Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Belediye Sınırları İçinde İmar Kanunu 18. Madde Uygulamasında Kapanan Kadastral Yolların Durumu

Yazan : Nezih Sütçü [Yazarla İletişim]
Avukat

BELEDİYE SINIRLARI İÇİNDE İMAR KANUNU 18. MADDE UYGULAMASINDA KAPANAN KADASTRAL YOLLARIN DURUMU

Nezih SÜTÇÜ[1]

A-KAVRAM VE TANIMLAR

Bu konuda, bir başka anlatımla, kapanan kadastral yolların Düzenleme Ortaklık Payı (DOP) hesabında nasıl değerlendirileceğine dair kanunda ve yönetmelikte bir hüküm yoktur. Konuyu incelemeden önce belli tabirlerin açıklanması zarureti vardır.

Taşınmazlar üzerindeki hakları göstermek üzere tapu sicili tutulur. Arazinin tapu siciline kaydı, özel kanun (Kadastro Kanunu ve Tapu Kanunu) hükümlerine tabidir (TMK m 997).

Kadastro, taşınmaz malların sınırlarının arazi ve harita üzerinde belirtilerek, hukuki durumlarının tespit edilmesidir (KK m 1).

Kadastronun amacı; tapu sicilini oluşturarak ülkemizin kadastral topoğrafik haritasını oluşturup, taşınmaz mal mülkiyetinin tespiti ile tapusuz arazileri tapuya bağlamak ve eski tapulu olanların tapularını haritaya bağlayarak yenileyip, taşınmaz mal mülkiyetini devlet güvencesine ve kayıt altına almaktır.[2]

Kadastral yol (kadastro yolu) ise, kadastro tespiti sırasında, fiilen yol olarak kullanılan alanları ifade etmektedir.

Kadastro Kanunu 16/A maddesine göre kadastro tespiti sırasında kapanmış yollar, kayıt, belge veya özel kanunlarına göre Hazine, kamu kurum ve kuruluşları, il, belediye, köy veya mahalli idare birlikleri tüzelkişiliği, adlarına tespit olunur. Tapu Kanunu m 21 uyarınca da, köy ve belediye sınırları içinde kapanmış yollarla yol fazlaları köy veya belediye namına tescil olunur. Buradaki yolların, kapanan kadastral yol niteliğinde olmadığı, kadastro tespiti sırasında kapanmış yollar olduğu anlaşılmaktadır. Bir yolun, kadastral yol olması için, kadastro sırasında planda gösterilmiş olması gerekir.

Sonuç olarak, daha önce yol olarak kullanılan, ancak kadastro sırasında bu özelliğini yitiren yerler, belediye adına tescil edilir.

“…bir yolun terk edilmesi veya güzergah değişikliği nedeniyle eylemli olarak yol olarak kullanılmaması halinde böyle bir yer sınırları dahilinde bulunan belediye veya köy adına tespit edilir…”[3]

Görüldüğü gibi kadastro sırasında fiili olarak kapanmış ve kullanılmayan bir yol belediye sınırları içindeyse kadastro sırasında ilgili belediye adına tescil edilebilir. Fiilen kapanmamış ve halen kullanılan yollar ise kadastro haritasında belirtilmek durumundadır. KK m 12/B de kadastro tespiti sırasında halen yol olarak kullanılan alanların, haritasında gösterilmekle yetinileceği belirtilerek bu konuya açıklık getirilmiştir.

Esasen fiilen kapanmış yol ile kapanmamış yol arasında hukuki statü bakımından da farklılık vardır. Fiilen kullanılmayan yolun, kamu hizmetine tahsisi söz konusu değilken, fiilen kullanılan yol kamu hizmetine tahsislidir. O nedenle kamu hizmetine tahsisli yolun kapanmasının farklı değerlendirilmesi söz konusudur.

