Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Yeni Türk Ticaret Kanununda Demiryolu İle Eşya Taşımalarını Belirleyen Kurallar Ve Uygulamadan Örnekler

Yazan : Egemen Gürsel Ankaralı [Yazarla İletişim]
AVUKAT

Makale Özeti
Yeni T.T.K. nın dördüncü kitabının özellikle birinci ve ikinci kısımları, Türk taşıma hukukunun genel hükümleri haline dönüştürülmüştür. Bu düzenleme çerçevesinde, karayoluyla ve demiryoluyla yapılan ve ilgili milletlerarası sözleşmelerin uygulama alanına girmeyen eşya taşımaları, taşınma eşyası taşıması, hakkında uygulanacak ortak kurallar tespit edilmiştir. Dolayısıyla, demiryoluyla yapılan taşımalar da artık kanunun bu hükümlerine tâbi tutulmuştur.

YENİ TÜRK TİCARET KANUNUNDA DEMİRYOLU İLE EŞYA TAŞIMALARINI BELİRLEYEN KURALLAR ve UYGULAMADAN ÖRNEKLER
(14 Şubat 2011 tarih ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Taşım Kitabı hakkında bir inceleme)

I- Giriş
6762 sayılı eski Türk Ticaret Kanununun 762 ilâ 767 nci maddeleri, “Taşıma İşleri ve Taşıma Senedi” hakkındaki genel hükümleri içermekte idi.Yeni TTK da bu sistem korunmuş ve ayrı bir Kitap haline getirilmiş olan “Taşıma İşleri”ne ilişkin genel hükümlere, 850 ilâ 855 inci maddelerde yer verilmiştir. Taşıma İşleri ayrı bir kitap (4.Kitap) olarak düzenlenmiştir. Yeni T.T.K. nın dördüncü kitabının özellikle birinci ve ikinci kısımları, Türk taşıma hukukunun genel hükümleri haline dönüştürülmüştür. Bu düzenleme çerçevesinde, karayoluyla ve demiryoluyla yapılan ve ilgili milletlerarası sözleşmelerin uygulama alanına girmeyen eşya taşımaları, yolcu taşımaları, taşınma eşyası taşıması, değişik tür araçlar ile yapılan (karma, kombine) taşımalar ve taşıma işleri yüklenicileri hakkında uygulanacak ortak kurallar tespit edilmiştir. Dolayısıyla, 6762 sayılı Kanunun 764 üncü maddesinden farklı olarak, demiryoluyla yapılan taşımalar da artık kanunun bu hükümlerine tâbi tutulmuştur. Buna karşılık, deniz ve havayoluyla yapılan taşımalar hakkında kendi içinde kapalı ve geniş kapsamlı yasal düzenlemeler bulunduğundan, 6762 sayılı Kanunun 764 üncü maddesine uygun olarak, Tasarının 852 nci maddesinde bu taşımalar hariç tutulmuştur. ( Taşıma İşleri 850-855 . maddelere ilişkin gerekçe )

Yeni, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun dördüncü kitabını oluşturan ve madde 850 den itibaren başlayan Taşıma İşleri başlığı altındaki taşıma hukukuna ilişkin düzenlemeler, doğrudan Lojistik faaliyetler ile ilgili kurallara yöneliktir. Taşıma İşleri düzenlemeleri, Avrupa Topluluğunu Kuran Anlaşma'nın, yani Roma Anlaşmasının taşımaya ilişkin Topluluk politikalarının esaslarını gösteren hükümler göz önünde tutularak yapılmıştır.
Söz konusu kuralların temelinde topluluğun ana hedeflerinin ortak bir taşıma politikası çerçevesinde izlenmesi düşüncesi yatmaktadır. Taşımanın değişik cepheleri bu suretle ortak politikalar bağlamında düzenlenmiştir. ( bknz.Türk Ticaret Kanunu Genel Gerekçe ) Avrupa Topluluğu çalışmalarını, hiçbir zaman, taşıma hukukuna ilişkin ulusal hukukların uyumlaştırılmasına,yerelleştirilmesine ve bu alanda hükümler konulmasına yöneltmemiştir. Avrupa Topluluğu güvenlik yönünden alt yapıyı düzenleyerek, Transavrupa Ulaşım Ağı'nı kurmak için adımlar atarak birbiri ile çelişmeyen kurallar ve bu kuralların tek ve uygulanabilir olmasına özen göstermiştir. Diğer taraftan da, Avrupa Topluluğu'na üye ülkelerin taşıma şirketlerinin rekabet gücünü artırıcı önlemler almıştır

