ve güvenceli özel yararlanma biçimleri sonucu oluşan hukuki durumu ifade etmek için kullanmak gerekir”40. Kanaatimizce Gülan’ın tanımını yaptığı idari ayni haklar, 5366 sayılı Kanun’un 5. maddesi hükmü uyarınca tesis edilen sınırlı ayni hakları işaret etmektedir. Kanunla getirilme şartı, Medeni Kanun hükümlerine kurulması ve uzun süreli41 olarak tesis edilmesi, söz konusu sınırlı ayni hakların, idari ayni hak olarak kabul edilmesini gerektirmektedir.
Söz konusu haklar kamu tüzel kişileri lehine tesis edildiği takdirde idari ayni hak olarak adlandırılamaz. İdari ayni hak kamu malı üzerinde özel kişi lehine kurulmaktadır. Kamu malları üzerinde kamu tüzel kişileri lehine kurulan sınırlı ayni hakları ise tahsisin bir görünümü olarak kabul etmek gerekir.
SONUÇ
Kentsel dönüşüm uygulamalarında sınırlı ayni hak tesisinin iki görünümü vardır. İlk olarak 5366 sayılı Kanunun ruhuna da uygun şekilde, tarihi nitelikteki eserlerin restore edilerek topluma yeniden kazandırılması amacıyla özel hukuk kişilerine veya kamu tüzel kişileri lehine bir yararlandırma şekli olarak karşımıza çıkmaktadır. Özel hukuk kişileri lehine bu maldan yararlanmaya ilişkin sınırlı ayni hak tesisi, idari ayni hak olarak adlandırılmaktadır. Medeni Kanun hükümleri uyarınca kurulmaları sebebiyle, yararlanan açısından ek güvence ve imkanları sağlamaktadır. Kamu tüzel kişileri lehine bu hakkın tesis edilmesiyle o mal başka bir kamu tüzel kişisine tahsis edilmiş olmaktadır. Dolayısıyla bu haliyle tahsisin bir görünümü şeklindedir. Sınırlı ayni hak tesisinin kentsel dönüşümdeki ikinci görünümü, uygulama alanlarına müdahale aracı olarak kullanılmasıyla ortaya çıkmaktadır. 5366 sayılı Kanun’daki yenileme alanları, 6306 sayılı Kanun’da ise rezerv yapı alanlarına idarenin müdahalede bulunabilmesi için sahip olması gerektiği ayni hakkı sağlamanın bir yoludur. Bu alanlarda kamulaştırma yetkisine sahip olan idare, kamulaştırma yerine anlaşma yoluyla sınırlı ayni hak tesis ederek kentsel dönüşüme rızai bir katılım sağlamaktadır.

KAYNAKÇA


Ayaydın, Cem:
İdare Hukuku’na Giriş (I), Yenilik Basımevi, İstanbul 2008.

Bilgen, Pertev:

İdare Hukuku Ders Notları, İdare Malları, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, İstanbul 1996.

Cidecigiller, Aynur:
“İdari İrtifaklar”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kayseri 2010.

Çabri, Sezer:
İmar Kanunu Uyarınca Kamulaştırma, Legal Yayıncılık, İstanbul 2005.

Düren, Akın:
İdare Malları, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, Ankara 1975.

Gözler, Kemal:
İdare Hukuku, Ekin Kitabevi, c. II, 2. Bası, Bursa 2009.

Gülan, Aydın:
Kamu Mallarından Yararlanma Usulünün Tabi Olduğu Hukuki Rejim, Alfa 1999.

Günday, Metin:
İdare Hukuku, İmaj Yayıncılık, 10. Bası, Ankara 2011.

Kalabalık, Halil:
İmar Hukuku, Seçkin Yayınevi, c. II, 3. Bası, Ankara 2010

Karavelioğlu, Celâl/
Karavelioğlu, Erdem Cemil:
Açıklamalı-Uygulamalı-İçtihatlı- En Son Değişiklikler İle İmar Kanunu, Karavelioğlu Hukuk Yayınevi, c. I, 3. Bası, Ankara 2010.

Kubat, M. Doğan:

“Yenileme Alanları”, Yerel Siyaset, sy. 34, Ekim 2008, s. 74 s. 69-81.

Onar, Sıddık Sami:
İdare Hukukunun Umumi Esasları, İsmail Akgün, c. II, 3. Bası, İstanbul 1966.

Sancakdar, Oğuz:
Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Hukuku, Seçkin Yayınevi, 2. Baskı, Ankara 2012.

