Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Adli Kontrol

Yazan : Av.Mustafa Özkurt [Yazarla İletişim]
Avukat

Makale Özeti
Adliş Kontrol Kararları ve bu kararların verilmesi
Yazarın Notu
http://www.ozkurt.av.tr/v2/

ADLİ KONTROL
A- Koruma Tedbiri ve Adli Kontrol Kavramı
GENEL OLARAK
Adli kontrol kararları hakkında açıklama yapmadan evvel tutuklama müessesesine genel olarak kısa bir göz atmak yararlı olacaktır.
Tutuklama ve adli kontrol kararları Ceza Muhakemesi tedbirlerindendir. Ceza yargılaması faaliyetinin kolayca yapılabilmesi için alınan tedbirlerinin en ağırı tutuklamadır. Tutuklama yasada belirlenen şartların oluşmasıyla kişinin şüpheli veya sanık sıfatıyla soruşturma ya da kovuşturma safhasında özgürlüğünün geçici olarak kaldırılmasıdır. Tutukluluk süreci; Sanık veya şüphelinin hürriyetinin kaldırılmasından salıverilmesine veya cezanın infazının başlamasına kadar devam eder. Tutuklama aslında bir ceza olmayıp, Ceza Yargılamasının gayesine hizmet eden bir araçtır. Tutuklamanın bu özelliği nedeniyle delillerin muhafazasını, sanığın kaçmasının önlenmesi ve yargılama sonucunda verilebilecek hürriyeti bağlayıcı cezanın yerine getirilebilmesini sağlamaya yönelik geçici nitelikte bir koruma tedbiridir.
Tutuklama kişi özgürlüğünü kısıtlaması ve ancak hâkim tarafından hükmedilebilmesi sebebiyle hapis cezası ile benzerlik göstermesine rağmen, ortak amaçları, hükümleri ve yerine getirilmeleri yönlerinden farklıdırlar. Hapis bir ceza, tutuklama ise sadece bir tedbirdir. Tutuklamanın amacı yargılamayı kolaylaştırmak ve eğer sanık mahkûm olursa cezanın infazını sağlamaya yöneliktir. Cezanın amacı ise suçluyu ıslah etmek, ıslah olmadığı takdirde de topluma vermesi muhtemel zararlarından korumaktır.
Daha evvel CMUK’ta Adli Kontrol müessesesi olmadığından tutuklama sık başvurulan bir yol idi. Ancak tutuklamanın ağır sonuçlarından şüpheli veya sanığı korumak için 5271 Sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu ile Adli Kontrol müessesesi getirilmiş ve CMK.nun 109-115 maddelerinde yer almıştır. Hukukumuza yeni giren adli kontrol müessesesi Anglo-Amerikan kaynaklı olup, şüpheli veya sanığın işin başında hürriyetinden yoksun kalması önlenmiş; bunun yanında tamamen serbest kalmasının da bir şekilde önüne geçilmiştir. Bu yeni kurum ferdî hürriyetlerin ön plana çıktığı günümüz anlayışına ve kamu düzeninin korunmasına daha uygun görülmekle birlikte üst sınır üç yıl olarak belirlendiğinden amaca tam cevap verdiği söylenemez.
Ceza Hukukumuza göre tutuklama artık istisnai nitelik kazanmıştır. Öncelikle adli kontrol hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağını hâkim irdeleyecektir. Bir olayda hâkim Adli kontrol kararı verebilmesi için Tutuklama Sebeplerinden bir veya bir kaçının bulunup, bulunmadığını araştıracaktır. Tutuklamayı gerektirecek sebepler (kuvvetli şüphe, kaçma veya delil karartma varsayımı) yok ise adli kontrol kararı da verilemez. Bu durumda şüpheli serbest bırakılacaktır. Genel olarak Tutuklama Nedenleri CMK.nun 100/1.maddesinde “Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.” Olarak ifade edilmiştir. Bazı suçlarda kanunen, başka bir delile gerek olmadan tutuklama nedenlerinin var olduğu sayılır ki, burada artık kuvvetli suç şüphesi de aranmaz. Örneğin adam öldürme suçu. CMK.100/2.Maddesi ile bunları 19 bent halinde tutuklama nedeni var sayılabilecekleri belirlemiştir. Pratikte bunlara katalog suçlar denmektedir.