II- Yurt İçi Demiryolu Taşımalarında Yeni TTK dan Önceki Uygulama
Yeni Türk Ticaret Kanunu yürürlüğe girmeden önce, demiryolu ile yapılan yurtiçi taşımalarda tamamen yerel diyebileceğimiz bir uygulama vardı. Rumeli demiryolları İşletme Nizamnamesi uygulanıyordu, bu nizamname yaklaşık 130 yıllık, kaynağı Osmanlı İmparatorluğuna dayanan bir uygulama idi. Yeni T.T.K demiryolları ile yapılan iç taşımalarda uygulanan bu 130 yıllık düzenlemeyi sona erdirerek, güncel ve işlevli bir anlayış getirmiştir. Yurt içi demiryolu taşımasını düzenleyen, Rumeli Demiryolları Nizamnamesi, yeni Türk Ticaret Kanununun uygulanması ile birlikte yürürlükten kalkmıştır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde kanunlaştırılıp, yürürlüğe giren bu nizamname hükümleri günümüze kadar gelmiş olmakla birlikte ihtiyaçlara cevap verebildiği söylenemez.
Nizamnamenin yayın tarihi olarak şu ifade vardır. “ Dersaadet 18 Mayıs 1872Cumhuriyet döneminde Rumeli demiryolları İşletme Nizamnamesi 3259 ve 4341 sayılı kanunlarla iki kez değişikliğe uğramıştır. En son değişiklik 1941 yılında yapılmış ve o günden bu güne hiç değişmeden gelmiştir. İşletme nizamnamesi hükümlerinin eskimiş olduğu çok açıktır. Kanun dili, ifade tarzı , eski ve bu gün için anlaşılmazdır. Örneğin kaybolan bir eşya hakkındaki düzenleme size bir fikir verebilir. “ Kumpanyanın Mes’uliyeti Madde 37 - Demiryolu vasıtasile naklolunan araba ve edevatı müteharrike hakkında kumpanyanın vaki olan mes'uliyeti emtia ve eşyanın nakline dair olub bu nevi eskale dahi şümulü olan şerait dahilinde olarak caridir. Yanında bulunan adam tarafından menolunması mümkün olan bir hadiseden dolayı işbu arabalar ile edevatı müteharrikeye isabet edecek zarar ve hasardan kumpanya mes'ul değildir… Bir güna zayiat ve sakatlık vukuunda verilecek tazminat eşyanın kıymeti hakikiyesini ve mürsil tarafından beyan ve ihbar olunan mikdarı vechen minelvücuh tecavüz etmiyecektir. “
Uluslararası taşımalarda ( Karayolu,Demiryolu,Havayolu,Denizyolu) Türkiye Cumhuriyeti Uluslararası Anlaşmaları ( konvansiyon) onaylamak sureti ile, kendi iç hukuk kuralı haline getirerek, uluslararası standartlar yakalayabilmiştir. ( Demiryolu ile Uluslararası Eşya taşıması ile ilgili açıklamaya , yazının üçüncü bölümünde yer verilecektir.) Yeni Türk Ticaret Kanunun yürürlüğe girme anına kadar, yurt içi karayolu ve demiryolu taşımalarında aynı şeyi söylemek mümkün değildi, 6102 sayılı yeni T.T.K. aksayan bu uygulamayı ortadan kaldıran düzenlemeler getirmiş ve modern anlayışı yakalayabilmiştir. Yurt içi taşımalarda baskın olan 6762 sayılı eski Türk Ticaret kanunu ve Demiryolları Taşıması için Rumeli Demiryolları Nizamnamesi, modern anlayışa ayak uyduramayan, görevini tamamlamış düzenlemelerdi. Örneğin; emtia nın kayıp ve hasarı, gecikme ve gecikme halinde ödenecek tazminat, taşıyıcının sorumlu olmayacağı haller, taşıyıcının sınırlı sorumluluğu gibi bir çok konudaki düzenlemeler yetersiz ve uygulamaya cevap vermekten çok uzak, tarafların zarar görmesine sebep olabilecek hükümler içeriyorlardı.

