Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Sigorta Başlangıcı - Askerlik, Yurtdışı Borçlanmaları Ve Belirli Süreli İş Sözleşmeleri

Yazan : Avukat Birsel Mut [Yazarla İletişim]
Avukat

Makale Özeti
Sigorta Başlangıcı - Askerlik, Yurtdışı Borçlanmaları ve Belirli süreli iş sözleşmeleri
Yazarın Notu
www.mutavukatlik.com sitesinde ve 18.03.2013 tarihli Tvnet Avukatınıza Sorun Programında Konuk Avukat Birsel Mut tarafından paylaşılmıştır.

Sigorta başlangıcı- Borçlanmalar

Sigorta Başlangıcı 5510 sosyal sigortalar kanunu 7. Ve 8. Maddelerde açıkça düzenlenmiştir. Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar. Aynı Kanununa göre; çalıştırılanlar, işe alınmalarıyla kendiliğinden "Sigortalı" olurlar.

Sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında sigorta hak ve yükümleri sigortalının işe alındığı tarihten başlar. Bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez. Sözleşmelerle bertaraf edilemez. Sigortalılık niteliği , hizmet akdinin kurulması ve fiilen çalışmaya başlanılması ile edinilir. sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Fiili veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez.

Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte sigortalının çalışma gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bildirgeleri ile dönem bordroları gibi kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe girdiğini göstermekte ise de, bunun fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilmesi olanaklı değildir.

Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava, sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemeli; işyerinde tutulması gerekli puantaj kayıtları, ücret bordroları ve gerekli dosyalar ile, kurumdaki belge ve kağıtlardan yararlanmalı, ücret bordroları ile puantaj kayıtlarını getirtmeli, müfettiş raporlarının olup olmadığını araştırmalı, işyeri çalışanlarını saptamalı ve sigortalının bu işte ne kadar süre ile çalıştığını açıklamalı, gerektiğinde komşu işyeri çalışanlarının bilgilerine de başvurarak gerçek çalışma olgusunu, somut ve inandırıcı bilgilere dayalı biçimde ortaya koymalıdır.

Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, ilk defa çalışmaya başlandığı tarihtir.

Sigortalılık Süresi Başlangıcını Etkileyen Etmenlerden Borçlanmalar:

- 5510 sayılı Kanunda hizmet borçlanması 41 inci maddede, borçlanmanın usul ve esasları ise Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 66 ncı maddesinde belirtilmiştir.41 inci madde gereği, Kanuna göre tespit edilen sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler için borçlandırılma halinde, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlandırılan gün sayısı kadar geriye gidilmek suretiyle tespit edilir.

- Yine yürürlükte bulunan 3201 sayılı Kanuna göre yapılan borçlanmalarda ise;

- Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür.

- Türkiye'de sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayanların sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten, sigortalı ölmüş ise ölüm tarihinden, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülmek suretiyle tespit edilir.

- Birden fazla yurtdışı hizmet borçlanması yapılması durumunda da sigortalılık süresi başlangıcı, borcun en son ödendiği tarihten, borçlanılan toplam gün sayısı kadar geriye götürülerek belirlenir.Bu durumda, sigortalılık süresinin başlangıcı borcun ödendiği tarihten, borçlanılan toplam gün sayısı kadar geriye gidilerek bulunur.

Yurt dışında çalışan Türk vatandaşlarının sigortalılık başlangıcı yönünden, bulundukları ülke ile yapılan ikili uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinde açık hüküm bulunmayan veya hiç sözleşme yapılmayan ülkelerde bulunanların durumu 3201 Sayılı Kanunun 5. maddesinde düzenlenmiştir:

Madde 5 – Yurt dışındaki çalışılan sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerin, ev kadınlarının ise, pasaportundaki kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır, bu tespitte 1 yıl 360 gün, 1 ay 30 gün hesaplanır.

Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür.

