Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Demokrasi, Siyasi Parti Ve Disiplin I

Yazan : Cüneyd Altıparmak [Yazarla İletişim]
hukukçu

Makale Özeti
DEmokrasinin vazgeçilmez öğesi siyasi partilerin demokratikliği ve parti disiplinine dair bir yazıdır.
Yazarın Notu
Daha önce Sanlıurfa Barosu Dergisinde (ŞUBAD) yayımlanmıştır.

Demokrasi, Siyasi Parti ve Disiplin
Siyasal bir sistem içinde siyasal olsun veya olmasın her kurumun bir yeri mevcuttur. Yukarıda da belirttiğimiz gibi demokratik siyasal rejimlerin vazgeçilmez öğeleri olan siyasi partilerinde büyük önemi vardır. Dolayısıyla bir siyasi partinin toplum ihtiyaçlarına yönelmiş fonksiyonları olacaktır.
Bunlar başlıca; a) Belirli düşüncedeki kimseleri bir araya getirmek ve zihniyet birliği sağlar. Böylelikle aynı ve benzer düşüncede olanların birlikte karar alıp, hareket etmesini kolaylaştırır[1], b) Siyasi olarak aynı parti içerisindeki bireylerin menfaatleri ile uyuşan bir program yapılarak devlet siyasetine yön vermek[2], c) Partilerin bir diğer işlevi de seçim sürecinde görülmektedir. Seçim sürecinden önce, aday belirlenmesi, seçmen isteklerinin değerlendirilmesi gibi işlevleri yerine getirir. Seçim süresince ise partililer adına seçim mücadelesi gösterir. Bu işlevi seçimlerden sonraki adayların kalitesini belirledikleri için çok önemlidir. Zira bugün bir çok siyasal sistemde (ABD bunun dışında sayılabilir) partilerin aday belirlemedeki rolü çoktur[3]. Zira bağımsız adayların şansı çoğu zaman azdır. Nitekim Duverger konuya şöyle değinmiştir “Fransa’da herkes Cumhurbaşkanlığına adaylığını koyabilir., ama garabet meraklısı adaylar bir yana partilerin veya parti ittifaklarının desteklediği birkaç siyasal şahsiyetten başka hiç kimse, hiçbir zaman bu özgürlükten yararlanamaz. İngiltere’de bir depozito yatırmak şartı ile herkes Avam Kamarası için adaylığını koyabilir, uygulamada ise bir parti tarafından desteklenmeyenlerin seçilme şansı yoktur”[4]. Yani partiler siyasete en aktif ve en etkin katılma aracıdır. a) Parlamentoya giriş süreciyle birlikte, yani seçimlerin bitmesi ile birlikte partilerin konumlanması gerçekleşmektedir. Yani en çok oyu alan parti iktidar, daha az oy alan bir parti ise muhalefet rolünü üstlenmektedir. Bu da devlet politikasını yönlendirme adına girişilecek bir mücadeleyi getirecektir[5]. b) Belirli bir dünya görüşü için örgütlenmiş partiler, genellikle partililer için bir eğitim kurumu niteliğini taşıyacaktır. Burada partililer kendi fikirlerini sistemleştirme ve yayma için fikir alış verişinde bulunup, gelişme imkanı bulacaktırlar.
Her organizasyonda olduğu gibi, siyasi partilerde de bir yönetim şekli mevcuttur. Bu partinin ‘kendisini oluşturan’ parçalarının tümünün işleyişini içerir. Siyasi partiler sektör olarak hizmet sektörü içinde yer alır. Ulaşmak ve hizmet etmek istediği kitle seçmen ve partililerdir[6].