Yasada belirtilen “olgular” ifadesi “varlığı kesin olarak belirlenmiş olan şeyler” anlamında olup, burada hâkimin takdir hakkı bir noktada kısıtlamıştır.
Adlî kontrol altına alınma kararı tutuklanmaya alternatif olduğundan olup, tutuklama ile birlikte uygulanamaz.
Soruşturma aşamasında üst sınırı üç yıl veya daha az cezayı gerektiren suç nedeniyle şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir.
Kanunda tutuklama yasağının öngörüldüğü hallerde adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir. Bu nedenle para cezasını gerektiren suçlarda veya cezası 2 yıldan daha az hapis cezası olan suçlarda da adli kontrol kararı diğer şartları da taşıyorsa verilebilir.
Adlî kontrolün CMK. da tanımı yapılmamıştır. Ancak; “Adlî kontrol tutuklama sebeplerinin (kaçma ve delilleri karartma şüphesinin) varlığına bağlı olarak işlediği bir suçtan dolayı soruşturma veya kovuşturma evresinde şüpheli veya sanığın, bütün usul işlemlerinde, hükmün infazında veya altına alınabileceği yükümlülükleri yerine getirmek üzere hazır bulunmasını, katılanın zarar ve masraflarının giderilmesini sağlamak amacıyla belli yükümlülükler altına alınarak adlî makam ve mercilerin denetim ve kontrolü altına sokulmasıdır. ” şeklinde Doç. Dr. B.Caner HACIOĞLU tarafından yapılan bu tanıma bizde katılıyoruz.
B-Adlî kontrol kararı ve hükmedecek merciler
Adli kontrol altına alınma soruşturma aşamasında üst sınırı üç yıl veya daha az cezayı gerektiren suç nedeniyle şüphelinin tutuklanması yerine Cumhuriyet savcısının istemi ve sulh ceza hâkiminin kararı ile verilebilir.
Bir şüpheli hakkında suçu işlediğine ilişkin kuvvetli şüphe bulunmakla birlikte duruma göre tutuklama kararı vermek hakkaniyete uygun düşmüyorsa o zaman da şüpheliye adli kontrol uygulanabilir.
CMK109/3 maddesinde; Adlî kontrol, şüphelinin tutuklanarak cezaevine konması yerine aşağıda gösterilen bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulmasını içerdiği belirtilmiştir.
a) Yurt dışına çıkamamak.
b) Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak.
c) Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde meslekî uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak.
d) Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde kaleme, makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek.
e) Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dâhil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek.
f) Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak.
g) Silâh bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silâhları makbuz karşılığında adlî emanete teslim etmek.
h) Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve ödeme süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak.
i) Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adlî kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermek.
J) Çocuklar hakkında çocuk koruma kanunun 20. maddesine göre belirlenen çevre sınırları dışına çıkmamak, belirlenen bazı yerlere gidememek veya ancak bazı yerlere gidebilmek, belirlenen kişi ve kuruluşlarla ilişki kurmamak şeklinde adli kontrol kararları verilmektedir.
Adlî kontrolün soruşturma evresinde uygulanmasında üç temel koşul vardır:
1. Şüphelinin işlediği iddia olunan fiilin 119 uncu maddeye göre tutuklamayı gerektirebilecek bir suçu oluşturması,
2. Cumhuriyet savcısının istemde bulunması,
3. Sulh ceza hâkiminin kararı.
CMK.110/3 uyarınca ayrıca 109 uncu madde ile bu madde hükümleri, gerekli görüldüğünde, görevli ve yetkili diğer yargı mercileri tarafından da, kovuşturma evresinin her aşamasında uygulanabileceği belirtilmiştir.