III-Uluslar arası Demiryolu ile yapılan Eşya Taşımacılığını Belirleyen kurallar
Bu yazının konusu Yeni Türk Ticaret Kanunu na göre, demiryolu ile yurtiçi taşınan eşyalara ilişkin kurallar olmakla birlikte, Uluslararası Demiryolu Taşımalarını belirleyen kurallara da değinmekte yarar var. Uluslararası taşımalar, konusunda Türkiye Cumhuriyeti Uluslararası Anlaşmaları ( konvansiyon) onaylamak sureti ile, kendi iç hukuk kuralı haline getirmiştir. Böylece, uluslararası taşımalara uygulanacak kurallar ve sorunlara cevap verebilecek kanun maddeleri ile modern anlayışı yakalayabilmiştir. Nitekim demiryolu taşımacılığı için de durum böyle olmuştur. Demiryolu taşımacılığının uluslararası kısmı için tek bir düzenleme ( konvanisyon ) arayışı uzun yıllar önce başlamış ve sonuç olarak, eşya taşımalarına ilişkin olarak COTIF/CIM Konvansiyonu uluslararası düzeyde uygulamaya sokulmuştur.

Ülkemiz 09.05.1980 tarihli bu konvanisyonu 01.05.1985 ten itibaren geçerli olacak şekilde onaylamış ve 21. 03. 1985 tarih ve 3172 sayılı kanun ile uygun bulmuştur. Konvansiyon kısaca COTIF olarak geçmektedir. Bu konvansiyonun iki eki bulunmaktadır. A Ekini demiryolu ile yolcu ve bagaj taşımasına ilişkin yeknesak kurallar (CIV), B Ekini de “ Demiryoluyla Uluslar arası Eşya Taşıma Sözleşmesi ( CIM) oluşturmaktadır. Konumuz eşya taşıma olduğu için bu yazıda COTIF/CIM den bahsedilecektir.

Eşyanın Demiryolu ile uluslararası taşıması ile ilgili olan dış ticaret ile uğraşanların, lojistik hizmet veren tarafların ve sigortacıların bu konvansiyonun uygulaması hakkında bilgi sahibi olmalarında büyük yarar vardır.

