Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Türk Hukukunda Tacirin Hapis Hakkı

Yazan : Av. Seyyid Burhaneddin Kamacı
Avukat

Makale Özeti
Türk Hukuku bağlamında tacirin hapis hakkının genel çerçeveyle incelenmesinden ibarettir.

İÇİNDEKİLER






Türk Ticaret Hukukunda Tacir 2
Türk Hukukunda Hapis Hakkı 3
Türk Medeni Hukukunda Hapis Hakkını Düzenleyen Maddeler 4
Türk Ticaret Hukuku Kapsamında Tacire Tanınan Hapis Hakkı 5
Tacirin Hapis Hakkının Konusu 6
Tacirin Hapis Hakkının Şartları 6
Tacirin Hapis hakkının Hükümleri 8
Kaynakça 10










Türk Ticaret Hukukunda Tacir

Türk Ticaret Kanunu uyarınca; bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kişi gerçek kişi tacir sıfatını kazanır. Anlaşılan odur ki tacir sayılabilmek için öncelikle bir ticari işletme mevcut bulunmalı, sonrada bu ticari işletme bir kimse adına işletilmelidir. Bu şartların varlığı ilgili kişiyi ticari işletme ticaret siciline kaydedilme şartı aranmaksızın kanun uyarınca “gerçek kişi tacir” sıfatını kazandırır.
Türk Ticaret Kanununda tacir gibi sorumlu olan şahıslara değinilmiştir. Tacir gibi sorumlu olanlar; bir ticari işletme açmış gibi, iater kendi adına, ister adi bir şirket adına, hukuken varsayılmayan tanımı yapılmayan bir şirket adına veya her ne şekilde olursa olsun üçüncü kişilerle muamele yapan kişi olarak tanımlanır. Tanımı yapılan bu kişiler yaptıkları muamelelerde iyi niyet sahibi olan yani kişinin bu aykırılığından haberi olmayan, olması da muhtemelen olmayan kişilere karşı tacir gibi sorumlu olurlar. Bu kişilerin en belirgin özelliği tacire yüklenen yükümlülüklerle bağlı olurken tacirin haklarından yararlanamazlar. Örneğin iflas sadece tacirlere yüklenilmiş bir külfet olması sebebiyle bu şahıslar tacir olmadığı halde iflası istenebilirken, bu şahıslar tacirin haklarından olan faiz isteme hakkını kullanamazlar.
Diğer bir yandan, asli iki şartın tamamına haiz olmanın özel durumuna değinecek olursak eğer; ilgili kişi ticari işletmesini fiilen işletmeye başlamamış olsa dahi, gazete, sirküler, ilan, duyuru veya ticaret sicili kaydı ile keyfiyetini üçüncü kişilere duyurduğu andan itibaren tacir sayılır. Dolayısıyla bu tacir gibi sorumlu olmayıp tacir gibi sorumlu olmayıp doğrudan tacir sayıldığından, tacire tanınan yükümlülüklerin yanı sıra tacire tanınan haklardan da pek tabii yararlanır. Yani bu şahıslar tacir gibi sorumlu olanlara verilen örnektekinin aksine faiz hakkını pek tabii kullanabilirler.
Türk Ticaret Kanunu uyarınca “gerçek kişi tacir” sıfatının yanına sıra “tüzel kişi tacir” sıfatının da tanımı yapılmıştır. Öyledir ki Türk Ticaret Kanununda sayılan ticari şirketler ( Kolektif Şirket, Komandit Şirket, Anonim Şirket, Limited Şirket, Kooperatifler) tüzel kişilik kazandıkları andan itibaren başka şart aranmaksızın “tüzel kişi tacir” sıfatını kazanırlar. Bunların yanı sıra ticari işletme işleten dernek ve vakıflar, donatma iştirakleri, Kamu Tüzel Kişileri ve devlet tarafından işletilen teşekkül ve müesseseler Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sıfatına haizdirler.