Bir siyasi partinin üretimi geniş süreye yayılmış, ancak belirli bir zaman dilimi içerisinde, fikir, politika, strateji vb. konularda yeni bir şeyler katma ve yol haritası belirlemelidir. Zira bunların sağlıklı yapılması siyasi partiye rağbeti, yani oylarını ve gerekse üye katılımını arttıracaktır[7]. Siyasi partideki düşünsel üretim mekanizması beraberinde, üst düzey yöneticilerin, beyin takımının ve bunların yönetimi nasıl kullanabileceklerinin sınırını çizmeyi gerektirecektir[8]. Bu partilere güvenmeyi bir diğer manası ile ‘siyasi partinin güvenilirlik imajını’ ortaya çıkaracaktır. Bu siyasi partinin iç işleyişi, seçmene karşı yaklaşımı, yönetimindeki şeffaflığı gibi kavramlarla alakalıdır[9]. Dolaysı ile bu konuda parti yönetimine işaret etmektedir.
Siyasal organizasyonlarda üç temel öğe vardır. Bunlar 1) İnsan (partili, seçmen vs.) 2) Lider (Başkan) 3) İdeoloji (partinin görüşü). Üçüncü yani sonuncu öğe birleştirici ve itici güç olmaktadır. Fakat ilk iki unsur, hem yöneten hem de belirleyici bir unsurdur[10]. Tüm bu unsurları bir arada tutan güç ise örgütlenme yani yönetimdir. Nitekim Duverger ‘örgütlenme çoğu zaman, bazı partilerin neden güçlü ve etkin, diğerlerinin neden güçsüz olduğunu açıklar’ demiştir.[11]
Yönetim en dar anlamıyla idare[12], idare etme, çekip çevirme demektir[13]. Bir kurumda yönetim ancak örgütlenme ile izah edilebilir. Örgütlenme bir kurumda üyelerin paylaştığı değerler, normlar, tutum, davranış ve benzer unsularda birlikte hareket etmektir[14]. Üyelerin konumu ve değerleri siyasi partiye yansıyacaktır. Bunun için bir ülkedeki partiler kendi aralarında örgütlenmeleri, farklı değer yargılarına sahip ülkelerdeki partilerin örgütlenme ve yönetim biçimi de farklı oluşacaktır[15]. Mesela İngiltere’de İşçi Partisi, Almanya’da Hıristiyan Demokrat Parti, Ülkemizde ise merkez sağ partilerde[16] (ANAP, DYP, MHP, AKP vb.) parti performansı kadar liderin önemi ön plandadır[17]. Ancak buna karşın ABD’de mesela parti içinde genel başkan (lider) sadece temel organizatör vaziyetindedir. Yani parti içi karar sürecinde son kararı veren olmayıp, karar uygulayıcısı konumundadır[18].
Yani siyasi örgütlerin oluşum ve yönetim şekline toplum kültürü, siyasi kültür, parti içi dinamikler etki ederler. Her siyasi parti özellikle siyasi ideolojisi ve tepe yönetiminden büyük ölçüde etkilenip şekillenen bir örgüt kültürüne sahiptir. Bu örgütlenme kültürü, siyasi partinin kimliğini sergiler[19].
Siyasi parti oluşumu homojen bir yapı taşımaz. Farklı kitleleri bünyesinde barındırır. Bu kitleler yerel örgütlerden başlayarak, merkeze kadar birbirlerini dikey olarak etki altına alıp, bağ kurarlar. Siyasi parti yönetiminde genel merkez kadroları, parlamento grubu, yerel organlar (taşra teşkilatı) ve üyeler üzerine inşa edilmiş bir yapı mevcuttur[20].
Ülkemizde de yukarıda belirttiğimiz unsurların parti organlarını oluşturması ile “parti yönetimi” gerçekleşecektir. Buna göre Genel Başkan- İl Başkanı-İlçe Başkanı-Belde Başkanı arasında dikey-hiyerarşi mevcuttur[21]. Bunun yanında parti içi denetim için disiplin kurulları ile yatay bir ilişki mevcuttur. Disiplin kurulu üyeler ile ilgili konuları inceler ve gerekli yaptırımları uygular. Yetki yukardan aşağı doğru iner, bunun yanında güçte liderler, delegeler ve parti içindeki kimseler aracılığı ile yukarı doğru seyreder.