Kovuşturma esnasında Adli kontrol CMK.m.33 gereği “Duruşmada verilecek kararlar, Cumhuriyet savcısı, duruşmada hazır bulunan müdafi, vekil ve diğer ilgililer dinlendikten; duruşma dışındaki kararlar, Cumhuriyet savcısının yazılı veya sözlü görüşü alındıktan “ sonra verilir. Ayrıca CMK.m.94 şartları içinde “Hakim veya mahkeme tarafından verilen yakalama emri üzerine soruşturma veya kovuşturma evresinde yakalanan kişi, en geç yirmidört saat içinde yetkili hakim veya mahkeme önüne çıkarılamıyorsa, aynı süre içinde en yakın sulh ceza hakimi önüne çıkarılır; serbest bırakılmadığı takdirde, yetkili hakim veya mahkemeye en kısa zamanda gönderilmek üzere tutuklanır.” Yakalanan kişi hakkında kamu davası açılmış ise yetkili mahkeme adli kontrol altına alınıp, alınmama hakkında karar vermek durumundadır.
Adli kontrol, şüphelinin yasada belirtilen bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulması nedeniyle soruşturma aşamasında verilen bir kararın kovuşturma aşamasında da devam etmesi mümkündür. Nitekim 111. maddede adli kontrol kararının kaldırılması kararının şüphelinin veya SANIĞIN istemi üzerine hâkim veya MAHKEME tarafından verileceği hükme bağlanmıştır. Bu yükümlülükler CMK.nun 109/3. maddesinde sayılmıştır. Hâkim bu tedbirlerin bir veya birden fazlasına da karar verilebilir.
Adli kontrol ile verilen tedbir kararları kişi özgürlüğünü tam olarak kısıtlamadığından bu süreler cezadan mahsup edilemez. İstisnası ise kişi bir tedavi kurumuna yatırılarak adlî kontrol altına alınmışsa kurumda kaldığı süre cezasından mahsup edilecektir.
Adli kontrol tedbirlerinin 109/3 maddede belirlenenlerin dışında başka bir tedbire hâkim başvuramayacağından burada hâkimin takdir yetkisi kısıtlanmış olmakla bu haliyle Adlî kontrol müessesenin kısır kalmasına sebep olunmuştur.
3-Adlî kontrol kararının kaldırılması
Adlî kontrol kararının bir tedbir olma niteliği nedeniyle soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının istemi ile sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde ise soruşturma evresinde verilen bu kararlar görevli ve yetkili yargı mercii tarafından devamına hükmolunacağını CMK.110/3 maddesinde belirlenmiştir.
Hâkim veya mahkeme 109/3. maddede belirtilen yükümlülükleri madde hükmünü göz önünde bulundurarak belirleyecektir. Cumhuriyet savcısının istemi hâlinde bu yükümlülükleri azaltabilecek, çoğaltılabilecek veya bütünü ile kaldırabilecektir.
Böylece, adli kontrol amacına yönelik olarak tam bir esneklik sağlanarak temel hak ve özgürlükler ilkesine daha geniş uygulama alanı bırakılmıştır. Adli kontrole ilişkin kararlara karşı itiraz yolu açıktır. Şüpheli veya (Soruşturma esnasında verilmiş adli kontrol altına alınma kararı ) sanığın İtirazı üzerine Cumhuriyet savcısının görüşünü aldıktan sonra hâkim veya mahkeme 110 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre beş gün içinde karar verebilir.
4-Tedbirlere uymama ve müeyyidesi
Şüpheli lehine hukukumuza giren Adlî kontrol hükümlerinin uygulanabilirliğini sağlamak için CMK. 112.maddesiyle hükümler vazedilmiştir. Burada adli kontrol tedbirlerinden bir yada bir kaçının kasten ihlali halinde şüpheli veya sanık hakkında uygulanabilecek hapis cezasının süresine bakılmaksızın tutuklama kararı verilebilir. İhlal tutuklama için yeterli bir sebep sayılarak yetkili yargı mercii tarafından hemen tutuklama kararı verebilir.
Şüpheli veya sanığın, lehine verilen bu imkânın kötüye kullanılması halinde bu yaptırımı gerekecektir. Bu durumda da tutuklanmaya ilişkin itiraz hükümleri uygulanacaktır.
C. Savcısının talebi üzerine sulh ceza hâkimince verilecek Adli kontrol kararları yine hâkim tarafından kaldırabilir, değiştirebilir, yeni tedbirler ekleyebilir, bazı tedbirlere uymaktan geçici olarak muafiyet getirilebilir.