Türk Hukukunda Hapis Hakkı

Türk Ticaret Kanunun, tacirlere tanıdığı haklardan birisi olan hapis hakkı bu kanuna özgü bir müessese olmayıp, asıl olarak Türk Medeni Kanununda düzenlenmiş bir haktır. Öyle ki Türk Ticaret Kanunu da ilgili maddelerde Medeni Kanunun ilgili maddelerine atıf yapmak suretiyle tacir sıfatını taşıyan kişilere hapis hakkını tanımaktadır.
Türk Medeni Kanunun hapis hakkı başlıklı maddesinde; 950.maddede koşulları belirtilmiş, 951.maddede hakkın kullanılamayacağı ayrıksı haller düzenlenmiştir. 952.maddede alacak muaccel olmaksızın hakkın kullanılabileceği haller,953. maddede ise eşyanın paraya çevrilmesi düzenlenmiştir.
Medeni Kanun’da düzenlenen şekliyle hapis hakkı, bir hak olarak sahibine -bizim konumuz gereği tacire-, borçlunun rızasıyla zilyedi olduğu taşınırı veya kıymetli evrakı üzerinde, bu eşya ile irtibatlı olan muaccel alacağını elde edinceye kadar eşyayı malik olan borçluya veya üçüncü bir şahsa iadesini reddetme ve gerektiğinde borçluyu ihbar ile eşyayı paraya çevirme hakkıdır.
Türk Medeni Kanununun 950. maddesindeki düzenleme ‘‘Alacaklı borçluya ait olup onun rızasıyla zilyedi bulunduğu taşınırı veya kıymetli evrakı borcun muaccel olması ve niteliği itibarıyla bu eşyanın alacak ile bağlantısı bulunması halinde borç ödeninceye kadar hapsedilir.’’ olarak ifade edilmiştir. Bu düzenlemeyle hapis hakkı bir alacağa teminat olma özelliği kazandırmaktadır ancak bu teminat kendine özel bir yapı sergiler ve kendine ait özellikleri barındırır. Bu hakkın en benzer hukuki müessesi “rehin hakkı” dır. “Rehin hakkı” ile “hapis hakkı”nın birbirinden ayrılan en önemli farkı hakkın doğuş şeklidir. Rehin hakkı sözleşmeyle doğarken, hapis hakkı dolaysız kanundan doğar, sözleşme gereği yoktur.
Yani tacir alacağını teminat altına almak için rehin hakkını kullanabilmesi için bir rehin sözleşmesine dayanması gerekirken, biraz sonra açıklanacak özelliklerin varlığı halinde hiçbir özel sözleşme gerekmeksizin alacağını teminat altına almak için “hapis hakkı”nı kullanabilmektedir.
Ne var ki Türk Medeni Kanununda düzenlenen hapis hakkının yanı sıra Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ve Avukatlık Kanunu gibi özel kanunlarda da hapis hakları düzenlenmiştir. Bu sebeple Medeni Kanunda düzenlenen hapis hakkı genel bir düzenlemedir ve özel kanunlarda hapis hakkının düzenlenmediği hallerde uygulanacaktır.
Hapis hakkının böyle bir özellik göstermesinin sebebi, Türk hukukunda aynî bir hak olarak kabul edilmesidir.
Türk Medeni Kanununda hapis hakkını düzenleyen maddeler 950. ve 953. maddeler arasındadır.
950. madde koşullarını düzenler;
“Alacaklı, borçluya ait olup onun rızasıyla zilyedi bulunduğu taşınırı veya kıymetli evrakı, borcun muaccel olması ve niteliği itibarıyla bu eşyanın alacak ile bağlantısı bulunması hâlinde, borç ödeninceye kadar hapsedebilir.
Zilyetlik ve alacak ticarî ilişkiden doğmuşsa, tacirler arasında bu bağlantı var sayılır.
Alacaklı, borçluya ait olmayan taşınırlar üzerinde de zilyetliğin iyiniyetle kazanılmasının korunduğu ölçüde hapis hakkına sahip olur.
951. madde hakkın kullanılmasının ayrıksı hallerini düzenler;
“Nitelikleri itibarıyla paraya çevrilmeye elverişli olmayan taşınırlar üzerinde hapis hakkı kullanılamaz.
Alacaklının üstlendiği yükümlülükle veya borçlunun teslim sırasında ya da daha önce verdiği talimatla veya kamu düzeniyle bağdaşmayan hâllerde de hapis hakkı kullanılamaz.”
952. madde hakkın kullanılmasının istisnai hali düzenler;
“Alacaklı, borçlunun ödemeden acze düşmesi hâlinde, alacağı muaccel olmasa bile, hapis hakkını kullanabilir.
Borç ödemeden aciz, taşınırın tesliminden sonra meydana gelmiş veya daha önce meydana gelmiş olmakla beraber alacaklı bu durumu teslimden sonra öğrenmiş ise; o şeyin belli bir yönde kullanılacağı konusunda alacaklı tarafından yüklenilmiş bir yükümlülük veya borçlunun teslim sırasında ya da daha önce verdiği talimatla bağdaşmasa bile, alacaklı hapis hakkını kullanabilir.”
953. madde ise hak sahibinin bu hak kapsamında ki alacağına karşılık paraya çevirme yetkisini düzenler;
“Borç yerine getirilmez ve yeterli güvence de gösterilmezse alacaklı, borçluya daha önce bildirimde bulunarak, hapsettiği şeylerin teslime bağlı rehin hükümleri uyarınca paraya çevrilmesini isteyebilir.
Üzerinde hapis hakkı bulunan nama yazılı kıymetli evrakın paraya çevrilmesi için icra dairesi, borçlu yerine gerekli işlemleri yapar.”