Üstün, Gül:
Kentsel Dönüşümün Hukuki Boyutu, On İki Levha, İstanbul 2009.

Yasin, Melikşah:
“İdari İrtifaklar”, MAÜHFD, sy. 2, 2005, s. 165-203.

“Kentsel Dönüşümün Hukuki Boyutu”, TBB Dergisi, sy. LX, 2005, s. 105-137.

Yaşar, Hasan Nuri:
İmar Hukuku, Filiz Kitabevi, İstanbul 2008.

Yayla, Yıldızhan:

“Kamu Malı Üzerinde İrtifak Tesisi” İHİD, Lütfi Duran’a Armağan, sy. 1-3, s. 357-364.




1 “İl özel idareleri ve belediyeler taşınmaz mülkiyetinin kamulaştırılması yerine, uygun gördükleri takdirde satın alma, kat karşılığı ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ilgili maddelerinde düzenlenen intifa hakkı veya üst hakkı kurulması yolu ile sınırlı aynî hak tesis edebilirler”.
2 Sit ve koruma alanı olarak tescil ve ilan edilen bölgeler ile bu bölgelere ait koruma alanlarının içinde, sınırları yetkili idarenin teklifi üzerine Bakanlar Kurulu'nca kabul edilerek belirlenen alanları ifade eder. (5366 sayılı Kanun Uygulama Yönetmeliği, Tanımlar)
3 (1) Kamu kurum ve kuruluşlarının ellerinde bulunan tarihi eser niteliğini haiz bina ve müştemilatı, tarihi özelliklerine uygun olarak restore ettirilmek ve/veya tarihi özellikleri korunmak ve mülkiyeti ilgili kamu kurum ve kuruluşunda kalmak suretiyle; eğitim, sağlık, kültür ve sosyal amaçlı olmak üzere kamu yararına çalışan dernekler, vakıflar, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve diğer kamu kurum ve kuruluşları ile üniversiteler ile ticarî faaliyetlerde kullanılmak üzere gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine sınırlı ayni hak olarak tesis edilebilir. (2) Sınırlı ayni hak tesisi ile ilgili esas ve usuller ile bedeli ve kullanma süresi, ilgili belediye veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından Türk Medeni Kanunu, İl Özel İdaresi Kanunu, Belediye Kanunu ve ilgili diğer mevzuat çerçevesinde belirlenir.
4 Bakanlık; Riskli yapılara, rezerv yapı alanlarına ve riskli yapıların bulunduğu taşınmazlara, (d) 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunundaki esaslara göre paylaştırmaya, payları ayırmaya veya birleştirmeye, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu uyarınca sınırlı ayni hak tesis etmeye, yetkilidir.
5 Onar, Sıddık Sami, İdare Hukukunun Umumi Esasları, İsmail Akgün, c. II, 3. Bası, İstanbul 1966, s. 1352; Bilgen, Pertev, İdare Hukuku Ders Notları, İdare Malları, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, İstanbul 1996, s. 123; Düren, Akın, İdare Malları, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, Ankara 1975, s. 87; Gözler, Kemal, İdare Hukuku, Ekin Kitabevi, c. II, 2. Bası, Bursa 2009, s. 985; Ayaydın, Cem, İdare Hukuku’na Giriş (I), Yenilik Basımevi, İstanbul 2008, s. 364; Yaşar, Hasan Nuri, İmar Hukuku, Filiz Kitabevi, İstanbul 2008, s. 197.
6 UMAH, E. 1991/2, K. 1991/2, KT. 29.04.1991, RG, 08.06.1991, sy. 20895, s. 12; UMAH, E. 2012/105, K. 2012/277, KT. 24.12.2012, RG, 12.02.2013, sy. 28557, s. 11.D6D, E. 1986/11, K. 1986/31, KT. 15.01.1986, DBB; D6D, E. 1992/683, K. 1992/4238, KT. 12.11.1992, DD, 1993, sy. 87, s. 361.
7 Yasin, Melikşah, “İdari İrtifaklar”, MAÜHFD, sy. 2, 2005, s. 169; Günday, Metin, İdare Hukuku, İmaj Yayıncılık, 10. Bası, Ankara 2011, s. 275; Karavelioğlu, Celâl/Karavelioğlu, Erdem Cemil, Açıklamalı-Uygulamalı-İçtihatlı- En Son Değişiklikler İle İmar Kanunu, Karavelioğlu Hukuk Yayınevi, c. I, 3. Bası, Ankara 2010, s. 592; Kalabalık, Halil, İmar Hukuku, Seçkin Yayınevi, c. II, 3. Bası, Ankara 2010, s. 1698; Çabri, Sezer, İmar Kanunu Uyarınca Kamulaştırma, Legal Yayıncılık, İstanbul 2005, s. 119; Cidecigiller, Aynur, “İdari İrtifaklar”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kayseri 2010, s. 29.
