Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Kamulaştırma Kanunu'un 25. Maddesinde Yapılan Değişikliğin Değerlendirilmesi

Yazan : Av. Murat Tezcan [Yazarla İletişim]
Avukat

Makale Özeti
Kamulaştırma Kanun’un 25. Maddesinde yapılan değişlikle birlikte, kamulaştırma işlemi henüz tamamlanmamış taşınmaz üzerinde yeni sınırlamalar getirmiştir. Birey ile devlet menfaati çatışmasında, iki yarardan birinin tercih edilmesi anlamına gelebilecek düzenleme, adil dengenin sağlanabilmesi için evrensel mülkiyet hukuku ve Anayasa hukuku yönüyle incelenmiştir.
Yazarın Notu
Terazi Hakemli Hukuk Dergisi Eylül 2013 sayısında yayımlanmıştır. Yazının tüm hakları dergiye ait olup herhangi bir şekilde kullanılamaz.




.

GİRİŞ
Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, diğer torba yasalarda olduğu gibi kamulaştırma hukukuna ilişkin yeni bir düzenleme daha getirmektedir. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun, “Hakların sınırlandırılması ve mülkiyetin idareye geçmesi” kenar başlığı ile düzenlenen 25. Maddesine yeni bir fıkra eklenmiştir.1 Eklenen yeni fıkra ile özel mülkiyete yeni yükümlülükler getirilmiştir.
Madde gerekçesinde, söz konusu yükümlülüklerden, kötü niyetli maliklere karşı getirilen bir önlem olarak bahsedilmiş, “Baraj rezervuarlarında kamulaştırma işlemleri yıllar sürmekte ve kötü niyetli insanlar tarafından, sırf kamulaştırma bedelini almak için ağaç dikilmekte, bağ ve bahçe tesis edilmekte ve bina yapılmaktadır. Kamulaştırmayı yapan idarenin bir yaptırımı olmaması sebebiyle Hazine haksız yere yüklü miktarda kamulaştırma bedeli ödemek zorunda kalmaktadır.”ifadelerine yer vermiştir. Yapılan düzenleme ile idarenin yüksek kamulaştırma bedelleri ödemesini önlemek amacıyla özel mülkiyet hakkına önemli ölçüde yeni sınırlamalar getirilmiştir.

A. Kamulaştırma Hukukunda Kamu Yararı Kararı:
1. Kamu Yararı Kavramı:
Anayasa’da kamulaştırmayı düzenleyen 46. Maddede, devlet ve kamu tüzel kişilerini, kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idari irtifaklar kurmaya yetkili kılmıştır. Anayasa, taşınmaz üzerinde mülkiyet hakkını tümüyle kaldıran kamulaştırma işlemini, diğer idari işlemlerinden ayırarak daha sıkı şekil ve esas kurallara bağlı kılmıştır.
Bunlardan en önemlisi kamu yararı kavramıdır. Kamu yararı, mülkiyete müdahale sebeplerinden ilk ve en önemlisidir. Her ne kadar yargı kararlarında ve doktrinde üzerinde uzlaşılmış olmasa da kamu yararı, “idarenin görevlerini yerine getirebilmek için teker teker fertler dışında bütün toplumun veya yerine ve görevine göre belirli halk topluluklarının göz önüne alınmasının mecburiyeti”2 olarak tanımlanabilir. Bu anlamda kamu yararı, idarenin faaliyetlerinin sebep ve amaç unsurunu meydana getirir. Çünkü idare, üstlendiği kamu hizmetlerini, kar amacı gütmeme, süreklilik, genellik, değişkenlik, eşitlik ve tarafsızlık ilkelerine göre yürütmektedir.3
Fakat kamu yararı tartışmaya kapalı, her derde deva bir anahtar olarak görülmemelidir. Nitekim Anayasa, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırma nedenlerini düzenleyen 13. Maddesinde 2001 yılında yapılan değişiklikle, kamu yararı gibi kavramları, genel sınırlama nedenleri olarak değerlendirip, bunlardan vazgeçerek özel sınırlama nedenlerini tercih etmiştir.
Aynı doğrultuda hem Anayasa’nın 46. Maddesi hem de 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu, negatif statü hakları içinde yer alan mülkiyet hakkının sınırlanması anlamına gelecek kamulaştırma işlemindeki, sebep unsuru olan kamu yararının açıkça alınması zorunluluğunu getirmiştir.
Her idari işlemin sebebi ve nihai amacı olan kamu yararı, kamulaştırma işleminde ayrıksı olarak somutlaştırma zorunluluğu bulunmaktadır.