Hapis hakkının Türk Medeni Kanunundaki genel düzenlenme halini bu şekildedir. Bu sebepler ile Türk Ticaret Kanununda düzenlenen hapis hakkını özel hapis hakkı olarak nitelendirebiliriz.

Türk Ticaret Hukuku Kapsamında
Tacire Tanınan Hapis Hakkı

Türk Ticaret Kanununda hapis hakkı, kanunda öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde, bir alacak hakkı sahibi tacire, zilyetliği altındaki borçluya ait menkul mallar ile kıymetli evrakı iade etmeyerek bunların alacağının teminatı olarak alıkoyma ve paraya çevirme yetkisi veren aynî bir haktır.
Türk Ticaret Kanunun düzenlemesi ile Medeni Kanunun düzenlemesi arasındaki farklılıklar aşağıda incelenerek tacirin hapis hakkı anlatılacaktır.
Türk Ticaret Kanunu kapsamında hapis hakkını Medeni Kanunun 950/2. maddesi sebebiyle tacirler için çok geniş bir kullanım alanı oluşturur. Öyle ki bu madde gereği hapis hakkı iki tarafında tacir olması şartıyla; alacak ve ya zilyetlik bir ticari ilişkiden meydana gelmişse irtibat bağı hukuken var sayılır.
6102 sayılı Türk Ticaret Hukukunda taşıyıcının hapis hakkını, taşıma komisyoncusunun hapis hakkını, acentenin hapis hakkını ve sigortada hapis hakkını özellikle düzenlememiştir. Bu düzenlemelerde dahil olmak üzere tacirin alacak hakkını teminat altına almak için kullanacağı hapis hakkı tüm konu, şart, yetki ve yükümlülükleri ile birlikte aşağıda incelenecektir.

Tacirin Hapis Hakkının Konusu

Hapis hakkının konusu taşınır eşya ve kıymetli evrak olarak tahdidi olarak düzenlenmiştir. Bu sebeple tacir sadece taşınır eşya ve kıymetli evrak üzerinde alacağını teminat altına almak için hapis hakkını kullanabilir. Örneğin elinde bulundurduğu borçluya ait olan bono veya taşıma sözleşmesi ile taşıdığı ya da ardiyesinde sakladığı taşınır eşyalar üzerinde hapis hakkı kullanabilirken, maddi varlığı olmayan yani marka, patent gibi haklar üzerinde ve gayrimenkul üzerine hapis hakkını kullanamaz. Tacirin hapis hakkını kullanabilmesi için ortada yedinde borçluya ait bir taşınır eşya ve kıymetli evrak bulunmalıdır ve hapis hakkını bunlar üzerinde kullanmalıdır.
Ticaret Kanunun düzenlediği hapis hakkının kullanabileceği kıymetli evrak niteliğindeki senetler; anonim şirket hisseleri, makbuz senedi ve varant, konşimento, deniz ödüncü senedi ve kambiyo senetleri( poliçe, çek, bono)dir. Ancak emre yazılı kambiyo senetlerinin alacak hakkına konu edilebilmesi için tacirin bu senetleri zilyetliğine ciro ederek geçirmesi gerekmektedir ancak bu zorunlu bir şart değildir.