III- Yeni Türk Ticaret Kanunu nun Demiryolu ile yapılan İç Taşımalara Uygulanması
6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu nun ilgili maddeleri güncel uygulamayı göz önünde tutarak, reformist bir yapı içinde hareket etmektedir. Bu son durum lojistik dünyasındaki gelişmeleri yakalayabilecek nitelikteki düzenlemelerdir. Yeni kanun maddeleri hem yurt içi karayolu taşımasını, hem demiryolu taşımasını hem de multımodal ( çoklu ) taşımayı kavrayabilecek niteliktedir. Sonuç olarak taşıma dünyasını belirleyen mevzuat, arasında uyum ve paralellik sağlanmıştır.
Taşımaya ilişkin hükümlerin büyük çoğunluğu 1926 yılında kabul edilen Türk Ticaret Kanunundan geliyordu. Bunlara da birçok ülkenin bugün yürürlükten kalkmış hükümleri kaynaklık etmişti. Söz konusu hükümler hem Türkiye'yi uluslararası piyasaların dışında tutuyor hem taşıma sektörünün gereksinimlerine cevap veremiyor, hem de yorum güçlükleri doğuruyordu.
Türk Ticaret Kanunu nun taşıma yı düzenleyen 4.kitabı, Avrupa kara taşıması hukukundaki reform çalışmalarından etkilenerek düzenlenmiş olduğundan Yeni TTK nın taşıma kitabı reform niteliğinde kurallar getirmektedir. Bu sebeple yeni kanunda (4.kitap) CMR Konvansiyonu nun etkisi büyüktür. CMR Kovansiyonu Avrupa bağlamında uluslararası nitelikte bir düzenleme ve eşyanın karayolu ile uluslar arası taşımasına yönelik bir konvansiyon olmasına rağmen, aynı zamanda devletlerin kendi iç hukuk düzenlemelerini uyumlaştırma aracı rolünü de oynamıştır.( bknz.Türk Ticaret Kanunu Genel Gerekçe)
Avrupa devletleri ulusal hukuklarını CMR Konvansiyonu ile uyumlaştırırken onun ilkeleri bağlamında da kendi iç hukuk düzenlemelerini reforma tâbi tutmuşlardır. Yeni TTK nın taşıma kitabı ile de Türkiye Cumhuriyeti de bu reformu tamamlamıştır. CMR Konvansiyonu mevzuatımıza yıllar önce girmiş ve söz konusu reform için çok önemli bir gelişme olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti 14.12.1993 gün ve 21788 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 3939 sayılı yasa ile “ Eşyaların Karayolunda Uluslararası Nakliyatı İçin Mukavele Sözleşmesi’ne (CMR) ve bu sözleşmeye ek protokole katılmayı kabul etmiştir. CMR’ Konvansiyonu nun metni 4 Ocak 1995 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmıştır.

Yeni T.T.K. da CMR Konvansiyonu nun etkisi çok büyüktür. Bu etkiyi iki yönden irdelemek gerekir. Birincisi, Avrupa bağlamında eşyanın karayolu ile uluslararası taşınmasını düzenleyen uluslararası düzenleme ve eşyanın karayolu ile uluslararası taşımasına yönelik bir konvansiyon olmasıdır. İkincisi ise, aynı zamanda devletlerin kendi iç hukuk düzenlemelerini uyumlaştırma aracı rolünü de oynamasıdır. Özellikle bu ikinci özelliği, yani devletlerin kendi iç hukuk düzenlemelerini yaparken CMR Konvansiyonu nu uyumlaştırma aracı olarak kullanmaları özelliği, Demiryolu İle yurt içi taşımalardaki kuralların belirlenmesinde de önemli bir rol üstlenmiştir. Bu açıdan bakıldığında, her ne kadar Demiryolu İle Uluslararası eşya taşımalarda COTIF/CIM Konvansiyonu geçerli olsa da, yurt içi demiryolu taşımalarında yeni TTK ya kaynak olması sebebi ile, CMR Konvansiyonu nun etkili olması çelişki yaratmamaktadır.

IV- Yeni Türk Ticaret Kanunu nun Demiryolu ile yapılan İç Taşımalara Uygulanması ile ilgili getirilen yeni kurallara ilişkin örnekler

Örnek 1: Eski madde, taşıyıcının tanımında yolcu ve/veya eşya taşınmasında taşıma ücretine vurgu yapmışken, yeni kanun T.T.K. mad. 850 birinci fıkra “bir taşıma sözleşmesiyle” diyerek “ taşıma sözleşmesine “ vurgu yaparak modern ve guncel bir yorum getirmiştir. Eski metindeki “taşıma işlerini üzerine almak” ibaresinin taşımanın taşıma sözleşmesi çerçevesinde yapılması şeklinde yorumlanıp, yorumlanamayacağı ve maddede sözleşme olgusunun hiç anılmaması tartışmalara yol açıyordu.

Taşıyıcı nın tanımında 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu tamamen yeni bir uygulama getirmektedir. Taşıma ilişkisinde taşıma ücreti yerine, Taşıma Sözleşmesi kavramı ağırlık kazanmaktadır.