8 Aksi yönde bkz. DİDDGK, E. 2000/954, K. 2001/683, KT. 19.10.2001, DBB; D8D, E. 2011/2581, K. 2011/3456, KT. 04.07.2011, KY.
9 Taşınmaz malın mülkiyetinin kamulaştırılması yerine, amaç için yeterli olduğu takdirde taşınmaz malın belirli kesimi, yüksekliği, derinliği veya kaynak üzerinde kamulaştırma yoluyla irtifak hakkı kurulabilir.
10 Karar için bkz. Günday, s. 271, dn. 252. D6D, E. 1987/653, K. 1987/1156, KT. 27.01.1988.
11 Bu husus kanun gerekçesinde, “amaç için yeterli olduğu takdirde kamulaştırma yerine taşınmaz üzerinde başka tasarruf yöntemlerinin uygulanabilmesine imkân sağlanmaktadır” şeklinde ifade edilmiştir. Çevrimiçi, http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem22/yil01/ss911m.htm.
12 Kubat, M. Doğan, “Yenileme Alanları”, Yerel Siyaset, sy. 34, Ekim 2008, s. 74.
13 Mevzuatla il özel idarelerine yapılan atıflar bu Kanun kapsamında tüzel kişiliği kaldırılan il özel idareleri için ilgisine göre bakanlıklara, bakanlıkların bağlı veya ilgili kuruluşları ile bunların taşra teşkilatına, Hazineye, valiliklere, büyükşehir belediyelerine ve bağlı kuruluşlarına veya ilçe belediyelerine yapılmış sayılır. Tüzel kişiliği kaldırılan il özel idarelerine 22/2/2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu ve diğer mevzuatla verilmiş olan yetki, görev ve sorumluluklar ilgisine göre bu kurum ve kuruluşlar tarafından kullanılır ve yerine getirilir. Söz konusu il özel idarelerinin mahkemelerde süren davaları ile il özel idaresi olarak faaliyet gösterdikleri dönem ve yapılan işlemlere ilişkin olarak açılacak davalarda muhatap, devir işleminin yapıldığı ilgili kurum ve kuruluştur.
14 6306 sayılı Kanun 6. madde 5. fıkra hükmü gerekçesi; “Beşinci fıkrada Kanunun uygulanması için değişik usulleri ve tatbikat alternatifleri öngörülmekte ve bu hususta Bakanlığın yetkileri düzenlenmektedir” şeklindedir. Çevrimiçi, http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem24/yil01/ss180.pdf.
15 Fransa’da kamu malının satılamayacağı kuralı aynı zamanda bu mallar üzerinde sınırlı ayni hak kurulmasını da önlediği kabul ediliyordu. Ancak sonradan bu kuralın yapay olduğu ve birçok kanunda sınırlı ayni hak kurulmasına ilişkin hükümler bulunduğu ileri sürülerek, kamu malı üzerinde tahsis amacına aykırı olmamak koşuluyla kişiler lehine kamu malı üzerinde sınırlı ayni hak kurulabileceği sonucuna ulaşıldı. Bkz. Bilgen, Pertev, İdare Hukuku Dersleri (İdare Malları), Filiz Kitabevi, İstanbul 1996, s. 77.
16 Gülan, Aydın, Kamu Mallarından Yararlanma Usulünün Tabi Olduğu Hukuki Rejim, Alfa 1999, s. 134-135.
17 Gözler, Kemal, İdare Hukuku, Ekin Kitabevi, c. II, 2. Bası, Bursa 2009, s. 885.
18 Yayla, Yıldızhan, “Kamu Malı Üzerinde İrtifak Tesisi” İHİD, Lütfi Duran’a Armağan, sy. 1-3, s. 359.
19 Gülan, s. 135.
20 Bu tartışmalar için bkz. Sancakdar, Oğuz, Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Hukuku, Seçkin Yayınevi, 2. Baskı, Ankara 2012, s. 88-90.
21 Onar, s. 1339.
22 Gülan, s. 48-49.
23 Gülan, s. 49.
24 Aynı görüşte bkz. Yasin, Melikşah, “Kentsel Dönüşümün Hukuki Boyutu”, TBB Dergisi, sy. LX, 2005, s. 122; Üstün, Gül, Kentsel Dönüşümün Hukuki Boyutu, On İki Levha, İstanbul 2009, s. 127.
25 Kamu yararına çalışan dernek sayılma koşulu, 5253 sayılı Dernekler Kanunu 27. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Hükme göre; “Kamu yararına çalışan dernekler, ilgili bakanlıkların ve Maliye Bakanlığının görüşü üzerine, İçişleri Bakanlığının teklifi ve Bakanlar Kurulu kararıyla tespit edilir. Bir derneğin kamu yararına çalışan derneklerden sayılabilmesi için, en az bir yıldan beri faaliyette bulunması ve derneğin amacı ve bu amacı gerçekleştirmek üzere giriştiği faaliyetlerin topluma yararlı sonuçlar verecek nitelikte ve ölçüde olması şarttır”.