2. Kamulaştırma Hukukunda Kamu Yararı Kararı.

İdarece yeterli ödenek temin edilmesi sonrasında yapılacak ilk işlem kamu yararı kararının alınmasıdır. Kamulaştırma Kanunu, kamu yararı kararı alınmasına ilişkin idari süreci iki şekilde almıştır. Yasanın 5. Maddesinde kamu yararı verecek merciler, 6. Maddesinde ise, bu kararı onaylayacak merciler gösterilmiştir.
Söz konusu kamu yararı kararları, kamulaştırma işlemlerinin hazırlayıcı işlemleri olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla kesin ve yürütülebilir bir işlem değildir. Şöyle ki, Danıs?tay'ın 9.11.2010 gu?nlu? E:2010/8988, K:2010/10282 sayılı kararında da belirttig?i u?zere kamulas?tırma is?lemi, davalı idarece ac?ılan bedel tespiti ve tescil davasında asliye hukuk mahkemesinin tas?ınmaz sahibine go?ndereceg?i mes?ruhatlı davetiye ile hukuken icra edilebilir as?amaya gelecek bu as?amadan o?nce so?z konusu is?leme dayanak olan kamu yararı kararı da henu?z kesinles?mis? olmayacaktır.
Bu halde kamu yararı kararının iptali ic?in ac?ılan davada idari yargı yerince incelenmeksizin ret kararı verilecektir. Kamu yararı kararının, uygulamada ilgilinin hukuki durumunu dog?rudan dog?ruya etkilemeyen bir karar oldug?u, tas?ınmazın tesbitinin de tek bas?ına icrai bir karar olmadıg?ı kabul edilerek bu kararın icrai as?amaya ancak adli yargıda dava ac?ılması halinde gec?eceg?i kabul edilmektedir.

B. Tebligat Hukuku Açısından Yeni Düzenleme ile Birlikte Kamu Yararı Kararının Tebliği Sorunu.
Genel olarak tebligat, hukuksal bir işlemden, ilgili kimsenin haber almasını sağlamak amacıyla yetkili makamın yasal biçimde ve yazı veya ilan ile yapacağı belgeleme işlemidir. Çoğu kez işlemler tebligat ile hukuksal sonuç doğurur hale gelirler. Aksi takdirde, yani tebliği gereken işlem tebliğ edilmedikçe, o işlemin ortaya çıkarması gereken hukuksal sonuçlar doğmaz.
Kamulaştırma Kanununun 25. Maddesi “Hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işlemi, mal sahibi için 10 uncu madde uyarınca mahkemece yapılan tebligatla başlar.” cümlesi ile, bireysel bir idari işlem olan kamulaştırma kararının, nasıl tebliğ edileceğini göstermiştir. Söz konusu maddenin atıf yaptığı 10. Madde, “mahkeme, idarenin başvuru tarihinden itibaren en geç otuz gün sonrası için belirlediği duruşma gününü, dava dilekçesi ve idare tarafından verilen belgelerin birer örneği de eklenerek taşınmaz malın malikine meşruhatlı davetiye ile veya idarece yapılan araştırmalar sonucunda adresleri bulunamayanlara, 11/02/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 28 inci maddesi gereğince ilan yoluyla tebligat suretiyle bildirerek duruşmaya katılmaya çağırır.” ifadesiyle, tebligatın dolayısıyla, bireysel idari işlemin hangi anda icrai niteliği kazanacağını göstermiştir. Yine aynı madde de ilanen yapılacak tebliğin, Tebligat Kanunu’na yapılan atıf nedeniyle koşulları gösterilmiştir.
Tebligat kanunu, tebligat açısından “genel hükümleri” içeren bir yasadır. Tebligatla ilgili diğer bazı yasalardaki hükümler, Tebligat Kanunu’na oranla özel hükümlerdir. Örneğin, 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanun’un, mülga 13. Maddesi4 bu yönde bir düzenleme içermekteydi. Fakat ilgili madde, 05.05.2001 yılında yapılan değişiklikle tebligat usulünde karışıklığa ve hak kayıplarına neden olacağı düşüncesiyle kaldırılmış ve genel hükümlere dönülmüştür. Çünkü tebligat gibi bir biçimsel faaliyet, ne kadar basit, kolay ve anlaşılır olursa, diğer deyişle tebligat ne kadar az sorun ortaya çıkarırsa, tebligattan amaç da o oranda gerçekleşir.5
Fakat getirilen yeni düzenleme, mülkiyet hakkı sınırlaması olarak kabul edilebilecek, tasarruf engellerini, icrai niteliği bulunmayan kamu yararı kararını, tebligat hükümlerine aykırı olarak tebliğ edecek şekilde sonuç doğurmaya çalışmaktadır.
Tebligat Kanunu’nun 28. Maddesi, “Adresi meçhul olanlara tebligat ilanen yapılır.” demek suretiyle, ilanen tebligatın koşulu olarak “adresi meçhul” kişileri göstermiştir. İlanen tebligat gibi istisnai bir düzenlemeyi, 2942 Sayılı Kanunun 25. Maddesine eklenen fıkradaki, “kamu yararı kararı, kamulaştırılacak taşınmazların bulunduğu mahalle ve/veya köy muhtarlığında onbeş gün süreyle asılmak suretiyle ilan edilir. Bu ilan, ilgililere şahsen yapılan tebliğ hükmündedir.” cümle ile kural haline getirmek düzenlemeler arasında yeknesaklığı bozarak, belirli idare ilkesini de zafiyete düşürmek anlamına taşıyacaktır.
Hakları önemli ölçüde sınırlanan taşınmaz malikleri, zaten fiilen yargı denetimi dışında bırakılan idari işlemin kendisinden dahi haberdar olamadan, söz konusu işlemin sonuçlarına katlanmak zorunda kalacaklardır.