Kadastro sırasında haritasında gösterilen ve fiili durumda yol olarak kullanılan, ancak imar uygulaması sonucu kapatılan yolun hukuki durumu Tapu Kanunu ve Kadastro Kanunu kapsamında değerlendirilemez. Bu iki Kanundan, Kadastro Kanunu, imar uygulaması öncesi durumlarla ilgili düzenlemeleri içermektedir. Tapu Kanunu ise çok eski tarihli olup, o tarih itibariyle, “kadastral yol” kavramı bulunmamaktadır. O nedenle, imar uygulaması ile kapanan kadastral yolun hukuki durumu İmar Kanunu ve mevzuatı kapsamında değerlendirilmelidir.

Tapu Kanunu 1938 tarihlidir. Bu tarihte Kadastro Kanunu yürürlükte değildir. 15 Aralık 1934 tarih ve 2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahriri Kanunu yürürlüktedir.[4] Tapu Kanunun 21. maddesindeki hüküm ise, Kadastro ve Tapu Tahriri Kanununun 45. maddesine dayanılarak çıkarılan Kadastro ve Tapu Tahriri Tüzüğü’nün[5] 27. maddesinden aynen alınmıştır. Bu da Tapu Kanunu 21. maddesinin kadastro aşamasında terk edilen ve fiilen kapanan yollarla ilgili olduğunun diğer bir göstergesidir.

Kadastro ve Tapu Tahriri Tüzüğü’nün 27. maddesinde aynen; “Köy ve belediye sınırları içinde kapanmış yollarla yol fazlaları[6] köy veya belediye namına tescil olunur. Belediye Yapı ve Yollar Kanununa bir madde ilavesine dair olan 4.7.1934 tarihli ve 2555 numaralı kanun hükümleri mahfuzdur” denilmektedir.[7] Böylelikle imar mevzuatından kaynaklanan yoldan ihdasın, imar mevzuatı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.

B-İMAR MEVZUATI KAPSAMINDA DEĞERLENDİRME

İmar planları, halihazır haritalar üzerine, varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazideki yapılaşma düzen ve şartlarını gösteren planlardır (İmar Kanunu (İK) m 5).

Kadastro parseli, kadastro yapıldığı zaman kadastro adaları içinde bulunan mülkiyeti tescilli parseli; imar parseli de, İmar adaları içerisindeki kadastro parsellerinin İmar Kanunu, İmar Planı ve yönetmelik esaslarına göre düzenlenmiş şeklini ifade eder (İK m 5).

Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden %40 a kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı (DOP)" olarak düşülebilmekte ve Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan yerlerin ihtiyacı olan yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, (Değişik ibare: 4928 - 15.7.2003 / m.9) "ibadet yeri" ve karakol gibi umumi hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarda kullanılamaz. düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumi hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamamaktadır (İK m 18).

İK m 11/1 de imar planlarında; meydan, yol, park, yeşil saha, otopark, toplu taşıma istasyonu ve terminal gibi umumi hizmetlere ayrılmış yerlere rastlayan Hazine ve özel idareye ait arazi ve arsaların belediye veya valiliğin teklifi, Maliye ve Gümrük Bakanlığının onayı ile belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeye, belediye ve mücavir alan hudutları dışında özel idareye bedelsiz terk edileceği ve tapu kaydının terkin edileceği hüküm altına alınmıştır. Maddede arazi ve arsadan bahsedildiği ve bunların kaydının idarelere bedelsiz terkini öngörüldüğünden kadastral yolların bu kapsamda değerlendirilmesi mümkün değildir. Çünkü, kadastral yollar, TMK m 999 gereği tescile tabi değildirler, dolayısıyla arsa ve arazi vasfını kazanamazlar. Tescile tabi olmayan yerin terkini de söz konusu olmaz. O nedenle kadastral yollar ile ilgili 4. fıkrada özel düzenleme yapılmıştır.

İmar Kanunu m 11/4 de hazırlanan imar planı sınırları içindeki kadastral yollar ile meydanların, imar planının onayı ile bu vasıflarını kendiliğinden kaybederek, onaylanmış imar planı kararı ile getirilen kullanma amacına konu ve tabi olacağı belirtilmiştir.

B1-İmar Planı İle Kapanan Kadastral Yolların Durumu

İmar planının onayı ile kadastro yolunun bu vasfını kaybedeceği konusunda bir tereddüt yoktur. Yol vasfını kaybeden bu yerler, düzenleme ortaklık payı hesabında nasıl dikkate alınacaktır?