Tacirin Hapis Hakkının Şartları

Kanunilik şartı; hapis hakkı direk kanundan doğan bir hak olduğu için hiçbir tacir kanunda öngörülmeyen bir tacir zilyetlik ve alacak hakkı için hapis hakkını kullanamaz. Kanunun açıkça öngörmediği bir halde tacir kıyas yoluyla kendine hapis hakkı addedemez. Tacir sözleşme ile kendine hapis hakkı tanımına uygun bir hak tanımış olsa dahi bu aslen hapis hakkı olmayıp bir nevi alıkoyma hakkı olarak nitelendirilebilir. Bu alıkoyma hakkı burada incelenen konu, şart ve hak ve yükümlülükleri içermez, kanun tarafından korunmaz.
Muacceliyet şartı; tacirin hapis hakkını kullanabilmesi için söz konusu alacağının muaccel olması gerekir. Muaccel olmayan bir alacak hakkı için tacir hapis hakkını kullanamaz ancak bu şartın bir istisnası Medeni Kanunun 952. maddesinde düzenlenen borçlunun acze düşmesi halidir. Tacir, borçlunun aczi halinde alacağı muaccel olmasa yani vadesi gelmemiş olsa dahi taşınır eşya ve ya kıymetli evrak üzerinde hapis hakkını bu şart gerçekleşmemiş olsa dahi kullanabilmektedir.
Zilyetlik şartı; tacir bir ticari ilişki vasıtasıyla taşınır eşya ve ya kıymetli evrakı borçlunun rızası dahilinde zilyetliğine geçirmiş olması gerekmektedir. Tacir zilyedinde bulunmayan taşınır eşya ve ya kıymetli evrak üzerinde hapis hakkı kullanamaz. Taşınır eşya ve ya kıymetli evrakın zilyetliğinin kazanılmasının alacak hakkının doğumundan önce veya sonra kazanılmasının hiçbir önemi yoktur. Tacirin hapis hakkını kullanabilmesi için taşınır eşyanın ve ya kıymetli evrakın zilyetliğinde olması esastır.
İrtibat şartı; Medeni Kanun 950/2 maddesi gereği tacirler için çok geniş yorumlanmalıdır. Kanun maddesi gereği zilyetlik ve ya alacak bir ticari ilişki vasıtasıyla kurulmuş olmak şartıyla tacirler için irtibat şartı sağlanmış sayılır. Örnekle açıklamak gerekirse bir tacir başka bir tacirle aynı taşınır eşyalar örneğin buzdolapları için önce taşıma sonrada ardiyesinde saklanması için başka bir saklama sözleşmesi yapmış olsunlar. Ortada bir taşıma birde saklama sözleşmesi mevcuttur. Taşıma ve saklama borcu altına girmiş olan tacir, taşıma işlemini tamamlamış ve ikinci sözleşmeye göre ardiyesinde depo etmiştir. Tacir taşıma sözleşmesi gereği kazandığı alacak hakkı muaccel olduğu halde hakkına kavuşamazsa artık ikinci saklama sözleşmesi konusu olan taşınır eşyalar üzerinde hapis hakkını kullanabilir. İrtibat şartı tacir olmayanlar için oluşmamış olduğu halde tacirler için Medeni Kanunun yukarda söylenen ilgili hükmü gereği irtibat şartı hukuken gerçekleşmiştir.
Hapsedilen eşyanın paraya çevrilebilen türde eşya olması şartı; hapis hakkının konusu ile aynı olarak ancak taşınır eşya ve kıymetli evrak üzerinde ve bunların paraya çevrilebilir nitelikte olması anlaşılmalıdır. Kanun paraya çevrilmeye müsait olmayan şeyler üzerinde hapis hakkının kullanılamayacağını tartışmaya yer vermeyecek şekilde açıkça düzenlemiştir.