C. Yeni Düzenleme ile Birlikte Mülkiyet Hakkının Sınırlama ile Kullanılmaz Hale Getirilmesi.
Kamulaştırma Kanunu, kamulaştırma süreçlerinde idareyi korur nitelikte birçok düzenleme içermektedir. Kanunun 7. Maddesi, kamulaştırılacak taşınmaza idarenin, tapuda kamulaştırma şerhi koyması ya da aynı kanunun 21. Maddesindeki, idareye kamulaştırmadan, kamulaştırmanın her aşamasında tek taraflı vazgeçme imkanı tanıması, örnek olarak gösterilebilir. Tüm bunların yanında, soyut idari karara ve tebligat hükümlerinin amacına aykırı bir biçimde, maliki süreci ve sonucu tam olarak belli olmayan bir süreç nedeniyle 5 yıl boyunca mülkiyet hakkını kullanamaz hale getirilmesi, mülkiyet hakkını tümüyle ihlal eder niteliktedir.
Bu doğrultuda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 23.09.1982 tarihli Sporrong ve Lonnroth davasında içtihat niteliğinde bir karar vermiştir. Adı geçen kararda, Sporrong ve Lonnroth ait taşınmazlara kamulaştırma yapılacağı gerekçesiyle yapı yasağı getirilmiştir. Sporrong’a ait taşınmazın yirmi beş yıl, Lonnroth'a ait taşınmazın ise on iki yıl boyunca inşaat yasaklarına konu, bu izin ve yasaklar sonucunda taşınmazı satma, kiralama, kullanma, yararlı değişiklikler yapma gibi mülkiyet hakkının sahibine verdiği yetkileri kullanma konusunda sıkıntı çektikleri ileri sürülmüştür. Yapılan başvuruda, “olayda mülkiyet hakkına doğrudan el konulmadığı ama verilen izin ve getirilen yasakların el konulma sonucunu doğurduğu, bunun da hakkın özüne dokunduğu” sonucuna ulaşarak davacıları, AİHS ihlali gerekçesiyle haklı bulunmuşlardır.






Sonuç:
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, doktrinde soyut bir idari karar olarak kabul edilen bir idari işlem ile hakların sınırlandırılması yoluna gidilmesi hakkın özünü kullanılamaz hale getiren bir düzenleme olarak karşımıza çıkmaktadır.
Taşınmaz malikleri mülkiyet hakkının olumlu içeriğine göre, eşyayı eylemli olarak dilediğince kullanma, ondan ve semerelerinden yararlanma, eşyayı zilyedinde bulundurma, satış, bağışlama, nesnel haklar kurma, kişisel haklarla sınırlama gibi, eşya üzerinde dilediğince tasarrufta bulunma yetkilerine sahiptir. Bunu engelleyecek hiçbir müdahale, Anayasa 35. Maddede gösterilen ve negatif statü hakları içerisinde sayılan mülkiyet hakkıyla bağdaşmaz.
Kamulaştırma Kanunu’nun 25. Maddesine eklenen fıkra ile birlikte bir hazırlık işlemi olan, dolayısıyla icrai niteliği bulunmayan kamu yararı kararı ile mülkiyet hakkı sınırlandırılabilmektedir. Dava konusu dahi yapılamayan bir idari işlemin mülkiyet hakkında sınırlamalar getirmesi demokratik hukuk devleti ilkesi ile çelişmektedir.