İmar planında tapuya tescilli bir parselin kullanım amacı, imar uygulaması ile ortaya çıkmaktadır. Örneğin, planda taşınmazın tamamı park alanında kalsa bile, imar uygulaması ile imarlı alandan başka bir yer verilmesi mümkün olmaktadır.

Tapuya tescilli olmayan kadastral yolun, tescile tabi hale gelmesi de, imar planının yapılması ile değil, plana dayalı imar uygulaması ile mümkün olmaktadır. İK m 11/4 de “onaylanmış imar planı kararı ile getirilen kullanma amacına konu ve tabi” olmak ifadesi ile bu yerlerin imar uygulaması yapılmaksızın tescil edilebileceği sonucuna varamayız. Kanunun açık hükmüne göre, kadastral yolun imar planında hangi amaca ayrılan yere denk geldiği tespit edilerek, imar uygulamasının yapılacağı sonucuna varılmaktadır. Örneğin, imar planı onay sınırı içindeki kadastral yolun, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumi hizmet alanlarına denk gelen kısımları, doğrudan bu amaçlara ayrılırken; imarlı alanlara denk gelen kısmı ise imar parseli gibi değerlendirilecektir. Sonuç olarak, kasdastral yolun sadece imarlı alanlara denk gelen bölümü belediye adına ihdas yoluyla tescil edilebilir. Bu tecil edilen alandan, imar uygulaması sırasında ayrıca DOP alınması gerekir. Çünkü, bu alan belediyenin özel mülkü haline gelmekte, diğer özel mülk sahipleriyle aynı konumda bulunmaktadır.[8]

Kadastral yolların imar parseli haline gelebileceği ve Belediye adına tescil edilebileceği İK m 17 hükmünden anlaşılmaktadır. Bu maddeye göre, belediyeler, kapanan yol ve meydanlarda hâsıl olan sahalardan müstakil inşaata elverişli olmayan parçaları, bitişiğindeki arsa veya bina sahibine bedel taktiri suretiyle satmak yetkisine sahiptir. Bu maddeden, kapanan yolların imarlı hale gelebileceği ve belediye adına tescil ile satılabileceği sonucuna varılmaktadır.

Yukarıda anlatılanlar aşağıda şemalaştırılmıştır.


Belediyeler kapanan kadastral yolların tamamını kendi mülkleri gibi değerlendirip bunlardan kendisine imar parseli ihdas etmektedirler. Bu konudaki uyuşmazlıkları inceleyen temyiz merci Danıştay ise kapanan yolların tamamının umumi hizmetlere ayrılması gerektiğini kabul etmektedir.

Yüksek Mahkemenin görüşüne göre kapanan kadastral yolların tamamının umumi hizmetlere ayrılması nedeniyle umumi hizmetlere ayrılan miktardan düşülmesi gerekir. Bunu şöyle formüle edebiliriz.

KKY = Kapanan Kadasral Yollar
DOP= Düzenleme Ortaklık Payı
DGKP= Düzenlemeye Giren Kadastro Parselleri
DGİP= Düzenlemeye giren İmar Parselleri
DGM= Düzenlemeye Giren Miktar
DSİP= Düzenleme Sonucu İmar Parselleri
BP= Bağışlanan Parseller
DOPO= Düzenleme Ortaklık Payı Oranı

DOP =DGKP + DGİP – DSİP – BP – KKY
DGM =DGKP + DGİP – BP

DOPO = DOP = DGKP + DGİP – DSİP – BP – KKY
DGM DGKP + DGİP – BP

olmaktadır.