Anılan madde uyarınca borçlanma konusu hizmetlerinden sonra Türkiye'de tescili bulunan sigortalılar yönünden sigortalılık başlangıcı, tescil tarihinden itibaren borçlanılan süre kadar geriye gidilerek bulunacak tarih olacak, hiç tescili olmayanlar için de, borcun tamamen ödendiği tarihten borçlanma süresi kadar geriye gidilerek bulunacak tarih olacaktır. Bu Kanuna göre değerlendirilen sürelere istinaden aylık tahsisi yapılabilmesi için;

a) Yurda kesin dönülmüş olması,

b) Tahakkuk ettirilen döviz borcunun tamamının ödenmiş olması,

c) Döviz borcunun tamamının ödenmesinden sonra yazılı istekte bulunulması, şarttır.

Sıkça sorulan sorulardan biri de çırak yahut staja ilişkin sigorta başlangıcıdır. Stajyer öğrenci için okuldan verilen işe giriş bildirgesinde İş Kazası ve Meslek Hastalığı kollarından Kısa Vadeli Prim ödendiği için emeklilik için aranan sigorta başlangıç süresi olarak sayılmamaktadır. Fakat Sigorta numarası tüm işe girişlerde kullanılır. Yani, staj başlangıcı emeklilik için dikkate alınmaz.

Mesleki Eğitim Kanunu kapsamındaki çırak ve meslek lisesi öğrencileri hakkında emeklilikle ilgili uzun vadeli sigorta kolları uygulanmadığından, staj dönemi işe başlama tarihi veya sigortalılık başlangıcı olarak kabul edilmemektedir. Staj döneminde sadece iş kazaları ve meslek hastalıkları ile hastalık sigortası için prim ödenir. Staj süresince emeklilik için gerekli olan malullük, yaşlık ve ölüm sigortalarına ilişkin primler ödenmediğinden, emeklilik açısından stajda geçen süreler sigortalılık süresi, staja başlama tarihi ise sigorta başlangıcı sayılmaz. Staj başlangıcında verilen sigorta sicil numarası ise, bütün sigortalılık döneminde kullanılır.

18 yaş öncesinde yapılan sigortalılık için, sigortalılık süresi ile işe başlama tarihinin karıştırılmasından kaynaklanmaktadır. Ne zaman emekli olacağınıza bakılırken 18 yaşından da önce olsa işe giriş tarihinize bakılır, sadece sigortalılık süresinin hesabında 18 yaşından önceki süreler dikkate alınmaz.Küçük işçiler için sigortalılıkta yaş engeli yoktur, ancak ağır ve tehlikeli işlerde ve sair işlerde çalışamaz, uygun pozisyonda çalıştırdığında ise kişi sigortalı yapılmalıdır.

Askerlik borçlanması durumunda bir kişinin sigortalılık süresi başlangıcı, fiilen çalışmaya başladığı tarihin daha sonra olmasına karşın, askerlik yaptığı tarih daha önceki bir tarih olduğunda askerlik borçlanması yapılarak sigortalılık süresi başlangıcı önceki tarihe çekilebilir.

Askerlik yapmayanlar, askerlikten muaf tutulanlar askerlik borçlanması yapamazlar. Askerlik borçlanması en fazla askerlik süresi kadar yapılabilir. Askerlik süresini borçlanarak ödemek suretiyle, ödenmiş olan prim gün sayısı artar. Daha fazla prim gün ödendiği için emekli maaşı da artacaktır.

Askerlik borçlanması; günlük asgari ücret ile günlük asgari ücretin 6.5 katı arasında olmak üzere, sigortalının kendisinin belirleyeceği günlük kazancın yüzde 32'sinin, borçlanılacak gün sayısı ile çarpılması suretiyle hesaplanmaktadır.

Sigorta primlerinin asgari ücretten gösterilmesi, sigortalılık açısından emekli maaşının düşük olmasını doğuruyor. Prim ödemeleri külfet olmasın diye işverenin de işine gelen bir uygulamadır, ancak bir ihbarda bulunulursa, işveren açısından daha büyük külfet olacaktır. Sigorta primleri düşük yatırıldığında, işçinin bu durumu ispat etmesi durumunda Yargıtay kararı uyarınca, bu husus işçi lehine haklı fesih nedeni oluşturmaktadır.