5- Güvence verilmesi ve konusu
CMK.m.109/3.f,h ve i bentlerinde Şüpheli veya sanık tarafından gösterilecek güvence,
1. Şüpheli veya sanığın bütün usul işlemlerinde, hükmün infazında veya altına alınabileceği diğer yükümlülükleri yerine getirmek üzere hazır bulunması.
2. Katılanın yaptığı masraflar, suçun neden olduğu zararların giderilmesi ve eski hâle getirme; şüpheli veya sanık nafaka borçlarını ödememeleri nedeniyle kovuşturuluyorlarsa nafaka borçları.
3. Kamusal giderler.
4. Para cezaları. Hususların yerine getirilmesini sağlar. Hakim şüpheli veya sanığı güvence göstermeye zorunlu kılan kararında, güvencenin hangi hususları karşıladığını ayrı ayrı göster. Hâkim, mahkeme veya Cumhuriyet savcısı, şüpheli veya sanığın rızasıyla güvencenin mağdurun haklarını karşılayan veya nafaka borcuna ilişkin bulunan kısımlarının, istedikleri takdirde, mağdura veya nafaka alacaklılarına verilmesini emredebilir. Şüpheli veya sanıktan istenecek güvenceler hükümden evvel mağdurun kişisel haklarını veya nafaka borcuna ilişkin kısmın, mağdura veya nafaka alacaklısına verilmesini teminat altına almak içindir. Güvence bizzat şüpheli veya sanık göstermek zorundadır. Burada üçüncü kişilerin güvence göstermesi söz konusu değildir. Soruşturma ve kovuşturmanın konusunu oluşturan olaylar nedeniyle, mağdur veya nafaka alacaklısı lehinde bir yargı kararı verilmiş ise, artık şüpheli veya sanığın rızası aranmadan ödemenin yapılması emredilebilir. CMK. Güvencenin konusu ve miktarı hakkında açıklama yapmamış ve bunun takdirini hâkime bırakmıştır. Güvencenin konusu TTK. Çerçevesinde para veya para ile ölçülebilen değerlerdir. Verilen güvence maliyeye yatırılıp ve yatırıldığına ilişkin makbuzun mahkemeye ibrazı gerektiği genel kurallardandır. Yurtdışına çıkma ve nakdi teminata ilişkin adli kontrol kararı (CMK.m.109/4) verilmesi halinde artık üst sınırı üç yıl ve daha az cezayı gerektiren süre şartı aranmaz. CMK.m.109/7 uyarınca; kovuşturma aşamasında tutukluluk süresi sona erdiği için salıverilenler hakkında da f.1 deki süre aranmaksızın adli kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir. Burada 3 yıllık üst sınıra balkımayacaktır.
6-Önceden ödetme ve alınan güvencenin geri verilmesi
Önceden ödetme ile Mağdurun kişisel haklarının güvence altına alınması böylece hukukumuza girmiştir. (CMK.m.114) “Hâkim, mahkeme veya Cumhuriyet savcısı, şüpheli veya sanığın rızasıyla güvencenin mağdurun haklarını karşılayan veya nafaka borcuna ilişkin bulunan kısımlarının, istedikleri takdirde, mağdura veya nafaka alacaklılarına verilmesini emredebilir.” Ayrıca “Soruşturma ve kovuşturmanın konusunu oluşturan olaylar nedeniyle, mağdur veya nafaka alacaklısı lehinde bir yargı kararı verilmiş ise, şüpheli veya sanığın rızası olmasa da ödemenin yapılması emredilebilir.” Hükümlerini içermektedir. Alınan Güvencenin hangi şartlarda geri verileceğini ise CMK.m.115 te ifade edilmiştir.
Av. Mustafa ÖZKURT
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Adli Kontrol" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av.Mustafa Özkurt'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
07-07-2011 - 16:29
(4686 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 3 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 1 okuyucu (33%) makaleyi yararlı bulurken, 2 okuyucu (67%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
6082
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 5 saat 31 dakika 38 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,30 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 14065, Kelime Sayısı : 1774, Boyut : 13,74 Kb.
* 3 kez yazdırıldı.
* 4 kez indirildi.
* 1 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1365
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04188490 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.