-“Dosyanın incelenmesinden, sözü edilen düzenleme alanına giren kadastral parsellerin toplam alanının 174805 m2, imar planında yol, yeşil alan gibi kamu alanlarına ayrılan yerlerin toplam alanının ise 59926 m2 olduğu ve 6392 m2 miktarın da kapanan yollardan elde edildiği, düzenleme sonucu iskana açılacak alanlarda imar planlarıyla öngörülmüş olan park, otopark, yeşil saha ve umumi hizmet alanlarının sağlanması için düzenlemeye giren kadastral parsellerin %35'ine kadar düzenleme ortaklık payının bedelsiz olarak alınabileceği, ancak kamu alanların ayrılan yerler toplamından kapanan kadastral yolların miktarı düşüldükten sonra kalan miktarın kadastral parsel maliklerinden alınması gerektiği, bu durumda, anılan düzenleme alanında düzenleme ortaklık payı oranının (59926-6392)/174.805=0.30 olması gerektiği halde davacı hissesinden %35 oranında kesildiği anlaşıldığından mevzuata uyarlık bulunmayan düzenleme işleminin iptali yolundaki mahkeme kararında sonucu itibariyle isabetsizlik bulunmamaktadır.”[9]

-“Kapanan kadastral yolların belediyeye ait kadastral parsel olarak düzenleme alanına dahil edilmesi ve belediye adına müstakil ya da hisseli parsel oluşturulması suretiyle daha fazla oranda düzenleme ortaklık payı alınması mümkün bulunmadığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir”[10]

Danıştay görüşü İK m 11/4 hükmüne aykırıdır.

Görüldüğü gibi, Kanunda imar planı sınırları içindeki kadastral yolların, imar planının onayı ile bu vasıflarını kendiliğinden kaybederek, onaylanmış imar planı kararı ile getirilen kullanma amacına konu ve tabi olacağı belirtildiği halde; Belediyeler bunların tamamını özel mülkleri olarak değerlendirmekte, Yüksek mahkeme de tamamının düzenleme ortaklık payından düşülmesi gerektiğini ifade etmektedir. Söz konusu çelişkiyi ortadan kaldıracak açık bir düzenleme yapılmadıkça uygulamadaki karmaşanın devam edeceği anlaşılmaktadır. Mevcut düzenleme kapsamında ise, kapanan kadastral yolların, sadece imarlı alanlara rastlayan kısımlarının belediye adına ihdas ve tescili mümkündür.

Kanımca, öncesinde kamuya ait olan ve kamu yararı amacıyla kullanılan bir yolun doğrudan yine kamuya tahsisini sağlayacak açık düzenleme yapılması ve uygulamanın Danıştay görüşü yönünde şekillenmesinin sağlanması yerinde ve hakkaniyete uygun olacaktır.

Bu arada Belediyelerin Danıştay görüşünü bertaraf etmek için, kapanan kadastral yolların tamamını, imar uygulamasından önce tapuda kendi adlarına tescil ederek uygulamaya soktukları görülmektedir. Tescile tabi olmayan kadastral yolların, imar uygulaması yapılmaksızın Belediye adına tescilleri mümkün değildir. Çünkü, kapanan yollardan ne kadarının imarlı, ne kadarının kamu hizmeti alanında kaldığının tespiti ile imarlı alanda kalan miktarın tapuya tescili ancak imar uygulaması ile sağlanabilir. Sadece kadastral yolların ihdası için imar uygulaması yapılması ancak özel bir kanun hükmü ile mümkündür. Çünkü, yararı kamuya ait mallar ve bu arada kadastral yollar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Aksi ispatlanmadıkça, yararı kamuya mallar kimsenin mülkiyetinde değildir ve hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olamaz. Bu malların kazanılması, bakımı, korunması, işletilmesi ve kullanılması özel kanun hükümlerine tabidir (TMK m 715). Kapanan kadastral yollarla ilgili özel kanun ise İmar Kanunudur. İmar Kanununda, belediyelere, kapanan kadastral yolları adlarına tescil etmeleri için müstakil olarak imar uygulaması yapma yetkisi verilmiş değildir. Hatta, İK m 15/1 de umumi hizmetlere ayrılan yerlerin ifraz ve tevhidi yasaklanmıştır. Dolayısıyla belediyelerin yaptıkları bu uygulama yolsuz tescil niteliğinde olup, dayanak idari kararın iptali, hatta yok sayılması gerekir.