Partiler, belirli bir görüşe ve programa sahip oldukları için programlar ve görüşler ile bağlıdırlar. Günümüz seçimlerinde seçmenin oy kullanmasındaki etken kendisini ifade eden görüşe oy verme ve destekleme isteğidir. Bu açıdan parti üyelerinin ve parlamentodaki partililerin bu programa bağlı kalmaları gerekir. Parti disiplini bu manada parti birliğini sağlamak ve ayrılmaları önlemek amacıyla önemlidir[22].
Ranney ve Kendall’ın belirttiği gibi, bir sosyal grubun tutarlığı belli bir grup üyelerinin, grup amaçlarını gerçekleştirmek için, birlik halinde ve aynı yönde faaliyet göstermeleridir. İşte disiplin kavramı bu durumda ön plana çıkmaktadır[23]. Disiplin[24]; 1) Lider veya liderin emirlerinin grup üyelerince muntazaman kabul veya ifa olunması suretiyle ortaya çıkan tutarlılık, 2) Liderin elinde, itaatsiz üyeleri, emirlerini kabul veya ifaya zorlayacak bazı yöntem ve araçların bulunmasıdır[25]. Yani disiplin tutarlığı sağlamak için kullanılan emir-itaat ilişkisini ve yaptırımlar bütününü ifade eder[26]. Diğer bir deyişle; disiplin otorite demektir[27]. Parti disiplini terimi ile ‘parti tutarlılığı’[28] veya ‘parti birliği’[29] ile karıştırılmamalıdır. Bu kavramlar örgütsel yapının nitelikleri ve değerleridir[30]. Parti disiplini kavramına “başkan” kavramından başlayarak bir tanımlama getirmek gerekir. Çünkü emir ve karar mekanizması buradan başlayarak, aşağılara doğru dağılır[31]. Buradaki tutarlılık aynı zamanda parti disiplinini meydana getirir[32].
Üye ile parti arasındaki ilişkinin en çok önem kazandığı alanlardan birisi de şüphesiz parti disiplin işleridir[33]. Demokratik siyasal partiler, parti disiplini, parti içi demokrasi ve örgüt dinamizmi arasında bir denge kurmak zorundadırlar. Bununla beraber parti disiplini ile parti içi demokrasiyi kavramları uyuşması zor olan unsurlardır[34]. Zira disiplin bir baskı aracı olabilir. Bu da parti içi demokrasi kavramına ters düşer. Çağdaş demokratik düzlemde siyasi partilerin disipline sahip olmaları gerekir, ancak bunun bir zorlayıcı unsur olarak kabul edilmemesi gerekir[35].
Parlâmenterler disiplinli partilerde özgür olamazlar. Bunun sebebi ‘parti yararı’ kavramı ile ‘halk yararı’ kavramını aynı görmelerindedir[36]. Bu konu biraz da temsil problemi ile ilişkilidir. Ancak şunu söyle biliriz ki; Disiplin kavramının ortaya çıkışı ile temsil eden ile temsil edilen arasındaki bağ farklılaşmıştır. Yani temsilci; partinin emirleri ile hareket etmeye başlayınca; temsil eden seçmenin iradesi ile seçilmiş olmasına karşın birebir onun istediklerini yerine getirmeyecektir[37]. Nitekim “seçmenler artık belli bir bireyin kişisel özelliklerine göre değil, parti sözcüsü ve ajanı durumunda olan adaylara, kısacası bir partiye oy vermektedir. Demek ki yurttaşların gerçek temsilcileri tek tek milletvekilleri değil, bütün olarak partilerdir. Parlamento görüşmeleri artık diğerlerini inandırmaya yardımcı olmaktadır, çünküoylama oranı meclis toplantısının dışında bir karara bağlanmaktadır. Uzlaşmalar, tek tek parlamenterler arasında değil, partilerin grup yöneticileri arasında yapılmaktadır. Bakanlıkların da benzer bir disipline bağlı oluşu, kabinenin birlikte çalışma karakterini ortadan kaldırmaktadır. Tayin edici siyasal kararlar, çoğu kez en yüksek düzeyde koalisyon partilerinin liderlerince alınır. Eğer hükümeti destekleyen parti ya da partiler, yeter sayıda milletvekilline sahipse, hükümet parlamentodaki çoğunluğundan emin olabilir, çünkü milletvekilleri bir disiplin altında oy vereceklerdir. Hükümet bu nedenle büyük istikrar kazanmaktadır. Bunlar parlamenter çoğunluk sisteminin temelleridir[38]”.