Türk Ticaret Kanunun Taşıma Kitabında belirlenen düzenlemeler, Türk taşıma hukukunun genel hükümleri halinde ortaya çıkmaktadır. Bu durum, yeni Türk Ticaret Kanunu nun genel gerekçesinde açıkça belirtilmiştir. Yurt içi demiryolu taşıması için de yeni, köklü değişiklikler ve yeni kurallar getirmiştir. Bu alanları adeta yeniden düzenlemiştir. Örneğin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 850 ye göre Taşıyıcı, taşıma sözleşmesiyle eşya veya yolcu taşıma işini veya ikisini birlikte üstlenen kişidir. Eşya her türlü yükü de kapsar.
Bu tanım, 6762 sayılı Kanunun 762 nci maddesinden tamamen farklı kurama dayanmaktadır. Eski madde, taşıyıcının tanımında yolcu ve/veya eşya taşınmasında taşıma ücretine vurgu yapmış, taşımanın bir taşıma sözleşmesi bağlamında yapılması gereğini belirtmemişti. Eski metindeki “taşıma işlerini üzerine almak” ibaresinin taşımanın taşıma sözleşmesi çerçevesinde yapılması şeklinde yorumlanması mümkündü. Ancak maddede sözleşmenin hiç anılmaması tartışmalara yol açıyordu. Maddenin, birinci fıkra “bir taşıma sözleşmesiyle” diyerek bu gerekliliği belirtmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında taşıma sözleşmesinde taraflarının edimleri belirtilir ve dolaylı olarak taşıma sözleşmesi tanımlanırken taşıma ücretinin gönderen ve yolcu tarafından ödeneceği açıkça ifade edilmiştir.

Birinci fıkrada tanımlanan taşıyıcının aslî edimi eşya ve yolcu taşıma yönünden farklı olarak belirtilmiştir. Eşya taşımada taşıyıcının iki edimi vardır: (1) Eşyayı varma yerine taşımak ve (2) orada eşyayı gönderene teslim etmek.Taşıma konusunun niteliği gereği taşıyıcının yolcuyu herhangi bir kimseye veya özel yere teslim borcu yoktur. Gönderen ise taşıma ücretini ödemek yükümlülüğü altındadır. Bu madde ile taşıma sözleşmesinin tanımında ücretin unsur niteliği de vurgulanmıştır

6102 sayılı T.T.K. nın getirdiği yeni hükümleri, demiryolu ile yurt içi taşımalara ilişkin iki uygulama örneği ile de açıklamak istiyorum.

Örnek 2 : Demiryolu İle Taşınan Bir Emtea nın Kaybolması

100 kg ağırlığında 10.000 USD fatura değeri olan bir ilaç hammaddesi nın İstanbul- Kayseri arasında demiryolu ile taşınması esnasında kaybolması söz konusu olduğunda, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu na göre olayı aşağıda belirtilen şekilde çözmek mümkündür.

Öncelikle taşıtan tarafın bir bekleme süresi söz konusu olacak. Bu süre TTK 874 e göre belirlenecek ( taşıma süresini izleyen 20 günlük süre ) Zıya karinesi başlıklı 874. madde düzenlemesi aynen şöyledir.
MADDE 874- (1) Eşya, taşıma süresini izleyen yirmi gün içinde teslim edilmezse, hak sahibi ona zayi olmuş gözüyle bakabilir. Sınır ötesi taşımalarda bu süre otuz gündür.
(2) Hak sahibi, eşyanın zıyaı dolayısıyla tazminat alırsa, bunun ödenmesi sırasında, eşyanın daha sonra bulunması hâlinde, derhâl kendisine haber verilmesini isteyebilir…..

Bu 20 günlük sürenin sonunda taşıtanın alacağı tazminatın belirlenmesinde ise 880 ,881 ve 882 maddelerdeki sıra izlenerek, tazminat belirlenecek.Bu maddeleri de inceleyecek olursak;

Tazminatta esas alınacak değer
MADDE 880- (1) Taşıyıcı, eşyanın tamamen veya kısmen zıyaından dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulduğunda, bu tazminat, eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değerine göre hesaplanır. ….
(3) Eşyanın değeri piyasa fiyatına göre, bu yoksa aynı tür ve nitelikteki malların cari değerine göre tayin edilir. Eşya, taşımak üzere teslimden hemen önce satılmışsa, satıcının faturasında taşıma giderleri mahsup edilerek gösterilen satış bedelinin piyasa fiyatı olduğu varsayılır.