TMK m 999 (EMK m 912) uyarınca özel mülkiyete tabi olmayan ve kamunun yararlanmasına ayrılan taşınmazlar, bunlara ilişkin tescili gerekli bir ayni hakkın (özellikle de mülkiyet hakkının) kurulması söz konusu olmadıkça kütüğe kaydolunmaz. Tapuya kayıtlı bir taşınmaz, kayda tabi olmayan bir taşınmaza dönüşürse, tapu sicilinden çıkarılır. Tescil, terkin ve değişiklik gibi tasarruf işlemlerinin yapılabilmesi, istemde bulunanın, tasarruf yetkisini ve hukuki sebebi belgelemiş olmasına bağlıdır (TMK m 1015). Belediye adına ayni hak tesisi ise ancak İK m 18 uygulaması ile mümkündür.

Kadastral yolun kapanarak, kamu hizmetlerine denk gelen bölümlerinin ayıklanıp, imarlı alanlara denk gelen bölümlerinin belediye adına ihdas ve tescili imar uygulaması ile sağlanacaktır. Tapuya tescilin hukuki sebebi imar uygulamasıdır. Belediyelere, sırf (sadece) kapanan kadastral yolları adlarına tescil edebilmeleri için imar uygulaması yapma yetkisi verilmemiştir.

B2-İmar Planı Değişikliği İle Kapanan İmar Yollarının Durumu

Bir de imar planı değişikliği ile kapanan imar yolları vardır. Bu konuda Kanunda bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu uygulama DOP’ dan ihdas olarak adlandırılmaktadır. İmar yolları DOP ile oluşturulduğundan, kapanan imar yolunun da DOP’dan sağlanan bir alana tahsis edilmesi gerekir. Örneğin, plan değişikliği sonucu kapanan 1000 m2 lik imar yolu, yol boyunca 1000 m2 lik Pazar yeri veya park alanına dönüştürülebilir. Ancak özel mülkiyete tabi ticaret alanına dönüştürülemez. Çünkü, İK m 18/3 de düzenleme ortaklık paylarının, düzenlemeye tabi tutulan yerlerin ihtiyacı olan umumi hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamayacağı açıkça belirtilmiştir.

Kanımca, DOP ile sağlanan yolun plan değişikliği ile imara açılması halinde, son imar uygulaması ile birlikte imar planının iptali davası gündeme gelmelidir. İlk plan hukuka uygun ise, yapılan ikinci plan ve imar uygulaması iptal edilecek dolayısıyla mülkiyet durumunda bir değişiklik olmayacaktır. Şayet, ilk planda yollar gereğinden fazla öngörülmüşse, yolların kapanmasını öngören ikinci plana karşı açılan iptal davası reddedilecek, fakat ikinci imar uygulaması parsel maliklerinden daha yüksek oranda DOP alınması nedeniyle iptal edilecektir. Çünkü, kapatılarak imara açılan yol, uygulama sınırı içindeki parsel maliklerinden elde edilmektedir.

DOP ile sağlanan alanların daha sonra imara açılması durumunda, uygulama sınırı içindeki parsel maliklerinin, parsellerinin yüzölçümü ile orantılı olarak imarlı alanda hissedar olabileceğine dair yasal düzenleme yapılması uygun olacaktır. Çünkü imara açılan taşınmaz, düzenlemeye giren parsel maliklerinden eşit oranda yapılan DOP kesintisi ile elde edilmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1)Daha önce yol olarak kullanılan, ancak kadastro sırasında bu özelliğini yitiren yerler, Tapu Kanunu m 21 uyarınca belediye adına tescil edilebilirken, kadastro sırasında haritasında gösterilen ve fiili durumda yol olarak kullanılan, ancak imar uygulaması sonucu kapatılan yolun hukuki durumu Tapu Kanunu ve Kadastro Kanunu kapsamında değerlendirilemez. İmar uygulaması ile kapanan kadastral yolun hukuki durumu İmar Kanunu ve mevzuatı kapsamında değerlendirilmelidir. O nedenle kapanan kadastral yollar bakımından Tapu Kanunu 21. maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığı,

2)İmar Kanunu 18. madde uygulaması sırasında kapanan kadastral yolların, imarlı alanlara isabet eden kısımlarının belediye adına ihdas edilebileceği (İK m 11/4),
3)İhdas edilen bu alanlardan da DOP alınması gerekeceği,