26 http://derbis.dernekler.gov.tr/SSL/istatistik/kamuyarari.aspx. (Çevrimiçi, 23.04.2013)
27 “Sınırlı ayni hak tesisi ile ilgili esas ve usuller ile bedeli ve kullanma süresi, ilgili belediye veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından Türk Medeni Kanunu, İl Özel İdaresi Kanunu, Belediye Kanunu ve ilgili diğer mevzuat çerçevesinde belirlenir”.
28 “Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının intifa haklarının, belirli sürelerle kamu hizmetlerinde kullanılmak üzere, Devlet dairelerine, kamu kurum ve kuruluşlarına, kamu menfaatine yararlı milli derneklere bırakılması veya gerçek ve tüzelkişilere kiraya verilmesi, Kültür ve Turizm Bakanlığının iznine tabidir”.
29 Kanunda bu durum, korunması gerekli taşınmazların intifa haklarının kiraya verilmesi şeklinde düzenlenmiştir.
30 Aynı görüşte bkz. Üstün, s. 131.
31 Ayrıca aşağıda belirteceğimiz olan kamu kurumu ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları lehine sınırlı ayni tesisinde de aynı soru akla gelebilir.
32 5366 sayılı Kanun 5. madde 2. fıkra hükmü, ilgili mevzuattan biri olarak Belediye Kanunu’nu göstermektedir.
33 Gülan, s. 139; Yayla, s. 363.
34 Gülan, s. 141.
35 Medeni Kanun’un 779 ila 849. Maddeleri arasındaki sınırlı ayni haklara ilişkin düzenlemeler.
36 İl özel idaresinin yetkileri ve imtiyazları başlıklı 7. maddesinin c bendinde; “Hizmetlerin yürütülmesi amacıyla, taşınır ve taşınmaz malları almak, satmak, kiralamak veya kiraya vermek, takas etmek, bunlar üzerinde sınırlı aynî hak tesis etmek”.
37 Belediyenin yetkileri ve imtiyazları başlıklı 15. maddesinin h bendinde; “Mahallî müşterek nitelikteki hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla, belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde taşınmaz almak, kamulaştırmak, satmak, kiralamak veya kiraya vermek, trampa etmek, tahsis etmek, bunlar üzerinde sınırlı aynî hak tesis etmek”.
Meclisin görev ve yetkileri başlıklı 18. maddenin (e) bendinde; “Taşınmaz mal alımına, satımına, takasına, tahsisine, tahsis şeklinin değiştirilmesine veya tahsisli bir taşınmazın kamu hizmetinde ihtiyaç duyulmaması hâlinde tahsisin kaldırılmasına; üç yıldan fazla kiralanmasına ve süresi otuz yılı geçmemek kaydıyla bunlar üzerinde sınırlı aynî hak tesisine karar vermek”.
38 DGK, E. 1981/4, K. 1981/25, KT. 13.04.1981, DD, sy. 44-45, s. 69. Kararın değerlendirmesi için bkz. Gülan, s. 140.
39 Onar, s. 1336.
40 Gülan, s. 142.
41 Örneğin, belediyeye ait bir tarihi bina otuz yıla kadar sınırlı ayni hak tesisi suretiyle yararlandırılabilecektir.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Kentsel Dönüşüm Uygulamalarında Sınırlı Ayni Hak Tesisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Araş. Gör. Necip Taha Gür'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
23-01-2014 - 22:09
(3746 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 2 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 2 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
7388
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 5 saat 24 dakika 26 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,97 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 42958, Kelime Sayısı : 5663, Boyut : 41,95 Kb.
* 2 kez yazdırıldı.
* 2 kez indirildi.
* 3 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1742
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04409599 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.