Zarar saptama giderleri
MADDE 881- (1) Taşıyıcı, eşyanın zıyaı veya hasarı hâlinde, 880 inci madde uyarınca ödenmesi gereken tazminattan başka, zararın saptanması için yapılması zorunlu olan giderleri de tazminle yükümlüdür.

Sorumluluk sınırları
MADDE 882- (1) Gönderinin tamamının zıyaı veya hasarı hâlinde, 880 ve 881 inci maddeler uyarınca ödenecek tazminat, gönderinin net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır.
(2) Gönderinin münferit parçalarının zıyaı veya hasarı hâlinde taşıyıcının sorumluluğu;
a) Gönderinin tamamı değerini kaybetmişse tamamının,
b) Gönderinin bir kısmı değerini kaybetmişse, değerini kaybeden kısmının,
net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır. ……
(4) Özel Çekme Hakkı, eşyanın taşıma amacıyla taşıyıcıya teslim edildiği tarihteki veya taraflarca kararlaştırılan diğer bir tarihteki, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca belirlenen değerine göre Türk Lirasına çevrilir.

Sonuç olarak; 100 kg ağırlığında 10.000 TL fatura değeri olan bir ilaç hammaddesi nın İstanbul- Kayseri arasında taşınması esnasında kaybolması söz konusu olduğunda . taşıyıcının sorumluluğuna gidebilmemiz için öncelikle T.T.K 874 teki şartın gerçekleşip,gerçekleşmediğine bakacağız. ( Eşya, taşıma süresini izleyen yirmi gün içinde teslim edilmezse, hak sahibi ona zayi olmuş gözüyle bakabilir) madde gereğince taşıma süresini izleyen 20 . günün sonunda hukuken kayıp edilmiş sayılacak ve taşıyıcının sorumluluğuna gidebileceğimiz anlaşılınca, öncelikle tazminata esas olacak değer olarak TTK 880 gereğince tazminat ödemekle sorumlu tutulduğunda, bu tazminat, eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değerine göre hesaplanır. hükmü gereğince emtia nın fatura değeri olan 100.000 TL göz önünde tutulacak. Hatta T.T.K. 881 madde gereğince zarar saptama giderleri de eklenebilecek. Ancak, bu iki madde düzenlemesi, son kararı verebilmemiz için yeterli olamayacak. Bu iki maddeyi tamamlayan T.T.K. mad 882 ye göre son kararı vermememiz gerekecek.T.T.K. 882 gereğince Gönderinin tamamının zıyaı veya hasarı hâlinde, 880 ve 881 inci maddeler uyarınca ödenecek tazminat, gönderinin net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır. Hükmü gereğince 100 kg olan emtia için, 100 X 8.33 = 833 Özel çekme hakkı tazminat ödenecek. Aynı madde özel çekme hakkının tanımı konusunda açıklama içerdiğinden, yani Özel Çekme Hakkı, eşyanın taşıma amacıyla taşıyıcıya teslim edildiği tarihteki veya taraflarca kararlaştırılan diğer bir tarihteki, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca belirlenen değerine göre Türk Lirasına çevrilir. “ hükmü gereğince,türk lirasına çevireceğiz;

833X 2.7 = 2.249 TL tazminat ödenecek.