Tacirin Hapis Hakkının Hükümleri

Tacir alacak hakkını teminat altına almak için hapis hakkını kullanırken aslında bir aynî hak kullandığı için bu hakkını herkese karşı ileri sürebilir. Tacirin hapis hakkını kullandığı taşınır eşyaların mülkiyeti başka bir tacire geçmiş olsa dahi yeni malik hapis hakkı yüküne iyiniyet kuralları gereği katlanmak zorundadır. Yani tacir hapis hakkını yeni malike karşıda devam ettirebilir.
Tacir üzerinde hapis hakkını kullandığı taşınır eşya ve ya kıymetli evrakın iadesi reddetme hakkına sahiptir. Bu sebeple tacir alacak hakkı ifa edilinceye kadar ya da alacak hakkına karşılık yeterince güvence gösterilinceye kadar hapis hakkı konusu taşınır eşya ve ya kıymetli evrakını elinde tutabilir, iadesini pek tabii reddedebilir.
Tacir alacak hakkının yerine getirilmemesi sebebiyle hapis hakkı hükümleri gereğince taşınır eşya ve ya kıymetli evrakı paraya çevirebilme yetkisine sahiptir. Alacak hakkı yerine getirilmeyen ve ya yeterince güvence gösterilmeyen tacir, borçluya daha önce bildirimde bulunmak şartıyla hapis hakkı konusu taşınır eşya ve ya kıymetli evrakın paraya çevrilmesini isteyebilir. Bu bildirim herhangi bir şarta bağlanmamıştır. Yani tacir hapis hakkını kullandığını her şekilde borçluya bildirebilir. Alacağın yerine getirilmesi tacirin hapis hakkını sona erdiren bir sebeptir ancak güvence gösterilmesi tartışmalı bir kısımdır. Alacağını teminat altına almak için hapis hakkını kullanan tacire, alacağını karşılayacak kadar gösterilen güvence hapis hakkının sınırını oluşturur. Örneğin 1000 TL alacak hakkına karşılık 10.000 TL tutarında taşınır eşya üzerinde hapis hakkını kullanan tacire gösterilen güvence alacak hakkını karşılıyorsa hapis hakkı bu oranda sınırlanabilir. Yani alacak hakkını kullanan tacirin bölünebilen bir eşya üzerinde hapis hakkını kullanıyorsa arta kalan kısmı iade etmelidir. Ancak bölünemeyen bir eşya ise tacir hapis hakkı konusu eşyayı iadeye zorlanamaz. Çünkü bu durumda hapis hakkı konusuz kalır. Kıymetli evrakın paraya çevrilmesi hususunda, icra dairesi borçlunun üzerine düşen görevlerini yerine getirerek tacirin alacak hakkının yerine getirilmesini yani kıymetli evrakın paraya çevrilmesi işlemini gerçekleştirir.
Tacir hapis hakkını kullandığı taşınır eşyayı ve ya kıymetli evrakı muhafaza ile yükümlüdür. Çünkü hapis hakkı alacak hakkını teminat altına almak için kullandığı için alacak hakkını sona erdiren sebepler(ibra, takas, alacaklı borçlu sıfatının birleşmesi) sonucunda veya alacak hakkının yerine getirilmesi ile ve ya güvence gösterilmesi ile hapis hakkının sona ermesi ile bu kıymetli evrak ve ya taşınır eşyayı iadeyle yükümlüdür.



























Kaynakça

-Türk Medeni Kanunu
-Türk Ticaret Kanunu
-Murat Yayınları Ticaret Hukuku Fasikülü
-http://www.turkhukuksitesi.com/makale_749.htm, -Gizem Yeşilova Özyılmaz
-THEMIS Kıymetli Evrak Hukuku, Tamer Bozkurt, Seçkin Yayınları
-Ticaret Hukuku, Mustafa Çeker, Seçkin Yayınları
-Ticaret Hukukunun Genel Esasları, Prof. Dr. Hayri Domaniç – Doç. Dr. Erol Ulusoy, YetkinYayınları
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Türk Hukukunda Tacirin Hapis Hakkı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av. Seyyid Burhaneddin Kamacı'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
18-11-2012 - 20:33
(4178 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 2 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 2 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
20500
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 2 saat 38 dakika 49 saniye önce.
* Ortalama Günde 4,91 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 15750, Kelime Sayısı : 2190, Boyut : 15,38 Kb.
* 9 kez yazdırıldı.
* 10 kez indirildi.
* Henüz yazarla iletişime geçen okuyucu yok.
* Makale No : 1549
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,03631711 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.