KAYNAKÇA
1. Günday Metin, İdare Hukuku, İmaj Yayıncılık, , 2002
2. Gözübüyük Şeref-Tan Turgut, İdare Hukuku Genel Esaslar, Turhan Kitapevi, 2010
3. Eren Fikret, Mülkiyet Hukuku, Yetkin Yayınları, 2012
4. Bilgin Hüseyin-Sezer Yasin, İmar Kanunu Uygulama Rehberi, Adalet Yayınevi, 2010
5. Başpınar Veysel, Mülkiyet Hakkını İhlal Eden Müdahaleler, Yetkin Yayınevi, 2009
6. Yıldırım Bekir, Kamulaştırma ve Kamulaştırmasız El Atma Davaları, Yetkin Yayınevi, 2012
7. Yılmaz Ejder, Hukuk Sözlüğü, Yetkin Yayınevi, 1996
8. Hayta Mehmet Ali, Kamulaştırma ve Kamulaştırmasız El Atma Davaları, Vedat Kitapçılık, 2007
9. Yılmaz Ejder, Kamulaştırma Kanunundaki Tebligat Hükümleri ve Tebligat Kanununun Genellik Niteliği, Ankara Üniversitesi Dergisi,


1 “ Baraj, sulama şebekeleri ve boru hatları, karayolu, liman ve havaalanı, demiryolu gibi gelecek yıllara sari büyük projelerde kamu yararı kararı, kamulaştırılacak taşınmazların bulunduğu mahalle ve/veya köy muhtarlığında on beş gün süreyle asılmak suretiyle ilan edilir. Bu ilan, ilgililere şahsen yapılan tebliğ hükmündedir. Kamu yararı kararının ilan süresinin bitiminden itibaren kamulaştırılacak taşınmazların üzerine sabit tesis yapılamaz, yapılan sabit tesisler ve sonradan dikilen ağaçlar dikkate alınmaz. Taşınmazdaki bu sınırlama beş yılı geçemez.”
2 Hayta Mehmet Ali, Kamulaştırma ve Kamulaştırmasız El Atma Davaları, Syf. 24
3 Günday Metin, İdare Hukuku, Syf. 297
4 Kamulaştırılması kararlaştırılan taşınmaz malın, 7 nci maddedeki usule göre tespit edilen sahibi, zilyet ve diğer ilgililerden adresi tespit olunanlara tebliğ edilmek üzere; kamulaştırılacak taşınmaz malın kamulaştırılmasına uygun ölçekli bir plan veya ölçekli krokisi, kamulaştırma kararı, takdir olunan kıymeti, kamulaştırma karşılığının veya ilk taksidinin milli bankalardan birine hak sahibi adına yatırıldığına dair belge, kamulaştırmanın hangi idare yararına yapıldığı ve açılacak davalarda husumetin kime yöneltileceği bedelin bankaya yatırıldığı tarihten başlayarak otuz gün içinde notere verilir. Noter onbeş gün içinde belgeleri tebliğe çıkarır. Noterler tarafından tebligat giderlerinden başka noterlik ücret tarifesinin 8 inci maddesi uyarınca ücret alınır.
Köy yararına kamulaştırmalarda tebligat, ihtiyar kurulundan en az üç üyenin önünde yapılır ve düzenlenen tutanak birlikte imzalanır. Belgelenen tebliğ geçerlidir. Doğrudan tebligat ile beraber yukarıda yazılı kararlar ayrıca ilan olunur.
İlan:
a) Kamulaştırılması kararlaştırılan taşınmaz malın bulunduğu yerin, herkese açık yerlerinden birine ve belediye dairesine veya köy odasına onbeş gün süreyle asılarak,

b) Kamulaştırılacak taşınmaz malın bulunduğu yerde gazete çıkıyor ise,gazetelerden birisinde belgelerin özeti en az bir defa yayınlanarak, Yapılır. Köy yararına yapılan kamulaştırmalarda yalnız (a) bendi hükmü uygulanır. Yapılan araştırmalar sonucunda adresleri bulunamayan veya adreslerinde noter aracılığı ile tebligat yapılamayanlara, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 28 inci maddesi gereğince ilan yoluyla tebligat yapılır. Açılacak davalarda hangi idareye husumet yöneltileceğinin tebliğ belgelerinde açıkça belirtilmemiş veya yanlış gösterilmiş olması yüzünden davada husumet yanlış yöneltilmiş ise, gerçek hasma tebligat yapılmak suretiyle davaya devam olunur.

5 Yılmaz Ejder, Kamulaştırma Kanunundaki Tebligat Hükümleri ve Tebligat Kanununun Genellik Niteliği, Ankara Üniversitesi Dergisi,Syf.83.
---------------

------------------------------------------------------------

---------------

------------------------------------------------------------


Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Kamulaştırma Kanunu'un 25. Maddesinde Yapılan Değişikliğin Değerlendirilmesi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av. Murat Tezcan'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
02-10-2013 - 14:33
(3861 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Henüz hiç değerlendirilmedi.
Okuyucu
4411
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 1 gün 14 saat 29 dakika önce.
* Ortalama Günde 1,14 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 14241, Kelime Sayısı : 1916, Boyut : 13,91 Kb.
* Henüz yazarla iletişime geçen okuyucu yok.
* Makale No : 1714
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,05428100 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.