(Özel Çekme hakkı :12 Nisan 2012 tarihi itibarı ile Merkez Bankası verilerine göre 1 SDR 2.7 TL karşılığı gelmektedir Özel çekme hakkı Özel Çekme Hakları (SDR) SDR, IMF’nin üye ülkelerin mevcut resmi rezervlerine katkıda bulunmak amacıyla 1969 yılında oluşturduğu uluslararası bir rezerv varlığıdır. Özel Çekme Hakları üye ülkelere IMF kotalarıyla orantılı olarak tahsis edilir. SDR aynı zamanda IMF’nin ve diğer bazı uluslar arası kuruluşların hesap birimi olarak kullanılmaktadır. SDR’nin değeri, başlıca uluslararası para birimlerinden oluşan bir sepet esas alınarak belirlenmektedir. Bretton Woods sisteminin 1973 yılında çökmesinden sonra ise, SDR bir döviz sepeti olarak yeniden tanımlanmıştır, ve bu sepet günümüzde Euro, Japon Yeni, İngiliz Sterlini ve Amerikan Dolarından oluşmaktadır. SDR’nin Amerikan Doları cinsinden değeri IMF’nin web sitesinde günlük olarak yayınlanmaktadır. Bu değer, söz konusu dört para biriminin ilgili miktarlarının Amerikan Doları cinsinden değerlerinin toplamına eşittir ve bu hesaplamada Londra piyasasında o gün öğlen saatinde geçerli olan döviz kurları kullanılmaktadır. Sepetin bileşimi, ilgili para birimlerinin dünya ticaret ve finans sistemlerindeki nisbî ağırlığını yansıtacak şekilde beş yılda bir gözden geçirilmektedir

Özetle, demiryolu İle yapılan bir ilaç hammaddesinin kaybolması söz konusu olduğunda,demiryolu taşıyıcısının sorumluluğu için, ilgili kanun maddeleri irdelendiğinde, Taşıyıcı, eşyanın tamamen veya kısmen zıyaından dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulduğunda, bu tazminat, eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değerine göre hesaplanacak, hatta buna zarar saptama giderleri de dahil edilebilecek olmakla birlikte, ödenecek tazminat, gönderinin net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlı olacağından Demiryolu taşıyıcısının ödeyeceği tazminat 2.249 TL yi geçmeyecektir.

ÖRNEK 3 Demiryolu İle yapılan taşımalarda emtea ya gelen kayıp ve hasar sonucunda, Taşıyıcının bu kayıp ve hasar Sorumluğundan Kurtulması

Yukarda belirtilen, 100 kg ağırlığında 10.000 USD fatura değeri olan bir ilaç hammaddesin nın İstanbul- Kayseri arasında demiryolu ile taşınması esnasında bu taşıma için tarafların üstü açık bir kompartımanda eşyayı taşımaları ve bu esnada malın kaybolması söz konusu olduğunda, bu durum taşıyıcının sorumluluktan kurtulmasını düzenleyen özel hâller kapsamına girdiğinden, taşıyıcı sorumluluktan kurtulabilecektir.

Taşıyıcının sorumluluktan kurtulmasını düzenleyen özel hâller:

MADDE 878- (1) Zıya, hasar veya teslimdeki gecikme, aşağıdaki hâllerden birine bağlanabiliyorsa taşıyıcı sorumluluktan kurtulur:
a) Sözleşme veya teamüle uygun olarak üstü açık bir aracın kullanılmış olması yahut güverteye yükleme yapılması…..hükmü gereğince taşıyıcının sorumluluğu olmayacaktır.

Kullanılmasında anlaşmaya varılmış ve taşıma belgesinde açıkça belirtilmiş olduğu üzere, “açık taşıtlar kullanılması" durumunda taşıyıcı sorumluluktan kur­tulabilecektir. Buna göre, kayıp veya hasarın üstü açık araç kullanılmasından kaynaklandığı durumlarda, taşıyıcının sorumluluktan kurtulması mümkün­dür. Taşıyıcı, göndericinin açık taşıt kullanılmasının kabul ettiğini ispatlamak zorundadır.