Parti disiplinine ilişkin uygulamalar günümüzde iki temel demokrasinin teorik ve pratik zeminini oluşturmaktadır. Bu iki temel kavram başlıca “Amerikan Tipi Demokrasi” ve “Batı Tipi Demokrasi”dir. Disiplinsiz partileri olan, Başkanlık sistemini ve temelde iki partinin varlığını benimsemiş olan Amerika ve buna karşın disiplinli partileri olan, parlâmentarizmi benimsemiş ve çok partili bir düzeni olan bir Avrupa[39]. Parti örgütlenmelerinin disiplinli veya disiplinsiz oluşları, partilerin oluşum durumlarını da etkilemektedir. Örneğin Amerikan partileri kadro partileri iken, Avrupa’daki partiler ise genellikle kitle partisi konumundadırlar[40].
Disiplinli partilerde iktidarda oldukları durumda, hükümet programı, bakan ve bürokrat tayini, yasa tasarıları hakkında ilk düzenlemeler ilk önce, parti içi bir meseledir. Bu sorunlara ilişkin ilk tartışmalar çoğunluk partisinin içinde yaşanır[41].
Bunun yanında disiplinsiz parti sisteminde; siyasi mücadele partiler mücadelesi şeklinde değildir. Siyasi parti sadece örgütsel bir çerçeve çizer. Üyeyi yönlendirmez. Bu sistemde; siyasal mücadele partiler mücadelesinden çok, karar alma sürecine etki edilmediği için bireyler (veya küçük gruplar, hizipler, kadro) arasında yaşanmaktadır[42]*. Disiplinli bir partide baskı gruplarına dayanmak ve karşı koymak mümkün olabilmekte iken, disiplinsiz bir partide bu zorlaşacaktır. Bunun en önemli örneği; Amerika Birleşik Devletlerinde kongresi ve Amerika’daki çıkar ve baskı gruplarıdır. Disiplinli parti sisteminde baskı gruplarının faaliyetine örnek olarak da İngiltere’deki düzen gösterilebilir. İngiltere’de baskı grupları parti merkezi ve hükümette faaliyet göstermektedir[43].
Disiplin konusu parti örgütünün gücünü de etkileyecektir[44]. Zaten disiplinli partilerin oluşmasına ön ayak olanlar parti örgütlerindeki merkezileştirme veya tek elden yönetme isteğidir[45].
Özetle şu söylenebilir ki, bir ülkenin hükümet sistemi ve anayasal yapısının da o ülkedeki partilerin ve parti sisteminin mahiyetini etkilediği söylenebilir. Genellikle parlamenter sistemlerin disipline yatkın partiler doğurduğu gözlenecektir. Buna karşılık, başkanlık rejiminin daha çok disiplinsiz partileri teşvik ettiği öne sürülmektedir. Mesela; İngiliz partilerinin disiplinli, Amerikan partilerinin ise disiplinsizliklerinin nedenini İngiltere’deki parlamenter rejimle ve Amerika’daki başkanlık rejiminin uygulanışı ile açıklamaya çalışmışlardır[46]. Şunu da belirtmekte fayda vardır. Parti disiplinin kabulü parti içi demokrasinin inkarı olarak anlaşılmamalıdır[47].