4)Danıştay’ın kapanan kadastral yolların tümünün düzenleme ortaklık payından düşülmesi gerektiğine dair görüşünün; belediyelerin de kapanan kadastral yolların tümünü özel mülkleri gibi uygulamaya sokmalarının İK m 11/4 ve m 17 hükümlerine aykırı olduğu,

5)Açık bir yasal düzenleme ile öncesinde kamuya ait olan ve kamu yararı amacıyla kullanılan bir yolun doğrudan yine kamuya tahsisini sağlanması ve uygulamanın Danıştay görüşü yönünde şekillenmesi gerektiği,

6)Belediyelerin sadece yoldan ihdasa yönelik bağımsız bir imar uygulaması yapma yetkisinin bulunmadığı,

7)İmar planı değişikliği ile imar yollarının kapatılması durumunda, kapanan yolların belediyeler adına tescilinin mümkün olmadığı,

sonucuna varılmıştır.04.06.2011.

[1] Bursa Barosu Avukatı.

[2] http://www.tkgm.gov.tr/kayseri/index.php?page=sayfalar&op=sss.

[3] Y. 8. HD. 11.11.2004, 6169/7667; Aynı doğ. 10.11.2005, 6169/7667.

[4] Eski tapu kayıtları genel olarak harita veya plana bağlı olmayıp, sınırları, mevki ve hudutlarında bulunan taşınmazlar la belirlenebilecek bilgileri içeren kayıtlardı Gerçek anlamda ve Medeni Kanun sistemine uygun kadastro, Kadastro ve Tapu Tahriri Kanunu ile sağlanmıştır, KILIÇ, Halil, Kadastro Davaları, C I, Ankara, 1999, s. 29.

[5] RG: 19.12.1935 tarih ve 3186 sayı.

[6] Bir yerin yol fazlası olduğunun kabulü için o yerin aslının yol olması ya da yol olarak tahsis, istimlak gibi işlemlerle belirlenip, a)Sonradan yol kısmının dışında kalması ya da b)Yolun daraltılması veya c)Kısmi güzergah değişikliği nedeniyle fiilen yol dışında kalmış bir yer bulunması gerekir”, Y. 7. HD. 31.5.1973, 2977/4571, ÖZMEN, İhsan / ÇORBALI, Halim, 3402 Sayılı Kadastro Kanunu Şerhi, Ankara, 1995 s. 669; KILIÇ, Halil, Kadastro Davaları, C I, Ankara, 1999, s. 629.

[7] 2555 sayılı Kanun, bu gün için İmar Kanununun 17. maddesini karşılamaktadır.

[8] İmar Kanununun 18 İnci Maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi Ve Arsa Düzenlenmesi İle İlgili Esaslar Hakkında Yönetmelik (Uygulama Yönetmeliği) ( RG: : 2 Kasım 1985 - Sayı: 18916 Mükerrer) m 32 uyarınca, DOPO %40 dan fazla çıktığında, öncelikle belediyeye ait arsaların DOP’a tahsisi gerekmektedir.


[9] Danıştay 6. D. 10.11.1994, 1686/4142; Aynı doğrultuda, Danıştay 6. D. 19.2.2010, 2008/1317, 1598; Danıştay 6. D. 15.3.2006, 2004/5446, 1146; Danıştay 6. D. 6.5.2005, 2004/8138, 2635; Daıştay 6. D. 16.12.2002, 2001/6013, 6006; Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, 14.12.2001, 1999/318, 909.

[10] Danıştay 6. D. 28.11.2002, 2001/4035, 5721.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Belediye Sınırları İçinde İmar Kanunu 18. Madde Uygulamasında Kapanan Kadastral Yolların Durumu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Nezih Sütçü'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
05-06-2011 - 06:08
(4709 gün önce)
Makaleyi Düzeltin
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 5 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 5 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
60070
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 27 dakika 19 saniye önce.
* Ortalama Günde 12,76 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 19671, Kelime Sayısı : 2467, Boyut : 19,21 Kb.
* 9 kez yazdırıldı.
* 10 kez indirildi.
* 12 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1344
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04095006 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.