Taşımada, sözleşme uyarınca veya sözleşmede öngörülmemiş olmasına rağmen teamüle uygun olarak üstü açık bir araç kullanılmış veya eşya güverteye yüklenilmiş olup da, ziya, hasar ve/veya gecikme bu sebepten doğmuşsa taşıyıcının sorumlu tutulmamasına ilişkin bir karine doğar. Üstü açık araç, yükün taşınmasına müsait kapalı yeri bulunmayan araçtır. Tenteli araç tente sabit olsa da kapalı sayılamaz. Hükümdeki “sözleşme” yabancı öğretide olduğu gibi geniş yorumlanmalıdır. Ayrıca, “sözleşme” sadece bir seferi ifade etmez, ancak somut olarak belirlenmiş seferleri (taşımaları) ifade eder. Bu sebeple çerçeve sözleşmeler de “sözleşme” kavramına dâhildir. Üstü açık aracın taşıma senedinde belirtilmiş olması halinde de “sözleşme” gerçekleşmiş sayılır .(Madde 878 gerekçesi)
“Teamül” ise Tasarının 2 nci maddesinin birinci fıkrası hükmü çerçevesinde anlamlandırılmalıdır. Alman TK’da kullanılan “Übung” sözcüğü sektörde “mutad olan” anlamına gelmektedir. Teamülü buna yakın bir içerikte yorumlamak amaca uygun düşer. ( Madde 878 gerekçesi )

Sonuç olarak; Demiryolu ile yapılan yurt içi taşımalarda 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu Uygulanacaktır. Yeni T.T.K. nın dördüncü kitabının özellikle birinci ve ikinci kısımları, Türk taşıma hukukunun genel hükümleri haline dönüştürülmüş olduğundan bu kısımları yurt içi demiryolu taşımalarına da rahatlıkla uygulayabileceğiz. Bu düzenleme çerçevesinde, demiryoluyla yapılan ve ilgili milletlerarası sözleşmelerin uygulama alanına girmeyen eşya taşımaları, yolcu taşımaları, taşıma işleri yüklenicileri hakkında uygulanacak ortak kurallar tespit edilmiştir. Dolayısıyla, 6762 sayılı eski Türk Ticaret Kanunun 764 üncü maddesinden farklı olarak, demiryoluyla yapılan taşımalar da artık kanunun bu hükümlerine tâbi tutulmuştur. Buna karşılık, deniz ve havayoluyla yapılan taşımalar hakkında kendi içinde kapalı ve geniş kapsamlı yasal düzenlemeler bulunduğundan, bu taşımalar hariç tutulmuştur. Demiryolu taşımacılığının Uluslararası kısmı için tek bir düzenleme ( eşya taşımalarına ilişkin olarak COTIF/CIM Konvansiyonu uluslar arası düzeyde uygulamaya sokulmuştur.) Ülkemiz bu 09.05.1980 tarihli bu konvanisyonu 01.05.1985 ten itibaren geçerli olacak şekilde onaylamış ve 21. 03. 1985 tarih ve 3172 sayılı kanun ile uygun bulmuştur. Böylece Demiryolu İle yapılan Uluslar arası Eşya Taşımaları için COTIF/CIM konvansiyonu uygulanmakta ve bu konvansiyonun kuralları geçerli olmaktadır.

(ULUSLAR ARASI TAŞIMACILIK VE HUKUKİ SORUNLAR Prof.Dr. Hüseyin ULGEN İstanbul 1998 ve DEMİRYOLU İLE YAPILAN ULUSLARARASI EŞYA TAŞIMALARI Dr.Sabih ARKAN Ankara 1987 adlı eserlerden ve 6102 saylılı Türk Ticaret Kanunu genel gerekçe ve madde gerekçelerinden yararlanılmıştır)

EGEMEN GÜRSEL ANKARALI
AVUKAT
egemeng@superonline.com
ankaralı.av.tr
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Yeni Türk Ticaret Kanununda Demiryolu İle Eşya Taşımalarını Belirleyen Kurallar Ve Uygulamadan Örnekler" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Egemen Gürsel Ankaralı'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
17-04-2012 - 12:48
(4392 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 4 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 4 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
7324
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 7 saat 49 dakika 33 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,67 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 31637, Kelime Sayısı : 3454, Boyut : 30,90 Kb.
* 4 kez yazdırıldı.
* 5 kez indirildi.
* Henüz yazarla iletişime geçen okuyucu yok.
* Makale No : 1454
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,07790089 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.