Ülkemizdeki parti disiplinin kuvvetli olmasına gerekçe olarak toplumun sosyolojik yapısını gerekçe göstermektedir. Yani seçmenlerin geneli, partilere yönelmekte ve buradaki adayları desteklemektedir. Çoğu partide özellikle merkez partilerinde, aday belirlemedeki genel merkezin etkinliği (lider veya üst yönetimin etkinliği) bu sonucu doğurmakta ve adeta parti disiplinin rengini koyulaştırmaktadır[48].
Ülkemizde 1980 öncesi iki kutuplu bir siyasi mücadelenin oluşu, parlamentoya bunun yansıması parti taraftarlığını oluşturmuştur. Bunun doğal sonucu olarak da güç çatışması partilere disiplin kavramını sokmuştur[49]. Anca parti disiplini için sosyolojik veriler ile açıklama yapmak uygun olmamaktadır. Nitekim Lipset, sorunun daha çok normatif düzenlemelere ilişkin olduğunu, yani mevcut kanuni düzenlemelerin disiplin kavramını doğrudan etkilediği kanaatindedir[50]. Zira mevcut düzenlemeler milletvekilleri arasında birlikte hareket etmeyi öngörmüştür. Türk siyasal hayatında parti içinde güçlü konumda olmak isteyen üye ve milletvekillerinin klasik anlamda hizipçilik yapmasına neden olmuştur [51].
Disiplin ve Demokrasi kavramları ilk bakışta birbiri ile mücadele eden uyuşmayan kavramlar olarak görülse de aslında ikisi özellikle Parlamenter sistemi benimsemiş ülkelerde ölçülü olarak dağıldığında sistemli ve düzgün bir ortam oluşacaktır. Zira seçmenin fikirlerin temsil etmesi ve onu iktidara taşıması için verdiği oylar disiplinsiz partilerde hepten ortadan kalkmakta iken, parti içi demokrasiyi ortadan kaldıracak şekilde parti disiplinin katı uygulandığı partilerde ise yine halkın istediği demokratik anlayışa ters düşülmüş olacaktır. Ülkemizdeki durumun tespiti için Türkiye Büyük Millet Meclisi Tutanak Dergisindeki şu paragraf dikkat çekicidir.
“Hükümetin Türkiye Büyük Millet Meclisince denetimi, parti disiplinini ön plana çıkarmak suretiyle gereğince yapılamamaktadır. Kanunlara ve hukuka aykırı davranışlarla ilgili ortaya konulan iddialarda, 1)iktidar partilerine mensup milletvekilleriyle muhalefet partilerine mensup milletvekilleri arasındaki çekişmenin dozu daima yüksek tutularak; 2)parti disiplini ön plana çıkarılarak; 3)söz konusu iddiaların incelenmesinin partiye zarar vereceği görüşüne ağırlık verilerek, demokrasiye ve Parlamentoya verdiğimiz zarar göz ardı edilerek, genellikle, iddialar kapatılmış ve bu davranışlar, Parlamentonun egemenliğine, saygınlığına ve sonuçta, demokrasimizin zayıflamasına neden olmuştur[52]”[53].