Belirli süreli iş sözleşmeleri

4857 sayılı İş Kanunu’nun 11. maddesinin ilk fıkrasında; “İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır. Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşulları bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir.” şeklinde belirli süreli iş sözleşmesinin tanımı ve yapılma biçimi sayılmaktadır.

Belirli süreli iş sözleşmesinin yazılı olarak yapılması ve sözleşmenin başlangıç ve bitim tarihinin (süresinin) gün, ay ve yıl olarak belirtilmesi gerekir.

Belirli süreli iş sözleşmesinde aksine bir hüküm yoksa iş sözleşmesinde belirtilen sürenin dolması ile belirli süreli iş sözleşmesi herhangi bir fesih ihbarına gerek kalmaksızın kendiliğinden sona ermektedir.

Aynı maddenin 2. fıkrasındaki: “Belirli süreli iş sözleşmesi esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirlime)yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir.
a- Esaslı bir neden olmadığı halde, sürekli ve daimi işlerde, kanuni bir takım yükümlülüklerden kaçınmak amacıyla, belirli süreli iş sözleşmesi yapılarak (Örneğin, daimi bir işyerinin güvenlik, temizlik, büro gibi hizmetlerinde asgari ücretle istihdam edilen işçilerle 10-15 yıllık belirli süreli iş sözleşmesi yapılması gibi) akit yapma hakkının kötüye kullanıldığı izlenimi veriliyorsa; işçilere kıdem tazminatı ödenmelidir.

b- Belirli süreli iş sözleşmesi yapılması, kanuni bir zorunluluk nedeni ile yapılmış ve süre bitiminden önce işveren tarafından belirli süreli iş sözleşmesinin yenilenmeyeceği işçiye bildirilmemişse, işçi yararına yorum ilkesi de dikkate alınarak işçiye kadem tazminatı ödenebilmelidir.

Yasanın 12. maddesine göre, belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştırılan işçi ayrımı haklı kılan bir neden olmadıkça, salt iş sözleşmesinin süreli olmasından dolayı belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan emsal işçiye göre farklı işleme tabi tutulamaz.
Bu sözleşmenin tanımındaki diğer şekillere göre, işin süresi, bina yapımının bitmesi, kazan veya makinenin fabrikaya monte edilmesi, sıva ve mozaik işlerinin tamamlanması gibi mutlaka belirli bir şekilde gerçekleşecek bir olaya veya ne zaman gerçekleşeceği belli olmayan olaylara bağlanabilir.

işyerlerinde sürdürülen faaliyetlerle ilgili, hasta olan ya da yıllık izne çıkan işçilerin yerine veya sipariş, mevsim sonu satışları gibi iş yoğunluğunun artıran nedenlerle geçici işçi çalıştırılması gösterilebilir. Bunun gibi kampanya işi ya da mevsimlik işlerde belirsiz süreli sözleşme ile çalışan işçiler yanında, belirli süreli sözleşme ile çalışanlar da olabilir. Belirli sure, zaman olarak kararlaştırılabileceği gibi, işin amacından da anlaşılabilir.

Sözleşmede belirtilen surenin dolmasına karşın işçi çalışmaya devam eder, işveren de buna ses çıkarmazsa sözleşme belirsiz süreliye dönüşür(Borçlar Yasası 430. Md.)
iş sözleşmesinde bir sure gösterilmekle beraber sözleşmenin sona ermesi, bunun belli bir sure önceden bildirilmesine (ihbarına) bağlı tutulabilir. Böyle bir bildirim olmazsa sözleşme belirsiz süreli olur. (Borçlar Yasası 430)


Avukat Birsel Mut
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Sigorta Başlangıcı - Askerlik, Yurtdışı Borçlanmaları Ve Belirli Süreli İş Sözleşmeleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Avukat Birsel Mut'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
20-03-2013 - 13:17
(4057 gün önce)
Makaleyi Düzeltin
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 8 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 8 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
5193
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 14 saat 48 dakika 30 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,28 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 11513, Kelime Sayısı : 1399, Boyut : 11,24 Kb.
* 4 kez yazdırıldı.
* 4 kez indirildi.
* Henüz yazarla iletişime geçen okuyucu yok.
* Makale No : 1601
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04325390 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.