[1] TEZİÇ, Erdoğan, Siyasal Partiler, Partilerin Hukuki Rejimi ve Türkiye’de Partiler, İstanbul-1976, 19-21, SARIBAY, Partiler, s.22-23
[2] ÖZBUDUN, Partiler, s.92
[3] Parlamento üyesi olmaya istekli ve seçilebilmek için Anayasa ve kanunların istediği şartları taşıyıp, seçmenin oylarına sunulan kimselerdir. Bu kişinin ilkin seçilebilme şartlarına haiz olması gerekir. Aynı zamanda kişinin önerilmesi yani pusulaya basılmasının istenmesi gerekir. (TEZİÇ, Anayasa, s.259) Adaylık sıfatının kazanılması için taşınması gereken şartlar devletler arasında farklılık göstermektedir. Demokratik devletlerde olması gereken seçme hakkına sahip olan bir kimsenin aynı anda seçilme hakkını kazanmış olmalıdır.Adaylık kavramına yeterlilik ve aday gösterilme açısında bakıldığında iki başlık karşımıza çıkmaktadır. Bunlar aday olabilme şartları ve aday türleri (aday gösterilme yönünden) dir. (BİLİR,Faruk, Türkiye’de Milletvekilliği ve Milletvekilliğin Sona Ermesi, Ankara-2001, s.31)
[4] DUVERGER, Maurice, Siyasal Partiler, Ankara-1974 s. 10 (Çev. Ergun ÖZBUDUN)
[5] DUVERGER,Partiler, s.395 vd., TEZİÇ, Partiler, s.21
[6] BERBEROĞLU, N. Güneş, Siyasi Parti Yönetimi, Eskişehir-1997, s. 31
[7] BERBEROĞLU, s.32
[8] BERBEROĞLU, s.32
[9] FİDAN, Mehmet, Siyasette Güvenilirlik İmajı, Konya-200, s.86-87
[10] BERBEROĞLU, s.33
[11]BERBEROĞLU, s.36
[12] YILMAZ, Ejder, Hukuk Sözlüğü, Ankara-1996, s. 891
[13] DOĞAN, Mehmet, Büyük Türkçe Sözlük, İstanbul-t.y., s.1425
[14] BERBEROĞLU, s.41
[15] BERBEROĞLU, s.42
[16] Bkz. YILDIZ, Nuran, Türkiye’de Siyasetin Yeni Biçimi Liderler, İmajlar ve Medya, Ankara-2002, s.113 vd.
[17] BERBEROĞLU, s.42
[18] BERBEROĞLU, s.42-43
[19] BERBEROĞLU, s. 43
[20] BERBEROĞLU, s.44
[21] FİDAN, s.132 vd.
[22] TEZİÇ, Partiler, s.83, YANIK, s.58
[23] RANNEY, Austin, Governing An İntroduction to Political Science, Sixth Edition, Prentice Hall, New Jersey 1993, s. 233 (akt. YANIK, s.59)
[24] Kelime anlamı; hakimiyet, zapturapt altına almak,kanun ve nizama uydurmadır. (DOĞAN, s.327)
[25] ÖZBUDUN, Disiplin, s.2
[26] AYDIN/ METİN, s.407
[27] YANIK, s.58
[28] Party Cohesion
[29] Party Unity
[30] Fazla birleşmiş ve tutarlı bir organizasyon ve tutarlı bir organizasyon, oldukça yüksek düzeyde kurumsallaşmış olup, bünyesinde büyük uyumsuzluk ve ayrılık taşıyan bir organizasyon ise daha az kurumsallaşmıştır yani yukarda zikredilen parti birliği ve parti tutarlılığı en az disiplin kavramı kadar iç işleyişle alakalı olmak ile birlikte, örgütsel bir anlam ve buna ilişkin bir düzenlemeyi ihtiva eder. (HUNTİNGTON, Samuel P.; Political Order in Changing Societies, Yale Üniversity Press-1969, s.22; akt:GÜLSOY, M.Tevfik, Demokrasilerde Siyasal Parti Teşkilatı ve Parti İçi Demokrasi, Konya-2000, s. 210)
[31] Yukardaki örgüt tablosunda belirtildiği gibi.
[32] AYDIN/ METİN, s.407-408
[33] YILDIRIM, Erdoğan, Türkiye’de Siyaset Süreci ve Profesyonel Siyasette Benliğin Kurulması SHP Örneği, Ankara-1995, s.98 akt: YANIK, s.152
[34] TUNAYA, Anayasa,s. 364-367
[35] YANIK, s.152
[36] YANIK, s.153, ÖZBUDUN, Disiplin, s.14
[37] ÖZBUDUN, Disiplin, s.14-15
[38] DUVERGER, Maurice, Batı’nın İki Yüzü, Çev. Cem Eroğlu/Fazıl Sağlam, Ankara-1977, s.160, Akt. GÜLSOY,s.217
[39] GÜLSOY, s.214
[40] GÜLSOY, s.214-215, Kitle partileri, katı olmak durumundadırlar. Parti yandaşlarının ve yasama organındaki üyelerinin, seçilen yönetimin (başkan ve kadrosunun) işaret ettiği şekilde hareket etmesi bu mantığın sonucudur. Buna karşılık eşraf partilerinin ise serbest partiler olması zorunlu değildir.
[41] TOŞMATOV, s. 32
[42] TOŞMATOV, s.33
* Bu konuda şunlarda söylenebilir ki disiplinsiz partilerin bölünmesi ve etkilenmesi çok kolaydır. Zira yaptırımı olmayan bir kurallar manzumesinin hiçbir değeri yoktur. Bunun için parti yöneticileri disiplinsiz partiler içersinde sekreter gibidir. Belirli iş ve işlemleri yerine getirirler. Böylece üyelerin özelliklede meclis üyelerinin baskı ve çıkar gruplarının etkisinde kalması normaldir.
[43] ÖZBUDUN, Parti Disiplini, s.3-10
[44] Örneğin “tek parti iktidarlarında egemen güç olan tek parti diktatöryası veya parti üst düzey yöneticileri tüm devlet güçlerini kontrol altında tuttukları için böyle bir uygulamada parti disiplini aramak anlamsızdır. Çünkü parti içinde eleştiri ve başka görüş belirtmenin ‘hainlik’ veya 'milli ideallere sadakatsizlik’ olarak nitelenecektir. AYDIN/ METİN, s.408
[45] ÖZBUDUN, Disiplin, s.144
[46] ÖZBUDUN, Disiplin, s.144, TOŞMATOV, s. 33, Ayrıca Bkz. İLTER,Turan, Parti Disiplini, Kapsam, Tarihçe ve Teşvik Eden Sebepler, İÜİFM, c.28 yıl:1969
[47] YANIK, s.60
[48] ÖZBUDUN,Disiplin, s. 244
[49] ÖZBUDUN, s.245-247
[50] AYDIN/ METİN, s. 410 Lipset’in görüşlerini aktarmaktadır.
[51] AYDIN/ METİN, s. 410
[52] T. B. M. M. TUTANAK DERGİSİ 27 nci Birleşim, 5 . 12 . 1996 Perşembe /Cilt:14(www.tbmm.gov.tr) e.t 27/11/2004
[53] “...Daha da ötesi, İktidarı oluşturan siyasî partilere mensup bakanlar ve milletvekilleri de bir kısmı açıkça ilan ederek, bir kısmı kendi aralarında yaptıkları görüşmelerde ifade ederek, çok büyük bir kısmı ise parti disiplini ve vefa anlayışının baskısı altında bulunan vicdanlarında- bu mutabakatın içerisinde yer almaktadır (T.B.M.M.TUTANAK DERGİSİ 95 inci Birleşim, 20 . 5 . 1997 Salı /Cilt : 27(www.tbmm.gov.tr) e.t 28/11/2004)
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Demokrasi, Siyasi Parti Ve Disiplin I" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Cüneyd Altıparmak'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
» Makale Bilgileri
Tarih
13-07-2008 - 22:25
(5763 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 9 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 7 okuyucu (78%) makaleyi yararlı bulurken, 2 okuyucu (22%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
11076
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 12 saat 35 dakika 25 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,92 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 20602, Kelime Sayısı : 2388, Boyut : 20,12 Kb.
* 5 kez yazdırıldı.
* 4 kez indirildi.
* 3 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 861
Yorumlar : 1
diğer çalışmalarını da bizimle paylaşmanı bekliyoruz(...)
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,10283589 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.